22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
75 OCAK 1990+*+* HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17 Hacettepe ve Gazi'de türbana yasak s^tanaiımet GERÇEK (Baftarafı 1. Sayfada) ra- sıye ters duşen bır polıtıkayı vurgular. Idare, yurutmenın bır parçasıdır Cumhurbaşkam, baş- bakan, bakanlar kurulu, ıdare orgutunun ustunde bulunurlar Ancak ıdaremn çatışmasındakı hukuk denetımı, yurutmenın her turlu "keyfi" tutum ve dav- ranışını engelleyebtlecek meka- mzmalan yaratabılır. Turkıye'de ıdare hukuku ol- dukça eskı bır tanhçeye sahıp- tır. Fransız hukuk sıstemınden esınlenerek 1868'de kurulan Da- nıştay'ın anayasal tarıhımıze ko- şut bır geçmışı vardır Cumhu- rıyetle bırlıkte ıdare hukuku fık- rı guçlendı. 1961 Anayasası'yla demokrasıye yaktşır bır anlayı- şa kavuştu; 12 Mart ve 12 Eylui- de yapılan değışıklıklerle gerile- dı ve kısıtlandı Şımdı ANAP ıktıdanna 12 Eylul hukuku da yetmıyor; ıda- rı yargıda yollar daraltılıyor; yurttaş devletın ışlemlenne karşı savunmasız bırakılıyor ANAP ıktıdarı bır yandan 141, 142, 163'uncu maddelen kaldırma gırışımlerıne geçmış gorunurken ve burokrasının baskılarına karşı yurttaştan ya- naymış ızlenımı yaratmaya ça- balarken gerçek yuzunu sergıle- dı. Danıştay Yasası'nın ardından tdarı Yargılama Usulu Yasast'n- da vapılması öngörulen değışık- lıkler, ANAP ıktıdarmın gerçek yuzunu bır kez daha ortaya koy- muştur Yurttaşa Danıştay yol- larını daraltmak, ıdare mahke- melerı kararlarını kısıtlamak, demokratık devlet kavramıyla bağdaşamayacak bır polıtıkanın çarpıcı gostergelendır ANAP ıktıdarı 12 Eylul hu- kukunun mırasçısı ve bekçısı ol- makfa kalmıyor, demokrasıye açılış surecını olabıldığmce ge- cıktırmek ıçın elınden gelenı ar- dına koymuyor, yenı engeller yaratmaktan da çekınmıyor * * • Soydaş güvencede SOFY A (AA) — Bulgarıstan'- da, Turklere ısım seçme, dıl ve dın ozgurluğunu tanı>an KP Merkez Komıtesı'nın 29 aralık tarıhlı ka- rarı ve ardından aşırı mıllıvetçı unsurlarca başlatılan olaylardan sonra vapılan çok >onlu goruşme- lerde anlaşma sağlandı Bulgar yonetımı, Turk azınlık temsılcılerı ıle muhalefet temsılcı- lerı ve aşırı mıllıvetçılenn yer al- dığı, 5 gun once başkent Sofya'- da başlayan goruşmeler, bır dek- larasyonla sonuçlandı Deklarasyonla, Turklerın hak- lanna ılışkın kararlardan gerı do- nulmeveceğı vurgulandı Deklarasyonda, "herkesın ısle- diği dılı konuşabıleceğı, ısteyen her kişinin ismıni degiştirmeye hakkı bulundugu ve bu hstklann garanti altına alındıgı" belırtıldı !sım seçme ozgurluğune ılışkın ozel bır yasanın gelecek ay kabul edıleceğı bıldırılen deklarasyonda, Bulgarıstan'ın bağımsız olduğu, bunun korunması gerektığı ve vurttaşların bır başka ulkenın bayrağını taşıma\a hakları bulun- madığı kavdedıldı Sözleşmeliye (Baftarafı 1. Sayfada) lan hukumlerle, once eş me- murların ucret ve ek gelırlerının katsayı çarpımı ıle çarpılarak bu- lunacak bır ek tazmınat almala- nnı sağlıyor Avrıca memur ucret ve ek gelırlerının uç katına kadar çıkacak bır aylık prım alabılme- lerını ongoruvor kararname ıle gelecek onemlı venıhkler arasında, halen SSK'ya bağlı sozleşmelılerın Emeklı San- dığı kapsamına alınmaları var Sozleşmelı personel uygulama- sına ılışkın Anayasa Mahkemesı 1 nın "anayasaya aykın" kararından sonra, yenı duzenlerne ıçın, huku- mete tanıdığı bır yıllık sure dolar- ken, hukuraet, sozleşrnelı sorunu- nu çozecek bır vasa beklentısıne karşılık, uvgulamayı surdurecek bır kararname ıle çıktı Kamuoyu nun tepkısınden ve eleştınden uzak tutmak ıızere henuz açıklan- ma>an, ancak Yuksek Planlama Kurulu ve hukumet ıçınde göru- şulerek son şeklını aldı Her an resmı Gazete'de >a>ımlanarak yu- rurluğe gırebılecek kararname, 233 ve değışıklıklerle 308 sayılı ka- rarnameler çerçevesınde çalıştırı- lan 200 bının ustundekı sozleşmelı personelı kapsıvor A.NKARA (Cumhunyel Buro- sn) — YOK'un turbam yasakla- yan oğrencı dısıplın yönetmelığı maddesını ıptahnın ardından unı- versıte yonetımlerının başlattığı "turban muhalefeti" buyuyor ODTU, KTU, Mımar Sınan ve Ankara Ünıversıtesı'nden sonıa Oazı Ünıversıtesı ve Hacettepe Uruversıtesı de turbam yasakladı Gazı Ünıversıtesı Senatosu on- cekı gun yaptığı toplantı sonucun- da turbanın yasaklanmasını ka- rarlaştırdı Gazı Ünıversıtesı rek- toru Prof Dr Necdet Tuzun, ko- nuyla ılgılı olarak gazetemıze şu açıklamayı yaptı "Yuksek Ogretim Kurulu tara- fından ogrenci dısiplın yonetme- liginin 7/h maddesinin yururluk- ten kalktıgımn ve konunun unı- versiteterce duzenlenmesinin isten- mesinın bıldırilmesı uzenne top- lanan kurullarırnız, \nayasa Mahkemesi'nin 7 Mart 1989 tarih- li karannın bağlayıcı olduguna, bu sebeple ögrencilerin unıversitenın kapalı alanlanna bası açık olarak girmelerinın gerektigi sonucuna varmıştır." Hacettepe Unı\ ersıtesı Yönetım Kurulu, dun yaptığı toplantı sonu- cunda turbam yenıden yasakladı Dahaonce YOK'un aldığı ıptal ka- rarındansonra, "universiteyöne- timinın bu konuda karar veremeyecegi" şeklınde göruş bıl- dıren Hacettepe Ünıversıtesı'nde bu karar değışıkbğıne, Hacettepelı öğretım uyelennın başlattığı pro- testo kampanyasımn neden olduğu kavdedıldı Bilkent'te tepki Ote yandan, Bılkent Unıversıtesı RektöruProf Dr MithatÇoruh'- un "turbana ian verilecegıne" ılış- kın açıklamasının ardından unıv er- sıte öğretım uyelerı arasında, Prof Dr Duygu Sezer'ın derslere "ba- şortusuyle girerek karan protesto etmesiyle" başlay an tepkıler suru- yor Bdkent Ünıversıtesı'nden 124 öğretım uyesı adına yapılan açıkla- mada, turban sorununa sadece ın- san hakları açısından yaklaşma- nın, bu sorunu doğuran şerıatçı tehlıkeyı goz ardı etmek anlamına gelecegı kaydedıldı "universiteler- de akıl dışı ve seriat kokenlı hıçbir uygulamava yer verilemeyecegi" goruşunun savunulduğu bıldırıde, "Y OK'un Anayasa Mahkemesi'- nin karannı hıçe sayarak, ogrenci disiplin yonetmelıginde degışiklige gitmesı onaylanamaz. Anavasanın açık hukmune gore, unhersiteleri- mizın Anay asa Mahkemesi karan ile Y OK y onetmelıgı arasında ter- cih yapma durumu soz konusu olamaz" denıldı DGM'ye başvuru Öğretım Uyelerı Derneğı, tur- bam serbest bırakan YOK, Bılkent ve Erzurum Ataturk Ümversıtesı yönetıcılerı hakkında DGM'ye basvuracaklarını açıkladılar Der- nek yönetıcılennden Prof Musta- fa Altıntaş, uruversıtelerde turbam serbest bırakmanın Anayasa ve TCK'ya gore suç olduğunu söyle- dı Bu arada Ataturkçu Duşünce Derneğı, turbam serbest bırakan YÖK kararırun ıptalı ıçın Danış- tay'a başvurmayı kararlaştırdı Ataturkçu Duşunce Derneğı Başkanı Prof Dr Muammer Ak- soy ıle yönetım kurulu uyelerı emeklı general Celil Gurkan, Prof. Dr Mustafa Altıntaş, Ler- zan Akyollu, Doç. Dr Anıl Çeçen, Anayasa Mahkemesı Onursal Baş- kanı Ahmet Boyacıoglu, Prof Dr Hıcrı Fışek, Danıştay 12'ncı eskı Daıre Başkanı Kâzım Yenke, avu- kat Selahattin Canbay, eğıtımcı Mustafa Coşturoğlu ve avukat Hayri Balta YOK karannın ıptalı ıstemıyle Danıştay'a başvurulma- sını kararlaştırdılar YÖK büyük bîr yanlıştıEgıtim Servisi — Umversıte öğ- retım uyelen, umversıte vasa tasa rısına buyuk tepkı gösterdıler İs- tanbul'dakı unıversıtelerde gorev yapan 70 öğreüm uvesı, "YOK bu- yuk bir yanlışb, buyuk kayıplara yol açtı. Lniversitelerimizi yeni kayiplardan, yeni yanlışlardan ko- rumak istiyoruz. Unıversitelerde restorasyon donemine girilmeh" dedıler tstanbul, Marmara ve İTU'de gorev lı Prof Turkân Saylan, Prof Eren Omay, Prof Coşkun Ozde- mir, Prof Aysel Çelik ve Prof Burhan Şenatalar, dun tstanbul Tabıp Odası'nda duzenledıklerı basın toplantısında YÖK ıle ılgılı eleştırılennı ve yenı yasa tasarısı hakkındakı endışelerını dıle getır dıler Toplantıda ayrıca, 70 öğre- tım uyesı tarafından onaylanan basın açıklaması okundu Prof Coşkun Ozdemır toplan- tının açılışında yaptığı konuşma- da, özerk bır umversıte ozlemı ıçınde bulunduklarını belırterek umversıte yasa tasarısının hazır lanması aşamasında unıversıtele- rın goruşunun alınmamasını, "bu- yuk bir yanlışlık" olarak değerlen- dırdı "1980'lerde vuksekogretimde derin yaralar açan ve geniş huzur- suzluğa neden olan YOK duzeni artık iyice aşınmış ve itibannı tu- muyle yitirmiş bulunuyor" cum lesıyle başlayan basın açıklaması şöyle "Yuksekoğretim kurumlannın işleyişini duzenleyen bugunku anayasal ve yasal çerçeve yunırlu- ge gıreli 10 yıla yakın bir sure geç- Güneş (Baftarafı 1. Sayfada) nul ıle kampanya habenne son sa yısında yer veren Sokak Gazetesı hakkında da soruşturma açtı Istanbul DGM Savcılığı, Guneş Gazetesı'nın toplatılmasına "Hal- kı askeriikten soğutma maksadıy- la yayın yapılraasını" gerekçe olarak gosterdı DGM'nın karan dun akşam uzerı gazete yonetımı ne teblığ edıldı Guneş Gazetesı'nın Genel Yo- netmen Yardımcısı Mehmet Ata- berk, haberı tamamen gazetecılık çerçevesı ıçınde değerlendırdıkle rını ve her fikrın serbestçe tartı- şılması gerektığını belırterek şovle dedı "Gazetemız fikır ozgurluğunu ve çok sesliliği savunuyor. Her tur- lu fikrın serbestçe tartışılmasın- dan yanayız. Askertik çagındaki bir Turk gencinın askerlıkle ilgili duygu ve duşuncelenni yansıtmayi tamamen gazetecilik çerçevesi içinde degerlendırdik. Boyle bir roportaja sansur koymak, aklımı- 7in ucundan geçmedi." Sokak Dergısı'nın son sayısın- da Dr Tayfun Gonul'un başlattı- ğı "zorunlu askerliğe hayır" kampanyası "halkı askeriikten so- ğutmaya" yonelık gorulerek soru^ turma açıldı Istanbul DGM Savcısı Ceyhan L'lgen, Sokak Der- gısı Genel Yayın 'Vönetmenı Tuğ- rul Eryılmaz'ın dun ıfadesını aldı ve dergmın dığer sorumluları hak- kında soruşturma başlattı Tuğrul Eryılmaz ıfadesınde, habere "In- san hak ve ozgurluklerine duydu- ğu saygının geregı olarak yer verdiğini" sovledı Eryılmaz, halkı askeriikten soğutmak gıbı bır amacımn olmadığını bıldırdı Kampanyavı başlatan Dr Tay fun Gonul'un henuz ıfadesıne başvu rulmadığı bıldırıldı Kampanya çağrısı vapan Gonul, askerlığe karşı savaş açtığım, devletı mah- kemeve vereceğını açıklamış ve butun ınsanların kendısıne yar- dımcı olmasını ıstemı^tı EVET/HAYIR OKTAY AKBAL (Baftarafı 2. Sayfada) sında ıkı kışıyı bır kez daha aynı safta gorursek hıç şaşmayalım- ANAP'h ve DYP'lı hatta Refah'lı, MÇP'lı mılletvekıllerı bır kez daha bır araya gelecek ulkemızı daha uzun yıllar kendı doğrultula- rında yonetmesını bıleceklerdır Seçım Yasası'ndakı ulke ve ıl barajlarına gelınce Seçımlere az kala ANAP'lılar bu barajları kaldırmak gereklılığını duyacak- lardır Bunu yapmazlarsa kendılerı ıçın tehlıkelı bır durum yarat- mış olurlar En lyısı tek başına olamasa bıle sağcı obur partıler- le bırlıkte ulke yönetımınde etkın olabılmek Sağcı bır ortaklık hükumetınde Demırel ve arkadaşları kadar Guzel'lere, Yılmaz 1 lara, Erdem'lere de yer olacaktırBugunun ANAP kodamanları 90'larda da önemlı görevlerde kalmayı MC'lere dayanarak be- cereceklerdır Bunu şımdıden bılmek o kadar zor değıl Ne kehanet, ne falcılık' Yarınların neler getıreceğı gun gıbı or- tada 1 Turk solunun en büyuk ozellığı sureklı bolünmek, bırbı- nyle uğraşmak olduguna göre yurt yonetımı surgıt sağcıların elın- de neden kalmasın'? Evet, bu yazıyı bır köşede saklayın Uç beş yıl sonra çıkarıp okursunuz, 'Ne doğru yazmış" dersınız 1 Ama ben bu dedıkle- rımın yanlış çıkmasını çok ısterım Bılmem sız ne dersınız' tı. Bu çerçeveyle getirilen merke- zi ve hıyerarşik duzenlemeler, de- mokratik anlayışa tumuyle aykı- rı bir sistem dogurdu. Gerek oğ- retim uyelerini, gerek ogrenrileri inisiyatifsız kılan, yonetımden uzak tutan ve yabancılaştıran bu sistem, ozgur duşunce, tarnşma ve araştırma ortaımnın gehşmesini engelledi ve egıtimin kalıtesinde beiirgin bir dusmeye neden oldu. Bugun universitelerimizin geli- şebilmesi ve guçlenebilmesi içiıi YOK duzeninın a^ılması geregi konuyla ilgili buyuk bir çogunlu- gun ortak kanısıdır. Bu aşarnada, Turkiye'nin yuk- sekogrenım duzeni yeniden bıcim- lendınlırken yanlış teşhislerden hareketle yanlış çozumlere >one- linmemesi \e YOK ile kaybedilen lere yeni kayıplann eklenmemesi buyuk onem tasımaktadır. tşte blanbul'dakı çesıtli univer- sıtelerde gorev yapan ogretim uye- lerı gorevlileri olarak bızler, yeni yanlışlardan sakınmak amacıyla ve çağdas-ozerk-demokratık um- versıte ınancıyla aşağıdaki husus- ları ilgililere ve kamuoyuna du- yurmayı gereklı gormekteyiz. 1 Milli Egitım Bakanlığı'nın vonlendirmesı ıle hazırlanan las- lakta ongorulen modelın bırkaç kışi tarafından tasariandıgı ve kâ- gıda dokuldugu anlaşılmaktadır. 10 yıla yakın bir olumsuz dene- yimden çıkanlması gereken ılk ders, umversıte kadrolannı dışla- yarak hazııianacak ve empoze edi- lecek modellerin mutlaka yetersız kalacagı ve yenı huzursuzluklann kaynagını oluşturacagıdır. Eger yuksekogretimde gerçek- çi ve kalıcı çozumler aramyorsa, bu arayısın ılk adımı unıversite kadrolanyla kurulacak samımı, yapıcı ve geniş katılımlı bir diya- log olmalıdır. Eger universite ozerkligi kavra- mı ciddiye alınıyorsa, bunun ilk kanıtı da universite kadrolanmn yeni modelin oluştunılmasına ışin başından itibaren katılmasının sağlanmasıdır. Uç-bes kışınin kendi goruşlen çerçevesinde oluşturduklan bır ta- sarının aceleyle Bakanlar Kunılu'ndan ve parlamenlodan geçinlmesı hiçbır sorunu çozemez. Bugun ıhtıvaç duvulan şey, yenı umversıte modelının ve bunu yan- sıtacak tasannın unıversıtelerde geniş bıcımde tartışılmasıdır. 2- Basına yansıdıgı kadanyla veni tasannın ozu, YOK'un bazı Tutuklanan Alman sosyolog Bonn'dan serttavırHaber Merkeâ — Şanlıurfa'- ran Birecık ilçesmdeki kelavnak istasyonunun şeref dettenrte bö- lücü sloganlar yazdığı gerekçe- siyle tutuklanan Sorbonne Unı- Wrsrtesi araştırma förevlisi Al- man sosyolog Hella Schlumber- ger'ın dosyası. Dıyarbakır DGM'ce mcelemeye ahndı. F Almanya Dısışlen Bakanı Hans DWrkh Geascher ise Devlet Ba- kanı Ali Bozer'le yaptığı görüş- mede Schlumberger'ın serbest bırakılmasını, aksı takdırde ıkı ulke üışkılerımn bozulabıleceğı- m söyledı Dıyarbakır DGM SavcılığVn- ca dosyası mcelemeye alman Al- man sosvolog jçın Uluslararası Af Örgütü, Olağanustû Hal Bolge VaMıgı'ne bu yazı faksia- yarak "aynntüı bilgi" ıstedı. Af örg\ıtü'nün Turkıye Masası Şefi Helmut Oberdiek, Alman sos- yoloğun duşünce suçlusu sayıl- ması durumunda daha cıddı gı- nşımlerde bulunacaklannı bıl- dırdı. Olay İHD Şanlıurfa tem- sılcısi Salih Ozturk tarafından da kmaoırken Alman sosyolo- fun tutuklanınasmın "Tmiiye'- deki katı hukuk u}gularaası"n- dan kaynaklandığı savunuldu AA'nın habenne gdre F.A1- manya Dışıslen Bakanı Hans Dıeînch Genscher, resmı bur zı- yaret ıçın Bonn'da bulunan Devlet Bakanı Alı Bozer'den Schlumberger'ın serbest bırakıl- masım tstedı Gcrfscher, aks» takdırde ıkı ulke ılışkılennın ze- delenebıleceğını söyledı Federal Dışışlerı Bakanlığı'n- da yapılan ve yaklaşık 45 daki- ka süren görüşmeden sonra ga- zetecılere bır açıklama yapan Alı Bozer, Genschcr'e, AT Komıs- yonu'nun Turkıye hakkında ha- zırladığı rapor ıle AT'mn dığer ulkelen ıçın hazırlanan raporlar arasındakı farkı ıletüğıru kay- dettı Devlet Bakanı ve Basbakan Yardımcısı Alı Bozer, dün Dev- let Bakanı Adam-Schwaetzer üe de bır araya geldı Yeşıiler Partısı Mtlletveküi Angelika Beer, Alman sosyolog Hella Sehlumbergeı'ın tutuklan- ması nedenıyle Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a bır mektup gön- derdı Alman sosyolog Hella Schlumberger'ın tutuklanması- m eleştıren Beer, mektubunda, "Schlumberger'in bir an once serbest bırakılmasıaı taiep ediyoram" dedı. yetkilerim, Kuçuk YOK'lere, ye- ni mutevellı heyetlerine aktarmak- tır. Boyle bır universite modeli ıle Turkıye'de universite ozerkligimn gerçekleşemeyecegi açıktır. Mo- delde, universite ust yonetımlen- nın bazı yetkılen de mutevelli he- yetlerine aktanlmakta ve bu heyel- lerın agırlıklı olarak ışadamlann- dan oluşması ongorulmektedir. Ulke gerçeklerine uymayan bu model, universiteler uzerinde olumsuz etkilere ve baskılara ka- pı acmaktadır. Ozellıkle, Anado- lu kentlerindekı unıversitelerde bu etkilerin ve baskılann daha da agır olacagından kaygı duyma- mak olanaksızdır. 3- Yuksekogretimde yapılacak degışikliklerin ana hedefi: —Bilimsel ve yonetsel ozerklı- ge sahip ve saygılı, ozgur duşun- ce ortamının verleştigi, —En geniş katılıma olanak ve- ren secimlerle goreve gelmiş or- ganlar ve voneticikr eliyle vone- tilen. —Araştırmayı ciddiye alan ve ozendiren, akademık standartla- n titızlikle koruyan, egilımin ka- lıtesini onemseven >e yukseltmek için gereklı tum onlemlerı alan bir universite olmalıdır." Basın bıldınsım onaylayan oğ- retım uyelen şunlar Profesorler Coşkun Ozdemır, Husrev Hatemı, Cemıl Oktay, Se- vım Gorgun, A Ulku Azrak, Tok- tamış Ateş, MVasıf Gencelı, Me- rıh Ipek, Eren Omay, Umıt Şene- sen, Memnune Yuksel Apak, Yu- eel Candemır, Selçuk Apak, Öner Eyrencı, Gencay Gursoy (1402) \vdın Aybay (1402), Devrım Mu- ı.an, Aysel Çelıkel, Türkân Saylan, Necla Arat, Avla Gursoy, Hulya Gunoz, Talat Cantez, Faık Tan- man, Muammer Uğur, Ilhan Berktay, H Servet Şenel, Muzaf- fer Beşe, Nılufer Kuruvazıcı, Jale Parla, Reşat Kayalı, Dınçer Guler, Nıhat Falay, Ayhan Ulubelen, Burhan Şenatalar, Mehmet Ev- nm. Ferruh Korkut, Gülsevım \zızlerlı, Halıl Azızlerlı Doçentler Yavuz Cezar, Sara Bahar, Halıl A tdrısoğlu, Emre Oğe, Feza Deymer, Ayşen Gökyı- ğıt, Cevat Demır, Kadrı özayten, Bulent Tanör (1402), Tulay Arın, Suzan Dağlıoğlu, Ulker Çotelıoğ lu, Tahsın Yeşıldere, Ahmet Altı- ner, Erkut Tuzer, Şuğda Özıl, Tu- lın Polat, Nılufer Tapan Yardımcı doçentler: Gunay Atalayer, Alı Bayrak, Cengız \ım, Hıdır Demır Doktorlar Humayun Gultekın, Mu;dat Alp, lbrahım Anıl Ogretim gorevlileri: Atılla Er- gur, Fuat Koker, Atıla Altan, Mehmet Saçlıoğlu, Turgay Baş- kan, Haluk Ertan (Baftarafı 1. Sayfada) ımza topladılar, "Zincirler kınla- cak Ayasofya açılacak" şeklınde pankartlar açarak gösterı yaptı- lar Sultanahmet Camısı'nde dıin cuma namazı kılınmadan önce, dışarıya da hoparlörlerle venlen vaazda, Ayasofya'nın camı ola- rak ıbadete açılması ıstendı. Vaazda, turbanla ılgılı yönet- melık maddesinin kaldınlmasına karşın, bazı unıveısıtelerde başor- tusu vasağının surduğu, bazı unı- versıtelerde de serbestlık tamndığı belırtıldı Yıne de bır bölura öğ- retım uyesının "Allah'ın emrine, peygamberin hukmune açıkça cepne alarak" başörtulu oğrencı- len derslere almadıkları kaydedıl- dı Muslumanlara ve yuce Islam dımne, her zaman saldınlann sur- duğu belırtılen vaazda şu görüş- lere yer verıldı "Onlara karşı, en sert protes- tolanmızı ortaya koymamız en ul- vi gorevimizdir. Karşı çıkanlar, is- ter profesor, ister siyasetçı, ister gazeteci olsun, once İslaraa davet edelim. Eger icabet etmezlerse en buyuk ıçtimai tepkimizi goster- mek vazgeçemeyecegimiz bir go- revdir. Yaptıklan hakarete karşı- hk, nefretimizi ve protestolarunızı mutlaka duyurmamız lazım." Cuma namazı kılındıktan son- ra kuçuk bır grup camı avlusun- da pankartlı ve sloganlı bır gös- terı yaptı "Kilise muze ısteyenler Vati- kan'a", "Ayasofya ve işgal, pat- rikhaneye açılış", "Musluman halkımızın gaspedilen haklan için, Ayasofya bayragımız", "Oz yıırdunda ganpsin", "Mucadele- miz, haklılık zemınimizdir" dıye yazı ve resım bulunpn pankartla- rı taşıyan grup, baş ve ışaret par- maklannı açarak, "Zincirler kı- nlacak, Ayasofya açılacak" dıye bağırdılar Yeni sol (Baftarafı 1. Sayfada) ve ıstıfa eden 15 mılletvekılı ıle or- taklaşa hazırlanan deklarasyonu Aydın Guven Gurkan açıkladı Deklarasyonda şu göruşlere yer verıldı "Amacımız, ongoruşlerimızı, toplumda ve ozellikle bugune de- gın bızlerle birlikte dav ran"uş bu- lunan sıyasal kadrolarda Urüsrna- ya açmaktır. Hedefimız, sol siya- setin kitle tabanında elden geldı- gince geniş bir gonış bıriıginı sag- lamaktır." Deklarasyonun "lartışmaya sundugumuz goruşlerimiz" bölu- munde yer alan 10 maddenın ba- zılan şoyle •'Ulkemizin var olan siyasal yel- pazesi daha behrgin sınıfsal temel- lere gore oluşturulmalıdır. Ozgur- luk, çogulculuk, katılımcılık ve demokrasi ogelen daha da guclen- dirilerek yenılenmış, evrensel ve ulusal sol degerlere sahip çıkan ve çagdaş bir orgutlenme modelini yasama geçiren yeni bır sol siya- sal oluşuma Turkiye'nin gereksi- nimi vardır. Bir yenı sıyasal olu- şum, bır sol doktrin partisi niteli- ginde olmamalıdır." Deklarasyonda ımzası bulunan- ların adları şoyle Aydın Guven Gurkan (SHP kurucu genel baş- kanı), Abdullah Başturk (tstanbul Mılletvekılı), Fehmi Işıklar (Bur- sa Mılletvekılı), Tevfik Kocak (Ankara Mılletvekılı) Ahmel Turk (Mardın Mılletvekılı), Cuneyt Canver (Adana Mılletvekılı), İs- mail Hakkı Onal (Istanbul Mıllet- vekılı), Mehmet Kahraman (Dı- yarbakır Mılletvekılı), Adnan Ek- men (Mardın Mılletvekılı), Salih Sumer (Dıyarbakır Mılletvekılı), Mahmot Alınak (Kars Mılletvekı- lı) Arif Sağ (Ankara Mılletvekılı) M. Ali Eren (tstanbul Mılletvekı- lı) Kenan Sonmez (Istanbul Mıl- letvekılı) tlbajni Binıci (Bıngöl Mılletvekılı) İbrahim Aksoy (Ma- latya Mılletvekılı) CUNEYT ARCAYUREK yazıyor (Baftarafı 1. Sayfada) ber verıyordu ANAP grubunun onemlı bır bolumu "serbest bırakıldığı takdırde" yasayı desteklemeye hazır ANAP'ı, enflasyondan çok ruşvetveyolsuzlukların hır- paladığına Kiananlar, hükümet ıle partı yonetunının nereden bul- duna nasıl davranış gosterece- ğını henuz bılemıyorlar, karşı çık- mamasını "temennı" edıyorlar Hukümete ve ılgılı çevrelere sessızlık egemen Adalet Baka- nı Oltan Sungurlu, hükumetten, partıden "saptanacak polfttka ıle ılgılı herhangı bır goruşun daha gelmedığını' söyledı Bakana gore yüzlerce tasarı arasında ne- reden buldun yasasının hukumet duzeyınde tartışmaya açılmadı- ğını belırttı Bu aşamada ' sıya- sı bır pozısyon" saptanmamıştı Tasarıyı savunacak ya da kar- şı çıkacak ılgılı bakan Oltan Sun- gurlu'ydu ve nereden buldun onerısını derınlemesıne ıncele- memıştı Daha öncekı donemde komısyona bır hukumet goruşu ıletılmıştı Buna göre hukumet, nereden bulduna 'teknık zorluk- lar taşıdığım' one surerek karşı çıkmıstı 1983'te çıkarılan mal beyanı yasasına göre rusvet alan, yol- suzluğa karışan kışılere, once Memunn Muhakematı Yasası ış- letılıyor, ancak ondan sonra sav- cılığa gıdılebılıyor Oysa onerıye gore mal beyanındakı önemlı farklılık saptanırsa ılgılı, derhal savcıiığa verılecek Genel ve katma bütçeye bağ- lı olanlara getirilen mal beyanı, yenı önenyle daha genışletılıyor Bır onergeyle "seçımle ışbaşına gelen kamu görevlısı kım olursa olsun" mal beyanında buluna- cak, eskı ve yenı beyanlardakı tarklılıklar görülduğunde hemen savcılık ışleyecek Seçımle ışbaşına gelen deyı- şı, beledıye ve ıl genel meclısı üyelerınden başlayarak "devle- tın tepe noktasına kadar" butun kamu gorevlıierını ıçerıyor Yasa- nın Meclıs'ten geçmesınden sonra Çankaya'da kım oturursa otursun mal beyanında bulun- ması gerekecek Işte. ışler bu noktada karışıyor Cumhurbas- kanı seçımınden once venlen önerı, sıyasal dalgalanmalara bugunkü kadar yol açmamıştı Fakat şımdı7 Kimı kaynaklar TO'den, asağıya "bazı telkınle- rın" geldığını duyuruyor Soylen- dığıne göre Cankaya sakını ANAP grubuna "önerının me- murları rahatsız edıp ANAP'a karsı vazıyet almalanna neden olacağını" duyuruyor Çankaya'- dan ınen duyurumlara ANAP'h mılletvekıllerı "memurların he- men hepsı ruşvet alıyor, yolsuz- luk yapıyor değıl kı Neden ra- hatsız olsunlar ve nıçın ANAP'a tavır koysunlar" yanıtını verıyor- lar Hukumet ve ANAP yönetıcılerı yukarıdan esınlenerek grup ka- ran almaya gırısırse olayın yenı boyutları ortaya çıkacak Onerıyı destekleyenler, pratı- ğe kolaylık getırmek amacıyla kı- mı maddelen yumuşatmaya ha- zırlanıyorlar Onerıde kardeşle- rın de beyanda bulunmaları ıs- tenılıyordu Yumuşatma eğılı- mınde olanlar "seçımle gelen kamu görevlısının esıyle çocuk- larının torunlarının dede ve babalarının" varlıklannı açıkla- masını yeterlı göruyorlar Seçım- le gelen TÖ, bu tanımlamanın dı- şında kalmayacak 1983 beyanı ıle bugunku varlığı arasında fark var veya yok, kuşkusuz bu hü- küm, kamuoyu açısından yeter- lı olacak Başbakan atandığı gun Akbu- lut, ANAP grubunda "rüşvet, yolsuzluk, haksız edınmelerle" mucadele edeceğını söylemıştı Bır kaç kez bu göruşü yınelemış- tı Partı ıcı muhalefet zaten bu görüşü savunuyor, başta Hor- zum, hayalıcılere hapıs cezası ve nereden buldun yasalannın ka- buluyle, partının halk mdındekı kotu ızlenımı sılebıleceğını soy- lüyor Hükümet, açık beyanlarına karşın rüşvetı, yolsuzluğu hak- sız mal edınmelerı "teşhır edecek" gırışımı nasıl olacak da engelleyecek? "Sıyasal mantık" hukumetın destek vereceğını soylüyor Isın btr "aması" var ve hükümetle partı yonetımı, TO ıle grup ve kamuoyu arasında sıkış- mış durumda Gırışımı engelle- mek ıçın ' otel amıgoları" dıye adlandırılan karşı grubun olayı "bır hızıp hareketı" gıbı göster- meye ve bunu partıye, huküme- te gruba sındırmeye çalıştıkları söylenıyor Nereden buldun önerısıne, grup kararıyla karşı çıkılır ve red- dı sağlanırsa, partı ıçı muhalefet önderlerınden bırının söyledığı- ne gore' artık yettı" dıyecekler, ANAP'tan ayrılma hareketını başlatacaklar Kaç mılletvekılı ve ne zaman olayların akışı ıçınde ortaya çıkacak Dunku ızlenım- lerımıze gore ' patlama" olasılık olmaktan çıkmış, kararlılığa dö- nüşmüş Dünku göruşmelerde sonuç açıkça belırıyordu Bas- kaldınp ayrılacak olanların, ka- muoyunda kemıkteşen olumsuz yargıları daha fazla taşımak ıs- temedıklerını ılan ederek partı- den kopacakları bıldırılıyor Oysa, TO ıle hükumetı ıkı ola- sılık sureklı rahatsız edecek Önerı ret edılırse, her türden bıl- gıler sureklı gündemde kalacak Kabul edılırse dun ıle bugün ara- sındakı farklı varlıklar her gun ır- delenecek TO ıle ANAP zırvesı ıkı tarafı keskın bıçağın tehdıdı altında Ben yandan TO ıle aıle- nın, nereden bulduna karşı cep- he almaması gerekıyor Dünkü Tercuman'da "yakın çevrenın" mal varlığı tartışmala- rına ışık tutacak açıklamaları yer alıyordu Buna gore TO, partıyı kurarken bellı bır servetın sahı- bıydı Yıllarca ust görevlerde, ozel sektörde yuksek maaşla ça- lışmıştı Varlığı doğaldı O tarıh- te açıkladığı beyanda sırf altın- larının tutan mılyonlarla ıfade edılıyordu "Yakın çevrenın" ya- kın dönemle ılgılı savunusu - ga- zeteye gore- şoyleydı "Yenı donemde ıse kendısı cok sayıda yurtdışı seyahatlere katıldı Bu seyahatlere katılan bır genel mudur veya musteşar yar- dımcısı ortalama ıkı yıl ıçınde An- kara'nın mutena bır yerınde da- ıre satın alabılecek kadar bırık- tırıyor Bu duruma gore TO nun mal varlığının bu turden tartış- malara konu olması anlamsız- dır' O halde, sorun kalmıyor Baş- ta TO, eşıyle çocukları, torunla- rı, yaşıyorsa dede ve babası, mal varlıklannı rahatlıkla açıklayabı- lırler Mal varlığı ıle nereden buldun sorusuna sert karşı çıkışlar ne- den? GOZLEM UGUR MUMCU (Baftarafı 1. Sayfada) ve bulaşık aydın ozentılerının hamam böceklerı gıbı her ye- n sardığı bır dünyada Cemal Süreya gıbı ınsanlar örnek alın- ması gereklı bırer kışılık anıttır Son yıllar, yenı, yepyenı bır aydın modeli de urettı 12 Mart ve 12 Eyluller'ın getırdığı baskılar bu modelın çerçevesını çızdı Korkaklık, yılgınlığa, yılgınlık, teslımıyetçılığe teslımıyet- çılık de koşe donmecıhğe ve ışbıtırıcılığe kapılar açtı Cemal Sureya ısteseydı, uzmanı olduğu malıye alanında en ust burokratık koltuklara oturur ya da holdıng sofralann- da mılyarlarla oynardı Kararlı, ınançlı, bılınçlı ve aydın tavrıyla her gun yenıden doğdu, hıç yorulmadı. korkmadı, yılmadı, durmadı. Hep ama hep savaştı Cemal Sureya, gıttıkçe "nesıllerı tükenen" onurlu aydın- ların ortak adıdır Şıırlerı yureklerımızde guvercın sıcaklığı ıle duruvor; dev- rımcı ve ılerıcı aydın tavrı da belleklerımızde bır kışılık anıtı gıbı duracak Anısı hepımıze onder olsun NÂZIM HİKMET'İN EVİ Unlu Turk şaırı Nâzım Hıkmet, uzun yıllar Turkıye'de ha- pıs yattıktan sonra Sovyetler Bırlığı'ne gıtmış ve yaşamının onuç yılını Moskova'da geçırmıştır Bu buyuk şaırın Turkıye'de hangı cenderelerden geçtığı- nı anlayabılmek ıçın avukat Atılla Coşkun'un "Sıyasal Yaşa- mından Kesıtlerle Nâzım'ın Davalan" kıtabını okumak yeter Kıtapta Nâzım'ın ne gıbı suçlarla yargılandığı belgelerle açıklanıyor Nâzım Hıkmet'ın son gunlerıne kadar uzun yıllar yaşadı- ğı bu apartman daıresının kapısında Nâzım'ın bu evde ya- şadığını anlatan bır plaket asılmıştı Nâzım Hıkmet, olumune yakın yazdığı "Cenaze merasımım" adlı şıırınde şu duygularını dıle getırır "Bızım avludan mı kalkacak cenazem I nasıl ındıreceksı- nız benı uçüncu kattan? I Asansore sığmaz tabut I merdı- venlerse daracık Belkı avluda dız boyu güven ve güvercınler olacak / Belkı kar yağacak çocuk çığlıkları ıle dolu I Belkı ıslak asfaltıyla yağmur / Ve avluda çop bıdonları duracak her zamankı gıbı Kamyona, yerlı gelenekle, yuzuk açık yukleneceksem / Bır- şey damlayabılır alnıma bır guverctnden, uğurdur / Bando da gelse de gelmese de çocuklar gelecek yanıma I Meraklıdır olulere çocuklar Bakacak ardımdan mutfak penceremız, balkonumuzdan geçırecek benı çamaşırlarıyla / Ben bu avluda bahtiyar ya- şadım bılemedıgınız kadar / Avludaşlarım, uzun ömurler dı- lerım hepınıze. " Turkıye Yazarlar Sendıkası, Nâzım Hıkmet'ın Moskova 1 dakı evının muze yapılması ıçın Gorbaçov'a başvuruyor Nâzım'ın evı muze olmalıdır Ama Nâzım'ın mezarı Türkı- ye'ye getırılmelı ve "Anadolu'da bır koy mezaritğına gomun benı / Ve de uyanna gelırse / Tepemde bır de çınar olursa I Taş maş ıstemez hanı" şıırındekı vasıyetı yerıne getırıl- melıdır Nâzım, bu yurdun şaırıdır, Nâzım, Kuvayı Mıllıye şaırıdır, Nâzım, Turk dılının şaırıdır, bu ulkenın aydını, bu ulkenın ınsanıdır Nâzım'ın dedıği gibı "Türküler söytendtkçe Türk dılıyle /Se- nı sevıyorum gulum dendıkçe Turk dılıyle / Türk dılıyle gulü- nup / Turk dılıyle ağıtlar yakıldıkça" Nâzım Hıkmet yaşayacak Nâzım'ı mahkûm edenler unutulacak, ama Nâzım hep ya- şayacak Nâzım Hıkmet'ın mezarı yurdumuza ne zaman getirıle- cek"? Bu dusmanlık, bu bağnaziık, bu kın ne zaman bıtecek? İZMİR'den HİKMET ÇETİHKAYA Sol Parti IZMIR — DISK yönetıcılerı Abdullah Başturk ve arkadaşla- rının yenı bır partı kurma gırışım- lerını nasıl karşılıyor' 7 DISK Genel Başkanı Abdullah Başturk ve Genel Sekreten Feh- mı Işıklar, 6 ocak günu Ankara Cınnah Caddesı 38/1 numaralı büroda genel başkan, temsılcı merkez yurutme kurulu uyelerı duzeyınde bır toplantı düzenledı- ler Toplantıya bu düzeyde 28 es- kı DISK yönetıcısı katıldı Gun- dem ıkı maddeden oluşuyordu DISK davasının geldığı aşama ve genel durum değerlendırmesı Ancak yenı partı oluşumu da- ha ağır bastı Başturk ve arka- daşları 28 sendıkacıya yenı bır partı kurulmasının zorunlu oldu- ğunu, ışçı sınıfının polıtıka sah- nesınde yer almasını önerdıler Toplantı saat 1330'da başladı 2000'de sona erdı 28 DISK yönetıcısınden bır kı- şı partı kurulmasını savundu 27 sendıkacı ıse buna karşı çıktı Tekstıl Sendıkası eskı Genel Baş- kanı Rıdvan Budak şoyle dedı — Bızım ışımız partı kurmak değıl Ayrı ayrı sıyası düşünceye sahip olan bızler, sınıf ve kıtle sendıkacılığını benımsedığımız ıçın DISK'te bır araya gelmıştık Tartısmalar bu noktada doru- ğa doğru hızla yukseldı Partı ku- rulmasına karşı çıkanlar, DISK- ın sendıkal bır orgut olduğunu savundular Abdullah Basturk'un bugune değın DISK'ı yenıden ya- şama dondurmek ıçın çaba gos- termedığını one surduler Abdullah Başturk ve arkadaş- ları dıretıyorlardı DISK adı, polı- tıkaya gırecektı Başturk DISK Genel Başkanı olarak bu unun- den yararlanarak polıtıka yapa- caktı Şımdı solda yenı bır partı ku- ruluyor Kurulacak bu partı Turkı- ye'ye özgu bır sosyalızm mode- lının otesınde "sosyal demokrat bır kımlık" tasıyacak Adı her ne kadar' devrımcı' bıle olsa, sos- yal demokrat bır cızgıden oteye gıdemeyecek Başturk ve arkadaşları, Bulent Ecevıt ın DSP'sı gıbı Turkıye'de sosyal demokrat hareketı bır ol- çude belkı etkıleyecek ya da hıç etkılemeyecek Turkiye'nin kosul- ları ıçınde boyle bır kımlık taşıyan partının yaşamının ne denlı su- receğını az çok bılıyoruz ama solda ucuncu bır kıtle partısı Turk halkının ılgısını hangı noktaya ka- dar çekecek, orası şımdılık kapalı kutu SHP eskı Genel Başkanların- dan Aydın Guven Gurkan dun saat 1100'de ' solda yenı bır partı tartışması"nı basın toplantısı du- zenleyerek açtı Bu arada 'SHP merkez partısıdır' dedı Sonra yenı &uı (jaııının sosyal demok- ratlardan Marksıstlere dek herke- sı kucaklayacağını belırttı Cuneyt Canver den llhamı Bı- nıcı'ye, Salih Sumer'den Mehmet Kahraman'a dek bır haylı ' Marksıst" goze çarptı Adı koo- peratıf yolsuzluğuna karışan, tu- tuklanmaktan "mılletvekılı maz- batasını alıp" kurtulan, Türk-Arap Bankası'na mılyarlık kredı borcu olan şırket yönetım kurulu uyesı ve köy ağaları, yenı "sol partı"nın "en fazla Marksıst" kadrolannı oluşturacaklar Bu ışte dürust davranan hıç kuşkusuz Kemal Anadol, Hüsr/tT Okçuoğlu ve Kamıl Ateşoğullan'ydı Onlar baştan ben 'Eksık olan Marksıst partıdır" dıyorlardı Kendı deyış- lerıyle, "Maceraya gırmek ıstemıyoruz" görüşünu ışın ba- şından berı yınelıyorlardı Bır par- tı kurup kımlık aramayı doğru bulmuyorlardı Onlar bır Marksıst partıde üye olmaya gönullüydü Uc mıllıtvekılıne bu yüzden söylenecek sozümuz yok Ama "Marksıst" sozunu eden- lere bır çıft sozumuz olacak — Yenı kurulacak sol partıde sosyal demokratları Aydın Guven Gurkan Marksıstlerı ıse Salih Sümer orgutlesın Göreceksınız bır haylı başarılı olacaklardır Gurkan'ın Halkcı Partı'de, Salih Sumer'ın kendı seçım bolgesın- de uye kayıtlarında haylı dene- yımlerı vardır SHP merkez partısı mı' Denız Baykal ve arkadaşları- nın SHP'yı "merkez partısıne çekmek ıçın" bır gırışımlerı var mıdır yok mudur' Baykal'ın kafasında böyle bır plan olabılır, ama SHP'ye gonül vermış kadrolar hiçbır zaman boyle bır gıdışe ızleyıcı kalmaz Göreceksınız, 27-28 ocakta yapı- lacak seçımlı olağanüstu tuzuk kurultayında dengeler nasıl de- ğışecektır Bız, Kürt kokenlı yedı mılletve- kılının partıden kesın ıhraçlarına başından ben karşı çıkmıştık, ama genel merkezın 'hızıpcı' tu- tumu bır ıkı genel sekreter yar- dımcısının 'okuma veyazmayla" fazla ılışkılerı olmadığından SHP'yı "merkeze oturtma" gıbı bır goruntu yasandı kamuoyun- da SHP merkez partısı olamaz Bu gerceğı partı ıçınde sava- sım veren Ertuğrul Gunay ve ar- kadasları gıttıklerı yerlerde gör- duler, yasadılar DISK yonetıcılerının, sosyalıst aydınların, emekçılerın destekle- medığı kooperatıf ve kredı yol- suzluğuna karısanların ve köy ağalarının ıçınde bulunduğu "ye- nı sol partı tartısması' ya da "ye- nı sol partı" Turk ulusuna hayırlı ve uğurlu olsun
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle