25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhunytt Matbaacılık ve Gazececılık Turk Anonım Şırketı adına Nıdir Nıdi # Genel Yayin Milduru H E I I C t n n l , Muesscse Muduru: E n i n e Lşaklıgil, Yazı Işlerı Muduru Okiy Gonensin, # Haber Merkezı Muduru Yalçın B«j*r, Sayfa Duzeni Yönetmenı Alı Acm, 0 Temsüaler ANKARA Atonet Tın, İZM1R HikmM ÇMinkjn». Iç Polıoka: Cctal Bt)famg>ç. Dı; Haberier &!•• Bata. Ekonomı: Ccatfz KttkUr CeW Vsta, Vntau, EJranr G a n r Şıylm. Habcr Araşuma. b â c t Beffcaa. Yurt Habcrkn' NeaiM D o t u . Spor Danışmanı: # Malı Işkr Dtn Yidar Kran Çalçkın. Vışoraıa. ŞaMn Alpay, Duzrtnmr A b M ı t VmncL 0 Koordınaı» Mu . • Ei Yavınlar Httyt Erol EıtM. • Muhastbr. Bofcnl VEKT # ButvcPlanlama: S»fl Omubcteotla • Rckiam A}?» Tı Akyol • Idarc Hınryin Ganr. • Isfctme Önfer Çdft, • BOgıUkm Nıil İmL 0 Pcnond Basan ve Yayrn. Oimhunyet Maîbaaolık « G ı n d ı t TAS. Türk O a * Cad »•" Otfrioflu 34334 lst PK 246lsunbul 1Ü 512 05 05 (20 hatl. Teta. 22246 Fıx. (1) 526 60 72 # Suroiır Asfcaıs: Ziya GöfcıİF Blv tnfalap S. No 19/4, Td 133 1 4M7. Tda. 42344 FM. (4) 133 1 05 65 • Inrir H Zıya Blv 1352 S i ' 3 , Td: 13 12 30. Teta. 52359 Fu. (51) 19 33 «0 • Adm: Inonu Cad 119 S No 1 Kaı 1, Td. 19 V 52 (4 hju). Tda. 62155, FM. f71) 19 37 S2 TAKVİM: 25 ARALIK 1989 Imsak: 5.47 Güneş: 7.19 öğle: 12.08 Ikindi: 14.27 Akşam 16.47 Yatsı 18.14 Çevre Bokanhğv'na Haksızlığın hazırhklar Çevreden sorumlu Devlet Bakanı Vehbi Dinçerler, "Eğer şartları olgunlaşmış görürsem konuyu gündeme getirebilirim. Şu anda düşünüyorum. Ciddi bir çalışma yaparsam hükümete teklif edeceğim" dedi. GÜNSELÎ ÖNAL ANKARA Çevreden sorumlu Devlet Bakanı Vehbi Dinçerier, çevre bakanlığı kurulması için çalışmalara başladığını bildirdi. Dinçerler, koşullan olgunlaşmış gördüğünde ve çahşmalannı tamamladığında, çevre bakanhğmm kurulmasını hükümete önereceğini söyledi. Dinçerler, TBMM Bayındıruk, tmar, Ulaştırma ve Türizm Komisyonu'nda kabul edilen "Yüksek ÇevTe Kurulu ve Çevre Korunıa Fonu" kurulmasma ilişkin yasa tasansını değerlendirirken yasa ile getirilen en önemli yeniliğin "çevre fonu" kurulması olduğu bildirdi. Dinçerler, yasa ile Bayındırlık Bakanlığı ve devlet bakanlığı arasında bir yetki karmaşası olup olmayacağına ilişkin soruyu yanıtlarken, "tmar yetldsi konusunda, bizim Çevre Müsteşarlığı ile bir sorunumuz yok. Yüksek Çevre Kurulu'nun sekretaryasını Çevre Müsteşariıgı götürecek. Dolayısıyla Çevre Müsnşmayayım, en büyük yenüik çevre fonu. Çevre Müsteşarlıgım kuralı var, kanunu var, fakat yaptınm gücii ve yetkisi yok. Bu fonda, senede 400 milyar lira birikecegi tabmin ediliyor. Bu fonu kullanarak çevre ile ilgili projeleri teşvik etmek suretiyle çevre ile ilgili meselelerin çözümöne katkıda bulunulacak ve çözümıi hızlandınlacak." Dinçerler daha ileri adımların ne olacağını şu anda bilmediğini, bunlardan birisinin çevre bakanlığının kurulması olabileceğini belirterek bu konuda çalışmalara başladığını kaydetti. Dinçerler, çevre bakanlığı konusunda, "Benim kafamds planlanm, düşünceierim ve kendime göre hazıriıklanm var. Eger şartlan olguDİaşmış görürsem bu konuyu gündeme getirebilirim. Şu anda düşünıiyorum. Bu konuy», tetkike deger buldum.Özeltikle Türki ye'de, çevre bakanlığının kuralmasının geregi üzerinde çalışma yapıyorum. Güzel, ciddi bir caüşma yaparsam, hükümete teklif Ingiliz edebiyatı uzmanı, çevirmen vesosyalist bir aydın, Mina Urgarv ürtinüytinı onaylanır profesörlüğü. tki ay sonra da "147Ter" arasında bulur kendini... (147'ler, 27 Mayıs sonrasının "14021ik"leri sayılabilir. Geniş yankılar uyandıran bu olay, Milli Birlik Komitesi içindeki çelişkiyi belirginleştirmiş ve birkaç gün sonra 14'ler olayı patlak vermiş, 14 üye komiteyle ilişkileri kesilerek yurtdışına gönderilmişlerdi.) Bugün kim ne derse desin, 27 Mayıs, tum aydın kesiminden geniş destek görmüştür. Bu nedenle, üniversiteden uzaklaştırılmak, psikolojik yönden büyük bir yıkım olur Mina Urgan için. (Tabii ekonomik yönden de.) Aynı işlem Demokrat Parti eliyle yapılmış olsa, bu ölçüde etkilenmeyecektir. Neyse ki 27 Mayıs'çılar hatadan dönmesini de bilmişler ve 147 öğretim üyesinin görevlerine dönmesini saglamışlardır. Öğretim üyelerinin siyasal partilere girmeleri olanağı doğunca Türkiye tşçi Partisi'ne üye olur Mina Urgan. Partinin bir "adsız nefer"idir: "Siyasal bir kafa yaptm yok, son söylenecek şeyi ilk söylerim. O nedenle üsl kademeierde görev almadım. Bana verilen. başka herhangi bir üyenin yapabileoegi görevieri yerine getirdim." Sosyalizme inancını hiçbir zaman yitirmediğini de belirtiyor ve ekİiyor: "Bence Avrupa'da şu sıralar yer alan olaylardan sonra daha güzel, daha aydınlık, daha insancıl bir sosyBİizme gidilecek. Son derece umutluyum." Kaçak kredi tahsili • A D A N A (Cumhuriyet) Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürü Osman Nuri Filiz, kredi formlannı dolduran öğrencilerden yansının doğruyu gizlediklerini belirterek, "durumundan kuşkulandıklarımızı ya polisiye yöntemlerle araştınyoruz ya da tecrübemize dayanarak sondajlama yapıyoruz" dedi. Osman Nuri Filiz, kredi borcu olan öğrencilerin büyük bölümünün de "kaçak" olduğunu, ancak aJacağı "kefillerden tahsil ettiklerini" belirtti. Filiz, 1988 yüında 2.5 milyar lira kaçak kredi tahsili yapıldığını, iyi takiple bunun 1989'da 5 milyara çıkanldığını söyledi. "Üniversitelerde yabancı dille öğretim, görülmemiş bir skandal. Sömürge olduğumuzu kabul etmek demek." "Kulübelerin önünde benim yaşımda kızlar gördüm. Ben burada olabilirdim, dedim. O zaman anladım ki büyük bir ekonomik ve toplumsal haksızlığın ürünüyümî' ALPAY KABACALI POKTRETrof. MİNA URGAN Uzmanlık alanı yapıtlan ~ 16 ağustos günlü Cumhuriyetin birinci sayfasında yer alan beş sütunluk haberde, beş sosyalist aydının "cezaevlerindeki baskılan kınamak ve açlık grevlerine destek vermek amacıyla" 48 saatlik açlık grevine başladıklan bildiriuyordu. Grevciler Mehmet Ali Aybar, Aziz Nesin, Emil Galip Sandala, Rasih Nuri tleri ve Mina Urgan'dı. tçlerinde kamuoyunca en az tanınanıydı Mina Urgan. Ama kültür adamlannın, edebiyat sanat çevrelerinin yakından tanıdıklan ve saygı duydukları bir kişiydi. Fecri Âtî şairlerinden Tahsin Nahid'in kızı... Babasını üç yaşındayken yitirdi. Ta o yaşlardan beri edebiyat dünyamızın içinde. Dedesi (annesinin babası) Cemal Bey'in Büyükada'daki iki buyük konağı, o dönemin bütün yazarlarının konuklandığı, edebiyat 1915'te Istanbul'da doğdu. Arnavutköy Kız Koleji'ni, 1Ü Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. tngiliz edebiyau üzerine doktora yapmak üzere Fransa'ya gittiyse de, savaş dolayısıyla tamamlayamadan Turkiye'ye döndü (1940) ve doktorasım Istanbul'da verdi. 1941'de kurulan Ingiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde asistan, doçent (1947) ve profesör (1960) oldu.l977'de emekliye ayrılana kadar öğretim üyeliğini sürdürdü. Otnz Yaşındaki Kadın (Balzac). Sineklerin Tannsı (Golding), Yıkılış (Graham Greene), Ses Sese Karşı (Huxley), Tbm Jones (Fielding) gibi önemli romanları Turkçeye çeviren Mina Urgan, kendi uzmanlık alanındaki yapıtlanm emekliye ayrıldıktan sonra yayımladı: Shakespeare ve Hamlet (1984), Edebiyatta Ütopva Kavramı ve URGAN Beni tanıştınrken profesör dediklerin Thomas Moore (1984), Ingiliz Edebiyatı de mahçup oluyonım. (Fotograf: Uğur Günyüz) Tarihi (iki cildi çıktı: 1986, 1989) Kaplumbağa için ekip • A N A M U R (AA) Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından bir süre önce Türk hükumetine sunulan rapor sonucunda Bayındırlık ve Iskân Bakanlığı'nca denizkaplumbağalarının korunması amacıyla oluştunılan ekibin Anamur'da çalışmalara başladığı bildirildi. Dünya Doğayı Koruma Vakfı'nın Ingiltere ve F.Almanya bölümü ile AT ve 9 Eylül Üniversitesi'nin birlikte yürüttüğü "Türkiye*deki Denizkaplumbağalan" araştırma raporu, Türk hükumetine sunuldu. Rapor uyarınca olusturulan 3 kişilik ekip de çalışmalanna başladı. söyleşilerinin hiç eksilip tükenmediği bir ortamdı. Orada Ahmet Haşim'leri, Yanya Kemai'leri tanıdı... Annesi Fransızca biliyordu. Biraz onun yardımıyla. daha çok da kendi çabasıyla Fransızca öğrendi. (Dokuz >aşındayken beş ay kadar Dame de Sion'a gitti. Sonra "isyan etti", bir daha oraya göndermediler.) Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'nde öğrenim gördu, olgunluk sınavını Galatasaray Lisesi'nde verdi. Ailesinin karşı çıkmasına aldırmadan, "anladıgım, sevdiğim işi yapanm" diyerek Edebiyat Fakültesi'nin Fransız Dili ve Edebi yatı Bölümü'ne girdi. Fakülte bitince, Fransız hükümetinin bursuyla, Ingiliz edebiyatı üzerine doktora yapmak üzere Fransa'ya gittiyse de savaş, orada gerektiği kadar kalmasını engdledi. Paris'in işgalinden on gün önce tstanbui'a döndü. Daha o yıllarda bilinçli bir sosyalistti: "Öyle okuyarak sosyalist ofanadun" diyor. "Ankara'ya gidiyordum. Kulübelerin onunde benim yaşımda kızlar gördüm. Onlara baktım ve 'ben' dedim, 'burada olabilirdim.' O zaman anladım ki ben büyük bir ekonomik ve toplumsal haksızlığın iiriinü yüm. En iyi okullarda okumuşum, küçük yasta dil ögrenmişim, çok aydın bir çevrede büyümüşüm. Bütün bunlar ekonomik ve toplumsal koşullardan kaynaklanıyor. Ben o kız olsam, hiçbir şey yapamayacağım. O ekonomik çemberi kınp çıkmak imkânsız. Bir haksızlığın ürünii olduğumu anlayınca, okumaya başladım. Sosyalist literarürü okudum..." teşarlığı'mn zaten imar yetkisi yok. Ba.Mndırlık Bakanlığı Türki edeceğim" dedi. ye genelinde yetki alıyor. Sorun bnrada çıkabilir" diye konuştu. Dinçerler, yasa ile belediyelerin imar yetkisinin Bayındırlık Bakanlığı larafından geri alınması konusunda yorurn yapraaktan kaçınarak "Onu ben bilemiyornm. Onu bana sorma. Çünkü ben komisyonda sadece fon konusunda hukumel temsilcisi olarak görüşümü söyledim" dedi. Dinçerler, muhalefet milletvekillerinin "yasa tasansının çevre fonu dışında getirdiklerinin hiçbirisinin yeni olmayıp mevcut yasalarda bulunduğunu ve belediyelerden imar yetkisinin alınmasına yönelik olduğanu" savunmalan konusunda şunları söyledi: "Yeni şeyler getirdi. Getirmez olnr mu? Ben imar yönüne ka Doktora... Yeni kurulan Ingiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde asistanlık, doçentlik... Cahit Irgat'la Mina Urgan kadın hareketleri evlilik, iki çocuk... Milli Eğitim üzerine ne düşünüyor? Bakanı, profesörlüğünü onaylaFeminizme karşı değil. Ama femaz. Ancak 27 Mayıs'tan sonra minizmi sosyalizmden ayirmamak gerektiğine inanıyor: "Toplumda adalet olsa, kadınlar için de adalet olacak. Benim ideaiimdeki sosyalist düzende kadın ezilmez, çauşmanın onuru içinde yaşar. Ama şimdi gerçekten eziliyor. Özellikle köylü kadın, işçi kadın... Benim feministlerde hiç dogru bulmadıgım şey, erkeklere düşmanlık. Düşinün... lnsanhğın yansı, oteki yansına kin bağlıyor. Bu tür feminizmi kabul etmiyorum. Bu, ırkçılığın en korkunç şekli benim için." Temizlik kampanyası • ANKARA (AA) Çevre konusunda yetişkinlerin duyarsız davranışlannı protesto eden 40 kadar küçük öğrenci, Ulus'ta temizlik kampanyası baslattı. Altındağ Belediyesi Drama kursiyeri 40 kadar ilkokul öğrencisi bugün Ulus civannda çöp toplayıp çevreyi kirletenleri uyardılar. Çevreyi temiz tutacakları konusunda yetişkinlerden söz alan küçükler, "Bugün çevre için ne yaptın?", "Kirli ortamda çiçek de çocuk da yetişmez", "Yaşasın temizlik", "Modern insan temiz olmalısın" sloganları yazılı pankartlar taşıdılar. Aliaga için kirlilık raporu HAKAN KARA lZMtR Aliağa Gencelli'de yapımı planlanan termik santralın bölgede yaratacağı kirlilik konusunda tzmir'deki meslek odalan tarafından ortaklaşa bir rapor hazırlandı. Raporda, santralm 40 kilometre capındaki bir alanı etkileyeceği, tüm Gediz Ovası'nı yok edeceği belirtildi. Bakırçay Bele PETKtM ÖNÜNDE PtKNtK Ellerinde ve yüzlerinde gaz maskeleriyle Aliağa'ya gelen çevreciler, PETKIM tesisleri önünde piknik yaptılar. (Fotograf: Ümit Otan) yürütmeyi durdurma karan alabilmek için tdare Mahkemesi'ne başvuruyor. Mahkemeye yapılacak başvunıda meslek odalan tarafından hazırlanan "terraik rapor" da kullanılacak. Türkiye'de Çevre Yasası'na göre kirlilik yaratabilecek tesislerin yapımından önce, "çevre etki degeriendirmesi" raporu hazırlanması gerektigini belirten Aliağa Belediye Başkanı Hakkı Ülkü, "Hükümet yetkilileri böylesi bir şeye gerek duymayınca, çevre etki def erlendirmesi raporanu biz bazırlatmış olduk. tzmir'deki çeşitli meslek odalanmn katkılanyla hazırlanan rapor, santralm buraya neden yapılmaması gerektigini acıkca ortaya koyuyor" diye konuştu. ÇevrecilenAliağa'daki kirliliği vePETKÎM'deki zehirli gazı maske takarak protesto etti: Başka gezegene mî taşınıyoruz? Yeşiller Partisi Izmir İl Başkanı Savaş Emek, "Habaş Demirçelik ve diğer işletmeler her gün kaç ton zehirli gazı havaya üflüyor? Yetkililer gidebileceğimiz yeni bir gezegen mi buldular? Bizi oraya mı taşımayı düşünüyorlar?" dedi. Ü M İ T OTAN y a yapmamn zor olduğunu söylediler. Savaş Emek, PETKİM'in bir simge olduğunu, tavırlanmn tüm kirlilik yaratan fabrikalara ve bu k'Tİiliğe göz yuman yetkililere karşı olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Her elektrik düğmesine bastıgımızda. tek ampul yanması için Yatağan'da kaç çocuk asbma yakalamyor? Her demirçelik üretimi için Horozgediği'nde kaç kişi kansere yakalanıyor? Pet şişeler üretilirken işçüerimiz hangi saglık sonınlanyla karşı karsıya geliyor? Balık ağlanna takıian naylonlann hesabını kira tutuyor? lşte bunun için buradayız. Artık Türkiye'nin her yerinde insanlar gaz maskesiyle dolaşıyor ve okullar tatil ediliyor." ALtAĞA Çevre gönüllüleri gaz maskeleri takarak dün PETKİM önünde piknik yapıp Aliağa'daki kirliliği ve PETKlM'deki zehirli gaz olayıru protesto etti. Yeşilliler Partisi Izmir tl Başkanı Savaş Emek, Türkiye'nin her yerinTürkiye Mühendis ve Mimar de maskelerle dolaşılır olduğunu Odalan Birliği'ne bağlı odaların belirterek, "Bunu sorgulamak için Izmir şubelerinin ortaklaşa hazır buradayız" dedi. ladıklan "termik rapor", bugün Yeşiller Partisi, çevre gönüllüleri gerçekleştirilecek bir toplantıyla ve kalabalık bir grup, dün sabah basına açıklanacak. ellerinde gaz maskeleriyle Aliağa1 ya ggeldiler. PETKtM tesisleri e l d U e r P E T K t M önünde yeşillik bir alanda toplanan grup, önce konuklara kuru pasta sundular. Neden böyle bir eylemi seçtiklerini anlatan Yeşiller Partisi îzmir İl Başlcanı Savaş Emek, Aliağa'ya düşünülen "kiriilik çemberine" ızin vermeyeceklerini, 14 ocakta da Horozgediği kirlilik bölgesine bir yürüyüş yapacaklannı bildirdi. Bu sırada bir grup gaz maskeleri takarak gitar çalmaya başladı. Yalnız çalmakla yetinen müzisyenler, gaz maskeleriyle mıizik Emek, daha sonra şunları söy Başkanı Hakkı Ülkü. Eski Foça ledi: Belediye Başkanı Nihat Dirim ve "Habaş Demirçelik ve diger iş SP ve Petrollş Sendikası Aliağa letmeler her gün kaç ton zehirli Şube Başkanı Mustafa Öztaşkın gan havaya üflüyor? Çevre ka da katıldı.Yeşiller Partisi'ninbasın nunian, mahkemekr, yetküüer ne açıklaması okunurken tepki gösden susuyorlar? Hep birlikte gi termeyen polisler, toplantı dağılırdebileceğimiz yeni bir gezegen mi ken, megofonla "2911 sayıb kanubuldular? Bizi oraya mı taşımayı na muhalefet ediyorsunuz, lütfen düsünüyorlar? Biz berkesin bir dağılın" anonsu yaptılar. Polisler dünyası olduğuna inanıyor ve bi daha sonra dağılmakta olan gruplira adamlanna, 'yetkililere', 'Ali tan Sosyalist Partili 8 kişiyi polis ağa zaten kirli' diyen DPT yetki arabalanna bindirdi. Bu sırada Yelilerinden tbrahim Çakır ve 'Şov şiller Partisi Izmir tl Başkaıu Sayapıyorlar' diyen Fahrettin Knrt'a vaş Entek'in de polis otosunda diyonız ki, ille de termik santral kimlik kontrolü yapıldı. Aliağa diye tutturacağımza şu İS tonluk Emniyet Müdüni Fikrettin Karadag gazetecileri odasına çağırarak gazla başetseniz ya." bilgi verdi ve "Bu yapılan gözaltı PETKIM önündeki gaz maskeü degildir. Kimlik kontrolünden eyleme Dikili Belediye Başkanı sonra serbest bırakılacaklar" deOsman Özgnven, Aliağa Belediye di. Yalnız çocukluk yıllarında değil, hemen her zaman edsbiyat, sanat ortamı içerisinde yaşadı Mina Urgan. 1940 Kuşağı'nın sanatçılan, kendi doğal çevresini oluşturuyördu. Daha sonrakilerle de yakın dostluklar kurdu. Anılarını anlatmasını istemek, yaşamını kaleme almasını istemek gibi bir şey olurdu. Yine de, söz arasında izlenimlerini aktardı, Ahmet Haşim'e kadar uzanarak: "Ahmet Haşim kadar parlak bir zekâ görmedim. Oscar VVilde'ın bir sözü var. 'Ben yeteneğimi edebiyata koydum, dehamı hayatıma verdim' der. Haşim de yeteneğini edebiyata koydu. Asıl dehası kişiliginde ortaya çıkıyordu. Başka türlü, ustün bir zekâydı; göriilmedik bir kişUiği vardı." Mina Urgan, 1940'larda başladığı çevirmenliği sürdürüyor. tlk çevirilerinden olan Fielding'in ünlü romaru Tom Jones'u, o zamanki Türkçesinin çok yetersiz olduğu kanısıyla, baştan sona kadar yeniden çevirecek denli titiz bu konuda. Onun çeviride ilkesi, metne saygı duymak ve o metni en düzgün Türkçeyle aktarmak. "Türkçe söylemek deyimine kızıyonım" diyor. "Türkçe söyleyeceksen Türkçe şiir, roman, oyun yaz. Okuduğunuz zaman hayran oluyorsunuz ünlü çevirmenlerimizin Türkçelerine. Ama aslına bakbğınız zaman göniyorsunuz ki fazla serbest. Baa çevirmenJerimizde yanlış bir kanı var: Çeviri kadın gibidir, ya sadık ve çirkin ya da serbest ve güzel olur, diyorlar. Ben de diyonım ki hem sadık hem güzel olsun." Emekliye ayrılınca, otuz altı yıllık öğretim üyeliğinin birikimiyle, kitaplar yazmaya girişti. Bunlar Ingiliz edebiyatına ilgi uyandırmak, bu ilgiyi duyanlann metinlerle yüz yüze gelmelerini sağlamak gibi amaçlara da yönelik. "Dil, okumakla ögrenilir" diyor Mina Urgan. Kitap düşmanlığmın okumayı engellediğini çeşitli örneklerle ortaya koyuyor. Ve üniversitelerde yabancı dille öğretimkonusundaki görüşlerini açıklıyor: "Bu, görülmemiş bir skandal. Sömürge oldnğumuzu kabul etmek demek. Aynca öğrencilerimiz ne kendi dillerini dogru dürüst kulianmasını öğreniyorlar ne o yabancı dili... tngiltere'de var mı Fransızca ders verilen üniversite? Fransa'da var mı tngilizce ders verilen yüksekoğretiro kunımu? Ancak filolojilerde olabilir. Sözgelimi bir hoca, İngiliz edebiyaünı tngilizce anlatabilir. Yoğun yabancı dil ögretiminin yapılması, bHnun özellikie ortaöğreümde. belki İskandinav ulkelerinde oldugu gibi ilkokullarda başlaması gerek." YÖK'ün üniversiteleri yıkıp yerle bir ettiğine de inanıyor; bu yıkımın onarılabilmesi için en az yirmi yıllık bir süre gerektigini söylüyor: "Yapılacak şey, üniversiteleri kapatmak, sonra yeniden kurmak. 1933'le gerçekleştirilen üniversite reformuna benzer bir yeniden yapılanma... tşin içine politika kanştırmadan, hocaiarın bilimsel degerine göre... tyi ki birtakım değerli eiemanlar da kaldı... Profesöriük unvanı eskiden utanılacak bir sıfat değildi. Şimdi, beni birisiyle tanıştınriarkeD 'profesor' dedikleri zaman mahçup oluyonım." Karun Hazineleri • İZMİR (ANKA) Uluslararası Kaçakçılık Şebekesi tarafından kaçırılarak New York Metropolitan Müzesi'nde sergilenen antik Bagis kenti çevresindeki tümülüslerden çıkarılan 219 parça eserin Türkiye'ye iadesi için A B D Başkanı George Bush'tan yardım istendi. Uşak Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Erhan Akçay'ın 19601970 yılları arasında antik Bagis kentinde çıkanlarak yurtdışına kaçırılan "Karun Hazineleri"nin geri verilmesine ilişkin A B D Başkanı Bush'a gönderdiği mektupta şu görüşlere yer verildi: "Tarihi bölgelerde yasal kazı çalışmaları yapılabilmesi için bir 'arkeolojik miras fonu' kurmayı umuyoruz. Amerikan hükümetinin böyle bir fona ilk katkıyı yapması büyük bir jest olacaktır" Sekreter, metres degil • DENtZLİ (Cumhuriyet) Sekreterler Kulübü Başkanı Belgin Bulgurlu, işverenlerin yanında çalıştırdıklan sekreterleri metres olarak görmesini insan hakları ihlali olarak nitelendirerek, "Bu çalışma hakkına tecavüzden başka bir şey değildir" dedi. Sekreterlerin mesleğin onurunu korumak amacıyla örgütlendiğini belirten Bulgurlu, bu arada ekonomik sıkıntı yüzünden işverenin isteklerine boyun eğmek zorunda kaJan meslektaşlarının bulunduğuna dikkat çekti. Bulgurlu, "Önceden sekreterler sadece telefonlara bakan, temizlik yapan insanlarmış. Bu yüzden genellikle hor görülmüş. Temelinde sekreterleri küçük görmek yatıyor. Ama şimdi çok şey değişti. Artık sekreterler işyerinde organizasyonu sağlayan, önemli görev ve sorumlulukları ustlenen kişiler oldu" dedi. Arşivlerarası anında bağlantı Devlet Arşivleri Genel Müdürü, ABD arşivlerindeki incelemelerini tamamladı. Prof. Miroğlu ilginç önerilerle Turkiye'ye dönüyor. NEW YORK (AA) Amerikan arşivlerinde incelemelerini tamamlayan Devlet Arşivleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ismet Miroğlu Turkiye'ye ilginç önerilerle dönüyor. Washington'da UlusaJ Arşiv ile Kongre Kitaplığı'nın çalışmalanru inceleyerek Amerika'da üç haftalık temaslanna başlayan Prof. Miroğlu, "Geçmişi olmayan ABD kendisine (arih \aralmak için arşive önem veriyor. Biz bin yıllık tarihi belgelere sahipken bunları yeterince koruyamıyoruz" dedi. Miroğlu, Amerikan arşivcilerinin görevinin eski belgeleri sadece saklamak olmadığını, bunlarm bozuunalarını önlemek, onarmak ve korumak ve araştırıcılann hizmetine anında sunmak olduğunu söyledi. Miroğlu, şu ilginç apklamada bulundu: "Günlük kullanımdaki tüm kâgıtlar asitli. Bu asitli kâğıtlar tarihsel belgelerin baş düşmanı. Hiçbir eski belge, bu asitli kâğıllar arasında koruıunuyor. Çünkü asit belgeyi zamanla yok ediyor. Oysa bizdeki tüm belgeler asitli kâğıtlar içinde korunuyor ki Türk arşivi için büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Turkiye'ye dönünce hükümete önerecegim. Ya SEKA Devlet Arşivleri için özel, asitsiz kâğıt imal edecek ya da bu kâğıtlan ilhai etmemiz gerekecek. Yoksa arşivlerimizin geleceği karanlık." Prof. Miroğlu daha sonra bir başka gözlemini şöyle aktardı: "Amerika'da arşivi olan tüm kuruluşlar her belgeyi bilgisayara geçirmişler. Washington'daki bir belgeyi, Teksas'taki bir üniversite görevlisi merkezi bilgisayar sistemi ile anında masası başında saglıyor. Oysa, bizde Devlet Arşivleri'nde ve üniversitelerde bilgisayar ağı olmadığı için örneğin, Erzurum Üniversitesi'nde araştırma yapacak bir profesönin İstanbul'a gelmesi ve bir ay çalışması gerekiyor. Normal öğretim yılında kürsüsünden aynlamadığı için bu profesör böylece ya yıllık iznini bizim arşivde geçiriyor ya da araştırmadan vazgeçiyor. Amacımız, Amerika'daki gibi önce kendi arşivimizi bilgisayar sistemine kavuşturmak, ondan sonra da bilgisayar ağian ile bağlantı kurmak olacaktır. Bu projenin gercekleşmesi için Japonlar bize 30 milyar liralık bir fatura çıkartınca şimdilik bundan vazgeçerek 10 milyar liraya bir çekirdek birim knrmaya karar verdik." Prof. Miroğlu, "Arşivler konusunda Türkiye'nin ivedi gereksiniminin uzman olduğunu" açıkladı ve sözlerini şöyle bitirdi: "Amerika'da konuştuğum tüm kuruluşlarla Türk uzmanlannın yetiştirilmesine ilişkin programlar üzerinde durdum. Tarih ve kütüphaneciiik eğitimi görmüş Türk gençlerini Amerika'ya arşivci yetiştirmek için gondermek, aynca onların uzmanlannın gelip bizdeki arşiv çalışmalanna katkıda bulunmak konusunda >'e» York'taki Colombia Üniversitesi de dahil çeşitli kuruluşlarla bazı ilke kararlanna vardık. Şurası muhakkak ki ilim ve teknolojiyi onlardan aldıgımızda biz kendi uzmanlanmızla devlet arşivimizin tasnifini kendimiz yapabilir ve onlara da tasnif işinde yol gosterebiliriz."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle