Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 EKİM 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5
DÜNYA SATRANÇ ŞAMPIYONASI Parliament Superband'ın devleritstanbul veAnkara'da 4 konser verdi
7. oyun ertelendi
KASPAROV (Siyah)
1
a b c d
KARPOV (Beyaz)
ERTELENME POZİSYONU
Kiıltiir Servisi —
New York'ta devam
eden Dunya Satranç
Şafnpiyonası'nda, 7.
oyun Karpov'un üstün-
luğuyle bir sonraki gü-
ne enelendi. Ertelenme
pozisyonunda bir piyon
üstunluğü olan Kaf
pov'un oyunu kazanma
şansı oldukça fazla.
Oyunu yorumlayan sat-
ranç ustaları, Kaspa-
rov'un tekrar başlama-
dan "terk" kararı alabi-
leceğıni ve durumu tele-
fonla hakeme bildirebi-
leceğini belirttiJer.
7. oyuna I., 3. ve 5.
oyunlarda olduğu gi-
bi beyazlarla başlayan Karpov, yine merkezdeki, 'd' hattın-
daki piyonunu surerek ilk hamlesini yaptı. Kasparov da yi-
ne siyahlarla butun onceki oyunlarda yaptığı gibi 'Şah-Hint'
savunması denilen defans pozisyonunu aldı. Daha sonra sah
kanadında bir saldın başlacan Kasparov, Karpov'un atının
merkezde çok iyi bir yer tutması karşısında basanlı olama-
dı. 31. hamlede bir piyon öne geçen Karpov, oyun ertelene-
ne kadar bu avantajını surdurdü. Ertelenen 7. oyun sonra-
sında durum hâlâ 3,5-2,5 Kasparov lehine. Toplam 24 oyun
sürecek unvan maçında, galibiyetler 1, beraberlik 0,5 puan
olmak üzere 12,5 puana erişen kazanacak; eşitlik halinde Kas
parov un\anını koruyor.
7. Oyun / Beyaz; KARPOV-Siyah: KASPAROV (Şah-Hint
Savunması, Klasik Varyasyon) I.d4 Af6 2.c4 g6 3.Ac3 Fg7
4*4 d6 5.Af3 0-0 6.Fe2 e5 7.Fe3 Aa6 8.0-0 Ag4 9.Fg5 f6 lO.Fcl
Şh8 Il.h3 Ah6 12.dxe5 fxe5 13.Fe3 Af7 14.Vd2 Ac5 15.Ag5
Axg5 16.Fxg5 Ff6 17.Fe3 Ae6 18.Fg4 h5 19.Fxe6 Fxe6 20.Ad5
Fh4 21.Kacl Şh7 22.Kc3 Kf7 23.b3 c6 24.Ab4 Kd7 25.Kccl
Ff6 26.f4 exf4 27.Fxf4 Va5 28.Ad5 Vc5 29.Şhl Fxd5 30.cxd5
Vd4 31.dxc6 bxc6 32.Kxc6 Kae8 33.Kc4 Vxd2 34.Fxd2 Fe5
35.Fe3 Fg3 36.Kf3 h4 37.Ff2 Fxf2 38.Kxf2 Kde7 39.Kf4 g5
4O.Kf6 Kxe4 41.Kxe4 Kxe4 42.Kxd6 Ke7 43.Ka6 Şg7 Karpov
44. hamlesini zarfa koydu, oyun ertelendi.
' Imza gününde dayanışma
• Kiiltiir Servisi — Bir sure once bir bombalı sabotaja
uğrayan Sosyal Yayınlar'la dayanışma amacıyla
düzenlenen imza gunüne dün İlhan Selçuk ve Yaşar
Kemal katıldılar. Yayınevinin Cağaloğlu'ndaki
merkezinde düzenlenen imza gunünde İlhan Selçuk ve
Yaşar Kemal genç okurlanyla sohbet de ettiler, özellikle
son gunlerde Türk ve dunya kamuoyunu ilgilendiren
guncel olaylarla ilgili soruları yanıtladılar. îlhan Selçuk
"Japon Giilü", "Ziverbey Koşku", "Ağlamak ve
Gülmek", "Görulmüştur", "Duşunuyorum, Öyleyse
Vurun" ve "Yüzbaşı Selahattin" adh kitaplarını imzaladı.
Yaşar Kemal'in imzaladığı kitapları arasında ise "İnce
Memed", "Yağmurcuk Kuşu", 'Allahın Askerleri", "Ai
Gozum Seyreyle Salih", "Ağndağı Efsanesi", "Yer Demir
Gök Bakır", "Ölmez Otu" ve "Deniz Küstü" yer aldı.
(Fotoğraf: Muharrem Aydın)
Nebiler'uı kitabı
• İSTANBUL (ANKA) — 12 Eyiül askeri
müdahalesinden sonra yasalaşan ve 1984 yılında kurulan
Devlet Güvenlik Mahkemeleri, "Devletin Güvenlik
Mahkemeleri" adıyla kitap konusu oldu. Gazeteci-yazar
Halil Nebiler'in yazdığı 10 bolumden oluşan kitaptaki iki
bölüm, uygulamaları ile birçok tepki gören Ankara
DGM Başsavcısı Nusret Demiral ve yardımcısı Ülku
Coşkun'a ayrılıyor. Semih Poroy'un çizgilerinin de yer
aldığı kitaptaki diğer bolümlerde 1980 oncesinde
DGM'lenn kurulmasına karşı yürutülen kampanya,
DGM'lerin yasalaşması aşaması, Uluslararası Af
Örgutu'nun DGM'lerle ilgili raporu, bu mahkemelerde
yargılanan sanıkiarın özelliklerinin belirtildiği bilgilerin
yanı sıra Doçent YaJçın Küçuk'e, Doktor İsmail
Beşikçi'ye açılan davalar inceleniyor. Kitapta ceza
hukuku profesöru Çetin Özek'le DGM'lerle ilgili olarak
yapılan bir söyleşi ve DGM'lerin kuruluşu hakkındaki
2845 sayılı yasanın tam metni yer alıyor. Halil Nebiler'in
altıncı kitabı olan "Devletin Güvenlik Mahkemeleri" Sel
Yayınlan'nın uçuncu kitabı olarak bu hafta içinde satışa
sunulacak.
O
FMFFRVA1 IZMF Vü OLIGAKŞİYF
MÜCADEL
HAKUVIZ KAZANACAttlZ
• BASKILAR ve İDAMLAR MÜCADELENİN ÖNÜNE
GEÇEMEZ
• Toplumsal muhalefetin gelişerek yaygınlaşması
karşısında Meclis'te bekleyen idam dosyalan
gündeme getiriliyor. İdamlar, toplumsal muhale-
fetin yükselmesinin önüne geçebilecek bir koz
olarak kuilanılmak isteniyor.
• İdam cezası alan devrimci tutuklular, "İdam seh-
palarında da, inancımızı, karlılığımızı ve coşku-
muzu haykıracağız" dfyoriar.
• Savaş nedir?.. Toplumlann tarihi gelişim süreci
içerisinde idamların yeri... Haklı-haksız sa-
vaşlar...
• HALK, EMPERYALİST SAVAŞA HAYIR KOMİTE-
LERİ'NDE MÜCADELE EDİYOR!
7. SAYIMIZ CIKTI
Uygun şartlarda
ALMANCA-
İNGİLİZCE-
FRANSIZCA
ORTA-LİSE
HER YAŞ
Tel: 385 81 84
19.02.1990'da
Büyükçekmece Tapu Sicil
Müdürlüğü'nden aldığım
tapumu kaybettim.
Hukümsüzdür.
YUNUS ER
Harikalar kumpanyasıB. B. King salondan
bir yanıt alabilmek
için kiloJarından
birkaçını sahnede
bıraktı. Ray Charles
müzik yaşamınm en
yalnız 'What Did I
Say'ini söyledi. Ama
bu olağanüstü
topluluk sonunda
salonun büyük
bölümüne el çırparak
eşlik ettirmeyi başardı.
SADETTtN DAVRAN
"Restorasyon" başma buyruk
bir deniz. Huyu suyu, girdisi
çıktısı çok iyi bilinmedikçe ge-
ce vakri karaya oturmak işten
değü.
Peki, restorasyon plastik sa-
natlarda olur da müzikte olmaz
mı? Olur.
lyisi nasıl olur, Onceki akşam
bir kez daha görüldü. Hatta bu-
na iyinin de iyisi demekten
korkmamalı. Tipkı çok iyi res-
tore edilmis bir eski yapıda ya
da bir resim veya süslemede ol-
duğu gibi ayakta olan eski oğe-
ler aynen korunmuş, zamana ye-
nilmiş olanların yerine ise çağ-
daş olanaklann tümii kullanıla-
rak yenileri konulmuştu.
Hafta içinde lstanbul ve An-
kara'da Parliament Superband
adı altında konserler veren 17
kişilik Big Band kusursuz bir
restorasyon örneği. Philip Mor-
ris Inc. sponsörlüğünde geçen
yıl kurulan, aralannda Big Band
döneminin en ünlü orkestrala-
nnda bizzat çaJışmış çok sayıda
müzisyen bulunan bu topluluk;
gerek esküerin birbirinden par-
lak yenilerle ulaştıkları bir ara-
dalık, gerek döneme özgü tını-
yı -tiryakilerin tüyleri ile
birlikte- yeniden ayağa kaldır-
madaki başanlan açısından bir
"nazarlığı" çoktan hak etmişti.
Philip Morris Inc cesametine
yakışanı yaptı ve topiuluğa bu
tKİ KEZ BAŞTAN ALDIRDI — İkinci yanda sahneye şık bir smokinle çıkan Ray Charles bir
de siirpriz yaplı: Bir parçayı orkestraya iki kez baştan aldırdı. (Fotoğraf: Muharrem Aydın)
yıl iki nazarboncuğu taktı: Ray
Charles ve B. B. King.
Ancak ilk gecenin biraz dedi-
kodusunu yapacak olursak, bü-
tün bunlan gerçekten olağanüs-
tü bir plastik restorasyon örne-
ği karşısında imişçesine tam bir
"huşn" içinde izJeyen protokol
çağrıhlannın esasen hayatta oJ-
dukları, arada verilen zarif bü-
fede hiçbir kuşkuya yer verme-
yecek biçimde ortaya çıktı.
Şaka bir yana, özellikle B. B.
King salondan bir "yanıt" ala-
bilmek için yaklaşık 250 kilo-
sundan en az birkaçını Cemal
Reşit Rey Konser SaJonu'nun
sahnesinde bıraktığıyla kaidı.
Ray Charles ise müzik yaşa-
mınm en yalnız "What Did I
Say"ini söyledi.
Fakat sonunda bu olağanüs-
tü topluluk olağanüstü bir şey
daha başardı ve ikinci yanda sa-
lonun büyük bir bölümüne mu-
ziğe el çırparak eslik ettirdi. Sem
patik, sözü sohbeti yerinde, işi-
nin ehli piyanist Gene Harris.
konserin başında, Philip Morris
topluluklannın değişmez temel
direği, basçılar basçısı Ray
Bro^n'ın geçen hafta ölen Art
Blakey için yazdığı "Buhania
Buhania" adlı açılış parçasından
sonra mikrofonu aldı ve "Bu ak-
şam sidere harika bir gösterimiz
var, tadını yıkarmaya bakın" de-
di.
Harris gerçekten haklı. Parli-
ament Superband tam bir "ha-
rikalar kumpanyası." Toplulu-
ğun sahnedeki varlığı bile yete-
rince heyecan verici. Topiuluğa
bu yıl katılan, caz gitarcılarının
en süzulmüşlerinden büyük
Kenny Burrell tellere dokundu-
ğu anda butun salonu saran kal-
lavi "sedasj" ile Superband'e bu
yıl çok şey katıyor. Suratından
bu kıratta bir gitarcıdan çok ko-
nusu Benedictine dehlizlerinde
geçen bir ortaçağ polisiyesinin
beklenmeyen hafiyesine yakışa-
cak nurani bir hınzırhk akan
Burrell'i dinlemek kadar seyret-
mek de benim için her zamanki
gibi sapkın bir zevkti.
'A Child is Born'da James
Morrison'dan, trompet, 'Lovcr-
da Garry Smulyan'dan ful akse-
suar bir bariton solo ve nihayet
gördüğüm en şık R B. King. Ve
gördüğüm en takıp takıştırmış
Lucille! Lucille bilindiği gibi B.
B. King'in gitanna, daha doğru-
su gitarlarma verdiği ad. Ama
bu kadar süslüsunü daha önce
hiç görmemiştim. Gergisi, köp-
rüsü, baskısı, nota anahtarları,
gömme Lucille adı hep altın
kaplama. B. B. King kendi takı-
lanndan kısmış, Lucille'e yapmış
aitınları. Ama Lucille'e ne yap-
^a az. Ara ara Lucille gene B. B.
King'i de gösteriyi de sırtında ta-
şıdı.
Ray Charles ise ikinci yanda
sahneye çıktı. O da son derece
şık bir smokin giyiyordu. Kon-
serin önceden pianlanmanuş tek
sürprizi Ray Charles'ın orkest-
raya bir parçayı iki kez baştan
aldırması idi. Elektrikü piyano-
dan bir vakitler olduğu gibi he-
zarfen sonuçlar alan Ray Char-
les, orkestranın en az kendisi ka-
dar döktürduğü bir 'I Can'r
Stop Lovin' You" ve az rastlanır
güzellikte bir 'Georgia On My
Mind'dan sonra konserin sürp-
riz olduğuna başta kendisinin
inanmadığı bölumunü anons et-
ti. Herkesin beklediği, bu yılki
Superband konserlerinin kahve-
konyak bolümu; Ray Charles-R
a King "atışması", Philip Mor-
ris'e çok hayır duası aldırdı.
Peki, bu usta işi "restorasyo-
nun" en eski, en hakiki, en "o
zamandan kalroa" ve en bugün
bile taklit edilemeyen parçası
kimdi? Elbette geçen yıl olduğu
gibi bu yıl da Harry Sweets Edi-
soo'dı. Gelmis gelecek en usta ve
en stil sahibi trompetçilerden
Harr>
r
Sweets'e de Philip Mor-
ris Superband'e de tanrı uzun
ömür versın.
Serdar Günbilen'den idam cezalanna karşı ilginç bir tepki
Bu sergî
izlenmemeliAHU ANTMEN
Çehov'un öykülerinden biri,
bir arkadaş toplantısında idam
cezası tartışmalanyla baslar. Ev
sahibi bankacı, idamdan yana-
dır ve şu görüşü öne sürer:
"tdam cezası anında ölduriir,
miiebbet hapis ise vavas juvaş,
derece derece. Hangisi daba in-
saflı bir ceza? Yaşamı birkaç sa-
niye içinde ahnak ım, >oksa yıl-
lar boyunca, yavaş yavaş, ama
sürekli bir biçimde >ok etmek
mi?"
Konuklardan biri, iki cezanın
da ayru ölçüde "ahlfik dışı" ol-
duğunu savunur, çünku arnaç
aynıdır: Yaşama son vermek.
Konuk, "Devlet Tann degildir,
dolayısıyla geri veremeyecegi bir
seyi aiamaz" der.
Konuklar arasında genç bir
avukat da bir onceki görüşe ka-
tıldığını belirterek ikisinin ara-
sında bir seçim yapmak zorun-
da bırakılsa müebbet hapsi ter-
cih edeceğini söyler: " Yaşamak
-nasıl olursa olsun- hiç yaşama-
maktan çok daba iyi gibi geli-
yor bana..."
Mecliste bekleyen idam ceza-
larının onayının gundeme gel-
mesiyle tekrar ateşli bir biçim-
de tartışılan konulardan biri ol-
du idam. 1860 -1904 yılları ara-
sında yaşayan Çehov'dan çok
önce de tartışılıyordu, çok son-
ra da tartışılıyor.
Geçenlerde idam cezasına il-
ginç bir tepki, genç sanatçı Ser-
dar Günbilen'den geldi. Günbi-
len, "Bu kadar hızla
'çağdaslasan' bir iilkede üç ayak-
lı klasik sehpalarda ısrar edilme-
sini anlayamadım. dolayısıyla
yeni bir tasarun önermek ihtiya-
cını hissettim" diyor. Gunbilen
1
in çalışması bir tasanm gibi,
ama aslında değil. Farklı bir
idam sehpasının fotoğraflannın
fotokopileri.
Gunbilen bu ironik çalışma-
sını geçenlerde Mimar Sinan
Üniversitesi'nde bir saatliğine
sergiledi. Neden sadece bir sa-
HEPİMİZ SORUMLUYUZ — Serdar Gunbilen, bir insanın yaşamırun ezilerek ya da yok edile-
rek lamamlanmasının berkesi sorumlu kıldığına inanıyor.
at? Çünkü aslında Günbilen'in
sergisi kendi deyimiyle "tzlen-
rnemesi gereken bir sergi.'
"Sergi basil bir düzenlerneyi
içeriyor. Dairesel bir genelleme
oluşturmaya çalışlım. hk bakış-
ta 'lasanm' gibi duran bir süreç
ve izleme söz konusu. Oysa bu
izleme seçilmiş bir formun gii-
dümlenmesinden başka bir şey
değil. Bu noktada secilmis for-
ma yönelik herhangi bir sorgn-
lama ise crajik bir konumJama-
ya tuzak kuruyor. Dolavısıyia
sergi aslında izlenmemeli."
Günbilen, insanları tuzağa
düşüruyor, çünku önerdiği idam
sehpasının herhangi bir yeri
hakkında küçücuk bir soru, or-
neğin, "İp su küçıik demirden
nasıl geçecek", idam karşıtı bir
insanın bile nasıl "uyum" sağ-
ladığını üzucu bir biçimde orta-
ya koyuyor.
Sonsuzluk karşısında "yinni
adel yıizyıl"ın buyuk bir anla-
mının olmayabileceğini söyleyen
Günbilen, bir insanın "bangi
düşünceye sahip olursa olsun"
yerküre üzerindeki yasarrunın
ezilerek ve yok edilerek tamam-
lanmasının "hepinuV'i sorumlu
kıldığına inanıyor. Günbilen,
"tnanıyorum Id biç kimse yamız
başına var olmadığı gibi yalnız
başma da yok olmuyor" diyor.
Ünlü Fransız düşünür Louis Althusser'in ardından
Filozofun çıldırması boşuna olmadıVVittgenstein, bir yerlerde, "Özgün olmak için
dürüst olmak yeterlidir" der. Bu anlamda,
Althusser'i, çağımızın önemli düşünürlerinden
biri olarak saygıyla uğurlayabiliriz.
ORUÇ ARUOBA
Türkçe deyim, "Ölünün arka-
sından konuşulmaz" der; oysa
epey yaygın bir âdet, cenaze son-
rası methiyeleridir. Çunkü her-
halde öluye övgü düzmek, "ar-
kasından konuşmak" sayılmı-
yor. Ben, burada düşunür Loo-
is Althusser'in "ardından" ko-
nuşurken biraz da "arkasından"
konuşuyor olacağım galiba...
Batı düşününün II. Dünya
Savaşı sonrasındaki en parlak
dönerrü Fransızca yaşandı. Al-
manca, Nazizmle kültur odak-
lannı düşünsel olarak daraltmış,
fiziksel olarak da dağıtmıştı.
(Bir onceki dönemin parlak adı
Heidegger, yarı yanılgı yarı da
değişim içindeydi.) Ingilizce bir
dttşünsel kısırdöngüden bir baş-
kasına; Pozitivizm'den Analitik
/ Linguistik felsefeye geçiş için-
deydi. (ikinci savaşta hastane
hademeliği yapan VVittgenstein.
zaten "kıtalı" olan Ahnanca
metinlerini inatla yayımlamıyor-
du; Cambridge'deki profesörlü-
ğü de uzun sürmeyecekti.)
Oysa Paris, liberation'dan
sonra gerçek bir özgurluk havası
yaşıyordu. Resistance içinde
"bilenen" kültur adamları, bir-
çok geleneği birleştiren yoğun
odaklarda, büyük bir yenilik
patlaması gerçekleştirdiler. Bu-
gün bütün Batı'da, Paris'in 1945
sonrası ürettiği düşün ürünleri-
nin yankıları yaşanıyor.
Bu patlamanın yaratıcılan te-
ker teker göçtuler, yerlerini ikin-
ci; hatta şimdilerde, üçuncu ku-
sağa bıraktılar. Altnusser galiba
sonuncuydu; zaten on yıl önce
"göçmiiş"tü: Çıldırmış, her ak-
lı başında erkeğin çılduınca yap-
ması gereken ilk işi yaprnjş; ka-
rısını boğazlamış ve tımarhane-
ye tıkılmıştı.
Ç'ıldıran döşünan Felsefe ta-
rihinin epey sık görülen bu ür-
kütücü çelişkisini bir kez daha
ortaya getiren Althusser'in dü-
şunsel konumunda sanıyorum,
bundan once de bir dizi başka
çelişki görulebilir.
Bunlan, hızlıca sıfat tamla-
maları biçiminde sıralayıp to-
parlayabiliriz: Akademisyen-
popülist, yapısalcı-Marksist,
partili-felsefeci; en temelde de
bir ideoloji benimsemiş ozgün
bir duşünur... Nasıl bir bağlan-
tı kurulabilir; bilmiyorum, ama
Althusser'in gençliğinde ateşli
bir Katolik olmaktan ateşli bir
Marksist olmaya geçişinden baş-
layarak tinsel yaşamınm çılgm-
lıkla sona erdiği noktaya varan
süreç içinde, bu çelişkilerin de
yeri vardı herhalde.
En temel çelişkiyi alalım: İde-
oloji benimsemiş düşünür, öz-
gür ve özgün olabilir mi? Sanı-
yorum Althusser bir arada dur-
TÜRKÇEDE 4 KİTABI VAR — Geçen pazartesi giinü ölen AK-
husser'in 'John Lewis'e Cevap', 'Poliıika ve Tarih', 'İdeoloji ve Dev-
letin İdeolojik A\gıtlan
-
ve 'Lenin ve Felsefe' adlı kitapları Türk-
çe>e de çevrilmişti.
ması olanaksız öğder taşıyan bu
durumu gerçekleştirmeye en çok
yaklaşmış düşünürlerden biridir.
(Aklıma hemen gelen iki başka
ad; VValter Benjamin ve Ernst
Bloch, ama Benjamin'in Mark-
sistliğinin genel düşunsei dona-
nımı içinde tuttuğu yer, Alrhus-
ser'inkinden çok daha kuçüktu;
Bloch ise Marksistliğini çok
farklı kültur alanlanndan getir-
diği öğeierle kuşatmıştı.)
Althusser (ise), Ortodoks
Marksist olmanın gerekli oldu-
ğunu vurgulayarak başlar işe:
Önemli olan Marx'ı dikkatle
"okumak"tır. Kuram zaten ya-
pılmış, bitmiştir. Bir ideolojiyi
benimsemiş olmanın bu tipik
formülunü ancak bağımsız
olunmakla olanaklı olabilecek
bir çerçeve içinde dener Althus-
ser: Marx'ın nasıl düşünsel ev-
relerden geçtiğini saptamak,
bunlardan hareketle de onun
nasıl okunması gerektiğini orta-
ya koymak...
tşte çelişki: Bu belirleme işi
için tarihçi akademisyenin so-
ğuk epistemolojik 'yapısal' çö-
zümleme yöntemlerini kullanan,
bu arada da çok ilginç bir biigi
tarihi kuramı geliştiren düşünür,
vardığı karmasık sonuçları, pek
de okunaklı olmayan metinler
içinde, popüler-aktivist kamuo-
yuna ve Fransız Komünist Par-
tisi'nin ideologlanna sunar. Or-
taya çıkan tartışmalar da (izle-
yebildiğim kadanyla) en üst dü-
zey kuramsal sorunların, Fran-
sız toplumunun en somut ve sı-
radan sorunlanyla hemhâl oldu-
ğu bir karmaşa izlenimini verir.
Ama böylelikle sanıyorum,
Althusser'in asıl önemi; düşün
adamlanna asıl sunduğu soru
çıkar ortaya: Düşünür, saf ku-
ramsal düzeyde vardığı sonuçlar
ile toplumsal eylem alanı arasın-
da nasıl bağlanti kurabilir? Bir-
çok bakımdan bir uçuruma
köprü atmak sayılması gereken
bu bağlantı, Mara ve Nietzsche
ile başlayarak, Batı felsefesinin
en önemli dertlerinden biri ol-
muştur.
VVittgenstein, bir yerlerde
"Özgün olmak için dürüst ol-
mak yeterlidir" der. Bu anlam-
da Althusser'i, çağımızın önemli
düşünürlerinden biri olarak say-
gıyla uğurlayabiliriz.
Çıldırması boşuna olmadı.
Rumba kralı
Cugat öldti
• BARSELONA (AA) —
Rumba ve ça ça kralı
olarak bilinen Ispanyol
müzisyen Xavier Cugat,
Barselona'da öldü. Kalp
yetmezliği ve akciğer
enfeksiyonu nedeniyle 8
ekimden beri hastanede
tedavi gören Cugat, 90
yaşmdaydı. Cugat, meslek
hayatının büyük bir
bölümünde, varyete müziği
yapan bir orkestranın şefi
olarak çalışrruştı. 50'li ve
60'lı >ıllarda Amerika ve
Avrupa'da afro-küben
ritminin kıvrak
nağmeleriyle kitleleri dans
ettiren Cugat, 4O'lı yıllarda
Hollyvvood'da filmlerde de
oynamıştı. Bu filmler
arasında, Gene Kelly ve
Frank Sinatra ile oynadığı
"Anchors Away" de
bulunuyordu.
Kontrbasçı
Holley öldti
• NEW YORK (AA) —
"Katır" lakabıyla arulan
Amerikalı kontrabçı majör
(Mule) Holley'in New
Jersey'in Maplewood
kentinde geçirdiği kalp krizi
sonucu öldüğü bildirildi.
Caz dünyasının en büyük
isimlerinden Duke
Ellington, Elga Fitzgerald
ve Benny Goodman'la çalan
Molley, 66 yaşmdaydı.
BüGÜN
• 'Aleviliğin Doğuşu'
Hacı Bektaş Kültur ve
Tanıtma Derneği'nde
(Nürver Çiçeği Sok. 7/3
.Altıyol) saat 14.00'te
"Aleviliğin Doğuşu ve
Gelişmesi" konulu bir
söyleşi yapılacak. Sunan:
Berlin Universitesi öğretim
üyelerindn Krisztina Kehl.
BİLSAK' TA
BU HAFTA
30 Ekim Salı:
19.00 Islarnda
Demokrasinin Olabilirliği
Mete TUNÇAY, Faik
BULUT, Abdurrahman
DtLİPAK
19.00 Sanat Eserinin
Anlamı, Yorumu ve
Değerlendirmesi:
Tehlikeli llişkiler
Filminin Yorumu
Erol COŞKUNER
31 Ekim Çarşamba:
19.00 MEDYAVE
ÇAĞDAŞ
RÖNTGENC/LİK I:
"Röntgenciliğin Tarihi"
Enis BATUR, Ünsal
OSKAY, Haluk ŞAHİN
9.00 İSTANBUU
TARİH VE YAŞAMI:
"Park Otel ve Edebiyat
Sofralan"
Cahit TANYOL
1 Kasım Perşembe:
19.00 MEDYAVE
ÇAĞDAŞ
RÖNTGENCIUKII:
"Magazin Basını ve
Büyük Röntgen"
Ünsal OSKAY, Osman
Saffet AROLAT,
TevfikYENER
2 Kasım Cuma:
19.00 MEDYAVE
ÇAĞDAŞ
RÖNTGENCIUKIII:
"Edebiyatta Röntgencilik"
Falih OZGÜVEN, Cevat
ÇAPAN, Enis BATUR
3 Kasım Cumartesi:
14.30 GÜNLERIN
GÖTÜRDÜĞÜ: idam
Cezası Neden
Kaldınlmahdır ?
Turgut KAZAN, Melahat
SARPTUNALI, Ergin
CtNMEN
18.00 Bilsak Konserleri 1
Düz-N.YAVAŞOĞULLARI
Grup Dikenli Tel
Görsd Sanat Atölyeleri
Mehmet GÜLERYÜ2
yönetiminde (Per.-Cum.)
Ta'i Chi Chu'an
Hareketli Meditasyon
İlhan GÜNGÖREN
(Her Sa. 14.00-20.00)
Yoga
Zerrin AKGÜN
(P.lesi-Per. 18.30-19.30)
Cafe-Foyer-Bar (Giriş)
Rock Cafe-Bar (5Kat)
BİLSAK, Sıraselviler
Cad., Soğancı Sok.7
CIHANGIR
143 28 79-99