Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 OCAK 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5
Mehmet Güleryüz sergisi
• Kültür Servisi —
Mehmet Güleryuz
sergisi bugun saat
18.00'de Atatürk Kültür
Merkezi'nde açılıyor.
Sanatçmın Galeri Nev
tarafından düzenlenen
sergisi 27 ocağa kadar
açık kalacak. Mehmet
Güleryüz 1938'te
Istanbul'da doğdu.
Güzel Sanatlar
Akademisi'ni 1%3'de
bitirdi. 1970-75 arası
eğitimine Paris'te devam
etti. Paris dönuşü,
1980'e kadar akademide
ders verdi. Aynı yıl New
York"a gitti. 1985'e kadar New York, Bruksel arasında
çalıştı. 1988 yılında 25 yılhk çalışmalannı Istanbul'da
sergileyen sanatçının eserleri birçok ozel koleksiyon
dışında Paris Bibliotheque Nationale, University of New
York, Istanbul ve Ankara Resim Heykel Muzesi'nde yer
alıyor.
4
lfoprak' bir yaşında
• Kültür Servisi — Ramazan Üren'in Yazı İşleri
Müdürlüğü'nü yaptığı ve yönettiği "Yaprak" adlı fikir ve
sanat dergisi birinci yıhnı doldurdu. Ayda bir yayımlanan
derginin ocak sayısında Cemal Sureya, Mehmed Kemal,
Kemal Kale, Ungaretti, Akgun Akova, Sunay Akın, Bora
Ercan, Özkan Mert, Ramazan Üren, Halil tbrahim,
Mustafa Biltekin, Fikret Demirağ, Gülden Aydın, Melisa
Gürpınar ve Sabri Gurses'in şiirleri yer alıyor. Dergide
ayrıca Ülkü Uluırmak'ın, Cevdet Kudret'le yaptığı bir
söyleşisine, Küçük Iskender'in bir öykusüne, Muzaffer
Buymkçu'nun günlüğüne, Timur Danış'ın "Patikalar"
adlı yazısına da yer veriliyor. Uzun bir süre dört sayfa
olarak yayımlanan "Yeni Yaprak" Dergisi geçen aydan
itibaren 8 sayfa olarak yayımlamyor.
Çigdem Erbil Sağın sergisi
• Kültur Servisi —
Çiğdem Erbil
Sağm'ın resim sergisi
8 ocak tarihinde
Yonca Modern
Sanat Galerisi'nde
açılıyor. 1984 yılında
Mknar Sinan
Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi
Resim Bölümü'nü
özdemir Altan
Atölyesi'nde
tamamlayan sanatçı,
halen Yıldız
Üniversitesi'nde
öğretim görevlisi olarak çalışıyor. 19. DYO Resim
Yanşması'nda mansiyon , 1985 Tiglat Genç
Ressamlararası Resim Yanşması'nda üçüncüluk, 1987
Talens Resim Yanşması'nda mansiyon ve 1987 Olimpiyat
Komitesi Resim Yanşması'nda uçuncüluk odullerine
değer bulunan sanatçı, bugüne kadar birçok karma ve
yatışmalı sergiye katıldı. Sağın'ın resimleri 29 ocak
tarihine kadar sergilenecek.
'En köttiler' seçildi
• ANKARA (AA) — Haftalık Gülmece Dergisi Limon
tarafından düzenlenen "Çukurdakiler 89" yarışmasında
kültür ve sanat dalında unlü isimler birinci seçildi.
Limon dergisi tarafından iki yıldan bu yana 9 dalda
düzenlenen ve yaklaşık 70 bin okuyucunun oylanyla yılın
"en kötüleri"nin belirlendiği yanşmada, edebiyat dalında
Sakıp Sabancı, muzik alamnda Cem Karaca ve televiz>'on
dalında da TRT Genel Müdürü Kerim Aydın Erdem
"Çukurdakiler 89" odulune layık görüldüler. Basın
dalında Gırgır Dergisi'nin el değiştirmesi sırasındaki
tutumu ile Ertuğrul Aybay birinci seçilirken, edebiyat
alanında "Kadınm Adı Yok", "Aslında Aşk da Yok" gibi
kitaplann yazan Duygu Asena ikinci, Limon Dergisi
yazarlan tarafından hazırlanan çizgi kahraman Mustafa
Kamil Zorti üçüncü seçildiler. Müzik alanında ıkinciligı
"sol arabesk" muziğin ünlu ismi Ahmet Kaya,
üçüncüluğü Ersen kazanırken, televizyon dalında TRT
Haber Dairesi ve Haberler programı ikinci, Brezilya
dizisi "Zenginlet de Ağlar" üçüncü oldular.
Ilçurtmayı Vurmasınlar' için lobi
• ANKARA (AA) — Amerikan Sinema Akademisi
ödulleri Oscar'a yabancı film dalında katılacak Tunç
Başaran'ın "Uçurtmayı Vurmasınlar" filmi, ocak ayı
içinde ABD'de akademi üyelerine özel gösteriler ile
tanıtılacak. Tanıtım için Tunç Basaran ve Vecdi Sayar'ı
yurtdışına gönderen Kültur Bakanlığı, ünlu Variety
Dergisi'nde filmi tanıtan tam sayfa bir ilan ile Türk
sinemasının durumunu anlatan bir açıklama da
yavımlatacak.
Gezici Çocuk Tîyatrosu
• Kültür Servisi — Bu yıl "Oyuncakların Şarkısı" ve
"Güç Kimde?" adlı iki ayrı muzikli kabare ile sezonu
açan Yapı Kredi Çocuk Tiyatrosu'nun ocak ayı turne
programı belirlendi. Türkiye'de gezici çocuk tiyatrosu
geleneğini başlatan ilk banka olan Yapı Kredi'nin her
çarşamba günü İstanbul ve Izmir'de sergilediği oyunları
pazar gunleri Eskişehir, Balıkesir, Çorlu, Bandırma,
Aliağa, Bergama, Dikili ve Kemalpaşa'da değışık
salonlarda sergilemesi bekleniyor.
SİNEMA
böklal Cad. No. 140 TeJ 151 18 65 - 66
ATILLADORSAY
YILINDA TÜRKİYE'DE SİNEMAYA BİR BAKIS
UmuÜa umutguzluk yan yana1990'a adım attığımız şu gün-
ler, kuşkusuz öncelikle 80'li yıl-
lara bir bakışı akla getiriyor. O
unutulmaz seksenli yülar... 12 Ey-
1(11, Yılmaz Güney'in kaçışı, Gü-
ne>/Gören patentli "Yol"un si-
nemamıza, tarihinin en buyük ba-
şarısını getirişi (Cannes'da Altın
Palmiye). Güney'in ölümu, dışa
açılmamızın bir süre duraklama-
sı, sonra Kıral, Kavur, Gören, Ba-
şer, Livaneli, Basaran vb. adlar-
la bir "yeniden doğuş"un başla-
ması... Ama 80'li yülara bakışı
başka fırsatlara bırakarak şimdi
geçen yılda sinemamıza ve sine-
macılıguTiıza genel bir bakış atma-
ya çalışalım.
Önce hemen şunu söyleyeyim:
90'ların başında genel görünüm.
bana ancak umut veriyor. Kaygı-
lar yok değil. Dunyaya egemen
olan kültur tekellerinden Türkiye
de payıoı aldı, alacak. Ama ön-
celikle yakın bir zamana dek
önemsenmeyen, tartışılmayan bu
konulann, kültür, kitlesel iletişim,
ulusal-evrensel kültür dengeleri
sonınlannın, küçük klik cekişme-
lerini aşıp topluma böylesine mal
oltnası öncelikle umutlu olmayı
getifmiyor mu? En büyük tehlike,
ilgisizliktir, boşvermişliktir. Oy-
sa Türkiye, artık bu konularda il-
gisizlik duvanru aşmış, devlet ku-
rumlanndan basına, TRT'den ay-
dınlara, öğrencilere uzanan geniş
bir platfonn üzerinde kültür, kim-
ük, iletişim temalanna büyük il-
gi duymaya başlamıştır.
Daha da ötesi, 1989 yılı, Tür-
kiye'de sinemacıhğın yeniden caıı-
landığı, kullerinden doğduğu bir
yıl olmuştur. Sinema sorunlan
toplumun gündemine gelmiş, si-
nemalar ise gündelik yaşamın ye-
niden parçası olmaya doğru yol
almıştır. Sinemacılıktaki bu şaşır-
tıcı canlanma, kendine saygısı
olan her gerçek sinema yazarını
öncelikle ve koşulsuz olarak se-
vindirmelidir. Ben kendi adıma,'
özellikle 1989'a bakış yazılan ya-
zan kimi arkadaşlanmın bu olgu-
yu görmezlikten gelmesine gerçek-
ten ve içtenlikle hayret ediyonım.
Geçen yıl, öncelikle yabancı
filmler açısmdan parlak bir yü ol-
muş, geçen yıllara kıyasla daha
çok daha yeni ve daha nitelikli
filmler seyirci önüne çıkabilmiş-
tir. Bu, sinemacıhktaki canlan-
mayla koşut bir olaydır ve karşı-
lıklı bir etkileşim olduğu kuşku
götürmez. Bu olgunun hazırlayı-
cı öğelerinden biri olan ve geçen
yıldan başlayarak bir uluslarara-
sı festivale dönüşen tstanbul Si-
nema Gunleri, bu yıl da geçen yıl-
lardaki ilgiyi sürdürerek giderek
katlayarak varlığmı göstermiştir.
Çeyrek yüzyıh aşan Antalya Şen-
liği, tstanbul Festivali bünyesin-
'UMUT GELDt, SIR.A DENETLEMEDE — Danıştav, Yılmaz Güney'in "Umut" fnminin yurda so-
kulmasını ve gosterimini yasaklayan Bakanlar Kurulu kararı hakkında "yunitmeyi durdurma" karan
verdi. Efes Filmcilik yoneticileri. Danışta) karanndan sonra filmin Denetleme Kurulu'na gönderildigini
söyledüer. "Umut" filmiode Yılmaz Güney'in yanı sıra Gulşen Alnıaçık da rol almıştı.
de yapıianfcczacıbaşıUlusal Film
Yarışması'na ek olarak Ankara
Sinema Günleri'nin de bir yanş-
ma duzenlemesi, Türk sineması-
nın yaşadığı "bunalımlı" günlerle
ilginç bir çeiişki oluşturmuştur.
Bunalıma karşın tam 3 yanşma!..
Sinemacılıktaki canlanmaya
karşın Turk sinemasının özgül so-
runlannın varlığının, hera de kat-
lanarak surdüğü de açıkur. Geçen
yıl, önceki yıllardan başlayan bir
olay sürmüş, Türk filmleri kendi-
lerine salon bulamamıştır. Ancak
burada da çok ilginç bir olay göz-
leniyor. "Salon" sorununu aşan
raflanna sıçrayıvermişlerdir. O
halde çözüm nerede?
Geçen yıl içinde vefat eden Er-
tem EtUmez, "vasiyet filmi" olan
"Arabesk"le sinemamız tarihine
bir gişe rekoru hediye ederken
Abf Yılmaz "Arkadaşım Şeytan"
ve "Öhi Bir Deniz", Halil Refiğ
ise "Hanım"la çabalanru sürdür-
düler. 1960'ların sinemacısı Tnnç
Başaran, "l'çurtmayı Vunnasın-
lar'Ma geri dönüşünü tam anla-
mıyla mühurledi. 1970 sonlann-
da sinemaya başlayan Korban
Yurtsever ve Yavuz Özkan, ilginç
dönüş filmleri gerçekleştirdiler:
Daha yeniler de boş durmadı-
lar. Zöifii Livaneli, ikinci filmi
"Sis"de ilkini aştı. Şahin Kay-
gnn'un ikinci filmi "Dotanay" da
ilginç bir uslup araştırmasıydı. tr-
fan Tözüra "Meiodram"la tartış-
malar açtı, "Fazilet" ise yönetme-
nin şündiye dek yaptıklarının en
iyisiydi. Selim tleri de iik yönet-
menlik denemesi olan "Hiç Bir
Gece"yi ancak TV ekranından se-
yirciye ulaştırabildi. TV'den gelen
Yusuf Kurçenli'nin son filmi se-
yirciye pek ulaşamadı. Ziya Öz-
tan'ın çok iddialı "Cahide" dizi-
si duşkırıklığı uyandırdı. Tunca
1989, Türkiye'de sinemacıhgın yeniden canlandığı bir yıl oldu.
Sinema sorunlan gündeme geldi. Bilinclenen, seçen bir seyirci,
sinemaya yeniden akmaya başlayan para ve yaratıcı potansiyele
sahip insan malzemesi. Bu 3 olgu bir aradaysa, sinemanın
geleceğinden umut kesilir mi?
kimı filmler, Turk sinemasına, ta-
rihinde görmek bir yana hayal bi-
le edemeyeceği gişe gelirleri bıra-
kıyorlar. "Arabesk"ten sonra
"Sis" ve "Uçurtmayı Vurmasın-
lar", buna örnektir. öte yandan
kimi filmler, hem de aldıklan
odüjlere, dış yankılara karşın gös-
terime çıktıkları sinemalarda hiç
ilgi görmeden kısa sürede kalkmış
("Dolunay", "Üçüncü Göz",
"Zincir"), kimileriyse bu şansa
bile sahıp olamadan videoculann
"Zincir" ve "FUm Bitti". Kadın
yönetmenler oldukça etkindi: Bil-
ge Olgaç'ın geleneksel şanssızlığı
sürdu ve sanatçmın "Yann Cu-
martesi", "Gömlek" gibi filmle-
ri, yine seyirci onüne çıkamadı.
Nisan Akman, üçüncü filmi
"Dünden Sonra, Yanadan Ön-
ce"de oldukça geniş bir kesime
seslenebildi. Mahinur Ergün ise
"Gece Dansı Tutsaklan"nın şans-
sızlığına karşın çabalarını surdü-
rüyor.
Yönder'in "BirTren Yolculuğa"
ise bir yönetmeni haberliyordu.
Dış başanlar yine sürdü. "Sis",
"Uçurtmayı Vormasınlar", "Ha-
aun", "Dünden Sonra, Yanndan
Öııce" şenliklere katıldılar, ödul-
ler aldılar. Dışanda çalışan yönet-
menlerimizden Tevfik Başer'in
son filmi "Yanlış Cennete
FJveda" dünya turunu sürdürdü,
Fransa'da yaşayan Reha Erdem'-
in "A...Ayy" adb filmi ise Nan-
tes'da bir ödül aldı.
1989 yıUna damgasını basan
birkaç olay daha var sinema cep-
hesinde. Bu yıl içinde sinemamı-
zın 75. yılı oldukça görkemli bi-
çimde kutlandı, olay iletişim araç-
larında belli yankılar yaptı. Yıl-
maz Güney'in filmleri üzerinde
süren anlamsız yasağın kalkması
için uğraşıldı, "Umut" filmi ul-
kemize "ithal edildi". Bu konu-
daki yasal prosedür sürüyor ve
1990'lar kuşaklarının Yılmaz Gn-
ney'i (nihayet) tanıması için bir
umut belirmiş bulunuyor.
Peki tüm bu bakıştan sonra
umutlu mu olmalı, umutsuz fnu?
"Türk sineması ölüp-bitti" çığlık-
larına katılmalı mı? Biz, bu ko-
nudaki kişisel görüşümüzü bir kez
daha yineleyelim: Ölüp biten
Türk sineması değil, belli bir an-
layış, belli bir üretim biçimi. Halk
arasında yapıian soruşturmalar-
da, en çok izlenen TV program-
lan arasında örneğin geçen hafta
"Ya Ya Ya Şa Şa Şa" veya
"Yansıma" gibi "aydınlann" ya
görmek bile isteme>eceği ya da bi-
raz baktıktan sonra kanal değiş-
tireceği filmlerin en çok izlenen
programlann başına oturması, as-
lında Türk sinemasının seyirci po-
tansiyelini yitirmediğini gösteri-
yor.
Ama kişisel, yaratıcı sinema bir
yana ticari denen filmlerin bile ar-
tık ezelden beri suren yöntemler-
le, "patron"un kafasından çıkan
fıkirlerin memur senaryocular ta-
rafından 3 günde kotanlıp 15
günde çekilmesiyle oluşan filmler-
den vazgeçmek, bu yapıyı kırmak
gerekiyor. Sinema alanına gerçek
sermayeyle birlikte gerçek yaratıcı
gücü, nitelikli bir yazar- yönet-
men - yapuncı kadrosunu dahil et-
mek gerekiyor. "Amerikalılar
geldi" diye feryat edileceğine,
Amerikalılann gelmesi ile oluşan
seyirci potansiyelinin gişelere bı-
raktığı muazzam gelirden kesile-
cek mantıklı bir oranın, tüm dün-
yanın yaptığı gibi bizim kendi, öz
sinemamızın sorunlannı çözümle-
yecek bir fona aktanlması gere-
kiyor.
Bilinclenen, seçen, parasırun
karşılığuu almak isteyen bir seyir-
ci, sinemacılığa yeniden akmaya
başlayan para ve her şeye karşın
büyük yaratıa potansiyeli olduğu-
na inandığım bir insan malzeme-
si...
Bu 3 olgu bir aradaysa sine-
manın, sinemacıiığımızın gelece-
ğinden umut kesilir mi?
Yaruı: 1989 Yılında
Ankara'da Tiyatroya Bir
Bakış (Ayşegül Yüksel)
Ilk James Bondfılminden tam 28 yılsonra
Bond emrinizdeÖ l d Ü r m e İZHİ (Licence to Kill) /
Yönetmen: John Glen / Oyuncular: Timothy
Dalton, Carey Lowell, Robert Davi, Talisa Soto,
Anthony Zerbe / Bir UIP yapımı (Atlas, Gazi,
Kristal, Bakırköy 74, Kadıköy As, Atlantik).
PAZARTESI
15 Ocak 1990 Pazaıtesi 21.00
MAZHAR-FUAT-ÖZKAN
22 Ocak 1990 Pazaıtesl 21.00
ESİN AFŞAR
8 Ocak P.tesi konserimize yer kalmamıştır. llginize teşekkür erteriz.
KONSERLERİI
SHAKESPEARE'DEN JAMES BOND'A — Sean Conner>, Roger
Moore ve George Lazenby'den sonra bu kez James Bond'u beyaz-
perdede ünlu Shakespeare oyuncusu Timothy Dalton canlandın-
yor. Carey Lovvell de filmin öne çıkan kadın oyunculan arasında.
Tam 28 yıl olmuş!.. İlk James
Bond, Sean.Connery'nin kişiliğin-
de "Dr. No" adlı filmde karşımı-
za geldiğinde, bu yarı düşsel, yan
gerçekçi kahramanın bu denli
uzun ömürlü olacağı kestirilebilir
mıydi? Sean Connery, Roger Mo-
ore ve George Lazenby'yi, "soguk
savaşı", bloklararası Yaİta denge-
sini, "duvan", Brejnev politikala-
nnı, Avrupa komünizmini ve de
turlü - çeşitli başka şeyleri tarihe
gomdükten sonra yeni James
Bond filmi emrinizde!..
Tam 18. filminde Bond, kimi
şeylere kaçımlmaz olarak veda
ediyor. İki bloğu karşı kaışıya ge-
tirirken, çoğu zaman dünyayı, gi-
derek evreni de tehdit eden, fan-
tezi ve fantastik projelerin peşin-
deki inanılmaz "kötü"lere veda...
Eski ve yaşlı ajan Q"nun tam vak-
tinde getirdiği birkaç "yararh" si-
lahın dışındaki o fantezi, öldürü-
cü, bin bir marifetli âletlere veda...
"Örgüt"le ters düşmesi sonucu,
"majestelerinin hizmetinde" ol-
maya, kendi deyimiyle "silahlara
veda" ve bu kez işini "tek başına",
bireysel olarak görme zorunlulu-
ğu... AIDS'in gömduğu 1960'lann
"cinsel devrim"ine ve çeşitli cin-
sel fantezilere de veda ve (bir ka-
çamağın dışında) film boyunca
tek ve aynı kıza ilgi duyma!..
Küba olduğu çağnştınlan (niye
Kolombiya değil? Burada da yine
"hinogiu hin" bir siyasal hesap mı
var?) Bir Latin Amerika ülkesin-
de müthiş bir uyuşturucu, kaçak-
çılık ve rüşvet mekanizması kur-
muş, "ayaklan yerde" bir haydu-
ta, Sanchez'e karşı savaşım veriyor
bu kez kahraraanımız. Bir zaman-
lar filmlerinde, ülkeden ülkeye,
kadından kadına koşan Bond, bu
fiİmde sanki klasik tragedyanın
"altın kurallan"na dönüş yaprruş:
Mekân, zaman ve tema birligj.
Özellikle Roger Moore'un son yıl-
larda hafif hantallaşmış profiline
kıyasla daha dinç, enerjik ve de
"soylu" bir görünüm veren "Sha-
kespeare oyuncusu" Timottn Dal-
ton'un da katkısıyla film, düşsel-
liğin bulutlanndan inip ayakları-
ru daha bir yere basıyor. Hareket
sahneleri, daha önce gördüğümu-
zü düşunseniz de yine son kerte
ustalıkla çekilmiş: Köpekbalığı,
havada takip, kamyonların sava-
şı vb. bölümler. Gerilim / gülme-
ce dengesi yine yerK yerinde Ve yi-
ne 2 küsur saat boyunca perdeye
bağlamyor, klasik deyimiyle "pa-
ranızın karşılığını alıyorsunuz."
Velhasıl Bond'un sağlığı yerin-
de.. Sinemanın en uzun ömürlü
serisi olmaya aday Bond filmleri,
başarılannın gizini, sanırım artık
bir "ritüel"e dönüşmüş belli şey-
leri korumakla, "zamana uyma"
kaygısrîçinde belli yenilikler getir-
me cabasının uygun dozundan ah-
yorlar. Bakalım bu "reçete" dizi-
yi daha bir 28 yıl götürmeye yete-
cek mi ve torunlanmız da kendi
Bond'lannı görebilecekler mi?
Refiğ'in
'Hanım'ı
Biletter Gise ve
V*kkoramada YAPIM & 0RGAN1ZASVON' H E D E F
' Kültür Servisi — Halit Refıg^
in uzun süredir salon bulamadı-
ğı için seyirci önüne çıkamayan
ödüllü filmi "Hamm", yanndan
itibaren AKM Sinema Salonu-
nda gösterime giriyor.
Antalya Şenliği'nde üçüncü
film seçildiği gibi Halit Refiğ'e
de bir "En lyi Yönetmen" ödü-
lü getiren bu ilginç film, Nezihe
Araz'ın bir senaryosundan yola
çıkarak eski tstanbul'un yok
ılan değerlerine koşut olarak
lümü yaklaşan ve bu arada,
evgili kedisine bir "yuva
maya" çalışan bir eski İstan-
bul harumefendisinin öykusunu
anlatıyor.
Irfan Tözüm'ün yenifilmi Tazilefte HülyaAvşar dört dörtlük
Fazilet'in kişilik bölünmesiFazilet / Yönetmen:
İrfan Tözüm / Senaryo:
Gülin Tokat, Gökay
Özgüç / Görüntü:
Ertunç Şenkay / Müzik:
Cahit Berkay /
Oyuncular: Hülya
Avşar, Yaman Okay,
Merih Akalın, Engin
Inal, İhsan Yüce / Bir
Ferkan Film filmi
(AKM salonu, son gün).
İrfan Tözum, insanı şaşırtan bir
sinemacı. "Rumuz Goncagül"ünü
se\miş, ."Melodram"ından hiç
hoşlanmamış, Antalya Şenliği'nde
izlediğimiz "Fotoğraflar"ından
sonra ise artık ondan tum umu-
dumuzu kesmiştik. Ama "Fazi-
let", filmi görüp seven kimi dost-
lanmızm dediklerini haklı çıka-
ran, ilginç bir yapım. Bufilmiele-
yip "Fotograflar"ı Antalya'ya
gönderen "ön jüri" için içimden
geçen sözcüğü ise burada yazma-
yacağım.
"Fazilet", köy kökenli Fazilet'-
ÖZGÜN BİR SENARYODAN -
lef'te başrolleri Hulya Avşar ve
in "kişilik parçalanması"nı anla-
tıyor. Çocuk yaşında amcasının
peşine takılarak kente gelen ve
"bale öğretraeni" Alev'in yanına
"evlatlık" verüen Fazilet, kendisini
(herhangi bir kadını) anlamaktan
kilometrelerce uzak, inşaat işçisi
kocasıyla yaşadıklan gecekondu
semtinin koşullarını, sürekli ola-
- İrfan Tözüm'ün çektiği "Fazi-
Yaman Okay paylaşıyoriar.
rak "sosyetik" Alev'in çevresıyle,
koşullanyla, ilişkileriyle kıyaslı-
yor. Genç, güzel, doyumsuz Fazi-
let'e beklediklerinden hiçbirini ge-
tirecek gibi değil yaşam... O da bi-
linçaltımn baskısı sonucu, kendi-
ni Alev'in yerine koymaya, onun
kimliğini üstlenmeye başlıyor. So-
nuç, tam bir "klinik vaka", bir ki-
şilik bölünmesidir.
Özgün bu senaryonun getirdi-
ği bu ilginç konuyu, Tözum, gi-
zem dozu biraz eksik (benzer bir
konuyu anlatan "Julia ve Julia-
'yı düşünüyorum), ama oldukça
sağlam bir sinemayla perdeye ak-
tanyor. Toplumsal çevreyi olduğu
denli, yan kişilikleri de (kocayı,
Alev'in müteahhit sevgilisini, de-
fine peşindeki amcayı) kısa, ama
özlü çizgilerle karşımıza getiriyor.
Ama asıl başansım, sürekli bir
gel-gitin yaşandığı öyküsünü ol-
dukça usta işi bir kurmacayla an-
latabilmiş olması. Filmin kimi
"geçişleri'' özelhkle başanh. Büiıı-
çaltım, hayalleri somutlaştırmak
gibi sinemamızın pek.iyi becere-
mediği (Atıf Yılmaz ustayı bile
"Hayallerim, Aşkım ve Sen"de tö-
kezleten) bir olgu, "Fazilet" de ol-
dukça iyı kotanlmış. Perdede ilk
kez gerçek bir kompozisyonda iz-
lediğim Merih Akalın, Yaman
Okay, Engin Inal da çok iyiler.
Ama yine de özel bir övgü, kamu-
oyundaki çekiciliğini nedense bir
turlü "box-office"e (gişe hasılatı)
dönuştüremeyen Hülya Avşar'ın
dört dörtlük oyununa...
İdil Biret C.
R. Rey'de
• Kültür Servisi —
Piyanist îdil Biret, 8 ocakta
İstanbul Belediyesi Cemal
Reşit Rey Konser
Salonu'nda bir resital
verecek. Sanatçı, 16 ocakta
da üç haftalık bir Japonya
turnesine çıkacak.
Japonya'dan Hong Kong ve
Malezya'ya geçecek olan
Biret, nisan aymda Doğu
Alrnanya'da konserler
verecek.
Selçuklu çini
ve seramigi
• Kultür Servisi —
Kalebodur Seramik Sanayi
A.Ş. 1990 yıh takvimini
"Selçuklularda Çini ve
Seramik Sanatı" konusuna
ayırdı. Selçuklulann
günümüze dek gelen ve
cami, medrese, saray, köşk
gibi yapıtların
suslemelerinde kullanılan
çini ve seramik eserleri
Nuri Bilge Ceylan
tarafından fotoğraflandı.
Germeç'in
desenleri
• Kultür'Servisi — Umut
Germec, desenlerini Taksim
Atatürk Kitaplığı'nda
sergilemeye başladı. Sergi
20 ocak tarihine kadar
görülebilecek. 1987 yılına
dek Mimar Sinan
Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi Resim Bölümü
Neşet Günal, Neşe Erdok,
Devrim Erbil atölyelerinde
öğrenim gören ve gravür
atölyesinden sertifika alan
Umut Germeç ütografi
atolyesinde baskı
çalışmalan da yaptı.
Akçetin sergisi
• Kültür Servisi — 1990
yılında, genç sanatçılara
açılan Yapı Kredi Bankası
Kazım Taşkent II'de 8
ocakta Ercan Akçetin ilk
sergisi yer alacak.
Resimlerinde insanı ve
yaşadığı çevreyi anlatan
Akçetin'in sergisinde, 40
yapıtı sunulacak.
Taıih, Zaman
semineri
• Kültür Servisi — Enis
Batur yönetiminde
gerçekleşecek olan
'Edebiyat, Tarih, Zaman'
başlıklı seminer dün
Bilsak'ta başladı. 5 hafta
boyunca salı ve perşembe
gunleri izlenebilecek olan
seminere, Mehmet Ali
Kılıçbay, Mete Tuncay,
Ünsal Oskay, Ahmet Oktay,
Ekrem lşın, Aydın Uğur,
Atilla özkınmlı ve Turan
Oflazoğlu konuşmacı
olarak katılacaklar.
Edebiyat ve tarih ilişkileri,
tarih yazarlığı, edebiyat
tarihçiliği, edebiyatta
zamanın kullanımı gibi
konu başhklan olan
seminerin ilk konuşmacısı
da Enis Batur.
İsrail tiyatrosu
• MOSKOVA (AA) —
Sovyetler Birliği'nden
Israil'e yaklaşık 22 yıllık
aradan sonra ilk doğrudan
uçak seferinin yapılmasımn
ardından, İsrail Ulusal
Tiyatro Topluluğu,
gösteriler sunmak üzere
Moskova'ya geldi. tbranice
oyun sahneleyen ilk tiyatro
grubu olarak 1917 yılında
Moskova'da kurulmuş
olduğu belirtilen İsrail
Ulusal Tiyatro Topluluğu,
'Habima'nın Genel
Müdürü, düzenlediği basın
toplantısında, Moskova'ya
yaptıklan bu ziyareti
'Köklerine Dönüş' ve 'Bir
Düşün Gerçekleşmesi'
olarak niteledi.
UGUN
• İDİL Biret Resltall İdil
Biret saat 18.30'da ÎTÜ Maçka
Kampusu G Amfisi'nde bir
resital veriyor.
• AR2U Temizer Arzu
Temizer'in piyano resitali saat
16.00'da Vezneciler Kuyucu
Murat Paşa Medresesi'nde
izlenebilir.
BİLSAK'TA
BUGÜN
5 Arauk Cuma:
19.00 KADIN ÇEVRESİ:
Bedenimiz Bizimdir. Cinsel
tacize Hayır. "Işlerinde
Bedenimiz Bizim".
19.00 TtYATRO: "tşte Baş,
Işte Gövde, lşte Kanatlar"
Yazan: Sevim BURAK.
Oynayan: BtLSAK TÎYATRO
ATÖLYESİ
GÖRSEL SANAT
ATÖLYELERİ
Mehmet GÜLERYÜZ'le
Resim Çalışmalan
perşembe-cuma
10.00-01.00 arası
CAFE-FOYER-BAR
BtLSAK Herkese Açıktır.
BtLSAK, Sıraselvüer,
Soğancı Sok. No: 7
CtHANGtR