25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 EKİM 1989 HAVA DURUMU MeteoroloJİ Genei Mucturluğünden alınan biigıye göre, yurdun kuzey kesimleri parçaiı bulutlu ctekı yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hfft/A SICAKLIĞI' DeSişmeyecek RÛZGÂR: Kuzey ve batı yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek Denızlenmizde Rüzgâr. Akdenızde gunbatısı ve lodos, öteki denızlenmizde yıldız ve karayeiden 35, Ege ve Akrieniz'de 6 kuvvetinde saatîe 1021, Ege ve Akdenız'de 27 deniz mili hızla esecek DENİZ: Mutedıl dalgalı olacak Dalga yuksekliği 05 ile 15 Ege ve Akdenız açıklarında Mana AdapaZ2n Adıyaman Afyon A$n Anfcara Anlakya Antalya Artvın Aytiın Balıkesır Bılecjk Bingöl BıBıs Bdu Burea Çanafckale Conrn Dcnizi TURKIYE'DE BUGUN 24° 13° Uıyarbahr A 19° 10° Edme B 24° 12° Erancan B 16° 2°Emrum B 13° 4°Eskısehır A 19° 5°Gazıantep A 22° 13° Giresun B 25° 10° GümüsHa/ıe B 15° 8°Hakkan B 24° 8°lsparta A 20° 5°İ5anbul B 17° 5°l2nw A 17° 4°Kars 3°Kastamonu B 16° 4°Kaysen 19° 5°Kırklarefc 20°10°Kbnya 16° 4°Kuöhya 22° 9°Malalya 22° 9°Manısa 1«° 5°K.Maraş 16° 2»Metan 13° 2° Muğla 17° 2°Mu$ 21° 11° Nlğde 17° 10° Ordu 14° 3 ° F t e 12° 4°Samsun 18° 1"Sun 18° 10° Sınop 22° 9°Sni3s 13° 0°1ekınlaO 16° 1°Trabam 17° 4°Tüncei 18° 10° Uşak 16° 4°VSn 16° 2° ^ıztjat 19° 5°Zor>suldak DÜNYADA BUGÜN Amsterdarp Amman Atıu Bağdat Barcelcna Basei Belçrat Berin Bonn Y 15° B 25° B 23" B 26° B 24° B 14° Y 24° Y 14° Y 14° Y !5° Y 17° B 14° B 22" B 32° B 33° Y 14° B 23° Y 7° B 26° Y 14° Y 14° B 23° Y 8° g Y 16° Londra B 22° Madnd B 16° Mııano Montreal B 22° B 7° Moskoa Y 14° Mün* MmVbrk Y 13° Osk) Y 8° Pans Y 16° Prag Y 14° Rıyad B 33° Roma B 22° Sotya B 21° Sam B 25° Tel Avıv Y 8° Tunus B 22° Varşova Y 13° Venedik B 21° Vıyana B 23° «ashınjlonY 12° Zurih 8 14° Çankaya'ya Çıkarken. MUSIAFA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI .. CUMHURİYET/15 2 metre görüş uzakJığı 10 km dolayında bulunaca;. Van Gölu'nde hava: Parçaiı bulutlu geçecek. Ruzgâr guney ve batı yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek. Göl tıafif çalkantılı olacak. Göruş uzaklığı 10 km. dolayında bulunacak. yaOmurlu A açık B bufailu G guneşk Kkart S sısk YaOmurlu BULMACA SOLDAN SACA: 1/ Dili anlam açısından inceleyen dilbilgisi dalı. 2/ Halojenler grubunun dörduncü ametali olan yalın cisirn... Bir meyve. 3/ Yalvartmak arnacıyla yapılan davranış... Evcil olmayan hayvanları vurma ya da yakaJama işi. Bir bağlaç. 4/ Eski Roma'da birbirleriyle ya da vahşi hayvanlarla dövüşen kimse. 5/ Oturulacak sedir biçiminde taş ya da set... Alman faşisti. 6/ Köpek... Atılgan, gözü pek. 7/ Valide... Eskiden Türke yabancı olan kimse ya da topiuluklara verilen ad. 8/ Afrikada bir ülke... Kadınlann yüzlerine.sürdükleri kırrruzı düzgün. 9/ Bir gösterrae sıfatı... Bir evin kapı, pencere, tavan, döşeme gibi bölümleri. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ ABD'de ünlü bir cezaevi. 2/ Yönetim bakımından bir tür bağımsızlığı olan büyük il... Yemek. 3/ Dornuz yavrusu... Sümerler'de gök tannsı. 4/ Bir hayvan... Roma mitolojisinde avcılar tannçası. 5/ Bir zaman birimi... Kalsiyum simgesi. 6/ Dinç, canlı... Çin ve Japonya'da oynanan bir çeşit satranç. 7/ Belirti... Özellikle atletizm pistlerinin kaplanmasında kullanılan plastikten döşeme gereci. 8/ Erken doğmuş ya da zayıf bebeklerin, bulaşıcı hastalıklardan korunması amacıyla yerleştirildiği aygıt... Üye. 9/ Surgen doku. Kahıre • Savlar Gerçeklem Yansıtıyor mu? İkinci dil ediniminde yaşın nedensel bir etmen olmadığı kanıtlanmıştır. Bu nedenle yaşı vesile edip çift dilliliğin gelişimini önlemek bilimsel bir tutum olamaz. Yabancı dilde eğiümin yararları ve zararlan konusunda Cumhuriyet sütunlarında süregelen tartışmalarda sanırım herkes eteğindeki taşları döktü. Bu nedenle de gerçekleri inançlardan ayırma zamanı geldi. Bu işi "Tartaşma" köşesinin kısıtlı kapsamı içinde bütünüyle yapmak olanak dışı olduğundan, konuyla ilgili kişilerin öne surdükleri önemli savlan gözden geçirmekle yetinecek ve açıklamalarımı bir "savyanıt" çerçevesi içinde sunacağım: 1. sav: Çift dilli eğitim, yalmzca sömürge yönetiminden geçmiş veya çok dilli ülkelerde başarıya ulaşabilir. Diğer bağlamlarda anadil gelişimini engelleyebilir. Yanıt: Makro düzeydeki bu yorum, sömürge yönetiminden geçmemiş ve genelde tek dilli olan ülkelerdeki çift dilli eğitimin başarısını kanıtlayan mikro düzeydeki deneysel bulguları yadsıdığından bilimin kapsayıcılık özelliğine aykırıdır. Bu sav geçerli olsaydı, burada sayamayacağım çeşitli çalışmaların bulgulan yanında, Sayın Ibrahim Karasu'nun (Cumhuriyet, 5 Ekim 1989) söz konusu ettiği çift dilli eğitimden geçmiş Türk çocuklarının anadillerini aynı yaştaki tek dilli Türk çocuklan kadar iyi bildikleri olgusunu bilimsel olarak açıklayamaz duruma düşerdik. 2. sav: İkinci dil ediniminde en uygun başlama yaşı kesin olarak bilinmemektedir. Bu nedenle ikinci dil öğretimi, kişi anadilde belli bir olgunluğa eriştikten sonra yapılmalıdır Yanıt: İkinci dil ediniminde yaşın nedensel bir etmen olmadığı kanıtlanmıştır. Bu nedenle yaşı vesile edip çift dilliliğin gelişimini önlemek bilimsel bir tutum olamaz. Kaldı ki çift dilli çocuklarla yapılan çeşitli deneyler, bunların iki dili aynı anda öğrenmeleri sonucu hem anadilde hem de ikinci dilde tek dilli çocuklara kıyasla daha iyi bir performans göstermeleri yanı sıra bilimsel esneklik ve zekâ gelişimı açısından da üstünlüklerini ortaya koymuştur. 3. sav: Erken yaşlarda başlatılan ikinci dilde eğitim, çocuklann kavram gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir. Çünkü öğrenciler, kavramsal nitelikli birçok sözcüğu anadillerinde değil ikinci dilde göreceklerdir. Yanıt: Vygotski'nin kuramına dayanan bu sav, bilimsel bir gerçekmiş gibi sunulmamalıdır. Söz konusu kuramın dil ve düşünceyi bir bütünsellik içinde sergilediği doğruysa da, bilimin nesnelliği ve kapsayıcılığı içinde konuya ilişkin başka bakış açıları da sunmak olasıdır. Örneğin Piaget dilin bılgı oluşumunda nedensel bir etmen olmadığını, Chomsky ise dilin bilişe kıyasla erkin bir etmen olduğunu savunurlar. Görüldüğü üzere çift dillilik gibi çetrefil bir konu, tek bir kuramın soyut genellemelerinden çok, deneysel bulguların somut ışığında incelenmelidir. Söz konusu deneysel bulgular ise çift dilli çocuklann tek dillilere kıyasla kavramsal gelişim bakımından üstün olduklarını göstermektedir. Kaldı ki ikinci dilde eğitim süreci, amacı olan çift dillilik gereği, anadilde eğitim süreciyle birlikte yürütüleceğinden ve diller arasında Cumrains'in (1981 ve 1988) saptadığı üzere bilişsel ve akademik düzeyde ortak bir dil yeteneğine dayalı aktarım olduğundan, Vygotski'nin görüşünü temel alan yukandaki savın konuyla hiçbir ilintisi kalmamaktadır. sından olumsuz bir etmendir. Çünkü dilin inceliklerini tanımadan dile karşı duyarlı davranılamaz. Yanıt: tçerik bağımlı ikinci dil öğretiminin etkin bir yabancı dille öğretim modeli olmasının nedenlerinden biri, dili iletişimsel bir araç olarak doğal ortamına çok yakın bir eğitsel bağlam içinde sunmasından kaynaklanmaktadır. Bu da kişiye dil bilinci ve duyarlılığı kazandırmakla kalmamakta, genelde akademik başansına da olumlu katkılarda bulunmaktadır. Bu nedenle dil kültürü açısından olumsuzluklar, ancak dilin amaç olarak ve genellikle yapısal bir yaklaşımla sunulduğu yabancı dil eğiümi izlencelerinde söz konusu olabilir. 5. sav: tkinci dilde eğitim bağımsızlığa aykırıdır. Yanıt: Hiçbir bilimsel yanı olmayan bu polemiğe açık savı bilimsei bir konuma yerleştirirsek, çift dilliliği amaç edinmiş bir ikinci dilde eğitim politikasının anadilde eğitim ile birlikte yürütüldüğü sürece ulusun bağımsızhğını güçlendirecek bir etmen olabileceğini görüriiz. Şöyle ki ikinci dilin insan beyninde açtığı yeni kültürel ufuklar ve dünya görüşleri, kişiye sağladıgı iletişimsel ve bilişsel esneklik, anadilin gelişimindeki olumlu payı ve genelde akademik başarıya katkısı, Sayın Prof. Dr. Dilek Doitaş'ın da belirttiği gibi (Cumhuriyet, 18 Eylül 1989), bağnazlığa, bilgisizliğe ve bilinçsizliğe karşı savaşımda çok önemli gereçlerdir. Bu gereçleri yadsıyarak yalnızca duygusal nedenlerle ve dar anlam da bağımsızlık savunmanı kesilmek Don Kişot'luğa benzer. Sonuç olarak çift dilli eğitimin anadilde eğitimi de içerdiğini vurgulayarak ulusun bağımsızlığını pekiştirici bir.olgu olduğunu söylemek gerekir. 6 0 Y I L ÖNCE Cumhuriyet Palamut bolluğu devam etmektedir. Dün de balıkhaneye külliyetli miktarda balık gelmiştir. Koca koca hem de taze palamutların satış fıatı 7.55 ve çifti 7.5 kuruşa kadar verildiği halde bütün halk tarafından mebzulen alınmaması aJakadarlan, bilhassa balık çıkaranları müteessir etmektedir. Palamut balığının gıdalar arasındaki mevki ve ehemmiyetini öğrenmek üzere kendisine müracaat eden muharririmize Doktor Mazhar Osman Bey şu şayanı dikkat malumatı vermiştir: " Balık gıdalann en kıymetlilerindendir. Hem azotu, hem de cümleyi asabiyeye faydası olan fosforu havidir. Balık hastalardan bile UİNLER USALİYOR menedilemez. Balık; yağı olan, vücudu ve ELEKTFrJK "" Ş İ R K E T T adeleleri besleyen, sihir ve dimağ için de fevkalade MECCANEN faydalı olan en gilzel bir yemektir. Mebzuliyet karşısında ehemmiyet vermediğimiz ve kollanmızı kavuşturup seyrettiğimiz mühim bir servetin denize dökülmesine çok acıyorum. Kurutma ve salamura usullerini öğrenmek ve böyle fırsatlardan derhal istifade etmek alakadarlara, hatta her aileye sıhhati umumiye nanuna bir borçtur. Ben hastahaneye çok miktarda balık alınız diye emir verdim. Şehirde altı bin kişi hasta yatıyor. Birçok mektepler var. Sorarım hangisi bundan azami istifade etti? Size son söz olmak üzere derim ki, değil böyle 7.55 kuruşa tanesini 10 kuruşa bulacağımı bilsem hastalara bütün sene balıktan başka birşey yedirmem ve bütçemi korurum. 31 EKİM 1929 Palamut akını AvrAsya Koşusu Rayına Oturdu Yarışmanın köprü başında başlaması, Karayolları yeîkilileri tarafından, çok haklı nedenlerle istenmiyor. Bu nedenle de yarışma Altunizade üst geçidi altında başlamak mecbuhyetinde. Çok dikkatli bir gözlemci ve sporsever olduğuna inandığım Ekrem Cihaner, 25 ekimde Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan mektubunda AvrAsya Koşusu konusunda gayet samimi bir ifade ile dilek ve kritiklerini dile getirmiş. 1. Ben ve arkadaşlanm sadece 198384 ve 85 yıllannda bu organizasyonda görev aldık. Son üç yıllık orgarüzasyon ve düşük katılma oraru ile hiçbir ilgimiz yok. Geçen yıl 3000 civanndaki katılıma ve bu işi yanşmalardan altı hafta evvel ele almanuza rağmen, bu yıl 6000 sporseveri bir araya toplayabildik. 2. Start'taki karışıkhk, bütün çabalarımıza rağmen, gene ortaya çıktı. Tüm İETT şoförlerine yazılı talimat vermemize, trafik yetkilileri ve diğer güvenlik kuruluşları ile yapı DOÇ. DR. CEM ALPTEKİN Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi 4. sav: İkinci dilde eğitim, dil kültürü açı Yabancılar Diller F.gitimi Bolümu Hukuk mektebi meclisi bugün toplandı. Medis riyasetine Adliye Vekili Mahmut Esat, reis vekilliğine hukuku düvel profesörü Cemil Beyler intihap edildiler. Badehu bu sene programları tesbit ve neşriyat hakkında müzakere cereyan etmiştir. Bu sene muhiti ve ilmi meseleler ve inkılap hukukunun yüksek prensipleri hakkındaki umumi dersler verilmesi takarriir etmiştir. Şiradiye kadar 105 talebe kaydedilmiştir. Hukuk mektebinde lan toplantılara rağmen, gene bir kişi çıkıp, kendi başına, otobuslerin yarısını Boğaziçi Köprüsü başında durdurup içindeki sporcuları indirdi. 3. Yarışmanın köprü başında başlaması, Karayolları yetkilileri tarafından, çok haklı nedenlerle istenmiyor. Bu nedenle de, yarışma Altunizade üst geçidi altında başlamak mecburiyetinde. 4. Madalya ve sertifıka dağıtımında bir intizam ve kolaylık olsun diyerek, her katılana verdiğimiz çanta içinde durumu anlattık ve soyunraa yerlerinde madalya ve sertifikalannı alabileceklerini söyledik. Değişik yerlerde soyunan sporseverler de, bu sefer gayet kolay CÜNEYT E. KORYtİREK lıkla soyundular ve kimsenin de giysisi veya Yanşmalar Direktörii AvrAsya Maraton ve eşyası calınmadı. Madalya ve sertifıka dağı 10 km. koşnlan tımı da °7o 99.5 gibi büyük bir oranda rahatlıkla yapıldı. 5. Kayıt işleri için daha fazla yer olması, gelecek için düşünülebilir. Ama bu iş çok önemli olduğundan dolayı, kontrol altında yapılması gerek. Bu yri katılma ve yazılma konusunda hiçbir kanşıklık olmadı. Gelecek yıl, çeşitli kategoriler için sımflandırma yapmak istiyoruz. Bunlar yaş grubu dahil, çeşitli karışımlar da olabilecek. örneğin karı koca, kardeşler, vs. gibi kategoriler yaratrhak veonlara da ödül vermek istiyoruz. tstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin tüm imkânlan ve Akbank gibi ciddi ve büyük bir kuruluşun maddi ve destekleyici katkılan ile, bundan sonraki yülarda daha da başarıh olacağımıza inanıyorum. Benim "Atletizm Heyecanımı" paylaşan Sayın Cihaner'e teşekkür ederim. Önerileriniz hiçbir zaman yanlış anlaşılmaz. Sadece, bizlere yol gösterir. OKURLARDAN Devlet yolu Ve işte bir kaza sebebi çalışmaları 22.9.1989 tarihli gazetenizin 2. sayfasının 3. sütununda yayınlanan "Yetkililerden açıklama bekliyorum" başlıklı yazınız incelendi. Tirebolu Torul Devlet yolu 88 km olup, km: 0+00023 + 740 arası (Eymür'e kadar) sathi kaplama, km: 63 + 19388+000 arası ise üstyapı seviyesinde yapılarak tamamlanmıştır. Bazı kesimlerde zaman zaman meydana gelen heyelanlara rağmen çalışmalar devam etmektedir. Bilgilerinizi rica ederim. Bakan Adına LATİF OKUL Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Yıllardır üzerinde durulmayan, süratle gelen bir araç sürücüsü, belki de hiç düşünülmeyen bir önünde aniden beliren bir sorun hakkında izlenimlerimi çukura düşmemek için herhangi sıralamak istiyorum ve etkili, bir tarafa süratle kaçmaktadır. yetkili kurum veya kuruluştan Ve işte bir kaza sebebi. Burada açıklama bekliyorum. Ben bir suçlu sürücü mü? Suçlu, bu sürücüyüm, yıllardır araç çukurları kim bıraktıysa odur. kullanınm. Avrupa'da yıllardjr Batılı devletlerde böyle bir olay gurbetçi olarak bulundum, olamaz. Olsa bile suçlu, o orada da araç kullandım. yolda çukuru bırakan şirkettir. Ancak İstanbul yolları kadar • Burada neden milli servet bakımsızını hiçbir yerde hesabı yapılmaz. Hangi sürücü görmedim. Düsünün ki normal ister yağrnurda, çamurda bekleyen yayalan ıslatmak. Ama her tarafı çukur olan yol sularia kaplı ise sürücü nereden bilsin su altındaki çukuru. Yeni aldığımız araçlarımız bir sene sonra hurdaya dönüyor. Yetkili kimdir. Karayolları mı, İSKİ mi? Bir açıklama lütfen. Uygar bir toplum olmak istiyorsak buna da bir çözüm bulunmalı. Celil Yamak İstanbul 3 0 YBL ÖNCE Cumhuriyet Üsleri kabul ettik 31 EKİM 1959 Amerika Dışişleri Bakanlığı'ndan bugün resmen açıklandığına göre, Türkiye, toprakları üzerinde orta kurulmasını kabul etmiştir. Türkiye'ye gönderilecek balistik füzeler, nükleer harp başlığı taşımaya muktedir, menzili 500 mil ve Italya'ya verileceklerin aynı olan "Jüpiter" sınıfındandır. Generai Norstad Başbakan Menderes'in Amerika'ya yaptığı ziyaret sırasında Türkiye topraklannda orta menzilli balistik füze üsleri kurulmasını kabul ettiği bildirilmişti. Menderes'in Türkiye'ye dönüşünde meseleyle ilgili olarak Ankara'da bir resmi açıklama yapılacağı da ilave edilmişti. Amerikan Savunma Bakanlığı'nın ilave ettiğine göre NATO Başkumandanı Generai Norstad ile Yunanistan ve Fransa hükümetleri arasında adı geçen memleketlerin toprakiannda orta menzilli balistik füze üsleri kurulması yolunda uzun müddetten beri yapılagelmekte olan müzakereler neticesiz kalmıştır. menzilli balistik bir füze üssü Üniversitelerde okutulan Türk Dili Dersleri için Prof. Dr. Muharrem Ergin'in hazırladığı "Türk Dili" kitabı var. Ve birçok üniversite öğrencisi bu kitaptan faydalanıyor. Yalnız bu kitabın içeriği adı ile çelişkili bir durumda. Kitabın adı Türk Dili fakat içindeki yazıların içinde, çoğu Kitabın adı Türk Dili ama, öğrencinin anlayamayacağı Arapça, Farsça vb. yabancı kelimeler var. Günümüzde hemen hemen hiç kimsenin kullanmadığı bu kelimeleri Türk Dili kitabında kullanmak hatadır. (Bu yabancı kelimelerin Türkçemizde karşjlıkları da vardır.) Üniversitelerde modern, çağdaş bir gençlik yetiştirmek istiyoruz, ama niçin böylesi önemli bir kitapta bu sekilde hatalar yaparak gençlerin kafalarını Türkçe yerine yabancı kelimelerle dolduruyonız? Lütfen öğrencilerimizin çok daha kolay anlayabileceği bir kitapta onları bu zorluktan kurtaralım. O.Ö. (Bir üniversiteli) İbrahim Saffet Omay'ın, Gülçin Çaylıgii'ie ikimize anlattığ) bir anısını, pazar günkü "Ankara Notlan"nda aktarmıştım. Omayın ilginç bir anısı daha var, ismet Paşa'yla ilgili. Onu da şöyle anlattı: "1961'de Kurucu Meclis'teydik. İsmet Paşa'yı arabayla ben evine ya da Anadolu Kulübü'ne göturdüğüm zaman yanımda oturuyordu. Kurucu Meclis Başkanı Kazım Orbay birleşimi kapadı; çıkıyoruz, dışarıya. Ben ortadaki kapıdan çıkıyordum, kenardaki kapıdan da kendisi çıkıyordu. Bana: Omay, Omay... diye seslendi. Hemen gittim, "Buyurun efendim, bir emriniz mi var" dedim. "Haydi birlikte çıkalım" dedi, çtktık birlikte. Arabayı alayım mı paşam? Tabii alalım... dedi. Bindik arabaya, oturdu yanıma. Mebusevleri'nde Ayten Sokak'taki evine gittik önce. O önde, ben arkada o dar yoldan, çiçeklerin arasından kapıya vardık. Paşa, ziti çalıyor çalıyor, kapı açılmıyor. Bir aralık bana döndü: Zil çalmıyor mu diye sordu. Çalıyor paşam dedim. "Allah Allah" dedi, yeniden bastı zile. Sonra kapı açıfdı, hanımefendi açtı kapıyı. Hanımefendlnin başında bir namaz bezi, elinde tespihi avuçlarının içerisinde, bize kapıyı açtı; durdu öylece. Paşa içeri girdi, ben de birlikte Pasa: Hanımefendi dedi, bu sabah erken çıktım evden, sen de torunlarla filan meşguldün. Bir aceleye geldi, sana vazifemi yapamadım dedi. Şimdi geldim sana, bir vazife yapmak için. Bu şudur: Bugün mübarek kandif, kandili şerifin mübarek olsun! Paşam, sizin de kandili şerifiniz mübarek olsun! Bak, seccadeden kalkmışsın, bize kapıyı açtın. Ver şu mübarek elini öpeyim! Aman paşam, ben sizin mübarek elinizi öpeyim dedi eşi; "Ben senin elini", "hayır ben senin elini" derken, paşa mağlup oldu, hanımı paşanın elini öptü! Paşa da btınun üzerine, eşinin iki yanağını, başını, saçlarını avuçlarının içine aldı, okşadı. İçeriye girdik birlikte. Bana çıkolata ikram etti; kalktık birlikte Anadolu Kulübü'ne gittik..." İbrahim Saffet Omay, ismet Paşa hükümetinin, Diyanet işleri'ne bakan Devlet Bakanı, Paşa'nın en yakınında bulunmuş; Paşa'nın laiklikten hiçbir zaman ödün vermediğini yakından biliyor. Gülçin Hanım'la birlikte nhtımda balıklarımızı yer, birer duble rakılarımızı içerken söyleşiyoruz. İbrahim Saffet Bey, geçmiş yılların tanınmış politikacısı. Ona, "sinei millet" konusunu soruyorum. Bu söz, ilk kez 194647"lerde Demokrat Partililerte başladı, ama sık sık yinelendi. "Sinei millet" deyimi bir de 1950'ler CHP'sinde geçer. Omay şöyle dedi: "1954 seçimleri 2 mayısta yapılmıştı. Bu seçimde, CHP'nin milletvekili sayısı 69'dan 31'e, oy oranı da yüzde 34.8'e düşmüştü. Prof. Suna Kili'nin kitabını okurken, bir daha gözden geçirmiş oldum bunları... 25 Haziran 1954te CHP kurultayı toplandı; toplantıda bazı kararlar alındı. CHP'nin bundan sonra seçimlere girmemesi, Meclisten çekilmesi, Meclisin terk edılmesi görüşü ortaya atıldı. iş, Ana Davalar Komisyonu'na geldi. O da bu egilimdeydi. Durumu öğrenen İnönü araya girdi; yeniden görüşme istedi. Kararı yetkili kurulların vermesi kararlaştırıldı. Yetkili kurul, oarti medisiydi. Burada inönü, özetle şunları söyledi: Parti ya vardır ya yoktur. Parti varsa, seçime katılmak ve Mecliste kalmak şarttır. Çünkü Meclisi terk etmek, seçimlere katılmamak, partinin varlığını sona erdirmek demektir." İbrahim Saffet Omay, paşanın bu görüşünü yasamının sonuna dek koruduğunu söyledi. Ali Rıza Cihan'la Abdullah Tekin'in, İsmet Paşa'nı laiklik yönüyle inceleyen yapıtlarını okuduğumu yazmıştım. "Çağdaş Devlet Adamı İsmet İnönü" adlı yapıtta çeşitli örneklerle, paşanın laiklik anlayışı vurgulanıyor. 27 Aralık 1985'te. Cumhuriyet'te çıkan bir demecinde Şeref Bakşık, şunları söyler: "İnönü'ye dinsiz adam damgası vurulmak istenmiştir ve bu sürekli olarak insafsızca işlenmiştır. Oysa İnönü'nün aile yaşamı tam bir sade ve içten din inanışı ile doludur. Yatak odasında "Allahın dediği olur" sözü vardır. Ali Rtza Cihan'la Abdullah Tekin'in ortak yapıtlarında, bir yerde şöyle denir: "İsmet Bey samimi bir Müslümandır. Demokrat Parti cktidarı boyunca İsmet inönü'ye "dinsiz adam" damgası vurulmuş ve iktidar olursa, camileri kapatacağı, ezanı yasaklayacağı karaları çalınmıştır. Ne var ki tüm bunlar 1961 yılından başlayarak yavaş yavaş terk edilmeye, silinmeye yüz tutacaktır. Zira İsmet İnönü iktidar olduğunda camiler kapatılmamış, ezan da yasaklanmamıştır. İnönü bu tabloyu çalışma arkadaşlarından Faik Ahmet Barutçu'ya şu özlü cümlelerle sergiler: Barutçu, biz bunlarla yalan sahasında mücadele edemeyiz. Bizi mutlaka bastırırlar. Ama yalan ve küfür hayır getirmez. Insanlar gerçekleri er geç görürler ve o zaman haklıyla haksızı ayırırlar. Benim bütün siyaset hayatım gerçekleri halkın bir an önce görmesi için savaşmakla geçmiştir. Halka gerçeğı anlatalım. En tesirli silahımız budur." Ali Rıza Cihan'larm yapıtında ilginç örnekler var. İsmet Paşa1 nın dinsizliğini öne sürüp bunu siyasal alanlarda koz olarak kullanan oy avcıları, genellikle onun "Allah"ın sözcüğünü ağzına almayışına ağırlık verirlerdi. Hatta, "Allah sözcüğünü hiç kullanmıyorsun, bir kez olsun söyle ne çıkar" diyenlere şu yanıtı verir. Siz benim bunu neden söylememi istersiniz? Oy getirsin diye değil mi? Peki bu, dinin siyasete alet edilmesi sayılmaz mı? Ben bu usulleri kullansam daha mı çok Müslüman olurum, sevap işlerim? Yoo.. Maksadınız politika yapmak. Haydi canım, siz de.. Kayseri'de bir konuşma yaparken, kendisinden içinde "Allah' sözcüğü olan tümcelere yer vermesi istenir. Konuşması bittiğinde, bu istekte bulunan arkadaşına dönen İnönü: Nasıl memnun oldun mu? İstediğini yaptım... der. Ne yaptınız Paşam; ben farkına varmadım! Allahaısrnarladık dedim ya... (Metin Toker, İsmet Paşayla On Yıl) İzleyeceğiz bakalım, Hacı Turgut Bey, Çankaya'ya neyi taşıyacak; laikliği mi, Nakşibendi müritliğini mi? Mal bildiriminde neden bulunmuyor? Bulunsun, ondan sonra çıksın Çankaya'ya... ÇAUŞANLARIN SORULAR1/SORUNLARI YIL1VIAZ ŞİPAL "Kaç Yd Çabşmahyım?" SORlj: Türkiye'de ögretmen olarak, Emekli Sandıgı'na baglı statüde 11 yıl çalıştıktan sonra, 1975'te yurtdışına gittim ve sosyal güvencesiz işlerde çalıştım. 51 yaşındajım. Türki>e'\e dönmek istiyorum. Emeklilik hakkı için: 1) Emekli Saudığı'na bağh olarak daha kaç yd çabşmahyuB? Çalışma yaşı üst sının kaçOr? 2) Sosyal Sigortaya bağh bir işte çauşırsam, 11 yılı da besaba katarak, en az hangi koşuUarda emeklilik hakkı dogabilir? 3) fsteğe bağlı sigortadan yararlanabilir miyim? 4) Yedek Subaylıkta geçen sure, kendiliğinden emekliligt sayıhyor mu, yoksa özel bir işlem mi gerektiriyor? E.E. YANIT: 1) T.C. Emekli Sandığı'nca, emekli ayhğı bağlanabilmesi için: a) Erkek iştirakçilerin son 3 yıl 6 ayı T.C. Emekli Sandıgı kapsamında geçmesi koşuluyla, en az 25 tam yıl sosyal güvenlik kurumlanna kesenek ya da prim ödeyerek calışmış olmaları ve 50 yaşlannı da doldurmalan koşuldur. b) Emekli keseneklerini geri almamış olan Emekli Sandığı iştirakçileri en az 10 tam yıl kesenek ödemiş olmak koşulu ile 60 yaşım doldurduklannda istekleri üzerine kendilerine emekli aylığı bağlanniakuıdır. Bu durumda, 60 yaşını doldurduğunuzda 11 yıl kesenek ödemiş bir iştirakçi olarak T.C. Emekli Sandığı'ndan emekli aylığı almaya hak kazanabilirsiniz. 2) Bir iş sözleşmesine dayanarak bir ya da birkaç işveren tarafından çalıştınimak suretiyle Sosyai Sigortalar Yasası kapsamında 1.261 gün (3 yıl 6 ay 1 gün) çalıştığınızda, Sosyal Sigortalar Yasası'nca 25 yıllık sigortalılık süresi içinde en az 5.000 gün Malullük, Yaşlılık »« Ölüm sigortalan primi ödemiş bulunan bir sigortalı olarak yaşlılık aylığına hak kazanırsınız. 3) Sosyal Sigortalar Kurumu'nun "Istege Baglı Sigorta" kolundan yararlanabilmek için öncelikle "Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından "çalıştınlmanız ve sigortaya "tescil" edilmiş" olmamz gerekir. Önce bir işveren yanında çalışmaya başlayıp sigortaya tescil edilmeden, isteğe bağlı sigortadan yararlanamazsınız. 4) Yedek Subay Okulu dışında, yedek subay olarak T.C. Emekli Sandıgı kapsamında geçen süre emekliliğe sayılır. Yedek Subay Okulunda geçen süreyi borçlanıp, çalışma sürelerinize ekletebilirsiniz. Sinema sahibi fılmcıler, Belediyeden sinema ücretleri için yeni bir zam istemişlerdır. Geçen >ıl sinema ücretlerine zam alan ve koltuk biletlerini 4 liraya çıkaran sinema sahiplerinin yeniden Belediyeye müracaatle zam istemeleri hayretle karşılanmıştır. Belirtildiğine göre, dolar fiatlarmda ayarlama yapüması üzerine başka memleketlerden ithal edilen filmlerin üç misli pahalılanması film ve sinema ücretlerine zam isteğini tazelemiştir. Sinemaya zam talebi İLHAN SELCUK YURnAŞLIK BİLGİLERİ ATATÜRK'ün yurttaşlık hak ve ödevleri konusunda yetişmekte olan gençliği nasıl aydınlatıp bilinçlendirmeye çalıştığı belgeleriyle gözler önüne seriliyor bu kitapta. Atatürk'ün elyazılarından örnekler eklidir. Günümüz diline çevirip basıma hazıriayan: GEÇEN YBL BUGÜN CumhuriYet Sakharov'un adaylığı 31 EKİM 1988 vegühnek 2000 Lira (KDV içinde) ^ Çağdaş Yayıntarı Türkocağı Cad. 3941 Cağa'oğluİSTANBUL Sovyetler'de, önde gelen aydınlar ve banş savunuculan tarafından düzenlenen antiStalinist konferans, Nobel Barış ödülü sahibi ünlü Sovyet fizikçi Andrei Sakharov'u, Sovyet parlamentosu niteliğindeki Yüksek Sovyet'e aday gösterdi. Konferansa katılan delegelerin alkışlan arasında, dün kabul edilen iki önergeden birincisinde, "Kendini tümüyle insan haklarının savunmasına adayan Sakharov, Yüksek Sovyet'te halkın temsilcisi olmaya hak kazanmıştır" denildi. Diğer önergede ise "Gulag Takımadaları" adlı kitabmın Batıda yayırnlanmasmdan sonra, vatan haini ilan edilerek 1974'te Baüya sürülen Alexsandr Soljenitsin'in "tüm vatandaşlık haklaruım iadesi" istendi. fjC Nuran Tezcan Ederi 2000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Türkocağı Caddesi 39/41 Cağaloğlu/İstanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle