24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 OCAK 1990 KÜLTÜR-SANAT 1989 YILINDA DÜNYA SANATPÎYASASINA BİR BAKIS Picasso ve Izniklerin yıl CUMHURİYET/5 Trisler' yeniden satışta • NEW YORK (Ctımhuriyet) — Dünyanın en pahalı tablosu Vincent Van Gogh'un "lrisler"i, yeniden satışa çıkarılıyor. New York Sotheby Açıkarttırma Evi görevlileri, uzun süredir söz konusu dedikodulan dün nihâyet doğruladılar ve 1987'de yapılan açıkarttırmada 53.9 milyon dolara Avusturyalı işadamı Alan Bond'un satın aldığı tablonun tekrar satışa çıkarıldığını söylediler. Uzun süredir "lrisler"in yeniden satışa çıkanlacağı söyleniyordu. 1987'de yapılan satışta Alan Bond, Sotheby'den 27 milyon dolar kredi aldı. Sotheby'nin bu tutumu sanat dünyasında büyük eleştirilere neden oldu. Bazı eleştirmenler, açıkarttırma evinin yüksek kredi vererek özellikle tablo fıyatlarının astronomik boyutlara yükselmesinde rol oynadığını, satışın tümüyle düzmece olduğunu dahi öne sürdüler. îrisler, Wall Street krizinden hemen sonra 53.9 milyon dolara saulınca şimşekleri üzerine çekti. önce bir yıl kadar tablonun kime satıldığı açıklanmadı. Daha sonra da yapılan açıklamalarda, Sotheby'nin, tabloyu bir yıllık bir kredi anlaşması ile sattığı, ancak yıl sonunda Alan Bond'un ödemesi gereken miktan ödeyemediği, anlaşmanın bir yıl daha uzatıldığı öğrenildi. Bu arada Sotheby'nin tabloyu halen elinde tuttuğu ve muhtemelen tsviçre'de sakladığı ortaya çıktı. Sotheby, dün trisler'in tekrar satışa çıkarıldığını açıklarken, kredi politikasında da eleştirileri dikkate alarak değişiklik yapıldığını bildirdi. Sotheby, bundan böyle yüksek kredili satışlara son verecek. Sotheby, Irisler'i nasıl ve nerede satacağma henüz karar vermedi. Bienalde Ttirk sanatçılar • ANKARA (AA) — Ankara'da mayıs ayında düzenlenecek 3. Asya Avrupa Plastik Sanatlar Bienali'nde Türkiye'yi Prof. Adnan Çoker ve Mehmet Aksoy temsil edecek. Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Geneİ MüdüTİüğü tarafmdan iki yılda bir düzenlenen bienalin bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilecek. Prof. Doğan Kuban, Prof. Süleyman Saim Tekcan, Doç. Hüsamettin Koçan, Doç. Kaya özsezgin ve Jale Erzen'den oluşan seçici kunıl, Istanbul'da yaptığı toplantı sonunda Adnan Çoker ve Mehmet Aksoy'un yarışmalı bölüme Türkiye adına katılmasını kararlaştırdı. Türkiye Iş Bankası yanşması • ANKARA (AA) — Türkiye Iş Bankası büyük ödüllerinin 1990 yılındaki konulan açıklandı. Türkiye îş Bankası Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre 1980 yılından bu yana her yıl verilen büyük ödüllerin bu yılki konulan, edebiyat alanında "Halk edebiyatı incelemeleri", sanat alanında "uygulamalı halı sanatı", toplum ve insan bilimleri alanında da "ticaret hukuku" olarak belirlendi. Yarışmaya gönderilecek çalışmalar 1990 yılı ile sınırlı kalmayıp, 1 Ocak 1980 tarihinden sonraki çalışmaları da kapsayacak. Her dalda verilecek ödül miktan daha sonra açıklanacak. Imza, gösteri, söyleşi • Költfir Servisi — Istanbul'da kültür-sanat etkinlikleri sürüyor. Kadıköy Kültür Kitabevi'nde 13 ocakta saat 14.00-18.00 arası Vedat Günyol, Bekir Yıldız, Osman Şahin, Uğur Kökten ve Mete Ergin kitaplarını imzalayacaklar. GOP Kültürevi'nin diızenlediği Cem Karaca ile müzik söyleşisi cumartesi günü saat 20.00'de kültürevinin Küçükköy Cengiz Topel Cad. 95 numaralı adresinde gerçekleşecek. 'Suçsıızlar ve Suçhılar'Berlin'de • Kültür Servisi — 1984 yılından bu yana Berlin Kültür Senatörlüğü'nün mali desteğini alarak sanatsal etkinliklerini sürdüren Tiyatrom grubu içinde bulunduğumuz günlerde Siegfried Lenz'in "Suçsuzlar ve Suçlular" adlı oyununu sergiliyor. Kerim Afşar'ın sahneye koyduğu oyunda Yekta Arman, Atilla Cansever, Barış Eren, Duygu Atay, Levent Beceren, Tayfun Kalender, Nizamettin Namidar, Selçuk Sazak, Mehmet Esen, Cevat Sorgeç, Necati Şeren ve Dinçer Bayram rol alıyorlar. Tiyatrom topluluğu şimdiye kadar 15 oyunu Berlinli sanatseverlere sundu. Pendik'te tanışma yemejgi • Kültür Servisi — Pendik Belediyesi, Belediye Kültürevi Salonu'nun mevsim açılışı dolayısıyla yann 17.30'da Kültürevi Fuayesi'nde bir kokteyl ve aynı gün saat 19.30'da Pendik Pen Restaurant'ta yazar ve sanatçılara bir tanışma yemeği veriyor. Çok sayıda yazar, sanatçı ve gazetecinin çağnlı olduğu kokteyl ve yemekte Pendik Belediye Başkanı Burhan Köseoğlu ve Pendik Belediyesi Kültür Danışmanı Ataol Behramoğlu yapacaklan konuşmalarda Pendik Belediyesi'nce kültür-sanat alanında öngörülen çalışmaları anlatacaklar. Kokteyl ve yemek programı içinde bir Yavuz Top dinletisi ile genç bir müzik topluluğunun sunacağj bir başka dinleti de yer alıyor. Konuklar, Kültürevi Fuayesi'nde Pendikli fotoğraf sanatçılarının ürünleriyle Pendikli ilkokul öğrencilerinin "Çevre ve tnsan" konulu resim sergilerini görebilecekler. Konuklar için Pendik Belediyesi'nce saat 15.30'da Taksim AKM, saat 16.00'da Kadıköy Haldun Taner Tiyatrosu önünden araçlar kalkıyor. Aynı gün Pendik Kültürevi Salonu'nda Pendik Halkevi Tiyatrosu'nca Sabahattin Kudret Aksal'ın "Kahvede Şenlik Var" adlı oyunu da izleyiciye sunuluyor. Bilgi liayınevi'nden kitaplar • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Bilgi Yayınevi, dokuz yeni kitabı önümüzdeki günlerde piyasaya çıkaracak. Can Ozan'm "Fıkralarla Liderler", Ömer Seyfettin'in "Sanat ve Edebiyat Yazılan", Metin Toker'in "Demokrasimizin tsmet Paşah Yılları 1944-1973" adlı kitapları bilgi yayınlan arasında çıkacak. Kitabevinin bir süre önce başlattığı çocuk kitapları dizisi, 6 yeni kitapla devam ediyor. önümüzdeki hafta piyasaya çıkacak olan kitaplar arasında, Necati Cumalı'nın "Üç Minik Serçem", Tarık Dursun K!nin "Otobüsüm Kalkıyor", Hasan Hüseyin'in "Eşeğin Gözyaşları", Muzaffer Izgü'nün "Can Dayım", "Güldüren Uçurtma" ve "Bülbül Düdük" adlı yapıtları yer alıyor. 1989'un son aylarmda yayımlanan kitapların yeni basımlan da önümüzdeki günlerde okura ulaştırüacak. Iznik çinileri açık arttırmalarda gitgide daha çok ilgi çeker oldu. 1989'daİznikler için daha çok çek yazıldı. Picasso ise 1989'u art arda rekorlar kıran bir sanatçı olarak geçirdi. EDİP EMİL ÖYMEN LONDRA — Sanat piyasasın- da sezon geçen 1 eylülde başladı ve gelecek temmuza kadar süre- cek. Bu yüzden 1989 yılı için bir değerlendirme yapmak, sezonu yapay biçimde bölmek. Yine de 1989 için hem Iznik hem de Pi- casso yılıydı demek doğru olur. Çünkü, sezonun geri kalan 7 ayın- da da îznik ve Picasso'lara rağbe- tin eksilmeyeceğini söylemek ke- hanet değil. tznikleı, Londra'da düzenlenen açık arttırmalarda son yıllarda git- gide daha çok ilgi çeker oldu. Haklannda "daha çok çek yazıl- dı." Picasso ise art arda rekorlar kıran bir sanatçıydı: 1901'de yap- tığı "Anahk", New York'ta 24.7 milyon dolara satıldı. 1905 yapı- mı "Akrobat ve Genç Soytan" bu kez Londra'da 38.4 milyon dolar etti. Yine 1901 yapımı kendi port- resi "Yo, Picasso" New York'ta 47.8 milyon dolara alıcı buldu. Oysa 1981'deki satışında aynı tab- loya sadece 6 milyon dolar kadar. ödenmişti. "An Lapin Agile" ad- lı tablosu için 40.7 müyon dolar ödendi. Aynı gece New York'ta "Ayna"sına 26.4 milyon; "Ana- Ogul"a da 18.7 milyon dolar ve- rildi. Ve tabii Paris ve Tokyo'da ay- nı anda video ile yapılan satışta "Pierrelte'in Düğünü" için de 315 milyon frank... Ama Picasso, da- ha 1987'de kınlan bir dünya reko- runu hâlâ ele geçirebilmiş değil: Van Gogh'un "frisler'' tablosu için ödenen miktar 53 milyon dolardı. Bütün bu büyük paralar, bor- sacılann dili ile "piyasada boğalann" egemen olduğunu, ya- 43 MİLYAR LtRAYA ALICI BULDU — 1989 açık arttınnalanmn gözde ressamı Pablo Picasso'nun 1921de yaptıgı "Ana-Oğul" adlı tablo, Sotheby'deki müzayedede yakiaşık 43 milyar Türk Lirası'na alıcı buldu. 1989'da Picasso'nun 4 yapıtı da 15 milyon dolann üstündc fiyatiara satıldı. Ancak Picasso, Van Gogh'un "lrisler"inin 1987'de kırdıgı rekonı kıramadı. ni eli paralı, talebi fazla, gözüpek alıcıların ortalığı doldurduğu an- lamına geliyordu. Özellikle Japon fırrnaları, Batı sanatının gözde ürünleri için kesenin ağzını açtı- lar. Açık arttırmalara "fîrma" ola- rak giren Jap>onlar, nasıl "lrisler"i aldılarsa, diğer birçok eseri de öyle aldılar. Ortada alıcı ve talep ve sa- tıcı ve arz olunca, bu denklem de açık arttırma firmalarına yaradı. \989-90 sezonunun ortasında- yız, ama şimdiye kadar elde edi- len veriler iki önemlifirmanınsa- tış grafiğini şöyle çiâyor: Sotheby, 2 milyar 933 milyon dolarlık sa- tış yaptı ve satış hacmi geçen yıla bakışla yuzde 60 arttı. Christie, 2 milyar 208 milyon dolar saiış ya- parak hacmini yüzde 69 arttırdı. Bir önceki sezonda her iki firma 405 tabloyu birer milyon doların uzerinde sattılar. Izlenimci, mo- dern ve çağdaş dönem sanatçıla- rın 40'tan fazla eseri beşer milyon doların uzerinde alıcı buldu. tşte Picasso'nun da 4 eseri 1989'da 15 milyon dolann uzerinde satıldı. Piyasada sanat eserine öden- mek amacıyla dolaşan paradan nasiplerinı alan iki firmanın, ne- reden kalkıp nereye gektiğini şu iki satırlık bilgi gösteriyor: 1978-79 sezonuna bakışla ikifirmanınci- roları tam 7.5 katına çıkmış. Sot- heby'nin satışa sunduğu eserlerin fıyatlan da on yılda yüzde 400 art- mış. Osmanlı eserleri de iki büyük fîrma arasmda sürekli çekişme ve rekabet konusu oldu. Abcılara da- ima cazip gorünen İznikler kadar el yazmalan, tuğra ve fermanlar, bakır işleri, silahlar vesaire artık yılda iki ayrı kez açık arttırmaya sunuluyor. Christie ve Sotheby, birbirini izleyen günlerde yapıyor- lar satışlarını. Daha önceki satış- lara Türk meraklıların zaman za- man katıldıklarına tanık olun- muştu. Ancak 1989'da Türkiye hükumetinin ya da bazı kurumla- rın da tıpkı Japonlar gibi yaparak açık arttırmaya girdikleri gorüldü. Geçen ekim ayında Londra'da üç gün süren büyük kitap satışında Kültür Bakanlığı, tarihsel değeri paha biçilmez 392 parça kitaba 1 milyar 800 milyon lira ödeyerek dikkatleri uzerinde topladı. "lznik Yıh" ilan edilen 1989'da, bazı İznikler de gerek Türk sanat- severler tarafından, gerek Türk resmi kurumları aracılığı ile yeni- den Türkiye'ye kazandınldı. Nısan ayındaki büyük satışta özel bir Türk bankasmın bir düzine çiui aJdıgj görüldü. Ayrıca Paris'te ya- pılan bir satışta yine Kültür Ba- kanlığı bazı eserler aldı. Böylece, açık arttırmalara sadece varlıklı Türk sanatseverlerin değil, devle- tin ya da özel kurumlann da ka- tılmaya başladığı gözlendi. Ancak Türk Lirası'nın yaban- cı para birimleri karşısmda değe- rinin sürekli bir biçimde düşme- sinin, sanatseverlerin kişisel amaç- larla açık arttırmaya girmelerine giderek caydıncı bir etki yapması kaçınılmaz görünüyor. Sanat pi- yasasının nabzıru tutan bazı uz- manlar, bu nedenle Türkiye hüku- metinin, ûlkeden şu ya da bu ne- denle ve yolla çıkmış bazı eserle- rin geriye kazandınlması amacıyla "planlı" hareket etmesi gerektiğini belirtiyorlar ve tıpkı kitap satışın- da olduğu gibi hızlı ve acımasız re- kabete rağmen birçok eserin yeni- den Türkiye'ye mal edilebileceği- ni söylüyorlar. Y a r a : 1989 yılında Türkiye'de Karikatüre Bir Bakış (Turgut Çeviker) SEVEMA ATILLADORSAY Jean-JacquesAnnaud'nun'Ayı'sıkaçırılmayacakbirfılm Doğaya adanan destan _ -^ _ (L'ours/The Bear) / Yönetmen: Jean-Jacques Annaud / Senaryo: Gerard Brach / Görüntü: Philippe Rousselot / Müzik: Philippe Sarde / Oyuncular: Tceky Karyo, Jack Allace, Andre Lacombe ve Youk Kaar adlı ayılar / 100 dakika (Fitaş). "Ayı"yı geçen yıl bu zamanlar- da dışanda gördüğümüzde nasıl hayranlıkla söz ettiğimizi, sürek- li okurlarımız anımsar. Bu fîlmin (alışılmış sinemadan farklı bu tür fîlmlerin) sinemalarımızda göste- rilmemesini büyük bir eksiklik sa- yıyor, "Ayı"yı sanki sinemacılık- ta çağdaşlaşmarun, çağdaş dünya- ya yetişmenin bir tür simgesi gibi görüyordunı. Onun için bu filmin bize dek geimesinden duyduğum sevinç anlatılamaz. "Ayı", yıllardır geleneksel, konvansiyonel sinemanın dışında, hep farklı, özgün şeyler yapma- ya çalışan ve "Ates Savaşı", "Gtitün Adı" gibi fılmleriyle bu- nu hep başaran Jean - Jacques Annaud'nun bir romanı okuma- sıyla başlamış bir serüven... Bir Amerikan romanı bu: James Oli- ver Curwood'un "Ayı Kral" - (The Grizzly King) adlı romanı. Annaud, 19. yüzyıl sonlarında Kanada ormanlaıında ayılar ara- sında geçen, insanların, ancak "aksesuar" olarak var olduğu bu romana, bu "doğa destanT'na vunıluyor. Ancak filmin hazırhk- ları, "başroldeki" ayılann bulu- nup eğitilmesi ve çekim birkaç yıl alıyor. Ve işte tüm bu çabanın so- nucu şimdi perdede... "Ayı" çeşitli açıtardan insana heyecan veren, sinemaya olan aş- kımızı yeniden tazeleyecek düzey- de bir film. Bir kez bir sinemacı- nın, ne denli zorlukları haberlese de bir konuya, bir projeye inan- ması ve onu sonuna dek götürme- si çok hoş bir şey. Geniş seyirci kesimlerinin genelde hiç ilgi gös- termediği, günümüzde ise hemen yalnızca TV'de yaşam alanı bulan belgesel türe böylesine yakın bir tasanya harcanan çaba aynca he- yecan verici. Ama asıl heyecan verici olan, kuşkusuz perdede somutlaşan so- nuç, yani fıhnin kendisi, "Ayı", kuşkusuz doğaya, doğa-insan dengesine adanmış bir film. Bu dengenin bozulmasının sakıncala- ı-nı, giderek tehlikelerini duyum- satan, insanoğiunun doğadaki en tahrirjçi, yıkıcı, "kötü" yaratık olduğunu bir kez daha gösteren bir film... Demek ki kaçınılmaz olarak ekolojik, yeşilci, doğacı. Ancak "Ayı", bu bildirilerini yal- nızca günümiızün bu yönlerde iyi- ce belirginleşmiş kaygılanna denk düşürmekle kalmıyor. (Alt tara- fı, bir zamanlama sorunu bu). Ama aynı zamanda, bildirisini vermek için Disnty vari "hileli" bir belgesele, slogan sözlere veya zoraki duygulandırmalara baş- vurmaktan da kaçınıyor. Bildiri- sini, daha zor bir yoldan, bir sa- nat yapıtı olma düzeyine yükse- len bir belgeci (belgesel değil) göz- lem yoluyla veriyor. Evet, çünkü "Ayı" gerçek bir sanat yapıtı. Sorun yalnızca uzun, özenli, yorucu bir çaba sonucu "ayılan oynatmış olmak" değil. (Gerçi o da çok önemli). Ama da- ha önemlisi, özellikle bir tstanbul- lu olarak pek sık, koyu renkli ki- mi vatandaşlarımızın elinde TRT'nin yılbaşı dansözlerinden daha iyi göbek attıklanna, türlü çeşitli numaralar yaptıklarma ta- nık olduğumuz ayılann,filmbo- yunca ve sayesinde, gerçek birer "kimlik" kazanmalan, doğamn en az insan kadar yaşayan, du- yan, acı ve korku çeken, uzülen ve neşelenen yaratıkları olarak bi- linçlerimizde yerlerini almaları. Artık sanınm tüm ayılaca, gi- YEŞtLCİ 'AYI' — Doğa-insan dengesini savunan film. derek tüm hayvanlara da başka gözle bakacağız bu filmden son- ra... Doğa-insan dengesi ve doğa- yı koruma gerekleri uzerinde da- ha çok düşünecek, yeşile ve yeşil- cilere daha bir sempatiyle baka- cağız. Bir film için bundan da- ha soylu bir işlev düşünülebilir mi? "Ayı", kimi zaman belki kul- lanılmış olan kimi "triiklere", yer yer başvurulmuş olabilecek küçük hilelere karşın tümüyle içten, do- ğal bir film. Bir bardak su kadar doğal ve gerekli. Dolayısıyla da temel bir film. Kaçırmayın. Yakın dönemin dersler içeren olaylan beyazperdede Terorizmve adaletBaader-Meinhof Yargılanıyor (Stammheim) / Yönetmen: Reinhard Hauff / Senaryo: Stefan Aust / Görüntû; Frank Brühne / Müzik: Marcel Wengler / Oyuncular: Ulrich Fleitgen, Ulrich Tukur, Therese Affolter, Sasine Wegner, Hans Kremer, Hans Christian Rudolph / (Beyoğlu Sineması) Sinemanın, tür sinemasının empoze ettiğ) konu, öykü, drama- tik anlayış kahplanndan sıynlarak her şeyi (her şeyi?) anlatabileceği- ni, anlatması gerektiğjni savunan- lardansanız, "Baader-Meinhof Yargılanıyor" filmi size heyecan, giderek zevk verebilir. Ama genel geçer seyirci kitlesi içinde kaç ki- şisiniz, bu filme ilgi duyacak, bu filmden keyif alacak? Berlin 86 Altın Ayı Ödülü'ne karşın, filmin ülkesi Almanya'da bile doğru dü- rüst dağıtılmadığıru, Avnıpa Top- luluğu'nun birçok ülkesinde (ör- neğin Fransa'da) dağıtıma bile gir- memiş olduğunu (o ülkelerin fil- min anlattıklannı çok daha yakın- dan yaşamış olmalarına karşın) bilmek de ilginç. Baader-Meinhof çetesi diye de adlandırılan ünlü RAF (Kızıl Or- du Grubu) 70 başlarında Alman- BELGESEL CANLAND1RMA — Altnan yönetmen Reinhard Hauff, "Baader-Meinhof Yargılanıyor'u bir tür belgesel canlandırma yönlemiyle gerçekleştirmiş. Ulrich Tukur, Sabine VVegner, Hans Kremer ve Therese Affolter filmin ovuncuları arasında. ya'yı teröre boğan, "şehir gerillası" yaparak "devrim" ger- çekleştirme hayalleri peşinde bir avuç gencin kurduğu bir savaşım örgütü. "Devrim"i kitlelere mal et- meden, bu uğurda gerekli uzun, sabırh çabayı göstermeden, çok canlı örnekleri son aylann Doğu Avrupası'nda yaşanan kitlesel za- manlamaya dayanmadan, alabil- diğine halktan İcopuk ve yalnız bi- çimde "burjuva devletT'ne savaş açan bu bir avuç hayalcinin son- lan beklendiği gibi oîmuş ve 2 yıl- lık gösterişli ve göstermelik bir yargılanmadan sonra, çetenin li- derleri birer ikişer yok edilmişti. Devletin koruması altındaki tutu- kevinde ve (son aşamada) üçünun birden "ölü bulunması" ile ner- deyse bir toplu kıyım biçiminde!.. Reinhard Hauffun filmi, bu yargılanma olayından yansımalar getiriyor bize... 192 gün süren mahkemeden kaçınılmaz olarak ancak seçmeci bir yöntemle ver- öntindediği kimi sahnelerle, yargılanma- nın gidişinı, çete liderlerinin katı, ilkeli, ödün vermez tutumlarım, demokratik bir hukuk devletinin bir yargılama olayında nasıl zıva- nadan çıkarak hukuk mukuk din- lemediğini, adaletin nasıl devlet çı- karları bahanesiyle zedelendiğini gösteriyor. Kuşkusuz Baader- Meinhof olaylarından kimse ya- ra almadan çıknuyor: Düşsel, da- ğımk ve bireyci davranışlanyla inandıklan davaya olsa olsa zarar veren 60 sonlan / 70 başlarının genç eylemcileri de "devleti konımak" bahanesi altında ada- letin en basit gereklerini, insan haklanm, giderek insan hayatını bile hiçe sayabilen "burjuva devleti" de... Filmin belki de baş- lıca erdemi, yakın tarihin siyaset- le ilgili herkes için dersler taşıyan bu olaylannı yeniden gündeme ge- tirmesi... Ne var ki bu işten sinema sanatı da yara almadan kurtulamıyor. Bir tür "belgesel canlandırma" yöntemiyle çekilmiş film, belki bir TV fîlmi (veya dizisi) olarak ilginç, ama sinema olarak Hauffun (ki çok daha ilginç filmlerini görmüş- tük) yansız, heyecansız ve giderek kişiliksiz anlatımı, filmin belgesel değerini aşıp da gönullere, bellek- lere ve sinema tarihlerine geçecek bir politik filme dönüşemiyor. Ancak bu konulara özel bir me- rak duyanlar için. CemalSüreya'yı anmagünü • ANKARA (AA) — 10 ocak tarihinde yitirdiğimiz şair Cemal Sureya için Ankara'da "anmagünü" düzenlendi. ABC Sanat Merkezi'nde 16 ocak günü yapılacak toplantıya konuşmacı olarak Muzaffer İlhan Erdost, Vecihi Timuroğlu, Ahmet Say, Ali Püsküllüoğlu, Nahit Eruz ve Remzi Inanç katılacaklar. Ytizgün'ün yeni kitabı • Kültür Servisi — Çoğunlukla cinsellik konubrını işleyen Dr. Arslan Yüzgün'ün 8. kitabı olan "ît Tapınağı" piyasaya çıktı. 12 öykünün yer aldığı kitapta feminizm, ateizm, çevre ve tarihi korumacılığı içeren konular işleniyor. Yüzgün, "Türkiye'de dilinden insan hak ve özgürlüklerini düşürmeyen ve tabuların yıkılmasından söz eden yöneticilere rağmen bu kitap yayımlanabildi" dedi. İDTTde görev degişikli^i • Kültür Servisi — Istanbul Devlet Tiyatrosu müdüriüğüne Zafer Ergin'in yerine Tomris Oğuzalp getirildi. Devlet Tiyatrosu Genel Müdürlüfü tarafından alınan "görev değişikliği" kararı üzerine istifa eden Zafer Ergin'den görevi devralan Tomris Öğuzalp 1958 yılından bu yana Devlet Tiyatrosu sanatçısı. Çeşitli televizyon filmlerinde de oynayan ve bugüne dek 90'ın uzerinde tiyatro oyununda rol alan Oğuzalp, 24 yıl Ankara Devlet Tiyatrosu kadrosunda yer aldıktan sonra 1982 yılında lstanbul Devlet Tiyatrosu'na geçmişti. Şarlo ArnavutlukHa • VİYANA (AA) — Arnavutluk'ta, sessiz sinemanın ünlü siması Charlie Chaplin'in hayat hikâyesi yayımlandı. Arnavutluk Haber Ajansı ATA, Charlie Chaplin'in hayat hikâyesini konu olau ^ kitapla ilgili olarak "':-- verdiği haberde, "Kitaptay v | y sanatın zorlu, ama başanh yolu tanımlanıyor" dedi. 'Bıılımmaz'da üç yeni oyun • Kültür Servisi — Bulunmaz Tiyatro tstanbul, önümüzdeki hafta üç yeni oyunu daha repertuvanna katıyor. Strinberg'in "Matmazel Julie"si, Orhan Kemal'in "72. Koğuş"u, Aziz Nesin'in "Hadi öldürsene Canikom"u, H. Hilmi Bulunmaz tarafından sahnelendi. "Her gün bir oyun" ilkesini uygulayan Bulunmaz Tiyatro Istanbul, bu oyunlan sırasıyla pazartesi, salı, çarşamba sergilerken, daha önce de sunulan Harold Pinter'ın "Bir Tek Daha"sını perşembe, Çehov'un "Bir Evlenme Teklifı"ni cuma, Sait Faik'in "Öyle Bir Öykü"sünü cumartesi, Bülent Demir'in oyunu "Güvercinin Türküsü Beyoğlu'nda Söylenmez"i ise pazar günü saat 19.00'da sergileyecek. BüGÜN •'İkiTersBiDüzLaflar' Rüstem Batum, 'İki Ters Bi Düz Laflar' adlı tek kişilik gösterisini saat 19.00'da İTÜ Maçka Kampusu G Anfisi'nde sunacak. • 'Sanatta çağdaş soyırt' Prof. tsmail Tunalı'mn "Sanatta Çağdaş Soyutun Anlamı" başlıklı konferansı saat 17.00'de Galeri Beytem'de. BİLSAK'TA BUGÜN 12 Ocak Cuma: 19.00 GÜNLERİN OÖTÜRDÜĞÜ: "141, 142, 163" Turgut KAZAN, Mehmet Ali AYBAR, Bülent TANOR, Süleyınan Arif EMRE. 19.00 TİYATRO: "İşte Baş, İşte Gövde, tşte KanaÜar" Yazan: Sevitn BURAK, Oynayan: BÎLSAK TİYATRO ATÖLYESİ. GÖRSEL SANAT ATÖLYELERİ Mehmet GÜLERYÜZ'le resim çalışmaları Perşembe-Cuma 10.00-01.00 arası CAFE- FOYER-BAR BİLSAK, Herkese Açıktır. BÎLSAK Sıraselviler, Soğancı Sk. No: 7 CİHANGÎR 143 28 79-143 28 99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle