08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HABERLER 3 KASIM 1990 Denizi kirleten yatlar • ANTALYA (AA) — Antalya Belediyesi Çevre Sağlığı Müdürlüğü, Liman Başkanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı, deniz kirliliğinı onlemek amaayla yatiardaki pis su tanklannın denetimini hızlandırdı. Yetkililer, Antalya yat limanındaki yatlann günde 100 ton pis su boşalttıklannı belirterek "Bu sulann denize dökülmemesi için bütün tekne ve yatlarda pis su tanklan yapılacak" dediler. (Fotoğraf: AA) Ozal otoyol açacak • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Sakarya-Kocaeli paralı otoyolunun yapımı tamamlanan bölumünün açılışı bugün Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından yapılacak. Cumhurbaşkanı özal, saat 11.00'deki otoyol açılış töreninden sonra Sakarya Valiliği'ni zîyaret edecek. öğleden sonra Sakarya'da haika hitap edecek olan özal, daha sonra ilk Türk yapımı motorlu trenle gezinti yapacak, akşam saatlerinde Ankara'ya dönecek. fe Savaşa Hayır' mitingi • DENİZLİ (Cumhuriyel) — Yurt genelinde çeşitli gerekçeler öne sürülerek izin verilmeyen 'Savaşa Hayır' mitingi ilk kez Denizli'de mahkemelik oldu. Denizli'de siyasi parti ve demokratik kuruluşların yöneticilerinden oluşan tertip komıtesinin başkanı Av. Yıldınm Aycan, Aydın Bölge İdare Mahkemesi'ne açtığı yürütmeyi durdurma davası için yaptığı başvuruda, "valilik demokrasiyi ihlal etmiştir" gorüşüne yer verdi. Dilekçede, ayrıca "mitingin reddedilmesine gerekçe olarak cumhuriyetin ana ilkelerinin ıhlali, genel ahlâka aykırı davranışlarda bulunulması ve milli butünlüğün bozulması gösterilmiştir. Halbuki genel guvenliği savaş tehlikeye sokar, barış değil!' denildi. Aydın Bolge Idare Mahkemesi, dilekçeyi incelemeye alırken tenip komitesince dava edilen Denızli Valisi Alpaslan Karacan, "Böyle mitinglere karşı temkinli olraaraız gerekiyor" diye savunma yaptı. • • Un rversitelerde 41 gözaltı • Haber Merkezi — Balıkesir Turizm lşletmeciüği ve Otelcilik Yüksekokulu'nda YÖK'ü protesto eden 8 öğrencinin önceki gün gözalnna alınmasından sonra dun de gözaltıları protesto için açlık grevine başlayan 25 üniversite öğrencisi gözaltına alındı. Polis, gözaltılarla ilgili açıklama yapmadı. 9 Eylül Üniversitesi lktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi öğrenci Derneği üyesi 10 kişi de, 6 kasımda tüm üniversitelerde uygulanacak genel boykot çalışmaları yaptıklan gerekçesiyle gözaltına alındılar. Erzurum'daki Atatürk Üniversitesi'nde okuyan öğrencilerin, Kredi ve Yurtlar Kurumu yurtlannda çıkan yemeklerin pahalı ve kalitesiz oluşuyla, yurtların bakımsızlığını protesto için yaptıklan 3. eylemde de gözaltılar oldu. Kurum kampusundan Üniversite kampusuna yürümek isteyen 6 öğrenci daha gözaltına alındı. polisrnin durumu iyi • İstanbul Haber Servisi — Okmeydam'nda önceki gece bir trafik polisinin vumlması olayı ile ilgili soruşturma sürdürülüyor. İstanbul Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, Trafik Tescil Şubesi'nde görevli polis memuru Ali Gök'ün, görev dönüşü 2 kişi tarafından silahla ağır yaralanması ve tabancasının gasp edilmesi olayında henüz kimsenin gözaltına almmadığını söylediler. Silahını vermek istememesi üzerine vurulan ve SSK Okmeydanı Hastanesi'nde tedavi altına alınan Gök'ün sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Rafet Genç'e saygı • ANKARA (AA) — Geçen yıl ölen Çağdaş Gazeteciler Derneği eski Başkanı Rafet GençMn meslek yaşamı, dostiarının çeşitli anıları kitap halinde yayımlandı. Çağdaş Gazeteciler Derneği tarafından hazırlanan "Bir Basın Emekçisi Rafet Genç" adlı kitap, Genç'i tüm yönleriyle ele alarak gazetecilik uğraşı ve mesleki örgütlenme alanındaki çalışmalarını tanıtıyor. Selçuk Alian, Kenıal Balcı, Oktay Pirim, Betul Uncular, Süleyman Coşkun gibi yakın dostiarının çeşitli yönleriyle Genç'i tanıttığı kitapta. Rafet Genç'in gazetecilik yıllarına ilişkin haber kupürleri ve belgeler de yer aLyor. 'İşkence'ye özür • MUĞLA/BODRUM (Cumhuriyet) — Turgutreis Jandarma Karakolu'nda yapıldığı öne surülen 'işkence' olayının yankıları sürerken Muğla Barosu bir açıklama yaparak Karakol Komutanı Ha>Tİ Söyünmez ile Bodrum Cumhuriyet Savcısı Zeki Karaman'ın 'görevden alınmaları gerektiği'ni bildirdi. Baro Başkanı Avukat Birdal Ertuğrul, cumhuriyet savcısını işkence ve işkence yapanı korumakla suçlayarak "İşkenceyi savunur biçimde açıklama yapan cumhuriyet savcısını kınıyoruz" dedi. Öte yandan 'işkence' olayının tepkileri sürerken olayın geçtiği karakolun komutanı Hayri Söyünmez karakolda işkence gördüğünü öne süren gençlerin ailelerinden özür diledi. MA-DER'den 2 gözaltı • İstanbul Haber Servisi — Bir süre önce kurulan Maliye Çalışanları Yardunlaşraa ve Dayanışma Derneği'nin (MA-DER) iki üyesinin siyasi polis tarafından işyerinden gözaluna alınarak götürüldüğü bildirildi. Dün 14.00 sıralannda Ataköy Vergi Dairesi'ne gelen Siyasi Şube'ye bağlı bir gmp polisin, MA-DER üyesi Abdurrahim Uzun ve Metin Ozkan'ı gözaltına aldıkları belirtildi. Izinli olduğu öğrenilen Perihan Yurttaş adlı memurenin de gözaltına alınacağının polislerce söylendiği öğrenildi. Mantar zehirlenmeleri • Haber Merkezi — İstanbul'da 29 kişinin olümune neden olan mantar zehirlenmeleri sürüyor. Bursa'da önceki gün topladıkları mantarları yiyerek zehirlenen Gemlik askeri harasında görevli askerlerin 52'si taburcu edildi. Bursa Çekirge Askeri Hastanesi'nde bulunan 8 askerin ise tedavisi suruyor. Askeri yetkililer konuyla ilgili bilgi vermekten kaçınıyorlar. Aydın'ın Köşk ilçesine bağlı Gökkiriş köyü yaylasmda ise aynı aileden 5 kişi yedikleri mantardan zehirlendıler. Ali, Aysel, Lütfi, Esin, Lütfi>e Boluk, Aydın Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındılar. Denizli'nin Kayhan köyünde de Ayşe Karlıoğlu adlı kadının mantardan zehirlenmesi üzerine Vali Alparslan Karacan bir bildiri yayımlayarak yurttaşları zehirli mantar yememeleri konusunda uyardı. ANAP'tan, uyuşturucu madde kaçakçısı ve 'ülkücü eylemcilerin' cezalarına indirim Ülküctiye adıııı acbııı özgürlükTBMM'ye sevkedilen tasarıyla, uyuşturucu işiyle uğraşan mafya ile MHP ve ülkücü kuruluşlar davalarında yargılanan sağ eylemcilerin cezalarında önemli ölçüde indirim öngörülüyor ANAP, uyuşturucu madde kaçakçıları ile ülkücü eylemci- ANAP, ı e r e "özgürlük" getirmeyi TURAN YILMAZ ANKARA - TBMM'ye sevkettiği yasa tasa- rılarıyla uyuşturucu madde ka- çakçıları ile ülkücü eylemcilere adım adım "özgürlük" getiri- yor. Bu suçlardan yargüananla- n, iki yıl önce yasalaştırdığı bir tasan ile pasaport yasağı kapsa- mı dışına çıkaran ANAP, haf- ta ortasında TBMM'ye sevket- tiği bir başka tasarıyla da, bu suçlardan yargılananların ceza- larında önemli ölçüde indirim sağlamayı amaçlıyor. 12 Eylül sonrası yurtdışına kaçan ülkü- cü eylemcilerin Avrupa'daki uyuşturucu madde trafiğinde önemli rol oynadığı da anımsa- tılarak yeni tasarımn, uyuşturu- cu mafyasının yam sıra özellik- le bu kesimi kollamayı amaçla- dığı da öne sürüldü. amaçlayan ilk önemli adımı iki yıl önce attı. Pasaport Yasa- sı'nda değişiklik yapan ANAP, bu değişiklikle getirdiği "yumu- şama" ile "hırsız, dolandın- cı, hayali ihracatçı ve riişvet- çiler" ile birlikte uyuşturucu madde kaçakçılan ve ülkücü ey- lemcileri de pasaport yasağı kapsamı dışına çıkardı. ANAP, bu değişikliğin gerekçesini şöy- le açıklamıştı: "Ülkemizde demokrasinin tüm kurum ve kurallan ile işle- mesini temin amacıyla idari ve yasal uygulamalarda sürdürıilen liberalleşme çalışmaları içerisin- de temel hak ve hurriyeilerden biri olan seyahat hurriveti ile il- gili 5682 sayılı Pasaport Kanu- nu'nda da bazı iyileştirme, ge- liştinne ve yenileştirme çalışma- lan yapılması gereği duyulmuş- tur. Aynca Avrupa Toplulugu'- na tam üyeligin söz konusu ol- duğu ve ekonominin dışa açıl- ma çabalarının giderek arttığı günümüzde, pasaport verilme- sini engelleyici kanun hükümle- rinin değiştirilerek azaltılması, vatandaşa ve idareye kolaylık geürilmesini saglayacak tedbir- lerin alınması zaruri görülmüş- lür." Düşünceye yasak Pasaport Yasası'nda yapılan bu değişiklikte, "Atatürk, dev- rim yasaları ve devletin şahsiye- tine karşı işlenen suçlar" kap- samında yer alan düşünce suç- lulan yasak kapsamında bırakıl- mıştı. Bu konudaki yaklaşım, aradan geçen iki yıl içinde de de- ğişikliğe uğramadı. Türkiye'de eündemi oluşturan, TCK'nın 141, 142 ve 163. madde değişik- likleri konusunu "sümen altı" eden ANAP, Bakanlar Kuru- lu'nda benimseyerek TBMM'ye sevkettiği ve TCK'da değişikük öngören yasa tasarısmda da, iki yıl önceki yaklaşımını sürdürdü. TCK'nın 13 maddesindeki idam cezalarını ömür boyu hapse dö- nuştürmeyi amaçlayan tasarının TBMM'de görüşülmeyi bekledi- ği bir sırada Meclis'e hafta için- de bir başka tasan daha sevke- den ANAP, bu tasan ile uvuş- turucu madde kaçakçıları için getirilen idam cezalarını hapis cezasına dönüştürmeyi öngör- dü. Bu suçlara ilişkin TCK'nın 403 ve 406. maddelerinde yer alan idam cezalan ağır hapis ce- zasına dönüştürülürken, yurtdı- şmda uyuşturucu madde kaçak- çıhğından mahkûm olanların bu cezalarının, Türkiye'de alacak- ları aynı konudaki cezalardan indirilmesi de amaçlanıyor. Ta- san, özellikle MHP ve ülkücü kuruluşlar davalannda yargıla- nan sanıklara uygulanan TCK' mn313, 314 ve 315. maddelerin- de de değişiklik yapıyor ve bu suç samklarına daha az ceza ve- rilrnesini sağlıyor. Buna göre ül- kücü sanıklara, önceki uygula- manın aksine, işledikleri suçlar- dan ötürü, eğer bu suçun ceza- sı daha ağır ise bu maddelerde öngörülen "suç isleroek için çete kurmak"tan ceza verilemeye- cek. ANAP'ın acelesi ANAP'ın, Meclis'e sevketti- ği ve Ceza Yasası'nda değişik- lik tartışmaları olduğu dönem- de Prof. Dr. Sulhi Dönmezer'- in hazırladığı metnin esas alın- dığı gözlenen tasansının geTek- çesinde, uyuşturucu madde suç- lanndaki düzenlemeye ilişkin yer alan, "Kanunumuzun bazı yaklaşımlannın daha makul öl- çüiere ve uluslararası uyguJama- ya paralellik sağlayacak şekle getirilmesi gerekmektedir" iba- resi de "havada kaldı". Bu ge- rekçeden hareket edilerek, bu suç samkları için öngörülen idam cezalan, daha önce Mec- lis'e sevkettiği bir başka tasarı- da öngörülen ömürboyu hapis cezasından da vazgeçilerek ağır hapis cezasına dönüştürülüyor. Bu yaklaşım, Meclis'te görüşül- meyi bekleyen ve TCK'mn, ara- lannda bazı casusluk suçlan ile sol görüşlü sanıklara yönelik 141/1. maddesini de kapsayan 13 maddesindeki idam cezalan- nuı ömür boyu hapis cezasına dönüştürülmesini amaçlayan ta- san ile de ters düştü. Bu tasan- ya ağırhk vermeyen ANAP boy- lece "uluslararası uygulamaya panüellik"i yalnız uyuşturucu kaçakçıları yönünden sağlamış oluyor. Adalet Bakanı CMtan Sungur- lu da yapılmak istenen değişik- liği savunarak "Daha önce işlen- miş suçlan telafi edecek defiliz, beÛrii bir kısım sanıklarda dn- şük oranda bir iyileştirme olabilir" dedi. Adalet Bakanı Sungurlu, ga- zetecilerin, TBMM'ye sevk edi- len TCK değişikliğine ilişkin so- nılannı yanıtlarken bunun da- ha önceden hazırlanmasma kar- şın Bakanlar Kurulu'ndan geçi- şinin geciktiğini soyledi.Sungur- lu, "Buna dotayü af diyebOu- mi- yü?" sorusuna, "Hayır, hayır, ne o niyet ne o maksat vmr" ya- nıtını verdi. Adliye önünde toplanan 40 kadar kadın, boşanma dilekçelerini verdiler. (Fotoğraf: Nilgün Toptaş) STATÜSÜ BAŞKANLmr KARARNAMESİNİ PROTESTO Kadınlardan toplu boşanma davasıtstanbul Haber Servisi — Çeşitli kadın kuruluşlanna üye 40 kadar kadın, "Kadın Statüsü ve Aile Arastırma Kurumu Başkanlığı" kararnamesini protesto için topluca boşanma davası açtı. Kadınlar, "Devlet, kadınlann taleplerine kulak ver- sin, Aile Arastırma Kurumu'nu getiren ka- rarnameyi geri çeksin. Kadının köleliğini pekiştiren yasalar istemiyoruz" dediler. tstanbul Adliyesi önünde saat 11.00'den itibaren toplanarak basın mensuplan ve va- tandaşlara eylemlerinin amacını açıklayan kadınlar, daha sonra hep birlikte 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne giderek boşanma di- lekçelerini verdiler. Adliye önünde okunan bildiride, şu gö- rüşlere yer verildi: "Devlet, erkegin çıkannı koruyan bütün yasalar, kadınlar üstündeki bütün toplum- sal basküar yetersizmiş, aile Türkiye'de ye- terince güçlıi tek secenek degilmiş gibi, Aile Arastırma Kurumu denilen bir kurum da- ha oluşturuyor. Kadının çalışmasının aile yapısını bozduğu, geleneksel değeıieri yok ettigj boşanmaların arttığı gerekçesiyle 'milli değerler doğrultusunda guçlu bir aile 1 yaratma>ı hedefliyor. 'Arttı' denilen yüz- de 4'lük boşanma oranı, Avrupa ülkeleri- oin yüzde 40'lan aşan oranlanyla karşılaş- bnldığında, Türkiye'de aile kurumunun za- ten ne kadar güçlü oldugunu çok açık gos- ter miyor mu?" Çevredeki erkekler tarafından da ilgiy- le dinlenen bildiride son olarak: "Bugün- burada boşanma dilekçelerimizi vererek, Aile Arastırma Kurumu'yla öngörülen güç- lü aileyi istemediğimizi söylüyoruz. Evlilik- siz, nikâtasız, aiJesiz yasama hakkımızı is- tiyoruz. Erkekler ve geleneksel degerier biz- den daha önemli degüdir. Devlet iyi bir şey yapmak istiyorsa, kadınlann taleplerine kulak versin" denildi. Türbana karşı göriiş bildirmişti ANAP'h Bozkıırt'tan Ozden'e sert tepkî ANAP Grup Başkanvekili Bozkurt, Anayasa Mahkemesi üyesi Yekta Güngör Özden'i eleştirerek "Türban serbestisi ile ilgili yasa hakkında görüş bildirmesi anayasa suçudur" dedi. ANKARA (Cumburiyet Bü- rosu) — ANAP Grup Başkan- vekili Yasin Bozkurt, üniversite- lerde türban serbestisi getiren yasaya karşı görüş bildiren Ana- yasa Mahkemesi üyesi Yekta Güngör Özden'i ağır bir dille suçladı. Bozkurt, özden'in milli iradeyi hiçe saydığını öne süre- rek "Milli iradenin oasıl tecelli edecegJ belli olmadan bunlann Anayasa Mahkemesi'nden geç- meyecegini bu kadar rahatlıkla beyan edebilmenin milli iradeyi hiçe saymak olduğu, milli irade- ye karşı tavır almak olduğu aşi- kârdır. Bu da anayasaya karşı kabul edilmez bir davranıştu-" d%di. Üniversitelerde türban ko- nusundaki bekleyiş de sürüyor. Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Yüksel Bozer, "Türbana karşıyız, yönergemiz vardır, giyilemez" dedi. ANAP Grup Başkanvekili Yasin Bozkurt, dün TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Anayasa Mahkemesi Başkanve- kili Yekta Güngör özden'i tür- ban serbestisinin anayasaya ay- kırı olduğu biçimindeki değer- lendirmelerden dolayı sert bir biçimde suçladı. Bozkurt, yasa- ma yetkisinin TBMM'ye ait ol- duğunu, Anayasa Mahkemesi- nin görevinin ise Mecüs'ten ge- BAKAN, KADINIxN STATÜSÜ VE SORUNLARI YASASINI ANLATTI Aykut: Kendinû riske ettîm LEYLA TAVŞANOĞLU Son haftalarda siyaset gündeminin bı- rinci sıralannda bulunan Kadının Statü- sü ve Sorunlan Genel Müdürlüğü'nün kurulmasıyla ilgili yasa, "annesi" sayı- lan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Imren A)kut tarafından, Çağdaş Yaşa- mı Destekleme Derneği'nin İstanbul'da düzenlediği toplantıda savunuldu. Ba- kan Aykut, toplantının başında yasayla ilgili olarak "fevkalade yersiz ve gereksiz" bulduğunu söylediği endişeleri eleştirdi, yerdi; bu arada kendisine yö- neltilen çeşitli eleştirileri yanıtladı. 1Ü bünyesinde kurulan Kadın Sorun- lan Arastırma Merkezi, Türk Hukukçu Kadınlar Derneği, Çağdaş Yaşamı Des- tekleme Derneği ve çeşitli demokratik ve laik kadın kuruluşlannın temsilci ve baş- kanlannın katıldığı toplantıya Bakan Aykut, kalabalık bir "yardımcı" grubuy- la geldi. Bakan Aykut'un toplantı için seçtiği kıyafet de, saç biçimi de son de- rece sadeydi. Lacivert tayyör, beyaz bluz giymiş olan tmren Aykut hemen hemen hiç makyaj yapmamıştı ve meçli saçları dümdüz arkaya taralıydı. Kendi bakanuğı bünyesinde Kadın So- runlan ve Statüsü Genel Müdürlüğü ku- rulmasıyla ilgili yasanın hazırlanışında nasıl emeği geçtiğini anlatan Aykut, "Ben hedefe gitme konusunda son de- rece kararlı bir insanım. Tasannın sagı- na soluna dokundurtmadım. Çok iyi ku- lislerle amacıma ulaştım" diye konuştu. Kendisini eleştirenlerin, bir önceki me- tinde yasanın 7. maddesinin "e" bendin- deki, "Milletlerarası kuruluşlara üye olan kadın dernekleri ile gönüllü kadın kuru- luşlanmn milli görüş ve milli değerler ko- nusunda bilgilendirilmesini sağlamak" cümlesinde bulunan "milli görüş ve milli değerler doğrultusunda" sözcüklerine ta- kıldıklarını belirten Aykut, bunun "Ata- türk ilke ve devrimlerinde yansımasım bulan milli değerler doğrultusunda" ola- rak değiştirildiğini belirterek "Ulusal de- sek hiç kimsenin sesi çıkmayacaktı" ifa- desini kullandı. Aykut, "En memnun olduğu şeyin, müdürlügün, bir kadının bakan olduğu bir bakanlık bünyesinde kurulmasının öngörülmesi" oldugunu ifade etti. "Ama benden sonra ne olur bilemem" dedi. Ya- sada yer alan yerel yönetimlerin kadının statüsüyle her türlü faaliyetlerinin söz konusu müdürlük tarafından izleneceği maddesine dikkat çeken Aykut, "Yerel yönetimleri ben izleyeceğim. Kadına yö- nelik aynracı uygulamalar varsa izleye- ceğim. Çünkü aynmcılığı yapan kunım- lar degil, erkeklerdu-" görüşünün altını çizdi. Yasanın geçmesinden ne kadar mem- nun oldugunu belirten Aykut yine de, "Size böyle derken zannetmeyin ki ben de endişesizim. Böyle bir kuruluşu can- hıraş bir biçimde niçin kurduk? Kendi- mi de riske ettim. Basına kapalı bir top- lantıda çok daha farklı konuşurdum" ifadesini kullandı. Toplantıda kendisine yöneltilen, "Si- zin gibi Atatürk ilkelerine baglı demok- rat oldugunu söyleyen bir kadın bakan, nasıl oluvorda aym hükümet içinde Ce- mil Çiçek, Keçeciler, Sungurlu, Taşar gi- bi kişilerle çalışabiliyor?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Adamla yan yana oturuyor- sunuz. Katlanıyorum. Zaman zaman katlanamadığım oluyor. Içimde fana şeyler >3pma arzusu duyunca, sen yete- rince demokrat degilsin diyonım. Ken- dimi biraz daha egitmek zorundayun." ANAP'ta olmanız sizin için şans mı, şanssızhk mı, sorusuna da Aykut, "Yi- ne de şans diyelim. Çünkü bu mücade- leyi kimse yapamayabilirdi" karşılığını verdi. Toplantıda söz alan Prof. Aysel Çeli- kel "Aynı hükümet bünyesinde iki kuru- luş var. Biri Devlet Bakanı Sayın Cemil Çiçek'e bağlı Türk-Müslüman aile mo- delini benimseyen kuruluş. Kadının sta- tüsünü buna göre beliıiiyor. Buyük kad- rosu var. Bir de Atatürk ilkeleri doğrul- tusunda, kadın haklan doğrultusunda calıştnası öngörülen müdürlük var. Bu iki ayrı kutup. Bunlar nasıl bağdaştın- lacak? Hangi kuruluş ne yapacak?" kay- gılannı dile getirdi. Toplantı sonunda bir dinleyicinin "Hiçbir soruya açık yanıtlar vermediği" eleştirisini yanıtlayan Aykut, "Sizin is- tediğiniz gibi soru sorma hakkınız, be- nim de istedigim gibi cevap verme hak- kım var" dedi. çen yasalann şekil ve esas bakı- rrundan anayasaya uygunluğunu denetlemek oldugunu hatırlata- rak şunlan soyledi: "Anayasamızın bu açık hük- müne ve üyesi bulunduğu Ana- yasa Mahkemesi'nin görevi de sadece kanunlann anayasaya şe- kil ve esas bakımından uygun- luğunD denetlemek oimastiM ragmen Sayın Özden'in yasama organından çıkmış ve benüz Anayasa Mahkemesi'nde dava konusu dahi yapümamış milli iradeyi belirleyen yasama orga- nının bir karannı âdeta ihsası reyde bulunarak, kendisini Ana- yasa Mahkemesi yerine koyarak, tek yetkili kendisi imajını vere- rek, beyanı istikametinde karar çıkacağı teminatını acıklayarak, bazı kesimlere isaret olacak şe- kilde kamuoyu oluştunnayLv amaçlayan tutumu ve konusma-' sı kesinlikle yasalanmızla bağ- daşmaz." öte yandan üniversitelerde türban konusunda kesin bir ka- rar alınmamasına karşın kaygı- h bekleyiş devam ediyor. Hacet- tepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yüksel Bozer, henüz üniver- site yönetim kurulunu toplama fırsatı bulamadığını, ancak bu konuda daha önce aldıkları bir karar bulunduğunu soyledi. Prof. Bozer, Cumhuriyet'in bu konudaki sorusuna şu yanı- tı verdi: "Hacettepe Üniversitesi, ben, ögretim üyesi arkadaşlanm ve bütün kunımlan, yönetim kuru- lu, türbanla ilgili bususlarda ne bissettigimiz) zaman zaman hep dile getirdik. Türbana karşıyız. Bu konuda yönergemiz vardır, giyilemez diye. Bundan sonra amk bizim soyieyecek ne lafınuz kalmıştır? Ben Anayasa Mahkemesi'niıı karannı intizar ediyorum. Bek- h'yoruz. Yönetim knruhuın top- Ursak, tabii konusacagız bunu." Anayasa Mahkemesi Başkanı Darıcıoğlu: Ozderfîn sözleri kişisel CÜNEYT ARCAYÜREK yazıyor Önemsemenin Olçeği ANKARA—Hükümet ve Dış- şişleri, Baker'in Türkiye'yi ziya- retine "leşhis koyamadıklannı" açıkça söylüyorlar. Buna karşı parti içi olayiar sorulduğunda hükümet üyele- riyte ANAP çevreleri bülbül ke- siliyor. Aralarında sağduyu sahibi, gelişmeleri mantığın süzgecin- den geçirerek varsayımlar öne sürenler bulunuyor. Içlerinden biri ANAP'taki liberaldi, yok muhafazakârdı gibi tanımlama- lara karşı çıkarken şoyle bir de- ğerlendirme yaptı: "ANAP'ta artık hizip kalrna- dı. Parti programına yönelik ay- nlıklar da sona erdi. Şimdi 'li- der adaylarmm' çarpışması var." Söylediklerini doğruladığını öne sürerek bir örnek veriyor. Siyasal partiler yasası büyük küçük kongrelerde çarşaf liste- yi zorunlu haJe getirmişti. Bir gün yüce katlardan bir buyruk geldi. Çarşaf liste uygulaması- nın sürdürülmesi istendi. Bir ay geçti geçmedi, yüce katlardan gelen ikinci bir buyrukla çarşaf listeden vazgeçildi. Böylece her lider adayı ayrı bir listeyle seçime girecek. Çarşaf listeyle partiye yararlı olacak kişilerı delegeler "tercih edebiliyordu". Bundan böyle tek seçici lider veya lider ada- yı olacak. Onun saptadığı isim- ler liste marifetiyle doğrudan yönetime girecek. Yararlı olan ya da olmayan, hiçbir ayınm yapamayacak delegeler. Hizipleşme görüşünü, hizip- cilik hareketlerini yadsıyanlara göre şimdilerde "lider adayla- n çevresinde kümeleşme" oia- yı yaşanıyor. Mesut Bey'in çevresinde kü- melenenler, bu hafta sonu "gövde gösterisi" yapmayı planlamışlar. Anadolu'da şu ya da bu ilde gövdelerini göstere- cek yerde, tek güçlü koz say- dıkları Kadıkoy'de Safa Giray'ı görkemli biçimde karşılamaya hazırlanıyorlarmış. Mesut Bey ve Mesut Beyci- ler, Kadıkoy'de parti gerçekle- rini yakalamaya uğraşa dur- sunlar, başkentin boşalan ku- lislerinde daha çok "dışa dönük" olayiar konuşuluyor. örneğin, SÖ'nün New Jer- sey'deki "bir ihtimalli" ve bol Türk müziğiyle karışık akşam yemeklerinden söz ediliyor. Eşi Bush'a akıl verir. moral aşılar- ken SÖ de Amerikalı politika- cılara aynı yakıniığı, dostluğu gösteriyor. Baker, başkente şöyie birkac saatliğine uğrayacak. Esenbo- ğa'dan koşa koşa Çankaya'ya, Çankaya'dan koşa koşa Esen- boğa'ya. Körfez bunalımının başlann- da TÖ, hemen her gün demeç üstûne demeç veriyor, çıktı çı- kacak savaşta silahları kuşan- mış, Bağdat'ın boğazına sarıl- maya hevesli görünüyordu. Baker'in, Ortadoğu turuna niçin çıktıgını açıklayacak kesin bilgiler olmadığı gibi, çeşitli varsayımların hangisinin daha geçerli oldugunu söyleyecekler de yetkililer piyasasında görün- müyor. Sadece şunu söylüyor- lar: "Daha çok Baker'ı dinleye- ceğiz." 19 kasımda TÖ, Bush'la baş başa konuşacağına göre ABO'nin ikinci sıradaki adam- larıyta uzun uzadıya bir arada bulunmaya ne gerek var? Bir dünya lideri, ancak bir başka dünya lideriyle, dünya sorunla- nnı tartışabilir. Baker gibiler, bil- gi taşıyan ikinci sınıf öğeler ol- maktan öteye bir anlam taşımaz. Nerede? Tabii, dünyanın önemsenen başkentlerinde. örneğin Ankara'da. İşte bu kadar! ŞANLIURFA (Cumhuriyet) — Anayasa Mahkemesi Başka- nı Necdet Dancıoğlu, türban ya- sası konusunda göruş belirteme- yeceğini soyledi. Darıcıoğlu, Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Yekta Güngör Özdenin "türbana izin yok" şeklindeki sözlerini de "kişisel göruş" ola- rak niteledi. GAP Kalkınma Idaresi Başkanhğı'nca düzenle- nen "GAP Gezisi" için mahke- me üyeleriyle birlikte Şanhurfa 1 ya gelen Anayasa Mahkemesi Başkanı Necdet Darıcıoğlu, ga- zetecilerin türban konusunun Anayasa Mahkemesi'ne getiril- mesıne ilişkin sorularını yamt- larken "O mahkeme gündemi- ne gelecek. Bir yorum yapmak istemiyonım. Hiç bir degerlen- dirme yapacak durumda değilim" diye konuştu. Necdet Darıcıoğlu, Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Yek- ta Güngör özden'in "Türbana izin yok" şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine de, "Ana- yasa Mahkemesi'ni temsilen bir açıklama yapüklannı sanmıyo- nım. Herhalde kendi kişisel gö- ruslerini ortaya koydular. Ama ben kişisel görüşümü de söyle- sem bu konu yarın Anayasa Mahkemesi'ne geldiği zaman zor durumda kalırun. Bu neden- le ya da bu dogrultuda bir şey soylemek yetkisine sahip değil" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle