Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7KASIM 1990
KAHRAMAN
KADINLARIN
TAKVİMİ —
L'nlıi lastik şirketi
Pirelli 1991 için
hazırladığı
ıak\imde her ayı,
taribte kabraman
olarak tanınmış
bir kadına avırdı.
Tanınmış
mankenlerin tarih
boyunca
kahramanlık
etmiş kadmların
kılıklanna girip
poz verdikleri
takvimin ağuslos
ayını İngiltere'nin
kadın
kahramanlanndan
Boudioca (emsil
ediyor. (Fotograf:
AP)
CUMHURÎYET/19
T i H o r l a r o v o n i i r n e t Ü t n İ A r tsraifflbirkonfeksiyoncu.dükkânınadahafazla
.L/IUCİİCİC J C l l l K U a i U l l U C I müsteri çekebümek amacıyla bulduğu yeniliği he-
men uygulamaya ko\du. Konfeksiyoncu, Gorbaçov, Thatcner ve Bush gibi liderlere yetıi bir moda
yaratb. Vilrine yerlestirdiği liderierin mankenlerinede aklına esen kdıkJangiydirdi. (Fotograf: Reuter)
AdaııaYla
sivi! savunma
tatbikatı
ADANA (Cumhuriyet Güney
tlleri Bürosu) — Sivil Savunma
Genel Müdürlüğü'nün talimatı
doğrultusunda 16 kasım cuma
günü kentıe "sınıriı karartma
tatbikatı" yapılacağı, aynı gün
kentın tamamında sarı ve kırmı-
zı ikazlarla yurttaşlann olası bir
savaş karşısında uyarılacağı bil-
dirildi. Yetkililer, karartma tat-
bikatına İncirlik Üssü ve kasa-
basının dahil edilmediğini söy-
lediler.
Sivü Savunma İl Müdürü Hü-
seyin Ünal, karartmanın 16 ka-
sım saat 17.00 ile 17.30 arasın-
da Kenan Evren bulvannın cev-
resindeki işyerleri ve evlerde sı-
nırh olarak yapılacağını söyledi.
BU İKtLtYE
DÎKKAT —
İngiltere'den ithal
edilen esrar ve eroin
avcısı dört köpekten
biri de Antalya
Havalimam'nda
görevlendirildi.
Spanie cinsi Hracken
adlı av köpeği,
havalimanında yognn
bir mesai ile
uyuşturucu kontrolü
yapıyor. tngiltere'de
ozel eğitimden geçtiği
belirtilen köpek,
polis memunı Erdal
Erel ile birtikte
Antalya
Havalimam'nda her
gün onlarca
yolcunun bavul ve
çantalannda esrar ve
eroin arayacak.
(Fotograf: AA)
HABERLERİN DEVAMI
Gurbetçi için yol ayrımı
(Baftarafi 1. Sayfada)
yorlar.
Anayasa Mahkemesi'nde
SPD adına yabancılann seçme
ve seçilme haklarını savunan
Prof. Dr. Helmut Rittstieg, ka-
rann beklentilerinin tersine vc
olumsuz bir anayasa yorumla-
ması ile çıktığına işaret etti.
Anayasa Mahkemesi'nin, ya-
bancılara seçim hakkı tanıyan
OLAYLAREN
ARDENDAKI
GERÇEK
(Baftarafl 1. Sayfada)
tadır. Son dönemde bu tutıım
devlet yapısında anarşiye kapı-
lar açıyor: Hükümeün Milli Eği-
tim Bakanı Avni Akyol'un irti-
ca girişimlerine karşı tepkisini
dile getiren şu sözlerinin altı çi-
zilmelidir: ".Jjyle bir mücadele
vereceğim ki herkes şaşıracak,
tarihi görev yapacağım, her şe-
yi açıkça ortaya koyacağım ve
'karşıyım' diyeceğim. Bunu
ANAP genel kunılunda söyleye-
ceğim. Anlıyorum ki kaçmakla
olmuyor, beklenen a. Zaten he-
defhaline geldim, sonuna kadar
mücadele edeceğim."
trtica saldınsı ANAP'ın yapı-
sındaki kimi politikacıları, ba-
kanları, sorumluları bile korku-
tacak smırlara ulaşmıştır. Ne var
ki sorumsuz Cumhurbaşkanı
Özal, "başkancı"yönetim biçı-
mini yurütmek ve oturtmak için
ANAP yaptsındaki irtica cephe-
sine sırtını dayamak zorundadır.
Milli Eğitim'de irtica girişim-
lerine karşı Bakan Avni Akyol
ne ölçüde direnebilir?
Bu sorunun yanıtını vermek
kolay değildir. Ancak Saytn Ak-
yol "tarihi görev yapacağım"
demiştir. Gerçekten de laik cum-
huriyetin milli eğitimin de temel
ilkeleri koruyabilmek için yüru-
tülen görev "tarihi" nitelik taşır.
Akyol'un tutumu kamuoyun-
da ilgiyie izienecektir.
Imam okullarının çoktan be-
ri meslek okulu olmaktan çıka-
rılarak temel öğretim kurumla-
rına dönüştüruldüğü biliniyor.
Imam okullarmda okuyan kız-
lann imam olamayacaklan baş-
tan bellidir; erkek öğrencilerin
de okulu bitirdikten sonra cami-
lerde görev almadıkları istatis-
tikle saptanmıştır. Buna karşm
dinsel öğretimi Türkiye Cumhu-
riyeti'nde irtica siyasetine alet
etmek isteyenlerin çabaları ve
eylemleri durmuyor.
Iktidar partisi bu siyasetin
elindedir.
llginç ve acı gerçek şu:
Her ytiz yurttaşm 80'i
ANAP'a karşıdır, ama, bu azın-
lık partisinin iktidan, devlet ya-
pısında irtica siyasetini kökleş-
tirmek için fırsat bu fırsat diye
elinden geleni ardına koymuyor.
• • •
kararların gerekçelerini dikka-
te almadan, geçmişteki milli ve
geleneksel anlayış sınırları için-
de karar verdiğini söyledi.
"Anayasa Mahkemesi'nin ka-
ran bugunkü göçmenlik olgusu-
na yanıt vermiyor. Almanya'mn
Avnıpa politikası, AT gelişme-
leri ve kararlan ile celişiyor. Bir-
leşen Avnıpa ile ilgili geİişmeJeri
ve kararlan fle celişiyor. Birle-
şen Avrupa ile Ugili gelişmelere
ters düşiiyor. Anayasayı degiş-
tirmek zorunda kalacagız" de-
di.
Yabancılann seçme ve seçil-
me haklarını savunan Sosyal
Demokrat Parti (SPD) ile Işçi
Sendikaları Konfederasyonu
(DGB) kendileri için önemli bir
yenilgi olan Anayasa Mahkeme-
si karan karşısında ilk tepki ola-
rak anayasa değişikliği isıedik-
lerini açıkladılar. Iki Almanya'-
mn birleşmesi nedeni ile aralık
seçimlerinin ardından zorunlu
kabul edilen anayasa değişikli-
ği kapsamına bu konunun da
girmesini isteyeceklerini ilan et-
tiler. Ancak sağ partilerin karşı
çıkması, seçimlerde şanslı olma-
ları ve anayasa değişikliği için
üçte iki çoğunluk zorunluluğu
olgulan karşısında, anayasa de-
ğişikliği umutsuz bir olasılık
olarak gözüküyor. Türkiye'nin
yapacağı yasal değişikliklerle
ancak sağlanabilecek çifte va-
tandaşlık hakkının da, gerçek
anlamından uzak karşılıklı göz
yummaya dayalı bir içerik taşı-
dığı için çok sınırh bir grubun
yararlanabileceği ve yeni sorun-
lar taşıyıcı içerikte olacağı orta-
ya çıkıyor. DGB ve Türklerin
bir grubu çok güçlü olmayan bir
sesle AT ülkelerinde yaşamak-
ta olan Türkler için serbest do-
laşım hakkı istiyor. Bunun da
gerçekleşebilmesi özellikle
Türkiye'nin istemesi ve ağırüğı-
nı koyması, aynı ölçüde Alman-
ya'da destek görmesine bağlı
gözüküyor. Türkler için daha
önce dile getirilmiş bütün diğer
istemler için kapıların kapan-
ması karşısında Almanlar en ge-
çerli çözüm olarak Alman va-
tandaşlığına geçişi önerirken,
geçemeyecekler veya geçmeye-
cekler için şimdilik başkaca bir
öneri getiremediklerini açıklı-
yorlar. Türkler ise daha önce
Almanlar için çozüm görülen,
Türkiye'ye dönüş için teşvikle-
rin arttırılması ve sonuç verme-
mesi gibi, Alman vatandaşlığı-
na geçişin de çok sınıriı olacağı
görüşündeler. Yeni çözümlerin
her iki ülke devletlerinin sonım-
luluğu olduğunu savunuyorlar.
Soğuk duş etkisi
Yeni yılda yürürlüğe girecek,
koşulları uyan sınıriı bir gruba
Alman vatandaşlığına geçiş
hakkı tanıyan, diğerleri için ise
yaşanıa, çalışma, Almanya'da
kalma koşullarını ağırlaştıran
Yabancılar Yasası'na tepkiler,
protestolar sürerken, geçen haf-
VELtEFENDİ HİPODROML
P
M)AN ttkRETÜM.IMH.U
Alser en şanslı isim
KEMAL AKYER
1. AYAK: Pazartesi sabahı
galobunu beğendiğim Heybet-
li her geçen gün daha iyi duru-
ma gelip yarışın en şanslı tayı-
dır. Piyango sert rakibi olup
son sprintinde iyi görünen Ay-
şem yarışın sürpriz atıdır.
2. AYAK: Form durumunu
beğendiğim Challenger, kum
pistte başarılı koşan Pardon,
kollarındaki sorun giderilen
Patron, bu yarışa güzel hazır-
lanan O. Mill arasındaki mü-
cadele yarışın birincisini belir-
leyecek. Kuponlara 4 at yazıl-
malıdır.
3. AYAK: Zayıf grupta koş-
masına rağmen bir süre geri
alındıktan sonra tekrar idman-
lara başlayan ve son galobun-
da iyi görünen Andrabudin ve
form durumu iyi olan Suzan,
bu grupta başanü koşacak olan
North Wind arasındaki müca-
dele birinciyi ortaya çıkaracak.
4. AYAK: Seri temposuyla
yarışı önde götürecek olan Al-
ser idman ve form durumuna
göre en şanslı attır. Tuluyşah
daha sonra şans verdiğim isim
olup Buse ve Tanyıldızı süpriz
atlardır.
5. AYAK: Yanşın çim piste
alınması halinde eküriler şans-
lı duruma gelirler. Karayunt
daha sonra şans verdiğim isim
olup Tolgaer, Komutan yarışın
sürpriz atlarıdır.
6. AYAK: Tankut, yanşın
en şanslı atıdır. Mimino yan-
şın sürpriz atıdır.
TAHMİNLER
l.KOSU: F: Irresis Tiblemis
J
S: Wind Mül (7).
2.KOŞU: F: Selbatur (4), P:
Hatip (2), P: Kentbatur (6), S:
Mesudiyegüzeli (3).
3.KOŞU:F:Heybetli(l), P:
Piyango 1(3), P: Ayşem (6), S:
Boğazçi 1(4).
4.KOŞU: F: Challenger 1(7),
P: Pardon (1), P: Patron (4),
S: Opulent Mill.
5.KOŞU: F: Andrabudin (6),
P: Suzan 2(10), P: North Wind
(9), S: Orhan 2(4).
6.KOŞU: F: Alser (2), P:
Tuluyşah (3), P: Buse (5), S:
Tanyıldızı (1).
7.KOŞU: F: Ramiz (9), P:
Mermi (8), P: Karayunt (1), P:
Tolgaer (3), S: Komutân (2).
8.KOŞU: F: Tankut (1), P:
Golden Line (4), P: Avrupa
(5), S: Mimino (6).
p
1
;
9
4
İ
f
ı 0
f
B
f
a
0
IC
J
2
X
_
2
a
4 •"
A
7
•
* S
1
i
f1
a
7
O5
I
2.
4
5
7
B
B
21
s!
T
f|-
^1al
H
ta Anayasa Mahkemesi'nin oy
birliği ile verdiği kararla, seçme
ve seçilme haklanna ilişkin ka-
pıları kesin olarak kapatması
Almanya'da yasayan Türkler ve
onlan savunan çevTelerde soğuk
duş etkisi yaptı.
SPD'nın çoğunlukta olduğu
Hamburg ve Schleswig-
Holstein'de birincisinde eyalet,
ikincisinde şehir düzeyinde al-
mış olduklan yabancılann yerel
seçimlere katılma kararlan,
Anayasa Mahkemesi'nin öy bir-
liği ile geniş yonımlu bir karan
ile geleceğe yönelik bütün geliş-
meleri de kapatacak biçimde ip-
tal edildi. Anayasa Mahkemesi,
anayasa metninde yer alan,
"Volksdeutsche" (Alman asıl-
lı) sözcüğünün, seçme ve seçil-
me haklarından ancak Alman-
lann, millet tanımına girenlerin
yararlanabilecekleri anlamma
geldiği sonucuna vardı. Kara-
nnda yabanolara seçim hakkı-
nın verilmesinin anayasaya ay-
kırı olduğu sonucuna varır ve
bu doğrultuda alınmış kararla-
rı iptal ederken, iki de önemli
yorum getirdi; Almanya'da yer-
leşmiş yabancılar olgusu karşı-
sında bunlann seçim hakkından
yararlandırılmalarının doğru
olacağı, ancak anayasa hükmü
karşısında bunlann Alman va-
tandaşlığına geçerek seçim hak-
kını kullanabileceklerini söyle-
di. AT anlaşmalan çerçevesin-
de Almanya'da yaşayacaklar
için ise Alman vatandaşlığına
geçmeden seçilme hakkı kulla-
nabilmeleri için yasal duzenleme
yapılması yolunda öneride bu-
lundu.
Hamburg Eyaleti adına ya-
banoların seçim haklarını Ana-
yasa Mahkemesi'nde savunan
Hamburg Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Profesörü ve SPD'nin
yabancılar danışmanı, 1970'ten
bu yana yabancılar üzerinde ça-
lışma yapmış Helmut Rittstieg'-
den Anayasa Mahkemesi kara-
n ve sonuçlannın değerlendiril-
mesini istedik. Kararın kendisi
açısından kötü bir sürpriz, oy-
birliği ile alınması, seçilme hak-
kı ile ilgili kapılan kesin kapat-
ması ve getirdiği yorumlarla da
çelişkili olduğunu belirtti. Yar-
gı karannda bir yandan göç-
menlik olgusunun Avrupa en-
tegrasyonunun kabul edilmesi-
nin, diğer yandan seçme hakkı-
nın vatandaşlık ile sınırlı tutul-
masının kendi içinde bir çelişki
olduğunu belirtti. Anayasa
Mahkemesi'nin bir yerde yaşa-
ma, yerleşme ile seçim hakkı
arasında ilişki kurduktan sonra,
bu hakkın kullanılabilmesi için
Alman vatandaşı olma koşulu-
nu aradığını anımsattı. Söz ko-
nusu Anayasa Mahkemesi kara-
n karşısında yabancılann seçim
hakkı için anayasa değişiklijn
dışında bir yol kalmadığım söy-
ledi. Prof. Rittstieg bugünkü
Almanya gerçeğine uymayan
Anayasa Mahkemesi karannı
sert bir dille eleştirirken, "Al-
manya'nın bugUnünü ve gelece-
gini dikkate almadılar" dedi.
Ozetle şöyle devam etti:
"Almanya Avrupa politika-
sı yapmak istiyor. Bu karar ile
kendi kendine çelme taktı. Ana-
yasanın degiştirilmesi zorunlu-
luğu olacak. Birleşen Avrupa'-
nın tersine bir karar aldılar. AT
dışından gelen yerleşim yaban-
cılar olgusunu yok saydılar."
SPD'nin yabancılar danışma-
m hukuk profesörü sorulan ya-
mtlarken, yargı kararı ile yeni
yılda yürürlüğe girecek Yaban-
alar Yasası ile yargı karan ara-
sında sağ ve iktidar partilerinin
görüşleri doğraltusunda, haklar
ile vatandaşlık arasında doğru-
dan bağlantı kurulduğuna işaret
etti. Bu tabloda Türklerin hak-
lannın korunmalan, kullanabil-
meleri için Alman vatandaşlığı-
na geçmelerini önermek zorun-
da olduklannı söyledi. "Yaban-
cılar Yasası da Anayasa Mahke-
mesi de yabancılann kendi hak-
lannı kullanmalan için Alman
vatandaşlığına geçmelerini isti-
yor. Politik yönden her iki ka-
rar da çok küJtürlüliige karşı ve-
rilmiş karariardır. Türkler hak-
lannı kullanabilmek için Alman
vatandaşlığına geçmelidirler.
Vatandaşlık meselesini aslında
bir inanç meselesi olarak değil,
bir bukuksal mesele olarak gö-
rebilirler. Türkiye'nin bu arada
çifte vatandaşlığa olanak vere-
cek yasal degişiklikleri yapma-
sı, lurklerin bir bölümünu çif-
te vatandaşlığı kullanma yolu ik
rahatlatabilir" şeklinde kortuş-
tu.
ANAP'tan din eğitiminde
(Baştarafı 1. Sayfada)
değişiklikten vazgeçilmesini is-
tedi, Bozkurt da bu konuda gö-
rüşbirliğinin oluştuğunu söyle-
di. Buna karşın muhafazakârlar
değişiklikte ısrar edeceklerini
söylediier. Akyoi, değişikliğe
karşı olduğunu, komisyonda ye-
niden görüşülebileceğini ^neler-
ken Karhan, "Kusur anayasa-
da. Hiçbir laik devlet yok ki teş-
kilatı içinde Diyanet tşleri gibi
bir kuruluş bulunsun" dedi.
Milli Eğitim Komisyonu'nun
geçen perşembe günkü toplan-
tısında Milli Eğitim Bakanhğı
Teşkilat Yasası'ndaki değişiklik
görüşülmüş, Din öğretimi Ge-
nel Müdürlüğü'ndeki
"öfretim" sözcüğü "eğitim"
olarak değiştirilmişti. Akyol'un
da karşı çıkmasına rağmen 9
ANAP'Iı üye blok oy kulljftıa-
rak değişikliğin kabul edilnfesi-
ni sağlamışlardı. Bu değişikliğin
ilerde din eğitiminin
"uygulamalı" yapılmasına ka-
pı açacağı belirtilmişti.
Başbakan Yıldırım Akbulut,
ANAP grup toplantısından son-
ra gazetecilerin sorusu üzerine
"Bana ifade edilen" hatip lisele-
rinde öğretim ve eğitim yapıla-
bilmesini kapsayan bir değişik-
lik. Yani imam hatip h'selerin-
de bu öğretimin yanında eğitim
de yapılması hakkında verilmiş
önerge. Diğer okulları
kapsamıyor" dedi. Akbulut,
konuyu ilgililerle görüşeceğini
de bildirdi.
ANAP grup toplantısından
sonra grup başkanvekillerinden
Onural Şeref Bozkurt'un odası-
na çıkan Başbakan Akbuluı,
Milli Eğitim Bakanı Avni Akyot
ile TBMM Milli Eğitim Komis-
yonu Başkanı Kemal Karhan'ı
cağırdı. Toplantıya Mehmet Ke-
çeciler ile Kemal Akkaya da ka-
tıldılar. Bu arada Milli Eğitim
Komisyonu'nun muhafazakâr
eğilimdeki bazı ANAP milletve-
killeri de Bozkurt'un odasına
Ttirk
azınlığa
seçim
baskısı
ANKARA (Cumhariyet Bü-
rosu) — Yunanistan 'da yann
oylanarak yasalaşması beklenen
yeni seçim tasarısı Ankara'da
büyük tepki yarattı. Parlamen-
toya girebilmek için her millet-
vekili adayının en az 200 bin oy
almasını zorunlu kılan tasarı-
nın, Batı Trakya Türk azınlığı-
nın bağımsız adaylar cıkarma-
sını engelleme amaçh olduğuna
inanan Ankara, bu tepkisini
diplomatik kanallardan Atina'-
ya iletti.
Yunanistan'da Yeni Demok-
rasi Partisi (YDP) hükümetinin
parlamentoda sağladığı 'kılpayı'
çoğunluğu bir sonraki seçimler-
de arttırabilme hedefiyle günde-
me getirdiği yeni seçim yasa ta-
sansı 24 ekimde, 8 kasım akşa-
mına dek oylanarak yasalaşması
amacıyla parlamentoya sunul-
du. Bu tasannın kapsamını ay-
nntıb biçimde inceleyen Dışişleri
Bakanhğı yann onaylanmasına
kesin gözüyle bakılan yeni yasa
hükümlerinın 'anti-demokratik'
olduğu görüşünü taşıyor. Ba-
kanhğın üst düzey bir yetkilisi
bu konuda Cumhuriyet'e yap-
tıği değerlendirmede, yasa tasa-
rısının, Batı Trakya Türk azın-
lığının bağımsız liste hareketini
engellemeye yönelik olduğunu
belirterek, "Tasannın getirdiği
yüzde 3 baraj oranı, bir adayın
ülke çapında en az 200 bin oy
almasını gerektiriyor. Oysa soy-
daşlanmızın yaşadığı bolgelerde
kayıtlı seçmen sayısı bile bu ra-
kamın altında. Bir seçim çevre-
sinden münferiden aday olan ki-
şilerden ülke çapında böyle bir
barajı aşmalannın istenmesi,
Batı siyasi kultürunün manevj
evi, demokrasinin beşiği Avru-
pa Topluluğu ve Avrupa Kon-
seyi iiyesi Yunanistan için hazin
bir çelişki temsU etmektedir" di-
ye konuştu.
Öte yandan, Sadık Ahmet'in
VDP'ye verdiği desteği "Batı
Trakya azınlığı konusunda hü-
kümetin izledigi anti-demokra-
tik politikayı protesto amacıy-
la" geri çekrhesinin Atina'da
yarattığı tepki de Ankara'yı ra-
hatsız etti.
geldiler. Ancak "uygulamalı din
dersi" önergesini liazırlayanlar-
dan Konya Milletvekili Mehmet
Şimşek toplantıya alınmadı.
Önerge doğrultusunda oy kulla-
nan komisyon üyelerinden sade-
ce Ali Şakir Ergin toplantıya ka-
tılabildi.
Milli Eğitim Bakanı Avni Ak-
yol, uygulamalı din eğitiminin
anayasaya aykın olduğunu ifa-
de ederek yasanın yeniden dü-
zenlenmesini istedi.
Milli Eğitim Komisyonu'nun
muhafazakâr eğilimdeki üyele-
rinden Ali Şakir Ergin de uygu-
lamada gördükleri bir eksikliği
düzeltmek amacıyla değişikliği
yaptıklarını anlattı ve uygula-
malı din eğitimini savundu.
Devlet Bakanı Mehmet Keçeci-
ler de eğitim sözcüğü yerine,
ANAP döneminde öğretim söz-
cüğünün konulduğunu anımsa-
tarak "Siz kendi hükiimetinizin
yaptığı değişikliği kaldırmak
istiyorsunuz" dedi. Keçeciler,
muhafazakârların bu girişimine
karşı çıktı.
Milli Eğitim Bakanı Avni Ak-
yol, tartışmaların uzaması uze-
rine Bakanhktan Milli Eğitim
Temel Kanunu kitapçığını getir-
terek burada Milli Eğitim Ba-
kanlığı'na eğitim ve öğretimin
birlikte sürdürülmesi görevinin
verildiğini söyledi. Akbulut da
bunun üzerine Ergin'e dönerek
"Bakın, Milli Eğitim'e iki görev
birden veriliyor. Birisini yazmak
olmaz. Bunu eskisi gibi
değiştirelim" dedi. Akbulut,
Milli Eğitim Komisyonu'nda
konunun yeniden görüşülmesi-
ni ve uygulamalı din eğitimin-
den vazgeçilmesini istedi.
Başbakan Akbufüt.'foplantı-
dan sonra gazetecilerin, "Din
egitimi konusunda ne yapacak-
smız?" biçimindeki sorulanna,
"Halledecekler" yanıtını ver-
mekle yetindi.
Karhan, Komisyon Başkanı
olarak tarafsızlığıru korumak
zorunda olduğunu da ifade ede-
rek "Din egitimi olabilir demi-
yorum, ama o kusur orada,
anayasada dunırken eğitim mi
öğretim mi üzerinde fırtına
kopanlıyor" dedi.
Muhafazakârlar
direnmeye kararlı
Başbakan Akbulut, Milli Eği-
tim Bakanı Avni Akyol ve
ANAP Grup Başkanvekili Ya-
sin Bozkurt'un açıklamalanna
rağmen muhafazakâr eğilimde-
ki komisyon üyeleri, uygulamalı
din eğicimi konusunda direne-
ceklerini ortaya koydular.
Önergeyi komisyonda savunan
ANAP Yozgat Milletvekili Ali
Şakir Ergin, "Heniiz verilmiş
bir karar yok" dedi. Ergin,
Cumhuriyet muhabirinin, Baş-
bakan ve grup yöneticilerinin
açıklamalannı hatırlatması üze-
rine de "Öyle istiyorlarsa yap-
sınlar, ama benim görüşüm ay-
nen devam ediyor. Ben bu gö-
riişe bir uygulama neticesinde
vardım" dedi.
Milli Eğitim Komisyonu üyesi
ve önerge sahibi Bülent Çapa-
roğlu da Cumhuriyet muhabiri-
nin sorulannı yanıtlarken ko-
misyonda tekrir-i müzakerenin
"fevkalade yanlış" olacağını
söyledi. Çaparoğlu, şöyle
konuştu:
"Biz bu işin doğnı olduğuna
inandığımız için önerge verdik.
Bu bir hata değil. Şimdi mese-
leyi yeniden müzakere etmek
fevkalade yanlış olur. Tavnmız-
da bir değişiklik yok. Kendi
kendimizi inkâr edemeyiz. Bir
kasbmız da yok. Geçmiş uygu-
lama böyle. Milli Eğitim Baka-
nı 72 önerge veriyor, bizim de
haberimiz olmuyor; milletveki-
li olarak benim bir değişiklik
önergesi verme hakkım yok
mu? Teklifimiz dognıdur. Ye-
niden müzakere istegini millet-
vekili iradesine baskı olarak de-
ğerlendiriyorum. tstediklerini
Anayasa Komisyonu'nda yap-
sınlar."
YURUTME-YARGI KAVGASI ._
Eski baskandan
Ozden'e destekANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Başbakan Yıldınm Ak-
bulut'un, türban serbestisine
izin veren kararnameye karşı gö-
rüş bildirdiği savıyla Anayasa
Mahkemesi Başkanvekili Yekta
Güngör Özden'e yönelik sözleri
üzerine tırmanan "yüriitme-
yargı kavgası"na, Anayasa Mah-
kemesi'nin eski başkanlarından
Ahmet Hamdi Boyacıoğlu da
"Bir Başbakan, Başbakan gibi
hareket etmeli, ezbere değil" di-
yerek katıldı. özden ile birlikte
tartışmaların odağını oluşturan
panelde konuşmacı olan 1982
Anayasası'nın miman Prof. Dr.
Orhan Aldıkaçtı da özden'in
paneldeki sözlerinin ihsas-ı rey
niteliğinde olmadığını belirtir-
ken eşi Samia Akbulut'un Ana-
yasa Mahkemesi yedek üyeliği-
ne seçilmeşini anımsatarak Ak-
bulut'a, "Önce kendi eşinin du-
rumuna baksın" karşılığını
verdi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Necdet Dancıoglu da gazeteci-
lerin sorulannı yanıtlarken
"Anayasa Mahkemesi çerçeve-
sinde yapılması gereken bir iş-
lem var ise elbette yapılır" dedi.
Dancıoglu, sorulara şu yanıtla-
rı verdi:
"— Başbakan Akbulut, Yek-
ta Güngör Özden'in tarafsıdıgı-
nı yitirdigini ve keyfi davrandı-
ğını, Anayasa Mahkemesi Baş-
kanı ve üyelerinin buna bir çare
bulmalan gerektiğini söyledi. Ne
diyorsunuz?
DARICIOCLU — Birşey
söyleyecek durumda değilim.
Anayasa Mahkemesi çerçevesin-
de yapılması gereken bir işlem
var ise elbette yapılır.
— Böyle bir işlem var mı?
DAR1CIOĞLU — Hiçbir şey
yapmıyoruz şimdi. Yok.
— Olacak mı?
DARICIOGLU — Hiçbir şey
söyleyecek durumda değilim!'
Boyacıoğlu, Akbulut'un Öz-
den'e yönelik sözlerini değerlen-
dirirken "Bu bir hukuk devletin-
de olabilecek birşey değil. Yö-
neltilen eleştirilere bakılınca, Sa-
yın Akbulut'un da daha önceki
örnekler karşısında bu konuda
aşağı kalmadığı ortadadır. Bu
tutum bir talihsizliktir" dedi.
Başbakan Akbu-
lut'un "Körfez kararnamesi"
konusunda, raportörün görüşü-
nü kesinleşmiş bir kararmış gi-
bi değerlendirerek Anayasa
Mahkemesi'ni bir ölçüde baskı
altına almak istercesine tutum
takındığını da savunan Boyacı-
oğlu, "Mesele yargı organınm
bağımsız bir şekilde, kimsenin
gölgesi altında kalmadan göre-
vini tam olarak yapabümesidir"
dedi.
Anayasa Mahkemesi'nin ku-
ruluşundan bu yana geçen yak-
laşık 20 yılın içerisinde yalnız bir
kez "redd-i hâkim" örneği ya-
şandı. 12 Eylül sonrasmda siya-
si parti faaüyetlerinin serbest bı-
rakıldığı dönemde kapatılan
AP'nin devamı olduğu savıyla
DYP'nin kapatılması istemiyle
Cumhuriyet Bassavcılığı'nca
Anayasa Mahkemesi'nde dava
açıldı. Yargıtay Genel Kurulu-
nun gösterdiği 5 aday arasından
dönemin Cumhurbaşkanı Ke-
nan Evren tarafından seçilen
Başsavcı Finız Çilingiroğlu tara-
fından açılan dava Anayasa
Mahkemesi'nce reddedildi. Çi-
lingiroğlu, bu karardan kısa bir
süre sonra geçirdiği bir kalp kri-
zi sonucu yattığı Hacettepe Üni-
versitesi Hastanesi'nde "Öyle bir
karar verdiler ki gerekçesini
yazamıyorlar" şeklinde Anaya-
sa Mahkemesi'ni suçlayıcı bir
demeç verdi. Anayasa Mahke-
mesi'nin o dönemki Başkanı
Boyacıoğlu da Çilingiroğlu'na
sert bir yanıtla karşüık verdi. Bu
tartışmalar kamuoyunun günde-
mini doldururken Çilingiroğlu-
nun vekili Ibrahim Polat yine
DYP'ye ihtar verilmesi istemiy-
le yeni bir başvuruda bulundu.
Bu başvuru Anayasa Mahkeme-
si'nde ele alınırken Polat, Boya-
aoğlu ve o dönem üye olan Yek-
ta Güngör Özden hakkında
redd-i hâkim isteminde bulun-
du.
Ancak Anayasa Mahkeme-
si heyeti hem redd-i hâkim, hem
de DYP'ye ihtar istemlerini oy-
birliğiyle reddetti.
G O Z L E M UĞUR MUMCU
(Baftarafı 1. Sayfada)
TBMM ve Bakanlar Kurulu'nca görüşülmesi ve karara
bağlanması gereken bu gibi konular Özal'ın iki dudağı ara-
sındadır.
Böyle bir savaş bölgeyi ve ülkemizi kana boyayacaktır.
Türkiye büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır.
ABD, Irak'ın Kuveyt'i ışgalinden sonra "fırsat bu fırsattır"
diye bolgeye iyice yerleşiyor. Türkiye de bu emperyalist si-
yasete göz göre göre destek oluyor.
• • •
Okullarda zorunlu din dersleri kapısını 12 Eylül general-
leri açtılar. 12 Eylül ile açılan bu kapıdan giren ANAP'ın dinci
kesimi, kendilerine "liberal" süsü verenlerin de desteği ile
başörtü konusunda diledikleri yasayı çıkardılar; sıra okul-
larda "uygulamalı din derslerine" ve bu okullarda açılacak
mescitlere geldi.
İslam devletleri arasında bu konular düzenlenen toplan-
tılarda zaman zaman konuşulur ve kararlara bağlanır. Bu
toplantılardan biri Rabıta örgütünün öncülüğünde Pakistan^
ın Islamabad Lahor ve Karaçi kentlerinde 1976 yı-
lında 3-14 mayıs günleri arasında yapılmıştı. Türkiye'den de
eski Devlet Bakanı Hasan Aksay'ın katıldığı bu toplantıda
ilginç kararlar alınmıştı.
"Uluslararası Seerat KongresF'nde alman kararlardan ba-
zılarını aktaralım:
— Kongreya iştirak eden taraflar, İslami öğretiyi ilkokuldan
üniversite seviyesine kadar ders olarak okutmalıdırlar.
— Kuran-ı Kerim'in tamamının öğretilmesi ortaöğrenimde
zorunlu olmalıdır.
— İslami olmayan yasalar kaldırılmalı ve seriata uygun ya-
salar güçlendirilmelidir.
— Bütün daire ve işyerlerinde anlaşma ve nizamlar dua
ile birlikte takdim edilmeli ve bu yeıierde bir imam bulunma-
lı ve mescit olmalıdır.
— Dünyadaki kadınlar islami yasaklara uymalıdır.
— Tamamen şeriata dayalı modern bir islam devleti kura-
bilmek için gerekt, girişimler yapılmalıdır.
Evet, yorum sizin!
* * *
» Al-Baraka Türk Özel Finans Kurumu A.Ş. adına Genel
Müdür Yalçın Öner'den bir açıklama geldi. Öner, 21 eylül
günü bu köşede çıkan Al Baraka ile ilgili yazıya yanıt veri-
yor.
Özejtle diyor ki:
— Özel finans kurumları ile ilgili karamame Ufusu rtûfcû-
meti sırasında hazırlanmıştır. Özal hükümeti böyle bir karar-
nameyı ikigün içinde hazırlayamaz.
— Eymen Topbaş ve Korkut Özal, Al-Baraka'ya 1987 yt-
lında ortak olmuşlardır.
— Bu kurumlar, Başbakanlıkça denetlenir. Bu kurumlar-
da borçlar ve icra iflas yasalarının uygulanmaması sürat ve
denetimi sağlamak amacıyladır.
— Al-Baraka, milli ekonomiye katkıda bulunmaktadır, top-
ladığımız fon tutarı yarım trilyonu aşmıştır.
Şimdi yanıtlayalım:
"Faiz"\n adını değiştirip "kâr ortaklığı"adıyia para dağrt-
mak "hile-i şer'iyye"d\r. Bu "hile-i şef'ıyye" için yasalar İsla-
mi esaslara göre değiştirilmiş; ANAP, bu işte öncülük gö-
reyi yapmıştır.
İlk ANAP hükümeti 14 Aralık 1983 günü kurulmuş; İslam
bankerleri ile ikjili kararname, Bakanlar Kurulu'nca 16 Aralık
1983 günü hiç tartışılmadan geçmiştir.
Kararnamenin 13. maddesinde "tasfiye karar ve işlemle-
rinde Türk Ticaret Kanunu, İcra İflas Kanunu ve diğer mev-
zuatın tasfiye ile ilgili hükümleri uygulanmaz" hükmü yer al-
mıştır.
Al-Baraka'ya kuruluş izni, 5 Ağustos 1984 günlü Bakan-
lar Kurulu karan ile verilmiş; şirket, 21 Ocak 1985 günlü '7a-
aliyet izni" ile çalışmalarına başlamıştır.
Şirketin kurucu ortakları arasında yüzde 10'luk payla "Hak
Yatınm ve Ticaret A.Ş." bulunmaktadır. Bu şirket, Topbaş ai-
lesinindir. Şirket ortaklarından Eyrr\en Topbaş da ANAP İs-
tanbul İl Başkanıdır (İstanbul Ticaret Odası sicil no:
179588-127D90.)
Al-Baraka Türk'ün yüzde 13 payı İslam Kalkınma Ban-
kası'nındır. islam Kalkınma Bankası'na 1986 yılı şubat ayın-
ca çıkanlan bir yasa ile de vergi bağışıklığı tanınmıştır. Kor-
kut Özal, bu bankanın da danışmanlarındandır.
Birbirinin içine geçmiş bu ilişkiler nasıl yok sayılır?
Bereket Vakfı da bir açıklama yaparak "dinsel amaçlı
vakıf" olmadığını ve "kuşkulu faaliyef de yapmadıklarını,
bugüne kadar 792 üniversite öğrencisine karşılıksız burs
verdiklerini bijdiriyor.
Al-Baraka Özel Finansman Kurumu, "Bereket Vakfı"n\n
da kurucularındandır. Öteki kurucular arasında Yalçın Öner
ve Eymen Topbaş da bulunmaktadır. "Özba Vakfı" da Kor-
kut Özal tarafından kurulmuştur.
"İslamcı finans kurumlan -ANAP İstanbul İl Başkanı -
Cumhurbaşkanı'nın kardeşi- ve vakıflar" bu ilişkiler nasıl gör-
mezlikten gelinir?_
Al Baraka Türk Özel Finans Kurumu Genel Müdürü Öner,
6 Ağustos 1984 günlü Resmi Gazete'ye bakarsa, şirketin
kurucu ortaklarından Hak Yatınm ve Ticaret A.Ş.'nin ortak-
ları arasında ANAP İstanbul İl Başkanı Eymen Topbaş'ın
da bulunduğunu öğrenir!
Al-Baraka'nın devlet tarafından nasıl desteklendiğl de bi-
liniyor. Bunları da bir başka yazıda okuyacaksınız.
Al-Baraka Genel Müdürü, benim "anlasılmaz ısrarla" ya-
yımlarımı sürdürdüğümü de yazıyor.
Dinsel finans kurumları -Suudi sermayesi; vakıflar ile si-
yaset ve ticaret ilişkisini sergilemeye devam edeceğimi
rülen lüzum üzerine" yeniden ilan ediyorum!
Yağsa bir ttirlü, yağmasa
(Boftorafı 1. Sayfada)
Merter, Güngören, Kartal'da
yoğunlaşan su baskınlanna itfa-
iye ekipleri müdahale etti.
Bu arada ISKl'den yapılan
açıklamada, doğal yağışın yeter-
li olması nedeniyle, yapay yağış
için uçakla 'tohumîama' işleri
yapılmadığı belirtildi.
Devlet Meteoroloji Jşleri Ge-
nel Müdfirluğu yetkilileri, yur-
du etkisi altına alan soğuk ve
yağışlı havanın hafta sonuna
kadar etkili olacağını bildirdiler.
Hava sıcaklıklanndaki azalma-
ların devam edeceği, bugün
Trakya'mn karia karışık yağ-
mur ve kâr yağışlı geçeceği kay-
dedildi. Yann bütün yurtta ya-
ğış bekleniyor. Trakya, Iç Ege,
Batı Karadeniz'in iç kesimleri,
Iç Anadolu'nun Kuzey Batısı
kar ve karla karışık yağmurlu
geçecek. Yağışlar cuma ve cu-
martesi günleri de sürecek.
Önceki gece başlayan yağ-
mur, Istanbul'a su sağlayan ba-
rajlarda 481 bin 300 metreküp-
lük bir artışa neden oldu. Yağış-
lardan sonra tstanbul'un 7 ba-
rajındaki su rezervi 48 milyon
987 bin 700 metreküpe ulaştı.
ISKİ'den yapılan açıklamada
barajlardaici doluluk oranının
son yağışlarla yüzde 6.61 'e yük-
seldiği belirtildi.