Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 25 EKİM 1990
Prof. Sayıb'ya
Nehru
Ödülü
ANKARA (AA) — Prof. Dr.
Aydın Sayıh'ya UNESCO tara-
fmdan, bu kuruluş bunyesinde-
ki çalışmalarından dolayı Neh-
ru ödülü verildi. Prof. Sayılı^
ya ödülünü veren Birleşmiş Mil-
letler Türkiye Daimi Delegesi
Edmund J.Cain, BM idealleri
doğrultusunda yaptığı çalışma-
lar ve katkılanndan dolayı Prof.
Dr. Sayıh'ya teşekkür etti.
UNESCO bünyesinde gerçekleş-
tirdiği çalışmalar hakkında bil-
gi veren Prof. Aydın Sayılı da
ödülün kendisi için "büyük bir
şeref" olduğunu bildirdi. Prof.
Dr. Sayıü'ya Nehru ödülü, Or-
ta Asya uygarlıkları tarihi ala-
nında UNESCO tarafından
1980 yıh öncesinde başlatılan
çalışmalara katkısından dolayı
verildi.
I > a r i s t e d ü n 3 2l i s e n i n
ortaklaşa çağnsı üzerine 4000
kadar öğrenci "daha iyi eğitim, daha çok imkân"
talebi>le büyük bir yürüyiiş düzenledi. Liseliler, daha çok sayıda eğitmen ve daha sağlıklı okul
binalan talep ediyor. (Fotoğraf: AFP)
Mantarzehirlenmesi
67 kişinin
durumu
ciddi
İstanbul Haber Servia — ts-
tanbul'da yedikleri kır mantarla-
rından 25 kişinin zehirlenerek öl-
mesinden soara 67 kişinin de du-
rumlannın kritik olduğu bildiril-
di.
Çeşitli hastanelerde yatmak-
taolan 1 lOhastadan 16'sıiyileşe-
rek taburcu edildi. Tedavi gören
hastalardan 2'sinin hastaneden
kaçtığı, 67 hastanın durumunun
ise ciddi olduğu kaydedildi.
' Bu arada mantardan zehirle-
nenlerin tedavisinde kullanılmak
üzere yurtdışından getirilen pan-
zehirlerin ise "yiizde yiiz etkili
oltnadığı" sağlık müdürlüğü y et-
kililerince açıklandı.
HUMPHREY
KURTLLDL
— Bir snre
önce San
Francisco
Körfezi'nde
kayalıklar
arasına
sıkışarak
mahsur kalan
bir baiina,
yogun
kartarma
çalışmaları
sonucu tekrar
özgürlüğüne
kavuştu. Yöre
halkının
Humphrey
adını verdiği
baiina,
kendisine
alkışlarla
destek
olanları,
havaya su
fışkırtarak
selamladı.
(Fotoğraf:AP)
Bağ-Kurluya
ilaç
boykotu
ANKARA (AA) — Türk Ec-
zacılar Birliği (TEB) Genel Baş-
kanı Prof. Dr. Metin Tanker,
Türkiye'deki bütün eczanelerin
31 ekim-6 kasım tarihleri arasın-
da, Bağ-Kurlulara veresiye ilaç
vermeyeceğini bildirdi. Prof. Dr.
Tanker, düzenlediği basın top-
lantısında, ilaçfiyatlannınhız-
la arttığını ve sosyal güvenlik
kuruluşlarının, sağlık harcama-
lannı karşılayamaz duruma gel-
diğini söyledi. Bu durum karşı-
sında özellikle üniversite hasta-
nelerinin birkaç milyarı bulan
alacakları nedeniyie Bağ-Kur ile
anlaşmaJannı feshettiğini kayde-
den Tanker, eczacıların da 30
milyan bulan alacakları nede-
niyie artık Bağ-Kurluya veresi-
ye ilaç veremez durumda bulun-
duğunu bildirdi.
HABERLERÎN DEVAMI
Akbulut: Saygısı olan istifa eder
(Baştarafi 1. Say/ada)
'Ben falancacıyım filan' diyorsa.
İlk önce demişse, gazetede çıkan-
la dedigini kabul etmek her za-
man için mumkun değil. Şimdi
onu check elmek lazım. Ondan
sonra konuşmak lazım. Buraya
kadar söylüyorum. Ama, eğer bir
bakan, onun şahsıyla ilgili değil.
bizimle beraber çalışıyor, başka-
sını desteklediğini ifade ediyorsa,
ilk öDce kendisine sa>gısızlık edi-
yor. Kendisine saygısı olan bir in-
sanın o zaman kabinede bulun-
maraası lazım. Değil mi?"
Akbulut, gazetecilerin, "İstifa
mı etmesi gerekiyor" şeklindeki
sorusu üzerine de kahkaha atarak,
"Kendisine saygısı varsa öyle yap-
ması lazıra" dedi. Akbulut, "Böy-
le bir durnmda istifasını ister rai-
siniz?" sorusunu ise şöyle ya-
nıtladı:
"Şimdi ben şahıslarla ilgili ko-
nuşmuyonım. Genelde söylüyo-
rum. Herkes serbest, kimse kim-
seyi zorlamıyor. Kimse kimseyi kı-
namıyor. Bir bakıraa di>oraz ki,
bak er meydanı, herkes gelip gü-
cünü gosterecek. Bunu uzun uza-
dıya böyle fıs fıs fıs konuşmanın
anlamı yok. Geürler meydanda,
herkes yanşını yapar, kazanan ka-
zanır, ka>beden kaybeder. Kim ki-
mi destekliyorsa destekler. Mani
bir hal mi var? Yok. Ama kabine-
de bu gibi düşüncede olanlar. ya-
ni varsa, tabii bu arkadaşımızın
böyle demişse, kendisine saygısı
varsa, aynlacaktır. Yoksa zaten
konuşmanın da manası yok."
Enerjı ve Tabii Kaynaklar Ba-
Milletvekili, iyi maaşta
(Başlarafı 1. Sayfada)
na karşın dün TBMM Plan ve
Bütçe Komisyonu'nda ele alın-
dı. Komisyon Başkanı Yusnf
Bozkurt Özal'ın önerisi üzerine
ele alınan yasa üzerinde ANAP,
SHP ve DYP milletvekillerinin
ortak imzaları ile verilen öner-
geler kabul edildi. Ancak millet-
vekillerinin maaş ve ödenekleri-
ni arttıran madde değişiklik ya-
pılmadan aynen benimsendi.
Buna göre mületvekillerinin eli-
ne ödenek ve yolluk toplamı
olarak ayda 9 milyon 661 bin li-
ra geçecek. Bunun 5 milyon 286
bin 500 lirasını ödenek, geri ka-
lanını da yolluk oluşturacak.
Komisyonda kıyak emeklilik
oylamrken toplantıya ANAP'-
hlann yanı sıra SHP'li Hilmi Zi-
ya Postacı ve Ali Topuz ile
DYP'li Alaaddin Kıırt katıldı-
lar. Geçen hafta yasanın görü-
şülmesine itiraz eden DYP'li
Tevfik Ertttzün ile Mahmut Öz-
tiirk ise topiantıya gelmediler.
SHP'li Postacı ile DYP'li Kurt,
ANAP'lılaria birlikte değişiklik
önergelerini de imzaladjlar.
Demirerin tutumu
DYP'liler milletvekili maaşla-
rının arttırılmasına karşı çıkan
DYP Genel Başkanı Süleyman
Demirel'i uzun uğraşılardan
sonra ikna edince, komisyonda
yasaya 'evet' dedikleri belirlen-
di.
Plan Bütçe Komisyonu'nda
kabul edilen önergeler ile millet-
vekillerinin ödenek ve yolluklan
ile emekli maaşlarında yapılan
yeni düzenlemeler şöyle:
• Milletvekillerine en yüksek
devlet memurunun aldığı mik-
tar kadar ödenek verilecek. Bu-
nun yarısı kadar da yolluk öde-
necek. Başbakanlık müsteşarı-
nın sözleşmeli olarak aldığı mik-
tar dikkate alındığında bu mik-
tar 9.7 milyon liraya yaklaşıyor.
• Milletvekilleri ile dışardan
atanan bakanlara bu gorevlerin-
de geçen her hizmet yılı için üç
ayhk fiili hizmet zammı uygu-
lanacak.
• Emekli ayhklannın hesaplan-
masında daha önce getirilen ve
Özal'ın veto ettiği düzenleme-
den vazgeçildi. Emekli aylığının
bağlanmasında Emekli sandığı
1
nın yaş kaydı dışındaki genel
hükümleri uygulanacak. Emekli
parlamenterler, 2 milyon 300
bin Ura dolayında maaş alacak,
1 milyon 900 bin liralık temsil
tazminatıyla ele geçen miktar, 4
milyon 200 bin liraya çıkacak.
• Emekli parlamenterler ile
bakmakla yükümlü oldukları
kişilerin tedavi giderleri TBMM
tarafından karşılanacak. Emekli
parlamenterlere protokol, ula-
şım, haberleşme ve sosyal tesis-
lerden yararlanma olanağı sağ-
lanan hüküm konusunda ise ge-
ri adım atılarak veto gerekçesi-
ne uyuldu.
• Emekli aylığı bağlanamamış
milletvekilleri için getirilen ya-
sama muşavirliği kaldırıldı.
• Yeni düzenlemede getirilen en
önemli değişiklik ise milletvekil-
lerinin emeklilikleri için gerekli
çalışma süresi. Halen milletve-
kili olanlar ile bu görevleri so-
na erenler, harhangi bir sosyal
güvenlik kuruluşuna prim öde-
mek ya da borçlanmak yoluyla
20 hizmet yılını tamamladıkla-
rında yaş kaydı aranmaksızın
emekli olabilecekler.
\ağmur kavgası
(Baştarafi 1. Sayfada)
dık" şeklinde konuştu.
Şişli'deki Haşim İşcan Parkı-
nın açılış töreninde konuşan İs-
tanbul Anakent Belediye Başka-
nı Nurettin Sözen ise yapay ya-
ğış konusunda bazı kişilerin or-
talığı kanştırmak için yoğun ça-
ba harcadığını belirterek "Bu ki-
şileri halkın vicdanına havale
ediyorum. Yağmur bombası uy-
gulaması başarıyla devam edi-
yor. Bilime karşı gelen bu insan-
lan Tann da cezalandıracak, siz
de cezalandıracaksınız. Halkın
sabn bu felaketi aşmamıza yar-
dımcı olacak ve bu uygulama-
dan başardı sonuç alacağız" de-
di.
Yağmur altında yapılan açılış
törenine katılan SHP Genel
Başkanı Erdal İnönü de "Bu be-
reketli yağmunın İstanbul'u su-
suzluktan kurtaracağına
inanıyoram" dedi. İnönü, "İs-
tanbul'un su sorununun uzun
vadede çözümlenebileceğini"
belirterek şöyle konuştu: "Kalı-
cı çöztimler için çalışmalar ha-
zırlandı. Kısa vadede ise yapay
yağışla susuzluğa çare aranıyor.
Yapay yağış sisteminin başarıya
ulaşacağına inanıyorum. Böyle
bir projeyi başarıyla uygulama-
ya koyan İstanbul Büyükşehir
Belediyesi'ni de kutluyorum.''
Dün sabah yapılan ölçümler-
de, İstanbul'daki barajlarda son
71 saatte 5 milyon 740 bin 900
metreküp su birikti. İSKİ, îstan-
bul'a su sağlayan 7 barajda top-
lam 42 milyon 671 bin 900 met-
reküp su bulunduğunu bildirdi.
Barajlardaki doluluk oranı da
yüzde 5.58'den yüzde 6.35'e yük-
seldi.
Pazar akşamı başlayan yağış-
lardan sonra susuzluk açısından
en kritik durumda olan Terkos
Gölü'nde 6 santimlik bir artış
oldu, Su kapasitesi en fazla olan
Ömerli Barajı'nda da son üç
günde 10 santimlik bir artışla 1
milyon 223 bin metreküp su bi-
rikti. Yağışın başladığı pazar ak-
şamından itibaren Terkos 6, Ali-
beyköy 7, Ömerli ve Eski Elmalı
10'ar, Eski Elmah 68 santim ar-
tarken Darlık Barajı'nda su se-
viyeşi 1 metre 92 santim arttı.
İSKİ yetkilileri barajlardaki su
seviyelerinin farklı oranda art-
masınm göl alanının büyüklü-
ğüne gore değiştiğini behrttiler.
Son yağışlarla birlikte özellik-
le Terkos Barajı çevresindeki de-
relerin tekrar aktnaya başladığı
belirtildi. Göl çevresindeki çat-
lak toprak da çamurlaşmaya ve
yer yer su tutmaya başladı.
Meteoroloji Müdürlüğu'nden
verilen bilgiye göre son 71 saat-
te İstanbul'un çeşitli bolgelerine
düşen yağış miktarı şöyle:
Florya 25.7 kg, Atatürk Ha-
vaalanı 19.5 kg., Göztepe 29.7
kg., Kartal 30.5 kg., Bahçekoy
64.1 kg., Sanyer 49.2 kg., Kum-
köy 41.3 kg.
Bu arada İstanbul çevresinde-
ki illere düşen yağış miktarı da
Tekirdağ'da 47.6 kg., Edirne'de
29.3 kg., Kırklareli'nde 28 kg.,
Kocaeli 46.8 kg. olarak ölçüldü.
Atatürk Havalimanı Meteo-
roloji Mudürlüğu yetkilileri.
tahminlerine göre İstanbul'da
bugünden itibaren 30 ekim salı
gününe kadar yağış beklenme-
diğini bildirdiler.
Yapay yağmura devam
Ömerli Barajı üzerindeki bu-
lutlara dün de, 4 kez tohumla-
ma yapıldı. İSKI'den verilen bil-
giye göre, saat 11.40'ta, Ömer-
li Barajı'nın üzerinde belirlenen
uygun bulutlara "giimüş i>o-
diir" puskürtüldü.
kanı Fahrettin Kurt, Başbakan'ın
bu sözlerinin hatırlatı'ması üzeri-
ne hiçbir gazeteye, "Yılmazcı" ol-
duğu yolunda demeç vermediğini
belirterek, Başbakan'ın konuşma-
sını şöyle değerlendirdi:
"Başbakan doğnı söylıiyor. El-
bette bir bakan o gazetede >er al-
dığı şekilde konuştuysa istifa et-
meli. Ben istifa etmedigime gore,
soylemedim. Gorevimin başında-
yım. Sayın Başbakan benden
memnun değilse vağırır, istifamı
ister."
ANAP Genel Başkan adayla-
nndan Mesut Yılmaz ise, bu ko-
nuda bir şey söylemesinin dogru
olmayacağını belirltikten sonra,
"Yılmazcı bakanlann kabinede
kalması sizce sakıncalı mı" soru-
suna, "Tersi sakıncalı" yanıtın\
verdi. Yılmaz, Başbakan Akbu-
lut'un bu değerlendirmesinin
Kurt'a istifa yonunde bir baskı
olarak değerlendirilip değerlendi-
rilemeyeceği sorusuna da, "Ben
bir yorum yapmam. o Başbakan-
ın takdiridir" yanıtını vermekle
yetindi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba-
kanı Fahrettin Kurt, Safa Giray
1
ın istifasından sonra hukumetten
istifa girişiminde bulunmuştu.
Kurt, Yılmaz'ın girişimiyle istifa-
dan vazgeçirilmişti.
'Yanlış yönlendirmeyin'
Başbakan Yıldırım Akbulut
dün gece katıldığı hâkimlerevi-
nin açılış kokteylinde gazeteci-
lerin Fahrettin Kurt'la ilgili so-
rulanyla karşı karşıya kaldı.
Akbulut, bu sorulara önce "Ne-
reden çıkanyorsunuz kardeşim.
Sayıo Kıırt ile oeden gorüşe-
yim" karşılığını verdi. Ancak
daha sonra "Bakm TBMM'de-
ki konuşmamı iyi tetkik edin.
Orada söy lediklerimin lamamı-
nı iyi okuyun. Yanlış jönlendir-
meyin ve tasfir elmeyin" karşı-
lığını verdi.
ANAP'ta politikyemekler gecesi
Mesut Yılmaz ve arkadaşlannın Safa Giray'a verdiği
yemek renkli geçti. H.Celal Güzel de bir grup
milletvekiiine yemek verdi. Özal da başbakan ve
bakanlarla 'hâkimevi' açılışında maç izledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — ANAP'ta dün hareketli
bir "politik yemekler gecesi" ya-
şandı. ANAP Genel Başkan
adaylanndan Mesut Yımaz ve
arkadaşlan Milli Savunma Ba-
kanlığı'ndan istifa eden Safa Gi-
ray onuruna yemek verirken,
adaylardan Hasan Celal Güzel
de kendisini destekleyen bir grup
milletvekiiine akşam yemeği dü-
zenledi. ANAP'ın genel başkan
adaylanndan Ekrem Pakdemirti
ise yemek duzenlemek yerine,
Yılmaz ve Guzel'in düzenledik-
leri yemeklere katıldı. Cumhur-
başkanı Turgul Özal da "hâki-
mevi"nin açılış kokteylinde yargı
organlan mensupları ile ilgilen-
mek yerine, Başbakan ve bakan-
larla birlikte Magic-Box'tan ya-
yınlanan futbol maçını izledi.
Mesut Yılmaz'ın evsahipliği
yaptığı Bulvar Palas'taki yeme-
ğe Catait Aral, Necmettio Kara-
duman, Bulent Akarcalı, Sudi
Turel, Haydar Özalp ve Müker-
rem Taşçıoğlu'nun da araların-
da bulunduğu 68 milletvekili ka-
tıldı. Yemek öncesi düzenlenen
kokteyl sırasında Safa Giray, ga-
zetecilere, "aslında büliin gayre-
tim ANAP'ın birligini, ilk felse-
fesine dönmesini sağlamak" de-
di. Giray, amacının "çarpıcı bir
örnek verraek" olduğunu vurgu-
layarak, ANAP icindeki grup-
laşmaların partiye zarar verdiği-
ni söyledi. Bu sırada yanına yak-
laşan eski grup başkanvekille-
rinden Haydar Özalp, "düştük-
ten sonra kendini nasıl
hissediyorsun" diye sordu. Giray
da, "ben düşmedim, atladım,
kendim indim" karşılığını verdi.
Giray, Fethi Çelikbaş, Nec-
mettin Karaduman ve Mesut Yıl-
maz ile ayru masada oturdu. Yıl-
maz, evsahipliği yaparak, bütün
masaları tek tek dolaşıp millet-
vekilleriyle sohbet etti. Yemek-
te milletvekilleri alkollü içkile-
re rağbet ederken, "ANAP'U iç-
kinin rahatça içildifi bir
toplantı" demekten de geri kal-
madılar.
İlk konuşmayı yapan Fethi
Çelikbaş, sözlerine "kader
arkadaşlanm" diye başladı ve
Giray'ın istîfa ederek gücünden
bir şey kaybetmediğini kaydet-
ti. Giray da milletvekillerine hi-
tap ederken, ANAP'taki cephe-
leşmeye "şiddetli bir reaksiyon
göstermek istediğini" belirtti.
Mukerrem Taşçıoğlu da "Ata-
türkçii ve uygar bir çizgi izle-
mekten vazgeçmeyeceklerini"
söyledi.
Hasan Celal Guzel'in de SSK
lokalinde düzenlediği yemeğe 36
ANAP milletvekili katıldı. Bu
yemeğe katılan Ekrem Pakde-
mirli, Kazım Oksay ve Muzaf=
fer Arıcı, daha sonra Bulvar Pa-
las'taki yemeğe geçtiler.
Yılmaz ve (Jüzel'in yemekle-
rine katılan milletvekili sayısının
düşük olmasında Fenerahçe-
Atalanta maçının Star-1'den ya-
yınlanmasının önemli rol oyna-
dığı sanıldı. Güzel, verdiği yeme-
ğin Giray'ın onuruna düzenle-
nen yemek ile çakışmasını
"tesadüf" olarak nitelendirdi.
Özal, maç izledi
Cumhurbaşkanı Özal, hâki-
mevinin açılışına, eşi Semra
Özal ile birlikte geldi. Yüksek
yargı organlan başkan ve üyeleri
ile diğer yargı mensuplannın bu-
lundukları salonda, eşi ve Ada-
let Bakanı Sungurlu ile birlikte
kısa bir tur atan Cumhurbaşka-
m Özal, daha sonra dinlenme
salonuna geçerek, Magic Box-
un yayınladığı Fenerbahçe-
Atalanta futbol karşılaşmasını
izlemeye başladı. Cumhurbaş-
kanı'ndan 15 dakika kadar son-
ra hâkimevine gelen Başbakan
Yıldırım Akbulut da, Ozal gibi
salonda kısa bir tur attıktan
sonra, eşi Samia Akbulut ile bir-
likte Özal'ın bulunduğu salona
çıktı. Gazeteciler bu arada, Ak-
bulut'u, Enerji ve Tabii Kaynak-
lar Bakanı Fahrettin Kurt'un is-
tifa edip etmediği konusunda
soru yağmuruna tuttular. Akbu-
lut, bu soruları geçiştirmekle
yetindi.
Akbulut'un ardından, açılışa
gelen TBMM Başkanı Kaya Er-
dem, ile bakanlar Mustafa Ta-
şar, Kemal Akkaya, Ercüment
Konukman, Abdülkadir Aksu,
İmren Aykut, Lütfullah Kayalar,
Oltan Sungurlu da özal'ın ya-
nına çıktılar. Özal ve Sungurlu
hariç beraberindekiler, karşılaş-
manın sonuna kadar açılışa ka-
tılanların yanına inmediler. Ge-
ce saat 22.30 sıralarında Özal ve
Başbakan Akbulut ile bakanlar
konukların bulunduğu salona
inerlerken, ancak yüksek yargı
organlannın başkan ve üyeleri
başta olmak üzere konukların
büyük bir bölümünün önceden
hâkimevinden ayrıldıkları
gözlendi.
BAŞKENTTEN
Yılmaz programını açıkladı
AHMET TAN
Atasoy ^şikeli' parti
(Baştarafi 1. Sayfada)
Atasoy, "Partiyi kasım ayı ba-
şında kurup, DYP kongresini
beklemeden hemen birkaç gün
içinde feshedeceğiz ve DYP'ye
katılacağız" dedi.
Atasoy, daha önce parti kur-
ma çalışmalannı ANAP ve DYP
kongreleri tamamlanana kadar
ertelemelerine karşın tekrar kur-
ma kararı almalarını değerlen-
dirirken de "Ülke, seçim atmos-
ferine girdi. Bağımsız olarak
faydalı olamayacağımızı anla-
dık. Bu şekilde bir şeyler yap-
mak çok zor. Neden DYP' di-
ye sorulursa da iktidara yiiniyen
ve siyasi göriişümüze en yakın
parti DYP" şeklinde konuştu.
Atasoy, ANAP içinde yöneti-
ne karşı en az 100 kişi bulun'
duğunu kaydederek, "Herkesle
>örüşü\orum, ama aynlmalan
için telkinde bulunmuyorum.
Onlar kongre sonrasını bekli-
yor" dedi.
ANAP içinde yaşanan sıkın-
tılan da değerlendiren Atasoy,
Cumhurbaşkanı Özal'ı "ANAP'ı
parçalamakla" suçladı. Özal'ın
ANAP'ı "şahsına bağlı bir par-
ti haline getirdiğini" de savunan
Atasoy şunları söyledi:
"ANAP, şahsıyla bütünleştir-
diği için, onun şahsına bağlı, ge-
lip geçici bir parti durumuna
düşürüldiı. Sayın Özal, birleşli-
ANKARA — Mesut Yılmaz
yalnız Yıldırım Akbulut'a değil,
Akbulm hükümetinin progra-
mına da alternatif olduğunu
dün Cumhuriyet aracılığıyla
açıkça ortaya koydu.
Yılmaz, "Yılmaz hökümeti"-
nin programında yer alacak üç
maddenin altını şöyle çizdi:
- Kıyafet serbestliğinden
yanayız.
- tdam cezasına karşıyız.
-141, 142 ve 163. maddeler
kaldırılmalıdır.
ANAP "genel başkan adayı"
Yılmaz'ın bu açıklaması, ANAP
liberallerinin bugün Meclis'te
görüşülecek olan "türtmn" ka-
rarnamesi üzerindeki kesin gö-
ruşü. Ama bu görüş, şimdilik si-
yasi bir tavra dönüşmeyecek.
Çünkü Yılmaz, söz konusu ka-u u ^ u ı u ı u u . UMjııı ^rc^ıı, uıı ıt^ıı- ^UIIKU IUIllOZ., MJZ. RU11U9U Ka-
rici olmadı. ANAP'ı Özal par- rarnameyi birkaç kişinin irade
çaladı. Dört uosurun bûieştiği
teorisini ortaya attı. Bunun so-
nucunda da ANAP parçalandı.
Sayın Özal parti icindeki iki
gruptan da vazgeçemez. Çünkü
liberal ve muhafazakârlar Sayın
Özal'ın iki yönunü temsil ediyor.
Modem görünjneye çalışırken li-
beralieri tutmak isteyecekür.
Öbür taraftan da Keçecilerl
destekleyecektir" dedi.
ANAP'ın hızla oy kaybettiği-
ni, yapılacak ilk genel seçimden
sonra devrini tamamlayacağını
belirten Atasoy, "ANAP'ta işler
sürekli kötüye gidiyor. Oy ta-
banlan kalmadı. Neticede daya-
nabilirlerse 92'ye kadar dayanır-
lar, sonra da giderler" şeklinde
konuştu.
zorlaması olarak değerlen-
diriyor.
Ankara, dün gınlağına kadar
ANAP politikasına gömülü bir
gün yaşadı.
ANAP kanatlarının partiye
ve hükümete egemen olma mü-
cadelesi, Meclis koridorlarından
başkent lokantalarına, lokalleri-
ne ve otel lobüerine dalga dal-
ga yayümıştı.
Ama yine de en görülesi ve en
fılme alınası yer, elbette Mech's-
ti. Daha doğrusu Meclis'te,
"ANAP kulisi" diye anılan ik-
tidar milletvekillerinin dinlenme
koridoru idi.
Parti içi mucadelenin tüm ta-
raflan, bu koridorda öğle saat-
lerinden akşam geç vakitlere dek
tam bir gövde gösterisi sergile-
diler. Gösteri, Yılmaz - Hasan
Celal Güzel gruplannın duzen-
ledikleri yemeklerle geç saatle-
re dek farklı yerlerde sürtlü.
ANAP kulisi, bir politika fu-
arı haline gelmişti. Içeride
TBMM Genel Kurulu değil,
sanki ANAP büyük kongresi
toplanıyordu. ANAP'lı 280 kü-
sur milletvekilinin (bakanlar da
dahil) kafasında tek hedef vardı:
"Kazanacak tarafta yer al-
mak..."
Aslında yanşma resmen açıl-
mamıştı. Ne zaman açılacağı da
belli değildi. Şu anda suyun ba-
şında olmayanlar yarışın resmen
başlatılmasını istiyorlardı. Ama
hükümetin, partinin bugünkü
sahipleri acele etmiyorlardı.
Bunu, dünkü kulisin görüntü-
sü açıkça ortaya koyuyordu.
Başbakan Akbulut, sağ^nda Teş-
kilat Başkanı Orhan Demirtaş,
onun yanında Devlet Bakanı
Güneş Taner ve bir grup millet-
vekili sükûnet içinde çay içiyor-
lardı. Karşı duvarm önündeki
Mesut Yılmaz ve arkadaşlan ise
heyecanlı bir müzakere içindey-
diler. Tarafların konumunu en
iyi yansıtan bu zıtlıktı...
Hasan Ceial Güzel bir baska
grup ile birlikteydi. Güzel 'lider-
lik yanşını gevşetti! Propagan-
dasını yayanlara yanıt vermek
için bir yemek düzenlemişti.
Ama rastlantıya bakın ki, Me-
sut Yılmaz ve arkadaşlan da
"Safa Bey için bir sofra" kuru-
yorlardı. İki taraf da, istemeden
yemek masası çevresinde bir
gövde gösterisine girişmiş duru-
ma düştüler.
JBirçok milletvekili iki yemek-
ten birine katılmakla, erken
renk belli etme korkusuna düş-
tüler. Bazılan mazeret göstere-
rek katılmayacaklarını bclirtir-
ken, bazılan da her iki yemeğe
de şöyle bir uğramak gibi bir
formüle yöneldiler.
Mesut Yılmaz, ANAP'ta laik
politikanın savunucusu. Bu tu-
tumuyla, hükümetteki siyaseti
dinsel tercihlere göre düzenleme
eğilimindekilere tam bir alterna-
tif konumu üstlenmişti. ANAP,
liberal-muhafazakâr diye iki
cepheli bir görüntü yansıtıyor-
du.
Bu göruntü Yılmazcıları
kârlı hale getiriyordu. Çünkü
Hasan Celal Güzel ve çevresin-
dekiler, bu ikili görüntüde geri
plana itilmiş bulunuyorlardı.
Oysa ki, Güzel ve arkadaşlan
hükümetteki Keçeciler ekibine
karşı ayn bir mücadele sürdürü-
yorlardı.
Büyük kongre, bir bakanın
Mesut Yılmaz'a şaka yollu be-
lirttiği gibi, genel seçimlerden
sonraya da bırakılabilir mi?
Yılmaz ve arkadaslarının he-
yecanı ve sabırsızlıklan biraz da
bu şakayı ciddiye almala-
nndan...
faraflar, ANAP'ta görünen
üç adayh yanşm sürpriz adaylar-
la daha da genişleyebileceğini,
ama "orta hakem" Özal'ın çok
katılımlı yanşa izin vermeyece-
ğini biliyorlar. Bu yarışta sonu-
cu adayların gücü değil, hake-
min dudüğü belirleyecek.
Umarız Yılmaz'ın programını
hakemin düdüğü kesmez...
CUNEYT ARCAYUREK yazıyor
Kontrol...
ANKARA — Gelişmiş ülkele-
re, özellikle iktidarın hayran ol-
duğu ABD'deki siyasal rejime
adım adım yaklaştığımızı kanrt-
layan örneklere son günlerde
bir yenisini yine TÖ ekledi.
Cumhurbaşkanlarının anaya-
sal görevleri arasına "ANAP
delegelerinin seçiminde ha-
kem rolü oynama" kuralım ge-
tirmiş bulunuyorlar.
Haddini bilmez, kara gözlük-
lükişilerin eleştirilerine karşın;
TÖ, son davranışıyla üikemizin
geleceği açısından son derece
önemli bir ulusal görev yapmış
oluyor.
Ulkenin bütünlüğü, ülkenin
barış ve sükûnet içinde yaşa-
ması neye bağlı? Çankaya Köş-
kü'nde kabul buyurduğu
ANAP'lı kodaman siyasetçilere
TÖ'nün söylediklerinden anlı-
yoruz ki bu öğeler ancak ve an-
cak ANAP'ın parçalanmaması,
hükümetin düşmemesıyle
ayakta kalabitir. Maazallah
ANAP, şunun bunun etkisiyle
parçalanır, durduk yerde hükü-
met bunalımı çıkarsa; refah
içinde yaşayan, 2000'li yıllara
hazırlanan ülkede ne barış ka-
lır ne de sükûnet bulunur bir
karış.
ANAP demek, ülkenin birlik
ve dirliği demek. TÖ'nün ana-
yasal görevi ise birlik ve dirliği
sağlamak olduğuna göre...
ANAP icindeki çalkantılara der-
"hal el koyması, hakemliğe so-
yunması, partiyi yukarıdan yö-
netmesi kadar anayasaya uy-
gun, siyaset açısından doğal
ve.hatta zorunlu bir başka iş-
lev düşünülemez. Ülkenin yük-
sek yararları göz önüne alının-
ca muhalefetten gelen "Çan-
kaya da bir parti başkanının"
oturduğunu içeren gerçekçi
eleştiriler -TÖ'ye göre- düpedüz
yavan kalıyoc
Bu yöndeki eleştirileri son
günlerde yoğunlaştıran Demi-
rel'in davranışlan -TÖ'ye göre-
kıskançlık kokuyor. SHP'li Er-
dal Kalkan'ın tanımıyla Ameri-
kancı, işadamı"hatta zaman
zaman Atatürkçü" olan TÖ; ar-
tık sırası geldiğinden şimdiler-
de "fiilen" parti genel başkan-
lığı yapıyor.
Safa Giray'ı istifaya zorlayan,
Mesut Bey'ı celallendiren Ka-
dıköy delege seçimlerinden
sonra, bir iki küçük hareketle
TÖ, "vaziyete hâkim" oldu. Bir
gece ansızın Mesut Bey'le eşi-
ni Köşk'te konukluğa çağırdı.
Mavi boncuklardan birini eski
bakana uzatarak partideki
olumsuz gelişmeleri önledi.
Ve TÖ... Ardından kabuğuna
çekildi. Milletvekilleri ile grup-
lar halinde çaylı pastalı görüş-
me planını hazırlarken ne Me-
sut Bey ekibinden ne de baş-
ka hiziplerden önde gkJen siya-
setçileri Köşk'e çağıracaktı.
Ama görüşme isteminde bulu-
nanlar varsa işine elverenleri
kabul edebilirdi.
Mukerrem Taşçıoğlu, eski bir
bakan, yıllarca TÖ beraber ça-
lışmış. Köşk'e çıktı. Dün sordu-
ğumuzda "TO ile dertleştiğini"
söyledi. Ama başında kimi ha-
bertere göre; TÖ, genel baş-
kanlık yarışında "taraf" olma-
yacağını söylemişti. İnanılma-
sı olanaksız haberdi bu. Nite-
kım, Taşçıoğlu, "Bana böyle bir
şey söylemedi" dedi. TÖ, faz-
la konuşmuyor, daha çok din-
liyordu. Söyleyeceğini söyle-
miş, çatlağı büyütecek olası
olayları önlemişti. Bir iki ay za-
man vardı. Bu sürede kişileri
çekip çevirecek, her biriyle di-
lediği gibi oynayacak, kongre-
yi istediği biçime yoğurduktan
sonra gereksindiği kişiyi seçti-
recekti. Kısacası; Mesut Bey1
le bir gece ansızın -ailece- gö-
rüştükten sonra TÖ, kaçırdığı
sanılan kontrolü bütünüyle
elinde tuttuğunu dosta düşma-
na kanıtladı. Giray'ın istifası,
Mesut'un çıkışı "fazla birşey"
yazmazdı.
Kimin neyin fesi olduğunun
bilinmediği bu partide TÖ bü-
tün kademeleri dilediği gibi
yönlendirecekti. Örneğin ge-
çen grupta küçümsenerek göz-
lerden kaçan küçük kimi olay-
lar. Akbulut partide "kim libe-
ral, kim muhafazakâr
bilemediğini" söyleyince, Gök-
sel Kalaycıoğlu şöyle bağırıyor-
du: "Biz Atatürkçü felsefeye
inanırız, tarikatçı felsefeye de-
ğii."
Kalaycıoğlu'nun çıkışını ve-
ren haberler doğruysa, hanı-
mefendi yedi yıl geç kalmıştı.
Bu ülkede devlet yönetimine
tarikatçılığı sokan, laikliği kü-
çümseyen, dinsel hareketlerin
büyüyüp serpilmesine gözleri-
ni kapayanlar içinde yaşadıgı
partinin önde gidenleri. Her biri
hâlâ devletin yüce koltuklann-
da oturuyorlar. Dün, bugünü
hazırlayanları alkışlayanların
Atatürkçü kesilmeleri fazla de-
ğer taşımıyor.
Öte yandan Mesut Bey'in, İs-
tanbul deiege seçimlerine sert
çıkışına Keçeciler'le birlik olan
Eymen Topbaş'ın "dinci
eylemleri" mi nedendi yoksa,
milletvekillerine özgü kişisel
korkular mı kışkırtıcı rol oy-
nuyordu?
42 milletvekili çıkaran İstan-
bul'da ANAP, 30'unu kazan-
mıştı. Otuz milletvekilinin 14'ü
Mesut Bey'i destekliyordu.
Eymen Topbaş, İstanbul'a
egemen olursa Mesut Bey yan-
lısı 14 milletvekilinin "istikbali
kararacaktı". Laiklik, tarikatçılık
savaşımı derken Mesutçular da
ilk seçimde gidip gelmeme
kaygısının yattığı, ANAP mer-
kezine yakın çevrelerde söyle-
niyordu.
Mesutçuların girişimlerini,
eleştirilerini içten bulmayan ge-
nel merkezciterin haksızlık yap-
tığı söylenebilir mi?
Ikinci
gensoru da
reddedildi
Hükümetin tarım
politikası nedeniyie verilen
gensoru önergesi ANAP
oylarıyla reddedildi.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — DYP Adana Milletve-
kili Orhan Şendağ ve arkadas-
larının, "izledikleri tanm poli-
tikası ile çiftçfleri tahammul edi-
lemez sıkıntılara soktukları,
enflasyonu devlet politikası ha-
line getirerek vatandaşlan âde-
ta açlıga mahkûm ettikleri" ge-
rekçesiyle hükumet hakkında
verdikleri gensoru önergesi, dün
TBMM Genel Kurulu'nda
ANAP'lıların oylanyla redde-
dildi.
SHP grubunun görüşlerini
açıklayan Nevşehir Milletvekili
Cemal Seymen Türkiye'nin en
son on yılda dışarıya daha da
bağımlı olduğunu, ihracaün gö-
reli olarak artmasına karşın it-
hal tüketim mallanna daha çok
gereksinim duyar hale getirildi-
ğini söyledi.
Hükümetin hedeflenen enf-
lasyon rakamlannı tutturamadı-
ğını kaydeden Seymen, ANAP
iktidarları dönemindeki enflas-
yon artışı oranı ve yanılma pay-
larına göre "yüzde 54" olacağı
açıklanan 1990enflasyonoranı-
nın "yüzde 100" olacağını sa-
vundu.
DYP Manisa Milletvekili
Ümit Canuyar da çiftçinin enf-
Iasyon canavarma ezdirildiğini
vurgulayarak verdikleri sözlere
rağmen enflasyonu düşüreme-
yen hükümet üyelerinin yüzleri-
nin kızarması gerektiğini söyle-
di.
ANAP grubunun görüşlerini
açıklayan Muş Milletvekili Ala-
attin Fırat, gensoruda yer alan
iddialann ash olmadığuu savun-
du.
Eleştirileri yamtlayan Tanm
Orman ve Köyişleri Bakanı Lüt-
fullah Kayalar da tarımsal ürün
destekleme alım fiyatlanndaki
artış orarunın 1984-89 yüları
arasında yüzde 53.4 olduğunu
belirtti.
Türban
örügörüşmesi
bugün
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — ANAP'ın liberal kanadı
ile SHP'nin iki haftadır engelle-
dikleri türbanın seTbest bırakıl-
masLnı da içeren kadının statüsü
ve sorunlan genel müdürlüğü ku-
ruması hakkındaki kararname
bugün TBMM Genel Kurulu'nda
tekrar görüşülecek. Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı İmren
Aykut, kararnamede yer alan
"türban" ile ilgili maddenin yeni-
den gozden geçirileceğini söyledi.
Turk Kadınlar Birliği Başkanı
Ayseli Göksoy da, kararnameye
konulan kıyafet serbestisine iliş-
kin maddeye kesinlikle karşı ol-
duklannı bildirdi. '
Uruguay gezisinden dün dö-
nen İmren Aykut, gazetecilerin
türbanın üniversitelerde serbest
bırakılmasına ilişkin kararname
ile ilgili sorularına şu yanıtı verdi:
"Ben de gelişmeleri bilmiyo-
rum. Şimdi az önce bana da, o
maddenin yeniden düzenlenece-
ği soylendi. ama ilgililerle konu-
şarak bilgi alacağım.
Kadınlar zaten şanssız oluyor.
Kadının statüsü ile ilgili kararna-
meye Merkez Bankası ve YÖK ile
ilgili kararnameler de hiç ilgisiz
iken birleştirildi. Bir de komis-
yonda türban konusunu ekledi-
ler. Ben sadece kadınlarla ilgili
bolümünü savunurum, ama di-
ğerlerine kanşmam. Beni ilgilen-
dirmez.
Zaten komisyonda savunur-
ken de ilk kez bir kararnamefleil-
gili olarak uç bakan komik şekil-
de yanyana oturdu."
Öte yandan, Aysel Göksoy
başkanlığındaki Türk Kadınlar
Birliği başkanlığındaki Türk Ka-
dınlar Birliği heyeti, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı İmren
Aykut'a vekâlet eden Devlet Ba-
kanı Kemal Akkaya'yı ziyaret et-
ti. Başkan Göksoy ziyaret sırasın-
da yaptığı konuşmada, kararna-
mede yer alan kıyafet serbestisine
kesinlikle karşı olduklarını
bildirdi.