23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 13 KASIM1990 I } f« Arizona'da önceki gün çok farklı bir şenlik gün sürecek olan bu şenlik için yüzlerce insan Glendale Ha- vaalanı'na doluştu. Her yıl yapılan geleneksel balon şenliği için bu kez 100 balon sıralandı. Şenlikte sadece klasik biçimli balonlar yer almıyor. Solda arkada göruldüğu gibi, kaktüs biçinündeki balonlar da alana gelenlerin dikkatini çekiyor- du. (Fotoğraf: AFP) Dövîzli askerlik ANKARA (AA) — Askerli- ğini dövizli olarak yapanlar 1980 yıhndan bu yana Türk Silahlı Kuvvetleri'ne 412 milyar 612 mil- yon lira ödemede bulundular. Milli Savunma Bakanlığı'nın kayıtlarına gore 1980-1990 yıllan arasındaki dönemde toplam 104 bin 978 kişi dövizli askerlik yap- mak üzere başvuruda bulundu. Bunlardan 99 bin 65O"sinin sevk- leri yapıldı. Son 4 yılda da top- lam 16 bin 541 yükümlü asker- liğini bedelli yaptı. Türk Silahlı Kuvvetleri, askerliğini dövizle yapanlardan toplam 296 milyon 679 bin 344 dolar ve 182 milyon 638 bin 904 mark karşıhğı 412 milyar 612 milyon lira gelir elde etti. Ynvrıı 4 T V ' ABD'de Missouri'de bir hayva- * J nat bahçesi yetkilileri tüm dik- katlerini Ty'ye çevirmiş durumdalar. Ty, yavru bir çita. Jack- son Hayvanat Bahçesi'nde veterinerkr on yıldan bu yana üzerinde araştırmalannı sürdürdukleri iki çitanın dünyaya ge- len minik yavrusunu yaşatmaya çalışıyorlar. Veteriner Don- na Todd, minik Ty'nin bulunduğu kuvözün başından ayrılmıyor. (Fotoğraf: AFP) \alova'da lahitçürüyor VALOVA (Cnmhuriyet) — Bizans döneminden kaldığı öne sürülen lahit Yalova Lisesi'nin bahçesinde çürümeye terk edil- di. Yaklaşık 50 yıldan beri Ya- Jova'da okulun bahçesinde ka- derine terk edilen ve içi çöpler- le dolu olan lahit, bakımsızlık- tan parçalanarak yosun tutma- ya başladı. OKUI bahçesinde te- zek yığınlanyla yan yana konu- lan mezarın Yalova'da müze bulunmaması nedeniyle bu şe- kilde bırakıldiğı belirtildi. Lise müdürü Abdülaziz Deniz, "Me- zarın uzun yıllardan beri bura- da olduğunu biliyorum. Ortada kalmaması için burada bırak- mışlar. Geçen yıl Istanbul Mü- ze Müdürlüğü'ne mezarın ko- runması için başvurmuştum. Ancak sonuç alamadım" dedi. CHARLES VE DIANA TOKYO'DA — Japon İmparatoru Akihito'nun diin yapılan taç giyme töreni için bu iilkeye davet edilen konuklar arasında tngiltere Prensi Cfaarles ve eşi Lady Diana da bulunuyor. Taç giyme töreninden önce 2. Diinya Savası sırasında ölen Commonvtealtn askerlerinin mczarlarını ziyaret eden Lady Di ve eşi, saygı dunışunda bulundular. (Fotoğraf: Reuter) HABERLERİN DEVAM Ritsos öldü (Baftara/ı 1. Say/ada) . birçok şiiri Türkçeye de çevril- mişti. Bunlardan en önemlileri Özdemir İnce, Herkül Millas, Cevat Çapan ve Hakan Yıimaz tarafından Türkçeye çevrilen "Dikkatli Ariostos", "Boyun Egmeyen Ülke", "Rumluk", "Erotika", "Şiirler", "Umarsız Peneiope". "Taşlar, Yinelenme- ler, Pannaklıklar", "Yaşlı Ka- dınlar ve Deniz", "Helena ve Nöbetçi" ile "Graganda" adlı yapıtlanydı... Ritsos, ayrıoa Nâ- zım Hikmet ve Mayakovski'nin yapıtlannı da Yunancaya çevir- nıişti. Anavatam Yunanistan'da ol- dukça zor yıllar geçiren ünlü şair, 1974 yılında 7 yülık Albay- lar Cuntası'nın çöküşüne kadar sürülmüş, göz hapsine alınmış ve siyasi suçlu olarak birçok kez cezaevine alınmıştı. Yunanis- tan'ın demokrasiye kavuşma- sından sonra ve öncesinde bir- çok uluslararası ödül kazanan Ritsos'a 1977 yılında Sovyetler Birliği, "Lenin" odülünu verdi. 1972 yılında da Nobel ödülü için aday gösterilen Ritsos, "Hâkim olan dengelerin kurbanı" olmuş ve ödülü ala- mamıştı. Ancak aynı yıl Belçi- ka'da "Knok le Zout" büyuk odülünu alan Ritsos, 1975'te Sofya'da "Georgi Dimitrov" ve Fransa'da "Alfred de Vigny" ödüllerini alacaktı... 1976'da halya'da "Anna Taormina" ve "Sereno Bianja"; 1978'de "Montelo" ödüllerinialdığı dö- nemde tngiltere Birmingham Üniversitesi, Ritsos'a "fahri profesörlük" payesini verdi. 1979'da "uluslararası kültür ödülünü" alan Ritsos'a, 1984'te Karl Marx Üniversitesi'nin de fahri profesörlük unvanı veril- di. 1986 yılında BM'nin "Ulus- lararası Barış Ödülii"nü ve Fransız Darphanesi'nin özel ni- şanını kazanan Ritsos'a 1987 yılında Atina'nın "altın madalyası" ve Atina Felsefe Üniversitesi'nin fahri profesör- lük payesi verildi. Ritsos, 1909 yılının 1 mayıs gününde Mora Yanmadası'nda doğdu. Zengin bir ailenin 4. ço- cuğu olan Ritsos'un anne ve babasının adlan Türkçede "özgiirlük" anlamına gelen "FJeftheria" ve "Eleftherios" idi... Ritsos'un bu "şartlar" al- tında doğması ve daha 12 ya- şında yetim kalması hayaîının yönünü değiştirecekti. Ailesinin iflas etmesiyle daha 12 yaşında Atina'ya gelerek çalışmaya baş- layan Ritsos, 1930 yılında "aktörlttk" yapacak; 1934 yılın- da da ilk yapıtlannı Komünist Parti yayın organı 'Rizospas- tis'te yayımlatacaktı... Mark- sizm üzerine çalışmalarını sür- düren Ritsos'un "Piramitler" adlı ilk yapıtı I935'te kitap ha- line getirildi. Daha genç yaşlar- da vereme yakalanan ünlü şa- ir, çeşitli sanatoryumlarda yok- sulluk içinde tedavi gördükten sonra 1942 yılında Yunan ordu- sunun İtalya'ya karşı verdiği ulusal kurtuluş savaşına katı- lacaktı. Savaş yıllarından sonra "aç- lık ve yoksulluğunu" sürdüren şair, Alman işgaline karşı kuru- lan EAM örgütüne katıldı. Da- ha sonra bu örgürün silahlı cep- hesi ELAS'ta yer aian Ritsos, "Komünist Parti üyesi" olarak çeşitli yönetimler tarafından sürgüne gönderildi. 1967 yılın- da Albaylar Cuntası'nın yöne- time el koyduğu dönemde yurt- dışına "kaçmayı" reddetti ve tekrar sürgune gönderildi. Sür- günde olduğu yıllarda bir an bi- le kalemi elinden bırakmayan Ritsos, bu arada antik Yunan trajedilerini derleyerek şiir ha- line getirdi. Cunta yıllannda "göz hapsinde" bulunduğu bir dönemde Batı Almanya'nın Mainz Bilimsel ve Kültür Aka- demisi'nin üyesi ilan edildi. Rit- sos'a verilen bu unvan, cunta yönetimini oldukça zor durum- da bırakmıştı. Ritsos, "yoldaşlan" kadar "karşı cephedeki" insanlar ta- rafından da sevilen ve sayılan bir kişilikıi. Yapıtlannın, düşün ve yazın dünyasında ilgi gördü- ğü kadar bu yapıtların Mikis Tbeodorakis tarafından beste- lenmesi, geniş halk kitlesinin de Ritsos'u tanımasına, sevmesine ve saygı göstermesine neden oldu. Ritsos, geçen yıl Türkiye'de yayımlanan Yeni Düşün dergi- sinde Herkül Millas ile söyleşir- ken, Türk halkına şu rnesajı iletmek istedifini söylemişti: "...Dostluk ve sevgi. Bu güzel şeyler nasıl saglanır? Birbirimi- zi tanıyarak kuşkusuz... Bunn en güzel biçimde verecek olan sanatçılardır... Çünkü sanatçı- lar bir toplumu en güzel biçim- de ortaya çıkarırlar. goslerir- ler... Birbirimizin ozanlannı okumalıyız örnegin... Biz Yu- nanistan'da TürkJeri nasıl tanı- yoruz? Nereden ogrendik? Nâ- zım Hikmel okuyarak. Aynca Yaşar Kemal'in Türkiye'sini bi- liyoruz. Aziz Nesin'in insanla- nnı tanıdık. Böyle tanışacağiz, birbirimizi böyle sevecefiz..." Bayrampaşa Cezaevi Savcısı'na suikast PORTRE (Baftamfı 1. Sayfada) ları bağlanıp, ağzı bantla kapa- tılan sürücüyü bagaja kilitleyen bu kişilerin Ataköy 9. Kısım'da- ki Hâkim lojmanlannda oturan Savcı N. Fikret Aygen'i, evden çıkıştan beri izledikleri anlaşıl- dı. Savcı Aygen'in bulunduğu Nibat Bozkurt'uun kullandığı 34 P 048 plakalı siyah Renault marka otomobil, Bayrampasa Cezaevi'ne doğru seyrederken, E-5 kaıayolunun Menderes'in Anıtmezar'ının bulunduğu UIu- batlı Hasan kavşağında trafiğin tıkanması sonucu durdu. Saldın bu sırada gerçekleştirildi. Belir- tildiğine göre sayılan daha son- ra dörde çıkan saldırganlardan üçü, gasp ettikleri taksiden ine- rek susturucu takıldığı sanılan otomatik bir tabancayla, ma- kam araanın sağ arkasında otu- ran Savcı Aygen'e beş el kurşun sıktılar. Olayın tek görgü tanığı sayı- lan Renault'un şoförü Nihat Bozkurt bir andaki şaşkınlığın- dan sonra hızla olay yerinden uzaklaştığı için saidından yara almadan kurtuldu. Şoforün sal- dırganları tam teşhis edemediği kaydediliyor. Şoförün ifadesine göre Savcı Aygen, aldığı beş kurşun yara- sıyla koltuğa yığılırken, lstanbul Tıp Fakultesi Hastane^i'ne kaJ- dınldı, ancak yolda yaşamını yi- tirdi. Olay yerinden hızla kaçan sal- dırganların kullandığı 34 TER 95 plakalı ticari taksi daha son- ra gûvenlik güçlerince Topkapı Suriçi'nde terkediimiş olarak bulundu. Bagajdaki, otonun sü- rücüsü ise siyasi şubeye götürü- lerek ifadesi alındı. Hastane yetkilileri, evli ve 2 çocuk babası olan Bayrampaşa Cezaevi Savcısı N. Fikret Ay- gen'in vücudunda, kalp, karaci- ğer, karın ve boyun bölgelerin- de olmak üzere 4 kurşun yarası bulunduğunu söylediler. Siyasi Şube Müdürlüğü'ne bağlı ekipler ve bölgedeki gü- venlik güçleri, saldın sonrası Topkapı çevresinde kuşkulu gör- dükleri kişi ve otomobillerde arama yaptılar. Ancak gasp et- tikleri ticari taksıyle kaçan sa- nıkların izine rastlamlmadı. Öte yandan saldırının ardın- dan gazetemizi arayan bir kişi, "Bayrampaşa Cezaevi'nde dev- rimci tutsaklara işkence yapma- yı görev bilen fasist \i>azi Fik- ret Aygen, Devrimci-hol/Silan- lı Devrim Büiikkri tarafından cezalandınldı" dedi. Ocak ayından bu yana fstan- bul'da meydana gelen "siyasi cinayet" sayısı 14'ü buldu. Çe- şitli sağ ve sol örgütlerce üstle- nilen olayların sanıklan yakala- namadı. Saldırganların, kent içinde çok sıkı şekilde arandığını belir- ten Emniyet Müdürlüğü yetki- lileri, Savcı Aygen'e çok yakın- dan ateş edildiğinin belirlendi- ğini söylediler. Niyazi Fikret Aygen'in silahlı saldınya uğradığını öğrenen ai- lesi, olaydan sonra İstanbul Tip Fakultesi Hastanesi'ne geldi. Aygen'in eşi Yüksel, avukat oğ- lu Enis ve kızı Gülden'in acil ser- vis önünde sinir krizleri geçir- dikleri gözlendi. Olayı soruşturan Jstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Birol Kızıltan, saldı- nnın yapıldığı Anıtmezar önün- de ve otomobilde incelemelerde bulundu. Olay yerinde inceleme yapan güvenlik gorevlileri, 9 mm çap- h 3 adet boş kovan buldular. Ta- bancanın daha önce herhangi bir olayda kullanıbp kuUarulma- dığmın araştırıldığı öğrenildi. Bayrampaşa Cezaevi Savcısı Aygen'in lOŞubat 1990günü Lu görevine atandığı, her gün aynı güzergâhı izleyerek görevine git- tiği ve koruma isteminde bulun- madığı belirtildi. Ba>Tampaşa Cezaevi Savcısı- nın öldürülmesiyle ilgili olarak dün, Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican ile tçişjeri Baka- nı Abdülkadir Aksu İstanbul'a geldi. Aksu ve Bilican havaala- nından Aygen'in Ataköy 9. kı- sım B-24 bloktaki evine giderek ailesini ziyaret ettiler. Aygen'in ailesine başsağlığı dileyen tçiş- leri Bakam Aksu daha sonra emniyet müdürlüğüne gitti ve soruşturma hakkında bilgi aldı. Savcı Aygen'in cenazesi bu- günsaat 12.00'deSultanahmet'- teki Adliye Sarayı'nın önüne ge- tirilecek. Aygen'in cenazesi bu- radaki törenden sonra Ataköy Camii'nde kılmacak ikindi na- mazından sonra Yedikule Me- zarlığı'nda toprağa verilecek. SAVCININ OTOMOBtLt — Aygen, Bayrampaşa Cezaoi'ne giderken trafik tıkanması sonucu duran otomobili içinde vuruldu. (Fotoğraf: Suat Kozluklu) SUİKASTA TEPKİLER Iııönü: Çılgınlık terk edikîn lstanbul Haber Servisi — Yaklaşık 1 yıldır Bayrampaşa ICapalı Cezaevi'nin savcıliğını yürüten Niyazi Fikret Aygen'in silahlı saldın sonucu öldümlme- si, Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Başbakan Yıldınm Akbu- lut, İçişlen Bakam Abdülkadir Aksu, Adalet Bakam Oltan Sungurlu, SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, DYP Genel Baş- kanı Siüeyman DemireJ, RP Ge- Altan Öymen'in yönettiği oturumda 'Basının Haber Verme Yükümlülüğü' (solda), Okay Gönensin'in yönettiği oturumda da 'Basın Konseyi'nin işlevi ve gönüllü özdenetim uygulamasının sonuçlan' tartışıldı. (Fotoğraf: Nilgun Toptaş) KONRAD ADENAUER VAKFI, 7. TÜRK-ALMAN GAZETECİLER SEMİNERİ Daha özgür, daha saygın bir basınPera Palas Oteli'nde dün başlayan "İki Demokratik Ülke, Türkiye ve Almanya'da Basın Özgürlüğü" Semineri bugün sona erecek. tstanbul Haber Servisi — Konrad Adenauer Vakfı'nın düzenlediği, "İki Demokratik Ülke, Türkiye ve Almanya'da Basın Özgürlüğü Sorunlan" ko- nulu 7. Turk-Alman Gazeteci- ler Semineri başladı. Pera Palas Oteli'nde dün sa- at 9.30'da başlayan seminerin açıuşına Konrad Adenauer Vak- fı Türkiye temsilcisi Gunter Lochner, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nezih Demirkent, İ.Ü. Basın Yaym Yüksek Okulu Mü- dürü Tayfun Akgüner ile Dev- Nüfus cüzdanımı, Orko üyelik kartımı, 1.7 Kİlyarhk müteahhitlik karnemi kaybettim. Geçersizdir. ÜMİT YURTSEVEN Yurt kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür. UFUK ALPŞAHİN let Bakam Mehmet Yazar'ı tem- silen Basın Yaym ve Enformas- yon Genel Müdür Yardımcısı Kaya Dorsan katıldı. "Anayasal hak" olarak basın özgürlüğü ve yasal çerçevesi ko- nulu ilk oturumu Nezih Demir- kent yönetti. Konuşmacı olarak da gazeteci Uwe Splinder katıl- dı. Rahatsızlığı nedeniyle gele- meyen Prof. Dr. Çetin Özek'in bildirisi Demirkent tarafından okundu. Uwe Splinder konuş- masmda şunları söyledi: "Özgür basın şu anlama ge- lir: Her şeyden önce sansur ke- sinlikle olmamalıdır. Yayımla- nacak haberler izne tabi olduğu sürece özgürlükçü bir devletten söz edilemez. Basın ozgürlüğü- nün sınınnı ise kişisel onur hak- kı oluşturur." Altan Öymen'in yönettiği ikinci oturumda ise "Basının Haber Verme Yükümlülüğü", tartışıldı. Oturumun konuşma- cılanndan gazetemiz yazarı, Uğur Mumcu, görüşlerini, "Okuyucunun haber isteme bakkı ile basının haber verme yükümlülüğü çeşitli biçimlerde sınırlanıyor. Bu hak ile yüküm- lülük çeşitli sorumluluklar do- ğuruyor. Her özgiirlük gibi ba- sın özgürlüğü de bu özgürtüğün bilinçle kullanılmasıyla anlam, değer ve isleriik kazanıyor" şek- linde dile getirdi. Mumcu, dü- şünce yasaklarından annmış çağdaş bir anayasanın gereklili- ğini de vurgulayarak aksi halde Türkiye'de ikinci sınıf bir de- mokrasi olacağını söyledi. Yazı lşleri Mudürümüz Okay Gönensin'in yönettiği üçüncü oturumun konusu ise "Basın Konseyi'nin işlevi ve gönüllü öz- denetim uygulamasının sonuçia- n"ydı. Konuşmacı olarak katı- lan Basın Konseyi Başkanı Ok- tay Ekşi, Basın Konseyi'nin iş- levinin "Daha özgür, daha say- gın bir basın için çalışmak" şek- linde ifade edilebileceğini belir- terek "Basın Konseyi'nin karar- lan hiçbir zaman 'ceza' şekline dönüşmemeli ve öyle algtlanma- malıdır. Bu kararlar belirii bir konuda ifade edilmiş bir göriiş düzeyinde kalmalı ve bu değer- lendirmeyi kamuoyunun öğren- mesi yeterli sayılmalıdır. Sözle- rimi bitirirken belirteyim ki iıa- len basın konseylerinin ortak bir çozüm bulamadığı en önemli sorun budur" dedi. Basın Konseyi ve basının ken- dini denetimi konusunda bir di- zi öneri sunan Prof. Dr. Hüse- >in Hatemi ise "Basın özgürlü- ğünun amacından saptınlma- ması için, kunıluş özgürlüğü sı- nııianmamış olan, ancak ana amacı da kazanç sağlamak ol- raayan özel bir tüzel kişilik tü- rii, basın kuruluşları için de düzenlenmelidir" diye konuştu. Alman Basın Konseyi üyesi Manfred Protze de Almanya'- da basının devlet sansürüne ta- bi olmadığını bildirerek "Ken- di kendini denetim, basını baş- kalannın koyacağı sınırlayıcı yasalardan ve kurallardan ko- rur. Kendi kendini denetim, 'devlet ne kadar az olursa, ken- di sorumluluğunu taşıyan öz- gürlük o kadar çoğalır' ilkesine de uyar" dedi. Türk ve Alman gazeteciler arasındaki işbirliğini arttırmak amacıyla düzenlenen seminer bugün sona erecek. nel Başkanı Necmettin Erbakan ve çeşitli demokratik kuruluşlar tarafından kınandı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Aygen'in eşine bir başsağlığı mesajı gönderdi. Cumhurbaşkanı özal'ın me- sajı şöyle: "Değerli eşiniz Bayrampaşa Cezaevi Savası Niyazi Fikret Aygen'in bugün uğradığı rnen- fur bir saldın sonucunda haya- tını kaybettiğini derin bir tees- sürle öğrendim. Devletiraize değerli hizmetler veren Niyazi Fikret Aygen'e karşı girişUen bu saldınyı nefret- le karşıladım. Elim kay bınız sebebiyle size, çocuklarınıza ve yakınlarınıza içten taziyeüerimi bildirir, mer- huma Tann'dan rahmet dile- rim." Başbakan Yıldınm Akbulut da Aygen'in silahlı saldın sonu- cu hayatını kaybetmesi dolayı- sıyla yayımladığı mesajında, Aygen'in öldürülmesinden do- layı derin bir üzüntü duyduğu- nu belirtti. Içişleri Bakam Abdülkadir Aksu, soruşturmanın çok yön- lü olarak sürdürüldüğünü belir- terek "Terorizmin, Türk adale- tini görevini yapmaktan alıkoy- masının mümkun olmadığı yo- lundaki inancım tamdır. Adalet camiamıza ve onun güzide tem- silcisine yönelik bu çirkin saldı- nyı şiddet ve nefretle kınıyorum" dedi. Adalet Bakam Oltan Sungur- lu da mesajında şunları kaydet- ti: "Vazifesi başına giderken menfur bir suikast sonucu şehit edilen İstanbul Cumhuriyet Savcımız Niyazi Fikrel Aygen'e ranndan rahmet, kederii ailesi- ne ve meslektaşlanmıza başsağ- lığı döeyerek derin acılannı pay- laşıyor ve gözü dönrnüş sapık eylemcilerin bugüne kadar oldu- ğu gibi, bundan sonra da ada- let mensuplarını asla yıldırama- yacaklarına ve en kısa zaman- da yakalanarak adalete teslim edileceklerine inanıyorum." SHP Genel Başkanı Erdal İnönü yayımladığı bir mesajla saldınyı kınadı. İnönü şöyle dedi: "Hangi maksatla yapılmakfa olursa olsun, bu cinayetleri iş- leyenler bir an önce adalete tes- lim edilmelidir. Hâlâ terörden bir şey uman insanlar da kendi- lerini felakete götürecek bu çıl- gınlıklan artık terk etmelidir." DYP Genel Başkanı Süley- man Demirel, saldınyı nefretle kınadığını bildirdi. Demirel, "Aygen'in menfur bir saldın sonucu hayatını yitirmiş olma- sını üzüntü ile öğrendim. Ay- gen'in çalışma arkadaşlan ve yakınlanna en derin taziyetleri- mi sunuyorum" dedi. DYP Genel Başkan Yardım- cısı Esat Kıraüıoğlu da Bayram- paşa Cezaevi Savcısı N. Fikret Aygen'in ölümü nedeniyle terö- rü kınarken "Memleket, yavaş yavaş Teksas'a dönüyor. Silahı- nı erken çeken kazanıyor. ANAP'ın terör bakımından övündüğü Türkiye'de her gün, stranın kime geleceği endişesi yaşanıyor" diye konuştu. Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan da Aygen'- in uğradığı silahlı saldın sonu- cu öldürülmesini kınadı. Barolann tepkisi İstanbul Barosu Başkanı Tur- gut Kazan ise yazılı açıklama- sında, "Hükümeli, boş sözJeri bir yana bırakıp ciddi olmaya, şiddet eylemlerini durdurmaya ve failleri yakalamaya çağınyo- ruz" dedi. Ankara Barosu Başkanı Öz- demir Özok, Bayrampasa Ceza- evi Savcısı Niyazi Fikret Ay- gen'in öldürülmesini nefretle kı- nadığını bildirdi. Özok, teröriin her türlüsüne karşı olduklarını belirterek "saldırganlar kim olursa olsun, eylemi ne adına yapmış olurlarsa olsunlar bu olayı nefretle kınıyoruz, hedef olarak bir hukukçunun alınma- sını da aynca üzüntüyle karşılı- yoruz. Biz sorunlann uzlaşmay- la diyaloglarla çözumunden ya- nayız. Terörün her türiüsünü la- netlerken saldırganlann yakala- narak adalet önune çıkarıimala- nnı istiyoruz" diye konuştu. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Cengiz Kostakoğlu, "Eğer sal- dın kişisel ise söyleyecek bir şey yok. Ancak saldın teröristlerin işiyse, terör adliyeye kadar uzanmışsa dunım vahimdir" dedi. NİYAZİ FİKRET AYGEN 30 yıllık savcıydıNiyazi Fikret Aygen 1931 dilekçeleri verdiler. yılında Giresun'da doğdu. Ağustos ayı içinde Hukuk fakültesini koğuşlarda arama yapılması bitirdikten sonra yaklaşık 30 sırasında tutuklulara dayak yıl çeşitli il ve ilçelerde savcılık yaptı. 1978'den 1988 yılına kadar Çatalca'da görev yapan Aygen, oradan İstanbul Adliyesi'nde infaz savcılığına getirildi. Bayrampaşa Cezaevi'nde geçen yıl çok sayıda firar olayımn gerçekleşmesi üzerine, 10 Şubat 1990 tarihinde Muzaffer İnan'ın yerine cezaevi savcısı oldu. Savcı Aygen, Bayrampaşa'ya atandıktan sonra, uygulamalarıyla çeşitli sol grupların hedefi haline geldi. atılması ve 24 kişinin çeşitli yerlerinden yaralanması olayı nedeniyle cezaevindeki 200 tutuklunun imzasıyla Niyazi Fikret Aygen ve Ali Kurt savcılığa şikâyet edilmişti. Bu arada, 24 ağustos günü yapılan Devrimci-Sol ana davası duruşmasında sanıklar, cezaevinde yapılan operasyonlardan Savcı Aygen'i de sorumlu tutmuşlar, "Sonımlulan uyarıyoruz. Haklanmıza, siyasi kimliğimize, insanlık onurumuza yonelen saldınlann sonımlulan da Bayrampaşa'daki tutuklu ve her işkenceci gibi, ber hükümlüler birçok kez İstanbul ve Eyüp Cumhuriyet Savcılığı'na "göriiş sırasında dayak atılması, ziyaretçilerin dövülmesi ve açık görüş yaptınlmaması" gibi gerekçelerle şikâyet insanlık düşmanı gibi cezalandınlacaktır'' demişlerdi. Evli olan Niyazi Fikret Aygen"in, avukat Enis Aygen ve elektrik mühendisi Gülden Aygen adlı iki çocuğu bulunuyor. Üniversiteler tedirgîn (Baştarafı I. Sayfada) Uyar da Sağlık Bakam Halil Şıvgın'm yarutlaması istemiyle TBMM Başkanhğı'na dün bir yazıh soru önergesi vererek, tıp fakültelerindeki laikliğe aykırı tutum ve davranışları gündeme getirdi. Uyar, Bakan Şıvgın'a "Freud'un felsefesini sapıklık olarak niteleten ve bu nedenle derslere girmeyen, günah olur diye kadavra dersine katılma- yan, 14 yaşından büyük karşı dnsten hastalan muayene etme- yen öğrencilerin diplomalannı imzalayacak mısınız" sorusunu yöneltti. Hacettepe Üniversitesi Mer- kez Kampusu'nda Tıp Fakulte- si, Ev Ekonomisi Yüksek Oku- lu, Fizik Tedavi ve Rehabilitas- yon Yüksek Okulu, Hemşirelik Yüksek Okulu, Sağlık Teknolo- jisi Yüksek Okulu, Beslenme ve Diyabet Bölümü'nde öğretim üyeleri derslere girme- diler. Sabah ilk dersler için okul- lara gelen az sayıda öğrenci de diğer arkadaşlan ve öğretim üyelerinin derslere girmedikleri- ni görünce okullardan aynldılar. Bu kampusta sadece Tıp Fakül- tesi hazırhk sınıflarında ders ya- pıldı. Öğretim Üyeleri Derneği Öğretim Üyeleri Derneği Baş- kanı Prof. Dr. Yakup Kepenek ise Cumhuriyet'e yaptığı açıkla- mada, "öğretim üyelerinin tür- bana karşı derslere girmeme ey- lemlerinin yetkililerce ve kamu- oyunca yanlış değerlendirilmemesini" istedi. Kepenek, "Hiçbir öğretim üye- sinin giyim özgürlüğüne karşı çıkmasının söz konusu olamayacağına" işaret ederek şunları söyledi: "Ancak, giyim özgürlüğü gö- rüntüsü ile üniversitelerin bir si- yasi çatışma, şiddet ve baskı or- tamına sûriıklenmelerini önle- mek ve özgur, bilimsel çalışma ortamını sağlamak da öğretim üyesinin en temel ve vazgeçilmez görevidir. Öğretim üyelerinin üniversitelerin varlık nedenleri- ni yok edici girişimlere karşı çık- mak en dogal haklandır." DTCFMe Türban takan öğrencileri derslere sokmayan öğretim üye- leri için soruşturmalar açılan AÜDTCF'nin Dekanı Prof. Dr. Rüçhan Ank, fakülte öğretim uyelerine dün gönderdiği bir ya- zı ile Anıtkabir ziyaretlerini du- yurdu. Ank vaasında, "2547 sa- yılı Yüksek Oğretim Kanunu'na eklenen Ek 17. maddenin uygu- lanması sonucunda, üniversite- mizde tırmanışa geçen kaygı ve- rici durumlar karşısında, Ata- türk ilkelerine bağlılığımızı ve inancımızı dile getirmek üzere, 13 Kasım 1990 Salı günü saat 11.30'da Anıtkabir e çelenk ko- nulacak ve saygı duruşunda bulunulacaktır" dedi. öte yandan DTCF öğretim üyelerinden ve Atatürkçü Dü- şünce Derneği Başkam Prof. Dr, Nejat Kaymaz, fakülte dekanlı- ğının düzenlediği Anıtkabir zi- yaretine katıimayacağını açıkla- dı. Kaymaz, "Fakültelerde tür- ban konusunda açık bir tavır alamayan ve öğrencileıie öğre- tim üyelerini karşı karşıya bıra- kan yöneticiler, Atatürk'e gidip hangi yüzle ona baglılıklannı bildirecekler" sorusunu yönelt- ti. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nden 75 öğ- retim elemanı da dün yaptıkla- n yazıh açıklamada, laik efiiti- me, demokrasi ve özerk üniver- site anlayışına ters düşen uygu- lamaJan kınamak üzere yann derslere girmeyceklerini bildirdi- ler. Hacettepe Üniversitesi Rektö- rü Prof. Dr. Yüksel Bozer, "Derslere girmemeyi uygun bulmuyonım" dedi. Boykotun hukuka aykın olduğunu savu- nan Bozer, "Bunu beklemiyor- dum. Yolu seçerken güzel, ornek ve iyi bir yol seçilmeli. Hocala- rın görüşleri toplum için önem- lidir. Derse girmemeyi uygun bulmuyorum. Kötü örnek olunuyor" diye konuştu. Hacettepe Üniversitesi De- kanlığı yetkilileri, derse girme- yen öğretim üyeleri için disiplin soruşturması açılıp açılmaması konusunda ise rektörlükten ta- ümat bekJeyeceklerini söylediler. Bu arada Hacettepe Üniver- sitesi'nde laikliğe karşı gelişen tutum ve davranışlara dikkat çekmek amaayla, "Kamuoyuna Duyunı" başlıklı bir uyan yazısı da imzaya açıldı. HÜ Beytepe Kampusu'nda dün imzaya açı-, lan yazıda, laikliğe aykın anla- yışın uygulama alanı olarak özellikle üniversitelerin seçildi- ğine işaret edildi. Üniversite ça- lışanları tarafından imzaya açı- lan yazıda şöyle denildi: "Türkiye'nin çağdaş bir dün- yada yerini almasında en önemli unsur olan ve Atatürk Ukeleri- nin içinde ozel bir yeri bulunan laikliğe karşı tutum ve davranış- ların giderek yaygınlaşmasını, Hacettepe Üniversitesi'nin tüm mensuplan olarak üzüntü ve en- dişeyle izliyoruz. Laikliğe aykı- n anlayışın uygulama alanı ola- rak, özellikle üniversitelerin se- çildiğine, kamuoyunun dikkati- ni çekiyor, Atatürk ilke ve inkı- laplannın her zamanki gibi güç- lü birer savunucusu olduğumu- zu yüce Türk milletine duyur- mayı görev biliyoruz." Sosyalist Parti (SP) Genel Başkanı Ferit Dsever, Türkiye^ nin dinci ve şeriatçı bir yükseli- şe tamk olduğunu belirterek, öğ- retim üyelerinin derslere girme- yerek bu durumu protesto etme- ye yönelik eylemlerinin hakh ve yerinde bir uyan olduğunu bil- dirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle