Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 13 KASIM1990
I } f«
Arizona'da önceki gün
çok farklı bir şenlik
gün sürecek olan bu şenlik için yüzlerce insan Glendale Ha-
vaalanı'na doluştu. Her yıl yapılan geleneksel balon şenliği
için bu kez 100 balon sıralandı. Şenlikte sadece klasik biçimli
balonlar yer almıyor. Solda arkada göruldüğu gibi, kaktüs
biçinündeki balonlar da alana gelenlerin dikkatini çekiyor-
du. (Fotoğraf: AFP)
Dövîzli
askerlik
ANKARA (AA) — Askerli-
ğini dövizli olarak yapanlar 1980
yıhndan bu yana Türk Silahlı
Kuvvetleri'ne 412 milyar 612 mil-
yon lira ödemede bulundular.
Milli Savunma Bakanlığı'nın
kayıtlarına gore 1980-1990 yıllan
arasındaki dönemde toplam 104
bin 978 kişi dövizli askerlik yap-
mak üzere başvuruda bulundu.
Bunlardan 99 bin 65O"sinin sevk-
leri yapıldı. Son 4 yılda da top-
lam 16 bin 541 yükümlü asker-
liğini bedelli yaptı. Türk Silahlı
Kuvvetleri, askerliğini dövizle
yapanlardan toplam 296 milyon
679 bin 344 dolar ve 182 milyon
638 bin 904 mark karşıhğı 412
milyar 612 milyon lira gelir elde
etti.
Ynvrıı
4
T V ' ABD'de Missouri'de bir hayva-
* J nat bahçesi yetkilileri tüm dik-
katlerini Ty'ye çevirmiş durumdalar. Ty, yavru bir çita. Jack-
son Hayvanat Bahçesi'nde veterinerkr on yıldan bu yana
üzerinde araştırmalannı sürdürdukleri iki çitanın dünyaya ge-
len minik yavrusunu yaşatmaya çalışıyorlar. Veteriner Don-
na Todd, minik Ty'nin bulunduğu kuvözün başından
ayrılmıyor. (Fotoğraf: AFP)
\alova'da
lahitçürüyor
VALOVA (Cnmhuriyet) —
Bizans döneminden kaldığı öne
sürülen lahit Yalova Lisesi'nin
bahçesinde çürümeye terk edil-
di. Yaklaşık 50 yıldan beri Ya-
Jova'da okulun bahçesinde ka-
derine terk edilen ve içi çöpler-
le dolu olan lahit, bakımsızlık-
tan parçalanarak yosun tutma-
ya başladı. OKUI bahçesinde te-
zek yığınlanyla yan yana konu-
lan mezarın Yalova'da müze
bulunmaması nedeniyle bu şe-
kilde bırakıldiğı belirtildi. Lise
müdürü Abdülaziz Deniz, "Me-
zarın uzun yıllardan beri bura-
da olduğunu biliyorum. Ortada
kalmaması için burada bırak-
mışlar. Geçen yıl Istanbul Mü-
ze Müdürlüğü'ne mezarın ko-
runması için başvurmuştum.
Ancak sonuç alamadım" dedi.
CHARLES
VE DIANA
TOKYO'DA —
Japon
İmparatoru
Akihito'nun diin
yapılan taç giyme
töreni için bu
iilkeye davet
edilen konuklar
arasında tngiltere
Prensi Cfaarles ve
eşi Lady Diana
da bulunuyor.
Taç giyme
töreninden önce
2. Diinya Savası
sırasında ölen
Commonvtealtn
askerlerinin
mczarlarını
ziyaret eden Lady
Di ve eşi, saygı
dunışunda
bulundular.
(Fotoğraf: Reuter)
HABERLERİN DEVAM
Ritsos öldü
(Baftara/ı 1. Say/ada) .
birçok şiiri Türkçeye de çevril-
mişti. Bunlardan en önemlileri
Özdemir İnce, Herkül Millas,
Cevat Çapan ve Hakan Yıimaz
tarafından Türkçeye çevrilen
"Dikkatli Ariostos", "Boyun
Egmeyen Ülke", "Rumluk",
"Erotika", "Şiirler", "Umarsız
Peneiope". "Taşlar, Yinelenme-
ler, Pannaklıklar", "Yaşlı Ka-
dınlar ve Deniz", "Helena ve
Nöbetçi" ile "Graganda" adlı
yapıtlanydı... Ritsos, ayrıoa Nâ-
zım Hikmet ve Mayakovski'nin
yapıtlannı da Yunancaya çevir-
nıişti.
Anavatam Yunanistan'da ol-
dukça zor yıllar geçiren ünlü
şair, 1974 yılında 7 yülık Albay-
lar Cuntası'nın çöküşüne kadar
sürülmüş, göz hapsine alınmış
ve siyasi suçlu olarak birçok kez
cezaevine alınmıştı. Yunanis-
tan'ın demokrasiye kavuşma-
sından sonra ve öncesinde bir-
çok uluslararası ödül kazanan
Ritsos'a 1977 yılında Sovyetler
Birliği, "Lenin" odülünu verdi.
1972 yılında da Nobel ödülü
için aday gösterilen Ritsos,
"Hâkim olan dengelerin
kurbanı" olmuş ve ödülü ala-
mamıştı. Ancak aynı yıl Belçi-
ka'da "Knok le Zout" büyuk
odülünu alan Ritsos, 1975'te
Sofya'da "Georgi Dimitrov" ve
Fransa'da "Alfred de Vigny"
ödüllerini alacaktı... 1976'da
halya'da "Anna Taormina" ve
"Sereno Bianja"; 1978'de
"Montelo" ödüllerinialdığı dö-
nemde tngiltere Birmingham
Üniversitesi, Ritsos'a "fahri
profesörlük" payesini verdi.
1979'da "uluslararası kültür
ödülünü" alan Ritsos'a, 1984'te
Karl Marx Üniversitesi'nin de
fahri profesörlük unvanı veril-
di. 1986 yılında BM'nin "Ulus-
lararası Barış Ödülii"nü ve
Fransız Darphanesi'nin özel ni-
şanını kazanan Ritsos'a 1987
yılında Atina'nın "altın
madalyası" ve Atina Felsefe
Üniversitesi'nin fahri profesör-
lük payesi verildi.
Ritsos, 1909 yılının 1 mayıs
gününde Mora Yanmadası'nda
doğdu. Zengin bir ailenin 4. ço-
cuğu olan Ritsos'un anne ve
babasının adlan Türkçede
"özgiirlük" anlamına gelen
"FJeftheria" ve "Eleftherios"
idi... Ritsos'un bu "şartlar" al-
tında doğması ve daha 12 ya-
şında yetim kalması hayaîının
yönünü değiştirecekti. Ailesinin
iflas etmesiyle daha 12 yaşında
Atina'ya gelerek çalışmaya baş-
layan Ritsos, 1930 yılında
"aktörlttk" yapacak; 1934 yılın-
da da ilk yapıtlannı Komünist
Parti yayın organı 'Rizospas-
tis'te yayımlatacaktı... Mark-
sizm üzerine çalışmalarını sür-
düren Ritsos'un "Piramitler"
adlı ilk yapıtı I935'te kitap ha-
line getirildi. Daha genç yaşlar-
da vereme yakalanan ünlü şa-
ir, çeşitli sanatoryumlarda yok-
sulluk içinde tedavi gördükten
sonra 1942 yılında Yunan ordu-
sunun İtalya'ya karşı verdiği
ulusal kurtuluş savaşına katı-
lacaktı.
Savaş yıllarından sonra "aç-
lık ve yoksulluğunu" sürdüren
şair, Alman işgaline karşı kuru-
lan EAM örgütüne katıldı. Da-
ha sonra bu örgürün silahlı cep-
hesi ELAS'ta yer aian Ritsos,
"Komünist Parti üyesi" olarak
çeşitli yönetimler tarafından
sürgüne gönderildi. 1967 yılın-
da Albaylar Cuntası'nın yöne-
time el koyduğu dönemde yurt-
dışına "kaçmayı" reddetti ve
tekrar sürgune gönderildi. Sür-
günde olduğu yıllarda bir an bi-
le kalemi elinden bırakmayan
Ritsos, bu arada antik Yunan
trajedilerini derleyerek şiir ha-
line getirdi. Cunta yıllannda
"göz hapsinde" bulunduğu bir
dönemde Batı Almanya'nın
Mainz Bilimsel ve Kültür Aka-
demisi'nin üyesi ilan edildi. Rit-
sos'a verilen bu unvan, cunta
yönetimini oldukça zor durum-
da bırakmıştı.
Ritsos, "yoldaşlan" kadar
"karşı cephedeki" insanlar ta-
rafından da sevilen ve sayılan
bir kişilikıi. Yapıtlannın, düşün
ve yazın dünyasında ilgi gördü-
ğü kadar bu yapıtların Mikis
Tbeodorakis tarafından beste-
lenmesi, geniş halk kitlesinin de
Ritsos'u tanımasına, sevmesine
ve saygı göstermesine neden
oldu.
Ritsos, geçen yıl Türkiye'de
yayımlanan Yeni Düşün dergi-
sinde Herkül Millas ile söyleşir-
ken, Türk halkına şu rnesajı
iletmek istedifini söylemişti:
"...Dostluk ve sevgi. Bu güzel
şeyler nasıl saglanır? Birbirimi-
zi tanıyarak kuşkusuz... Bunn
en güzel biçimde verecek olan
sanatçılardır... Çünkü sanatçı-
lar bir toplumu en güzel biçim-
de ortaya çıkarırlar. goslerir-
ler... Birbirimizin ozanlannı
okumalıyız örnegin... Biz Yu-
nanistan'da TürkJeri nasıl tanı-
yoruz? Nereden ogrendik? Nâ-
zım Hikmel okuyarak. Aynca
Yaşar Kemal'in Türkiye'sini bi-
liyoruz. Aziz Nesin'in insanla-
nnı tanıdık. Böyle tanışacağiz,
birbirimizi böyle sevecefiz..."
Bayrampaşa Cezaevi Savcısı'na suikast
PORTRE
(Baftamfı 1. Sayfada)
ları bağlanıp, ağzı bantla kapa-
tılan sürücüyü bagaja kilitleyen
bu kişilerin Ataköy 9. Kısım'da-
ki Hâkim lojmanlannda oturan
Savcı N. Fikret Aygen'i, evden
çıkıştan beri izledikleri anlaşıl-
dı. Savcı Aygen'in bulunduğu
Nibat Bozkurt'uun kullandığı
34 P 048 plakalı siyah Renault
marka otomobil, Bayrampasa
Cezaevi'ne doğru seyrederken,
E-5 kaıayolunun Menderes'in
Anıtmezar'ının bulunduğu UIu-
batlı Hasan kavşağında trafiğin
tıkanması sonucu durdu. Saldın
bu sırada gerçekleştirildi. Belir-
tildiğine göre sayılan daha son-
ra dörde çıkan saldırganlardan
üçü, gasp ettikleri taksiden ine-
rek susturucu takıldığı sanılan
otomatik bir tabancayla, ma-
kam araanın sağ arkasında otu-
ran Savcı Aygen'e beş el kurşun
sıktılar.
Olayın tek görgü tanığı sayı-
lan Renault'un şoförü Nihat
Bozkurt bir andaki şaşkınlığın-
dan sonra hızla olay yerinden
uzaklaştığı için saidından yara
almadan kurtuldu. Şoforün sal-
dırganları tam teşhis edemediği
kaydediliyor.
Şoförün ifadesine göre Savcı
Aygen, aldığı beş kurşun yara-
sıyla koltuğa yığılırken, lstanbul
Tıp Fakultesi Hastane^i'ne kaJ-
dınldı, ancak yolda yaşamını yi-
tirdi.
Olay yerinden hızla kaçan sal-
dırganların kullandığı 34 TER
95 plakalı ticari taksi daha son-
ra gûvenlik güçlerince Topkapı
Suriçi'nde terkediimiş olarak
bulundu. Bagajdaki, otonun sü-
rücüsü ise siyasi şubeye götürü-
lerek ifadesi alındı.
Hastane yetkilileri, evli ve 2
çocuk babası olan Bayrampaşa
Cezaevi Savcısı N. Fikret Ay-
gen'in vücudunda, kalp, karaci-
ğer, karın ve boyun bölgelerin-
de olmak üzere 4 kurşun yarası
bulunduğunu söylediler.
Siyasi Şube Müdürlüğü'ne
bağlı ekipler ve bölgedeki gü-
venlik güçleri, saldın sonrası
Topkapı çevresinde kuşkulu gör-
dükleri kişi ve otomobillerde
arama yaptılar. Ancak gasp et-
tikleri ticari taksıyle kaçan sa-
nıkların izine rastlamlmadı.
Öte yandan saldırının ardın-
dan gazetemizi arayan bir kişi,
"Bayrampaşa Cezaevi'nde dev-
rimci tutsaklara işkence yapma-
yı görev bilen fasist \i>azi Fik-
ret Aygen, Devrimci-hol/Silan-
lı Devrim Büiikkri tarafından
cezalandınldı" dedi.
Ocak ayından bu yana fstan-
bul'da meydana gelen "siyasi
cinayet" sayısı 14'ü buldu. Çe-
şitli sağ ve sol örgütlerce üstle-
nilen olayların sanıklan yakala-
namadı.
Saldırganların, kent içinde
çok sıkı şekilde arandığını belir-
ten Emniyet Müdürlüğü yetki-
lileri, Savcı Aygen'e çok yakın-
dan ateş edildiğinin belirlendi-
ğini söylediler.
Niyazi Fikret Aygen'in silahlı
saldınya uğradığını öğrenen ai-
lesi, olaydan sonra İstanbul Tip
Fakultesi Hastanesi'ne geldi.
Aygen'in eşi Yüksel, avukat oğ-
lu Enis ve kızı Gülden'in acil ser-
vis önünde sinir krizleri geçir-
dikleri gözlendi.
Olayı soruşturan Jstanbul
Devlet Güvenlik Mahkemesi
Başsavcısı Birol Kızıltan, saldı-
nnın yapıldığı Anıtmezar önün-
de ve otomobilde incelemelerde
bulundu.
Olay yerinde inceleme yapan
güvenlik gorevlileri, 9 mm çap-
h 3 adet boş kovan buldular. Ta-
bancanın daha önce herhangi
bir olayda kullanıbp kuUarulma-
dığmın araştırıldığı öğrenildi.
Bayrampaşa Cezaevi Savcısı
Aygen'in lOŞubat 1990günü Lu
görevine atandığı, her gün aynı
güzergâhı izleyerek görevine git-
tiği ve koruma isteminde bulun-
madığı belirtildi.
Ba>Tampaşa Cezaevi Savcısı-
nın öldürülmesiyle ilgili olarak
dün, Emniyet Genel Müdürü
Necati Bilican ile tçişjeri Baka-
nı Abdülkadir Aksu İstanbul'a
geldi. Aksu ve Bilican havaala-
nından Aygen'in Ataköy 9. kı-
sım B-24 bloktaki evine giderek
ailesini ziyaret ettiler. Aygen'in
ailesine başsağlığı dileyen tçiş-
leri Bakam Aksu daha sonra
emniyet müdürlüğüne gitti ve
soruşturma hakkında bilgi aldı.
Savcı Aygen'in cenazesi bu-
günsaat 12.00'deSultanahmet'-
teki Adliye Sarayı'nın önüne ge-
tirilecek. Aygen'in cenazesi bu-
radaki törenden sonra Ataköy
Camii'nde kılmacak ikindi na-
mazından sonra Yedikule Me-
zarlığı'nda toprağa verilecek.
SAVCININ OTOMOBtLt — Aygen, Bayrampaşa Cezaoi'ne giderken trafik tıkanması sonucu duran
otomobili içinde vuruldu. (Fotoğraf: Suat Kozluklu)
SUİKASTA TEPKİLER
Iııönü: Çılgınlık terk edikîn
lstanbul Haber Servisi —
Yaklaşık 1 yıldır Bayrampaşa
ICapalı Cezaevi'nin savcıliğını
yürüten Niyazi Fikret Aygen'in
silahlı saldın sonucu öldümlme-
si, Cumhurbaşkanı Turgut
Özal, Başbakan Yıldınm Akbu-
lut, İçişlen Bakam Abdülkadir
Aksu, Adalet Bakam Oltan
Sungurlu, SHP Genel Başkanı
Erdal İnönü, DYP Genel Baş-
kanı Siüeyman DemireJ, RP Ge-
Altan Öymen'in yönettiği oturumda 'Basının Haber Verme
Yükümlülüğü' (solda), Okay Gönensin'in yönettiği oturumda da
'Basın Konseyi'nin işlevi ve gönüllü özdenetim uygulamasının
sonuçlan' tartışıldı. (Fotoğraf: Nilgun Toptaş)
KONRAD ADENAUER VAKFI, 7. TÜRK-ALMAN GAZETECİLER SEMİNERİ
Daha özgür, daha saygın bir basınPera Palas Oteli'nde dün başlayan "İki
Demokratik Ülke, Türkiye ve Almanya'da
Basın Özgürlüğü" Semineri bugün sona
erecek.
tstanbul Haber Servisi —
Konrad Adenauer Vakfı'nın
düzenlediği, "İki Demokratik
Ülke, Türkiye ve Almanya'da
Basın Özgürlüğü Sorunlan" ko-
nulu 7. Turk-Alman Gazeteci-
ler Semineri başladı.
Pera Palas Oteli'nde dün sa-
at 9.30'da başlayan seminerin
açıuşına Konrad Adenauer Vak-
fı Türkiye temsilcisi Gunter
Lochner, Gazeteciler Cemiyeti
Başkanı Nezih Demirkent, İ.Ü.
Basın Yaym Yüksek Okulu Mü-
dürü Tayfun Akgüner ile Dev-
Nüfus cüzdanımı, Orko
üyelik kartımı, 1.7
Kİlyarhk müteahhitlik
karnemi kaybettim.
Geçersizdir.
ÜMİT YURTSEVEN
Yurt kimliğimi kaybettim.
Hükümsüzdür.
UFUK ALPŞAHİN
let Bakam Mehmet Yazar'ı tem-
silen Basın Yaym ve Enformas-
yon Genel Müdür Yardımcısı
Kaya Dorsan katıldı.
"Anayasal hak" olarak basın
özgürlüğü ve yasal çerçevesi ko-
nulu ilk oturumu Nezih Demir-
kent yönetti. Konuşmacı olarak
da gazeteci Uwe Splinder katıl-
dı. Rahatsızlığı nedeniyle gele-
meyen Prof. Dr. Çetin Özek'in
bildirisi Demirkent tarafından
okundu. Uwe Splinder konuş-
masmda şunları söyledi:
"Özgür basın şu anlama ge-
lir: Her şeyden önce sansur ke-
sinlikle olmamalıdır. Yayımla-
nacak haberler izne tabi olduğu
sürece özgürlükçü bir devletten
söz edilemez. Basın ozgürlüğü-
nün sınınnı ise kişisel onur hak-
kı oluşturur."
Altan Öymen'in yönettiği
ikinci oturumda ise "Basının
Haber Verme Yükümlülüğü",
tartışıldı. Oturumun konuşma-
cılanndan gazetemiz yazarı,
Uğur Mumcu, görüşlerini,
"Okuyucunun haber isteme
bakkı ile basının haber verme
yükümlülüğü çeşitli biçimlerde
sınırlanıyor. Bu hak ile yüküm-
lülük çeşitli sorumluluklar do-
ğuruyor. Her özgiirlük gibi ba-
sın özgürlüğü de bu özgürtüğün
bilinçle kullanılmasıyla anlam,
değer ve isleriik kazanıyor" şek-
linde dile getirdi. Mumcu, dü-
şünce yasaklarından annmış
çağdaş bir anayasanın gereklili-
ğini de vurgulayarak aksi halde
Türkiye'de ikinci sınıf bir de-
mokrasi olacağını söyledi.
Yazı lşleri Mudürümüz Okay
Gönensin'in yönettiği üçüncü
oturumun konusu ise "Basın
Konseyi'nin işlevi ve gönüllü öz-
denetim uygulamasının sonuçia-
n"ydı. Konuşmacı olarak katı-
lan Basın Konseyi Başkanı Ok-
tay Ekşi, Basın Konseyi'nin iş-
levinin "Daha özgür, daha say-
gın bir basın için çalışmak" şek-
linde ifade edilebileceğini belir-
terek "Basın Konseyi'nin karar-
lan hiçbir zaman 'ceza' şekline
dönüşmemeli ve öyle algtlanma-
malıdır. Bu kararlar belirii bir
konuda ifade edilmiş bir göriiş
düzeyinde kalmalı ve bu değer-
lendirmeyi kamuoyunun öğren-
mesi yeterli sayılmalıdır. Sözle-
rimi bitirirken belirteyim ki iıa-
len basın konseylerinin ortak bir
çozüm bulamadığı en önemli
sorun budur" dedi.
Basın Konseyi ve basının ken-
dini denetimi konusunda bir di-
zi öneri sunan Prof. Dr. Hüse-
>in Hatemi ise "Basın özgürlü-
ğünun amacından saptınlma-
ması için, kunıluş özgürlüğü sı-
nııianmamış olan, ancak ana
amacı da kazanç sağlamak ol-
raayan özel bir tüzel kişilik tü-
rii, basın kuruluşları için de
düzenlenmelidir" diye konuştu.
Alman Basın Konseyi üyesi
Manfred Protze de Almanya'-
da basının devlet sansürüne ta-
bi olmadığını bildirerek "Ken-
di kendini denetim, basını baş-
kalannın koyacağı sınırlayıcı
yasalardan ve kurallardan ko-
rur. Kendi kendini denetim,
'devlet ne kadar az olursa, ken-
di sorumluluğunu taşıyan öz-
gürlük o kadar çoğalır' ilkesine
de uyar" dedi.
Türk ve Alman gazeteciler
arasındaki işbirliğini arttırmak
amacıyla düzenlenen seminer
bugün sona erecek.
nel Başkanı Necmettin Erbakan
ve çeşitli demokratik kuruluşlar
tarafından kınandı.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal,
Aygen'in eşine bir başsağlığı
mesajı gönderdi.
Cumhurbaşkanı özal'ın me-
sajı şöyle:
"Değerli eşiniz Bayrampaşa
Cezaevi Savası Niyazi Fikret
Aygen'in bugün uğradığı rnen-
fur bir saldın sonucunda haya-
tını kaybettiğini derin bir tees-
sürle öğrendim.
Devletiraize değerli hizmetler
veren Niyazi Fikret Aygen'e
karşı girişUen bu saldınyı nefret-
le karşıladım.
Elim kay bınız sebebiyle size,
çocuklarınıza ve yakınlarınıza
içten taziyeüerimi bildirir, mer-
huma Tann'dan rahmet dile-
rim."
Başbakan Yıldınm Akbulut
da Aygen'in silahlı saldın sonu-
cu hayatını kaybetmesi dolayı-
sıyla yayımladığı mesajında,
Aygen'in öldürülmesinden do-
layı derin bir üzüntü duyduğu-
nu belirtti.
Içişleri Bakam Abdülkadir
Aksu, soruşturmanın çok yön-
lü olarak sürdürüldüğünü belir-
terek "Terorizmin, Türk adale-
tini görevini yapmaktan alıkoy-
masının mümkun olmadığı yo-
lundaki inancım tamdır. Adalet
camiamıza ve onun güzide tem-
silcisine yönelik bu çirkin saldı-
nyı şiddet ve nefretle
kınıyorum" dedi.
Adalet Bakam Oltan Sungur-
lu da mesajında şunları kaydet-
ti:
"Vazifesi başına giderken
menfur bir suikast sonucu şehit
edilen İstanbul Cumhuriyet
Savcımız Niyazi Fikrel Aygen'e
ranndan rahmet, kederii ailesi-
ne ve meslektaşlanmıza başsağ-
lığı döeyerek derin acılannı pay-
laşıyor ve gözü dönrnüş sapık
eylemcilerin bugüne kadar oldu-
ğu gibi, bundan sonra da ada-
let mensuplarını asla yıldırama-
yacaklarına ve en kısa zaman-
da yakalanarak adalete teslim
edileceklerine inanıyorum."
SHP Genel Başkanı Erdal
İnönü yayımladığı bir mesajla
saldınyı kınadı. İnönü şöyle
dedi:
"Hangi maksatla yapılmakfa
olursa olsun, bu cinayetleri iş-
leyenler bir an önce adalete tes-
lim edilmelidir. Hâlâ terörden
bir şey uman insanlar da kendi-
lerini felakete götürecek bu çıl-
gınlıklan artık terk etmelidir."
DYP Genel Başkanı Süley-
man Demirel, saldınyı nefretle
kınadığını bildirdi. Demirel,
"Aygen'in menfur bir saldın
sonucu hayatını yitirmiş olma-
sını üzüntü ile öğrendim. Ay-
gen'in çalışma arkadaşlan ve
yakınlanna en derin taziyetleri-
mi sunuyorum" dedi.
DYP Genel Başkan Yardım-
cısı Esat Kıraüıoğlu da Bayram-
paşa Cezaevi Savcısı N. Fikret
Aygen'in ölümü nedeniyle terö-
rü kınarken "Memleket, yavaş
yavaş Teksas'a dönüyor. Silahı-
nı erken çeken kazanıyor.
ANAP'ın terör bakımından
övündüğü Türkiye'de her gün,
stranın kime geleceği endişesi
yaşanıyor" diye konuştu.
Refah Partisi Genel Başkanı
Necmettin Erbakan da Aygen'-
in uğradığı silahlı saldın sonu-
cu öldürülmesini kınadı.
Barolann tepkisi
İstanbul Barosu Başkanı Tur-
gut Kazan ise yazılı açıklama-
sında, "Hükümeli, boş sözJeri
bir yana bırakıp ciddi olmaya,
şiddet eylemlerini durdurmaya
ve failleri yakalamaya çağınyo-
ruz" dedi.
Ankara Barosu Başkanı Öz-
demir Özok, Bayrampasa Ceza-
evi Savcısı Niyazi Fikret Ay-
gen'in öldürülmesini nefretle kı-
nadığını bildirdi. Özok, teröriin
her türlüsüne karşı olduklarını
belirterek "saldırganlar kim
olursa olsun, eylemi ne adına
yapmış olurlarsa olsunlar bu
olayı nefretle kınıyoruz, hedef
olarak bir hukukçunun alınma-
sını da aynca üzüntüyle karşılı-
yoruz. Biz sorunlann uzlaşmay-
la diyaloglarla çözumunden ya-
nayız. Terörün her türiüsünü la-
netlerken saldırganlann yakala-
narak adalet önune çıkarıimala-
nnı istiyoruz" diye konuştu.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulu (HSYK) Başkanvekili
Cengiz Kostakoğlu, "Eğer sal-
dın kişisel ise söyleyecek bir şey
yok. Ancak saldın teröristlerin
işiyse, terör adliyeye kadar
uzanmışsa dunım vahimdir"
dedi.
NİYAZİ FİKRET AYGEN
30 yıllık savcıydıNiyazi Fikret Aygen 1931 dilekçeleri verdiler.
yılında Giresun'da doğdu. Ağustos ayı içinde
Hukuk fakültesini koğuşlarda arama yapılması
bitirdikten sonra yaklaşık 30 sırasında tutuklulara dayak
yıl çeşitli il ve ilçelerde
savcılık yaptı. 1978'den
1988 yılına kadar
Çatalca'da görev yapan
Aygen, oradan İstanbul
Adliyesi'nde infaz
savcılığına getirildi.
Bayrampaşa Cezaevi'nde
geçen yıl çok sayıda firar
olayımn gerçekleşmesi
üzerine, 10 Şubat 1990
tarihinde Muzaffer İnan'ın
yerine cezaevi savcısı oldu.
Savcı Aygen,
Bayrampaşa'ya atandıktan
sonra, uygulamalarıyla
çeşitli sol grupların hedefi
haline geldi.
atılması ve 24 kişinin çeşitli
yerlerinden yaralanması
olayı nedeniyle cezaevindeki
200 tutuklunun imzasıyla
Niyazi Fikret Aygen ve Ali
Kurt savcılığa şikâyet
edilmişti.
Bu arada, 24 ağustos günü
yapılan Devrimci-Sol ana
davası duruşmasında
sanıklar, cezaevinde yapılan
operasyonlardan Savcı
Aygen'i de sorumlu
tutmuşlar, "Sonımlulan
uyarıyoruz. Haklanmıza,
siyasi kimliğimize, insanlık
onurumuza yonelen
saldınlann sonımlulan da
Bayrampaşa'daki tutuklu ve her işkenceci gibi, ber
hükümlüler birçok kez
İstanbul ve Eyüp
Cumhuriyet Savcılığı'na
"göriiş sırasında dayak
atılması, ziyaretçilerin
dövülmesi ve açık görüş
yaptınlmaması" gibi
gerekçelerle şikâyet
insanlık düşmanı gibi
cezalandınlacaktır''
demişlerdi.
Evli olan Niyazi Fikret
Aygen"in, avukat Enis
Aygen ve elektrik mühendisi
Gülden Aygen adlı iki
çocuğu bulunuyor.
Üniversiteler tedirgîn
(Baştarafı I. Sayfada)
Uyar da Sağlık Bakam Halil
Şıvgın'm yarutlaması istemiyle
TBMM Başkanhğı'na dün bir
yazıh soru önergesi vererek, tıp
fakültelerindeki laikliğe aykırı
tutum ve davranışları gündeme
getirdi. Uyar, Bakan Şıvgın'a
"Freud'un felsefesini sapıklık
olarak niteleten ve bu nedenle
derslere girmeyen, günah olur
diye kadavra dersine katılma-
yan, 14 yaşından büyük karşı
dnsten hastalan muayene etme-
yen öğrencilerin diplomalannı
imzalayacak mısınız" sorusunu
yöneltti.
Hacettepe Üniversitesi Mer-
kez Kampusu'nda Tıp Fakulte-
si, Ev Ekonomisi Yüksek Oku-
lu, Fizik Tedavi ve Rehabilitas-
yon Yüksek Okulu, Hemşirelik
Yüksek Okulu, Sağlık Teknolo-
jisi Yüksek Okulu, Beslenme ve
Diyabet Bölümü'nde öğretim
üyeleri derslere girme-
diler. Sabah ilk dersler için okul-
lara gelen az sayıda öğrenci de
diğer arkadaşlan ve öğretim
üyelerinin derslere girmedikleri-
ni görünce okullardan aynldılar.
Bu kampusta sadece Tıp Fakül-
tesi hazırhk sınıflarında ders ya-
pıldı.
Öğretim Üyeleri
Derneği
Öğretim Üyeleri Derneği Baş-
kanı Prof. Dr. Yakup Kepenek
ise Cumhuriyet'e yaptığı açıkla-
mada, "öğretim üyelerinin tür-
bana karşı derslere girmeme ey-
lemlerinin yetkililerce ve kamu-
oyunca yanlış
değerlendirilmemesini" istedi.
Kepenek, "Hiçbir öğretim üye-
sinin giyim özgürlüğüne karşı
çıkmasının söz konusu
olamayacağına" işaret ederek
şunları söyledi:
"Ancak, giyim özgürlüğü gö-
rüntüsü ile üniversitelerin bir si-
yasi çatışma, şiddet ve baskı or-
tamına sûriıklenmelerini önle-
mek ve özgur, bilimsel çalışma
ortamını sağlamak da öğretim
üyesinin en temel ve vazgeçilmez
görevidir. Öğretim üyelerinin
üniversitelerin varlık nedenleri-
ni yok edici girişimlere karşı çık-
mak en dogal haklandır."
DTCFMe
Türban takan öğrencileri
derslere sokmayan öğretim üye-
leri için soruşturmalar açılan
AÜDTCF'nin Dekanı Prof. Dr.
Rüçhan Ank, fakülte öğretim
uyelerine dün gönderdiği bir ya-
zı ile Anıtkabir ziyaretlerini du-
yurdu. Ank vaasında, "2547 sa-
yılı Yüksek Oğretim Kanunu'na
eklenen Ek 17. maddenin uygu-
lanması sonucunda, üniversite-
mizde tırmanışa geçen kaygı ve-
rici durumlar karşısında, Ata-
türk ilkelerine bağlılığımızı ve
inancımızı dile getirmek üzere,
13 Kasım 1990 Salı günü saat
11.30'da Anıtkabir e çelenk ko-
nulacak ve saygı duruşunda
bulunulacaktır" dedi.
öte yandan DTCF öğretim
üyelerinden ve Atatürkçü Dü-
şünce Derneği Başkam Prof. Dr,
Nejat Kaymaz, fakülte dekanlı-
ğının düzenlediği Anıtkabir zi-
yaretine katıimayacağını açıkla-
dı. Kaymaz, "Fakültelerde tür-
ban konusunda açık bir tavır
alamayan ve öğrencileıie öğre-
tim üyelerini karşı karşıya bıra-
kan yöneticiler, Atatürk'e gidip
hangi yüzle ona baglılıklannı
bildirecekler" sorusunu yönelt-
ti. Ankara Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Fakültesi'nden 75 öğ-
retim elemanı da dün yaptıkla-
n yazıh açıklamada, laik efiiti-
me, demokrasi ve özerk üniver-
site anlayışına ters düşen uygu-
lamaJan kınamak üzere yann
derslere girmeyceklerini bildirdi-
ler.
Hacettepe Üniversitesi Rektö-
rü Prof. Dr. Yüksel Bozer,
"Derslere girmemeyi uygun
bulmuyonım" dedi. Boykotun
hukuka aykın olduğunu savu-
nan Bozer, "Bunu beklemiyor-
dum. Yolu seçerken güzel, ornek
ve iyi bir yol seçilmeli. Hocala-
rın görüşleri toplum için önem-
lidir. Derse girmemeyi uygun
bulmuyorum. Kötü örnek
olunuyor" diye konuştu.
Hacettepe Üniversitesi De-
kanlığı yetkilileri, derse girme-
yen öğretim üyeleri için disiplin
soruşturması açılıp açılmaması
konusunda ise rektörlükten ta-
ümat bekJeyeceklerini söylediler.
Bu arada Hacettepe Üniver-
sitesi'nde laikliğe karşı gelişen
tutum ve davranışlara dikkat
çekmek amaayla, "Kamuoyuna
Duyunı" başlıklı bir uyan yazısı
da imzaya açıldı. HÜ Beytepe
Kampusu'nda dün imzaya açı-,
lan yazıda, laikliğe aykın anla-
yışın uygulama alanı olarak
özellikle üniversitelerin seçildi-
ğine işaret edildi. Üniversite ça-
lışanları tarafından imzaya açı-
lan yazıda şöyle denildi:
"Türkiye'nin çağdaş bir dün-
yada yerini almasında en önemli
unsur olan ve Atatürk Ukeleri-
nin içinde ozel bir yeri bulunan
laikliğe karşı tutum ve davranış-
ların giderek yaygınlaşmasını,
Hacettepe Üniversitesi'nin tüm
mensuplan olarak üzüntü ve en-
dişeyle izliyoruz. Laikliğe aykı-
n anlayışın uygulama alanı ola-
rak, özellikle üniversitelerin se-
çildiğine, kamuoyunun dikkati-
ni çekiyor, Atatürk ilke ve inkı-
laplannın her zamanki gibi güç-
lü birer savunucusu olduğumu-
zu yüce Türk milletine duyur-
mayı görev biliyoruz."
Sosyalist Parti (SP) Genel
Başkanı Ferit Dsever, Türkiye^
nin dinci ve şeriatçı bir yükseli-
şe tamk olduğunu belirterek, öğ-
retim üyelerinin derslere girme-
yerek bu durumu protesto etme-
ye yönelik eylemlerinin hakh ve
yerinde bir uyan olduğunu bil-
dirdi.