23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 25 EKİM 1990 Yabancıfirmalar Amerikan tütünü ile Türkiye'de sigara üretimine başlarsa, Türkiye'de tütüncülük nasıl etkilenecek? Türk tütününde gelecek kuşkusuTekel 2000 sigarasının _, yapımında kullanılmak üzere t? 1500 ton Virginia tütününün ' ithal edilmesi, kimilerine göre "Bir tütün ülkesi olan Türkiye'nin ayıbı!' Tekel yetkilileri ise kaliteli tütün türlerinin Türkiye'de ekiminin deneneceğini ve sonucu tüketicinin tayin edeceğini belirtiyorlar. Tekel Genel Müdürü Süreyya Yücel Özden'in 3 ay önce görevden alınmasından sonra yerine atama yapılmadı. özden'in yabancı sigara firmaları temsilcileriyle "onların anladığı dilden" konuştuğu ve pazarhklarda "katı tutum" takındığı için görevden alındığıru iddia edenler var. — 5 — Kâtip Çelebi'nin "Sey_atnamesi"nde yazdıklarına bakılırsa, "tngiliz keferesi, pi- po ve puro şeklinde tütün içmeyi memleke- timize sokmuştur. 1853 Kırım Harbi sıra- sında ise İngilizler, Türk askerlerinin kâgı- da sardıkları tutünu görerek öğrenmişler- dir. Kâğıda sarüı sigara şeklini ilk kez Türk- ler yapnuştır." Çelebi'nin sigara üzerine yazdıklan bel- ki tartışmaya açık. Ama dunyada Türk tu- tününun "saygınlığım" kimse tartışmıyor. Türk tutuncüluğünun 388 yıllık bır gelene- ği bulunuyor. Turkiye, tutun uretiminde dünyada altmcı sırayı alıyor. Ama son yıl- larda "Türk tütüncülügu nereye gidi- yor" sonısu çok sık soruluyor. Bu soruya yol açan kaygının ardında ise yabancı siga- ra groplannın, Turkiye'deki yatırım istek- leri bulunuyor. Çunku dunyadaki sigara te- kelini elinde tutan, Türkiye'de de "çok sevilen" Amerikan blendi, buyük olçüde Virginia tütünü ile elde ediliyor. Turkiye; Çin Halk Cumhunyeu, ABD, Hindistan, Brezilya ve Sovyetler Birliği'nin ardından tütün uretiminde 6. sırada bulu- nuyor. Turkiye belki yılda 190 bin tonluk üretimiyle ortalama 6.5 milyon ton olan dünya uretiminin yuzde 3'unu sağlıyor. Ama Turk tütününün kalitesi, önemini de arttınyor. Virginia ve Burley tipi tütünler- den uretilen sigaraların harmanına belirli oranda katılan şark tütünü"nun yıllık top- lamı, 530 bin tonu buluyor. Turkiye, yaptı- ğı dışsatımla, bunun yüzde 40'ını sağlıyor. Türkiye'yi Yunanistan, Bulgaristan ve Yu- goslavya takip ediyor. Tarım sektörûnde tütun ekiminin onem- li bir yeri bulunuyor. Yaklaşık yanm mil- yon aile, tütün ekiminden para kazanıyor. Tütüne dayalı sanayi dalları da göz önune alındığında, tutünden geçimini sağlayan in- sanlann sayısı 3 milyona dek çıkıyor. Tekel Genel Mudürlüğu'nun verilerine göre 1989 yılında Türkiye'de 273 bin 32 hektar alana 588 bin 163 aile tutün ekimi yaptı. Kilo ba- şma ortalama 7 bin 860 TL. ödendi. Ekici- ye ödenen tutar 2 trilyon 100 milyar liraya ulaştı. 1989-90 dışsatım döneminde yakla- şık 100 bin ton tutünden elde edilen gelir ise 400-450 milyon ABD Dolan oldu. Yabancı sigara gruplarının Türkiye'de üretime geçmesi durumunda ne olur? Ko- tümser bakış açısına gore Turk tutünculu- ğü, yani tütun ekıcıleri zor duruma duşer. Prof. Dr. Fethi İncekara "kötümserlerden": "Yabancı firma ve verli holdingler mari- fetiyle ortaklaşa kurulacak sigara fabrika- lan raamulatı, ihraç olanakları bir yana, yerii kimyasının Avrupa'da olduğu gibi be- nimsendiği takdirde ulkemizde ekicimizin alınteri olarak uretilen tutunlerden yapılan sigara ve dolayıstyla tutunlerimizin tuketi- mini bir bavli azaltacak. Bunun faturasını Türk çiftçisi, daha doğrusu fukara ekici ödeyecektir. Zira 250 ile 300 bin ton civa- nnda olan yıllık verli tutun uretimimizin ha- len ancak 70 ila 100 bin tonunu guçlükle ihraç edebilmekte} iz. Geriye 180 ila 200 bin ton tutün iç tuketime \e stoklara kalacak- tır. Halen 100 bin tonu aşmavan iç tüketim Yıllara göre Türkiye'de tutün ekimi 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 TMta tkün (htfctar) 229.566 188.752 176.873 169.920 206.247 237 028 273 032 saym («D 418 842 405 561 374 975 362.888 394.172 465 737 588163 KSyR9K! TCKGİ GCRd lM_MnMy_ Yıllara gore tutune ödenen fiyat 1983 1984 1985 1986 1987 1988 Titia bafflyan M 377.95 TL 535 47 TL 772.90 TL 1443 48 TL 2.904.52 TL 4.713.82 TL BddytMam taptaaaara 96 milyar TL 127 milyar TL 187 müyar TL 232 milyar TL 594 milyar TL trilyon 296 mtyar TL Kayaak: Takal B«Mİ MMMifti Yıllara gore Türkiye'nin tutun ihracatı ve elde ettigi gelir Ihracat 82-83 ihracat dönemı 63-84' 84-85" 85-86" 8M7" 87-88 " 88^9 " 89-90* " (ton) 80 bin 658 82 bin 351 77 bin 442 91 bın905 114 bin 736 66 bin 592 93 bin 454 100 bin Gelir 280 milyon $ 274 milyon $ 238 milyon $ 395 milyon* 371 milyon $ 171 milyon $ 363 milyon* 400mijyon$ KspNc T9K6İ GMNH MMMppi • 89-90 dtami sayton taMni 1989 yılında Türkiye'de 273 bin 32 hektar alana 588 bin 163 aile tütün ekimi yaptı. Kilo başına ortalama 7.860 TL ödendi. Ekiciye ödenen tutar 2 trilyon 100 milyar liraya ulaştı. Dünya tütün piyasasının ünlü isimlerinden John C. Maxwell'in adını taşıyan bir rapora göre dünya tütün üretimi 2000'lerde yüzde 2'lik bir büyüme gösterecek. Türkiye'de sigara fabrikalannın uretim kapasiteleri BEKLtVOR - Türk tütünculugu u/er.ne tartışmalu, ,n ıı.dugu şu donemde çilcli tutun ureticisl de yaşamını dogmdan etkileyecek kararlan merakla bekHyor... ülkemizde Amerikan tipi sigara imali ve bu- na halkın egilimi arttıkca, bu tüketim yan yarıya duşebilir." Dunyada tütün karşıtı kampanyalar et- kinliğini arttırıyor. Ama tutun uretimi ile tuketimi de dunya genelinde artışını sürdü- niyor. Dünya tütün piyasasının "saygın" ad- larından John CMaxwell Jr. ünlü "Max- well Raporu"nda dunya uretiminin 2000 yı- lında yuzde 2'lik bir artış göstereceğini ön- gorüyor. Bu büyümenin uretici ülkelerin pa- yuıa yuzde 3'luk bır buyümeyi yansıtacağını söyleyen Maxwell "2000'lerde belki de ure- tilen tuketime yetişmeyecek ve stoklar tuketilecek" diyor. ABD ve öteki gelişmiş Batı ülkelerinde tutun karşıtı kampanyalar sonucu tüketimın azaldığına dikkat çeken Maxwell gelişmekte olan ulkeler için ise şunlan söyluyor: "Gelişmekte olan ülkelerde sigara tuke- timi giderek artacak. Endustri olmeyecek. Gelecek 10 vılda dünya tuketimi yuzde 2 oranında artarak gelişecek." Pekı, dunyadaki gelişmelerin ışığında Turk tutuncuhığu nereye gidiyor? Tekel 2000 sigarasının yapımında kullanılmak uzere yılda 1500 ton Virginia tutununün it- hal edilmesi, kimilerine göre "Bir tutun ul- kesi olan Türkiye'nin ayıbı." Ama ust dü- zeyde bir Tekel yetkilisi bu görüşe katılmı- yor: "Temel goriiş bu turlerin Türkiye'de ekil- mesidir. Ekilebildigi olçüde, yapılabildigi 61- çüde. Eger kalite>i karşılayabiliyorsa Tür- kiye'de üretilmelidir. 1986 yılından beri de- nerae üretimleri japılıyor. Bolu, Düzce ve Balıkesir dolaylarında ekilrjor. Bundan, Türk tütününün aşağı çekitmesi gibi bir so- nuç çıkarmamak lazım. Bu olaya gerçekler ışığında bakmak lazım. Burada tüketicinin kararlan ile ihracat olanakları onemli. Bu iki faktör Turkiye'deki uretime yansımak- tadır." Peki, özel sektörün yabancı sermayeyle Türkiye'de sigara uretmeye başlaması uzun vadede, tıpkı bira uretiminde yaşandığı gi- bi Tekel'in sigara üretimini durdurması so- nucuna yol acabilir mi? Tekel yetkilileri, bu soruyu "olumsuz" ya- nıtlıyorlar. Türk sigara sanayiinin durumu hakkında ise şu değerlendirmeyi yapıyorlar: "Teknolojik olarak geriyiz. Bunun nedetıi de 1980'den sonra verilen kararlardır. Te- kel bir kamu kuruluşudur. Ve kamu kay- naklanndan yararlanmak zonındadır. Ama 1980 sonrası KİT'lere yatırım yapmayaca- gız görüşu var. Aslında 701i >ıllarda buyuk hatalar yapümış. Tekel aldıgı paralaria mev- cut fabrikalanndaki makine parkını geliş- tireceğine, bina vatınmlarına yonelmiş. 6 ta- ne büyi-k bina yapılmış. Bu binalara o za- manın degeriyle çok buyük paralar, orta- lama 3'er milyar lira harcanmış. Sonra si- gara sanayiinde binaya 1 milyar harcıyor- sanız, makine ve teçhizatına 2 milyar lira narcamak zonındasınız. Mesela Tekel'in bir Maltepe Sigara Fabrikası'nı raodernize et- meye kalksanız, 100 milyon dolara ihtiyaç duyarsınız." Türkiye'de sigara ve tutün üzerine "bü- yük oyunlar" oynanıyor. Bu yüzden Tekel Genel Mudürluğu gibi en fazla gelir geti- ren bir KlT'in başında aylardır genel mü- dur bile bulunmuyor. Yaklaşık.6 ay once Te- kel Genel Müdürü Süreyya Yü&l Ozden gö- revinden alındı. Ama Malıye Bakanı Adnan Kahveci, Başbakan Yıldınm Akbulut ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal'm eşi Semra Özal'ın da da adının karıştığı ANAP için- deki "çekişme" yüzünden yerine kimse atanmadı. Oysa Tekel'in yalnızca tütün ürunlerinden elde ettiği yıllık ciro 3 trilyon TL'yi buluyor. Bu toplam, öteki Tekel ürün- leriyle birlikte 7 trilyona ulaşıyor. Tekel'in günluk iş hacmi 35 milyar TL'yi geciyor. tşte bu yüzden böylesine büyük bir kurumun başına 6 aydır genel müdür atanmaması "eleştiriliyor." Peki, Tekel Genel Müdurlüğü'nde bugü- ne dek "en uzun süre" görev alan Süreyya Yücel Özden, Maliye Bakanı Adnan Kah- veci'nin ifadesiyle, Müsteşar Yardımcıbğı^ na neden "terfi ettirildi?" Bir gorüşe göre bu "operasyonda", yabancı sigara grupla- rının parmağı vardı. Çunkü özden'in yakın çevresindekilerin söyledığine göre Turkiye 1 de yatırım yapmak isteyen bu gruplar iste- dikleri koşulları özden'in "katı tutnmu" yuzunden sağlayamıyordu: "Süreyya Bey, yabancı sennaye ile masa- ya oturdugunda kul yutmuyordu. Onlann lisanından konuşmasını biliyordu. Bu yüz- den mukavele bir turlu yapüamadı." Bir başka göruşe goreyse ANAP Anka- ra Miieltveküı Göksel Kalaycıoglu, Özden'in alınmasında "etkili" oldu. Çunkü Kalaycı- oğlu'nun kardeşi 70'lerden berı Almanya'- da Tekel'in izniyle sigara ureterek orada ya- şayan Turklere satıyordu. Hatta o yıllarda Tekel, söz konusu fırmaya Türkiye'de satış yapmaması şartıyla ucuz tütün bile veriyor- du. Tek sart ise "Tekel'in izni olmadan, Te- kel'in hiçbir pazanna girilmemesiydi." Ama bu şartın "delinerek" sigaranın Türkiye'de de satılmasını sağlayacak izinlerin Tekel'ce verilmemesi, yıllar suren bir çekişmeye yol açıyordu. Ve karşı tarafın "ağu- basması" so- nucu son Tekel Genel Müdürü Süreyya Yü- cel özden görevinden alındı. özden, geçen haftalarda Müsteşar Yar- dımcılığı görevinden de istifa ederek özel sektöre geçti. S i g a r a v e s a g h k Kaynak- Tekel Genel Mûdûrtûğû Fabrtka istanbul Adana Malatya Cıbaiı Samsun Izmır Brtlıs Tokat Toplam Kınlu; Yrfı 1969 1976 1978 1884 1897 1884 1927 1984 FUtreU Si«an 25.785 13.370 12.754 1416 1420 1.902 678 10 000 67 325 Hltnsiz Sigara — — 5 164 2 442 5952 6640 3354 23.552 Toptam Siıara 25.785 13.370 17.918 3.858 7.372 8 542 4032 10.000 90 877 Türkiye'de sigara uretim ve tuketimi 1980 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 ntmı Snttaı bp«IM 438 52.3 57.4 586 59 6 61.1 67 3 67 3 67 3 67.3 Bpra Tî*e_ Mlktan M r M k _ 27.0 39.8 47.0 51.1 52 9 52.4 51.9 55.2 541 57.1 fttntaStan Hmfatl MPMkd 35.7 345 32.7 28.3 26.5 23.6 23.6 23.6 23.6 23.6 TNU_ Nfttan MTMk|| 21.4 25 8 15.2 10.4 83 60 63 58 4.7 47 TERÖR VE SÎYASET — 8 — Demokraside 'asgari gerekler' platformu Prof. Dr. ZAFER ÜSKÜL Türkiye'de son zamanlarda yaşanan ger- çek şudur: Güvenlik güçleri, terorü, özel- likle de Islami terörü, eğer önlemiyor de- ğilse önleyemiyor. Oysa terör önlenmelidir. Bunu en çok da - iktidarda ya da muhalefette olsunlar - si- yasetçiler istemelidir. İki nedenle: Önce, tır- manan Islami terorün nerede duracağı belli değildir. Ülke dışmdan da desteklendıği bir- çok kişi için kuşkusuz olan Islami terorun, siyasal iktidarın şu anda sahibi görunen ki- şiler içinde modern yaşamı yaşam biçimi olarak seçmiş olanlan hedef almayacagı gu- vencesini kimse veremez. Sonra siyasetçi- nin siyasetçi kalabilmesi için terörıuı önlen- mesi gerekir. lstemek de yetmez. Terörü durdurmak için kararlılıkla harekete geçmek gerekir. Harekete geçmek, teröru durduracak ara- a harekete geçirmek demektir. Burada so- run, bu aracın, güvenlik guçlerinın, hare- kete geçirilebüir bir araç olup olmadığıdır. Oysa yukanda gösterilmeye çalışıldığı gibi güvenlik örgütünun, bugunkü haliyle, te- rörü önlemek için harekete geçirilebüir bir araç olmaktan çıktığını ciddi bir biçimde düşünmek gerekiyor. Yalnızca güvenlik ör- gütünün de değil, tüm devlet aygıtının. öte yandan terorün onlenmesinde, ka- muoyunun bu konuya duyarlıhğının sağ- lanmasının ve desteğinin kazanılmasının da çok önemli olduğunu sanıyorum. Ancak bunun gerçekleştırilmesi, oncelikle, siyasal iktidarın terörü önleme kararhhğını goster- mesi, o gösteremiyorsa muhalefet partile- rinin bu konudaki kararhlıklarını somut olarak ortaya koymalan ve devlet aygıtmı duzeltme konusunda somut adımlann atıl- ması ya da bu adımlann atüacağı konusun- da muhalefetçe somut programların orta- ya konulması gerecektir. Terörü önlemek için yapılacak şey, terö- ru onleme kararlıhğıyla devlet aygıtmı ıs- lah etmek, devleti dinci güçlerin egemenli- ğinden kurtarmaktır. Bu iş kolay değildir. Bunun için de he- men, "siyasal partiler teröre karşı birleş- melidir" önerileri ortaya çıkmaktadır. Ger- çekten de siyasal partilerin teröre karşı bir- leşmesi, çözüm için kaçınılmaz görunmek- tedir. Ancak bu tür onerileri ortaya atar- ken uzerinde onemle durulması gereken oz kadar önemli bir başka sorun, siyasetçi) i anlama sorunu ortaya çıkmaktadır. Siyasetçiyi anlamak Türkiye'de, burjuva partilerinin siyasal alandaki manevra alanlan saruldığından daha dardır. Kâğıt uzerinde programlan ne denli farklı olursa olsun, uygulamada bir- birlerinden çok farklı kararlar alabilecek- lerini, köklü değişikliklere gidebilecekleri- ni düşünmek yanıltıcı olur. Ekonominin çıkmazlan, liberalizm şampiyonluğu yapan ANAP'ı bile ekonominin iplerini devletin elinde tutmaya zorlarken bölünen sosyal demokratlar, kendilerini muhafazakâr kit- leden yeni muşteri aramak zorunluluğu kar- şısında buluyorlar, bu yüzden de "laiklik" kavramını bile kullanmaktan çekiniyorlar. Birbirleriyle rekabet içindeki siyasal par- tiler bu durumdaykcn bu partilerin her bi- rinin yöneticilerinin, liderlerinin işi daha da zor. Onlar, bir de parti içindeki kanatları memnun etmek zorunluluğunu duyuyorlar. Öte yandan çıkarları birbirinden çok fark- lı ve çelişik olabilen kişilerden oluşan parti tabanmı doyurma zorunluluğu da unutul- mamalıdır. Parti içinde kanatlar birbirini, ülke dü- zeyinde de partiler birbirini surekli bir te- dirginlikle kolluyorlar. Kişinin kişisel olarak inandığı doğrulan her zaman açıklayamaması, hatta kendisi- ne bile açıklamaktan, açıklamalarına net- lik kazandırmaktan kaçınması çok zor ol- sa gerek. Ama siyaset bu. Partililerin çıkar- larıyla kamusal çıkar arasmda denge kur- mak ve bunu kimseye açık vermeden, oy- larını azaltmadan, hatta arttırarak sağla- Siyasetçi de son derece saygıdeğer bir ise gi- rişmiştir. Devleti yönetmeye aday olmak çok sorumluluk gerektiren bir girişimdir ve herkesin de harcı olmamak gerekir. Hiç de harcı olmayanların siyasetçi olmasına kar- şı mucadele, soyut olarak siyaseti ve siya- setçiyi kuçumseyerek yapılmaz, somut du- rumlan ortaya çıkararak ve sorumlulann üzerine giderek yapılır. İkincisi, hesapsız-kitapsız "partüer bir- leşin" önerisi, bu önerinin gerçekJeşmemesi durumunda, "bunlar zaten böyledir, dev- leti, milleti değil kendilerini düşunürler" düşuncesini yaygınlaştırma, siyasal partiler- SHP ile DYP, demokrasi zeminini kurtarmak için ortak bir 'demokrasinin asgari gerekleri platformu' oluşturabilirler. Bu girişim halkm onayı ve desteğini kazanarak, ÂNAP'ı erken seçim, demokratikleşme ve terorün üzerine gitme konusunda sıkıştırabilir. Böyle bir girişim, dincilerin "inanmayanlar" diye ayırdıkları kamu yöneticüerini, memurları da yüreklendirecektir. mak hiç de kolay olmasa gerek. Belki de bu zorluğa katlanamayanlar siyasette ba- şarıh olamıyor ya da siyasete atılamıyor. Bu yüzden de siyasetçilerin birlikte ya- pabilecekleri şeyler vardır, yapamayacak- ları şeyler vardır. Bu durum böylece görül- meden ve bu bakımdan siyasetçiyi anlama- dan yapılacak önerilerın iki sakıncası var- dır. Birincisi, hesapsız-kitapsız "partiler birleşsin" önerisi siyasal partilerden olum- suz yanıt alırsa siyasetçinin kuçumsenme- si, siyasetin aşağılanması tehlikesi ortaya çı- kar. Oysa siyaset çok ciddi ve zor bir iştir. den, sonuçta demokrasiden umudun kesil- mesi riskini yaratır. Bu durum, yapılacak bir askeri darbenin gerekçelerini hazırla- mak anlamına gelebilir. İşte, teröru önleme konusunda siyasal partilerden beklentiler açıklanırken seçkinci bır tavır içine girmekten ve bir askeri dar- beye gerekçe hazırlamaktan titizlikle kaçı- nılmalıdır. Ayrıca yapamayacağı şeyleri isteyerek si- yasetçiyi zorlamak, onun, zırhının arkası- na saklanıp savunma durumuna itilmesi ve bunun sonucunda iletişim kurulması ola- sıhğının yok edilmesi riskini taşır. Yönteme ilişkin bu açıklamalardan son- ra, terörü önleme konusunda, siyasetçinin sınırlılıklannı görmeye ve öneriler geliştir- meye çalışmak gerekiyor. Siyasal partilerin açmazı ve terorün önlenmesi Yukanda değindiğim gibi teröru onleme- nin ön koşulu devlet aygıtını dincilerden te- mizlemek ise siyasal partilerin açmannın da bu noktada başladığını kabul etmek gere- kiyor. Siyasal partilerimizin hiçbirisi bu işe tek başına kalkışamaz. Tek başına iktidar olsa bile bu böyledir. Yeterli seçmen des- teğine sahip olsa bile bu böyledir. Bu ANAP için DYP için böyledir, SHP için de böyledir. Bir siyasal partiye dayalı bir ikti- darın devleti dincilerden temizleme girişi- mi, tum öbür partileri ayağa kaldırır. Böy- lesi bir radikal temizliğin, bu işe tek başı- na girişecek iktidarın sonunu getireceği du- şünülecektir. Bu duşunce, doğru da olsa yanlış da olsa kanımca tum siyasal partiler için geçerlidir. İşte çıkmaz buradadır. Ya- pılması gereken tüm siyasetçilerin kendile- rine bile söylemekten kaçındıklandır. Bu yapılamayınca da siyasetin zemini ayakla- rırun altında kaymaktadır. Siyasetçileri anlamak gerekir. Onlara hak verip vermemek ayn şeydir, ama onlan an- lamak gerekir. Bütün bunlara karşın durum henüz umutsuz değildir. Oyunun oynanacağı ze- minin varhğı, oyunu oynayabilmenin ilk ve zorunlu koşuludur. Bu zemin, içinde bulun- duğumuz durumda, burjuva demokratik düzendir. Bu düzenın varlığını korumak için yapılabilecek şeyler de hâlâ vardır. "Partiler teröre karşı birleşsin" derken SHP ve DYP'nin, teröTün sorumlusu ola- rak gördükleri ANAP'la bu konuda birleş- meleri ya da ANAP'ın böylesi bir birlikte çözüm arayışına yanaşması, kısa dönemde olabilir görünmüyor. ANAP'ın, burjuva demokrasisinin asgari koşullanm yerine ge- tirme konusunda istekli olduğuna ilişkin bir izlenim bıraktığı söylenemez. O zaman, yapılacak iş, SHP ile DYP'nin, demokrasi zeminini kurtarmak için ortak bir "demokrasinin asgari gerek- leri platformu" oluşturmalannm gerekliliği duşunulebilir. SHP ve DYP, hangisi olur- sa olsun, iktidara geldiklerinde mutlaka gerçekleştırecekleri şeylerin bir listesini bir- likte yapmalı v e bunu ortak bir platform- da birlikte savunmalıdırlar. Bu asgari müş- tereğin ötesinde, kuşkusuz her birinin farklı programı olacaktır, ama birleştikleri nok- taların ortak bir platformda savunulması yaşamsal görünmektedir. SHP ve DYP'nin, demokrasinin asgari gereği oldu- ğunda birleştikleri birçok nokta vardır ve bunları uygun bir üslupla belirlemek hiç de zor değildir. SHP ve DYP'nin böyle bir gi- rişimi, halkın onayını, desteğini kazanacak ve ANAP'ı demokratikleşme konusunda, erken seçim konusunda, terörün üzerine gitme konusunda sıkıştıracaktır. Böyle bir girişim, dincilerin "inanmayanlar" diye ayırdıkları kamu yöneticilerini, memurla- n yüreklendirecektir. "tnananlar"ı sindi- recektir. ANAP içinde, ANAP'm bir şir- ket değil de bir parti olduğunu düşünenle- rin de kendıleriyle işbirliği yapabilmeyi dü- şünebilecekleri bir ortam yaratacaktır. Toplumun umuda gereksinmesi vardır. Bu umudu SHP-DYP ortak demokrasi platformu yaratabilir, yaratmalıdır da. Btnt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle