18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER gulamanın da kendisini bağladığmı, yine, genelde bilmemezlik edemez. Gel gör ki, Basbakanımız, büyük bir tutkunun çarklan arasında, siyasal alanında, moralpsikolojirasyo açılanndan, bir "yabancüasma"nın içinedüşmüştür; Demokrasr Kuramı'na demokrasi uygulamasına yabancılaşma... O yüzden kör inadı güdüyor. Kapıldıgı tntku: Çankaya'dır; orada, hükümranhk ve saltanat gütmedir. tçinc diiştügii demokrasiye yabancılaşma: Tutkusunun şiddeti sonucu, moral değerjerde psikolojik süreçlerde rasyo kategorilerinde, demokrasinin özünü, demokratik uygulamalann biçim inceliklerini yitirip, bir suri mantıkın pençesine duşmededir. Suri mantık da şuradadır: 87'de, bir genel seçim ile iktidar olunmuştur. Anayasaya göre, bu iktidar 92'ye kadar gecerlidir. Çünkü, "Ulusal SeçinV'den gelinmiştir. Yani 87'de beliren, "ulusal istençtir. 89'seçimi ise bir "Yerel Seçim"dir. Her ikisi, birbirlerinden " a y n " kategorilerdir. Bu nedenle, 89 Yerel Seçimi, 87 Genel Seçim iktidannı etkilemez; etkileyeceğini söyleyen bir anayasa hükmü de yoktur. tşte, bizimkisi, tutkusundan gelip demokratik değerleri süreçleri rasyoları bozan, böyle bir suri mantık içredir. Temeldeki yanlış: Bu suri mantığın ve suri mantık hukukunun, temelde bir yanlışı var ki, eğer o öne geçerse, parlamentarizmin özü demokrasinin nileliği 1782'lerden beri geldiğini işaretlediğimiz "Demokratik Kuramın", kendisine uyulması zorunlu içeriği uygulanma süreci, zerzebil ve perişan olur. Suri mantıkcılann ulusal istenç ve dolayısıyla 87 ve 89 seçimlerini niteleme biçimleri yanlıştır. Onların dediği gibi, ortada birbirinden tümüyle ayn kategorilerde, iki apayn seçim yoktur. Çünkü, ortada, önce "tek" bir tüzel kişilik olan ulus (tek kişilik) vardır; onun da, o, özünde (zatında) tek olan istencinin beürmesi vardır. Onun için, yerel de olmuş olsa, 89 seçimi, deyimlediği, dışarılaştırdığı ulusal istençteki değişme ile, kendisinin 87'de deyimlediği istencin artık eskimiş olduğunu; bugünkü ulusun beklentilerini içermediğini beu'rtmis olur; ve bu nedenle 89 seçimi, 87 seçimini etkilemiş olur; yani onun eskimiş, artık ulusun özlemlerine yanıt veremez duruma düşmüş olduğunu; binaenaleyh, ulusun dilek ve beklentilerine yanıt verecek bir değişmeye uğramasının zorunluluğunu belirtmis olur. Konunun burasını biraz açalım: Demokrasi kuramına göre, ki, 18. yüzyıl felsefesine göre kurulmuş; a) Ulus, bir moral, bir tüzel kişidir. Parçalara avrümayan "tek", "büttin" bir varlıktır. Her tek kişide, ancak tek bir istenç olabileceğinden, ulus tüzel kişisinin de, ancak tek bir istenci vardır. Bunun adı da ulusal istençtir. b) Ulus, parçalanmaz bu tek istencini, yine "tek" bir olgu olan "sandık"ta belirtir. Yani: tstenç, "tek"tir: Ulusal istenç; sandık, "tek"tir: "Seçim sandığı" işlem "tek"tir: Ulusal istencin belirmesi... Vakıa, pratikte, seçim bölgeleri seçim sandıklan seçim konulan değişik ve çoktur; genel seçim, yerel seçim, her ikisi için ara seçimleri, referandum, plebisit, halk girişimi oylaması gibi... Bunların kimisinde, siyasal temsilci; kimisinde yerel yönetimsel temsOci ve otorite seçilir; kimisinde de uygulanacak olan şık gösterilmiş (irade edilmiş) olur. Böylece, oylamanın mekânlan, oylamanın konuları türlülük gösterir; ve fakat, hepsinde; aynı ulusun, aynı istenci (ulusal istenç) belirmişdışarılaşmışsomutlaşmış olur. * 2 EYLÜL 1989 5 yıllık "Temsilî vekâlef'in, mutlaka 5 yıl sürmesi kuralı, salt bir kural değildir. Bu 5 yıl, uzatılabilir de, kısaltılabilir de... Doğal olarak, yazılı olan olmayan koşulları içinde. 5 yıllık süreyi kısaltmanın, yazılı olmayan, ama başîa geldiği kesin olan koşulu da şudur: İktidarın, önemli (considerable) bir oy (güven) yitirdiğinin anlaşılması... Kuram, Zerzebil; Uygtılama, Perişan PENCERE 50'nci Yıldönümü!.. İkinci Dünya Savaşı 40 milyon insanı yok etti. En buyük kaybı 20 milyonla Sovyetler verdi; buna karşılık 300 bin Amerikalı öldü. Kanlı savaşın en çarpıcı özelliği soykırımdan kaynaklanıyor; bu alanda 10 milyon kurban var. Hazreti İsa döneminde yeryüzünde 150 milyon kişi yaşryordu ve harplerde öienlerin sayısı günümüze oranla devede kulaktı. Silahlar gelıştikçe savaşlarda ölü sayısı yükselecektir. Birinci Dünya Savaşı'nda 9 milyon insan yok olmuştu; ikincisinde fatura dört katına yükseldi. Peki, tarihin en kanlı, en gaddar, en acımasız savaşının uygar Batı'da patlaması raslantı mıdır? * "Üçüncü Dünya /nsan/"nın tarihte yaşanan olaylan bağımsız bir kafayla değerlendirmesinde sayısız yarar var; daha başka deyişle "Tanzimat kafası"r\\ bir yana koymak gerekiyor. Parlamentoculuğun ilk kez ingiltere'de gelişip dünyaya örnekler sergilemesi güzel bir şeydir; ama, bu demokrasi bahçesindeki çiçekleri; dünyaya yayılmış bir sömürge imparatorluğunun egemenliğinde yaşayan ikinci sınıf insanların canlarıyla kanlarıyla suladıklarını unutmak da akılsızlık değil midir? Batı, bu tür unutkanlıkları "zenginler kulübü" dışındaki halklara aşılıyor. Nitekim İkinci Dünya Savaşı'nın 50'nci yıldönümünde olaya yaklaşımın açısı tümüyle Avrupa'ya dönüktür. H'rtler konuşuluyor, Stalin suçlanıyor, sonra? Savaşın içeriği, kavganın niçin ctkbğı ve temel nedenler hep geriye itiliyor. Yorumlar hep Avrupa'ya yönelikve Avrupa'nın mantığına uygun. Peki, "Bab'lızenginler" birbirlenne girdığinde kavganın adı niçin "Dünya Savaşı" oluyor? Çünkü emperyalizm bütün dünyaya el koymuştur. Ve savaş yeryüzünün paylaşımı üzerinedir. İkinci Dünya Savaşı, birincisinın devamıdır. Birinci Dünya Savaşı'nda Almanya'nın imza ettiği Versailles An/aşmas/'ndan bir yeni savaşın doğacağını kestirmek falcılık değildi. Paytaşım kavgasında üste çıkanlar, her türlü dengeyi bir yana iterek yenilgiye uğrayan Almanya'yı boğuntuya itelemişlerdi. Bu sağlıksız ortamda Hitter canavan türedi. Doktor Frankeştayn, yarattığı canavarı dünyada ilk kez kurulan sosyalist devietin üstüne sürmek istiyordu; ama, olmadı. Tarihsel değerlendirmede Türk aydınının vurgulayacağı ilk gerçek, Hıtler'in de Batı'dan türemiş ve kapitalist düzenin yan ürünü olarak ortaya çıkmış bir canavar olduğudur. Bu canavar Avrupa'da turetilirken çoğu Asya ve Atrika halkı emperyalizmin sömürüsünden canını kurtarmaya bakıyordu. Türkiye, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Anadolu'yu paylaşınn üzerine düzenlenen Sevr Anlaşması'm Mustafa Kemal'in eliyte yırtabilmisti; ama, dünyanın dörtte üçü sömürgeler haritasını olusturuyordu. Uçüncü Dünya, 50 yıl sonra uygar Batı'yı "savaş suçlusu" diye yargılarsa haksız mıdır? • insanlık savaşlarda çok şey yitirir; ama, bazı kazanımlar da sağlar. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra ilk sosyalist devlet kurulmuştu; İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra siyasal sömurgeciliğin tasfiyesine başlandı; kimi ülkelerde de sosyalist iktidarlara yol verildi. Erdemiyle kusuruyla gerçekleşen bir değişime kapılar açıldı. Üçüncü Dünya Savaşı'nın patlaması belki de bu atılımla engellendi. Çünkü eğer kapitalist ve sosyalist bloklar arasında bir "dehşet dengesi" sağlanmasaydı; doruklarda "nükleer hesaplasma korkusu" ağır basmasaydı; insanlık bir yeni cehenneme süruklenebilirdi. İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana harpler bölgesel boyutlara sığdırılryor. Peki, savaşın büsbütün yok edilmesi için neler gerekli? Savaşlar niçin patlıyor? Kuşkusuz bu soruya verilecek yanıt, yalın ve tektir: Savaşın kökeninde sömürü yatar. İnsanlığın ilk cağlarından beri sömürü hırsıyla sömürülmemek direnci arasındaki çelişkiden çıkar ateşli çatışmalar... "Sömüruye karşı savaşım" bu nedenledir ki savaşa karşı savaşım politikasının barışçıl içeriğini oluşturur. İnsanlık elbette bir gün bu savaşımında yengiye ulaşacaktır. Gezegenimızde atlarla atlar, öküzlerle öküzler, fıllerte filler savaşmıyorlar da kan dökücülük ınsana mı kaldı? Prof. BAHRİ SAVCI Tttrkiye'de, şu anda, bir "tktidar" var ki, demokrasiden büsbütün kopuk; giderek de, ondan uzaklaşıyor; Türkiye'yi de (Tanrı bilir?), nerelere götürüyor? Çünkü, ülkeyi, yalnız ekonominin değil, demokrasinin de hem kuramında hem uygulamasında perişan eime yolunu izlemektedir. Evet, iktidardaki zat, 1987'de, ancak %34 ile iktidar olabilmişü. Çoğulcu bir toplumda, siyasal yelpazenin, her türlü nüansı ile genişletildiği bir siyasalsosyalkültürel özgürlükler yapısında, %51 oy alınması zordu. Onun için, halkın beğenisinde ve yeğlemesinde, en yüksek oy alana, ufak bir seçim manüplasyonu ile ufak bir prim sağlayarak, iktidar yerini doldurma şansını açmak, demokrasi kuramına aykın sayılmazdı. Fakat, matematiksel kombinezonlar içeren bir eğitimden aldığı beceri (?!) ile bu zat, manüplasyonu öyle ileriye götürdü ki, onun bir düşük oyla elde ettiği sonuç, bir tür "haksız iktisap" boyutlanna doğru uzadı. Ama halkımız da, 26 Mart seçimlerinde, daha önce vermiş olduğu o düşük %34'ü bile esirgeyiverdi; bu haksız iktisap oluşumunu nerede ise tümüyle çurütüverdi. Gerçekten, 4/5 gibi kuvvetli bir reddiye olan 26 Mart seçimlerinin anlamı nerede idi: "Bu zata güvenim hiç kalmamıştır. Onun, 87'de elde ettiği 'haksız iktisap' oluşumlu seçim adaletsizliğine ve doğurduğu haksız siyasal güce, daha fazla dayanmak istemiyorum. Gerekeni yapınız"da idi. O zaman, ülkenin yazgısını elinde tutan siyasal dinamiklere, demokratik kuramı uygulayarak, uygulatarak, halkın güvenine gerçekten dayalı bir iktidar oluşturmayı sağlamak düşerdi, değil mi? Heyhal!.. Meşruluktudeğildi, boykottudeğildi gibi, bu olayda söz konusu olmasına gerek*bulunmayan terimlere dayalı spekülasyonlar öğütmekle, zamana ve demokrasiye kıyıldı. Neyse, biz temel konumuza gelelira: Kendisine 26 Mart reddiyesini alan zata ne düşerdi? Hiç kimse ile tartışmadan, bir dakika geçirmeden çekilmek... 200 yılı aşan bir zamandan beri, demokrasinin kuramı bunu söyler; demokrasinin uygulamı da, bu yoldadır. Haiz olduğu güveni yitiren iktidarın, hemen değiştirilmesı... önemli (considerable) bir oy yitirilmesi halinde. iktidarın yenilenmesi... Bu demokratik kuram, 1782 lerde başlaımştı. Londra'daki Başbakan Lord North, Amerika'daki 13 tngiliz Kolonisi yitirmekte idi. lngiliz halkı, kendisine, temsilcileri ağzı ile "kamu işlerinin yönetiminde, artık güveni olmadığını" belirtir belirtmez, Lord North istifa etmişti. (15 Mart 1782) Kuram, böylece başladı ve de gelişti: Bir iktidar çoğunluğunun önemli (considerable) oy yitirmesi, kendisinin ve meclisin Eskidiğinin kanıtı sayüarak, meclisin ve iktidarın yanilenmesine gidilmesi yolu açıldı: Bu, halk ile raeclis arasındaki güven bağının eskidiğine, güvenin yenilenmesi gereğine, halkın beklentileri ile raeclis arasında yeni bir uyum ve yakınlaştırma kurma zorununa alamet sayıldı. Hükümetin çekilmesi, meclisin yenilenmesi konusundaki bu kuram, gerçek parlamentaerizmin öyle kuvvetli bir kurah oldu ki, anayasalar yazsa da, yazmasa da önemli bir oy yitirımınde, hükümetin çekilraesi meclisin yenilenmesi demokrasinin parlamentarizm nırünün, doğasıözüyapısının özelliği gereği sayıldı. Kesindir ki... lşte, bundan dolayı, kesindir ki, 26 Mart, 89 seçimlerinde de 87 seçimlerini de yapmış olan aynı birimin, yani ulusumuzun o tek ulusal istenci belirmiştir. Seçimlerde, böyle bir "küllilik" olduğuna göre; seçimi yapanlarda, böyle bir "tek"lik olduğuna göre; deyimlenen istençle, böyle bir "tıpkıhk" olduğuna göre, bunların, demokrasi açısından ve demokrasi alanında, birbirlerini etkilemeleri de basit bir sosyal nzviyet olgusu olur. Şimdi, bu sosyal uzviyet konusunu son olguya uygulayahm; Demokrasi kuramı ve pratiği açısından görünen nedir ve nereye varır? Görünen şndur: 5 yıllık "Terasilî vekâlet"in, mutlaka 5 yıl sürmesi kuralı, salt bir kural değildir. Bu 5 yıl, uzatılabilir de, kısaltılabilir de... Doğal olarak, yazılı olan olmayan koşulları içinde. 5 yıllık süreyi kısaltmanın, yazilı olmayan, ama başta geldiği kesin olan koşulu da şudur: tktidann, önemli (considerable) bir oy (güven) yitirdiğinin anlaşılması... Sonuç E!.. tnsaf edilsin, 89 seçimleri, bundan başka neyi gösteriyor ki? fktidar, 89 seçimlerinden, zaten vaktiyle de zayıf olarak almış olduğu oydan, önemli (considerabl) bir bölümünü de yitirmiş olarak çıkmadı mı? O zaman, daha 1782'lerde kurulmuş demokrasi kuramının işlemesi gerekmez mi? (Ki, bu da ulusal istenci, demokratik yolla yenilemekten başka bir şey değildir.) Vakit yitirmeden; giderilmesi, onarılması, sonradan pek zor olacak sorunlar çıkarılmadan... Bizimkinin yabancılaşması Demokrasinin bu kuramının nasıl doğduğu, bilinmeyebilir. Bizimkisi, 200 yıl önceki meslektaşının bu çekilme erdeminden, görkeminden habersiz olabilir. Fakat, dünyada, demokrasinin bu kuramını, ruhunda özumsememiş bir tek çağdaş demokrat ve politikacı bulunamaz. Ashnda, demokrasinin pratikleri içinde, bizimkisi de kuramı genelde bilir. Uy EVET/HAYIR OKTMAKBAL OKURLARDAN Alnnşehir'de ulaşun sorunu yerine para verıyor, bilet veren vatandaşın bileti ise muavin tarafından alınıyor çoğunlukla bilet kutusuna atılmıyor. Bu nedenle belediye yetkilileri AUınşehir'de oturan binlerce vatandaş işe gidişinde ve işten haklı olarak AUınşehir'de yolculuk eden vatandaşın donüşünde araç bulmakta sayısım az olarak biliyor. guçliik çekiyor. Altınşehir'e Şimdi sayın yetkililere gel/nek isıeyen vatandaş ya sesleniyoruz Altınşehir'e Topkapı Kaleiçi'nden kalkan belediye otobusü verilmesi halk otobüsleriyle ya da arzumuzu iletiyoruz. En demiryolunu kuUanarak azından birkaç hafta deneme Haikalı tren istasyonuna, oradan tekrar minibüse binmek seferleri yapıbp gerçek durumu suretiyle evine ulaşabiliyor. Bu görmelerini arzu ediyoruz. ulaşım ağında pek çok sorunla Deneme seferlerine başlamadan birkaç gun önce vatandaşa karsılasıyur. bilet kullanma alışkanlığını Sorunlardan biri halk kazandırmak için belediyeye ait otobüsleri, halk otobüsleri minibuslerle hoparlör nedense hep midibüslerden aractlığıyla yayın yapılması seçüiyor. Tam saatinde yararı olacakttr. Bilet kullanma kalkmıyor. Yeterli sayıda halk konusunda Altınşehirli otobusü konmuyor. vatandaşlarımıza sesleniyoruz Konulmayışının nedeni olarak yardım istiyoruz. Lütfen otobüslerde bilet kullanahm bilet kutulanndaki bilet diyoruz. sayısının az oluşu öne sürülüyor. Otobüslere binen Sorunlardan ikincisi ise Haikalı yolcu sayısı, sayüan bilet tren istasyonuna çalışan sayısının kat kat üzerindedir minibüslerin azlığı. Trenden çunkü vatandaş bilet kullanma indikten sonra vatandaş •tre'da yalnızca tngüızce ogren .ım. Ogretmeruniz sade^ vcüerle îngv erçekter m farjjn bir kutturü. t&nu tıjpl*. Hem ogı rdö surekh tng '•füo ;ÇrenmiyOFum, farklı bi eoe tngüizce \ ,'oruz va o şek gırnı Ius3ettr ::â tngüizce cm 2sadece "Kalk Robot Git İşine..." Birkaç günlüğüne isveç'e gittim. Dört yazar, şair arkadaşla: Demirtaş Ceyhun. Refik Durbaş, Cengiz Bektaş... Daha önce, 1975'te ve 1978'de de İsveç'e gitmiştim. Orada benim çok sevdiğim bir dost var, Lutfi Özkök. Bir kenti, bir ülkeyi bazan bir tek insan sevdirir, benimsetir. Ben de Özkök'ün kırk yıldır yaşadığı bir ülkeyi, bir kenti nasıl olur da sevemem! Amerikalı karaderıli şair Langston Hughes "Ûylesinfe yorgunum ki İstemezdim doğmayı" dıye yazmış Yaş ilerledıkçe yorgunluklar artar. Bu kaçınılmaz bir şey. Altı günlük bu gezide ilginç şeyler gördüm, konuştum, anladım, ama ordan oraya koşmak, birçok insanla konuşmak, tartışmak iyiden iyiye yordu beni. Sabantan akşama soluk bile aldırmayan bir program. Az zamanda çok şey görmek, işitmek, anlamak. İyi de, bu yorgunluktar olmasa!.. Isveç'te pek çok Türk yaşryor. Kimisi işçi olarak gitmiş, yerleşmiş. Özellikte, Konya'nın Kulu ilçesinin insanları... Anlatıyorlar, Kulu'lu bir kişi başka yere gitmek üzere bilet almış, ama yanlışlıkta İsveç'te bulmuş kendini! Ne yapsın, yerleşmiş Stockholm'e. Yakınlannı da getirtmiş. Derken Stockholm'de, dotayısı ile İsveç'te Kulu'lular çoğunluğu almış. Kime sorsan Konya'nın Kulu'sundan!.. Bir de 12 Mart'tan, 12 Eylül'den sonra kendini İsveç'e atanlar var. Bunlar gençler. 12 Mart olayının gençleri epey yaşlanmış. 12 Eylül'ünkiler daha çok genç. Bir de bunlara Kürt soyundan gelenleri ekteyin. İsveç'teki Türkiye'lilerin oluşturduğu mozayiki daha iyi anlarsınız. Her türlü siyasal düşüncenin yandaşları var. Benim en çok ilgimi çeken, orada dogup büyüyen, ya da küçük yaşta kendini İsveç'te bulan çocuklar, gençler. Türklerin yaşadığı Rinkeby semtine on bir yıl önce de gitmiştim. O zaman bu semtte Türklerle isveçliler yarı yarıya idi, şimdi büyük çoğunluk Turklerde. Kebapcılar, kırtasiyeciler. manavlar, pizzacılar hep bizden. Oogrusu insan hiçbir dil bilmese de İsveç'te yasar, derdini anlatır. Türk çocuklarının öğrenim gördüğü bir okula gittik. Doğallıkla bu on beş, on yedi yaşındaki çocuklar hıçbirimizi tanımıyorlardı. Karşılıklı söyleşlik. Sorulannı yanıtladık. İçlerinde şair olanlar da var. Örnegin bir Meryem özkanat var ki İsveç'te yaşayan Türklerin yaşadığı bunalımları başarıyla yazmış. Bu şiirlerden birini birlikte okursak insanlarımtzın iç dunyalarına daha rahatlıkla girebiliriz: "Sabahın beşinde saat çalar İnsanların uyku diye Gozleri kan ağlar Ama isveç bu neye yarar Kalk robot git işine On üçünde körpe yavrucuklar Altmışında yaşlı analar Dolup taşar sabah vagonlar Yorgun olsan neye yarar Yürü robot beklemesin yollar Sabahın karanlığında Düşüyorsun yollara Eline geçiyor ayda Dört beş bin lira Göremezsin aileni Hiç bir zaman doya doya Haydi düşünme robot Geç kalırsın işe sonra" Başka bir şiirinde de Meryem Özkanat şöyle diyor: "isveç'in rüzgârına Kapılmış gidiyorum Dur diyecek kimse yok mu Dost elini uzatacak Saplandığımız bataktan Bizleri kurtaracak" Yine Meryem Özkanat yurtdışmda yaşamak isteyenlere de şöyle seslenmiş: "Köyümde olaydım da Farketmez aç kalaydım İki kültür arasında Yaşam güç arkadaşım Heveslenip de gelme Bu yabancı ellere inanmıyorsan eğer Örnek al bizi kendine Yaşıyoruz sanıyorsan İnan ki çok yanhşsın Mutsuz olmak istiyorsan Durma ge! arkadaşım." İsveç Yazariar Birliği Başkanı şair Peter Curman'a; Pen Kulüpten isveçli yazarlara; geri kalmış ülkelere yardım örgütüne, İsveç Kültür Merkezi'ne, bizi sevgiyle karşılayan İsveç'li, Türk bütün arkadaşlara gösterdikleri ilgiden ötürü teşekkür etmek isterim. İsveç'le ilgili anlatacak daha pek çok şey var. Bir gün onlann da sırası gelir. Bizim baş derdimiz, kuşkumuz kendi ulkemizdir. Baksanıza cadde ortalarında kitap yakma törenleri düzenlenen bir ülke olduk! İçte dışta saygmlıktan kopuk bir toplumda yasamanın acısı içindeyiz. Nereye gidersek gidelim, İsveç'e, Fransa'ya, Almanya'ya ister istemez içimiz kendi sorunlarımızla yanacak, titreyecek. Meryem Özkanat gibi 'Saplandığımız bataktan' nasıl kurtulacağımızı düşüneceğiz boyuna... 4 Eylul Srvas Kongresımn 70. yikjönümü etkınlıkleri 1 PANEL: Konu: "4 Eylul ve Gunümüz" Prof. Dr. Toktamış ATEŞ Prot. Dr. Mumtaz SOYSAL İlhan SELÇUK Dr. Erdal ATABEK Rasih Nurt İLERİ Açtş kontı«ın«*ı: Prot. Dr. Nurettin SÖZEN 2 TİYATRO GÖSTERİMİ: SİDAD Tıyatro Topluluğu "Bir Ulusun Öyküsü" Tarih: 3 oytül pazar saat 13.0017 00 arası Yer. Fatih Şehır Tiyatrosu SaraçhaneIST. G;/r? ücretsizttir saatlerce kuryukta bekliyor minibüslere kapasitelerinin üzerinde insart biniyor. Vatandaş minibüste birbirinin üzerinde geliyor. Diğer minibüs hatlarında bu durumu göremiyoruz. En azından yolda trafik çevirip ayakta yolcu alınması engelleniyor. AUınşehir'de oturanlar insan değil mi? Veden insanca yolculuk edemiyor? Yetkililere sesleniyoruz ve diyoruz ki: Haikalı tren istasyonunda inen vatandaşın %90'ı Altınşehir yönüne gitmekte öyleyse neden Altınşehir'e tren istasyonu yapılmıyor. Altınşehirli vatandaşlar olarak Altınşehir't tren istasyonu yapılması arzumuzu sayın yetkililerimizden önemle rica ediyoruz. Sayın yetkililerimiz sorunlarımızla ilgilenir ve çözüm bulurlarsa bizler de insanca yolculuk yapabilir, saatlerce otobüsminibüs beklemekten kurtuluruz. A. ALMACA İSTANBUL Kooperatifzede yukinıyor "iki yıl önce Gebze Altmkent Yapı Kooperatifine üye olmuştuk. Daha ilk senedi göndermiştik ki kooperatifîn arsası olmadığı anlaşıldığtndan yöneticileri gözaltma alınmıştı. Paralanmız, yasaiara göre iki yıl içinde ödenecekti. İki yıüık süre, içinde bulunduğumuz eyliil ayında sona erdi. Paralarımızı ne zaman alacağımızı sormak için Kadıköy'deki kooperatif merkezini telefonla uzun suredir defalarca aradık, cevap alamıyoruz. Verdikleri 2'nci telefon numarasının da ev olduğu anlaşılmıştv. Kooperatif yasalan hazırlamrken vatandaşlann böylesine soyulmastna nasü fırsat veriliyor anlayamıyoruz" SABtT CANYÜREK Ankara Vefatı sebebiyle ilgi ve sevgilerini çeşitli yollarla ileten; HAMZA CAN İnsanca bütün değerlere saldınlann çok yoğun yaşandığı yıilarda fizik varhğına yöneltilen saldınyla kaybettik seni. Şimdi "büyük bir dönemece" dogru yürüdüğümüz şu günlerde "Insanhğınla" bizimlesin!.. Y4ŞAR CAN BEDRETTÎN KALDS VEYSEL UÇUM HURREM ARMANGİL'in vefakâr dostlanna minnet ve teşekkürlerimizi bildirir, saygılar sunanz. un cla zevkme BÜTÜN ÖĞRETMENLER ^ :. jngillz, Profesyonel ve Deneyimtt fartöı tiiırultt ^/or biE:nüe. t' o şe&lMe coic ı îetUm. Dersleı :aogreıırnıyor ıdecelngüısoe ıvopuz ve o şe> igimi iıiss8ttiı ea în^Uisce ög tmenımls sadt diacekonu^uy 2CB ögren<ü|1x .a yalruzca z oluyor. Ilk l •nuşujporuz T aaımamn da AİLESİ Beşiktaş'ta doğup büyüyen, son yinnibeş yılı Almanya'da çahşarak geçiren, değerli dostumuz, sevgili kardeşimiz ELEMANLAR ARANIYOR Müşteri ilişkilerinde ve ış takibinde görevlendirilmek üzere ikna kabiliyeti yüksek, güzel ve düzgün Türkçe konuşan, en az lise mezunu bayan eleman Gazete, matbaa ve müşteri ilişkilerinde kurye olarak görevlendirilecek, reklamcılık ortamına yabancı olmayan; daha önce bu tür bir işte çaltşmış, dinamik ericek eleman (Motosiklet ehliyeti olanlar tercıh edilecektir.) Temizlik, servis ve getirgötür işlerine bakacak officeboy CEMAL ŞAKRU 24 Ağustos. 1989 giinü vefat etti. Onu 27 ağustos pazar günü Karacaahmet'te toprağa verdik. Tann rahmet eylesin. AYDCV AYBAY, BÜLE3NT COŞKUıV. M1SBAH MERTOCLU, GÜNDÜZ AYBAY t n g u ' Gündüz: 4 Eylül Akşom: 4 Eylül ı^ZnglishCon Hcfta Sonu: 2 Eylül , je^gTBnmıyo vklne vafıyorum. Ögretn.riı^niiz sadece Iiıguazce konuşuyor biz lıger ögrenoUerl'e irıgıhzce konusuyoru: v<? q şeküde cok prat: :, ' ^ İManbul:RumeHC^xlv2/4,O(rnanbey147 0983 152 82 71 P d e ;, , Ankaıa.SetanlkCad 8Kot. 5,Kakıy136 30 94 136 23 97 P E R A ELİF UPÇtN TUNCELİ | Sensizliğin 4'üncü yıhndayız. | Hem seninleyiz, hem sensiz! | Dordüncü yılında yine işkence, yine hapis.. Ama her şeye rağmen biz seni beklentimizde koruyoruz. Seni seviyor seni sayıyoruz. R E K L A M C I L I K VE H A I K L A IUŞKIIEB llgilenenlerin 132 64 26 no.'lu telefondan randevu almalan rica olunur. TÜRK HAVA YOLLARI A.O.'dan Ortaklığımız ihtiyacı 157 kalem FordTransit, 46 kalem Anadol 1300,79 kalem Anadol 1600 oto yedek parçası kapalı zarfla teklif alma usulüyle ihale yoluyla satın alınacaktır. Anılan yedek parçaların toplam tahmini bedeli 155.000.000. TL. olup konuya ilişkin geçici teminat tutarı 6.200.000 TL.'dır. Kapalı zarfla verilecek teklif mektupiarı en geç 6.9.1989 günü saat 17.00'ye kadar İstanbul, Atatürk Havalimanı THY A.O. Genel Yönetim Binası B Blok Asma Kat adresinde mukim Alım Satım Kurulu Başkanlığı'nda bulundurulacaktır. Anılan gün ve saatten sonra elden verılen veya posta ile gönderilen teklif mektupiarı kabul edilmeyecektir. Konuya ilişkin ihale 7.9.1989 günü saat 10.00'da yukarıdaki adreste yapılacaktır. Tahmini bedeli aşan teklifler değerlendirme dışı bırakılır. Sartnamede istenilen tüm belgelerin aslı veya noterden tasdikli suretlerin ibrazı gereklidir Şartnameler yukarıda belirtilen adresten temin edilir. Ortaklığımız 2886 sayılı Devlet ihale Kanunu'na tabi ofrnayıp, ihale konusu yedek parçalan alıp almamakta veya dilediğinden kısmen ya da tamamen almakta serbesttir. Basın: 29913 DAHA SAGLIKLi BİR YASAM EŞİ VE ÇOCUKLARI TÜRKİYE AİLE SAĞLIĞI VE PLANLAMASIVAKFI EvliHk Damşmanlığı Kadın Hastalıkları Çocuk Sağltğt ve Hastalıkları Aile Planlaması Gebelik tam ve takibi Laboratuvar GECEKONDU YAŞAYANLARI KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GEYAD'ın açılışına tüm halkımız davetlidir. Gün: 2.9.1989 cumartesi saat: 18.00 Yer: Sanatkârfar Cad. Kamacı Ustası Sok. Gökdeniz Apt. No: 14/1 (Tophane Askeri Müzesı üstüj CİHANGİR Basın ilanları üzerine çalışan 385 537656912 45 AL'STRALIANBUSINCSSCOLLhC.hS SIDNEYPERTfi CftNBERRA MEIBOUBME ADELAIDE ( SİDAD ) Snras Oay»nı$ma Derneğı Genel Merkezi 575 06 17 556 08 71 AVUSTRALYADA INGILIZCE HACER BAŞARAN ÎHSAN TAŞ evlendiler. i Eylü/ 1989 MERSİN AJANSA GRAFİKER 151 41 55 • 149 73 19 GENEL INGIL1ZCETURİZMBİLGISA.YARYÖNETİCIUK KURSLARI AVUSTRALYAAMERIKAINGILTERE UNIVERSITELERINE KESİN GIRIS EGITIMINIZ SURESINCE PART TIME ÇALIŞMA OLANAGI TEK A$ 111 362 39 59 IV 362 40 96 8AĞO/«r C/U> NO 51»6 BOSTANCI ISTANBUL I2MIR IRTI8AT BUROSU 151) 31 67 24 ile
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle