14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 AĞUSTOS 1988 HABERTER CUMHURİYET/7 REFERANDUM '88 KIRSEHİR'den HİKMET ÇETİNKAYA REFERANDUM '88 CÛHEYT Diğer dört kişi, "gördün mü ağabey inanmıyor" diyorlar. Kafamızda bir soru: "acaba inanmıyor mu yoksa..." diye. O ciddi ciddi sürdürüyor konuşmasınr. Niçin televizyon göstermiyor Basbakan'ın işadamının yatıyla gezdiğini? Hadi bakalım, şimdı verin bu sorunun yanıtını TRT Genel Müdürü Cem Duna. Gerçekten Göcek kıyılarındaki "beyaz tatili" niçın vermiyor TRT? Evet, llgınlı genç inanmıyor, Basbakan'ın bir işadamının yatıyla denizde dolaştığına. Anadolu'da insanlar bir seylere inanmak ıçin ille gözleriyle görmek isterler. Televizyon da bu nedenle çok etkili bir iletişim aracıdır. İşte bu yüzden TV'de, Nirvana yatıyla koyları dolaşan Özal'ı görüntüleyip yayımlamalıdır. Yurttaşlar, ne oluyor ne bitiyor öğrenmelidirler. Basbakan'ın Nirvana yatıyla dolaştığına inanmayan insanımız, hayali ihracata, rüşvete, talana, IMF raporlarına, işkenceye. emekçi yığınların ezilmişliğine nasıl inansın? Tüm bunları gazeteler yazıyor. Televizyon, devlet bankalarından milyarları çekip yurtdışına kaçanları, hayali ihracattan aldıklan vergi iadeleri ile Marmaris'te otel kuranları hiç verdi mi? Sadece bir kişiyi. O da Uğur Dündar'ın programındaki kaçak işadamı Kemal Horzum. Konya'ya doğru yol almadan önce beş genç adama soruyorum: Evet mi, hayır mı? Dördü, "hayır" diyor. O bize inanmayan ise yanıt vermiyor. Onlar gazete haberlerine inanıyorlar. Yaşam koşullarının ağırlığını bıliyorlar. Mazotun, gübrenin, ilacın her geçen gün alınamayacak tarım girdisı olduğunu anlatıyorlar. Bu dört adam, son genel seçimlerde üstelik oylarını ANAP'a vermişler. Konya'yı geçip Aksaray'a doğru yol alıyoruz. Almancılar hüzünlu dönüşe başlamışlar. Yollar an a baba günü. Gece Kırşehir'de kısa bir tur atıyoruz. Sessiz sakin bir İç Anadolu kentinde akşam bir başka oluyor. Otelin restoranında konuştuklarımız hep yaşam pahalılığından söz edıyorlar. "Eee" diyorum, "Özal'ın suikast kasetleri köy kahvelerine dağıtılacakmış." Hemen hemen herkes gülüyor. Verdiklerı yanıt, "Bunlar boş laflar" oluyor. Yine biz "acaba" diye bir soru koyuyoruz. Bu yöreler ANAP'ın oy deposu. Oysa büyük bir değişiklik göze çarpıyor. Şu parti ya da bu parti güçlü demıyorum. Ama Özal'ın eski havası artık kaybolmuş. ANAP'ı, yaşam pahalılığı yemiş bitirmiş. 25 Eylül'deki halkoylaması, İç Anadolu'nun bu kapalı ekonomik yapısında bir genel seçim havasını yansıtıyor Özal, Göcek koylarında dolaşıp yine bildiğini okuyadursun, bu kez halk önceden kararını vermış... Ege ve Güney Akdeniz kıyılan sıcak, İç Anadolu serin. Siyasal gösterge ise hem burada hem Ege ve Akdenız'de sımsıcak... REFERANDUM '88 ABCAYOBEK REFERANDUM '88 REFERANDUM '88 Gösterge KIRŞEHİR O uçsuz bucaksız Konya ovasını aşarken. llgın yakınlarında bir benzin istasyonunda mola veriyoruz. Güney Akdeniz ve Ege kıyılarının o yakıcı sıcağt yerini limonata gibi bir havaya bırakıyor. Benzin istasyonunun az ilerisinde bir kır kahvesi var. Kahvenin hemen girişinde, çevresi açık üstü kapalı bölümde birtelevizyon. Kadın, Arapça bir şeyler söylüyor, ardından alkış sesleri yükselîyor. İskemlelerde testi gibi sıralanmış beş genç adam gözlerini faltaşı gibi açmış, kaskatı kesilmiş, televizyon izliyorlar. Arapça konuşan bu kez Türkçe sesleniyor. İskemledeki beş kişi yeniden vaziyet alıyor: Şimdi huzurlarınızda Alev Ateş... Muzaffer izgü'yle "acaba ne oluyor?" diye televizyonun karşısına geçiyoruz. Televizyonda naklen yayın yok, bu da nesi! Yüz kilo ağırlığında bir dansöz, Arap müziği eşliğinde oynuyor. izgü'nün deyişiyie kadın, "dağlar taşlar" gibi. Konya ovasının ortasında bir öğle vaktı video kaset oynatılıyor. O iskemledeki beş adamı İzgü, elinden gelse ışınlayarak Kuşadası kıyılarındaki üstsüzlerin plajlarına gönderecek. İki iskemle çekip oturuyoruz. Dansöz Alev Ateş kıvırdıkça kıvuıyor. Göz ucuyla beş genç adamı izliyoruz. İçlerinde zayıf, bıyıklı olanı, sanki televizyonun içine girecek. Kendinden geçmiş, bizim izlediğimizi sezinleyen diğer dört genç adamın gülüşmelerini bile duymuyor. Garsona, "Daha güzel kaset yok mu?" diyoruz. Garson çocuk gülüyor. Var ağabey, dönüşte gece on ikiden sonra uğrayın... Bir süre sonra kaset bıtiyor... Beş adamın beşi de, o limonata gibi havada sırılsıklam ter içinde; gözleri ise kan çanağı... Bizim pohtika söyleşimiz, işte böyle bir havada başlıyor. llgınlı beş genç adamın yaşları 2227 arasında. Kımı toprakla uğraşıyor. Bu yörede şeker pancarı ve tahıl üretiliyor. İskemlelerı çekip yammıza yaklaşıyorlar. İçlerinden birisi, "gazeteciler doğru yazmıyormuş" diyor. Gülüşüyoruz. Bu kez, "Nereden bilıyorsunyalan yazdıklarını?" diye soruyoruz. Susuyor. Usteliyorum. Bir diğeri atılıyor hemen. Bu ANAP'lı ağabey, gazetecilere kızıyor. Niye kızıyor gazetecilere? Ağabey, babası (Turgut Özal) sizlere hep yalancı diyor ya, işte ondan. O da son zamaniar aynı yolda yürüyor. Veryansın ediyor gazetecilere. Dönüyorum hemen. Bu kez o gülüyor. "Yok ağabey, şaka" diyor Soğuk bir şey ıçer misin ağabey? Bir süre sessizlik oluyor. Hiç kimse konuşmuyor. Yine o gülümseyerek, söze giriyor: Başbakan'ın bir işadamının yatıyla denizde tatil yaptığı doğru mu? Elbet doğru... Sen gazete okumuyor musun? Okuyorum... Anakent Belediye Başkanı Aytaç Durak, telefonda fazla konuşmadı. Büroya geldi, söyleştik. Üst üste sordukça dayanamadı; hesaplı, kitaplı kısa bir yanıt verdi: Durumumuz parlak değil... ADANA Daha sandığa çok var, kesin eğilimleri araştırmak için vakit erken. Böyle düşünebilırsiniz. Haklısınız, kampanya yenı yeni kıpırdanıyor. Seçim ya da halkoyiamast olsun, tşin uzmanı siyasetçiler seçmenin henüz 25 Eylül'ün özüne inemediğinden, bu yüzden kitlelerin bir duraksama dönemi geçirdiğinden, söz ediyorlar. Uçaktan iner ınmez, insanı sarıp sarmalayan sıcak, gece kente sinmiş. Belediye Başkanı Aytaç Durak'm baraj gölü kıyısında yarattığı mesire yerine bakan tepelerde insan bir avuç esinti arıyor. Aşağılarda yolların buyük bölümü tamamlanmamış. Kıyıda modern ölçekte 19.5 km'lik bir bulvar. Aydın Ölmez 29 yaşında küçük lokantada garson. Ona göre halkoylaması "Özal'a 'dur' demek." Bilinçlenmenin pırıltılarını yansıtan bir gerekçe söylüyor, "Fiyatlar artıyor, biz 1980 öncesi ücretlerin çok aşağısında kaldık" diyor Çam ağaçlarıyla süslenmış eğilimli toprak, kıyı şeridine kavuşuyor. Bir yerde Batılı görünüm, Dogu özellikleriyle çırkınleşiyor. Orada, çam ağaçtarı altında ruhsatsız derme çatma bir tezgâh kurup hamur işi "sıkma" açan Fatma Coşkun ile eşi Hüseyin'in halkoylaması öncesi tek amaçları "yasallaşmak." Ver gecekondu tezgâhına ruhsatı, al iki adet evet! Oteldeki kat temizlikçisi, dükkânda adını vermek istemeyen ev kadını, şoför, küçük bir işyerı sahibi, bir gazete satıcısı, üniversiteli ve kentin değişik yerlerinde benzerleri: Hayır! Turgut Bey bu küçük araştırmalara ıster amigoluk desin, isterse muhalefet amacına uygun yanıltıcı kanılar diye nitelesin. Gıderek yerleşmeye yüz tutan eğilim, ınsanların 25 Eylül'de Özal'ı "oylamaya hazırlandığını" gösteriyor. Demirel'in nabız tutmaya çalışan Genel Başkan Yardımcısı Selahattin Kılıç, bir siyasetçi; elbet hayır çıkacağına inanacak. Peki, ama partisiz Cevdet Özmen, Ceyhan'dan açtığı telefonda tek bir hayır oyuyla "memleketi duçar olduğu sıkıntıdan kurtaracağına" neden inanıyor? Hadi sıradan insanlar böyie konuşuyor. Örneğin ANAP'a siyasal bağlantısı nedeniyle dikkatli davranmaya özen gösteren Belediye Başkanı Aytaç Durak'a ne demeli? Başkan, telefonda fazla konuşmadı, büroya geldi, söyleştik.Üst Amaçlanan Hedefe Adana'dan yaayor üste sordukça, dayanamadı. hesaplı kitaplı kısa bir yanıt verdi: "Durumumuz parlak değil." Ona göre, seçimi üç ay öncesine almaya yönelmek, "yerel hizmetin 'politize' edilmesi" idi. Halka, üç ay scnraki "seçimi erkene almadaki mantığı" anlatmak çok zordu. Genel seçimden hemen sonra 395 belediye başkanıyla İstanbul'da düzenlenen toplantıda sakıncayı Özal a anlatmış, ne çare siyaset bilgesi Turgut Bey, "Sen anlamazsın, bana bırakın" diye terslenmişti. Turgut Bey, Bedrettin Dalan'ı "tek favori" gibi göstererek hemen bütün ANAP belediyelerini küstürüyor. Dalan'ı överek hizmet verdiklerıne inananları halkoylamasında "başarı sınavına" sokmayaçalışıyordu. Durak, "renkli basın" diyordu; inanmayacak sınız ama nitelemesi "Dalan'ın peşine takılmış, milyarlarca liraya Haliç'i temizledığini yazıyor, bir milyara halka mavi göl açan çabayı görmüyor" diye yakınıyordu. Başkana, gazetelerin yazdığına göre halkoylamasında kullanılmak üzere Kaya Erdem'in başkanlığında kurulan komisyonun belediyelere para akıtacağını söyledim. Duraksamadan, "Gölge etmesinler, başka ihsan istemem" demez mi. O Aytaç Durak ki, bir süre önce halkoylamasında Özal'a omuz vermeyi parti görevi saydığını açıklamıştı. Bugün belki unutulmuşluğun, hizmetlerinin anlaşılmazlığından doğan kırgınlığın kozasında 25 Eylül'e umutla bakmıyordu. Zaten Özal, bir yerde hesabı doğru yapmıyordu. Bu kez muhalefet rahattı. Seçimleri ağırdan alan DYP örgütü silkinmişti. SHP'de topluca yığın dayatışını örneklemek günceldi. Eski, MHP'lilerin egemen olduğu yörelerde bile bugün MÇP, hayıra yöneltmeve çalışıyordu insanları. Bir başka sezgi şu: Hayıra gidiş yoğunlaşmaya yuz tutunca partilerin yüreğini bir başka ihtiras sarmaya başlıyor. ANAP'ı yüzde 36 artı bire ulastırmamak! Yüzde 36 eksi 1, 2,3, 4.. Nereye inebilırse indirmek. Nedenini SHP il başkanı Ziya Yergök özetledi: "Halkoylaması, genel seçim provası." Erken seçim masalı ile siyasal yeni yutturmacalara dayanak bulmak ha? Vay benim köse sakalım.. SANUURFA İZLEMMLERİ TRABZON'DAN Bozova'dan Harran'a FÜStlN ÖZBİLGEN ŞANLIlRfA Erdal İnönü ve SHP he>etini getiren uçak Alcçakale yolu üzerindeki yeni havaalanına inecek. Kalabalık bir konvoy \e yüzlerce araba dizilmiş bekliyor. Daha bir saat vaktimiz var. Allıyoruz bir arabaya, ver elini Harran. Havaalanına 35 kilometre. Harran, 7. yüzyılda dünyanın en gelişmiş kütüphanesine. üniversitesine sahip bir medeniyet beşiği. Astronotni, tıp, matematik, felsefe ve dini bilimlerde yctişmiş aydın kişilerin toplandığı merkez. Büyük Türk bilgini Farabi'nin ögrenîm gördüğü Üniversite. Bugünku Harran'ı geziyoruz. Kümbet evlerin fotofraflarını çekerken etrafımızı çocuklar sanyor. Buraya gc'eiıier genellikle turistler olduğu için bebeler •'madam, madam, foto f(,ıto" diye bildikleri iki yabancı kelimeyi sürekli tekrarlıyorlar. Elleri yüzleri ktr pas içinde, entarileri yoksulluk göstergesi, yüzlerindcki yaralar sağiıksızlık işareti; pek çok bebe, 7. yüzyılın medeniyeıinden sonra bugünku medeniyet dışı göruşumü sergiliyor. Bebeler fotoğrarian çekildikten sonra Arapça mı, Ingilizce mi, Fransızca mı ne dillerden bir kanşım yapmışiarsa "van, van" diye dolanmaya başlıyorlar. Pava isti>oılar. Foto|raflarını çeken turistlerin ellerine para sıkışıırmasına alışmışlar. Üniversiıenin bugun ayakta kalnuş kulesi ve kapısımn fotoğrafını çekerken iki Harranlı çocukla konuşuyoruz. Ömer ile Mehmel. Buniar para i&lemiyorlar. Harran'daki 5 derslikli ilkokulun <,on sınıfında okuyorlarmış. Diğerlerine göre daha fazla Turkçe biliyorlar. Bizden para değil de kitap göndermemızı istiyorlar. Konuşmamız suruyor: "tlkokulu bitirdikten sonra okumak isliyıır nıusunuz?" "He ya ıstiyrek". "Hangi okulu okumak isliyorsunuz?" "Ortaokul, sonra da lise..." "Üaiversite okumak da istiyor musunu/?" "ktiyrek, ama burada yok ki..." "İşte bu benim foloğraflarını çekligim bina ne?" "Üniversite, ama orası eskidenmiş..." "Peki eskiden burada tiniversite varmış da şimdi neden yok? Eski insanlar binlerce yıl önce bizden daha mı ileri insanlarraış?". "He ya, onlar bizden daha iieriymişler..." Sapsarı Harran ovasında giderken nerede artezyen kuyusundan çekilmiş suyun depolandığı bir su kulesi görse"j etrafında yemyeşil bir arazi gorüyoru/. Çiftçi eğitim merkezleri kurulmuş, pajmiye dahil hsr şey yetişiyor. Üç bin yıl öncesinin bilimi, bugünün teknolojisi, her ikisi de henüz Harran'a uğramamış. Ama eli kulağında. Bu görkemlı ova suya kavuşacak. Bir gece önce Urfa'nın 70 kfilometre kuzeyinde Atatürk Barajı'nın yapıidığı yerdeki tesislerde kalıyoruz. Çölün orıasında serin, ptrıl pırıl bakımlı, kristal avizeleri mermerlerden akan sulara uzanmış, büyük kentierdeki 5 yıldızlı otelleri aratmayacak bir lüks ve güzelim bir vuzme havuzu. Acatürk Barajı'nın yapıldığı yerde bir küçük kasaba kurulmuş, okulundan. atölyelerine kadar her şeyi tamam. Misarırhanenin lokantasında bir grup insan uzun dizilmiş masalarda yemek yerken bir olayı kutiuyorlar. 400 bin kilo yük kaldıracak bir vinç inşa cimiy ler, "Yaai bir apartmanı yerinden kaldıracak gıiçte" diye unlatıyor Ata tnşaat yöneticilerinden eski CHP Isparta Milleivekılı Hüseyin Öisut. Bozova'da dünyanın en yeni teknolojilerı, GAP adı verilcn Güneydoğu Anadolu Projesi'nin bir bolümünü uretirken, Harran'daki susuz, sağlıkstz ve okulsuz bebeler bu medeniyetin ürünlerini bekliyor. SHP'nin Urfa'da başlaıtığı kampanya hem referandumda "Hayır" denilmesini ıçeriyor hem de GAP'taki ilgisizliğe dikkal çekiyor. Çünkü Türkiye'nin Guneydoğusu'nun "makas talihini yenecek" olan bu proje hükümetin elinde para kalmadığı için yeterli parasal desteği sağlayamıyor. SHP burada "Özal'a natır deyin" diyor ve "GAP'ı ANAP \apamaz, meseteye sadece baraj olarak bakar, talan olarak bakar, SHP meseleye bölgesel kalkınma olarak bakıyor" diye anlatıyor. Inönü kapalı spor satonunda bunları söylerken salon alkıştanyrkılıyor. Karakaşh, kara bıyıklı bir genç adam fırlamış yerinden bağırıyor "Kahrolsun sömürenter..."'' Bir adam alkışlayanları, bağıranlan \c tüm dinleyıcileri \idee>a alıyor. Soruyoruz: "Siz TRT'den misiniz?" Biraz bozuluyor, sonra " H a y ı r biz Urfa'danız" diye yanıt veriyor. "Polb misâniz?" diye soruyoruz. Adam kafasını sallıyor. Güneydoğu Anadolu'nun insanı yoksul, bakımsız, ilgisiz. Kendilerine devletin gosıerdiği tek ilgi SHP'nin mitinginde polis sıdeosuna kaydetmek. Bu ilgiyi daha fazla&ı ile GAP'a gösterecek bir hukümet özlemi var Urfa'da... Halk 'of dedi mi? Genel kanu RP'nin halkoylamasından fire vermeden çıkacağı. Çünkü seçmen tabanlan kilitli. "Oy yitirmez. kazamnz" diyorlar. Çok da disiplinli çalışma yöntemleri var. Almanya kaynaklı parayı, propagandada çok iyi kullamyorlar. IŞIK KANSU TRABZON Trabzon'un bir ucu Vakfıkebir, bir ucu Of. Halk, "of" dedi mi, demedi mi? " O f dedi mi "hayjr" oyları ağır basacak. Ya yöresel dengeler? İşte onlar devreye girdi mi, "evet" ile "hayır" bıçak sırtında. Tıpkı geçen yıl yapılan halkoylamasında olduğu gibi. Fındık taban fiyatı açıklanmış. Ziraat Odaları istemiş 2 bin 25 lira, hukümet ilan etmiş 2 bin lira. DYP'lilere sorarsanız, geçen yıl fındık zaten 1700 liraya da alıcı bulmuş. Ama çoğu üreticinin ağzı kulaklarında. Halkoylamasına 40 kala Trabzon'da insanlar işinde, gucünde, yaylada, fındıkta. Trabzon'un merkezinden uzaklaştınız mı, siyasi hava durgun. Trabzon'un merkezi daha harekeüi gibi. Trabzon merkezde hava durumu şöyle: "ANAP, evetten yana. "Evet" kampanyası için pek asılacağa d& benzemiyor. DYP, "ha>ir"cı, ama SHP'nin, "Özal gidecek, tnönü gelecek" sloganından rahatsız. DSP Genel Merkezi, Biilent Ecevit'in aldığı "hayır" kararına kerhen uyacak. RP, kararlı "hayır" cı. SHP, "hayır" ihalesinin kendi üstünde kaldığı inancında. ANAP tl Başkanı Nurettia Eroglu, seçmenlerden gelen istekleri karşılamak üzere açıp kapattığı telefonlar nedeniyle bize pek zaman ayıramıyor. Özetle söyledi| i şu: "Referandum. bizim için çok özel bir durum değil. Referandumda evet de çıksa, hayır da çıksa. millete saygılıjiz. Her iki sonuç da partimizin durumunu değiştirmez. Referandum, diğer partilerde olduğu gibi bizim için hayat memat meselesi degil. Bu referandumda yüzde 36'nın uzerine her çıkan evet oyu, milletimizin partimize gösterdigi teveccühun bir göstergesi olacak." İşte bu nokta çok önemli. Yuzde 36'nın altına inip inmemek. 29 Kasım seçimlerinde ANAP, Trabzon 1. bölgede yüzde 39.5, 2. bölgede yüzde 33.01 oy almış. Basbakan Özal'ın Göcek tatili bitti HAKAN KARA GÖCEK Başbakan Turgut Özal'ın "mavi koylar"da "beyaz propaganda" ile geçen dokuz günlük tatili. bugün sona eriyor. Bugün GAP uçağı ile tstanbul'a geçecek olan Başbakan Özal'ın Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile görüşmesi bekleniyor. Başbakan Turgut Özal, 10 ağustos günu başlattığı tatilini, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in anayasa değişikliğiyle ilgili kararı onaylamasından sonra "beyaz propaganda" kampanyasına dönüşturdü. Özal, işadamı Nurettin Koçak'a ait "Nirvana" yatındaki tatili boyunca "halkın her kesiminin bulundugunu" öne surduğu kıyı şeridinde, beyaz giysileriyle kıyıya çıkarak, tatilcilerden referandumda "evet" demelerini istedi. Tatili sırasında halkoylaması propagandasırun yanı sıra özel koruma alanlarıyla ilgili açıklamalar yaptı, koruma altına alınan koyları bir kez daha gezdi. Özal, tatil süresince, Ulaştırma Bakanı Ekrem Pakdemirli, Alman Ulaştırma Bakanı, TÜSlAD Başkanı Ömer Dinçkök ve çeşitli işadanıları tarafmdan ziyaret edildi. Bu arada, çeşitli projelerle ilgili olarak Başbakan Özal'ın tatilini geçirdiği yata maketler getirildi, göruşmeler yapıldı. Daha önceki Göcek tatillerinde basına "15 metre yasağı" koyan Özal, bu kez gazetecilere son derece sıcak davrandı. Gazetecileri 2 kez yemeğe çağıran Özal, soruları tek tek yanıtladı, denizde yüzerken fotoğraf çekme isteklerini bile kırmadı. Ancak son konuşmasında yine de gazete yöneticilerine çatmaktan geri kalmadı. Başbakan Özal'ın bu tatili sırasında eşi Semra Özal'ın hiç ortada görünmemesi, "plajlarda el ele beyaz propaganda" yapılmasını bekleyenleri şaşırttı. AJiırken, kullanırken çamaşır makinesinde Ançelik farkı FullAutomatic 2200 24pnogram. Gft su girip. 5,5 kg yıkama kapasitesi. Halk ile Özal karşı karşıya DYP'ye gelince. DYP 11 Başkanı Erol Emral, açıkça şunu söylüyor: "Eğer SHP'liler, Trabzon'da 'Referandumda hayır verin, Özal gidecek, İnönu gelecek' demeye devam ederlerse, hayır verecek olan sağ seçmen açısından bu deza>antaj olacaktır." Yani Erol Emral, böylesi bir propagandadan rahatsız. Emral'a gore referandumda halk ile Özal'ı karşı karşıya getirmek gerekiyor. DYP İl Başkanı'nın hayır içincanla başla çalışacaklannı ifade ettikten sonra boyle bir sonuca ulaşması ilginç bir yaklaşım. DSP ve DYP il örgütlerinin bu tutumları karşısında kalıyor geriye iki "hayır"cı. RP ile SHP. RP özellikle 2. bölgede çok etkili. 2. bölgede 25 bin oyla 2. parti konumunda. Bu açıdan RP'nin oyları halkoylamasında büyük rol oynayacak. Genel kanı, RP'nin halkoylamasından fire vermeden çıkacağı yolunda. Çünkü RP'nin seçmen tabanı kilitli. "RP oy yitirmez, kazanır" diyorlar. Çok da disiplinli çalışma yöntemleri var. Almanya kaynaklı parayı da propagandada çok iyi kullamyorlar. RP İl Başkanı Asım A) kan. kararlı konuşuyor: "Zam, zulüm ve ahlaksızlığa bir son vermek için referandumda hayır kullanılmalı. Bence referandumda Irabzon'dan en az yüzde 60 hayır çıkar." SHP ise. çalışmalara yeni başlayacak. SHP İl Başkanı Durukal Çulha, "ANAP eski formunda hiç değil. Çok büyük bir gerileme \ar" diyor. FullAutomatk 2100 ISptogrum. Çjftsugirişi. 4,5 kg yıkama kapasitesi. Şanzımanlı Çamaşır Makinesi Bir sağa bir so/o, çamoşırlannızı açaıak, yıpmimadan yıkar. Mini ÇamaşırMakinesi Türkiye'nin gerçek mini çamaşır makinesi. Çok pratik.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle