01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 EKİM 1990 KULTÜR-SANAT CUMHURİYET/5 Morais, Cemal Reşit Rey'de • Kültür Servisi — Bizim Ülke Derneği ve Turk Soroptimıst Kulupleri Federasyonu bir konser duzenledi. bugun saat 19.00'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'naa gerçekleştinlecek konserin konuğu Portekizli sanatçı Maria Jose Morais. Avrupa'run en iyi Chopin yorumcularından biri olarak tanınan sanatçı programının birinci bölumünü Beethoven, Rave! ve Lizst'e, ikinci bölümünu ise Chopin'e ayıracak. 1953 doğumlu Morais bugüne dek Fransa, İngiltere, Polonya, Ispanya, Portekiz, Belçika, Bulgaristan, Sovyetler Birliği, ABD ve Mısır'da konserler vermişti. Tîyatro Eleştirmenleri Birligi • Kültür Servisi — Tiyatro Eleştirmenleri Birliği dun gece Karaca Tiyatrosu'nda bir araya geldi. 36 üyesi bulunan birliğin onur üyeleri Prof. Melahat Özgü, Prof. Metin And, Prof. Sevda Şenel ve Lütfu Ay'dan oluşuyor. Yönetim kuruiunda ise Dikmen Gürun Uçarer, Hayati Asdyaacı, Zeynep Oral ve Seçkin Selvi yer alıyor. Gece bir konuşma yapan Zeynep Oral, "Çahşmalarunız kapsarrunda cumhuriyet sonrası, tiyatro sonrası bir panorama sunmayı amaçlayan bir seçki yer alıyor. Uluslararası Tiyatro Eleşıirmenler Birliği'nde dernek olarak temsil edildik. Aynca Kültür Bakanlığı'mn özel tiyatrolara yaptığı yardım konusunda bakanhğa sunulmak üzere bir tüzük önerisi hazırladık!' Oral aynca her yıl bir alanda verilecek tiyatro eleştirmenler ödülü koyduklarını ve gelecek mayıs ayında İstanbul Tiyatro Festivali'nde 13 ülkeden eleştirmenlerin buraya geleceğini bildirdi. Beethoven'ın hastalıgı • LO.NDRA (AA) — Bir Ingıliz doktoru, Alman besteci Ludvig Van Beethoven'ın, nadir görulen romatizmal bir hastalık yüzünden sağır olduğunu ve bestecinın ölümune yol açan bu hastalığın günumuzde tedavisinin mümkun olduğunu bildirdi. ıngiliz Sunday Times gazetesinin haberine göre Yeovil Hastanesi romatologlarından Dr. Tom Palferman, Beethoven'ın bütun hayati boyunca nadir rastlanılan romatizmal bir hastalık olan ve yavaş yavaş bütün organlan saran "Sarkoidoz"dan muzdarip olduğunu söyledi. Doktor Palferman, hastalığın Beethoven'da ileri bir vaka haline gelmesinin nedenlerinden birinin, besteci 16 yaşındayken annesinin ölmesine yol açan tuberkuloza eğilimi olduğunu kaydetti. Dr. Palferman'a gore stereroid ilaçlar verilerek ileri aşamada da karaciğer nakli yapılarak söz konusu hastalığın tedavisi mümkün olabilir, Beethoven böylece 10. Senfoni'sini bitirebilirdi. On yıldır mektuplarını ve otopsi raporlannı inceleyerek Beethoven'ın durumunu araştıran Dr. Palferman'ın çahşmalarının sonucu, "Royal Journal Of Medicine" tıp dergisinin kasım sayısında yer alacak. Sanat Kurumu ödülleri • ANKARA (AA) — Sanat Kurumu tarafmdan dağıtılan tiyatro ödüllerini kazananlar belli oldu. Mehmet Baydur, "Yangın Yerinde Orkideler" adlı oyunu ile "En İyi Oyun Yazarı" seçilirken, oyunu sahneleyen Can Gurzap da "En İyi Yonetmen Ödulu"ne layık gorüldü. Sanat Kurumu Başkanı İmren Erşen'den edinilen bilgıye göre "Mutlu Gunler"deki sahneleme çalışması ile Ayberk Çolok övguye değer yonetmen bulundu. "Beğendiğiniz Gibi" ve "Sevgili Palyaço" adlı oyunlardaki yorumuyla Tülay Bursa "En İyi Kadın Oyuncu", Mehmet Atay da "Beyaz Geceler"deki oyunu ile "En İyi Erkek Oyuncu' 1 seçildi. Atila Sav, Gönul Üçele, Ayşegül Yüksel, Uğur Bilge ve İmren Erşen'den oluşan seçici kurulun değerlendirmesi sonucu Akşit Göktürk "Mutlu Günler", Mualla Genez de "Lavanta Çiçeği" adlı oyunların çevirileri ile "En iyi Çevirmen Odulü"nu kazandılar. Değerlendirme sonucu Haris tyigün ve Sevinç Gürluk "Sevgili Palyaço" adlı oyundaki çahşmaları ile "En İyi Dekor", Nurettın Özsuca da "Yusuf ile Menofis" adlı oyundaki çalışması ile "En İyi Müzik" ödülunü kazandılar. "En İyi Yapım" odulu de geçen yıl sergilenen "Beğendiğiniz Gibi" adlı oyuna verildi. Seçici kurul, Türk tiyatrosuna ve Turk tiyatro eğitimine katkılarından dolayı geçen yıl ölen İrfan Şahinbaş'ı "Juri Özel ödülu"ne değer buldu. Öduller, kasım ay» içinde belirlenecek çocuk tiyatrosu odulleri ile birlikte Sanat Kurumu'nda duzenlenecek bir törenle dağıhlacak. Bastia'da Türk sineması • PARİS (Cumhuriyet) — 18-27 ekim tarihleri arasında, Korsika Adası'nın Bastia kentinde altmcısı duzenlenecek olan "Akdeniz Kulturleri Film Şenliği"; Türk sinemasına ve Turk sanatına geniş bir yer ayıracak. Bastia'da "30 Yıllık Turk Sineması" toplu gosterisi kapsamında 1963 ile 1989 yılları arasında gerçekleştirilmiş 17 Türk filmi sunulacak. Şenlık kapsamında Türk sineması ile ilgili bir fotoğraf sergisinin yanında aynca Türk sanatının değişik daliarını kapsayan bir dizi etkinlik daha yer alacak. "Osmanh İmparatorluğu'nun Miman, Mimar Sinan" başlıklı konferansın yanı sıra Mimar Sinan ve çağdaş Turk miman Behruz Çinici'nin çalışmalarına ilişkin fotoğraflardan, plan ve taslaklardan oluşan bir sergi de gezilebilecek. Çağdaş Turk resim sanatı sekiz ressamm çalışmalan ile tanıtılırken seramikçi Erdinç Bakla'nın yapıtları da yine Bastia da sergilenecek. Ismail Cem'den 'Sonbahar' • Kültür Servisi — Ismail Cem "Sonbahar" adını verdıği IV. fotoğraf sergisini 24 ekim gunu Bebek Akbanat Sanat Galerisı'nde açıyor. Bugune dek üç kişisel sergi gerçekleştiren yazar ve İstanbul Milletvekili Cem, özellikle doğa ve insanı konu ediniyor. 49 fotoğrafın yer aldığı sergi için Cem, "Sonbahar sadece mevsimlerın en guzeli, renklerin en guzeli değil. Huznüyle ve 'sonluğuyla' bir duşunce zamanı, geçmişe dönük değerlendirmenin biraz da geçmişi özlemenin mevsimi 'sonbahar' galiba, her şeyin gelip geçmekte olduğunun artan bilinci, bunun yansımaları ve yenılerınin doğacağını bilmenin guveni, guzelliği" diyor. Ismail Cem'in sergisi 9 kasıma dek görulebilecek. SerdarAteşer'in 'Mütareke Yılları'nın gözden geçirilmiş ikinci baskısı Sözsüz,ama sesli bir ateşkesSerdar Ateşer, 'Mütareke Yılları'nın ardından, sözlü parçalardan oluşan bir albüm yapmak istiyor. Sözler büyük olasılıkla Murathan Mungan'ın olacak. Öncelikle ritimden yola çıkarak müzik yaptığını söyleyen Ateşer, "kafasının içinde uçuşan sesler"i önemli buluyor. YAVUZ BAYDAR Geçen yıl piyasada görünüp ardından hızla ortadan kaybo- lan bir kaset vardı. 1980 sonra- sı modern Türk muziğinin en parlak isimlerinden biri olarak kabul edilen Serdar Ateşer'in imzasını taşıyan bu yapıtın adı "Mütareke Ydlan'ydı. Usta iş- çiliği, yenilikçiliği, çizgi-dış» ol- mayı hedefleyen cesareti ve in- ce hicvi ile farkh bir kuşaksal bakış tarzının da ilk belgelerin- den biri olarak tanımlanabilecek bu calışma, genç kesimlerde giz- li ve yoğun bir kabul gördü, "kült" konumuna yerleşti. Dağıtımdaki türlü aksaklık- lardan ötürü ortadan aniden kaybolan, buhmması olanaksız- laşan bu son derece ilginç çalış- manın "gözden geçirilmiş ikin- ci baskısı" bir süredir yeniden piyasada. Geniş bir kitle, Serdar Ate- şer'i 1982-86 yıllan arasında Mozalk grubunun basgitaristi olarak tanıdı. Müziğe lise yılla- rında giren ve bas dışında pek çok çalgıya da egemen olan Ate- şer, kendi deyişi ile "müzigi tü- müyle, baştan sona denetleye- bümek amacıyla", çalışmalan- nı birkaç yıldır tek başına, evin- de kurduğu stüdyosunda sür- dttrmekte. Stüdyosundaki alet- lerinin fınans kaynağı, bir ara turist rehberliğinden elde ettiği gelir olmuş. Rumelihisan'nda, Boğaz'a bakan yaşama/çalışma mekâ- nında "Mütareke Yülan"nı ko- nuşuyoruz Ateşer'le. Şunları anlatıyor: "Kasete bu adı koymaya ka- rar verdiğimde, herkesin çok hoşuna gitmişti. Aniden sankı bir şeye tekabül etmişti bu isim. Aslında bana çok komik gelmiş- ti. Fakat şu da var: Butün ya- şıtlarun gibi benim de hayatım 80'den önce, 80'den sonra gibi bir bölünmeye kaçınılmaz ola- rak tabi tutuldu. Ben bu kaset- le belki de son on yıümın bir özetini çıkartmış oldum. Parça- larda doğrudan doğruya bir şey- ler kastedilmemişti, ama bütün olarak baktığımda o kokuyu, o atmosferi hissediyorum. Beş on yıldır çevremdeki mü- zisyen ya da gayri muzisyenler- de görduğüm bariz bir sıkılma, bir gerilim var. Sorunlu bir du- nım var, bu da her şeye yansı- yor, fakat bir yandan da içinde yaşadığım toplumla, içinde ya- şadığım İstanbul'la belirli bir kopuşu da getirse bu, başka bir yerlerden bağlılığın devam edi- yor. Bu da en açık biçimde mü- zikte ortaya çıkıyor: Bir hesap- laşmaya yöneliyorsun. Bir de bazı şeylerin, küçuklükten beri alıştığın, içinde yer etmiş şeyle- rin müziğinde ortaya çıktığını görüyorsun. Müzik de bunu gösterdi. Çok birbirine benze- yen, belli bir türe adreslenebile- cek gibi olmayan müzik biriki- mim, oldukça kontrolsüz biçim- de dışavurulmuş oldu. Fakat bir ortak nokta belki de hemen herkesin dikkatini çe- kecek ölçüde bizden motiflerin daha Batı, daha modern üslup- larla bir araya gelmeseydi. Içi boşalmış olduğu için sentez kav- ramını kullanmaktan kaçınıyo- rum. Bazı arkadaşlar yapıttaki bu Türk muziği öğesinin ağırlı- ğını hayretle karşıladılar. Bunun nedenini ben de iyi açıklayamı- MOZAİKTEN TEK BAŞIN ALIGA — Serdar Ateşer, 1982-1986 yılları arasında Mozaik lopluluğunun basgitaristi olarak tanın- dı. Ateşer, çalışmalarını birkaç > ıldır evinde kurduğu stüdyoda tek başına sürdurüyor. yorum. Sanki elim gidiyor, bu arada da Türkiye'de müzik yap- manın da anlamını bulmuş olu- yorum. Yani dışanda yapılanın iyi-kötü bir kopyasıru yapmak- tansa burada yaşananı müzikte göstermek daha hoşuma gidi- yor." — Kent kökenli bir müzisyen olmak, müziğe nasıl yansıyor? — Istanbul'da yaşayan her- kes gibi ben de kentin benim sa- natsal yaşamıma katkısından çok kösteğini hissettiğimi söyle- yebilirim. Ancak bunun, olum- lu olmasa bile, farklı, özgün bir etkisi var üzerimizde. Ben biraz daha agressif bir noktaya yak- laştığımı hissediyorum: Daha sert bir müzik yapmak istiyo- rum örneğin. Bu ilîe de "heavy- metal" olmak zorunda değil. Belki daha keskin hatları barın- dıran şeyler yapmak istiyorum. Ama bunlan planlamış değiüm. Bilmiyorum belki aynı tepkiler daha içe-dönuk, daha karanlık bir müziğe de goturebilir. — "Mütareke Yıllan"nda söz kullanmamışsın. Nedeni, dinleyicinin üstüne fazia gitmek istemeyişin mi? — Hayır, bunun nedeni be- nim beceriksizliğim oldu. Kal- kışmadım değil, yaptığım sözlü parçalar ya da sözlu parça raa- ketleri vardı. Fakat hiçbiri beni çok memnun etmedi. Bu durum bir yıl öncesine kadar böyleydi. Son zamanlarda ise kendimde umut verici gelişmeler göruyo- rum. Son aylarda bir tiyatro müziği çalışması -yaptım. Neti- celer iyi. Taşıdığım "olamaz" eğilimi biraz eğildi. Sözlü par- çalar yapmaya niyetim var. An- cak konu ciddi, çünkü enstru- mantal muzikteki gibi serbestçe hareket edemeyeceğimizi, çok daha formlara bağımlı kalınma- sı gerektiğini göruyorum. Tabii söz girince insanın iyi bir hatip de olması gerekiyor. Bakalım bunlan nasıl müziğime yansıta- cağım. Şimdilik bir muamma. — Seni müzik yapmaya iten şeyler neler? — Öncelikle ritim. Doğada gizli en tekdüze seste bile bir ri- tim oluyor. Fakat ne doğada ne de kentte rastlayıp da ondan yo- la çıktığım pek bir şey yok. Ka- famın içinde uçuşan sesler da- ha önemli. Bazen de bir enstrü- manın başına oturduğumda bel- li bir sesi baz alıyorum, bu ku- lağımda bir melodi yaratıyor, onu işlemeye başlıyorum. Bazen de bir parçanın içinde olmayan bir çalgıyı kurguluyorum, belirli bir motifin üstüne gidiyonım. — Ritim senin için kaçınıl- maz bir unsur olmalı. — Evet, bazen ifrada kaça- cak şekilde bir ritmin çeşitleme- lerini yapmaya başlıyorum. Hatta daha önce yaptıklarımı tanınmaz hale getirecek işlere gi- rişüğün de oluyor. Fakat gali- ba yavaş yavaş olgunlaştım bu konuda. Ekonomik olmanın, dozun öneminin de farkına var- dım. Fakat bir ritmin mümkün versiyonlan beni çok çekiyor. Kimi zaman bir parçanın melo- disini bile buna feda edebiliyo- rum. Çünkü erotizmden kent hayatına kadar her şeyin önce- likle ritmini algıhyorum. Gö- rüntu bende rıtimde başlıyor ve coşkuyu beraberinde getiriyor. SANA T GALERİLERÎNDE BİR GEZİNTİ İzer'in özgün baskıları Ayşegül tzer kolaj-özgün baskı resim sergisi / Soyak Sanat Galerisi / 20 ekime kadar. Ayşegül tzer'in kolaj-ozgünbaskı ser- gisi, 20 ekim günune kadar Soyak Sanat Galerisi'nde izlenebilecek. Yugoslavya'- da Sarayevo Guzel Sanatlar Akademisi Grafik ve Özgünbaskı Atölyesi'nden me- zun olan Izer, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi'nden de yuk- sek lisans diploması aldı. 1986-87 yılla- nnda Munih'te baskı eğitimi ustune araş- tırma yapan İzer, Straubing Yaz Akade- mısi'nde de Prof. Sturm Atölyesi'nde beykel ve baskı çalışmalarında bulundu. UNESCO'ya bağlı Uluslararası Plastik Sanatçılar Derneği uyesi olan sanatçı, ha- len Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sa- natlar Fakultesi Grafik Ana Sanat Da- lı'nda araştırma görevlisi. Yurtdışında birçok bıenal ve karma sergiye katılan Ayşegül Izer, ilk kişisel sergisini I986'da Yugoslavya'da açtı. 1987'de Barselona'- da bir sergi gerçekleştiren sanatçı, 1988 yılında da Istanbul'da Destek Reasurans Sanat Galerisi'nde ve Ankara'da Galeri Grifon'da birer sergi duzenledi. izer'in 1986'da Belgrad Altın Kalem Yarışma- sı'nda En İyi İllüstrasyon Ödulu, Barse- lona'da birincilik ödulü, 1987'de Yugos- lavya'daki Bitol Grafik Bieanali'nde bi- rincilik ödülü bulunu>or. Bedri Rahmi'nin 1953'ten bir yapıtı. Gelenekten moderneBedri Rahmi Eyuboglu resim s e r g i s i /*Almelek Sanat Galerisi / 3 kasıma kadar. 1975 yılında yitirdiğimiz Bedri Rahmi Eyuboglu'nun resimlerı Almelek Sanat Galerisi'nde 3 kasım gunune kadar go- rülebilecek. Ressam ve şair Bedri Rahmi Eyuboğlu, İstanbul Guzel Sanatlar Aka- demisi'nde Nazmi Ziya ve İbrahim Çal- lı'nın oğrenasi olmuş, daha sonra Paris'e giderek Andre Lbote'un yanında resim çalışmıştı. 1934 yılında yurda döndukten sonra D Grubu'nun 4. sergisine 30 res- mivle katılan Eyuboğlu, 1937'de Cemal' Tollu'vla birlikte Akademi'nin Resim Bolumu Şefi Leopold Levy'nin asistanı olmuştu. Akademi'deki ilk yıllarından sonra temel bılgilerini Lhote'un atolye- sinde edınmesine karşın, Eyuboğlu, Lho- te'un kubist ve konstruktif vaklaşımını benimsememiş, Dufy ve Matisse'i kendi- ne daha yakın bulmuş, Paris'ten dondük- ten sonra da Anadolu ve Trakya gezile- rinde yaptığı resimlerle İstanbul goru- numlerinde Duf>'nin renk ve çizgi anla- yışının etkilerine rastlanmış, ancak za- manla halk sanatını sağlam kaynak ola- rak görmeye başlamıştı. Bir ara değişik malzemelerden yararlana- rak soyut resimlere ve renk duzenleme- lerine yönelen sanatçı, son yıllannda ye- niden eski konularına dönmüştü. Necati Cumalı y nın yapıtını Kenan Işık sahneye koydu 'Ahmetleriırf Yıldız Tiyatrosu'nda Cumalı'nın 'Ahmetlerim' adlı oyunu bu hafta 17, 18 ve 18 ekim günleri Yıldız Sarayı'nda yeni açılan tiyatroda sahneleniyor. DİKMEN GÜRÜN UÇARER İstanbul bu sezon yeni bir ti- yatro kazandı: Yıldız Sarayı Ti- yatrosu. Pınl pınl minyatür bir tiyatro. Her köşesi oya gibi işli zarif bir salon. Bu tiyatronun değeri sadece duvarlardaki, ta- vanındaki ya da sahne altında- ki restore edilmiş süslemelerle değil, sahne üstü için seçilen malzemeyle de olçülecektir kuş- kusuz. Bu malzemenin titizlik- le saptanması, Devlet Tiyatro- su'nun sorumluluğu ve zorunlu- luğudur. Kenan Işık'a söyleşimizde "Niçin Ahmetlerim" diye sor- muştum. Oyunu izledikten son- ra aynı soruyu bir kez daha sor- mak gereğini duyuyorum. "Ni- çin Ahmetlerim?" Tek kisilik bir oyun olduğu için mi, yoksa Yıl- dız Sarayı Tiyatrosu'nu yerli bir eserle açmış olmak için mi? Ta- bii ki Devlet Tiyatrosu'nun, bunyesine yeni katılan bir sah- neyi yerli bir oyunla açması, an- lamlı ve önemli (hele yerli eser- yabancı eser tartışmasınuı sanat bir yana bıraküarak bir bayrak yarışına dönuşturüldüğü şu donemde), ama aynı olçude, hatta daha da önemli olan bir başka nokta da (yerli ya da ya- bancı) eser seçiminde kullanıla- cak ölçutler. Program dergisinde belirttiği- ne göre Necati Cumalı'nın bu eserinde altını çizmeyi amaçla- dığı sonın, kadının yaşamı bo- yunca tamamlayıası olarak gör- düğü erkeğe, kendi duşlerine gö- re biçim ve kişilik verme savaşı- dır. Başka bir deyişle, geri plan- da olan kadın bu durumu, ken- dini erkekleriyle (kardeş, eş, torun) özdeşleştirerek dengeleye- cektir. Bu içerik aynca tartışjla- bilir. Erkek kadının tamamlayı- cısı mıdır? Kadın erkeği oyle mi görmektedir? "Ahmetlerim diledigimden de mntlu ettiler beni" diyerek so- nuçta yerinden hiç de şikâyetçi olmadığını belirten bir Türkân- la vanlacak nokta neresidir, ka- dının bilinçli olarak bastınlmak istendiği şu dönemde? Bu soru- lar kanımca çok boyutlu bir ko- nunun yazar tarafından dar bir çerçeve içinde işlenmesinden kaynaklanmaktadır. Oyunda or- taya çıkan tablo, yönetmenin "taribsel gelişim süreciiHJe Türk kadınının veri" çizgisinin kesin- likle dışındadır. Izlediğimiz, "bir kadının hezeyanlan- dır." Oyun boyunca Türkân'ın gözünde erkekler "saf, içkici, kumarcı, çabnk tavlanır, bencil. kaba"dırlar. Bunu, kadının er- keğe biçim verme tutkusundan kaynaklanan bir tavır olarak al- gılamak herhalde yanlıştır. O halde terslik, kadının kişiliğin- dedir. Türkân oyunu n başında neyse sonunda da odur. İşte "Ahmetlerim"i yetersiz bir oyun yapan da oyun kahramanının sürekli bu kısır döngü içinde oluşudur. Ahmetler'le iüşkisi ya- pay, iç çatışmalan yüzeyseldir. Yanm yüzyılı aşkın önemli dö- nemleri kapsayan süreçte kişili- ğinde bir kıpırtı yakalanmaz. Bir yazarı n her yazdığı başa- rılı olmayabilir. Necati Cumalı da 16 yıl önce böyle bir oyun yazmış olabilir. Buraya kadar pek söylenecek bir şey yok. Ama Devlet Tiyatrosu'nun bu oyunu repertuanna alması yanlıştır. Geçen yıl pınl pınl "Yaşar Ya- şamaz"ından sonra yonetmen Kenan Işık'ın da eksi hanesine işlenecek bir çalışma ne yazık ki "Ahmetlerim." Oyunu tek per- deye indirmekle en doğru şeyi yapmış Işık, ama amaçladıği re- simleri yakalayamamış; çünkü elindeki malzeme buna elverişli değiL Malzeme kısıtlı olunca yö- netmenin yeni bir sıçrayış yap- ması da aynı ölçüde zor. Işık ve onca emek başka bir projede de- ğerlendirilmeliydi. A)TU şey Serpil Tamur için de geçerli. Yıllann başanlı oyuncu- su Tamur. Ne var ki burada on- ca çaba, onca uğraş boşa gidi- yor. Hele torunla olan sahneler- de... Evet, eser seçimi, eser seçi- mi, eser seçimi... Şiir yanşması • Kültür Servisi — Galatasaray Lisesı'nce kurulan "Sanat ve Edebiyat" ödülleri çerçevesinde düzenlenen "90 Şiir Yanşması"nın başvuru suresı 31 ekim gunüne kadar uzatıldı. Gonderilecek şiirlerin daha önce hiçbır yerde yayımlanmamış ve ödül almamış olması gerekiyor. Yanşmaya katılacakların en az uç en fazla beş şiir göndermesi, şiirlerin beyaz kâğıda ve daktiloyla çift aralıkh olarak altı nusha yazılması gerekiyor. Şiirlerin en geç 31 ekim gunüne dek Galatasaray Lisesi Müdür Yardımcısı Selahattin Yıldınm Beyoğlu- Istanbul adresine ulaştınlması daha ayrıntılı bilgi için 149 11 00 numarah telefona başvurulabileceği belirtildi. Urart ? ta SERPİL TAMUR VE KENAN IŞIK — "Ahmetlerim^'in ba^rolünde, Devlet Tiyatroları'nın başa- rılı oyuncusu Serpil Tamur oynuyor. Necati Cumalı'nın oyununun yonetmeni ise Kenan Işık. • Kültür Servisi — Emre Zeytinoğlu'nun resim sergisi 18 ekim gunu Urart Sanat Galerisi'nde açılıyor. 1955 doğumlu sanatçı kişisel sergilerini 1988'de Yonca Modern Sanat Galerisi'nde, 1990'da istanbul Belediyesi Ataturk Kitaplığı'nda açmıştı. Emre Zeytinoğiu 1986-1989 yılları arasında ise çeşitli karma sergılere katıldı. Sergi 6 kasım günune dek surecek. Amerikalı oynn yazarları • WASHINGTON (UBA) — Amerikalı çağdaş dram uzmanı Arthur Ballet 22 eVim gunu Ankara Yeni Sahne'de "Amerikalı Çağdaş Oyun Yazarları" konulu bir semıner verecek. Ballet 'nin son 35 yıl içinde tiyatroya yeni oyun yazarları kazandırmak, bu yazarların yapıtlarını kâr amacı gütmeden sergilemek ve tiyalroya kaynak sağlamak için çaba gosterdiği bildiriidi. 'İstanbuTun Gözleri Mahmur' • Kültür Servisi — Melisa Gürpınar, bugün saat 16.00'da Atatürk KTtaplığı'ndakı (Taksim) okuma gunune katıhyor. Eski İstanbul'un insanlanr«jj şiir biçimiyle Öyküle5tirdiji_ "İstanbul'un Gözleri -^ w Mahmur" adlı son kitabından parçalar okuyacak olan Gürpınar, aynca kitaplarıru da imzalayacak. Programın yöneticiliğini Atilla Birkiye'nin yaptığı etkinlik Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün katkılanyla gerçekleşiyor. 6 Kayıp ? Mozart • LONDRA (AP) — Mozart'ın kayıp olduğu sanılan bir yapıtı, Lond^a'da buyuk bir olasılıkla ilk kez çalındı. Ote yandan, Sotheby müzayede firmasının elyazmaları • bolumü yöneticisi Stephen Roe, Mozart'ın yapıtının elyazmalarını 21 kasımda açıkarttırmaya çıkaracaklarını açıkladı. BüGÜN • Kültür Servisi — Tunceli Hacı Bektaş Derneği'nin duzenlediği Hacı Bektaş Kültür Gecesi saat 19.00'da Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleşecek. Geceye Sabahat Akkiraz, Süleyman \ ıldız ve Muhlis Akarsu katılacak. BİLSAKTA BUGUN 16 Ekim Salı: 19.00 BfUM DlZ/Sl Çağdaş ve Çağ Ötesi Bir Teknoloji: Gen Teknoloiisi Beyazıt ÇIRAKOGLU 19.00 SANAT ESERINİN ANLAMl, YORUMU VE DEĞERLENDIRİLMESİ Doğu Felsefesi, Jung Felsefesi, Dadaist ve Sürrealist Resim. Erol COŞKUNER Görsel Sanat Atölyeleri Mehmet GÜLERYÜZ yönetiminde (Per.-Cum.) Ta'i Chi Chu'an Hareketli Meditasjon Hhan GÜNGÖREN Her Sa. 14.00-20.00 Yoga ZerrinAKGÜN Pıesi.-Per. 1830-19.30 < G M ı ) Rock Cafe-Bar (5. Kat) 12.00-18.00 HeavyMeUİ 18.00-24.00 Rock BİLSAK, Sıraselviler Cad. Sogancı sok.7 CİHANGİR 143 28 79-143 28 99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle