22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 13 OCAK 1990 MIHAIL GORBAÇOVDAN AÇIKLAMA. Aynlma hakkını görüşeceğiz^ ^ f . K n#»vW PQÇVQTII rıımhıırivptlprin hirliktpn huriyet olduğunu anımsatarak, "birlikten şartlanyla ilgili metnin en kısa zamanda in- Gennadi Gerasimov, "Özel dunımlan dayalı olarak gelişmiş bîr siyasi üstyapı."Devlet Başkanı, cumhuriyetlerin birlikten aynlmaları konusunun parlamentoda görüşüleceğini belirtirken, Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Gennadi Gerasimov da cumhuriyetlerin aynlmalarına ilişkin bjr yasanın hazırlanmakta olduğunu bildirdi. Dıs Haberier Servisi — Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov, Litvan- ya'daki temaslarını surdürüyor. Gorbaçov, cumhuriyetlerin SSCB'den ayrılmaları ko- nusunun parlamentoda görüşüleceğini söy- ledi. Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Gennadi Gerasimov da, cumhuri- yetlerin federal yapıdan aynlmalarına iliş- kin bir yasanın hazırlanmakta olduğunu bildirdi. SSCB Devlet Başkanı Gorbaçov, Litvan- ya ziyaretinin ikinci gününde, işçiler, ay- dınlar ve komünist parti yetkilileriyle gö- rüştü. Gorbaçov, görüşmeler sırasmda Lit- vanya'nın SSCB'den ayrılmaması için Lit- vanyalıları ikna etmeye çalıştı. AP'nin ha- berine göre, bir fabrikada işçilerle konuşan Gorbaçov, Litvanya'nın bağınısızlığjnın olası bir gelişme olacağıru belirtti, ancak iş- çileri aynlma konusunda uyardı. Gorbaçov, işcilerle yaptığı görüşme sıra- sında, Sovyetler Birliği cumhuriyetlerinin, birlikten aynlmaları konusunun parlamen- toda görüşüleceğini kaydederek, bu konu- da iyi bir zamanlama yapılması gerektiğin- den söz etti. Gorbaçov, SSCB'de 15 cum- huriyet olduğunu arumsatarak, "birlikten nasıl ayrılmak gerektiğini bilmek gerekir. Aynlma, savunma ve haberleşme gibi ko- nulardaki sorunlan da beraberinde getirir. Aynlma süreci bir mekanizma gerektirir" dedi. Litvanya'da Sovyetler Birliği'nden aynl- ma isteklerinin artması üzerine Mihail Gor- baçov, önceki gün eşi Raisa ile birlikte Vil- nius'a gitmiş ve kendi kişisel prestijini de ortaya koyarak, Litvanyalılan bu karardan vazgeçirmek için temaslara başlamışt). Baş- kent Vilnius'ta da 300 bin kişi, Gorbaçov'- un ziyareti sırasında gösteri düzenleyerek bağımsızlık istemişlerdi. Sovyetler Birliği lideri Gorbaçov, Litvan- yalı aydınlarla yaptığı görüşme sırasında da, Litvanya'nın SSCB'den ayrılmasının sakıncalarına değindi. Gorbaçov, Sovyet cumhuriyetlerinin federal yapıdan aynlma şartlanyla ilgili metnin en kısa zamanda in- celeneceğini belirtti. Metnin, en kısa süre içinde "ulusal iartışmaya" açılacağını ifa- de eden Gorbaçov, aynlma konusunda faz- la aceleci davranılmaması gerektiğini de vurguladı. Gerasimov'un sözleri Bu arada, Sovyetler Birliği Dışişleri Ba- kanlığı Sözcüsü Gennadi Gerasimov, cum- huriyetlerin federal yapıdan aynlma hak- larına ilişkin koşullan içeren bir yasanın ha- zırlanmakta olduğunu söyledi. Gerasimov, tngiliz ITN Televizyonu'na verdiği demeçte, Litvanya Cumhuriyeti'nin Sovyet federasyonundan aynlma ihtimali- ni "boşanmaya" benzeterek, "Anayasa- mızda bir madde bulunuyor. Buna göre, her curahuriyetin aynlma, kopma bakkı var. Böyle bir hak mevcul" dedi. Gennadi Gerasimov, "Özel dunımlan önceden tabmin etmdiyiz. Başkalannın da çıkar'annı düşünmeliyiz. Bir çiff/n boşan- masında olduğu gibi bu konuda da benzer bir siırecin önceden tayin edilmesi gerekir" şeklinde konuştu. Gerasimov demecinde, bu konuda bir ya- sa tasarısının hazırlanmakta olduğunu, onaylanmadan önce tasanmn kamuoyun- da açıkça tartışılacağıru söyledi. SBKP'nin yeni milliyeüer politikası, ül- kedeki tum etnik grup ve halklann ulusal kimlik ve kültürlerini güçlendirmelerine ola- nak sağlarken, ülke ekonomisinin "tek bir pazar olan SSCB federasyonu" temelinde örgütlenmesini ongörüyor. Sovyet lideri, aynı temayı, dün Vilnius 1 taki bir fabrikarun işçilerine yaptığı konuş- mada da vurgularken, Sovyetler Birliği'ni "Taribsel olarak tek bir ekonomik temele dayalı olarak gelişmiş bir siyasi üstyapı." olarak niteledi. Resmi haber ajansı TASS'ın, tam metni- ni dün yayımladığı konuşmasında Mihail Gorbaçov, her etnik grubun ve halkın "tiim küJtürel ve enlelektüel'' potansiyelinden ya- rarlanabileceği bir yapı oluşturmaya çalışır- ken, SSCB'yi oluşturan cumhuriyetlerin hiç- birinin ötekiler olmadan yaşayamayacağı- run bilinciyle hareket etmek gerektiğini kay- detti. Sovyet lideri, Sovyet birlik cumhuriyet- lerine ekonomik bağımsızlık verirken mer- kezd yönetimin ve birlik cumhuriyetlerinin siyasi egemenlik sınırlarının da kesin çizgi- lerle belirleneceğini kaydetti. Gorbaçov, 'asıl perestroyka'nın 1989'da başladığıru ve bu yıl halkın başlattığı ekonomik ve siyasi yapıyı değiştirme surecinin uzun zaman alacağını bildirdi. AZERBAYCAN Kafkasya'da kara bulutlarAzerbaycan'ın dağlık Karabağ sınırında Azeriler, Ermenilerin yaşadığı bir kasabayı basarak yerel parti başkanı ile bir grup parti yöneticisini rehin aldı. Lenekan kentinde Halk Cephesi yönetimi ele geçirdi. Dış Haberler Servisi — Sovyetler Birli- ği'ndeki etnik huzursuzltığun dorukta ol- duğu bölgelerden Azerbaycan'ın sınırlan içinde yer alan Lenkeran kentinde Halk Cephesi'nin Komünist Partisi'ni ve yerel yönetimi devirerek kentin kontrolünü ele geçirdiği bildirıldı. Haber, Sovyetler Birli- ği resmi yayın organı Izvestia tarafından doğrulandı. Dağlık Karabağ bölgesinde tçişleri Bakanlığı'nda görevii bir teğmen öl- dürülürken Azerbaycan-Dağlık Karabağ sı- nırında da yerel parti başkanı ile bir grup parti yetkisilininjehin tutulduğu bildirildi. Gürcistan'da ise bağımsızlık isteyen bir grup protestocu Kareli kasabasında hükü- met görevlilerini bürolarından dışarı çıkar- tarak buraları işgal ettiler. Sovyetler Birliği yönetiminin resmi yayın organı Izvestia Gazetesi, Azerbaycan Cum- huriyeti'nin Lenkeran kentinde "iktidarın tümüyle Halk Cephesi örgıitünün eline gectigini" doğruladı. Gazete, Halk Cephesi üyelerinin, dün ye- rel Sovyet'in, güvenlik kuvvetlerinin ve Ko- münist Partisi yetkililerinin görev yerleri- ne bırakılmadıklannı ve "kentte düzeni sag- lamak amacıyla geçici savunma komilesi kurulduğuou" bildirdi. Gazete, tçişleri Bakanlığı kuvvetlerinin U$tjlüzeydeki subaylanndan oluşan bir he- yetin, dün Azerbaycan'a gittiğini de açık- ladı. Sovyet resmi haber ajansı TASS, lçişle- ri'ne bağlı bir teğmenin, Azerilerin çoğun- lukta olduğu Akhullu'da vurularak öldü- rüldüğünü bildirdi. TASS, ilk soruşturma- lara göre Teğmen I. Tsymbalyuk'u Azeri bir polisin vurduğunu belirtti. Bu arada Azerbaycan-Dağlık Karabağ sınırında bir yerel parti başkanı ile bir grup yöneticüıin rehin tutulduğunu bildirdi. Moskova Rad- yosu'nun bir yan kolu olan tnterfa haber servisi tarafından verilen habere göre Sha- umian kasabasında rehin tutulan tüm par- ti yetkilileri Ermeni. Ermenilerin yerleşim bölgesi olan kasabayı, kurşun geçirmez ye- lekler giyen ve otomatik silahlar taşıyan bir grup Azerinin bastığı, yaralananlar oldu- ğu belirtildi; ancak detay verilmedi. Bu arada, Azerbaycan'ın başkenti Ba- kû'deki kaynaklar, Celilabad ve Lenkeran kentlerinden sonra, kuzeydeki Dağıstan Özerk Cumhuriyeti sırun yakınındaki Se- ki kentinde de yerel Sovyet ile Komünist Partisi örgiitünun halkın tehdidi altında ol- duğunu ve Celilabad ile Lenkeran'da mey- dana gelen olayların bu kentte de tekrarla- nabileceğini bildirdiler. Aynı kaynaklar, bu olaylarla birlikte, Er- menilerin yaşadığı yerleşim merkezlerindeki gerginliğin de yer yer silahlı çatışmalara dö- nüştuğünu haber verdiler. Gence kenti yakınlanndaki Hanlar ka- sabasında dün silahlı çatışma çıktığı bildi- rildi, ancak bu çatışmalarda ölen ve yara- lanan olup olmadığı öğrenilemedi. Öte yandan Bakû'de de durumun son de- recede gergin olduğu ve Azerbaycan Komü- nist Partisi Merkez Komitesi'nin dün yap- ması planlanan toplantısının bugüne erte- lendiği haber verildi. Bakû'deki kaynaklar, Azerbaycan Halk Cephesi'nin, Azerbaycan KP Genel Sekre- teri Abdurrahman Vezirov'un istifa etme- mesi halinde, Bakû'deki tüm resmi kuru- luşlarla radyo ve TV binalannı abluka al- tına alma tehdidinde bulunduğunu kaydet- tiler. Bakû'de, başta Milli Kurtuluş (Yeni Mu- savat) Partisi olmak üzere, milliyetçi grup- ların sürekli olarak ve kentin çeşitli yerle- rinde protesto eylemlerinde bulunduğunu kaydeden bu kaynaklar, Bakû'deki Azer- baycan Komünist Partisi Merkez Komite- si binasının çok sıkı koruma altında oldu- ğunu ve binanın kapı içlerinde bile silahlı nöbetçiler bulundurulduğunu duyurdular. Izvestia Gazetesi, tüm bu olaylann so- rumlusu olarak gösterdiği Dağlık Karabağ sorununa en kısa sürede köklü bir çözüm getirilmemesi halinde, Azerbaycan halkının kitleler halinde Karabağ'a karşı yürüyüşe geçeceği yolunda uyarıda bulundu. Gürcistan'da olaylar Gürcistan'da ise bağımsızlık isteyen bir grup gösteridnin, başkent Tiflis'in 85 km. kuzeybatısında küçiik bir kasaba olan Ka- reli'de hükümet görevlilerini ofislerinden çı- kartarak binalan işgal ettikleri bildirildi. Eylemciler adına konuşan Irina Sarişvili, göstericilerin kenti ve yerel yönetim ofisle- rini ele geçirdiklerini açıkladı. Sözcü, "Sov- yet yönetimi bölgede fonksiyonunu artık yitirmiştir" görüşünü savundu. GORBAÇOV'UN ZOR GEZİSİ—Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov, Litvanyalıları SSCBden aynlmama konusun- da ikna etmeye çalışıyor. (Fotograf: Reute'r) ROMANYA KP yasadışıBÜKREŞ (AA) — Romanya'da, Ulusal Kurtuluş Cephesi (USC) Konseyi Başkanı lon Iliescu, "Komünist Partisi'nin yasadışı ilan edildigini" açıkladı. Iliescu, dun başkent Bükreş'te düzenle- nen yönetim aleyhtarı gösıerilerden sonra, USC Konseyi'nin diğer yöneticileri ile bir araya geldi ve bu açıklamayı yaptı. Toplantı Rumen Televizyonu tarafından naklen yayımlandı. Toplantıya, USC Kon- seyi Başkan Yardımcısı Dimitru Maziln ve Başbakan Petre Roman da katıldı. Öte yandan, Romanya'da dün binlerce kişi yeni yönetimi ilk kez protesto etti. 22 aralık tarihinde başlayan halk ayak- lanmasında ölenleri anmak için düzenlenen tören sonrasında yapılan yönetim karşıtı gösteriye, çoğunluğu genç olan, yaklaşık 6 bin kişi katıldı. Göstericiler, yönetimin ön- de gelen isimlerinden olan Silviu Brucan'- ın istifasını istediler. Ulusal Kurtuluş Cephesi Konseyi'nin Bükreş'teki binasının önünde toplanan gös- tericiler, "Kahrobun komürüzm", "Özgür- Ink istiyonız" ve "Brucan istifa" şeklinde sloganlar attılar. AA'nın haberine göre, göstericilerden bazılan, AFP'ye yaptıkları açıklamada, Silviu Brucan'ın gerçek bir ko- rrünist olduğunu ve artık Romanya'nın ko- münist yönetici istemediğini söylediler. Göstericiler, Ulusal Kurtuluş Cephesi Kon- seyi Başkanı lon Iliescu ve başbakan Petre Roman'ın birer demokrat olduklannı ve Romanya'nın her ne şekilde olursa olsun komünizmi değil, demokrasiyi istedığıni be- lirttiler. öte yandan, Bükreş'te dün düzenlenen gösteride, göstericilere hitap eden USC Kon- seyi Başkanı lon Iliescu, halk isterse, nisan ayındaki serbest seçimlerin BM denetiminde gerçekleştirilebileceğini söyledi. Iliescu, "Toplumda düzeni saglayanıaz- sak, ekonomiyi >önelemezsek. kaos ortaya çıkar. Kaostan da sadece dikutörlik dogar" diye konuştu. DEMOKRATIK ALMANYA Modrowhükümeti,muhalefeteboyuneğdiBaşbakan Hans Modrovv, muhalefetin sert tepkileri karşısında seçimferden önce yeni bir güvenlik örgütünün kurulması kararından vazgeçti. Modrovv, böylece hükümetin düşmesini önledi. Doğu Berlin'de 2 gündür yeni güvenlik örgütünün kurulmasını protesto için gösteriler düzenleniyordu. GÜNER YÜREKLİK DOĞL' BERLİN — Demokratik Alman- ya Başbakam Hans Modrow muhalefete bo- yun eğdi ve dün Doğu Berlin'de parlamen- to üyeleri önünde yaptığı konuşmada, 6 ma- yıs seçimlerinden önce yeni bir "anayasayı koruma örgütünün" (gizli polis) kurulma- yacağını bildirdi ve bu kararı ile hüküme- tin düşmesini önledi. Modrov, önceki gün yaptığı hükümet açıklamasında, yeni bir anayasayı koruma örgütü kunılacağını bil- dirmiş, başbakanın bu açıklaması muhalif parti ve gruplann sert tepkisi ile karşılaş- mıştı. Parlamentodaki koalisyon ortağı li- berallerle, Hıristiyan demokratlar, "Mod- rov 6 mayı: seçimlerinden önce boyle bir ör- gflt kurarsa hükümetten çekiliriz" şeklinde açıklamalar yapmışlardı. Gerek muhalif parti ve gruplar, gerekse Demokratik Alman halkı, dağıtılan devlet güvenlik örgütü, "STASİ" yerine yeni bir anayasayı koruma örgütünün kurulmasına kesinlikle karşı çı- kıyor ve bu tür girişimlere karşı büyük bir tepki gösteriyorlar. Nitekim son 2 gündür Doğu Berlin'deki parlamento binası önün- de toplanan binlerce gösterici, ellerindeki pankartlar ve attıklan sloganlar ile Mod- rov'un kurmak istediği yeni güvenlik örgü- tünü ve Sosyaüst Birlik Partisi'ni şiddete va- ran eylemler ile protesto ettiler. Gösterici- ler, korkularını "Yeni STASİ gelirse biz gideriz" yazılı dövizlerle dile getirdiler. Bu arada insaat işçileri de bir yürüyüş yaptı- lar ve STASl'ye karşı uyarı grevleri yapa- caklarını bildirdiler. Doğu Berlin'de dün sabah da çeşitli gös- teriler oldu. Parlamento binası etrafında tur atan taksi şoförleri sürekli korna çalarak, Modrov hükümetine karşı tepkilerini gös- terdiler. Sosyaüst Birlik Partisi parlamen- todaki tek parti egemenliğini hâlâ kullan- makla suçlanıyor; Başbakan Modrov'un ko- alisyon ortağı partilerle yuvarlak masa gö- rüşmelerine katılan gruplara eşitlik tanıması talep ediliyor. Bu gibi sorunlara değinme- yen Modrov'un hükümet açıklaması, sert bir dille eleştirildi ve umut verici olmamakla suçlandı. Modrov, dünkü parlamento otu- rumunda yeni bir güvenlik örgütünün şim- dilik kurulmayacağım açıklamakla, kendi- sine ve partisine karşı yöneltilen eleştirileri belli ölçüde önlemiş, hükümet çalışmaları- nın devamını sağlamış oldu. Modrov, bu ka- ran, gelen şiddetli tepkiler karşısında aldı- ğım söyledi. Demokratik Almanya'nın iç gü- venliği ile ilgili önlemler, bundan böyle 6 mayıs seçimlerine dek yuvarlak masa göriiş- melerinde alınacak kararlarla belirlenecek. Dün Doğu Berlin'deki parlamento bina- sında yapılan hükümet açıklamasıyla ilgili tartışmalarda Modrow'un eski parti anla- yışını terk etmesi ve derhal köklü ekonomik reformlara geçmesi de istendi. Hıristiyan Demokrat parlamento parti grubu başka- nı Adolf Nigemeier, sosyalist planlama eko- nomisinden vazgeçilmesini savunarak, "Sosyalisl Birlik Partisi bu donuşümu ön- lemeye kalkar, tek parti egemenliğini kul- lanırsa hükümetten çekiliriz" şeklinde ko- nuştu. Parlamentodaki bütün partiler mu- halif gruplarla yuvarlak masa görüşmele- rinin sürdürulmesini istediler. Son toplan- tıya katılmayan Modrovv, görüşmelerin sür- durüleceğini, şimdi en önemli sorunun eko- nomik reformlar olduğunu bildirdi. Başba- kan Modrovv'un hükümet açıklaması 7 kar- şı,,24 çekimser oy ile kabul edildi. Parla- mento 29 ocakta tekrar toplanarak ulke ekonomisini tartışacak. 6 mayıs tarihinde ise Demokratik Almanya tarihinde ilk kez çok partili serbest seçimlere gidilecek. POLONYA'NJNANKARA BÜYÜKELÇİSİ MİWSLAWPALASZ'DANCUMHURİYETEDEMEÇ Fazla demokrasinin çözüm olmadığını biliyoruzJBüyükelçi Palasz, Varşova Paktı'nın devam edeceğini, çünkü iki Almanya'nın birleşme olasıhğının paktın varlığını sürdürücü etki yaptığını söyledi. Palasz, COMECON'un da yapı olarak değişmesi gerektiğini kaydetti. SEMİH İDİZ ANKARA — Polonya'run Ankara Büyü- kelçisi Milosla* Palasz, Doğu Avrupa'da- ki değişimm temelinde yıllarca ileri sürülen resmi propaganda ile gerçekler arasındaki uçurumun bulunduğunu söyledi. Kendisiyle yaptığınuz söyleşide Palasz'a Polonya ve liogu Avrupa'daki gelişmeler konusunda yönelttiğimiz sorular ve verdi- ği yanıtlar şöyle: "— Doğu Avrupa'da göriilen dramatik degişimin temelinde hangi dinamikler ya- üyor sizce? Sovyetler Birliği'ndeki degişik- likler burada kilit rol oynadı mı? PALASZ — Bu gelişmelerin beklenme- dik patlamalardan kaynaklandığı kanısın- da değilim. Söz konusu olan belli bir sü- reçti ve bu, önce Polonya ile Macaristan'da başladı. Her şeyi Gorbaçov ve perestroykaya bağlamak yanlış. Söz konusu olan, paralel gelişmeler içindeki karşılıklı etkileşimdi. Po- lonya ve Sovyetler Birliği birbirlerini etki- liyorlardı. — Polonya'nın Doğa Avrupa'daki degi- şimin katalizörii olduğunu mu söylü- yorsunuz? PALASZ — Evet. Ama tabii hareketimiz 1980 yılında daha olgunlaşmamıştı. Deği- şim sürecine 70'li yıllarda girmek belki mümkün olabilirdi. Ama bu olanaksızdı. Çünku Brejnev Doktrini halen yürürlüktey- di. Polonya'da da başta ordu müdahalesi ol- du. Ama bu, Polonya ordusuydu. Bu, çok önemli bir noktadır. Kanımca Jaruzelski bu kararı almakla büyuk cesaret gösterdi. Ma- caristan'da ve Çekoslovakya'da 1950'lerde, 60'larda olanlan gören kişiler olarak bu ka- rarın Polonya'da çok kan akıtılmasını ön- lediğini biliyoruz. — Savaş sonrasında birçok umutlaria ku- rulan bu rejimlerin içeride kan akıtılması potansiyelini de beraberlerinde getirdikle- rini göruyoruz. En son ve acı örneği Ro- manya'da yaşandı. Niçin böyle oldu? PALASZ — Belki Polonya'daki durum o kadar ciddi değildi. Ama birçok sosya- list ülkede çok yakın bir zamana kadar res- mi propaganda ile gerçekler arasında çok büyuk bir fark vardı. Bunun Sovyetler Bir- liği için de geçerli olduğunu zannediyorum. Büyük sözlerle savunulan sosyalizmin in- sanları daha mutlu kılmayı, daha iyi yaşa- malarını amaçladığı söyleniyordu. Ancak mevcut ekonomik sistemle bunun gerçek- leştirilmesi imkânsızdı. Belki idealistler her- kesin 50 yıl sonra, bundan sonraki kuşağın veya kuşaklaruı mutlu olacağını kabullene- PALASZ — Her şeyi Gorbaçov'a bagla- mak yanlış. bilir. Ama temel çelişki buradan kaynakla- nıyor. Marksizm ile materyalizmin dünya görüşü olarak hâkim olduğu ulkelerde bile bu 'süper gelecek' yaşayan kuşaklara bir- şeyler sunmak zorunda. — Demokrasi altında tüm sonınlana bir anda çözümlenecegine inanılıyor mu? PALASZ — Fazla demokrasinin bir çö- züm olmadığını biliyoruz. I. Dünya Savaşı sonunda ülkemizde çok fazla demokrasi vardı ve sonuçlan iyi değildi. Bir ülkenin de- mokrasiye geçerken gerekli olgunluğa sahip olması gerekiyor. Öte yandan demokrasinin en iyi yönlerinin bile bazı sınırlan var. Sı- nırsız demokrasi imkânsız bir şey. Biz bir geçiş donemindeyiz. Mevcut hükümetimiz ve siyasi orgütlerimiz geçicidir. — Degişimin baslamasını ve özellikle Da- yanışma Sendikası'nın kuruluşunu gosterişli bir şekiide alkışlayan zengin Batı'mn sonuç olarak Polonya'ya verdiği fiili destek bir hiç. Sokaktaki Polonyalı gelecekte dışarıya de- ğil kendisine güvenmesi gerekeceğinin bilin- cinde mi? PALASZ — Bakınız, çok doğru bir ko- nuya temas ettiniz. Bu, Polonya'nın Batı 1 dan gelecek olan destek hayalini yaşadığı ilk örnek değil. Tarihte birçok kez göruldü. Na- polyon zamamnda öyleydi, 1. Dünya Sava- şı sonunda da. 1939'da Ingiltere ve Fransa ile ittifakımız vardı. Ancak gördük ki bir- çok şey sadece güzel sözlerden ve güzel va- atlerden ibaretmiş. Bu nedenle sorunuzun yamtı, evet. Polonya halkı hayal kınklığı- na uğradı. Ancak bu ilk kez değildi. Çok açıkça ifade ettik ve 10 milyar dolara gerek- sinmemiz olduğunu söyledik. 1 mılyardan az alabildik. Bu da hediye veya hibe değil- di. Krediydi. — COMECON'un bir geleceği olduğn- na inanıyor musunuz? PALASZ — Bildiğiniz gibi COMECON ATden önce kuruldu. Ancak temel bir farkı vardı. Dev bir ülke olan Sovyetler Birliği 1 nin diğer ülkelere üstünlüğü vardı. Bu, belli başlı bir zayıf noktaydı. Bir diğer zayıf nok- ta ise ekonomik kurallann geçerli olmaması ve ortak bir para birimimn bulunmamasıy- dı. Bu durumda gerçek bir işbirliği yarat- mak olanaksızdı. — COMECON'un geleceği yok mu di- vorsunuz? PALASZ — Hayır. O kadar ileri gitmem. Zayıf noktaJarından söz ettim. Ancak önemli bazı kuvvetli noktalan da var. Po- lonya, Macaristan ve Çekoslovakya'nın eko- nomileri birbirlerine benziyor. Sovyetler Birliği'nin, bize üstünlüğü olmasına karşın başka bir açıdan bakıldığında bir ülke ko- lonimiz olarak görülüyordu. Ne de olsa Sovyetler Birliği'ne oranla göreceli bir ge- lişmişliğimiz vardı. COMECON'un bir ya- pı olarak değişmesi gerekiyor. — Peki, askeri işbirliği, yani Varşova Pak- tı, o da sürecek mi? PALASZ — Gerçek güvenlik olmadan Doğu Avrupa Varşova Paktı'nın sağladığı güvenlikten vazgeçmez. Polonya olarak bi- zim için kilit sorun Almanya'dy. İki güçlü ülke arasındaki coğrafi konumurauz nede- niyle bu sorun uzun sure için geçerliliğini koruyacaktır. Bu nedenle en azından bu as- rın sonuna kadar Varşova Paktı varolmaya devam edecektir. — Söz konusu endişe Batı Avrupa'da da var mı sizce? PALASZ — Tabii ki var. Evet, güçler dengeliyken ve Almanya'nın birleşmesi he- sapta yokken Ingiltere ile Fransa kendileri- ni güvende görüyorlardı. O zaman Kennedy için Berlin'e gelip 'Ein Beriiner' demesi ko- laydı. Ama şimdi hepsi birleşmeye karşı. Bü- yük Almanya korkusu hepsinde var. Bu ül- kenin ekonomi ve kültür yaratmakta mu- kemmel olduğunu biliyoruz. Ama politika- ya gelince felaket. Ne zaman güçlenseler her şeyi yok ediyorlar. Her keresinde, 'Deuls- chland Deutschland L ber Alles'. Batı'daki resmi propaganda gereğince herkes Alman- ya'nın birleşmesini desteklediğini söylüyor. Ama gerçekler çok farklı. — Romanya'da ne oldu? Niçin bu kadar kan aktı? PALASZ — Romanya'da birçok unsunın bir noktada birleştiğini göruyoruz. Çavu- şesku işbaşına geldiğinde sözde bağımsız bir dış politika guttü. Sovyetler'le biraz mesa- feli davrandı. İsrail ile diplomatik ilişkilere girdi. Halk bunu sevdi ve destekledi. Çün- kü ülkenin hür ve bağımsız olduğu izleni- mini yaratıyordu. Ama ekonomik açıdan durum bir felaketti. Tüm borçlar ödenmişti, ama yaşam koşullan çok zordu. Tabii bu arada hanedan görünümü ve siyasi baskı vardı. Bu hanedan görünümü her zaman tehlikelidir. Çünkü ortalıkta büyük fukara- lık varken her şeyin bir ailenin elinde top- lanması kaçınılmaz olarak halkın dikkati- ni çekiyor. — Doğu Avrupa'da gelecekte etnik kö- kenli patlamalar bekliyor musunuz? PALASZ — Bulgaristan'daki etnik Türk- lere karşı olduğu gibi büyük baskılann bu- lunduğu ulkelerde patlamalar beklenebilir. Tabii en büyük sorunlar Sovyetlçr Birliği'n- de yaşanacak. Bundan hiç kuşku duyulma- malı. Çünkü sadece cumhuriyetler arasın- da değil, cumhuriyetlerin içinde de büyük etnik farkhlıklar var. Bu açıdan birliği ko- myabilmek Gorbaçov için çok önemli. De- ğişim süreci devam edebilir, ama bunu kont- rol aitında tutması gerekiyor;'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle