Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 25 EKİM 1990
Yabancıfirmalar Amerikan tütünü ile Türkiye'de sigara üretimine başlarsa, Türkiye'de tütüncülük nasıl etkilenecek?
Türk tütününde gelecek kuşkusuTekel 2000 sigarasının
_, yapımında kullanılmak üzere
t? 1500 ton Virginia tütününün
' ithal edilmesi, kimilerine göre
"Bir tütün ülkesi olan
Türkiye'nin ayıbı!' Tekel
yetkilileri ise kaliteli tütün
türlerinin Türkiye'de ekiminin
deneneceğini ve sonucu
tüketicinin tayin edeceğini
belirtiyorlar.
Tekel Genel Müdürü Süreyya
Yücel Özden'in 3 ay önce
görevden alınmasından sonra
yerine atama yapılmadı.
özden'in yabancı sigara
firmaları temsilcileriyle
"onların anladığı dilden"
konuştuğu ve pazarhklarda
"katı tutum" takındığı için
görevden alındığıru iddia
edenler var.
— 5 —
Kâtip Çelebi'nin "Sey_atnamesi"nde
yazdıklarına bakılırsa, "tngiliz keferesi, pi-
po ve puro şeklinde tütün içmeyi memleke-
timize sokmuştur. 1853 Kırım Harbi sıra-
sında ise İngilizler, Türk askerlerinin kâgı-
da sardıkları tutünu görerek öğrenmişler-
dir. Kâğıda sarüı sigara şeklini ilk kez Türk-
ler yapnuştır."
Çelebi'nin sigara üzerine yazdıklan bel-
ki tartışmaya açık. Ama dunyada Türk tu-
tününun "saygınlığım" kimse tartışmıyor.
Türk tutuncüluğünun 388 yıllık bır gelene-
ği bulunuyor. Turkiye, tutun uretiminde
dünyada altmcı sırayı alıyor. Ama son yıl-
larda "Türk tütüncülügu nereye gidi-
yor" sonısu çok sık soruluyor. Bu soruya
yol açan kaygının ardında ise yabancı siga-
ra groplannın, Turkiye'deki yatırım istek-
leri bulunuyor. Çunku dunyadaki sigara te-
kelini elinde tutan, Türkiye'de de "çok
sevilen" Amerikan blendi, buyük olçüde
Virginia tütünü ile elde ediliyor.
Turkiye; Çin Halk Cumhunyeu, ABD,
Hindistan, Brezilya ve Sovyetler Birliği'nin
ardından tütün uretiminde 6. sırada bulu-
nuyor. Turkiye belki yılda 190 bin tonluk
üretimiyle ortalama 6.5 milyon ton olan
dünya uretiminin yuzde 3'unu sağlıyor.
Ama Turk tütününün kalitesi, önemini de
arttınyor. Virginia ve Burley tipi tütünler-
den uretilen sigaraların harmanına belirli
oranda katılan şark tütünü"nun yıllık top-
lamı, 530 bin tonu buluyor. Turkiye, yaptı-
ğı dışsatımla, bunun yüzde 40'ını sağlıyor.
Türkiye'yi Yunanistan, Bulgaristan ve Yu-
goslavya takip ediyor.
Tarım sektörûnde tütun ekiminin onem-
li bir yeri bulunuyor. Yaklaşık yanm mil-
yon aile, tütün ekiminden para kazanıyor.
Tütüne dayalı sanayi dalları da göz önune
alındığında, tutünden geçimini sağlayan in-
sanlann sayısı 3 milyona dek çıkıyor. Tekel
Genel Mudürlüğu'nun verilerine göre 1989
yılında Türkiye'de 273 bin 32 hektar alana
588 bin 163 aile tutün ekimi yaptı. Kilo ba-
şma ortalama 7 bin 860 TL. ödendi. Ekici-
ye ödenen tutar 2 trilyon 100 milyar liraya
ulaştı. 1989-90 dışsatım döneminde yakla-
şık 100 bin ton tutünden elde edilen gelir
ise 400-450 milyon ABD Dolan oldu.
Yabancı sigara gruplarının Türkiye'de
üretime geçmesi durumunda ne olur? Ko-
tümser bakış açısına gore Turk tutünculu-
ğü, yani tütun ekıcıleri zor duruma duşer.
Prof. Dr. Fethi İncekara "kötümserlerden":
"Yabancı firma ve verli holdingler mari-
fetiyle ortaklaşa kurulacak sigara fabrika-
lan raamulatı, ihraç olanakları bir yana,
yerii kimyasının Avrupa'da olduğu gibi be-
nimsendiği takdirde ulkemizde ekicimizin
alınteri olarak uretilen tutunlerden yapılan
sigara ve dolayıstyla tutunlerimizin tuketi-
mini bir bavli azaltacak. Bunun faturasını
Türk çiftçisi, daha doğrusu fukara ekici
ödeyecektir. Zira 250 ile 300 bin ton civa-
nnda olan yıllık verli tutun uretimimizin ha-
len ancak 70 ila 100 bin tonunu guçlükle
ihraç edebilmekte} iz. Geriye 180 ila 200 bin
ton tutün iç tuketime \e stoklara kalacak-
tır. Halen 100 bin tonu aşmavan iç tüketim
Yıllara göre Türkiye'de tutün ekimi
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
TMta tkün
(htfctar)
229.566
188.752
176.873
169.920
206.247
237 028
273 032
saym
(«D
418 842
405 561
374 975
362.888
394.172
465 737
588163
KSyR9K! TCKGİ GCRd lM_MnMy_
Yıllara gore tutune ödenen fiyat
1983
1984
1985
1986
1987
1988
Titia bafflyan
M
377.95 TL
535 47 TL
772.90 TL
1443 48 TL
2.904.52 TL
4.713.82 TL
BddytMam
taptaaaara
96 milyar TL
127 milyar TL
187 müyar TL
232 milyar TL
594 milyar TL
trilyon 296 mtyar TL
Kayaak: Takal B«Mİ MMMifti
Yıllara gore Türkiye'nin tutun
ihracatı ve elde ettigi gelir
Ihracat
82-83 ihracat
dönemı
63-84'
84-85"
85-86"
8M7"
87-88 "
88^9 "
89-90* "
(ton)
80 bin 658
82 bin 351
77 bin 442
91 bın905
114 bin 736
66 bin 592
93 bin 454
100 bin
Gelir
280 milyon $
274 milyon $
238 milyon $
395 milyon*
371 milyon $
171 milyon $
363 milyon*
400mijyon$
KspNc T9K6İ GMNH MMMppi
• 89-90 dtami sayton taMni
1989 yılında Türkiye'de 273
bin 32 hektar alana 588 bin
163 aile tütün ekimi yaptı.
Kilo başına ortalama 7.860
TL ödendi. Ekiciye ödenen
tutar 2 trilyon 100 milyar
liraya ulaştı.
Dünya tütün piyasasının ünlü
isimlerinden John C.
Maxwell'in adını taşıyan bir
rapora göre dünya tütün
üretimi 2000'lerde yüzde 2'lik
bir büyüme gösterecek.
Türkiye'de sigara fabrikalannın
uretim kapasiteleri
BEKLtVOR - Türk tütünculugu u/er.ne tartışmalu, ,n ıı.dugu şu donemde çilcli tutun ureticisl de yaşamını dogmdan etkileyecek kararlan merakla bekHyor...
ülkemizde Amerikan tipi sigara imali ve bu-
na halkın egilimi arttıkca, bu tüketim yan
yarıya duşebilir."
Dunyada tütün karşıtı kampanyalar et-
kinliğini arttırıyor. Ama tutun uretimi ile
tuketimi de dunya genelinde artışını sürdü-
niyor. Dünya tütün piyasasının "saygın" ad-
larından John CMaxwell Jr. ünlü "Max-
well Raporu"nda dunya uretiminin 2000 yı-
lında yuzde 2'lik bir artış göstereceğini ön-
gorüyor. Bu büyümenin uretici ülkelerin pa-
yuıa yuzde 3'luk bır buyümeyi yansıtacağını
söyleyen Maxwell "2000'lerde belki de ure-
tilen tuketime yetişmeyecek ve stoklar
tuketilecek" diyor.
ABD ve öteki gelişmiş Batı ülkelerinde
tutun karşıtı kampanyalar sonucu tüketimın
azaldığına dikkat çeken Maxwell gelişmekte
olan ulkeler için ise şunlan söyluyor:
"Gelişmekte olan ülkelerde sigara tuke-
timi giderek artacak. Endustri olmeyecek.
Gelecek 10 vılda dünya tuketimi yuzde 2
oranında artarak gelişecek."
Pekı, dunyadaki gelişmelerin ışığında
Turk tutuncuhığu nereye gidiyor? Tekel
2000 sigarasının yapımında kullanılmak
uzere yılda 1500 ton Virginia tutununün it-
hal edilmesi, kimilerine göre "Bir tutun ul-
kesi olan Türkiye'nin ayıbı." Ama ust dü-
zeyde bir Tekel yetkilisi bu görüşe katılmı-
yor:
"Temel goriiş bu turlerin Türkiye'de ekil-
mesidir. Ekilebildigi olçüde, yapılabildigi 61-
çüde. Eger kalite>i karşılayabiliyorsa Tür-
kiye'de üretilmelidir. 1986 yılından beri de-
nerae üretimleri japılıyor. Bolu, Düzce ve
Balıkesir dolaylarında ekilrjor. Bundan,
Türk tütününün aşağı çekitmesi gibi bir so-
nuç çıkarmamak lazım. Bu olaya gerçekler
ışığında bakmak lazım. Burada tüketicinin
kararlan ile ihracat olanakları onemli. Bu
iki faktör Turkiye'deki uretime yansımak-
tadır."
Peki, özel sektörün yabancı sermayeyle
Türkiye'de sigara uretmeye başlaması uzun
vadede, tıpkı bira uretiminde yaşandığı gi-
bi Tekel'in sigara üretimini durdurması so-
nucuna yol acabilir mi?
Tekel yetkilileri, bu soruyu "olumsuz" ya-
nıtlıyorlar. Türk sigara sanayiinin durumu
hakkında ise şu değerlendirmeyi yapıyorlar:
"Teknolojik olarak geriyiz. Bunun nedetıi
de 1980'den sonra verilen kararlardır. Te-
kel bir kamu kuruluşudur. Ve kamu kay-
naklanndan yararlanmak zonındadır. Ama
1980 sonrası KİT'lere yatırım yapmayaca-
gız görüşu var. Aslında 701i >ıllarda buyuk
hatalar yapümış. Tekel aldıgı paralaria mev-
cut fabrikalanndaki makine parkını geliş-
tireceğine, bina vatınmlarına yonelmiş. 6 ta-
ne büyi-k bina yapılmış. Bu binalara o za-
manın degeriyle çok buyük paralar, orta-
lama 3'er milyar lira harcanmış. Sonra si-
gara sanayiinde binaya 1 milyar harcıyor-
sanız, makine ve teçhizatına 2 milyar lira
narcamak zonındasınız. Mesela Tekel'in bir
Maltepe Sigara Fabrikası'nı raodernize et-
meye kalksanız, 100 milyon dolara ihtiyaç
duyarsınız."
Türkiye'de sigara ve tutün üzerine "bü-
yük oyunlar" oynanıyor. Bu yüzden Tekel
Genel Mudürluğu gibi en fazla gelir geti-
ren bir KlT'in başında aylardır genel mü-
dur bile bulunmuyor. Yaklaşık.6 ay once Te-
kel Genel Müdürü Süreyya Yü&l Ozden gö-
revinden alındı. Ama Malıye Bakanı Adnan
Kahveci, Başbakan Yıldınm Akbulut ve
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'm eşi Semra
Özal'ın da da adının karıştığı ANAP için-
deki "çekişme" yüzünden yerine kimse
atanmadı. Oysa Tekel'in yalnızca tütün
ürunlerinden elde ettiği yıllık ciro 3 trilyon
TL'yi buluyor. Bu toplam, öteki Tekel ürün-
leriyle birlikte 7 trilyona ulaşıyor. Tekel'in
günluk iş hacmi 35 milyar TL'yi geciyor. tşte
bu yüzden böylesine büyük bir kurumun
başına 6 aydır genel müdür atanmaması
"eleştiriliyor."
Peki, Tekel Genel Müdurlüğü'nde bugü-
ne dek "en uzun süre" görev alan Süreyya
Yücel Özden, Maliye Bakanı Adnan Kah-
veci'nin ifadesiyle, Müsteşar Yardımcıbğı^
na neden "terfi ettirildi?" Bir gorüşe göre
bu "operasyonda", yabancı sigara grupla-
rının parmağı vardı. Çunkü özden'in yakın
çevresindekilerin söyledığine göre Turkiye
1
de yatırım yapmak isteyen bu gruplar iste-
dikleri koşulları özden'in "katı tutnmu"
yuzunden sağlayamıyordu:
"Süreyya Bey, yabancı sennaye ile masa-
ya oturdugunda kul yutmuyordu. Onlann
lisanından konuşmasını biliyordu. Bu yüz-
den mukavele bir turlu yapüamadı."
Bir başka göruşe goreyse ANAP Anka-
ra Miieltveküı Göksel Kalaycıoglu, Özden'in
alınmasında "etkili" oldu. Çunkü Kalaycı-
oğlu'nun kardeşi 70'lerden berı Almanya'-
da Tekel'in izniyle sigara ureterek orada ya-
şayan Turklere satıyordu. Hatta o yıllarda
Tekel, söz konusu fırmaya Türkiye'de satış
yapmaması şartıyla ucuz tütün bile veriyor-
du. Tek sart ise "Tekel'in izni olmadan, Te-
kel'in hiçbir pazanna girilmemesiydi." Ama
bu şartın "delinerek" sigaranın Türkiye'de
de satılmasını sağlayacak izinlerin Tekel'ce
verilmemesi, yıllar suren bir çekişmeye yol
açıyordu. Ve karşı tarafın "ağu- basması" so-
nucu son Tekel Genel Müdürü Süreyya Yü-
cel özden görevinden alındı.
özden, geçen haftalarda Müsteşar Yar-
dımcılığı görevinden de istifa ederek özel
sektöre geçti.
S i g a r a v e s a g h k Kaynak- Tekel Genel Mûdûrtûğû
Fabrtka
istanbul
Adana
Malatya
Cıbaiı
Samsun
Izmır
Brtlıs
Tokat
Toplam
Kınlu;
Yrfı
1969
1976
1978
1884
1897
1884
1927
1984
FUtreU
Si«an
25.785
13.370
12.754
1416
1420
1.902
678
10 000
67 325
Hltnsiz
Sigara
—
—
5 164
2 442
5952
6640
3354
23.552
Toptam
Siıara
25.785
13.370
17.918
3.858
7.372
8 542
4032
10.000
90 877
Türkiye'de sigara uretim ve tuketimi
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
ntmı
Snttaı
bp«IM
438
52.3
57.4
586
59 6
61.1
67 3
67 3
67 3
67.3
Bpra
Tî*e_
Mlktan
M r M k _
27.0
39.8
47.0
51.1
52 9
52.4
51.9
55.2
541
57.1
fttntaStan
Hmfatl
MPMkd
35.7
345
32.7
28.3
26.5
23.6
23.6
23.6
23.6
23.6
TNU_
Nfttan
MTMk||
21.4
25 8
15.2
10.4
83
60
63
58
4.7
47
TERÖR VE
SÎYASET
— 8 —
Demokraside 'asgari gerekler' platformu
Prof. Dr. ZAFER ÜSKÜL
Türkiye'de son zamanlarda yaşanan ger-
çek şudur: Güvenlik güçleri, terorü, özel-
likle de Islami terörü, eğer önlemiyor de-
ğilse önleyemiyor.
Oysa terör önlenmelidir. Bunu en çok da
- iktidarda ya da muhalefette olsunlar - si-
yasetçiler istemelidir. İki nedenle: Önce, tır-
manan Islami terorün nerede duracağı belli
değildir. Ülke dışmdan da desteklendıği bir-
çok kişi için kuşkusuz olan Islami terorun,
siyasal iktidarın şu anda sahibi görunen ki-
şiler içinde modern yaşamı yaşam biçimi
olarak seçmiş olanlan hedef almayacagı gu-
vencesini kimse veremez. Sonra siyasetçi-
nin siyasetçi kalabilmesi için terörıuı önlen-
mesi gerekir.
lstemek de yetmez. Terörü durdurmak
için kararlılıkla harekete geçmek gerekir.
Harekete geçmek, teröru durduracak ara-
a harekete geçirmek demektir. Burada so-
run, bu aracın, güvenlik guçlerinın, hare-
kete geçirilebüir bir araç olup olmadığıdır.
Oysa yukanda gösterilmeye çalışıldığı gibi
güvenlik örgütünun, bugunkü haliyle, te-
rörü önlemek için harekete geçirilebüir bir
araç olmaktan çıktığını ciddi bir biçimde
düşünmek gerekiyor. Yalnızca güvenlik ör-
gütünün de değil, tüm devlet aygıtının.
öte yandan terorün onlenmesinde, ka-
muoyunun bu konuya duyarlıhğının sağ-
lanmasının ve desteğinin kazanılmasının da
çok önemli olduğunu sanıyorum. Ancak
bunun gerçekleştırilmesi, oncelikle, siyasal
iktidarın terörü önleme kararhhğını goster-
mesi, o gösteremiyorsa muhalefet partile-
rinin bu konudaki kararhlıklarını somut
olarak ortaya koymalan ve devlet aygıtmı
duzeltme konusunda somut adımlann atıl-
ması ya da bu adımlann atüacağı konusun-
da muhalefetçe somut programların orta-
ya konulması gerecektir.
Terörü önlemek için yapılacak şey, terö-
ru onleme kararlıhğıyla devlet aygıtmı ıs-
lah etmek, devleti dinci güçlerin egemenli-
ğinden kurtarmaktır.
Bu iş kolay değildir. Bunun için de he-
men, "siyasal partiler teröre karşı birleş-
melidir" önerileri ortaya çıkmaktadır. Ger-
çekten de siyasal partilerin teröre karşı bir-
leşmesi, çözüm için kaçınılmaz görunmek-
tedir. Ancak bu tür onerileri ortaya atar-
ken uzerinde onemle durulması gereken oz
kadar önemli bir başka sorun, siyasetçi) i
anlama sorunu ortaya çıkmaktadır.
Siyasetçiyi anlamak
Türkiye'de, burjuva partilerinin siyasal
alandaki manevra alanlan saruldığından
daha dardır. Kâğıt uzerinde programlan ne
denli farklı olursa olsun, uygulamada bir-
birlerinden çok farklı kararlar alabilecek-
lerini, köklü değişikliklere gidebilecekleri-
ni düşünmek yanıltıcı olur. Ekonominin
çıkmazlan, liberalizm şampiyonluğu yapan
ANAP'ı bile ekonominin iplerini devletin
elinde tutmaya zorlarken bölünen sosyal
demokratlar, kendilerini muhafazakâr kit-
leden yeni muşteri aramak zorunluluğu kar-
şısında buluyorlar, bu yüzden de "laiklik"
kavramını bile kullanmaktan çekiniyorlar.
Birbirleriyle rekabet içindeki siyasal par-
tiler bu durumdaykcn bu partilerin her bi-
rinin yöneticilerinin, liderlerinin işi daha da
zor. Onlar, bir de parti içindeki kanatları
memnun etmek zorunluluğunu duyuyorlar.
Öte yandan çıkarları birbirinden çok fark-
lı ve çelişik olabilen kişilerden oluşan parti
tabanmı doyurma zorunluluğu da unutul-
mamalıdır.
Parti içinde kanatlar birbirini, ülke dü-
zeyinde de partiler birbirini surekli bir te-
dirginlikle kolluyorlar.
Kişinin kişisel olarak inandığı doğrulan
her zaman açıklayamaması, hatta kendisi-
ne bile açıklamaktan, açıklamalarına net-
lik kazandırmaktan kaçınması çok zor ol-
sa gerek. Ama siyaset bu. Partililerin çıkar-
larıyla kamusal çıkar arasmda denge kur-
mak ve bunu kimseye açık vermeden, oy-
larını azaltmadan, hatta arttırarak sağla-
Siyasetçi de son derece saygıdeğer bir ise gi-
rişmiştir. Devleti yönetmeye aday olmak
çok sorumluluk gerektiren bir girişimdir ve
herkesin de harcı olmamak gerekir. Hiç de
harcı olmayanların siyasetçi olmasına kar-
şı mucadele, soyut olarak siyaseti ve siya-
setçiyi kuçumseyerek yapılmaz, somut du-
rumlan ortaya çıkararak ve sorumlulann
üzerine giderek yapılır.
İkincisi, hesapsız-kitapsız "partüer bir-
leşin" önerisi, bu önerinin gerçekJeşmemesi
durumunda, "bunlar zaten böyledir, dev-
leti, milleti değil kendilerini düşunürler"
düşuncesini yaygınlaştırma, siyasal partiler-
SHP ile DYP, demokrasi zeminini kurtarmak için ortak bir
'demokrasinin asgari gerekleri platformu' oluşturabilirler. Bu
girişim halkm onayı ve desteğini kazanarak, ÂNAP'ı erken
seçim, demokratikleşme ve terorün üzerine gitme konusunda
sıkıştırabilir. Böyle bir girişim, dincilerin "inanmayanlar" diye
ayırdıkları kamu yöneticüerini, memurları da
yüreklendirecektir.
mak hiç de kolay olmasa gerek. Belki de
bu zorluğa katlanamayanlar siyasette ba-
şarıh olamıyor ya da siyasete atılamıyor.
Bu yüzden de siyasetçilerin birlikte ya-
pabilecekleri şeyler vardır, yapamayacak-
ları şeyler vardır. Bu durum böylece görül-
meden ve bu bakımdan siyasetçiyi anlama-
dan yapılacak önerilerın iki sakıncası var-
dır.
Birincisi, hesapsız-kitapsız "partiler
birleşsin" önerisi siyasal partilerden olum-
suz yanıt alırsa siyasetçinin kuçumsenme-
si, siyasetin aşağılanması tehlikesi ortaya çı-
kar. Oysa siyaset çok ciddi ve zor bir iştir.
den, sonuçta demokrasiden umudun kesil-
mesi riskini yaratır. Bu durum, yapılacak
bir askeri darbenin gerekçelerini hazırla-
mak anlamına gelebilir.
İşte, teröru önleme konusunda siyasal
partilerden beklentiler açıklanırken seçkinci
bır tavır içine girmekten ve bir askeri dar-
beye gerekçe hazırlamaktan titizlikle kaçı-
nılmalıdır.
Ayrıca yapamayacağı şeyleri isteyerek si-
yasetçiyi zorlamak, onun, zırhının arkası-
na saklanıp savunma durumuna itilmesi ve
bunun sonucunda iletişim kurulması ola-
sıhğının yok edilmesi riskini taşır.
Yönteme ilişkin bu açıklamalardan son-
ra, terörü önleme konusunda, siyasetçinin
sınırlılıklannı görmeye ve öneriler geliştir-
meye çalışmak gerekiyor.
Siyasal partilerin açmazı ve
terorün önlenmesi
Yukanda değindiğim gibi teröru onleme-
nin ön koşulu devlet aygıtını dincilerden te-
mizlemek ise siyasal partilerin açmannın da
bu noktada başladığını kabul etmek gere-
kiyor. Siyasal partilerimizin hiçbirisi bu işe
tek başına kalkışamaz. Tek başına iktidar
olsa bile bu böyledir. Yeterli seçmen des-
teğine sahip olsa bile bu böyledir. Bu
ANAP için DYP için böyledir, SHP için de
böyledir. Bir siyasal partiye dayalı bir ikti-
darın devleti dincilerden temizleme girişi-
mi, tum öbür partileri ayağa kaldırır. Böy-
lesi bir radikal temizliğin, bu işe tek başı-
na girişecek iktidarın sonunu getireceği du-
şünülecektir. Bu duşunce, doğru da olsa
yanlış da olsa kanımca tum siyasal partiler
için geçerlidir. İşte çıkmaz buradadır. Ya-
pılması gereken tüm siyasetçilerin kendile-
rine bile söylemekten kaçındıklandır. Bu
yapılamayınca da siyasetin zemini ayakla-
rırun altında kaymaktadır.
Siyasetçileri anlamak gerekir. Onlara hak
verip vermemek ayn şeydir, ama onlan an-
lamak gerekir.
Bütün bunlara karşın durum henüz
umutsuz değildir. Oyunun oynanacağı ze-
minin varhğı, oyunu oynayabilmenin ilk ve
zorunlu koşuludur. Bu zemin, içinde bulun-
duğumuz durumda, burjuva demokratik
düzendir. Bu düzenın varlığını korumak
için yapılabilecek şeyler de hâlâ vardır.
"Partiler teröre karşı birleşsin" derken
SHP ve DYP'nin, teröTün sorumlusu ola-
rak gördükleri ANAP'la bu konuda birleş-
meleri ya da ANAP'ın böylesi bir birlikte
çözüm arayışına yanaşması, kısa dönemde
olabilir görünmüyor. ANAP'ın, burjuva
demokrasisinin asgari koşullanm yerine ge-
tirme konusunda istekli olduğuna ilişkin bir
izlenim bıraktığı söylenemez.
O zaman, yapılacak iş, SHP ile
DYP'nin, demokrasi zeminini kurtarmak
için ortak bir "demokrasinin asgari gerek-
leri platformu" oluşturmalannm gerekliliği
duşunulebilir. SHP ve DYP, hangisi olur-
sa olsun, iktidara geldiklerinde mutlaka
gerçekleştırecekleri şeylerin bir listesini bir-
likte yapmalı v e bunu ortak bir platform-
da birlikte savunmalıdırlar. Bu asgari müş-
tereğin ötesinde, kuşkusuz her birinin farklı
programı olacaktır, ama birleştikleri nok-
taların ortak bir platformda savunulması
yaşamsal görünmektedir. SHP ve
DYP'nin, demokrasinin asgari gereği oldu-
ğunda birleştikleri birçok nokta vardır ve
bunları uygun bir üslupla belirlemek hiç de
zor değildir. SHP ve DYP'nin böyle bir gi-
rişimi, halkın onayını, desteğini kazanacak
ve ANAP'ı demokratikleşme konusunda,
erken seçim konusunda, terörün üzerine
gitme konusunda sıkıştıracaktır. Böyle bir
girişim, dincilerin "inanmayanlar" diye
ayırdıkları kamu yöneticilerini, memurla-
n yüreklendirecektir. "tnananlar"ı sindi-
recektir. ANAP içinde, ANAP'm bir şir-
ket değil de bir parti olduğunu düşünenle-
rin de kendıleriyle işbirliği yapabilmeyi dü-
şünebilecekleri bir ortam yaratacaktır.
Toplumun umuda gereksinmesi vardır.
Bu umudu SHP-DYP ortak demokrasi
platformu yaratabilir, yaratmalıdır da.
Btnt