25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 EKİM 1989 HAVA DURUMU Y B Y B 30° 16° Dıyartalur 21° 12° Edıme 25° 11° Erancan 21° 6°Emjrum TÜRKIYE'DE BUGÜN B 24°O° Y 27=12° Y 28°M° B 23°10° Y 21° 7» B 22° 5° 8 20° 15° 8 20° 15° B 20° 15° Y 21° 11° B 20° 14° B 21° 6° B 19° 10° B 20° 15° Y 23° 8° B 22° 8° Y 16° 4° B 19° 5° B 18° 13° ' JJ '/ Helsınkı Kopenhaq /,' •• ^ 23° 10° Manısa 21° 7°KMaraş 22° 9°M«sın ırçloji Genel Mudürtuğu nden Hleteon 15° 4°Mujla aknan bügiye göre. yuıdun güney ve do22° 4°Mus Y 15° 2° Estoşet»f ğu kesimleri çok bulutlu, Afcrienız, Do24° 10° Nıjde B 23° 6°Gaaantep 0u ve Guneydoğu Anadokı ile Oofiu 20° 15° Onlu Y 30° 18" Giresun Karadeniz'in ıç kesimleri yağmur ve yer Y 25° 12° Guraüşhane Y 20° 9 ° t a yer sağanak yağtşh. diğer yerier az bu18° 6°Samsun Y 21° 13° Hakkân lutlu ve açık geçecek W A SICAKLI21° 5°Sıift B 27° 11° IsparB Û : Değişmeyecek. RÜZGAR. Kuzey ve 20° 13° Smop B 22° 11° İsa!*ul dogu yönlenJen hafif. ara sıra orta kuvj 25° 11° Sıvas B 21° 6° lîfinr vette esecek. DencteriniaJe ruzgar KaY 23° 8° Kars Q radeniz'de gundoğusy ve poyrazdan, Y 20° T^Kaslamonu B 20° <°lrata>n Bıtts B 21° 6°Kay»n B 23° 5°lmcelı Marmara ve Ege'de yıktızdan, Akdenız1 Van Gölu'nde Hava Çok bulutlu ve sağanak yağtşlı geçecek. Rüz Bolu B 22° 8°KıtMareS B 21° 8°Uşak de günbattsı ve karayekJen 35. Batı Ka gâr doğu yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek. Göl mu Burea B 21° 9°van radeniz ve EgeUe &8 kuvvetinde. saarte tedil, göruş uzakiığı 10 km yajış anında 5 km 'nin altında Çanaktele A 19° 13°Kboya B 22° 7°Kulativa B 22° 8°YO2gal Çontm 1021. Batı Karadeniz ve Ege'de 2840 bukmacak. B 24° 10° Malatya Y 22° 6°Zonfluldak Derazl! deniz mili hızla esecek. Tahmini daiga \ Helsıı •J^9» Lenıngrad Moskova J DUNYADA BUGUN Amsteıdam Y 15° Lenıngrad Amman Y 30° Londra A 26° Madnd Atna A 30° Mlano Bağdat Montreal Barcelona A 24° Y 19° Moskova Basel A 22° Müritı Belgrat Bertın Y 18° NmYorfc Y 19° Osk) Bonn Bniteel Y 16° Parts Prag Budapeşte Y 24° Y 18° Rıyad Cenwre A 32° Roma Cezayir A 34° Sofya Cidde A 34° San Dubayı Frankturt Y 21° Vtm Y 25° \*us Gune Ktfare Kopenhag Kâkı Lfftoşa Ankara "# Kahıre • Y A Y Y Y 11° 30° 14° 20° 25° Y 21° A 21° Y 11° Y 18° Y 22° A 33° A 26° A 18° A 29° A 28° A 29° Y 20° Varşora B 23° Venedik Y 18° Viyana VtohmgtonA 23° Zuntı Y 22° Y Y A 8 B B 12° 13° 23° 22° 18° 12° Çankaya'ya Bir Hacı... Bahriye Üçok'u gördüm, Cumhuriyet'in ilan servisinde; Coşkun Üçok'un ölüm yıldönümü nedeniyle ilan vermeye gelmişti. Coşkun Üçok'un öldüğünü duymayanlar, ya da unutanlar, ara sıra telefon edip "Coşkun Bey nasıl?" diye soruyorlarmış. Coşkun Üçok, ince esprileriyle, belleğimden çıkmayan kişiydi. Anlattığı bir olay ya da fıkra, kimi zaman başımı derde sokardı. Olay ya da fıkralardan biri şöyleydi: Eskiden İstanbul'da okuyan medrese öğrencileri, oğrenim süresi bitince ya da sayılı aylarda köylere dağılıp imamlık, müezzinlik yaparlar, para ya da erzak toplarlarmış. Buna "cerre çıkmak" denirmis. Medresede okuyan öğrencilere "molla" da denir. Mollaların nereye cerre çıkacakları, önceden belirlenirmiş. Mollalardan biri, Karadenizli, İstanbul yakınındaki adalardan birine düşmüş, cerre oraya gidecek, atlar vapura gider. Biraz da canı sıkılır. Adalarda Müslümandan çok Hıristiyan yurttaşlar çoğunluktaymış. Onlara ne anlatıp ne toplayacak molla? Vapurdan çıkınca, ortalığı söyle bir kolaçan eder; caminin önünde müezzini görür. KBDdini tanıtır. Müezzin: Buraya boşuna gelmişsin! der, ben burada karnımı güç doyuruyorum. Bizim eve buyur, sana bir çorba sunalım, yarın pazar, Istanbul'a vapur var, onunla donersın! Oysa molla, neler tasarlıyordu, "cer"den toplayacağı parayla, öğreniminin bir yılını kurtaracak, medresede okumayı sürdürebilecekti. Kara kara düşünüp giderken, adanın kilisesinin önünden geçmektedir. Papaz kilisenin bahçesinde makasla güllerini budamaktadır. Karadenizli molla, papaza Rumca selam verir, "Kalimera" der. Papaz, giysisinden molla olduğunu bilir, selamıhı alır. Hayrola, burada ne işin var? diye sorar. Molla anlatır: Buraya cerre gelmiştim, ama burada Müslüman yokmuş. Yann döneceğim! Yarın pazar, bizim kilisede bir vaaz verir misin? Hem boşa gelmemiş olursun! der papaz. Olur! der molla, pazar günü gelir, başlar kilisede vaaz vermeye. Konu olarak da Kur'andan Meryem'i seçer. Dinleyenler, gözyaşlarını tutamazlar, duygulanmışlardır. Bir Rum kadın: Sana Müslüman diyenin gözleri kör olsun! diye htçkınr... Vaazın sonunda papaz, dinleyiciler arasında tepsiyi dolaştınr; tepsi dolup taşmıştır. Molla, dünyalığı toplamıştır. Papaz, tepsiyi mollanın torbasına boşaltır: Bunların tümü senin, sakın müezzine filan bir şey verme! der. Olay, ya da fıkra bu. Coşkun Bey, bu mollanın adını da açıklamıstı. Ben de yazdım. Mollanın kilisede vaaz vermesi, ne güzel bir şeydir. Vaay, sen misin yazan? Meğer, adını yazdığım mollanın torunları yaşryorlarmış. Bunlardan biri de SODEP'teymiş. Büyüğünden, küçüğüne telefon üstüne telefon, gözdağları. Bizim dedemiz, kilisede vaaz vermez, vermemiştir; yazdığım düzelt, yoksa şöyle yapacağız, böyle yapacağızl Okuduklarını anlamıyorlar, ben ne yapayım? Sonunda düzelttim; "O mollanın filanla ilişkisi yoktur!" dedim. Coşkun Üçok'a karşılaştığım gözdağlarını anlattığımda, çok üzuldüydü. Anlattığı fıkra ya da olay yüzünden başım derde girmişti ya, ben aldırmtyordum; alışıktım böyle şeylere. Ne yapalım? Eski devlet bakanlarından İbrahim Saffet Omayla, zaman zaman buluşur, soyleşiriz. Yemek yeriz. Hafta ortasında çarşamba günü Tunalı Hilmi'de "Rıhtım"da buluştuk. istanbul'dan, Ankara'ya gelen savunman Gülçin Çaylıgil de bizimle birlikte. İbrahim Saffet Omay, 196O'lı yıllarda, Diyanet İşleri'ne bakan Devlet Bakanı, İsmet Paşa da başbakan. Omay orada, Çaylıgil'le ikimize bir anısını anlattı; şöyle: "1964 yılında ramazan ayı yaklaşırken, ismet Paşa, yanında Hanımefendi, birfikte evinde yemek yiyorduk; bana dedi ki: Hanımefendi'nin senden bir ricası olacak! Aman efendim, emrederler, buyurun... Bu Çankaya'ya bir cami yapıldı biliyorsunuz, bunun arsasının sağlanmasında Hanımefendi'nin çok emeği, yardımı vardır. Şimdi, cami son aşamasına geldi, ama birtakım eksiklikleri var, hizmete girmesi mümkün değil galiba. Bunu bir hizmete sokmak lazım. Kendisi de istiyor ki siz de biraz yardım edesiniz. Bakayım efendim, emrederler, dedim. Vakıflar Genel Mddürü Nihat Bey'i odama çağırdım, Nihat Bey, eski valilerdendi. Değerli bir kişiydi. Durumu anlartım: Aman efendim, hiç paramız yok! dedi. Şimdi sen, caminin tamamlanması için gerekli kişileri gönder de sonrasını aramızda konuşuruz, dedim. O gün mimarı, dekorcuyu göndermiş. Ertesi günü geldi Nihat Bey, "İşte efendim, mihrapta şu eksik, minberde bu eksik, süslemede şu şu.. Bir takım eksiklikleri var" dedi. Peki, bu ne olacak? Kaça mal olacak? O zamanın parasıyla "115 bin lira lazım!" dedi. 115 bin lira da o zaman büyükçe bir para. Dedim ki: Nihat Bey, sen bunu çözersin, eski bir valisin. vakıflar'dan bir çare düşün buna... Peki efendim, dedi. Uzatmayalım, cami bitti. Kalktım İsmet Paşa'nın evine gittim yeniden. "Efendim, cami hizmete hazır duruma geldi, inşaat tamam" dedim. Çok teşekkür ettiler bana, hanımefendi de kendisi de. Ama sonra şöyle dedi: Ama, bununla bitmedı bu iş! Nasıl bitmedi Paşam? Bak, ramazan ayı yaklaşıyor. Bu cami hizmete girecek. Çankaya'dan ezan okunacak! Buraya Ankara'nın en güzel sesli müezzinini vermenln yolunu, çaresini ara. Peki, başüstüne! dedim. Diyanet İşleri Başkanı Tevfik Gerçeker'e söyledim. Oraya gerçekten Ankara'nın en güzel sesli müezzinini verdiler..." Mevhibe Hanım'ın, İsmet Paşa'nın inançlı kişiler oiduğunu çok kişi bilir. Omay'ın anlattıkları şimdiye dek hiçbir yerde yayımlanmadı. İsmet Paşa, inanmış adamdı; ancak bu inançlarını hiçbir zaman politıkaya araç olarak kullanmadı. Onun politikacı olarak, camiye girip namaz kıldığını gören olmadı. son günlerde Ali Rıza Cihan ile Abdullah Tekin'in, "Çağdaş Devlet Adamı İsmet İnönü" adlı yapıtlarını okuyorum; laiklik ilkesi, Turkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkesidir. Bu da, dinin politikaya araç edilmemesidir. Hacı Turgut Bey, satır arasında, laik olmadığını söylemedi mi? Devlet laikmiş, kişiler değil! Bugün cumhuriyetin yıldönümü; Çankaya'ya bir hacı! Düşün, düşün, yoktur işin. ANAP'hlar işi hâlâ anlamadılar mı? Çankaya camisine müezzin değil, Turkiye Cumhuriyeti'ne cumhurbaşkanı seçiyorlar! MUSTAFA EKMEKÇt ANKARA NÖTLARI CUMHURİYET/17 BULMACA SOLDAN SAGA: 1/ Aniden gelen şiddetli koma hali. 2/ tstanbul'un Beyoğlu semtine eskiden verilen ad... Sakagı da denilen ölumcül bir hayvan hastalığı. 3/ Bir peygamber... Hindistan'da kast dışı olaıılara verilen ad. 4/ Asker... Büyürae, gelişme. 5/ Oğlunun, çarmıha gerilecegi tepeye tırmandığını gören Meryem Ana'nın acısını işleyen yapıtlara güzel sanatlarda verilen ad. 6/ Arap erkeklerinin kefiyelerinin üzerine bağladıklan kalın bağ... Bir spor kulübUmüzün kısa yazılışı. 7/ Çarhk Rusyası'nda toprak sahibi zengin köylülere verilen ad... Telefon sözü. 8/ Cezayir"de bir liman kenti... Renksiz ve kokusuz bir gaz. 9/ Donma olayına neden olan bileşilderden anndırılmış yağlara verilen ad. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Eski Mısırblar'ın kutsal saydıklan öküz... Yerip çekiştirme. 2/ Içinde yağ yakılan toprak kandil... Isviçre'de bir kanton. 3/ "O yer" anlamında kullanılan sözcük... Eşeklere vunılan eyer. 4/ Ayak... Bir çeşit toplu tabanca. 5/ Diş kiri. 6/ Dul kadınlar... Rütbesiz asker. 7/ Teori... Gelecek. 8/ Çalışma, emek... lyi, güzel. 9/ Üstü kapalı olarak anlatma... Bir çeşit başlık. TARTIŞMA İlaç sanayii ve serbest rekabet Sağlık hizmetlerinde temel amaç, kişileri hasta etmemenin koşullarını oluşturmaktır. Ülkemizde ise kişi hastalandıktan sonra tedavi yolu tercih edilmektedir. Bu, daha fazla harcamayı getirmektedir. Bugün ülkemizde birisi çıkıp da sağlık hizmetleri konusundaki sorunları halletmek isterse; ilk yapması gereken iş; Turk ilaç sanayiini, ilaç fiyatlarını ve ülkemizde sağlık işkolunda kullanılan gereçlerin (ultrason, tomografı cihazları vb.) tüm yönleri ile analizini yapmak durumundadır. Bunlardaki durum saptamasından sonra ancak ikinci aşamaya geçilebilir. Sağlık hizmetlerinde temel amaç, kişileri hasta etmemenin koşullarını oluşturmaktır. Ülkemizde ise kişi hastalandıktan sonra tedavi yolu tercih edilmektedir. Bu da daha fazla harcamayı getirmektedir. Ben bu yazımda ilaç konusundan yalnızta bir örnek vermek istiyorum. Yaklaşık üç ay önce piyasaya verilen siprofloksasin etken maddeli, antibiyotik 250 mgllığı 33.000 TL., 500 mgMığı 65.000 TL. fiyat taşıdelerin oranı yüzde 27.50'dir. (Kaynak: İlaç ve Kimya Endüstrisi Işverenler Sendikası.) Siprofloksasin veya siproflaksosin sentezine giren hammaddelerdeki gümrüklerin aşağıya çekilmesinde (yüzde 99 oranında bile olsa) ilacın nihai mâliyetine yansıması yüzde otuzu aşamaz. Sanayinin savını değerlendirirsek yine olmaz. Eğer böyle olsa idi; siprofloksasin isimli antibiyotiğin 1. kuşağı diyebileceğimiz oflaksasinin de fiyatı düşmesi gerekirdi. Oysa henüz böyle bir fiyat düşmesi yok. Siprofloksasinde yaşanan bu olay, aklımıza Patent Yasası'nı getirmektedir. Olayın düğümü bu konunun içerisinde saklıdır. Sağlık Bakanı Sayın Halil Şıvgın, "Fij'at kırma olayımn kokeninde serbest rekabetin yaltığını" one surerek, "flyatlar daha da düşccek" diyor. ilaç sanayiinde serbest rekabet olamaz. llaçta sanayinin oligopol yapısı bu rekabetin oluşmasını önler. yordu. Aynı etken maddeyi başka bir firma yarı fiyatına piyasalama çalışmalarına başlayınca, birinci firma da fıyatmı yarıya düşürdüğünü açıkladı. 22.10.1989 tarihli gazetelerdeki ilanlarında bu fiyat düşüşünü, sentezin çok daha alt maddelerinden başlaması sonucu imalat maliyetindeki düşuşe bağlıyordu. 24.10.1989 tarihli gazetelerdeki Sağlık Bakanlığı'nın açıklamasında ise bu düşüş, "Bazı ilaç maddderindeki gümrüklerin aşagı çekilmesi" olarak tanımlanıyor. Ortada bir gerçek var; siprofloksasin etken maddeli ilacın fiyatı yarıya düşüyor. İlaç sanayii bu düşüşü, sentezin çok daha alt kademelerden başlamasına, Sağlık Bakanlığı ise bazı ilaç hammaddelerindeki gümrüklerin asağı çekilmesine bağlıyor. Sağlık Bakanlığı'nın HÜSNÜ KAYA savını değerlendirirsek; olmaz, çünkü ilaç fi Izmir Eczaa Odası yatını oluşturan değerler içerisinde hammad Eski Genel Sekreteri 'Ulufe Kanıuııı' Gericilik, demokrasi ve refah konularında ülkenin durumu ortada ve eminim tebessümle bize bakıyor. 6 0 YflL ÖNCE CumhurİYet "Ey yükselen nesil! tstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz tesis ettik; onu ilâ ve idame edecek sizsiniz. Gazı Mustata Kemal 1930 Güzellik Müsabakası 29 EKİM 1929 1929 senesi iki ay sonra bitiyor, onun yerine 1930 senesi gelecek. Yeni senenin her şeyi gibi güzellik kralçesinin de yeni olması lazım geliyor. Gerçi bir güzelin, hele bir güzellik kraliçesinin yeni bir sene girmekle güzelliği eksilmez, bilakis artarsa da ne yapalım ki bu işte rehberimiz olan Avrupalılar güzellik kraliçesini bir seneden fazla tahtında oturtmuyorlar. Anlaşılan insanlar hükümdarlardan o kadar usanmışlar ki güzellik tacının bile bir başta bir seneden fazla durmasına MÜKEMMEL BlR tahammül edemiyorlar. Onun KASUC BAĞI içindir ki bütün güzellik I J. ROUSSEL Kıuh " kraliçelerini bir sene ömürleri b bttlta bp akolan birer nefis çiçek telâkki « «zim Uktırtcn ediyorlar. |tur Zirı •Kil bu h*i ile enFeriha Tevfik hanımın fJr*> »»nk«ta t»Bm< üzülmesine ve darılmasına eUkedilir. B.Ju..k»meydan bırakmamak için UtMdni Um* km hemen ilave edelirn ki, bu bir Yalnız Paritteki telakkiden ibarettir. Yoksa T«n«l ,~< kraliçelerin bahan hüsnü, utılhakikati halde, öyle bir yılda solacak kadar geçici ve fani Ma^uanuıı tiytrtt *c yıkut degildir. •Utnıauıu bildirmtk «ırtüyle lipaHfâizi posta vutUsiU icra Bu mukaddimeden sonra cdiniı. F\MÜMT. Ad! bağ 4 TL. muhterem karilerimize haber «ift bağ 7 TL. Uka Irerrrüi b.ğ verelim ki 1930 Turkiye 8 TL çift bağ 12 TL Luks Güzellik Kraliçesi'nin intihabı c b t n IniTvetU 10 TL çift bağ için yeni bir raüsabaka 15 TL açıyoruz. Bu müsabaka 15 teşrinisaniden ıtıbaren başlıyacaktır. Mücabakamız bu defa tıpkı Avrupada cereyan eden şekilde yapılacaktır. Bu husustaki tafsilatı öbürgün neşredeceğiz. Bugün, yalnız şu kadar söyleyelim ki bu sene seçilecek olan Türk güzeli, kışm Pariste yapüacak olan beynelmilel güzellik müsabakasına iştirak ettirüecektir. Bu cihetle lazım gelenlerle muhabere edilerek şimdiden temin edilmiştir. Güzeller! Müsabakaya hazırlaruruz ve perşembe günkü nüshamızda müsabaka şartlannı lütfen okuyunuz! r Insan onurunun menkul ve gayri menkuller arasında işlem gördüğü bir dönemin sorumlularının kendilerini bugünlere kavuşturanlara şükran borçlan, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ödenmesi mümkün olamayacak düzeylere ulaşmış olacaktır. Ancak bu borç öyle yerli yersiz, içtenlikten yoksun ve riya kokusu yayan sözlerle ödenecek gibi değil. İşte bu nedenle ve bir de gelecekteki devlet büyüklerimizin geçim sıkıntısı çekmemeleri için bir önlem gerekliydi ve bunun için de şimdiki devlet büyükleri kaçmadan yakalanmalıydılar. Sayın komutanlanm; 12 Eylül, Türk ulusunun güvenliği, esenliği, Atatürk devrimlerinin gericilerin tecavüzlerinden korunmasını ve demokrasinin yaşatılmasını amaçlamıyor muydu? En azından sizler her vesileyle bize böyle söylemediniz mi? Gericilik, demokrasi ve refah konulannda ülkenin durumu ortada ve eminim tebessümle bize bakıyor. Artık yetersiz de olsa başanlı otduklanmızla ye ci bir tasanya konu yapabiliyorlar. tinmemiz gerekmiyor mu? öyleyse bu insanı Sayın komutanlanm; zaman gerçegin var CEMİL METE ürperten "Ulufe Kanunu" ne demek oluyor? hğıru ortadan kaldırmaz. Eğer buna inamyor Emekli Korgeneral Sizleri ne zannediyorlar da böyle onur inciti sak, hern 12 Eylül'e sahip çıkacağız hem de Yeni Leventlstanbul "Ulufe Kanunu "nun uzun yıllar başımıza kakılacağını bileceğiz. Ya o ya o. Bir zamanlar birlikte çalışan bizler, ulkeyi kendilerine karşı birlikte korumaya çalıştığımız insan ve teşekküllerin size sahip çıkma oyunlarına doğnı tanımı koyabiliyoruz. Sayın komutanlanm; tasannın nedenleri arasındaki can güvenliği v.s. sade.ee aldatmacadır. Şerlerinden Ulkeyi korurnak îçin ihtilal yaptığımız zümre içinden öne çıkmasına sebep olduğunuz bir insana göreviniz bitmeden protokoldeki yerinizi bırakmakla bizi bir kere zaten onulmaz derecede incitmiştiniz. Çok uzun yıllar başımıza kakılacağından ve her vesileyle de orduyu yola getirdiğini (sanki yoldan çıkmıştı da) söylemekle övünen birine yeni bir sakız olacağından asla şüphe edilmemesi gereken bu kanun tasarısına bulaştınlmamz aynı kisveyi taşunış bizleri sizlerden hepten koparacaktır. Saygıyla arzediyoruz; lütfen size yapılan bu çirkin amaçlı yardımı geri çeviriniz. Hem de bunu yapanlar kadar kabalaşarak elinizin tersiyle. En derin saygılanmla. OKURIARDAN Amatör tiyatroya engel Sanata, sanatcıya, sanatsever halka vurulan yeni darbe. Livaneli, "Güz Konseri" iptal edildi. Hem de ikinci kez. Ve yine o basit, aynı zamanda gülünç gerekçelerle. Buna benzer bir olay da yakın zamanda Edirne iline bağlı Keşan ilçesinde yaşandı. Keşan'da sanatsal faaliyet yok denecek kadar azdır. Bunun eksikliğini duyan arkadaşlar amatör bir tiyatro grubu oluşturmayı düşündüler. Ve kısa sürede sahnelenmek üzere bir oyun yazdılar. Oyunun hazırlıkları yaklaşık üç aylık yoğun bir çalışmadan sonra tamamlanabildi. Gelgelelim o hırsh ve yoğun çalışmalar karşılıksız kaldı. Tiyatroya bir yıl boyunca izin çıkmadı. Gerek Keşan Belediye Başkanı gerekse sanatsever kişiler ne kadar çaba gösterdilerse de hepsi boşa gittj. Bu gibi engellemeler sanata karşı duyarlılığı yok olmaya yüz tutmuş Türk halkıru sanatsal ve düşünsel hayattan uzaklaştırmakta, gitgide bilinçsiz bir toplum yaratmaya önayak olmaktadır. Devlet, sanata, sanatcıya ve sanatseverlere engel çıkarmaz. İşte bu yüzden Batı bizden gerek sanatsal gerek düşünsel gerekse bilimsel yaşamda bir kaç yüzyıl öndedir. Devlet görevlilerinin bu tutumu değişmezse gün geçtikçe Batı ile aramızdaki bu mesafe daha da açılacaktır. YILMAZ YILDIRIM SRI MATAJI NIRMALA DEVİ İKİNCİ KEZ İSTANBUL'DA YENİDEN DOĞUŞUNUZU KENDİNIZ GERÇEKLEŞTİRİN. KENDI IÇ ENERJİNİZİ KENDİNİZ UYANDIRIN TÜRKIYE'DE İKİNCİ KEZ SAHAjA YOGA'NIN TEMELLERİNİ PRATİK BAŞSAĞUĞI 1 1 GELDİ. YENİDEN DOĞUŞ İÇİN ARTIK VAKİT • 3 0 YIL ONCE Cumhuriyet Silahsızlanma teklifi 29 EKİM 1959 Hrutçefin tam ve umumi silahsızlanma planı dahil, ' silahsızlanma ile ilgili bütün tasanlann gelecek yü Birleşmiş Milletler'e bağlı olarak Ceneyre'de toplanacak 10 üyeli bir komisyona havale edilraesini isteyen BatıSovyet müşterek karar sureti bugün siyasi komisyona havale edilmiştir. Kuznetsov Sovyet Dışişleri Bakan yardımcılanndan ve Birleşmiş Milletler'deki Rus Başdelegesi Kuznetsof, d ü n gece geç vakit karar suretinin tadil edilmiş şeklini kabul ettiğini Amerikan Başdelgesi Lodge"a bildirmistir. Karar suretinin sırasıyla Siyasi Komisyon ve Genel Kurulda ittifakla kabul edileceği muhakkaktır. Karar suretinde şöyle denilmektedir: "10 üyeden müteşekkil bir komisyonun milletlerarası güvenilir bir teftiş ve kontrol sistemi altında, nihai hedef olan t a m ve umumı bir silahsızlanmanın mümkün olan en kısa zamanda gerçekleşmesine çahşacağım ümid ve temenni edert' Daha önce Sovyetlerce hazırlanan karar suretinde "milletlerarası güvenilir bir teftiş ve kontroP'den bahsedilmemişti. Batılılar karar suretinin böyle bir hususu da belirtmesini bilhassa istemişlerdir. ÛRNEKLERİYLE, SHRI MATAJI NIRMALA DEVİ • C ^ ^ B 1 • «•^^•k^l J • ' H V İ İ I • ^ V 9 T â«l W ^rJmkMUİ 1 J^T I t g M • lliHkO J * ^ l 1 , Çağdaş Türk satrancının kumcusu, Turkiye Satranç Federasyonu'nun ilk başkanı MÜBİN BOYSAN'ın kaybından duyduğumuz Uzüntü sonsuzdur. Mübin Hocaya rahmet, ailesine başsağlığı dileriz. f^J^H WfStL fl^^H J B H ^ CUMHURtYET SPOR SERVİSİ Cumhuriyetimizin 66. yıldönümünde de gelecek tüm Cumhuriyet Bayramlarında da Atatürk ilke ve Devrimlerinden ödün vermeyen bağımsız, laik ve çağdaş uygaruk düzeyine ulaştırma atuımını sürdüren bir Cumhuriyetin vatandaşları olmak kıvanç ve onurunu taşıyacağımtzı dile getirir, tüm ulusumuza aydınlık günler diler, saygılar sunarız. ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ YÖNETİM KURULU 31 EKİM 1989, SALI VE 1 KASIM 1989, ÇARŞAMBA SAAT 19.00'DA DEDEMAN OTELİ / GAYRETTEPE DE VERECEĞİ İKİ KONFERANSTA ANLATACAKTIR AYRICA; 4 KASIM 1989 CUMARTESİ VE 6 KASIM 1989 PAZARTESİ SAAT 19 00'da İST TEKNİK ÜNİVERSİTESI VAKFI MAÇKA KAMPÜSÜNDE SEMİNER DÜZENLENECEKTİR KONFERANS VE SEMİNERLER ÜCRETSİZ VE HERKESE AÇIKTIR. ÇAUŞANLAR1N SORULAR1/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Genei idare hizraetleri sınıfında müdür muavini olarak 1. derecenin 4. kademesinden emekli oldum. Hizmet sürem 35 yıl 7 aydır. Temrouz 1989'dan geçerli olarak emekli aylıgım ne olmuştur? Yeni uygıdamada emekli aylıklan nelerden oluşoyor? YANTE 30 Haziran 1989 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 375 sayılı yasa hükmünde kararname ile sosyal yardım zammı kaldınlmı; ve yerine taban aylık esası getirilmiştir. Aynca kıdem aylığı uygulamasına da geçilmiştir. 1 Temmuz 1989'da yürürlüğe giren bu uygulama ile emekli aylıklan üç ayrı aybktan oluşmaktadır. Bu aylıklaıdan birincisi, eskiden olduğu gibi gösterge ve ek göstergcye göre hesaplanan genel emekli aylığıdır. lkıncisi ise, sosyal yardım zammının yerine uygularnaya konulan taban aylığıdır. Cçüncüsü de, yeni bir uygulama olan kıdem aylığıdır. 1 Temmuz 1989'dan geçerli olarak ek göstergeleri 900'den 1.100'e yukseltilmiştir. Buna göre, 35 yü 7 ay hizmet karşıhğı emekli aylığının hesabı: 1) 1.500 (Genel Gösterge) + 1.100 (Ek Gösterge) = 2.600 (Toplarn Gösterge). 2.600 (Toplam Gösterge) x 205 (1989 2. yan genel aylık katsayısı) = 533.00 (Genel aylık bağlamaya esas tutar) x Vo 85.58 (35 yıl 7 ay hizmet karşıhğı aylık bağlama oram) = 456.160 TL. (Genel emekli aylığı). 2) 200(35.089 TL. (35 yıl için kıdem aylık göstergesi) x 205 (kıdem aylık katsayısı) = 41.000 (kıdem ayhğına esas) x % 85.58 (ayiık bağlama oranı) = 35.089 TL. (35 yıl 7 ay karşıhğı kıdem ayüğı). 3) 1.000 = 220.000 (Taban ayhğına esas) x <7o85.58 (aylık bağlama oranı) = 188.283 TL. (35 yıl 7 ay karşıhğı taban emekli aylığı). 1) 456.160 TL. (Genel emekli aylığı) 2) 35.089 TL. (Kıdera aylığı) 3) 188.283 TL. (Taban emekli aylığı) 679.532 TL. (Toplam aylık) Ancak, temmuzağustos ve eylül ayındaki üç aylıktan ek gösterge artışlarının 15 Temmuz 1989'dan geçerli olarak yükselülmesi bu döneme Uişkin emekli aylığmızda 17.545 TL. azalmaya neden olmuştur. TÜRKİYE PETROLLERİ A.O. 8. Geleneksel ATATÜRK RESİM YARIŞMASI KONU : Serbesttir ÖDÜL : 1 Esere 3 Milyon TL. MANSİYON : 2 Esere 2'şer Milyon TL. SEÇİÇİ KURUL : • Prof. Adnan .ÇOKER Mimar Sinan Üniversitesi Oğretim Üyesi, Ressam • Prof. Doğan KUBAN İTÜ Öğretim Üyesi. • Sezer TANSUG Sanat Eleştirmeni • Prof. Dr. Adnan TURANI Bilkent Üniversitesi Oğretim Üyesi, Ressam • Alaaddin KAYIHAN TPAO Genel Müdür Yardımcısı SON KATILMA TARİHİ : 27 Kasım 1989 Pazartesi Saat: 17.00 ESER TESLİM YERLERİ VE KATILMA KOŞULLARJ İÇİN: TPAO Genel Müdürlüğü, Sosyal İşler ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Müdafaa Caddesi No: 22 BakanlıklarANKARA Tel.: 117 91 60/263 TPAO İstanbul Satınalma ve Gümrük Müdürlüğü Kore Şehitleri Caddesi Miktat Uluünlü Sokak No. 25 ZincirlikuyuİSTANBUL Tel.: 174 47 80 174 47 81 Yarışmaya katılacak tüm sanatçılara başarılar dileriz. "Hizmet sürem 35 yıl" SORV: TAVZİH İLANI ADANA 4. İCRA MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1988/1894 2 Ekim 1989 gunünde Cumhuriyet Gazetesi'nde ilan edilen gayrımenkul satış ilanında satılmasına karar verilen gayrımenkulün mahallesi ilanda Kurtuluş Mahallesi olarak belirtilmiş olup, mahallenin Reşatbey Mahallesi olacağı tavzihen ilan olunur. 27.10.1989 GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet Esrarengiz deniz kazası 29 EKİM 1988 Istanbul sahilleri radyasyonlu artık taşıyan Petersberg'den kurtulmaya çalışırken yeni bir tehlike ile yüz yüze geldi. Dün sabah erken saatlerde Karadeniz'den İstanbul Boğazı'na giriş yapan 9500 DW tonluk sıkıştırümış sıvı amonyak taşıyan ve kiminle çarpıştığj henüz açıklık kazanmayan Malta bandıralı "Blue Star" adlı bir tankerden tstanbul ve Marmara sahillerine bin ton dolayında sıvı amonyak yayıldı. Uzmanlar solunması halinde insanları, fazla miktarda yayılması halinde de deniz canlılarını zehirleyebilecek olan amonyum hidroksitin bin ton kadar yayılmasının genel ekolojik çevreyi etkilemeyece|ini bildirdiler. TÜRKİYE PETROLLERİ A.O. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 1 ^ ^ B l Muayene, Teşhis, Tedavi, Kontrol, l . ^ ^ ^ i l Laboratuar, Röntgen KALBİNİZİ KORUYUNUZ sJL\ TÜRK KALP VAKFI 175 12 44/45 148 58 66 172 87 24 ^^^JF ^ ^ ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle