Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 EKİM 1990 HABERLER CUMHURİYET/U
'N.A'yı destege' 8 gözaltı
• İstanbul Haber Servisi — Cağaloğlu'nda izinsiz
gösteri yapan bir grup liseii, Pendik Lisesi duvarına,
"savaşa hayır" yazan N.A'yı polise ihbar eden lise
müdürünün ısiifasını istedi. Gruptan 8 kişi yakalanarak
gözaltına alındı. Cağaloğlu'nda bulunan istanbul Reklam
Merkezi binası önünde, saat 12.45'te lise formalarıyla
toplanan bir grup, "savaşa hayır", "ihbarcı müdür istifa"
şeklinde bağırarak yürüdü. Ellerinde dövizler ve sopalar
tasıyan gruba polis müdahale etti. Göstericiler,
Sultanahmet yönüne dağıldı. Bir aparırnanın girişine
saklanan bir öfrenci, polis tarafindan yakalanarak
gözaltına alındı. Olay sırasında polisin "dağılın"
uyarısına uymayan göstericileri uyarmak için havaya bir
el ateş edildi. Şüpheli görülen 7 İcişi daha gözaltına
alındı. (Fotoğraf: Suat Koziukfu)
tsmail Beşikçi yargılandı
• İSTANBUL (AA) — Yayımlanan üç ayrı kitabında
bölücülük propagarıdası yaptıga iddiasıyla, hakkında 45.5
yıla kadar hapis cezası istenen tsmail Beşikçi'nin
yargılanmasına devam edildi. İstanbul 2 Numaralı Devlet
Güvenlik Mabkemesi'ndeki duruşmada, Beşikçi 54
sayfadan oluşan savunmasını okudu. Türk
Üniversitelerinde biüm yapılmadığı gerekçesiyle
kitaplarının incelenmesi için bilirkişi heyeti istemediğini
belirten Beşikçi, üç kitabında "Türkiye'de Kürt yoktur"
diyen düşünceyi eleştirdiğini söyledi.
Mahkeme heyeti, duruşmayı, yayıncılar
Ayse Zarakoğiu ile Metin Dağlum'un savunmalannı
hazırlamalan için ileri bir tarihe bıraktı.
Binbagı Yıldıran davası
• tstanbul Haber Servisi — Binbaşı Esat Oktay
Yıldıran'ı öldûrmekle suçlanan Abduilah Kanat'ın
yargıianmasına devam edildi. Olayda kullanıldığı
bildirilen elbıseler sanık Abduilah Kanat'a uymadı.
tstanbul 1 No'lu DGM'deki durusmada olaydan sonra
Harem'de terk editmış olarak bulunan bir otomobilde
bulunan elbiseler bilirkişi buzurunda Kanat'a giydirildi.
Bilirkişi heyetinden terzi Yakup Biköz sanığa giydırılen
gömieğin normal, pantolon ile ceketinse kısa ve bol
oiduğunu bikürdi. Mahkeme heyeti de kıyafetierin sanığa
uymadığı görüşüne vardı.
'16 Hazıraırdan bir tahllye
• İstanbul Haber Servisi — Yasadışı 16 Haziran
örgütiine üye olduklan savıyla haklannda dava açılan 7
kişinin yargılanmasına başlandı. Sanıklardan Levent
Gürsel Alev tahliye edüdi. tstanbul 2 No'lu DGM'deki
durusmada sanıklann sorgusu yapıldı. Rus asıllı Alla
Yuriç ifadesinde komünist partiden kaçarak Türkiye'ye
geldiğini, hiçbir örgütle ilgisinin olmasının mümkün
olmadığını bildirdi. Diğer samklar üsteğmen Saim
Doğan, Engin D.Alev, Levent Gürsel Alev, ve Turhan
Buldu da daha önce Partizan Yolu davasından tahliye
olduklarını artık bu tür şeylerle ilgilerinin olmadığını
bildtrdiler. Her biri için 15 yıl hapis istenen sanıklardan
Levent Gürsel Alev tahh'ye edilirken duruşma ileri bir
tarihe ertelendi.
Karikatür kavgası
• İSTANBUL (AA) — Üsküdar'daki Marmara
Üniversitesi kampusunda, kantindeki panoya asılı
karikatür yuzünden karşıt görüşlü ö|renciler arasında
kavga çıktı. Kavga sırasında yaralanan 1 kız öğrenciyle
birlikte 4 kişi gözaltına alındı. Marmara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi kantininde dün, bir mizah dergisinden
alınan ve panoya asılan "Universitelerde gerici eğitim"
konulu karikatürü bir grup öğrenci indirmek istedi.
Ancak, bazı öğrenciler karikatürün indirilmesini
engellemeye çalıştılar. Bunun üzerinde öğrenciler
birbirlerine sandalye ve tahta parçalarıyla vurmaya
başladılar. Bu sırada polisin geldiğini gören grup hemen
dağıldı. Polislerin gitmesinden sonra tekrar toplanan
öğrenciler, yenjden kavgaya başladılar. Olay yerinde
bulunan ve üniversitenin Öğrenci tşleri Bürosu'na gelen
Nuray Yasan adlı öğrenci, basına yediği bir sandalye
darbesiyle yaraJandı. Yasan, daha sonra Haydarpaşa
Numune Hastanesi'nde ayakta tedavi edildi. Olay yerine
tekrar gelen polis, Nuray Yasan ile birlikte kavgaya
karıştığı belûienen 3 kişiyi daha gözaltına aldı.
Tatlıses-Kastelli davası
• tstanbul Haber Servisi — Jbrahim Tatlıses'i bir daire
satışında dolandırdığı iddiasıyla Abidin Cevher Özden
(Kastelii) hakkında 3 yıl hapis istemiyle açılan davaya
devam edildi. Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki
durusmada Tatlıses, Çiftehavuzlar'daki dairelerinden
birini almak üzere Kastelli'ye 550 milyon liralık teminat
verdiğini, 550 milyon liralık da senet yaptıklarını, üçüncü
sahıslara ciro edilen senetler nedeniyle evine haciz
geldiğini söyledi. Tatlıses, "Kastelii ödediğim paralann
geri verileceğini söyledi. Ben parayı değil evimi
istiyorum" dedi. Abidin Cevher özden ise söz konusu
dairenin Yorgo Ruso adlı kişiye 2 milyon dolar
karşılığında teminat olarak verilen dairelerden biri
oiduğunu ve Tatlıses'in bunu bilerek satın aldığını
savundu. Duruşma ileri bir tarihe ertelenirken, Tathses ve
KastelJi'nin avukatlan adliye koridorlannda küfürleştiler.
Toplıımsal Kurtuluş toplatıldı
• İSTANBUL (ANKA) — Toplumsal Kurtuluş
dergisinin 36. sayısı toplatıldı. Derginin Yazı tşleri
Müdürü Necdet Kambır'in yaptığı açıklamaya göre cuma
günü dağıtıma verilen dergi, pazar ve pazartesi günü
bayilerden toplatıldı.
'Ufurtikçü hoca' yakalandı
• tstanbul Haber Servisi — Istanbul'un değişik
semtlerinde dini duyguları istismar ederek, bir çok kadını
alıkoyan ve dini telkinle zinaya teşvik eden "üfürükçü
hoca" olarak bilinen İsmet Yavuz, ihbar sonucu
yakaiandı. Yavuz çıkarıldığı DGM'de tutuklandı. Bir
dergide hakkında haber çıkması üzerine, araştırmalara
başlayan Siyasi Şube ekipleri Sanyer, Gaziosmanpasa,
Fatih ve Avcılar'da, zikir yöntemiyle telkin ve
propagandalarda bulunan îsmet Yavuz'u Avcılar Deniz
Köşkler caddesi Kaytoz apartmanındaki dairesinde bazı
'suç unsuru' malzemelerle birlikte ele geçirildi. Sanık,
"dini duyguları istismar etmek ve dini kitaplan alet
ederek propaganda yapmak" suçlarından İstanbul Devlet
Güvenlik Mahkemesi'ne sevk edildi. Yavuz, daha sonra
tutuklanarak cezaevine gönderildi.
i
Tarikatın etkisinde kaldıın*
• ŞANLIURFA (AA) — Şanlıurfa'da, tarikatın
etkisinde kaldığını öne sürerek 3 yaşındaki oğlunu
keserek öldüren tbrahim Halil Altun, her hareketini
tarikatın etkisiyle yaptığını iddia etti. Şanhurfa
Cezaevi'nde 26 ekimde kendini yakmaya çaiışan Altun,
dün Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı Esat Semerci ve
gazetecilerle görüştü. Altun, intihar nedenini anlatırken
"Ben ikinci koğuşta kalıyorum. Ara sıra psikolojik
hastalık nedeniyle sinirleniyorum. Her hareketimi
tarikatın etkisiyle yapıyomm" dedi.
DemireVden Özal ve Evren'e eleştiriyağmuru:
Devletin zırhı da kurtaramazEvren'e 1980müdahalecileri memleketin
başına böyle bir yönetimi bela etmiş olmanın
vebali altındadırlar.
Özal'a Krallık yönetimlerinde bile böyle
yağma olmamıştır. TV'de değil, eğer yüreği
yetiyorsa bunları çıksın milletin önünde söylesin.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — DYP Genel Başkanı
Süleyman Demirel, panisinin
grup toplantısında yaptığı ko-
nusmada, Cumhurbaşkanı Tur-
gat Özal ve eski Cumhurbaşka-
nı Keaao Evren'i eleştiri yağrnu-
runa tutarken, Başbakan Yıldı-
nın Akbulut'u bütün teknisyen-
lerini arkasına alarak milletin
önünde ülke somnlarını tartış-
maya çağjrdı. Demirel, Türki-
ye'nin sorunlarının kimilerinin
kendisini Atatürk sanması ya da
onun gibi davranmaya calışma-
sından kaynaklandığını bildire-
rek "Atatürk'ün tırnağı bile ol-
mayacak kimseierin halaskâr ol-
raaya kaikmaianndan millet sı-
kınn çekiytr" dedi.
Demirel, konuşmasında
TRT'nin seçim yasaklan gerek-
çesiyle başlattığı uygulamayı
eleştirerek sorunlannı halkın
önünde karşılıklı konuşmayan
tek ülkenin Türkiye oiduğunu
söyledi. ÖzaJ'ın Cumhuriyet
Bayramj nedeniyle TV'de ya-
yımlanan konuşmasını da eleş-
tiren Demirel, "Freni patlamış
bir kamyon, arkasında bütün
memleketin yiıkü yığılı, önüne
gelene 'çekilin çiğnerim' diyor"
dedi. Ozal'm, konuşmasında
"üJkenin birçak darlıgı aştıgını"
söylediğine dikkat çeken Demi-
rel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sayın Özal Çankaya'ya
oturmus 'hiçbir sorun yok' di-
yor. Sayın ÖzaJ'ın bir eli yağda.
Öbiir eli balda, kendisini alkış-
layanlar da öyle. Ama ülkenin
milyonları perişan. Krallık yö-
netimlerinde bile böyle yağma
olmamıştır. TV'de söyledikleri
bilmem kaçıncı defa taş plak
tekrandır. Hani gazel dinlemek
isterseniz gazelin iyisini Hafız
Burhan okur, o da taş plakta-
dır.
Sayın ÖzaJ'm hayal içtnde ol-
ması, ayağımn yerden kesik ol-
ması, insanlanmızı ıstıraptan
kurtarmıyor ki, ama bunlar boş
öviinmedir. Eger yüreği yetiyor-
sa bunları çıksın milletin önün-
de söylesin. Hadi bakaltm dev-
leti kullanmadan halkı topla da
görelim. Eninde soounda bu
MYKüyeleri, Yeni Türkü'den MFÖ'ye kadar birçok grubu dinliyor
SHPde 'müzikaF arayışlar"Kentli müzik" arayışmı sürdüren SHP,
birçok grubu dinleyerek parti müziğini
saptama çabasında. Bu nedenle "profesyonel
bir komisyon" kurulması da gündemde.
ÜMİT ASLANBAY
ANKARA — Otobüsün üze-
rindeki hoparlörler titriyor. Us-
tahkla çalınan bağlama, dinle-
yenlerin gövdelerini kendisine
ayak uydurmaya zorluyor. Bo-
ğuk bir erkek sesi yükseliyor:
"Aynı vardan var olmuşuz. Sen-
kalemsin, ben uç muyum
loy?"...
Otobüsün önundeki Erdal
Jnönü soruyor:
— Ne diyor?
Bir başka yer, bir başka mü-
zik. Yine bağlama. Bu kez ses
tenor:
"Gel, gel, bize gel. Kavgasız
kinsize gel. Kuru diken bal ver-
mez. Giile gel nergise gel..."
Otobüsün yanı başındaki par-
tili soruyor:
Diosize gel mi diyor ağabey?..
1977'nin hemen öncesinde Şe-
nay'ın "Gel kardeşim elini ver
bana'sı ile başlayan "sosyal de-
mokrat muzikal arayışlar" 1980
sonrasında bağlama ile son bul-
mustu. SHP Genel Sekreter Yar-
dımcısı Ertuğrul Günay,
"1980'de araya askeri marşlar
girdi, böyle oldu. Bu müziklerin
dısıoda kentli insana da seslenen
arayışlara basladık. Her güo bir
yandan da kaset dinliyoruz" di-
yerek gerekçeli açıklama
yapıyor.
Güna>'a göre sorun "sözlerin
anlaşılamamasından daha öte-
de." Çünkü 1977'ye kadar CHP
Senay'ın şarkılan yanında Ali
Rıza Binboğa'nın "Yannlar Bi-
zim"ini, "resmi şarkı" olarak
kabui etmese de kullanmıştı. Bi-
raz "mars" havasındaki bu şar-
kıdan, Bülent Ecevit'in halk
ozanı Levni'den esinlenerek yaz-
dığı "Uyum", 1977-80 arasında
"resmUeşmişti." Halk müziği
kaynakh olmakla birlikte, 1980
sonrasına göre "senfonik" bile
sayılabilirdi.
1980 sonrasının yeni partile-
rinden ANAP, bu konuda en
hızlı davranan, 'çığır açan' idi.
DYP, AP geteneğinin devamı
mehter marşlan üzerine düşün-
mekteydi ki, "balarısı" ANAP
seçim gezilerinde açıhşı yaptı:
— Anm balım peteğim. BU-
sem ki öleceğim, yine seni se-
vecegim.
Zeytin dallı SODEP, Güneşli
HP ve başında Yıldınm Avcı bu-
lunan DYP aynı türden karşılık-
lar verdiler:
"~ Zeytin gözlüm sana mey-
lim oedendir?" "Günesi doğdu-
racak, dünyamı dolduracak" ya
da "kaşların arasına domdom
kursunu degdi. Bir avcı vurdu
beni" gibi. Ama Günay'ın da
söylediği gibi "Domdom
kursunu" dısındaki "müzikler"
mitinglerde halkı coşturmuyor,
hareketsiz bırakıyordu. Bu ne-
denle "Domdom kurşununu"
kendileri de kullamyordu.
ANAP, hareketli ve popüler
halk türkülerinden arabeske ka-
dar "muzikal" çizgisini sürdü-
rürken, DYP mehter marşlanna
döndü. Zaman zaman da hare-
ketli şarkılar denedi.
SHP ise 1987'lerde, Ankara
milletvekili Arif Sağ ile Âşık
Mahsuni Şerif'e "resmi
şarkılarını" yaptırttı. "Sen ka-
lemsin, ben uç muynm", "Kav-
gasız, kinsize gel" böyle ortaya
çıktı. Her iki parça da miting-
lerde, özelükje kırsal alanda
bekleneni veriyordu.
Şimdi, diğer genel sekreter
yardımcıları Yigit Gülöksüz,
Giineş Gürseler piyasadaki ka-
set ler i vakit buldukça bir bir
dinliyorlar. Beğendiklerini de
birbirlerine öneriyorlar. Güoay:
ın deyişiyle "amatörce" bir ça-
ba ile "muzikal arayıslan" sur-
dürüyorlar. Dinlenenler arasın-
da Yeni Türkü, Grup Yorum,
Çağdas Türkü, Mozaik yanında
Timur Selçuk, Sezen Aksu,
Mazhar Fuat Özkan bile var.
Son Kocaeli mitinginde, IMü-
zik Yolculan" adlı grubun "Gel
benimle sen, gül benimle sen"
adlı "canlı" parcasını deneyen
SHP, arayışlarını sürdürecek.
tçinden çıİcamazsa, işini profes-
yonel bir komisyona" devrede-
cek. Ayrıca "temel müzik bul-
manın ötesinde bölgelere yöne-
lik parcalar da kullanacak."
beyler sokağa çıkacak, devletin
zırhı bile bunları kurtarmaya
kâfi gelmeyecektir."
Cumhuriye: Bayramı'nın
halksız cumhuriyetle devlet ta-
rafından kutlandığını belirten
Demirel, cumhuriyetin delik de-
şik edildiğini söyledi. Bugünkü
yönetimin devleti temsil etme-
sinden halkın da rahatsız oidu-
ğunu anlatan Demirel şöyle
konuştu:
"Türkiye'de bia'm sıkıntımız
herkesin kendisini Ataiürk gibi
sanma-sından ve öyle haraket et-
mesinden ileri geJiyor. Millet
kurtancılardan çok çekti. Ata-
türk'ün tırnagı bile olamayacak
kimseierin halaskâr olmaya
kalkmalannın sıkıntısinı miilet
çekiyor. Kurtancüarın bu ülke-
ye hiçbir faydası olmadı. 1980
müdahakcileri de saydığım sı-
nıftandırlar. 80 müdahalecileri
ülkenin 1990'da ne hale gelmiş
olduğuna bâkmalıdırlar. 1980
müdahaJecileri memleketin ba-
şına böyle bir yönetimi bela et-
miş olmanın vebali altındadır''
Demirel, eski Cumhurbaşka-
nı Evren'e yönelik eleştirilerini
sürdürürken de "Hani neden
bulmadınız 5 bin kişinin katil-
lerini?" dive sordu.
Demire), Akbulut'u tartışma-
ya çağırırken de "Ülkeyi defter
üzerinde yönetenler ile sirnulta-
ne satranç oynar gibi kaç kişi-
lerse arkalarına alacaklan lek-
nisyenleri ile milletin önünde ül-
ke sorunlarını tartışmaya
faazınm" dedi.
Demirel, DYP'nin 24-25 ka-
sım tarihlerinde yapılacak kong-
reden sonra yeni bir çalışma dü-
zenine gireceğini de bildirerek
ANAP iktidarı için "Bunlann
nesepleri düzgün degü, 1983 ne-
sebidir. Bu nesepten bir şey çık-
maz. bunlar çıkar işte" dedi.
CÜNEYT ARCAYUREK yazıyor
Kuliste Yaşananlar
ANKARA — Gazetelerın Meclis muhabirle-
ri, günlük siyasete canlılık getirjyor Kuliste
ANAP'tan muhalefet milletvekillerine değin, her
birine soru üzerine soru yöneltmeseler, günce!
sorunlar üzerinde bakanlara, Başbakan'a yük-
lenmeseler, siyaset adamlanrun kılı kıpırda-
mayacak
Haftada üç gün 15.00 ila 1&00 arası gelip gi-
decekler. Örneğin, ıktıdar grubunun son haf-
talarda önemsedigi tek konu, türbandı. Yasa
çıktı, ayakları suya erdi. Oysa Saidi Nursi'ye
cumhuriyetin ilan edildiği gün mevltt okutulu-
yor. ANAP ve DYPden milletvekilieri törene ve
meviide katılıyor. Kuliste ses yok.
TÖ, çıkıyor ekrana. Tam 22 dakika icraatın
içinden konuşma yapıyor. Cumhuriyet diyor, de-
mokrasi diyor, laik sözcüğünü bir kez olsun söy-
lemiyor. Anıtkabir'deki özel deftere şöyle yazı-
yor: "Emanetin sağlam ellerde."
Ata'nın geride bıraktığı ise laik, bağımsız
cumhuriyet!
Dün koridor, bu konuları irdelemiyordu. SHP
grup toplantısı bugüne ertelenmiş. Mevlit. Sa-
idi Nursi ile Nurcu akımlar, laik cumhuriyetin
içine dûştüğü karanlık günler iie ilgili tartışma-
lar da bugüne erteleniyor.
ANAP grubu toplantıya başlayabilmek için
Akbulut'un gelmesini bekliyor. Başbakan kori-
dorda görünüyor, basına ayaküstü birkaç
önemii konuda bilgi verip toplantıya koşuyor.
Kabinedeki olası bıçimlenmeleri kestirebılmek
için gazeteciler, Başbakan'a Hüsnü Doğan'ın
Savunma'ya kaydınlmasmdan sonra Merkez
Bankası, Para Kredi Başkanhğı, Eximbank gi-
bi önemii kurumlarla hangi devlet bakanının ıl-
gileneceğini soruyorlar.
Sorunun kaynağındaki veriler oldukça önem-
ii. Devlet Bakam Güneş Taner'in yüzü, önceki
gün bozukmuş. Düş kırıklığına uğrayanlara öz-
gü bir durgunluk içindeymiş. Başbakan'a vekâ-
leten kimi önemii konularla uğraşan devlet ba-
kanı olmak mı daha kıyak, yoksa kendi başına
özgür, örneğin Milli Savunma gibi ağırlığı olan
bir bakanlığın koltuğunda oturmak mı?
Kuşkusuz Taner, savunmayı yeğlerdi. Olma-
dı. Dışişleri'nden sonra, ağırtığı olan savunmayı
da kaçırdı. Merkez Bankası, Para Kredi Kurulu
gibi önemii kuruluşlar Taner'e bağlamrsa bir çe-
şit ödüllendirilmiş olacak. Kulis bu nedenle Do-
ğan'dan arta kalan kuruluşlann kime bağlana-
cağını arıyor.
Bir yandan da büyük kongre hazırlıkları sü-
rûyor. Mesut Beycıler düzeyinde değil, başka
yönlerde gelişmeler hızlanıyor. Mesut Beycılerle
HCG'nin ayrı listeler yaparak "merkez yöneti-
mini karıştırmalan" olasılığına karşı "çarşaf
listeye" olanak sağlayacak yeni tasarının bir an
önce çıkarılması için kimi ANAP'lılar koiları sı-
vamışlar.
Bu arada başka hazırlıklardan da söz edili-
yordu dün. Bunlar Demirel'in dün grupta Sarı-
kaya, Yurtbaşı ve Baklan gibi kücük yöre se-
çimlerini gerekçe yaparak muha^efetı aylarca
TV'ye çıkarmayan zihniyeti "teşrtîr ettiği" da-
kikalara rastlıyordu.
Partizanlık o noktaya gelmişti ki TV'deki an-
lamsız yasağı bir türlü kavrayamayan halk, "gö-
revini yapmıyor" diye murtalefete yükleniyordu.
Dertlerini, halkın ıstırabını niçin sorun yaparak
Türkiye'ye duyurmadığını liderlere soruyor, ade-
ta davacı oluyordu. Demirel, yakınıları dile ge-
tirirken TV'ye değiniyor. Bugünkü yasakçı ka-
faya karşın grupta, basın toplantısında diledi-
ğince konuşsan "Dört duvar arasında kaldık-
tan sonra ne olacak" diye kişisel yakınışını açı-
ğa vuruyordu.
THT'de tek taraflı işleyen yasakçı kafa, TÖ gö-
rüntüsüyle cumhuriyetin yıldönümünü bahane
eden 22 dakikalık konuşmayı yayımlıyor ve
"Türkiye'yi kıskaca alan darboğazlann
aşıldığını" halka sindiriyordu. Halk, içinde ya-
şadığı gerçekleri TÖ'ye soramıyor, fakat muha-
lefet liderlenne telefonla yazıyla başvurarak
"pancardan tütün üreticısine kadar köylünün
devletten 800 milyar alacağını neden tahsil
ede^iediğini" soruyordu.
Demirel, olumsuz durumu, tek cümleyle
özetledi: "Kuyruğa girip alınan traktörü köylü,
şimdi kuyruğa girip satmaya çalışıyor" dedi.
Ekonomideki olumsuz gidişler son nüfus sayı-
mıyla kanıtlanmıştı.
Demirel, "11 ilimizde nüfus yüzde 1 azaldı,
14 ilimizde ancak yüzde 1 çoğaldı. Türkiye'de-
ki genel çoğalma oranı yüzde 2.5 kabul edilir-
se ekonominin Türkiye genelindeki olumsuz et-
kileri böylece ortaya çıkar" diyordu. Anadolu-
dan kopanlar İstanbul gibi büyük kentlere grt-
mişlerdi.
TÖ ise "Çoğalıyoruz ya, sen ona bak" diyor-
du. Hele nüfus 90 milyonlara bir vursun, dün-
yaya göstereceğimiz vardı.
29 Ekim günü manzara şuydu:
"Cumhuriyeti devlet kutluyor, törenlerde halk
yoktu."
Her sınai üründe...
ama özellikle otomobilde.
Karaya oturmak için,
denizde olmak şart değil.
İnsan karada da,
karaya oturur.
Karada karaya oturmanın anlamı,
Türkiye koşullarına göre
üretilmemiş bir otomobil seçmektir.
Gûvenli bir servis örgütû,
bol, yaygın ve hesaplı yedek parça
güvencesinin değerini bilmemektir.
Gerisi gelmeyecek vaadlere
kapılmayın. Tofaş ûrünü
bir otomobilden şaşmayın.
"Törkiye'nin OfomobıTni Tofaş üretir.
TöfAS
Karaya oturmaym.