07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 EKİM 1990 CUMHURÎYET/17 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN DÛNYADA BUGÜN Mevıet Metecrotoıı Islen Senel M<ı- duriuğu ndefi altrıan tâlgı^ göre yurdun HJJ- BydoOu lesımlen buMiu orta ve doju Ka- radenc ıle doju Aıudofeı'nun kuzeyı saŞa- nak yağışt:. Karademz'm Ktesımlennmyûk- seklen ıle do$u Anaddu nun yükseUen kar- lakarsık yaSmurto d a c * HAA SKAKUÛ yaft aö" y»*«le asOşmMeek. Dlfer ,er- terde Dıraz artacat RUZGAfi kuzey ve Datı yomerdai orta kuvKtfc eserak Marmaa ı e yutdun ıç ktsmHennde sabah saaüermüe as görülecek DEN1ZLERIMIZDE rûzgâ' Kara- ttemz, •Marmara ve Ege de yıldız ve Poyraz AMemz'de ounbaDsı ve Lodos 5 kunclmde saatte 4-16 yer yer 21 denemılı hda ese- cek Demzn3«ca*amılıolacak DalgayOk- sett$ 1-13 m dolayında hulunacak Vart Göiü bulutlu gececek Atyon y A/ıtaıya Baı.kesıt Bılecık Bıngoı ftms Bo-u Bursa CanaMuıe Corun Demziı 3 ?6° 14° D.yarbaiır 5 15° 7°Edıme 3 24° 12° Erancan A 12° 0° Erzurum «. 12° 2°Eskıserw i 15° 2°Sazantep 8 27° 15° G.resun k 22° 13° Gu^ushane K < 13° 4°HaWu- 8 A 22° 6°lspa-ta A S 1*" 3°lstansui S S 13° 0°lznw A B 21° 10° KafS • K 6° Kaslamonu A 1° Kaystrı B 5° Kı'Uarei S 4°Konya A •3° 5°Kutahya A '7° 4°MaöIya B 10° 26° 10° Mansa 15C 11° 7° 13° 0°KMaaS 5°Mersm 1° Mugıa 1 Mus 25" 11 NıMe 14° 12° 16° 13° 14° 20° 8° 8° 14° 13° 13° 12° 21° lO°Ofdı; 2°Rce 1° Sı:rt 7°SmO(> B°Sıvas -1° Teta'aa{ 2°T rabjon 3° Tunrah 1°Usak 1°Van 0°Yozgat 10° Zonaulda* A B 6 A B B A B Y B A B S Y B A 8 B l A 20= 4° 17° 10° 25=15° 18° 5° 17» S° 13° 4° 13° 10° 15° 11° 12° 10° 24° 11° 12° 9° 14° <° 12° 6° 15° 11° 22° 10° 13° 1° 17° 7° 12° 0° 12° 8° j ; açrk bouUu yaOmurtu fkark A-apk B-bulutlu G-gi«ws* K-kanı S-ssS Y-yajmurlu BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 3 1/ Şamatacı, edep- siz. 2/ Batılı tacirle- rin, ticaret için gel- dikleri Osmanlı li- manlannda gümrük dışında vermek ya da ödemek zorunda kaldıklan her şey için kullandıklan de- yim... Cet. 3/ Da- mızlık dişi hayvan... Erzurum'un bir ilçe- si. 4/ İpucu... Çiftçi- likte, toprağı işleye- rek urüne ortak olan kimse. 5/ Selen... Bı- çak bilemeye yarayan çelikten araç. 6/ Eski dilde cuma ya da bayrarn gü- nü. 7/ Gümüş parlakhğında bir ele- ment... Yasak. 8/ Endülüs Emevile- ri'nde çeşitli saray ve harem hizmet- lerinde görev yapan hadım Slav kö- leler. 9/ Sığırın öd kesesinden çıkan ve sarılığı iyi ettiğine inanılan taş... Yiğit. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Japon müziğine özgü telli bir çal- gı. 2/ Etek ucuna doğru genişleyen giysi... Bir peygamber. 3/ Demiryolu... Kimi hayvanlann, özellikle atlann almlannda bu- lunan beyaz leke. 4/ Çeşitli Kuran surelerinden meydana geti- rilmiş derleme... Anlak. 5/ Bir nota... Nişastayı parçalayarak şekere çeviren bir enzim. 6/ Büyüklttk, nicelik, derece bakımjn- dan iki jey arasındaki bağıntı... Lantanın simgesi. 7/ Akdeniz yöresinde rastlanan kansızlık hastalığı. 8/ Dalları aşağıda, kö- kü yukarıda olduğuna inanılan cennet ağacı... Oyunda cezalı çocuk. 9/ Yapıları yıldırımdan koruyan aygıt. 60 YIL ONCE Cumhuriyet Aris takımı geldi 26 EKİM 1930 Fenerbahçe ve Galatasaray takımlarımızla maç yapacak olan Yunanistan ikinrisi ve Selânik sampiyonu Aris futbol takımı dün sabah konvansiyonel treni ile şehrimize gelmiştir. Misafir futbolcular Fenerbahçe kulübü reisi Muvaffak Bey ile Galatasaray'Iı ve Fenerbahçe'li bir çok futbolculanmızla 2.000'den fazla halk tarafından karşılanmışlardır. Hıfzısıhha Kanunu Yeni hıfzıssıhha kanununun teşrinisaninin altısmda tatbikına başlanacaktır. Bu kanun Sıhhat ve Içtimai Muavenet müdürlerine mühim salâhiyetler vermektedir. Kanunun tatbikı için yeni bir talimatnamenin vürudüne intizar edilmekte idi. Fakat Sıhhat Vekâleti yeniden bir talimatname irsaline Iüzum görmemiş, yapılacak işlere dair kısım, kısım tebligat yapmayı kâfi görmüştür. Bu suretle dün Sıhhiye Vekâletinden istanbul Sıhhiye müdiriyetine gelen bir emirde: 8 yaşına kadar olan çocukların akşam 6 ve 8 yaşından 12 yaşına kadar olanların ise saat 20'den sonra sinemalara kat'iyyen kabul ediimemeieri ve ahlâka mugayir ve çocukları cürme teşvik edecek mahiyette filımlerin gösterilmesine müsaade edilmemesi lüzumunu bildirmiştir. 17ı Tonluk Ford Kamyonu 30 YIL ONCE Cumhuriyet Karamanlis ikaz etmiş26 EKİM 1960 Türkiye Hariciye Vekili Selim Sarper'in, Atinayı ziyareti esnasında, Türkiye Büyiik Efçisi Adnan KuraPın, Büyiik Britanya otelinde verdiği resmikabule, Başvekil Karamanlis, muhalefet liderleri Venizelos, Papaandreo, eski Başiiekillerden Gonatos da gelmiş bulunuyorlardı: 700 kişinin katıldığı bu resmikabulde Başvekil Karamanlis, bu ziyaret dolayısiyle Atinaya gitmiş olan Türk basın mensuplarından Nadir Nadi, Cihat Bsban, Bülent Ecevit, Ahmet Emin Yalman'ı kabul ederek kendileri ile bir saate yakın bir hasbihalde bulunmuştur. Yunan Başvekili Karamanlis, iki memleketin dost olmaları konusu üzerinde ısrarîa durmuştur. Türk gazetecilerle Yunan Başvekilinin sohbeti, Türkiye ahvaline de intikal etmiş ve bu münasebetle Karamanlis, şöyle bir hâtırayı nakletmiştir: "Adnan Menderes, iadei ziyareti yapamayınca bana ahvalin zorluğu dolayısiyle Türkiyeden ayrılamıyacağını büdirdi. Ben de kendisine verdiğim cevapta, vaziyeti anladığımı, durumu düzeltmek için seçim yapmaktan başka çare olmadığını söyledim." Dava sırasıTarihi Yassıada duruşmalarında bakılacak davalar Yüksek Adalet Divanı tarafından aşağıdaki şekiide sıraya konmuştur: 1- Köpek dâvası. 2- 6/7 Eylül hâdiseleri. 3- Bebek dâvası. 4- İki şirket yolsuzluğu (Polatkan ve arkadaşlan). 5- Irtikâp (Mandalinci ye Erkmen). 6- Iş Bankasına satılan arsa meselesi (N. Ökmen). 7- Ali İpar ve 7 arkadaşı. 8- Ataman ve Burhan Ulutan'ın memuriyet ve vazifesini suiistimali dâvası. 9- Uçak suiistimali (Zorlu-Yenal). 10- Kromit Şirketi yolsuzluğu (Dulge). 11- Halkı silâhlandırma ve silâh kaçakçıhğı (Bayar ve arkadaşları). 12- Topkapı hâdiseleri. 13- İstanbul - Ankara Üniversitesi olayları. 14- Anayasayı ihlâl. GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet Kürt krizi26 EKİM 1989 Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand'ın eşi ve France- Liberte Vakfı Başkanı Danielle Mitterrand'ın son 10 gün içinde Paris'te ve Washington'da düzenlediği iki toplantı, bu iki başkentle Ankara arasında yeni bir soruna yol açtı. Paris'te yapılan ve iki gun süren Kürt Kimliği Konferansı'nın 'Özel nitelikli bir toplantı' olduğunun belirtilmesine karşın Fransız Dışişleri Bakanlığı'nın binalanndan birinde gerçekleşmesi ve toplantının evsahiplerinden birinin insan haklanndan sorumlu Devlet Bakanı Bernard Koucher olması Türkiye ile Fransa arasında gözle görülur bir tatsızlık yarattı. Zûnfı Y 14° 1ARTISMA Kışlanın Önünde Çatlak Bir Ses Daha Ne demek bu "gerçek sahip" lafı? Maliye "gerçek malik" de İTÜ "fuzuli şagil" mi? Bay danışmanın devlet malı üzerindeki hak sahipliği konusunda hiçbir ciddi bilgisi olmadığı bu lafından anlaşılıyor. İMKB Halkla İlişkiler Danışmanı, 17 ekim gunlu Cmuhurivet'te 9. sayfaya "konuk" olmuş. Maçka kışlası olayını ya- zıyor. 1966 yılında ÎTÛ "profesorleri ve de- kanları"nın "rektörleri nezdinde" en önemli "problemleri olan yerleşim konusunu" ele alarak "haklı görttşlerini", "hakJı tezlerini" dile getırip savunduklannı söylüyor. Bu girişin ardından da 9 adet ipsiz-sapsız sözde "tez" ya da "göriiş" sı- rahyor. Böyle, "haklılık", "tez", "göriiş" gibi ciddi sözler ettiğine göre bay danışma- na hemen sormak gerekiyor: Bunları kim ya da-kimler, nerede, hangi bağlamda, han- gi vesileyle söylemişler? Rektör "nezdinde" dendTğine göre bu bir resmi kurul toplan- usı mı? Kendisi de orada mı imiş, yoksa bi- rilerinden mi duymuş? İTÜ'de senalo ve yönetim kurulu toplantılannda ayrıntılı tu- tanak mı tutuyorlar? Oradan mı yararlan- mış? Bay danışman herhalde bunları da açıklamalı idi. Böyle yapmadığı için "tez" adı altmdaki bu diizeysiz lafları, perva- sızca, saygın bilim adamları topluluğunun tiimüne mal etmiş oluyor. Örneğin, "tale- beleri barlar ve gece kulüplerinin yanıba- şında bir ortamda bulundurma" sakınca- smı "tez" ya da "göriiş" olarak acaba kim söyledi? Buna karşı çıkan olmadı mı? Di- yelim, biri kalkıp da Londra'da, Paris'te ya da Berlin'de de bu tür "sakıncalı du- nım"un varhğmdan söz etmedi mi? Bir başkası, bu laflar üzerine, örneğin, Lond- ra'daki dünyaca ünlü ekonomi okulu LSE'- nin alt katında öğrenci meyhanesi olduğu- nu; lavaboların çevresinde de prezervatif otomatlan bulunduğunu açıklamadı mı? Hele, bölgede "talebeyi politik vönden ko- rumanın imkânsızlıgı" tezine karşı hiç laf eden olmadı mı? Benim sezdiğim şu: Bay danışman bu "tez ve göriişleri" ya kendi karihasından çıkarıyor ya da kendi kafasında bir kendi- ni bilmezin yumurtladığı cevherlerı aevşır- miş, onlan tekrarlıyor. Bu "kurgu" hizmet verdiği kuruma yaranma çabası yönünden kendisine yararlı olabilir; ama böyle şeylerle kamuyu işgal etme ve yanıltma hakkı yok- tur. Ustelik bay danışman, kurguyu daha da ileri götürüyor: tTİ' Senatosu, "inkişaf, in- tikal ve yerleşim sahası ile ilgili kamulaş- tırma karan"m, sanki bu "haklı tez ve goriişlere" göre vermiş. Ne kadar sorum- suzca bir açıklama! İstanbul Üniversitesi'- nin Avcdar'daki kamulaşürma işlemi de ay- nı mantıkla kurgulanırsa, Beyazıt'taki "merkez bina " elden gitti demektir. Bay danışman, yazısuun sonunda kendi- sini büsbütün kaybediyor: Borsacılar ken- dilerine yer aramışiar, Maçka kışlasını bi- çilmiş kaftan bulmuşlar ve binanın "ger- çek sahibi" Maliye Bakanlığı ile işi bağla- mışlar. Ne demek bu "gerçek sahip" lafı? Maliye "gerçek malik" de ITÜ "fuzuli şagil" mi? Bay danışmanın devlet malı üze- rindeki hak sahipliği konusunda hiçbir ciddi bilgisi olmadığı bu lafından anlaşılıyor. Sonuç olarak ilişkiler danışmanı baya di- yeceğün şudur: Başkalanna ne idüğü belir- siz gerekçeierle "kamuoyunu yanlış yönde etkilemek" ithamı savurmak yerine, önce bilim adamlarına saygılı olmayı, kaynak göstermeden uluorta laf etmemeyi, hukuk gibi ciddi konularda ahkâm kesmeye kal- kışmamayı öğrenmesini öğütlerim. Prof. Dr. AYDIN AYBAY tstanbul Galerİ . Atölye } S A N A T G A L E I I S ! TURK SERAMİK SANATINDA J AŞAMALAR SÜRECİ Sergi 1 Ekim - 27 Kasım'90 Ztt KılanınHk Nnatı Lm«n([l] 179 29BO II ÇOPERA) S > N I r c » c f « (S ı SALİH ACAR RUZİN GERÇİN IŞIL ÖZIŞIK Karma Sergısı 22 Ekim - 10KasınrV90 Sa(M M Man «•« <3 'II fThe Ua-ıara »elı Varaı Trtom H 9 K K AEDPA AİBTekstilbank SanK Galerisi ZEYNEP SARIOĞLU Suluboya Resim Sergisi 17 Ekim - 5 Kasım Hüvrt G*re«t Cad. 12» 138 12 79 Naif Resim BAYRAM GÜMÜŞ HÜSEYİN YÜCE Sergisi 6 Kaam'a kadar uzatılmtştr. ADTB/vNVapur IttelMİ Sok. Noc 3 OrUkSy 159 51 SS EXCLUSIVE S A N A T M E R K F Z İ SÜREKLİ KARMA SERGİ Adnan Çoker Asım İşter Bubi Burfian Doğançay Ergin inan 6ti*t Cal 389/1 Sıuöiyf (Suadıye IşBankası Uslu)3637594-3S91784 ORUÇ ORUÇÇAKMAKLI k RESİM SERGİSİ •f~18EKIM/10KASLM'90 Yedikuyul» Çıkmuı 6/7 132 59 59 PERA • 146 97 38 • 132 64 26 SANFA SANAT GALERİSİ NUYAN Resim Sergisi 10 Ekim - 10 Kasım DERI SHOVV IHLAMUR Ihlamür Cad Yeşılçımen Sok No 91 Be^ıktaV'ST 159 72 55 SANAT OAl-BJlSİ MARİA SEZER Resim Sergisi 25 Ekim - 2 0 Kasım PuartnıCııiM: 930 18.00 CiJmaritsı 9 30 17X0 Kalıpcı Sok No- 119 Tej.lkrye 147 68 42 Türk resim ustalanmn şahaserlerine fevkalade adapte olan, resim imajına uyum sağlayan dizaynda, sanatsal ÇERÇEVE'lerimizi mutlaka görünüz. Sanaü ÇERÇEVE'ye Yanaton Ustalık Valıkonagı Cad Pasaj 73 Nışanlaşı Tel 148 21 93 URART SANAT GALERİLERİ EMRE ZEYTlNOGLU Resim Sergisi 18 Ekim-6 Kasım Abdl ipekci Cad. No: 18 Ni»antm 141 21 83 24 EKİM - 6 KASIM I. SOVYET RESİM SERGİSİ RAMKO SANAT MERKEZİ ATİYE SOK. 8/2 TEŞVİKİYE İSTANBUL TEL 136 15 38 URART SANAT GALERİLERİ SOVYET SANATÇILARI SERGİSİ 27 Ekim 27 Kasım Cemal Resit Rey KonserSalOMi MODUS VIVENDI Zurich ART MOOERN GALLERY Moscovv ar Resim Sergısı 18 Ekim - 18 Kasım"90 1. L*wnl SüKın Sok. A-14 170 03 62-168 74(4 GORBON SANAT ÇALEK1S1 İBRAHİM MISIRLIOĞLU RESİM SERGİSİ 2 Ekim-31 Ekim I99O Ba#dM GKSdm «M ^ CRENKOY }S8 tfi 6S TEI SANAT GALERÎSH ÖMERKAIİSİ ttOÛ-M OIGUN BASKIRESIM SANATIMIZDAM SR KESiî 6 EKİM-3 KASIM 1990 f ' l1 1»" oos oçn« BİR KİTAP'IN OLUŞUMU ÖMER ULUÇ 19 10- 27 I I 1990 19 Ekm Cunu. Saat. 11.00 DERİHOO KÜLTÛR MERKEZİ BAÛOAT CA00E5I N0 102 FENERYGLU-tSTAKBUL TEL 338 48 52 MS8£TİYE CADOESI M0 2 ETİLEIMSTANBUL TEL 163 8611 5 :6Ekm I99C. IU» 18ÛC tFzar gunle? ıtsşmdj; H l i i C d d M Resim Sergisi Hatnyt-lsartıui TH; 13247 17 A R A N T İ S A N A T C A L E R İ S İ BûyOk Bcşıku^ Çar^ısı 76 fMıgros Aricuı) Be^ıkuş-lsıanbul • Trl 161 06 87 • Ressamlanmız, hejteltraşlanrruz ve diğer sanatçılanmızla tanışmak, çalışmalannı izlemek ve beğendiğirüz j'apıtlan anında satmalmak isayorsanız. sizi bu Pazar ve her Pazar saat 11.00'den itibaren KAHÇE ŞEHtK • ML ALKENT,\lkent Sanat Meydanı'na | beklivonız. Tepecik Yoiu Etiler - İstanbul Lâlehanifezkan Resim Seıgisi 8-29Ebm 1990. UÛO-ISÛO {Pazmgmlen dışmda) m >tnca Modem Sanat s Galcris •• s*^T*sı Valikonağı Caddesi No 117/2 Nışantaşı-İstanbul galeri atölye 146 97 38 132 64 26 1.5 yaşındaki Hazal'a ablalık yapar mısınız? Tel: 362 47 58 KALBİNİZİ KORUYUNUZ Türk Kalp Vakfı Muayene.Teşhis.Tedavi, Laboratuvar.Röntgen 175 12 44/45-148 58 66 Sürücü belgemi kaybettim. Hukümsuzdür. ALTAN GÖKMEN Nufus cuzdanımı kaybettim, geçersizdir. HÜSEYtN KIRCA ANKARA...ANKA MÜŞERREF HEKİMOGLU Koşullar Değişince İlk ya da orta öğretim yıllannda babamın örnek gösterdiği kızlar var çevremızde. Biri Saadet Gören. Beyaz gömleğiyle ilk tanıdığım doktor kadın, röntgen uzmanı. Uzun boylu, genç ve güzel bir dokior Röntgen araçları arasında boyu daha çok uzar, masalsı bir kişi gibi düşünürdüm onu. Görünmeyeni gör- düğü için. Işmlardan etkilenerek dalında ilk kurbanlardan biri oldu Saadet abla. Çıftehavuzlar'daki komşumuz Melahat Ru- acan da özenle seyrettiğim bir komşu abla. Hukuk okuyor, yargıç oluyor, ağır ceza mahkemesinde çalışıyor. Yargılarına saygı duyuluyor, dünyada ilk kadın Yargıtay üyesi oluyor. Bir de Şükufe Ekitler'i anımsıyorum hukuk dalında. Baba- mın bir dostu nedeniyle. Cumhuriyetin ilk kuşak kadınların- dan bir hukukçu. 1950'li yıllarda Kadıköy vapurlarında rast- lardım ona. Çekik gözlü, çok sade, zarif bir kadın. Sanırım baro başkanlığı da var. Aşağı yukarı ellı yıl önce ülkemizde kadın baro başkanları, Yargıtay üyesi, ağır ceza yargıcı var. İkibinlere doğru da Adalet Bakanlığı'nın kadınlara bakışı da- ralıyor giderek. Kadına bakış bir devlet politikasına dönüşü- yor neredeyse! İstanbul Barosu Başkanlığı'na adaylığını koyan Berra Bes- ler'i kutlamak gerekir. Yüreklice ortaya çıkıyor, şansını dene- mek istiyor. Kazanma şansı tartışılabilir. ama Atatürkçü bir kadına yaraşır bir atılım bence. Geçen gün telefonla konuş- tuk, adaylığı yanında bir de anayasa değişikliği öneriyor. Hu- kukun bütüniüğü için savunmanın da anaVasada yer alma- sını istiyor. Hukukçu değilim, ama ilginç bir öneri bu, bir gün gerçekleşir belki. Şu aralık anayasa da yasalar da zorlanı- yor ancak. Rafa kaldırmak eğilimi ağır basıyor, yasaya değil kararnameye öncelik verilıyor! Berra Besier'in başkanlık şansını bılmiyorum, ama davra- nışına saygı duyuyorum doğrusu. Atatürk devrimleri doğrul- tusunda bir kadın avukat da mesleğınde onurlu bir göreve aday olabilmeli. Eşit haklar, eşit düzeyde yarışarak yaşanır değil mi? Mesleğindeki birikimi, yeteneklerini kanıtlamak için ortaya atıimak saygın bir davranış elbet. Berra Besler'i say- gıyla kutluyorum. Her meslek dalının bir ucu, doruğu var. O dalda çalışan- lar da o doruğa ulaşmak amacıyla yaşar değil mı? Askerliği meslek seçen biri general olmayı düşler. Doğal tırmanışla- rıyla omzuna yıldızlar konar. Tıp öğrenimi yapan biri ilgi duy- duğu dalda uzmanlık özler. Diplomatlığı meslek seçenler bü- yükelçiliği düşler. Gazeteciliği meslek seçenler, iyi bir haberci olmak ya da bir köşe yazarlığı özlemiyle çalışır, haber servi- si şefi, mesleğindeki mutluluğu bu özlem gerçekleşince du- yar. Bu mutluluk, bir meslekte varılan doruk ve doyumun de- ğeri hiçbir şeyle ölçülemez. Değerli bir diplomatımız onuruna verilen veda yemeğin- de bir doruğa tırmanmanın güç koşullarını da hissettim ge- çen akşam. Simon Signoret'ın dediği gibi özlemin de tadı kal- mıyor kimi zaman. Ooğal tırmanışlar olurken gerçek değer- lendirmeler sizden yanayken bir el geliyor dalı kesiyor. Çok yaşayanlar özlemin solduğuna çok tanık oluyor bir süredir. Bir mesleğin doruğuna geliyorsunuz, ama görevinizi yapma- nıza olanak verilmiyor. Herkes dekor olmaktan hoşlanmaz değil mi? Umut içinde, dalında parlayarak, yetenekleriyle bir doruğa hak kazanan bir bürokratın önünde açılan kapının ka- panıvermesi ya da hayli geç açılması insanda özlem ve coş- ku bırakır mı artık? Kamu görevinde çalışmanın sorumlulu- ğu içinde tepkı gösterilmese de bir burukluk olmaz mı? Ge- ciken bi r ödül insanı ne ölçüde mutlandırabilir? Öte yandan çekirgeler gibi sı^ramak için siyasal iktidarlara ödün vere- rek gerçekten kamu görevi yapılabilir mi acaba? Yapılama- dığını yaşayarak biliyoruz. Çünkü ödün vermenin sonu yok! AAncak mutlu bir gerçek, ülkemizde hâlâ ödün vermeyen ka- mu görevlileri var. Kamu görevinin bilincine, ülke çıkarlarını, tüm çıkarların üstüne çıkarmanın onuruna inanarak çalışı- yorlar. Kapalı kapılar arkasında güzel savaşlar verıyorlar. Si- yasal iktidarlar hoşlanıyor, devlet yönetimindeki acemilikle- rinden ötürü; oysa bir iktidarı ödün vermeyen kamu görevli- leri güçlendirir ancak. Her şarkıya eşlık edenler değil! Bir süredir konuştuğum kişilere soruyorum durmadan. Yeni bir göreve atanan bir büyükelçiye, bir kamu kuruluşunun baş- kanına, bir genel müdüre, omzundaki yıldızlar çoğalan bir askere, bir öğretmene, bir öğretim görevlisine, kamu göre- vinden özel sektöre geçen bir kişiye ya da astronomik ücret- ler alarak transfer rekoru kıran bir gazeteciye, orta yaşlılara. emeklilere soruyorum bir aralık: — Mutlu musunuz? Kırık dökük yanıtlar veriliyor. Kamu görevinde bir gelene- ğin bozulmasından duyulan düş kınklığı, bir tırmanışın kesi- livermesi, geleceğe güvensizlik, siyasal esintilerle her şeyin allak bullak olmasından duyulan kuşku, mutluluğu hayli et- kiliyor. Astronomik ücretlerin mutluluğu da sınıriı kalıyor... Ayakları yerde, başı göklerde yaşamanın bir başka mutlulu- ğu var elbet. Toprağı kaygan hissederseniz nasıl dimdik du- rabilir, yol alabilırsiniz? Siz ödün vermeseniz de başkaları si- zin için ülkemiz için ödünler veriyorsa, başınız eğilmez, gök- lere bakabilir misiniz artık? Bir yere tırmanırken önünüze te- peden inme biri gelirse soluğunuz kesilmez mi? Ayrıca kim o gelen? Yerinizi almak için inandırıcı nitelikleri var mı, yok- sa neden? Bir ülkede değer yargıları değişince her şey yozlaşıyor. Hangi dalda olursa olsun belli ilkelere, yüce değerlere bağlı kalanlar da mutlu olamıyor. Önce bu yozluğu aşmak gerekiyor.. ÇALIŞANLARI1V SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL 'Düşünce suçıından tutuklandıııı* SORU: Düşünce suçunun ayıplandığı. hor görüldiiğu bir za- manda, düşüncenin suç olmadığı ve olamayacağına inan- dığım için düşünce suçundan tutuklandım. Halen bir ilçenin kapalı cezaevinde bulunmaktayım. Cezamın bi- timine henüz 3 ay var. 1947 doğumluyum. Nisan 1971'de bir kamu kurulo- şnnda sigortalı işçi olarak çalışmaya başladım. 1981 yılında gözaltina aiındım. 14 ay sonra tahliye edildiysem de cezam Vargılay'ca onaylandı. 1971'den tutuklandığım 1981'e kadar geçen 10 yıllık sürenin kıdem tazminatını başvuruma karşın çalıştı- ğım kamu kuruluşundan alamadım. BD yönde Yargıtay kararlan var mıdır? YANITi lşyeri ile ilgisi olmayan bir suçtan gözaltina alındıkları ya da tutuklandıkları için iş akdi feshedilenlere kıdem tazminatı ödenmesi gerektiğine ilişkin Yargıtay kararlarıru özet olarak veri- yoruz. 1- "Özet: Tütukluluk halinde sözleşmeye davacuım kişiliğine bağlı zorunlu sebeple son verilmiş sayılacağından davacı ihbar tazmi- natı isteyemez ise de tütukluluk tarihine kadar hesap edilecek hiz- met süresine göre kıdem tazminatı istemekte hakhdır!' (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 3.4.1984 tarih, 1112 esas ve 3680 karar.) 2- "Özet: Tütuklanması nedeniyle hizmet sözleşmesi bozulan iş- çiye kıdem tazminatı ödenmesi gerekir. İhbar tazminatı ödenmez." , (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 25.1.1984 tarih, 10248 esas, 526 karar.) 3- "özet: tşyeri ve işverenle ilgili olmayan bir suçtan dolayı tu- tuklanan işçiye kıdem tazminatı ödenmek gerekir!' (Yargıtay 9. Hu-, kuk Dairesi 15.5.1986 tarih, 4234 esas ve 5164 karar.) 4- "Özet: tşyeri ile ilgili olmayan bir suçtan tutuklanan işçinin işine işveren tarafından son verildiğinde, işçi ihbar tazminatına hak kazanamaz ise de kıdem tazminatına hak kazanır!' (Yargıtay 9. Hu- kuk Dairesi 17.3.1986 tarih, 1537 esas ve 2914 karar.) 5- "özet: tşyeri ile ilgisi bulunmayan bir suçtan hükümlülük so- nucu hizmet akdi feshedilmiş bulunan işçinin bir süre sonra aynı işyerine ve fakat eski hükümlü olarak yeni koşullarla ise alınmış olsa dahi eski hizmetine karşıhk kıdem tazminatı ödetilmesine hü- küm kurulmak gerekir:' (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 29.9.1987 ta- rih, 4541 esas ve 8678 karar.) Aynca tş Yasası'nın 14. maddesini değiştiren 2869 sayılı yasa- nın yürürlüğe girdiği 30.7.1983 tarihinden geçerli olarak, "Kıdem tazminatının zamanında ödenememesi sebebiyle açılacak davanın sonunda hâkim gecikme süresi için ödenmeyen sureye göre mev- duata uygulanan en yuksek faizin ödenmesine hükmeder!'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle