Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 OCAK 1990 KÜLTÜR-SANAT
1989 YILINDA DÜNYA SANATPÎYASASINA BİR BAKIS
Picasso ve Izniklerin yıl
CUMHURİYET/5
Trisler' yeniden satışta
• NEW YORK (Ctımhuriyet) — Dünyanın en pahalı
tablosu Vincent Van Gogh'un "lrisler"i, yeniden satışa
çıkarılıyor. New York Sotheby Açıkarttırma Evi
görevlileri, uzun süredir söz konusu dedikodulan dün
nihâyet doğruladılar ve 1987'de yapılan açıkarttırmada
53.9 milyon dolara Avusturyalı işadamı Alan Bond'un
satın aldığı tablonun tekrar satışa çıkarıldığını söylediler.
Uzun süredir "lrisler"in yeniden satışa çıkanlacağı
söyleniyordu. 1987'de yapılan satışta Alan Bond,
Sotheby'den 27 milyon dolar kredi aldı. Sotheby'nin bu
tutumu sanat dünyasında büyük eleştirilere neden oldu.
Bazı eleştirmenler, açıkarttırma evinin yüksek kredi
vererek özellikle tablo fıyatlarının astronomik boyutlara
yükselmesinde rol oynadığını, satışın tümüyle düzmece
olduğunu dahi öne sürdüler. îrisler, Wall Street krizinden
hemen sonra 53.9 milyon dolara saulınca şimşekleri
üzerine çekti. önce bir yıl kadar tablonun kime satıldığı
açıklanmadı. Daha sonra da yapılan açıklamalarda,
Sotheby'nin, tabloyu bir yıllık bir kredi anlaşması ile
sattığı, ancak yıl sonunda Alan Bond'un ödemesi
gereken miktan ödeyemediği, anlaşmanın bir yıl daha
uzatıldığı öğrenildi. Bu arada Sotheby'nin tabloyu halen
elinde tuttuğu ve muhtemelen tsviçre'de sakladığı ortaya
çıktı. Sotheby, dün trisler'in tekrar satışa çıkarıldığını
açıklarken, kredi politikasında da eleştirileri dikkate
alarak değişiklik yapıldığını bildirdi. Sotheby, bundan
böyle yüksek kredili satışlara son verecek. Sotheby,
Irisler'i nasıl ve nerede satacağma henüz karar vermedi.
Bienalde Ttirk sanatçılar
• ANKARA (AA) — Ankara'da mayıs ayında
düzenlenecek 3. Asya Avrupa Plastik Sanatlar
Bienali'nde Türkiye'yi Prof. Adnan Çoker ve Mehmet
Aksoy temsil edecek. Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar
Geneİ MüdüTİüğü tarafmdan iki yılda bir düzenlenen
bienalin bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilecek. Prof. Doğan
Kuban, Prof. Süleyman Saim Tekcan, Doç. Hüsamettin
Koçan, Doç. Kaya özsezgin ve Jale Erzen'den oluşan
seçici kunıl, Istanbul'da yaptığı toplantı sonunda Adnan
Çoker ve Mehmet Aksoy'un yarışmalı bölüme Türkiye
adına katılmasını kararlaştırdı.
Türkiye Iş Bankası yanşması
• ANKARA (AA) — Türkiye Iş Bankası büyük
ödüllerinin 1990 yılındaki konulan açıklandı. Türkiye îş
Bankası Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre
1980 yılından bu yana her yıl verilen büyük ödüllerin bu
yılki konulan, edebiyat alanında "Halk edebiyatı
incelemeleri", sanat alanında "uygulamalı halı sanatı",
toplum ve insan bilimleri alanında da "ticaret hukuku"
olarak belirlendi. Yarışmaya gönderilecek çalışmalar 1990
yılı ile sınırlı kalmayıp, 1 Ocak 1980 tarihinden sonraki
çalışmaları da kapsayacak. Her dalda verilecek ödül
miktan daha sonra açıklanacak.
Imza, gösteri, söyleşi
• Költfir Servisi — Istanbul'da kültür-sanat etkinlikleri
sürüyor. Kadıköy Kültür Kitabevi'nde 13 ocakta saat
14.00-18.00 arası Vedat Günyol, Bekir Yıldız, Osman
Şahin, Uğur Kökten ve Mete Ergin kitaplarını
imzalayacaklar. GOP Kültürevi'nin diızenlediği Cem
Karaca ile müzik söyleşisi cumartesi günü saat 20.00'de
kültürevinin Küçükköy Cengiz Topel Cad. 95 numaralı
adresinde gerçekleşecek.
'Suçsıızlar ve Suçhılar'Berlin'de
• Kültür Servisi — 1984 yılından bu yana Berlin Kültür
Senatörlüğü'nün mali desteğini alarak sanatsal
etkinliklerini sürdüren Tiyatrom grubu içinde
bulunduğumuz günlerde Siegfried Lenz'in "Suçsuzlar ve
Suçlular" adlı oyununu sergiliyor. Kerim Afşar'ın
sahneye koyduğu oyunda Yekta Arman, Atilla Cansever,
Barış Eren, Duygu Atay, Levent Beceren, Tayfun
Kalender, Nizamettin Namidar, Selçuk Sazak, Mehmet
Esen, Cevat Sorgeç, Necati Şeren ve Dinçer Bayram rol
alıyorlar. Tiyatrom topluluğu şimdiye kadar 15 oyunu
Berlinli sanatseverlere sundu.
Pendik'te tanışma yemejgi
• Kültür Servisi — Pendik Belediyesi, Belediye Kültürevi
Salonu'nun mevsim açılışı dolayısıyla yann 17.30'da
Kültürevi Fuayesi'nde bir kokteyl ve aynı gün saat
19.30'da Pendik Pen Restaurant'ta yazar ve sanatçılara
bir tanışma yemeği veriyor. Çok sayıda yazar, sanatçı ve
gazetecinin çağnlı olduğu kokteyl ve yemekte Pendik
Belediye Başkanı Burhan Köseoğlu ve Pendik Belediyesi
Kültür Danışmanı Ataol Behramoğlu yapacaklan
konuşmalarda Pendik Belediyesi'nce kültür-sanat
alanında öngörülen çalışmaları anlatacaklar. Kokteyl ve
yemek programı içinde bir Yavuz Top dinletisi ile genç
bir müzik topluluğunun sunacağj bir başka dinleti de yer
alıyor. Konuklar, Kültürevi Fuayesi'nde Pendikli fotoğraf
sanatçılarının ürünleriyle Pendikli ilkokul öğrencilerinin
"Çevre ve tnsan" konulu resim sergilerini görebilecekler.
Konuklar için Pendik Belediyesi'nce saat 15.30'da Taksim
AKM, saat 16.00'da Kadıköy Haldun Taner Tiyatrosu
önünden araçlar kalkıyor. Aynı gün Pendik Kültürevi
Salonu'nda Pendik Halkevi Tiyatrosu'nca Sabahattin
Kudret Aksal'ın "Kahvede Şenlik Var" adlı oyunu da
izleyiciye sunuluyor.
Bilgi liayınevi'nden kitaplar
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Bilgi Yayınevi,
dokuz yeni kitabı önümüzdeki günlerde piyasaya
çıkaracak. Can Ozan'm "Fıkralarla Liderler", Ömer
Seyfettin'in "Sanat ve Edebiyat Yazılan", Metin Toker'in
"Demokrasimizin tsmet Paşah Yılları 1944-1973" adlı
kitapları bilgi yayınlan arasında çıkacak. Kitabevinin bir
süre önce başlattığı çocuk kitapları dizisi, 6 yeni kitapla
devam ediyor. önümüzdeki hafta piyasaya çıkacak olan
kitaplar arasında, Necati Cumalı'nın "Üç Minik Serçem",
Tarık Dursun K!nin "Otobüsüm Kalkıyor", Hasan
Hüseyin'in "Eşeğin Gözyaşları", Muzaffer Izgü'nün "Can
Dayım", "Güldüren Uçurtma" ve "Bülbül Düdük" adlı
yapıtları yer alıyor. 1989'un son aylarmda yayımlanan
kitapların yeni basımlan da önümüzdeki günlerde okura
ulaştırüacak.
Iznik çinileri açık
arttırmalarda gitgide
daha çok ilgi çeker
oldu. 1989'daİznikler
için daha çok çek
yazıldı. Picasso ise
1989'u art arda rekorlar
kıran bir sanatçı olarak
geçirdi.
EDİP EMİL ÖYMEN
LONDRA — Sanat piyasasın-
da sezon geçen 1 eylülde başladı
ve gelecek temmuza kadar süre-
cek. Bu yüzden 1989 yılı için bir
değerlendirme yapmak, sezonu
yapay biçimde bölmek. Yine de
1989 için hem Iznik hem de Pi-
casso yılıydı demek doğru olur.
Çünkü, sezonun geri kalan 7 ayın-
da da îznik ve Picasso'lara rağbe-
tin eksilmeyeceğini söylemek ke-
hanet değil.
tznikleı, Londra'da düzenlenen
açık arttırmalarda son yıllarda git-
gide daha çok ilgi çeker oldu.
Haklannda "daha çok çek yazıl-
dı." Picasso ise art arda rekorlar
kıran bir sanatçıydı: 1901'de yap-
tığı "Anahk", New York'ta 24.7
milyon dolara satıldı. 1905 yapı-
mı "Akrobat ve Genç Soytan" bu
kez Londra'da 38.4 milyon dolar
etti. Yine 1901 yapımı kendi port-
resi "Yo, Picasso" New York'ta
47.8 milyon dolara alıcı buldu.
Oysa 1981'deki satışında aynı tab-
loya sadece 6 milyon dolar kadar.
ödenmişti. "An Lapin Agile" ad-
lı tablosu için 40.7 müyon dolar
ödendi. Aynı gece New York'ta
"Ayna"sına 26.4 milyon; "Ana-
Ogul"a da 18.7 milyon dolar ve-
rildi. Ve tabii Paris ve Tokyo'da ay-
nı anda video ile yapılan satışta
"Pierrelte'in Düğünü" için de 315
milyon frank... Ama Picasso, da-
ha 1987'de kınlan bir dünya reko-
runu hâlâ ele geçirebilmiş değil:
Van Gogh'un "frisler'' tablosu için
ödenen miktar 53 milyon dolardı.
Bütün bu büyük paralar, bor-
sacılann dili ile "piyasada
boğalann" egemen olduğunu, ya-
43 MİLYAR
LtRAYA ALICI
BULDU — 1989
açık
arttınnalanmn
gözde ressamı
Pablo Picasso'nun
1921de yaptıgı
"Ana-Oğul" adlı
tablo,
Sotheby'deki
müzayedede
yakiaşık 43 milyar
Türk Lirası'na
alıcı buldu.
1989'da
Picasso'nun 4
yapıtı da 15
milyon dolann
üstündc fiyatiara
satıldı. Ancak
Picasso, Van
Gogh'un
"lrisler"inin
1987'de kırdıgı
rekonı kıramadı.
ni eli paralı, talebi fazla, gözüpek
alıcıların ortalığı doldurduğu an-
lamına geliyordu. Özellikle Japon
fırrnaları, Batı sanatının gözde
ürünleri için kesenin ağzını açtı-
lar. Açık arttırmalara "fîrma" ola-
rak giren Jap>onlar, nasıl "lrisler"i
aldılarsa, diğer birçok eseri de öyle
aldılar. Ortada alıcı ve talep ve sa-
tıcı ve arz olunca, bu denklem de
açık arttırma firmalarına yaradı.
\989-90 sezonunun ortasında-
yız, ama şimdiye kadar elde edi-
len veriler iki önemlifirmanınsa-
tış grafiğini şöyle çiâyor: Sotheby,
2 milyar 933 milyon dolarlık sa-
tış yaptı ve satış hacmi geçen yıla
bakışla yuzde 60 arttı. Christie, 2
milyar 208 milyon dolar saiış ya-
parak hacmini yüzde 69 arttırdı.
Bir önceki sezonda her iki firma
405 tabloyu birer milyon doların
uzerinde sattılar. Izlenimci, mo-
dern ve çağdaş dönem sanatçıla-
rın 40'tan fazla eseri beşer milyon
doların uzerinde alıcı buldu. tşte
Picasso'nun da 4 eseri 1989'da 15
milyon dolann uzerinde satıldı.
Piyasada sanat eserine öden-
mek amacıyla dolaşan paradan
nasiplerinı alan iki firmanın, ne-
reden kalkıp nereye gektiğini şu iki
satırlık bilgi gösteriyor: 1978-79
sezonuna bakışla ikifirmanınci-
roları tam 7.5 katına çıkmış. Sot-
heby'nin satışa sunduğu eserlerin
fıyatlan da on yılda yüzde 400 art-
mış.
Osmanlı eserleri de iki büyük
fîrma arasmda sürekli çekişme ve
rekabet konusu oldu. Abcılara da-
ima cazip gorünen İznikler kadar
el yazmalan, tuğra ve fermanlar,
bakır işleri, silahlar vesaire artık
yılda iki ayrı kez açık arttırmaya
sunuluyor. Christie ve Sotheby,
birbirini izleyen günlerde yapıyor-
lar satışlarını. Daha önceki satış-
lara Türk meraklıların zaman za-
man katıldıklarına tanık olun-
muştu. Ancak 1989'da Türkiye
hükumetinin ya da bazı kurumla-
rın da tıpkı Japonlar gibi yaparak
açık arttırmaya girdikleri gorüldü.
Geçen ekim ayında Londra'da üç
gün süren büyük kitap satışında
Kültür Bakanlığı, tarihsel değeri
paha biçilmez 392 parça kitaba 1
milyar 800 milyon lira ödeyerek
dikkatleri uzerinde topladı.
"lznik Yıh" ilan edilen 1989'da,
bazı İznikler de gerek Türk sanat-
severler tarafından, gerek Türk
resmi kurumları aracılığı ile yeni-
den Türkiye'ye kazandınldı. Nısan
ayındaki büyük satışta özel bir
Türk bankasmın bir düzine çiui
aJdıgj görüldü. Ayrıca Paris'te ya-
pılan bir satışta yine Kültür Ba-
kanlığı bazı eserler aldı. Böylece,
açık arttırmalara sadece varlıklı
Türk sanatseverlerin değil, devle-
tin ya da özel kurumlann da ka-
tılmaya başladığı gözlendi.
Ancak Türk Lirası'nın yaban-
cı para birimleri karşısmda değe-
rinin sürekli bir biçimde düşme-
sinin, sanatseverlerin kişisel amaç-
larla açık arttırmaya girmelerine
giderek caydıncı bir etki yapması
kaçınılmaz görünüyor. Sanat pi-
yasasının nabzıru tutan bazı uz-
manlar, bu nedenle Türkiye hüku-
metinin, ûlkeden şu ya da bu ne-
denle ve yolla çıkmış bazı eserle-
rin geriye kazandınlması amacıyla
"planlı" hareket etmesi gerektiğini
belirtiyorlar ve tıpkı kitap satışın-
da olduğu gibi hızlı ve acımasız re-
kabete rağmen birçok eserin yeni-
den Türkiye'ye mal edilebileceği-
ni söylüyorlar.
Y a r a : 1989 yılında
Türkiye'de Karikatüre Bir
Bakış (Turgut Çeviker)
SEVEMA
ATILLADORSAY
Jean-JacquesAnnaud'nun'Ayı'sıkaçırılmayacakbirfılm
Doğaya adanan destan
_ -^ _ (L'ours/The Bear) / Yönetmen: Jean-Jacques
Annaud / Senaryo: Gerard Brach / Görüntü: Philippe
Rousselot / Müzik: Philippe Sarde / Oyuncular: Tceky
Karyo, Jack Allace, Andre Lacombe ve Youk Kaar adlı
ayılar / 100 dakika (Fitaş).
"Ayı"yı geçen yıl bu zamanlar-
da dışanda gördüğümüzde nasıl
hayranlıkla söz ettiğimizi, sürek-
li okurlarımız anımsar. Bu fîlmin
(alışılmış sinemadan farklı bu tür
fîlmlerin) sinemalarımızda göste-
rilmemesini büyük bir eksiklik sa-
yıyor, "Ayı"yı sanki sinemacılık-
ta çağdaşlaşmarun, çağdaş dünya-
ya yetişmenin bir tür simgesi gibi
görüyordunı. Onun için bu filmin
bize dek geimesinden duyduğum
sevinç anlatılamaz.
"Ayı", yıllardır geleneksel,
konvansiyonel sinemanın dışında,
hep farklı, özgün şeyler yapma-
ya çalışan ve "Ates Savaşı",
"Gtitün Adı" gibi fılmleriyle bu-
nu hep başaran Jean - Jacques
Annaud'nun bir romanı okuma-
sıyla başlamış bir serüven... Bir
Amerikan romanı bu: James Oli-
ver Curwood'un "Ayı Kral" -
(The Grizzly King) adlı romanı.
Annaud, 19. yüzyıl sonlarında
Kanada ormanlaıında ayılar ara-
sında geçen, insanların, ancak
"aksesuar" olarak var olduğu bu
romana, bu "doğa destanT'na
vunıluyor. Ancak filmin hazırhk-
ları, "başroldeki" ayılann bulu-
nup eğitilmesi ve çekim birkaç yıl
alıyor. Ve işte tüm bu çabanın so-
nucu şimdi perdede...
"Ayı" çeşitli açıtardan insana
heyecan veren, sinemaya olan aş-
kımızı yeniden tazeleyecek düzey-
de bir film. Bir kez bir sinemacı-
nın, ne denli zorlukları haberlese
de bir konuya, bir projeye inan-
ması ve onu sonuna dek götürme-
si çok hoş bir şey. Geniş seyirci
kesimlerinin genelde hiç ilgi gös-
termediği, günümüzde ise hemen
yalnızca TV'de yaşam alanı bulan
belgesel türe böylesine yakın bir
tasanya harcanan çaba aynca he-
yecan verici.
Ama asıl heyecan verici olan,
kuşkusuz perdede somutlaşan so-
nuç, yani fıhnin kendisi, "Ayı",
kuşkusuz doğaya, doğa-insan
dengesine adanmış bir film. Bu
dengenin bozulmasının sakıncala-
ı-nı, giderek tehlikelerini duyum-
satan, insanoğiunun doğadaki en
tahrirjçi, yıkıcı, "kötü" yaratık
olduğunu bir kez daha gösteren
bir film... Demek ki kaçınılmaz
olarak ekolojik, yeşilci, doğacı.
Ancak "Ayı", bu bildirilerini yal-
nızca günümiızün bu yönlerde iyi-
ce belirginleşmiş kaygılanna denk
düşürmekle kalmıyor. (Alt tara-
fı, bir zamanlama sorunu bu).
Ama aynı zamanda, bildirisini
vermek için Disnty vari "hileli"
bir belgesele, slogan sözlere veya
zoraki duygulandırmalara baş-
vurmaktan da kaçınıyor. Bildiri-
sini, daha zor bir yoldan, bir sa-
nat yapıtı olma düzeyine yükse-
len bir belgeci (belgesel değil) göz-
lem yoluyla veriyor.
Evet, çünkü "Ayı" gerçek bir
sanat yapıtı. Sorun yalnızca uzun,
özenli, yorucu bir çaba sonucu
"ayılan oynatmış olmak" değil.
(Gerçi o da çok önemli). Ama da-
ha önemlisi, özellikle bir tstanbul-
lu olarak pek sık, koyu renkli ki-
mi vatandaşlarımızın elinde
TRT'nin yılbaşı dansözlerinden
daha iyi göbek attıklanna, türlü
çeşitli numaralar yaptıklarma ta-
nık olduğumuz ayılann,filmbo-
yunca ve sayesinde, gerçek birer
"kimlik" kazanmalan, doğamn
en az insan kadar yaşayan, du-
yan, acı ve korku çeken, uzülen
ve neşelenen yaratıkları olarak bi-
linçlerimizde yerlerini almaları.
Artık sanınm tüm ayılaca, gi-
YEŞtLCİ 'AYI' — Doğa-insan dengesini savunan film.
derek tüm hayvanlara da başka
gözle bakacağız bu filmden son-
ra... Doğa-insan dengesi ve doğa-
yı koruma gerekleri uzerinde da-
ha çok düşünecek, yeşile ve yeşil-
cilere daha bir sempatiyle baka-
cağız. Bir film için bundan da-
ha soylu bir işlev düşünülebilir
mi?
"Ayı", kimi zaman belki kul-
lanılmış olan kimi "triiklere", yer
yer başvurulmuş olabilecek küçük
hilelere karşın tümüyle içten, do-
ğal bir film. Bir bardak su kadar
doğal ve gerekli. Dolayısıyla da
temel bir film. Kaçırmayın.
Yakın dönemin dersler içeren olaylan beyazperdede
Terorizmve adaletBaader-Meinhof
Yargılanıyor
(Stammheim) / Yönetmen:
Reinhard Hauff / Senaryo:
Stefan Aust / Görüntû;
Frank Brühne / Müzik:
Marcel Wengler /
Oyuncular: Ulrich
Fleitgen, Ulrich Tukur,
Therese Affolter, Sasine
Wegner, Hans Kremer,
Hans Christian Rudolph /
(Beyoğlu Sineması)
Sinemanın, tür sinemasının
empoze ettiğ) konu, öykü, drama-
tik anlayış kahplanndan sıynlarak
her şeyi (her şeyi?) anlatabileceği-
ni, anlatması gerektiğjni savunan-
lardansanız, "Baader-Meinhof
Yargılanıyor" filmi size heyecan,
giderek zevk verebilir. Ama genel
geçer seyirci kitlesi içinde kaç ki-
şisiniz, bu filme ilgi duyacak, bu
filmden keyif alacak? Berlin 86
Altın Ayı Ödülü'ne karşın, filmin
ülkesi Almanya'da bile doğru dü-
rüst dağıtılmadığıru, Avnıpa Top-
luluğu'nun birçok ülkesinde (ör-
neğin Fransa'da) dağıtıma bile gir-
memiş olduğunu (o ülkelerin fil-
min anlattıklannı çok daha yakın-
dan yaşamış olmalarına karşın)
bilmek de ilginç.
Baader-Meinhof çetesi diye de
adlandırılan ünlü RAF (Kızıl Or-
du Grubu) 70 başlarında Alman-
BELGESEL CANLAND1RMA — Altnan yönetmen Reinhard Hauff, "Baader-Meinhof Yargılanıyor'u
bir tür belgesel canlandırma yönlemiyle gerçekleştirmiş. Ulrich Tukur, Sabine VVegner, Hans Kremer
ve Therese Affolter filmin ovuncuları arasında.
ya'yı teröre boğan, "şehir
gerillası" yaparak "devrim" ger-
çekleştirme hayalleri peşinde bir
avuç gencin kurduğu bir savaşım
örgütü. "Devrim"i kitlelere mal et-
meden, bu uğurda gerekli uzun,
sabırh çabayı göstermeden, çok
canlı örnekleri son aylann Doğu
Avrupası'nda yaşanan kitlesel za-
manlamaya dayanmadan, alabil-
diğine halktan İcopuk ve yalnız bi-
çimde "burjuva devletT'ne savaş
açan bu bir avuç hayalcinin son-
lan beklendiği gibi oîmuş ve 2 yıl-
lık gösterişli ve göstermelik bir
yargılanmadan sonra, çetenin li-
derleri birer ikişer yok edilmişti.
Devletin koruması altındaki tutu-
kevinde ve (son aşamada) üçünun
birden "ölü bulunması" ile ner-
deyse bir toplu kıyım biçiminde!..
Reinhard Hauffun filmi, bu
yargılanma olayından yansımalar
getiriyor bize... 192 gün süren
mahkemeden kaçınılmaz olarak
ancak seçmeci bir yöntemle ver-
öntindediği kimi sahnelerle, yargılanma-
nın gidişinı, çete liderlerinin katı,
ilkeli, ödün vermez tutumlarım,
demokratik bir hukuk devletinin
bir yargılama olayında nasıl zıva-
nadan çıkarak hukuk mukuk din-
lemediğini, adaletin nasıl devlet çı-
karları bahanesiyle zedelendiğini
gösteriyor. Kuşkusuz Baader-
Meinhof olaylarından kimse ya-
ra almadan çıknuyor: Düşsel, da-
ğımk ve bireyci davranışlanyla
inandıklan davaya olsa olsa zarar
veren 60 sonlan / 70 başlarının
genç eylemcileri de "devleti
konımak" bahanesi altında ada-
letin en basit gereklerini, insan
haklanm, giderek insan hayatını
bile hiçe sayabilen "burjuva
devleti" de... Filmin belki de baş-
lıca erdemi, yakın tarihin siyaset-
le ilgili herkes için dersler taşıyan
bu olaylannı yeniden gündeme ge-
tirmesi...
Ne var ki bu işten sinema sanatı
da yara almadan kurtulamıyor.
Bir tür "belgesel canlandırma"
yöntemiyle çekilmiş film, belki bir
TV fîlmi (veya dizisi) olarak ilginç,
ama sinema olarak Hauffun (ki
çok daha ilginç filmlerini görmüş-
tük) yansız, heyecansız ve giderek
kişiliksiz anlatımı, filmin belgesel
değerini aşıp da gönullere, bellek-
lere ve sinema tarihlerine geçecek
bir politik filme dönüşemiyor.
Ancak bu konulara özel bir me-
rak duyanlar için.
CemalSüreya'yı
anmagünü
• ANKARA (AA) — 10
ocak tarihinde yitirdiğimiz
şair Cemal Sureya için
Ankara'da "anmagünü"
düzenlendi. ABC Sanat
Merkezi'nde 16 ocak günü
yapılacak toplantıya
konuşmacı olarak Muzaffer
İlhan Erdost, Vecihi
Timuroğlu, Ahmet Say, Ali
Püsküllüoğlu, Nahit Eruz ve
Remzi Inanç katılacaklar.
Ytizgün'ün
yeni kitabı
• Kültür Servisi —
Çoğunlukla cinsellik
konubrını işleyen Dr.
Arslan Yüzgün'ün 8. kitabı
olan "ît Tapınağı" piyasaya
çıktı. 12 öykünün yer aldığı
kitapta feminizm, ateizm,
çevre ve tarihi korumacılığı
içeren konular işleniyor.
Yüzgün, "Türkiye'de
dilinden insan hak ve
özgürlüklerini düşürmeyen
ve tabuların yıkılmasından
söz eden yöneticilere
rağmen bu kitap
yayımlanabildi" dedi.
İDTTde görev
degişikli^i
• Kültür Servisi —
Istanbul Devlet Tiyatrosu
müdüriüğüne Zafer Ergin'in
yerine Tomris Oğuzalp
getirildi. Devlet Tiyatrosu
Genel Müdürlüfü
tarafından alınan "görev
değişikliği" kararı üzerine
istifa eden Zafer Ergin'den
görevi devralan Tomris
Öğuzalp 1958 yılından bu
yana Devlet Tiyatrosu
sanatçısı. Çeşitli televizyon
filmlerinde de oynayan ve
bugüne dek 90'ın uzerinde
tiyatro oyununda rol alan
Oğuzalp, 24 yıl Ankara
Devlet Tiyatrosu
kadrosunda yer aldıktan
sonra 1982 yılında lstanbul
Devlet Tiyatrosu'na
geçmişti.
Şarlo
ArnavutlukHa
• VİYANA (AA) —
Arnavutluk'ta, sessiz
sinemanın ünlü siması
Charlie Chaplin'in hayat
hikâyesi yayımlandı.
Arnavutluk Haber Ajansı
ATA, Charlie Chaplin'in
hayat hikâyesini konu olau ^
kitapla ilgili olarak "':--
verdiği haberde, "Kitaptay v |
y
sanatın zorlu, ama başanh
yolu tanımlanıyor" dedi.
'Bıılımmaz'da
üç yeni oyun
• Kültür Servisi —
Bulunmaz Tiyatro tstanbul,
önümüzdeki hafta üç yeni
oyunu daha repertuvanna
katıyor. Strinberg'in
"Matmazel Julie"si, Orhan
Kemal'in "72. Koğuş"u,
Aziz Nesin'in "Hadi
öldürsene Canikom"u, H.
Hilmi Bulunmaz tarafından
sahnelendi. "Her gün bir
oyun" ilkesini uygulayan
Bulunmaz Tiyatro Istanbul,
bu oyunlan sırasıyla
pazartesi, salı, çarşamba
sergilerken, daha önce de
sunulan Harold Pinter'ın
"Bir Tek Daha"sını
perşembe, Çehov'un "Bir
Evlenme Teklifı"ni cuma,
Sait Faik'in "Öyle Bir
Öykü"sünü cumartesi,
Bülent Demir'in oyunu
"Güvercinin Türküsü
Beyoğlu'nda Söylenmez"i
ise pazar günü saat
19.00'da sergileyecek.
BüGÜN
•'İkiTersBiDüzLaflar'
Rüstem Batum, 'İki Ters Bi Düz
Laflar' adlı tek kişilik
gösterisini saat 19.00'da İTÜ
Maçka Kampusu G Anfisi'nde
sunacak.
• 'Sanatta çağdaş soyırt'
Prof. tsmail Tunalı'mn
"Sanatta Çağdaş Soyutun
Anlamı" başlıklı konferansı
saat 17.00'de Galeri Beytem'de.
BİLSAK'TA
BUGÜN
12 Ocak Cuma:
19.00 GÜNLERİN
OÖTÜRDÜĞÜ:
"141, 142, 163" Turgut
KAZAN, Mehmet Ali
AYBAR, Bülent TANOR,
Süleyınan Arif EMRE.
19.00 TİYATRO: "İşte Baş,
İşte Gövde, tşte KanaÜar"
Yazan: Sevitn BURAK,
Oynayan: BÎLSAK
TİYATRO ATÖLYESİ.
GÖRSEL SANAT
ATÖLYELERİ
Mehmet GÜLERYÜZ'le
resim çalışmaları
Perşembe-Cuma
10.00-01.00 arası CAFE-
FOYER-BAR
BİLSAK, Herkese Açıktır.
BÎLSAK Sıraselviler,
Soğancı Sk. No: 7
CİHANGÎR
143 28 79-143 28 99