Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 EKİM 1990****
PRENSESE BİR
DEMET ÇİÇEK
— İngiltere
Kraliçesi
Elizabeth'in
gelini Prenses
Diana
geçen günlerde
Londra'daki
PaJladium
Tiyatrosu'nda
merkez yararına
düzenlenen bir
geceye katıldı. Bu
arada bir şiikran
ifadesi olarak 7
yaşında bel
kemjğinden basta
bir kız
çocuğundan da
bir demet çiçek
aldı. (Fotoğraf:
AP)
Turizmcinin
deniz kazası
ATİNA (AA) — Kuşadası'n-
da turizmcilik yapan Siileyman
Sevim (49), yelkenli teknesiyle
Ege Denizi'ndeki İkarya Adası'-
ndan Pire'ye giderken denize
düşerek kayboldu. Tinos Liman
Müdürlüğü'nden edinilen bilgi-
lere göre, 'Serpil' isimli Alman
bayraklı yelkenli teknesiyle Ku-
şadası'ndan Pire'ye giden Sü-
leyman Sevim, önceki akşam kı-
zı Serpil Sevim (20) ile birlikte
İkarya Adası'ndan hareket eı-
tikten sonra hızı 9 boforu bulan
fırtına ve dalgaiar yiizünden ro-
tasını kaydetti. Mikonos ile Ti-
nos adaları arasında şiddetli
akıntıya kapılan Hüseyin Se-
vim, teknesini kurtarmaya çalı-
şırken, güvertenin üzerinden
aşan dalgaiar tarafından sürük-
lenerek denize düştü.
Şili'de insan hakları için konser şiii'nin
başkenti Santiago'da. insan haklanna destek vermek ama-
cıyla Uluslararası Af Örgutü'nün diizenlediği konserler bü-
yük ilgi topladı. Önceki gün Santiago Stadı'nda yapılan ve
Sting, Sinead O'Connor gibi şarkıcılarla The \ew Kids oa
the Block topluluğunun şarkılar söylediği konsere 150 bin
kişi katıldı. (Fotoğraf: AFP)
Avrupa çekilişinde
çifte şans
ANKARA (ANKA) — Milli
Piyango İdaresi'nin de katılaca-
ğı Avrupa özel çekilişinde tek bi-
letle çifte şans elde edilecek.
20 ekimde Brüksel'de yapıla-
cak çekilişe Türkiye'nin yanı sı-
ra İspanya, Fransa, Portekiz, İs-
veç, Belçika, Isviçre ve Lüksem-
burg katılacak. Özel çekilişin en
büyük ikramiyesi 15 milyar lira
(4 milyon ECU) olarak belirlen-
di. Ayrıca ulusal ölçekte de en
büyük ikramiye olarak 4 milyar
lira verilecek.
TV'den naklen yayımlanacak
çekiliş, üç aşamada gerçekleşti-
rilecek; birinci aşamada numa-
ralar, ikinci aşamada talihli ul-
ke, son aşamada da numarala-
rın önünde yer alan harfler be-
lirlenecek.
CUMHURİYET/19
CHER'İN YENİ
KILIĞI — Oscar
ödüllii Ermeni
asıllı Amerikalı
sinema oyuncustı
ve şarkıcı Cher
aynı zamanda
kılıktan kılığa
girmesiyle de
tanınıyor. Önceki
gün Londra'nın
Heathrow
Havaalanı'nda
başında geniş
kenarlı şapkası,
göziinde siyah
gözlükleri ve
sırtında meşin
ceketiyle Cher'i
görenler onu
tanıyamadılar.
(Fotoğraf:
Reuter)
HABERLEREV DEVAM
OLAYLARIN SHP'den Dışişlerine sıkı KDV carptı
ARDENDAKI
GERÇEK
(Baftarofı 1. Sayfada)
imajı verir" düşUncesiyle idam
cezalarını "askıya almıştı". Ne
var ki bu 'İmajı" vermek ıçın
bütün çabalar boş çıkmtşu. Öy-
leyse ne yapmalıydı? "fmaj"ya-
ratmaya çalışmayt bir yana bı-
rakıp idamlan gerçekleşıirınekte
hükümet kararlıydı. Çunku
"Türkiye ANAP sayesinde çağ
atlamıştı" ama, "gelişmiş iilke
imajı vermek "te başarı kazana-
mamıştı. Bugün suç işleyen le-
'öristlere gözdağı vermek için
on yıl önce eylem yapanları ipe
çekmek yararlı olacaktı. Peki,
kim bu konuda karar verecek-
ti? Hukümet!.. Bir başka deyiş-
le yürütme organ/!.. Daha baş-
ka bir deyişle de Özal!.. Herke-
sin bildiği gibi ortada artık hü-
kümet ve \feclis yokıu; Cuın-
hurbaşkanı Özal'ın dediği olur-
du. ASAP'ın, parıi, ıneclıs grıı-
bu, Başbakan ve Bakanlar Kıı-
rulu olarak bütünüyle kadehni
Özal'a bağladığı ve cumhurbaş-
kanının iki dudağı arasından çı-
kacak emirleri beklediğini ka-
muoyu biliyordu.
Devlet Bakanı Keçecıler'in
açıklamasında A NA P huküme-
tinin felsefesi ortaya çıkıyordu.
Demek ki siyasal iktidar Baıı
dünyasınm gözlerinı boyamak
için idam cezalarını askıya al-
mıştı; şimdi teroristlere gözdağı
vermek için yürürlüğe koya-
bilirdi.
Hiç kuşkusuz Akbulut hükü-
metinin Devlet Bakanı boşuna
konuşmuyordu; kamuoyunda
birden tepkiler patladı; basın ve
muhalefet, bu ilkel tutuına kar-
şı gerekli uyarıları dile getirdiler.
Ancak Devlet Bakanı Keçecı-
ler'in ortaya koyduğu öniem re-
çetesinin uygulandığını da var-
sayarak düşünmekte yarar var.
Diyelim ki ANAP iktidarı yiık-
selen teröre karşı on yıldan beri
hapishanelerde bulunan eskı ey-
lemcileri darağaçlanna dizdi Bu
ilkel yöntenı teröristin ekmeği-
ne yağ surecektir; kan davaları-
nı bileyecek, Türkiye'yi uçuru-
ma sürüklemek isteyenlerin oz-
ledikleri ortaını yaratacaktır; te-
rör, eksilmeyecek, tırmana-
caktır.
Çünkü teror, zulüm ve adalet-
sizlik orıamında daha çok boy
atar.
Son günlerde birbiri üstüne
işlenen cinayetlerin faillerini
bulmakta yetersiz kalan ANAP
hükümetinin elindeki suçlulart
idam etmeye kalkışması, çaresiz-
liğinin dışavurumudur. Bu ikti-
darın bir an önce genel seçim-
lere giderek "milli irade'ye yol
vermesi, Türkiye'ye yapabileceği
en büyük hizmettir.
Eloette bu hizmet yalnız ülke-
ye yönelik değildir; halkın yüz-
de 80'ini karşısına alan bir ikti-
darın yazgısı için de hayırhdır.
• • •
Irak adına
(Baştarafı 1. Sayfada)
keri birlikler ile Incirlik, Pirinç-
lik ve Batman hava üsleri hak-
kında bilgi sağlamaya çahştığı
saptandı.
Konuyla ilgili kaynaklar,
Türk vatandaşı olan Alver'in fa-
aliyetleri karşılığında Irak gizli
servisinden ayda bin dolar ma-
aş aldığını, haziran 1990'da Bağ-
dat'ta 15 günlük özel eğitim gör-
düğünü bildirdiler. Alver'in fa-
aliyetlerinin uzun süredir Milli
Istahbarat Teşkilatı (MİT) tara-
fından izlendiği, Irak askeri is-
tihbaratına hizmet ettiği tespit
edildikten sonra da suç delille-
riyle birlikte yakalandığı kayde-
dildi. AnkaraDevlet Güvenlik
Mahkemesi (DGM) tarafından
yürütülen soruşturma sırasında
suçlarını kabul eden Alver'in
Adıyaman'daki evinde, Irak gizli
servisine verdiği dokümanların
birer kopyasının bulunduğu be-
lirtildi.
Soruşturmayı yurüten Anka-
ra DGM Başsavcısı Nusret De-
miral AA muhabirine yaptığı
açıklamada, Alver hakkında,
"Milli güvenlik aleyhinde ve bö-
lücii örgütlerle ilgili faaliyette
bulunmaktan" soruşturma ya-
pıldığını bildirerek, "Sanığın
TCK'nın 133. maddesinde açık-
lanan askeri ve siyasi casusluk
fiilini ika ettiği anlaşümıştır" de-
di. Demiral, Alver'in yasadışı
bazı örgütlerle de ilişkisi oldu-
ğunu kaydetti.
(Baştarafı 1. Sayfada)
İnönü'nün sorularımıza ver-
diği yanıtlar şöyle:
— SHP'nin parti olarak dış
politikayla daha yakından ilgi-
lenmesi, dış politikaya ilişkin
kararları iziemesi ve alternatif-
lerini iiretmesi açısından bir pla-
nınız vtır mı? Kurullay sonrasın-
da planlanan yeni atılımlardan
dış politika payını nasıl alacak?
İNÖNÜ — Dış politikaya yö-
nelik çalışmalar da esas olarak
gölge kabineyle koordine edile-
cek. Gölge kabinenin içinde dış
işleriyie ilgili birkaç arkadaşımız
olacak. Onlar bu işi takip ede-
cekler, tabii, zaten bugun de da-
nışman olarak bize destek olan
arkadaşlarımız, onlara yardım
edecekler. Parti içinden, parti
dışından danışmanlık yapanlar
gölge kabinedeki bu kişileri doğ-
rudan doğruya kendilerine mu-
hatap bulacaklar. Dışişleri'ni sü-
rekli takip eden bir heyet olarak
yanımızda olacaklar. Dışişleri,
bu duzenlemeden özellikle yarar
sağiayacak. Çiınkü siırekli takip
isteyen bir konu. Tek kişinin ya-
pacağı iş değil. Ayrıca bizim bir
dış ilişkiler sekreterliğimiz var
parti içinde. Bu kuruluşumuz da
gittikçe artan bir çalışma tempo-
su içinde. Dış politikayı belirle-
miyor ama oteki partilerle, ya-
bancı ülkelerdeki sosyal demok-
rat veya demokratik sosyalist
partilerle surekli yazışmalar olu-
yor. Bu da partinin dış ilişkileri
açısından önemli. Ülkenin dış
ilişkileri açısından gölge kabine
diye adlandırdığım işbölümü
içinde, Dışişleri'nden sorumlu
birden fazla arkadaşımız olacak.
Onların eşgüdümü altında dış
politikayı yakından izlemeye de-
vam edeceğiz. Tabii ben de de-
meç verirken arkadaşlarımdan
yararlanacağım.
Tabii yurtdışında bizim her-
hangi bir olay karşısında davra-
nışımızı iletmek üzere aylık bir
bülten çok yararlı olacak.
Demek istiyorum ki dış ilişki-
lerle ilgili çalışmalanmız açısın-
dan daha bugunden yoğun bir
ağ içindeyiz. Eksikliğimiz, bu
alandaki gereksinime bugüne
kadar tam bir işbölümü içinde
cevap vermemek oldu. Ama bu-
nu artık mutlaka yapacağız.
— Körfe? krizinde BM'nin
askeri çözüme yönelik bir kara-
rı çıkarsa partinizin tutumu ne
olacaktır?
İN'ÖNÜ — Körfez'de ortaya
çıkan hukuk ihlali eninde so-
nunda çözülecektir. Bunu çöz-
mek milletlerarası hukukun yap-
ması gereken bir görev. BM'nin
buna karşı çıkması devam ede-
cek ve eninde sonunda çözüle-
cektir. Bu tabii barış içinde çö-
zülecektir. Bir savaş ile hele iki-
li bir savaş ile çözülmesi müm-
kün değil. Ikili bir savaş bir ta-
rafın galibiyeti ile biter. Ama
uluslararası hukuk yerine getiril-
memiş olur. Amerika Irak'ı ye-
ner, ama sorun bitmez. Bizim
dediğimiz sorun çözülmez. Biz
barışçı çözümü destekliyoruz,
bir süper gücün Irak'tan güçlü
olduğunu göstermesini değil.
Dolayısıyla ikili ya da beş-altılı
savaşla çözüm arayışları ile de
uluslararası hukuk yerine gelmiş
olmaz. Böyle bir çözüm çözüm
değil...
— Birleşmiş Milletler böyle
bir karar alirsa, bizim yerimiz ne
olur?
İNÖNÜ— BM karar alirsa,
her ülkeden asker ister. Tabii bu-
nun uluslararası hukuk düzeni
içinde olduğu söylenebilir. Bu-
na karşı çıkmam. Ama burada
bizim yerimiz ne olacak meselesi
var. Bizim yerimizin silahlı bir
harekette olmasına gerek yok-
tur. Çünkü, öyle bir hareket, her
ülke ile BM'nin temasa geçme-
sini, nasıl bir yardım yapacağı-
nı sormasını gerektirir. Her ül-
keyle ayrı ayrı anlaşma yapma-
sı gerekiyor. O zaman da bizim
durumumuz meydanda. Biz za-
ten Irak'a komşuyuz. Başka ye-
re asker göndermemize hiç ge-
BAŞKENT
GÜMJERİ
Müşerref Hekimoglu
7000 lira (KDV içinde)
Çagdaş Yayınlart Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul
Ödemeii gönderilmez.
İL.htanbul Tıp Fakültesi 4.
sınıf ^cartım^ kaybeıtim.
Hukumsuzdür.
SİLGÜN İLCEZDI
rek yok. Oldufumuz^ibi dursak
da önemli bir katkı yapıyoruz
Irak'ın uluslararası hukuk için-
de tutulması için. Bizim başka
yere asker göndermemizi zaten
kimse isteyemez bizden. O açı-
dan bizim BM'nin kuracağı bir
askeri güce de asker gönderme-
mize gerek yok. Böyle bir şey is-
temek de makul değildir. Bu
karşıhklı anlaşmayla olacağına
göre 'zaten biz buradayız' deriz
mesele kalmaz.
— BM böyle bir karar alirsa
sizce ne olur?
tNÖNÜ — BM böyle bir ka-
rar alirsa, Irak savaşı göze ala-
maz. Dünyanın karşısına çıkara-
cağı bir askeri güce karşı savaş-
manın anlamı yok. Cihat fikri
de yetmez. Çünkü karşısında
Müslümanlar da var. 'Doğu
Batı' diye de savunulamaz, çün-
kü yine karşısında hem Doğu
hem Batı var. Ama eninde so-
nunda çözüm denilebilecek yak-
laşım, BM'nin tam karan ile
herkesin katılması ile sağlanır,
askeri güç kullanmaya gerek
kalmadan sağlanır. Şimdiki am-
bargonun devam etmesi, diplo-
matik baskılar ve Irak'ı ikna için
başka yollar bulunması... Irak'ın
onurunu kurtarmak da tabii ge-
rekli ve mümkündür. Yanlış bir
hareket yapmıştır. Tabii devlet-
ler yanlış bir hareket yapınca ne-
dense insanların yanlış hareket
yapmasından daha ötede bir
mazeret bulmak gerekiyor. 'Bir
kişi yapınca yanlış da yüz kişi
yapınca elbet bir gerekçesi
vardır' deniliyor. Aslında bu da
yanlış tabii. Ama bir diploma-
tik yolu var. Nitekim başladılar,
Bush söyledi, Mitterrand da
söyledi.
Ortadoğu'da hukuku tek ih-
lal eden Irak değil. Lübnan'da-
ki durum içler acısı, İsrail'in Fi-
listinlilere yaptığı insanlık dışı
uygulama. Bunlar da bir an ev-
vel bitmesi gereken hukuk ihlal-
leri. Bunları da ele almak gere-
kir. Böyle bir yaklaşım içinde
Irak da onurunu kurtarabilir.
Saddam da diyebilir ki "yıllardır
devam eden İsrail-Filistin mese-
lesi, bizim Kuveyt'e girişimizle
çözüm noktasına gelmiştir. Ben
de şerefle çekiliyorum Kuveyt'-
ten...' 'Siz yanlış anladınız, be-
nim de başmdan beri istediğim
buydu. Yaşasın Irak-Filistin
dostluğu, Kuveyt de kendi başı-
na kalabilir' diyebilir. Pekâlâ bu
olur. Bunun için kan dökülme-
sine gerek yoktur. Böyle bir an-
laşmada, Irak da bir anlamda
fedakârhk yapmış olur. Ama
Irak'ın bütün dünyaya karşı sa-
vaşmasında bir anlam yok. Sad-
dam Hüseyin de bu konuda
mantıklı olur. Çünkü devletin
başına geçenler delilik yapamaz-
lar. Geçmişte delüer çıktı, ama
Saddam Hüseyin'in öyle bir şey
yapmasına gerek görmüyorum,
anlam veremiyomm. Bu ani bir
şeydi, şimdi o da yavaş yavaş du-
rumu görüyor. Benim kanım bu
iş, kararlı diplomatik yaklaşım-
lar, başka çözüm yollan ile ba-
rış içinde çözülür. Lübnan, Fi-
listin için konferanslar düzen-
lenmeli mesela. BM için de bu
önemli bir sınavdır. Tabii silah
gönderilmesi kesin olarak ön-
lenmeli.
ANAP'tan
(Baftarafi 1. Sayfada)
lerinden birisi başkan olarak
atanacak. İllerde boşalan bele-
diye başkanlıklarına İçişleri Ba-
kanı, ilçelerde ise valiler tarafm-
dan yenisi seçilinceye kadar ata-
ma yapılacak. Belediye başkanı-
nın raporlu veya izinli olması
halinde, İçişleri Bakanı bir Mec-
lis üyesini geçici olarak görevlen-
direcek.
Mahkûm olma
durumu
Belediye başkaru geçici olarak
görevden aynlması halinde, ye-
rine görev yapmak üzere belir-
leyeceği başkanvekilini mahallin
en büyük mülki amirine ve baş-
kanvekiline durumu yazılı ola-
rak bildirecek. Başkanvekilleri-
nin değiştirilmesi de aynı usulle
gerçekleştirilecek.
Görevi kötüye kullanma veya
herhangi bir suçtan en az 6 ay
hapse mahkûm olma durumun-
da, İçişleri Bakanı'nın bildirisi
üzerine Damştay kararıyla Bele-
diye Başkanı "seçilme
yeterliliğini" kaybedecek.
Saygın'ın önerisi TBMM Baş-
kanlığı tarafından îçişleri Ko-
misyonu'nda sevk edildi.
(Baştarafı 1. Sayfada)
nel Başkanı Erdal Inönu, yeni
KDV oranlarının hayat pahalı-
hğını, enflasyonu daha da art-
tıracağını belirterek "KDV oran-
larındaki yükselme, halkımızın
geçim sıkıntısını daha da
arttıracaktır" dedi. DYP İstan-
bul İl Başkanı Orhan Keçeli de
dun uygulanmaya başlayan
KDV'nin yeni artışıyla vatanda-
şın boğulma noktasına geldiği-
ni söyledi.
Cumhuriyet Ege Bürosu'nun
haberine göre Ege Bolgesi Sana-
yi Odası Başkanı L'ğur Yüce,
"Yeni uygulama vergi kaçağını
teşvik edecektir" dedi. Yuce, sa-
nayicinin KDV oranını ürettiği
ürune yansıtacağını, bunun pe-
rakende satıcılarda daha büyük
boyutlara varacağını da sözleri-
ne ekledi. Izmir Esnaf ve Kuçük
Sanatkâr Dernekleri Birliği Baş-
kanvekili Cahit Aftıngöl, "Fatu-
rasız, fişsiz, belgesiz satış döne-
minin başlamasından korkarız"
diye konuştu. Esnaf dernekleri
başkanları, KD\
r
oranlarındaki
değişikliklerin kendileri için bi-
kıntı yaratması bir yana, fatura-
sının tüketicilere çıkarılacağı gö-
rüşünü dile getiriyor. EBSO
Meclis Başkanı Şinasi Ertan ise
KDV oranlarının artışının Kör-
fez krizinin bir faturası olduğu-
nu kaydederek "Kamu açığı,
bütçe açığı giderek büyüyor. Bu-
nu kapatmak için bir uygulama,
ancak zamanlaması yanlış" de-
di.
İlaç zammı
Öte yandan yaklaşık 150 ila-
ca yüzde 1 ile yüzde 21 oranın-
da zam yapıldı. Sağlık Bakanı
Halil Şıvgın "Artık 1985 yılın-
da yürürlüğe giren ilaç fiyat ka-
rarnamesinin uygulamaya kon-
duğunu, ilaç firmalannın yıl
içinde ilaç kârlılık oranının yüz-
de 20'yi geçemeyeceğini" bildir-
di.
Çok sayıda ilaç firmasının
zam istemiyle Sağlık Bakanlığı'-
na yaptığı başvurular sonucu bu
firmaların ilaçlannın fıyatlanna
yüzde 1 ile yüzde 21 arasında
değişen oranlarda zam yapıldı.
Sağlık Bakanı Şıvgın, konuy-
la ilgili olarak yaptığı açıklama-
da 1985 yılında yürürlüğe giren,
ancak tam anlamıyla uygulana-
mayan ilaç fiyat kararnamesinin
artık uygulanmaya başladığını
belirterek şunları söyledi:
"Kararnameye göre ilacm tek
başına kârlılık oranı yüzde
20'yi, finnanın kârlılık oranı ise
yüzde 15"i geçemeyecek. Bize
başvuruda bulunanların yüzde
20'ye kadar olan taJeplerini kar-
şılıyonım. Talepleri yüzde 100'e
yakın olan firmalar var. Bizim
verdiğimiz oranı az bulup itiraz
edenler var. Bunların talebini
karşdayamam. Çünkü bir firma
yılda ancak yüzde 20'ye kadar
zam yapabilecek. Firma fiyat
alabilmek için de önce İlaç İş-
verenler Sendikası'na başvura-
cak ve böylece kendi kontrolü-
nü kendisi yapacak. Bakarılık
yıl sonunda firmalann zam ora-
nını inceleyecek. Böylece yüzde
20'yi aşan firmaların fiyatiarı
indirilecek veya firma cezalan-
dırılacak."
Et-Balık fiyat indirdi
Öte yandan UBA'nın haberi-
ne göre Et ve Balık Kurumu, et
fiyatlarını 500 lira ile 2 bin lira
arasında indirdi. Et ve Balık
Kurumu Genel Miidürü Recep
Mızrak'ın UBA'ya yaptığı açık-
lamaya göre kurum satış mağa-
zalannda gövde koyTin eıinin ki-
losunu 7 bin liraya indirirken di-
ğer parça koyun etlerinde de 500
lira ile 2 bin lira arasında fiyat
indirimi yaptı. Et ve Balık Ku-
rumu yeni fiyatlarla kasaplara
da toptan satışlara başladı.
KDVLİ HAYAT
Orösteadı
Inşaat malzemeleri
Çanak. Ser. Katebodur {1 m2
)
Çanak. Ser. fayans <1 m2
)
Toprak Ser. beyaz kare (1 m2
)
Toprak Ser. desenlî
Yer seramik (10X20)
Toprak tavabo
Vitra lavabo
ECA musiuk
YıWız tuğla (8.5'!uk, tane)
Yıldız tuğia (13.5'!uK)
Baca tuğla
Demir
Teneke (0.25-0.27X711)
SoğuK sa; (0.6X1000Xrulo)
Sıcak sac E2.00X1000Xruio)
Levha (13.0ÖX12O)X2400)
Et (Migros'ta)
Kuzu pirzola
Kuzu buî
Kuzu kol
Antrikot
Bıftek
Eski f i y ^ YMUflyat
32.000
30000
36300 j
41800
36300
86900
70000
30000
231
275
550
2225
1505
1080
1178
13000
13000
12600
20200
19350
Lüks tüketim mallan
BayrrHk elekîrikü îermosifon
Demirdökûm tüplü sofben
SEF Fritöz
Deoöoran (8X4)
700000
670000
324000
8750
L 32320
30300
36630
42180
36630
87690
70700
30300
233
278
555
2325
1550
1100
1220
13200
13200
12800
20600
19700
735000
703500
372000
9100
Akaryakıta gizli zam
(Baştarafı I. Sayfada)
larının yüzde 1.6 ve yüzde 1.4
oranında arttırıldığı belirlendi.
Süper benzinde litre başına 17
lira, normal benzinde ise 13 lira
olarak belirlenen ilave zammın
deniz taşımacıhğındaki fiyat ar-
tışından (navlun) kaynaklandı-
ğını belirten Petrol Öfisi yetki-
lileri, maliyetlerdeki yükselme-
yi fiyatlara yansıttıklarını söyle-
diler.
Ofis yetkilileri süper ben-
zinin navlununa 20 lira, normal
benzininkine 15 lira ve gazyağı
ile motorininkine 10 lira zam ya-
pıldığmı biidirdiler. Taşıma ma-
liyeılerındeki anış nedeniyle sa-
tış fiyatlarının da değiştiğini an-
latan yetkililer, KDV artışının
üzerine mini bir zam yapıldığı-
nı söylediler.
Petrol Ofisi'nin zamlı liste
açıklamasından sonra açıklama
yapan Türk Petrol yetkilileri de
Petrol Ofisi ile aynı listeyi uygu-
layacaklarını bildirdiler.
Petrol Ofisi ve Turk Petrol-
den önce açıklama yapan Mo-
bil, Shell ve BP'nin de dün öğ-
leden sonra yeni liste hazırlama-
ya karar verdikleri ve bugunden
itibaren satış fiyatlarını Petrol
Ofisi'nin fiyatlarına göre ayar-
layacakları öğrenildi.
İstanbul'da dûnkü akaryakıt satış fiyatiarı (It/TL)
Super benzın
Normal benzir
Motonn
Gazyağı
Eski
fiyat
2650
2368
1904
1907
Petrol 0fte;
ve
Türkpetrol
2691
2402
1931
1933
Shefl Mobil
2674 , 2696
2389 2391
1924 1925
1921 1922
BP
2675
2391
1927
1924
\ol: Shelt, Mobıl ve BP de fiyatlanm bugunden itibaren Pelrol Ofısı 'ne
Röre uyariayacak.
Şanlıurfa
Tekkelere
sıkı takip
ŞANLIURFA (Cumhuriyet)
— İbrahim Halil Altun adlı ki-
şinin bağlı bulunduğu tarikatın
şeyhinin telkiniyle üç yaşındaki
oğlunu öldürmesinin yankıları
sürerken, Emniyet Müdürlüğü
kentteki tekkelerle ilgili operas-
yonlarına başladı.
Şanlıurfa Emniyet Müdürlü-
ğü yetkilileri Altun'un ifadele-
rinden yararlanılarak "kent
merkezinde Kadiri. Rufai tari-
katlanyla Nurcular ve Süley-
mancılan barındıran sekiz tek-
kenin tespit edildiğini" söyledi-
ler.
Emniyet Müdürlüğü'nden bir
üst düzey yetkili tarikat üyele-
rinin bazı kamu kuruluşlanna
sızdıklarını belirlediklerini belir-
terek şöyle devam etti:
"Küçük Abdullah olayından
sonra bazılan mezarlıklarda,
bazıları da kuytu sokaklardaki
evlerde bulunan sekiz ivkkede
akşamlan toplantılar yapıyor-
lar. Burada evlenenlere, askere
gidenlere, okuyanlara, parasal
yardım yapıyoıiar. Bunlann y ö-
neticilerini tespit etmeye çalışı-
yoruz."
Bu arada olayla ilgili tepkiler
de sürüyor:
SHP Şanhurfa tl Başkanı
Doç. Kadir Polat, "Denizli va-
liligine atanan Alpaslan Kara-
can döneminde Şanhurfa'nın
İran'ın bir kenti görünümüne
büründüğünü" söyledi.
HEP 11 Başkanı Halil Acar
da eğitimsizlik yüzünden insan-
lann din istismarcılığıyla rahat-
ça sömürüldüğünü ve kullanıl-
dığını söyledi. Acar, "Urfa gi-
derek dinin ağırlıklı, ancak is-
tismar edildiği bir yer haline gel-
di. Devlet de sağ eğilimli dini
yanı agır basan yöneticileri Ur-
fa'ya göndermeye başladı. Bu
devletin irticayı desteklediginin
kanıtıdır" diye konuştu.
Araplar,
(Baştarafı 1. Sayfada)
"Allah'ın gücüne inanmak
lazım" diye konuştu. Cumhur-
başkanı Özal akşam da Katar
Emiri Şeyh Halife Bin Hamad
El Kani'nin ikametgâhı olan
Reyyan Sarayı'nda, onuruna
verdiği yemeğe katıldı. Özal ye-
meğe katılmadan önce Doha'da
gezisini izleyen Türk gazeteciler
için düzenlediği basın toplantı-
sında Körfez krizine ilişkin gö-
rüşlerini açıkladı ve temasları
hakkında bilgi verdi.
Özal, Körfez ülkelerinin im-
kânlarını ve paralarını iyi kulla-
narak ülkelerinin refah düzeyi-
ni yükselttiklerini, aynı şekilde
petrol zenginliğine sahip ve su-
yu da olan Irak halkının ise sa-
vaş nedeniyle son 10 yıldır zor
durumda olduğunu belirtti.
Özal, şöyle devam etti:
"Aslında Kuveyt'in işgalinin
ana sebeplerinden bir tanesini
insan Körfez ülkelerini gördük-
ten sonra daha iyi anlıyor. Es-
kiden harpler biraz da ganimel
almak için yapılırdı. Bunda da
aynı şeyi hissediyorum ben. Ge-
rekçe olarak söylenen 'Burası
zamanında Irak'ındı' sözleri bir
şey ifade etmez. Aksi takdirde
tarihi karıştınrsanız herkes bir-
birinden hak iddia eder. Bu doğ-
ru bir şej değildir."
Cumhurbaşkanı Özal, mali
durumu iyi olan Arapların, ik-
lim koşuîları dolayısıyla yılın
dört beş ayını dışarda geçirdik-
lerini ve furkiye gibi bir yere
gelmeyi "çok istediklerini" söy-
îedi. Özal, Arapların gittikleri
yerlerde otellerde kalmayı değil,
ev satın almayı tercih ettiklerini
kaydetti. Birçok ulkenin ve hat-
ta Kıbrıs Rum yönetiminin bu
imkânı sağladığını hatırlatan
Özal, şoyle devam etti:
"Biz maalesef bir yanlış anla-
ma diyeceğim, biraz inatlaşma
mı diyeyim. mütekabiliyet esası
diye bir şey tutturduk. Bu yuz-
den buraların insanlarına mülk
satışına imkân vermiyoruz. Biz-
den kimse gelip bu çölden mülk
almaz, bakıyorum İngiliz, Fran-
sız satıyor, Yunanlısı yapıyor.
Rumu yapıyor ve mütekabiliyet
istemiyor. Biz maalesef burada
bir büyük imkânı kaybediyoruz.
Bunun düzeltilmesi lazımdır.
Körfez hadistsinden sonra bu
imkân Türkiye'ye daha çok ge-
lir, ama bunun temin edilmesi
gerekir."
GOZLEM
UGURMUMCU
(Baştarafı l. Sayfada)
sel bir güvencedir. Bu güvence Özal'ın önerisi ve Keçeci-
ler'in de konuşmasıyla yok sayılma noktasına geliverdi.
12 Mart günlerindeki o ünlü "Balyoz Harekâtı" da işte böy-
le çağ ve hukuk dışı bir anlayışa dayanmaktaydı.
Devrin hükümeti, İsrail Başkonsolosu Elrom'un solcu bir
terörörgütünce kaçırılması üzerine MİT'e emir vermiş; "sol-
cu" olarak fişlenen yüzlerce aydın Türkiye'nin dört bir tara-
fında 18 Mayıs 1971 günü gece yarısı gözaltına alınmıştı.
O günden bugüne ne değişmiş?
Hiç!.. Yalnızca hükümetler...
* * •
Gelin; terörden bıktıysanız ve işiniz de yoksa Ankara'da
DTCF'ye uğrayalım:
Uğrayalım ve şu olayı öğrenelim:
DTCF Dekanlığı "Remzi Oğuz Arık Armağam" adlı bir ki-
tap çıkarmış. 1987 yılında 360. sıra sayısı ile çıkarılan kitap
418 sayfadır ve 975 - 482.015-8 ISNB koduyla yayınlanmıştır.
Kitabı yayına hazırlayan H. Rıdvan Çongur'dur.
Tamam mı? Tamam.
Pek o kadar tamam değil.. Niye değil? Niye mi? Gelin
anlatalım:
DTCF Dekanlığı, aynı başlık ve aynı adda, aynı kapak için-
de bir başka "Remzi Oğuz Arık'a Armağan" kitabı yayınla-
mıştır. Bu kitap da 360 yayın sırasıyla aynı kod sayısıyla ya-
yımlanmıştır. Ancak kitap, 418 sayfa değil 300 sayfadır.
"Olmaz" demeyin sakın; olmuş.
Şu anda iki tane Remzi Oğuz Ârık'a Armağan kitabı var.
Biri 418, öbürü 300 sayfa!
Ve daha neler olmuş?
Yayınlanan ilk kitap ikiye bölünmüş; ikinci bölümü H. Rıd-
van Çonkur tarafından "Remzi Oğuz Arık" başlığı ile "Fer-
yal Matbaacılık'\a bastırılmıştır. Kitabı Ankara'da Genç Kitap-
Kırtasiye'den alabilirsiniz.
Kitap 239'uncu seyfaöan başlıyor!
Niçin peki?
İlk kitap, iki bölümden oluşuyor. 418 sayfalık birinci kita-
bın ikinci bölümü 239. sayfasında da H. Rıdvan Çongur'un
Arîk hakkında 77 sayfa tutan yazısı ile başlıyor. 300 sayfa-
lık kitabın 239. sayfasında da Çongur'un aynı konuda yazı-
sı var. Bu yazı 77 sayfa değil 3 buçuk sayfa uzunluğundadır.
Fakülte yayımlanna'bakıyoruz; örneğin Doç. Dr Necmet-
tin Sefercioğlu'nun yazısı ilk kitapta 317. sayfadan başlıyor;
hayret, Çonkur'un fakülte dışında yayınladığı kitapta da Se-
fercioğlu'nun yazısı yine 317. sayfadan başlıyor ve yine 355.
sayfada bitiyor.
418. sayfalık ilk kitapta Doç. Dr. Önder Göçgün'ün yazısı
357. sayfada başlıyor; 370. sayfada bitiyor.
DTCF yayınlan arasında yer alan ilk kitapta, "Remzi Oğuz
Arık'ı anlatıyorlar" bölümü aynı sayfa sayıları ile fakülte dı-
şında basılan "Remzi Oğuz Arık" kitabında da aynı sayfa
sayılannı izliyor
Orneğin Prof. Dr. Mümtaz Turhan'ın yazısı her iki kitap-
ta da 373-376. sayfalar arasındadır. Şevket Raşit Hatipoğ-
lu'nun yazısı da hem fakülte yayınında hem de özel yayın-
da 377-385. sayfalar arasında yer alıyor.
Resimler ve resim altları derseniz; onlar da öyle!
DTCF Dekanı Prof. Dr. Rüçhan Ank, Ankara Üniversite-
si'nde Arkeoloji ve Sanat Tarihi kürsülerinin kurucusu si-
yaset ve bilim adamı Remzi Oğuz Arık'ın gelinidir.
Gelin Bayan Dekan Arık, nasıl oluyor da aynı adda iki ki-
tabı fakülte yayını olarak çıkartabiliyor? Yine nasıl oluyor
da Dekan Arık, fakülte yayınlan arasında çıkan yazı ve in-
celemelerin fakülte dışında aynı sayfa sayılannı izleyerek
yayınına ses çıkarmıyor?
İlk kitap niçin ikiye bölünüyor? ikiye bölünen kitabın ikinci
bölümü nerede saklanıyor? Saklanmıyor da "dışarıda
basılsın" diye birılerine mi veriliyor?
İlk kitabı yayınlayan "yayın heyeti" böyle kararlar mı veri-
yor? Yayın heyeti Başkanı Prof. Dr. Tahsin Özgüç, bütün bun-
lara ne diyor? Böyle bir karar varsa bu karar ne gibi gerek-
çelere dayanıyor? Yoksa Dekan Rüçhan Arık, kitabı aynı sayı
ve kod altında niçin önce 418 sonra da 300 sayfa olarak
bastırıyor?
Eski spiker ve Gazi üniversitesi öğretim görevlisi Rıdvan
Çonkur, bu kitabı, hangi yasal hakla ve nasıl "Genç Kitap
Kırtasiye" yayınlan arasında bastırıp satıyor?
Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Serin, aynı
konudaki bu üç yayın karşısında ne düşünüyor?
DTCF'den çıkıp fakültenin tam karşısındaki Adliye bina-
sına giriyorum; ne zamana kalmıştı şu "Ankara Üniversite-
si İnkılap Tarihi Öğretim Üyeleri"n'm davası?
Davayı izlemek istiyor da "Yeni Adliye binası nerede?" di-
ye mi soruyorsunuz.
Adliye, DTCF'nin tam karşısındadır. Karşı kaldırıma ge-
çeceksiniz, savcılar, mahkemeler, hep orada.
;
Kıyak emeklilik'
Bütçe Komisyonu'nda
ANKAR.4 (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Milletvekillerinin özlük
haklan ile emeklilik ve sosyal
haklarını düzenleyen yasa bu-
gün TBMM Plan Bütçe Komis-
yonu'nda görüşülecek. Cum-
hurbaşkanı Turgut Özal tarafın-
dan geçen hafta veto edilen ya-
sanın çıkarılması konusunda,
Meclis'te grubu bulunan parti-
lerin anlaşma içerisinde olduk-
ları gorüldü.
Plan Bütçe Komisyonu bu-
gün toplanarak Özal'ı, veto et-
tiği yasayı ele alacak. ANAP
grubunun, Cumhurbaşkanı
Özal'ın veto gerekçelerine uya-
rak yasayı yeniden düzenleme-
si bekleniyor.
Kamuoyunda "kıyak emek-
lilik" olarak adlandırılan, mil-
letvekillerinin maaşlarını yük-
selten ve emeklilik haklannı ye-
niden düzenleyen yasa, Cum-
hurbaşkanı Turgut Özal tarafın-
dan geçen hafta ikinci kez veto
edilmişti. Cumhurbaşkanı Özal
veto gerekçesinde, milletvekille-
rinin yolluk, ödenek ve emekli-
lik haklannı düzenleyen yasanın
getirdiği yeniliklerin, sağladığı
ilave hak, menfaat ve ayrıcalık-
ların anayasada belirlenen "öl-
çü ve sınırı aşan" bazı yönleri-
nin bulunduğunu bildirmişti.
Veto gerekçesinde ayrıca, öde-
nek ve yollukların hesaplanma-
sında anayasanın 86. maddesin-
de belirlenen ölçütlerin, mület-
vekillerinin emekliliklerinde de
esas alınmasının kamuoyunda
"daha kolay kabul görecegi"
ifade edilmişti.
Öte yandan UBA'nın haberi-
ne göre, TBMM'de grubu bulu-
nan 3 siyasi partinin, memurla-
rın erken emekliliği konusunda
da görüş birliği içinde oldukla-
rı bildirildi. SHP Genel Sekre-
ter Yardımcısı Güneş Gürseler,
erken emeklilik için "kalıcı" bir
düzenleme yapılmasını isterken,
DYP grup başkanvekili Köksal
Toptan, "Emeklilik yaşı
düşürülmelidir" dedi. ~