03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 EKİM 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Macaristan konsey tiyesi • STRASBOURG (AA) — Macaristan, Avrupa Konseyi üyeliğine kabul edildi. Macaristan, konseye Oyelik başvurusu kabul dilcn ilk Varsova Paktı ikesi oldu. Uye 23 ülkeden parlamenterlerin oluşturduğu Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Macaristan'ın baş vurusunu dün kabul ctti. Meclisin karannı açıklayan Avusturyaü parlamenter Peter Schieder, "Anayasa, hukuk devleti, insan hakları ve özgürlükler açısından, Macaristan, Avrupa Konseyi'nin üyesi olmak için bütün koşulları yerine getirmiştir. Macaristan halkını kutluyonız" dedi. Macaristan Başbakanı Jozef Antall da konseyde yaptığı konuşmada, üyelik başvurulannın kabul edUmesinin "kendilerinin tekrar Avrupa'ya dönmeleri sürccinde tarihsel bir evre olduğunu" söyledi. Başkanlık seçimi kasımda • VARŞOVA (AA) — Polonya'da başkanlık seçiminin 25 kasımda yapılacağı bildirildi. Polonya Haber Ajansı'nın bildirdiğine göre, Meclis Başkanı Nikolaj Kozai Ewicz, seçimin ilk turunun 25 kasımda yapılacağını ilan ctti. Ajansa göre, gerekirse, ikinci tur seçimleri de 9 aralıkta -nçekleştirilecek. Wojcich inızelski'nin yerini alacak yeni başkanı belirlemek için, ilk kez halk oyuna başvuruluyor. Şimdiye dek, devlet başkanı parlamento tarafından seçiliyordu. Dayanışma Sendikası lideri Lech Walesa, başkanlık seçimi için adaylığını açıklayan tek kişi. VValesa, seçim kampanyasmı önceki gün Torun kentinde başlatmıştı. SSCB'de istifa • MOSKOVA (AA) — SSCB Petroi Bakanı Nikolay Lemayev, "piyasa ekonomisine geçiş hazırbklannın başlaması sonucu işlevsiz kaldığı" gerekçesiyle görevinden istifa etti. Lemayev, SSCB Patlamentosu'nun yayın orgam Izvestia gazetesine yaptığı açıklamada, "Ülkede planlı ekonomi ortadan kalktı, ama serbest piyasa ekonomisine hâlâ geçilmedi. " dedi. tngiltere'den yardını • LONDRA (ANKA) — Ingiltere'nin, Batılı anlamda reformlar yapan ülkelere yardımda bulunacağı bildirildi. îngiltere Dışişleri Bakanı Douglas Hurd, haftalık bir dergiye yaptığı açıklamada vardım alacak ülkelerin serbest pazan uygulayan, özel mülkiyete 'zin veren, insan haklanna •>aygılı ve ekonomik istikrara sahip ülkeler olduğunu belirtti. Hurd açıklamasında, ekonomik güçlük çeken ülkelerin Batılı anlamda politik ve ekonomik özgürlüğü yerleştirmekte zorlandığını, saptamakta geç kalmış olduklarını söyledi. Patrigin haçı • ATtNA (AA) — tstanbul Fener Patriği Dimitrios'un Yunanistan ziyareti sırasında çalınan ;paha biçilmez haçı, tüm ;aramalara rağmen ;bulunamadı. lstanbul •Patrigi'nin sembolü olan ve • 19. yüzyıldan bu yana tüm ! Fener patriklerinin iboyunlanna astıkları kutsal Ihaçı bulmak için Trikala ; şehrinde geniş çaplı ; tahkikat açan polisin, bu ! şehirdeki sabıkalı hırsızları ! sorguya çekmesine rağmen ; hiçbir sonuç elde edemediği ; bildirildi. Polisin, kutsal • haçın, kalabalığuı kendisini ı tebrik ettiği bir sırada '> patriğin boynundan ', düştüğü ve yerde bulan bir ! din adamının "hatıra diye ! almış" olabileceği olasılığını ; da araştırdığı haber verildi. İJivkovrCarios baglantısı i • SOFYA (AA) — î Bulgaristan'da bir işçi »sendikası lideri, eski ; komünist yönetimin ; "çakal" adıyla tanınan •terörist Carîos'u himaye Mtiğini ve bazı gerflla •gruplarını eğittiğini iddia • etti. Bağımsız işçi sendikası ! Podkrepa'nın lideri ; Konsuntin Trenchev, bir Ibasm toplantısında, iellerinde Todor Jivkov ;yönetiminin uluslararası ; terörist örgütlerle ; bağlantılarını gösteren i deliller bulunduğunu '-söyledi. Cumhurbaşkanı Özal'ıngezisi Türk-Amerikan ilişkilerindeki 'çıbanbaşlarını'gideremedi ABD ile dııran sorunlar UFUK GÜLDEMtR WASHINGTON — Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Irak'ın Kuveyt'i işgalinden bu yana ABD Başkanı George Bush ile tam 25 kez telefonla görüştü, aynca yüz- yuze konuşmak için de VVashington'a geldi. Bu temaslar sonucunda ekonomi ve savunma alanlannda önemli bazı adımlar atıldı. Ancak Türk Amerikan ilişkilerindeki klasik "çıbanbaşlannın" giderilmesi yönünde bir gelişme sağla- namadı. Cumhurbaşkanı özal'ın Washington ziyaretinin ilişkilerdeki bu çıbanbaşları bakımından durumu şöyle özetlenebüir: Ermeni konusu: Ermeni tasansı konu- su Körfez krizi ile birlikte "uykuya yat- ti". Ancak bu, tasarının tamamen orta- dan kalktığı anlamına gelmiyor. Nite- kim, daha özal Washington'a geldiği gün Beyaz Saray'da bu ziyarete ilişkin ya- pılan brifıngde konuşan üst düzey bir yetkili Körfez krizinin ABD'nin Ermeni politikalarında bir "değişiklik yaratmayacağını" söyledi. Bu ikı an 1 ama geliyor: Birincisi, "Yonetim bu tasanya zaten karşıydı, karşı olmaya devam edecek" anlamına, ikincisi de Körfez kri- zinin Amerikan yönetiminin Ermeni ta- sansına karşı olmak derecesini etkileme- diği anlamına geliyor. Yani eski durum neyse devam ediyor. Yönetimin geçmiş- te bu tasanya gösterdiği muhalefet, Türkiye'nin özlediği düzeyde degildi. Ta- sanya kökten karşı oimaktan çok, Tür- kiye'nin kabul edebileceği bir formül ya- kalamak arayışına dayanıyordu. Ameri- kan makamları Körfez krizinin bu yön- deki politikaları etkilemediğini söyledi- ğine göre o halde Türkiye krizin etkisi kalktıktan sonra tekrar Ermeni lobisinin hedefi durumuna gelebilir. 10'a 7: Körfez krizi ABD'nin Türkiye ve Yunanistan'a verdiği yardımda kurdu- ğu 10'a 7 oramrun ne kadar isabetsiz ve mesnetsiz olduğunu bir kez daha orta- ya çıkardı. Çünkü Türkiye'nin Körfez ile ilgili değeri 10 oranındaysa, Yunanistan- ınki 7 olarak sivrilmedi. Şimdi Türk ma- kamlarının kafasını kurcalayan konu, Amerika'run önümüzdeki günlerde bu orana ne ölçüde itibar edeceği. Üstelik bu arada Yunanistan da bu oranının ge- çerüliğinin korunması için yoğun bir lobi kampanyası başlatmış durumda. Dışiş- dıracağına inanıyor". Kıbrıs: Özal'ın Amerika'daki görüş- melerde bu iki konuya hiç değinmeme- si, ABD'nin bir kez dahi olsun Kıbns ko- nusunu açmamazlık etmesini sağlayama- dı. ABD bildiği yolda yürudü ve Kıbns konusunu yine Türkiye'nin önüne getir- di. Üstelik, Cumhurbaşkanı Özal'ın, Türkiye'nin Körfez krizi nedeniyle eko- nomik desteğe ihfiyaç duyduğu bir dö- nemde ABD'ye gelmiş olması, Türkiye'yi ABD'nin Kıbns konusundaki telkinleri- ne bir bakıma daha açık hale getirdi. Ya- Özal, Ermeni tasansını, yardım konusunda 10/7 oranını ve Kıbns sorununu Washington'daki temaslarında gündeme getirmedi. Ancak ABD tarafı Kıbns konusunda özal'dan jest beklediğini belirtti. özal'ın Ermeni tasansı ve yardım konularında önemsemez bir tavır içinde olduğu gözlendi. leri Bakanı Andonis Samaras özal'ın VVashington gezisinden bir süre önce ABD Dışişleri Bakanı James Baker'a bir mektup yazarak bu oranın kaldırılması halinde Amerika'nın Atina'ya yanlış sin- yal vermiş olacağma dikkat çekti. Cum- hurbaşkanı özal ABD yönetimi ile gö- rüşmelerinde, tıpkı Ermeni konusu gibi, 10'a 7 oranına da girmedi. ABD'nin bun- dan aldığı izlenim şu oldu: "Özal bo ko- nuyu fazla önerasemiyor, çünkü iki ül- ke ücaretinde önemli bir gelişme sagla- nırsa, Türkiye'nin Amerikan yardımına gereksinmesi kalmayacagını, bu duru- mun da 10'a 7 oranını yürürliikten kal- ni, diplomatik sözcüklere başvurmadan ifade etmek gerekirse, Türkiye aldıkla- nna karşılık Kıbns konusunda VVashing- ton'un bazı çıkışlarına muhatap olmak durumunda kaldı. Bu çıkış, Beyaz Sa- ray'da yapılan görüşmenin ilk bölümün- de gerçekleşti. Yani Bush, Baker, özal, Şensoy bölümünde ABD Başkanı Bush, Kıbns'ı masaya getirerek, Maraş ve Kıb- rıs'tan asker çekme konulannda Türki- ye'nin atacağı adımlann Ankara'nm eli- ni daha da rahatlatacağını ileri sürdü ve jest beklentisi içine girdi. Cumhurbaşka- nı özal'ın, Bush'un bu girişimini nasıl yanıtladığı şimdilik bilinmiyor. özal'ın ABD gezisinde bir de "ilkler'' meydana geldi. Bunlar da şöyle özetle- nebilir: Sorumluluk alanı: Yine bu gezide Türk diplomasi tarihinde ilk kez yaşa- nan bir olay gerçekleşti. Geçmişte, NA- TO'nun bölge dışı operasyonlanna ortak edilmek niyetleri Türkiye'de tityleri diken diken ederdi. Amerika da bunu bildiğin- den Türkiye"ye bu konularda çok tem- kinli yaklaşırdı. Oysa Cumhurbaşkanı özal, Cumhuriyet tarihinde ilk kez bu misyona açık bir şekilde talip oldu. Bu durum, Türk dış politikasında esaslı bir dönüşüm eşiginde olunduğunu simgeli- yor. Bozer skandalı: özal'ın Washington gezisi, bir başka "ilk" daha getirdi. Oval Ofis'teki Bush-özal görüşmesinde Bush'un yanında dışişleri bakanı varken özal'ın yanında da Ozel Kalem Müdü- nı Nabi Şensoy bulundu. Böylece Dışiş- leri tarihinde ilk kez bir Türk cumhur-, başkanı, yanında doğrudan bir dışişleri' mensubu olmadan yabancı bir deviet başkanı ile görüşme yapmış oldu. Iran konusu: "ABD yönetiminin Cumhnrbaşkam Özal'dan en çok öğren- mek istedigi şey ne>di" sorusunun yanı- tı, "Ne Irak'ın askeri gücü, ne de Tür- kiye'nin askeri bir rol alıp alma>-acağı" idi diye veriliyor. Her iki konuda da belli bir fıkre sahip oldukları için bu konu- lan merak etmiyorlardı. Gerçi özal'ın Irak'ın askeri gücü üzerine yaptığı değer- lendinnelerin, Washington'un değerlen- dirmeleri ile büyük ölçüde kesiştiğini görmekten memnun oldular, ama asıl merak ettikleri konu lran'm bundan son- ra hangi yönde politikalar izleyeceği idi. Şimdi bütün Yapı Kredi kredi kartları 'Türk Lirası ödemeli". üstelik de "kredili". Yapı Kredi. kredi kartlanndaki üstüniüklerine üstünlükler katmaya devam ediyor. Yapı Krçdi kredi kartlanyla* şimdi yurtiçinde ve yurtdışında yapacağınız bütün harcamalan Türk Lirası olarak ödeyebilirsiniz. Üstelik bu ödemelerinizi ortalama 30 gün sonra yapar, isterseniz toplam miktann yalnızca % 15'ini ödeyerek kalanını aylara bölebilirsiniz. Böylece Yapı Kredi'den kredi kullanabilirsiniz. Yapı Kredi kredi kartlanyla, yurtiçinde Ve yurtdışında, otomatik veznelerden 24 saat para çekebilirsiniz. Yapı Kredi kredi kartınızla, ayrıca, ücretsiz olarak su-nulan ek hizmetlerden, özel avantajlardan yararlanırsınız. Yapı Kredi'den kredi kartı almak için, hesabınız olması ya da hesap açtırmanız gerekmez. Gelin Yapı Kredi'ye, "Türk Lirası ödemeli", üstelik de 'kredili" kredi kartınızı alın. YAPI^CKREDi ''hizmette sınır yoktur" •Dileyenler. Yapı Kredi'den yalnızca yurbçmde geçerti kredi Kartı alatnlırter Halen yurtiçinde geçerlı kredi kart olanlar se. hem yurbçjnde hem de yurtdışında geçertı kredi karto alnıak ıgn Yapı Kredı Şubeteri'ne başvurabılirier DUNYADABTJOTJN ALISIRMEN Ayaklar Suya Erdi ml? Televizyonda Turgut Özal'ı izliyordum geçen akşam. Ne de güzel söz ediyordu çocuklardan; nasıl üzülür görünüyordu garip yavruların yazgılarına, nasıl da sevecenlikle söz edi- yordu çocuklardan. O anda aklıma, yalnız Saddam'ın girişimlerinden hiç de sorumlu olmayan Iraklı çocuklar değil, kendi ülkemin çocuk- lan geldi. Gittikçe büyüyen gelir dağılımı uçurumunun be- delini sonunda kirnler ödüyordu ki? Gittikçe azalan sağlık har- camalan eninde sonunda gelip çocuklara dayanmıyor muy- du? Bebeklikten kurtulanlar, kısılan milli eğitim bütçesinin sonuçlarını yaşamıyorlar mıydı? Ama Turgut Bey sanki bunlann hiçbirinin sorumlusu de- ğilmiş gibi konuşuyordu. Televizyonun başında öyle düşünekalmışım. Aslında, bugünlerde Turgut Özal da kendi başına kaldığın- da derin derin düşünüyordur sanırım, çevresine belli etme- se bile. Hatta New York'ta gazeteci arkadaşlarla yaptığı ko- nuşma, Sayın Özal'ın ayaklarının yavaş yavaş suya erdiğini de gösteriyor bir anlamda. Şimdiye dek tüm hesaplarını Sad- dam'ın gidiciliği üzerine oturtmuş ve Körfez bunalımının, Türkıye'ye hem ekonomik bakımdan uzun erimli yararlar sağ- layacağını hem de artık yitinlmiş sanılan stratejik önemimizi yeniden canlandıracağını hesaplayan ve politikasını bu yan- lış hesaba oturtan Özal, son Amerika gezisinde tasarılarının gerçekleşmesinin güç olduğunu galiba görmüş. Her şeyden önce Turgut Bey, artık Saddam'ın kesinlikle gi- dici olduğundan o denli emin değil. Nrtekim gazetecilere yap- tığı açıklamada, bu gerçeği dolaylı da olsa dile getiriyor. Ay- rıca artık Türk haikının günlük yaşamına yansıyan ve yine sokaktaki adamı yakan bunalımın doğurduğu ekonomik yü- kün dışardan gelecek destek ve yardımla giderilmesi de pek kolay görünmüyor. Artan petroi fiyatları, ABD'de de bir bu- nalımın belırtilerini doğurmuş bile. Şimdi VVashington'da her- kes geleceğe bıraz daha ihtiyatlı bakmak zorunluluğunu his- sediyor. Türkiye'nin ıstediğı askeri yardımlar, Beyaz Saray- da yankı bulmuş, olumlu vaatlere dönüşmüş bile olsa Pen- tagon'da aynı olumlu havaya rastlanmıyor. ABD, yardımı yap- mayı belki istiyor, ama kaynaklan bulamadıklannı da yetkili- ler açık seçik söylüyorlar. Washington yetkilileri, "Elimizden geleni yapacağız" sö- zünü hiç esirgemiyortar, ama "Elimizden geleni yapacağız" ne anlam taşır ki? Hele hele SEİA macerasını bilenler için... Yugoslavya'nın bile 3 milyar dolar zarardan söz ettiği ve 15 milyar dolarlık destek için Batı'ya basvurduğu ortamda, kim, ne ölçüde bu zararlan karşılamaya hazırdır ki dersiniz? Türkiye'nin istemlerini Batı ya da Suudiler karşılasa kapı- ya başkaları da dikilmeyecekler mi? Nitekim Suudı Arabistan, Türkiye'nin istediği 365 bin varil petrolü vermeye yanaşmadı, yalnızca 175 bin varili karşıla- maya razı oldu. Gerisi için de "Öbür Körfez ülkelerine başvurun" önerisiyle karşılaşıldı Gerçi Türkiye'nin Suudiler- den alacağı petrolün % 75'i güya bedava verilecek ve böy- lelikle Ankara'ya 1.2-15 milyar dolar dolayında yardım sağ- lanmış olacak diye bir söylenti, hatta Amerikalılarla Suudi- ler arastnda bir mutabakat var, ama bu konuda Riyad'da Meh- met Ali Birand'ın deyimiyle "çıt çıkmıyor" ve Birand dostu- muz, Türk yetkililerinin "Böyle bir söylenti var" diyerek baş- vurdukları Suudılerden "Bizim haberlmiz yok" yanıtını aldık- larını da ekliyor. Öte yandan, ABD'nin Türkıye'ye serbest ticaret konusun- da önemli ayncalıklar tanıması, tekstilde kotayı kaldırması ve- ya önemli ölçüde yükseltmesi de pek kolay görünmüyor ve Özal sonunda CNN'e verdiği demeçte "Gök gürlüyor, şim- şek çakıyor, ama yağmur yok ya da az" demek zorunda ka- lıyor. Gerçekte bu açıklama hesapların iflası anlamını taşıyor. Da- ha Bush-Özal görüşmesi yapılmadan önce yazdıklarımız te- ker teker çıkıyor, daha çok veren, karşılığını hemen hemen hiç alamayan taraf Türkiye oluyor, sonunda Özal'ın ayakları 9wya erryof. '"' Kısacası Özal'ın ABD gezisindeki tek kazancı, tçtûketime dönük fotoğraflar ve demeçler oluyor. Bu durumda, Özal'ı Türkiye'de önümüzdeki dönemde çok büyük güçlükler bekliyor. Hele hele Saddam'ın kalması ha- linde Özal yönetimindeki bir Türkiye'nin yeniden Irak ile es- ki ekonomik ilişkilere kavuşması olanaksız gibi. Ve hiç kim- se bu boşluğu doldurmaya da aday değil. Bu durumda Özal'ın önemli bir polilıka değişikliği yapma- sını beklemek, onu hiç tanımamak demektir. Özal politikası- nı yine değiştirmeyecektir, çünkü o, ABD ile iyi geçindiği sü- rece kendisine bir şey olmayacağına inanmaktadır. Oysa dünyanın her yerinde çoğu zaman iç dinamikler, dış dinamiklere üstün gelmektedir. Kimi devlet adamları, bu gerçeği acı biçimde yaşadılar. Özal da yaşayacak gibi görünüyor. TüRKlYE-KKTC Ekonomik ilişkiler yoğuıdaştırılıyor Başbakan Yıldırım Akbulut ile KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu tarafından imzalanan 'Mutabakat Tutanağı'nda yer alan pasaport uygulamasının kaldırılması ve gümrük birliği konulannın Kıbns'a müdahale eden üçüncü taraflara yönelik bir 'uyan mesajı' olduğu belirtiliyor. SEMİH İDİZ LEFKOŞA — Başbakan Yıl- dınm Akbulut'un KKTC'ye yaptığı resmi ziyaret çerçevesin- de dün, Türkiye ile KKTC ara- >ındaki ilişkilerin özellikle eko- nomik alanda "yoğunlaştırü- masını" amaçlayan bir "Muta- bakat Tutanağı" imzalandı. ^ncak daha önceden de beklen- jiği gibi iki Ulke arasındaki pa- >aport uygulamasının kaJdınl- •nası veya gümrük birliğine gi- Jilmesi konulannda önemli her- ıangi bir ileri adım atılmadı. İmzalanan mutabakat tuta- nağında, pasaport uygulaması- nın kaldırılması için iki ülkede "teknik çalışmalann başlatıla- cağının" bildirilmesiyle yetinil- di. Bu çalışmalann nasıl bir za- man sürecine yayılacağı ve han- gi esaslara dayanacağt gibi ay- rıntılara ise girilmedi. Gümrük birliği konusunda ise taraflann, bu hedefi gerçekleştirme ola- naklannı görüşeceklerinin açık- lanmasının ötesine gidilmedi. Üst düzeyli bir yetkili, bu ko- nuların şimdilik daha çok Gü- ney Kibrıs'a ve Kıbns sorunu- na niüdahale eden üçüncü taraf- lara yönelik bir "uyan mesajı" niteliğinde olduğunu doğruladı. Öte yandan mutabakat tuta- nağında dikkat çeken ve "ciddi bir araştırma konusu olabilece- ği" belirtilen husus ise KKTC'nin kendi para birimine sahip olması için gerekli çalış- malann başlatılacağı yolundaki açıklama. Akbulut, Lefko- şa'daki temaslannı tamamla- diktan sonra KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu ile birlikte dün bir basın topiantısı düzenleyerek görüşmeler hakkında bilgi ver- diler. îki başbakan gazetecilerin sorularını yanıtlamadan önce Türkiye-KKTC resmi görüşme- lerinin "Mutabakat Tutanağı" KKTC Ekonomi ve Maliye Ba- kanı, Dışişleri ve Savunma Ba- kan Yardımcısı Nazif Borman tarafından basına okundu. Mutabakat metninde, taraf- lar arasında önceki gün yayım- lanan ortak deklarasyonda ol- duğu gibi Türkiye'nin Kuzey Kıbns Türk halbna karşı yü- kümlülüklerini yerine getirece- ği vurgulanıyor. Başbakan Akbulut Mutaba- kat Tutanağı'nın okunmasın- dan sonra devam eden basın toplantısında Kıbrıs'ta Türk varlığının asırlardır devam etti- ğini, Türkiye'nin Kıbns Türk haikının haklı mücadelesinin daima yanında olacağını belirt- ti. Kıbns'ta iki halkın yasamak- ta olduğunu vurgulayan Akbu- lut, şunları kaydetti: "Bu iki halkın eşit siyasi hak- lara sahip olması gerekir. Üzfi- lerek ifade edeyim ki Rum ke- simi hiçbir zaman bu görüşe ya- kın harekei etmiyor. Son olarak AT'ye tam üyelik için yaptıkla- n başvunı da bu tutumun ör- neklerinden biridir. Dünya ar- tık adada eşit siyasi haklara sa- hip iki halk olduğunu biliyor. Güvenlik Konseyi'nin 649 sayı- lı karan da aynı yöndedir. Bü- tün bunlara rağmen Kıbns Rum kesiminin adanın tek hâkimi ol- ma iddiasında ısrar elmesi ve devamlı olarak silahlanması, onlann barıştan yana olmadık- larını gösteriyor."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle