22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/14 DIŞ HABERLER 31 EKİM 1990 AKKUMANTLAŞMASI Ankara'nm tavrı hâlâ netlik kazanmadıBatılı diplomatik çevreler, Ankara'nın Sovyet yarı askeri kuvvetler için AKKUM antlaşmasını "veto" etme yoluna gitmeyeceğini savunurken, Türkiye'nin tavrı belirsiz. SEMİHİDtZ ANKARA — Kafkasya'da konuşlu yan askeri kuvvetlere ait ağır silahla- nn, "Avnıpa'da Konvansiyonel Knvvet Mizakereteri" (AKKUM) kapsamı dışın- da tutulmasına yönelik Sovyet girişimi üe ilgili pürüzde belirsizlik sürüyor. Ankara'daki yetkili çevrder, 19 kasım- da Paris'te imzaJanması öngörülen AK- KUM antlaşmasında Türkiye'nin tutumu konusunda "Dtha Mçbir şey beüi degü" ifadesini kullandılar. Ancak Batüı diplomatik çevreler, An- kara'nın yan askeri kuvvetler için AK- KUM antlaşmasını "veto" etme yoluna gitmeyeceğini savunuyorlar. 19 kasıma kadar çözüm buhınamadığı takdirde di- ğer bazı mûttefikleri de yakından ilgilen- diren bu konunun büyük olasıhkla AK- KUM antlaşması sonrasında sürecek si- lahsızlanma müzakerelerine bırakılacağı- nı sanıyorlar. Türkiye, yan askeri kuvvetlerin elin- deki ağır silahlann kapsam dışı tutulma- sının AKKUM antlaşmasının "dolaylı mfadrae" kapıyı aralayacağmdan endişeleni- yor, AKKUM antlaşması sonucunda sayı- sal indirim ve imhaya tabi olacak top, tank, zırhlı piyade muharebe araçlan, sa- vaş uçak ve helikopterleri gibi silahlann yan askeri kuvvetlere transfer edilmesin- den kaygılamyor. AKKUM kapsamı dı- şında olan ve herhangi bir denetime açık olmayan bu kuvvetlere yapüan transfer- lerle, konvansiyonel indirimlerle sağlan- maya çalışılan "tlt düzeylerdeki denge" nin bozulacağı savunuluyor. Ankara, aynca söz konusu silahlar ne- deniyle doğacak güvensizlik ortamımn son yülarda hızla gelişen Türk-Sovyet iki- li îlişkilerini de ileride "gölgetemesinden" kaygı duyuyor. Ankara'hın duyarlılığı, Tûrkiye'deki karşıtı jandarma olan, Sovyetler Birliği fçişleri Bakanlığı'na (MVD) bağlı bu kuvvetlerle aynı statüde olan ve KGB'ye bağlı birliklerin toplam yanm milyon ki- şilik bir güç oluşturmasından kaynakla- nıyor. Söz konusu kuvvetlere transferle- rin şimdiden başladığı yolundaki somut gösteriler ise bu hassasiyeti daha da pe- kiştiriyor. Ankara'nın ikilemi AKKUM Antlaşması'nın 19 kasımda Paris'te yapılması planlanan Avrupa Gü- venlik ve tşbirliği Zirvesi (AGİK) sırasın- da imzalanması öngörülüyor. Ancak ABD, AGİK zirvesinin yapılması için AKKUM antlaşmasının imzalanmasını "olmazsa olmaz" koşul olarak öne sü- rüyor. Ankara, bir yandan Washington'un dayattığı bu "yapay" koşuldan rahatsız- lık duyarken, diğer yandan AKKUM ant- lasmasının bir an önce imzalanmasının ITALYA 'Süper NATO' artık devlet sırrı değilItalya Başbakanı Giulio Andreotti'den sonra Cumhurbaşkanı Francesco Cossiga'nın da doğrulamasıyla soğuk savaş yıllarından beri CIA denetiminde çalışan NATO gizli haber alma örgütü devlet sırrı olmaktan çıktı. NİLGÜN CERRAHOĞLU ROMA — Soğuk savaş yıllanndan beri ltalya'da CIA denetiminde çalışan ve hâlâ ayakta olan NATO gizli haberalma örgü- tü bu ülkede devlet sım olmaktan çıktı. Geçen hafta parlamento önünde örgütün varlığını ifşa eden Başbakan Giulio And- reotti'den sonra, Cumhurbaşkanı Fran- cesco Cossiga da doğruladı. 1966 yıhn- da savunma bakanı yardımcüığı yapan Francesco Cossiga, o dönemden beri gizli haberalma örgütünün varhğından haber- dar olduğunu söyledi. Cossiga, ltalya'da şimdi artık süper NATO olarak anılân bu örgütün "gizli, fakat yasal olduguna" söyledi. ClA'nın yanısıra ttalyan hüküme- tinin de örgütün masraflanna katıldığı- nı belirten Italyan Cumhurbaşkanı, sa- vunma bakanı yarduncısı olduğu yıllar- da "örgBtün giderierine Uişkin belgeleri imzaladtğuıı" belirtti. ltalya'da şaşkınlıkla karşılanan haber, ana muhalefetteki komünistlerin ağiT suç- lamalanna yol açtı. Komünist Parti lide- ri Achilk Occbetto, parlamentonun bil- gisi dışında çalışan gizli örgütün derhal çözülmesini istedi. NATO ispiyon örgü- tünün "yülardır ttalyan demokrasisine karşı calıştığına" işaret eden Occhetto, "ParaJel NATO teşküatının sag ve sol te- röriin kan döktügü 70'li yıllardaki geri- lim stratejisinde ve faili bulunmayan sa- yısız terör eylemindeki rolü açıktır. Bun- buin, öoceden yapüan bir planın parçası olduğu anlaşılmaktadır" dedi. Faşistler tarafından düzenlenen ve 100'e yakın in- sanın canına mal olan 1980 Bologna Is- tasyonu faciasmda olduğu gibi benzeri tarzdaki büyük çaplı terör olaylannda ya- kınlannı kaybedenlerin kurduğu dernek- lere destek veren Occhetto, "Hiikiimet bu katüamlan da kimin düzenledigiııl mn- haklcak biliyordur. Bu dnayetierin ardın- daki beyinler ve elebaşılan mutlaka acık- lanmalıdır. Bu darumda ltalyan demok- rasisine meşnüyet kazandıracak tek cid- di hareket bu olur" dedi. Liderler arasında karşıhklı devam eden bu açıklamalar ve suçlamalar sürüp gi- derken ltalyan basını da her gün NATO gizli haberalma örgütünün ltalya'da na- sü çahştığını açıküyor. Her gün bu konu- da günışığına kavuşan yeni haberlerle çı- kan ltalyan gazetelerini okumak, John Le Carre ya da Gerard ve Viviers'nin yazdı- ğı casus romanlanndan daha büyük bir heyecan veriyor. örneğin 'süper NATO' egitim karaplannın gözden uzak olsun di- ye, halen kısmen vahşi bir yapıya sahip olan Sardunya adasında kurulduğunu öğ- reniyoruz. Orgüt hesabına çahşanlar, as- kerlerin yanısıra Yaşist' ya da "aan- komünist' görüşlü öğretmen, muhasebe- ci, papaz gibi fazla dikkati çekmeyen *va- tanperver gönüUüler'den meydana geli- yor. Olayı genelinde İtarya'nın sınıriı ege- menligine somot bir örnek' olarak yo- rumlayan ttalyan basını, 6O'lı yıllarda ba- şansızlıkla sonuçlanan pek çok darbe gi- rişiminde de 'süper NATO'nun parmağı olduğunu ileri sürüyor. yararlanm da göz ardı etmiyor. Gerek Ankara'da gerekse diğer müt- tefîk ülkelerin başkentlerindeki yaygın kanıya göre Varşova Paktı'mn hızlı da- ğılma süreci içine girdiği bir sırada ant- laşmanın imza tarihinin ileri alınması, "Karsı tarafm yaptandaki köktü degfeik- likler nedeniyle" antlaşmanın o tarihte imzalanmaması olasıhğını da getiriyor. Bu nedenle, Sovyetler Birliği'nin "alt dizeyde denge Mjfamması içte" NATO'- ya oranla çok daha büyük indirimlerde bulunacağı bir antlaşmanın tehlikeye düşmesi istenmiyor. Tarihte "eşi göriümemiş" kapsamda bir silahsızlanma düzenlemesi olması ve Türkiye açısmdan da yadsınamayacak somut kazanımlar getirmesi ise AKKUM antlaşmasının bir an önce im7alanma«. nı daha da önemli kıhyor. öte yandan, Sovyetler Birliği'nin Kaf- kasya cumhuriyetlerinde görülen iç ka- nsıklıklar da Türkiye'yi kaygılandınyor. Ermenistan ve Azerbaycan arasında çı- kacak bir iç savaşın önlenmesi Ankara açısından büyük önem.taşıyor. Askeri uzmanlara göre tank, savaş uçağı, saldın helikopterleri gibi ağır si- lahlar normal şartlarda yan askeri kuv- vetlerin envanterinde yer alan silahlar de- ğil. Ote yandan Ankara'nın en çok has- sasiyet gösterdiği "nrMı piyade mnhare- be araclannın (AIFV)" bu envantere da- hil olabüeceği belirtiliyor. Türkiye, gerek duyulması halinde, Sovyet yan askeri kuvvetlerin, ileride tank, uçak ve helikopter gibi silahlar için AKKUM ile kısıth konvansiyonel güçler- den takviye alabileceğini bildiriyor. HABERLERIN DEVAMI Emniyet inşaatına (Bûfiarafı 1. Sayfada) desi) Emniyet Müdürlüğü bınası inşaatına geldiler. Soyadı belir- lenemeyen Nnri adlı şantiye bekçisini bağlayarak etkisiz hale getiren kişilerden 4'ü binaya gi- rerek iki bombayı yerleştirdiler. Bu kişilerin gasp ettikleri kam- yonet ile olay yerinden uzaklaş- malarından sonra saat 21.15 sı- ralannda ilk patlama meydana geldi. Yüksek tahrip gücüne sa- hip bombanm patlaması sonu- cu binada büyük hasar olurken, çevredeki binalann da camları kınldı ve panik yaşandı. İlk pat- lamadan yaklaşık 10 dakika sonra binada ikinci patlama meydana geldi. Patlama sırasında cadde üze- rindeki binadan yola doğru fır- layan taş parçalan, yolcu indir- mek üzere bina yakınlannda du- ran bir minibüste hasara yol açtı ve panik yarattı. Esenler- Beyazıt hattında çalışan 34 M 1232 plakalı minibüste bulunan- lar bu panik sırasında dışarı fır- larken, seyir halindeki 34 L 2080 plakalı bir özel otomobil, patlamamn etkisiyle ters döne- rek, minibüse çarptı. Çar- pışmada özel otonun benzin de- posu infilak etti ve yangın çık- tı. Infilak sesi çevrede üçüncü bir patlama sanısı uyandırdı. Olayda otomobilde bulunan Mehmet Hoşkan ve Orfaan Ça- ltskan adlı kişiler hafif yaralan- dılar. Minibüste de hasar mey- dana geldi. Yaralananlar Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde te- davi altına alındılar. Patlamadan sonra cadde bir süre trafiğe kapatıldı. ltfaiye ve belediye araçlan caddeye sıçra- yan taş ve molozlar ile yanan otomobilin enkazını kaldırdılar. Polis olay yerinde biriken halkı can güvenliği gerekçesiyle uzak- laştırdı. Bu arada patlamamış bombalar bulunabileceği kuşku- suyla, buraya kimse sokulmadı. Bomba uzmanlan da bina çev- resinde inceleme yaptı. Patlamalar üzerine polis alar- ma gecirildi. Patlamamn oldu- ğu Adnan Menderes Bulvan'mn çevre ile bağlantısını sağlayan yollar ile önemli kavşak nokta- larda polis önlemler alarak şüp- heü araç ve kişileri aradı. Pat- lama sonrasında fotoğraf çek- mek isteyen bazı gazeteciler pb- lisçe tartaklandılar. Gazeteleri arayan bir kişi olayı "Dev-Sol adma nstlendikieriııi" ifade et- ti. Silahlı bir kişi gözaltında Bombalı saldında kullanılan 34 FH 159 plakalı kamyonet, olaydan sonra Edirnekapfda surücüsü bağlı olarak bulundu. Emniyet Müdürliıgü inşaatının binası önündeki özel oto patlama sonucn infilak ederek minibüse çarptı. (Fotoğraf: L'ygar Gürkan) Kamyonet sürücüsünün ifade- sinde, araanın 27-30 yaşlannda silahlı 3 kişi tarafından saat 17.30 sıralannda gasp edildiği- ni soylediği bildirildi. Gaspçüar- dan birinin 20-22 yaşlannda, es- mer, siyah deri montlu, ikinci- sinin 27-30 yaşlannda, geniş yüzlü, siyah deri montlu, üçün- cüsünün ise 30-31 yaşlannda, orta boylu, yuvarlak suratİı ve deri montlu olduğu kaydedildi. Eşkâl üzerine operasyon yürü- ten polisin, Beyoğlu Abanoz So- kak'taki "Yesilırmak" Kıraat- hanesi'nde eşkâle uyan bir kişi- yi, üzerindeki silah ile birlikte yakaladığı belirtildi. Ancak akli dengesinin yerinde oknadığı ileri sürülen bu kişinin olayla ilgisi- nin saptanamadığı ifade edildi. Bomba yerleştirilen Istanbul Emniyet Müdürlüğü binasmın yapırrumn yaklaşık 15 yıldır de- vam ettiği belirtildi. Polis yetki- hleri, olayın Kartal Yakacık'ta yapımı süren cezaevi inşaatına bomba konulması ile öneml: benzerlikler taşıdığına dikkat çektiler. Bayrampaşa Ceza ve Tutuke-' vi'nin lojmanlannın bahçesine de dün gece ses bombası atıldı. Dün akşam 21.30 snalannda ce- zaevinin yan tarafında bulunan ve görevlilerin kaldıklan lojma- nuı bahçesine kimliği belirsiz ki- şilerce atılan ses bombası panik yarattı. Patlama sonucu lojman- Iardan bir bölümünün camları kınldı Olaydan sonra gazetemizi arayan bir kişi, patlamayı "Ko- münist Savaşçılar Birliği" adma üstlendiklerini söyledi. Dünyaya ANAP'lılar Kaya Erdem'i (Baftarafi 1. Sayfada) stoktan 57 günlük stoğa düşü- lürken, kuraklığın yayüması ile bu düşüşün anacağından en- dişe ediliyor. Gelecekte su ça- tışmalanmn başlayacağı düşü- nülüyor. Ürdün Krah Hüseyin, lsrail'le tekrar savaşmaya baş- lamalan için su sorununun ye- terli olacağını behrtirken, Mı- sır ve Etiyopya, Hindistan ve Bangladeş su kaynakları üze- rinde çatışıyor. Türkiye'nin ise Dicle ve Fırat nehirleri ile Irak'ın suyunu kesme olanağı bulunuyor. Susuzluk, insanlan olduğu kadar diğer canlılan; balıkla- n, kuşlan ve teknolojinin ku- ruttuğu, kirlettiği, yolunu de- ğiştirdiği nehir ve göl çevrele- rinde yaşayan diğer yaraukla- n da etkiliyor. Dünya su rczervinin yüzde 98'ini oluşturan tuzlu suyu antmak bir çözüm olarak gö- rülse de sadece Suudi Arabis- tan gibi zengin ve az nüfuslu ülkeler için geçerli olabiliyor. DUnyamn geri kalan birçok ül- kesinde, örneğin Kuzeydoğu Afrika'da ise gerçek bir kurak- hk yaşanıyor. Etiyopyalılann tek umudu, Nil nehrinin bir kolunu kendilerine çevirmek. Bir diğer susuz ülke, Meksi- ka'nın sorunu ise denetimsiz kentleşme ve ormanlık alanın yıkımına bağlanıyor. Körfez tetikte (Baftarafi 1. Sayfada) tığım söyledi. Saddam, bir ter- cûman aranhğı ile verdiği deme- cinde, "Biz dogru tarafta oldu- ğnmuz için tanruun bizim yanı- nuzda olduğnna inanıyoraz. Tann kimin yanındaysa o yenil- giye ngramaz" dedi. AA'mn verdiği habere göre uluslarara- sı baskılar sonucu Irak askerle- rinin Kuveyt'ten çekilmeyeceği- ne değinen Saddam, "Irak'ın ratumunu aegiştirecegini sanan- lar yaulgıya düştiiler. Onlar bu isin birkaç ay içinde tamamla- nacagını besap ediyorlar, ama biz, yıllarca süreceğini dttşüniiyonız" diye konuştu. Ulkesinin savaştan yana ol- madığını belirten Saddam, "Hiçbir zamaa diz çökmeyece- giz, çünkü Dİuslararası güç kar- şısuda ayakta kalftbilmek Arap gurnnı ve şerefi meselesi haline geldi. E|er Araplar ve Irak sa- vaştan korkarlarsa bunnn sonu- cu olarak şereflerini, güvenük- lerini ve egemenliklerini yiti- rirler" dedi. Sovyetler Birliği Devlet Baş- kanı Mihail Gorbaçov'un tem- silcisi Yevgeni Primakov ile yaptığı görüşmelerden sonuç çıkmadığı yolundaki haberleri yalanlayan Saddam, görüşme sırasında Sovyet temsilciye Irak ve işgal altmdaki Kuveyt'te ah- konan Batılılar konusunda ye- ni fıkirler önerdiğini söyledi, an- cak bu konuya açıklık getirme- di. Saddam, "Printtkov ile derin ve çok faydalı bir diyalogumnz oldu. Bölgedeki birçok sonınun nasıl çözümlenebilecegi yolun- daki Irak göriişünü anlattım" dedi. Los Angeles Times Los Angeles Times gazetesi, cuma günü birçok Arap ve Av- rupa ülkesini kapsayan bir ge- ziye çıkacak olan ABD Dışişle- ri Bakanı James Baker'ın, Kör- fez'de muhtemel bir askeri sal- dın konusunda görüşmelerde bulunacağını ileri sürdü. Baker'ın görüşmeleri sırasın- da BM'nin ambargo kararlan- nın hangi oranda etkili olduğu- na ve ahnabilecek ek önlemlere değineceğini öne süren gazete, bu önlemler arasında askeri güç kullanımı da bulunduğunu be- lirtti. Amerikan yönetiminin Kör- fez stratejisi ile ilgili kararlann- da önemli sorumluluğu bulunan bir yetkilinin görüşlerine de yer veren Los Angeles Times, adı- nı açıklamadığı bu kişinin sava- şın kaçınılmaz olduğuna inandı- ğını yazdı. Amerikan yönetiminin de, yapünmlann Irak'ı Kuveyt'ten çekilmeye zorlayacağına inan- madığını kaydeden yetkili şöy- le dedi: "Benim yaptığım du- rnm analizine ve bedefimize ulaşmak için yapılmasını düşün- diiğürn şeylere kaülmayan hiç- Idmseye rastlamadım." Los Angeles Times, aynı ki- şiye dayanarak, Körfez'de bir saldın başlatmak için en uygun tarihin aralık ya da ocak olaca- ğını öne sürdü ve bu takvimin biraz öne ya da ileriye ahnabi- leceğini behrtti. Dışişleri Bakanhğı Sözcüsü Margaret Turwiler de, Baker'- ın gezisinin amacının, BM ka- rarlarının uygulanması için ABD'nin giriştiği diplomatik çabalar çerçevesinde, Körfez'- deki genel durum üzerinde müt- tefıklerle durum değerlendirme- si yapmak olduğunu bildirdi. Bush'un açıklaması ABD Başkanı Bush, gerekti- ği takdirde Körfez'de güç kul- lanmakta duraksamayacağmı söyledi. Bush, dün gazetecüer- le yapüğı bir sohbet toplantısın- da, "Ülkeyi savaşa nu hazıriı- yorsnnuz" şeklindeki bir soru- yu yamtlarken "Ben ABD Baş- kanı olarak görevimi yapıyo- nım. Hiç kimseyi, hiçbir şeye hazırlamıyorum. Bu saldınmn devam etmemesi konusunda son derece kararlıyım" ifadesi- ni kullandı. Bush, Gorbaçov'un özel temsilcisi Primakov'un te- maslanrun sonuçsuz kaldığma da değinerek "Olumlu bir geliş- me oMngnna dair beni ikna ede- cek hiçbir şey yok" dedi. Cheney: Askeri seçenek geçerli ABD Savunma Bakanı Dick Cheney, Kuveyt'i işgal eden Irak'a karşı güç kullanılmasını göz ardı etmediklerini ve Kör- fez'de konuşlandınlan ABD as- ker sayısına da sınıf konulma- dığını söyledi. Cheney, dün gazetecilere yap- tığı acıklamada, "Askeri sece- negi gözardı etmedik. Bu ihti- mali bertaraf etmememizin önemli olduğu kanısındayız" dedi. Körfez'de konuşlandınlan as- ker sayısına sınır getirilmediği- ni kaydeden Cheney, "ABD'- nin konuşlandırdıgı güç önem- lidir ve konuşlandırmayı dur- dnrmaya niyetimiz yok" dedi. Cheney, Körfez'de 200 bin- den fazla ABD askerinin rotas- yonunun altı ay sonra gerçekle- şebileceğini de sözlerine ekledi. Thatcher'ın iddiası Bu arada, lngiltere Başbaka- nı Margaret Thatcher, Körfez'- de oluşturulan uluslararası gü- cün Irak'a karşı harekete geç- mek için gerekli olan yetkiyi al- dığını söyledi. Thatcher, dün parlamentoda yaptığı konuşmada, "Biz, Bir- leşrniş MiDetler karan ve Kuveyt Emiri'nin istegi üzerine tam ya- sal yetkiye sahibiz" dedi. Margaret Thatcher, Körfez krizinin banşçı yolla çözümü- nün, Saddam'ın koşulsuz ola- rak Kuveyt'ten çekilmesine bağ- lı olduğunu söyledi. MOSSAD'ın raporu lsrail Gizli Servisi "MOSSAD"ın, Körfez krizinin yol açacağı olası bir savaşta iz- lenecek stratejiyi gösteren gizli raporu, dün "Qukk" dergisin- de yayınlandı. Raporda, Irak'a karşı nihai darbenin büyük bir hızla ger- çekleşecek "hava saldınsı" ile vurulacağı, ama bu arada rehi- nelerin de "gözden çıkartılma- sı" gerektiği kaydedildi. BaUlı müttefıklerin, günlerdir Suudi Arabistan'da, Körfez kri- zine çözüm aradıklannı belirten dergi, tsrail'in, kış başlangıcına kadar Irak'ın vurulmaması ha- linde, kozlann Irak'ın eline ge- çeceği yolunda kaygısı olduğu- nu yazdı. Moskova iyimser Sovyetler Birliği'nin en üst düzeydeki iki sözcüsü, Krem- lin'in, Körfez krizi yûzünden "Bir savaş çıkmasına izin veril- memesi gerektigine" inandığını bildirdiler. Başkan Gorba- çov'un sözcüsü Vitaly Ignaten- ko ile Sovyet Dışişleri Bakanh- ğı Sözcüsü Gennady Gerasi- mov, dün art arda düzenledik- leri basın toplantılannda, Mos- kova'nm Körfez krizine yakla- şımıyla ilgili sorulan yanıtladı- lar., Gennady Gerasimov, Gorba- çov'un Paris'teki basın toplan- tısında, "Askeri çözüm yohınan kabul edilemeyeceği" yolunda- ki sözlerine flişkin bir soruyu yamtlarken, "Biz, sonınun ba- nşçı yoUaria çözühnesi için eko- nomik yapünmlar dahil, diplo- matik ve siyasi tüm yollann de- nenmesine devam edilmesi ge- rektigine inanıyoruz. Bu bölge- de çıkacak bir savaş, bölgede kan gölttne, dünya ekonomisin- de ise çok büyük bir bunalıma yol açacakür" diye konuştu. Sözcü Vitaly Ignatenko da, Başkan Gorbaçov'un Irak'ın tutum değişikJiği konusundaki iyimserliğine karşın, özel temsil- cisi Yevgeni Primakov'un son Bağdat ziyaretini "hayal kınk- lığı" olarak nitelemesi üzerine yöneltilen bir soruya yanıt ola- rak, Gorbaçov'un görüşlerinin, "Bölgeden edinüen bUgilerin dnyarlı bir analizine dayandıgı- nı" belirtti. Aziz: Diyaloğa hazınz Irak Dışişleri Bakanı Tank Aziz, "Düşmanca ve önceden tasarlanmış planlann bulunma- ması koşuluyla", Körfez krizi konusunda, "uluslararası ve Arap taraflar ile diyaloğa hazır olduklannı" söyledi. INA'nın verdiği habere göre Aziz, dün Bağdat'ta yaptığı acıklamada, BM Güvenlik Konseyi'nin 5 da- imi Uyesinin Irak'a karşı farklı tavırlar içinde bulunduklannı belirterek Sovyet lideri Gorba- çov ile Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın önceki gün Paris'te düzenledikleri or- tak basın toplantısında dile ge- tirilen önerileri 'olumlu' olarak niteledi. 'Rehineler bırakılabilir' Financial Times gazetesinin Bağdat kaynaklı bir haberinde, Sovyetler Birliği ve Fransa'nın Körfez krizini banşçı yollardan çözüme kavuşturma fikrini be- nimsedikleri takdirde Irak'ın, bütün Batılı rehineleri serbest bırakmayı düşündüğü bildirildi. Londra muhabirimiz Edip Emil Öymenin bildirdiğine göre Fi- nancial Times, Sovyet lideri Mi- hail Gorbaçov'un, bunalıma banşçı bir çözüm bulunması amacıyla Arap ülkeleri arasın- da bir toplantı yapılması çağn- sı üzerine 'Bağdat yönetiminin yüreklendiği' görüşünü savun- du^ Franstzlar döndii Irak ve işgal altındaki Ku- veyt'te bulunan son 270 Fran- sız rehine dün Irak Havayolla- rı'na ait Boeing 747 uçağıyla başkent Paris'e geldi. Uçak da- ha sonra birkaç ton ilaç yükle- nerek Bağdat'a hareket etti. Fransız askerieri Suudi Arabistan'da Irak kuv- vetleri karşısında ön cephede yer alan Fransız birlikleri ülke- nin doğusuna kaydırılacağı bil- dirildi. Askeri kaynaklann dün ver- dikleri haberde, Suudi Arabi- tan'uı, Fransız askerlerinin 20 km. çekilmesini istediğini bildir- di. Fransız askerlerinden boşa- lan yere, muhtemelen Suriyeli Arap birliklerin yerleştirileceği kaydedildi. S.Arabistan'da, çoğu Irak'ın güneyindeki Hafr El Baten böl- gesinde 5.500 Fransız askeri bu- lunuyor. Gayri resmi toplantı BM Güvenlik Konseyi'nin daimi beş üyesi, dün New York'ta ilk kez, BM Genelkur- may Komitesi ile gayri resmi bir toplantı yaptı. Körfez'deki du- rumun ve BM tarafından ilan edilen hava ve deniz ambargo- suna ilişkin askeri faaliyetlerin ele alındığı basına kapalı top- lantıdan sonra hiçbir açıklama yapılmadı. Baker-Şevardnadze Körfez'i görüşecek öte yandan, ABD ve SSCB dışişleri bakanlan James Baker ve Eduard Şevardnadze, 9 ka- sımda Avrupa'da buluşarak Körfez krizini görüşecekler. Görüşmenin Baker'ın Orta- doğu gezisinden sonra Paris ve Londra'ya yapacağı ziyaretler- den sonra gerçekleşeceği bildi- rildi. Baker'ın sözcüsü Margaret Tutwüer, Körfez krizinin yanı- sıra silahsızlanma konusunun da ele ahnacağı görüşmenin ne- rede yapılacağını belirtmedi. Baker, Türkiye'ye geliyor ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın Körfez krizi ile ilgili gö- rüşmelerde bulunmak üzere 6 kasımda ikinci kez Ankara'ya geleceği açıklandı. ABD Başka- nı George Bush'un da kasım so- nunda Paris'te yapılacak AGİK zirvesinden sonra Suudi Arabis- tan'a yapacağı ziyaret sırasında Türkiye'ye uğrama olasıhğının yüksek olduğu kaydediliyor. . ABD Dışişleri Bakanlığı söz- cüsü dün yaptığı acıklamada, Baker'ın 3 kasımda başlayacağı Ortadoğu turunda Ankara'ya da uğrayarak Körfez krizi konusun- da görüş ahşverişinde bulunaca- ğını açıkladı. Sözcünün açıkla- dığı programa göre Baker 4 ka- sımda Bahreyn'den başlayacağı gezisi sırasında 6 kasım günü Ankara'ya gelecek. Bush'un gezisi gündemde Bu arada Bush'un Suudi Ara- bistan'da bulunan Amerikan as- kerlerini 24 kasımdaki "şükran gününde" ziyaret etmek amaay- la bölgeye düzenlediği gezi sıra- sında Ankara'ya uğrama olası- lıgı güncelliğini koruyor. Bush- un Paris'teki AGİK zirvesi son- rasında yapacağı Suudi Arabis- tan gezisinin programının henüz kesinleşmediği, başkanın Orta- doğu'daki birkaç ülkeyi progra- mma dahil edebileceği belirtili- yor. Diplomatik çevreler, Bush 1 un gezi programına Türkiye ve Mısır'ı da dahil etme olasıhğınuı yüksek olduğunu kaydediyorlar. Bu ziyaretin, Baker'in Türkiye^ de yapacağı temaslardan sonra netlik kazanacağı ifade ediliyor. (Baftarafi 1. Sayfada) önergeyi Meclis gündemine alan Erdem'i anayasaya aykın dav- ranmakla suçladılar. ANAP grubundaki tepkiler üzerine Devlet Bakanı Gnneş Taner, TBMM Genel Kurulu'na katıl- mayarak Özal'ın mal varlığı ile ilgili önergenin görüşülmesinin ertelenmesini sağladı. TBMM Başkanı Kaya Erdem, iç tüzü- ğe göre Meclis araştırmalannın gündeme alınıp alınmaması ko- nusunda yetkisi olmadığını bil- dirdi. Basbakan Yıldınm Akbnlnt başkanhğında toplanan ANAP Grup Yönetim Kurulu'nda Cumhurbaşkanı özal'ın mal varlığına Uişkin, TBMM günde- minin ilk sırasında bulunan ve dtn görüşülmesi gereken Mec- lis araştırması önergesi ele alın- dı. Basbakan Akbulut, önce "bu isi bugön göıüşelinı ve bitiretim" görüşünü ortaya koy- du, ancak ANAP'ın 4 grup baş- kanvekili de cumhurbaşkamnın anayasaya göre sonımsuz oldu- ğunu ve hiçbir şekilde "vatana ihanet" suçu dışında yargılana- mayacağun dile getirerek SHP'- ü Ersin'in önergesinin anayasa- ya aykın olduğunu savundular. Grup Yönetim Kurulu üyesi Sı- vas Milletvekili Şakir Şeker, önergeyi gündeme alan TBMM Başkanı Erdem'i sert bir biçim- de eleştirdi. Şeker, söz konusu önergenin anayasaya ve "nere- den buldun" diye bilinen yasa- ya aykın olduğunu ifade ederek "Bu önerge görüşiikmez. Mec- lis Başkanı hukukçulara danış- madı mı? Eger başkan delalet içinde degilse, o zaman akla, hı- yanet içinde oknıgu geliyor. Ben başkanın iyi niyetli olduğuna inanmak istiyorum, ama öner- genin görüşülmesi anayasaya aylundır" dedj. Tepkiler üzerine Basbakan Akbulut, "Madem böyle düşü- nüyorsunuz, gelecek baftaya bı- rakalırn" diyerek tavır değiştir- di. Bu arada ANAP Grup Baş- kanvekili Onural Şeref Bozkurt, Erdem ile telefonla görüşerek özal'ın mal varlığı ile ilgili öner- genin anayasaya aykın olduğu- nu söyledi ve söz konusu öner- genin gündemden düşürülmesi- nı istedi. Bozkurt anayasanın 64. maddesine göre Meclis Baş- kanı'nın genel kurulda görüşü- lecek konulan ayıklama yetki- sinin bulunduğunu anlattı. Bu arada oturumu yöneten SHP'li Başkanvekili Aytekin Kotil'den de önergenin gündemden çıka- nlması istendi. Kotil bu istegi uygun görmedi. TBMM Genel Kurulu başla- dığında kuliste de ANAP'hlann Erdem'e yönelik eleştirileri sür- dü. ANAP Teşkilat Başkan Yarduncısı Ercan Vuraihan, Er- dem'in hatah davrandığını öne sürerek şöyle konuştu: "Cumhurbaşkamnın mal varlığına ilişkin bir araşürma önergesinin gündeme alınması anayasaya aylundır. Degü cum- hurbaskanı sade vatandaşın bi- le mal varlıgı tartışılamaz. Eger bir iddia varsa savcılığa suç du- yurusunda bulunulur. Savcıhk olayı inceler, karar verir. Bu önergenin gündemde tutulması Meclis Başkanlıgı'nm hatası- dır." ANAP grup başkanvekilleri kuliste hükümet adina görüşme- lere katılacak olan Devlet Baka- nı Güneş Taner'e de giderek önergenin görüşülmesine katıl- mamasım istediler. Taner, baş- kanvekillerinin bu istegi üzeri- ne önce "Neden ginneyeyim? Bu isin daha fazla gündemde kalması yanbş olur, konuşalun bitsin" dedi. Ancak daha son- ra genel kurula katılmamayı yeğledi. Taner, görüşmeye katılma- yınca önerge iç tüzük uyannca bir kereye mahsus önümüzdeki hafta görüşülmek üzere ertelen- dL Erdem'in açıklaması TBMM Başkanhğı Basın ve Halkla tlişkiler Daire Başkanı Engin Karaptnar aracıhğıyla ko- nuyla ilgili görüşlerini acıldayan Erdem, iç tüzüğün Mechs Baş- kanı'na, Meclis araştırmalannın gündeme ahnıp alınmaması ko- nusunda herhangi bir yetki ver- mediğini bildirdi. Karapınar, sonı önergelerinin Meclis Başkanhğı'nca incelendi- ğini, ancak Meclis araştınnala- n için böyle bir yetkinin bulun- madığını haurlatarak geçmişte de hiçbir Meclis araştırması önergesinin başkanlık tarafm- dan geri çekilmedigıne dikkat icekti. Türban bilmece (Baftarafi 1. Sayfada) Rektörleri, öğrencinin giyimine karışılmaması gerektiğini söyle- diler. tstanbul'daki üniversiteler arasında en çok türbanlı öğren- cinin bulunduğu Edebiyat Fa- kültesi Dekara Prof. Dr Nurhan Atasoy, "Atatürkçü ve cumhuri- yet kaşagının insanlan olarak kılık kıyafetin çagdaş görönüme aykın olması bizi üznyor. Inanç özgürlügüne saygılıyun. Ancak kıyafetlerdeki ısrar siyasi amaç- hysa dogru bulmuyorum" dedi. İTÜ Rektörü Prof. Dr. tlhan Kayan da üniversite olarak tür- banla bir problemleri olmadığı- nı söyledi. Kayan, "Anayasa Mahkemesi sonrası disiplin so- rnşturması yapıyorduk, şimdi o da kalktı" dedi. Üniversite öğrencilerinin han- gi kıyafeti nerede giyeceklerini bilecek olgunlukta olduğunu söyleyen Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ergün Togrul ise "Başından beri bu konuda- ki tutumumuzu açık bir biçim- de ortaya ko>duk hiç kimsenin kıyafetine kanşmadık" dedi. Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Kınacıoglu, ya- sanın türbana serbesti getirme- diğini söylerken Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sermet Ak- gün, "YÖK Başkanı 'serbesttir' dedi. Biz de YÖK'fin bir parça- sı olarak aksi tntnm içinde ola- mayız. Anayasa Mahkemesi ip- tal ederse ona göre karar almz" diye konuştu. Kadın Statüsü ve Sorunlan Genel Müdürlüğü kunılmasına ilişkin yasanın pazar günü Res- mi Gazete'de yayımlanmasından sonra ilk ders günü olan dün farklı uygulamalar gündeme geldi. Ankara'daki üniversiteler- de türbanla ilgili bir olay yaşan- madı. Türbanh öğrenciler bazı üniversitelerde derse alınırken, bazılannda kabul edilmediler. öğrenciler bugüne kadar okula gelmediklerini ammsatarak ba- zı arkadaşlannın yasaya rağmen derslere aiınmadığını söylediler. Diğer illerde olduğu gibi An- kara'da da türbanh olduklan için derslere alınmayan çok sa- yıda öğrencinin, yasanın yürür- lüğe girmesinden sonra okula geldikleri gözJendi. Bu arada DTCF öğretim gö- revlisi Haydar Dönmez, türban yasasına karşı kampanya başla- tacaklannı söyledi. "Türban ya- sagı kalkmadı" diven Dönmez, şöyle devam etti: "IUe de keifane- ler üzerinde oynanacaksa, o kJe- olojinin simgesi olan çarsafla, tespihle, takunyayla gelsinler. Biz Atarttrk'ün koydngn devrim yasaJanna nyacagız."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle