Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 HABERLERÎN DEVAMI 6 29 EKİM 1989 9 EvrenrDemokrasi dışında arayışın (Baftarafı 1. Sayfada) mek gerektiğini belirterek, "Etrafınuza baktığınuzda ileriye dogru değil, geriye doğru giden ülkelerin variığını bemen görebiliriz. Onlar bize ders alınması gereken örnek olmalıdır" ifadesini kullandı. Evren, demokrau'k parlamenter sistemin özgurlük, eşitlik, insan hakları, ınanç ve düşünce özgürlüğu gibi temel ilkeler yanında, doğruluğu, çaJışmayı, bilgi ve beceriyi değerlendiren, iyiye, guzele ve millet yararına her türlü gelişmeye açık, hak, hukuk ve adalet kavramlarına bağlılık gibi nitelikleriyle bugun için birçok ulkenın özleminı çektiği bır yönetım şeklı olduğunu kaydetti. Evren sözlerini şöyle tamamladı: "Bunu btlerek, onu nereden geHrse gelsin, kimden gelirse gelsin, her türlü lehlikelere karşı korumak ve kollamak hepimizin kutsaJ iılküsu olmalıdır. Miiktimiz ülke yönetiminde kendisini söz sahibi kılan demokrasinin yararlannı artık görmüş ve onu vazgeçilmez bir yaşam larzı olarak seçmişür. Yakın larihiraiz bunun dışında arayışlar içinde olanlann sonunun dairaa hüsranla sonuçlandığının çeşitli örnekleriyle doludur. Bundan boyle aynı arayış içine gireceklerin sonlannın da değişik olmayacağından kintse kuşku duymamalıdır." barekete geçırılraesı, doğnıdan demokrasinin temel ilkelerine uyulmasıyla başanya ulaşabilmiştir" dedı. Cumhuriyetin 66. yılı nedeniyle bir bildiri yayımlayan Mustafa Kemal Derneği, Atatürk'ün en büyük eseri cumhuriyetten ve bu curnhuriyetin "laiklik" ve "demokratik devlet" ilkelerinden ödün verilmemesini istedi. Islahatçı Demokrasi Partisi Genel Başkanı Aykul Edibali yayımladığı bayram mesajında, "ANAP, ve mubalefeti deraoknısiyi kurma ve işletme görevine yeniden çağınyoruz" dedi. Çekilsek de Özal çıkar Diğer mesajlar . KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Cumhurbaşkanı Kenan Evren, TBMM Başkanı Yıtdınm Akbulut, Başbakan Turgut Özal ve Dışişleri Bakanı Mesul YılSosvalist Parti Genel Başkanı maz'a bırer kutlama mesajı Ferit llsever yayımladığı bayram gönderdi. mesajında, son kırk yıldır ve özelYeşiller Partisi Genel Başkanı likle 1980'den sonra cumhuriyet Celal Ertuğ Cumhuriyet Bayramı konusunda adım adım restorasnedeniyle yayımladığı bayTam me yon yaşandığını söyledi. İlsever sajında "Turkiye Cumhuriyeti'nin "Cumhurbaşkanlığı roakamı da kurulabilmesi, Anadolu insanının bir tarikatın egemenliği altıııa bireysel inisiyatifinin ve katkısuun girmektedir" dedi. (Başıarafı 1. Sayfada) yı marifet zaıınediyorlar. Pişman olacaklar gelecek ber türlü cezadan sonımludurlar" diye konuştu. SHP lideri, cumhurbaşkanlıgı seçiminin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne gıtmeyeceklerini, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ile Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in vereceği kabullere katılacağını, Başbakan Turgut Özal cumhurbaşkanı olduktan sonra yapılacak 10 Kasım törenleri konusunda da karar vermek için "vaktİB erken" olduğunu söyledi. İnönü dün Özal'ın Evren onuruna verdiği yemeğe ise katılmadı. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü dün düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin konuya ilişkin sorularını şöyle yanıtladı: Sinei millet konusunda, "Hata ettim, özür dilerim" dedigjniz haberteri ile daha önce grupta yaptıgınız konuşma var. Bunlann hangisi geçerli? İNÖNÜ tkisi de geçerli. Aradaki fark, birisinin yemekte söylenmiş olınası ve aşağı yukarı nakledilmiş olması, öbürünü grupta söylediğim için tam söylenmiş olması. Basırumızın bu değerlendirmeleri yaparken ortaya çıkardığı sonuca ben saygı duyarım, ancak hiçbir çelişkı yoktur. Benim söylediğim, gruptakini iyi hatırlarsıruz; Sayın Özal'ın bugün cumhurbaşkaru olmak için halkın iradesine karşı bir yola girmiş olması herkesi isyan ettirmektedir. Bugün kamuoyu yoklamalan gösteriyor, yüzde 7080 vatandaş Sayın Özal cumhurbaşkanı olmasın, onu cumhurbaşkanı görmek istemiyoruz diyor. Hangi konuda miting, basın toplantısı yaparsanız bana sorulan soru, 'Sayın Özal'ın cumhurbaşkanı olmaması için ne yapacaksınız?' Bugünlerde herkesin zihnindeki tek soru budur. Sayın Özal'ın cumhurbaşkanı olmasımn nasıl engelleneceği. Benim de grupta söylediğim konuşma bu doğrultuda yapılmış konuşmadır. Büyük bir huzursuzIuk, tedirginlik içindeyiz. Herkes büyük bir kaygı içinde ne olacak diye bekliyor. Bunun nedeni nedir? Bunun nedeni halkın iradesine karşı Sayın özal'ın cumhurbaşkanı olmak istemesidir, bu yolda ANAP'lı milletvekillerinin kendilerini desteklemekte olmasıdır. Bunun karşısında elbet herkes düşünüyor. Bizim bugüne kadar yürüttüğümüz politika, karar lı, tutarb bir poütikadır. Bunu yürütüyoruz. Milletvekillerimizin imzalarıyla açıkladıklan politika doğrultusunda bunu yürütüyoruz. Bu politikayı yürütmek bizim görevimizdir. Bunun sonunda Sayın özal cumhurbaşkanı olacaksa o kendinin bileceği iştir. Kendisi bu hatayı yapıyor, ANAP'lı millelvekilleri destekliyor. Ama halk buna karşı feveran içinde. Bu durum karşısında elbet bizim yürüttüğümüz politika doğnıdur. Ama başka ne yapalım? Imkân var mıdır? Başka ne yapalım da özal cumhurbaşkanı olmasın? Bunu düşünmek hakkımızdır. Benim grupta söylediğim; başka bir imkân varsa, Meclisi bırakmak faydalı olur mu olmaz mı düşünelim anlarnmdadır. Bizim politikamızda bugüne kadar böyle bir şey yoktu. Gene yok. Ben onu Özal, veda yemeği verdi Evren: Mesele milletin desteği latan Evren, "Bcn de hasbelkader, Türkiye'nin içine düştüğü o bataklık dönerade Genelkurmay Başkanı olmam dolayısıyla bu işe atıldım ve sonunda da bu görev geldi beni buldu. Millelimizin desteği olmasaydı, ne 12 Eylül harekâtı muvaffak olurdu, ne de bugüniere kavuşabilirdik. Bütün mesele, milletin destegidir. O destegi arkamda hissettim. Öyle zannediyorum. Tabii insanı seven de vardır sevmeyen de. Ama sevenlerin çoğunlukta olduğuna inanıyonım" diye konuştu. Evren, konuşmasının sonunda sağlık, mutluluk ve esenlik dileyerek kadehini kaldırdı. Daha sonra konuşan Başbakan Turgut Özal, Evren ile 1980 öncesi tanışmasını anlattı ve "Bize 12 Eylül'ün ürunü diyorlar. Doğnıdur. Eğer 12 Eylül olmasaydı, belki siyasete girmemiz mümkün olmazdı" dedi. "Turkiye bugün bir noklaya gelmişse, dünya milletleri arasında önemli bir yer isgal ediyorsa, bunda Sayın Kenan Evren ve arkadaşlanmn fevkalade önemli rolü olmuştur" diyen Başbakan Özal, Türkiye'nin Evren'e çok şey borçlu olduğunu söyledi ve ümit ederim ki, "Sizlerden sonra gelecekler de sizin yapabildiğiniz işleri yapabilirken, bu vazifeyi belki sizin kadar yapamazlar, ama sizin açtıgınız ısıklı yolda yüriiyşceklerdir" diye devam etti. Başbakan Özal, konuşmasının sonunda, sık sık Evren'e başvuracağnu ve "gelip gerekli tavsiyeJeri alacagını" da söyledi ve kadehini Evren'in şerefîne kaldırdı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Başbakan Turgut Özal'ın kendisi için verdiği veda yemeğinde, "Hiçbir zaman ^içbir göreve. bırs duymadıgım" söyledi ve kendisinin cumhurbaşkaalığını, "aJınyazısı" diye nitelendarerek,"Bütün mesele, milletin desteğidir" dedi. Devlet Konukevi'nde, dün akşam verilen resepsiyona SHP Genel Başkanı Erdal tnönü çağnlı olmasına karşın, "davete icabet etmeyeceğini" bildirerek, katılmadı. DYP Genel Başkanı Süleyman Demird ise, yemeğe davet edilmedi. 400 konuğun davetli olduğu yemeğe Cumhurbaşkanı Kenan Evren, kızları Miray Goksu, Şenay Gürvit, Gülay Alpaslan ve damatlan ile birlikte katıldı. Devlet Konukevi'nin kapısında Başbakan Turgut özal ve eşi Semra Özal tarafından karşılanan Evren, salona geçtiği sırada, gırişte fotoğraf çekemeyen gazeteciler, Evren'den özal ile tekrar el sıkısmalan ricasında bulundular. Cumhurbaşkanı Evren, "Kardeşira, kapıya gelip dışarıda cekseydiniz" yamtını verirken, Başbakan Turgut özal'ın elini uzattığını görünce yeniden tokalaştı. Yemekte yaptığı konuşmada, "Hiçbir zaman hiçbir göreve mrs duymadıgım" vurgulayan Evren, "Bütün mesele, görevden aynlmanın zaman ve zenünini iyi tespit edebilmektir" dedi. Cumhurbaşkanlığj makamına insanlan olaylann getirdigıni an söylerken, 'başka ne olabilir' diye herkes düşünsün' dedim. Bunu söylemeye de hakkım var. Bunu söylemek hata değildir. Ama ben bunu söyleyince öyle bir izlenim doğdu ki sanki Meclisi bırakırsak, Sayın Özal cumhurbaşkanı olmayacak. Onun üzerine vataniriaşlanmız 'Ne duruyorsunuz, ne bekliyorsunuz, niçin aynlmıyorsunuz Meclisten. Madem ki Özal'ın cumhurbaşkanlığını önleyecek neden yapmıyorsunuz?' dediler. İşte bu Lzlenimi vermek hata, çünkü bu yanlış. Biz Meclisten yarın çıkarsak Sayın Özal yine cumhurbaşkanı olur. Çünkü o yanlış bir iş yapmaya karar vermiş. Yanlış bir iş yapmaya karar vermiş insanlar, ancak sonradan pişman olurlar. Çünku demokraside bir insanın elinden tutup da zorla yaptırmamak olanağı yoktur, bu dikta rejımlerinde vardır. Demokrasilerde insanlar ın yanlışlarından dolayı kendileri ve partıleri sorumiu olurlar. Nitekim olacaklar. Şimdiden başladı, görüyoruz. Benim söylediğim bundan ibarettir. Yemekte söylediğim de halka böyle bir yanlış izlenim vermekle hata ettiğimdir. Ama bizim politıkamız doğrudur, hata yoktur. Ama halkımız benim sözlerimi yanlış anlamıştır, ben söylediğime göre de bu yanlış izlenimi de veren benim. Bunu kabul ediyorum, bu, bir hatadır. Ama politikamızda çelişki yoktur, gayet tutarlıdır. Çünkü politikamızın temeli demokrasi içinde Türkiye'yi esenliğe kavuşturmaktır, herkesin hatasım engellemek değildir. Böyle politika olmaz. Demokrasi içinde herkes hata yapmakta özgürdür. Başbakan hata yaparsa bunun cezasını partisi çeker ve bütün ülke bundan rahatsız olur. Bugünkü yol da odur. Bütün ülke Sayın özal'ın cumhurbaşkanlığından son derece rahatsızdır. Onun için bir daha söylüyoruz, bu hatayı yapmayın diye. Ama faydası olmayacağını da biliyorum. Yanlış yapraayı, halka rağmen bir iş yapmayı marifet zannediyorlar. Bunun çaresi yok, bunu yapacaklar, ama sonunda pişman olacaklar. Nasıl pişman olacaklar, bunu bana sormayın. Çünkü böyle bir yanlış yapanlar, bunun karşısında gelebilecek her türlü sorumluluğu almışlardır, karşılanna gelecek her türlü cezadan da onlar sorumludurlar. Ama cezanın ne olacağını ben bilemem, ona halkımız karar verir. Önumüzdeki günlerde göreceğiz, ama bunun yanlış olduğu açık. Vatandaşın yüzde 7080'inin istemediği bir insan cumhurbaşkanı olursa, bunu memleket kabul eder mi, bundan memlekete huzur gelir mi? Sayın Özal "Yumuşuyorlar" diyor. Bu hikâyeleri bıraksın, vatandaşın bunu istemediği açık. Bu açık yanbşı yapmakta direnirlerse sonunda pişman olacaklardır. Bizim yaptığımız da hiçbir çelişki yoktur, bilmem anlatabildim mi? Akdeniz çağn kuvvetj tatbikatına katılan savaş gemileri yay kıtlannıgemıdengemiyeçekilenhortumlarvasıtasıylasağladılar. Tatbikata katılan Türk gemisi Kılıç Ali Paşa (solda) ve ispanyol gemisi Debfubıerta (sağda), ingiliz tankeri Olmeda'dan seyir halinde bafllanan hortumlarla benzin alıyor. (Fotoğraf: Mehmet Ûzdemir/AA) (Baştarafı 1. Sayfada) nı kutlama sevincimizi, yeni cumhurbaşkanı seçiminin doğurduğu kaygılann gölgelediğini göriiyonız. Yeni cumhurbaşkanı seçiminde iktidar partisinin millet iradesine karşı gelen bir yol tutması, herkesi şimdiden ledirgin etmiştir. Halkın istemediği, seçimlerde, kamuoyu yoklamalannda açıkça belli olan bir aday. cumhurbaşkanı olarak milli birliği nasıl temsil edeceklir? Tarafsız olmayacagını, kendi partisinin yönelimine karışacağını şimdiden belirten bir siyasetçi, cumhurbaşkanı olarak tarafsız davranacağına nasıl yemin edecek tir? Arük balkın desteğini kaybelmiş olan iktidar partisinin bu yanItş yolda devam etmesi, anlaşılıyor ki, ülkede tartışmah bir cumhurbaşkanlıgı dönemi başlatacaktır. Biz bu dönemi de, cumhuriyet geleneklerine ve demokrasiye bağlı halkımızın gücüyle seçimlerde vereceği oylarla aşacağımıza inanıyoruz. Bu inanç ve duyguiarla yurtiçinde ve yurtdışındaki bütün vataadaşlanmızın Cumhuriyet Bayramını kutiuyor, saygılar sunuyonım." inönü COZTEM UGUR MUMCU (Baftarafı 1. Sayfada) Ozal: Son (Baftarafı I. Sayfadt) çekten de Atatürk'ün koyduğu Batılılaşmak, çağdaşlaşmak ilkeleri, Cumhuriyet'in ilk yıllarından sonra en etkin şekilde bu dönemde uyğulanmıştır. Değışim, yalnız dış görünüş itibarıyla değil, aynı zamanda zihniyetlerde sağlanmıştır. Boylece, memleketimiz yine yüce önderin gösterdiği çağdaş uygarlık hedefine ulaşma yolunda önemli mesafeler almıştır. Biz, bu dönemi Atatürk'ün hayallerinin gerçekleştiği dönem olarak tammlamak istiyoruz. Atatürk, 'Cumhuriyet, fazilettir' demiştir. Gerçekten Cumhuriyet'in bu niteliğine uygun insanlar, rejime inanarak ve halka güvenerek Türkiye'yi ileri noktalara götürebilirler. Cumhuriyet'in temei organlanru oluşturan yasama, yürütme ve yargının işlevlerini gerektiği gibi yerine getirmesiyle sorunlann üstesinden gelinebilir ve haikın rejime güveni sürdürülebilir. Bugün, bu organların anayasada öngörülen görevlerini sürdürmesini engellemeye çalışanlar olduğunu görmek üzücüdür. Ancak, halkın iradesine dayanan bu organların söz konusu engelleri aşacak güçte olduğuna da kimse şüphe etmemelidir. 66 yıllık Cumhuriyet döneminde engelleri ve bunalımlan aşma konusunda engin bir duyarlılık ve kararlılık gösteren aziz Türk milleti, bugün de suni olarak yaratılmak istenen bunalımı birlik ve beraberlik içerisinde aşacaktır. Bize kızıyorlar Emn'dtn veda Başbakan Turgut Özal'ın dün Devlet Konukevi'nde verdiği veda yemeğinde konuşan Cumhurbaşkanı Kenan Evren, "görevini milletin buyük desteği sayesinde başanyla tamamladıâını" belirterek "Bütun mesele milletin desteğidir" dedi. (Fotoğraf: Rıza Ezer) CUNEYT ARCAYUBEK yaz.yor (Baftarafı 1. Sayfada) Demirel: Özal kaçıyor bul mü edecekti? Kulisteki soru buydu. Dünkü basın toplantısı, bu yüzden önem kazanmıştı. Oysa İnönü, Aliağa'da kurulacak yeni santralın çevreyi kirleteceğini içeren bir basın toplantısı yaptı. inönü, manşetlerdeki "geri dönüşü" doğrudan konu edecek bir basın toplantısı düzenleyemezdi. Cumhurbaşkanlıgı sorununun günlük politikada odak noktası olmayı sürdürdüğü bir sırada, Aliağa Santralı dafazla ifgi çekmezdi. Ne var ki İnönü, artık günlük politikalar içinde nasıl davranacağını, gazetecilerin açmaz sorulanna nasıl yanrt vereceğini iyi öğrenmişti. Aliağa der, tepkiler doğuran son sözleriyle ilgili sorular geleceğıne kesin gözle bakarak kendini hazırlar, olumsuz etkileri bir ölçüde kaldırabilirdi. Nitekim, hesabt doğruydu. Aliağa Santralı uzerinde uzun uzadıya durdu; sorular bölümüne geçildi; daha ilk soruda sinei millet konusunda niçin "hataya" düştüğünü açıklaması istendi. inönü'ye göre sinei millete dönüş konusundaki kararlılık ifade eden sözleriyle hata yaptığını içeren konuşması arasında "çelişki" yoktu. Çünkü grupta halkın TO'yu cumhurbaşkanı görmek istemeyişine karşı daha ne kadar direneceklerinı hesaplayamaz hale geldiklerini söylemiş, bu nedenle neler yapılması gerektiğini düşünüp karara bağlamak zorunda otduklarını duyurmuştu. Peki "hata" neredeydi? İnönü, ustaca açikladı: "Son konuşmalarında sinei millete dönülmek Ozere olduğu izlenimini halka vermek hata" olmuştu. Yoksa sinei millet politikası ne dün vurguluyordu. Demirel de aynı ne de bugün parti politikası idi. kanıdaydı. Basının bütünü TÖ'Neredeyse hiç düşünmedikleri nün yukarı çıkamayacağını vurni söyleyecekti. Kuşkusuz İnönü, gulasa, daha değerli etkiler sağtek başına sinei millet kararı al lanabilirdi. Basına saygısı daha açık kosa gruptaki kaç milletvekilinin bu karara hemen uyacağını hesap nuşmasını engelliyordu. Fakat lamıştı. Kürtlük sorununa soyu dokundurmaları TÖ'yü engellenan mılletvekilleri, hatta sol ka yici gücün sadece muhalefet olnada bağlı olanlar. liderın tek ba mayacağını içeren nitelikteydi. şına aldığı sinei millet kararına Asıl olan halka rağmen TÖ'yü çıktığı yoldan engelleyecek büacaba uyacaklar mıydı? Parti içindeki çelişkili davra tün güçlerin birlikte hareket etnışlar söz konusuyken, İnönü bu mesiydi. Çuvaldızı "başkalarıkararı uygulama alanına ne ölçü na" batırıyordu. Sonuç: Sinei millet politikası de sokabilirdi, bir başka soruydu. Tabii İnönü, olayın parti içi = ört ki ölem! bölümüne değinmiyordu. Sinei (Baştarafı 1. Sayfada) millete gitmek üzere olduğunu utandırdın be Özal" dedi. Demirel, Kayseri'de kalabalık duyurmasından sonra, halktan baskı daha da artmıştı. İki muha ve coşkulu bir yurttaş topluluğu lefet partisi sinei millete tam gaz tarafından karşılandı. Demirel, verdikleri sırada, anayasanın havaalanından mitingin yapıldığı milletvekillikleri boşaldığında üç Cumhuriyet Alanı arasındaki 7 ay içinde ara seçim yapılmasını kilometrelik mesafeyi, yolu sık sık emreden hükmünü göz önünde kesildiği için 1.5 saatte alabildi. tutmamışlardı. O sırada TÖ, bir Miting alanında, "Milletin değil, den ara secimi anımsattı. Erken parmakçılann cumhurbaşkanı", seçim hayaidi. Bu arada Ecevit "Makam yüce, aday cüce", "Da>tılla Çankaya'ya çıkan, znrna ile de Baykal'ı yatırdı. İnönü'nün grup konuşmaların rner", "Acemi çırak, Çankaya'da sinei millet eğiliminde oldu yı bırak", "Cunta üriinü mil'et ğu o kadar açıktı ki, konu sade kaçkını", " 2 8 5 t e n 300 çıkarsa geriye Özal kalır" pankartlan ce parti içinde değil, kamuoyundikkat çekiyordu. Miting alanına da da heyecarda karşılanmış, yo çevre köylerden de çok sayıda la çıkan İnönü'nün artık geri don yurttaşın geldiği gözlendi. Partimeyeceği vurgulanır olmuştu. lilerin yakasında "millet secsin" Davullara güçlü tokmaklar in etiketleri bulunuyordu. dirdikten sonra SHP'nin birden Bugün cumhurbaşkanı sececek sinei milletten vazgeçtiğini açık heyetin ardında halkın olmadığılaması, pişmiş aşa su katmıştı nı vurgulayan Demirel, konuşmaDoğrusu İnönü kaynaklı bu yo sında, bu kavganın kendisinin derumlar haksız değildi. Ama artık ğil, tüm vatandaşların olduğunu politikada ustalaşmaya başlayan söyledi. İnönü, dün sinei millet politikaHalkın yüzde 80'inin Özal'ı issı olmadığını söylüyor, "Meclis temediğini yineleyen Demirel, " O ten çekileceklerini gösteren yan şimdi milletvekillerine güveniyor. lış bir iztenimden" söz ediyordu. Onlara 'haydi aslanlarım beni Davranışındaki çelişkiyı kolay Çankaya'ya çıkann, siz de Oran'ca yadsınmayacak mantıkla çü da otunın' diyor. Ankara'da marütmeyeçalışıyordu. Haklı oldu kam taksimi yapılıyor. Bu gaspğu bir nokta vardı ki, başta ba tır, bu al gülüm ver gülüm oyusın uzerinde fazla durmuyordu. nudur. Olmaz böyle şey diye •Muhalefetin TÖ'yü Çankaya'dan bağırtn" diye konuştu. Demirel, Özal'ın aslında kaçtıengelleyecek silahları kısıtlıydı. Fakat nedense herkes TÖ'yü ğını, ama yanlış yere kaçtığını bemuhalefetin yukarıya çıkardığı lirterek şöyle dedi: "Hani 2000 yılına kadar iktigibi olumsuz bir havaya kapılmış gidiyordu. Özellıkle basında gö dardaydın? Hani Avrupa seviyerülen bu türden eleştirileri inönü sine çıkaracaktın Türkiye'yi? yanıtladı. "TÖ'nün halka dayan Hem oraya çıkmak hem de işleıi madan yukarı çıkmasına başta idare etmek istiyorsa, kendisine basın, muhalefeti eleştirenlerin bir Afrikalı kabile özdeyişini hahaklı nedenler öne sürerek ge tıriaünm. Afrikahlar, 'İki ata birntş ölçüde karşı çıkmadığını" den binilmez, binen tez iner' der İnönü, 29 Ekim ve özal'ın cumhurbaşkanlığından sonra yapılacak devlet törenlerine katılıp katılmayacağı yolundaki bir soru üzerme ise "Bu akşam (dan) sayın Başbakan'ın bir yemegi var, beni çağırdı 'gitmeyeceğim' dedim. Cumhurbaşkam'nın vereceği davetlere gideceğim. Cumhurbaşkam'nın Comhuriyet Bayramı nedeniyle verdiği davet var, ona giler. Işte iki ata birden binerse 3 deceğim. 10 Kasım'ı o zaman kometre gidemez. Özal neden kaç nuşuruz" yanıtını verdi. masın? Mart 89'da yediği şamar tnönü bir başka soru üzerine onalmaz yara açtı. Bugün seçim muhalefetin temel görevinin iktiolsa, Özal yüzde 10 oy alamaz. darın hatalarıru düzeltmek değil, Başta ben olmak üzere ona değer halkın isteklerini dile getirmek olverenler, zamanında makam ve duğunu vurgularken, " H a l k renler, oy verenler utandı. Buna 'Özal'ı istemiyonız' diyor, 'Daha ben de dahilim. Herkesi utandır nasıl anlatacağız' diyorlar. Bize dın be Özal." de kızıyorlar iyi anlatamıyorsunuz Özal'ın televizyonda söylediklerini halkın karşısında söyleyemediğini ifade eden Demirel, "Zaten kaçması gerekiyordu. Ama kaçtığı yer yanlış. Milletin dışına kaçması gerekiyordu, başına kaçtı. Bu zatı Çankaya'ya çıkaraniar suç işliyorlar. Eğer buna sizler sessiz kalırsanız vebal altında kalırsınız. Bizler Meclis zemininde her şeyi yaptık. Şimdi size geliyonız. Sayın Özal kendisini kıskandığımı söylemiş. Ben onun nesini kıskanayım? Kendisine aslında acımıyorum, ama gülünç, aanacak duruma düştü." Demirel, Özal'ın "Benim elimi sıkmıyorlar, ama Evren'inkini sıktılar" sözlerini ammsatarak, "Ben kimin elini sıkacağım? Biz kimseye 'Ver elini sıkayım' demedik. Şartlar öyie getirdi" biçiminde konuştu. Demirel, konuşmasında yurttaşlara sık sık "Çankaya'nın işgaline razı mısınız?", "Özal Cumhurbaşkanı olsun mu?" sorulan sordu. "Hayır" yanıtlarını alınca da, "İşte ben bu 'hayır'ları anyonım. O hayır'lan ne yapacaksın derseniz, yarın sandık kurulacak, orada oylarınızı toplayacaksınız" karşılığıru verdi. Demirel, mitingdeki konuşmasından sonra partisinin il binasına giderek ANAP'tan istifa eden binin uzerinde kişinin DYP'ye katılış töreninde bulundu. Demîrel: Cumhııriyet, en zamanda aldandıklannı göreceklerdir. Millet iradesini lanımavanlara milletiraiz unulamayacaklan bir ders verecektir. tnanıyoruz ki bu sonın, bugün ne şekle girerse girsin, sonunda mutlaka milletimizin iradesi istikâmetinde çözülerek Türkiye bugün içinde bulunduğu zorlukları mutlaka aşacaktır. Uemokralik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti, sonuna kadar payidar olacaktır." (Baftarafı 1. Sayfada) " N e yazık ki cumhuriyetimizin 66. yılını onun en üst seviyesinden bir zedelenme tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğu bir zamanda idrak ediyoruz. Millete ail olan bir makam, millete ail olan haklann vc cumburiyet fikrinin ve kavramının çignenmesi suretiyle ele geçirilmek isteniyor. Cumhurbaşkanlıgı makamının, halkımızın çoğunluğunu kesinlikle temsil elmez bir duruma sokulmasını ve bunu milletimizin sineye çekeceğini sananlar, çok kısa diye. Pekala bize kızsınlar zaran yok, ama, mesele niye bu kızgın (Baftarafı 1. Sayfada) lık? Özal'ın yanlış hareketinden" kopması sonucunu doğurmuştur. Bu yüzden yüriiriükteki anayadedi. saja göre 'milletin birliğini temsil' İnönü, cumhurbaşkanlıgı seçimlerinde Uçte iki çoğunluğun etmesi gereken cumhurbaşkanlıgı bulunmayışı nedeniyle Anayasa makamına, milletin ancak küçiik Mahkemesi'ne iptal davası açma bir azınlığından destek gören bir yacaklannı, durumun anayasanın kimse geiebilmektedir. Bu durum, ulusal iradeye ters ruhuna aykırı olmasına karşın, dava yoluna hukuki açıdan ola düştüğü kadar, cumburiyeti de nak vermediğini ifade etti. İnönü, tehlikeye sokabilecek bir bunalım "Halkın Özal'ı cumhurbaşkanı etkenidir. Cumhurbaşkanı seçilmesi bekistemediği açık. Halkın karşı çıkması hukuki yanlıştan kaynaklan lenen kimsenin. cumhurbaşkanlığı mıyor. Onun iktidarda olmasını işlevlerini bir rejim değişikliğine islemiyordu. Iktidan bırakıp yol açacak biçimde saptırma eğicumhurbaşkanlığına çıkmasını limi taşıması da, tehlikeyi büsbükendisi ile alay edilmek diye gö tün arttırmaktadır. riiyor, kendisine saygısızlık diye Çünkü, son anda sağduyu egegörüyor. Anayasanın ruhu üzeri men olmazsa bu makama seçilene karar vermek halk iradesinin ceği anlaşılan Sayın Turgut Özal, işidir. Onun uzerinde hukuksal cumhurbaşkanlıgı ile birlikte başkurumlar karar veremiyoriar" de bakanlığı ve iktidar partisi liderdi. liğini de fiilen kendinde birleştirİnönü, " 2 9 Ekim lörenlerinde. me niyetindedir. Eğer Sayın Özal bu niyetini gerSayın Özal atik davranıp size elini uzatırsa sıkacak mısınız" soru çekleştirebilirse, Başbakanlık, cumhurbaşkanlığının güdümii ve suna şu karşılığı verdi: "Biliyorsu.nuz ki halkın irade gölgesi altına girecektir ve yürütsi doğnıllusunda hareket etmek, me yetkisi, parlamenter demokraatik davranmakla sağlanaraaz. siyle bağdaşamayacak ölçüde Başbakan atik de yavaş da dav cumhurbaşkanlığında yoğunlaşaransa yapmaması gereken şeyi caktır. Oysa lek partili dönemde ve yapmaktadır. Çok karariı bir şekilde aylardır halkın istemediği şe Atatürk'ün büyük manevi ağırlıyi yapmaktadır. Bu yapılan şeyin ğı ile cumhurbaşkanı olduğu >ılanlamı benim elimi sıkmakla, sık larda bile, cumhurbaşkanı ile başmamakla değişmez. Atik davra bakanın yetki ve işlevleri arasınnıp elimi sıkarsa, halkın istediği da sağlıklı bir denge kurabilmişti. ni yapmış olmaz. Halkıraız da Sayın Özal'ın her iki makama sanmasın ki, ben elini sıkarsam ait yetki ve işlevleri kendinde lopmesele kalmayacak. Elini sıkmaz lama eğilihıi önlenemezse ve sınırsam mesele devam edecek. Öyle sız ihtirası gemlenemezse. o dendeğil. Halk kendi istemediğinin ge bozulacaklır." çatır çatır yapılmasından cahatsızÖzal'ın partilerustu ve tarafsız dır. Onun için çare anyor, kurtancı anyor. Mesele bu. Bunun be bir cumhurbaşkanı olamayacağınim elimi sıkması ile ilgisi yok. nı yineleyen Ecevit, "Yeni başbaBoyle büyük yanlışlar yaparsa bu kanın da Cumhurbaşkanı Özalın uydusu olacağını ve Özal'ın nun cezası çıkar." ANAP'ın fiili lideri olma duruİnonu, basın toplantısında Ali munu sürdüreceğini" vurguladı. ağa'da termik santral kurulması ile ilgili karan da eleştirdi. Bu tür Kolejlilere Almanca dersi sanayi tesislerinin kurulmadan verilir. önce gerekli araştırmaların yapıl356 19 22 masını istedi. Ecevit: salı gününü bekliyor. özal, salı gününü bekliyor. Laik Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk "hacı başkan" Atatürkün koltuğuna oturacak! Sivil demokrasi ne güzel de işliyor; önce ihtilal yapılıp sivil siyasetçilere siyaset yasaklanıyor Sonra da bazı sivillere siyaset yolu beş orgeneral tarafından açılıyor. özal, beş orgeneralin izniyle ve emir komuta zinciri içinde siyasete soyunuyor. Özal'ın siyasal yazgısında "demokrasinin asgari müşter&kleri" yerine yalnızca "aşkeri müşterekler" rol oynuyor. Bu "askeri müşterekler" Özal'a başbakanlık yolunu açryor. Evren Paşa, 'Cumhuriyeti Koruma ve Kollama Harekâtt nı, açıkça görüldüğü üzere "ÖzaFı koruma ve kollama harekâtı"na dönüştürüyor. Evren bu harekâtta doğrusu bu yaçok başanlı oluyor. Evren, Özal'ı hem devlet başkanlığında koruyor hem de cumhurbaşkanlığında. Evren, Özal uğruna en yakın silah arkadaşlannı birer birer harcıyor. Özal'ı salı günü cumhurbaşkanlığına getiren, 250 küsur oydan önce, beş orgeneralin omuzlarındaki yıldız sayısıdır. Dörder yıldızdan toplam yirmi yıldız! Özal, baştan beri Çankaya'ya çıkmayı kafasına koymuştu. Koymuştu, ama o günlerde karşısında iki engel görüyordu: Evren ve Üruğ. Evren'e bir ara "Yeniden sizi seçelim" demiş, Evren bu öneriye "Hayır" yanıtını verince bir daha üstelememiş, Evren'in adaylığını öne sürenlere de "Canım ne yapayım, istemiyor" demişti. Evren engeli böyle aşılmıştı. Özal, daha önce de Genelkurmay Başkanı Üruğ'a da görev süresinin uzatılmasını önermiş; Üruğ'dan "Hayır" yanıtı alınca rahatlamıştı. Necdet Öztorun'un genelkurmay başkanlığı yolu bundan sonra kesiliyor; Özal, basındaki destekçileri aracılığı ile bu olayı kamuoyuna "sivilleşme" diye sunuyordu. Ozal, eski Meclis Başkanı Necmettin Karaduman'ın cumhurbaşkanlığına hazırlandığını seziyordu. Sezdiği için de Karaduman'ı ikinci kez seçtirmemişti. "Hacı başkan"m kafasındaki sorun başbakanın ve ANAP genel başkanının kimlikleridır. Özal ipleri ellerinde tutmak istiyor. Cumhurbaşkanı olunca da kendisini kutlamaya gelecek il başkanlarının kulaklarına fısıldayacak. Şunu seçin... Öyle bir başbakan seçsin ki, parti örgütünde tabanı olmasın. Olmasın ve ileride partiye dayanıp kendisine kafa tutmasın.. Öyie bir genel başkan seçilsin ki, başbakanlık yapacak beceri ve nitelikte olmasın. Olmasın ki, başbakanlığa göz dikmesin. Özal'ın kafasındaki formül budur... Gelelim siyasal kulislere... Mesut bakan, ANAP grubundaki bir kısım milletvekiline dayanıyor. Güzel bakan, parti örgütündeki muhafazakâr tabana güveniyor. Keçeci Mehmet, hareketçi Taşar ile birlikte Özal'ın doğrultusundan çıkmıyor. Vuralhan, Nazlı Semra Hanımefendiden aldığı güç ve destekle Mesut bakana karşı kulislere giriyor.. Oltan Sungurlu, Özal'ın desteği ile genel başkanlığı kapmayı düşlüyor. Yetim Hüsnü aklından başbakanlığı geçiriyor... Dinçerier, yetimi destekliyor. Birader Korkut, başbakanlık için önce Yusuf Bozkurt'u, sonra da Pakdemirli'yi öneriyor. "Hacı başkan", 9 kasım günü cumhurbaşkanlıgı görevini Evren'den teslim alacak. Devir teslim töreninde Evren ve Özal, kucaklaşıp öpüşecekler. Hacı Halil Turgut Özal (kısacası HHTÖ) 10 kasım günü göreve başlayacak. Sonra da "başkancı sistem" yavaş yavaş işleyecek. Her 10 kasımda Atatürk anılacak ve her 10 kasımda da "hacı başkaç"\n cumhurbaşkanlıgı kutlanacak. OKT^YAKBAL EVET/HAYIR (Baftarafı 2 Sayfada) ğanın güzellikleri dururken, yaşamın mutluluk veren tatları bizi bekierken, iç politika haberlerinden kimbilir kaçıncı kez duyduğum bıkkınhğı belirtmiştim: "Gazete bile okumak istemiyorum. Hele bu parti, hükümet, bakan, başbakan sözlerini duymak. Bana öyle geliyor ki bir kısır döngüde gidip geliyoruz Bir batakta bir adım atıp sonra bacağımızı o çamur yığınından kurtarmak için çabalıyoruz." Sanki bugünlerde yazmışım bu satırtarı! Yine bir batakta bocalamaktayız. Hem bu kez eskılerinden daha beter bir bafaktayız. Meray, o yazımdan şu parçayı almış: "Bu sabah bir serçe duyurdu bana doğanın, yaşamın anlamını. Odamdaki kısacık konukluğu, aldı beni yeni duyarlıklara götürdü. Yazabilseydi, belki de şöyle bir bildiri bırakırdı bana: Doğayı duy, yaşamı duy, kendini içinde bulunduğun anın güzelliklerine bırak derdi. Galiba dedi de..." Seha Meray'ın son yazısını buruk bir tatla, sevgili Meray'la karşılıklı oturmuş söyleşiyormuşuz gibi okuyorum: "Eşim, hastane odasında pencere kenarına oturmuş, güneşin, Ankara Kalesi ardında batışını seyrediyor kısa bir süre için de olsa. Televizyonda komisyon haberleri. Gelişen ülkelerin kaderleri de bu belki: Hem günün her saatinde politikayı yaşamak, hem de Sayın Akbal'ın dile getirdiği gerçek güzelliklerin tadını çıkarmaya çalışmak! Kendilerinden başkasını düşünmeyen kötü poiıtikacılara söndürtmemek içimizdeki güneşleri, kuşların ötüşünü" Meray'ın anısını sevgiyle, saygıyla, özlemle anarak... Türk sinemasına 2 ödül men Misa Radivojeviç'in "Siyah Kuş" (Blackbird) adlı yapıtı oldu. ni Lachine'nin filmi "Kuk İçine dönük bir çocukla kuşlar lacı"daki rolüyle Ömer Şerif arasındaki dostluğun öyküsünü kazandı. duyarlı bir dille anlatan RadivoBastia Şenliği'nin yanşmalı bö jeviç, yalnız izleyicilerin oylarıylümüne iki örnekle birden katılan la "Bronz Zeylin Ağacı"nı altek Akdeniz ülkesi Türkiye'ydi. makla kalmayıp, şenliği izleyen gazetecilerin ve on üyeli "Sanat ve Daha önce "Informalion" bolu Deneme Sineraası Avrupa Birlimünde sunulacağı açıklanan ği"nin (C1CAE) \erdikl.ri ödül" H a n ı m " da son anda yanşmalı leri de toplu\ordu. "Siyah Kuş" bölümdeki oh üç film arasına boylece, bu yıl ilk kez verilen "Cialınmıştı. cae Ödülü" sayesinde, dokuz AvBastia Şenliği'nin en çok ödül rupa ulkesiyle Japonya'da dağıkazanan filmi ise Yugoslav yönet tım olanaklarına kavuşmuş oldu. (Başlarufi 1. Sayfada)