28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 EKİM 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/5 Ifeni sezonda Sanfa • Kiiltür Servisi — Derishovv Sanfa Sanat Galerisi'nin bu yılki onur konuğu Handan Börüteçene. önümüzdeki günlerde Handan Börüteçene, yapıtlarını galeri dışında bir mekânda değişik bir yorumla sergileyecek. Sanfa Sanat Galerisi de yeni mevsimi 10 ekimde Nuyan'ın 3. kişisel resim sergisiyle açacak. Kasım ayında Fuat 'caroğlu, Haluk Gedik ve Emre Zeytinoğlu, özgür ,rgileme anlayışı içinde farkh bir sergi gerçekleştirecekler. Aralık sergisinde, Hollanda Kraliyet Akademisi öğretim üyelerinden Koos Dieters, 6 yıldır kendisiyle çalışan Türk öğrencisi Cemal Demir'le birlikte olacak. Dieters ile Demir'e, Cemal Demir'in Türkiye'deki çalışmalanndaki ilk hocası, 9 Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi öğretim üyelerinden Umur Türker de katılacak. Galeride ocak ayında Selim Karadana'nın yeni çahşmaları, martta Ekrem Kahraman'ın yeni deneyimleri, nisanda İbrahim Çiftçioğlu'nun yağlıboyalan sergilenecek. Mayısta Tuğrul Selçuk Heykel Sergisi, hazirandaysa Halim Çeliker'in 2. kişisel sergisi yer alacak. Argos'ta Müzeyyen Senar • Kiiltür Servisi — Yeryüzü Kültür Dergisi Argos'un 26. ekim sayısının "Albüm" bölümu, Turk muziğinin ünlü sanatçısı Müzeyyen Senar'a ayrılmış. Derginin şiir bölümünde Özdemir İnce'nin, Hulki Aktunç'un, Cevdet Karal'ın, Kubilay Köseoğlu'nun ve Mehmet Atak'ın şiirleri var. Hikâye bolümu Alman yazar Hermann Hesse"nin "Ozan" adlı öykusüne ayrılmış. Murathan Mungan'ın anlatısı "Paranın Cinleri", Yıldmm Türker'in Tezer Özlü'ye mektubu, Ahmet Oktay'ın, olumlu ve olumsuz yönleriyle Balkan Naci'nin resim serüvenini irdelediği yazısı, Ahmet Cemal'in, birinci basımı tükenmeyen çevirisinin altıncı yılını kutlayan "Değinme"si ve Füsun Akatlı'nın "Bir Yaşamm Yongaları" başlığı alında yazdığı "Zamanın Minesi Soldu" adlı yazısı, derginin diğer urünlerin arasında. Ayrıca Füsun Akatlı bundan boyle her ay, aynı başlık altında sürdürecek yazılarını Argos'ta. Derginin yazın incelemesi bolumunde Suheyla Bayrav, Melih Cevdet Anday'ın "Guneşe Yakarı" şiiriyle, Yunan klasikleri arasında koşutluk kurmaya çalısıyor. Zeynep Ergün'ün "'Kurmacanın İçindeki Kurmaca" adlı yazısı ise Charles Dickens'ın Büyük Umutlar romanının kahramanı Pip etrafına örülu. Söyleşi bölümu, kitaplarıyla kuşaktan kuşağa bütün çocukların düş dünyalannı süsleyen Kemalettin Tuğeu'ya ayrılmış. Mozart 100 etkinlikle anılacak • LONDRA (Cumhuriyet) — Mozart'ın (5 Aralık 1791) ölümünün 200. yüdönümü Ingütere çapında büyük bir konser, opera, sergi ve film programıyla anılacak. 5 Aralık 1990 ile doğum gününe rastlayan 27 Ocak 1991 arasında 28 ayrı kentte 100'ü aşkm etkinlik yapılacak. İlk konser, Londra'da "Rolay Festival Hall'de "The Philharmonia" tarafından seslendirilecek olan 34 numarah senfonisi ve "Tac Giyme Töreni" diye bilinen Missasi, doğum günü ise Ingiliz Anglikan Kilisesi'nin en önemli nıhani merkezi sayılan Centerbury Katedrali'nde 'Requiem' ile kutlanacak. Bu arada Avusturya'dan Viyana Çocuk Korosu ve Viyana Devlet Opera ve Balesi de etkinliklere katılmak üzere geliyor. Etkinliklerin çoğu Noel nedeniyle kiliselerde ve Mozart döneminden kalma tarihi salon ve binalarda yer alacak. '10. Yılında IRCICA' n Kültür Servisi — Islam Tarih, Sanat ve Kültür .raşürma Merkezi'nin (IRCICA) 10. kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlediği faaliyetlerden biri olan "10. Yılında IRCICA" adlı sergi, 10 Ekim 1990 Çarşamba günü yapılacak kutlama törenleri çerçevesinde Yıldız Sarayı Sanat Galerisi'nde açılacak. Serginin açılışı, Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından yapılacak. Başbakan Yıldırım Akbulut, bazı bakanlar, İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreteri Dr. Hamid Algabid, Islam Konferansı Teşkilatı Ekonomi ve ticaret bakanları, çeşitli uluslararası kuruluş mensupları da serginin açılışında hazır bulunacaklar. Sergide, Kral Fahd tslam Mimarisinde Çizim ve Araştırma Yarışması, Milletlerarası Fbtoğraf Yarışması, 1. Milletlerarası Hamid Aytaç Hat Yarışması, II. Milletlerarası Yakut El-Mustasimi Hat Yanşması'nda ödül kazanan eserler yer alacak. Sergide bir diğer bölüm ise "Dededen Toruna Hat Sanatı" başlığı altmda, hat ustası Hamid Aytaç, Hasan Çelebi ve Amerikalı Müslüman hattat Muhammed Zakariya'nın hat eserlerinden oluşacak. Aynca IRCICA Yayınlan, merkezle ilgili istatistiksel bilgiler ve tarihi Yıldız Fotoğrafları Albümü'nden seçilmiş bazı fotoğraflar da sergilenecek. "10. IRCICA" adlı sergi, Yıldız Sarayı Sanat Oalensı'nde 20 Ekim 1990 tarihine kadar izlenebilir. 'Yunus Emre' oratoryosu • ANKARA (AA) — UNESCO tarafından "Yunus Emre Seygi Yüı" ilan edilen 1991'de 20 kadar ülkede seslendirilmesi planlanan Ahmet Adnan Saygun'un "Yunus Emre Oratoryosu"nun telif haklannm Nasuhi Ertegün'ün sahibi bulunduğu Atlantic Records firmasına ait olduğu öğrenildi. Türkiye"de nota yazımı yapacak ve telif haklarını koruyacak bir kuruluş bulunmadığı belirtilerek tüm hakları yurtdışma satılan eserin her seslendirilişi için Devlet Opera ve Balesi tarafından ABD'deki bu fırmaya telif hakkı ödendiği bildirildi. Eserin bestecisi Ahmet Adnan Saygun, Türkiye'de 70 yıldan bu yana nota yazımı ve dağıtımı yapacak ve telif haklarını seslendirmelerle beraber koruyacak bir kuruluşun bulunmadığını söyledi. Kuveyt sanatı tehlikede • Kültür Servisi — ABD ve Avrupa'daki sanat uzmanları, Irak kuvvetlerinin Kuveyt'i işgali sonucu, dün>l anın en unlü İslam sanatı koleksiyonlanndan birinin tahrip edilmiş ya da yağmalannuş olabileceğinden ''orkuyorlar. Alınan haberlere göre Kuveyt Ulusal lüzesi'nde bulunan 20 bin parçalık koleksiyonun kaderi en azından belirsiz. Washington ve Londra'daki Irak büyükelçiliklerindeki görevliler de muzenin kaderi konusunda en küçük bir bilgileri olmadığını soylüyorlar. Irak'ın Kuveyt'i işgalinden iki gün önce muzenin koleksiyomınun kuçük bir bolumu sergilenmek üzere Leningrad'a gönderilmişti. Aynı serginin aralık ayından başlayarak ABD'nin çeşitli kentlerini dolaşacağı bildiriliyor. Kuveyt Ulusal Müzesi İslam eserleri koleksiyonu içinde şimdilik güvenlikte olan yapıtlann yalnızca sergi turnesinde olan bu yapıtlar olduğu belirtiliyor. Anayurt Oteli'yazarı YusufAtılgan'ı geçen yü bugün yitirmiştik Ânlamsızlığa başkaldırıYusuf Atılgan hapis, intihar ve işkence temalanyla ilgileniyordu. İntiharı "Anayurt Oteli"nde işlemişti. tşkence altında ölümü ise yeni romanında ele alıyordu. Ancak Yusuf Atılgan, bu romanı tamamlayamadı. MÜRŞİT BALABANLILAR Yazar Yusuf Atılgan'ı 9 Ekim 1989*da kaybettik. Yaşasaydı bu- gün 69 yaşında olacaktı. Şimdi Usküdar Bülbülderesi Mezarh- ğı'nda yatıyor. Beynini kemiren düşünceler değil, kalbi yendi onu. "tnsan için çok saçma ge- len bir dünyada yaşadığımızı" söyleyen Atılgan, "Nereden gel- dik ve nereye gidiyoruz" sorusu- nu kendisine oldukça sık bir bi- çimde sormuş, yapıtlarına yan- sıtmıştı. Yusuf Atılgan'la Anayurt Oteli filme alınıp gösterime gir- diği günlerde (1987) bir söyleşi yapmıştım. O söyleşinin önem- li bir bölümu yine bu sayfada yayımlanmıştı. Anayurt Oteli, Yusuf ağabeyle görüşmemizden birkaç gün sonra Venedik Film Şenliği Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Birliği ödülü'nü almıştı. Onun ilk yayımlanan kitabı Aylak Adam'dı (1959). "Aylak Adam'ı 1957de yaz- dım. O sıralarda Cumhuriyet gazetesinin Yunus Nadi Roman Mükflfatı Yarışması var. Getirip teslim ettim." Atılgan bu kita- bıyla ikincüik ödülü aür. Bir sü- re sonra Aylak Adam kırmızı renkli bir kapakla yayımlanır. Aslmda öyku yazarak işe baş- lamıştır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili Bölümü'nü bitirdikten sonra kı- sa bir öğretmenlik dönemi geçir- miş, doğduğu köy olan Manisa- nın Hacırahmanlar'ına yerleş- miştir. "46'da köye gelmiş, kendim çiftçilik vapıyordum. Ne okuyor ne de yazabfliyordum. Birkaç yü soora Faulkner, Nobel'i kazan- dı. O zamana kadar adını bile duymamıştım. Steinbeck'i filan biUyonım, ama Faulkner'ı hayır. Bir gün İzmir'e gittim, baktım ARDINDA DÖRT KtTAP BIRAKTI — Yusuf Atılgan, "Anayurt Oteli" ve "Aylak Adam" adlı romanlannın yanı sıra "Bodur Minareden Öte" adlı bir öykfi kitabıyla "Ekmek Elden Süt Memeden" adlı bir çocuk kitabı da yazmıştı. (Fotoğraf: Cengiz Cıva) I bir kitapçıda Sartoris'i gördüm, aldım. Köye geidim, okuyorum anlayamıyorum. İtıgilizcemi kaybetmişim. Aynı sıralarda Ray Milland'ın oynadıgı Yitik Haf- ta Sonu'nu seyrettim. Bu film beni çok etkiledi. Yahu çiftçilik yapacak adam mıyun ben dedim ve oradaki işleri uzaktan göze- ten bir havaya girdim. tşte o sı- ralarda bir şeyler yazmava baş- ladım. Hikâyeler yazıyordum." Yusuf Atılgan, Bodur Mina- reden Öte adlı öykü kitabını 1960 yılında yayımladı. Bu kita- bı Aylak Adam kadar ilgi gör- medi. Aradan yıllar geçti. Yaz- dıklannın arkası gelmiyordu. "1972'deydi sanırım. O sıra- larda benim yaşamımda bir bu- nalım vardı. Bana 'Niye yazmıyorsunuz' diyorlardı. Eş- dosttan mektuplar alıyordum. Ergin Günçe, 'Siz mecbursunuz yazmava' şekünde azarlayan bir mektup göndermişti. 'Aylak Adam çıktığında bizim siyasal bilgilerin kantini kıpkırmızı olmuştu' diyordu. Tanıdıklan- ma, yazarsam kapkara şeyler ya- zacagım diyoram. Bunalım için- deyim. Işte bu bunalımı bir çe- şit de (Anayurt Oteli'nin kahra- manı) Zebercet'e aktarmış ol- dum." Anayurt Oteli 1973'te yayım- lanır. Yusuf Atılgan, Anayurt Ote- li'nden sonra yine uzun bir sus- kunluk dönemine girdi. Çok es- kiden, yıllar öncesinden düşün- düğü bir romanı bir türlü yaza- madı. "Zorla yazdığı zaman, yazdıgı iyi de olsa attığını" söy- lüyordu. "İstiyordu ki kafası bep yazdığında olsun, ayrıntılar gelip geçsin, o da aralanndan seçsin." Güçlukle çalışmak isti- yordu. Hatta bir ara yeni roma- mna başlamış olmaktan piş- manlık duydu. Vüs'at Bener'in, Buzul Çagının Virüsü'nü okur- ken "Nene gerek senin bu köy- lülerden söz etmek, boyle bir şey yazsaydın ya" diyordu kendi kendine. Ama daha derinlerde, "Nereden geldik, nereye gidiyoruz" somsu kafasını sü- rekli meşgul ediyordu. "Ya sü- resiz hapisleyiz ya intihar ediyo- ruz ya da işkence altında öidürülüyoruz" biçiminde kav- ramlaştırdığı üç tem'i üç ayn ro- manda yazmak fikri yer etmişti beyninde. İntihar konusu Ana- yurt Oteli'nde işlenmişti. Yeni romanında "İşkence altında ölüm"ü anlatacaktı. Türk edebiyatımn son döne- mıne damgasını bastığlnı düşün- duğum Yusuf ağabeyimizin Ha- arahmanlar'daki evi müze haü- ne getiriliyor şimdilerde. Üskü- dar Bülbülderesi'ndeki mezan da mimar Cengiz Bektaş tara- fından düzenlenerek yapıldı. Kendi kişiliğine uygun bir alcak- gönüllülükte. Erken bir ölüm demekten öte ne gelir aklırruza ki... CoşkunBüktel'in 'Theope'adlıoyun lkkııı geçmîşle bîr aşıııa Ali Taygun'un yönettiği "Theope" yanndan başlayarak tstanbul Şehir Tiyatrolan Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde izlenebilecek. "Theope" bu hafta perşembe, cuma ve cumartesi günleri de sahnelenecek. DİKMEN GÜRÜN UÇARER Coşkun Büktel'in "Theope"- si bugün Harbiye Şehir Tiyatro- su'nda başlıyor. Oyunun yönet- meni Ali Taygun, yorumuyla il- gili olarak "Oyun tarihsel bir perspektif içinde 70'li-80'li yıl- ların hepimizi etkikyen değerle- riyle bir hesaplaşmayı içeriyor" diyor. "Bir açıdan da bana en azından kendi son dönemimi anlatıyor. Olaylan antik çağa dogru ileterek belki daha nesnel bir değerlendirme yapmamızı sağlıyor." "Theope" konusu bakımın- dan Oidipus trajedilerinden kay- naklanmış. Olaylar Tebai kenti- nin Argoslular tarafından kuşa- tılmasına ilişkin gelişiyor. Oidi- pus'un oğulları Eteokles ve Po- linikes, biri kentin içinde, diğe- ri dışında, Tebai için savaşıyorlar. Bu arada bilge Te- resias, Kreon'un ikinci oğlu hey- keltuaş Menekeus'un kendini kentin surlanndan atmaayla Te- bai'nin kurtulacağını söylüyor. Menekeus o sırada sevgilisi The- ope'nin heykelini yapmaktadır. Soruyorlar, "Bu kadar insanın kurtulması için kendini surlar- dan atar mısın?" Menekeus red- dediyor atlamayı... Oyunu bu çizgide derledikten sonra devam ediyor Ali Taygun: "Boyle bir sonınsaldan yola çık- nuş yazar ve bu açıdan çok gün- cel geliyor bana. Fedakârlık ne- dir? Bir hayat bin hayattan da- ha mı az değeriidir gibi birtakım sorular atıyor ortaya. Geçmiş dönemde çok hızu kararlar ve- rilerek yapılan bazı hareketleri yeniden düsünmege yol açıyor." — Oyunda günumüze, bize atılan kopriileri daha somut çiz- gilerle belirleyebilir misiniz? — Tum zamanlan içine alan bir perspektif yaratmaya çalış- tık. Oyunun günümüzle olan ilişkisinde bazı unsurların tartı- şılmasının her daim gündemde olduğunu düşündük. Menekeus 7 yıldır Theope'nin peşinde ko- şuyor mecnun gibi. Böylesi bir tutku insana önce çok yabancı geliyor günümüzde, ama öte yandan ben kendi Theopelerin- den uzak kalan yüzlerce binler- ce insan biliyorum toplumu- muzda. Bunu kendi iradeleriy- 'KENDİ SON DÖNEMİMİ ANLATIYOR' — "Theope"nin yönetmeni Ali Taygun (sağda), oyu- nun tarihsel bir perspektif içinde yakın yıllann değerleriyle bir hesaplaşmayı içerdiği görüşünde. Taygun "Bir açıdan bana kendi son dönemimi anlaüyor" diyor. (Fotoğraf: Yıldız Üçok) le, doğru olduğuna inandıklan şey uğruna yaptılar. Yani hem çok gerçek dışı gibi gözüken, hem de başka bir gözle bakar- sanız içinden geçip geldiğimiz günleri anlatan bir şey. Işte bu noktada da fedâkar- hk sorunsalı gündeme geliyor. Geçtiğimiz dönemlerde, 60'h yıl- lann sonlannda, 70'Ii yıllarda pek çok gencimiz kendini feda etti kendi anlayışlarına göre, inandıkları bir amaç uğruna. Fe- da etmek nedir? Ne uğruna ne feda edildi? Menekeus da bir fe- dakârlıkta bulunuyor. Kendi inancı uğruna, yapmakta oldu- ğu heykeli bitirmek uğruna öte hayatını feda ediyor.. Ama halk heykel değil kavurma istiyor. Menekeus inandığı şeyi yapma- okles demokrasi yanhsı. Amca- sı Kreon ise kentin savunulması için demokrasiden vazgeçmek gerektiğini, çünkü kent elden gi- derse demokrasinin de ortadan kalkacağını söylüyor. Buna karşılık Eteokles, "De- mokrasi eğer gerçekleşmemişse senin gibi 'gerçekçüer' yiızünden gerçekleşmemiştir" diyerek de- mokrasiden ödün vermekle de- mokrasinin kurtanlamayacağını ileri sürüyor. Her ikisi de kendi açüanndan haklı. Bizim yine ya- kın geçmişte yaşadığımız bir so- runsah gündeme getiriyor. Oyun bir cevap oyunu değil.. Bu so- runsallara cevap aramıyor. Hat- ta bir anlamda cevap olamaya- cağını da söylüyor. Bir insan mı lı, diğerini mi? Sorunsallardan 4eğerlidir iki insan mı sorusu- biri bu. Kentte eğemen olan Ete- nun bir cevabı yok. İki insan bir insandan daha değeriidir ya da iki insant kurtarmak için bir in- sanı gözden çıkartabiliriz... Bun- lann cevapsız sorulan olduğu çı- kıyor oyunda. Izleyiciye derin düşünce olanaklan sağlayan bir oyun. — Yazdıgı oyunun beğenil- memesiyle "gerzekük" arasında bağlantı kuracak denli iddialı bir yazarla çalışıyorsunuz. Bu, yorumda birtakım zorlamaiara neden oluyor mu? — Elbette oluyor. Oyunu be- ğeniyorum. Dil açısından Türk- çeyi en iyi kullanan oyunlardan biri bence. Konusu bakımından üzerinde çok konuşulacak ve uzun süre örnek olarak gösteri- lecek bir oyun olduğu kanısın- dayım. Okununca, izlenince be- ğenilmeyecek bir oyun olduğu- nu sanmıyorum. Lazer Yazıcı Kampanyası 30 Kasım'a kadar... HP LaserJet HP $2^6 • $1395 HP LaserJet III $3*^, K'Arayınız Her yazıcıyla standart: ParaJel bağlantı kablosu, 144 adet Softfont, Kullanım kursu NE DEDÎLER? Gerçek sevgi FETHİNACİ (...) Atılgan, romanının her cümlesi üzerinde sabırla çalışmış bellL Her cümle, güzel şiirdeki sözcukler gibi yerli yerine oturmuş. Bilinçü bir dil çabası var. Üstelik üslubu var. Şunun için "üstelik" diyorum: Son zamanlarda temiz dil, bütün romancılarımızın baş kaygısı; ama temiz bir dille yazmak, aydın takımının ulaştığı ortalama dili sürdürmek başka, kişisel üslubu olmak başka. (...) "Gerçek sevgryi arayan" insanın mutsuzluktan kurtulamayacağı gerçeği... Bunlardan okunın çıkaracağı sonuç: Başka tutamaklar aramak zorunluluğu. Romanın bildirisi budur sanıyorum. Çünkü gerçek sevgiyi arayan, böylece "korkuluksuz köpruden vuvarlanınamaya" çalışan Aylak Adam sonunda "yuvarlamr." (Yeni Dergi, sayı 48, eylul 1968) Sıcak iletişim BERNAMORAN ~ Yusuf Atılgan ilk romanı Aylak Adam'dan on beş yü kadar sonra ikinci yapıtı Anayurt Otdi'ni yayımladı. (1973) (...) Aylak Adam'm kahramanı C. aydın bir kisidir ve gerçek sevgiyi bulabileceği tek kadım ararken İstanbul'da üniversite öğrencileri ve sanatçılar çevresinde dolaşır. Anayurt Oteli'nin Zebercet'i ise Manisa olduğunu tahmin edebileceğimiz küçük bir kent ya da kasabada yaşayan, ilkokul mezunu bir otel kâtibidir ve cinsel ilişkide sıcak bir iletişim kurabileceği bir kadım beklemektedir. (...) Yazar, Aylak Adam'da Cînin toplumdan kopukluğunu, insanlarla iletişim kuramama temasım, klasik roman kurallarma, okunın abşıms olduğu konvansiyonlara sadık kalarak dile getirir. Anayurt Otel'de ise iletişimsizlik, yaşamın anlamsızlığı, olaylann rasyonel bir biçimde açıklanamayacağı, davranıslann nedenlerinin bilinemeyeceği tezi romanın biçiminde de gösterir kendini. Başka bir deyişle, yaşamm anlamsızlığı romanın biçimini de yansır. Bu da bilindiği gibi saçma (absürd) tiyatro ve romanının bir özelliği. (Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış, II.) Telefon: (1)175-7278 Faks: (1)172-4005 Dört sahnede altı oyun Kültür Servisi — İstanbul Be- lediyesi Şehir Tiyatrolan, yann- dan başlayarak Coşkun Bük- tel'in "Tbeope" adh oyununu Harbiye Muhsin Ertuğrul Sah- nesi'nde sergileyecek. Çekoslovak yazar Vadav Ha- vel'in "Görüşme-Kutlamt- Çagn" adh üçlemesi bugün Ka- dıköy Haldun Taner Sahnesi'- nde sergilenmeye başlıyor. Sait Faik'in yapıtlanndan yo- la çıkarak, Savaş Dinçel'in yaz- dığı "Meraklısı İçin Öyle Bir Hikâye"de 14 ekim pazar günü Kadıköy Haldun Taner Sahne- si'nde sergilenecek. Ülker Köksal'ın "Bir Garip Oyun" adlı yapıtı bugünden başlayarak Üsküdar Musahip- zade Celal Sahnesi'nde sunula- cak. Anton Çehov'un "Üç Kız Kardeş"i 14 ekim pazar günü harbiye Muhsin Ertuğrul Sah- nesi'nde sahnelenecek. Çetin Altan'ın "Telefon Ki- min İçin Çalısıyor?" adlı oyu- nu da bugün Fatih Reşat Nuri Sahnesi'nde sergilenmeye başlı- yor. İstanbul Devlet Tiyavtrosu'- nda Memet Baydur'un"Yangın Yerinde Orkideler"i Taksim Sahnesi'nde izJenebüecek. Aziz Nesin'in "Yaşar Ne Ya- şar Ne Yaşamaz"ı 13 ve 14 ekim günleri AKM Büyük Salonu'- nda sunulacak. Michael Frayn'ın "Oyunu- nun Oyunu" adlı yapıtı 16, 17, 18, 19 ve 20 ekim günleri Tak- sim Sahuesi'nde izlenebilecek. Necati Cumalı'nın "Ahmetlerim" adlı oyunu ya- nndan başlayarak Yıldız Sahne- si'nde görulebilecek. Sovyet yazar Aleksandr Gel- man'dan Bdgi Paksoy'un çevir- diği "Yüzyüze"de 17,18, 19 ve 20 ekim günleri AKM Oda Ti- yatrosu'nda sahnelenecek. Terdeler açıhyor' • Kültür Servisi — Milliyet Sanat dergisi ekim sayısında yeni mevsimin tiyatro, sinema ve müzik etkinliklerine geniş yer veriyor. Seçkin Selvi, Atila Sav, Tahir Özçelik imzah yazılarla "yeni tiyatro dönemine merhaba" denirken Devlet Tiyatrolan ve özel tiyatrolann yeni mevsim programlan ele ahnıyor. Dergide Ali Ulvi Uyanık ve Sungu Çapan "yeni mevsimde sinema", Evin İlyasoğlu, Faruk Yener, Mahir Dinçer, Üner Birkan ve Genci Aysel Sadar "yeni mevsimde müzik" etkinliklerini tanıtıyorlar. Refo Fotoğraf dergisi • Kültür Servisi — Refo Fotoğraf Sanatı dergisinin son sayısında gezi fotoğrafçıhğı konulu bir yazı var. Yazıda geziler için alınması gereken makine ve aksesuarlar ve yapılacak programlar konusunda bilgi veriliyor. "Netleme ve diyafram" konusunu ele alan bir bölüm, fotoğraf sanatı akımlannı tanıtan, high-art ve picorialist akımlann gelişimini anlatan bölümler, 6. ölüm yıldönümünde Baha Gelenbeyi'nin deneysel çalışmaları da derginin sayfalan arasında. MI İIl Adam Sanat ve Matisse • Kültür Servisi — Adam Sanat dergisinin ekim sayısında Memet Fuat "İyi İle Kötü", Samim Kocagöz "Mektup Yazmak", Orhan Barlas "Yılgm Sanatseverler Çevresi", Paulo Friere 4 "Ezilenlerin Eğitimi", Mehmet Serdar "Şiddet", Brian Winston "Brunelleschi İçin Bir Ayna", John Russel "Matisse'de Yalmlık Aranışı", Kemal Ataköy "Kara Kitap'm Sırrı', Ramis Dara "Nostos ve Algos" başlıkh yazılanyla yer ahyorlar. Dergâh'ta bu • Kültür Servisi — Dergâh Edebiyat Sanat Kültür dergisinin son sayısında Ismet Özel şiirle "beşeri olan" arasındaki ilişkiye eğiliyor. Tanpınar'ın ders notları, Mustafa özel'in Berna Moran'uı son kitabı üzerine eleştirisi, Prof. Şerif Mardin'le yapılan bir söyleşi, Ismail Kara'nın "Karabekir Hatıratı" konulu yazısı, Fransız romancısı Julien Green ile yapılmış bir söyleşinin çevirisi derginin sayfalan arasında yer alıyor. Konstantıniyye gazetesi • Kültür Servisi — Konstantıniyye gazetesi son sayısında 20 sayfa olarak ve yine "İstanbul" içeriğiyle okurların karşısına çıkıyor. Dolmabahçe Sarayı yazısı, Kadıkoy Belediye Başkanı Cengiz Özyalçın'la bir konuşma, İstanbul sur kapıları konulu bir yan, Hulki Aktunç, Orhan Dunı, Nejat Gulen'in köşe yazıları, Tüfan Aksoy'un Moskova ve Nâzım Hikmet mezannı ziyaretini belgeleyen yazı ve fotoğrafları gazetenin bu ayki içeriğini oluşturuyor. Türkıyc'mn en güıcl düğun salonlan Düğün Salonlan Y««*Ji-IU,lb«şı 16.500» ffcreli-Ycaefcli 19.W0« R « M76239/U77440 Salanlaruuzkltaalı ve *00-10ro ŞAYILI GÜNLER Muzaffer Buyrakçn 5000 lira (KDV içinde)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle