Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 ARALIK 1990 HABERLER CUMHURİYET/U
Sivil toplunı ve silahlı kuvvetler
• İstanbul Haber Senisi — TCrkiye Sosyal Ekonomik
Siyasal Araşttrmalar Vakfı'nın (TÜSES) "1990 Güz
Etkinlikleri" kapsamında düzenlediği "Sosyal Demokrasi
ve Sivil Toplum" toplantılannın beşincisinde, "Sivil
Toplum ve Silahlı Kuvvetler" konusu ele alındı. Cemal
Reşit Rey Konser Salonu'nda yapılan ve gazetemiz yazan
Osman Ulagay'ın yönettiği açıkotunımda konuşan
Milliyet Gazetesi yazan Mehmet Ali Birand,
genelkurmayın konumunun değiştirilmesi gerektiğini
savundu. Birand, "Siyasi kadroların genel stratcjilere ve
komutanların atanmasına katılması gerekir" dedi.
Gazetemiz Genel Yayın Müdürü Hasan Cemal de
konuşmasında, 1982 Anayasası'ıun sadece askerlerin
ürünü olmadığını, bunun içinde sivillerin de
bulunduğunu söyledi. Hasan Cemal, "Bu anayasaya sivil
olduğunu iddia eden siyasi iktidar dokunmamıştır, sahip
çıkmıştır" diye konuştu.
'Sahte Atatürkçüler'
• ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — Gazetemiz yazan
Uğur Mumcu, "Atatürkçülüğün çağdaş yorumu" konulu
bir konferans verdi. Harb-lş salonundaki panelde
Mumcu, özellikle 12 Eylül sonrasında "sahte
Atatüıkçüler"in ülkeyi kuşattığına dikkat çekerek, "Sahte
Atatürkçüler 12 Eylül generallerinın göğüsierinde birer
madalyadır" dedi. Atatürk'ün, cumhuriyeti kurduktan
sonra "bağıtnsızbk" ilkesinden hiçbir şekilde ödün
vermediğini belirten Mumcu, günümüzde ise Türkiye'nin
Amerikan bağımlısı bir ulke haline geldiğini vurguiadı.
Kurtuluş Savaşı'nın emperyalizme karşı ilk ve tek silahlı
mucadele olduğunu ifade eden Mumcu, "Atatürk, Batı'ya
karşı savaşmıştır. Ama Batı'da saygın bir yeri vardır.
BugUn Türkiye açıkça Amerika'nın yanında yer almasına
karşm, Kıbrıs konusunda yalnız kalmıştır" diye konuştu.
Açlık grevleri
• Haber Merkezi — Amasya Cezaevi'ndeki grevin sona
ermesinden sonra, Aydın E Tipi Cezaevi'nde bulunan 220
siyasi hükümlü, açlık grevi başlattı. Hükümlülerin "Buca
Cezaevi'ndeki açlık grevini desteklemek ve Aydın
Cezaevi'ndeki hak gasplannı, baskılan protesto
amacıyla" dönüşümlü olarak 2'şer günlük açlık grevine
gittiği bildirildi. Bu arada Buca Cezaevi'ndeki açlık grevi,
Ceyhan Özel Tip Cezaevi'ndeki açlık grevi de yaklaşık
100 tutuklu ve hükümlünün katılımıyla devam ediyor.
ÖLÜM
Prof. Ali Şinasi Erel
• Haber Merkezi — önceki gün ölen İstanbul Tlp
Fakültesi emekli öğretim üyelerinden Prof. Ali Şinasi
Erel'in cenazesi yann lstanbul'da toprağa verilecek. Prof.
Erel için İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde bir tören
duzenlenecek. Erel'in cenazesi aynı gün Fatih Camisi'nde
kılınacak öğle namazmdan sonra Karacaahmet
Mezarkğı'nda toprağa verilecek. İstanbul Tlp
Fakültesi'nde 40 yılı aşkın süre öğretim üyeliği yapan
Prof. Ali Şinasi Erel'in çok sayıda eseri bulunuyor. Tıp
biliminde Türkiye'de cerrahinin gelişmesinde büyük
katkılan olan Prof. Erel 89 yasındaydı.
Istanbullu öğretim üyeleriAnıtkabifi ziyaret ederek anti-laik girişimleriprotesto ettiler
Erdem: Eyleminizi kutluyonunlstanbul'daki üniversitelere bağlı öğretim
üyelerini kabul eden TBMM Başkanı Kaya
Erdem, "Laik cumhuriyet ve demokrasimizin
temel ilke ve değerlerini koruma yönündeki
kararhlığınızı kutluyorum. Hareketiniz öğretim
üyelerine duyulan güveni güçlendirmiştir" dedi.
ANITKABtR'DE—120 ögretim üyesi cüppeieriyle Anıtkabir'e yüriidüler. (Fotograf: Banş BU)
ANKARA (Cumhuriyet Bii-
rosu) — tstanbul'daki üniversi-
telerde görevli öğretim üyeleri
dün Anıtkabir'i ziyaret ederek
anti-laik girişimleri protesto et-
tiler. Daha sonra TBMM'ye gi-
den öğretim üyeleri Meclis Baş-
kanı Erdem tarafından kabul
edildi. Erdem, öğretim üyeleri-
ne hitaben yaptığı konuşmada,
"Laik cumhuriyet ve demokra-
simizin temel ilke ve değerleri-
ni koruma yönündeki karariüı-
gınızı kutluyorum. Hareketiniz
öğretim üyelerine duyulan güve-
ni güçlendirmiştir" dedi. öğre-
tim üyeleri de Erdem'e sunduk-
lan mektupta üniversitelerde ge-
h'şmeyi önleyici hiçbir dogmaya
yer olmadığını vurguladılar.
Eylemi, Atatürkçü Düşünce
E>erneği Başkanı Prof. Dr. Ne-
jat Kaymaz, yönetim kurulu
üyeleri ve Ankara öğretim Üye-
leri Derneği Başkanı Mustafa
Altıntaş ve dernegin yönetim
kurulu üyeleri destekledi.
tstanbul Üniversitesi, Mar-
mara Üniversitesi, Boğaziçi
Üniversitesi, tstanbul Teknik
Üniversitesi, Yıldız Üniversite-
si ve Mimar Sinan Üniversitesi
öğretim üyeleri dün saat
13.45'te Anıtkabir'e geldiler. Iki
otobüs halinde gelen 120 öğre-
tim üyesi, yolun başında cüppe-
lerini giyerek İstanbul Üniversi-
tesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi
Prof. Dr. Ofcay Neyri başkan-
hğında Anıtkabir'e yiirüdüler.
PTOÎ. Neyzi, mozoleye çelenk
koyup saygı duruşunda bulun-
duktan sonra Anıtkabir özel
defterini imzaladı. Prof. Neyzi
deftere şunlan yazdı:
"Yüce Atatürk,
Biz bugün Atatürk Ukelerine
içtenlikle baglı, lstanbul'da bu-
lanan tstanbul, Boğaziçi, tTÜ,
Marmara. Mimar Sinan ve Yıl-
dız üniversitelerinde görevli bir
gnıp öğretim uyesi olarak aziz
hatıranız onünde saygı ile eğil-
mek ve günümüzde Turkiye'de
tanık oldugumuz Atatürk Uke-
lerinden sapma ve saptınna
akımlanndan duyduğumuz de-
rin endişeyi dile getirmek uzere
huzunınuzda bulunuyoruz.
Üikemizde tüm gerçek aydın-
lann ve vataaseverierin aynı en-
dişe içinde olduklanna inanıyo-
nız. Kutsal hatıranızdan aldığı-
mız güçle önderiiğini yapmış ol-
dagunuz oygariık yolunda iler-
kme ve koyduğunuz Ukeleri ko-
rama ve kollama görevlerimize
bundan sonra da bütiin variığı-
mızla çalışacağımıza huzunı-
nnzda söz veriyoruz."
Daha sonra TBMM'ye giden
öğretim üyeleri, TBMM Başka-
nı Kaya Erdem tarafından kar-
şılandı.
öğretim üyelerinin İstanbul'-
dan toplu halde gelip Anıtka-
bir'i ziyaret etmelerinin öğretim
üyelerine duyulan güveni bir ke-
re daha güçlendirdiğini de ifa-
de eden Erdem şöyle konuştu:
"tnsan hak ve özgtirlükleri-
nin güvence altma alınmasını
sağlayıcı önlemler konasundm
ulusUrarası işbiriigine gidilmek-
te ve bu yönde pek çok sosyal
icerikli anlaşmalar imzalanmak-
tadır. Diınya gendinde böylesi-
ne gelişmeler sürerken, tüm öz-
gürlükJerin temel dayanağı ve
güvencesini teşkil eden, çağdaş
ve demokratik toplumun vazge-
çilmez gereği olan laik cumhu-
riyet ve demokrasi ortanu içeri-
sinde bagnazlıga, fanatizme, ca-
ğın gerisinde kalmış düşüncele-
re, ktşisel ve zümresel menfaat
besaplanna yer yoktur."
CUNEYT ABCAYUREK »azıyor
Bush Kündeye Getirince.• •
ANKARA — Dış politika ola-
naklarını ABD politikalarına pa-
ralel kullanmanın, daha doğru-
su dış politikayı ABD yörünge-
sine körü körüne bağlamanın
olumsuz, fakat somut sonuçla-
rı bir kez daha yaşanıyor.
Son iki gündür yaşanan
olaylar kimi "böyyük" politika-
cılara gereken dersleri verecek
nitelikte. Tabii burada adı söy-
lenmeyen, kim ya da kimler
olacağı kolayiıkla kestirılecek
kişiler, son olaylardan hissele-
rine düşen dersi çıkarma erde-
mini gösterebılirlerse...
Son olaylar, cuma günü baş-
lıyor, gelişiyor ve gece bir nok-
tada duruyor. Elde BM kararı
var. Irak'a savaş açmaya izin
veriyor. Türkıye'ye uygun.
Milli Güvenlik Kurulu topla-
nıyor, askeri-siyası çeşitli şe-
naryoiar üzerinde çalışıyor. Üs
mü vereceğiz, asker mi gönde-
receğiz ya da her olasılığı bir-
likte mi göze alacağız?
Ağustos başından beri savaş
davullan çalan TÖ, Körfez ola-
yının artık istedtği yola girdiği-
ni görmekten memnun. Günü-
bihik politika yapmak işine ge-
liyor. Asıl amacı, ası) isteği Sad-
dam'ın savaşla yok edilmesi.
Gözü başka bir şey görmüyor.
BM kararıyla rahatlamış,
MGK'da oturur, Bakanlar Kuru-
lu'na başkanlık etmeye hazır-
lanırken... CNN'nin naklen ya-
yınında Bush, Irak'a diyalog
çağrısında bulunuyor. Hesap-
ta olmayan, bizimkinin bekle-
mediği ani bir gelişme. Üstelik
ne istedıyse gereğini yerine ge-
tirmekten bir an olsun durak-
samadığı büyük dostu Bush,
kararı açıklamadan önce TÖ-
ye bildirmemiş... Olacak iş mi?
Bizimkine reva görülen mua-
meleyi sineye çekmek kolay
mı?
Savaş senaryolarıyla haşır
neşir olanlar, banş olasılığını
yeniden gündeme getiren diya-
log çağrısıyla şaşırıyorlar. Sür-
dürdükleri politikanın birden if-
las ettiğı sanısıyla perişan mı
perişan.
Nitekim Bakanlar Kurulu da,
CNN'den alınan haberle kafa-
lar dağılmış, yenı bir çıkış ara-
yışlarıyla Çankaya'da toplanı-
yor. TÖ, bakanlan teselli ede-
cek, yeni bir şeylerie oyalaya-
cak, ama neyle ve nasıl? Bu
kez "Saddam'ın çıkış yolu bu-
lamazsa bize saldıracağım '
söylüyor.
Bush bizımkını ne zaman
haberdar etti? Bu konudakı ha-
berler değişik. Bir habere gö-
re, Bakanlar Kurulu o şaşkınlık
ortamındayken TÖ uzatUan
özel notla kalkıyor, başka oda-
ya geçiyor, Bush'la on beş da-
kika konuşuyor.
Bir habere gore, Bakanlar
Kurulu'na girmeden önce
Bush telefon açıyor bizimkine.
Fakat tartışrnasız iki gerçek yar
orta yerde. İlki, Bush'un bizim-
kini MGK'dan çok sonra, giri-
şimini TV'den dünyaya duyur-
duktan sonra aradığını kanıtlı-
yor. Ikincisi, bu kez bizimkinin
değil, Bush'un lutfedip Anka-
ra'yı aradığını gösteriyor.
Başka bir gerçeği unutmaya-
lım: Irak'ı diyaloga çağırmadan
önce bizimkini aramadığından
Bush'a "biraz kırgınız" ve kır-
gın olmaya hakkımız var değil
mi efendim? Çünkü Bush on
gün önce yıne TV'den şunu
ilan etti dünya kainuoyuna:
"Zaman zaman TV'de verdi-
ğim demeçlerden sonra Özal
gibi devlet adamları beni he-
men arar ve yaptığım açıkla-
malardan dolayı tebrik ederler."
CNN'deki röportajında bi-
zimkiyle ilgili başka bir eklenti
daha yaparak "Şimdi TÖ beni
TV'de seyredince hemen tele-
fonla arar" dedi. Dostluk bu
denli sıkı, güçlü ve dünyaya ör-
nek olacak nitelik ve içeriktey-
ken TÖ'nün birden övünerek
dokundurduğu danışmanlıktan
yoksun kalması... Bu da bir ya-
na, ya izlediği savaş politikası-
na ABD'nin limon sıkmasına
ne demeli?
Üstüne üstlük Bush, "büyük
söz" soylemenin sakıncalarını
da anımsatmıştı bizimkine. Öy-
le ya, TÖ, Saddam çağırsa da olacak?
Bağdat'a gitmeyeceğini cevre Dışarıya "banş olasılığının
basınına söyledikten bir hafta arttığım" söylerken mutlu ve
sonra ABD, Irak Dışişleri Baka- barışsever bir lider kimliği ser-
nı'nı VVashıngton'a çağırıyor, giliyor. Aslında diyalog başlasa
Dışişleri Bakanı'nı da Bağdat'a da Irak'la ABD'nin anlaşama-
göndereceğini açıklıyor. Bir de- yacaklannı hesaplıyor. İçtenlik-
diğini iki etmeyenlere, "ailece" le anlaşamamalarını diliyor.
sürdürülen büyük dostluğa sı- Heybesindeki politikayla varını
ğar mı Bush'un yaptığı?.. yoğunu savaşa yatırmış. Banş
Tö'ye neler söyletiyor olay- ?'?f!
1
lar: Bush'la telefonlaştıktan
ı a D a
sonra bakanlara "banş olasılı-
ğının arttığını, diyatog girişimin-
den sonra Irak'ın Kuveyt'ten
çekilebileceğıni" söylüyor. Ey-
vah ki ne eyvah! Ufak büyük,
ama bir olasılık, ya Irak Ku-
ş ş
û r p e r t i c i b i r
y
veyt'ten çekilirse bramkinin i
işte 0 zaman zor, çok zor.
Olur ya da olmaz, ayrı sorun.
Diyalog başlar, banş kapısı <
lanırsa, baştan sona
"müflis bir adamın serüvenle-
ri"ni tartışacak.
Sıkışık durumda TÖ. Dün
Abant'a gidecektı. Saatinde yo-
la çıkamadı. Başbakan, Dışiş-
Barış gelecek, Saddam ka- leri Bakanı, sonradan da Ge-
nelkurmay Başkanıyla toplan-
tılar düzenledi. Kimi bilgilerden
seziliyor: Umudu, diyaloğun
gerçekleşmemesi ya da sonuç
vermemesi.
Umudun ilk aşaması boşa
çıktı. Saddam, Bush'un diyalog
önerisini dün sabah kabul etti.
Kamuoyunu oyalayacak ye-
ni bir şeyler söylemeye hazır-
ş g
lacak! Saddam'ı değerlendirir-
ken aklına gelen her olumsuz
sıfatı ve nitelemeyi kullan. Sad-
dam'ın savaşla temizlenmesi
için neredeyse duacı ol. İçerde
dışarda Saddam'ı kötüle. Bu-
nalıma, savaş kışkırtıcılığına
varan irdelemelerle teşhis koy.
Ve sonra banş ve Saddam'la
komşuluk yapmak, dostane
ilişkiler sürdürmek... Nasıl
Maıflnro , PARUAMENT
ürünlerinin pazariama ve tanıtım faaliyetlerini yürüten uluslararası
şirketimiz, genişleyen organizasyon ihtiyaçlarını karşılamak üzere
ADANA, İSTANBUL, İZMlR ve TRABZON
bölge ofisleri için
BÖLGE PLANLAMA UZMANLARI
aramaktadır.
Bölge Müdürü'ne bağlı çalışacak olan uzmanın;
Görevleri
• Saha Teşkilatı ve Bölge Müdürü arasmda koordinasyon/
iletişim sağlamak,
• Saha Teşkilatı için reklam malzemelerinin kullanımını
planlamak ve uygulanmasını sağlamak,
• Bölge satış objektiflerinin hazırlanmasında Bölge Müdürü'ne
yardımcı olmaktır.
Aranan özellikler
• Planlama konusunda deneyimli (tercihan saha teşkilatı
planlaması)
• Üniversite mezunu (tercihan İş İdaresi ve Ekonomi Bölümleri)
• İngilizce bilen
• Bilgisayar kullanımında deneyimli
• 25-35 yaşları arasmda
• Askerlik hizmetini tamamlamış
• Adana, İstanbul, İzmir veya Trabzon'da ikamet edebilecek
İlgilenen adaylarm 17.12.1990 tarihine kadar, bir adet fotoğrafla-
rıyla telefon numarası ve adres içeren özgeçmişlerini aşağıdaki
adresimize göndermeleri rica olunur.
Başvurular kesinlikle gizli tutulacaktır.
lanıyor galiba.
1982 Anayasası'nın çerçevesine toplumun sığmadığını söyleyen Ecevit:
Sivil darbe ile karşı karşıyayızİç Politika Servisi — DSP
Genel Başkanı Bülent Ecevit,
Turkiye'de demokrasiyle bağ-
daşmayan anayasa ve seçim sis-
teminin ülkeyi, bir "sivil darbe"
ile karşı karşıya bıraktığını söy-
ledi.
Mülkiyeliler Birliği İstanbul
Şubesi'nce düzenlenen "Yeniden
Yapılanma ve Demokratik Ka-
tılım" konulu sempozyumun
son günunde, DSP lideri Bulent
Ecevit ile RP lideri Necmettin
Erbakan konuştu.
Ecevit, 1982 Anayasasfnın
belirlediği rejim çerçevesine top-
lumun sığmadığını belirterek
Türkiye'nin "sivfl darbe" ile kar-
şı karşıya olduğunu ifade etti.
Turkiye'de 10 yılda bir askeri
darbe olduğunu hatırlatan DSP
lideri Ecevit, "Türk toplumu as-
keri darbelere genellikle 2-3 yıl
katlanabilir. Ancak sivil darbe-
ye ne kadar katlanabilir? Eğer,
seçimle sivil darbeyi ortadan
kaldırabilme umudu varsa, da-
ha uzun süre katlanabilir. Seçim
sistemi bunu da engelleyebUecek
nitelikteyse, toplum bir gün ge-
lir patlayabilir" dedi.
Konuşmasında, Cumhurbaş-
kanı özal'm ortaya attığı "baş-
kanlık sistemi" önerisinin ciddi
olarak tartışüması gerektiğini
söyleyen Ecevit, tüm yetkilerin
tek elde toplanmasının ise teh-
likeli olacağını kaydetti. Ecevit,
buna örnek olarak Cumhurbaş-
kanı lurgut Özal'm Körfez kri-
zindeki tutumunu gösterdi. Ece-
vit, tarafsızlığı reddeden bir
cumhurbaşkanının da milletin
birliğini temsil edemeyeceğini
vurguladı.
DSP lideri Ecevit, kanun hük-
mündeki kararnamelerin, Mec-
lisi işlevsiz bıraktığını da ifade
ederek, milletle TBMM arasın-
daki kopukluğun giderek arttı-
ğını söyledi.
Daha sonra, sempozyumu iz-
leyenlerin çeşitli sorulannı yanıt-
layan Bulent Ecevit, "Sosyal de-
mokratlmann ancak Meclis ca-
tısı altında birleşebileceği" gö-
rüşünü yineledi. Ecevit, DSP-
SHP birleşmesi konusunda ise
"Sırf millet iradesinin Meclise
yansımasına engel olan bir se-
çim sistemine katkıda bulunan
bir partble asla biıieşmem. Adü
bir seçim sistemi sağlanıp Mec-
lise ayn partiler halinde girdiği-
mizde, sosyal demokratlann ik-
tidan sagJanabilir" diye konuş-
tu.
Sempozyumun öğleden son-
raki bölümünde konuşan RP
Genel Başkanı Necmettin Erba-
kan ise anayasanın insan hakla-
nnı koruyacak biçimde yeniden
düzenlenmesini ve bu düzenle-
me içinde, dini düzenin de aynn-
tılanyla yer alması gerektiğini
bildirdi. SHP Genel Sekreteri
Hlkmet Çetin de "12 Eylül
damgasını (aşıyan Türkiye'nin
tasfıye edilmesi gerektiğini" söy-
ledi. Çetin, yeni bir anayasa ile
ülke sorunlannın aşılabileceği-
ni kaydetti. DYP'li Dülger ise
darbelere karşı demokratik ön-
lemler alınmasını ve "darbeyi
yapanlann, yaptıklannın yanla-
nnda kâr kalmaması" gerekti-
ğini ifade etti.
IZMİR'den HİKMETÇETİNKAYA
Hukuk ve Demokrasi
PHIL S A
Phılıp Morrıs, Sabancı, Tekel Sıgara ve Tutunculük
Sanayı ve Tıcaret Anonım Şırketı
PERSONEL MÜDÜRLÜĞÜ Otim Binası
No:102Beşiktaş 80280 İSTANBUL
İZMİR — SHP'de parti içi
eğ'rtimin en azından klasik sos-
yal demokrat anlayışı çağdaş
bir çizgiye doğru çekeceği, hu-
kuku ve demokrasiyi kendi
içinde özümsemesi bakımın-
dan yararlı olacağı düşünülebi-
lir.
SHP Genel Başkanı Erdal
İnönü, ilk günkü açış konuş-
masında sosyal demokrasinin
en parlak çağını yakalamaya
aday olacağını söylüyor. Politi-
kanın bir erdem yanşı olduğu-
nu vurguluyor.
Bugün sosyal demokrasiye
en fazla eleştiri sağ ve soldan
gelmiyor mu?
Bizler de özellikle SHP'nin
bugünkü çağdışı kadrolarla,
klasik sosyal demokrasi anla-
yışıyla hiçbir yere varamayaca-
ğını, kısır bir döngü içinde bir
iteri bir geri gideceğini yazıp çı-
ziyoruz. Diyoruz ki bugün
SHP'de parti içi hiziplerin, ki-
şisel çıkarlardan ve günü birlik
politik yaşamdan uzaklaşması,
ideolojik bir temele oturması
birincil koşuldur.
SHP köklerini CHP'de almış
ama henüz partiteşmesüreci-
ni tamamlamamıştır. Sağ ve sol
çevreler CHP'yi en acımasız
biçimde dün olduğu gibi bu-
gün de eleştiriyor. CHP gelene-
ğinin sosyal demokrasiyle bağ-
daşmadığı, SHP'nin bu gele-
neği sürdürdüğü için de bir mi-
lim yol alamadığı savları yay-
gınlaşıyor.
Oysa asıl eksiklik CHP gele-
neğini sürdürmek değil, Tur-
kiye'de sosyal demokrasi hare-
ketinin hep hafife alınmasıdır.
Bu böyle olunca da dün
CHP'de bugün SHP'de yöne-
tim kadrolarına gelenler ideo-
tojiyi değil, arkadaş birlikteliğini
yeğlemışler, demokrasi, hukuk
kavramlarıyla pek ilgilenme-
mişlerdir.
SHP'de asıl sıkırrtı bundan
kaynaklanıyor. O yüzden Anka-
ra'da 73 il başkanının katıldığı
parti içi seminerin başladığı
gün, Deniz Baykal ve arkadaş-
ları Trabzon'a gidiyor. Orada,
"parti içinde parti" kimliğiyle
ortaya çıkıp konuşmalar yapı-
yor.
Ne diyor Deniz Baykal?
— Siyasette yaprak kıpırda-
mıyor. Coşku heyecan yok. Mu-
halefette de müthiş durgunluk
var. Böyle bir ortamda herkes
parti kuruyor. Dalan parti kur-
du. Yeni Sosyalist Partisi kurul-
du. Bunlann hiçbir anlamı yok.
Böyle uzayıp gidiyor Sayın
Baykal'ın konuşması...
Acaba Baykal ne demek is-
tiyor? Sosyalist Parti kurulma-
sına neden karşı çıkıyor? Ken-
di özünde var olmayan demok-
rasi ve hukuk kavramlannın
başkalannda da olmamasını
mı istiyor?
SHP'de parti içi eğitim baş-
ladığı gün Trabzon'da Deniz
Baykal...
Neden, niçin gitti oraya?
Bir Hizmet Organizasyonu:
nun düzenlediği kampanyayı
başlattı sanınz. Kampanyanın
amacı şu:
"Sosyal demokrasinin Sayın
Deniz Baykal'ın liderliğinde ik-
tidar olacağı inancını taşıyan
SHP üye ve sempatizanlarınca
kamuoyu yaratmak amacıyla
olusturulan ve çeşitli sosyal
hizmet icerikli kampanyalar dü-
zenleyen organizasyonumuzu
Kırıkkale, Samsun, Kastamo-
nu, İskenderun çalışma grup-
ları da çalışmalarına başladı.
Çalışma gruplanmızda etkinlik-
lerimize katılmak isterseniz ve-
ya kampanyalanmızdan yarar-
lanmak katkıda bulunmak dü-
şüncesindeyseniz lütfen bize
yazınız. SHP Kırıkkale - Balı-
şeyh ikpe Başkanlığı aracıltğı ile
bağlı 27 köyüne dağrtılmak
üzere ilaç yardımında bulun-
duk. Samsun merkez olmak
üzere yabancı bir firmanın tem-
silciliği aracılığı ile üç sosyal
demokrata iş temin ettik. Kur-
ye taşımacılığı hizmetleri veren
başka bir yabancı firma aracı-
lığı ile de iş vermeye hazırız. Kı-
rıkkale Çalışma Grubu Başka-
nı Metin Genç her hafta salı
günleri SHP Kınkkale İl Merfce-
zi'nde ve daha önceden SHP
ilçe başkanlıklanna bildirilecek
günlerde ilçe merkezlerinde
bulunacaktır. Söyfeşi toplantı-
larımıza katılmanızı bekleriz."
SHP Genel Merkezi parti içi
eğitim başlatırken SHP'de ar-
kadaş birlikteliğini ik'ınci bir
parti sanan Baykal ve yandaş-
ları kendi bildikleri yolda yürü-
meyi sürdürüyorlar.
Bu işin şonu nereye vara-
cak? Sayın İnönü bu gidişe ne
zaman "dur" diyecek?
Kol kırılır yen içinde kalır...
Sanınz, bu düşünceyle hare-
ket etmek sosyal demokrasi bi-
lincine çok ters gelen çağdışı
bir düşünce yöntemidir. Kendi-
lerini parti içinde, parti gibi gö-
ren hizip, salt SHP'ye değil,
Turkiye'de sosyal demokrasi
hareketine de zarar veriyor.
Kim zarar görüyor bundan?
Hiç kuşkusuz işçi, memur,
emekli, dul, yetim, üretici, es-
na1. Sosyal demokrasiyi çağ-
daşlaşma çizgısinde geriye çe-
kip salt kendi çıkarlarım koru-
yan, üç beş kişiye yabancı şir-
ketlerin aracılığıyla ış bulmayı
sosyal demokrasi sananlara
bakalım ne kadar daha göz yu-
macak SHP örgütleri.