Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 KASIM 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/S
Wörner -,
Budapeşte'de
• BUDAPEŞTE (AA) —
NATO Genel Sekreteri
Manfred Wörner, 4 günlük,
resmi ziyaret için dün
Macaristan'm başkenti
Budapeşte'ye gitti.
Gözlemcüer, bir NATO
Genel Sekreteri'nin, Varsova
Paktı üyesi Maçaristan'a ilk
kez ziyarette bulunduğunu
belirtiyorlar. Wörner,
Devlet Başkanı Arpad
Goncz, Başbakan Jozsef
Antall, Dışişleri Bakanı
Geza Jeszensky ve
Savunma Bakanı Lajos Fur
ile görüşecek.
Asya'da
silahsızlanma
• SEUL (AA) — SSCB
Başkanı Mihail Gorbaçov'a
yakınlığıyla bilinen üst
düzcy Sovyet yetkilisi
Vadim Medvedev, ABD ve
Japonya'ya, Asya ve
Pasifık'te silahsızlanma
görüşmeleri başlatılması
önerisinde bulundu. SSCB
ile Güney Kore arasındaki
diplomatik üişkilerin
kurulmasından bir buçuk
ay sonra Seul'e gelen Devlet
Başkanlığı Konsey üyesi
Medvedev dün yaptığı
açıklamada, bölgedeki
soğuk savaşı sona erdirmek
istediklerini söyledi.
Beyrut birleşti
• BEYRUT (AA) — .
Lübnan'ın başkenti
Beyrut'un Müslüman ve
Hıristiyan kesimleri, 15
yıldır süregelen iç savaşın
ardından dün yeniden
birleşti. Savunma Bakanı
Albert Mansur, bağımsızlık
günü dolayısıyla yaptığı
açıklamada, "Tüm engeller
ortadan kalktı, Lübnan
ordusu, milislerden
anndınlmış Beyrut'ta
denetimi sağlayacak" dedi.
Birleşik Beynıt'un
"Bağımsızlık gününde,
Lübnanlılara bir armağan
olacağını" kaydeden
Mansur, "Askerlerin, tüm
Beyrut'u denetime alması,
devletin ülkenin her
yerindeki denetimini
gerçekleştirmesi, banş,
egemenlik ve güvenliğin
yeniden sağlanmasının ilk
adımı olacaktır" şeklinde
konuştu.
Uçak kazasına
yalanlama
• MOSKOVA (AA) —
Sovyet televizyonunca,
Sibirya'daki Yakutsk kenti
yakınlannda Sovyet
Havayolları'na ait bir
uçağın düşmesi sonucu
uçaktaki 176 yolcu ve
mürettebatın öldüğü
yolunda dün verilen haber
yalanlandı. Yakutsk Sivil
Havacılık Dairesi Başkanı
Vitail Pinayev, Reuters'e
yaptığı açıklamada, uçakta
bulunan yolcu ve 10
mürettebatın yaralanmadan
kurtulduklannı söyledi.
FKÖ'den
sııçlama
• TUNUS (AA) — FKÖ,
BM Genel Sekreteri Perez
de Cuellar'ı lsrail işgali
altındaki Batı Şeria ve
Gazze topraklanna karşı
kayıtsız kalmakla suçladı.
FKÖ lideri Yaser Arafat'm
siyasi danışmanı Ebu Şerif,
yayımladığı bildiride, Perez
de Cuellar'ın kayıtsızlığının
lsrail Konut Bakanı Ariel
Şaron'u "Araplann yaşadığı
Doğu Kudüs'te yoğun
konut programlannı
açıklama" konusunda
cesaretlendirdiğini söyledi.
Rus-Kazak
antlagması
• MOSKOVA (AA) —
SSCB'nin en büyük
Cumhuriyeti olan Rusya
Federasyonu, ülkenin
yüzölçümü açısından en
büyük ikinci cumhuriyeti
Kazakistan'la işbirliği
anlaşması imzaladı. İki
cumhuriyetin birbirlerinin
egemenliklerini tanıma
taahhütlerini içeren
anlaşmanın imza
töreninden sonra Sovyet
TV'sine bir demeç veren
Rusya Federasyonu lideri
Boris Yeltsin, bu tür
anlaşmalarla cumhuriyeüer
arasmda "yatay ilişkilerin"
zeminini oluşturmaya
çahştıklannı bildirdi.
Kayıp Iranlılar
öldürtildü
• BEYRUT (AA) —
Lübnan Hıristiyan
nıilislerinin lideri Şamir
Caca, Lübnan'da 1982'den
beri kayıp olan dört
lranhrun öldürüldüğünü
söyledi. lranlı kaynakların
bildirdiğine göre Caca,
açıklamayı, kayıp
akrabalannı aramak üzere
Lübnan'a gelen Iranlılara
yaptı. Şamir Caca,
tranhlann, rakibi Elie
Hobeika'nın emri ile
yakalanıp öldürüldüğünü
kaydetti.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİK) zirvesi, eski kıta için umut yarattı
Ifeni Avrupa'ya doğru
TüRKİYE FRANSA
Azınlıklar endişesi Savaştehdidi kalktıANKARA (Cumhuriyet Bttrosn) —
Paris'te yapdan AGÎK zirvesi sonunda
imzalanan "Avrupa'nın Gefeceği İçin Pa-
ris Şartı" Ankara'da, "Çehresi deflşen
Avrupa İÇİB tarihi bir belge" olarak ni-
telendirildi. Görüşlerini aldığımız yetkili
kaynaklar, Türkiye'nin de AGİK üyesi
olarak imzaladığı belgenin, insan hak-
laruun yeni Avrupa'nın temel taşlanndan
biri olacağını açıkca
gösterdiğini söylediler.
İnsan haklan ile yakın-
dan ilgili çeYreler ise,
bağlayıcı olmamasına
karşın imzacı ülkelerin
"AGİK siirecine yöne-
iik iyi niyetlerini sergi-
leyecegi için" büyük
önem taşıyan belgenin
Türkiye'ye de yeni
"Ahlaki" sojumluluk-
lar yükleyeceğini belir-
tiyorlar. Yetkili kay-
naklar, Türkiye'nin
"Paris Şartının" insan haklan konusun-
da içerdiği taahütleri zaten Avrupa Kon-
seyi ve Birleşmiş Milletler gibi örgütler
çerçevesinde üstlendiğini anımsattılar.
Bu nedenle söz konusu belgenin Türki-
ye açısından çok büyük yenilikler getir-
mediğini belirterek "Esas yenilik demok-
rasi arayışı içine giren Doğu Avrupa ul-
kelerine yönelikür" diye konuştular. Bel-
gede azınlıklar konusuna geniş yer veril-
mesiyle ilgili olarak da Türkiye'nin
"Gönlünün bu açıdan rahat olduğunu"
AGİK zirvesinin sonuç
bildirgesinde,
azınlıklar konusuna
geniş yer aynlması,
Ankara'da "temkinli"
karşılandı. Bu
konunun Türkiye'ye
karşı Mstismar unsuru'
olarak
kuUamlabileceğinden
endişeediliyor.
kaydettiler. Buna rağmen AGlK çerçe-
vesinde giderek artan bir önem kazanan
bu konunun Türkiye'ye karşı bir "tstis-
mar Unsuru" olarak kullarulabileceğini
savundular.
Türkiye"de insan haklan ile yakından
ilgili çevreler yetkili kaynakların bu yak-
laşımına katümadıklannı bildirerek şu
görüşlere yer veriyorlar: "Başka belge-.
leri imzalaması nede-
niyle Paris şartının
Türkiye açısından bü-
yük önem taşımadığı-
nı savunmak kafayı
kuma gömmek gibi bir
şeydir. Aynı şey o za-
man AGİK'in diğer
Batı Avrupau iiyeleri
için geçerli. Bu belge-
nin Doğu Avrupa açı-
sından önem taşıdığı
ise doğru. Ancak so-
ğuk savaş bittiğine ve
artık Doğu Ue Batı en-
tegrasyona gjtmeye cauştıklanna göre es-
ki blok zihniyetinden kaynaklanan yak-
laşımlann da geceriiliği kalmamıştır.
Bugiin bir Bulgaristan'ı veya Roman-
ya'yı eleştirenler, ittifak kaygılan artık
kalmadığına göre aynı ağızdan artık
Türkiye'yi de eleştirebilecekJerdir.
Bunu zaten yapıyorlardı, ama Avru-
pa kriterlerine uyulmaması durumunda
bu sefer AGİK sürecinden de güç alacak-
lardır."
SABETAY VAROL
PARİS— Fransa'da, Paris'te yapılan
son AGlK zirvesine ve doğurduğu sonuç-
lara iki paktın gerçekten ortadan kalka-
cağı bir Avrupa için son önemli smav
olarak yaklaşılıyor. Fransızlara göre
AGlK sürecinde önümüzdeki bir buçuk
yıllık takvim, Orta ve Doğu Avrupa ül-
kelerinde banş ve istik-
rarı sağlama amacına
dönük olarak değer-
lendirilmeli. Cumhur-
başkanı François Mit-
terrand AGİK zirvesi
sonrasında düzenlediğı
basın toplantısında,
zirveyi, "Yalta bitti.
Artık karşüıklı blok-
lardan söz etmek
mümkün değil. Ger-
çekten yeni bir çağa gi-
riyoruz. Savaş tehdidi
ortadan kalkmış görii
Cumhurbaşkanı
François Mitterrand,
zirveyi, "Artık
karşıhklı bloklardan
söz etmek mümkün
değil. Yeni bir çağa
giriyoruz" diye
değerlendirdi.
Mitterrand, savaş
tehdidinin ortadan
kalktığını söyledi.
çektiği bir elbise olageldi. ocneral de Ga-
ulle'ün Fransa'yı NATO'nun askeri ka-
nadmdan çıkarması da aynı konuyla
ilgili.
Kasım 1990-Mart 1992 arası süre,
"yoksul" Doğu ve Orta Avnıpa ülkele-
rine iç istikrarlarını korumaları konu-
sunda "zengin" Batı Avrupalıların yar-
dım edeceği ve yol göstereceği süre. Eğer
bu süre içinde adı ge-
çen ülkelerde Paris
sözleşmesinin de ön-
gördüğü gibi "Demok-
rasi içinde istikrar"
ağır basarsa bu, Avru-
pa kıtasında, savaş teh-
likesinin gerçekten or-
tadan kalkması, banş
kavramımn egemen ol-
ması anlamma gele-
cektir. Paris sözleşme-
si hükümlerine göre si-
lahsızlanma süreci de
aynı tarihler arasmda
ALMANYA
nüyor" sözleriyle özetledi. Tüm Avrupa hızlanacak ve sonuç verecektir. Her şey
liderlerine ev sahibi sıfatıyla hitap ettiği istendiği gibi olursa Paris, 1992'den son-
zirveden sonra kendi ulusal kamuoyuna ra NATO'nun "Artık devrini tamamla-
gönderdiği bu mesajda, Başkan Mitter- mtş bir pakt" olduğunu çekinmeden ilan
rand'm, Yalta'yı vurgulaması boşuna de- edebilecektir. Ancak Fransa'nın, istekle-
ğil. Adı geçen konferans, bilindiği gibi rini ABD'lilerin askerlerini eski kıtadan
1945-yılında Churchill, Stalin ve Roose- çekmeye kadar vardıracağıru sanmak ha-
velt arasmda gerçekleşmiş, Paris bu top- yal olur. Kısacası Fransa, AGlK süreci-
lantının dışında tutulmuştu. Başka bir ne, paktlann gerçekten ve tam anlamıy-
deyişle NATO ve Varşova bloklarından la ortadan kalktığı bir Avrupa yolunda
oluşan "savaş sonrası" Avrupa, işin ba- önemli bir adım, daha doğrusu önemli
şından beri Fransa'nın giymekte güçlük bir test, önemli sınav olarak bakıyor.
Büyük laflar ve jestlerin zirvesiDİLEK ZAPTÇIOCLU
BONN — Paris'te 34 devletin
imzalayarak başlattığı yeni dö-
nemi, Alman gazetelerinden biri
en doğru başlıkla özetledi: "21.
Yttzyılın Avrupası: Demokrasi
ve Pazar Ekonomisi." Hemen
hemen bütün Alman siyasi yo-
rumcuları, Paris'te sona eren
"AGİK" zirvesinin ardından
dünyada "soğuk savaş" resmen
son bulduğunda; Avrupa'da
Berlin'i aşkın tüm duvarlann
kalkması ve "yeni bir düzen"e
gidilmesi gerektiği konularında
birleşiyor. . »v ıv ı
AGtK Paris zirvesi "büyük
laflann ve jestlerin zirvesi" ola-
rak da değerlendirildi. Ama her-
kesin birleştiği ortak nokta;
"büyük lafları büyük işlerin
izleyebileceği" ve AGİK zirvesi-
nin buna zemin oluşturduğu yo-
lunda.
"Avrupa Güvenlik ve İşbirli-
ği Konferansı" Almanya'da
Irak'tan gelen bir haberin gölge-
sinde kaldı. Saddam Huseyin-
in, elindeki bütün Alman rehi-
neleri serbest bırakacağını açık-
laması, Bonn'da büyük sevinç-
le karşılandı. Siyasi gözlemciler
şık 80 milyon vatandaşı adına
temsil etti. "Özgürlük Magna
Karta"sından söz eden Kohl'ün
Paris'te yaptığı konuşmalar, Al-
manya'da muhalefetteki sosyal
demokratlar tarafından bile en
küçük eleştiriye uğramadı.
Paris'teki AGİK zirvesinde,
Paris'ten gelen haberlerden
Başbakan Kohl ve Dışişleri Ba-
kanı Genscher'in Sovyet yardı-
mı konusunda ellerinden geleni
yaptıkları, fakat bu kez Doğu
Avrupa ülkelerinin rahatsızlık-
lannı dile getirdiği anlaşılıyor.
Buna göre Polonya, Macaristan,
Bonn, AGİK zirvesinin, Avrupa'da tüm duvarların kalkması ve yeni bir
düzene gidilmesi yolunda zemin oluşturduğu görüşünde. Kohl'un
Paris'te yaptığı konuşmalar muhalefetteki Sosyal Demokratlar
tarafından bile en küçük eleştiriye uğramadı. Basında "21. yüzyılın
Avrupası: Demokrasi ve pazar ekonomisi" değerlendirmesi yapıldı.
bir yandan bunun "Saddmm'ın
karşıtlannı bölme takügi" oldu-
ğunu teslim eder ve öfkelerini
dile getirirken, diğer yandan
Irak'taki bütün Almanlann ser-
best kalmasını memnuniyetle
karşılıyorlar.
Başbakan Helmut Kohl, Pa-
ris'te Birleşik Almanya'yı yakla-
INGİLTERE
işbirliği ve
barış düzeniAGtK zirvesinin sonuçları, Thatcher'ın
başbakanlık görevinden istifası nedeniyle geri
planda kaldı. Ancak Ingiliz basını, Paris
zirvesinin sonuçlannın, Avrupa'nın gerçek
birleşmesini sağlayabileceğine işaret etti.
EDtP EMİL ÖYMEN
LONDRA — Avrupa Gü-
venlik ve Işbirliği Konferansı'n-
da vanlan antlaşmanın yankı-
lan Ingiltere'de, Avrupa'daki
kadar güçlü olmadı. Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Konferansı
(AGlK) zirvesiyle ilgili olarak
"banş için çalışırken savunma-
dan fedakârük edumemeli" yo-
rumu yapan Margaret Thatc-
ber, dün parti liderliği yarışın-
dan çekilip başbakanlık göre-
vinden istifa edince dikkatler
daha çok iç siyaset üzerine çev-
rildi.
Thatcher, Paris Antlaşması-
nı imzaladıktan sonra carşam-
ba günü Avam Kamarası'na bil-
gi verdi. Bu, Demir Leydi'nin
partisinin yarısının kendisini
desteklemediğini gösterdiği li-
derlik seçiminin birinci turun-
dan sonra Avam Kamarası'nda
ilk konuşması da oldu. Thatc-
her'dan sonra söz alan ana mu-
halefet tşçi Partİ6İ lideri Neil
Kinnock, Başbakan'm AGİK
sürecindeki olumlu ve yapıa ro-
lünü övdü.
Ingiliz kamuoyu, bu konuş-
malardan sonra yeniden iç siya-
set tartışmalanna gömüldü.
Ancak yazılı ve sözlü basında
genel kanı, "Artık Avrupa'da
banş ve karşdıklı aniayışa da-
yalı yeni düzene imza
atılmıştır" şeklindeydi. Avru-
pa'da banş ve güvene karşılık,
dünyanm başka yerlerindeki
bunalunlar Avrupa'yı nasıl et-
küeyecekti? Bu endişe, Ttaan-
dal Times"ın başyazısına yan-
sıyordu: "Paris Konferansı'nın
gerçek amacı, Avrupa'da soğuk
savaşın sona erdiğini saptamak,
Almanya'nın birleşmesi ve şim-
diye kadarki en geniş kapsam-
lı konvansiyonel silah antlaş-
masına imza atmakü. Ancak
dünya banşına son tehdit, Pa-
ris Konferans'nın gerçek nede-
ni üzerine gölge düşürmektedir.
Bu durum, banşın ne kadar
hassas ve kolayca bozulabüecek.
bir denge otduğunu göstennek-
tedir."
Paris Antlaşması, 1975'te
Helsinki'de imzalanan Helsin-
ki Nihai Senedi ile de karşılaş-
tu-ıldı. Senedi imzalayan döne-
min Başbakanı Harold Wil-
son'ı, ana muhalefet lideri Mar-
garet Thatcher, Avam Kamara-
sı'nda çok sert bir dille kına-
mıştı. 15 yıl sonra Thatcher, ev-
velki gün Avam Kamarası'nda
bu nokta kendisine hatırlatıldı-
ğmda, "Helsinki Nihai Senedi
ile Avrupa'daki bolünme kabul
edüiyor. Balkanlar'da, Baltık-
ta, Sovyetler Birliği'nin oldu
bittiye getirdiği durum kabul
ediliyor, buna karşılık Sovyet-
ler yerine getirileceği pek kuş-
kuİH bazı vaatkrde bulunuyor-
du. Helsinki'den uzun yıllar
sonra bile So\>etler Birliği'nde
insanlar sırf insan haklanna
saygı istedikleri için akıl hasta-
nelerinde ve hapiste kaldılar.
Gorbaçov, yönetime gelene ka-
dar Helsinki süreci işlemeye
başlamadı" dedi.
Dış siyaset çevrelerinde
AGlK'in, şimdi Avrupa'da ye-
ni bir "banş kulübü" olup ol-
mayacağı tartışıhyor. AGtK ile
NATO arası üişkiler, Batı Av-
rupa Birliği'nin bu cerçevedeki
olası rolü gibi henüz üzerinde
görüş birliği sağlanmayan bir-
çok tartışma noktası mevcut.
"Financial Times"ın başyazı-
sında da bu noktaya değinildi;
"AGİK, yeni Avrupa'da karşı-
laşdscak bütün sonınlara yanıt
veren;ez. Başarısı; kararlan or-
tak görüş birliği (konsenstis) Ue
almasına bağlı. Bunu ise 34 iil-
ke arasmda sağlamak gayet
güç."
imzalanan belgelerin dışuıda Al-
manya iki konuyla en çok ilgi-
leniyordu. Bunlardan biri. Batı
1
nın Sovyetler Birliği'ne ekono-
mik yardımı; ikincisi ABD Baş-
kanı George Bush'un, Körfez'-
de askeri müdahale için BM ül-
keleri arasmda bir konsensus ya-
ratıp yaratamayacağı idi.
YüNANlSTAN
'Kıbrıs
için umut'
STELYO BERBERAKİS~
ATİNA — Yunanistan hükü-
meti, Paris'te 34 ülkenin imza-
ladığı antlaşmanın gerek Avru-
pa'nın gerekse Yunanistan ve
dünya ülkelerinin geleceği için
"tarihi önem taşıdığını" acıkla-
dı. Doğu ve Batı ülkelerini tek
çatı altına toplayan Avnıpa Gü-
venlik ve İşbirliği Konferansı
AGtK'in bu derece başanlı ol-
masından ötürü Sovyetler Birliği
lideri Mihail Gorbaçov'un oyna-
dığı rolü ammsatan Yunanistan
Başbakanı Konstantin Mitsota-
kis, bu antlaşma ile Yunanistan-
ın da ulusal çıkarlarının güven-
ce altına alındığma inanıyor.
Bu çerçevede Yunanistan bu
kez "Mersin" için herhangi bir
çekince koymadı. Antlaşmanın
son şekliyle "başanlı sonuçlar"
alındığına dikkat çeken Mitso-
takis, "Yunanistan Mersin ko-
nusunda bütün olanaklarını
kullanarak yapabüecegini en ba-
şanlı bir şekilde gercekleştirmiş-
tir. Daha fazlasını zaten bekle-
miyorduk. Alman sonuçtan
memnunuz" değerlendirmesini
yaptı.
Mitsotakis'in, ABD Başkanı
George Busb ile yaptığı görüş-
mesine de başkent Atina'da bü-
yük önem verildi. Mitsotakis-
Bush görüşmesi özellikle Kıbns
sorununun çözümü için gösteri-
len uğraşılarla aynı "paralelde"
tutuldu. Mitsotakis, Bush'un
Atina'yı ziyaret etmesindeki
önemden söz ederken, Kıbns
Rum TV'sine verdiğj özel deme-
cinde, "Bush, Kıbns sorununda
dinamik bir rol oynayacaktır"
şeklinde konuştu. Yine AGİK
çerçevesinde görüştüğü Cum-
hurbaşkanı Turgut Özal'ın
Türk-Yunan diyaloğu için "iyi
niyetli göriindüğünü" yineleyen
Mitsotakis, ancak "AGİK Ant-
laşması'nı imzalayan Türkiye^
den, Kıbns konusunda bir iyi ni-
yet gösterisi yapmasını bekleriz"
dedi. BM Genel Sekreteri Perez
de Cuellar'ın AGtK toplantısı
süresinde yaptığı konuşmasında
Kıbns sorununa değinmiş olma-
sı da Yunanistan hükümeti ve
Kıbrıs Rum lideri Yeorgios Vas-
siliu tarafından "çok tatmin edi-
ci",olarak karşılanmıştı.
Çekoslovakya, Romanya ve Bul-
garistan gibi ülkelerin temsilci-
leri, "Batı'nın Sovyetler tarafın-
dan on yıUardır baskı aJtında tu-
tulan bu ülkeleri ihmal etmeme-
si gerektiğini" vurguladılar. Av-
rupa'da "yeni refah duvarian"
oluşması tehlikesi karşısında
uyanda bulundular.
Paris'te SSCB Başkam Mihail
Gorbaçov'la görüşen Kohl, Sov-
yetler'e acil gıda ve ilaç yardımı
yapılmasına karar verdi.
Kohl'ün dış politika danış-
manlan, "bu kışın So\">etler Bir-
liği'nde savaştan sonra geçecek
en sıkıntılı kış" olduğunu bildi-
riyor.
Kohl'ün seçeceği bir uz-
man heyeti önümüzdeki üç gün
içinde Moskova'ya gidecek ve
"Alman yardımının hangi alan-
larda en efektif biçimde kulla-
nılabileceği" hakkında araştır-
malarda bulunacak. özel Al-
man müteşebbislerinin yaUFim-
lannın Sovyetler'de büyük bü-
rokratik engellerle karşılaşması,
Bonn'un başlıca rahatsızlıklann-
dan biriydi. Gorbaçov'un Paris
1
teki görüşmede, "Her türlü bü-
rokratik engeli kaldırmaya söz
verdiği" de gelen haberler ara-
sında.
DUN\ADA BUGUN
ALİSİRMEN
DYP Bilmecesi
Yarın ve öbür gün Ankara'da toplanacak olan DYP Büyük
Kongresi'nin bu denli dikkatleri çekmesi boşuna değil. Eğer
şu son günlerde hiç umulmadık çevrelerde bile bu olaydan
söz ediliyorsa, bunun nedeni DYP'nin Türkiye'nin içinde bu-
lunduğu siyasal boşluğu doldurma yolunda bir adım atmış
olmasıdır
Her şeyden önce bu adımı atmak gereğinin duyulması bi-
le Süleyman Bey'in dahi artık 'Kurtar bizi baba!' örgütünün
yürümeyeceğini anlamış olduğunu gösteriyor. Gerçekten 12
Eylül'de Bülent Ecevit'in tersine, örgütü ve tabanı ile ilişkile-
rini koparmamış ve onları bir arada sağlam tutmayı başar-
mış olan Süleyman Bey'in Doğru Yol'u, uzun süredir aşıla-
mayan bir tıkanmanın eşiğine çakılıp kalmıştı. Böyle olması
da doğaldı, çünkü DYP özgûn çözümler üretemeyen bir tek
adam partisi haline gelmiş bulunuyordu. Büyük kongre ön-
cesinde ise DYP birçok konuyu kapsayan panelleri ve parti-
ye katılanlann taşıdığı taze kan ile yeniden yapılanma çaba-
sı içinde görünüyor. Partiye son katılmalar, DYP'yi birçok alan-
da kendi felsefesi doğrultusunda güçlendirecek niteliktedir.
Hüsamettin Cindoruk'un, etkin politikaya yeniden dönüp parti
içinde sorumluluk yüklenmesi de birçok çevrede olumlu kar-
şılanacak bir gelişmedir.
Sanınz, DYP içindeki getişmeyi 'yeniler-eskiler' çekişme-
si veya 'gençler-yaşlılar' yanşması olarak ete almak pek doğru
olmayacaktır.
Önemli olan DYP'nin Türkiye'deki siyasal boşluğu doldur-
mada, kendine düşen rolü sağlıklı bir biçimde yerine getire-
cek yapıya kavuşmasıdır.
Gerek DYP'nin kaynağı olan AP gerekse örgütün lideri olan
Süleyman Demirel, siyasal geçmişlerinde iki kez seçim ye-
nilgisiyle iki kez de darbe ile iktidarı yitirmişlerdir. Herhalde
lider de örgüt de bu olaylardan ders çıkarmışlardır.
Türkiye'deki son gelişmeler, cumhuriyet ilkelerinden ödün
vererek bazı güçlerin sırtını sıvazlayıp onları kullanmaya kal-
kınmanın ne denli tehlikeli ve umarsız bir oyun olduğunu,
kullanılmak istenen çevrelerin artık politikayı kendi adlanna
kendi güçleriyle yapmayı yeğiediklerini ortaya koymuş bulu-
nuyor.
Bir yandan bu çevrelerin kazandığı güç, öte yandan ANAP
içindeki çatışmada gıttikçe din kurallarını yaşamın tümüne
egemen kılmak isteyen çevrenin kazançlı çıkması Türkiye1
deki siyasal boşluğun doldurulmasında DYP'ye sağ liberal
bir parti olarak görev yapmak rolünü yüklemeye başlamıştır.
Acaba DYP kongresi bu yeni işlevin bilincine varacak ve
cumhuriyet ilkelerini içine sindiren ve onları korumaya kararlı
bir kadroyu parti yönetimine getirecek ve sonra da bu politi-
kasını tabanına, hiçbir komplekse kapılmadan, korkmadan
anlatabiiecek bir dönemi açabilecek midir?
İşte bütün sorun buradadır.
Gelecek günlerin büyük sorunlarma karşı savaşım vere-
bilmek için DYP'nin atması gereken ilk adım da sanınz bu-
dur.
DYP içinde bu yönde politika üretmeye yatkın güçler yok
değil, ama bu güçlerin varlıklarına karşın DYP, bir bilmece
olarak duruyor karşımızda. Özellikle iki seçim yenilgisi ve iki
darbe yemiş olan Süleyman Bey'in kuşku uyandıran davra-
nışlarından bir türlü vazgeçmediğini görüyoruz. 12 Eylül'den
sonra çoğulculuğun, demokrasinin önemini kavramış görü-
nen, son olaylar üzerine laiklik konusunda da ciddi cıkışlar
yapıyormuş izlenimini veren Süleyman Bey'in arkadaşımız
Cüneyt Arcayürek'in de dünkü yazısında belirttıği gibi ana-
yasa önerisinde Kenan Evren modelinin kimi kurumlarını ay-
nen benimsemesi, ayrıca bir yandan laikliğe bağlılık demeç-
leri yerirken öte yandan Saidi Nursi için gönderdiği telgrafın
içeriği, kendisinin tutumu konusunda kaygı duyanları haklı
çıkaran belirtiler olarak görülüyor.
DYP'nin yeniden yapılanmaya, taze kan ile yeni atılımlara
doğru yönelmesi gerçekten umut-verici bir gelişme. Ama bu
oluşum bile henüz soru işaretlerini ortadan kaldırmış ve
DYP'nin hâlâ bir bilmece olarak karşımızda durmasını en-
gellemiş değildir.
Bakahm kongre hem bu kuruluş hem de siyasal yaşamı-
mız açısından olumlu sayılabilecek bir gelişmenin ilk adım-
larını atmayı başarabilecek mi?
Sümerbank
1
Yeni Faiz
Oranları.
Y ı l l ı k
A- Vadesiz Mevduat
B- Vadeli Mevduat
(Mevduat Sertifîkaları Dahil)
1 Ay Vadeli
3 Ay Vadeli
6 Ay Vadeli
1 Yıl Vadeli
C- Üçer Aylık Ödemeli Mevduat
(Mevduat Sertifîkaları Hariç)
6 Ay Vadeli
1 Yıl Vadeli
D- Bankalararası Mevduat
E- Resmi Kuruluşlar Mevduatı
%10
%41
%52
%56
%62
%52
%52
Serbest
%10
SUMERB
B A N K A C I L I K