04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7KASIM 1990 KAHRAMAN KADINLARIN TAKVİMİ — L'nlıi lastik şirketi Pirelli 1991 için hazırladığı ıak\imde her ayı, taribte kabraman olarak tanınmış bir kadına avırdı. Tanınmış mankenlerin tarih boyunca kahramanlık etmiş kadmların kılıklanna girip poz verdikleri takvimin ağuslos ayını İngiltere'nin kadın kahramanlanndan Boudioca (emsil ediyor. (Fotograf: AP) CUMHURÎYET/19 T i H o r l a r o v o n i i r n e t Ü t n İ A r tsraifflbirkonfeksiyoncu.dükkânınadahafazla .L/IUCİİCİC J C l l l K U a i U l l U C I müsteri çekebümek amacıyla bulduğu yeniliği he- men uygulamaya ko\du. Konfeksiyoncu, Gorbaçov, Thatcner ve Bush gibi liderlere yetıi bir moda yaratb. Vilrine yerlestirdiği liderierin mankenlerinede aklına esen kdıkJangiydirdi. (Fotograf: Reuter) AdaııaYla sivi! savunma tatbikatı ADANA (Cumhuriyet Güney tlleri Bürosu) — Sivil Savunma Genel Müdürlüğü'nün talimatı doğrultusunda 16 kasım cuma günü kentıe "sınıriı karartma tatbikatı" yapılacağı, aynı gün kentın tamamında sarı ve kırmı- zı ikazlarla yurttaşlann olası bir savaş karşısında uyarılacağı bil- dirildi. Yetkililer, karartma tat- bikatına İncirlik Üssü ve kasa- basının dahil edilmediğini söy- lediler. Sivü Savunma İl Müdürü Hü- seyin Ünal, karartmanın 16 ka- sım saat 17.00 ile 17.30 arasın- da Kenan Evren bulvannın cev- resindeki işyerleri ve evlerde sı- nırh olarak yapılacağını söyledi. BU İKtLtYE DÎKKAT — İngiltere'den ithal edilen esrar ve eroin avcısı dört köpekten biri de Antalya Havalimam'nda görevlendirildi. Spanie cinsi Hracken adlı av köpeği, havalimanında yognn bir mesai ile uyuşturucu kontrolü yapıyor. tngiltere'de ozel eğitimden geçtiği belirtilen köpek, polis memunı Erdal Erel ile birtikte Antalya Havalimam'nda her gün onlarca yolcunun bavul ve çantalannda esrar ve eroin arayacak. (Fotograf: AA) HABERLERİN DEVAMI Gurbetçi için yol ayrımı (Baftarafi 1. Sayfada) yorlar. Anayasa Mahkemesi'nde SPD adına yabancılann seçme ve seçilme haklarını savunan Prof. Dr. Helmut Rittstieg, ka- rann beklentilerinin tersine vc olumsuz bir anayasa yorumla- ması ile çıktığına işaret etti. Anayasa Mahkemesi'nin, ya- bancılara seçim hakkı tanıyan OLAYLAREN ARDENDAKI GERÇEK (Baftarafl 1. Sayfada) tadır. Son dönemde bu tutıım devlet yapısında anarşiye kapı- lar açıyor: Hükümeün Milli Eği- tim Bakanı Avni Akyol'un irti- ca girişimlerine karşı tepkisini dile getiren şu sözlerinin altı çi- zilmelidir: ".Jjyle bir mücadele vereceğim ki herkes şaşıracak, tarihi görev yapacağım, her şe- yi açıkça ortaya koyacağım ve 'karşıyım' diyeceğim. Bunu ANAP genel kunılunda söyleye- ceğim. Anlıyorum ki kaçmakla olmuyor, beklenen a. Zaten he- defhaline geldim, sonuna kadar mücadele edeceğim." trtica saldınsı ANAP'ın yapı- sındaki kimi politikacıları, ba- kanları, sorumluları bile korku- tacak smırlara ulaşmıştır. Ne var ki sorumsuz Cumhurbaşkanı Özal, "başkancı"yönetim biçı- mini yurütmek ve oturtmak için ANAP yaptsındaki irtica cephe- sine sırtını dayamak zorundadır. Milli Eğitim'de irtica girişim- lerine karşı Bakan Avni Akyol ne ölçüde direnebilir? Bu sorunun yanıtını vermek kolay değildir. Ancak Saytn Ak- yol "tarihi görev yapacağım" demiştir. Gerçekten de laik cum- huriyetin milli eğitimin de temel ilkeleri koruyabilmek için yüru- tülen görev "tarihi" nitelik taşır. Akyol'un tutumu kamuoyun- da ilgiyie izienecektir. Imam okullarının çoktan be- ri meslek okulu olmaktan çıka- rılarak temel öğretim kurumla- rına dönüştüruldüğü biliniyor. Imam okullarmda okuyan kız- lann imam olamayacaklan baş- tan bellidir; erkek öğrencilerin de okulu bitirdikten sonra cami- lerde görev almadıkları istatis- tikle saptanmıştır. Buna karşm dinsel öğretimi Türkiye Cumhu- riyeti'nde irtica siyasetine alet etmek isteyenlerin çabaları ve eylemleri durmuyor. Iktidar partisi bu siyasetin elindedir. llginç ve acı gerçek şu: Her ytiz yurttaşm 80'i ANAP'a karşıdır, ama, bu azın- lık partisinin iktidan, devlet ya- pısında irtica siyasetini kökleş- tirmek için fırsat bu fırsat diye elinden geleni ardına koymuyor. • • • kararların gerekçelerini dikka- te almadan, geçmişteki milli ve geleneksel anlayış sınırları için- de karar verdiğini söyledi. "Anayasa Mahkemesi'nin ka- ran bugunkü göçmenlik olgusu- na yanıt vermiyor. Almanya'mn Avnıpa politikası, AT gelişme- leri ve kararlan ile celişiyor. Bir- leşen Avnıpa ile ilgili geİişmeJeri ve kararlan fle celişiyor. Birle- şen Avrupa ile Ugili gelişmelere ters düşiiyor. Anayasayı degiş- tirmek zorunda kalacagız" de- di. Yabancılann seçme ve seçil- me haklarını savunan Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Işçi Sendikaları Konfederasyonu (DGB) kendileri için önemli bir yenilgi olan Anayasa Mahkeme- si karan karşısında ilk tepki ola- rak anayasa değişikliği isıedik- lerini açıkladılar. Iki Almanya'- mn birleşmesi nedeni ile aralık seçimlerinin ardından zorunlu kabul edilen anayasa değişikli- ği kapsamına bu konunun da girmesini isteyeceklerini ilan et- tiler. Ancak sağ partilerin karşı çıkması, seçimlerde şanslı olma- ları ve anayasa değişikliği için üçte iki çoğunluk zorunluluğu olgulan karşısında, anayasa de- ğişikliği umutsuz bir olasılık olarak gözüküyor. Türkiye'nin yapacağı yasal değişikliklerle ancak sağlanabilecek çifte va- tandaşlık hakkının da, gerçek anlamından uzak karşılıklı göz yummaya dayalı bir içerik taşı- dığı için çok sınırh bir grubun yararlanabileceği ve yeni sorun- lar taşıyıcı içerikte olacağı orta- ya çıkıyor. DGB ve Türklerin bir grubu çok güçlü olmayan bir sesle AT ülkelerinde yaşamak- ta olan Türkler için serbest do- laşım hakkı istiyor. Bunun da gerçekleşebilmesi özellikle Türkiye'nin istemesi ve ağırüğı- nı koyması, aynı ölçüde Alman- ya'da destek görmesine bağlı gözüküyor. Türkler için daha önce dile getirilmiş bütün diğer istemler için kapıların kapan- ması karşısında Almanlar en ge- çerli çözüm olarak Alman va- tandaşlığına geçişi önerirken, geçemeyecekler veya geçmeye- cekler için şimdilik başkaca bir öneri getiremediklerini açıklı- yorlar. Türkler ise daha önce Almanlar için çozüm görülen, Türkiye'ye dönüş için teşvikle- rin arttırılması ve sonuç verme- mesi gibi, Alman vatandaşlığı- na geçişin de çok sınıriı olacağı görüşündeler. Yeni çözümlerin her iki ülke devletlerinin sonım- luluğu olduğunu savunuyorlar. Soğuk duş etkisi Yeni yılda yürürlüğe girecek, koşulları uyan sınıriı bir gruba Alman vatandaşlığına geçiş hakkı tanıyan, diğerleri için ise yaşanıa, çalışma, Almanya'da kalma koşullarını ağırlaştıran Yabancılar Yasası'na tepkiler, protestolar sürerken, geçen haf- VELtEFENDİ HİPODROML P M)AN ttkRETÜM.IMH.U Alser en şanslı isim KEMAL AKYER 1. AYAK: Pazartesi sabahı galobunu beğendiğim Heybet- li her geçen gün daha iyi duru- ma gelip yarışın en şanslı tayı- dır. Piyango sert rakibi olup son sprintinde iyi görünen Ay- şem yarışın sürpriz atıdır. 2. AYAK: Form durumunu beğendiğim Challenger, kum pistte başarılı koşan Pardon, kollarındaki sorun giderilen Patron, bu yarışa güzel hazır- lanan O. Mill arasındaki mü- cadele yarışın birincisini belir- leyecek. Kuponlara 4 at yazıl- malıdır. 3. AYAK: Zayıf grupta koş- masına rağmen bir süre geri alındıktan sonra tekrar idman- lara başlayan ve son galobun- da iyi görünen Andrabudin ve form durumu iyi olan Suzan, bu grupta başanü koşacak olan North Wind arasındaki müca- dele birinciyi ortaya çıkaracak. 4. AYAK: Seri temposuyla yarışı önde götürecek olan Al- ser idman ve form durumuna göre en şanslı attır. Tuluyşah daha sonra şans verdiğim isim olup Buse ve Tanyıldızı süpriz atlardır. 5. AYAK: Yanşın çim piste alınması halinde eküriler şans- lı duruma gelirler. Karayunt daha sonra şans verdiğim isim olup Tolgaer, Komutan yarışın sürpriz atlarıdır. 6. AYAK: Tankut, yanşın en şanslı atıdır. Mimino yan- şın sürpriz atıdır. TAHMİNLER l.KOSU: F: Irresis Tiblemis J S: Wind Mül (7). 2.KOŞU: F: Selbatur (4), P: Hatip (2), P: Kentbatur (6), S: Mesudiyegüzeli (3). 3.KOŞU:F:Heybetli(l), P: Piyango 1(3), P: Ayşem (6), S: Boğazçi 1(4). 4.KOŞU: F: Challenger 1(7), P: Pardon (1), P: Patron (4), S: Opulent Mill. 5.KOŞU: F: Andrabudin (6), P: Suzan 2(10), P: North Wind (9), S: Orhan 2(4). 6.KOŞU: F: Alser (2), P: Tuluyşah (3), P: Buse (5), S: Tanyıldızı (1). 7.KOŞU: F: Ramiz (9), P: Mermi (8), P: Karayunt (1), P: Tolgaer (3), S: Komutân (2). 8.KOŞU: F: Tankut (1), P: Golden Line (4), P: Avrupa (5), S: Mimino (6). p 1 ; 9 4 İ f ı 0 f B f a 0 IC J 2 X _ 2 a 4 •" A 7 • * S 1 i f1 a 7 O5 I 2. 4 5 7 B B 21 s! T f|- ^1al H ta Anayasa Mahkemesi'nin oy birliği ile verdiği kararla, seçme ve seçilme haklanna ilişkin ka- pıları kesin olarak kapatması Almanya'da yasayan Türkler ve onlan savunan çevTelerde soğuk duş etkisi yaptı. SPD'nın çoğunlukta olduğu Hamburg ve Schleswig- Holstein'de birincisinde eyalet, ikincisinde şehir düzeyinde al- mış olduklan yabancılann yerel seçimlere katılma kararlan, Anayasa Mahkemesi'nin öy bir- liği ile geniş yonımlu bir karan ile geleceğe yönelik bütün geliş- meleri de kapatacak biçimde ip- tal edildi. Anayasa Mahkemesi, anayasa metninde yer alan, "Volksdeutsche" (Alman asıl- lı) sözcüğünün, seçme ve seçil- me haklarından ancak Alman- lann, millet tanımına girenlerin yararlanabilecekleri anlamma geldiği sonucuna vardı. Kara- nnda yabanolara seçim hakkı- nın verilmesinin anayasaya ay- kırı olduğu sonucuna varır ve bu doğrultuda alınmış kararla- rı iptal ederken, iki de önemli yorum getirdi; Almanya'da yer- leşmiş yabancılar olgusu karşı- sında bunlann seçim hakkından yararlandırılmalarının doğru olacağı, ancak anayasa hükmü karşısında bunlann Alman va- tandaşlığına geçerek seçim hak- kını kullanabileceklerini söyle- di. AT anlaşmalan çerçevesin- de Almanya'da yaşayacaklar için ise Alman vatandaşlığına geçmeden seçilme hakkı kulla- nabilmeleri için yasal duzenleme yapılması yolunda öneride bu- lundu. Hamburg Eyaleti adına ya- banoların seçim haklarını Ana- yasa Mahkemesi'nde savunan Hamburg Üniversitesi Hukuk Fakültesi Profesörü ve SPD'nin yabancılar danışmanı, 1970'ten bu yana yabancılar üzerinde ça- lışma yapmış Helmut Rittstieg'- den Anayasa Mahkemesi kara- n ve sonuçlannın değerlendiril- mesini istedik. Kararın kendisi açısından kötü bir sürpriz, oy- birliği ile alınması, seçilme hak- kı ile ilgili kapılan kesin kapat- ması ve getirdiği yorumlarla da çelişkili olduğunu belirtti. Yar- gı karannda bir yandan göç- menlik olgusunun Avrupa en- tegrasyonunun kabul edilmesi- nin, diğer yandan seçme hakkı- nın vatandaşlık ile sınırlı tutul- masının kendi içinde bir çelişki olduğunu belirtti. Anayasa Mahkemesi'nin bir yerde yaşa- ma, yerleşme ile seçim hakkı arasında ilişki kurduktan sonra, bu hakkın kullanılabilmesi için Alman vatandaşı olma koşulu- nu aradığını anımsattı. Söz ko- nusu Anayasa Mahkemesi kara- n karşısında yabancılann seçim hakkı için anayasa değişiklijn dışında bir yol kalmadığım söy- ledi. Prof. Rittstieg bugünkü Almanya gerçeğine uymayan Anayasa Mahkemesi karannı sert bir dille eleştirirken, "Al- manya'nın bugUnünü ve gelece- gini dikkate almadılar" dedi. Ozetle şöyle devam etti: "Almanya Avrupa politika- sı yapmak istiyor. Bu karar ile kendi kendine çelme taktı. Ana- yasanın degiştirilmesi zorunlu- luğu olacak. Birleşen Avrupa'- nın tersine bir karar aldılar. AT dışından gelen yerleşim yaban- cılar olgusunu yok saydılar." SPD'nin yabancılar danışma- m hukuk profesörü sorulan ya- mtlarken, yargı kararı ile yeni yılda yürürlüğe girecek Yaban- alar Yasası ile yargı karan ara- sında sağ ve iktidar partilerinin görüşleri doğraltusunda, haklar ile vatandaşlık arasında doğru- dan bağlantı kurulduğuna işaret etti. Bu tabloda Türklerin hak- lannın korunmalan, kullanabil- meleri için Alman vatandaşlığı- na geçmelerini önermek zorun- da olduklannı söyledi. "Yaban- cılar Yasası da Anayasa Mahke- mesi de yabancılann kendi hak- lannı kullanmalan için Alman vatandaşlığına geçmelerini isti- yor. Politik yönden her iki ka- rar da çok küJtürlüliige karşı ve- rilmiş karariardır. Türkler hak- lannı kullanabilmek için Alman vatandaşlığına geçmelidirler. Vatandaşlık meselesini aslında bir inanç meselesi olarak değil, bir bukuksal mesele olarak gö- rebilirler. Türkiye'nin bu arada çifte vatandaşlığa olanak vere- cek yasal degişiklikleri yapma- sı, lurklerin bir bölümünu çif- te vatandaşlığı kullanma yolu ik rahatlatabilir" şeklinde kortuş- tu. ANAP'tan din eğitiminde (Baştarafı 1. Sayfada) değişiklikten vazgeçilmesini is- tedi, Bozkurt da bu konuda gö- rüşbirliğinin oluştuğunu söyle- di. Buna karşın muhafazakârlar değişiklikte ısrar edeceklerini söylediier. Akyoi, değişikliğe karşı olduğunu, komisyonda ye- niden görüşülebileceğini ^neler- ken Karhan, "Kusur anayasa- da. Hiçbir laik devlet yok ki teş- kilatı içinde Diyanet tşleri gibi bir kuruluş bulunsun" dedi. Milli Eğitim Komisyonu'nun geçen perşembe günkü toplan- tısında Milli Eğitim Bakanhğı Teşkilat Yasası'ndaki değişiklik görüşülmüş, Din öğretimi Ge- nel Müdürlüğü'ndeki "öfretim" sözcüğü "eğitim" olarak değiştirilmişti. Akyol'un da karşı çıkmasına rağmen 9 ANAP'Iı üye blok oy kulljftıa- rak değişikliğin kabul edilnfesi- ni sağlamışlardı. Bu değişikliğin ilerde din eğitiminin "uygulamalı" yapılmasına ka- pı açacağı belirtilmişti. Başbakan Yıldırım Akbulut, ANAP grup toplantısından son- ra gazetecilerin sorusu üzerine "Bana ifade edilen" hatip lisele- rinde öğretim ve eğitim yapıla- bilmesini kapsayan bir değişik- lik. Yani imam hatip h'selerin- de bu öğretimin yanında eğitim de yapılması hakkında verilmiş önerge. Diğer okulları kapsamıyor" dedi. Akbulut, konuyu ilgililerle görüşeceğini de bildirdi. ANAP grup toplantısından sonra grup başkanvekillerinden Onural Şeref Bozkurt'un odası- na çıkan Başbakan Akbuluı, Milli Eğitim Bakanı Avni Akyot ile TBMM Milli Eğitim Komis- yonu Başkanı Kemal Karhan'ı cağırdı. Toplantıya Mehmet Ke- çeciler ile Kemal Akkaya da ka- tıldılar. Bu arada Milli Eğitim Komisyonu'nun muhafazakâr eğilimdeki bazı ANAP milletve- killeri de Bozkurt'un odasına Ttirk azınlığa seçim baskısı ANKARA (Cumhariyet Bü- rosu) — Yunanistan 'da yann oylanarak yasalaşması beklenen yeni seçim tasarısı Ankara'da büyük tepki yarattı. Parlamen- toya girebilmek için her millet- vekili adayının en az 200 bin oy almasını zorunlu kılan tasarı- nın, Batı Trakya Türk azınlığı- nın bağımsız adaylar cıkarma- sını engelleme amaçh olduğuna inanan Ankara, bu tepkisini diplomatik kanallardan Atina'- ya iletti. Yunanistan'da Yeni Demok- rasi Partisi (YDP) hükümetinin parlamentoda sağladığı 'kılpayı' çoğunluğu bir sonraki seçimler- de arttırabilme hedefiyle günde- me getirdiği yeni seçim yasa ta- sansı 24 ekimde, 8 kasım akşa- mına dek oylanarak yasalaşması amacıyla parlamentoya sunul- du. Bu tasannın kapsamını ay- nntıb biçimde inceleyen Dışişleri Bakanhğı yann onaylanmasına kesin gözüyle bakılan yeni yasa hükümlerinın 'anti-demokratik' olduğu görüşünü taşıyor. Ba- kanhğın üst düzey bir yetkilisi bu konuda Cumhuriyet'e yap- tıği değerlendirmede, yasa tasa- rısının, Batı Trakya Türk azın- lığının bağımsız liste hareketini engellemeye yönelik olduğunu belirterek, "Tasannın getirdiği yüzde 3 baraj oranı, bir adayın ülke çapında en az 200 bin oy almasını gerektiriyor. Oysa soy- daşlanmızın yaşadığı bolgelerde kayıtlı seçmen sayısı bile bu ra- kamın altında. Bir seçim çevre- sinden münferiden aday olan ki- şilerden ülke çapında böyle bir barajı aşmalannın istenmesi, Batı siyasi kultürunün manevj evi, demokrasinin beşiği Avru- pa Topluluğu ve Avrupa Kon- seyi iiyesi Yunanistan için hazin bir çelişki temsU etmektedir" di- ye konuştu. Öte yandan, Sadık Ahmet'in VDP'ye verdiği desteği "Batı Trakya azınlığı konusunda hü- kümetin izledigi anti-demokra- tik politikayı protesto amacıy- la" geri çekrhesinin Atina'da yarattığı tepki de Ankara'yı ra- hatsız etti. geldiler. Ancak "uygulamalı din dersi" önergesini liazırlayanlar- dan Konya Milletvekili Mehmet Şimşek toplantıya alınmadı. Önerge doğrultusunda oy kulla- nan komisyon üyelerinden sade- ce Ali Şakir Ergin toplantıya ka- tılabildi. Milli Eğitim Bakanı Avni Ak- yol, uygulamalı din eğitiminin anayasaya aykın olduğunu ifa- de ederek yasanın yeniden dü- zenlenmesini istedi. Milli Eğitim Komisyonu'nun muhafazakâr eğilimdeki üyele- rinden Ali Şakir Ergin de uygu- lamada gördükleri bir eksikliği düzeltmek amacıyla değişikliği yaptıklarını anlattı ve uygula- malı din eğitimini savundu. Devlet Bakanı Mehmet Keçeci- ler de eğitim sözcüğü yerine, ANAP döneminde öğretim söz- cüğünün konulduğunu anımsa- tarak "Siz kendi hükiimetinizin yaptığı değişikliği kaldırmak istiyorsunuz" dedi. Keçeciler, muhafazakârların bu girişimine karşı çıktı. Milli Eğitim Bakanı Avni Ak- yol, tartışmaların uzaması uze- rine Bakanhktan Milli Eğitim Temel Kanunu kitapçığını getir- terek burada Milli Eğitim Ba- kanlığı'na eğitim ve öğretimin birlikte sürdürülmesi görevinin verildiğini söyledi. Akbulut da bunun üzerine Ergin'e dönerek "Bakın, Milli Eğitim'e iki görev birden veriliyor. Birisini yazmak olmaz. Bunu eskisi gibi değiştirelim" dedi. Akbulut, Milli Eğitim Komisyonu'nda konunun yeniden görüşülmesi- ni ve uygulamalı din eğitimin- den vazgeçilmesini istedi. Başbakan Akbufüt.'foplantı- dan sonra gazetecilerin, "Din egitimi konusunda ne yapacak- smız?" biçimindeki sorulanna, "Halledecekler" yanıtını ver- mekle yetindi. Karhan, Komisyon Başkanı olarak tarafsızlığıru korumak zorunda olduğunu da ifade ede- rek "Din egitimi olabilir demi- yorum, ama o kusur orada, anayasada dunırken eğitim mi öğretim mi üzerinde fırtına kopanlıyor" dedi. Muhafazakârlar direnmeye kararlı Başbakan Akbulut, Milli Eği- tim Bakanı Avni Akyol ve ANAP Grup Başkanvekili Ya- sin Bozkurt'un açıklamalanna rağmen muhafazakâr eğilimde- ki komisyon üyeleri, uygulamalı din eğicimi konusunda direne- ceklerini ortaya koydular. Önergeyi komisyonda savunan ANAP Yozgat Milletvekili Ali Şakir Ergin, "Heniiz verilmiş bir karar yok" dedi. Ergin, Cumhuriyet muhabirinin, Baş- bakan ve grup yöneticilerinin açıklamalannı hatırlatması üze- rine de "Öyle istiyorlarsa yap- sınlar, ama benim görüşüm ay- nen devam ediyor. Ben bu gö- riişe bir uygulama neticesinde vardım" dedi. Milli Eğitim Komisyonu üyesi ve önerge sahibi Bülent Çapa- roğlu da Cumhuriyet muhabiri- nin sorulannı yanıtlarken ko- misyonda tekrir-i müzakerenin "fevkalade yanlış" olacağını söyledi. Çaparoğlu, şöyle konuştu: "Biz bu işin doğnı olduğuna inandığımız için önerge verdik. Bu bir hata değil. Şimdi mese- leyi yeniden müzakere etmek fevkalade yanlış olur. Tavnmız- da bir değişiklik yok. Kendi kendimizi inkâr edemeyiz. Bir kasbmız da yok. Geçmiş uygu- lama böyle. Milli Eğitim Baka- nı 72 önerge veriyor, bizim de haberimiz olmuyor; milletveki- li olarak benim bir değişiklik önergesi verme hakkım yok mu? Teklifimiz dognıdur. Ye- niden müzakere istegini millet- vekili iradesine baskı olarak de- ğerlendiriyorum. tstediklerini Anayasa Komisyonu'nda yap- sınlar." YURUTME-YARGI KAVGASI ._ Eski baskandan Ozden'e destekANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Başbakan Yıldınm Ak- bulut'un, türban serbestisine izin veren kararnameye karşı gö- rüş bildirdiği savıyla Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Yekta Güngör Özden'e yönelik sözleri üzerine tırmanan "yüriitme- yargı kavgası"na, Anayasa Mah- kemesi'nin eski başkanlarından Ahmet Hamdi Boyacıoğlu da "Bir Başbakan, Başbakan gibi hareket etmeli, ezbere değil" di- yerek katıldı. özden ile birlikte tartışmaların odağını oluşturan panelde konuşmacı olan 1982 Anayasası'nın miman Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı da özden'in paneldeki sözlerinin ihsas-ı rey niteliğinde olmadığını belirtir- ken eşi Samia Akbulut'un Ana- yasa Mahkemesi yedek üyeliği- ne seçilmeşini anımsatarak Ak- bulut'a, "Önce kendi eşinin du- rumuna baksın" karşılığını verdi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Necdet Dancıoglu da gazeteci- lerin sorulannı yanıtlarken "Anayasa Mahkemesi çerçeve- sinde yapılması gereken bir iş- lem var ise elbette yapılır" dedi. Dancıoglu, sorulara şu yanıtla- rı verdi: "— Başbakan Akbulut, Yek- ta Güngör Özden'in tarafsıdıgı- nı yitirdigini ve keyfi davrandı- ğını, Anayasa Mahkemesi Baş- kanı ve üyelerinin buna bir çare bulmalan gerektiğini söyledi. Ne diyorsunuz? DARICIOCLU — Birşey söyleyecek durumda değilim. Anayasa Mahkemesi çerçevesin- de yapılması gereken bir işlem var ise elbette yapılır. — Böyle bir işlem var mı? DAR1CIOĞLU — Hiçbir şey yapmıyoruz şimdi. Yok. — Olacak mı? DARICIOGLU — Hiçbir şey söyleyecek durumda değilim!' Boyacıoğlu, Akbulut'un Öz- den'e yönelik sözlerini değerlen- dirirken "Bu bir hukuk devletin- de olabilecek birşey değil. Yö- neltilen eleştirilere bakılınca, Sa- yın Akbulut'un da daha önceki örnekler karşısında bu konuda aşağı kalmadığı ortadadır. Bu tutum bir talihsizliktir" dedi. Başbakan Akbu- lut'un "Körfez kararnamesi" konusunda, raportörün görüşü- nü kesinleşmiş bir kararmış gi- bi değerlendirerek Anayasa Mahkemesi'ni bir ölçüde baskı altına almak istercesine tutum takındığını da savunan Boyacı- oğlu, "Mesele yargı organınm bağımsız bir şekilde, kimsenin gölgesi altında kalmadan göre- vini tam olarak yapabümesidir" dedi. Anayasa Mahkemesi'nin ku- ruluşundan bu yana geçen yak- laşık 20 yılın içerisinde yalnız bir kez "redd-i hâkim" örneği ya- şandı. 12 Eylül sonrasmda siya- si parti faaüyetlerinin serbest bı- rakıldığı dönemde kapatılan AP'nin devamı olduğu savıyla DYP'nin kapatılması istemiyle Cumhuriyet Bassavcılığı'nca Anayasa Mahkemesi'nde dava açıldı. Yargıtay Genel Kurulu- nun gösterdiği 5 aday arasından dönemin Cumhurbaşkanı Ke- nan Evren tarafından seçilen Başsavcı Finız Çilingiroğlu tara- fından açılan dava Anayasa Mahkemesi'nce reddedildi. Çi- lingiroğlu, bu karardan kısa bir süre sonra geçirdiği bir kalp kri- zi sonucu yattığı Hacettepe Üni- versitesi Hastanesi'nde "Öyle bir karar verdiler ki gerekçesini yazamıyorlar" şeklinde Anaya- sa Mahkemesi'ni suçlayıcı bir demeç verdi. Anayasa Mahke- mesi'nin o dönemki Başkanı Boyacıoğlu da Çilingiroğlu'na sert bir yanıtla karşüık verdi. Bu tartışmalar kamuoyunun günde- mini doldururken Çilingiroğlu- nun vekili Ibrahim Polat yine DYP'ye ihtar verilmesi istemiy- le yeni bir başvuruda bulundu. Bu başvuru Anayasa Mahkeme- si'nde ele alınırken Polat, Boya- aoğlu ve o dönem üye olan Yek- ta Güngör Özden hakkında redd-i hâkim isteminde bulun- du. Ancak Anayasa Mahkeme- si heyeti hem redd-i hâkim, hem de DYP'ye ihtar istemlerini oy- birliğiyle reddetti. G O Z L E M UĞUR MUMCU (Baftarafı 1. Sayfada) TBMM ve Bakanlar Kurulu'nca görüşülmesi ve karara bağlanması gereken bu gibi konular Özal'ın iki dudağı ara- sındadır. Böyle bir savaş bölgeyi ve ülkemizi kana boyayacaktır. Türkiye büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır. ABD, Irak'ın Kuveyt'i ışgalinden sonra "fırsat bu fırsattır" diye bolgeye iyice yerleşiyor. Türkiye de bu emperyalist si- yasete göz göre göre destek oluyor. • • • Okullarda zorunlu din dersleri kapısını 12 Eylül general- leri açtılar. 12 Eylül ile açılan bu kapıdan giren ANAP'ın dinci kesimi, kendilerine "liberal" süsü verenlerin de desteği ile başörtü konusunda diledikleri yasayı çıkardılar; sıra okul- larda "uygulamalı din derslerine" ve bu okullarda açılacak mescitlere geldi. İslam devletleri arasında bu konular düzenlenen toplan- tılarda zaman zaman konuşulur ve kararlara bağlanır. Bu toplantılardan biri Rabıta örgütünün öncülüğünde Pakistan^ ın Islamabad Lahor ve Karaçi kentlerinde 1976 yı- lında 3-14 mayıs günleri arasında yapılmıştı. Türkiye'den de eski Devlet Bakanı Hasan Aksay'ın katıldığı bu toplantıda ilginç kararlar alınmıştı. "Uluslararası Seerat KongresF'nde alman kararlardan ba- zılarını aktaralım: — Kongreya iştirak eden taraflar, İslami öğretiyi ilkokuldan üniversite seviyesine kadar ders olarak okutmalıdırlar. — Kuran-ı Kerim'in tamamının öğretilmesi ortaöğrenimde zorunlu olmalıdır. — İslami olmayan yasalar kaldırılmalı ve seriata uygun ya- salar güçlendirilmelidir. — Bütün daire ve işyerlerinde anlaşma ve nizamlar dua ile birlikte takdim edilmeli ve bu yeıierde bir imam bulunma- lı ve mescit olmalıdır. — Dünyadaki kadınlar islami yasaklara uymalıdır. — Tamamen şeriata dayalı modern bir islam devleti kura- bilmek için gerekt, girişimler yapılmalıdır. Evet, yorum sizin! * * * » Al-Baraka Türk Özel Finans Kurumu A.Ş. adına Genel Müdür Yalçın Öner'den bir açıklama geldi. Öner, 21 eylül günü bu köşede çıkan Al Baraka ile ilgili yazıya yanıt veri- yor. Özejtle diyor ki: — Özel finans kurumları ile ilgili karamame Ufusu rtûfcû- meti sırasında hazırlanmıştır. Özal hükümeti böyle bir karar- nameyı ikigün içinde hazırlayamaz. — Eymen Topbaş ve Korkut Özal, Al-Baraka'ya 1987 yt- lında ortak olmuşlardır. — Bu kurumlar, Başbakanlıkça denetlenir. Bu kurumlar- da borçlar ve icra iflas yasalarının uygulanmaması sürat ve denetimi sağlamak amacıyladır. — Al-Baraka, milli ekonomiye katkıda bulunmaktadır, top- ladığımız fon tutarı yarım trilyonu aşmıştır. Şimdi yanıtlayalım: "Faiz"\n adını değiştirip "kâr ortaklığı"adıyia para dağrt- mak "hile-i şer'iyye"d\r. Bu "hile-i şef'ıyye" için yasalar İsla- mi esaslara göre değiştirilmiş; ANAP, bu işte öncülük gö- reyi yapmıştır. İlk ANAP hükümeti 14 Aralık 1983 günü kurulmuş; İslam bankerleri ile ikjili kararname, Bakanlar Kurulu'nca 16 Aralık 1983 günü hiç tartışılmadan geçmiştir. Kararnamenin 13. maddesinde "tasfiye karar ve işlemle- rinde Türk Ticaret Kanunu, İcra İflas Kanunu ve diğer mev- zuatın tasfiye ile ilgili hükümleri uygulanmaz" hükmü yer al- mıştır. Al-Baraka'ya kuruluş izni, 5 Ağustos 1984 günlü Bakan- lar Kurulu karan ile verilmiş; şirket, 21 Ocak 1985 günlü '7a- aliyet izni" ile çalışmalarına başlamıştır. Şirketin kurucu ortakları arasında yüzde 10'luk payla "Hak Yatınm ve Ticaret A.Ş." bulunmaktadır. Bu şirket, Topbaş ai- lesinindir. Şirket ortaklarından Eyrr\en Topbaş da ANAP İs- tanbul İl Başkanıdır (İstanbul Ticaret Odası sicil no: 179588-127D90.) Al-Baraka Türk'ün yüzde 13 payı İslam Kalkınma Ban- kası'nındır. islam Kalkınma Bankası'na 1986 yılı şubat ayın- ca çıkanlan bir yasa ile de vergi bağışıklığı tanınmıştır. Kor- kut Özal, bu bankanın da danışmanlarındandır. Birbirinin içine geçmiş bu ilişkiler nasıl yok sayılır? Bereket Vakfı da bir açıklama yaparak "dinsel amaçlı vakıf" olmadığını ve "kuşkulu faaliyef de yapmadıklarını, bugüne kadar 792 üniversite öğrencisine karşılıksız burs verdiklerini bijdiriyor. Al-Baraka Özel Finansman Kurumu, "Bereket Vakfı"n\n da kurucularındandır. Öteki kurucular arasında Yalçın Öner ve Eymen Topbaş da bulunmaktadır. "Özba Vakfı" da Kor- kut Özal tarafından kurulmuştur. "İslamcı finans kurumlan -ANAP İstanbul İl Başkanı - Cumhurbaşkanı'nın kardeşi- ve vakıflar" bu ilişkiler nasıl gör- mezlikten gelinir?_ Al Baraka Türk Özel Finans Kurumu Genel Müdürü Öner, 6 Ağustos 1984 günlü Resmi Gazete'ye bakarsa, şirketin kurucu ortaklarından Hak Yatınm ve Ticaret A.Ş.'nin ortak- ları arasında ANAP İstanbul İl Başkanı Eymen Topbaş'ın da bulunduğunu öğrenir! Al-Baraka'nın devlet tarafından nasıl desteklendiğl de bi- liniyor. Bunları da bir başka yazıda okuyacaksınız. Al-Baraka Genel Müdürü, benim "anlasılmaz ısrarla" ya- yımlarımı sürdürdüğümü de yazıyor. Dinsel finans kurumları -Suudi sermayesi; vakıflar ile si- yaset ve ticaret ilişkisini sergilemeye devam edeceğimi rülen lüzum üzerine" yeniden ilan ediyorum! Yağsa bir ttirlü, yağmasa (Boftorafı 1. Sayfada) Merter, Güngören, Kartal'da yoğunlaşan su baskınlanna itfa- iye ekipleri müdahale etti. Bu arada ISKl'den yapılan açıklamada, doğal yağışın yeter- li olması nedeniyle, yapay yağış için uçakla 'tohumîama' işleri yapılmadığı belirtildi. Devlet Meteoroloji Jşleri Ge- nel Müdfirluğu yetkilileri, yur- du etkisi altına alan soğuk ve yağışlı havanın hafta sonuna kadar etkili olacağını bildirdiler. Hava sıcaklıklanndaki azalma- ların devam edeceği, bugün Trakya'mn karia karışık yağ- mur ve kâr yağışlı geçeceği kay- dedildi. Yann bütün yurtta ya- ğış bekleniyor. Trakya, Iç Ege, Batı Karadeniz'in iç kesimleri, Iç Anadolu'nun Kuzey Batısı kar ve karla karışık yağmurlu geçecek. Yağışlar cuma ve cu- martesi günleri de sürecek. Önceki gece başlayan yağ- mur, Istanbul'a su sağlayan ba- rajlarda 481 bin 300 metreküp- lük bir artışa neden oldu. Yağış- lardan sonra tstanbul'un 7 ba- rajındaki su rezervi 48 milyon 987 bin 700 metreküpe ulaştı. ISKİ'den yapılan açıklamada barajlardaici doluluk oranının son yağışlarla yüzde 6.61 'e yük- seldiği belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle