22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 EKİM 1990** HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17 ANAP'ta Neyin Mücadelesi?.. (Baştarafı 1. Sayfada) Büyük kongre öncesi delege dengelen ne olursa olsun, o gün geldığinde delegeler, ge- nel başkanlık konusunda Turgut Özal'ın işa- retine bakacaklardır. Kuşkusuz Özal da den- geleri tümüyle görmezlikten gelmeyecektir ama, kendi tercihi sonunda belirleyici ola- caktır. Genel başkan adaylan bu gerçeğin bilin- cındedirler. Delege tabanınm yüzü Çanka- ya Köşkü'nden kaynaklanacak sinyallere dö- nüktür; bunu biliyorlar. O nedenle stratejik çaba, Cumhurbaşka- nı Özal'ın güven ve onayını elde etmekten geçiyor. Bu hedefe nasıl ulaşılabilir? Özal'ın dediğinin dışına taşmayacak bir evet efendimcilik yeterli olabilir mi bu konuda? Kimine göre bu sorunun yanıtı evettir. Baş- bakan Akbulut'un, muhafazakârların çoğun- luğunun bu kanatta yer aldtklan söylenebilir. Kimine göre de evet efendimcilik kendi ba- şına herhangi bir şey ifade etmez; ne ANAP'- ın, ne de Özal'ın sorununu çözer. Önemli olan, evet efendimcilik değil, yine Özal'la uyumu içeren hangi formülün ANAP'ı yeniden birinci parti yapabıleceğidir; çünkü ANAP'a seçim kazandıracak formül, Özal'- ın cumhurbaşkanlığı açısından da bir emni- yet sübabı olacaktır; çünkü ANAP sandıktan yenik çıkarsa, Özal'ın da Çankaya Köşkü'- ndeki saltanatı noktalanacaktır Bu bakış açısını savunan liberaller soruyor: "Özal + Akbulut" formülü mü, yoksa "Özal + Mesut Yılmaz" mı? Hangısi ANAP'a seçim kazandırır? Parti tabanında delege dengesi de kendi- lerinden yana olmayan liberal kanadın, Özal üstünde etkilı olabileceğı kuşkuludur. Turgut Özal, öteden beri liberalleri de vitrinden ek- sik etmemiştir; ancak partiyi onlara hiçbirza- man teslim etmemiştir; onları genellikle vit- rin malzemesi olarak kullanmıştır. Çankaya'- daki bir Özal'ın, artık bundan sonra farklı dü- şünebileceğini sanmak, gerçekleri zorlamak olur. Sayın Özal gibi kendi kendisiyle dolu ve kendi kurtarıcılığına kesin inanmış bir siya- set adamının, bunca yıl sonra değişebilece- ğine ihtimal vermiyoruz. Onun yine, kendi dediğinin dışına çıkma- yacak birini arayacağını ya da Akbulut'la de- vam edeceğini sanıyoruz. Ama tabii son ana dek parti içine bunun değişebileceği izleni- mini vererek, liberal kanadı oyalaması da oyununun bir parçası olacaktır. Olayın başka boyutları da yok değil. Şöy- le sıralanabilirler: Her şeyden önce ANAP'ın bundan sonra seçim kazanma olasılığı çok küçüktür. Bu bir. Vurgulanması gereken ikinci nokta şudur: Cumhurbaşkanı Özal'ın anayasa dışı davra- nışlarını görmezlikten gelerek ve içine sin- direrek, ne lider olunur, ne de demokrasıye katkı yapılır. Sayın Özal'ın rejimi rayından çıkartan baş- kan baba çizgisine boyun eğerek bir yere va- rılamayacağını, ANAP içinde iyi niyetli say- dığımız kimi siyaset adamlan acaba ne za- man görebilecekler?.. Süperler kararlı HİPODROM'DAN FİKRET DAĞLIOĞLL 1. KOŞU: F: Calibos (1), P: Şeyh Çoban (3), S. Ganimet (5). 2. KOŞU: F: Fast Robin (1), P: Don Nehri (5), P: Yemeni (3), S: Gina (2). 3. KOŞU: F: Hat's Off (1), P: Elifcan (2), P: Asianım (3), S: Tiki (5). 4. KOŞU: F: Tara (5), P: Ser- had (4), P: Kaynarhan (10), S: Ebru 4 (8). 5. KOŞU: F: Avrupa (1), P: Ce- ren (6), P: Vhy Not (8), S: Hal- ley (2). 6. KOŞU: F: Eserbatur (16), P: Selbatur (3), P: Dorutay 1 (6), P: NaJan (10), S: Akbulut (12). 7. KOŞU: F: Mudanyagüzeli (4), P: Sakalh (3), P: Nurşo (10), S: Altulşah (2). \asakk açık görtiş SJ (Baştarafı 1. Sayfada) gunüne girdi. SP il binasındaki eylem ise 16. gününü tamamla- dı. Tedavi kabul etmeyen Fah- riye Oluk ve Kibar Takır ise ey- lemlerini sürdürüyorlar. Merkez Cezaevi'nde gruplar halinde yapılan açlık grevi ise sürü- yor. Öte yandan Diyarbakır Ba- rosu bölgedeki insan haklan ih- lallerini protesto etmek için 31 ekimden itibaren iki gün sürey- le siyasi davalara girmeme ka- rarı aldı. • Adıyaman HEP il binasın- da sürdürülen açlık grevi sona erdi. Açlık grevinde rahatsızla- nan 3 kadından Ayşe Bilgiç'in durumunun ciddiyetini korudu- ğu bildirildi. • Nusaybin SP binasındaki eylem 7. gününe girdi. • Cizre'de yüz tutuklu ve hü- kumlu yakınının sürdürdüğü açlık grevi 9. gününde. • Bismil Kapalı Cezaevi'nde- ki açlık grevi ise 8. gününü dol- durdu. • İzmir'de Halkın Emek Par- tisi Yönetim Kurulu üyelerinin başlattığı eylemi ilçe yönetim kurulu üyeleri sürdürüyor. lzmir Ege Büromuzun bildir- diğine göre Nazilli ve Aydın E Tipi cezaevlerinde açık görüş öncesi sıkmtı yaşanıyor. Nazil- li Cezaevi Savcıhğı yetkilileri ba- kanlık genelgesi doğrultusunda açlık grevi yapanlann açık gö- rüşe çıkartılmayacağına dikkat çekerek "Gereken yapdacaktır" derken tutuklu ve hükümlüler açık görüşün koğuşlarda yapıl- masını önererek "Aksi durum- da açık göriişe çıkmayacagız" mesajını verdiler. Aydın E Tipi Cezaevi'ndeki tutuklu ve hü- kumlüler yaptıklan açıklamada "Adalet Bakanlığı'nın keyfi uy- gulamasını protesto ediyoruz" dediler. ANAP'nın bildirisine göre Halkm Emek Partisi Kars Mil- letvekili Mahmut Alınak. açlık grevinde bulunan tutuklulara ülke genelinde Cumhuriyet Bay- ramı'nda görüs yasağı konula- cağına ilişkin iddiaları TBMM gündemine getirdi. Alınak, Adalet Bakanı Oitan Sungurlu tarafından yazılı olarak yanıt- lanması istemiyle TBMM Baş- kanlığı'na verdiği soru önerge- sinde, açlık grevinin ceza yasa- sında suç olmadığınm, "suçsuz ceza" olmaz kuralı uyannca da grevcilere ceza uygulanmasının adaletsizlik oldugunu söyledi. (Baştarafı 1. Sayfada) mesi olur. Sonuna kadar barış yoluyla çöziime ulaşmak için ça- lışmalıyız. Irak'ta bazı çevreler- de, Körfez bunalımının karşüıklı ültimatomlar yoluyla çözülme- yeceğinin anlaşıldığını gösteren belirtiler var. Irak liderliğinin. Körfez krizine ilişkin sert tavrı- nı yumuşalacağı yönünde de işa- reller var. Bunları göz önıine alarak bir savastan kaçınmalı- yız." Reuter'in haberine göre ABD Başkanı Bush, Körez krizine iliş- kin görüşmelerde bulunmak üzere Dışişleri Bakanı James Baker'ı Suudi Arabistan'a gön- deriyor. Ajans, Baker'ın, Suudi yetkililerle özellikle askeri mü- dahale konusu üzerinde duraca- ğını bildirdi. Ancak, Beyaz Sa- ray Sözcüsü Marlin Fitzwater, Baker'ın, yalıjızca görüş alışve- rişinde bulunmak üzere Suudi Arabistan'a gideceğini, askeri müdahale konusunun gündem- de olmadığını söyledi. Diplomatik gözlemciler, Ba- ker'ın Suudi Arabistan'daki te- masları sırasında özellikle Irak karşıtı ittifakın zayıflatılmaması konusu üzerinde durulacağım belirtiyorlar. ABD'nin, Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Abdülaziz'in, "Irak'a Ku- veyt'ten toprak verilebilir" sek- linde yaptığı açıklamada, tedir- ginlik duyduğu belirtiliyordu. Suudi Arabistan tarafından da- ha sonra yapılan bir açıklama- da, prensin sözlerinin yanlış an- lasıldığı, Suudi Arabistan'ın uy- guladığı politikada değişiklik yapılmayacağı belirtilmişti. SSCB Başkanı Mihail Gorba- çov da ülkesine ekonomik des- tek sağlamak amacıyla çıktığı gezinin tspanya durağında, Irak'ı "orta sert" bir dille uyar- dı. Gorbaçov, açıklamasında, SSCB'nin krize barışçı çözum bulunması yolunda attığı adım- lann "zayıflık" olarak nitelen- dirilmemesi gerektiğini söyledi. Kaddafi'den çağrı Libya lideri Muammer Kad- dafi, Arapların Körfez savaşı çıkması durumunda petrol alan- lannı imha etmeye ve Batı'ya karşı mılcadele vermek için 50 milyon savaşçıyı ayırmaya hanr bulunmaları gerekti|ini söyledi. Muammer Kaddafi, "Eğer biz Araplar, petrolii imha etme- ye karar verirsek yapanz. Ame- rika ne yapacak, petrolii koru- mak için yığınak mı yapacak? Bu durumda, milyonlarca kişi- yi petrolii imha etmeye ve mil- yonlarca kişiyi de Süveyş Kana- lı'nı. Bab El-Mendeb Boğazfnı ve Cebelitank Boğazı'nı kesme- ye göndeririz" dedi. BM Güvenlik Konseyi'nde, Irak'ın, Kuveyt'i işgaliyle orta- ya çıkan savaş zararlarından so- rumlu tutulması ve hükumetlerin, insan haklan ih- ialleri ve mali kayıplara ilişkin deliller toplamaları çağrısında bulunan bir karar tasarısı üze- rinde anlaşmaya varıldığı bil- dirildi. BM tasansında, Irak'ın 2 ağustosta Kuveyt'i işgalinden sonra doğan mali zararlardan sorumlu tutulması ve butun ül- kelere ekonomik kayıplarını belgelemeleri çağrısında bulu- nuiuyor. Tasarıda, Irak'ın bu zararla- n nasıl odeyeceği konusunda ise bir açıklık getirilmiyor. Güvenlik Konseyi'nin karar tasansında, üye ulkelerin Irak'- ın insan haklarını ihlal ettiğini gösteren belgeleri sunmalan çağrısında da bulunuluyor. Oylama ertelendi Karar tasarısı üzerine anlaş- ma sağlanmasına karşın SSCB'nin belirsiz bir sebep yü- zünden BM Güvenlik Konseyi'nde tasannın oylanma- sını geciktirdiği bildirildi. Tasannın oylanmasına geçi- Ieceği su-ada SSCB heyetinin ka- tılmaması nedeniyle toplantı er- telendi ve gayri resmi görüşme- Ierin ilerleyen saatlerde yapılma- sı kararlaştınldı. Karar tasarısı- nın oylanması için herhangi bir gün ya da saat verilmedi. Karartma (Baştarafı 1. Sayfada) yapımcı Katinka Faragotz'tan oluşan seçici kurul, yarışmaya seçilen yapıtların yüksek düze- yi için şenlik komitesini kutlar- ken ödül dağıümında zorlandık- larını da açıkladı. Bu yıl Venedik Şenligi'nde Jü- ri Özel Ödülü'ne değer görülen Yeni Zelandalı Jane Campion- ın "Masamda Bir Melek"i Val- ladolid'de Gümüş Başak Ödülü'nü getirdi. Altın Başak'ı "Gizli Aşk, Saklı Yüzler"e vercn jüri, bir bakıma, Cannes'da bu filme hiç ödül vermeyen jürinin hatasını onarmış oldu. Çinli yö- netmen Zhang Yimou'nun, Val- ladolid'de halk oylamasında da en yüksek puanı toplayan fîlmi, anlattığı konudan çok estetik kaygılarıyla öne çıkan bir yapıt- tı. Sovyet yönetmen Vitalj Ka- nevski'nin "Kımıldama, ÖI ve Diril" adlı filmi ise Cannes'da- ki Altın Kamera Ödülü'nden sonra Valladolid'de de En İyi llk Film ve En İyi Yönetmen ödül- lerine değer görüldü. Kanevski 1 nin filmi, Stalin döneminde ça- lışma kamplarında yaşanan acı- ları konu alıyordu. 56 milyon 696 bin Nüfus sayımında düzeltme ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Devlet İstatistik Ensti- tüsü (DİE) telgrafla alınan ge- çici bilgilerle 57 milyon 163 bin olarak ilan ettiği Türkiye nüfu- sunun gerçekte 56 milyon 696 bin kişi olduğunu, bu rakamın daha da aşağa inebileceğini açık- ladı. Nüfus azalmasının, Ordu, Niğde ve Aksaray illerindeki mukerrer sayımdan kaynaklan- dığı bildirildi. DİE Başkanı Orhan Güvenen dün düzenlediği basın toplantı- sında telgrafla alınan sonuçlar üzerinde yapılan değerlendirme- ler ve sayım komitelerinin tü- münden alınan bilgiler ışığında il ve ilçe nüfuslannın yeniden hesaplandığını bildirdi. Güve- nen, Ordu, Niğde ve Aksaray il- lerinde ilçe merkezi nüfuslarıy- la kırsal kesim nufusları konu- sunda telgrafla alınan bilgilerde saptanan hataiann giderildiğini, diğer illerde de kuçuk değişiklik- ler olduğunu söyledi. Ilçeler Geçici sayım sonuçlanna gö- re, Türkiye"nin en fazla nüfuslu ilçesinin Bakırköy olduğu sap- tandı. 1985-90 döneminde yılda ortalama 7.7 nufus artışıyla Ba- kırköy nüfusunun 1 milyon 310 bine yükseldiği saptandı. İzmir Konak'ın da 867 bin nüfusla Türkiye'nin ikinci büyük ilçesi olduğu saptandı. Nüfuslarına göre, Kadıköy (723 bin) üçüncü, Çankaya (701 bin) dödüncu, Adana-Seyhan (645 bin) beşin- ci sırada yer aldı. Türkiye^nin iki ilçesinin nüfu- sunun binin altında olduğu sap- tandı. Sayım sonuçlanna göre, Malatya'nm Kale ilçesinde 818, Kastamonu'nun Doğanyurt ilçe- sinde de 803 kişi yaşıyor. İstanbul'un Beşiktaş, Beyoğ- lu, Eminönü, Fatih ve Şişli ilçe- lerinde nüfusun 1985 yıhna gö- re gerilediği belirlendi. Şişli ilçe- sinde nüfus gerileme oranının yıllık ortalama yüzde 9.7'ye ulastığı hesaplandı. DİE Başka- nı Guvenen, bu ilçelerde yerle- şim yerlerinin işyerine dönüşme- sinin nüfus azalışının temel ne- deni olduğunun tahmin edildi- ğini bildirdi. Telgrafla alınan geçici sonuç- larda 14 olarak saptanan nüfu- su bir milyonu aşan il sayısı 15'e yukseldi. Şanlıurfa'nın nüfusu- nun da 1956-90 döneminde yıl- lık ortalama yüzde 4.8 artarak 1 milyon 9 bine yükseldiği an- laşıldı. GOZLEM UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) şen devır ve koşullar da bu kurallan değiştirmiştir. Örneğin ekonomik düzenı islamı esaslara göre kurup yönet- menın olanağı var mı? Varsa; genç kızlanmızı türban savaşına sokan bu beyler, ne- den Kuran'ın faız ıle ilgili surelerini ve ayetlerini anımsamaz- lar? "Bakara Suresi"n'm 275'inci ayetıni açar okursunuz: —Faiz yıyenler mahşerde, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibı kalkarlar. Bu onlarm "zaten alışveriş de faiz gibi" demelerındendır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi hamm kıldı. Aynı surenin 278 ve 279'uncu ayetlerinde de şöyle denir: —Ey inananlar! Allah'tan sakının. Inanmışsanız, faizden afta kalmış ttesap- tan vazgeçin. Böyle yapmazsanız, bunun Allah'a ve Peygam- ber'e karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin. "Rûm suresı"nin 39. ayetinde de yasaklanmıştır; —insanlann mallan içinde artsın diye verdiğiniz herhangi bir faiz Allah katında artmaz. "Al-ı imran suresi"n\n 130. ayetinde de faiz konusunda şun- lar yazılıdır: —Ey inananlar! Faizi kat kat alarak yemeyin. Allah'tan sakının ki, başanya eri- şesiniz.. "Nisa suresi"n\n 160. ayetinde de faiz yasağına uymayan Ya- hudilerin nasıl cezalandırılacakları şöyle anlatılır: —Yahudilerin haksızlıklanndan, çoklannı Allah yolundan men etmelerinden, yasak edilmişken faiz almalannı ve insanlann mal- lannı haksızlıkla yemelerinden ötürü kendilerine helal kıiınan te- miz şeyleri onlara haram kıldık. Onlardan inkâr edenlere elem verıci azap hazırladık. Faiz nedir? Ödünç paranın para doğurması! Arapçada ribâ çoğalma demektir. İslam dini faizi açıkça ya- saklamıştır Peki o zaman faız yasağı neden uygulanmıyor? Müslüman- lıktan söz edenler nıçın hep bu faız düzeninın savunucula/ı olu- yorlar? Yoo, yooo, haklarını yemeyelim. Kısa adı "Rabıta" olarak bilinen Suudi kökenli "Dünya İslam Biri'ıgi" bu konuda "Fıkıh Komitesi"n\ toplamış ve kararı vermiştir: —Bûtun Müslümanlann Allah'ın yasakladığı faizle alışveriş mu- amelesine ve buna dayanan herhangi bir yardtmlaşmaya yanaş- malan katı surette yasaktır ve bundan sakınmaları gerekir. Aksi takdirde Allah'ın gazabına maruz kalırlar ve Allah'ın ResûJüne harp açmış olurlar. Oyleyse ne yapmalı? Suudi "Fıkıh Komitesi" bu konuda ne yapılacağını da göste- riyor: —Bu komıte, faiz ile ıştigal eden bankalara alternatif olan İs- lam finans kurumlarının kurulmasını tasvip etmektedir. Bu ko- mite yeryüzündeki bütün Müslümanları, İslam finans kurumla- nnı desteklemeye ve ışbirliğinde bulunmaya, bunlar hakkındaki haksız söylentilere, onları farklı göstermeye çalışan iddialara itl- ,.bar etmemeye davet eder. İslam ülkeleri içinde ve dışında islam finans kurumlanyla iş yapmanın mümkun olduğu yerlerde faizli şirketlerle iş yapmak kesınlıkle haramdır. ANAP hükümetinın 1983 yılında kurulur kurufmaz çıkardığı ilk kararname ile Suudi kökenli İslamcı finans kurumları oluş- turulmuştur. Bunlardan "Al Baraka Türk Özel Finans Kurumu" da kimler tarafından kurulmuştu? Korkut Özal ve ANAP İstanbul İl Başkanı Eymen Topbaş! Faiz, ödünç paranın para doğurması değil midir? Evet öyle- dir. Buna "faiz" yerine i 7câ>ortaW/ğ/"demekle İslami kurallara • uyulmuş mu olunuyor? Bunun adı "hile-i şertye"dir! Türkıye'deki islam bankerleri, hangi gazetelere ve hangi ya- yın organlarına kredi sağlayıp reklam veriyorlar? Türban konusunda genç kızlarımızı savaşa sürenler, İslamın yasakladığı faiz karşısında neden böyle süt dökmüş kedilere dönüyorlar? Türkiye'de "inananlar-inanmayanlar" aynmı yok; böyle bir ay- rım hiç olmadı. Türkiye'de "sömüren-sömürülen" aynmı var. Din sömurüsu de bu büyük sömürünün bir parçasıdır Allah adını zikredelim evvela, sonra gelsin paraJar! Gerçek stil, çabasız gelendir. Somerset Maugham \liiili) Collection CITY&COUNTRY
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle