Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 31 EKİM 1989 Özürlü çocuklara park ANKARA (ANKA) Ankara Buyükşehir Belediyesı ile Altıııdağ Belediyesi'nin işbirliği sonucu, Örnek Mahallesi'nde bir "özurlü çocuklar parkı" yapılması kararlaştırıldı. Büyukşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın'la, Altındağ Belediye Başkanı AJi Rıza Koç ve Özürlü Çocuklar Derneği yetkilileri, bir süre once bir araya gelerek, konunun ana hatlannı ele aldılar. Görüşme sırasında, yapılacak parkın kapsayacağı alan, oyun mekânları, gezinti alanları ve oyun araçları konulan ele alındı. Ornek Mahallesi'nde yapılacak özürlü çocuklar parkı 35 bin met'rekarelik alanı kapsayacak. Parkta, ortopedik özurlü çocuklar için "korumalı salıncaklar", basamak yerine "rampalar" bulunacak. Parkta, görme özürlü çocuklar için de, yürüme pistinde belirli aralıklarla " s e s duzenleri" bulunacak. GOKöVANlN l nrganize edilen Gökova Körfezi'ndekı çoplerı toplama faalıyetlerı sona erdı. 2629 ekım tarıhlerı arasında düzenlenen faaliyette önce bir çop gemısı denize ındinldı, ardından 4 çöp evı hizmete sokuldu. Gökova körfezlerının tek tek dolasılarak kıyı kirliiığine yoi açan çöplerin temizlendığı faaliyetin son gununde ıse gönullüler, Gökova termık santralını sembolık taşlar atarak ve bır ağaç dikerek protesto ettıler. (Fotoğraf. Engın Gül) ftnlrnva'nın iBodrumlu9önaiülertarafınöan 4 L d U H l l U U U C M C I C U I U I I I r e n b ı r araŞt,rma labo ratuvarı, ulkedeki pamuk ürunünün büyük ölçüde zarar görmesine neden olan zararlı böcekierle mücadele etmek için yeni bır yöntem geliştırdı. Pamuk fidelerının içıne enjekte edilen hücreler, zararlı böceklerin fidelere yerleşmesını ve yumurta bırakmasını önlüyor. Araşürmacılar, bu yöntemle, ABD'Iİ pamuk üreticilerınin yılda 450 mılyon dolarlık zarardan kurtulacağını söylüyorlar. (Fotoğraf: AP) 7 a r a r l ı h n r p k l p r p nliiıtı ABD'de etkinlik ADANA/VAN (Cumhuriyet) PKK'ya bağlı olarak kurulan ERNK'nin (Kürdistan Ulusal Cephesi) birinci kongresinde "ulusal haber ajansı" kuruimasına ve "savasın gereği olarak seyyar hastane" oluşturulmasına karar verildiy öğrenildi. Kongrede PKK Genel Sekreteri Abdullah Ocalan imzalı "pratikörgütsel faaliyel" raporunda ise "Yalnız silahlı mücadele değil, kitlelerin her düzeydeki tepkisinin yolunun açılması için külturel faaliyetlerden gece ve yüriiyüşlere kadar her şcyin değerlendirilmesi gerekir" denildi. Ajans kurulmasımn gerekçesi olarak "kamuoyunu geltjmelerden etkin bir şekilde bilgilendirmek" gösterilirken, "Bölgede büyuk bir etkisi olacak, propaganda faaliyetlerini önemli oranda güçlendirecek bir radyo yayııunın gelişürilmesi için gerekli teknik ve kadrosal destek saglanmalıdır" denildi. PKK seyyar hastanesi K ı n 9Geor9e Bellinghouse Sovyet ussurtü terk etmeye hazırlanan Sovyet ekibi, Greenpeace (Yeşil Banş) örgutunün protestoları ıle karşılaştı. Greenpeaceçiler. Antarktika'da bulunan, çeşıtli ulkelere ait üsierin, bölgenın doğal dengesını bozduğunu öne surerek Sovyetler'ın, üssu terk ederken, çevreye saçmış olduğu çöpleri de beraberinde götürmelerinı ıstediler. Sovyet üssünün çöpleri, gönüllu Greenpeace çalışanları tarafından toplanarak, Sovyet yetkililere teslim edildi. (Fotoğraf: Reuter) adasındaki tarktitai 'nm Daha lyi Bir Dünyaya Doğru... Sovyetler Birliği Devfet Başkanı Mihail Gorbaçov, Finlandiya'da yaptıgı konuşmada, Sovyetler Birtiği'oin Doğu Avrupa ülkelenne müdahale etmeye hakkı olmadığım söyledi; başka bir deyişle Brejnev Doktrini'nin tarihe gömuldüğünü ilan etti. Son olarak AP'nin haberine göre Sovyet Komünist Partisi Sözcüsü Nikolay Şişhi, Amerikan ABC Televizyonu'na verdiği demeçte, Macaristan'ın Varşova Paktı'nı terk etmesine karşı çıkmayacaklanm söyledi. AP, Nikolay Şişhi'nin bu açıklamasının Beyaz Saray'daki yetkilileri şaşırttığını bildiriyor. Evet, olaylar, VVashington'da Sovyetler Birliği uzmanlarını bile şaşırtan bir hızla gelişiyor. 