Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 EKİM 1990 CUMHURİYET/15
HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÛN
Devleflet Meteoroloji işleri Genel
Müdürlüğü'nden alınan bilgiye gö-
re yurdun kuzey kesimlerı parçalı
bulutlu, öteki yerier az bulutlu ve
açık geçecek. Marmara'da sabafı
saatlerinde yeryer sıs görûlecek
HAVA SIÇAKLIGI: Bîraz daha ar-
tacak. RÛZGÂR: Kuzey ve doğu
yönlerden hafif ara sıra orta kuv-
vette esecek Denizlerde: Akde-
niz'de günbatsı ve lodos, diğer
denizlerde gündoğusu ve keşişle-
meden 2-4 yer yer 5 kuvvetinde
saatte 4-16. yer yer 21 deniz mili
hızla esecek. Van Gölü'nde hava:
Adana
Adapazarı
Mıyaman
Atyon
A*.
Ankara
Antakya
Anlaly-a
Aftvın
yyn
B
Az bulutlu ve açık geçecek. Rüzgâr kuzey ve doğu yön-
lerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek. Göl küçük dal-
galı olacak görüş uzaklığı 10 km dolayında bulunacak.
Bıtecik
Bıngö'
Bolu
Bursa
CanaKkale
Corum
Denızlı
A 25'15° Diyarbakif
B 19° 7=Ed(
rne
A 24° 8°Erencan
A t6° 2°ErcuruTl
A 11° 1°Eskışetw
A 16° 3°Gaaamep
A 25° 12° Giresun
A 27° 16° Gumûşftane B
A 15" 4°HaMdri A
A 27° 12° Isoarta A
B 21° 4° Istanbul B
B 17° 4°lzmır A
A 16° 5°KaTi
A 17° 4°Kastamonu B
B 14° 1°Kays«n A
B 19° 6°Kırt(iartHi B
B 20° 9°Konya A
B 16° 2°Kutahya A
A 22" 9° Ma«atya A
20° 3°Mamsa
18° 5°KMara?
14° 2°Mersın
12° -3° Mtğla
15° 3 Muş
24° 8 Niğfle
17" 12° Ortu
14° 2°Riffi
16° 4°5amsun
21° 3°Sıırt
17° 0°Sınop
26° 12° S.vas
10° 0°Tewdağ
13° 2°Trata>n
2°Tuncek
5°Uşak
3° Van
13°
13°
17°
15°
17° 4°Yozgat
17° y Z i d
A 26<"0°
A 22° 10°
A 22° '.i'
A 26° 8°
A 16° 3°
A W 3°
B 17° 12°
B 18° 12°
3 17» 11°
A 20° 4°
B 18° 12°
A 16° 4»
B 18° 9°
B 17°11°
A 16» 3°
A 16° 3°
A 15° 5°
A 14° 2°
B 15° 8°
/Ç kart A »fc B^miuüü Güünesi K kart S-9Siı Y-yaOmurtu
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Gösteri. 2/ Bir bi-
lim ya da sanat ko-
lunda özel ve belir-
gin yöntem... Al-
raanya'da bir sanayi
bölgesi. 3/ Eskiden
Roma kentine veri-
len ad... Afrika'da
yaşayan derisi çizgi-
li hayvan. 4/ Hay-
vanlara vurulan
damga... Bir cetvel
türii.. îsveç/te en bü-
yük yönetim bölü-
mü. 5/ Yünsü tüylü
bir köpek cinsi. 6/
1 2 3 4 5
9
Baş çoban... Bir nota... Eski bir si-
yasal partinin simgesi. 7/ Sümbülza-
de Vehbi'nin manzum Arapça-
Türkçe sözlüğü... Eski Çin felsefesin-
de evrenin birliğini yapan düzen il-
kesi. 8/ Halat gibi örülmüş iplik çi-
lesi... Kadının nikâh ile kocasından
hak ettiği mal. 9/ Polis tarafından
aranılan bir kimsenin yüz hatlannın,
görgü tanıklarımn ifadelerine göre
portre haline getirilmesi yöntemi.
YUKARIDAN AŞAGIYA:
1/ Kimi ağaçlardan elde edilerek yağlıboya üretiminde kullanı-
lan kokulu bir reçine. 2/ Kültür... Namazın oturularak kılınan
bölümü. 3/ "Çok sarhoş" anlamında kullanılan argo sözcük...
Hisse, pay. 4/ Bir renk... Uzakhk anlatmakta kullanılan söz...
Osmanlı Imparatorluğu döneminde Macaristan ve Slovenya do-
laylarında sancak beylerine ve küçük prenslere verilen san. 5/
Safranla renk ve koku verilen bir çeşit şekerli pirinç peltesi. 6/
Vücutta biriken azotlu madde... Sümerlerde sağlık tanrıçası...
Bir nota. 7/ SSCB'nin para birimi... İstem dışı yapılan hareket.
8/ "En uygun" anlamında eski sözcük.... Öke. 9/ Taşımacıhk.
60 YIL ONCE Cumhuriyet
Moda haberleri
28 EKİM 1930
Fransa'nın en büyük terzihaneleri tarafından radyo ile
etrafa verilen en son moda havadisleri şunlardır:
Bu senenin en moda rengi koyu kahve ile yeşildir.
Gündüz giyilen yeşiller Kıbns yeşiji, şîşe yeşili, gece
giyilen yeşiller açık yeşil, elma yeşili, deniz yeşilidir.
Umit edildiği kadar kırmızı modası yoktur. Mevcut olan
kırmızılar da al ile koyu kırmıadır. Siyah her zaman gibi
umumidir. Bilhassa öğleden sonra ve gece resmî
ziyafetlerde siyah kadife birinci saftadır.
Schiaparelli terzihanesi
mebzulen siyah paltolar
teşhir etmiştir. Hepsinin
yakasında beyaz kürk veya
yıkanması mümkün süed
vardır. Terzihaneler gündüz
giyilen kısa kürk mantoları
kabul etmemişlerdir.
llkbahar elbiseleri tekrar
sahneye çıkmıştır. Bu
modellerden hemen hemen
her terzihanede vardır. Paton
ile Worth Lâme çay
elbiselerini mebzulen yapan
müesseselerdir. Hele lâme
bluzler, gözleri kamaştırmaktadır. En son kabul edilen
Rus sibertleridir.
Sanvin, öğleden sonra elbiseleri için yüksek yakalar
teşhir etmiştir. Yakalar umumiyetle yüksektir.
Kallar hakkında her şeyden ziyade tafsilât verebiliriz.
Gayet eski bir devre avdet ediyoruz. Dirsaklerin üzerinde
friller, ve büzmeler vardır.
Gündüz elbiseleri geçen seneye nisbeten daha uzundur.
Hemen de bileğe kadar inmektedir. Dans elbiseleri, gece
elbiseleri çok uzundur.
Dikişsiz omuzlar fikri yeni ortaya atılmıştır. Pelerin
kalkmıştır, yerine omuzdan kollardan arkaya sarkan
pliseli parçalar vardır. Selangun elbiseleri ekseriyetle bu
şekildedir.
Eldivenler gamtletten yapılmakta, kürk ve tüylerle
süslenmektedir.
Tüşhir edilen gerdanlıklar atkılından yapılmış, renkli
taşlarla süslenmiştir.
30 YIL ONCE Cumhuriyet
Kıbrıs'ta Türkçe ezan
28 EKİM 1960
Kıbrıs Mustafa Kemal Derneği Başkanı Dr. Mustafa
Fahri Dikengil bugün bir basm toplantısı yaparak, Kıbrıs
Türklerinin Atatürk inkılâplanna sadık kaldığını
belirtmiştir.
Dikengil, konuşmasında "Devlet ve Hükümet Başkanı
Orgeneral Cemal Gürsel ezanın Türkçe okunmasını
istemiş olduğundan biz Kıbrıslı Türkler buna uyarak
ezanı Türkçe okumaya başlıyacağız" demiştir.
Çarşaf meselesine işaret eden Başkan: "Kıbrıs'ta çarşaf
hemen hemen yok denilecek bir şekilde azdır" diyerek
tekkelerin ihya edilmediğini, irticaın olmadığını
belirtmiştir.
B millî takım
27 Kasım'da şehrimizde Bulgaristari B millî takımı ile
karşılaşacak olan B millî takımımız ile uğraşmak üzere
bir komite kurulmuştur. Bu komite şu şekildedir:
Yetkili üye: Fevzi Uman, Antrenör: Şeref Görkey, Âza:
M. Reşat Na>ar, Âza: Sadettin Arseven.
Vazife taksimi yapan bu komite B millî takım
namzetlerini yeniden seçmiştir.
Varol (Altay), Seyfi (Izmirspor), Ahmet (Toprakspor),
Bahri (G. Saray), Mustafa (G. Saray), Aydoğan
(Altmordu), Şeref (F. Bahçe), Avni (F. Bahçe),
Sabahattin (Beşiktaş), Gürcan (Izmirspor), Nedim
(tzmirspor), Tugay (G. Birliği), Zeynel (G. Birliği),
Yordan (Beykoz), K. Ahmet (Beşiktaş), Tarık (K.
Gümrük), Aydın (K. Gümrük), Talat (Göztepe), Süreyya
(Demirspor).
GEÇENYIL BUGUN Cumhuriyet
İnönü'den özür
28 EKİM 1989
SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, SHP Meclis
Grubu'nda yaptığı konuşmanın yanlış anlaşıldığını
belirterek 'her türlü çareye başvururuz' deyiminin
kamuoyunda 'sine-i millete dönmek' şeklinde
algılandığını kaydetti. lnönü, "Hata ettik, siyasette böyle
yanlış anlaşılmalar olur" dedi.
s 2(Oşlo , j Hels<nki
f^ l*f* £ +^j^Lenmgra&
f/
"!l't^k
Kopenııag Tj r^ <s^»?. ,
t f * J tfriu* { ^^Moskova
"»/j-ondra rJ-HkT^r
• ^ y ^ ^^Berhn
C^Pans T
; J
DUNYA'DA BUGUN
Amsterdanı
Amcnan
Atna
Bağöaı
Ba'ceiona
Basei
Belgrad
Bertin
Bonn
Brûksd
BwJapes;e
Cenevre
Cezaytf
caat
Duba
Franldart
Gıme
Helsnlu
Kalûre
Kopenhag
Küln
Lefltoşa
Y
A
V
A
A
B
B
Y
Y
B
B
A
A
A
Y
A
Y
f,
Y
Y
A
•2°
26°
18°
32°
22°
14°
16°
12°
13»
12°
12°
13°
21°
33°
32°
14°
24°
12°
24°
10°
13°
24°
Lenıngrad
Londra
Matrid
Mîbno
Monnea
Mostova
Mûflih
NemVonı
Oslo
Pans
Prag
Rryad
Roma
Sofya
Sam
Tel AHV
Turaıs
Vafîova
Vıyana'
Vtesnmgtoı
Zûntı
B
Y
A
A
Y
B
Y
B
Y
Y
B
A
A
Y
A
A
A
B
A
B
ıB
B
3°
16°
t9°
16°
»2°
7°
15°
19»
11°
15°
14°
34°
23°
13°
23°
30°
22°
13°
18°
15°
17°
13°
TABTISMA
Müze Araştmnacıları ve Eşit Ücret
Arkeologlar ve prehistoryacılar, "Teknik Hizmetler Sınıfı"na
ahndılar. Diğerleri "Genel Hizmetler Sınıfı"nda kaldılar.
Bunun sonucu şu oldu: Yeni işe başlayan bir arkeolog
1.200.000 TL alırken aynı durumdaki bir müze araştırmacısı
450.000 TL alır oldu.
Gazetelerde eski eser kacakçılığının bo-
yutları ve niteliği hakkında her gün çıkan
yaalan dikkatle okuyoruz. Ancak bu olay-
lar verilirken insanlığın ortak tarihi mira-
sı olan bu kültür varlıklarının, nasıl ve
kimler tarafından gün ışığına çıkarıldığı-
nı ve nasıl korunduğunu es geçiyoruz.
Bizler, Türkiye müzelerinde ve koruma
kurullarmda çahşan müze araştırmacılan
olarak konunun insani boyutu hakkında,
size bilgi vermek istiyoruz. Toprak altın-
da ve üstünde bulunan her türden kültür
varlığının gün ışığına çıkanlması, korun-
ması, saklanması, teşhir edilmesi vb gibi
işler, Kültür Bakanltğı'nın asli görevlerin-
dendir. Peki, bakanlık bu işleri kimlere
yaptırtır? Bu işler, üniversitelerin antropo-
loji, arkeoloji, sanat tarihi, ön Asya dil-
leri ve kültürleri bölümlerinden mezun ol-
muş ve yeterlik sınavına girerek başanlı ol-
muş insanlara yaptırıhr.
Çünkü tarihi kültürü çıkarmak yetmi-
yor, onları yorumlamak ve yerli yerine
oturtmak gerekiyor. tşte bu noktada yu-
karıda isimlerini verdiğimiz bilim dalları-
nın ortaklaşa çalışması bir zorunluluktur.
1989 yılına kadar aym statü ve aynı ücret-
lerle çahşan bizler bu tarihte çıkanlan bir
kararname ile yine aynı işi yapan ama
farklı ücretler alan insanlar olduk. Arke-
ologlar ve pretaistoryacılar, "Teknik Hiz-
metler Sınıff'na ahndılar. Diğerleri "Ge-
nel Hizmetler SınıfV'nda kaldılar. Bunun
sonucu şu oldu: Yeni işe başlayan bir ar-
keolog 1.200.000 TL alırken aynı durum-
daki bir müze araştırmacısı 450.000 TL alır
oldu.
Şimdi yetkili etkililere soruyoruz?
1. Bu zamana kadar aynı okulda okuyup
aynı işi yapan ve aynı ücreti alan insanlar
arasında ne gibi bir değişiklik oldu ki du-
rum farklılaştı?
2. Antropolojinin bir kürsüsü olan ve ta-
mamen aynı dersleri alan prehistorya me-
zunları teknik sayıldığı halde antropoloji
mezunları neden değil?
3. Yukarıda saydığımız bilim dajlan me-
zunu müze araştırmacılan için; YÖK, Kül-
tür Bakanlığı, M. Eğitim Bakanlıgı olum-
lu görüş bildirirken Maliye Bakanlığı neye
dayanarak olumsuz tavır içinde?
4. Antropologlar zaten başka kamu ku-
rum ve kur'uluşlarında teknik kadroda ça-
lıştığı halde Kültür Bakanlığı aynı şekilde
sayıları çok da az olan bu kişilere aynı kad-
roları neden tahsis edemiyor?
Yukarıda kısaca alt başlıklar halinde ver-
diğimiz olumsuzluklardan dolayı Türkiye
müzeleri ve koruma kurullarmda çahşan
müze araştırmacılan huzursuz durumdadır.
Eşit işe eşit ücret anayasal ilkesini ve bilim-
sel ilkeleri çiğneyen bu haksız uygulamanın
son bulmasını ve hakkımız olan teknik kad-
roların verilmesini istiyoruz.
MUSTAFA ÇETİNKAYA
Ankara
Duy arlılıktan Ihıygıısallı^a
Sayın Erdin, yazısını hazırlarken duygusal davranmayıp da
bir iki kaynak karıştırsaydı, hem Mehmet Akif Ersoy'un
dünya görüşünü öğrenir hem de marşm aslında sözcüğün
"Hakk'a" biçiminde yazıldığını görürdü.
sal davranmayıp da bir iki kaynak karış-
tırsaydı, hem Mehmet Akif Ersoy'un dün-
ya görüşünü öğrenir hem de marşın aslın-
da sözcüğün " H a k k V biçiminde yazıldı-
ğını görürdü.
"Hak" sözcüğü, hangi anlamıyla kulla-
nılırsa kullanılsın, dilimizdeki kimi tek he-
celi yabancı sözcükler gibi etmek, olmak
Cumhuriyet'in 18.10.1990 günlü sayısın-
daki "Tartışma" köşesinde yayımlanan
"Yanlış Bir Yorum" başlıklı yazı, yanlış bir
yoruma dayanmaktadır.
Sayın Ali Erdin, "İstiklal Marşı"nın,
"Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin
istiklal" dizesindeki "hak" sözcüğünün
"hakka, adalete inanan, onu savunan ve
ona olanca inancıyla tapan" anlamlannda
kullanıldığını ileri sürmektedir.
Sayın Erdin, yazısını hazırlarken duygu-
leri aldıklarında da geçerlidir: Hissetmek,
affetmek, hissi davranmak, hakkını ver-
mek...
Yani Saym Erdin'in öne sürdüğü gibi
"hak" sözcüğü Allah adı olarak kullanü-
dığı zaman "Hak'a" 'biçiminde değil,
"Hakk'a" biçiminde yazıhr; tıpkı "Hakk'a
sıgındık" sözünde olduğu gibi.
Kaldı ki Mehmet Akif Ersoy'un, "hak"
sözcüğünü hangi anlamda kulîardığını an-
lamak için bunları bilmeye de gerek yok-
tur. Marştaki, "Dogacaktır, sana va'det-
tiği günler Hakk'ın..." dizesi, bu konuda
gerekli ipucunu vermektedir.
AYTEKİN BOZKURTyardımcı eylemleriyle birleştiğinde, sözcü-
ğün aslında olan çift ses ortaya çıkar. Ay- Ankara Ayrancı Lisesi
nı durum, bu tür sözcükler " e " ve " i " ek- Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
BAŞSAĞUĞI
Kuruluşumuzun Mali İşler Müdürü, değerli arkadaşımız,
ağabeyimiz, dost insan
BEHZAT AY'ı
Kaybetmenin büyük üzüntüsü içindeyiz.
Merhum arkadaşımıza Tann'dan rahmet, kederli ailesine
ve dostlarına başsağlığı dileriz.
İPEK KÂĞIT SAN. ve
TİC. A.Ş. ÇALIŞANLARI
ÇOK ACIKAYBEVHZ
Can varlığımız, sevgili eşim, değerli babamız, sevecen,
hoşgörülü, iyiliksever, çelebi ve dost insan
BEHZÂTAY27 ekim cumartesi günü vefat etmiştir. Cenazesi, 28
Ekim 1990 Pazar günü (bugün), Erenköy Galip Paşa
Camii'nde kılınacak öğle namazmdan sonra
Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verilecektir.
EŞJ: tRFAN AY. KIZI: ZtNNUR AY,
OĞLU: HASAN AY
Çiçek yerine, TEV'e bağışta bulunulması rica olunur.
ACI KAYBIMIZ
Şirketimiz emekli Mali İşler Müdürü
BEHZÂTAY'ı
27.10.1990 Cumartesi günü kaybettik. Acımız büyüktür.
Kederli ailesine başsağlığı dileriz.
İPEK KÂĞIT TtCARET VE SANAYÜ
A.Ş.
KORAL YAYINLARI
— c
OKULÜ
P/UtTI NAjKOLA
TKP'mn Bertin'de çıkardığı gazelerın ılk
sayfaa; Lenın ie Ataıûrk'ûn ve tam al-
tında da Br^nev ile Evren m yanyana
reamlen. Türk-Sovyet dosduğu üzerine
bûyûk övgûtefie sûslenmiştı
Nakilbent Sokak Ncr.49 Giriş Kal D:2
Sultanahmet/İST. Te): 517 31 35
Dağıtım Tümda. Cem-May, Say,
Arkadaş Kabtle (izmtr)
Baraj Baraka Baran Bara
tarya Barba Barbakan Ba
rbar Barbata Barbunya B
arbut Bardacık Bardak B
arem Barınak Barış Barik
at Barisfer Bariton Bariz
Bark Barmen Baro Barog
raf Barudi Barut Baryum
Abartmak Cebbar Ambar
Kibar Dubara Gabardin
İcbarlborelt.barECEBAR
H E R P A Z A R
E C E B A R ' D A
O D A M Ü Z İ Ğ İ
1 6 8 6 6 6 0 16866 61
İLAN
KEPSUT SULH CEZA HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No: 1990/26
Karar No: 1990/90
Samk: Celal Gürbüz, Hasan oğlu, 1964 doğumlu, Kepsut Yenice
Mahallesi Mezarbaşı Sokak'ta bakkal.
Suç: Gıda Maddeieri Tüzü|ü'ne aykırı davramş.
Suç Tarihi: 22.11.1989
Karar Tarihi: 04.09.1990
Karar Özeti: Sanığın, Gıda Maddeieri Tüzüğü'nün 332-b madde-
sine göre sağlığa zararlı gıda maddesini bakkal dükkânında satışa arz
etmek suçundan TCK'nın 3%, 647 SK.4, CK.72, 647 SK. 6. madde-
ieri uyannca 470.000 lira ağır para cezası ile cezalandınlmasına,
TCK'nın 402/1. maddesi uyannca; cürmüne vasıta kıldığı meslek,
sanat ve ticaretin 3 ay süre ile tatiline, iş yerinin 7 gün süre ile kapa-
tümasına, asli ve fer'i cezalann ertelenmesine karar verildiği TCK'nın
402/2. maddesi uyannca ilan olunur. 4.10.1990
Basın: 36905
Sosyalistlerin Birlik Partisi Girişimi
Tanışma ve Dayanışma
Kokteyli
Açış Konuşması Aziz Nesin
Yürütme Kurulu Başkanı
Haluk Gerger
Karidss Restaurant (Lunapark Yanı) Yenikapı
29 Ekim Pazartesl Saat: 13.00-18.00
DOKTOR MUAYENEHANESİ
Rumeli Caddesi'ndeki muayenehanemi bir
meslektaşımla paylaşmak istiyorum.
Tel: 130 49 39 (hafta arası 12.00-18.00)
SOĞÜT 11600
SULH CEZA MAHKEMESİ
HÜKÜM ÖZETİ
Esas No: 1990/36
. Karar No: 1990/44
Hâkim: Mustafa Kemal Kısacık 25646
Kâtip: Gülden Dodurgalıoğlu 120
Davacı: K.H.
Sanık: Mustafa Değirmen: Emin oğlu, Ayşe'den olma, 11.2.1955
D.lu Bilecik ili, Pazaryeri ilçesi, Günyurdu köyü nüfusuna kayıtlı ve
mukim, pazarcı.
Suç: Gıda Maddeieri Tüzüğü'ne muhaJefet.
Suç Tarihi: 19.4.1990
Karar Tarihi: 2.8.1990
Yukarıda açık kimliği ve atdı suçu yazılı sanık hakkında yapılan
açık duruşma sonunda:
C.D.: Sanık Mustafa Değirmen'in Gıda Maddeieri Tüzüğu'ne ay-
kırı olarak taklit ve tağşiş edilmiş tereyağı satmasından dolayı eyle-
mine uyan TCK'nın 398, (3506, 3591 sa.) 72, 402, 647 sa: 4/1, 5.,
maddeieri uyannca;
Dört yüz doksan bin lira ağır para cezası ile tecziyesine,
Üç ay silre ile cürme vasıta kıldığı meslek sanat ve ticaretten tatili-
ne,
Yedi gün süre ile işyerinin kapatılmasına karar verildi.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Eşeği Yiyen KurU..
Perşembe günü çıkan "Ankara Notları"nın başlığını, "Kb-
medinin Son Perdesi mi?" koymuştum; yanılmışım, son per-
de değılmış; bu öyle bir komedi ki, daha çok perdelerini
göreceğiz anlaşılan.
Meclis'te "türban" görüşülüyor; izlemek için, basın loca-
sının, yabancı basına ayrılan bölümüne çıkıp oturdum. Ora-
dan, dinleyicilere ayrılan balkonlar da görünüyor iyice.
Aradığımı buldum; renk renk türbanlar takmış kışiler, arka
arkaya sağ köşeyi tutmuşlardı. Çoğu, çocuk denecek yaşta
kızlardı. Hiçbiri bir milletvekilinin ya da bakanın çocuğu de-
ğil. Bunlar, maşa olarak kullanılıyorlar, bunu biliyorum. Meclis
tartışmalarını izlerken için kararıyor. Altta, basın locasında,
Uğur Mumcu, Ahmet Tan, Teoman Erel oturumu izliyoriar.
Bir yandan da bana bakıp gülüyorlar Niye gülüyorlar aca-
ba? Yanıma gelen gazeteci arkadaş anlattı, niye gülüştükle-
rini. Yabancı basın locasında, bir başıma oturuşuma bakıp:
. — Ekmekçi'ye bak, Atatürk gibi oturuyor! demişler. Gülüş-
meleri ondanmış...
Edirne Mılletvekılı Erdal Kalkan'ın, "laiklik'le ilgili savaşı-
mından sonra, SHP'lilerin, aynı konuda bu ikinci savaşımla-
rıydı. Bu kez, ANAP'ın tutucularının yanında, bir de DYP'lilerte
savaşıyorlardı. Süleyman Bey'in başında bulunduğu DYP,
oyımbazlıkta, ANAP'lıtarla yanşıyor mu ne? Süleyman Bey1
in kimi konuşmalarına bakanlar, onun artık değıştiğinı söy-
lerler. Aziz Nesin, öyfe der:
— Bir 12 Eylül daha olursa, Süleyman Bey komünist olur!
Ben buna katılmıyorum. Süleyman Bey'in ne olacağı belli
olmaz! Onun için, "Dün dündür, bugün bugündür!" der çı-
kar bakarsınız...
Hacı TÖ'ye, bakarsınız, demediğini bırakmaz Süleyman
Bey. Aydın Yalçın anlatmıştı birinde, Süleyman Bey'in Hacı
TÖ için söylediklerini. Adalet Partisi içinde, Aydın Yalçın ile
arkadaşları, Turgut Bey, "Planlama"nın başındayken, eleş-
tiriler yöneltirler. Süleyman Bey'e çatarlar; "takunyalıları tu-
tuyor!" diye. Süleyman Bey, bir gün eleştirenlere şu karşılığı
verir:
— Siz bilmezsiniz, Turgut bir dâhidir!
"Dâhi"nin Türkçesi "öke"; kişinin "Al ökeni başına çal,
şimdi" diyesi geliyor hani, ama, demeyeceğim. Der miyim?
— Haydi, anan ilik, düğme diksin sayalarına...
Bu Konyalı sözü; "iş işten geçti artık!" demek. Asıl söyle-
nişi, biraz açık saçıktır. Uygun düşmez... "Saya" ayakkabı-
nın tabandan yukarı olan yumuşak bölümü.
Çocukluğumuzda giyerdik, potinlerde, ilik düğme yerleri olur-
du; potinlerin ilikleri, düğmeleri hazırdır zaten. Ona yeni ilik
açmaya ne gerek var...
Karşılıklı sövüşmeleri izlerken anladım. "Türban" konusu-
nun da başı, politikacılarda demek. Kimi dekanlar, rektörler
de birer maşa. Şiyasal amaçlara ya da oy uğruna kullanıla-
bilecek kışiler İzlerken, izlerken jeton düştü.
— Eşeği yiyen kurt bu! dedim içimden.
Bu da Yozgatlıların sözü. "Tam üstüne bastın!". "Nasıl da
bilemedim şimdiye dek" anlamlarına gelir. Türban bahane,
ANAP'ı iktidarda, bu arada Hacı TÖ'yü, Çankaya'da bir süre
tutma planı. Bu plana, Süleyman Bey de yatmış oluyor. İnan-
dıncılığını iyice yitiriyor. Ökesinin elini öpsün de başına koy-
sun. Başka yolu kaldı mı? "Boynuz kulağı geçer" demişler,
boşuna mı demişler. Süleyman Bey, cami avlusunda, takke-
li ilk başbakandır. Gerisi, fasafiso...
Uğur Mumcu, cuma günü çıkan yazısında, "Anayasa Mah-
kemesi kararları jağlayicıysa, o zaman 'Kadın Statüsü' ile
ilgili yasaya, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda sokulan türban
ile ilgili maddeler 'anayasaya karşı hile'nin çok somut ve açık
»örnekleridir. Anayasa Mahkemesi kararları 'yasama, yürût-
me ve yargı organlan'nı bağlar mı bağlamaz mı? Bağlamı-
yorsa konu başka!" diyor. -
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Yekta Güngör Özden,
5 Nisan 1990'da, İzmir'de "Avukatlar Günü" nedeniyle, dü-
zenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, bir yerde, özetle şoy-
le demişti:
— Anayasanın 153. maddesinin son fıkrası, Anayasa Mah-
kemesi kararlannın. yasama, yürütme, yargı organlarıyla, ida-
re makamlarını, gerçek ve tüzel kişilerı bağladığını söylüyor.
Yani, bir eşekleri bağlamaz!
SHP, konuyu yeniden Anayasa Mahkemesi'ne götürünce,
seyredin o zaman gümbürtüyü. O zaman Anayasa Mahke-
mesi, bir usul tartışması mı yapacak! Anayasa Mahkemesi
1
nin kararına karşı çıkanlan bu yasa ile ilgili olarak, esasa girip,
esastan bir inceleme mi yapalım, yoksa, mahkeme kararına
karşın çıkanlan bu yasayı hemen iptal mi edelim?" Büyük
olasılıkla, ilk tartışma bu mu olacak?
Türban yasasıyla ilgili hüküm, tasanya "korsan madde"
olarak mı sokulmuştu? "Kadının Statüsü" ile ilgili, yasa gü-
cündeki kararname, Meclis'e geldiğinde, türban mürban yok-
tu. Milli Eğitim yarkurulunda, ANAP'lı Malatya Milletvekili
Mehmet Bülent Çaparoğlu mu getirmiş, ekletmişti bu mad-
deyi ANAP'lılara? SHP'liler toplantıya geldiklerinde, madde
çoktan oylanıp geçmişti bile. Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol,
"türban" maddesine hiç ses çıkardı mı? Ne yarkurulda ne
Meclis'te! Ulusal Eğitim Bakanı diyecektim, ama, o "ulusal"
değil, "milli" Eğitim Bakanı. "Milli" sözcüğü Arapça. Ferit
Devellioğlu'nun sözlüğünde "milli" sozcuğü için "din ve mil-
lete ait, milletle ilgili, ulusal" karşılıkları verilmiş. "Ulusal"ı
neden kullanmıyoruz ki?
Avni Akyol, o gün bakanlığında çok telaşlıydı. Yanında-
kilere:
— Meclise gideceğim, bugün 'türban kanunu' var! dedi...
CALISANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YIO1AZŞİPAL
'lüabancı dil tazminatı'
SORU: Edebiyat Fakullesi İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu-
yum. Halen bir üniversitede öğretim görevlisiyim.
Biz yabancı bir dili çok iyi derecede bilen filoloji me-
zunları da yabancı dil tazminatından yararlanabilmek
için j-abancı dil sınavına katılacak mı?
YANIT: 418 sayılı yasa hükmünde kararname ile "aylıklarını 657
sayılı De\'let Mernurları Kanunu, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetle-
ri Personel Kanunu,3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu, 2914
sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanunu ve 2802 sayılı Hâkim ve
Savcılar Kanunu'na göre almakta olan personelden" yapılacak sı-
nav sonucuna göre bir ya da birkaç yabancı dil bildiği saptanan-
lara, yabancı dil tazminatı ödenmesi öngörülmüştür.
Yabancı dil sınavına kimlerin katılacağı, 26 Haziran 1990 gün-
lü Resmi Gazete'de yayımlanan "Kamu Personeli Yabancı Dil Bil-
gisi Seviyesinin Tespitine Dair Esaslar"ı düzenleyen tebliğe göre
belirlenecektir.
Bu belirlemede "yabancı dille e|itim yapan Ortadoğu Teknik
Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ile Bilkent Üniversitesi mezun-
ları ve yurtdışındaki üniversitelerde en az dört yıl öğrenim göre-
rek lisans diploması ve yurtiçinde lisans düzeyinde görmüş olduklan
öğrenim üzerine yabancı ülkelerdeki üniversitelerde en az iki yıl
öğrenim gördükten sonra master veya doktora diplomasi almış
olanlar"ın yabancı dil bilgileri, sınava girmeksizin, (C) düzeyinde
kabul edilecektir.
Yurtiçinde bu üç üniversite dışında kalan üniversitelerden me-
zun olanlar ise yabancı dil bilgilerini, sınava girerek kanıtlayacaktır.
Sınavlar 100 puan üzerinden yapılacak ve 90-100 puan alanla-
rın yabancı dil biigileri (A) düzeyinde kabul edilerek, kendilerine
750 gösterge sayısının memur aylık katsayısı ile çarpımı bulunan
tutarda bilinen her yabancı dil için yabancı dil tazminatı ödene-
cektir.
80-89 arasında puan alanların yabancı dil bilgisi, (B) düzeyinde
kabul edilecek ve yabancı dil tazminatı 500 gösterge üzerinden he-
saplanacaktır.
Puanları 70-79 arasında olanlann da yabancı dil bilgileri, (C)
düzeyinde kabul edilerek kendilerine, 250 gösterge üzerinden ya-
bancı dil tazminatı verilecektir. Yabancı dil tazminatlanndan yal-
nızca binde dört oranında damga vergisi kesilecek, bunun dışında
herhangi bir kesinıi ya da vergi kesilmesi söz konusu olmayacaktır.