Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 OCAK 1990 HABERLER CUMHURİYET/ll
r
\eminli mali müşavirler
• tstanbul Haber Servisi — Türkiye'de ilk kez vergi
denetleme yetkisi verilen 20 mali müşavir, dün
Sultanahmet Adliyesi 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde
yemin ederek "yeminli mali müşavir" olmaya hak
kazandılar. Vergi Usul Yasası'nda yapılacak değişiklikten
sonra vergi denetleme yetkisine sahip olacak mali
müşavirler, mükellefleri ile birlikte yasal sorumluluk
taşıyacaklar. Dün yemin eden ilk 20 yeminli mali
müşavir arasmda Yeminli Mali Müşavirler Odası geçici
müteşebbis heyeti başkanı Sezai Onaral, eski Gelirler
Genel Müdürii Erdoğan Koçak ile eski Petrolofisi Genel
Müdürü Yusuf Kenan Onat da bulunuyor. Bu arada İTO
Başkanı Yalım Erez, 2 ocakta yayımlanan Serbest
Muhasebecilik ve Serbest Mali Müşavirlik
Kararnamesi'nin aksayan yönleri olduğunu belirterek
çözüm getirilmesini istedi. (Fotoğraf: Uğur Günyüz)
Demiral olayı Mecliste
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Ankara DGM
Cumhuriyet Başsavcısı Nusret Demiral'ın Avrupa tnsan
Hakları Komisyonu'na ifade vermeyi reddetmesi konusu
lzmir Milletvekili Kemal Anadol tarafından TBMM
Genel Kunılu'na getirıldi. Kemal Anadol hükümete,
"Devlet için hiizün veren bu tabloyu daha ne kadar
seyredeceksiniz? Sayın Adalet Bakaru, görevini ihmal
ettiği gttn gibi açık olan bu kişiyi ne zaman yerinden
alacaksınız" diye sordu. Anadol'u yanıtlamak için söz
alan Adalet Bakanı Oltan Sungurlu ise Adalet Bakanı
olarak bir savcıyı tayin etme, görevinden alma ya da
cezalandırma yetkisine sahip olmadığmı belirtti.
Sungurlu, Demirarın yargıçlara ifade vermesi yolunda
ikaz edildiğini, yine de Demiral'ın halen görülmekte olan
bir dava sebebiyle kesin olarak ifade vermeyeceğini
bildirdiğini de söyledi.
5 TBKP'li için DGlVrye başvuru
• İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Devlet Güvenlik
Mahkemesi'nce tutuklanan Türkiye Birleşik Komünist
Partisi'nin (TBKP) 5 yöneticisinin salıverilmeleri için
sanık avukatlan bugün tahliye isteminde bulunacaklar.
Düzenledikleri basın toplantısında TCK'nın 141 ve 142.
maddelerini ihlal ettikleri savıyla gözaltına alınan ve
daha sonra DGM SavcılığYna verilen 29 kişiden 5*i
tutuklanmıştı.
Paııgaltfda korsan gösteri
• İstanbul Haber Servisi — Pangaltı'da yaklaşık SO
kişilik bir grup yolu trafiğe kapatarak korsan gösteri
yaptı. Pangaltı'dan Kurtuluş'a giden cadde üzerinde dün
14.00 sıralannda toplanan göstericiler, talaş dökerek yolu
ateşe verdikten sonra "Liselerde Faşist Basküara Son-
Liseli Dev-Genc" imzalı bir pankart astılar. "Yaşasın
Demokratik Lise Mücadelemiz", "Atılmalara Son",
"Gerici-Faşist Eğitime Son" yazılı dövizler taşıdıklan da
görülen göstericiler, daha sonra sloganlar atarak
dağıldılar. öte yandan, baskıları protesto amacıyla bir
süredir açlık grevi yapan ve eylemlerini dün Gazeteciler
Cemiyeti önünde yapacağı basm toplantısıyla sona
erdirmek isteyen Yeni Demokrasi Dergisi Genel Yayın
Yönetmeni Mehmet Ali Eser, izinsiz gösteri yaptığı
gerekçesiyle gözaltına alındı.
KlSA KISA
• İnönü, tkiyaka'ya gidiyor -SHP Genel Başkanı Erdal tnönü,
pazartesi gflnu Hakkâri'nin Yüksekova ilçesine bağh Ikiyaka ve
Uludere'nin Tasdelen Köyü'ne bağk Kayadibi mezrasına gidecek.
• Dalan İznuVde - Parti kuıma çalışmalannı sürdünmek üzerc dün
lzmir'e giden Bedrettin Dalan, parti kurduktan sonra DYP'ye
geçeceğı söylentileri için, "Hadi canım sen de derler o işe. Herkes
kendi kişiliğinden sorumludur" dedi.
• TBMM Camü - Eski TBMM Başkanı Necmettin Karaduman
dönetninde lemeli atılan TBMM Camii'nin tamamlanan bölümü,
bugün cuma namazı ile ibadete açılacak.
• Heükopler önerçesi • SHP Balıkesir Milletvekili Onder Kırlı'nın '
Güneydoğu'daki operasyonlarda kullanılmak amacıyla alınan ve
kiralanan heükopterler konusundaki Meclis araştırması önergesi,
TBMM Genel Kurulu'nda reddedildi.
• Gelisim'de boykot - Gelişim Yayınlan'nda çalışan 400 kişi, 1990
ücret zamlan ile ilgüı görüşmelerin uzamasını ve kendilerine yeterli
bilgi verilmenıesini protesto amacıyla dün öğle yemeği yemedi.
• SPTiye tutuklama - Sosyalist Parti MYK üyesi ve 2000'e Doğru
Dergisi muhabiri Murvet Cacım'ın görevli olarak gittiği Diyarbakır
Cezaevı'nden çıkarken, üzerinde "cezaevindeki yaşam koşûllanna"
ilişkin notlar bulundugu gerekçesiyle DGM tarafından tutuklandığı
büdirildi.
• Karakaş'a soruştunna - SHP tstanbul tl Başkanı Ercan Karakaş
hakkıada, Migros grevi sırasmda işçüeri ziyaret ettiği gerekçesiyle,
Cumhuriyet Savcüığı'nca soruştunna açıldı.
• Alman sosyolog Utuklandı - Sorbon Üniversitesi araştırma
görevlisi Nella Schlumberger, Birecik'teki Kele>Tiak istasyonunda
bulunan anı defterine, "Keleynaklar sizi seviyorum. Yaşasın
Kürdistan topraklan, yaşasın özgürluk" yazarak bölücülük yapuğı
gerekçesiyle tutuklandı.
• Evrerfe d*»a - Ak Doğuş Dergisi'nin Sahibi ve Yazıişleri MüdürU
Sınami Orhan, eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren için, "yayın
yoluyla kendisine bakarette bulundugu" iddiasıyla suç duyurusunda
bulundu.
ÖLÜM
Gazeteci Özdemir Hazar
• İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Gazeteci yazar
özdemir Hazar dün lzmir'de öldü. Anadolu Ajansı
lzmir ve Adana eski Bölge Müdürlerinden emekli
gazeteci ve tiyatro eleştirmeni özdemir Hazar, bir hafta
önce Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde bir
beyin ameli>?
atı geçirmişti. 1927 yılında Aydın'ın Söke
ilçesinde doğan gazeteci özdemir Hazar, mesleğe 1949
yılında "Yeni Asır" Gazetesi'nde muhabir olarak başladı.
"Varan", 'Ağaç" ve Atlas dergileri ile "Tanin"
"Demokrat lzmir" Gazeteleri'nde görev yapan özdemir
Hazar, Anadolu Ajansı'nın Adana ve tzmir Bölge
Müdürlüğü görevlerinde de bulundu.
DÜZELTME
• Nostalji 10.1.1990 günlü sayımızın Kültür-Sanat
sayfasında yayımlanan "îstanbul'da Bir Ankara
Nostaljisi" başhklı yazıda, Doğan Cangal'ın fotoğrafı
Andre Navarra'nın adıyla yer almıştır. Düzeltıriz.
ANAP'lı muhafazakârların Doğramacı'dan Bezm-iÂlem ve türban öcü
Vakıf üniversitelerîne yardun yokTBMM Milli Eğitim Komisyonu'nda
Bilkent'e ve kurulacak yeni vakıf
üniversitelerine maddi yardım yapılması
ANAP'lı muhafazakârların engellemesi
sonucu reddedildi.
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) — Bilkent Üniversitesi ve ku-
rulacak yeni vakıf üniversiteleri-
ne maddi yardım yapılmasına iliş-
kin yeni düzenleme, dün TBMM
Milli Eğitim Komisyonu'nda
ANAP'ın muhafazakâr kanadı-
nm engellemesi sonucu reddedil-
di. ANAP'ın muhafazakârlan,
böylece YÖK Başkanı Prof. Dr.
lhsan Doğramacı'dan Bezm-i
Âlem Üniversitesi ve türban ko-
nusundaki daha önceki tavnnın
intikamını almış oldular.
YÖK Yasası'nda değişiklik ön-
gören, vakıf üniversitelerine, dev-
let üniversitelerine sağlanan mali
bağışıklıklardan yararlanma, ara-
zi tahsisi ve devlet yardımı yapıl-
masını içeren yasa tasarısı,
ANAP'lı muhafazakârların en-
gellemesi nedeniyle 6 aydır 2 ko-
misyonda ele alınamıyordu. Ta-
san, dün komisyonda ANAP'h
milletvekillerinin kendi aralann-
da görüş birliği sağlayamamış ol-
malan nedeniyle gergin bir ortam-
da ele alındı.
Tasannın vakıf üniversitelerine
devlet yardımı ve arazi tahsisini
öngören üçüncü maddesi,
ANAP'ın muhafazakâr milletve-
killerinin çekimser oy kullanma-
ları uzerine reddedildi. Maddeye
çekimser oy kulbnan milletvekil-
leri arasında Bülent Çaparoğlu,
Ali Şakir Ergen, Mehmel Ali Do-
guşlu, Mustafa Nazikoğlu ve Nuri
Gökalp'in bulundugu görüldü.
SHP'li komisyon üyelerinin oyla-
rıyla bu madde reddedildi.
SHP'li milletvekilleri Türkan
Akyol, Rıza Yılmaz, Fuat Erçe-
tin, Rıza llıman ve Cemal Şahin
tasarının tümüne karşı çıkarak,
yasalaştığı takdirde, Anayasa
Mahkemesi'ne başvuracaklann
belirttiler. Türkân Akyol, tasany-
la ayrıcalıklı üniversiteler yaraul-
dığını savunarak, Prof. Dr. Doğ-
ramacı'nın Bilkent'in bütçesini
nasıl denetlediğini ve devlet kay-
naklarının bu üniversiteye aktan-
lıp aktarılmadığını açıklamasını
istedi.
Cemal Şahin de "Doğramacı'-
nın maharetlerinden biri de bu-
dur. Önce minareyi çalıyor, son-
ra kılıfı hazıriıyor" dedi.
Doğramacı ise eleştirileri yanıt-
larken, kendisinin biri tsviçre'de
olmak üzere 5 vakfı bulunduğu-
nu, mal varlığının bir bölümünü
Bilkent'e aktardığım söyledi. Milli
Eğitim Bakanı Avni Akyol da va-
kıf üniversitelerinin desteklenme-
sinden yana olduklarını kaydetti.
Görüşmelerden sonra tasarı,
vakıf üniversitelerine arazi tahsi-
si ve devlet yardımı yapılmasına
ilişkin üçüncü madde dışında ka-
bul edildi.
Cemal Süreya'ya son görevKültür Servisi — Cemal
Süreya, dün Şişli Camisi'nde
kılınan öğle namazından sonra
Kasımpaşa Kulaksız
MezarlığTnda toprağa verildi.
59 yaşında ölen Süreya'nın
cenaze töreni sırasında ımam,
şairin Yeni Yaprak Dergisi'nde
yayunlanan son şiirini de
okudu. Cemal Süreya'nın
cenaze törenine ailesinin yanı
sıra çok sayıda yazar ve sanatçı
da katıldı. Cenaze töreninde
Yaşar Kemal, Can Yücel,
Adalet Ağaoğlu, özdemir Ince,
Nurettin Sözen, Hilmi Yavuz,
Mehmed Kemal, Oktay Akbal,
Ahmet Erhan, Erdal Atabek,
Mehmet Ali Aybar, Altan
öymen, Arif Damar, Demir
özlti, Necati Cumalı, Sami
Karaören, Latife Tekin ve
Refık Durbaş da bulundu.
(Fotoğraf: Uğur Günyüz,
İZMİR'den HİKMET ÇETİNKAYA
Demokrasinin engelleri
İZMİR — Demokrasinin önünden tüm en-
geller kalkacak, Türkiye ikibinli yıllara doğ-
ru giderken çağdaş bir hukuk devleti
olacak...
TV haberierinde her akşam dinliyoruz aynı
tümceleri. Gazetelere verilen demeçlerden
öğreniyoruz:
— Toplumsal birlik ve beraberlik düşün-
ce özgürlüğüyle aşılır...
Başbakan Akbulut Darıca ve İzmit'te böyle
konuşuyor. Üstelik üstüne basa basa insan-
ların düşüncelerini yayma ve söylemesinin
suç olmadığmı vurguluyor. Başbakan, özgür
düşünceyi egemen kılmak için yapılması ge-
rekenleri de sıralıyor bir bir:
— Demokrasiyi sözle değil fiiliyatla ger-
çekleştireceğız. Medeni ülkelerde bulunan
her şey Türkiye'de var...
İlginç bir sözcük bu. Çağdaş toplumlarda
düşünce özgürlüğü var. Ama Türkiye'de yok.
Türkiye'de var olan ithal parfüm, kiraz, muz,
peynir; cebinde parası olan için satın alına-
bilecek her şey. Oysa var olmayan tek şey
"demokrasi." O da parayla satılmadığından
olacak ki yok.
Ne diyor Başbakan?
— İnsan düşüncesini rahatça söyleyebi-
lir ve yayabilir. Bu suç unsuru değildir...
Başbakan Akbulut Darıca ve izmit'te ko-
nuştuğu saatlerde İzmir Devlet Güvenlik
Mahkemesi'ne 29 kişi getiriliyordu. Üç gün
önce yasal olarak çaltşmak için ortaya çıkan
Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP) yö-
netici ve üyeleriydi bunlar. Açık açık "Biz
TBKP üyesiyiz" diyen beş kişi ise DGM Sav-
cılığı'nca tutuklanıyordu. Yine aynı saatler-
de Zonguldak'ta 30 TBKP'li gözaltına alı-
nıyordu.
TCK'nın 141,142 ve 163. maddelerinin kal-
dırılacağının tartışıldığı bir dönemde, insan-
ların düşüncelerinden ötürü tutuklanmaları
"demokrasi korkusu"ndan başka bir şey de-
ğildi. Hem demokrasinin önündeki tüm en-
geller kaldırılacak diyeceksiniz hem de in-
sanların düşüncelerinden ötürü tutuklanma-
larına izleyici kalacaksınız.
Böyle bir yöntem ve demokrasi anlayışı
Türkiye'yi iki binli yıllara doğru mu götüre-
cek, yoksa çağdışı, ilkel kavim toplumu öz-
lemini çeken, demokrasıleri öcü gibi göste-
ren komşu ülkenin düşleriyle büyüyüp yeşe-
ren beyinlerin istediği bir yere mi?
Gerçekten Türkiye çağın neresinde?
Avrupa İnsan Hakları Sözleşrnesi'ne im-
za atan Türkiye Cumhuriyeti'nin DGM Baş-
savcışı tanıklık etmeyi reddediyor. Yani Av-
rupa İnsan Hakları Komisyonu'nun tanıklık
çağrısına yanıt bile vermiyor.
Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'nda de-
legeler görevlerini yerine getirırken sözleş-
menin 28. madde, "a" paragrafı uyarınca ha-
reket ediyorlar. Komisyon bireysel başvuru
mada Dışişleri, içişleri, Adalet ve AT ile gö-
revli Devlet Bakanı'na soruyordu:
"Hukukumuza göre tanıklık bir kamu gö-
revidir. Bir kimse tanık gösterilir ve mahke-
meye gitmezse polis zoruyla bir gece önce-
den nezarete aiınır ve ertesi günü mahke-
meye çıkartılır. Yine de tanıklıktan çekinirse
tutuklanır. Sade yurttaşlara bile tanınmayan
bu ayncalığı Ankara DGM Savcısı kimden
güç alarak kullanıyor? 'Devlet içinde devlet'
gibi davranabiliyor? Hangi 'güç odaklanna'
güveniyor?"
Türk halkına demokrasi, çağdaş hukuk
devleti olmak çok mu görülüyor?
Aydın Cezaevi'nde 33 yıla hükümlü Sedat
Karaağaç cilt kanseri. Kendisine ıştn teda-
visi yapılmıyor. Siroz olan bir başka hüküm-
CÜMEYT ARCAYÜREK yazıyor
Köşk'e 'Nereden Buldun?'
Evrensel hukuk kurallannın gözardı edildiği bir dönemden
geçiyoruz. Yaşadığımız olaylar, gözaltına alınanlar,
tutuklananlar, Avrupa İnsan Haklan Söeleşmesi'ni hiçe 3
sayanlan gördükçe kaygılanmamak elde değil. Gerçekten biz
çağın neresindeyiz?
dilekçesini kabul ederse, hüküm şöyledir:
"Olayları saptamak üzere dilekçeyi taraf-
ların temsilcileri ile birlikte, her iki tarafı da
dinleyerek inceler ve eğer gerekiyorsa, so-
ruşturma açar. Bu soruşturmanın etkin bir
biçimde yürütülmesi için ilgili devletler ko-
misyonia görüş alışverişinde bulunduktan
sonra gereken her türlü kolaylığı gösterııier."
Devlet Güvenlik Mahkemesı Başsavcısı
Nusret Demiral sözleşme hükümlerini göz-
ardı ederek insan Hakları Komisyonu'na ta-
nıklık etmeye gelmiyor. Türkiye Cumhuriye-
ti Devleti'nin altında imzası bulunan sözleş-
meyi tanımıyor.
Böyle bir tutum hangi demokrasilerde ve
hukuk devletinde vardır?
İzmir Bağımsız Milletvekili Kemal Anadol,
dün TBMM'de yaptığı gündem dışı konuş-
lü Feremez Aydın'a ilaçlarının verilmediği
öne sürülüyor.
Hangi demokrasilerde insanlar suçlu bi-
le olsa devlet onları tedavi ettirmez ya da te-
davisini yarım bırakır?
Daha bir sürü buna benzer yaşanmış, ya-
şanan olaylar zinciri...
Evrensel hukuk kurallannın gözardı edil-
diği bir dönemden geçiyoruz. Başbakan tüm
bu olup bitenlere karşı "bir ışık demeti" su-
nuyor. Dinledikçe, okudukça böyle demeç-
leri, umutlanmamak elde değil...
Ama yaşadığımız olaylar, gözaltına alınan-
lar, tutuklananlar, Avrupa İnsan Hakları Söz-
leşmesi'ni hiçe sayanlan gördükçe de kay-
gılanmamak elde değil.
Gerçekten biz çağın neresindeyiz?
ANKARA — TÖ, tarafsızlığını
kanıtladı. Hem de milyonlarca
izleyici önünde. Kanıt sağlam,
tanıklar yeterli. Yan tuttuğu, hü-
kümeti ve partıyı yönettiği, taraf-
sızlık ilkesinı çiğnedıği yolunda-
ki eleştiriler bir anda havada kal-
dı.
Gazeteci arkadaşımız Altan
Aşar, zanf dokundurmalarla
süslediği TV 2'deki "Bizim
İnsanlarımız" programında TÖ
ile konuşuyor. Konu ilginç. Kari-
katür ustalarına başbakanltğı
döneminde bol malzeme sağla-
yan TÖ'nün. yeni konumuyla ar-
tık çizerlerimizin hışmına uğra-
mayacağından söz ediliyor.
TÖ, karikatür ustalanndan po-
litik, ekonomik çalışmalarında
yararlandığını yineliyor. Bugün
gerekli malzemeden yoksun ha-
le geldiklerıni söylüyor. Bir kez
zayıflamış, saçları -yaş
nedeniyle- dökülmüş, o şişman,
saçları gür değilmiş, karikatür-
lere malzeme olmayacakmış.
Oysa karikatür ustaları için
TÖ'nün kişisel çizgilerinden
çok, ülkenin içinde bulundugu
koşullar, o koşulları doğrudan
yaratan insan ve davranışlar
önemli. Nitekim dünkü Cumhu-
riyet'te usta Ali Ulvi.kamuoyu-
nun belleğine kazınan çizgileriy-
le TÖ ile SÖ'yü yüzlerce yazıya
değer incelikle yine iğneliyordu.
Laf lafı açtı. Oysa konumuz yi-
ne TÖ'nün tarafsızlığı. Program-
da Altan, hangi karikatüristi öte-
kilere oranla daha çok beğen-
diğini soruyor. Diyor ki TÖ: "Söy-
lemem, sonra taraf tutmuş olu-
rum. Biliyorsunuz ben 'tarafsı-
zırrf!"
Sonra gevrek gevrek gülüyor.
Bu, ince bir espriye gülmekten
öte bir olay. Tarafsız davranma-
dığını irdeleyen. devletın kurulu
dûzenini allak bullak eden, ana-
yasanın emredici hükümlerini
kendine göre yorumlayan TÖ
:
ye karşı; muhalefetin, basının,
halkın öne sürdüğü eleştirilerle
alay etmek. Gözlerindeki pınltı-
lar, hareketlerı ve gülmesiyle TÖ,
dünyayı umursamadığını bir kez
daha gösteriyor.
Karikatür ustalanmız ise Köşk
resepsiyonlarına katılmıyor. Ali
Ulvi, Turan, Semih Balcıoğlu gi-
bi ünlü çizerlerin Evren'in çağ-
rılanna neden uymadıklannı an-
latmaya gerek yok. Bu kez, TÖ
1
nün çağrısına uymuyorlar. Ne-
denjer ortada.
TÖ'nün hangi karikatüristimizi
beğendiğini öğrenemıyoruz,
ama ustaların TÖ ye karşı dü-
şünsel ve duygusal karartan ke-
sinkes ortaya çıkıyor.
Zorlanınca bir fıkra anlatıyor
Neyi amaçlıyor. kendi siyasal ko-
numunu mu, yoksa muhalefetin
halka karşın Köşk'e çıkana ilk fir-
satta uygulayacağı siyasetin so-
nuçlarını mı özetliyor? Yoruma
açık. Fıkradaki sözcükler siya-
setin son gündeminde yer alan
sözcükler. "Yukanya çıkanı aşa-
ğıya indirmeye" çalışan iki kişiy-
le alınan sonucu veriyor fıkra.
Laz yukarı, yüksek bir yere
çıkmış, bir türlü inemiyor. Aşa-
ğıdakiler, "İp atıyoruz, beline
bağla, aşağı atla" demışler Yu-
kardaki soyteneni yapmış ve baş
aşağı tabii, ölmüş. İpi atanlar,
"Kuyudan birini çıkardık, hiç
böyle olmadı" diye söyieşmişler
aralarında.
Kuşkusuz fıkra çeşitli çağrı-
şımlar yapıyor. "Yukardaki" ki-
mi simgeliyor, "aşağıdan ipi
atan" iki Laz hangi parti liderle-
rini? "Halka karşı yukarı çıkanı
aşağıya indirmenin" hemen her
gün tartışıldığı, iki muhalefet li-
derinin eylemlere varan davra-
nışlar sergilediği ortamda, bu
fıkra acaba neden anlatıldı? Ge-
leceğe "teşhiskoyma'nınsıkın-
tılanndan mı kaynaklanıyor. Belli
belirsiz.
Yeni kıpırdanmalar
Fıkra ya da fıkraların yanı sı-
ra sütunlarda arada bir görülen
"nereden buldun" yasasıyia il-
gili kimi hazırlıktar, önceki gece,
telefonlardan akıyordu. Yasa
Adalet Komisyonu'nda Muhale-
fetimiz bir zahmet komisyon ça-
lışmalarında tam kadro bulunur-
larsa, "nereden buldun", ilk aşa-
mayı tamamlayacak ve bugün-
lerde geçecek. Fakat, olayın bir
"sonrası" ile olası siyasal geliş-
melerden söz ediliyor. Kulisteki
bilgiye göre bir önerge hazırla-
nıyor...
Cumhurbaşkanlan da nere-
den buldularsa mal varlıklarını
açıklayacak. Resmı gezilerde
devlet parası ile alınan arma-
ğanlara karşı, o ülkenin verdiği
nadide, değeıii armağanları gö-
rev süresi bitince Hazine'ye dev-
retmesi istenecek. ABD'de 200
doları aşmayan bir sınır konul-
muş. Bizde de aynı yola gidilir-
se yadırganacak. gocunulacak
bir yan olmaması gerekir.
Nereden buldun yasası, zaten
ANAP içinde kıyametler koparı-
yor. Bir de doğrudan Çankaya
1
yı hedef alan böyle bir önerge-
nin kabul edilmesi, hafif rüzgâr-
ları fırtınaya çevirecek.
Beklenti şu: Komisyondan ge-
çen yasa, muhalefet partileri
tam kadro katılırsa, Mecliste
onaylanabilir. Komisyondan ge-
çer, parti yönetimi grup karan al-
maya ve yasayı reddettirmeye
girişir. Grupta direnme olur, hat-
ta kimilerine göre "isyan." Grup
kararı çıkarsa yasa Meclisten
geçmez. ama partiden alıp ba-
şını gitmeler başlar.
Grup kararı alınmaz, yasa çı-
karsa, TÖ, Anayasa Mahkeme-
si'ne gidebilir. Her olasılık, ku-
liste büyük gürültülerin, kamu-
oyunda sert yeni eleştirilerin boy
göstermesıni önleyemez. Ger-
çekleşır, gerçekleşmez. Siyaset
bu, elbette kesin kanılar söyle-
mek olanaksız. Ne var ki bir fır-
tınanın öncüsü gelişmeler kulis-
te yaşanıyor
Tasarının engellenme olasılı-
ğı daha ağır basıyor. Bir olası-
lık, yasa çıkarsa TÖ, iptali için
Anayasa Mahkemesi'ne başvu-
rur mu? Nereden buldun yasa-
sı yaşama geçmezse, ANAP'ta-
ki tepkiler istifalara uzanır mı?
Ne dersiniz?
Fahişelerew
gerekçelî'tecavüze büyük tepkî
Haber Merkezi — Anayasa
Mahkemesi'nin, fuhuşu nıeslek
edinen kadınlara (fahişe ve hayat
kadınları) yönelik tecavüzün da-
ha az cezayı gerektirdiğini kabul
etmesi kadın haklannı savunan ki-
şi ve kuruluşlann büyük tepkisi-
ne neden oldu.
Konuyla ilgili olarak görüşünü
aldığımız Istanbul Hukuk Fakül-
tesi Dekan Yardımcısı ve Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derneği Yö-
netim Kurulu üyesi Prof. Aysel
Çelikel, "TCK'nın 438. maddesi-
nin ana>'asaya aykın olmaması,
maddenin değiştiribnesi gerekme-
diği konusunda kesin bir delil de-
gildir. Madde insan onur ve hay-
siyetiyle hağdaşnıayan, eşitlik il-
kesine aykın bir aynmcılık göt-
mektedir, bu açıdan bana göre
anayasaya aylundır" dedi.
Prof. Nermin Abadan Unat'ın
konuyla ilgili görüşleri şöyle:
"Anayasa Mahkemesi'nin mes-
leği fahişelik olan bir kadına karşı
işlenen tecavüz suçunu hafiflelici
bir sebep sayan çoğunluk kararı-
nı büyük bir hayal kınklığı ile kar-
şıladım. Sözii gecen karar anaya-
sanın kişi hurriyeti ve eşitlik hıi-
kumleriyle cinsiyete dayalı her tür-
lü aynmcılığa karşı imzaladığımız
uluslararası sözleşmeyle bağdaş-
mamaktadır.
tstanbul Tıp Fakültesi nden
Doç. Dr. Şahika Yaksel herkesin
yasalar karşısında eşit olması ge-
rektiğini vurgulayarak bu konuda-
ki görüşlerini şöyle dile getirdi:
"Bu olay, kadınlara karşı uygu-
lanan aynmcılığın somut ve çirkin
bir örnegidir. Kadının bedenini
kullanıra hakkı, sadece kendisine
aittir. Irza geçme bir güç ve öfke
ifadesidir. Hangi gruptan, hangi
sınıftan, hangi meslekten olursa
olsun, kadınlar kanunlar karşısın-
da eşit olmalıdır."
Olayı protesto amacıyla Anaya-
sa Mahkemesi'ne telgraf çekecek-
lerini belirten Kadın Panosu yö-
mek amacıyla dün Ankara Genel-
evi'nin kapısında bir basm toplaıı-
tısı duzenledi. Toplantıda Sosya-
list Parti Ankara İl Örgütüadına
konuşan İlknur Kalan, tecavüzün
hafifletici nedeninin olmayacağı-
m belirterek şunları söyledi:
"Karar milyonlarca kadını fu-
tauşa zorlayan toplumsal ve eko-
nomik diizeni, fuhuşun diğer ta-
raf ında yer alan erkekleri görmez-
den gelmekte, yasa önünde eşitlik
ilkesine aykın olarak çift standart-
lı bir tutum almaktadır.
narken bir bölümü ise konuşmak-
tan kaçındı. Isimlerini vermeden
görüş açıklayan bazı hayat kadın-
larının tepkileri şöyle:
"Böyle bir olay olmaması la-
zım. Biz hayat kadınlannın canı
da mı yok. Bize biraz daha Ugi du-
yulması lazım. Biz dışardaki insan
gibi değiliz. Şiradi biz suçsuz da-
hi olsak böyle bir dunımda suçlu
sayılınz. Hayret yani.
Bazı kadınların ve kadın örgüt-
leri temsUcilerinin kararia ilgili de-
ğerlendirmeleri şöyle:
nnn.
Sedef Öztürk (Sosyalist, femi-
nist dergi Kaktüs'ten): Bu karar-
ia anayasa önünde insanlar eşit-
tir hukuk ilkesine ters dusülmüş-
tür. Karar, aynca toplumda yay-
gın olarak erkek egemen ideolo-
iiyi yansıtmıştır.
Zdiha Şehirlioğiu (Çağdaş Ka-
dın Derneği Başkanı): Fahişelik
sistemin yarattıgı bir olay. Ekono-
mik çaresizlik içindeki kadın,
özellikle bu sistemin beyaz kadın
ticaretine göz yumması. kadınla-
Prof. Aysel Çelikel Madde insan onur ve
haysiyetiyle bağdaşmayan, eşitlik ilkesine aykın
bir ayrımcılik gütroekt«iir.
Doç. Dr. Şahika Yaksel Bu olay
kadıniara karşı uygulanan ayrıracıiığın somut ve
çirkin bir örneğidir.
Prof, Mermin Abadan Unat Karar,
cinsiyete dayalı hertüriü aynmcıüğa karşı
imzaladığımız uJuslararası sözîeşmeyle
bağdaşmıyor.
Prof. Dr. Tttre Tuaçbay Tecavüz
tecavüzdür, bunun ayncalığı düşünülemez.
neticilerinin ortak görüşu de şöy-
le: •
"Dunımu çok iğrenç olarak de-
ğerlendiriyoruz. BM İnsan Hak-
lan Beyannamesi ve insanhk onu-
runa ters bir olay. Anayasa Mah-
kemesi'nden böyle bir karar çık-
ması onlar adına da onur kıncı.
Hem kadın bem de insan olarak
biz bunu protesto ediyoruz.
Ankara Büromuzun haberine
göre Sosyalist Parti Ankara tl ör-
gütü, Anayasa Mahkemesi'nin ön-
ceki gün aldığı karan protesto et-
Basın toplantısı sırasmda Anka-
ra Genelevi'nin kapısında görevli
polis memuru açıklama yapılma-
sına engel olmak istedi. Polis me-
muru daha sonra SP yöneticileri
ile ilgili tutanak da tuttu. Bu ara-
da Ankaralı bir grup ev kadını da
Anayasa Mahkemesi ve Cumhur-
başkanı Turgut Özal'ın eşi Türk
Kadınım Güçlendirme Vakfı Baş-
kanı Semra Özal'a birer protesto
telgrafı çektiler.
Ankara Genelevi'ndeki hayat
kadınlannın bir bölümü karan kı-
Stella Ovadia (Fenimist): Mah-
kemenin karan şaşırücı değil. Ka-
dınlara nasıl bakıldıgının. kadının
nasü mal olarak kabul edildiğinin
çok çarpıcı bir göstergesi. Dehşe-
tengiz bir şey elbette. Ama kendi
mantıklan içinde tutarh. Genelev-
lerden vergi alırken bu işin mes-
lek olduğunu kabul ediyor, sonra
da insanlan mesleğinden dolayı
cezalandınyorsunuz. Ben kadınlar
konseyinden feministlere dek tüm
kadınlan 'hepimiz fahişeyiz ve üç-
te bir insanız' demeye çağınyo-
n bu çembere sokuyor. Kadınlan
hem böyle aşağıhyoıiar hem de
yasalardaki eşitsizlikle aşağılıyor-
İar. Anayasa Mahkemesi'ne baş-
vuranlan ve mahkeme başkanını
kutluyorum.
Esin Güven (Yeşiller Partisi Ka-
dın Komitesi üyesi): Bu tür konu-
larda devletın söz sahibi olması
çok yıpratıcı. Genelevler devlet
gözetiminde, devlet meşru lulıyor,
ruhsatlı insan çalıştınyor, vergi alı-
yor. Düzenin içinde var kılınan in-
saniara karşı ceza sisteminin böyle
bölümlenmesi insani düşünceye
sığmıyor.
Prof. Dr. Türe Ttançba> (DM
üyesi, E.Ü. Tıp Fakültesi Nörolo-
ji Anabilim Dalı Başkanı): Böyle
bir yasa maddesinin olduğunu ük
kez duyuyorum ve anlamakta göç-
luk çekiyonım. Kanımca fahişelik
bir meslektir. Ancak toplumda
hoş gönilmemesi nedeniyle bu ya-
sa maddesi ile kadın adeta ceza-
landınlmaktadır. Sanki bu tür ka-
dıniara }-apılan tecavüz hoşgörü
ile karşüanmakta ve erkek korun-
maktadır. Oysa bu kadınlann da
loplumun diger bireyleri kadar ya-
salar önünde bak ve özgnrlüklere
sahip olmalan doğaldır. Kaldı ki
dış ülkelerde evli bir erkegin eşi-
nin istegi dışında cinsel ilişkiye gir-
mesi durumunda bile kadın yasa-
lara başvurup hakkını aray^bil-
mektedir. Tecavüz tecavüzdür, bu-
nun ayncalığı düşünülemez.
Sanatçı Aysen Gruda da söz ko-
nusu karara 11 üyeden 7'sinin
olumlu oy vermesine, "Bu kor-
kunç bir şey. Yani yandan fada in-
san böyle duşunuyor. Bu çok
utanç verici" diyerek düşünceleri-
ni şöyle dile getirdi:
"Ben bir kadın olarak, önce bir
insan olarak bu karara tepki duy-
dum. Çünkü kim belirliyor iffetli
kadını iffetsiz kadını? Bu, insan
haklanna aykındır. Ahlak yönün-
den iyi tanınmayan bir kadına
böyle bir ceza verflemez."