04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 KASIM 1990 CUMHURİYET/7 E INSANLAR F Ü S U N Ö Z B İ L G E N G Ö R Ö S Paylaşım Ev paylaşılan bir mekânsa ev işi neden paylaşılmasın? Çocuk ise ortak bır üretim olduğuna göre bakımı da paylaşıtır. Sibel Asna İNÖNÜ'NÜN DOĞU GEZİSİNDE GÖZLENEN SEFALET Bağırıyorlardı: "Acından Öliik"SHP lideri İnönü'nün yanına aldığı yöre milletvekilleriyle çıktığı 4 günlük Doğu gezisini izleyen arkadaşımız Ayşe Yü- dınıVın izlenimlerı şöyle: Gezinin ilk durağı Malat- ya'ydı. Sisin ve THY'nin aziz- liği nedeniyle gecikmeli başla- mıştı gezi. Yıne de havaalanın- da grubu büyük bir konvoy karşüamıştı. Ozal da Malatya- lıydı, İnönü de. Yanında Ma- latya doğumlu milletvekih Yükscl Çengel ve Çankaya Be- lediye Başkanı Doğan Tasdelen vardı. Konuşma yapacağı alan oldukça kalabalıktı. Herkes bundan önceki Malatya gezi- siyle bir kıyaslama yapıyordu. "Şimdi mi daha kalabalık, o zatnan mı kalabalıktı?" Üste- ük işin içınde özal vardı. Bu- raya çok hizmet getirmiş ol- malıydı. înönü'yu dinlemeye gelen yaşlıca bir kadın koşup herkesi öpmeye başladı. "özai'ı niye sevmiyorsun?" diye sorduk. "Onu ne yapaca- ğım. Bak İnönü geldi, Ismet Paşam geldi, onun için hasta yatağımdan kalktım" diyor- du. Esnaf ve sendika temsilci- lerinin toplantısında Malatya'- nın sorurilannı anlatmaya baş- ladılar. Büyük bir issizlik var- dı. İşten çıkarmalann yanı sı- ra emekli olanlann yerine de yeni işçi alınmıyordu. Akşam 16.00'dan sonra tren seferleri can güvenliği olmadığı için ya- pılmıyordu. Şimdiye dek S ölü ve çok sayıda yaralanma ol- muştu. Bıtirilmesine rağmen 2 yüdır açılmayan vagon fabri- kasınjn işletilmesini istıyorlar- dı.Fabrika önce tekstilci bir Malatyalıya verilmişti. Hem de 54 mılyar krediyle birlikte. Vagon fabrikası olarak yapıl- dığı için tekstilci burayı kul- lanmamıştı. Şimdi vagon fab- rikası olarak açılmayı bekli- yordu. Adıyaman yolu proje- sı yıllardır sürüyordu. Anlat- makla bitmiyordu sorunlan. "Herkes buraya Özal'ın çok yatınm yaptığını sanıyor. Bu nedenle 72 il bizden nefret ediyor. Oysa burada yatınm olmadığı gibi soranUnmız »rtıyor" diyorlardı. Sonra Elazığ'a doğru yola çılcıldı. Şehir girişlerinde kar- şılamaya gelen il, ilçe başkan- ları ve partilıler otobusü dol- duruyordu. Elazığ'da miting yapılmayacaktı. Bir sinema sa- lonunda konuşma olacaktı. Artık hava iyice kararmıştı ama salon tıklîm tıklımdı. Sa- atlerce İnönü'nün gelmesini beklemişlerdı. Elazığ'dan hiç milletvekili çıkaramamışıı SHP. Seçimlerde Aydın Gü- ven Gflrkan adaydı. Ba2i rnil- letvekilleri il örgütünün Gür- kan nasıl olsa kazarur diye ça- Iışmadıkları için seçilemediği- ni söylüyordu. Elazığlılar ise "Hayır, sorun Alevilik, Sun- nilik meselesi. Bunun bitecegi- ne inanmıyoruz. Bekdiye baş- kanlıgı seçiminde bile oylan- mızı SHP'ye vereceğimize gi- dip MÇP'ye verdik" diyorlar- dı.Elazığ'daMÇP güçlüydü ve Aleviler sorunu yüzünden SHP'ye kızgındılar. Yine de çok kalabalıktılar. Neden gel- dikJerinı sorduk yöre halkına. "Umut" dedıler. "Bajkal git- ti, Dogn sorununu çozecekle- rini söyliiyorlar. tnanmak is- tiyoruz." Sinema salonunda- ki ınsanlar bağırıyordu lnö- nü'ye: "Acından öliik". Ertesi gün Elazığ'dan çıkı- lıp Yankonak, Kovancılar, Tunceli yollarına düşüldü. Gittikçe yaşam şartlannın kö- tuleştıği görulüyordu. Insanla- nn gözlerindeki ifade daha bir umutsuz olmaya başlamıştı. En fazla çocuklar vardı. Ki- min ne söylediğını bilmeden alkışlayıp otobusun peşinden koşturuyorlardı. Kısa bir ziya- retle geçılen Yazıkonak ve Ko- vancılar'dan sonra Tunceli'ye varıldı. Konvoya bir de özel tim verilmek istenmişti. Millet- veküleri tımin kent girişinde İSHAK PAŞA SARAYI'HIN KAPISI İnönü minaredeSHP'liIer Doğu gezisi sırasın- da Doğubeyazıt'ta bulunan 1685'îe başlanıp 1784 yıhnda bitirilen tshak Paşa Sarayı'm da gezdiler. Padişah'tan bile zengin olan Ishak Paşa'nın ba- bası tarafından yaptırılan sa- rayın kapısı som altındanmış, fakat Ruslar tarafından aunıp götürülmüş. Şimdi kapısı de- mirden. Yüksek bir dağın te- pesine yapılan sarayı çok beğe- nen İnönü' bır ara sarayda yer alan minareye de çıktı. Aşağı- daki milletvekılleri bir anda te- laşlandı. "Aman inin, yıkıhr, çok eski sağlam değildir" di- ye bağınyorlardı ama dağcılık da yapan İnönü'nün çok hoşu- na gitmişti "Burada hava çok güzd. Kuşiaria basın toplantısı yapıyonım" dıvordu. Rehber'in gösterdiği saray zindanına inecekken bir anda vazgeçti "Burası çok karanlık. Tevfık sen in de bir bak" de- di. Tevfik Koçak inmedi ve Inönu yanından ayrılınca da "Solcu bir ben kaldun. Beni de karanlık zindana aüp kurtu- lacak" diye şaka yaptı. Ertuğrul Günay ise yurtdı- şına giden diğer tarihi eserle- rimizin istendiğini söyleyerek saraym altın kapısının da Rus- lardan geri istenmesi gerektiği- ni söyledi. Koçak eşi Rus asıl- lı olduğu için "Ytbancı yere gitmemiş canım bizim kayın- biraderlerde. Onlar da iyi bakariar" diyordu. Doğu gezisi sırasında parti- İnönü ve Çetin İshakpaşa Sarayı'nda (Fotograf: Ayşe Yddınm) lilere yöre halkı tarafından bal, ceviz gibi şeyler de ikram edil- di. Bir ara yine bal verilince Altan Tuna şöyle dedi: "Kunıllay öncesi Bitlis tara- fına gitmiştik. Birisi bal getir- di üstüne de 'yiyin bu balı, ye- nin Baykal'ı' yazmıştı. O balı yedik Baykal'ı da yendik. Şim- di her yerde çerçe>e bal peşin- deyiz. Yiyelim ki birilerini ye- nelim." BİR BARAKADA SEKİZ AİLE Depremzededen Peşmergeye ECEVİT hükümeti zama- nında deprem bölgesi olan Muş'a bağlı Varto ilçesinde depTemzedeler için deprem ev- leri yaptırılmış. Daha sonra Demirel hükümeti zamanmda bu evlere 'oturulamaz' rapo- nı verilmiş ve boşalttınlmış. Şimdi ANAP hukumeti, bu evlere "Muş Venikent Yeıieşim Merkezi" admı vererek Irak'- tan gelen Peşmergeleri yerleş- tirmiş. Vartolular, buna çok kızıyorlar, "Madem oturul- mayacak rapora verildi, neden Peşmergeler oturtuluyor. Ora- sı bizinı için yapılmıştı. Otunı- lacaksa bizim oturmamu ge- reldyor. Depremden zarar gö- ren bizleriz" diyorlar. 'Muş Yenikent Yerleşim Merkezi'ne önce 8 bin Peş- merge yerleştiritmiş. Geri dö- nenler ve başka ulkelere mül- teci gidenler olduğu için $u an- da 5 bin civannda Peşmerge kalmış. Kendi aralarında gruplara aynlmışlar, her gru- bun bir lideri var. Toplam 6 gnıp var. Grup liderleri gru- bundakilerin sorunlarmı, yet- kililen iletmekle görevli. Daha çok bir toplama kam- pı izlenimi veren yerin etrafı tel örgülerle çevrilmiş. Kapıda nöbetçi polis bulunuyor. Içe- ri giriş ve cıkışlan kontrol edi- yor. Validen izinsiz kimse içeri giremiyor. Peşmergeler ise du- rumlanndan oldukça mem- nun. Grup lıderlerinden birisi Muhammed Kamil, yarım ya- malak Turkçesıyle yaşantılan- nı anlatıyor. "400 kadar konut var, eski- den bir barakada 8 aile kalı- yordu, şimdi bazı barakalarda iki aile kalıyor. Haftada bir kömiir, odun dağıtılıyor. Kı- şın çok soguk oluyor. Kömiir- ler bazen iyi yanmıyor. Geçen yıl soguktan olen çocuklar ol- du. 4-5 gündur okul açılmıs Tiirkçe ögreniyoruz. Her aile- nin 10-15 çocuğu var, 17 olan da var." Muhammed Kamil'in soyle- diğine göre bu yıl geçen yıla göre çocuk sayılan artmış. Ay- nca iki, üç aydır yerleşim mer- kezinin dışına çıkıp çalışmala- rına da izin veriliyormuş. Dı- şan çıkıp civar köy ve ilçeler- de hamallık, işportacüık yapa- biliyorlarmış. kalmasmı istedıler. Halkı kor- kutmak istemiyorlardı, hem de 'korumasız giremiyorlar' denmesini istemiyorlardı. Munzur çayının yanından ak- tığı bir tepe üzerine, çok gilzel manzaralı bir yere kurulmuş- tu Tunceli kenti. Tunceli'de baskı, işkence çoktu. Bu güzel yerle hiç bağ- daştırılamıyordu insanların yaşadıklan... Şehrin içine gi- rip de polis ve çevik kuvvetin çember içine aldığı insanlar buyük bir sessizlik içinde bek- liyorlardı. İnönü çıkıp konu$- mayı yaparken çarpık çurpuk yazmaya çalıştıklan pankart- ları kaldırmaya başladılar. Baskıdan o kadar yılmışlardı ki devletten istemeleri gereken şeyler verilmeyince Inönu'den istiyorlardı. "Fabrika istiyo- nu", "Genel af isti>oruz", "Sürgun durdunılsun", "tci- miz kan ağlıyor". Hangi milletvekiline koşa- caklannı şaşırmışlardı. Küçük pusulalar verip yardnn istiyor- lardı. Konuşma bitip konvoy ayrılırken sanki bırakmak is- temiyor gibiydiler. Üzüntu ve- ren bir umutsuzlukla kent çı- kışına kadar otobüsün etrafın- da koşuyorlardı polisin tüm engellemelerine rağmen. Bıngöl'de SHP belediye bi- nasının açılışı yapıidı önce. Hep aynı yuz ifadesi, aynı tip insanlar vardı. Tek tük genç- ler dalga geçiyorlardı: "Horoz gelmiş, TunceU'den sonra bu- rada ötecek", "Ötecek de ne olacak. Yaşantınıızı mı değiş- tirecek?". Geceyi geçirmek için Var- to'ya gidildi. Kara kara suratlı, yırtık kirli giysili çocuklar. Çoğu öğret- men olmadığı için okula gide- miyor. Bazılannın ellerinde ayakkabı boya kutusu. Millet- vekillerine koşuyorlar. "Boya- yalım abi". Birisi işini bitirince diğeri koşuyor "Bir de ben bo- yayayım abi, ne olur." Kadınlar, SHP'liler "kurta- racağız sizi" dedıkçe ağlaya- cak bir halde başlarını iki ya- na sallayıp anlaşılmaz şeyler mınldanıyorlar. Varto'ya ilk defa geliyordu İnönü. Buradaki insanlar çok daha kötu durumdaydı. Dert- lerini nasıl anlatacaklannı şa- şırmış gibiydiler. Akşam veri- len yemekte lokantanın önünü doldurmuş iceriyi seyrediyor- lardı. Karikatürlerdeki gibi ço- luk çocuk, büyük cama da- yanmış içeride yemek yiyen mılletvekillerine tuhaf tuhaf bakıyordu. Ev bile denemeyecek yerler- de oturanlar, bastonunu kal- dınp hiç değilse bir selam ver- mek isteyenler, her gün kor- kuyla yaşayan gençler "Neden" diyorlardı, "Bata'da bir kişi gözaitına alınsa dünya a\aga kalkıyor. Burada ber gün yüzkrce genç alımp dövü- lü>or. Kimse umarsamıyor. Sesimizi kimse duymuyor. Bi- zi de dinleyin." Doğubeyazıt'ta bir süre ön- ce gözaitına alınanlarla ilgilen- mediği için SHP'ye kırgın olanlar vardı. "Milktvekille- ri bizi neden seçimden secime haürlı>orlar". PROTESTO EnİKLERİ İCİN 244 öğrenci yargılanıyor ELAZlC Fırat Üniversite- si'nde okuyan 244 öğrenci 16 martta tutuklanrmştı. 7 ay tu- tuklu kalan öğrenciler, sonun- da mahkemeye çıkarıldı ve tu- tuksuz olarak yargüanmaları- na karar verildi. Haklannda 1.5 yılile 3 yıl arası hapis iste- niyor. Suçları ise 1978 yıhnda Istanbul Üniversitesi'ne atdan bombayla ölen öğrencileri an- malan, ve Irak'ın kimyasal sı- lah kullarunasım protesto et- meleri. Bu çocuklann aileleri şöyle anlatıyorlar: "İddia konusu, Saddam re- jiminin kimyasal silah kullan- mastnın protesto edilraesi. Bu iddia doğru olsa bile, bugiin kendileri Saddam rejimine karşı savaş açmak uzereler. Bu bir cifte standartür. Bu neden- den ötüru 1.5 yddan 3 yıla ka- dar ceza istemiyle yargdanmak anlaşılır şey değildir." 244 öğrencinin son duruş- ması 8 kasımda yapılacak ve karar verilecek. SHP Milletve- kili Kamer Genç, Meclis'te bu konuyu gündeme getireceğini belırterek şöyle dedi: "Devle- tin babacanlıgi, sevecenliği ne- rede kalıyor. Bu kadar çocu- gun istikbalini bir anda yok ederek onlan sokağa dökme- nin, terör yuvatanna itmenin bir anlamı var mıdır?" HAYVANLAR tSMAİL GÜLGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHtç AK Jahp okhâvic tnan bikniyrdu PİKNİK PtYALE MADRA fflZU GAZETECÎ NECDET ŞEN kf kimse yaşatmm en pâddk dönetmnâeki bır //rsandan ff Oy& ne.fcsdargençbV Tulbuk d*/* *famı olduk; beym yarstıcılığını, dınamızmım, gdeceep. ilışktn dufJerini fa/ança o&berimızı n a m l o y a s u r d ö k . S f e t ı ö h ş x e ^ d t O ya d* fiunca davaya adamismı öeJöememeli ..Ama b'tzim T C h b blk d ö ğ, d* fiunca t Sıtılıydı W«\vc c9yaklanm/zda pasfcalkr 1> bıl TtiHoyt Cumhunuetı nm bdkı dt en yöeneJcl/ v 1 * yetistırfflC ku&ğtyitK Ktndtmt dt, onlan ds '" ' cffcem bu utancı — -—'-—•• ~ mk * ^-l AĞAÇ YAŞKEN EĞİLtR KEMAL GÖKHAN GÜRSES ftN GARFIELD jm DAVIS BURAVA BÜ7UN 6UN ^lSJNCA Z4MAN TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 7 Kasım SOVYET SA-8 GEKO ROKBTLERI.. 1975'TE 8U6UA1, SOLŞEV'K Â ' t4ü rt?G£MİMfA/ r<4f>/LDIĞt K/ZtL 3 METKB soyu*J- . MEMZİLI İ3 KİLOM£r- DÖ&rLÜ &ZUPLA& HAUN&E YEG.- . SAl/AŞTA, OA/ SAF- AZaLC<4A//LM<4*: ÜZE&S YAPt- SA -3 GEKO BOKErLERİ, SÖZ KONUSU ARj4ÇLAB.DAia GÜCLU &A- DA&LARLA UGOeFE rÖML£NOllilLM€K-
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle