Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 KASIM 1990 HABERLERÎN DEVAMI CUMHURİYET/19
ABD'nin isteği tam destek
(Başttmfi 1. Sayfada)
fez'de olası bir askeri operasyon
durumunda nasıl davranacakla-
nna ilişkin aynntüara girmediler.
Türkiye'nin, bölgede atılacak
adımlann Güvenlik Konseyi'ne
dayandırüması yönündeki temel
görüşünü yinelediği görüşmeler-
de Baker, soruna "kısmi
çözumler" getirilmesinin yeter-
li olmayacağını vurguladı.
ABD Dışişleri Bakanı Baker,
Ankara'dan aynltnadan önce
Esenboğa Havaalanı'nda bir ga-
zetecinin yönelttiği "Türkiye'den
askeri operasyon için destek alıp
almadıgı" yolundaki soruya
doğrudan yanıt vermedi. Baker,
"Türit hükümetinin BM Güven-
lik Konseyi kararlannın uygu-
lanması konusunda başından
beri kararlı bir destegi vardır'
demekle yetindi.
Ortadoğu'ya yaptığı gezi çer-
çevesinde önceki akşam Anka-
ra'ya gelen Baker, dün ilk ola-
rak Dışişleri Bakanı Ahmel
Kurtcebe Alptemoçin ile göruş-
tü. tki bakanın 15 dakikalık baş
başa görüşmelerinden sonra he-
yetler arası görüşmelere geçildı.
45 dakika kadar süren görüşme-
lerde Körfez krizine ilişkin bir
genel durum değerlendirmesi
yapıldı.
Baker daha sonra Başbakan
Yddmm Akbulul larafından ka-
bul edildi. ABD Dışişleri Baka-
nı en uzun görüşmesini ise
Cumhurbaşkanı Özal ile Çanka-
ya Köşkü'nde yaptı. Özal'ın ka-
bulünde Dışişleri Bakanı Alpte-
moçin, Dışişleri Bakanlığı Müs-
leşarı Büyükelçi Tugay Özçeri,
Siyasi tşlerden Sorumlu ABD
Dışişleri Bakan Yardımcısı Ro-
bert Kimmitt ve ABD'nin Anka-
ra Büyükelçisi Morton Abramo-
witz hazır bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü
Büyükelçi Kaya Toperi görüş-
meden sonra yaptığı açıklama-
da, Baker'ın Ankara'ya gelme-
den önce Suudi Arabistan, Ku-
veyt ve Mısır devlet başkanlan
ile yaptığı temaslar hakkında
Cumhurbaşkanı Özal'a bilgi
verdiğini söyledi. Toperi açıkla-
masmda şöyle dedi:
"BM Güvenlik Konseyi karar-
iannın özellikle ekonomik yap-
tınmlann bütün ülkelerce ciddi
ve etkin bir şekilde uygulanma-
sı gereği ve ancak bu suretle ba-
nşçı yollarla bir çözüme vanla-
büecegi Uzerinde tam bir gönış
OLAYLAREM
ARDINDAKI
GERCEK
(Baftarafı 1. Sayfada)
Türkiye Büyük Millet Mecli-
si "yurtdışına silahlı kuvvet gön-
dermek ve yabancı silahlı kuv-
veti yurda çağırmak" yetkisim
Akbulut hükümetine vermişti.
Akbulut hukümetinin de Özal
1
m sözünden dışarı çıkmayacağı-
m, yalntz Türkiye değil, Ameri-
ka da biliyor.
Bir ülke için en büyük talih-
sizlik, tarihin günü gününe ya-
şandığı bir dönemde en kanlı
maceralara ulusu sürükleyebiie-
cek yönetim çarpıklığı içinde
bulunmaktır.
Türkiye, şimdi bu durumda-
dır.
Amerikan Dışişleri Bakanı
Saym James Baker'a muhatap
tek adam ne yapacaktır?
Meclisin ve hükümetin yetkı-
lerini cebine koyduktan sonra
vereceği karar ne oiacaktır?
Şu sırada gazetelerde çıkan
haber ve yorumlar da ilginçtir
Ortadoğu'da çıkacak savaşta
ABD'nin yanmdayer alacak bir
Türkiye'nin silahlı kuvvetlerinin
donatılacağı müjdelenmektedir.
Silah vaadi karşılığında orduyu
savaşa sürmek gibi bir mantığın
benimsenmesi için harcanan ça-
balar büyûktür.
Türkiye'nin oldubittiye geti-
rilmesi için her koşul önceden
hazırlanmıştır.
Ne zaman tek adam yöneti-
minin eğik düzeyine girilse ve ik-
tidar hırsıyla demokrasiyi ra/a
kaldırmak niyetleri ağır bassa,
dış macera hevesleri yoğunlaşır.
Bugün Türkiye'de kanlı bir dış
maceranın gostergeleri elle tutu-
lacak ölçüde yoğunlaşmıştır.
Bundan böyle yapılacak iş,
Türkiye'de anayasal rejimin iş-
lerliğini en kısa sürede sağlama-
ya çalışmaktır. Türkiye, bölge
jandarması değildir. Dünyamn
silahsızlanma sürecine girdiği bir
zamanda ordusunu donatmak
için Amerika'ya ödeyeceği bedel
Washinglon'un buyruğunda sa-
vaşa girmek olamaz. Birleşmiş
Milletler'in kararları çerçevesin-
de kalmak ve ancak bu kararlar
kapsamındaki siyaseti izlemek,
komşulanmıza karşı dış politi-
kamızın temelini oluşturmalıdır.
Ortadoğu 'da A merika 'nın yedek
gücü rolünü ustlenerek iktidar-
larım sürdürmek isteyenierin üi-
kemizj bir kanlı maceraya sü-
rüklemesine karşı elbirliğiyle
karşı durmak, ulusal bir göreve
dönüşmüştür.
ABD Dışişleri Bakanı James
Baker'in Ankara'daki temasta-
rından ne sonuç çıkacağını bıle-
rniyoruz. Ancak Türkiye'nin
gerçeklerini yalmz sorumsuz
Cumhurbaşkanı Özal'ın kişili-
ğinde tartıp değeriendirmek
yanlışına düşrrtekten Washing-
ton'un sakmması, iki ülke ara-
sırtdaki Uişkilerin uzun sürede
korunabilmesi için dikkatle go-
zetittnesi gereken duyarlı bir
nokta oluşturmaktadır.
birliğinin mevcut olduğu belir-
tildi. Dışişleri Bakanı Baker,
Türkiye'nin ekonomik yaptınm-
lar konusunda izledigi kararlı
tutumdan ABD hukümetinin
duyduğu memnunheti ve teşek-
kürlerini Uetti. Gorüşmede ay-
rıca BM'de bundan sonra izle-
necek tutum ve yaklaşımlar ko-
nusunda görüş teatisinde bulu-
nuldu ve bazı ikili konular ele
alındı."
İki saate yakın süren görüş-
meden sonra Baker ve heyeti
doğrudan havaalanına gittiler.
Havaalanuıda Baker'a yönel-
tilen sorular ve yanıtları şöyle:
— Askeri bir operasyon için
Türkiye'den destek aldınız mı?
BAKER — Türk hukümeti-
nin BM Güvenlik Konseyi'nin
kararlannın uygulanması konu-
sunda başından beri kararlı bir
destegi vardır. Tabii ki hepimiz
bu soruna barışçı, diplomatik,
siyasi bir çözüm bulunmasını is-
tiyoruz. Ama aynı zamanda bi-
zim başkanımızın ve ABD'nin
görüşü, güç kullanılmasının tü-
müyle olasılık dışı bırakılama-
yacağıdır. Yine de sorunun ba-
nşçı biçimde çözüldüğünü gör-
meyi tercih ederiz.
— Türk basınında savaş ola-
sılığı konusunda yoğun spekü-
lasyon yapılıyor. Bu hava, gö-
rüşmelerinize yansıdı mı?
BAKER — Biz sadece, soru-
na kısmi bir çözüm getirilmeme-
sinde ısrarlı olmarun önemi ko-
nusunda konuştuk. Cumhur-
başkanı Özal ve Başbakan, BM
Güvenlik Konseyi kararlarının
tam olarak uygulanması konu-
sunda çok destekleyici tavır al-
dılar. Bu, bizim görüşümüz.
Onlar adına konuşmak istemi-
yorum, ama sanıyorum bu, on-
lann da görüşüdür. BM'nin kre-
dibilitesi tehlikede. Bu, sonuç
olarak soğuk savaş sonrasınm
ilk gerçek krizidir. BM'nin bazı
önlemler aldığı zaman, kararlar
geçirdiği zamanı bu kararların
uygulanması çok önemlidir. Bu
bizim konuşmamızın odağını
oluşturdu.
Görüşmelerin içeriği
James Baker'la yapılan gö-
rüşmelere katılan Türk yetkili-
lerinin değerlendirmelerine gö-
re dünkü temaslarda öne çıkan
unsurlar özetle şöyle:
1- ABD yeni bir karara hazır-
lanıyor Türk yetkilileri, Baker
ve heyetinin ifadelerinden, ABD
yönetiminin BM Güvenlik Kon-
seyi'nden Körfez'e ilişkin yeni
bir karar çıkarılması hazırhğın-
da olduğunun net bir şekilde an-
laşıldığını belirttiler. Bu görüşe
göre Güvenlik Konseyi'nin 660
sayılı ekonomik yaptırım kara-
nndan bu yana aldtgı çeşitli ön-
lemlerin beklenen etkiyi göste-
rememesi "iç kamuoyu baskısı"
altındaki Washington'u rahatsız
ediyor. Baker'ın, dünkü temas-
larda, "Güvenlik Konseyi aldı-
Cumhuriyetçileryenik
Seçmenden
Bush'a uyarıABD'de Temsilciler Meclisi ve Senato'daki
sandalyelerin bir kısmının. yenilenmesi için
yapılan ara seçimlerden Demokratlar zaferle
çıktı. Amerikan seçmeni, böylelikle
Cumhuriyetçi Başkan Bush'a, 'vergilerin
arttmlmasını istemediği' mesajını ğönderdi.
BAKER-ÖZAL — Ankara'daki gorüşmede taraflar 'anlaştı.'
ğı bu kararları uygulatmak zo-
nında. Bu amaca yönelik güç-
lendirici bir karar alınmasını is-
tiyonız. Bunun Irak'a karşı çok-
uiuslu güç kullanunını içermesi
düşünülebilir" dediği öğrenildi.
Görüşmelere katılan bir Turk
yetkili, Baker'ın Çinli meslektaşı
ile Kahire'de yaptığı görüşme
sonrasında dünden itibaren
Moskova, Paris ve Londra'da
yürüteceği temaslarda da bu gö-
rüşleri dile getireceğini belirtti.
Aynı yetkili, Cumhuriyet'e, "güç
kullanma karannın" BM Ana-
yasası'nın 7. bölümünün 42.
maddesine dayandınlıp dayan-
dırılmayacağının henüz netleş-
mediğine de dikkat çekerek
"Amerikalılar. farklı bir ülkenin
komutasında operasyon yapıl-
masını istemiyortar" diye ko-
nuştu.
2- Türkiye'den siyasi beklen-
ti: Baker'ın Türk yetkililerinden
olası bir askeri operasyona yö-
nelik lojistik, stratejik destek is-
temediği, askeri harekâta ilişkin
teknik aynntılann gündeme ge-
tirilmediği, ancak Washington-
un BM Güvenlik Konseyi'nde
izleyeceği tavıra ilişkin tam bir
siyasi destek beklediğini ifade
ettiği öğrenildi.
3- Tekstilde umut: Görüşme-
ler sırasında James Baker'ın,
ABD'nin Türkiye'ye uyguladığı
tekstil kotasını yüzde 50 oranın-
da arttırdığını bildirdiği öğrenil-
di. Türk yetkililer, kotanın art-
tırılmasının ABD ile olan ticari
ilişkilerimizin gelişimi açısından
"umut verici" olduğunu belirt-
tiler.
4- Sovyet paramililer güçleri:
Dışişleri Bakanlığı'nda yapılan
heyetler arası görüşmelerde, Ba-
ker Türkiye'den Sovyetler Birli-
ği'ne ait yarı askeri kuvvetleri-
nin ağır silahlarına ilişkin «üm
kaygıların kendisine anlatılma-
sını istedi. ABD Dışişleri Baka-
nı, heyetindeki teknik adamla-
nn da katüımıyla Türkiye'nin bu
konudaki görüşlerini Moskova-
da görüşeceği Sovyet Dışişleri
Bakanı Eduard Şevardnadze'ye
ileteceğini söyledi. Görüşmeler-
de Kıbns konusuna çok kısa de-
ğinildi. Baker, bu çerçevede BM
Genel Sekreteri'nin çabalarını
desteklediklerini ifade etti.
Öte yandan Başbakan Yıldı-
nm Akbulut, ABD Dışişleri Ba-
kam James Baker ile Körfez kri-
zinde herhangi bir kısmi çözu-
me taraftar olunamayacağı şek-
linde görüş alışverişinde bulun-
duklarını söyledi. Akbulut,
Esenboğa Havaalanı'nda İzmir'e
hareketinden önce, "ABD Dışiş-
leri Bakanı Baker ile göruşme-
nizden sonra Körfez politikasın-
da değişiklik olacak mı?" şek-
lindeki soruya şu karşıhğı verdi:
"BM kararlanna uygun hare-
ket edilmesi lazım geldiğinde gö-
riişbirliği içinde olduğumuz an-
laşıldı ve BM kararları çerçeve-
sinde bilhassa ambargonun uy-
gulanması gerektiği - fikrinde
mutabakat hasıl oldu. Bütün
barışçı yolların denenmesi, her-
hangi bir kısmi çözüme taraftar
olunamayacağı şeklinde görüş
alışverişinde bulunduk. Görüş-
memizin çerçevesi budur."
Akbulut, "kısmi çözümün ne
olduğuna" ilişkin soru üzerine
"Kuveyt'in bir kısmının Irak'a
bırakılması gibi bir çözümün
mevzubahis olmadıgı, oimaması
lazım geldiği şeklinde bir görüş
teatisinde bulunduk" dedi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü
Murat Sungar da Alptemoçin-
Baker görüşmesiyle ilgili gaze-
tecilerin sorularını yanıtlarken
Körfez krizinin ağırlık taşıdığı
gorüşmede, BM Güvenlik Kon-
seyi'nce alınan kararların titiz-
liklc uygulanması gerektiği ve
soruna barışçı yollardan bir çö-
züm bulunması konusunda gö-
rüş birligine varıldığını belirtti.
Sungar, her iki tarafın da BM
Güvenlik Konseyi'nin 660 sayılı
karannın tüm unsurlannın yeri-
ne getirilmesi gerektiğini vurgu-
ladığını kaydetti.
ŞEBNEM ATİYAS
NEW YORK — ABD'de ön-
ceki gün yapılan ara seçimden,
Demokratlar zaferle çıktı. Son
elli y\lın en düşuk katılımıyla
gerçekleşen seçimlerde, Demok-
ratlar, meclisteki sayılanm 10 ye-
ni sandalye ile 268'e çıkardılar,
Cumhuriyetçiler ise 165'e düştü.
Senato'da Demokratlar 55'ten
56'ya yükselirken, Cumhuriyet-
çiler 44'e düştüler. Aynca ABD
Başkanı Bush'un yoğun çabala-
rına rağmen güney ve batı eya-
letlerini kapsayan, "Güneş
Kuşağı" bölgesinde üç eyalet va-
liliğinden ikisi Demokratlar'a
geçti. California, kuçuk bir
farkla Cumhuriyetçiler'de kaldı.
Güne>' ve batı eyaletlerini
kapsayan "Güneş Kuşağı" vali-
liklerinde Cumhuriyetçi gelene-
ğin kırılmış olması, Amerikan
politikasının geleceği açısından
önemli bir gelişme olarak değer-
lendiriliyor. Bush'un kendi eya-
leti Teksas'ta liberal Devlet Ha-
zine Sorumlusu Ann Richards,
Florida'da ise eski senatör Law-
ton Chiles vali oldu. •>
Seçim sonuçlanyla, Bush'a
gönderilen "Amerikalılann ver-
gilerin arttmlmasını istemediği"
mesajı seçmenin Bush'a kızgın
olduğunu gösteriyor. Bu durum,
Cumhuriyetçi Parti içinde
Bush'un tutum değiştirmesinden
bu yana hata yaptığını söyleyen
çoğunluğu haklı çıkardı. Bu se-
çim sonuçlarından sonra Bush'-
un vergileri arttırmakta ve mali
politika çerçevesinde yeni adım-
İar atmakta zorlanacağı belirti-
liyor.
Demokratlar bu sonuçları
"zafer" olarak nitelendirerken,
Başkan Bush'un ara seçim sına-
vını geçemediğini ilan ettiler ve
seçim sonuçlarını "Bush'a gü-
vensizlik oyu" olarak nitelendir-
diler. Cumhuriyetçiler ise seçim-
de "Demokratlann kazanmala-
nnı fazla önemsemediklerini"
belirttiler.
Demokratlar, Bush'un presti-
jinin sarsıldığını öne sürüyorlar.
Demokratlar, bütçe pazarhkla-
rı sırasında mesajlarını "zengin
- fakir" tartışmasına oturtarak
seçim kampanyasını güçlendir-
mişlerdi. Demokratlar, bu tartış-
malarda en zenginlerin vergi yu-
künün arttırümasını ve Bush'un
ZAMSIZ AUER
nRIHUR, EMSALSİZ
TAKSiTLERLE!
1. FIRSAT: HEMEN TESLİM (6 TAKSİT)
Ürün
630 Fmn
631Ehnn
651 Fınn
651 E Fınn
655 Fmn
655 E Fmn
661 Fınn
661 E Fınn
661Shnn
670 Fmn
Peşinot
100.000,
123.000,
134.000,
146.000,
173.000,
179.000,
215.000,
219.000,
246.000,
360.000,
Taksh
6x 97.000,=
6x120.000,=
6x140.000,=
6x160.000,=
6x160.000,=
6x170.000,=
6x210.000,=
6x219.000,=
6x230.000,=
6x360.000,
TOMAM
682.000,
843.000,
974.000,
1.106.000,
1.133.000,
1.199.000,
1.475.000,
1.533.00a-
1.626.000,
2.520.000,
II. FIRSAT: HEMEN TESLİM (8 TAKSİT)
Ürün
630 Fınn
631 E Fınn
651 Fınn
651 E Fınn
655 Fınn
655 E Fınn
oo1 nnn
661EF™
661 S Fınn
670 Fınn
Peşioat
83.000,
94.000,
113.000,
133.000,
160.000,
150.000,
180.000,
185.000,
204.000,
303.000,
Taksh
8x 80.000, =
8x100.000, =
8x115.000,=
8x130.000, =
8x130.000,=
8x140.000, -
8x173.000, =
8x180.000, =
8x190.000-
8x296.000, =
TOPUM
723.000,
894.000,
1.033.000,
1.173.000,
1
1.200.000,
1.270.000,
1.564.000,
1.625.000,
1.724.000,
2.671.000,
teslim. İster
6 ay, ister 8
ay taksitle.
30 Kasım'a
K a d a r !
Hedeoka
AUERNot: Yukandaki fiyattara KDV ddhil «dilmijtir.
AUER DAYANIKLI TÜKETİM MALLARI PAZARLAMA İTHALAT İHRACAT A.Ş.
Merkez: 15111 27 -15111 29 -144 87 92 -149 24 32 Ankara Bölge Müdürlügü: 222 03 55
İzmir Bölge Müdürlügü: 19 69 53Adana Bölge Müdüriüğü: 250216
sermaye değerlemesi vergisinin
düşürülmesine yönelik önerisi-
nin sadece zenginlere yarayaca-
ğı gerekçesiyle reddedilmesini
savunmuşlar ve Cumhuriyetçi-
lerle "sınıf savaşı" çıkarmakla
suçlanmışlardı. Bu nedenle, ön-
ceki günkü seçim sonuçlan, De-
mokratların bundan sonra izle-
yecekleri stratejiye de ışık tuttu.
"Zengin - fakir siyaseti ve eko-
nomik popülizmin" destek gör-
düğü kanıtlanmış oldu.
Cumhuriyetçiler, sonuçların
büyük sürpriz olmadığını, ka-
yıpların geçici olduğunu kayde-
diyorlar. Seçimlerde Cumhuri-
yetçiler geleneksel olarak De-
mokrat eğilimli bilinen Ohio,
Massachusetts ve Vermont vali-
liklerini aldılar. Massachusets
eski Valisi Michael Dukakis bu
seçimde adaylığını koymamıştı.
Şimdi Dukakis'in yerini, Cum-
huriyetçi Vali W iliiam VVeld ala-
cak. Demokrat Parti'nin eski
cumhurbaşkanı adaylanndan
Dukakis, böylelikle politik ka-
riyerine bir süre ara verecek.
New York Demokrat Valisi Ma-
rio Cuoma bir ölçüde destek
kaybetmesine rağmen rahatça
yeniden seçildi. Rhode Island'-
da demokrat Bruce Sundlund,
Kansas'ta Demokrat Joan Fin-
ley kazandı.
Seçimlerin en kritik geçtiği
eyalet California oldu. Califor-
nia eski Valisi George Dökrae-
ciyan emekliye aynlmayı planla-
dığı için seçimlere adaylığını
koymamıştı. Demokratlar'ın va-
li adayı, San Francisco eski Be-
lediye Başkanı Dianne Feinste-
in idi. Feinstein, demokratik ge-
leneği bozarak ölüm cezasından
yana kampanya açmasına rağ-
men, seçimi Cumhuriyetçi Pete
VVilson'a kaptırdı.
Kuzey Carolina'da, homosek-
süellere, kürtaja ve "aile ahlakı-
na aykın" bulduğu sanat eser-
lerine karşı savaş açmış aşın mu-
hafazakâr Cumhuriyetçi senatör
Jesse Helms, rakibi Harvey
Gantt'ı geride bıraktı.
Başkent VVashington'un uyuş-
turucu kullanmaktan aldı ay
hapse mahkûm edilen Belediye
Başkanı Marion Barry, şehir
konseyine adaylığını koymasına
rağmen kaybetti. Barry'nin du-
rumunu şiddetle eleştiren De-
mokrat Sharon Pratt Dixon,
Washingtbn'un yeni Belediye
Başkanı oldu. Bu ara seçimin
bir başka özelliği de kadın aday-
ların sayısındaki artıştı.
Olumsuz kampanyalara kıza-
rak oy kullanmaktan vazgeçen-
ler ve çok meşgui olduğunu öne
sürenlerin çokluğu nedeniyle se-
çime katılma oranı çok düşük-
tü. Seçim sandıkları çevresinde
"Sessiz başkaldın: Kimseye oy
verme" pankartlanyla gösteriler
yapıldı.
ĞOZLEM
UGUR MLMCU
(Baftarafı 1. Sayfada)
Var... Anayasa Mahkemesi kararları yasama organını ve
tek tek milletvekillerini bağlayıcı mı, değil mi? Bağlayıcı...
Hukuk açısından olay bu kadar basit...
Yok hayır; amaçları, Anayasa Mahkemesi'ni etkilemek;
bu amaçla da hedef sççtikleri Yekta Güngör Özden'i kara-
lamaktır.
Buna "Özden sendromu" dense yeridir.
"Sendrom", tıp dilinde, "topluca ele altndığtnda tanıya ya-
rayacak bir arada oluşan bulgu ve belirtiler" olarak tanımla-
nır.
"Sendrom", toplumsal oluşumlar ve siyasal olaytarda gö-
rülüyor. Bu oluşum ve olaylardaki bulgu ve belirtileri birlik-
te değeriendirmek gerekir. Ancak o zaman bu sorunun da
kaynağına inllebilir.
Anayasa Mahkemesı, 1961 Anayasası ile kurulmuştur. 12
Mart ve 12 Eylül dönemlerinde Yüce Mahkeme'nin görev
ve yetki alanı daraltılmış; ancak yine de mahkeme kaldırı-
lamamıştır.
ANAP, anayasayı değistirerek "başkancı sistem" getirmek
istiyor. "Başkanhk sisterni" ile "başkancı sistem" birbirierin-
den çok ayrı modellerdir. Başkanhk sısteminde, demokrasi
bütün kurumları ile işler, başkancı sistemde "tek adam
yönetimi" geçerlidir.
Böyle bir modelde Anayasa Mahkemesi'ne yer yok. Bu
nedenle Anayasa Mahkemesi'ni hiç içlerine sindiremiyor-
lar,
Özal'ın "yabancılara mülk edinme yasası" olarak bilinen
yasanın Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmesinden son-
ra nasıl öfkelendiğine Başbakanlık Konutu'nda verilen bir
yemekte ben de tanık olmuştum.
Anayasa Mahkemesı, Anavatan Partisi hukümetinin ge-
tirdiği ve TBMM'deki ANAP çoğunluğunun oyiarıyla çıkarı-
lan birçok yasayı iptal etti. Özal, bu yüzden Anayasa Mah-
kemesi'ni ıktidarı için bir engel olarak görüyor.
Anayasa Mahkemesı Başkanvekili Yekta Güngör Özden'e
son günlerde saldırıların bir özel nedeni var. Bu neden, "ba-
şörtü yasas;"nın iptali için SHP'nin Anayasa Mahkemesi-
ne dava açacağı yolundaki haberlerdir
Anayasa Mahkemesi, 1'e karşı 10 oyla aldığı 5 Temmuz
1989 günlü karannda üniversiteye başörtü ile gelinmesini
anayasaya aykın bulmuştu. Anayasa Mahkemesi kararları
önce kendisi için bağlayıcıdır. Bu yüzden mahkeme, büyük
olasılıkla bu yasayı da 5 temmuz günkü karar gerekçeleri
ile iptal edecektir.
İki yasayı ve Anayasa Mahkemesi kararını yan yana ge-
tirip okuyan herkes aynı sonuca varır.
Bunu kendileri de biliyorlar. Bildikleri için Anayasa Mah-
kemesi'ne karşı şimdiden bir savaş açıyorlar.
Görünen gerekçeleri de şu:
— Yakta Güngör Özden, türban konusundaki sözleri ile
tarafsızlığını yitirmiştir.
Özden, Anayasa Mahkemesi'nin başörtü ile ilgili kararı-
nı anımsatmıştır. Bu gerekçeye bağlı olmak "tarafsızlık" ko-
nusunda kuşku uyandınyorsa, o zaman, bu karara oy ve-
ren Anayasa Mahkemesi'nin 11 üyesinin de başörtü yasa-
sı ile ilgili görüşmelere "tarafsız harekBt edemeyecekleri"
nedeniyle katılmamalan gerekir.
Bunun da olanaksız olduğunu görüyorlar.
Anayasa Mahkemesi'nin Kuruluş ve Yargılama Usülleri
Hakkındaki Yasa'nın 47'nci maddesi "kurulun toplanması-
na mani olacak sayıda" ret isteminin kabul edilmeyeceğini
öngörüyor.
Bu "tarafsızlıktaif en çok kim söz ediyor? Başbakan.
Başbakan'ın eşi de Cumhurbaşkanf nca Anayasa Mah-
kemesi yedek üyeliğine seçiliyor. Bayan Akbulut, gereğin-
<je, eşinin başında bulunduğu Bakanlar Kurulu'nca çıkartı-
lan yasa gücündeki kararnamelerin anayasaya aykın olup
olmadığını görüşecek kurulda yer alacak.
Ve bu, "tarafsız yargı" olacak!
Yasa, 46'ncı-maoktes*4i* böyle bir ilişkiyi "dava ve işlere
bakmanın caiz olmadıgı haller" başlığı ile önlemeye çalıştyor.
Bu kural biline biline Bayan Akbulut, Anayasa Mahkemesi
üyeliğine getiriliyor. Bayan Akbulut'un eşiBay Akbulut da
Anayasa Mahkemesi kararını anımsatan Özden'i "tarafsız
olmamakla" suçlayabiliyor.
Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı'nda, özlük dosyasında mal
varlığı "geliri ile mütenasip olmadıgı" yazılt Arif Yüksel otu-
ruyor. Yüksel'in ayrıcalığı Cumhurbaşkanı Özal'ın Antalya'da
SırmaTatil Köyü'ndeki yazlık evinin kapı karşı komşusu ol-
masıdır. ,
Bunlar mı "îarafs/zW<"?
Yekta Güngör Özden'e saldırmanın ve başkanvekilini ka-
ralayıp suçlamanın amacı, "başörtü yasas/"nın görüşüle-
ceği günlerde Anayasa Mahkemesi'ni etki ve baskı altına
almaktır.
Atatürk'ü, Atatürk devrimlerini ve bugünkü anayasa ve
hukuk sistemimizin özünü oluşturan laiklik ilkesini savun-
manın "medeni cesaret" sayıldığı günlerde yaşıyoruz.
KAMUOYUNU DUYARLILIĞA VE
DESTEĞE ÇAĞIRIYORUZ
Cezaevlerinde dayanılmaz boyutlardaki insanlık dı-
şı koşullar ve baskılara karşı insanlık onuru adına, Di-
yarbakır 1 No.lu E Tipi Cezaevi'ndeki 116 tutuklu.ve
hükümlü 29 gündür açlık grevlerini sürdürürken, aynı
amaçlı grevler giderek ülke geneline, diğer cezaevle-
rine yaygınlaşmakta, yakınları da toaşta Diyarbakır ol-
mak üzere çeşitli kentlerde açlık grevlerindedirler.
Demokrasinin en temel göstergesi olan insan hak-
larına verilen değer, ülkemizde sürdürülen genel olum-
suzluk ile bütünleştirilmiş olarak cezaevlerinde terör
niteliğindeki baskılarla ayak altına alınırken, bu insan-
lık dışı uygulamaların, Türkiye'nin de onayladığı Avru-
pa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin Avrupa Konseyi'nce
kabul edilmesinin 40. yıldönümü olan 4 kasıma rastla-
ması ise sanki kabul edilen sözleşme ile alay ederce-
sine, mevcut iktidarın ibret verici bir tavrıdır.
Bu yaklaşımla cezaevlerinde uygulanan her türlü in-
sanlık dışı baskı koşullarını protesto ediyor, Diyarbakır
ve diğer cezaevlerinde sürdürülen açlık grevleriyle da-
yanışma içinde olduğumuzu açıklıyor, cezaevlerinde-
ki koşullann iyileştirilmesi yönünde ileri sürülen insa-
ni taleplerin bir an önce kabul edilmesini, ölüm orucu
ve diğer tüm açlık grevlerine son verecek cezaevleri
koşullarında ivedilikle iyileştirmenin sağlanmasını bizler
de talep ediyor, kamuoyunu gereken duyarlılığa ve des-
tek vermeye çağrıyoruz.
BELEDİYE-İŞ, YOL-İŞ, PETROL-İŞ,
G.MADEN-İŞ, T.MADEN-İŞ, HARB-IŞ2
OTOMOBİL-İŞ, ŞELÜLOZ-İŞ, KRİSTAL-IŞ,
HAVA-İŞ, DERİ-İŞ, LİKAT-IŞ, BASIN-İŞ
TÜMTİS