Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 EKİM 1990** HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17
ANAP'ta Neyin Mücadelesi?..
(Baştarafı 1. Sayfada)
Büyük kongre öncesi delege dengelen ne
olursa olsun, o gün geldığinde delegeler, ge-
nel başkanlık konusunda Turgut Özal'ın işa-
retine bakacaklardır. Kuşkusuz Özal da den-
geleri tümüyle görmezlikten gelmeyecektir
ama, kendi tercihi sonunda belirleyici ola-
caktır.
Genel başkan adaylan bu gerçeğin bilin-
cındedirler. Delege tabanınm yüzü Çanka-
ya Köşkü'nden kaynaklanacak sinyallere dö-
nüktür; bunu biliyorlar.
O nedenle stratejik çaba, Cumhurbaşka-
nı Özal'ın güven ve onayını elde etmekten
geçiyor.
Bu hedefe nasıl ulaşılabilir?
Özal'ın dediğinin dışına taşmayacak bir
evet efendimcilik yeterli olabilir mi bu
konuda?
Kimine göre bu sorunun yanıtı evettir. Baş-
bakan Akbulut'un, muhafazakârların çoğun-
luğunun bu kanatta yer aldtklan söylenebilir.
Kimine göre de evet efendimcilik kendi ba-
şına herhangi bir şey ifade etmez; ne ANAP'-
ın, ne de Özal'ın sorununu çözer.
Önemli olan, evet efendimcilik değil, yine
Özal'la uyumu içeren hangi formülün ANAP'ı
yeniden birinci parti yapabıleceğidir; çünkü
ANAP'a seçim kazandıracak formül, Özal'-
ın cumhurbaşkanlığı açısından da bir emni-
yet sübabı olacaktır; çünkü ANAP sandıktan
yenik çıkarsa, Özal'ın da Çankaya Köşkü'-
ndeki saltanatı noktalanacaktır
Bu bakış açısını savunan liberaller soruyor:
"Özal + Akbulut" formülü mü, yoksa
"Özal + Mesut Yılmaz" mı? Hangısi ANAP'a
seçim kazandırır?
Parti tabanında delege dengesi de kendi-
lerinden yana olmayan liberal kanadın, Özal
üstünde etkilı olabileceğı kuşkuludur. Turgut
Özal, öteden beri liberalleri de vitrinden ek-
sik etmemiştir; ancak partiyi onlara hiçbirza-
man teslim etmemiştir; onları genellikle vit-
rin malzemesi olarak kullanmıştır. Çankaya'-
daki bir Özal'ın, artık bundan sonra farklı dü-
şünebileceğini sanmak, gerçekleri zorlamak
olur.
Sayın Özal gibi kendi kendisiyle dolu ve
kendi kurtarıcılığına kesin inanmış bir siya-
set adamının, bunca yıl sonra değişebilece-
ğine ihtimal vermiyoruz.
Onun yine, kendi dediğinin dışına çıkma-
yacak birini arayacağını ya da Akbulut'la de-
vam edeceğini sanıyoruz. Ama tabii son ana
dek parti içine bunun değişebileceği izleni-
mini vererek, liberal kanadı oyalaması da
oyununun bir parçası olacaktır.
Olayın başka boyutları da yok değil. Şöy-
le sıralanabilirler:
Her şeyden önce ANAP'ın bundan sonra
seçim kazanma olasılığı çok küçüktür.
Bu bir.
Vurgulanması gereken ikinci nokta şudur:
Cumhurbaşkanı Özal'ın anayasa dışı davra-
nışlarını görmezlikten gelerek ve içine sin-
direrek, ne lider olunur, ne de demokrasıye
katkı yapılır.
Sayın Özal'ın rejimi rayından çıkartan baş-
kan baba çizgisine boyun eğerek bir yere va-
rılamayacağını, ANAP içinde iyi niyetli say-
dığımız kimi siyaset adamlan acaba ne za-
man görebilecekler?..
Süperler kararlı
HİPODROM'DAN
FİKRET DAĞLIOĞLL
1. KOŞU: F: Calibos (1), P:
Şeyh Çoban (3), S. Ganimet
(5).
2. KOŞU: F: Fast Robin (1), P:
Don Nehri (5), P: Yemeni (3),
S: Gina (2).
3. KOŞU: F: Hat's Off (1), P:
Elifcan (2), P: Asianım (3), S:
Tiki (5).
4. KOŞU: F: Tara (5), P: Ser-
had (4), P: Kaynarhan (10), S:
Ebru 4 (8).
5. KOŞU: F: Avrupa (1), P: Ce-
ren (6), P: Vhy Not (8), S: Hal-
ley (2).
6. KOŞU: F: Eserbatur (16), P:
Selbatur (3), P: Dorutay 1 (6),
P: NaJan (10), S: Akbulut (12).
7. KOŞU: F: Mudanyagüzeli
(4), P: Sakalh (3), P: Nurşo
(10), S: Altulşah (2).
\asakk açık görtiş
SJ
(Baştarafı 1. Sayfada)
gunüne girdi. SP il binasındaki
eylem ise 16. gününü tamamla-
dı. Tedavi kabul etmeyen Fah-
riye Oluk ve Kibar Takır ise ey-
lemlerini sürdürüyorlar. Merkez
Cezaevi'nde gruplar halinde
yapılan açlık grevi ise sürü-
yor. Öte yandan Diyarbakır Ba-
rosu bölgedeki insan haklan ih-
lallerini protesto etmek için 31
ekimden itibaren iki gün sürey-
le siyasi davalara girmeme ka-
rarı aldı.
• Adıyaman HEP il binasın-
da sürdürülen açlık grevi sona
erdi. Açlık grevinde rahatsızla-
nan 3 kadından Ayşe Bilgiç'in
durumunun ciddiyetini korudu-
ğu bildirildi.
• Nusaybin SP binasındaki
eylem 7. gününe girdi.
• Cizre'de yüz tutuklu ve hü-
kumlu yakınının sürdürdüğü
açlık grevi 9. gününde.
• Bismil Kapalı Cezaevi'nde-
ki açlık grevi ise 8. gününü dol-
durdu.
• İzmir'de Halkın Emek Par-
tisi Yönetim Kurulu üyelerinin
başlattığı eylemi ilçe yönetim
kurulu üyeleri sürdürüyor.
lzmir Ege Büromuzun bildir-
diğine göre Nazilli ve Aydın E
Tipi cezaevlerinde açık görüş
öncesi sıkmtı yaşanıyor. Nazil-
li Cezaevi Savcıhğı yetkilileri ba-
kanlık genelgesi doğrultusunda
açlık grevi yapanlann açık gö-
rüşe çıkartılmayacağına dikkat
çekerek "Gereken yapdacaktır"
derken tutuklu ve hükümlüler
açık görüşün koğuşlarda yapıl-
masını önererek "Aksi durum-
da açık göriişe çıkmayacagız"
mesajını verdiler. Aydın E Tipi
Cezaevi'ndeki tutuklu ve hü-
kumlüler yaptıklan açıklamada
"Adalet Bakanlığı'nın keyfi uy-
gulamasını protesto ediyoruz"
dediler.
ANAP'nın bildirisine göre
Halkm Emek Partisi Kars Mil-
letvekili Mahmut Alınak. açlık
grevinde bulunan tutuklulara
ülke genelinde Cumhuriyet Bay-
ramı'nda görüs yasağı konula-
cağına ilişkin iddiaları TBMM
gündemine getirdi. Alınak,
Adalet Bakanı Oitan Sungurlu
tarafından yazılı olarak yanıt-
lanması istemiyle TBMM Baş-
kanlığı'na verdiği soru önerge-
sinde, açlık grevinin ceza yasa-
sında suç olmadığınm, "suçsuz
ceza" olmaz kuralı uyannca da
grevcilere ceza uygulanmasının
adaletsizlik oldugunu söyledi.
(Baştarafı 1. Sayfada)
mesi olur. Sonuna kadar barış
yoluyla çöziime ulaşmak için ça-
lışmalıyız. Irak'ta bazı çevreler-
de, Körfez bunalımının karşüıklı
ültimatomlar yoluyla çözülme-
yeceğinin anlaşıldığını gösteren
belirtiler var. Irak liderliğinin.
Körfez krizine ilişkin sert tavrı-
nı yumuşalacağı yönünde de işa-
reller var. Bunları göz önıine
alarak bir savastan kaçınmalı-
yız."
Reuter'in haberine göre ABD
Başkanı Bush, Körez krizine iliş-
kin görüşmelerde bulunmak
üzere Dışişleri Bakanı James
Baker'ı Suudi Arabistan'a gön-
deriyor. Ajans, Baker'ın, Suudi
yetkililerle özellikle askeri mü-
dahale konusu üzerinde duraca-
ğını bildirdi. Ancak, Beyaz Sa-
ray Sözcüsü Marlin Fitzwater,
Baker'ın, yalıjızca görüş alışve-
rişinde bulunmak üzere Suudi
Arabistan'a gideceğini, askeri
müdahale konusunun gündem-
de olmadığını söyledi.
Diplomatik gözlemciler, Ba-
ker'ın Suudi Arabistan'daki te-
masları sırasında özellikle Irak
karşıtı ittifakın zayıflatılmaması
konusu üzerinde durulacağım
belirtiyorlar. ABD'nin, Suudi
Arabistan Savunma Bakanı
Prens Abdülaziz'in, "Irak'a Ku-
veyt'ten toprak verilebilir" sek-
linde yaptığı açıklamada, tedir-
ginlik duyduğu belirtiliyordu.
Suudi Arabistan tarafından da-
ha sonra yapılan bir açıklama-
da, prensin sözlerinin yanlış an-
lasıldığı, Suudi Arabistan'ın uy-
guladığı politikada değişiklik
yapılmayacağı belirtilmişti.
SSCB Başkanı Mihail Gorba-
çov da ülkesine ekonomik des-
tek sağlamak amacıyla çıktığı
gezinin tspanya durağında,
Irak'ı "orta sert" bir dille uyar-
dı. Gorbaçov, açıklamasında,
SSCB'nin krize barışçı çözum
bulunması yolunda attığı adım-
lann "zayıflık" olarak nitelen-
dirilmemesi gerektiğini söyledi.
Kaddafi'den çağrı
Libya lideri Muammer Kad-
dafi, Arapların Körfez savaşı
çıkması durumunda petrol alan-
lannı imha etmeye ve Batı'ya
karşı mılcadele vermek için 50
milyon savaşçıyı ayırmaya hanr
bulunmaları gerekti|ini söyledi.
Muammer Kaddafi, "Eğer
biz Araplar, petrolii imha etme-
ye karar verirsek yapanz. Ame-
rika ne yapacak, petrolii koru-
mak için yığınak mı yapacak?
Bu durumda, milyonlarca kişi-
yi petrolii imha etmeye ve mil-
yonlarca kişiyi de Süveyş Kana-
lı'nı. Bab El-Mendeb Boğazfnı
ve Cebelitank Boğazı'nı kesme-
ye göndeririz" dedi.
BM Güvenlik Konseyi'nde,
Irak'ın, Kuveyt'i işgaliyle orta-
ya çıkan savaş zararlarından so-
rumlu tutulması ve
hükumetlerin, insan haklan ih-
ialleri ve mali kayıplara ilişkin
deliller toplamaları çağrısında
bulunan bir karar tasarısı üze-
rinde anlaşmaya varıldığı bil-
dirildi.
BM tasansında, Irak'ın 2
ağustosta Kuveyt'i işgalinden
sonra doğan mali zararlardan
sorumlu tutulması ve butun ül-
kelere ekonomik kayıplarını
belgelemeleri çağrısında bulu-
nuiuyor.
Tasarıda, Irak'ın bu zararla-
n nasıl odeyeceği konusunda ise
bir açıklık getirilmiyor.
Güvenlik Konseyi'nin karar
tasansında, üye ulkelerin Irak'-
ın insan haklarını ihlal ettiğini
gösteren belgeleri sunmalan
çağrısında da bulunuluyor.
Oylama ertelendi
Karar tasarısı üzerine anlaş-
ma sağlanmasına karşın
SSCB'nin belirsiz bir sebep yü-
zünden BM Güvenlik
Konseyi'nde tasannın oylanma-
sını geciktirdiği bildirildi.
Tasannın oylanmasına geçi-
Ieceği su-ada SSCB heyetinin ka-
tılmaması nedeniyle toplantı er-
telendi ve gayri resmi görüşme-
Ierin ilerleyen saatlerde yapılma-
sı kararlaştınldı. Karar tasarısı-
nın oylanması için herhangi bir
gün ya da saat verilmedi.
Karartma
(Baştarafı 1. Sayfada)
yapımcı Katinka Faragotz'tan
oluşan seçici kurul, yarışmaya
seçilen yapıtların yüksek düze-
yi için şenlik komitesini kutlar-
ken ödül dağıümında zorlandık-
larını da açıkladı.
Bu yıl Venedik Şenligi'nde Jü-
ri Özel Ödülü'ne değer görülen
Yeni Zelandalı Jane Campion-
ın "Masamda Bir Melek"i Val-
ladolid'de Gümüş Başak
Ödülü'nü getirdi. Altın Başak'ı
"Gizli Aşk, Saklı Yüzler"e vercn
jüri, bir bakıma, Cannes'da bu
filme hiç ödül vermeyen jürinin
hatasını onarmış oldu. Çinli yö-
netmen Zhang Yimou'nun, Val-
ladolid'de halk oylamasında da
en yüksek puanı toplayan fîlmi,
anlattığı konudan çok estetik
kaygılarıyla öne çıkan bir yapıt-
tı.
Sovyet yönetmen Vitalj Ka-
nevski'nin "Kımıldama, ÖI ve
Diril" adlı filmi ise Cannes'da-
ki Altın Kamera Ödülü'nden
sonra Valladolid'de de En İyi llk
Film ve En İyi Yönetmen ödül-
lerine değer görüldü. Kanevski
1
nin filmi, Stalin döneminde ça-
lışma kamplarında yaşanan acı-
ları konu alıyordu.
56 milyon 696 bin
Nüfus
sayımında
düzeltme
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Devlet İstatistik Ensti-
tüsü (DİE) telgrafla alınan ge-
çici bilgilerle 57 milyon 163 bin
olarak ilan ettiği Türkiye nüfu-
sunun gerçekte 56 milyon 696
bin kişi olduğunu, bu rakamın
daha da aşağa inebileceğini açık-
ladı. Nüfus azalmasının, Ordu,
Niğde ve Aksaray illerindeki
mukerrer sayımdan kaynaklan-
dığı bildirildi.
DİE Başkanı Orhan Güvenen
dün düzenlediği basın toplantı-
sında telgrafla alınan sonuçlar
üzerinde yapılan değerlendirme-
ler ve sayım komitelerinin tü-
münden alınan bilgiler ışığında
il ve ilçe nüfuslannın yeniden
hesaplandığını bildirdi. Güve-
nen, Ordu, Niğde ve Aksaray il-
lerinde ilçe merkezi nüfuslarıy-
la kırsal kesim nufusları konu-
sunda telgrafla alınan bilgilerde
saptanan hataiann giderildiğini,
diğer illerde de kuçuk değişiklik-
ler olduğunu söyledi.
Ilçeler
Geçici sayım sonuçlanna gö-
re, Türkiye"nin en fazla nüfuslu
ilçesinin Bakırköy olduğu sap-
tandı. 1985-90 döneminde yılda
ortalama 7.7 nufus artışıyla Ba-
kırköy nüfusunun 1 milyon 310
bine yükseldiği saptandı. İzmir
Konak'ın da 867 bin nüfusla
Türkiye'nin ikinci büyük ilçesi
olduğu saptandı. Nüfuslarına
göre, Kadıköy (723 bin) üçüncü,
Çankaya (701 bin) dödüncu,
Adana-Seyhan (645 bin) beşin-
ci sırada yer aldı.
Türkiye^nin iki ilçesinin nüfu-
sunun binin altında olduğu sap-
tandı. Sayım sonuçlanna göre,
Malatya'nm Kale ilçesinde 818,
Kastamonu'nun Doğanyurt ilçe-
sinde de 803 kişi yaşıyor.
İstanbul'un Beşiktaş, Beyoğ-
lu, Eminönü, Fatih ve Şişli ilçe-
lerinde nüfusun 1985 yıhna gö-
re gerilediği belirlendi. Şişli ilçe-
sinde nüfus gerileme oranının
yıllık ortalama yüzde 9.7'ye
ulastığı hesaplandı. DİE Başka-
nı Guvenen, bu ilçelerde yerle-
şim yerlerinin işyerine dönüşme-
sinin nüfus azalışının temel ne-
deni olduğunun tahmin edildi-
ğini bildirdi.
Telgrafla alınan geçici sonuç-
larda 14 olarak saptanan nüfu-
su bir milyonu aşan il sayısı 15'e
yukseldi. Şanlıurfa'nın nüfusu-
nun da 1956-90 döneminde yıl-
lık ortalama yüzde 4.8 artarak
1 milyon 9 bine yükseldiği an-
laşıldı.
GOZLEM UĞUR MUMCU
(Baştarafı 1. Sayfada)
şen devır ve koşullar da bu kurallan değiştirmiştir.
Örneğin ekonomik düzenı islamı esaslara göre kurup yönet-
menın olanağı var mı?
Varsa; genç kızlanmızı türban savaşına sokan bu beyler, ne-
den Kuran'ın faız ıle ilgili surelerini ve ayetlerini anımsamaz-
lar?
"Bakara Suresi"n'm 275'inci ayetıni açar okursunuz:
—Faiz yıyenler mahşerde, ancak şeytanın çarptığı kimsenin
kalktığı gibı kalkarlar. Bu onlarm "zaten alışveriş de faiz gibi"
demelerındendır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi hamm kıldı.
Aynı surenin 278 ve 279'uncu ayetlerinde de şöyle denir:
—Ey inananlar!
Allah'tan sakının. Inanmışsanız, faizden afta kalmış ttesap-
tan vazgeçin. Böyle yapmazsanız, bunun Allah'a ve Peygam-
ber'e karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin.
"Rûm suresı"nin 39. ayetinde de yasaklanmıştır;
—insanlann mallan içinde artsın diye verdiğiniz herhangi bir
faiz Allah katında artmaz.
"Al-ı imran suresi"n\n 130. ayetinde de faiz konusunda şun-
lar yazılıdır:
—Ey inananlar!
Faizi kat kat alarak yemeyin. Allah'tan sakının ki, başanya eri-
şesiniz..
"Nisa suresi"n\n 160. ayetinde de faiz yasağına uymayan Ya-
hudilerin nasıl cezalandırılacakları şöyle anlatılır:
—Yahudilerin haksızlıklanndan, çoklannı Allah yolundan men
etmelerinden, yasak edilmişken faiz almalannı ve insanlann mal-
lannı haksızlıkla yemelerinden ötürü kendilerine helal kıiınan te-
miz şeyleri onlara haram kıldık. Onlardan inkâr edenlere elem
verıci azap hazırladık.
Faiz nedir?
Ödünç paranın para doğurması!
Arapçada ribâ çoğalma demektir. İslam dini faizi açıkça ya-
saklamıştır
Peki o zaman faız yasağı neden uygulanmıyor? Müslüman-
lıktan söz edenler nıçın hep bu faız düzeninın savunucula/ı olu-
yorlar?
Yoo, yooo, haklarını yemeyelim.
Kısa adı "Rabıta" olarak bilinen Suudi kökenli "Dünya İslam
Biri'ıgi" bu konuda "Fıkıh Komitesi"n\ toplamış ve kararı vermiştir:
—Bûtun Müslümanlann Allah'ın yasakladığı faizle alışveriş mu-
amelesine ve buna dayanan herhangi bir yardtmlaşmaya yanaş-
malan katı surette yasaktır ve bundan sakınmaları gerekir. Aksi
takdirde Allah'ın gazabına maruz kalırlar ve Allah'ın ResûJüne
harp açmış olurlar.
Oyleyse ne yapmalı?
Suudi "Fıkıh Komitesi" bu konuda ne yapılacağını da göste-
riyor:
—Bu komıte, faiz ile ıştigal eden bankalara alternatif olan İs-
lam finans kurumlarının kurulmasını tasvip etmektedir. Bu ko-
mite yeryüzündeki bütün Müslümanları, İslam finans kurumla-
nnı desteklemeye ve ışbirliğinde bulunmaya, bunlar hakkındaki
haksız söylentilere, onları farklı göstermeye çalışan iddialara itl-
,.bar etmemeye davet eder.
İslam ülkeleri içinde ve dışında islam finans kurumlanyla iş
yapmanın mümkun olduğu yerlerde faizli şirketlerle iş yapmak
kesınlıkle haramdır.
ANAP hükümetinın 1983 yılında kurulur kurufmaz çıkardığı
ilk kararname ile Suudi kökenli İslamcı finans kurumları oluş-
turulmuştur. Bunlardan "Al Baraka Türk Özel Finans Kurumu"
da kimler tarafından kurulmuştu?
Korkut Özal ve ANAP İstanbul İl Başkanı Eymen Topbaş!
Faiz, ödünç paranın para doğurması değil midir? Evet öyle-
dir. Buna "faiz" yerine
i
7câ>ortaW/ğ/"demekle İslami kurallara
• uyulmuş mu olunuyor?
Bunun adı "hile-i şertye"dir!
Türkıye'deki islam bankerleri, hangi gazetelere ve hangi ya-
yın organlarına kredi sağlayıp reklam veriyorlar?
Türban konusunda genç kızlarımızı savaşa sürenler, İslamın
yasakladığı faiz karşısında neden böyle süt dökmüş kedilere
dönüyorlar?
Türkiye'de "inananlar-inanmayanlar" aynmı yok; böyle bir ay-
rım hiç olmadı. Türkiye'de "sömüren-sömürülen" aynmı var. Din
sömurüsu de bu büyük sömürünün bir parçasıdır
Allah adını zikredelim evvela, sonra gelsin paraJar!
Gerçek stil, çabasız gelendir.
Somerset Maugham
\liiili) Collection
CITY&COUNTRY