19 ekim tarihli The New York Times Gazetesi, Sovyetler Birliği'ne ilişkin yorumuna Dışişleri Bakanı James Baker'ın bir konuşmasından yaptığı şu alıntı ile başlıyordu: "Sovyetler Birliği'ne ekonomik reformlar alanında teknik yardımda bulunmaya hazırız... Perestroykanın başarıya ulaşmasını istiyoruz." The New York Times, VVashington'da birkaç ay önce bu sözlerin söylenemeyeceğini, birkaç yıl önce ise bunların "akla bile gelmeyeceğini" belirtiyordu. Birkaç yıl önce kimsenin aklına bile gelmeyecek gelişmeler, günümüzde gerçekle(Baştarafı I. Sayfada) Evren, oylamayı izlemîyor (Bajtamfı 1. Sayfada) içinde engellenmişli. Ama sonradan demokrasm hep birlikte gerçekleştireceğimizi herkes gördü" dedi. Demirel ise Evren'in "Bütün iilkelerde çeşitli partiler var, o haJde çeşitli fikirler hâkim demektir" şeklindeki sözlerine, "Çok parti ne kadar savısı çok olursa olsun, onu yaşatacak miltellir. Tabii ki ne kadar parti varsa o kadar fikir var anlamına da gelmez". yanıtını verdı. Cumhurbajkanı Kenan Evren, dün saat 10.15'te TBMM'ye geldi. Meclis Başkanı Yıldırım Akbulut, Evren'i askeri törenle karşıladı. tvren, görüşme öncesinde yaptığı açıklamada şunları söyledi: "TBMM Başkanı olarak gerek Sayın Akbulut, gerekse Sayın Karaduman ile yedi senedir gayet iyi bir ilişki ve diyalog içerisinde olduk. Ayda bir defa bir araya gelerek, m o c u t kanunlar üzerinde göriiş teatilerinde bulunduk. Çok sıcak bir ilişkimiz oldu. Her iki Meclis Başkanı ile aynı şekilde samimi bir hava içerisinde çalıştık. Görevimizin sona ermesi dolayısıyla, şimdiye kadar yaptıklan yardımlardan ve desteklerden dolayı hem kendilerine teşekkür etmek, hem de >üksek şahsında TBMM uyelerine de bu \esileyle allahaısmarladık demek istedim. Ziyaretimin rnaksadı budur." Bu sırada Evren'i yüzlerinde hüzunlü bir ifade ile dinleyen konsey üyelerinden Ersin, "Şüphesiz" dedi. Evren sözlerini "Bizler gorevini yapmış insanlann huzuru içinde, bundan sonraki hayatımızı devam ellirecegiz. Gerçi şimdi kendilerine allahaısmariadık diyorum ama bu şekiendir, yoksa yine ber zaraan birlikte olacağız. Arkadaşlıgımız hayat boyu surecek" şeklinde sürdürdü. ve ulkenin büyük bunalımlara süruklenmeden ilerleyeceğini ifade eden Evren, daha sonra şöyle konuştu: "Elbette sade vatandaş hayatına başladıktan sonra her şeyden kendimi bir köşeye çekip eski dervişler gibi yaşayacak değilim. Elbette ülkemizin meseleleri ile ilgileneceğim. Hatta gerekirse bazı fikirlerimi açıklamaya çalışacağım. Partiler arasında hiçbir aynm gütmüyorum. Küçuk, büyük parti ayrıraı yapmıyorum. Bugün küçük olan bir parti, yarın büyüyebilir. Büyük olan bir parti de küçülebilir. Bütün mesele kavgasız, gurultüsüz, patırtısız bu kervanı yürütebilmektir. Sizlere başanlar diliyorum." HABERLERIN DEVAMI GOZLEMUĞUR (Baştarafı 1. Sayfada) MUMCU şiyor. Nitekim iki hafta önce ABD Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan, Sovyetler'e ekonomik ve mali konularda fikir vermek üzere Moskova'ya gitmiştir. Sovyet öğrenciler, Amerikan üniversitelerinde işletmecilik ve ekonomi öğrenimı görüyorlar. The New York Times, VVashington'un Sovyet öğrencılere Fullbright Bursu türünden bir burs vermesini öneriyor. Başkan Bush yönetimi, Mihail Gorbaçov'un reformlan karşısında uzun süre temkinli bır politika izlemiştı. Savunma Bakanı Dick Cheney, Gorbaçov'un iktidarda kalamayacağını öne sürmüş, Dışişleri Bakan Yardımcısı Lavvrence Eagleburger, Doğu Avrupa'dakı gelişmelerin bölgede cıddı istikrarsızlıklara yol açabıleceğını belırterek ABD'nin, gelecegi belli olmayan Gorbaçov reformlarını desteklemekten kaçınmasını istemişti. Ancak Dışişleri Bakanı James Baker'ın son konuşması Beyaz Saray'ın, Gorbaçov karşısındaki temkinli ve çekingen tutumunu artık terk etmeye başladığını gösteriyor. Baker, "Perestroykanın başarıya ulaşmasını istiyorvz" demiştir. The New York Times Gazetesi ise geçen günkü başyazısına "Daha lyi Bir Dünyaya Doğru" başlığını koymuştur. Dünyada banş ve yumuşamadan yana olan herkes bu dileği hiç kuşkusuz paylaşacaktır. ANAP'ı ziyaret Cumhurbaşkanı Kenan Evren saat 15.10'da ANAP'ın yeni genel merkez binasına geldi ve kapıda Turgut Özal ve başkanlık divanı üyelerince karşılandı. Başbakan özal, Evren'e yeni genel merkez binasını gezdirdi. Cumhurbaşkanı Evren'e giriş katındaki toplantı salonu hakkında bilgi veren Özal, bu salonda uluslararası toplantılar yapılabileceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Evren daha sonra ust kattaki genel başkanlık odasına çıkarak buradaki özel defteri imzaladı. Başbakan özal daha sonra Cumhurbaşkanj Evren'e "Biitiin ANAP'lılar Turkiye'nin demokrasiye geçişindeki gayretlerinizi daima şukranla anacaklardır" yazılı bir plaket verdi. Cumhurbaşkanı Evren plaketi alırken, "Bu da altın mı?" sorusunu yöneltti. Başbakan Özal ise, "Altın değil galiba, altın suyuna batmış" dedi. 'Anılarınızı ^yınlayın' Daha sonra basına kapalı olarak yapılan görüşmede İnönü'nün Evren'den yazdığı anılarını yayınlamasını istediği öğrenildi. Evren ise anıianmn 1987 nisana kadar gelen bölümunü tamamladığını, ancak şu anda yayınlamayı düşünmediğini bildirdiği öğrenildi. İnönü'nün anıların yayınlanmasında yarar görduğünü belirtmesi üzerine Evren'in halen bu dönemde görevli birçok kişiyi kapsadığını, "Aralarında Cumhurbaşkanı olacak zatın da bulunduğunu" söylediği bildirildi. Inonu ise buna karşılık, "Biz de olsak sakıncası yok. Tarihçiler olayın içinde yaşayan insanlann da objektif olamadıgı gorüşündeler" diyerek eski tngiltere Başbakanı Churchill'i ornek verdi. Evren ise, "Bu nesil gitmeden yayınlamayı düşünmüyurum" diye konuştu. Evren, Marmaris'teki evinin orman kenannda olduğunu soyleyince de, İnönü'nün "Sayın Ozal anayasayı değiştirir, orada da bir sürii ev yapılır" dediği öğrenildi. Cumhurbaşkanlığı Basın Müşaviri Ali Baransel ise Radyo Televizyon Yüksek Kurulu'ndaki görevinin yanı sıra Evren'e danışmanlığını sürdüreceğini, bu arada Marmaris'teki evin adının da "Beyaz Saray" değil, "Beyaz Ev" olduğunu söyledi. CUNEYT ARCAYUREK yazıyor (Baştarafı 1. Sayfada) den bir hareketlenme gözlendi. Bir polis arabası göründü, sonra Cumhurbaşkanı Evren'in Mercedes'i; yanında, arkasında sayılamayacak sayıda ötekı polis arabaları... ve birden "gelıyor" anlamındaki zit sesiyie odasından fırlayan TÖ, yuvarlanarak merdivenlerden indi. Evren'i karşıladı Porselen dişler ortaya çıktı, Evren zorakı bir tebessümle elini uzattı. TÖ, veda ziyaretine gelen bir cumhurbaşkanını karşılamıyordu. ANAP cumhurbaskanlığına bir gün kala. Çankaya'nın yeni sahibi olmanın zevkini tadryordu. Basbakanlık Konutu'nda eşyalar henüz toplanmamıs, Semra Hanım'ın zengin gardrobunun Köşk'e nasıl taşınacağı planlanmamıştı. Bir gece, Kbnut'tan Köşk'e doğru gardroplar boşalacaktı. Konut'taki yetkililer başlı başına sorun olan Semra Hanım'ın giysılerini, her hafta aldığı bir çift ayakkabının "Köşk'e naklini" gerçekleştirecek emrin TÖ'den gelmediğinı söylüyorlardı. Belki bize öyle geldi belki de alınan izlenimlerde yanılgı payı yoktu. Evren, her zamanki neşeli, kendine özgü üslubuyla esprili kimliğınde değildi. Zoraki gülümsemelerledoluydu. Kimi yerde ağzının ve gözlerinin çevresinde muzip çizgiler oynaşıyordu. Orneğin Başbakanlık odasırv da TÖ'nün yüzüne gülümsemeler yerleşırken Evren soğuktu. Bir ara yan gözle TÖ'nün oturuşuna, sevinçten ne yapacağını bilemeyen çehresine gözü takıldı ve işte o an Evren'de, hafif alaya aldıği olayı yansıtan muzip çizgiler yandı söndü. Evren Paşa'nın, TÖ'nün Çankaya'ya çıkmasını içtenlikle onayfamadığını çevresi aktarıyordu. Tabii Evren, yakın çevresine açık seçik ifadelerle TÖ'nün "halksız cumhurbaşkanlığını" onaylamadığını söylememişti. Ne' var ki TÖ'nün hareketlerini onaylamadığını son günlerde duyumsatıyordu. Oysa bir süre önce Evren'in TÖ'nün Çankaya manevralarına "karşı vaziyet alacağı"nı gösteren işaretler alınmışîı. Peki, ama Evren halktan, basından, partilerden geniş tepkıler gelirken susmayı niçin yeğlemişti? 1983 seçimlerinden önce radyodan yayımlanan konuşmasında halka TÖ'ye kapılmamasını salık vermişti. Bu konuşmanın tepkileri hâlâ sürüyordu. Bir ara Çankaya konusunda "kişisei görüşlerini" söylemeyi, düşünmesine düşündü, fakat sonradan cHmadık yorumlarla sözlerındeki amacın aşılabileceğini hesapladı, vazgecti. Köşk'ü, Evren'le birlikte terk etmeye hazırlananlar, TÖ'nün her hareketini "arabesk" buluyoriardı. Bu yansımalar herhalde çevredekilerin kişisei kanıları değildi. Dün Evren Bakanlar Kurulu toptantısına girdikten sonra TÖ, kadife kırmızı kapaklı kutuyu açtı, Evren'e bir plaket verdi. Minnettarlık kanşımı bir takım sözcükler yazılıydı üzerinde. Ve de som attındandı. Plaket arabesk ti, harflerin yazılışı bile kaba, iri itiraf" eden sözler sıralamıştı. iri ve göze batıcıydı. Altına, mü Oysa TÖ, o cumleyi söylemese, cevhere iltifat etmeyen Evren, İnönü'yü el sıkmaya zorladığını, plaketi, Başbakan'dan geldiği düşman çatlatırcasına gazeteciiçin "çaresiz" kabul ettiğini söy lere inatlaştığını sergilemese, leme gereğini duydu. TÖ'ye bak Çankaya kapısında hıç değilse son günlerde uygarlıktan nasiptık, umurunda bile değildi. Fakat arabesk TÖ, bu fırsatı da lendiğini kamtlayacaktı. TÖ, bilikaçırmayacaktı. ithali serbest bı nen TÖ'ydü ve zarif hareketleri rakıldığından altın o kadar boldu kabalaştırma marifetinde bir nuki!.. Evren'i yücelteyim derken, maraydı. altının ucuzladığını söyleyerek Çankaya'yı güvenceye aldıktan plaketin manevı değerıni küçült sonra, "12 Eylül ürünü" olduğutüğünün farkında değildi. Zaten nu söylüyor, bundan "gururduyyolunu engellemeyen, duygula duğunu" bağıra çağıra açıklıyorrını, düşüncelerinı şimdilık içi du. Böylece, 12 Eylül'ün, kendine hapsederek TÖ'nün anlamsız siyle Çankaya'da süreceğini kamanevralarla Çankaya'ya çıkışı nıtlıyordu. "Evren gitti, 12 Eylül na ses çıkarmaz görünen bir in bitti" havasına kendini kaptıransana, devlet kasasından çuval lara Evren'i aşacak ölçülerde 12 lar dolusu altın armağan etse ne EylüJ'cü olacağını ilan ediyordu. çıkardı ki... Gerek gorse bunu da TÖ, daha şimdiden Evren'i yapabilirdi. Yüzde 80'le 21.81'e "yanına çekmeyi" hesaplıyordu. yer değiştırttikten sonra. Bir ar "Engin deneylerinden mağan anında bile kişisei propa yararlanacaklannı" söylerken, ganda yapmaktan kaçınmadı. al Evren'e iltifat etmiyordu. Alanı tın fiyatına bağladığı pariak ıltıfat boş bulduğunda geçmiş olaylalannı TV'ye dönerek söylüyordu. n, kimi önemli gizli konuşmaları O kadar arabesktı ki, inonü' saptırmayı siyasal huner sayan nün yanına koşuyor, elini uzatı TÖ, gün gelir öyle hesapsız atardı yor, terbiye sınırını aşmayacağı ki Evren, Marmaris'teki evinden nı bildiği bir insanın zorla elini sı "doğruları" açıklayabilirdi. Nitekıyordu. Üstüne üstlük bir de kim bu yüzden "Çankaya'dan ay"Elimi sıkmayacağınızı rılmakla her şeyden elini eteğini söylüyorlardı" diyordu. İnönü bu çekmeyeceğini" bır gece yemehareketi beklemiyor değildi. Bir ğinde açıktan söyleyivermişti. Dün, bir dizi ziyaretle Evrer^ gün önceki basın toplantısında TÖ'nün "emrivakiyle" kimi hare in "veda" günüydü. ketler yapabileceğini söylemiş, TÖ ise dünü "sefa" günü sasiyasal ückâğıt açan bir cumhur yıyordu." başkanı adayına karşı "aczini Bakalım nereye kadar... Bakanlar Kurulu Cumhurbaşkanı Kenan Evren, TBMM'den ayrıldıktan sonra saat 11.00'de Başbakanlık eski binasına geldi. Burada Başbakan Turgut Ozal tarafından törenle karşılanan Evren, Başbakan Türgut Özal ile 20 dakika başbaşa görüştü. Saat 11.20'de Bakanlar Kurulu toplantı salonuna geçen Evren ile özal yan yana oturdular. Cumhurbaşkanı Kenan Evren vedaya geidiğini belirtirken, Başbakan Ozal da Evren'e Bakanlar Kurulu'nun şükran plaketini sundu. Plakette şunlar yazılıydı: TC Başbakanlık, Bakanlar Kurulumuz, Sayın Cumhurbaşkanımız Evren'e yurdumuza yaptığı unutulmaz hizmetlerinden dola\ı şükranlarını arz eder. 30 Ekim 1989 Özal..:1 Plaketin verilmesi sırasında Evren ve özal arasında şu diyalog geçti: EVREN Yalnız benim prensıbime aykın ama Başbakan olduğu için bunu reddedemeyeceğim. ÖZAL Size çok plaket verilmiş, plaketleri gönderiyorsunuz. EVREN Onun için mi altın yaptınız? ÖZAL Evet onun için altın yaptık. EVREN Bunu dışarıya da koyamayız. Askeri müzeden çaldıklanna göre benim evden haydi haydi çalarlar. Onun için kasaya koyacağım. ÖZAL Bir başka sebebi daha da var altın yapılmasının. Bugun artık Türkiye'de altın ithalatı o kadar kolaylaştı ki, her gün 300400 kilo altın ithal ediliyor. Evren, Bakanlar Kurulu toplantısına yaklaşık 40 dakika başkanlık etti. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanlar tarafından uğurlandı. SHPVi ziyaret Cumhurbaşkanı Evren, ANAP'tan sonra SHP'yi ziyaret etti. tnönü, ziyaret sırasında gazetecilere hitaben ilk konuşmayı Cumhurbaşkanı'nın yapmasını önerdi. Evren, "Buyurun" karşılığını verince tnönü, bu ziyaretten onur duyduklanm, ana muhalefet partisini veda ziyaretinde bulunmanın demokrasinin kalıcılığına inancının gostergesi olduğunu anlatarak, şöyle dedi: "Cöreve geliş zamanııuzın dernokrasiye ara verildigi bir zaman olduğunu biliyonız. Ama şimdi görevi bitirirken veda ziyaretlerine sıra geldiğinde normal bir demokratik değişim içinde olduğunu gormeklen herkes ders alıyor. Demokrasinin Türkiye'de yaşayacağı bütün sorunların demokrasi içinde çözuleceği, Sayın Evren gibi, Cumhurbaşkanlığı dönemini bitirirken bu yolda katkı yapmış insanlann bulunmasıvla güç kazanıyor. Sayın Cumhurbaşkanıyla görev yaptığı sure içinde göriiş aynlıklanmızın olduğunu herkes biliyor. Bu masada oturan insanlann birçoğunun sivasetle etkin gorev alması o dönemin anlayışı içinde engellenmişti. Ama sonradan hep birlikte demokrasiyi gerçekleştirecegimizi herkes gördü." tnönü, Evren'e iyi dileklerini sunduklannı, kendisinin geçiş döneminde gösterdiği "millete saygı" örneğinin gelecek Cumhurbaşkanları tarafından da kabul edilmesi dileğinde bulundu ve "Bu konuda şüphelerimiz var. Ama, bunlar Sayın Evren'in görev süresi ile ilgili değil. Bundan sonra karşılaşacağımız sorunlann millet iradesine dayanarak çözümleneceğine inanıyoruz. Sayın Evren'in görev süresi bunun bir örneği. Eninde sonunda milletin iradesi egemen oluyor" dedi. jim bakanları, hep birlikte milli birlik ve beraberlik ruhu içinde, 12 Eylül ruh ve felsefesinden, Atatürk ilke ve inkılapiarından güç ve ilham alarak Özal için oy kullanacaklar. Sekizinci cumhurbaşkanı HHTÖ için bin bir pare top atılacak. Bugünkü seçimde, "insan manzaralan"na kısaca göz atalım: Örneğin İstanbul Milletvekili Cavit Kavak, 12 Mart öncesi eylemlerini ve eylemci arkadaslarını düşünecek... Deniz Gezmiş'i aklından geçirecek; o parkalı günleri aklına takılacak. 6. Filo'yu protesto eylemleri, üniversite işgalleri, renkli fotoğraflar gibi önünden bir bir geçecek. "Hey dev gençii, devgençli" marşı kulaklarında çınlayacak... Düşünecek ve "Varlığım Özal'a armağan olsun" diyecek. Başı dimdik; içi gururla dolu ve mutluluktan uçacak kadar hafif... Gidecek ve Özal için oy kullanacak. Ya Nurettin Yılmaz? Yılmaz, 12 Eylül sonrasında Diyarbakır'da gördüğü işkenceleri anımsayıp, tüyleri diken diken olacak. Keiepçeleri, zindanları, işkenceleri düşünecek. Dıyarbakır'dan İstanbul'a götürülürken bir gazeteci arkadaşı ile karşılaşışını anımsayacak birdenbire. Gazeteci arkadaşının hemen ertesı gün Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri'ne başvurup, Diyarbakır'da kendisine yapılan işkenceleri bir bir anlattığını düşünecek. Bir bıçak gibi saplanacak bu anı yüreğine. Gazeteci arkadaşının basın locasında kendisini izlediğini de düşünecek. Sonra kulıslere çıkıp, tur atacak. Tur atarken cezaevindeki voltalar aklına gelecek. Vicdanını oypusulaları ile yelpazeleyecek... Sağına bakacak; Mustafa Taşar. Eyüp Aşık, soluna bakacak; Cavit Kavak, Işın Çelebi, Ercan Vuralhan, Keçeciler... Birdenbire Orhan Apaydın gelecek gözlerinin önüne. Banş Derneği davası bir şerit gibi gelip geçecek gözlerinin önünden. Apaydın, "Nurettin" diyecek, "Nurettin, ne yapıyorsun?" Kulise çıkacak: Kuliste Orgeneral Recep Ergun ile karşılaşacak. "Saygılar Paşam" deyip selamlayacak emekli Sıkıyönetim Komutanını. Kelepçeler, cezaevleri, işkenceler... Yılmaz, Banş Derneği davası sanıklarını bir bir anımsayacak... Mahmut Dikerdem'i, Kemal Anadol'u, Dr. Erdal Atabek'i, Ali Sirmen'i, Reha isvan'ı, Mustafa Gazalcı'yı, İsmail Hakkı Öztorun'u, Gencay Şaylan'ı, Ataol Behramoğlu'nu ve başkalarını. Ve gidecek, "Varlığım Özal'a feda olsun" diye oy kullanacak. "Halkı adına" milletvekili olarak mutluluktan pırıl pırıl parlayacak gözleri... Eski sosyal demokratlajdan Işın Çelebi de elbette bu mutluluk kervanındadır. HHTÖ cumhurbaskanlığına seçılince ilk kutlayanlar arasında yer alacak Bakan Çelebi. Oylama yapılırken, sosyal demokrat arkadaslarını anımsayacak birdenbire. "Bunun için miydi sosyal demokratlık?" diye düşünecek. Bir an dalacak. Midesine bir sancı girecek. Ortadoğu Teknik Üniversitesi'ndeki ilerici, demokrat arkadaslarını düşünecek... Ecevit ile beraberliklerini... Sol çevrelerle dostluğunu... Okuduğu kitapları... Laikliği, evet laikliği... HHTÖ'nün önlenemeyen yükselişinde bir sosyal demokrat oyun sahibi de Işın Çelebi olacak. Büyük bir vicdan huzuru içinde gidecek, "Varlığım Özal'a feda olsun" diye oy kullanacak. İktidar cephesindeki "insan manzaralan" bunlar. Peki muhalefet? Bugün muhalefet partileri oylamaya katılmayacaklar. Peki ne yapacaklar? El sıkmayacaklar. 1 eylül günü toptan istifayı beceremeyenler, ei sıkmayacaklar, can sıkacaklar! DYP'yi ziyareti Cumhurbaşkanı Evren saat 16.30'da da DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel'e veda ziyaretinde bulundu. Evren Mecliste grubu bulunmayan diğer partileri de ziyaret etmek istediği halde zamanının uygun olmaması nedeniyle bu olanağı bulamadığını bildirdi. Evren, "Eğer fikirler bir noktada birleşebilseydi zaten bu kadar parti teşekkül etmezdi. Bütün ulkelere bakıyorum, çeşitli partiler var. O halde çeşitli fikirler hâkim demektir. Bütün mesele bu fikirlere saygılı olup, kendi fikrini de muhafaza edebilmek. İlle benim fikrim doğru demeden diğer fikir sahiplerine de hoşgoriıyle bakılabiliyorsa, raesele kalmamışlır" diye konuştu. Evren, demokratik sisteme geçen Macaristan'da 66 parti kurulduğuna dikkat çekti. Evren, siyasi parti liderleriyle vedalaşmasına karşın, yine zaman zaman karşılaşacaklarını, birbirlerine fikirlerini söyleyeceklerini belirtti. Evren şöyle dedi: "İnsallah bundan sonra diğer Batı ulkelerinde gordüğümüz gibi bizde de cumhurbaşkanian, bütün partilere veda ziyareti yaparak, o zamana kadar tneydana gelmiş fikir ayrılıklarını bir kenara bırakıp gene dostluklan ve ahbaplıklan devam ettirmek gekneğini yerleştirirler. Bu bir şekli Allahaısmariadık demektir. Yoksa ebedi bir Allahaısmarladık demek değildir" Evren, Türkiye'de parti sayısımn çok olduğuna da işaret etti. Demirel de bir ülkede ne kadar parti varsa, bunun o kadar fikir var anlamına gelmeyeceğini kaydetti. Demirel çoğulcu demokrasinin çok partisiz olamayacağını belirterek "Sayısı ne kadar çok olursa olsun, bunu yaşatacak olan millettir. Milletin sinesinden gelecektir" dedi. Demirel şunlan söyledi: "Aslında tüm siyasi partileri bağlayan, siyasel ustü, bir ulkenin her ferdinin sahip çıkması gereken bazı kavramlar vardır. Biz, siyasi parti olarak evvela o kavramlan savunuyoruz. Bunların başında hürriyetçi demokrasinin geidiğini; Türkiye hür ve serbest secimt dayanan bir nizamı Türkiye'de yerleştirmeye ve iktadariann el değiştirmesini banş içinde yapmaya mecbur. Bunu yapabildiği, başarabildiği sürece daha çok ilerlemeye, gelişmeye kav uşacakbr. Biz bu düşünceyi savunduk, geliyoruz." Zamlar Çankaya'yı (Baftarafı 1. Sayfada) sıra kaynak verünliliği ve tasarrufu arttırıcı önlemler üzerinde durulmasını istediği öğrenildi. özaJ'ın Merkez Bankası yöneticilerine ise önümüzdeki dönem için daha sıkı bir para politıkası izlemeleri talimatı verdiği belirtildi. Başbakan Özal'ın talimatı üzerine başlatılan çalışmalar sonucunda para arzının kontrolü için Hazine ve Merkez Bankası ortak bir forrnül geliştirdi. Hazine ile Merkez Bankası arasında kur farklarından kaynaklanan konsolide borçlar ve 2.4 trilyon liralık tahkim edilmiş borçlar konusunda ortaya çıkan anlasmazlıklar da özal'ın devreye girmesiyle son buldu. Merkez Bankası, bu borçlar için bir süredir Hazine'derrtahvil istiyor, Hazine yöneticileri ise "ba fiktif bir hesaptır, bunu borç olarak kabul edemeyiz" görüşüyle Merkez Bankası'na tahvil vermek istemiyorlardı. Özal, başbakanlık görevini bırakmadan birkaç gün önce Hazine ile Merkez Bankası arasındaki bu anlasmazlığı çözüme bağladı. Buna göre, 1 kasım tarihinden itibaren Hazine, Merkez Bankası'na olan 2 trilyon 417 rrülyar liralık tahkim borçlanna mahsuben ilk aşamada I trilyon liralık devlet tahvili verecek. Söz konusu I trilyon liralık devlet tahvilinin faizi yüzde 30 olarak belirlendi. . Merkez Bankası, Hazine'den alacağı 1 trilyon liralık devlet tahvılıru pıyasadan para çekme operasyonlarında kullanacak. Yetkililer, Merkez Bankası'nın emisyonun önemli artışlar gösterdiği dönemlerde açık piyasa işlemleri yoluyla bu tahvilleri kısa vadeli olarak piyasaya sunarak para çekeceğini, likidite sıkışıklığı olan dönemlerde de geri alarak piyasayı rahatlatacağını söylediler. Özal'ın Çankaya günü (Baştarafı 1. Sayfada) Çünku 1982 Anayasasfna gore TBMM üyesi olmayanlar başbakanlık gorevine atanamıyorlar. Yeni başbakanın atanması beklenen 10 kasıma kadar başbakanhğa Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Bozer vekâlet edecek. ANAP genel başkanlığını ise vekâleten Teşkilat Başkanı Orhan Demirlaş yürütecek. Özal, cumhurbaşkanlığı görevini Evren'den 9 kasım perşembe günü "sade bir törenle" devralacak. Toren programı, Dışişleri Bakanlığı Protokol Mudurluğu'nce hazırlanıyor. Ediııilen bilgiye göre 9 kasım perşembe gunu saat 10.00'da TBMM Genel Kurulu yeniden toplanacak. Cumhurbaşka, ru olarak TBMM Genel Kuruluna gelecek olan Özal, ant içecek. Anayasaya gore cumhurbaşkanı olarak Özal şu ant metnini okuyacak: "Cumhurbaşkanı sıfatıyla, devlet in variığı \e bağımsızlığını, vatanın ve millelin bölunmez bülunlüğünu, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, anayasaya, hukukun ustunlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplanna ve laik cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı. milli davanışma ve adalel anlayışı içinde herkesin insan haklanndan ve lemel hurriyetlerden yararlanması ülküsunden aynlmayacağıma, Turkiye Cumhuriveti'nin şan >e şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım gorevi tarafsızlıkla yerine getirraek için bütün gücümle çalışacağıma büyük Türk milleti ve tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerine ant içerim." Özal, TBMM'deki ant içme törenine frak ile katılacak. Aynı anda Ankara topraklık sırtlarından top atışı yapılacak, TV yemin törenini naklen yayınlayacak. TBMM'deki yemin töreninden sonra Özal Anıtkabir'e gidecek. Özal daha sonra Çankaya Köşküne çıkarak Cumhurbaşkanı Evren'den görevi devralacak. Özal, cumhurbaşkanlığı görevini devraldıktan sonra ilk olarak 10 Kasım torenlerine katılacak. Özal aynı gun yeni başbakanı atayarak hukümeti kurmasını isteyecek. Başbakanlık, Başbakan Özal 1 ın bugün cumhurbaşkanı seçilmesi halinde görevi teslim alacağı 9 kasım tarihine kadar Başbakanlık sıfatı ile yasal konurnu hakkında Damştay'dan "istişari mütalaa" istedi. Danıştay Başkanı Süleyman Sırn Kırcalı, başbakanlık tarafından kendilerinden, Özal'ın cumhurbaşkanı seçilmesinden sonraki yasal konumu hakkındaki mütalaanın bugün başbakanhğa verileceğini bildirdi. Kırcalı, "Mütalaa şu anda yazılmakta, düzeltilsin, imzalansın yarın (bugün) verilecek" dedi. Başbakan Özal ise Danıştay dan muıalaa istenmesi konusunda " O konu ayrı. Hukukçuiar inceliyor. Bilmiyoriar. Anayasa ne derse o olur" dedi. 1 Donuk krediler Önümüzdeki günlerde yürürlüğe girmesi kararlaştırılan bir uygulamayla da banka sisteminin önemli sorunları arasında bulunan donuk kredilere çözüm getirilmesi hedefleniyor. Bunun içiıı, 1988 yılı mayıs ayında çıkanlan karşılık kararnamesinin daha katı biçimde uygulanarak bankaların idari ve kanuni takipteki alacaklarının tümü için belirli oranlarda karşılık ayırmalan zorunlu hale getirilecek. Karşılık kararnamesini yumuşatıcı nitelikteki ekiın 1988 tebliği yürürlükten kaldırılacak. Bu arada, bir züredir askıya alınan bazı KİT zamlarının da Özal'ın cumhurbaşkanlığı görevini devraJmasından sonra oluşturulacak yeni hükümet tarafından yapılacağı bildirildi. KİT'lerin fınansman yapıları goz önüne alınarak belirleneceği bildirilen zamlarla KİT sisteminin kaynak ödeme açıkları ve bütçeye yüklerinin en aza indirilmesinin hedeflendiği kaydedildi. Yıl sonuna kadar, başta ithal ürünler olmak uzere içki ve sigara fiyatları, elektrik, PTT, THY ve demiryolu ücret tarifelerinin zamlanacağı, serbest bırakılan petrol ürunlerinin rafineri çıkış fiyatlannın da yeniden belirleneceği bildirildi. Konsey uyelerine veda Cumhurbaşkanı Evren, öğleden sonra da Cumhurbaşkanlığı Konseyi uyelerine veda etmek üzere TBMM'ye geldi. Saat 14.30'da Evren'i TBMM'nin 12 Eylül öncesinde Cumhuriyet Senatosu Başkanlığı'na ayrılan binada Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Sedat Güneral karşıladı. Evren, koridorda sıralanan konsey uyeleri Nurellin Ersin, Tahsin Şahinkaya, Nejat Tiimer ve Sedat Celasun ile tek tek tokalaştı. Eskiden Cumhuriyet Senatosu Başkanlık Divanı toplantı silonu olarak kullanılan odada Evren ve konsey uyeleri gazetecilere ayakta poz verdiler. Fotoğraf çekimi »ırasında Ersin ve Tümer, Evren'in sağında, Şahinkaya ve Celasun da solunda yer aldılar. Evren ve Konsey üyelerinin tam arkalanna rastlayan duvarda yer alan tabloda Evren ile Konsey üyelerinin askeri üniformalı fotoğrafları dikkati çekti. Evren, fotoğraf cekiminin tamamlanmasından sonra basın mensuplarına konsey uyelerine şükran borçlu olduğunu söyledi. Ve şoyle devam etti: "Onlar da bir ay sonra görevlerini bırakacaklar ve sade hayal. larına dönecekler ve öyle zannediyorum ki. kendileri de bu sade hayata dönmeklen mutluluk duvacaklar." Evren'in konuşması Evren ise partiler arasında görüş farkının bulunmasının doğal olduğunu bildirerek, 12 Eylul geçiş dönemini bir kenara bıraktığını, bu konuda çeşitli fikirler ileri sürüldüğünu, bu nedenle değerlendirmeyi tarihe bıraktığını anlattı. Normal parlamenter sisteme geçişten sonraki dönemde "Mümkün olduğunca" tarafsız davranmaya çalıştığını anlatan Evren, "Hatta taraf olduğum bazı konularda dahi larafsız olabilmek için kendimi zorladım. Bunun ne kadar güç olduğunu bundan sonra Cumhurbaşkanlığı'na gelecek olan zatlann da daha iyi anlayacağı inancındayım. Hakikaten zor bir durum tarafsızlığı muhafaza etmek" dedi. Evren, bazı gelenekleri yerleştirmeye çalıştığını, bunların arasında siyasi parti liderleri ile yaptığı periyodik göruşmeler de bulunduğunu bildirerek, "Bunlar hakikaten yararlı görüşmelerdi. Elbette bu göriişmelerimiz sırasında bazı fikir aynlıklanmız oldu. Ama, hiçbir zaman dostlugumuz kaybolrnadı. Butun mesele göniş ayrılığıyla dostluklann birbirine kanştırılmaması" dedi. Dostluklann devam etmesi ile demokratik parlamenter rejimin