04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 ARALIK 1990 HABERLER CUMHURİYET/U Sivil toplunı ve silahlı kuvvetler • İstanbul Haber Senisi — TCrkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araşttrmalar Vakfı'nın (TÜSES) "1990 Güz Etkinlikleri" kapsamında düzenlediği "Sosyal Demokrasi ve Sivil Toplum" toplantılannın beşincisinde, "Sivil Toplum ve Silahlı Kuvvetler" konusu ele alındı. Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda yapılan ve gazetemiz yazan Osman Ulagay'ın yönettiği açıkotunımda konuşan Milliyet Gazetesi yazan Mehmet Ali Birand, genelkurmayın konumunun değiştirilmesi gerektiğini savundu. Birand, "Siyasi kadroların genel stratcjilere ve komutanların atanmasına katılması gerekir" dedi. Gazetemiz Genel Yayın Müdürü Hasan Cemal de konuşmasında, 1982 Anayasası'ıun sadece askerlerin ürünü olmadığını, bunun içinde sivillerin de bulunduğunu söyledi. Hasan Cemal, "Bu anayasaya sivil olduğunu iddia eden siyasi iktidar dokunmamıştır, sahip çıkmıştır" diye konuştu. 'Sahte Atatürkçüler' • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — Gazetemiz yazan Uğur Mumcu, "Atatürkçülüğün çağdaş yorumu" konulu bir konferans verdi. Harb-lş salonundaki panelde Mumcu, özellikle 12 Eylül sonrasında "sahte Atatüıkçüler"in ülkeyi kuşattığına dikkat çekerek, "Sahte Atatürkçüler 12 Eylül generallerinın göğüsierinde birer madalyadır" dedi. Atatürk'ün, cumhuriyeti kurduktan sonra "bağıtnsızbk" ilkesinden hiçbir şekilde ödün vermediğini belirten Mumcu, günümüzde ise Türkiye'nin Amerikan bağımlısı bir ulke haline geldiğini vurguiadı. Kurtuluş Savaşı'nın emperyalizme karşı ilk ve tek silahlı mucadele olduğunu ifade eden Mumcu, "Atatürk, Batı'ya karşı savaşmıştır. Ama Batı'da saygın bir yeri vardır. BugUn Türkiye açıkça Amerika'nın yanında yer almasına karşm, Kıbrıs konusunda yalnız kalmıştır" diye konuştu. Açlık grevleri • Haber Merkezi — Amasya Cezaevi'ndeki grevin sona ermesinden sonra, Aydın E Tipi Cezaevi'nde bulunan 220 siyasi hükümlü, açlık grevi başlattı. Hükümlülerin "Buca Cezaevi'ndeki açlık grevini desteklemek ve Aydın Cezaevi'ndeki hak gasplannı, baskılan protesto amacıyla" dönüşümlü olarak 2'şer günlük açlık grevine gittiği bildirildi. Bu arada Buca Cezaevi'ndeki açlık grevi, Ceyhan Özel Tip Cezaevi'ndeki açlık grevi de yaklaşık 100 tutuklu ve hükümlünün katılımıyla devam ediyor. ÖLÜM Prof. Ali Şinasi Erel • Haber Merkezi — önceki gün ölen İstanbul Tlp Fakültesi emekli öğretim üyelerinden Prof. Ali Şinasi Erel'in cenazesi yann lstanbul'da toprağa verilecek. Prof. Erel için İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde bir tören duzenlenecek. Erel'in cenazesi aynı gün Fatih Camisi'nde kılınacak öğle namazmdan sonra Karacaahmet Mezarkğı'nda toprağa verilecek. İstanbul Tlp Fakültesi'nde 40 yılı aşkın süre öğretim üyeliği yapan Prof. Ali Şinasi Erel'in çok sayıda eseri bulunuyor. Tıp biliminde Türkiye'de cerrahinin gelişmesinde büyük katkılan olan Prof. Erel 89 yasındaydı. Istanbullu öğretim üyeleriAnıtkabifi ziyaret ederek anti-laik girişimleriprotesto ettiler Erdem: Eyleminizi kutluyonunlstanbul'daki üniversitelere bağlı öğretim üyelerini kabul eden TBMM Başkanı Kaya Erdem, "Laik cumhuriyet ve demokrasimizin temel ilke ve değerlerini koruma yönündeki kararhlığınızı kutluyorum. Hareketiniz öğretim üyelerine duyulan güveni güçlendirmiştir" dedi. ANITKABtR'DE—120 ögretim üyesi cüppeieriyle Anıtkabir'e yüriidüler. (Fotograf: Banş BU) ANKARA (Cumhuriyet Bii- rosu) — tstanbul'daki üniversi- telerde görevli öğretim üyeleri dün Anıtkabir'i ziyaret ederek anti-laik girişimleri protesto et- tiler. Daha sonra TBMM'ye gi- den öğretim üyeleri Meclis Baş- kanı Erdem tarafından kabul edildi. Erdem, öğretim üyeleri- ne hitaben yaptığı konuşmada, "Laik cumhuriyet ve demokra- simizin temel ilke ve değerleri- ni koruma yönündeki karariüı- gınızı kutluyorum. Hareketiniz öğretim üyelerine duyulan güve- ni güçlendirmiştir" dedi. öğre- tim üyeleri de Erdem'e sunduk- lan mektupta üniversitelerde ge- h'şmeyi önleyici hiçbir dogmaya yer olmadığını vurguladılar. Eylemi, Atatürkçü Düşünce E>erneği Başkanı Prof. Dr. Ne- jat Kaymaz, yönetim kurulu üyeleri ve Ankara öğretim Üye- leri Derneği Başkanı Mustafa Altıntaş ve dernegin yönetim kurulu üyeleri destekledi. tstanbul Üniversitesi, Mar- mara Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, tstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Üniversite- si ve Mimar Sinan Üniversitesi öğretim üyeleri dün saat 13.45'te Anıtkabir'e geldiler. Iki otobüs halinde gelen 120 öğre- tim üyesi, yolun başında cüppe- lerini giyerek İstanbul Üniversi- tesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ofcay Neyri başkan- hğında Anıtkabir'e yiirüdüler. PTOÎ. Neyzi, mozoleye çelenk koyup saygı duruşunda bulun- duktan sonra Anıtkabir özel defterini imzaladı. Prof. Neyzi deftere şunlan yazdı: "Yüce Atatürk, Biz bugün Atatürk Ukelerine içtenlikle baglı, lstanbul'da bu- lanan tstanbul, Boğaziçi, tTÜ, Marmara. Mimar Sinan ve Yıl- dız üniversitelerinde görevli bir gnıp öğretim uyesi olarak aziz hatıranız onünde saygı ile eğil- mek ve günümüzde Turkiye'de tanık oldugumuz Atatürk Uke- lerinden sapma ve saptınna akımlanndan duyduğumuz de- rin endişeyi dile getirmek uzere huzunınuzda bulunuyoruz. Üikemizde tüm gerçek aydın- lann ve vataaseverierin aynı en- dişe içinde olduklanna inanıyo- nız. Kutsal hatıranızdan aldığı- mız güçle önderiiğini yapmış ol- dagunuz oygariık yolunda iler- kme ve koyduğunuz Ukeleri ko- rama ve kollama görevlerimize bundan sonra da bütiin variığı- mızla çalışacağımıza huzunı- nnzda söz veriyoruz." Daha sonra TBMM'ye giden öğretim üyeleri, TBMM Başka- nı Kaya Erdem tarafından kar- şılandı. öğretim üyelerinin İstanbul'- dan toplu halde gelip Anıtka- bir'i ziyaret etmelerinin öğretim üyelerine duyulan güveni bir ke- re daha güçlendirdiğini de ifa- de eden Erdem şöyle konuştu: "tnsan hak ve özgtirlükleri- nin güvence altma alınmasını sağlayıcı önlemler konasundm ulusUrarası işbiriigine gidilmek- te ve bu yönde pek çok sosyal icerikli anlaşmalar imzalanmak- tadır. Diınya gendinde böylesi- ne gelişmeler sürerken, tüm öz- gürlükJerin temel dayanağı ve güvencesini teşkil eden, çağdaş ve demokratik toplumun vazge- çilmez gereği olan laik cumhu- riyet ve demokrasi ortanu içeri- sinde bagnazlıga, fanatizme, ca- ğın gerisinde kalmış düşüncele- re, ktşisel ve zümresel menfaat besaplanna yer yoktur." CUNEYT ABCAYUREK »azıyor Bush Kündeye Getirince.• • ANKARA — Dış politika ola- naklarını ABD politikalarına pa- ralel kullanmanın, daha doğru- su dış politikayı ABD yörünge- sine körü körüne bağlamanın olumsuz, fakat somut sonuçla- rı bir kez daha yaşanıyor. Son iki gündür yaşanan olaylar kimi "böyyük" politika- cılara gereken dersleri verecek nitelikte. Tabii burada adı söy- lenmeyen, kim ya da kimler olacağı kolayiıkla kestirılecek kişiler, son olaylardan hissele- rine düşen dersi çıkarma erde- mini gösterebılirlerse... Son olaylar, cuma günü baş- lıyor, gelişiyor ve gece bir nok- tada duruyor. Elde BM kararı var. Irak'a savaş açmaya izin veriyor. Türkıye'ye uygun. Milli Güvenlik Kurulu topla- nıyor, askeri-siyası çeşitli şe- naryoiar üzerinde çalışıyor. Üs mü vereceğiz, asker mi gönde- receğiz ya da her olasılığı bir- likte mi göze alacağız? Ağustos başından beri savaş davullan çalan TÖ, Körfez ola- yının artık istedtği yola girdiği- ni görmekten memnun. Günü- bihik politika yapmak işine ge- liyor. Asıl amacı, ası) isteği Sad- dam'ın savaşla yok edilmesi. Gözü başka bir şey görmüyor. BM kararıyla rahatlamış, MGK'da oturur, Bakanlar Kuru- lu'na başkanlık etmeye hazır- lanırken... CNN'nin naklen ya- yınında Bush, Irak'a diyalog çağrısında bulunuyor. Hesap- ta olmayan, bizimkinin bekle- mediği ani bir gelişme. Üstelik ne istedıyse gereğini yerine ge- tirmekten bir an olsun durak- samadığı büyük dostu Bush, kararı açıklamadan önce TÖ- ye bildirmemiş... Olacak iş mi? Bizimkine reva görülen mua- meleyi sineye çekmek kolay mı? Savaş senaryolarıyla haşır neşir olanlar, banş olasılığını yeniden gündeme getiren diya- log çağrısıyla şaşırıyorlar. Sür- dürdükleri politikanın birden if- las ettiğı sanısıyla perişan mı perişan. Nitekim Bakanlar Kurulu da, CNN'den alınan haberle kafa- lar dağılmış, yenı bir çıkış ara- yışlarıyla Çankaya'da toplanı- yor. TÖ, bakanlan teselli ede- cek, yeni bir şeylerie oyalaya- cak, ama neyle ve nasıl? Bu kez "Saddam'ın çıkış yolu bu- lamazsa bize saldıracağım ' söylüyor. Bush bizımkını ne zaman haberdar etti? Bu konudakı ha- berler değişik. Bir habere gö- re, Bakanlar Kurulu o şaşkınlık ortamındayken TÖ uzatUan özel notla kalkıyor, başka oda- ya geçiyor, Bush'la on beş da- kika konuşuyor. Bir habere gore, Bakanlar Kurulu'na girmeden önce Bush telefon açıyor bizimkine. Fakat tartışrnasız iki gerçek yar orta yerde. İlki, Bush'un bizim- kini MGK'dan çok sonra, giri- şimini TV'den dünyaya duyur- duktan sonra aradığını kanıtlı- yor. Ikincisi, bu kez bizimkinin değil, Bush'un lutfedip Anka- ra'yı aradığını gösteriyor. Başka bir gerçeği unutmaya- lım: Irak'ı diyaloga çağırmadan önce bizimkini aramadığından Bush'a "biraz kırgınız" ve kır- gın olmaya hakkımız var değil mi efendim? Çünkü Bush on gün önce yıne TV'den şunu ilan etti dünya kainuoyuna: "Zaman zaman TV'de verdi- ğim demeçlerden sonra Özal gibi devlet adamları beni he- men arar ve yaptığım açıkla- malardan dolayı tebrik ederler." CNN'deki röportajında bi- zimkiyle ilgili başka bir eklenti daha yaparak "Şimdi TÖ beni TV'de seyredince hemen tele- fonla arar" dedi. Dostluk bu denli sıkı, güçlü ve dünyaya ör- nek olacak nitelik ve içeriktey- ken TÖ'nün birden övünerek dokundurduğu danışmanlıktan yoksun kalması... Bu da bir ya- na, ya izlediği savaş politikası- na ABD'nin limon sıkmasına ne demeli? Üstüne üstlük Bush, "büyük söz" soylemenin sakıncalarını da anımsatmıştı bizimkine. Öy- le ya, TÖ, Saddam çağırsa da olacak? Bağdat'a gitmeyeceğini cevre Dışarıya "banş olasılığının basınına söyledikten bir hafta arttığım" söylerken mutlu ve sonra ABD, Irak Dışişleri Baka- barışsever bir lider kimliği ser- nı'nı VVashıngton'a çağırıyor, giliyor. Aslında diyalog başlasa Dışişleri Bakanı'nı da Bağdat'a da Irak'la ABD'nin anlaşama- göndereceğini açıklıyor. Bir de- yacaklannı hesaplıyor. İçtenlik- diğini iki etmeyenlere, "ailece" le anlaşamamalarını diliyor. sürdürülen büyük dostluğa sı- Heybesindeki politikayla varını ğar mı Bush'un yaptığı?.. yoğunu savaşa yatırmış. Banş Tö'ye neler söyletiyor olay- ?'?f! 1 lar: Bush'la telefonlaştıktan ı a D a sonra bakanlara "banş olasılı- ğının arttığını, diyatog girişimin- den sonra Irak'ın Kuveyt'ten çekilebileceğıni" söylüyor. Ey- vah ki ne eyvah! Ufak büyük, ama bir olasılık, ya Irak Ku- ş ş û r p e r t i c i b i r y veyt'ten çekilirse bramkinin i işte 0 zaman zor, çok zor. Olur ya da olmaz, ayrı sorun. Diyalog başlar, banş kapısı < lanırsa, baştan sona "müflis bir adamın serüvenle- ri"ni tartışacak. Sıkışık durumda TÖ. Dün Abant'a gidecektı. Saatinde yo- la çıkamadı. Başbakan, Dışiş- Barış gelecek, Saddam ka- leri Bakanı, sonradan da Ge- nelkurmay Başkanıyla toplan- tılar düzenledi. Kimi bilgilerden seziliyor: Umudu, diyaloğun gerçekleşmemesi ya da sonuç vermemesi. Umudun ilk aşaması boşa çıktı. Saddam, Bush'un diyalog önerisini dün sabah kabul etti. Kamuoyunu oyalayacak ye- ni bir şeyler söylemeye hazır- ş g lacak! Saddam'ı değerlendirir- ken aklına gelen her olumsuz sıfatı ve nitelemeyi kullan. Sad- dam'ın savaşla temizlenmesi için neredeyse duacı ol. İçerde dışarda Saddam'ı kötüle. Bu- nalıma, savaş kışkırtıcılığına varan irdelemelerle teşhis koy. Ve sonra banş ve Saddam'la komşuluk yapmak, dostane ilişkiler sürdürmek... Nasıl Maıflnro , PARUAMENT ürünlerinin pazariama ve tanıtım faaliyetlerini yürüten uluslararası şirketimiz, genişleyen organizasyon ihtiyaçlarını karşılamak üzere ADANA, İSTANBUL, İZMlR ve TRABZON bölge ofisleri için BÖLGE PLANLAMA UZMANLARI aramaktadır. Bölge Müdürü'ne bağlı çalışacak olan uzmanın; Görevleri • Saha Teşkilatı ve Bölge Müdürü arasmda koordinasyon/ iletişim sağlamak, • Saha Teşkilatı için reklam malzemelerinin kullanımını planlamak ve uygulanmasını sağlamak, • Bölge satış objektiflerinin hazırlanmasında Bölge Müdürü'ne yardımcı olmaktır. Aranan özellikler • Planlama konusunda deneyimli (tercihan saha teşkilatı planlaması) • Üniversite mezunu (tercihan İş İdaresi ve Ekonomi Bölümleri) • İngilizce bilen • Bilgisayar kullanımında deneyimli • 25-35 yaşları arasmda • Askerlik hizmetini tamamlamış • Adana, İstanbul, İzmir veya Trabzon'da ikamet edebilecek İlgilenen adaylarm 17.12.1990 tarihine kadar, bir adet fotoğrafla- rıyla telefon numarası ve adres içeren özgeçmişlerini aşağıdaki adresimize göndermeleri rica olunur. Başvurular kesinlikle gizli tutulacaktır. lanıyor galiba. 1982 Anayasası'nın çerçevesine toplumun sığmadığını söyleyen Ecevit: Sivil darbe ile karşı karşıyayızİç Politika Servisi — DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Turkiye'de demokrasiyle bağ- daşmayan anayasa ve seçim sis- teminin ülkeyi, bir "sivil darbe" ile karşı karşıya bıraktığını söy- ledi. Mülkiyeliler Birliği İstanbul Şubesi'nce düzenlenen "Yeniden Yapılanma ve Demokratik Ka- tılım" konulu sempozyumun son günunde, DSP lideri Bulent Ecevit ile RP lideri Necmettin Erbakan konuştu. Ecevit, 1982 Anayasasfnın belirlediği rejim çerçevesine top- lumun sığmadığını belirterek Türkiye'nin "sivfl darbe" ile kar- şı karşıya olduğunu ifade etti. Turkiye'de 10 yılda bir askeri darbe olduğunu hatırlatan DSP lideri Ecevit, "Türk toplumu as- keri darbelere genellikle 2-3 yıl katlanabilir. Ancak sivil darbe- ye ne kadar katlanabilir? Eğer, seçimle sivil darbeyi ortadan kaldırabilme umudu varsa, da- ha uzun süre katlanabilir. Seçim sistemi bunu da engelleyebUecek nitelikteyse, toplum bir gün ge- lir patlayabilir" dedi. Konuşmasında, Cumhurbaş- kanı özal'm ortaya attığı "baş- kanlık sistemi" önerisinin ciddi olarak tartışüması gerektiğini söyleyen Ecevit, tüm yetkilerin tek elde toplanmasının ise teh- likeli olacağını kaydetti. Ecevit, buna örnek olarak Cumhurbaş- kanı lurgut Özal'm Körfez kri- zindeki tutumunu gösterdi. Ece- vit, tarafsızlığı reddeden bir cumhurbaşkanının da milletin birliğini temsil edemeyeceğini vurguladı. DSP lideri Ecevit, kanun hük- mündeki kararnamelerin, Mec- lisi işlevsiz bıraktığını da ifade ederek, milletle TBMM arasın- daki kopukluğun giderek arttı- ğını söyledi. Daha sonra, sempozyumu iz- leyenlerin çeşitli sorulannı yanıt- layan Bulent Ecevit, "Sosyal de- mokratlmann ancak Meclis ca- tısı altında birleşebileceği" gö- rüşünü yineledi. Ecevit, DSP- SHP birleşmesi konusunda ise "Sırf millet iradesinin Meclise yansımasına engel olan bir se- çim sistemine katkıda bulunan bir partble asla biıieşmem. Adü bir seçim sistemi sağlanıp Mec- lise ayn partiler halinde girdiği- mizde, sosyal demokratlann ik- tidan sagJanabilir" diye konuş- tu. Sempozyumun öğleden son- raki bölümünde konuşan RP Genel Başkanı Necmettin Erba- kan ise anayasanın insan hakla- nnı koruyacak biçimde yeniden düzenlenmesini ve bu düzenle- me içinde, dini düzenin de aynn- tılanyla yer alması gerektiğini bildirdi. SHP Genel Sekreteri Hlkmet Çetin de "12 Eylül damgasını (aşıyan Türkiye'nin tasfıye edilmesi gerektiğini" söy- ledi. Çetin, yeni bir anayasa ile ülke sorunlannın aşılabileceği- ni kaydetti. DYP'li Dülger ise darbelere karşı demokratik ön- lemler alınmasını ve "darbeyi yapanlann, yaptıklannın yanla- nnda kâr kalmaması" gerekti- ğini ifade etti. IZMİR'den HİKMETÇETİNKAYA Hukuk ve Demokrasi PHIL S A Phılıp Morrıs, Sabancı, Tekel Sıgara ve Tutunculük Sanayı ve Tıcaret Anonım Şırketı PERSONEL MÜDÜRLÜĞÜ Otim Binası No:102Beşiktaş 80280 İSTANBUL İZMİR — SHP'de parti içi eğ'rtimin en azından klasik sos- yal demokrat anlayışı çağdaş bir çizgiye doğru çekeceği, hu- kuku ve demokrasiyi kendi içinde özümsemesi bakımın- dan yararlı olacağı düşünülebi- lir. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, ilk günkü açış konuş- masında sosyal demokrasinin en parlak çağını yakalamaya aday olacağını söylüyor. Politi- kanın bir erdem yanşı olduğu- nu vurguluyor. Bugün sosyal demokrasiye en fazla eleştiri sağ ve soldan gelmiyor mu? Bizler de özellikle SHP'nin bugünkü çağdışı kadrolarla, klasik sosyal demokrasi anla- yışıyla hiçbir yere varamayaca- ğını, kısır bir döngü içinde bir iteri bir geri gideceğini yazıp çı- ziyoruz. Diyoruz ki bugün SHP'de parti içi hiziplerin, ki- şisel çıkarlardan ve günü birlik politik yaşamdan uzaklaşması, ideolojik bir temele oturması birincil koşuldur. SHP köklerini CHP'de almış ama henüz partiteşmesüreci- ni tamamlamamıştır. Sağ ve sol çevreler CHP'yi en acımasız biçimde dün olduğu gibi bu- gün de eleştiriyor. CHP gelene- ğinin sosyal demokrasiyle bağ- daşmadığı, SHP'nin bu gele- neği sürdürdüğü için de bir mi- lim yol alamadığı savları yay- gınlaşıyor. Oysa asıl eksiklik CHP gele- neğini sürdürmek değil, Tur- kiye'de sosyal demokrasi hare- ketinin hep hafife alınmasıdır. Bu böyle olunca da dün CHP'de bugün SHP'de yöne- tim kadrolarına gelenler ideo- tojiyi değil, arkadaş birlikteliğini yeğlemışler, demokrasi, hukuk kavramlarıyla pek ilgilenme- mişlerdir. SHP'de asıl sıkırrtı bundan kaynaklanıyor. O yüzden Anka- ra'da 73 il başkanının katıldığı parti içi seminerin başladığı gün, Deniz Baykal ve arkadaş- ları Trabzon'a gidiyor. Orada, "parti içinde parti" kimliğiyle ortaya çıkıp konuşmalar yapı- yor. Ne diyor Deniz Baykal? — Siyasette yaprak kıpırda- mıyor. Coşku heyecan yok. Mu- halefette de müthiş durgunluk var. Böyle bir ortamda herkes parti kuruyor. Dalan parti kur- du. Yeni Sosyalist Partisi kurul- du. Bunlann hiçbir anlamı yok. Böyle uzayıp gidiyor Sayın Baykal'ın konuşması... Acaba Baykal ne demek is- tiyor? Sosyalist Parti kurulma- sına neden karşı çıkıyor? Ken- di özünde var olmayan demok- rasi ve hukuk kavramlannın başkalannda da olmamasını mı istiyor? SHP'de parti içi eğitim baş- ladığı gün Trabzon'da Deniz Baykal... Neden, niçin gitti oraya? Bir Hizmet Organizasyonu: nun düzenlediği kampanyayı başlattı sanınz. Kampanyanın amacı şu: "Sosyal demokrasinin Sayın Deniz Baykal'ın liderliğinde ik- tidar olacağı inancını taşıyan SHP üye ve sempatizanlarınca kamuoyu yaratmak amacıyla olusturulan ve çeşitli sosyal hizmet icerikli kampanyalar dü- zenleyen organizasyonumuzu Kırıkkale, Samsun, Kastamo- nu, İskenderun çalışma grup- ları da çalışmalarına başladı. Çalışma gruplanmızda etkinlik- lerimize katılmak isterseniz ve- ya kampanyalanmızdan yarar- lanmak katkıda bulunmak dü- şüncesindeyseniz lütfen bize yazınız. SHP Kırıkkale - Balı- şeyh ikpe Başkanlığı aracıltğı ile bağlı 27 köyüne dağrtılmak üzere ilaç yardımında bulun- duk. Samsun merkez olmak üzere yabancı bir firmanın tem- silciliği aracılığı ile üç sosyal demokrata iş temin ettik. Kur- ye taşımacılığı hizmetleri veren başka bir yabancı firma aracı- lığı ile de iş vermeye hazırız. Kı- rıkkale Çalışma Grubu Başka- nı Metin Genç her hafta salı günleri SHP Kınkkale İl Merfce- zi'nde ve daha önceden SHP ilçe başkanlıklanna bildirilecek günlerde ilçe merkezlerinde bulunacaktır. Söyfeşi toplantı- larımıza katılmanızı bekleriz." SHP Genel Merkezi parti içi eğitim başlatırken SHP'de ar- kadaş birlikteliğini ik'ınci bir parti sanan Baykal ve yandaş- ları kendi bildikleri yolda yürü- meyi sürdürüyorlar. Bu işin şonu nereye vara- cak? Sayın İnönü bu gidişe ne zaman "dur" diyecek? Kol kırılır yen içinde kalır... Sanınz, bu düşünceyle hare- ket etmek sosyal demokrasi bi- lincine çok ters gelen çağdışı bir düşünce yöntemidir. Kendi- lerini parti içinde, parti gibi gö- ren hizip, salt SHP'ye değil, Turkiye'de sosyal demokrasi hareketine de zarar veriyor. Kim zarar görüyor bundan? Hiç kuşkusuz işçi, memur, emekli, dul, yetim, üretici, es- na1. Sosyal demokrasiyi çağ- daşlaşma çizgısinde geriye çe- kip salt kendi çıkarlarım koru- yan, üç beş kişiye yabancı şir- ketlerin aracılığıyla ış bulmayı sosyal demokrasi sananlara bakalım ne kadar daha göz yu- macak SHP örgütleri.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle