25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 KASIM 1990 EKONOMİ CUMHURİYET/13 , Borsada panik • Ekonomi Servisi — Hisse senedi fiyatlarındaki hızlı düşüş sürüyor. Istanbul Borsası'nın diınkü seansında gozlemlenen yoğun satışlar sonucu önceki günkü kapanışta 4217.39 puan olan İMKB endeksi 4006.80 puana geriledi. İMKB endeksi 28 haziranda 4 bin puanı aşmış ve o tarihten bu yana bu seviyenin üzerinde seyretmişti. Körfez bunalımının başladığı 2 ağustos tarihinden bu yana, hisse senetlerinin ortaJama kaybı yüzde 30.33'e ulaştı. lMKB'nin dünkü seansında işlem gören 98 hisseden 81'i değer kaybederken, hemen hemen tiim hisselerin 'taban' fiyattan bile alıcısı çıkmadı. Yoğun satış emirlerine karşın, alıcı sayısının azlığı, işlem hacminin 36.6 milyara kadar gerilemesine neden oldu. Ekmek kavgası • tZMİR (AA) — Türkiye Ekmek Sanayicileri Işverenleri Sendikası Genel Başkanı M. Ali Yolgörmez, ekmek narhının ilçe belediyeleri tarafından belirlenmesini öngoren mahkeme kararından sonra ekmek üretiminin de belediyelerce gerçekleştirilmesini istedi. Uretimin belediyelerce gerçekleştirilmesi yönünde çalışmalara basladıklarını söyledi. Yolgörmez, şöyle dedi: "Una, mayaya, akaryakıta ve diğer girdilere haftalık zam yapılırken belediyenin verdiği fıyatla ekmek satmamız mümkün değik Bu şartlar altında ekmek üretimi yapamayacağımız konusunda yazılı başvuruda bulunacağız!' Ifeniyatınm araçlan • ANKARA (AA) — Özel sermayeli Koç Amerikan Bankası ile Türkiye'de şube açan Saudi American Bank "Gayrimenkul Endeksli Fon" çıkarmak amacıyla Sermaye Piyasası Kurulu'na (SPK) başvuracak. Koç Amerikan Bankası Menkul Kıymetler Müdürü Gökhan Yurtçu, başvurulannı yapabilmek için TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bulunan Sermaye Piyasası Tasarısı'nın yasallaşmasını beklediklerini kaydetti. Saudi American Bank Treasury Müdürü Haluk Ulusoy ise yapoğı açıklamada, yerli tasarrufçunun sermaye piyasasına çekilmesinin yanı sıra yabancı yatınmcıların Türkiye'ye gelmesinde gayrimenkul endeksli fonun etkili olacağını belirtti. Fıat Tempra • BURSA (AA) — Tofaş otomobil fabrikasında montajı yapılan ve önümüzdeki yıldan itibaren seri üretimine başlanacak olan Fiat Tempra, tanıtım ve teşhir amaayla ana bayilere verilmeye başlandı. Ana bayilere teşhir amacıyla verilen Fiat Tempra "SX"in bütün vergiler dahil plakalı anahtar teslim maliyeti 49 milyon 991 bin 763 lira, Fiat Tempra "SX-AK" klima ve aksesuarh da her şey dahil 63 milyon 746 bin . 163 lira. Satışlara yılbaşına doğnı başlanacak. SSCB ile yeni igbirliği • Ekonomi Servisi — Hema Hidrolik Makina Sanayii ve Ticaret A.Ş., Sovyetler Birliği'yle ortak hidrolik tabanca ve hidrolik delicilerle ilgili makine üretimi için bir protokol imzaladı. Protokol, Hema Hidrolik Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Hattat ile SSCB Kömür Endüstri Bakanı Mikhail Şadov başkanlığındaki Sovyet heyeti arasında imzalandı. Vakıflar turizme yerleşti212 milyar liralık krediyi 1990'ın ilk 4 ayında turizm sektörüne dağıtan Vakıflar Bankası, limitlerini doldnrduğu için nisandan beri kredi vermiyoı. Banka, 9 konaklama tesisine ortak. CEM HAMULOĞLU Kredi ve katılımlan ile son yıl- larda turizm sektöründe öne çı- kan Vakıflar Bankası, nisan ayından beri bu sektöre kredi vermeyi durdurdu. Genel Mu- dür İsmet Alver, Vakıflar Ban- kası'nın 1990 yılının iUc 4 ayın- da sektöre 212 milyar TL tuta- rında kredi verdiğini belirterek şunları söyledi: Sektöre verdigimiz kredi hacmi- nin toplam kredilerimiz içerisin- de hedeflediğimiz rakama ulaş- mış bulunması nedeniyle, nisan 1990 tarihinden itibaren sektö- re dognıdan banka kaynaklann- dan veya diğer kaynaklardan aracılık sureli>le kredi tahsisi durdurulmuştur. Ama bu göruş, bankanın tu- rizm sektörüne biraz daha "yer- leşmesini" engellemedi. Çünku turizmin cesitli alanlarında et- kinlik gosteren Camel Holding1 in geçen aylarda ödeme guçlü- ğu içine duşmesinin ardından, kurtuluşu "küçiilmekte" bulma- sı ve ilk işi olan seyahat acente- ciliğine dönme kararı alması, Vakıflar Bankası'nı "tesis sahibi" yaptı. Camel Holding- in Vakıflar Bankası'na olan borçlarına karşıhk devretüği his- selerin ardından Alver şu açık- lamayı yaptı: "Bankamız zaten Camel Tu- rizm Endüslrisi Yatmm ve tşlet- mecilik A.Ş. firmasının \iizde 50'sine ortak durumunda>dı. Dolayısıyla bu şirketin tamam- ladığı ve 1989 yılında hizmete açtıgı Salima-Beldibi Talil Kö- >u'nun devriyle şirketin tamamı bankamıza geçmiş bulunmakla- dır. Bu devir işlemi> le de Camel Hoiding'in bankamıza olan kre- di borcunun tamamı kapanmış bulunmakladır." Camel Hoiding'in borcunun 20 milyar TL dolayında olduğu- nu belirten Vakıflar Bankası Ge- nel Müdürü, "Bu lesisi nasıl kullanmayı düşüniiyorunuz?" sorusunu ise şöyle yanıtladı: "Bankamızın, çeşitli iştirakla- n kanalıyla 9 adet konaklama tesisinde ortaklıgı bulunmakta- dır. Bu tesisler uluslararası de- neyimi bulunan firmalar tara- fından işletilmektedir. Salima- Beldibi Tatil Kövu'nün işletimi de bu sekilde surdühılecektir." Turizm sektörüne "kaynak aktanmı"ndan yana olan Alver. görüşlerini şöyie açıkiıyor: "Turizm, yeni yatırunlann ya- pümasını gerektiren ve teşvik eden bir sektör niteliğindedir. Bu nedenle, mevcut iş ve dış kay- naklann turizm sektörüne daha fazla aktanlması gerekmektedir. Bankamız da bu gelişen sektö- re kaynak temin etmek ve bu kaynaklann yönetimini üstlene- bilecek kurumsal bir yapının oluşturulmasuıa yardımcı olmak amacıyla bu alandaki faaliyetle- rine son yıllarda agııiık vermiş- tir." Alacaklılara Irak'tan Hyi niyet'Ekonomi Servisi — Irak, daha önce resmi temaslar sırasında Türkiye'ye ilet- tiği iyi niyet mesajını, bu kez borçlusu olduğu özel sektöre de aktardı. Irak'tan, Tekfen ve Ram Dış Ticaret'in yaptığı ih- racat dolayısıyla büyük miktarda alaca- ğı olan Uluslararası Bankası yöneticile- riyle, yine Irak'a ihracat yapan, ancak riskini kendisi ustlenen Nadir Dış Tica- ret yetkilileri, geçen hafta alacaklıları bankalar tarafından Bağdat'a davet edil- diler. Irak'ta Rasheed Bank ve Rafidain Bank'la çalışan Uluslararası Bankası ve Nadir Ticaret yöneticileri, daha önce Turkiye'deki Irak Büyükelçisi ve Ticaret Ataşesi ile görüştuler. Daha sonra da bankaların davetlisi olarak Bağdat'a bir ziyaret yaptılar. Bağdat'taki bankalarla ve Ticaret Ba- kanlığı ile görüşen Türk yetkililere, Irak- ın, devletten devlete olan borçlar bir ya- na, özel sektörle ambargo dolayısıyla ya- rım kalan işlemlerin devamı konusunda istekli olduğu belirtildi. Bu arada, Rafi- dain Bank ve Rasheed Bank'ın, ABD- de birlikte çalıştıklan bankalara, ambar- go nedeniyle dondurulmuş olan hesap- larından, Uluslararası'na ödeme yapıl- ması için talimat vermeyi kabul ettiği bil- dirildi. Ancak, dondurulmuş olan bu he- sapların çözülebilmesi için, ABD Hazi- ne Sekreterliği'ne bağlı Foreign Assets Control (Yabancı Malvarlıklannı Denet- leme) Dairesi'nin izni gerekiyor. Ambargo nedeniyle Irak'tan alacak- larını tahsil edemeyen Uluslararası Ban- kası ile tktisat Bankası, daha önce de gi- rişimde bulunmuşlardı. 'Karşılıklar kararnamesi' uyarınca. Uluslararası, 6 milyar liralık bir alacak karşılığı, eylül ayında, Mersin Limanı depolarında bek- letilen Irak'a ait 6 bin tonluk mala, ha- TRABANTLARI ARTIK KtMSE İSTEMİYOR — Eski Doğu kirtettiği öne sUrülen Trabant, artık kendi ülkesinde satılmı- Almanya'da iiretUen iki zamanlı motora sahip Trabant oto- yor. Bu otomobiller de Yugoslavya ve Bulgaristana ihraç mobilleri Baltık Denizi kenanndaki Rostock Limam'nda bek- edilmek iizere limanda beklesiyorlar. İki Almanya'nın birleş- liyor. Almanya'nın çevre standartlanna uymadığı ve havayı mesinden sonra Trabantlar hakkında binlerce fıkra iiretildi ciz koydurdu. lktısat Bankası da aynı ka- rarname uyarınca İskenderun Ticaret Mahkemesi'ne başvurarak, 13 milyar li- ralık alacağı karşılığında, İskenderun Li- manı depolarında bekletilen 5 bin ton- luk Irak malı için ihtiyati haciz kararı al- dırmıştı. Üç dış ticaret şirketinin yaptıkları ih- racat karşılığı Irak'tan alacaklan mikta- rın 21 milyon dolar olduğu ileri sürulıi- yor. Ancak Uluslararası Bankası, kendi alacağının bu rakamın çok altında oldu- ğunu vurguladı. Petkiırfîn bilançosu açıklandıEkonomi Servisi — Geçen haziran ayı sonlarında, hissele- rinin 300 milyar lirayı aşkın bö- lümü haJka arzedilen Petkim'in "8 aylık" bilançosu açıkiandı. AJpet ve Yarpet'i tüm aktif ve pasifleriyle devralan şirketin 8 aylık brüt kârı 306 milyar 959 milyon lira. 2 trilyon liralık ödenmiş sermayesi bulunan Pet- kim Petrokimya Hoiding'in öz- varlıkları ise 2 trilyon, 317.mil- yar liraya ulaştı. Geçen yıhn ocak-eylül döne- minde 7.6 milyar lira kâr eden Good-Year, bu yılın aynı döne- mini 38.3 milyar zararla kapat- tı. Lastik işkolunda yaşanan grev nedeniyle 9 aylık satış ha- sılatı 25S.6 milyardan 220.3 mil- yara gerileyen şirketin özvarlık toplamı da 45.2 milyardan 28.9 milyara düştü. Türk Siemens ise, 30 Eylül 1990 tarihinde sona eren 12 ay- lık mali yıl sonu kesinleşmiş bi- lançosunu acıkladı. Şirket, 1 Ekim 1989-30 Eylül 1990 tarih- leri arasında 19 milyar 542 mil- yon lira vergi sonrası net kâr sağladı. Tahtakale'ye 4 maP ııası] S Halkalı'da ortaya çıkan 45 tonluk telefon kaçakçılığında sık kullamlan yönteme başvurulmuştu EVRENtNDEN TAYFUN DEVECtOCLU Yaklaşık 45 ton telefon cihazı yükle- yerek Almanya'dan lstanbul'a hareket eden Türk plakalı 3 TIR, Edirne- tstanbul arasında "hafifletildi". Kapı- kule TIR Gümrük Mudurlüğü'nde ya- pılan "taarid" muayenelerinde, giriş be- yannamelerine 45 bin 6 kilo telefon ci- hazı ve çakmak aksamı taşıdıkları yazı- lan TIR'lardan, Halkalı Giriş Gümrü- ğü'nde yapılan kontrol sırasında topu topu 2 bin 610 kilo kullanılmış telefon çıktı. 01 AF 337, 34 HF 889, 34 JMR 49 plakalı TIR'ların Kapıkule'den giriş yaptıktan sonra mühürleri sökülerek açıldığı ve yükün Tahtakale'ye "indirildiği" sanılıyor. Olayla ilgili da- vaya Bakırköy Adliyesi'nde bakıhyor. 14 ekim tarihinde Kapıkule'den giriş yapan, Çalışkan Kardeşler Uluslararası Nakliyat ve Ticaret A.Ş.'ye ait 01 AF 337, Karataş Uluslararası Nakliyat ve Ticaret Ltd. şirketine ait 34 JMR 49 ve 34 HF 889 plakalı TIR'lann taşıdığı mü- hürler sökülmedi ve muayeneleri beyan yoluyla yapıldı. 3 araca ait karnelere "haricen" havale veren Kapıkule TIR Gümrük Müdürlüğü, gerekli işlemlerin yapılması için araçlan Halkalı Giriş Gümrük Müdürlüğü'ne sevk etti. Mehmet Emin Biçer. Talat Batmaz ve Mustafa Rerazi Gökşen yonetimindeki TIR'lar Kapıkule'den ayrılarak Halka- Iı'ya doğnı hareket ettiler. Halkalı'da yapılan muayene sırasında, söz konusu TIR'lara Kapıkule'de harici muayene yapılmasına rağmen, araçlann üzerinde- ki mühürlerin eksik olduğu belirlendi ve TIR'lann açıldığı anlaşıldı. Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız, tstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğü'n- den üst düzeyde bir yetkili "ön muaye- neden sonra yükün değiştirilmesinin sık- ca kullamlan bir kaçakçılık yöntemi" ol- duğunu belirterek şunları söyledi: "Bu yöntemle yapılan kacakçılıklar- da, harici muayene sırasında araçtaki yükün manifestoda yazılı olan yük ol- dugu beyan edilir. Araç ilk muayeneden geçip sevk olunduğu gfimrüğe gelirken yük boşaltıhr ve yerine çok daha düşük değerdeki benzer bir yük konulur. Ger- çek muayene yapılırken araçtan eksik ve düşük değerde mal çıktığı tespit edildi- ğinde mal sahibi, 'Bu bizim istediğimiz mal değildi' der. Tabii bu savın geçerii olması için aracın üzerindeki mühürle- rin eksiksiz ve açılmamış olması ve ev- rakın üzerinde tahrifat bulunmaması ge- rekir. Mühürlerin sökülmediği ve evrak- ların doğnı olduğu kanıtlanırsa mal sa- hibinin istegi uzerine mal geri gönderi- lir ve çıkışı yapılır. Bu aşamada ya mü- hürlerin iyi taklit edilmesi gerekir ya da rüşvet verilmesi. İş 'kıvınldığı' takdir- de, 1 kuruş bile Gümrük Vergisi veıil- meden mal ulkeye sokulmuş olur." Giriş belgelerinde 45 ton telefon ve çakmak taşıdıkları yazılı olduğu halde, Halkalı'da yapılan kontrol sırasında 2 bin 610 kg. kınk dökük telefon cihazı taşıdıkları anlaşılan 3 TIR'ın bağlı bu- lunduğu nakliyat firmalannın yönetici- leri ise olaydan haberdar olmadıklannı söylediler. Merkezd Ankara'da bulunan Çalışkan Kardeşler adlı şirketin nakliye müdürü Ahmet Tarkoflu, 01 AF 337 plakalı TIR'ın şirketin malı olmadığmı söyleye- rek şöyle konuştu: "Bu TIR'ın sahibi aracı kallanan şo- för. Kendi aracıyla bize bağlı olarak ça- lışryordu. Ekim ayı başlannda Türkiye'- den yükleyerek Almanya'ya yolladık. Malı orada boşalttıktan sonra bizim Al- manya'da işbirligi yaptığımız Alman fir- masının verecegi yükü alacaktı. Bu fır- mayla göriışmüş ve firma kendisine Hol- landa'dan bir yük alıp İran'a götürme- si gerektiğini söylemiş. Şoför, bu işi ka- bul ettiğini söylemiş, fakat bir süre sonra aracının arıza yaptığını Almaiı fırması- na iletmiş. Bu mesajdan sonra ne biz ne de Almanya'daki firma şoförie temas kuramadık. Evi Adana'da, sürekli tele- fon ediyoruz, ancak cevap vermiyor." Kapıkule-Halkalı arasında açılarak boşaltılan TIR'larda yaklaşık 50 bin adet kayıt cihazlı telefon bulunduğu sa- nılıyor. Bu tip cihazlar piyasada 600 bin lira dolayında bir fiyattan satılıyor. It- hal fıyatı 300 bin lira civannda bulunan kayıt cihazlı telefonlar için devlete yaklaşık 75 bin lira vergi ödeni- yor. 50 bin adet cihazın vergi faturası ise 3 milyar 750 milyon lirayı buluyor. Bu malın piyasadaki satış değerinin 30 mil- yar lira olduğu düşünülürse KDV kay- bının da 3 milyar 300 milyon lira oldu- ğu ortaya çıkıyor. ŞUKRAN KETENCt Sinirli Bekleyiş Madenler, tekstil, metal, kâğıt.. Türkiye'nin kamu özel en önemli işkoliannın tümüne yakımnı kapsayan toplusözleşme uyuşmazlıkları duruyor. Çoğunluğunda aylar sören müzakere dönemi bitti, arabulucudan da geçildi. Henüz tarafların gerçek eğilimlerini ortaya koyan ciddi pazarlıkların yapıldığından söz etme olanağı yok. Uyuşmazlıklan çözme çabası değil de sanki zaman kazanma, eğılimleri saklama çabasına girildi. Günler, haf- talar, hatta aylar sinirli bir bekleyiş içinde geçiriliyor. Neler olu- yor? Ne bekleniyor? 12 Eylül 1980'den bu yana toplusözleşme düzenini tek yanlı dikte ettirmeye alışan siyasi iktidar-işveren cephesi çok sinirli. "Otf the record", perde arkası özel görüşmelerde, basına son zamanlarda çok sık verilen yemeklerde anlatılanların, işlenen ana tezin özeti şöyle: "Maalesef işçi sendikalan, yönetici kad- roları ile çağın çok gerisinde kaldılar. Bir yandan işçinin güve- nini, diğer yandan da sağduyu ve sorumluluklarını yitirdiler. Ge- çen yıllarda işçinin durumunun bir ölçüde bozulduğu da bir ger- çek. İşçi, sendikacıya güvenini yitirince geçen yıl bahar eylem- lerinde olduğu gibi kendi başına iş çözmeye kalkıştı. Sendika- cının işçinin güvenini yitirmiş olması, işçinin kendi başına iş yap- ma eğilımi çok tehlikeli ve zararlı gelişmeler. İşçinin güvenini yitiren ve panikleyen sendikacılar, bu kez sağduyularını yitirdi- ler. İşçıye yaranmak için toplusözleşme masalarına aşırı istek- lerle geldiler. Bu rakamları vermemiz, verebilmemiz söz Konu- su değıldir. Zaten ekonomi, işler çok kötüye gıdiyor. Verebıle- ceğimiz rakamları bile verdikten sonra çok işçi çıkacak, çok iş- yerı kapanacak..." Cumhurbaşkanından başlayan, başbakan ve bakanlar, işve- ren sendikalan sözcülerinden tek tek işverenlere kadar uzanan ortak koronun kamuoyuna açıklamalarında, insanların bilinçal- tına yerleştırmek üzere "aşırı istekler", "işyerleri kapanacak, işçıler çıkartılacak" tezi ve şantajı işleniyor. Daha da etkili ol- mak üzere işçilerle sendikacılan demoralize etmek üzere top- lusözleşme masalarında anlaşmaya yönelik hiçbir ciddi öneri gelmiyor, bir yandan da bazı işçi çıkarmaları gerçekleştiriliyor. Bu arada elbette uluslararası anlaşmalarını, ilişkilerini, yatı- rım programlarını belirlemek ve uyuşmazlığını çözmek gerek- sinmesini duyan işverenler de var. Onlara işveren sendikaları- siyasi iktidar düzeyınde gereken uyarılar, hatta gerekirse işleri- nin yokuşa sürülebıleceği anımsatması yapılıyor... "İşçiler çöp- çülerin sözleşmesınae, lastik sözleşmelerinde fazlası ile şımar- tıldı. Sakın öyle bir yanlış yapmayın, rakamları yükseltmeyin" deniliyor. Bir de sıcak savaş havası doğarsa, olağanüstü hal kap- samında toplusözleşmelerin sendikalar eliyle yapılmasının as- kıya alınabileceği, önceden fazla veren işveren kesiminın za- rarlı çıkabileceği söylentisi yayılıyor. Hükümet-işveren cephesinin normal koşullarda bugüne ka- dar çoktan imzalanmış olması gereken sözleşme uyuşmazlık- larının yığılmasına yol açan, "ûcretieri tırmandırmama" stateji- si, bekleme politikası, »iilen belki de siyasi iktidar-işveren cep- hesinin hiç işıne yaramayacak bir başka olguyu getirdi. Türk- iş'in son genel kurulunun sağ ittifakı, hükümetle bugüne kadar uzlaşmayı seçen yönetiminın sendika liderleri, kendi toplusöz- leşmeleri nedeni ile fiilen karşı cephenin içinde kalmış oldular. Gerçi, "uzlaşacağınız adamları da karşı cepheye ittiniz" anım- satmasına, ikili görüşmelere, deneyimli işverenler hâlâ, "Onlar son noktada imzalar... Anlaşır" yanıtını veriyorlar. Ancak en uz- laşmacı sendikacının da artık kolay kolay uzlaşamayacağtnı onlar da görüyor ve gelinen bu çıkmazın sinirliiigini yaşıyorlar. Gözler öylesine üzerlerinde ki artık yıllardır sahnelenen aynı ^yunlarla bilinen sendika iiderlerinin toplu uyuşmazlıkların dı- şına çıkıp kendi sözleşmelerini imzalamaya kalkışmaları gerçek- ten çok zor. Artık sözleşme satmasalar da, en iyisini imzalasa- lar da kimse daha iyisini engellemediklerine, ayakbağı olmadık- larına, diğer sendikacı ve işçilere oyun oynamadıklarına inan- mayacak. Bu gerçeği kendıleri de anlamış olmalılar kı işveren- lere açık açık "bazı nitakçılar" yüzünden anlaşamayacaklarını söylüyorlarmış. "Mış" diyoruz, çünkü böyle dediklerini, dert yan- dıklarını biz birinci ağızdan değil, işveren aktarmalarından du- yuyoruz. Işte Türk-İş'in son başkanlar kurulunu, "üretimden gelen gü- cün kullanılması" soyut kararını, taban yöneticiler toplantısı ile zaman kazanılması eğilimini, lehte-aleyhte bol demeçleri de hep biraz bu genel çerçeve içinde görebilmek, değeriendirmek ge- rekiyor. Çünkü işçi cephesinde, her parlak görüntülü sözleşmenin ar- dından biraz daha yoksullaşmaktan bıkmış, uyuşmazlıkların bir- leşmesinde gücünûn de birteştirilmesini isteyen, sendikacıya gü- venini yitirmiş, belki de işverenlerden çok daha sinirli bir bekle- yiş içinde olan işçi yığınları var. Eskiden her sözleşme öncesi anlamını yitirmiş ücretlerle yaşayamama baskısı egemen olur- du. Sözleşmenin bir an önce imzalanıp zamlı ücretin alınabil- mesi sabırsızlığı ile sözleşme içeriği üzerinde öyle pek durul- mazdı. Bu kez işçi tabandan sendika yönetimlerine, "bir an önce sözleşmeyi imzala" baskısı gelmiyor. "Birlikte olun, gücümü- zü kullanın, kötü sözleşme imzalamayın. Biz bedeline vanz" ses- leri daha gür çıkıyor. Sinirli bekleyiş, gerilim, karşılıklı büyüyor... rofesyonel ortatif ratik Zamandan, yerden ve paradan kazandınr. Satış sonrası hizmetler ve bakım garantisi. MELEKBÜRO T — MALZEMELERİA.Ş. ^ j — 3Itlulııct : MELEK İTHALAT - İHRACAT A.Ş. Dıanm : MELEK BÜRO MALZEMELERİ A.Ş. Sabuncuhan Cad No 37 Emınonu/ISTANBUL Tel 527 16 71-526 29 89 Fax 522 63 14 Olivetti Bilglsayar e n a v a n taj 11 Teknosan'dan alınır Sizde Teknosan'a gelin, danışın, inceleyin PIRAMİT PCS 286/40 Mb • 80286 işlemci • 40 Mb hızlı disk • VCA 1 1 Mb Ram • 3,5 Inç disket sürücü Olivetti PCS 286'lan Ister i$inlzde: faturadan muhasebeye kadar tüm tJcarl tşlemJerin otomasyonunda, ister evinizcte: program yazımından elektronlk devre tasanmma veya matematiK problemlerlnln cözümüne kadar bircok deği$ilc aianda kullanabillrsiniz. MODEL PEŞINAT TAKSIT AY TOPLAM Oflvetö PCS 2^/40 Monochrome Olivetti PCS 286/40 Renkli Olivetti PCS 86/20 Monochrome 2.200.000.- 2.500.000.- 1.770.000.- 900.000 990.000.- 590.000.- 7 7 7 8.500.000.- 9.430.000.- 5.900.000.- Alternatif ödeme planlarınızı yetkll! arkadaşlarımızla görüşebilirsiniz. Mağazamız, Cumartesi günieri 09.00 • 15.00 arası açıktır. Oİİvellİ • TEKNOSAN Bankalar Cad 52. 80001 Karaköy - Istanbul Tel 149 36 65-14917 67-149 87 71 Fax 150 08 26
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle