Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 ARALfK 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3
Walesa önde
gidiyor
• VARŞOVA (AA) —
Polonya'da
cumhurbaşkanlığı
seçimlerinin ikinci turuna
ilişkin olarak yapılan
kamuoyu yoklamalan, Lech
Walesa'nın, rakibi
Stansislav, lyminski
karşısında ezici bir
çoğunlukla önde olduğunu
gösteriyor. Seçimin birinci
turunun yapıldığı pazar
gUnünden sonra yayımlanan
ilk karauoyu yoklaması
sonuçlarına göre Walesa'ya
destek yüzde 58'e ulaşırken
Tyminski yüzde 30'da
kalıyor. Seçmenlerin yüzde
12'si ise kararsızlığını
koruyor. Polonya
televizyonu tarafından
yapılan kamuoyu
yoklaması, pazartesi-
perşembe günleri arasında
toplam 1000 kişinin
yanıtları alınarak
gerçekleştirildi. Başbakan
Tadeusz Mazowiecki'nin
elendiği ilk turda Walesa
yüzde 40, Tyminski ise
yüzde 23.1 oranında oy
almıştı. 2. tur 9 arahkta
yapılacak.
Honecker'e
tutuklama
• BERLİN (AA) — Eski
D. Almanya Devlet Başkanı
ve KP lideri Eric Honecker
hakkında dün tutuklama
müzekkeresi çıkanldı.
Berlin Adalet Bakanhğı
sözcüsü, Honecker'in, iki
Almanya birleşmeden önce
Berlin Duvarı'nı aşarak
Doğu'dan Batı'ya kaçmak
isteyenlerin öldürülmesini
emretmekle itham edildiğini
bildirdi. tddianamede,
Honecker'in, "taammüden
işlenen birçok cinayete
katıldığından" söz ediliyor.
Honecker hakkındaki
, tutuklama emrinin,
Honecker'in Berlin
yakınlannda kaldığı Sovyet
Askeri Hastanesi
yetkililerine iletildiği, ancak
Sovyetlef in Honecker'i
Alman adaletine henüz
teslim etmedikleri
kaydedildi.
Tiirkiye'ye
Tornado jetleri
• BONN (AA) —
Almanya'nın, Körfez krizi
nedeniyle Türkiye'ye
Tornado uçakları
göndermek istediği
bildirildi. RTL
Televizyonu'nda Almanya
Savunma Bakanhğı
yetkililerine dayanılarak
önceki gece verilen habere
göre istemesi halinde
Türkiye'ye Tornado savaş
uçakları gönderilecek.
A>Tintılı bilgi verilmeyen
haberde, uçakların
gönderilmesinin, NATO'nun
iznine bağlı olacağı ve bu
girişimin, "Körfez
bölgesindeki olası
gelişmeler" nedeniyle
düşünüldüğü kaydedildi.
Çad: Isyancılar
Ilerliyor
,;jİPARİS (AA) — Çad'da,
' >itç hafta önce başlayan
çatışmalar sürüyor. Fransa
Dışişleri Bakanlığı'ndan
yapılan açıklamaya göre
hükümeti devirmeyi
amaçlayan isyancılar
ileriliyor. Doğu bölgesinin
en büyük yerleşim birimi
olan Abeche'yi ele geçirerek
çatışmalann başlamasından
bu yana en büyük
kazanımlannı elde ettiler.
Açıklamada, isyancı
grupların şehre girişi
sırasında hükümet
birliklerinin 100 km
uzaklıktaki Oum Hadjere
çekildikleri belirtildi.
Abeche'de bulunan 500
Fransız askerinin de
gelişmelere müdahale
etmedikleri kaydedildi.
Fransa Dışişleri Bakanhğı,
isyancı grupların Libya
tarafından desteklendiği
görüşünü yineledi.
İsrail Bekaa'ya
saldırdı
• ŞTAURA (AA) — tsrail
savaş uçakları, Lübnan'da
Suriye'nin kontrolünde
bulunan Bekaa Vadisi'ndeki
Filistin mevzüerini
bombaladı. lsrail savaş
uçaklanmn bölgeyi TSİ
12.00'de bombaladığı ve
çevreye geniş bir duman
bulutunun yayıldığı
kaydediliyor. Saldında can
kaybı olup olmadığı henüz
bilinmiyor.
Batı'da 46 milyon, Doğu'da 12 milyon seçmen, bugün sandık başına gidiyor
Birleşik Almanyada ilk seçim
Seçimlerde başlıca konular, birlik ve ekonomi. Batı'dakiler Bugünkü seçimlerde iki anaparti, Muhafazakâr Hıristiyan
birleşmenin pahahya patlayacağından, faturarun vergilere Demokratlar ile Sosyal Demokratlar karşı karşıya.
yansıyacağından, konut sıkıntısmdan ve işsizlikten Mücadele iki partinin başbakan adaylarımn kişiliğinde
korkuyorlar. somutlaşıyor.
PİLEK ZAPTÇIOĞLU
BERLİN — Almanya, birleş-
mesinden iki ay sonra yeni mec-
lisi ve başbakanı seçiyor. Batı'
da 46, Doğu'da 12 milyon seç-
men, Avrupa ve dünya sahnesin-
de yadsınmayacak bir güç oluş-
turan Almanya'yı önümüzdeki
dört yılda kimin yöneteceğine
karar verecek.
Genel seçimden kimin muzaf-
fer çıkacağı yalnız Birleşik AJ-
manya'nın 78 milyonluk nüfusu-
nu değil, dünya ve özellikle Av-
rupa devletlerini de yakından il-
gilendiriyor. Doğu Avrupa'da,
Sovyetler Birliği'nde büyük çal-
kantılarm bektendiği lOÇClarda,
Alman gemisinin kaptan köş-
künde kimin oturacağı kuşku-
suz çok önemli.
Uzun zamandır soğuk seyre-
den Türk-Alman ilişkilerinin ya-
kın geleceği de kısmen yarınkı
seçimin sonucuna bağh. Dümen
bir dört yıl daha Başbakan
Kohl'ün elinde kalırsa, Türki-
ye'nin de AT kapısında bekleme-
de kalacağına kesin gözle bak-
mak gerekiyor. öte yandan
Bonn'da iktidarın Sosyal De-
mokrat Parti'ye geçmesinin bu
gerçeği değiştirip değiştirmeye-
ceği de tartışıhyor. Siyasi göz-
lemcilerin değerlendirmesine gö-
re bu sorunun yanıtı: Hayır.
Başbakan Kohl favori
Bugünku seçimlerde iki ana
parti Muhafazakâr Hıristiyan
Demokratlar (CDU/CSU) ve
Sosyal Demokratlar karşı karşı-
ya. Mücadele iki partinin başba-
kan adaylarımn kişiliğinde so-
mutlaşıyor: Bunlardan biri sekiz
yıldır dümeni elinde tutan mu-
hafazakâr Başbakan Helmut
Kohl; diğeri SPD'nin umudu,
yeni Başbakan Adayı Oskar La-
fontaine.
Almanlann birlik yüında Hel-
mut Kohl "Birleşmenin mima-
n"; "Alman ulusunu birleştiren
Başbakan" olarak popülaritesi-
nin zirvesinde. 1982'de başba-
kanhğa geldiğinde alay konusu
edilen, sayısız fıkraya malzeme
olan Helmut Kohl bugün artık
ismini tarihe yazdırdı. Başbaka-
nın siyasi hayatında kırdığı ce-
vizler artık unutuldu.
Kohl, Almanya'yı ziyaret eden
zamanının ABD Başkanı Ro-
nald Reagan'ı SS subaylanmn
mezarı başına götürmüş, Ame-
rikan halkının büyük protesto-
larına yol açmıştı.
Seçime katılan beş büyükparti•ırfetiyaa Deıa*fcrat Birlik
(CDll): Almanya'daki en güçlü
muhafazakâr parti konumundaki
CDU, bu seçimlerde de birinciliğe
aday. Hıristiyan Demokratiartn Genel
Başkanı Dr. Helmut Kohl,
-"Ataanya'yı birieştiren Şansölye"
olarak tarih kitaplarına geçmeyi
başardı. Kohl başbakanlıgını dön yıl
daha uzatmayı umuyor. CDU
secimlere Bavyera'daki "Hıristiyan
Sosyal Birilk" partisiyle ittifak içindç
katıiıyor. İttifak içinde iki parti
Almanya'da "Birlik Partileri" olarak
aruhyor.
Hıristiyan Sosyal Birlik (€SU):
Hıristiyan Demokratlardan daha sağ
tezler savunan CSU, Bavyera
eyaletinde yöneıimi elinde tutuyor.
1988'de Alinan politikasının önemli
adamlarından Fraaz-Josef Strauss'un
ölümünden sonra parti başkanlığım
Dr. Theo Weigel yürütüyor. Secimlere
daima CDU ile ittifak içinde giren
CSU'nun Genel Başkanı Weifd, Kohl
kabioesinde Maliye Bakanı.
Sesyal Desrokrat Parti (8PB):
Sosyal Demokratlar 1990 genel
seçinüerincje Başbakan Kohl'ün
karşısına aday olarak Oskar
Lafontaine'i çıkardıiar. Federal bir
yapıya sahip olan Almanya'da
Lafontaine, Saarland Eyakti
Başbakanı görevini yürütüyor.
SPD'nin Genel Başkanı Dr. Hans-
Jochcn Vogel. SPD duayeni, eski
başbakan VViUy Brandt ise partinin
onur başkanı. SPD bu seçimde
muhafazakâr liberal koalisyona karşı
iktidar mücadelesi veriyor.
Hitr Demkrat Parti (FDP):
Kısaca "Libendkr" olarak da anılan
parti, Alman seçirnlerinde hiçbir
zaman tek başına iktidar oiacak kadar
oy toplayamıyor, ama birinci gelen
partiyle koalisyona girerek iktidara
ortak oluyor. Genel Başkanı Otto Graf
Lambsdorff liderliğindeki FDP,
eskiden SPD ile şimdiyse
muhafazakârlarla koalisyon içinde.
Partinin en populer ismi, Dışişîeri
Bakanı Hans-Dietrich Genscher
Yeşiller: On yıllık geçnüştyle "yeni"
bir parti olan Yeşillerin amacı, Sosyal
Demokrat Parti'yle koalisyona girerek
iktidan paylaşmak. Alman birlığine
başta muhalefet eden YeşiUer, siyasi
platformda prestij kaybettiler. Klasik
partiler gibi bir genel başkana sahip
olmayan Yeşilier beş kişüik bir
"Yönetim Kurulu" tarafından temsil
ediliyor. SPD'yle koalisyon içinde
iktidan paylaşma deneyimleri var.
Kohl, birkaç yıl önce SSCB
Genel Sekreteri (şimdiki başka-
nı) Mihail Gorbaçov'u Hitler'-
in Propaganda Bakanı Goeb-
bels'e benzetme cesaretini gös-
termişti. tki ülke arasında büyük
soğukluk yaratan pot, Kohl'ün
Gorbacov'dan özür dilemesi so-
nucu gideTİlebümişti.
Başbakan Kohl Israil'i ziyare-
tinde, Kudüs'teki "Yahudi Soy-
kınm Miizesi"ni gezerken "Suç-
lu olamayacak kadar geç diınya-
ya gddim" deme "hassasiyetini"
gösteriyor. Israilli evsahipleri
sessizce başlannı öne eği-
yorlardı.
O günler geride kaldı. Başba-
kan Kohl bugün Almanya'da
halkın büyük çoğunluğunun
gözünde yetkin bir devlet ada-
mı. Özellikle Doğu Almanlar
kendilerine birleşmeyi, Deutsche
Markı, Batı düzenini getiren
Kohl'e büyük sempati gösteri-
yorlar. Bu sempati Doğu Al-
manya'da birleşmeden önce, 18
Mart 1990'da yapılan genel se-
çimlerde oya dönuştü. Muhafa-
zakârlara yüzde 48'i aşkın oy ve-
ren Doğu Alman seçmeni terci-
hini Kohl'den yana yaptı.
Birlik ve ekonomi
Alman seçmeni sosyal konu-
larda, emeklilik, işsizlik, konut
sorunu, sağlık gibi sorunlarda
daha çok Sosyal Demokratlara
güvenirken ülke ekonomisinin
gidişatını muhafazakâr bir baş-
bakana tesurn etmek istiyor. Al-
man bir meslektaşın deyişiyle
"Alman seçmeni, ekonomi ko-
nosunda sosyal demokratlara
güvenmiyor."
Ve 1990 Alman seçimlerinde
başlıca konular birlik ve ekono-
mi. Batı'dakiler birleşmenin pa-
hahya patlayacağından, fatura-
mn vergilere yansıyacağından,
zamlardan, konut sıkıntısmdan,
işsizlikten korkuyorlar. Doğu
Almanlar ise ellerindekini kay-
betmekten, işsizlikten, "ikinci sı-
nıf vatandaş" oimaktan.
Kohl iki tarafı da yatıştınyor.
Batıdaki seçmene "Birleşmenin
faturasuu size çıkartmayaca-
gım" derken Doğu'dakilere
"Durumunuzu en kısa zaman-
da duzelteceğim" diyor. "Alman
ekonomisinin gidişi hic bugun-
kii kadar parlak olmamıştı" di-
yen Kohl'e rakamlar hak veriyor.
Almanya'yı birleştiren Kohl,
Amerikalılara Körfez operasyo-
nu için destek verirken bugün
SoNyetler Birliği'ni açlıktan ku-
tarmaya hazırlanıyor. Muhafa-
zakârlar bütün bunları Alman-
ya'nın finanse edebilecek du-
rumda olduğunu vergilerin an-
tırılmayacağını söylüyorlar.
Seçmen işte bu iyimser tablo,
bu temel vaatler ve Alman bir-
liğine teşekkür olarak Kohl'ü
yüzde 45 gibi yüksek bir oranla
ödüllendirecek. Son kamuoyu
yoklamalan, Başbakan Kohl'ün
4 yıl daha iktidarda kalacağını
gösteriyor.
Muhafazakâr milh'yetçi, dur-
muş oturmuş Helmut Kohl'ü
Sosyal Demokratlar atılgan, en-
ternasyonalist, genç bir adayla
yerinden oynatmaya çalıştı. 47
yasındaki Oskar Lafontaine'e
birleşmeden önce büyük şans ta-
nınıyordu. Bonn'da iktidar
SPD'ye çok yakın gözüküyordu.
Oskar Lafontaine seçim kam-
panyasına hazırlanırken elinde
net bir tasanm vardı. Sanayi
toplumunun çevre bilinciyle dö-
nüştürülmesi; çalışma saatlerı-
nin azaltılması; boş zamanın an-
lamlı değerlendirilmesi; nükleer
enerjiye son; otopark yerine
kreş... Lafontaine kitaplar yazı-
yor: Kohl gibi "işbitirici" değil
"dttşttnce adanu" olduğunu gös-
teriyordu.
Lafontaine kendi partisini bi-
le karşısına oiacak konulara gir-,
mekten çekinmiyor; "düriist-
lüğü" ile övünuyor ye
kavgadan kaçmıyordu. Birkaç
yıldır üzerinde durduğu konu
"sanayi toplumunun geleceği"
idi. "Çalışma kavramının yeni-
den tanımlanması gerektigini"
söyleyen Lafontaine, "Ev işiyle
dışarıda görülen iş aynı değere
sahip olmalı" diyordu.
Lafontaine, demokrasinin
"sendika egemenligi anlamına
gelmediğini" ^öyleyecek kadar
da cüretkârdı.
Kohl "birleşme mali yük
getirmeyecek" derken Lafonta-
ine, "vergilerin arttırılması
gerektiğini" söyleyerek Batı Al-
manya'da seçmeni karşısına al-
dı. Kimine göre bu "dürüsüük-
tü", kimine göre Lafontaine
kendi kalesine gol atıyordu. Do-
ğu Almanya'da ise halkı, "Du-
rumunuz kötUleşecek, ama bu-
nu siz istediniz" diyerek soğuk
duştan geçirdi. Lafontaine şöy-
le diyordu: "Bana neden bayrak-
lann, marşlann karşısında coş-
kuya kapılmıyorsun diye soru-
yorlar. Bu semboller geçmişte
insanlara çok acı çektirdi. Ben
şapkamı insantığın, insanlann
karşısında çıkanyonım." Laf-
ontaine, "milli devlet anlayışı-
nın eskidigini" söylüyor. Üçün-
cü Dünya'yla dayanışmadan, en-
ternasyonalizm ruhurdan, dün-
ya çapında dayanışmadan söz
ediyordu.
Kamuoyu yoklamalarına gö-
re Hür Demokrat Parti FDP'yi
yüzde 10 civannda bir oy oranı
bekliyor. Bu, liberaUerin muha-
fazakâr partilerle koalisyon şan-
sını ayakta tutan bir rakam. Ya-
şiller yüzde 5 barajını aşacak ve
oylanru hafif arttıracak gözükü-
yorlar. Eğer Yeşilier yüzde 9 ci-
vannda oy toplar; Sosyal De-
mokratlar ise birinci olmayı ba-
şanrlarsa Almanya'da teorik
olarak bir "SPD-Yeşil" koalisyo-
nu kurulma olasılığı var. Ama
bütün işaretler, sandıktan Kohl-
ün çıkacağını gösteriyor.
POR TRE HELMUT KOHL
Birliğin mimarıHelmut Kohl, 1930 yılında
Batı Almanya'nın
Ludwigshafen kentinde
doğdu. 1973'te Hıristiyan
Demokrat Parti Başkanı,
1982'de ise Almanya
Federal Cumhuriyeti
Şansölyesi oldu.
Kohl muhafazakâr
Katolik bir ailede yetişti.
İkinci Dünya Savaşı
yıllannda askeri eğitim
gördü, ama cepheye
yollanmadan savaş bitti.
Kohl'ün politikaya ilgisi
gençlik yıllannda başladı.
1947'de, 17 yaşındayken
Hıristiyan Demokratlar'ın
(CDU) gençlik örgütüne
yazıldı. Tarih, hukuk ve
siyasal bilimler Öğrenimi
gördükten sonra 1958'te
Heidelberg Üniversitesi'nde
doktorasını tamamladı. On
yıl süreyle Alman Kimya
Sanayicileri Birliği'nin
danışmanhğını yaptı.
1959'da Renanya-Pfalz
Eyaleti Meclisi'ne, 1969'da
eyalet başbakanhğına
seçildi. Yetkin bir yönetici
olarak ön plana çıktı. 1973
yılında Hıristiyan
Demokratlar'ın genel
başkan koltuğuna yerleşen
Helmut Kohl, 1976 genel
seçimlerinde CDU'nun
başbakan adayı oldu.
Seçimi kıl payı Sosyal
Demokrat Parti aldı.
Federal (Batı) Almanya'yı
sekiz yıldır idare eden
Başbakan Kohl, 1990
yılında Alman birliğinin
mimarı oldu. özellikle
Doğu Almanya'da büyük
bir popülarite kazandı.
60 yasındaki Kohl, geçen
yıla kadar basında ve halk
arasında "lahana" anlamına
gelen ismiyle, konuşma
tarzıyla ve kırdığı potlarla
alay konusu ediliyordu.
Kohl'ün en büyük siyasi
potu, SSCB Başkanı Mihail
Gorbaçov'u Hitler'in
Propaganda Bakanı
Goebbels'e benzetmek
olmuştu. Kohl bu benzetme
için Gorbacov'dan özür
diledi. Parti politikalarında
ustahğı övülen Kohl'e
"devlet adamı" sıfatını
yakıştıramayan siyasal
gözlemciler, geçen yıl bu
bakışlannı değiştirdiler.
Dışişleri Bakanı Genscher'in
desteğiyle Alman birliğini
gerçekleştien Kohl'ün
izlediği uluslararası politika,
ona ülkesinde ve dünyada
büyük prestij kazandırdı.
POR TRE OSKAR LAFONTAİNE
îşçi çocuğu1943 yılında Batı
Almanya'nın Saarjouis
kentinde işçi çocuğu olarak
dünyaya geldi. Babasını
savaşta kaybetti. Ataları
Fransa'dan göçmüş olan
Lafontaine 9 yaşında bir
Cizvit okuluna gönderildi.
Katolik Cizvit rahiplerinin
yatılı okulunda liseyi
bitirene kadar kaldı.
Liseden sonra fızik öğrenimi
gördü. 1969'da Saarbrücken
şehrinde belediyede
çalışmaya başladı. 1966'da
Sosyal Demokrat Parti'nin
gençlik örgütüne girmişti.
1968'de SPD'nin Saarland
Eyaleti Yönetim Kurulu'na
seçildi. 1977'de Yönetim
Kurulu Başkanı, 1985'te
Saarland Eyaleti Başbakanı
oldu.
Oskar Lafontaine 1987
yılından beri Sosyal
Demokrat Parti Başkan
Yardımcılığı görevinde.
SPD'nin yeni parti
programını hazırlayan
komisyona da başkanhk
eden Lafontaine, iki
Almanya'daki sosyal
demokratların "Birleşme
Kongresi"nde ezici bir
çoğunlukla başbakan adayı
seçildi. Boşanmış olan
Lafontaine'in bir ofclu var.
Bulgaristan'da ilkokullarda Türkçe eğitimi ocakta başhyor
4
Komşırda Türkçe eğitimi başhyor
Bulgaristan'da ilkokullarda Türkçe eğitimi
ocakta başhyor. Hak ve Özgürlükler Hareketi
milletvekillerindenÜnalLütfiev, 15 aralıktan
itibaren Türkçe gazete yayımlamaya
başlayacaklannı açıkladı.
Lütfiev, Bulgaristan Anayası'na göre ülkede
yaşayan her azınhğm kendi anadilini öğrenme
hakkı olduğunu, ancak bunun uzun yıllardır
uygulanmadığım belirtti.
LONDRA (AA) — Bulgaris-
tan'da ocak ayından itibaren
Türk asılh çocuklara ilkokullar-
da Türkçe dersleri verilmeye
başlanacak.
Türk azınlığın haklarının sa-
vunucusu "Hak ye Özgürlükler
HareketTnin (HÖH) parlamen-
todaki 23 milletvekilinden biri
olan Tirgoviste (Eski Cuma)
milletvekili Ünal Lütrıev AA'ya
yaptığı açıklamada ocak ayın-
dan itibaren ilkokullarda 1. sı-
nıftan 4. sınıfa kadar haftada 4
saat Türkçe dersi verilmeye baş-
lanacağım bildirdi.
Kuzey Atlantik Asamblesi
toplantısına gözlemci olarak ka-
tılan Bulgar Parlamento heyeti
ile birlikte Londra'da bulunan ve
aynı zamanda HÖH Yürütme
Kurulu üyesi ve parlamento
grup sözcüsü olan Lütfiev, AA
muhabirinin Bulgaristan'daki
son duruma ilişkin sorulanru ce-
vaplandırdı.
Bulgaristan anayasasının 45.
maddesi 7. bendine göre ülkede
yaşayan her azınlığın kendi ana
dilini öğrenme hakkına sahip ol-
duğunu, ancak bu maddenin
uzun yıllardır uygulanamadığı-
nı belirten Lütfiev şöyle
konuştu:
"Şimdi bu madde işletilmeye
başlanacak. Türkçe uzmanları
ve profesörierden oluşan bir he-
yet eylül ayından bu yana yeni
Türkçe kitaplar hazırladı. Bu ki-
taplar hazır ve eğitim bakanlı-
ğının onayını aldıktan sonra ba-
sılarak okullara gönderilecek.
Ocak ayından itibaren Türkçe
dersleri başlayacak."
Renkli Türkçe gazete
Ülkedeki Türk azınlığın hak-
larını geri almak için mücadele
verdiklerini ve yavaş da olsa
ölümlü sonuçlar alındığını kay-
deden Lütfiev, 15 aralıktan iti-
baren Hak ve Özgürlükler Ha-
reketi'nin kendi Türkçe gazete-
sini yayımlamaya başlayacağını
duyurdu.
Lütfiev, 16 safya, renkli ve re-
simli çıkacak haftalık gazetenin
150 bini Türkçe 50 bini de Bul-
garca olmak üzere 200 bin tira-
ja sahip olacağını kaydetti.
Lütfiev, "Hak ve Özgürlükler
Hareketi Gazetesi, 1984ten bu
yana ülkede yayımlanacak ilk
Türkçe gazete ve ülkenin kuru-
luşundan bu yana ilk Türkçe
muhalefet gazetesi oiacak.
1984'te Türkçe yavınına son ve-
ren "Yeni Işık", Komünist Par-
tisi çizgisinde bir gazeteydi ve
Bulgarca ve Türkçe karışık
ya>ımlanı\ordu" dedi.
Lütfiev, kasım ayı ortalannda
isimler yasasında yapılan deği-
şikliklerle Türk asılh Bulgar va-
tandaşlarının şimdi Türkçe ad
alma ve Slav son eki "ev veya
of'lan reddetme hakkına sahip
olduklarını belirtti.
Pan-Türkizme karşıyız
Lütfiev, dini konulardaki gö-
rüşlerini açıklarken de "Hak ve
özgürlükler Hareketi ne etnik ne
de dini esaslar üzerine kurul-
muştur. Çok tabii ki ilk önce
Türk ve Müslüman Bulgar va-
tandaşlann haklannı savunuyo-
ruz, çünkü en çok bunlann hak-
ları çiğnenmiştir. Hareketimiz
ister Türk, ister Bulgar ister Çin-
gene olsun tüm Bulgaristan va-
tandaşlarının haklannı
savunmaktadır" şeklinde
konuştu.
Lütfiev, HÖH'nin parlamen-
todaki 23 üyesi içinde 4'ünün
Bulşar olduğuna da dikkat çek-
ti. Ülkede Bulgarlar ve Türkler
arasında yeniden anlaşma hava-
sım sağlamlaştırmak, dostluk,
kardeşlik ve güvenlik havası ya-
ratmak istediklerini belirten
Ünal Lütfiev, "Biz HÖH olarak
bölücü değiliz, terorizme, Islam-
cı köktendinciliğe, Pan-
Türkizme karşıyız. Bunlar bizim
tüzüğümüzde yazılı. Bu ilkelere
hem teoride hem de pratikte
uyuyoruz. HÖH'nin böylece
Bulgaristan siyasetinde olumlu
bir yeri olacağını düşünuyoruz"
dedi.
Serbest pazar ekonomisi
Lütfiev, HÖH'nin ekonomi
alanındaki politikasını anlatır-
ken de de bir an önce serbest pa-
zar ekonomisine geçilmesini is-
tediklerini belirtti. Lütfiev şöy-
le dedi:
"Öncelikle özelleştinne prog-
ramının gerçekleştirilmesini ve
devlet tekeline son verilmesini
zorunlu görüyonız. HÖH ola-
rak bir an önce serbest pazar
ekonomisine geçilmesini de isti-
yoruz. Özelleştirme ve serbest
pazar ekonomisine bir an önce
geçiş, etnik sorunların çözümu-
ne de yardımcı oiacak. Sosyal
yapıda insanlar arasındaki iliş-
kiler değişecek ve insanlann et-
nik özeilikleri ikinci plana itile-
cek. Beş milletin bir arada yaşa-
dığı İsviçre'yi kendimize model
görüyoruz."
DUNTADA BUGUN
ALİSİRMEIV
Yazgısını Savaşa
Bağlayan Adam
Başkan Bush'un Saddam'a yaptığı sürpriz öneri, Körfez
bunalımında kartları bir kez daha karıştırıverdi. Bush'un öne-
risi yalnızca, iki ülkenin dışişleri bakanlannın karşılıklı ola-
rak birbirlerine gönderilmesini değil, aynı zamanda ikili bir
doruk toplantısını da içeriyor. Daha önce Saddam'ın bu yön-
de istemlerde bulunduğu da düşünülünce Bush'un şimdiye
dek geri çevirdiği bu çözüm şeklini kabul etmesinin, barış
olasılığmı arttırdığı görülür.
Bu sütunda çarşamba günü çıkan yazıda da belirtildiği gi-
bi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin son kararı, ba-
rışçı çözüm girişimlerini arttırmış bulunuyor.
Barışçı çözüm demek, Saddamlı bir çözüm demektir.
Böyle bir çözüm ise politikasını Saddamsız çözüme bağ-
lamış olup, öbür tüm olasılıkları saf dışı edenlerin iflası an-
lamına gelir.
Barışçı bir çözüm ile birlikte ofsayta düşecek olanların ba-
şında ise Turgut Özal geliyor. Gerçekten Turgut Bey ilk gün-
den başlayarak şahin politikası uygulamış, her şeyini Sad-
dam'ı taşfiye edecek savaşa bağlamıştır.
Sayın Özal savaş yanlısı tutumunu 'bir koy üç al' politika-
sı olarak sunmaktadır. Ama gelişmeler bu politikanın tersi-
ne sonuçlanmasına yol açabilir.
Hiç kuşku yok ki ülkemiz çıkartarına aykırı olan bu durum,
yaşamsal bir konuda bütün yetkinin, sorumsuz ve yazgısını
savaşa bağlamış bir adamın iki dudağı arasına bırakılması-
nın sonucudur.
Parlamentonun ANAP çoğunluğu ile birlikte hükümet, ken-
di anayasal yetkilerine sahip çıkacak yürekliliği göstereme-
mişler ve tüm yetkilerini, sorumsuz Özal'ın sivil darbesi kar-
şısında elden çıkarmışlardır.
İlk sivil 'höt'te yetkilerin bu denli kolaylıkla elden çıkarıl-
masının nedeni ise ANAP'ın artık hiç tabanı kalmamış olma-
sıdır.
Böyielikle Türkiye'de, sorumsuzluk-tabansızlık sarmalına
dolanmış bir iktidar oluşmuş bulunmaktadır.
Sorumsuzluk-tabansızlık sarmalı içindeki bu iktidarın ba-
şında, her iki özelliği de siyasal kişiliğinde toplamış olan Özal
bulunmaktadır. Turgut Bey aslında sorumsuzluğundan ne
denli hoşnutsa, tabansızlığından da o denli kaygılıdır ve sa-
vaşı tabansızlığını giderecek tek yol olarak görmektedir.
İşte Özal'ın, yazgısını savaşa bağlamasımn ve Dışişleri,
muhalefet ile kamuoyunun tüm uyarılarına karşın şahin po-
litikası uygulamasının ana nedeni tabansızlığını giderme ça-
basıdır.
Gerçekte değil savaşın, kendisinin bunalımını bile kaldı-
ramayan ekonominin, çatışmanın sıcağına dayanabilmesi
hemen hemen olanaksızdır. Türkiye'nin uğrayacağı kayıp-
lann tümüyle karşılanacağını, hatta Körfez çatışmasından kâr
edeceğini düşünmek ise düş kurmaktan başka bir şey de-
ğildir.
Ama köşeye sıkışmış olan ve tabansızlığını gidermek uman
bulunmayan, üstelik de sorumsuz bir kişinin böyle bir ku-
man oynamasında şaşılacak bir yan yoktur.
Eğer bu kumarı sonuna kadar sürdürüp, zarara uğramak
istemiyorsak, yapılması gereken, parlamentonun bundan
böyle kendi yetkilerine sahip çıkması, hükümetin ise yürüt-
me gücünün kendinde olduğunu anımsaması ve deneyimli
Dışişleri'nin uyarılarına kulak asılmasıdır.
Ancak "tabansız ANAP çoğunluğu acaba bu kez bu yü-
rekliliği gösterebilecek mi" sorusuna olumlu yanıt verebil-
mek ise oldukça güçtür.
Bu durumda, bir koy üç al' derken tersine dönüşen yan-
lış tutumun sorumlusu kim olacaktır" sorusunun yanıtını bü-
tün ANAP'lılar iyice düşünmelidirter.
SAVUNMA SANAYH
Washington'dan
'Kıbrıs' koşulu
ABD, bundan böyle Türkiye ile girilecek ortak
savunma sanayii teçhizatının üretiminde
Eximbank kredisi kullanılması halinde üretilen
silah ve teçhizatın Kıbrıs'ta
konuşlandırılmaması koşulu getirdi. ABD, aynı
koşulu Yunanistan için de getirdi.
EVREN DEĞER
ANKARA— ABD, Türkiye
ile bundan sonra imzalanacak
olan ortak savunma sanayii pro-
jelerinde Eximbank kredisi kul-
lanılması halinde, üretilecek si-
lah ve teçhizatın Kıbrıs'ta ko-
nuşlandırümaması koşulunu
getirdi. ABD'nin aynı koşulu
Yunanistan için de uygulama-
ya koyduğu öğrenildi.
İki ayda bir yayımlanan Sa-
vunma ve Havacılık Dergisi'nin
son sayısında ABD'nin Savun-
ma Sanayii yatırımlarıyla ilgili
değerlendirmeleri yer alıyor.
Dergide Eximbank kredisinin
bugüne kadar yalnızca sivil
amaçlı projelerde kullamldığı,
1990 >ıhnda yapılan bir değişik-
lik ile Eximbank'ın borç ve ga-
ranti yetkisini askeri amaçlı
projelerde de kullanabilmesinin
sağlandığına dikkat çekildi,
dergi de konu ile ilgili olarak şu
görüşlere yer verildi:
"Türkiye'de helikopter proje-
sinde yarışan Sikorsky Airc-
raft'a Eximbank 1,37 milyar
dolarlık kredi sağladı. Exim-
bank ekim ayı başlarında yap-
tığı bir açıklama ile kesinleşen
1, 37 milyar dolarlık ihracat
kredisi garantisinin yalnızca Si-
korsky Aircraft kullanımı için
sınırlanmadığını, bu husustan
aynı şekilde zaten bir ABD fır-
ması olan Bell Helicopter'in de
fakat daha ilginci ABD kanun-
ları gereğince ABD'de üretim
hattı bulunan August Aerospa-
ce ve Helicopter Corp. fîrma-
larının da yararlanacağını be-
lirtti. Yaklaşık 25 yıla yakın bir
süredir Eximbank kredileri sa-
dece sivil amaçlı projelere kul-
landırılmaktaydı, ancak 1990
yılında yapılan bir değişiklik ile
Eximbank'ın borç ve garanti
yetkisini Türkiye ve Yunanis-
tan'a yapılacak savunma teçhi-
tazı ve hizmetlerinin ticari sa-
tışı içinde kullanmasını olanak
sağlandı. Buraya getirilen tek
kısıtlayıcı nokta, bu mal ve hiz-
metlerin Kuzey/Güney Kıbns
için olmaması gereğiydi"
E
V
E
H
C
E
A
1
C
E
c
E BA
B O D R
E R E
O T E
A
L
R
6 8
L 1 S
E M Â
A N
6 6 6 0 -
R
u
S
L
A
N
1
1 6
t
M
O
r
c
L
Y
8 <
D
' D
R
D
A
A
O
S 6
A
A
T
E
K
R
R
6 1
İMZA GÜNÜ
ERDAL ÖZ
2 Arahk 1990 pazar günü (bugün) saat 16.00-18.00
arası Galleria Ataköy, Printemps Kitap reyonunda
okuyucularıyla söyleşecek ve kitaplannı
imzalayacaktır.
EPSİLON YAYTNCILIK