20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 21 OCAK 1990 AZERBAYCAN Bakû savaş alanını andırıyorDç Haberler Servisi — Sovyetler Birli- ği'nin Azerbaycan Cumhuriyeti'nin başken- ti Bakû'de önceki gece barikatlan aşmak için saldırıya geçen Kızılordu birliklerinin ateş açması sonucu çok sayıda insanın öl- düğü ve yaralandığı bildiriliyor. SSCB îçiş- leri Bakanlığı çatışmalar sırasında 6'sı as- ker olmak uzere 57 kişinin öldüğünü, 323 kişinin de yaralandığını bildirirken, diğer kaynakların verdiği ölü sayısı ise en az 50 ile bin «ırasında değişiyor. Cumhuriyet'in Bakû'den telefonla ko- nuştuğu gazeteci Abbas Abdullah i&e ken- tin tüm yerlerine Azerilerin kara bayrak- lar astıklannı, kadırüarın siyah elbiseleri- ni giydiklerini söyledi. Abdullah, Bakû'deki bir hastaneye 366 kişinin cesedinin getiril- diğini öğrendiğini bildirdi. AA, Azerbaycan Sosyal Demokratik Ha- reket grubunun liderlerinden Lcyla Yunu- sova'nın açıklamasına dayanarak verdiği haberde başkent Bakû'de yollann ve morg- ların "cesetlerie dolu" olduğunu bildirdi. Leyla Yunusova önceki gece tankların "sivil halkı ezerek" kente girdiklerini söy- ledi. Yunusova edindığı bılgılerden, kentte en az bin kişinin öldüğünün anlaşıldığını bil- dirdiğini kaybetti. Yunusova, bu bilgileri nasıl elde ettiği yolundaki soruyu yanıtlar- k'en, Bakû'deki tum sağlık tesislerinin yet- kilileriyle temaslar kurduğunu ve kendisi- ne "Morglann doldugunun" söylendiğini belirtti. Sovyet Resmi Haber Ajansı TASS ise ilk haberinde Bakû'deki gelişmelerle ilgili ha- berinde yalnızca "bazı kişiler öldü" deyi- şini kullandı. TASS son haberinde ise ça- tışmalarda 6'sı asker olmak üzere 57 kişi- nin öldüğünü açıkladı ve 36'sı asker olmak Uzere 323 kişinin de yaralandığını bildirdi. Azerbaycan tran sınınndan kitle halin- de yapılan geçişlerin de devam ettiğini ha- ber veren ajans, bu geçişler sırasında Iran sınır muhafızlannın bir Sovyet binbaşı ile bir milis çavuşunu tutukladıklarını büdir- di. Ajans, binbaşının iade edilmiş olması- na karşılık, çavuşun durumunun bilinme- diğini duvurdu. TASS, aynca Azerbaycan Komünist Par- tisi Genel Sekreteri Abdurrahraan Vearo*'- un görevden alındığını öne surdü. Vezirov'- un daha önce istifa ettiği bildirilmişti. Reuters Reuters ajansı dün sabah geçtiği haber- de, Azerbaycan Haber Ajansı "Azerin- form" yazıişleri müdürüne dayanarak ver- diği haberde önceki gece ordu birlikleriyle Azeri göstericiler arasında çıkan catışma- larda en az 50 kişinin öldüğünü, çok sayı- da kişinin de yaralandığını bildirdi. AP ise ölü sayısım 60 olarak bildirdi. AP'nin haberine göre Azerinform Yazı- işleri Müdürü Vadim Korsh Bakû'nÜn kac gölüne döndüğünü, havaalanına giden yol- ların cesetlerie kaplandığını söyledi. SSCB Yüksek Sovyet Preridyumu'nun Dağlık Karabağ ve çevresinde ilan ettiği ola- ğanüstü durum çerçevesinde, güvenlik ön- lemleri almak üzere bölgeye gönderdiği tak- viye birlikkri Bakû'ye sokmamakta direnen kent halkıyla, ordu birlikleri arasında ön- ceki gün yerel saatle gece yansından sonra çıkan ve üc saat suren çatışmalardan son- ra olağanüstü durum ilan edilmişti. Olağa- nüstü durumun önceki gece yarısında yü- rürlüğe girdiği açıklandı. Azerbaycan Devlet Başkanı Cahidova, Bakû'deki olaylarda kan dökülmesinin so- rumluluğunun Moskova'ya ail olduğunu, Azeri halkının Sovyet müdahalesini asla unutmayacağını söyledi. Cahidova, Bakû Radyosu'ndan yaptığı konuşmasında ola- ğanüstü durum ilan edilmesini de eleştirdi. Gece Bakû'de sokağa çıkma yasağı ilan edildiği bildiriliyor. AA'nın haberinde bu- nun üzerine çatışmalann sona erdiği ve Azerilerin teslim olduğu beürtildi. Haber- de, Bakû sokaklannın sakin olduğu, yer yer küçük direnişleriri görulduğu, askerlerin so- kakta gordüğü kimseleri tutukladıkları one sürülüyor. Bakû'de yas Çatışmaiann yoğunlaştığı Bakû'de, ölen- lerin anısına yas ilan edildi. Direnişin de- vam ettiği başkentin siyah bayraklarla do- natıldığı bildirildi. Bu arada Sovyetler Birliği'nin Azerbay- can Cumhuriyeti topraklarına dün Iran as- kerlerinin girdiği bildirildi. Sovyet televizyonu, Azerbaycan ile tran arasındaki sınırdan yapılan kitle halindeki geçişler su-asında, Lenkeran kenti yakınla- rında sayıları 100 dolayında olan tran jan- darma erlerinin Sovyet topraklarına gire- rek Sovyet Azerileri ile görüştüğünü haber verdi. tran Ulusal Güvenlik Konseyi, toplantı yaparak komşu Sovyet cumhuriyeti Azer- baycan'daki çalışmalan görüştu. tran Res- mi Haber Ajansı İRNA, konseyin SSCB- Iran sınır bölgesindeki dunımu da görüşe- rek ban kararlar aldığını belirtti. İRNA, alınan kararlar doğrultusunda ayrıntı ver- medi, ancak daha sonra yaptığı açıklama- da, Sovyetler'den Azerbaycan Cumhuriye- ti'ndeH krizi, barışçı yoldan kontrol altı- na almasını ve "halka karşı şiddel kullan- maya son vennesini" istedi. Açıklamada Dışişleri Bakanlığı'nın "Sovyet hukumeti- ni, Azerbaycan halkına karşı şiddet kullan- maya son verme>e çağırdığı \e boyle uygun olmayan önlemlerden derin uzüntu duydu- gu" belirtüdi. ABD'nin tepkisi ABD, Azerbaycan'da çatışmalara katı- lan taraflan sükûnete ve bireylerin hakla- nna saygı göstermeye çağırdı. Beyaz Sa- ray'dan yapılan açıklamada, "ABD Azer- baycan'daki kanştk ve tehttkeli durumu dikkat ve kaygıyla izlemektedir. Kendi va- tandaşının hayabnı korumak ve düzeni sag- lamak elbette her hükümetin hakkıdır. An- cak, diızeni saglama çabalan, politik hak- lann kullanümasını onlemenin bahanesi ha- line gelmeroelidir" denıldi. Ermeni terör örgütü ASALA, Moskova'- dan Sovyet Ermenileriru "katliamdan" ko- rumasını istedi. Associated Press Ajansı'ru telefonla arayan ASALA sözcüsü Anahid Anahidin, Azerbaycan'm Ermenistan'a karşı "savaş ilan ettiği" iddiasında bulu- narak, Türkiye ve tran tarafından destek- lendiğini öne sürdüğü bu durum karşısında SSCB'nin sorumsuz tutum izlemesini şid- detle kınadı. SözcU Anahidin, "Ermenilerin. Ankara, Bakıi ve Tahran'ın duşman politikalanna hedef olmalan ve geniş kapsamlı bir katli- amla karşı karşıya bulunmalan dolayısıy- la Sovyel yetkililerini sabnmmn bir sının olduğu konusunda uyannz" dedi. Azeriler'in açıklaması Azerbaycan halkjnm haklanru savunmak amacıyla kurulmuş olan "Vatan Cemiyeti" tarafından yayımlanan ve teleksle Batılı ha- ber ajansları bürolanna geçilen bir büdiri- de, Kafkasya'daki son olayların Ermeni tahrikiyle başlatıldığı belirtüdi ve "Azer- baycan'm toprak biitıinlüğii ve egemenliği tehdit altındadır" denildi. AA Brüksel bürosuna da ulaşan ve Aze- riler'le Ermeniler arasındaki meselenin özü- nü Dağlık Karabağ sorunu ve toprak bü- tünlüğünün teşkil ettiğine dikkat çekilen bil- diride, Ermenilerin Azerbaycan'a karşı ilan edilmemiş bir savaş açtıklanna işaret edil- di. SSCB Nahcivan, bağımsızhk ilan ettitran Haber Ajansı İRNA, Nahcivan Özerk Cumhuriyeti Parlamentosu'nun, bağımsızlık ilan ettiğini ve Türkiye ile Iran'dan bölgesel bütünlüğünün korunmasını istediğini bildirdi. Dış Haberler Servisi — tran Haber Ajan- sı tRNA, Ermenistan sınırları içinde yer alan ancak Azerbaycan'a bağlı olan Nah- civan Özerk Cumhuriyeti'nin bağımsızlık kararı aldığını duvurdu. Ajans, Nahcivan Parlamentosu'nun Türkiye ve Iran'dan böl- gesel bütünlüğünün korunmasını istediği- ni de bildirdi. AA'nın tRNA kaynaklı haberine göre Nahcivan Özerk Cumhuriyeti Parlamento- su, önceki gece gec saatlerde toplanarak "SSCB'den bağımsızlık ilan ettiginr bildir- di. tRNA, Azerbaycan Cumhuriyeti Rad- yosu'na dayanarak verdiği haberinde, Nah- civan televizyonunun, "tam bağımsızlık" kararını açıkladıktan sonra, Sovyet birlik- lerinin kenti terk etmeleri çağnsında bulun- duğunu da duyurdu. Nahcivan'ın başkenti Nahcivan'da topla- nan parlamentonun bağımsızlık kararının askeri marşlar çalan radyo ve televizyondan üç kez duyulduğunu bildiren İRNA, kara- nn, Ermenilerin saldırıları uzerine alındı- ğını kaydetti. tRNA'nın haberi, Azerbaycan Halk Cep- hesi'nce de doğrulandı. AA'nın Moskova- dan bildirdiğine göre Halk Cephesi lider- lerinden Vagıp Sametogln, Nahcivan'ın SSCB'den bağımsızlığını ilan etme karan al- dığını söyledi. Bakû'deki yerel basın kay- naklan da aynı yönde haberler aldıklannı söylediler. AA'nın tRNA kaynaklı diğer bir haberinde de Nahcivan Parlamentosu 1 nun, bağımsızlık kararından sonra Türki- ye, tran, BM ve diğer ülkelerden bölgesel bütünlüğünün korunmasını istediğı belirtil- di. SINIRDAN İZLENİMLER . Türkiye'deki Azeriler gelişmelerden endişeli JVars'ın Aralık ve Ağn'nın Doğubeyazıt ilçelerinde yaşayan Azeriler, SSCB'de olanları dikkatle izliyorlar. CELAL BAŞLANGIÇ \ Azerbaycan Türkleri Kül- nek Başkanı Nihat Çetinkaya, kasıtlı olarak olayın sorumluluğunun _ *• tür ve Dayanışma Derne- Türkiye ve Azerbaycan Tüikleri üzerine yıkılmak istendiğini söyle- ği'nde düzenlenen basın toplantısında, Azerbaycan ve Nahcivan'da di. Çetinkaya, özal'ın eleştiri konusu olan Azerilerle ilgili sözleri söy- meydana gelen olaylardan dış güçlerin sorumlu olduklan bildirildi. lediğine inanmadıklarım da kaydetti. Toplantıdan sonra 300 kişilik Aksaray'daki dernek lokalinde bir basın toplantısı düzenleyen Der- bir grup slogan atarak bir süre yürüdüler. (Fotoğraf: Vedat Yenerer) MOSKOVA Gorbaçov anlayiş istediMOSKOV\ (Ajanslar) — Sovyetler Bir- liği Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov, Azer- baycan ve Ermenistan halkına sağduyulu davranmaları çağnsında bulunurken, gü- venlik kuvvetlerinin, görevlerini yerine ge- tirmek için yaptıkları e>'lemlerin "anlayış- la karşılanacağını omduğunu" söyledi. Gorbaçov, dün akşam, televizyon ve rad- yodan halka hitaben yaptığı konuşmada, Dağlık Karabağ sorununun politik bir çö- züme ulaştırılması yolunda alınan tüm akıl- cı önlemlere karşın, istenen sonuca varıla- mamasından Ermenistan ve Azerbaycan hü- kümetlerini sorumlu tuttu. Bu iki cumhuriyetin hükümetinin gerek- li kararlan alamamalan yüzunden tırmanan gerginliğin, geçen pazanesi günü ilan edi- len olağanüstü durumla giderilmiş olması gerektiğini kaydeden Mihail Gorbaçov, "maatesef" bu sonucun da elde edilemedi- ğini belirtti. "Milliyetçi kariyeristler" ola- rak nitelediği kişileri bu gerginliği kendi amaçlanna ulaşmak için kullanmakla suç- layan Sovyet lideri, "Bu durumun özelHkk Bakû'de gecerli olduğunu" savundu. "Bakû'deki trajik olayların, milliyetçi yo- lun faturasının kabardığını" gösterdiğini kaydeden Gorbaçov, önceki gece Bakû'de meydana gelen çattşmalarda suçsuz insan- ların da zarar gördüğünü kabul ederek bu kişiler için üzüntü duyduklarıru ifade etti ve ailelerine başsağlığı diledi. Sovyet lideri^SCB Anayasası'nı koruma- ya çalışan güvenlik kuvvetlerinin, "Anaya- sa, devlet ve halk aleyhtan" olarak nitele- diği "aşırı" unsurlara karşı giriştiği "zorunla" e>lemlerin "anlayışla karşılana- cagını umdugunu" bildirdi. Mihail Gorba- çov, Azerbaycan ve Ermenistan halklannı sağduyuya davet ederken, "Sorumluluğua iistün geleceğine inanıyorum" şeklinde ko- nustu. Gorbaçov, ulkenin bir iç savaş ve par- çalanma tehlikesi ile karşı karşıya bulundu- ğunu, bu ortamda tüm ulusun dayanışma içinde işbirliği yapması gerektiğini söyledi. ARALIK/DOGL'BEVAZIT — Nahci- van sınınna 2S kilometre kala yol kesiliyor. Bariyerin önünde nöbetçi jandarma ve "ya- sak bölge" yazısı var. Azeri - Ermeni ça- tışması üzerine, Sovyetler, Türkiye'yi "sı- nır güvenliğini arttınn" diye uyarmış. Türkiye de 1937'de imzalanan sınır anlaş- ması gereği, güvenlik önlemlerini yoğunlaş- tırmış. Aralık, Kars'a bağlı bir sınır ilçesi. Nü- fusu 5 bin, Aralık ilçe merkezinden, Sov- yet ve tran sınınnın buluştuğu noktaya uza- nan yol, 15 kilometre sonra Tarım tşletme- leri Genel Müdürlüğü'ne bağlı Kâzım Ka- rabekir Tanm tşletmeleri topraklannda son buluyor. Yolun bittiği noktada iki askeri birlik var. Seyyar jandarma yolun sağmda, piyadder ise solunda. Sağ yandaki jandar- malar tran sınınna, sol yandaki piyadeler ise Sovyet sınınna yönelik önlemler almış. önceleri daha kolay olan geçi?, bugünler- de zorlaşmış. Sınır tarafındaki Devlet Üret- me Çiftliği'ne ancak kimlik bırakılarak ve "çiftlik yolundan başka yere sapmayın" uyarısı ile gidilebiliyor. Nüfusunun neredeyse tümü Azeri köken- li yurttaşlardan oluşan Aralık ilçesinin hal- kı, Nahcivan'daki, Azerbaycan'daki hare- ketlere karşı duyarlı. Her konuştuğumuz ki- şinin Azeri-Ermeni çatışmasıyla ilgili gaze- te, radyo ve televizyon haberlerini çok iyi izlediğini hemen anlıyorsunuz. Ancak Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Sovyetler'- deki Azerilerin Şii kökenli olduklan için da- ha çok tran'a ilgi gösterecekleri yolundaki sözlerine üzülmüşler. Kahvelerde, lokanta- larda bu üzüntülerini dile getiriyorlar. An- cak Sovyetler Birliği'ndeki Azerilere gös- terdikleri ilgi "gönül birliği"nden öteye git- miyor. Sovyetler'deki Azerileri desteklemek için ilçe merkezinde gençlerin çoğunlukta olduğu bir grubun gösteri yaptığı yolundaki söylentiler, ilçenin ANAP'lı Belediye Baş- kanı YıMınm Turan'ın, "Sınır kaldınlsın" diye demeç verdiği savlan, bazı ilçe yöne- ticileri hakkında soruşturma açılmasından öteye gitmemiş. Ancak son gelişmeler, Nah- civan'la Aralık arasında açılması planlanan sınır kapısıyla ilgili calışmalan aksatmış. Hatta güvenlik önlemlerinin yoğunluğu ne- deniyle, kurulması planlanan gümrük bi- nalan için inceleme yapmak üzere Kars Va- liliği'nce gönderilen teknik görevliler bile içinde Kâzım Karabekir Tarım Işletmesi'- nin bulunduğu "yasak bölge"ye girememiş- ler. Arahk'ta yaşayan Azeriler Sarp sınır ka- pısı açıldığından bu yana sıkça Azerbay- can'a gidip gelmişler. Hatta Aralık'ta do- ğan, ancak akrabalan orada olduğu için Azerbaycan'da yaşayan bir Azeri nüfus kayaındaki hatayı düzeltmek için Turkiye'- ye gelmiş. Aralık'taki bazı aileler, bu yıl Sovyetler Birliği'nden gelecek Azeri akra- balannı ağırlamak için taahhütnamelerini göndermişler bile. Bu nedenle Sovyetler'- deki gelişmeyi dikkatle izliyorlar. Ama bil- gileri gazetelerin ve televizyonun ötesine ge- çemiyor. Anteni olanlar Azerteycan Tele- vizyonu'nu ve radyosutıu izliyorlar. Ancak gerek Sovyetler gerekse Türkiye tarafından çok iyi korunan sınırda sivil halkın birbir- leriyle bağlantı kurması olanaksız. Mitinge izin verilmedi Azerbaycan'da Kızılordu'nun yaptığı operasyonu protesto için yollara dökülen Iğdır, Aralık ve Tuzluca'daki Azerilerin mi- ting yapmasına Kars Valiliği izin vermedi. Önceki gece geç saatlere kadar Iğdır Bele- diyesi önünde bekleşen Azerüer, izin ala- madan dönen Iğdır, Aralık ve Melekli be- lediye başkanlanna büyük tepki gösterdi- ler. öte yandan, Kars'taki Azeri yerleşim yerlerinde geç saatlere kadar "tavır toplanülan" yapıldı. Azeri liderleri, miting yapmakta kararlı olduklanm açıkladılar. HABERLERfiV DEVAMI Azerbaycan ve Ötesi (Baştarafı 1. Sayfada) İlgili tüm taraflann bu noktaya öncelikle dikkat etmelerinde yarar görüyt>ruz. Gelişmelerin Türkiye'ye dönük yüzünde neler olabilir? Bu sorunun karşılıklarını sa- tırbaşlanyla şöyle özetleyebiliriz: (1) Türkiye'nin dışında da Türk topluluk- ları yaşar: Kıbns Türkleri... Bulgaristan Tûrk- teri... Batı Trakya Türkleri... Musul Türkleri... Azeri Türkleri... Orta Asya Türkleri... Dış Türkleri ikiye ayırabiliriz: Birinci kate- goride, haklarını, Türkiye olarak uluslarara- sı ya da ikili anlaşmalarla koruma yükümlü- lüğüne girdiğimiz Türkler yer alır: Bulgaris- tan ve Batı Trakya'da yaşayan soydaşlanmız bu kategoriye girer. İkinci kategoride yer alan dış Türkler için böylesine bir hukuksal dayanağa sahip de- ğildir Türkiye. Ancak bu, ilgisizlik anlamını taşımaz. Türkler hangi ülkede yaşarlarsa ya- şastnlar, onların kültürel varlıklarını sürdür- meleri, eşit muamele görmeleri, Türkiye'nin ilgi alanı çerçevesinde yer alır. (2) Bu ilgi, diğer ülkelerin iç işlerine karış- mak gibi bir sonucu da doğurmaz. Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini atanlar, en başta Atatürk, bunu, tarihsel deneyimlerin ışığın- da dış politikamızın başlıca ilkelerinden biri olarak benimsemişlerdir. Onun için, ülkemizin kendi sınırları dışın- da yaşayan soydaşlarımıza dönük ilgisi, ma- ceracı bir içerik taşımaz. (3) Bu topraklarda yaşayan insanların, he- pimizin, Azeri Türklerinin içinde bulunduk- ları dramı sıcak bir duyarlıkla izlemesi çok doğaldır. Ortak bir tarihe, kültüre sahibiz. Ço- ğunluk aynı dili, dini paylaşıyor. Aynca Aze- ri kökenli çok sayıda yurttaşımız var. Anado- lu Türkleri olarak Azerbaycan Türklerinin du- rumuna kayıtsız kalabılmek olanaksızdır. (4) Özellikle bazı Batılı odaklarda. basın ve yayın organlannda, Azeri Türklerine karşı ya- pılmakta olan haksızlıklara isyan etmemek elde değildir. Tek yanlı, nesnellikten tümüyle uzak kimi bakış açıları, son derece serinkanlı yaklaşılması gereken bir sorunu, bir Haç- Hilal yörüngesine kaydırmaktadır. Çağdışı bir tutumdur bu. Aynca bu vesileyle, tarihin derinliklerinde kalması gereken kimi trajik olayları, kimi uluslan lekelemek için hortlatmaya çalışmak da günümüzdeki barışçı çabalara ters düşen ilkel bir tutumdur. (5) Azerbaycan Türklerine duyduğumuz sı- cak ilginin Türkiye'de iç politika malzemesi yapılmasından kesinlikle kaçınmak gerekti- ğini düşünüyoruz. Bu arada "Pan-Türkizm"e hayır derken, "Neo-Pan-Türkist" cereyanların oluşumuna -biterek ya da bilmeyerek- katkıda bulunmak- tan kaçınılmalıdır. Kısacası, çok yönlü ve serinkanlı düşünül- mesi gereken, son derece ciddi bir sorunla burun burunadır Türkiye. Karar ve davranış- larda, duygular değil, akıl ve sağduyu ağır basmalıdır. Azerbaycan'da yaşanmakta olan trajik olayların bir an önce ve daha fazla kan dö- külmeden sona ermesini diliyoruz. Bu çer- çevede en büyük sorumluluğun ise Mosko- va'ya düştüğü son olarak vurguianmalı- dır. Ankara tedirgin izliyor CÖNEYT ARCAYÜREK yaaysr NEW YORKTAN (Bajtantfi 1. kanlığı olmak uzere devletin tüm ilgili birimlerince dün gün boyun- ca değerlendirildi. ABD'de bulunan Cumhurbaş- kanı Turgut Özal'ın da söz konu- su değerlendirmelerden haberdar tutulduğu bildiriliyor. Toplantıda aynca Sovyetler Bir- liği'nin Ankara Büyükelçisi Çer- nişev'in Yılmaz'a dün gönderdiği ve Kafkasya'daki gelişmeler hak- kında Moskova'mn görüşlerini içeren bir mektup da değerlendi- rildi. Çernişev, mektubunda Azer- baycan'da olağanüstü halin yürür- lükte olduğu bölgede durumun gerginliğini korumakta olduğunu belirtti. Bazı yerlerde de olayların yavaş yavaş kontrol altına alın- makta olduğunu bildirdi. Çernişev Dışişleri Bakanlığı ta- rafından basına dağıtılan mektu- bunda şöyle devam etti: "Sovyet hiıkümetince atılmak- ta olan adımlar tamamı>la kanun- lar çerçevesinde azarai soğukkan- lılıkla ve şefkatle u)gulanı>or. Söz konosu önlemler Türk-Sovyet iftş- kileriyle bağlı olmayıp yalnızca içişlerimize dönükttir. Ve bu çer- çeve dtşına herhangi bir şekilde çıkmamaktadır." Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Murat Sungar ise Mesut Yılmaz başkanlığındaki toplantıdan sonr* Türkiye'nin Azerbaycan'daki olay- lar konusundaki gönışünü soran gazetecilere şu yanıtı verdi: "Gelişmeleri yakından ve üzün- tü ile izlemekleyiz. Olayların da- ha vahim boyullar kazanmadan yatışlınlması, bölgede istikrann saglanması ve olajtenn kıynajın- Kılıf ile ABD ANKARA — Kişiliğine özgü anlatımıyla "çok eski ve kadim dostu, çok iyi arkadaşı" olan Bush'un Kıbrıs sorununa, "Öy- le çok büyük konu gibi yaklaş- mıdığını" söyleyen TÖ'yü, aynı gün Beyaz Saray bildirisi yanıt- lıyor: Bush-TÖ görüşmesinde Kıbns'a "enine boyuna deginildiğini" açıklıyor. TÖ'nün konuyu hafifletmeye çalışmasına, görüşme ağırlığını duyurmama çabasına karşın, ni- hayet Beyaz Saray'daki, gerçek- ten devlet adamı olduğundan, kamuoyuna doğruyu duyuruyor. De Cuellar'ı araç gibi kullanan ABD'nin Denktaş - Vasiliu ara- sında maraton görüşme planına Türkiye'nin "zevahiri kurtardık- tan sonra" şapka çikardığı se- ziliyor. Denktaş'ın 12 şubat çağnsına uymayacağı açıklandıktan son- ra, Bush zorlamasının meyvele- rini vermeye başladığı gelen ki- mi haberlerden anlaşılıyor. VVashmgton'da Bush'la görüş- meden önceki durumla, bugün planlanan "kapalı oda maratonu" arasında değtşen ne- dir? Sadece gün sayısı ve taritv TÖ, "zevahiri kurtaran" planı Bush'a duyurunca, kuşkusuz Beyaz Saray rahatlıyor. ABD için ha bu hafta ya da bir başka gün, dayatmasından çıkan asıl sonu- daki ihtilafa sukfinet ve sagduyu ile egiHııebilmesi için gerekli orta- mın bir an önce oluşması Türki- ye'nin samimi temennisidir." DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, dün DYP Genel Merke- zi'nde Bakû'deki olaylarla ilgili olarak da şunları söyledi: "Şimdi Çekoslovakya olayla- rı tekrarlanıyor, 1968 Çekoslo- vakya olaylan tekrarlanıyor. Olan odur ve insanlık için de Sovyetler Birliği'nin takındıgı tavır için de bana göre kıaanacak bir işlir, kı- nıyornm." cu değiştirmiyor. Şayet Denktaş, 12 şubatta değil de bir hafta on gün sonra Vasiliu 1le "kapalı odaya" girerse, ABD senaryo- sunda hiçbir değişiklik olmaya- cak, tersine ABD dayatmasına Türkiye'nin boyun eğdiği anlamı çıkacak. Arkadaşımız Omit Aslanbay'- la yaptığı söyleşide İnönü'nün "dıştan etkileme" konusundaki yaklaşımlarmı dinledik. SHP lide- ri, TÖ'nün ABD serüvenlerini akılcı yoldan eleştiriyordu. So- rumsuz bir konum, ülkenin eko- nomisini, dış ilişkiterini yönlendi- riyordu. "Bütün bu yanlışlardan TÖ'nün ortada kalmasını istedi- ği kendi 'prestijinin' yükselme- siydi". İnönü, TV marifetterine karşın, halktaki genel yargıyı di- le getiriyordu. "Bakanlann iki görevi var" di- yordu. "Birtncisi normat görev- leri, ikincisi TÖ'nün kendi pres- tiji açısından yaptığı gafları, aç- tığı yaraları tamir etmek. "Dev- let yönetiminde içine düştüğü- müz açmazın özeti buydu. Me- sut Bey de bu davranışların ıçin- deydi. Ne diyecekti yani" diye soruyor İnönü. "Kılıf bu kadar uydurulabilif". ABD kodamanlarının hepsı TÖ'nün karşısına dizilmiş. Bir saygı, bir sevgi gösterisidir gidi- yor. Koca devlet, ünlüleriyle TÖ'- nün önüne halı gibi serilmiş. Kar- Sözlerim (Bmftan/t 1. Sayfadm) belirtti. Özal, dün New York'ta şunları söyledi: "Azerbaycan olaylanna fizBİmenek dde defil. Hele aynı lisanı konnşan. aynı etnik grnba mensup oldnğumuz insanlar ba- kımından. Sovyetler Birliği'nin içişlerine kanşmamız mümkün degildir. Benim daha once söyle- ditim sozler, maatesef yanlış an- Isştldı**' şılannda TÖ, bir dediğini iki et- meyen büyüketçimiz, bir de Gü- neş Taner... İnönü, tabii yadırgı- ' yordu tabloyu. Ne var ki yadırga- manın kaynağındaTÖ'nün tutu- mu yatıyordu."Başka devletler kendilerine gösteriien imkânlar- dan yararlanırlar"dı. Şöyle açı- yordu görüşünü: "TÖ, oraya gidiyor. 'işte ben sizin özellikle dostunuzum. Özel- likle sizin politikalarınızın doğru- luğuna inanırım, bunları uygula- maya hazırım. Türkiye benden sorunlar, slz de beni destekleyin' diye bir yaklaşım içinde olunca, ABD yöneticilerinin bundan ya- rarlanması da doğal" diyordu. Doğruydu. Tabii ABD, önüne dü- şen eşsız fırsatı politikasında ge- reği kadar, hatta yeri geldiğinde gereğinden fazla kullanacaktt. Görüşmeden TÖ'den çok, Gü- neş Taner yararlanacak. Oval odada her şey konuşulmuş. Ta- ner dönünce, "öbür bakanlara Bush'tan ögrendiklerini satarak fiyaka yapacak". Ne de olsa, ABD desteğine kavuşmuş oldu. ANAP lıderlığinde en büyük gü- cü yanına aldı. Gerisı kolay! TÖ, ABD'de yabancı gazete- leri saatlerce okumaktan kendi- ni alamıyor, Türk basınına pek bakmıyormuş. Öyle de olsa, bir haber ıletelim TÖ ile Manhattan'ı denizden seyretme olanağından yoksun kalan SÖ'ye.. SHP bele- diyelerinin karşılama törenleri yapmasına pek fazla bel bağla- masınlar. SHP'nin TÖ ile ilgili politikasında ufacık bir yumuşa- ma yok. iktidara geldiğinde ya da "yeni Meclis aritmetiğine göre öteki partilerle uzlaşarak" anayasa değtşikliği gerçekleşecek ve... İnönü, deyimi sevmiyor ama, kestirme yoldur diye söyleyelim: TÖ'yû aşağıya indırecek veya indirecekler! Bush'a yazık oiacak. "Çok es- ki ve kadim dostunu, çok iyi arkadaşını" yıtirecekl Tarih ve Talih AHMET TAN NEW YORK — Cumhurbaşka- nı Turgut Özal hem uğura inam- yor hem de tarihin tekerrürüne. Bu gezide, Amerikan siyaseti- nin, ekonomisinin ileri gelenleri ile görüşmesi, para dünyasının pat- ronlanyla yemek yemesi, ulusla- rarası politikarun kurtlanyla bu- luşması hep 1982'de, başbakan ol- madan önceki gezisine benziyor. Özal, o gezide kilolarını atmış, kafasında yeni planlar, arkasında dış dünyanın ve ABD'nin deste- ğiyle Türkiye'ye dönmüştü. O gezi hem uğur getirmiş hem ANAP'ın başarısını hazırlamıştı. Gezi sonunda başbakan olmuş, altı yıl ülkeyi yönetmişti. özal'ın şimdi de aynı programı uygulaması herhalde biraz uğura, biraz da eski deneyime güvenme- sinden. Kaldığı oteller ve görüştüğü ki- şiler de aşağı yukarı aynı. Yine Central Park'ın ucundaki Plaza Oteli'nde kahyor. tndirim yapıldı mı? Bilinmiyor. ama kal- dığı dairenin gecesi 5 bin dolar (yaklaşık 12 milyon lira). Bu fıyat- ta bir yerde kalması biraz fazla, ama deniyor ki görüşmelerini bu- rada yapıyor, eski dostlannı bu otelin dairesinde kabul ediyor. Bu gerekli. Plaza Oteli'nde daha pa- halı daireler de var. Örneğin baş- kanlık dairesinin geceliği 15 bin dolar (yaklaşık 34 milyon lira). Ta- bii vergisi ve kahvaltı hariç... Türkiye saatiyle önceki gece ya- nsından sonra eski dışişleri ba- kanlanndan Henry Kissinger'la görüştü. Kissinger'ın "siyasi ve m'ali danışmanlık firması" sahibi olduğu, para karşılığı kahvaltı yaptığı, fikirlerini komisyonla sat- tığı biliniyor. Kissinger, Cumhurbaşkanı ile olan randevusuna İS dakika geç geldi. Bunu eski Dışişleri Bakanı1 nın kabalığına değil, dostluğuna bağlamak gerek. Çünkü bir saat- lik görüşmeden sonra gazetecile- re bir "eski dost ziyareti" yaptığı- nı açıkladı. ','Bu görüşnıe için pa- ra aldınız mı" sorusuna biraz si- nirlenir gibi ^parak "Yabaucı hü- kümetlerden para almam" dedi. Bu Kissinger ya Özal'ın yeni gö- revinden haberli değil ya da cum- hurbaşkanının "füB hükümet baş- kanı" olduğunu demeye getiriyor. Kissinger, gerçekten hükümet- ten para alraadı. Çünkü Ameri- kan yasalan eski devlet adamı ol- duğu için kendisinin yabancı hü- kümetlerden dogrudan para alma- sını yasaklıyor. Ama ABD basını her zaman, "Üçüncıi kişiler. tanıt- ma fonlan, aracı lobi şirketlerinin çekleri ne güne dunıyor?" diye so- ruyor. Amerikan basımna bakılırsa çeksiz adım atmıyor, ağız açmı- yor. Bu, işin bir yanı. Amerika için kınanacak bir şey değil. Asıl sorun başka. Bir ulkenin dış politikasının sır- larını Kissinger ile konuşrnak ne ölçüde doğru? New York Times 29 Nisan 1989 günü manşetten verdiği "Kissinger ve arkadaşlan ile dönen dolaplar" başlıklı haberinde bu soruyu tar- tışıyor. Kissinger'ın Coca Cola, ITT, Volvo gibi firmalara danış- manlık yaptığını, yabancı hükü- met lere .akıl sattığını anlatıyor. Ama gazetenin asıl saptadığı, Kis- singer'ın şirketinde Bush yöneti- mindeki yüksek yetkililerin ortak- lık ilişkisi. Gazete bu durumun ulusal ve stratejik bakımdan sakıncalanna dikkat çekiyor. Kissinger Özal'la görüştükten sonra "Ermeni ve Kıbrıs konula- rı üzerinde değerlendirme yaptık- larını" söyledi. Kissinger'ın şirketinde, birkaç gun önceki Özal-Bush görüşme- sine katılanlar var. Beyaz Saray 1 daki Özal-Bush görüşmesinde Er- meni ve Kıbns sorununu değerlen- dirirken Özal'ın karşısında oturan Bush'un Ulusal Güvenlik Danış- manı Mr. Scowcroft aynı zaman- da Kissinger'ın şirketinin ortağı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle