Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 HABERLERİN DEVAMI 9 EKİM 1990
Bomba nasıl Cumhurbaşkanı, Tikirlersilah zoruyla kabul ettirilemez'dedi
(Baftarafı 1. Sayfada)
takılı olmadığı sürece "bir braş
makinesinden daha tehlikesiz"
olması, EUe istenildiği gibi şe-
kil verilebiliyor, çok kiiçük mik-
tarları çok büyük etkiler yarata-
biliyor.
Plastik patlayıcının patlaya-
bilmesi için mutlaka bir fünye
gerekiyor. Önce fünye belli güçte
bir patlama yaratıyor, ardından
patlayıcı fünyenin bu gücüyle
patlıyor. Plastik patlayıcılar için
fünyenin patlayıcı maddenin üç-
te birine saplanması gerekiyor.
Dolayısıyla belli bir gramajdan
büyük patlayıcı kullanılması ge-
rekiyorsa birden fazla fünyeye
gerek olabiliyor.
Bombayı harekete geçiren
fünyeler iki çeşit. Bunlardan biri
elektrikli, öbürü düz ateşli fitü-
le patlayan fünyeler. Doç. Bah-
riye Üçok'a gönderilen bomba-
nın fünyesinin elektrikli olması
gerekiyor. Bu durumda Doç.
Üçok için hanrlanan "bnbi tu-
zağVnın muhtemel calışma yön-
temi şöyle:
1. Kitaplardan birinin içi tü-
müyle oyulmuş ve buraya patla-
yıcı fünye(ler), tel sistemi ve pil
yerleştirilmiş.
2. Öyle bir mekanizma hazır-
lanmış ki kitabın kapağı açıldı-
ğında, sayfaları aralanmak is-
tendiğinde normal şartlarda ke-
sik olan elektrik devresi tamam-
lansın ve pil fünyeyi, fünye de
patlayıcıyı harekete geçirsin.
3. Bu tetik mekanizması aynı
zamanda öyle olsun ki kitabın
üstüne ne türden bir ağırlık ge-
lirse gelsin, kitap ister dik, ister
yan konsun hiçbir durumda
bomba kendiliğinden patlama-
sın.
Dolayısıyla Doç. Üçok'a gön-
derilen paket kargo şirketi ya da
polis tarafından kontrol edilse
bile bomba bulunmayabilirdi,
çünkü bombanın tetik mekaniz-
ması kolinin kapağına değil ko-
lideki kitaplardan birine yerleş-
tirilmişti. Kolideki kitaplar tek
tek sayfaları aralanarak incelen-
medikçe bombanın bulunması-
na imkân yoktu, zaten buluna-
cak olsa anında patlamış ve
kontrol edenleri öldürmüş ola-
caktı.
Semtcx ve digerleri
Ortadoğu'lu ve Batılı terörist
örgütlerin en çok kullandığı pat-
layıcı maddelerden biri Çekos-
lovakya kökenli "Semtex" adlı
bir çeşit plastik patlayıcı.
"Semtex" ile başı en çok bela-
da olan ülkelerin başında İngil-
tere geliyor. Irlanda Cumhuriyet
Ordusu IRA'nın elinde neredey-
se 1 ton "Semtes" olduğu sanı-
hyor.
tngiliz polisi birçok kez Çe-
koslovakya'dan "Semtex" konu-
sunda yardım istemiş, hatta özel
yetiştirilmis köDeklerin bu pat-
layıcıyı yakalayabilmesi için
"Semtex"in icine özel bir koku
kanştınlmasını bile talep etmiş-
ti. Ancak eski Çek yönetimi bu
talepleri reddetmiş, "Semtex"i
dünyanın bütün terörist örgüt-
lerine pazarladığı öne sürülen
Libya'ya satmaya devam etmiş-
ti. Yeni Cumhurbaşkanı Vadav
Havei, göreve geldikten hemen
bir iki gün sonra bir açıklama
yaparak "Semtes" fabrikasında
üretimin durduruldugunu açık-
lamıştı. Aynı Havel, ilk lngilte-
re seyahatinde de "IRA'nın elin-
de önümüzdeki 60 yd boyunca
yetecek kadar Semtex stoku
bulundugunu" söylemiş ve res-
men özür dilemişti.
Son olarak tskoçya'nın Loc-
kerbie kasabasının üstünde in-
filak ederek düşen Pan-Am yol-
cu uçağmdaki patlamaya da
"Semtex"li bir bombanın neden
olduğu kanıtlanrnıştı. Aynca ba-
zı Ingiliz yönetici ve parlamen-
terlerine yapılan bombalı saldı-
nlarıda da "radyo dalgalanyla
harekete geçen f ünye"lerin kul-
lanıldığı "Semtex"lerle yapümış-
tı.
Teröristleri yaşatmamamız lazımHaber Merkezi— Cumhur-
başkanı Turgut özal, fikirlerini
kabul ettirmek için teröre baş-
vuranlarm layık olduklan ceza-
ya çarptınlacaklanm söyledi.
özal, Erciyes Üniversitesi'nin
açıhş töreninde yaptığı konuş-
mada, fikirlerini silah zoruyla
kabul ettirmek isteyenlere karşı
insafsız olunması gerektiğini be-
lirterek "Btınlan yaşatmamamız
lazım" dedi. DMP Genel Başka-
nı Bcdrettin DaJan da dün yap-
tığı açıklamada. Türkive'nin ve
rejimin 1980 öncesini de arata-
cak, ülkenin geleceği bakımın-
dan vahim sayılması gereken bo-
yutlara ulaşrtuş bir kara tehlike
ile karşı karşıya olduğunu söy-
ledi. SHP Parti Meclisi üyesi, es-
ki parlamenteı Doç. Dr. Bahri-
ye Üçok'un evine gönderilen
bombalı paketin patlaması so-
nucu öldürülmesine tepkiler de
sürüyor.
Cumhurbaşkanı Turgut özal,
dün Erciyes Universitesi'nin açı-
hş töreninde yapüğı konuşma-
run son bölümünde, terör konu-
suna değinerek şöyle dedi:
"Fikirlerden Mçbir zaman
korkmamamız lazım. Fikirlerin
terörle kabul ettirilmesini asla
kabul etmeyiz ve terörü kulla-
nanlan da layık olduklan ceza-
ya çarpünnz. Bunları layık ol-
duklan cezaya çarptırmamız la-
zım. Yani burada insafsız olma-
tayız. Fikirlerini silah zoruyla
kabul ettirmek isleyen varsa da
onlaria kat'i şekilde sonuna ka-
dar mücadele elmemiz lazım.
'Benim fikrim budur. Sen bu-
nun karşısmdaysan ben seni
temizlerim' diyenlerle sonuna
kadar mücadele edip onlan ya-
şatmamamız lazım. Bunları
yaptıgımız takdirde fikir hürri-
yetini saglama bağlanz. Aksi
takdirde fikir hümyeti sağlana-
maz."
Kara tehlike
Dün bir açıklama yapan De-
mokrat Merkez Partisi Genel
Başkanı Bedrettin Dalan, Tür-
kiye'nin 1980 öncesini de arattı-
racak, ülkenin geleceği bakımın-
dan vahim sayılması gereken bo-
yutlara ulaşmış bir kara tehlike
ile karşı karşıya olduğunu söy-
ledi. Dalan, açıklamasında şu
görüşleri savundu:
"Ekonomik, egitim, siyasi
kadrolaşma yönünden büyük
bir tehlike ile karşı karşıya olma-
mıza ragmen ülkemizi yöneten-
ler, muhalefet ve de Sayın İnö-
nü bu tehlikeyi hafife almakta-
dırlar, ancak yılan kendilerine
dokununca uyanabilmektedir-
ler. Dileyelim ki Bahriye Üçok-
un ölümü Türkiye'deki tiim de-
mokratik kurum ve kişileri, ül-
kemizin gelişmesine, çağdaşhğı-
na, laiklik temellerine, birliğine,
biitüBİüğüne kasteden bu tehli-
keyi görmekte yardımcı olsun.
ANAP Genel Başkan Yar-
dıması Gaüp Demirel, DYP Ge-
nel Başkan Yardımcısı Selahat-
tin Kıhç, ANAP Grup Başkan-
vekili Yasin Bozkurt, Bağımsız
Mületvekili İlhami Binici, Türk
Parlamenterler Birliği Genel
Başkanı Hasan Korkmazcan ile
siyasi partilerin il ve ilçe örgüt-
lerinin temsilcileri de yaptıklan
açıklamalarda Üçok'a saldırı
olayını şiddetle kınadıklannı be-
lirttiler.
llahiyat Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Necati Öner, "bir in-
sanın düşünceleri, görüşleri ne-
deniyle ölümle cezalandınlma-
sı"nı "insanlık dışı, feci bir
olay" olarak niteledi. Prof. Dr.
Öner, "Bu tkr sakhnlardan kim-
seye fayda gelmez. Memleket ve
millete hiçbir faydası yoktur.
Tiim fakiiltemiz camiası, tüm
arkadaşlarımız çok üzgünüz"
dedi.
Türk Sanayici ve Işadamları
Derneği (TÜSİAD) Yönetim
Kurulu da Bahriye Üçok'a yö-
neltilen saldınnın Türk demok-
rasisini ve cumhuriyetini hedef
aldığını belirtti. TÜSİAD'dan
yapılan yazılı açıklamada, saldı-
rı "şiddetle tel'in" edüdi.
TUrk Tabipleri, Türk Dişbe-
kimleri, Türk Eczacılan ve Türk
Veleriner Hekimleri Birligi'nin
başkanlan, tüm sağlık meslek
birliklerinin mensuplanru Bah-
riye Üçok'un cenaze törenine
katılmaya çağırdılar. Birlik baş-
kanlan Dr. Setim Öiçer, Dr. Yıl-
maz Bilgin, Prof. Dr. Mekin
Tanker ve Veteriner Yücd Akın-
a imzasıyla yapılan açıklamada.
Üçok'un devletin temel direğinin
laiklik olduğuna inanan bir din
bilgini olduğu belirtildi.
Dün ayrıca, merkezi Alman-
ya'da bulunan Sosyaldemokrat
Halk Dernekleri Federasyonu,
tstanbul Barosu, lstanbul Ecza-
cı Odası, Bakırçay Belediyeler
Birliği, Halkevleri Genel Merke-
zi, tnsan Haklan Derneği Anka-
ra Şubesi, Otomobil-tş Sendika-
sı, Türkiye Maden îşçileri Sen-
dikası, TMMOB tnşaat Muhen-
disleri Odası, Eğıt-Der ve lstan-
bul Dişbekimleri Odası, Ekono-
mi Muhabirleri Derneği, Türki-
ye Yazarlar Sendikası adına ya-
pılan açıklamalarda ve 9 Eylül
Üniversitesi Güzel Sanatlar Fa-
kültesi'nden 45 öğretim görev-
lisinin ortak bildirisinde saldın-
nın laikliğe yönelik olduğu be-
lirtilerek olay şiddetle kınandı.
Dün Denizli'de ise 16 meslek
örgütü Ue ÎHD ve Halkevleri şu-
be mensuplarının katıldığı bir
yürüyüş yapıldı. Bahriye Uçok:
un öldürülrnesini kınamak ama-
cıyla >ürüyen gruba polisin mü-
dahale etmediği görüldü.
Hükümeteçağrı(Baftara/ı J. Sayfada)
bir tnsan değildi. Boyle bir in-
sanı öldüren, hangi amaca hiz-
met eder demiyoruz. Bu, toplu-
mu kanştırmak, kaygı yarat-
mak, din ve vicdan özgürlüğü-
ne karşı çıkmak, laik hukuk
devletine karşı yapılan davranış-
tır. Hükümetin en önemli görevi
de failleri bulmaktır, can güven-
liğini sağlamaktır. Demokratik
düzeni, can güvenliğini sağla-
mak zorundalar. Failler bulun-
mazsa, elbette bu hareketi ya-
panlar özendiriliyor demektir.
Failleri bulamıyorlarsa hiç ol-
mazsa niçın yapıldığını ortaya
çıkarsınlar. O zaman olay biraz
olsun aydınlanır ve toplum ken-
dini koruma yolunu bulur. O da
olmuyor. Acılar içinde kıvram-
yoruz. Bu cinayetler Türkiye'-
de demokrasiyi, laik düzeni,
inanç hürriyetini ortadan kaldı-
ramaz. Ama masum insanlar
ölüp gidiyor, hükümet bakıyor.
DEMİREL: Tabii ki yapamn
yanına kâr kalması devam etti-
ği sürece, yapanlar yakalanma-
dığı sürece caydıncılık kalkıyor.
INÖ^fÜ: Avrupa'ya bakarsa-
nız, bunun örnekleri görülüyor.
Ama failleri de bulunuyor. Gü-
ney Amerika'da böyle olaylar
oldu, failler bulunamadı, darbe-
ler geldi. Bunları geçmişte bı-
raktık, böyle şeyler olmayacak
diyoruz. Siz hükümette bulun-
dunuz, nasıl izah ediyorsunuz?
Dünya kadar araç, dünya kadar
insan hiçbir şey yapamıyor mu?
Üstelik şimdi güvenlik güçleri
daha da güçlü.
DEMİREL: Hiçbir izahı yok.
Artık bu sorun hükümet mese-
lesi değil. Artık devlet meselesi
olarak ortaya çıkmış bulunu-
yor. Bu defa hükümet işini ya-
pamadığı gibi, devletin de işini
yapamama durumuyla karşı
karşıyayız. Yeniden demokratik
hukuk devletinin işletilmeyece-
ğine yönelik birtakım şüpheler
varsa, bundan çok büyük kay-
gı duyanm.
tNÖNÜ: Arna bu defa bütün
muhalefet partileri hep birlikte
böyle bir şey olmayacağını söy-
lüyoruz. 1980 öncesinden siz da-
ha iyi bilirsiniz, daha farklı bir
durum var. Hükümete düşen
tek şey failleri bulmak. Bula-
mazsa sorumluluk en büyük
yük olarak üzerindedir.
DEMİREL: Evet. Hüküme-
tin şansı var, herkes aynı görüş-
te birleşmektedir. Hem siyaset
hem de millet müttefiktir. Yeni
baştan silkelenelim bakalım,
başka çaresi yoktur. Başka ya-
pacağımız bir şey yoktur. Her-
kesi göreve davet edeceğiz.
İNÖNÜ: (Demirel'i, bugün
yapılacak cenaze törenine davet
ederek) Cumhuriyetin temel ni-
teliklerine karşı bir hareket olu-
yor. Kimse sesini çıkarmıyor.
Böyle bir şey olmadığını, bu işi
yapanlar görsünler.
DEMİREL: însanlann hayat
hakkına yönelmiş her türlü ola-
ya hep birlikte karşı çıkalım.
Bugün ona, yann öbürüne olur.
Böyle nemelazımcılığın önüne
geçmek lazım.
Aykut'un ziyareti
Çahşma Bakanı lmren Aykut
da dün sabah SHP Genel Mer-
kezi'ne gelerek Inönü'yü maka-
mında ziyaret etti ve başsağhğı
dileğinde bulundu. Üçok ile
dostluğu olduğunu ve böyle bir
terör olayını kadın olarak kabul
edemeyeceğini anlatan Aykut,
"Çok müthiş bir acı duydum.
Acınızı paylaşmak istedim. Bu
gibi olaylar aslında birinci dere-
cede demokrasiyi tehdit eden
olaylar. Bu acının hiçbir zaman
bir daha tekrarlanmamasını te-
menni ediyorum" dedi.
Inönü, Aykut'un sözlerinin
anlamlı olduğunu vurguladık-
tan sonra Üçok'un bir bilim in-
sanı olduğunu, daha sonra mil-
letvekilliği de yaptığını, düşün-
celerini hiçbir zaman militan
olarak tahrik gayreti içinde kul-
lanmadığını ve ılımlı bir şekilde
anlattığını belirtti. Inönü şöyle
devam etti:
"Sizin aracüıgııuzla hüküme-
te şu uyanyı yapmak istiyonım.
Siz hem kadın olarak, hem ba-
kan olarak, iyi niyetli bir insan
olarak. bize bu taziyette bulu-
nuyorsunuz. Teşekkür ederim.
Ama Sayın Başbakan'ın da, Sa-
yın Özal'ın da böyle şeyler soy-
kmesi gerekir. Bakınız Sayın
Özal, cumhurbaşkanı olduktan
sonra bir konuşmada, 'Türki-
ye'de din ve vicdan özgürlfiğü,
düşünce özgürlüğü ve teşebbüs
özgürlüğü şarttır' dedi. Şimdi
Üçok öldürüldügünde bu olayı
kınıyorlar. Ama herhangi bir
kimse öldürülünce onu kınıyo-
ruz. Burada başka bir şey var.
Bahriye Hanım'ın öldüriilmr-
sinde fikir, din ve vicdan özgür-
Tehdit edilîyorum
lu yönetkilerine ilettim. bgilen-
düer."
(Baftarafı 1. Sayfada)
haklan" ve "TUrk kadınının
Türkiye'deki ve Almsnya'daki
sosyal yaşantısı" konuları tartı-
şıldı. Toplantıyı düzenleyenler-
ce "Islam'da kadın" konusu için
aranan isim Doç. Dr. Bahriye
Üçok oldu. Tübingen Türk Der-
rteği Kadın Kolu Başkanı Ayşe
Acet, neden Üçok'u aradıkları-
m anlatırken "Bu konuyu en iyi
Bahriye Hanım bilir dediler. Biz
de aradık bulduk ve gelmesini
sagladık" dedi.
Kendisiyle telefonda görüş-
tüğumüz Ayşe Acet, Bahriye
Üçok'un tehditler dolayısıyla ya-
şadığı endişeyi ve Almanya se-
yahatini şöyle anlattı:
"Türk kadınını tanıtmak
anucıyla bir dizi toplantı düzen-
lemeye karar verdikten sonra
Türkiyeye gittiğimde, haziran
ayuda Bahriye Hanım Ue tele-
foda konuştum. 'tslam ve kadın
koıusunu en iyi Bahriye Hanım
bilir' dediler. Ben de Bahriye
Haaım'a ısrar ettim gelip konuş-
matı için. Ancak o bana, 'Sü-
reki tehdit ediliyorum. Duydu-
ğuna göre de Almanya'da yo-
baiar artmış. Gelecek olursam
mvılaka koruma isterim' dedL
Beı de kendisine bunu sağlaya-
biltceğimizi söyledim. Dernegi-
miin bütçesi sınırlı olduğu için
uç» büetini alamaj^cagımızı da
sövedim. Bunu kabul elmedi.
Ana otelde kalmayacagını söy-
led. Kendisini bir Türk evinde
misıfir etmemizi ise kabul etti.
Kcruma konusunu (oplantılan
birikte düzenledigimiz halkoku-
Bahriye Üçok'un 22 eylül sa-
bahı erken saatlerde Stutgart'a
geldiğini, kendisini alanda kar-
şıladıklannı anlatan Ayşe Acet,
Üçok'un 7 gün boyunca Tevfık
Altun adlı bir Türkün evinde
kaldığını söyledi. Tübingen'de
hukuk danışmaruığı yapan Tev-
fık Altun'un evinde çocuk oda-
sında kalan Bahriye Üçok'a, 26
eylülde aynı toplantı dolayısıy-
la buraya gelen Çağdaş Yaşamı
Destekleme Derneği Başkanı
Prof. Dr. AyseJ Ekşi'nin eşlik et-
tiğini, iki gün aynı evde birlikte
kaldıklarını anlatan Acet,
Üçok'un korunması konusunda
Tevfik Altun'un devreye girdiğini
kaydetti.
Kendisiyle telefonla görüştü-
ğümüz Tevfik Altun da gelişme-
leri anlatırken şöyle dedi:
"Bahriye Hanım sürekli teh-
dit edildigini, güvenlik önlemleri
almması gerektiğini belirtti. Ye-
rel polis örgütünün yöneticile-
riyle hemen ilişkiye geçerek du-
nımu ilettim. iki kadın polis bir
süre Bahriye Hanım'ın korun-
masında görevlendirildi."
Bahriye Üçok'un ısranna kar-
şın, yalnızca 26 eylülde konuş-
ma yaptığı sırada "üç saat
süreyle" korunduğunu belirten
Ayşe Acet, "Esasında koruma
burada da gerekli değildi. Tü-
bingen yobazların elkili olduğu
bir yer değildir. Bir üniversite
kentidir. Ancak kendisini rahat-
latabilmek için isteğini yerine
getirdik. Nitekim koruma veril-
digini duyunca rahatladı."
Sözen'e
bomba süsü
verilmiş zarf
lstanbul Haber Servisi —
lstanbul Büyükşehir Beledi-'
ye Başkanı Nurettin Sdzen'e
bomba süsü verilmiş bir zarf
gönderildi.
Nurettin Sözen'in sekrete-
rine bırakılan zarf belediye-
de kısa bir süre heyecanîı an-
lar yaşattı. Başkanın sekrete-
ri Leyla Yılmaz'ın zarfı Nu-
rettin Sözen'e gösterdiğinde
Sözen zarfm şüpheli olduğu-
nu ve kontrol edildikten son-
ra açdması gerektiğiııi belirt-
ti. Bunun üzerine zarf Sö-
zen'in koTuma polisleri ve
Emniyet Müdürlüğü'nden
gelen bomba uzmanları tara-
fından açıldı. Bomba süsü
verilmiş zarftan bir demir
parçası, bir mermt, tel ve
"Armutlu'da öldürükn her
vatandaşın yerine bir polis
öldüriilecektir" yazılı bir kâ-
ğıt çıku. Nurettin Sözen
olaydan sonra şöyle dedi:
"Türkiye'de demokrasiyi
katletmek isteyen, Atatürk
ilkelerine ters düşen insanla-
rın boyle girişimİerine tanık
ohıyonız. Bu, toplumun hu-
zurunu bozuyor. Hep bera-
ber bu konuda demokrasiyi
ve Atatürk ilkelerini kollama
koruma görevimizi yerine ge-
tirmetiyiz.. Bütün »ıkıntılaruı
demokrasiyi korumakla aşı-
lacağını anlatmalıyız."
lügü darbe alıyor. Sayın Başba-
kan'ın da, Sayın Özal'ın da ona
işaret eimesi gerekir.
SHP lideri tnönü, PM'de
yaptığı konuşmada Üçok'un öl-
dürülmesinin iki nedeni olabile-
ceğini, bunun birinin, "Din is-
tismany la laik düzeni ve çağdaş
yaşamın ortadan kaldınlmasına
dönük" diğerinin, "Demokra-
tik düzenin kendisine yönelmiş
ve demokrasiye ara verilmesini
isteyenler tarafından yapılmış
olabileceğini" bildirdi. lnönü,
her ikisinin de sonuçta demok-
ratik laik düzene bir saldırı ol-
duğunu dile getirirken, "Irak
Kuveyt'e girdi diye asker gön-
dermeye kalkıyoruz. Türkiye'-
de demokratik laik düzeni ko-
ruyamayacak mıyız" diye sor-
du.
Üçok'un "Tesettüre karşı
çıkügı için öMürüldüğü" haber-
lerine ve bu konuda yapüan teh-
ditlere de dikkat ceken SHP Ge-
nel Başkanı bu sözlerin inandı-
rıcı olmadığını anlatarak şöyle
devam etti:
"Bir azınlık grubu tesettörü
öne sürerek hâkim olmaya ça-
lışıyor. Elbette devletten yardım
görüyor, ama bu yine de bir
azınlık hareketidir. Dolayısıyla
böyle bir ortamda Üçok'un öl-
dürülmesi ne anlam taşır? Ce-
zayir'de de benzer bir durum
var orada tesettüre karşı çıkan
kadınlar var, ama kimse öldü-
rülmedi, demek istiyorum ki, İs-
lam âleminde böyle bir usul
yok. Humeyni "Salman Rüşdü'-
yü öldüreceğiz' dedi. Ama ol-
madı. Dolayısıyla bunlann ar-
kasında ne var diye düşünmek-
tçn kendimi alamıyorum. Sayın
Üçok'a yapılan tehditler son za-
manlarda kesilmişti. Ama
ANAP grubu son olarak kadı-
nın statüsü ve sorunlan genel
müdürlüğü kurulması için gün-
deme getirdigi kararnamede,
türbanı yine gündeme getirdi.
Bu olay oldu. Bunları bir-şey
bildiğim için değil, bilmediğim
için söylüyorum. Karanlıklar
karşısındayız ve hükümet seyre-
diyor. Durum gayet karanlıkür.
1 İLAHİYAT
• FAKÜLTESİ
^ SESEVLEi
ANfTKABIR
ULÜS
SİHHfYE
MEYDAN1
A
K1ZILAV
^ MEYDANI
ESKİSEHIR
1-2 Arası araçlarla
2-3-4 Yürüyüş
TBMM AKAY
ÇANKAYA
tkridann bu karanlıgı kaJdırma-
ya niyeli olup olmadığını da bil-
miyorum, ama Türkiye'de çağ-
daş yaşamı savunacağız, koru-
yacağız. Bir tslam ulkesinde la-
ik düzen ancak Türkiye'de ol-
duğu gibi yüriitülür. Halkın
desteğiyle yürütülür, bu tertip-
ler bizi yolumuzdan ayıramaz,
cenaze bir saygı yeridir."
Cenaze töreni bugün
SHP Parti Meclisi (PM) üye-
si, eski Senatör Bahriye Üçok'-
un bugünkü cenaze törenine
SHP il ve ilçe örgütleri ile bele-
diyelerin yanı sıra, meslek ku-
ruluşları, Türk-lş'e bağlı sendi-
kalar ve demokratik kitle örgüt-
lerinin temsilcileri katılacak.
SHP Genel Sekreter Yardımcı-
sı Cevdet Selvi, cumhuriyetin te-
mel niteliklerine yapılan saldın-
ların arttığıru belirterek, "Artık
tartışma dönemi kapandı, bun-
dan sonra lepkilerimizi halkla
birlikte demokratik eylemler ya-
parak göstereceğiz" dedi. Genel
Sekreter Hikmet Çeün, Meclis
Başkanı Kaya Erdem'e, tören
yürüyüşünde kortejin başmda
yürümesi önerisini götürdü.
Üçok'un cenaze töreni Anka-
ra Üniversitesi Rektörlüğü'nün
İlahiyat Fakültesi önünde saat
08.30'da düzenleyeceği törenle
başlayacak. Üçok'un cenazesi
buradan genel merkeze getirile-
cek ve genel merkez önünde sa-
at 09.00'da başlayacak törende
SHP Genel Başkanı Erdal lnö-
nü bir konuşma yapacak.
Üçok'un cenazesi daha sonra
Atatürk Bulvarı üzerinden kor-
tej eşliğinde TBMM'ye götürü-
lecek. Üçok'un tabutu Meclis
binasında saat 10.30'da başla-
yacak tören sonrasuıda, yine
kortej eşliğinde Maltepe Cami-
si'ne gelindikten sonra cenaze
namazı kılmacak. SHP Genel
Sekreteri Hikmet Çetin'in cena-
zenin Meclis'ten Maltepe Cami-
si'ne götürülmesi sırasında Mec-
lis Başkanı Kaya Erdem'e kor-
tejin başında yürümesi için öne-
ri götürdüğü bildirildi. Cenaze
namazının ardından Maltepe es-
ki havagazı tesisleri önüne gele-
cek olan cenazeye katılanlar bu-
radan otobüslerle Karşıyaka
Mezarlığı'na gidecekler. Tören
sırasında, "Laik, Demokratik,
Çağdaş Türkiye" yazılı tek pan-
kart taşınması kararlaştınldı.
Üçok'un cenaze törenine
SHP il ve ilçe örgütleri, beledi-
yelerin yanı sıra, 20 dolayında
meslek kuruluşu ve Türk-lş'e
bağlı tüm sendikalann yönetici
ve temsilcileri de katılacak. Alı-
nan bilgiye göre, sendikalann
kendilerine bağlı işçileri de tö-
rene çağıracağı ve Türk-lş Ge-
nel Başkanı Şevket Yümaz'ın da
törene davet edildiği öğrenildi.
Dün TBMM'de Parti Mecli-
si, Merkez Disiplin Kurulu,
Merkez Yürütme Kurulu,
TBMM grubu ve Ankara'ya ce-
naze töreni için gelen örgüt tem-
silcilerinin ortak topiantısı ar-
dından Parti Meclisi bugün ye-
niden toplantıya çağnldı.
CUMEYTARCAYUREKyanyor
Devletin İki Yüzü...
FRANKFURT — Şok henüz
vurmamış, şaşkınlık dalga dal-
ga yayılmıştı. Frankfurt Kitap
Fuarı'nın bir köşesinde bir
adam sergtyi izieyen yabancı-
lann şaşkın bakışları attında
namaz kılıyordu.
O bölüm Türk bayraklanyla
süslçnmişti. O bölüm, Türkiye
Cumhuriyeti Milli Eğitim Ba-
kanlığı ile Kültür Bakanlığı'nın
Türkiye'den getirdigi ya da
ABD'de veya Avrupa'da yayın-
cılık yapan kimi yayınevierinin
kitaplarının sergilendiği
bölümdü.
İki bakanhğın Batılı yayıncı-
lara sergilediği kitaplar arasırv
da; örneğin, çeşitli ebatlarda
"Kuran, Ibadet llkeleri. Evlat
Terbiyesinin Millet Hayatında-
ki Önemi, Kuran Öğretmeni,
Kuran Okumaya Giriş, Tefsir
Tarihi" gibi eserler yer alıyor-
du. Kültür Bakanlığı ise örne-
ğin "Cami Tasvirli Mezar Taş-
ları, Muhibi Divan, Cumhuri-
yet'e kadar Türk Güreşleri" ve
benzeri yayınları sergiliyordu.
Nurculukla ilgili yayınlardan
-burada MHP'den sonra Türk-
İslam sentezinin önderllğini
yapan Musa Serdar
Celebi'nin- beğeniye sunduğu
kitaplara kadar her çeşit din-
sel örnek görülebilirdi.
Kimi kitaplar Arap harfleriy-
le, özellikle Nurcularınki hem
Arapça hem İngilizce. Musta-
fa Kemal'in "laik, modern
Türkiye"sinin iki bakanlığının
150'ye yakın devletin katıldığı
Kitap Fuarı'nda Batılı gözlem-
cilere sergilediği manzara
özetle buydu.
Fuara aşağı yukan sekiz bin
yayınevi katılmıstı. Standlarda
üçer kişinin çalıştığı varsayılır-
sa 24 bin kişi hemen her gün
Türkiye Cumhuriyeti adına bu
türden kitapların sergilendiği
o bölümün önünden geçiyor-
du. Yüz binlerce kitapsever
Türkiye Cumhuriyeti'ni simge-
leyen " o bölümün" önünde
duraksıyor, Türkiye'nin
"Doğulu" coğrafi konumunu
anımsayarak geçip gidiyordu.
Parçalı bilgilere göre bakan-
lık Türkiye'deki yayınevlerine
başvurmuş. Batı içerikli kitap-
lan, Türktye'nin kültür gelişimi-
ni ve çağdaş özünü içeren ya-
prtların "o bötümde" sergilen-
mesine hiçbir yayınevi yanaş-
mamıştı.
Oysa ilgililer ülkeyi gerçek
*yüzüyle tanıtacak pek çok ki-
tap bulabilir, AT'ye girmeye,
Batılı olduğunu kanrtlamaya
katkı sağiamaya çalışan çaba-
lara güçlü destekler vere-
bilirdi.
Neyse ki yüz adım ötede
Cumhuriyet Kitap Kulûbü,
çağdaşlığa soyunan ülkenin
yüzünü ağartacak içerikte bin-
lerce yapıtla kitapsever Batılı-
ların huzurundaydı.
Almanya'nın çeşitli yörele-
rinde yaşayan aydın Türkler;
işçisi, mühendisi, erkekJi ka-
dınlı çalışanıyla Cumhuriyet
Kitap Kulübü'nün bulunduğu
bölümü dolduruyordu.
Bahriye Üçok'un öldürüldü-
ğü haberi geldiğinde aynı kat
üzerinde yaşanan bu tezatlar
tartışılıyor, konuşuluyordu.
Üçok'un kişiliğini, yıllardtr ver-
diği savaşımı yakından bilen-
ler aynntılı bilgiye gereksinme-
den cinayeti fanatik İslam
gruplarından birinin işlediğin-
debirleşmişlerdi.
Üçok, bombalı pakete kur-
ban gitmesinden bir gün ön-
ce "Berlin Türk Bilim ve Tek-
noloji Merkezi" yetkilileriyte te-
lefonla bir görüşme yapmış,
buraya gelerek "Laiklik ve
Demokrasi" konulu bir konfe-
rans vermeyi kabul etmişti. Ne
çare; Üçok ömrünü adadığ) la-
ik demokratik düzen uğruna
yaşamıru yitirmişti. Alman ba-
sını on sekiz ay içinde yaşadı-
ğımız on bir terör cinayetinin
üzerinde henüz yeterince
uyanmadı. Buradaki Türk sos-
yal demokrat örgütlerin dün-
den başlayan çabalanyla,
özellikle Berlin'de yuvalanan
gerici örgütlere dikkatler bel-
ki çekilecek; belki de Irak bu-
nalımı ya da iki Almanya'nın
birleşmesiyle topluma sinen
rahatsızlık Türkiye'deki çagdtşı
örgütlerin idam diye nrteledi-
ği daha neler getireceği bilin-
meyen olaylarla yeterince ilgi-
lenmeyecekti.
Yazılı basının duyarsızlığına
karşı dinci örgütler hemen Al-
man TV'lerinde boy gösterme-
ye başlıyor. ZDF yayırunda
Şanlıurfa Belediye Başkanı
Çelik, "Hitlerhayranlığını" dile
getiriyor, mezarını bulsa çe-
lenk koyacağını soylüyor. Al-
man TV'si Belediye Başkanı:
nın masasında bir el bomba-
sı bulunduğunu belirtiyor.
Beri yandan burada yaşa-
yan Türk toplumu ülkenin için-
de bulunduğu koşulları özen-
le Iziiyor, sağlıklı değerlendir-
meleıie geleceğimize dayalı
kaygılar öne sürüyor.
Cumhuriyet'in geçen cu-
martesi düzenlediği paneli iz-
leyenler; Uğur Mumcu ve Ali
Sirmen'le bana yönerttikleri
sorularla konular ve sorunlar
üzerinde duyarlı olduklannı
vurguluyorlardı.
Dinsel akımlann gkterek ge-
lişmesinden tedirgindiler. Ul-
keyi bölmeyi amaçlayan silahlı
davranışlara asla arka çıkmı-
yorlar, tersine açıktan reddedi-
yorlardı.
Ekonomik sıkıntılann geliş-
miş bir ülkede yaşamalarına
karşın nasıl giderileceğini
araştırıyor, Körfez bunalımında
TÖ'nün Türkiye'yi bir serüve-
ne atacağından kaygılanı-
yorlardı.
Bu konulann aynntılı biçim-
de tartışıldığı panel, izleyenle-
rin ortak ve kesin bir yargısıy-
la sona erdi. Yurtdjşındaki
Türkler çıkış yolunu TÖ'den ve
peşinde sürüklediği ANAP ik-
tidarından bir an önce kurtul-
makta görüyorlardı.
Türk toplumunun bilinci bu-
radaki "Sosyaldemokrat Halk
Dernekleri" adına dün burada
yapılan açıklamada yer
alıyordu:
"Ardı ardına işlenen cinayet-
lerin baş sorumluları 12 Eylül
rejimiyle başlayarak ANAP ik-
tidarı boyunca da izlenen po-
litikalar sonucu, teokratik
Türkiye peşinde koşanlar, teş-
vik edenler, yüreklendirenler
ve kollayanlardır. Laiklik kavra-
mının özünü boşaltarak toplu-
mumuzun adım adım İslam-
laştırılmasına göz yumanlar,
destek olanlardır." '
Kısacası tek çözüm, tek çı-
kış ve kurtuluş yolu; 12 Eylül-
ün sürgiti ANAPtan bir an ön-
ce kurtulmaktı!
6
Asil Nadir'i kurtarmak münıkün değil
9
Katliam: 22 ölü
(Baftarafı 1. Sayfada)
la ilgili sorularıru yanıtladı. Ta-
ner, halen yürürlükte bulunan
yasalarm hiçbirinin Polly Peck'-
in kurtanlması ya da hükümet
kararıyla bu şirkete kaynak ak-
tarılmasına izin vermediğini
kaydetti. Nadir'in bu hafta için-
de Ankara'ya gelerek kendisiy-
le görüşeceğini de kaydeden Ta-
ner, Polly Peck olayında Rum
lobisinin "dedikodu ve yıprat-
ma kampanyası"nın etkiÛ oldu-
ğu iddialarının da araştınldığı-
nı bildirdi. Taner, İngiliz Dışiş-
leri Bakanlığı'nın Türkiye'nin
Polly Peck'le ilgili girişimleri
üzerine "48 saal içinde 100 mil-
yon sterlin gönderilmesini" is-
teyen mektubuyla ilgili olarak
da "Bir kere Polly Peck bir İn-
giliz şirketidir. Bizden ne para-
sı isteniyor" dedi. Taner, Ingil-
tere Dışişleri Bakanlığı'nın bu
yazısına ne karşılık verdiğine
ilişkin bir soruya da, "Ne cevabı
vereceğim ki? Ben buna ancak
güler gecerim" yanıtını verdi.
Taner, Asil Nadir olayıyla il-
gili Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın devreye girmiş olması-
nı da, "Cumhurbaşkanı doğru-
dan ilgilenmemiştir. Sadece
Türk asıllı bir işadamı olduğu,
Rum lobisinin etkinliği dikkate
alınarak hakkının yenmemesine
dikkat edilmesi gerektiğini tngil-
tere Başbakam'na söylemiştir"
şeklinde değerlendirdi.
Hazine ve Dış Ticaret Müste-
şarhğı yetkiUleri de Asil Nadir
konusunda hükümetin hiçbir
kurtarma operasyonu planla-
madığını vurgulayarak, "Hazi-
ne'nin resmi hiçbir rolü olamaz.
Böyle bir riski hiçbir politikacı
da göze alamaz" dediler.
Bu arada Asil Nadir'i kurtar-
ma operasyonuna hazırlandık-
lan iddia edilen 4 büyük banka-
dan 3'ünün genel müdürü açık-
lama yaparak planlanmış her-
hangi bir operasyonun söz ko-
nusu olmadığını vurguladılar.
Operasyon iddialanyla ilgili
olarak ismi geçen Yapı ve Kre-
di Bankası'nın Genel Müdürü
Burhan Karaçam, yalnızca Ves-
tel Ue iş ilişkisi bulunduğunu,
Asil Nadir ile herhangi bir tema-
smın olmadığını açıklarken Zi-
raat bankası Genel Müdürü
Coşkun Ulusoy, Amerika dönü-
şünde verdiği demeçte, Asil Na-
dir'le ilgili hiçbir operasyonun
içinde bulunmadıklarını vurgu-
ladı. Cumhuriyet'e açıklama ya-
pan Vakıflar Bankası Genel
Müdürü tsmet AJver, ise, "Asil
Nadir'in hiçbir şirketiyle her-
hangi bir ilişkimiz olmamıştır.
Değil bir liralık. bir kunışluk
riskimiz bile olmamıştır. Biz va-
kıf mallannın değerlendirilme-
siyle ilgili bir bankayız. Böyle
riskli işlere girmemiz söz konu-
su olamaz" dedi.
Polly Peck için kader günleri
EDtP EMtL ÖYMEN
LONDRA — Polly Peck Yö-
netim Kuruhı Başkanı Asil Na-
dir'in, şirkeün acil nakit gerek-
sinmesini karşüamak amacıyla
önümüzdeki cuma gününe ka-
dar vakti var. Polly Peck'e kre-
di veren bankalann o gün top-
lanarak, son bir haftada şirke-
tin kurtanlması için atılmış
adımlan değerlendirmesi gereki-
yor. Şirkete, para bulması için
tanınan süre ya uzatılacak ya da
derhal iflas işlemlerine ge-
çilecek.
Polly Peck'in muhasebesini
incelemek üzere şirket tarafın-
dan görevlendirilen bağımsız
mali danışmartlık firması "Co-
opers and Lybrand Deloitte" ile
Polly Peck'e kredi veren banka-
lann arasından seçilen 10 tem-
silci bugün bir toplantı yapıyor.
Firmanın, Polly Peck hesapları
için başta Ingiltere olmak üzere
birçok yerde 20 muhasebe uz-
manıru görevlendirdiği bildirili-
yor. Finnaya konu hakkında bir
rapor hazırlaması için 5 hafta
süre tanınmıştı. Bu rapor ile
Polly Peck'in bankacıların
kendi yürütecekleri soruşturma
arasında doğnıdan bir ilişki yok.
Ancak sorunun karmaşıklığı ne-
deniyle, bankacdann önümüz-
deki cuma günü, süreyi bir haf-
ta daha uzatmalannın mümkün
olabileceği de ifade ediliyor.
Polly Peck'in nakit sorununu
inceleyen "Finandal Fımes" şir-
kete açılan gerekli olan 100 mil-
yon sterlin derhal sağlansa bile,
ocak ayına kadar daha 200 mil-
yon Sterlin bulması gerektiğini
hesapladı. "Şirket, bu yılın son
3 ayında vadesi dolacak 200 mil-
yon Sterlin tutarındaki borcun
ertelenmesini de sağlamak zo-
runda" diye yazdı.
Aynı gazete, Polly Peck'e
Türkiye'den bir mali kaynak ak-
tanmı konusunda belirsizliğin
sürdüğünü, her şeyin Cumhur-
başkanı Özal'a bağh olduğunu
kaydetti.
Polly Peck'in Isviçre Frangı
cinsinden çıkarttığı bonolann
durumunu ise "Daily Telegrap"
de aldı.
50 milyon Isviçre Frangı de-
ğerindeki "hamiline kayıth" bo-
nonun derhal paraya çevrilme
koşulu ile satıldığı anlaşıbyor.
Gazete, bono sahiplerinin kim-
liklerinin saptanamayacağını ve
bonolannı, gelecek ay süreleri
dolduğunda paraya çevirmek is-
tedikleri takdirde bunun, Polly
Peck için ek bir yük oluşturaca-
ğını yazdı.
(Baştarafl 1. Sayfada)
tığıru bildirdi.
AA'ya göre Kudüs'teki cami-
lerin hoparlörlerinden halk, ya-
ralı Filistinlilere kan vermeye
çağnldı.
Filistin hastane kaynaklan ise
Kubbet-Ül-Sahra'daki olayın
bir isyana yol açtığını ve bütün
kente yayılma eğüimi gösterdi-
ğini belirterek ölü ve yaralı sa-
yısımn artmasından endişe du-
yulduğunu söylediler.
Kubbet-Ül-Sahra üzerinde
polis helikopterlerinin devriye
uçuşu yaptığı haber verildi. Po-
lisin bölgeyi kordon altına aldığı
ve gözyaşartıcı bomba da kul-
landığı belirtildi.
Filistin Devlet Başkanı Yaser
Arafat'ın danışmam Bassam
Ebu Şerif, Tunus'ta düzenledi-
ği basm toplantısında, 22 kişi-
nin öldüğü olaylarda, bin dola-
yında insarun da yaralandığım
öne sürdü. Kimi Filistinli kay-
naklar ise yaralı sayısmı 300 ola-
rak verdiler. Ebu Şerif, duru-
mun son derece gergin olduğu-
nu ve her an yeni bir patlama-
nın meydana gelebileceğini be-
lirtti. Ebu Şerif şöyle dedi: "Gü-
venlik Konseyi'nin tngiliz olan
yeni başkamna sesleniyonız.
Konsey, Filistinlilerin korunma-
sı için derhal gerekli önlemleri
almalıdır." Ebu Şerif aynca İs-
rail'i silah ya da para ile destek-
leyen tüm ülkelerin boykot edil-
mesini de istedi.
tsrail kaynaklan, Batı Şeria
ile Gazze'de güvenlik güçlerinin
alarma geçirildiğini ve olaylan
kışkırttığından şüphelenilen
Faysal El Hüseyin adlı bir Isra-
illi liderin tutuklandığını bil-
dirdiler.
Bu arada Arap kaynaklan,
olaylarla ilgili olarak Gazze'de
düzenlenen protesto gösterisin-
de 2 Filistinlinin öldürüldüğünü
bildirdiler. Batı Şeria'da ise 20
yaşmda bir Filistinlinin öldürül-
düğü kaydedildi. İsrail işgali al-
tındaki iki bölgede de sokağa
çıkma yasağı konduğu haber ve-
rildi.
Gözlemciler 22 kişinin ölü-
müyle sonuçlanan olayın tsraiT-
in 1%7'de işgal ettiği topraklar-
da bugüne dek yaşanan en kanlı
saldın olduğunu belirttiler.
Cuellar kınadı
BM Genel Sekreteri Perez de
Cuellar dün sözcüsü Nadis Yo-
nnes tarafından basına okunan
açıklamasında saldınyı kınaya-
rak Israil'in Filistinlilere karşı
uyguladığı şiddetten büyük
üzüntü duyduğunu bildirdi. Cu-
ellar açıklamasında olayın,
"Israil-Filistin çatışmasındaki
tehlikelerin trajik bir ifadesi"
olduğunu kaydetti.
Mitterrand'ın '
açıklaması
Bu arada, Fransa Cumhur-
başkanı François Mitterrand,:
Doğu Kudüs'te dün tsrail asker-
leri tarafından Filistinlilerin öl-(
dürülmesinin, Ortadoğu görüş-,
melerinin yapılması zaruretini;
gösteren "vahim bir olay" ol-r
duğunu söyledi. ;
François Mitterrand, "tnsan
haklan bir yerde savunulurken
diğer tarafta ihmal edilemez.
Hak hakür" diye konuştu.
Öte yandan Yaser Arafat,
Mitterrand'a bir mesaj gönde-
rerek İsrail işgali altındaki Arap
topraklarında yaşayan Filistin
halkının korunması konusunda
BM Güvenlik Konseyi'nin karar
alması için etkin çaba sarfetme-
sini istedi.