25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 OCAK 1990 EKONOMÎ CUMHURÎYET/13 Hazine bonosu faizleri • ANKARA (AA) — Devlet iç borçlanma senetlerinin faiz oranlanndaki gerileme devam ediyor. Yeni yıhn ilk ihalesinde 6 ay vadeli Hazine bonosunun yıllık ortalama faizi yüzde 43.54'e geriledi. Önceki gün yapılan ihalede Hazine, 200 milyar liralık bono satışa çıkarttı. Geçen yıl en son 6 aralıkta yapılan 6 ay vadeli bono ihalesinde ortalama faiz yüzde 44.42 olarak belirlenmişti. Uraz, yeniden HTSO Başkanı • BURSA (Cumburiyet Biirosu) — Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nda (BTSO) meclis kararıyla görevden alınan yönetim kurulu üyeleri görevlerine iade edüdi. BTSO'nun 17 yıllık Yönetim Kurulu Başkanı Ali Osman Sönmez'in seçimleri kaybetmesinden sonra olağanüstü toplanan oda meclisüün kararıyla görevden alınan Mutlu Uraz başkanlığındaki yönetim kurulu üyelerinin idari mahkemeye açtıklan "meclis karannın bozulmasına" ilişkin dava sonuçlandı. Mahkeme, görevden alınan yönetim kurulu üyelerinin isteklerini haklı bularak "yürütmeyi durdurma" kararı verdi. ATO'dan burs • ANKARA (UBA) — Ankara Ticaret Odası (ATO) 1990 eğitim döneminde orta ve yükseköğretime devam eden 50 öğrenciye karşıhksız burs vermeyi kararlaştırdı. ATO Yönetim Kurulu Başkan Vekili Fuat Ünal, burstan yararlanmak isteyenlerin gerekli başvuruyu ATO Genel Sekreterliği'ne yapabileceklerini söyledi. ATO'nun karşıhksız eğitim bursundan yararlanmak isteyenlerin lise ve dengi mesleki teknik öğretim kurumu ile ekonomi, maliye, işletme ve yabancı dil eğitimi yapmalan ve başka bir kuruluştan burs almamaları gerekiyor. ATO geçen yıl 30 öğrenciye karşıhksız burs vermişti. \eni gelir ortaklığı senedi • ANKARA (ANKA) — Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı Idaresi 100 milyar lira nominal değerli yeni gelir ortakhğı senedini pazartesi günü satışa sunacak. Idareden yapılan açıklamaya göre yeni senetler brüt elektrik üretimi gelirleri ile Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü gelirlerine endeksli olacak. Senetler 100 bin, 500 bin, bir milyon, 5 milyon ve 10 milyon liralık kupürler halinde 8-12 ocak günleri arasında lş Bankası ile Ziraat Bankası şubelerinde satılacak. "Business CarcT • Ekonomi Servisi — Yapı Kredi Bankası, çahşanlara şirketleri adına harcama yapabilme olanağı sağlayan 'Business Card'ı hizmete sundu. Mastercard/Eurocard sistemine dahil 115 bin banka şubesinden nakit çekme imkânı veren Business Card sahipleri, ayrıca ücret ödemeksizin 150 bin dolara kadar ferdi kaza sigortası, SOS sağlık hizmetleri ve seyahat sigortası ve FBTC (Sık Seyahat Eden İşadamları Kulübü) üyelik avantajlarından yararlanabilecekler. ŞİRKETLERDEN • HACI ŞAKİR, kuruluşunun 100. yılını uretim kapasitesini iki katına çıkararak kutluyor. 1890 yıhnda "Sabuncuzade M. Şakir ve Mahdumu Müessesatı Ticari ve Sınai TAŞ" adıyla faaliyete geçen kuruluş, kendi mamulü olan çeşitli sabunlar, el ve yüz kremleri ve tıraş sabunlarının yanı sıra yabancı firmaların bazı ürünlerinin Türkiye'de üretimini de gerçekleştiriyor. • EGE KÎMYA'nm emaye friti kısmı ABD'li Ferro Corporation ile birleşerek EGE-FERRO Kimya Sanayi ve Ticaret AŞ adıyla faaliyetine devam edecek. • EBM tarafından üretilen günümüzün en hızlı silikon PNP transistörlerinin geleceğin buyuk bilgisayar sistemleri ile süper bilgisayarlann işlem hızlarını arttracağı açıklandı. PNP transistörlerinden üretilen sayısal devreler, çalışma sırasında saniyede 25 milyar kez açılıp kapanarak bilgi iletebiliyor. Sehze ithalinde inatlaşmaESİN SUNGUR Güneş Taner'in, gümrük oranlarında ge- ri adım atmasına rağmen yaş sebze ve mey- ve ithalinde ısrar etmesinin ne sebze ve meyveyi ucuzlatmakta ne de enflasyonu düşürmekte yeterli olmayaca|ı savunuldu. ANAP Kayseri Milletvekili Nuh Mehmet Kaşıkçı, "Taner işi inada bindirdi, ama enf- las\on böyle dıişmez" derken, gumruk ko- misyoncuları, sebze ve meyvenin ithalat fi- yatlanrun yüksekliği nedeniyle koruma oranırun azaltılmasının ucuzluk getirme- yeceğini öne sürdüler. Buna göre gumruk duvarları ne kadar aşağıya inerse insin dı- şardan gelecek malların fîyatlan yurtiçi fi- yatlarla rekabet edemeyecek. Devlet Bakanı Güneş Taner'le, hem ANAP Meclis Grubu'nda hem de kuliste tartışmaya girerek ya; sebze ve meyvede gümrüklerin sıfırlanması konusunda Ta- ner'e geri adım attıran Kayseri Milletveki- li Nuh Mehmet Kaşıkçı, koruma oranları- nın bu kez yuzde 20-30'lar dolayına çekil- mesi yolundaki çalışmalar üzerine şu açık- lamayı yaptı: "Yaş scbze ve meyvelerde gümniklerin yüzde 20ye inmesi balinde bile ithalat raümkün olmaz. Ben konuyu inceledim. Tiirkiye'de yetişetı sebze ve meyve biitiin dunyadakilerden daha ucuz. Yani bunlan sıfır gumrukle getirsen bile yine iç piyasa fiyatından pahalı olur. L stelik bu sebzele- rin ve mevvelerin tatlan bizinı alışlığımız tatlar degil. Damak zevkimize uymu}orlar. Biz me)>eleri iyice olgunlaşıp tatlanınca yeriz, onlar daha farldı hoşlanj>orlar. Me- Aynca ithalat ANAP Kayseri Milletvekili \uh Mehmet Kaşıkçı: Güneş Taner işi inada bindirdi. Gümrükler yüzde 20'ye inse bile ithalat mümkün olmaz. hata pazarlamadaysa, ucuz olsa da tüketiciye pahalıya ulaşır. 100 TL'lık gıda malı bugün kaça ithal edılıyor CIF fiyatı Gûmrûk V KDV fiy Istıkrar Fonu Ulaş Aityapı Fon Oamga resmı Beıeöıye hıssest Fon Ithai mahyet Bm 100 15 3 ' 10 3 10 15 348 490 5 Ptrtafcal 100 15 3 10 3 10 15 232 374 5 indı 100 15 3 10 3 10 15 696 8385 Zeyth 100 10 3 10 3 10 15 232 3695 PifMÇ 100 1 . 3 10 3 10 15 58 186 5 Ispasak 100 10 3 10 3 10 15 58 195 5 seleye nereden bakarsak bakalım Türkiye1 ye ne meyve ne de ıspanak ithal edilebilir." Devlet Bakanı Guneş Taner'in konuyu bir "inat roeselesi" haline getirdiğini belir- ten Kaşıkçı, "Enflasvonu indirmek icin uy- gulanacak yol bu degil" diyerek sözlerini şöyle surdürdü: "Eğer enflasyonu düşüriip, sebze ve meyve}i ucuzlatmak istiyorsak uygulana- cak başka ledbirler var. Pahalı fiyata ıspa- nak getirerek enflasyon dıişmez. Hala pa- zariama ağındaysa ucuza ithalat yapsan da tüketiciye yine pahalıya ulaşır. Onun için önce dağıtım agını düzeltmek lazım. Bu- nu yapmadan ithalah ucuzlalmanın ne tü- keticiye ne üreticiye ne de memlekete bir hayn olur." Kayseri Milletvekili Kaşıkçı, Taner'in it- halatı ucuzlatma kararmın kivi, avakado gjbi tropikal meyveleri ithal edenlere yara- yacağı yolundaki çörüşunü tekrarlayarak, "Luks meyve tüketimine alışan kesimi do- yunnak için ithalat yapıp, döviz harcamak akıl kârı değil" dedi. Koruma oranlan.. Yaş sebze ve me>vedeki koruma oranla- nna ilişkin bilgi veren gümrük komisyon- cuları da bu ürünlerin yurtdışı fiyatlarının yüksek olduğunu belirterek gümrük ve fon- ları aşağıya çekmenin istenen etkiyi yarat- mayacağını, ithalatın yine Türkiye'de üre- tilmeyen meyve ve sebzelerde yoğunlaşaca- ğını savundular. Devlet Bakanı Guneş Taner'in gumruk ve fonlan sıfırlama kararı aldığı zeytin, la- hana, turunçgilleT, elma, pirinç, armut, ay- va ve baklagillerde mevcut koruma oranı- mn yüzde 200 ile yüzde 800 arasında de- ğiştiğhü hatırlatan komisyoncular, şu bil- giyi verdiler: "Halen sebzderden, yüzde 10u gümrük vergisi olmak uzere yüzde 40'a yakın vergi ve ton başına 25 dolar fon alınıyor. Bu oranlar meyvelerde vergi olarak yüzde 46'ya, fon olarak ise 300 dolara kadar çı- kıyor. Buna gore navlunu ve sigortası için- de olmak üzere fiyatı 100 lira olan bir ki- logram elma gumrukten 490.5 liraya, por- takal 374ü liraya, incir ve muz 838.5 lira- ya, tspanak ise 195.5 liraya çıkıyor. Şiradi koruma oranı yuzde 20-30'a çekilirse 100 liralık ithal üriin 130 lira olacak, ama me- sele yurtdışından 100 liraya mal bulunup bulunraayacağıdır." Hazine ve Dış Ticaret MusteşarlığYnın rakamlarına göre 1989 yılının ilk 8 ayında 18 bin ton sebze ve meyve ithal edilerek 4 milyon 26 bin dolar ödendi. İthalatın çok büyuk bir bolümunü taze-soğutulmuş pa- tates, muz, hurma ve portakal olüşturdu. Portakal ithalatının Kıbns'tan yapıldığı be- lirlendi. Konutta kredi kuynıgu 'Konut hamlesi'ne bır darbedalıa: 199O'da toplu konut fonunun yansı bütçeye aktarılıyor.TKKOİ 1990 programında konuta açacağı kredi miktannda artış öngörmedi. Son altı yılda 390 bin konut krediyle bitirildi. Sırada kredi bekleyen 592 bin konut var. ABDURRAHMAN YILD1RIM 80'li yıllann ortasında büyük umutlarla başlatılan toplu konut hamlesi 1990 yıhnda bir darbe da- ha yedi. Yürürlüğe giren Bütçe Kanunu'yla 1990'da Toplu Konut Fonu'nun yansı bütçeye aktarılı- yor. Toplu Konut ve Kamu Ortak- hğı Idaresi de (TKKOİ) Yüksek Planlama Kurulu'nun onayına sunduğu 1990 programında konu- ta açacağı kredi miktannda artış öngörmedi. Son altı yıllık dönem- de kredi açılarak bitirilen konut sayısı 390 bin olurken, kredi al- makta olan ve kredi açılmasını bekleyen konut sayısı 592 bin 473 olarak belirlendi. Kaynaklanmn yüzde 30'unu 1988'de, yüzde 15.7'sini 1989'da bütçeye devreden Toplu Konut Fonu'nun 1990 yıhn- da bu oranı yüzde 5O"ye çıkarma- sı, "Toptn konutuıı geleceği karsıı- lık" şeklinde yorumlandı. TKKOl'den alınan bilgiye göre 1989 yıhnda konuta açılan kredi miktarı 991 milyar lira oldu. 1988'de bu rakam 852 milyar liray- dı. TKKOİ'nin 1990 için konuta ayırmayı planladığı miktar ise bir trilyon 83 milyar lira düzeyinde. Enflasyon dikkate ahndığmda, re- el olarak azalan bu kredi sadece mayıs ayında çıkartılan 89/1 teb- liği öncesinde inşaatı başlayan ko- nutlann tamamlanması için kul- lamlacak. Bu tarihten itibaren başlayan konutlara 1990 yıhnda kredi açılmayacak. Yine mayıs 1989'da yürürlüğe giren ve banka- larda alıcı payı hesabı açılmasını öngören yeni Toplu Konut Kredi Yönetmeliği'nin uygulaması da 1991 yılına bırakılıyor. Yönetme- lik gereğince bankalarda alıcı pa- yı açılması için TKKOÎ'rün duyu- rusu beklenirken, bu duyurunun 199O'da yapılması halinde bile en az bir yıllık bekleme süresinden dolayı kredilendirme işlemleri en erken 1991 yılı içinde başlayabile- cek. 1989'da sektörün başanlı olamadığını, yönetmelik değişik- liklerinin inşaat mevsımine yetiş- tirilemediğini ve kredi artışlarının doğru dürüst kullanılamadığını hatırlatan Kent Koop Genel Sek- reteri Muammer Niksariı, "Bu tür kararlann mevsim başında alın- ması gerekir. Yeni bir yaklaşımla, bilirilmemiş konutlann tamam- lanmasına ağıriık verümeli. l mu- dumuz, 1989'da çıkıp da mevsim bittiğinden dolayı kullanılamayan kredilerin 1990'da kullanılmasm- da" dedi. Niksarh, 89/1 tebliğinde koope- ratif üyehğuün devrinin serbestleş- tirildiğini ve ödeme guçlüğu için- de olanların üyeliklerini başkala- nna devrettiğine işaret ederek şöy- le konuştu: "Kooperatifler, ger- çekte konut ihtiyBcı içinde olan- lann degil de bu işten para kazan- mak isteyenlerin, spekülatoıierin eline geçmeye başladı. Kooperatif taksitleri, uyelerin haklannı dev- retme zonında bıraktırdı. Şimdi kooperatif üyeliklerinde boyle hız- lı bir el degiştirme gonıluyor." Konutbirlik Genel Başkanı Oguz Soydan da ödeme güçiüğü- ne duşen uyelerin devir işlemleri- ni yaparak kooperatifıere getirdik- lerine işaret etti • Irak'tan 600 bin ton kaçak petrolANKARA (AA) — Devlet Ba- kanı Mehmet Keçeciler, Irak'tan Türkiye'ye yüda 600 bin ton ka- çak petrol üriinu girdığini söyle- di. Keçeciler "Bu miktar çok bfi- yük bir rakam. Kaçak petroDe dd- di bir mücadele başlatbk ve sıkı tedbirler aldık. Bu konudaki de- netimlerimizi de aralıksız siMdnrüyoruz" dedi. Devlet Bakanı Keçeciler, son günlerde yasal olmayan yollarla Türkiye'ye giriş yapan kaçak pet- rol ürünleri konusunda Anadolu Ajansı muhabirine yaptığı açıkla- mada, Irak'tan Türkiye'ye kaçak pçtrol sokan tanker sayısının 156'ya ulaştığuu beürterek şunla- n söyledi: "Petrol girişi yapılan Habur Güranık Kapısı'nı. elektronik ag- laria hem boşaltma yerierin« hem de Gümrükler Genel Müdürlnğn- nün bilgisayar kontrol sistemine bağlattık. Son yakaianan kaçak petrol, kompitur kayitlanyla tespit edildi. Habur'dan giren her tan- kerin plaka numarasım, girişini, çıkışı, boşaltma yerini, hangi fir- maya ait olduğunu öğreniyonız. Tanker boşaltma yerine gitmiyor- sa, peşine düşulüyor, boyle bir ag knrduk. Bu agı kurar kurmaz, 156 tanker sahte irsalive belgeleriyle Türkiye'ye mal sokarken yakalan- dı. Hepsi mahkemeye verildi. Biz bu olayın uzerinde ciddiyetle dur- maya mecburuz. Yoksa büyuk bo- yuüara gider. Çünkü bizde petro- lün üzerinden önemli miktarda vergi alınıyor. Komşumuz ise pet- rolü süb\«nsiyonlu olarak maliyet bedelinin altında satmaktadır. ls- ter istemez oradan buraya kaçak olur. Ama bunun bir haksız ka- zanç olduğunu unutmayalım." Devlet Bakanı Mehmet Keçeci- ler, kaçak petrol girişini önlemek amacıyla Tüpraş'ın da yeni bir ça- lışma başlattığını ve ürettiği pet- role kimyasal bir madde kataca- ğıru bildirdi. Keçeciler, "O kimyevi maddeyi pompada bulursak pet- rolün bize ait olduğunu. bulraa- dığımız zaman da kaçak olarak geldiğini tespit etmiş olacağız. Çunku kaçak petrol pompaya gir- diğinde yapacağımız fazla bir şey olmuyordu" dedi. Yabancı menkul kıymete sınırtSTANBUL / ANKARA (AA) — Bankalann kuracaklan menkul kıymet yatırım fonlanna alabile- cekleri yabancı menkul kıymet oranı belirlendi. SPK Başkanı Şükrü Tekbaş, 32 sayılı karardan sonra bankaîarca oluşturulacak yabancı menkul kıymete dayalı yatınm fonlanna sıcak baktıkla- nnı belirterek ancak bu fbnlann sadece yüzde 25 oranında yaban- cı menkul kıymet koymalarına izin verileceğini bildirdi. Bu konu- da çalışmaların sürdüğünü belir- ten Tekbaş, ay sonundan itibaren bankalann bu tür fon kurmalan- na izin verileceğini açıkladı. Bankalann yabancı menkul kıymete dayalı kuracağı fonlara, daha önce sermayenin yurtdışına kaçışını önlemek amacıyla sınır getirilmişti. Devlet Bakanı Güneş Taner de yatınmcılan daha az risk altına sokmak amacıyla bankalann ya- bancı menkul kıymet ahmına sı- nır getirdiklerini söyledi. Banka- lann, yurtdışındaki menkul kıy- met borsalannı çok yakından ta- kip edebilecek ve bu borsalara etki edebilecek güçlerinin olmadığını beürten Bakan Taner, şöyle konuş- tu: "Eğer bu fonlann hepsinin ya- bancı menkul kıymetlerden oluş- masına izin verseydik, yurtdışı menkul kıymet borsalannda çok büyük dalgalanmalar oldugunda, bnradaki yaünmcı da büyük za- rara girerdi. Biz yatınmcının ris- kini, zarannı azaltmak için bn sı- nın duşundük. Bir miklar da yerli menkul kıymet koysun ki yakın- dan izleyebildiği, etki edebildiği bir ortamda riski daha azalmış ol- sun. 1lerde bankalar çok guçlenir, borsalara etki edebilecek hale ge- lir, zarann hepsini kaldırabilirse, o zaman da bu sınırı kaldırabili- riz." Bu arada, Vakıflar Bankası, da- ha önce kurmak îçin başvurduğu 5 milyon dolarlık yabancı menkul kıymet yatırım fonu yerine, 20 milyar liralık fon kurmayı planlı- yor. EKONOMİ NOTLARI OSMAN ULAGAY Varsayımını Yap, Enflasyonunu Bul... Devlet İstatıstik Enstitüsü'nûn verileri 1989 yıhnda Türkiye'de enflasyonun yüzde 70'in hemen altında kaldığını ortaya koyuyor. 1989 yılındaki fıyat artışlarının, özellıkle tüketicı fıyatlarında, 1988 rakamlarının birkaç puan gerisinde kaldığı anlaşılıyor. Doğrudur, emısyondaki anormal tırmanışa bakarak 1989 so- nuna kadar enflasyonun yüzde 100'lere tırmanacağını söyleyen- lerin tahmınleri tutmamıştır ve enflasyon, 12 aylık rakamlara gö- re yıl ortalarında yûzde 75'lere tırmandıktan sonra yıl sonunda yeniden yüzde 70'in altına çekilebilmiştır. Şimdi bunu "büyük bir başart" olarak göstermek isteyenler mutlaka çıkacaktır. Bu sonucun gerçekten bir "başarı" olup olmadığını herkes kendi üslubu içinde tartışacak, herkesin kendıni göstermek ısteyece- ği söz düelloları olacaktır herhalde. Enflasyon rakamlarını politika malzemesi olarak kullanacak olanlara iyi şanslar dilerken, enflasyonun dünü ve yannıyla ilgili iki soru uzerinde durmanın daha yarartı olabileceğıni düşünü- yorum. 1989 yıhnda hangi koşullarda enflasyon yüzde 70'in hemen altında tutulabilmıştır? 1990 yıhnda enflasyon cephesinde nasıl bir sonuç beklenebılir? 8u sorulara yanıt ararken, DİE Başkanı Sayın Orhan Güve- nen'i telefonla arayarak onun görüşlerini de aldım. Konuya tam bir bilim adamı ciddiyetıyle yaklaşan Prof. Güvenen'in değındı- ği noktaları da kendi görüşlerimin yanı sıra aktarmaya çalı- şacağım. Benim görebiidiğım kadar 1989 ytlında fiyat artışlarının yüz- de 70'in altında tutulabılmesinde, (1) Özellikle yıhn ilk yarısında ekonomide ciddi bir durgunluk yaşanması ve iç piyasanın yük- sek oranlı zamları "kaldırmaması"; (2) Türk Lirası'nın dolar ve mark karşısında reel olarak değer kazanması, bunun girdi mali- yetlerini olumlu etkilemesi ve hızlı kur ayarlamalarından kaynak- lanan zincirieme zamları önlemesı; (3) Kredi faizlerınin giderek düşmesi ve maliyetlere olumlu yansıması; (4) ithalatın ucuzla- ması ve kolayiaşması ve (5) İhracatın duraklaması etkili oldu. Tüm bu etkenler 1989 yıhnda fıyat artışlarının daha yüksek olmasını önledi. Buna karşılık tarımdaki kuraklık nedeniyle tanrnsal ürün fiyatlanndaki anormal artışların enflasyonu olumsuz etkiledıği bir gerçek. DİE Başkanı Sayın Güvenen de bu nokta uzerinde duruyor ve özellikle bazı tarım ürünlerinde yüzde 90'ları bulan yıllık fiyat artışlarının genel ortalamayı yukarı çektiğini, imalat sanayiindeki fiyat artışlarının ise genekje yüzde 60'larda kaldığını, bazı ait sek- törlerde yüzde 40'lara kadar ındiğıni belirtiyor. Sayın Güvenen, son dört ayda fiyat artışlarında gözlenen ya- vaşlamanın enflasyonun geleceği açısından umut verdığini söy- lüyor, ancak olaya bilımsel olarak yaklaşıldığında Türkiye'de enf- lasyonun geleceği ıçın sağhklı bir tahmin yapmanın olanaksız denecek kadar zor olduğunu vurguluyor. Türkiye'de kurumsal- laşrna olgusunun henüz çok eksik olduğunu, bu nedenle fiyat artışlarının ancak yaklaşık yüzde 60'ının sağlıklı bir nedensellik bağı kurularak açıklanabıleceğıni; geri kalan yüzde 40'ın "tesadüfi" denebilecek gelişmelere bağlı kaldığını belirten Prof. Güvenen, "Bu nedenle rakam vererek enflasyon tahminı yapan- lara şaşıyorum doğrusu" diyor ve ekliyor: "Belli varsayımlar al- tında Türkiye'de enflasyon yuzde 40'a da inebilır, başka varsa- yımlar altında yüzde 100'ü de aşabilir. Bu varsayımlan ortaya koy- madan enflasyon tahmini yapmak, enflasyon yüzde 80-90 ola- cak demek bana göre anlamsız." Prof. Güvenen, beklentilerin, özellikle de verecekleri kararlarla enflasyonu etkileme d'irumunda olanlann beklentilerinın de enf- lasyonun geleceğini belirleme açısından önemli olduğunu be- lirterek özel sektördekı enflasyon beklentilenni ölçmek için yap- tıkları ankete verılen son cevapların umut verici olduğunu söy- lüyor. DİE Başkanı Sayın Güvenen'e göre enflasyon rakamlarındaki ve beklentilerdeki olumluya doğru gidişin sürmesi için KİT zam- larında çok dikkatli davranılmasının, ekonomik kararlann tam bir koordinasyon içinde alınmasının ve özel sektörün de bu koordi- nasyonun kapsamı içinde düşünülmesinın önemini vurguluyor. Türkiye'de bütün etkili ve yetkili kişiler enflasyon olayına Sa- yın Güvenen'in yaklaştığı gibi ciddiyetle yaklaşsa abuk subuk enflasyon nedenleri ıcat edip saçma sapan enflasyon tahminle- ri yapmasa herhalde kafalar çok daha az karışacak, yönetimın inandırıcılığı ve dolayısıyla enflasyonla mücadelede başarı şan- sı artacak. Bu konuda fazla umutlu olduğumu söyleyemem. Enflasyon tahminlerınde yanılma rekorunu elinde tutanların bile bu huyla- rından vazgecmelerı kolay olmayacak; şışinme meraklılarının enf- lasyon rakamlarını kullanarak bu meraklarını tatmın etme özel- liklerı herhalde gene ağır basacaktır Enflasyonun geleceği açısından astl kaygı verici olan nokta ise enflasyonun 1989 yıhnda belli sınırlar içinde tutulmasını sağ- layan şartların 1990'da sürüp sürmeyeceği noktasıdır. Acaba eko- nomide umulan canlanma olursa, ithalat talebi artarsa, ücret ar- tışları tırmanırsa, 1989'da korunabilen kur ve faiz dengeleri 1990'da da korunabilecek midir? İç talepte ciddi bir canlanma olursa bunu karşılayacak bir üretim artışı hemen devreye gire- bilecek midir? Bankalardakı trilyonlara varan ve kısa vadeli he- saplarda duran mevduat, halen enflasyonun gerisinde kalan mev- duat faızlerine rağmen, enflasyonun düşmekte olduğu beklen- tisiyte bankada durmaya devam edecek midir? Tarımda bekle- nen bolluk yılı yaşanacak mıdır? Bu sorulara verilecek cevaplar 1990'da enflasyonun kaderini belirleme açısından büyük önem taşıyor. Herkes bu soruların ce- vaplarını kendisı arayabılir ve buna göre kendi enflasyon tahmi- nini yapabihr. En doğrusu da bu galiba: Varsayımını yap, enf- lasyonunu bul. 1 KöNUK YAZARYerel yönetimlerin borcuhızia artıyor Sanayileşme ve dış ticaret stratejisi1988 yılı sonunda 377 milyon dolar düzeyinde bulunan yerel yönetimlerin dış borcu, hızlı bir artış göstererek dokuz ayda 651 milyon dolara yükseldi. ANKARA (ANKA) — Yerel yönetimlerin dış borcu hızlı bir ar- tış göstererek 1989 yılının eylül ayı sonunda 651 milyon dolara yük- seldi. 1988 yılı sonunda 377 mil- yon dolar düzeyinde bulunan ye- rel yönetimlerin dış borç stoku, dokuz ayda yüzde 72.6 oranında 274 milyon dolar arttı. Yerel yönetimîerin dış borcu 1989 yılının ilk çeyreğinde sadece 2 milyon dolar artarak 377 milyon dolardan 379 milyon dolara çık- tı. Dış borç, ikinci çeyrekte 111 milyon dolarlık artışla 490 milyon dolara, üçüncü çeyrekte de 161 milyon dolarlık artışla 651 milyon dolara yükseldi. Yerel yönetimlenn, 1983 yıh so- nunda dış borcu bulunmuyordu. ANAP'lı belediyelerin başlattığı borçlanmayla yerel yönetimlerin dış borcu 1984 sonunda 12, 1985 sonunda 37, 1986 sonunda 171, 1987 sonunda 365, 1988 sonunda İ.Ü. Tıp Fakultesi kimliğimi ve ehliyetimi ynirdim. Hükumsüzdür. . A. SUMRU BİLCE da 377 milyon dolara çıktı. Büyük ölçüde ANAP'h belediyelerin sağ- ladığı dış borçlann SHP'li beledi- yelerce yoğun bir şekilde kullanıl- masıyla dış borç stokundaki bü- yüme mart 1989dan sonra daha da hızlandı. Bu arada, 1989 yılının üçuncu çeyreğinde Türkiye'nin toplam dış borç stoku da arttı. Geçen yıhn haziran ayı sonunda 35 milyar 249 milyon dolar olan Türkiye'nin dış borç stoku, 1 milyar 54 milyon do- lar artarak eylül sonunda 36 mil- yar 303 milyon dolara yükseldi. 1 milyar 54 milyon dolarlık artışın 789 milyon dolan orta ve uzun va- deli, 265 milyon dolan da kısa va- deli borçlardaki artıştan kaynak- landı. Eylül ayı sonundaki toplam dış borcun 29 milyar 577 milyon dolannı orta ve uzun vadeli, 6 mil- yar 726 milyon dolannı da kısa vadeli boıçlar oluşturuyor. Dış borç, 1989 yıltnın uçüncü çeyreğinde artmakla birlikte gerek 1988 yılı sonundaki, gerekse mart 1989 sonundaki düzeyinin altında bulunuyor. AT'ye üye olmakla tüm ülkeler azami kazancı elde edecekleri bir ortama girmiş değillerdir; tersine AT kuralları ile uyum halinde kendi öz ticaret ve sanayileşme strateji ve politikalarını geliştirip uygulamak zorundadır. Türkiye GATT, AT ortakhk anlaşması, IMF ve OECD ile smırlı olan "ekonomik politikaları uyumlulaştırma zarureti"nden yararlanarak, serbestçe strateji oluşturma fırsatını değerlendirmelidir. Proî. Dr. ÇELİK KURDOĞLU FAX COKFARKLI GONPSH.S IST 134 34 56 • 161 22 0» • 132 87 61 UiK 1363965 • 1372565 IZM.225215 Ikttsat FakûHBSi Ûğretım Üyesı Son aylarda özellikle Avrupa'da önemli olaylar yaşanıyor. Doğu Avnıpa ülkeleri- nin dış ekonomik ilişkilerini COMECON sınırlan dışında serbestçe düzenleme im- kânına kavuşmaları, başta AT üyeleri ol- mak üzere OECD blokunun dikkatlerini bu bölgeye yöneltmelerine yol açmıştır. Av- rupa pazanmn büyüklüğu Turkiye ile bir- likte 300 milyon kişiden, Polonya, Doğu Almanya, Macaristan, Çekoslovakya, Ro- manya ve Bulgaristan'la 492 milyon kişiye doğru genişlemektedir. Avrupa'da bu gelişmeler olurken Uzak- doğu'da Japonya önderliğinde bir ekono- mik işbirliğİ örgütü kurulması girişimi hız kazanmıştır. Kuzey Amerika'da ABD ile Kanada 1989 yılı içinde bir serbest ticaret anlaşması imzalamışlar, ABD bu tür an- laşmalar yapmak üzere çeşitli ülkeler iti- barıyla imkânlan araştırmıştır. Bu yeni gelişmeler sırasında bir eski dü- zenleme yeniden gözden geçirilmektedir. 1945 yıhnda imzalanan anlaşma ile mey- dana gelen Gümrükler ve Ticaret Genel Anlaşması GATT, uluslararası ticaretin fı- zdk engellerden anndınlmasını, gümrükler- den oluşan engellerin indirilmesini öngör- mekteydi. Kennedy müzakereleri ve Tok- yo müzakereleri, mamul ticareti üzerinde- ki gümrük yükünün azaltılması hedefine yönelik olmuştur. Halen yapılmakta olan Uruguay müzakerelerinin görevi, hizmet- ler ve tarım sektörünün GATT çerçevesine ahnması şeklinde tammlanmıştır. ABD Kongresi yeni bir dış ticaret yasa- sım yürurlüğe koymuştur. Bu yasa bir >-an- dan ABD'den yapılan ihracatı arttırmak, bir yandan da bu ülkeye yapılan ithalatı azaltmak için tek taraflı olarak ABD hü- kümeti tafından uygulamaya konulacak önlemlerden oluşmaktadır. Gerek ABD pa- zarında gerek diğer pazarlarda ABD çıkar- lanna zarar vermesi ihtimali bulunan ul- keler, böyle bir ihtimale karşı Süper 301 adı verilen yasa unsuru ile uyanlmakta ve bir nevi kara listeye alınmaktadır. Japonya, Hindistan ve BrezilyS bu durumdadır. Telafi edici vergiler ABD ureticilerine ra- kip ihracatçılann rekabet imkânını mutlak olarak ortadan kaldırmakta, gönüllü ihra- cat kısıtlaması olarak adlandırılan düzen- lemeler, bu ihracatçılann pazar payını da- ha başlangıçtan sınırlı bir duzeyde sabit- leştirmektedir. Hedef Amerika sanayüni re- kabete karşı korumak; iddia ihracatçı ül- kelerin kendi üreticilerini koruduklandır. Avrupa Topluluğu, Tek Pazar uygulama- sıyla 325 milyon kişilik bir piyasayı AT üye- si ulkelerin denetimine bırakmaktadır. tk- tisadi bütünleşme, tercihli ticaret gibi dü- zenleraelerin ticareti karşılaştırmalı mali- yetlerin aksine, üye ulkelerin lehine saptı- racağı zaten bilinmektedir. Çeşitli AT ül- kelerinin ticaretinin yönündeki değişmeler incelendiğinde, birçok ülkenin ticaretinin Federal Almanya'ya yöneldiği görühnekte- dir, AT bir adım daha atıp tek pazar dı- şında kalan ulkelere uygulanacak şartlan tarif ederek, bu ticaret sapmasını kurum- sallaştırmaktadır. Bu tespitlerden çıkan sonuç, tüm ulke- lerin dış ticaret politikalarını sanayileşme hedefleriyle ve orta-uzun vadeli bir pers- pektifle ele aldıklarıdır. Bu ihtiyaç, ülke- nin yukarıda sayılan uluslararası duzenle- melere üye olmasından bağımsız olarak mevcuttur. AT üyesi olan ulkeler bu üye- lik sayesinde birlikte koordine ettikleri pi- yasaya dışarıdan girişi tek pazar kuralları ile denetleyebilecekleri bir ortama hitap edebilmektedir. Unutulmamalı ki bu ayncahk aynı za- manda AT ekonomi-sanayileşme politikası koordinasyonuna tabi olma sonucunu da beraberinde getirmektedir. Yani ATye üye olmakla tum ülkeler azami kazancı elde edecekleri bir ortama girmiş değillerdir; tersine, AT kuraüan ile uyum halinde kendi öz ticaret ve sanayileşme strateji ve politi- kalanru geliştirip uygulamak zorundadır- lar. Bu sistem içinde kendi kazançlannı art- tırmaları, deginilen stratejilerin ince aya- rım ne kadar iyi yaptıklanna bağhdır. Gümrük, kota, fon ve hatta gumruk dışı engel adı verilen kaba aletler, >ı erini çok da- ha ustalık ve sanayi ile yoğun işbirliği ge- rektiren tekniklere bırakmışlardır. Bu stra- tejiler çeşitli düzeylerde ticaret kısıtlama- lan, yatınm teşvikleri, caydıncı veya özen- dirici mah'yetler, ticaret ve/veya yaunmı ko- laylaştuıcı bilgi alımlan, araştırma - geliş- tirme kolaylıklan gibi aletleri içerebilir. Ül- keler dış ticaret ve sanayileşmeye ilişkin stratejileri taraf olduklan ekonomik anlaş- malardan bağımsız olarak geliştirmek zo- rundadır. Türkiye geniş anlamda ekonomi politi- kalarını düzenlerken, taraf olduğu GATT kurallanna uymak ve politikalann yine üyesi bulunduğumuz OECD örgütünün koordinasyonuna uyurnunu sağlamakla yükümlüdür. Aynca Türkiye, AT ile imza- lanan ortakhk anlaşmasının getirdiği yü- kümlülüklere uymak zorundadır. Ancak yukarıda çizdiğuîniz tablodan görüldüğü gi- bi uluslararası ticaret aynı zamanda çeşit- li bölgesel ve ikili düzenlemelerden oluşan bir kurallar, anlaşmalar kümesiyle örülü- dür. GATTm, Roma Anlaşması'nın imza-' landığı, OECD'nin kurulduğu tarihten bu yana bu tür düzenlemeler ve genel olarak uluslararası ekonomik ilişkiler büyük de- gişiklik yaşamıştır. Bu nedenle Türkiye ta- rif edilen bu ortamda kendi çıkarlannı aza- müeştirecek politika strateiilerini geliştir- raek zorundadır. Turkiye GATT, AT ortakhk anlaşması, IMF ve OECD ile smırlı olan "ekonomik politikalannı uyumlulaştırma zaruretinden yararlanarak, gerek mevcut ticaret potan- siyeli gerek yatınm faaliyeti düzeyinde ser- bestçe strateji oluşturma, buna uygun po- litika geliştirme fırsatını değerlendirmeli- dir. Tek pazar, ikili tercihli ticaret bölgesi, gümrük birliği gibi zaman içinde oluşacak alternatif bağlantılar hareket serbestimizi simrlandıracaktır. Bugün dunyada görülen gelişmelerden aktif bir biçimde payımızı al- mak için hızlı ve akıllı hareket etmeliyiz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle