19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 HABERLER 18 AĞUSTOS 1988 Cezaevi, ezaevine dönüştürülüyor İBD îstanbul Şubesi'nin düzenlediği basm toplantısında konuşan Genel Başkan Yardımcısı Fırtına, cezaevlerine gönderilen genelgenin huzursuzluk ve güvensizlikle bir dizi yeni sorun yaratacağını vurgulayarak, "Tek tip, mutlak bir biçimde uygulamaya konmuşîur" dedi. Îstanbul Haber Servisi tnsan Hakları Derneği Îstanbul Şubesi'nde dün düzenlenen basm toplantısında, Adalet Bakanlığı'nın cezaevleriyle ilgili 1 Ağustos 1988 tarihli genelgesiyle "cezaevlerinin ezaevlerine dönüşıürüldüğü" ileri sürüldü. Toplanuda aynca, cezaevlerine gönderilen söz konusu genelgeyle tutuklu ve hükümlülerin elde ettiği hakların geri alındıgına dikkat çekilerek, "yeni huznrsuzluklara ortam hazırlanmaktadır" denildi. Derneğin Aksaray'daki binasjnda düzenlenen ve Îstanbul Şube Başkanı Emil Galip Sandalcı ile bazı tutuklu ve hukümlü yakınlannın katıldığı basm toplantısında konuşan Genel Başkan Yardımcısı Leman Fırtına, Adalet Bakanı Mehmet Topaç'ın imzasıyla cezaevlerine gönderilen genelge hakkında kamuoyunu aydınlatmak istediklerini söyledi. Cezaevlerindeki yoğun baskıların ve olağanustü uygulamaların son 8 yıldır meşrulaştınlmak ve cezaevinde bulunanlann unutturulmak istendiğini belirten Fırtına, "Cezaevinde bulunanlar ve yakınlan, son 8 yıl boyunca çeşitli baskı, haksızlık ve yıldırmalara göğüs germiş, insanlar bu uğurda yaşamlannı yitirmiştir. Yapılan uygulamalan proteslo etmenin, sesleriııi duyurmanın tek aracı olarak, tutuklu ve hiikümlüler ve yakınlan, en kutsal hak olan yaşama hakkından gerektiginde vazgeçerek açlık grevlerine ve ölüm oruçlanna gitmişlir. Tüm bu gelişmeler, cezaevlerinin ıslah edîlmesi gerekliligini ortaya koyarken, Adaleî Bakanı'nın 1 ağustos genetgesi, sağlanabilen haklara, bu uğurda yitirilen yaşamlara adeta sunger çekmek istemektedir" dedi. Genelgenin huzur ve guven değil, huzursuzluk ve güvensizlikle bir dizi yeni sorunlar yaratacağını \urgulayan Leman Fırtına, tek tip elbise uygulamasının da bu genelgeyle Insan Hakları Derneği'nden, bakanlığın yeni genelgesine tepkt ğ Toplantıda "geriye gidiş" diye nitelendirilen uygulamalar f şöyle sıralandı: Radyo, teyp, volkmen ve dakülolann geri ^Lğalmması; ders programı zorunluluğu; gazete, dergi ve kitap Wseçiminde keyfilik; mektuplaşma kısıtlaması; saç tıraşı "zorunluluğu; içeriye yiyecek alır\maması. mutlak bir biçimde uygulamaya konduğunu bildirdi. Tek tip elbise uygulamasının çağdışıhğından soz eden Genel Başkan Yardımcısı Fırtına, genelgedeki geriye gidiş olarak nitelendirdiği yeni uygulamalan şöyle sıraladı: "Radyo, teyp, volkmen, daktilonun geri alınması; ders programı zorunluluğu; havalandırmanın kısaltılması; gazete, dergi ve kitaplann seçiminin kevfiliği: saç tıraşı zorunluluğu; mektuplaşmaya getirilen kısıtlama ve yiyecek alınmaması." Fırtına, disiplin hükümlerinin ağırlaştırılmasıyla yıllardır cezaevinde olan insanların infak haklarının kullanılmaz hale geldiğini belirterek şunları söyledi: "Huzur ve güven aaına cezaevlerinde bugüne kadar yaşanan, deneyimlerie elde edilen haklar geri alınarak yeni huzursuzluklara ortam hazırianmaktadır. Cezaevleri ezaevleri haline dönüşturülmektedir. İnsanca yaşam herkesin hakkıdır. Tutuklu veya biikumlü olmak gibi bir istisnası yoktur. Bu genelge vakit geçirilmeksizin uygulamadan kaldınlmalıdır." seri Cezaevi Müdürü Sabri Nakipoğlu, AA'ya yapıığı açıklamada, Adalet Bakanhğı'nca hazırlanan ve 1 ağustos tarihinde yürürlüğe giren cezaevi genelgesi doğrultusunda, mahkumlarda tek tip elbise uygulamasının başlatıldığını söyledi. Cezaevindeki 950 mahkumun elbiselerinin cezaevinde dikildiğini belirten Nakipoğlu, uygulamaya mahkumlar ve yakınlanmn herhangi bir tepki göstermediklerini kaydetti. Kayseri Cezaevi'ndeki mahkumlann elbiseleri 15 yıla hüKayseri Cezaevi kümlü Mehmet Kartal adlı kişi taKayseri Cezaevi'ndeki 950 rafından cezaevi terzihanesinde mahküm tek tip elbise giydi. Kay dikildi. Pala toprağa verildi İş Sendika Servisi Geçen pazar günü ölen Belediyelş Sendikası Genel Başkanı Hüseyin Pala'nıu cenazesi dün törenle topraÇa verildi. Pala için ilk tören Aksaray'daki Belediyelş Sendikası Genel Merkezi önünde yapıldı. Saat 10.00'da yapılan törene Türkîş Genel Başkanı Şevket Yılmaz ve yönetim kurulu üyeleri ile Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, çok sayıda sendika yöneticisi ve işçiler kaııldı. Pala'nın cenazesi daha sonra Şişli Camisi'ne göiürüldü. Burada sendikacılar, işçilerle belediye yetkililerinden büyük bir kalabalık toplanırken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Imret Aykut da cenaze törenine geldi. Aynca Bakırköy Belediye Başkanı Naci Ekşi ile Fatih Belediye Başkanı Yetkin Gündüz de törende yer aldılar. Bakan Aykut, Pala 'nın eşi ve yakmlart ile göruşürken bir ara gözyaslanm tutmadı. Türklş Genel Başkanı Şevket Yılmaz 'ın oldukça üzgün olduğu görüldü. Türklş Genel Başkanı Yılmaz ile Bakun Aykut, cenaze töreninde karşı karşıya gelmemeye özen gösterdiler. Şişli Camisi'nde kılınan öğle namazmdan sonra Belediyelş Sendikası Genel Başkanı Hüseyin Pala'nın cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi. (Fotoğraf: Yavuz ŞimşekJ İZMİR (Cumhuriyel Ege Bürosu) Çalıştırdığı 140 işçiden 86'sının işine sendikalaştıkları gerekçesiyie son veren ve yerlerine1 yeni işçi alan tlhanlar Üzüm lşletmeleri sahibi, Türklş'e bağlı Tek Gıdals Sendikası tarafından Cumhuriyet Savcılığı'na şikâyet editdi. Sendika Başkanı Umail Giil, "Toplusözleşmeden iirken işverenin yeni işçi alması yasaların açıkça çiğnenmesi demektir. İşverenin cezalandınlmasını istiyoruz" dedi. Sefa Zeytinoğlu'na ait tlhanlar Üzüm lşletmeleri ve Tanm Üriinleri lhracat tthalat A.Ş. işyerinde bir süre önce örgutlenmeye başlayan Türktş'e bağlı Tek Gıdaîş Sendikası, işveren ile toplusözleşme için göriişme yapmak isteyince olay patlak verdi. İşveren, sendikaya üye olduğunu saptadığı 86 işçiyi toplu olarak işten çıkardı. Toplu işten çikarma olayından sonra işverenin, "ısrar ve ricalara" karşın işçileri yeniden ıse almadığını vurgulayan Tek Gıdatş Sendikası 4 Nolu Şube Başkanı lsmail Gül, "tşveren 1516 ağustos tarihlerinde işbaşı yapmak üzere işyeri kapısında ümitle bekleyen işçiler yerine dışandan yeni işçi alarak çalışıırmayabaşladı" dedi. Toplu işçi çıkarıım savcjlıkta Dev^bl davasında Ecevit de suçlandı ORTAK SAVUNMADAN Bütün iktidarı boyunca emperyalist kıskaa aşacak bir politikayı hiç benimsemeyen Ecevit hükümeti, beklenen mucizevi çözümleri de gerçekleştiremedi. 1977'den sonra faşist terör gecekonduya kaydı. Kontrgerilla, solcular yapıyor gibi sahte olaylar çıkardı. ANKARA (Cumhuriyet Burosu) Ana DevYol davasına ortak savunmanın okunmasıyla devam edildi. Dünku duruşmada davanın 1. numaralı sanığı Oğuzhan Müftüoğln tarafından okunan savunmada kontrgerillanın sahte eylemler düzenleyerek bunları sokulann yaptığı yolunda haberler çıkardığını söyledi. Müftüoğlu, dönemin Ecevit hükumetinin kendinden beklenen "mucizevi" çözümlerden hiçbirini gerçekleştiremediğini ve kendisini saran emperyalist kıskacı a«acak bir politikayı hiç benimsemediğini söyledi. Ecevit hükumetinden sonra faşist terörün daha da arttığı ifade edilen savunmada, "1977'den sonra faşist terör gecekondulara kaydı. Llkücüler uzerierine gelen savcı ve diğer devlet görevlilerini vurmaya başladılar" denildi. Ortak savunmada şu görüşler savunuldu: "Devrimci Yoi Dergisi bu bombalann, halkı bir panik ve dehşet ortamına, yılgınlığa sürükleyecek eylemlerin kontrgerillacılar larafından yapıldığını açıklıyordu. kontrgerillacılar, gizli faşist orgütler bunları niçin yapıyorlardı? Burada hemen, daha once sözünü ettiğimiz 'sahte operasyonlar' düzenlenmesi hususundaki kontrgerilla taktiklerini hatıriatmak gerekiyor. Türkiye'de Özel Harp Dairesi'nin ve ona bağlı kontrgerillanın kurucusu olan Cihat Akyol'uabu konudaki önerileri şöyleydi: Bazı ahvalde propaganda için istismar edilmek üzere mürettep (tertiplenmiş) olaylar raeydana getirilir. Halkı mukavemetçilerden ayırmak için, sanki ayaklanma kuvvetleri (solcular diye okuyun) yapıyorrauş gibi, mücadele kuvvetlerince halka zulme kadar varan haksız muamele örnekleri ile sahte operasyonlara başvurulması tavsiye edilir. 1977 sonbaharında böyle bir taktikle kontrgerilla sahnedeydi. Halkın topluca bulunduğu yerierde, tren istasyonlannda. havaalanlarında bombalar patlatılıyor, hiçbir şeyden habersiz insanlar, çocuklar, kadınlar parçalanıp ölüyor, yaralanıyor arkasından da bazı malum basın organlarında bu olaylar sözde gizli sol örgütlere mal edilerek 'propaganda' yapılıyor." ne edilerek, anarşiyi onleme yasa tasansı hazırlanıyor ve emekçi sınıflar üzerinde yeni siyasi baskı imkânlan yaratılıjordu" denildi. 1977 yılımn sonlarına doğru faşist terörün okullardan, mahallelere, gecekondu bölgelerine kaydığı, faşist hareketin buralarda hâkimiyet kurmak için şiddete başvurulduğu gorüşü sa\unularak, "Faşistler gecekondu bölgelerinde hâkimiyet kurmak için gerçek anlamda savaş taktikleri u>gulu>or)ardı" denildi. SEKA'da grev hazırlığı tZMtT (Cumhuriyet) Selütoztş Sendikası'nın 2 eylülde SEKA'da grev uygulamasına başlayacağının açıklanmasından sonra SEKA Yönetim Kurulu sık sık toplanarak grevde alınacak önlemleri kararlaştırıyor. Grev için geri saymaya başlayan SEKA işçileri "hakkımızı alana kadar greve devam etmeye kararlıyız" diyorlar. Grevin ertelenmesini dahi duşünmediklerini vurgulayan işçiler, "grev ertelenirse tepkmiz ne olur şeklindeki" soruya "Şu anda tepkımiz şoyle veya böyle olur diyemeyiz, ama hiç de iyi şeyler olmaz. Çalışma barışı bozulur. Aldığımız ücrete gore çalışma yaparız. O zaman da üretim miktarı büyük ölçüde düşer" diye yanıt veriyorlar. MAHKEME SALONU Duruşmayı izleyenler, Kutlu ve Sargın'a başaniar diledi. (AA) Sovyet hukukçular: Isa bile suçlanıyor SARGIN'IN SORGUSUNDAN TBKP duruşmasında Sargın'ın sorgusuna geçildi SP'nin "hayır" kampanyusı İSTANBLJL (AA) Sosyalist Parti Genel Başkanı Ferit llsever, referandum kampanyasmı "Özal'a hayır" biçiminde yurüteceklerini söyledi. Ferit llsever, yaptığı yazılı açıklamada, bu kampanyada, "Özal'a hayır" demenin yanı sıra partiyi tanıtmanın da amaç edinfldiğini belirtti. Kampanyada dağıtılmak üzere bir milyon bildiri ve 100 bin broşur bastınlacağını, mitingler düzenleneceğini bildıren Ferit llsever, yapılacak harcamaların karşılanabilmesi için bağış kampanyası başlatıldığını sözlerine ekledi. Mucizevi çözümler gerçeklesmedi II. MC hükumetinin Türkiye'nin sorunlarını çözecek bir yapıda olmadığına değinilen savunmada, II. MC'nin yıkılması ve Ecevit hukumetine kadar olan gelişmeler anlatıldı. Ecevit 'in "emperyalist guçlerin ve yerli tekellerin" kuşkularım giderdikten sonra başbakan olduğu görüşu savunularak, "Emperyalizmin, Ecevit'in Kıbns konusunda bazı çözümler getirebileceği yönünde beklentisi vardı" denildi. Ortak savunmada Ecevit hukümeli hakkında şu gorüşlere yer verildi: "Ecevit, ekonomik, sosyal ve siyasal çalkantılar içindeki toplumun geniş kesimleri tarafından bir umut olarak gonilmuştu. Ama o günkü koşullarda sadece emekçiyoksul halk kesimleri için değil, sanki egemen çevreler için de bir umut haline gelmiş gibiydi. Ekonomik alandaki sorunlar çözulemedi. Siyasal kargaşa faşist terör eyiemleri durrnak şöyle dursun daha da bir azgınlaşarak surdu gitti. CHP hükumetinin iç savaşa bir tür müdahale amacıyla gündeme getirilmiş olduğunu ortaya koydu." Ecevit'in ekonomik alandaki girişimlerinin ve Batının kendisine karşı taşıdığı olumlu yaklaşım umudunun ve beklentilerinin kısa zamanda boşa çıktığını sö>leyen Müftuoğlu, "Ecevit bütün iktidar dönemi boyunca bu 'emperyalist kıskacı' aşabilecek bir politikayı hiçbir zaman benimsemedi. Bazen, çok sıkıştığı zaraanlarda öfkeli sözler söyledigi, 'duvann öbür tarafına atlamak'tan, 'ekonomik kurtuluş savaşıyla bunalım aşmak'tan söz ettiği oldu. Ama bunlan ister öfkeyle. ister blöf olarak isterse inanarak söylemiş olsun temel politik çizgisi hiç değişraedi. Batıyı ikna etme>e çalıştı; IMF'nin dayatmalarına biraz yumuşatarak da olsa uydu. Ve o amansız kıskacın arasında ezilip kaldı" dedi. Müftuoğlu şöyle devam etti: "Gerçekçi olarak söylemek gerekirse temel yaklaşımını kısaca özetlediğimiz Ecevit hükumetinden (Feyzioğlu vb. birlikte), olaylann bu kör gidişini onleyebilecek aktif bir tavır beklenemeyeceği ortadaydı. Yaşanan olaylann anlamını kavrayabilecekleri de kuşkuluydu." Türk Harbİş: ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ortak savunma tesislerinde çalışan işçiler için Amerikab işverenler Holmes and Narver Şirketi, TUSLOG Komutanlığı ve AAFES Genel Müdurlüğü ile Türk Harblş Sendikası arasında devam eden toplu iş sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığı büdirildi. Turk Harblş Sendikası Genel Merkezi'nden yapılan açıklamada, "Toplu iş sözleşmesini işçiler yapacak" denildi. Nisan 1986'da, iççi ücretlerine yapılmış olan yüzde 75.5 zammın ancak 198485 enflasyonunu karşılayabildiği bildirilen açıklamada, 198687 toplarn enflasyonunun yüzde 130"u geçtiğine dikkat çekildi. Grevin ucu göründü Türkiye'ye dönerken ne bir pazarlık ne de bir güvence sfiz konusudur. İddianame akıl almaz ve kaçınılmaz bir hafıflik içinde. DGM'ler hakkında partimin görüşü haklı çıktı. ANKARA (Cumhuriyet Burosu) TKP ve TİP genel sekreterleri Haydar Kutlu ve Nihat Sargın'ın yargılanmalarına Ankara DGM'de dün devam edildi. Sabah saat 9.00 sulannda duruşma salonuna getirilen Kutlu ve Sargın, DGM'nin bulunduğu Çevre sokağa cezaevinin zırhlı araçlarıyla girdiğinde sokakta toplanan izleyiciler tarafından alkışlandılar. Duruşmada dün TtP Genel Sekreteri Nihat Sargın'ın sorgusuna başlanıldı. Sargın sorgusunda, "Türkiye'ye dönerken ne bir pazarlık ne de bir güvence söz konusu oldu" dedi. Sargın, iddianamenin daha ciddi ve ağır başlı olacağını sandıklannı, ancak önlerine çıkarılan iddianamenin "akıl almaz ve kaçınılmaz bir hafiflik içinde bulunduğunu" ifade etti. Bundan önce son kez tutuklu olarak yargılandığı davanın, "Aydınlar davası" olduğuna işaret eden Saıgın, "Şimdi rahmetli olan Prof. Sabahattin Eyüboğlu, Prof. Azra Erhat, yazar Şadi Alkılıç, gençlik liderlerinden Harun Karadeniz ile Ceza Hukuku Profesöru Çetin Özek, İstanbul Basın Savctsı Şiar Yalçın, yazar Vedat Gunyol ve daha birçok >azar, gazeteci, mülercim, aydın ile birlikte yargılandığı m o davada ben 14. sırada buîunuyordum. Ve de sıkıyönetim dönemi idi. Sıkıyönetim mahkemelerinde hepsi de kalabalık ve tutuklu sanıklı davalar birbiri ardına açılmakta idi. Ve bu ortamda. İstanbul 3 numaralı Sıkıyönetim Mabkemesi'nde, Aydınlar Davası'nın 14. sırada kayıtlı sanığı olarak, gözaltına alınışımdan 180 gün, yani tam altı a> sonra sıra bana gelmiş, sorgura yapılmış ve tahliye olmuş bulunuyordum. Aradaki fark açıktır" diye konuştu. "Partimin DGM hakkındaki tezinin haklılıgı genel sekreterinin şahsında bir kez daha kanıtlanmış bulunmaktadır" göruşünü savunan Sargın, "Geçmiş 6rneklerle deney sahibi bir kişi olarak, doğrusu, davanın sorgu safhasına kadat bu kadar gecikeceğini tahmin edememiştim. Bundan dolayı da sorgu metni, en geç haziran başlannda kullanılacağı düşüncesiyle kaleme alındı. Tarilı hesaplamalan da buna göre yapıldı. Sırası geldikçe belirtraeyc, düzeltmeye çalışacağım. Ama gözumden kaçabilir. Bu yüzden metin içinde yer alan 'geçenlerde', 'birkaç ay önce' gibi ifadelerin, haziran başından geriye doğru hesaplanmasını dilerim" dedi. Sovyet gözlemciler Ankara DGM'de görülmekte olan davanın dünkü bölümünü birçok yabancı parlamenter, hukukçu ve gazeteci izledi. Bu arada duruşmayı Sovyetler Birliği'nden Sovyet avukatları, Baro Yönetim Kurulu üyesi Prof. Rais Tuzmuhammed'in izlemesi dikkat çekti. Duruşmaya katılan yabancı gözlemciler daha sonra bir basın toplantısı duzenlediler. Basın toplantısında Sovyet gözlemci Prof. Rais Tuzmuhammed, tüm Sovyet halklannın merkez komite üyelerinin AsyaAfrika Dayaruşma Komitesi üyelerinin davayı başından beri izlediklerini belirterek, yayın organlarının KutluSargın davasına ait tüm gelişmelere yer verdiğini söyledi. Prof. Tuzmuhammed, "Ben bir uluslararası hukuk profesöru olarak uluslararası demokratik hukuk kurallarının çiğnenmekte olduğunu görmekten uzünhi dujdum" dedi. Diğer gözlemciler de, KutluSargın davasınm yalnızca Türk halkmm ilgilendiği bir dava olmadığını, aynı zamanda tüm dünyayı özellikle de Avrupa Topluluğu'nu çok yakından ilgilendirdiğini kaydettiler. Gözlemciler, iddianameyi de eleştirerek, "tdeal ve adil bir sistem için eşitlikçi bir toplum istemlerini dile getiren Lenin Marx, Engels ve hatta tsa'yı, Platon'u bile suçladığını" soylediler. İPRA hazırhk komitesi îstanbul Haber Servisi Halkla tlişkiler Derneği Başkanı Ergüden Tırnova ve İPRA Türkiye Koordinatörü Ahnet Ramazanoğlu'nun başkanlığmdaki "İPRA Hazırhk Komiteleri" Süivri'deki Klassis Otel'de bir toplantı yaptı. 2325 Ekim 1989'da yapılacak olan İPRA Konsey ve Genel Kurul toplantılannın ilkine HtD Yönetim Kurulu Uyelerinden, Engin Vardar, Ceyda Aydede, Aydoğan Hakman, Fethi Pirinçoğlu, Ayhan Dinç, Tuncer Benokan, Sabiha Okay, Haluk Mutlu, Öngür Özüstun, Perraıı Ersu ve Klassis Otelleri sahibi Ahmet Hamoğlu katıldı. Aykut SODER yöneticileriyle tstanbul Haber Servisi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Imren Aykut, SODER yöneticilerinin sinema sanatçılannın SSK haklarının verilmesi ile ilgili taleplerini dinleyerek "Ben bu konuda işverenden olduğu kadar çalışanlardan da şikâyetçiyim. Bazı işverenler sigortasız işçi çalıştırıyorlar; bu emeği sömürmektir. Ancak hak sahibi de bize yardımcı olmuyor. Kimseden yardım gelmiyor, ancak ağlaşma çok" dedi. Sinema Oyuncuları Derneği (SODER) yöneticilerini dün Tarabya Oteli'nde kabul eden bakandan, sinema sanatçıları 506 sayılı SSK Yasası 'na ek bir düzenleme getirilerek tüm sanatçılann bundan yararlanmastnı, 250 üyesi bulunan derneğin 50 üyesinin borçlanma primleri tutarı olan 60 milyonun devlet tarafından ödenmesini istediler. Çalışma Bakanı Aykut, 1978'den bu yana çıkan yasalardan yaklaşık 2300 kişinin yararlandığını belirterek "Bu konuda hiçbir kesim için 4. kez yasa çıkarmaya kalkmadık. Bizler sizi adeta zorluyoruz, çok ihmalkâr davranıyorsunuz" şeklinde konuştu. Yabancı düde basamakh kur uygulaması başladı ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) Yabancı dilde e|itim sisteminde basamakh kur uygulamasına başlandı. Basamakh kur uygulamasından bu öğretim yılından bütünlemeye kalan 500 bini aşkın oğrenci deyararlanacak. Bu öğrenciler istedikleri takdirde butunlenıe . smav ına girmeyecekler. Ancak bütünleme sınavında yüksek puan alan öğrencilerin aldıkları puanların yıl sonu genel başarı ortalamasına katılacağı büdirildi. Basamakh lcur sisteminde sıru fta kalma ortadan kalkarken, onümüzdeki eğitim doneminden itibaren, uygulamaya konulacak sisteme öğrenciler istedikleri anda katılabilecek veya ayrılabilecekler. 12. Milli Eğitim Şurası'nda alınan karar uyarınca, uygulamaya konulan basamakh kur sisteminden bütünlemeye kalan 500 bini aşkın oğrenci de yararlandmlıyor. Milli Eğitim Gençlik ve Spor BaVanlığı Musteşarı Doç. Dr. İhsan Sözal, Cumhuriyet muhabirinin sorularına verdiği yanıtta, junları söyledi: "Öniimuzdeki yılda uygulamaya başlanacak sistemden öğrencilerin zarar gormemesi için bütiinlemeye kalanlan da kattık. Buııdan sonra yabancı dili oğrenmek isteyen öğrencilerimiz bu sistem sayesinde eksikliklerini daha i> i bir şekilde giderebilecekler. Sınıf ta kalma olav ını ortadan kaldırarak öğrencilerin üzerindeki yabancı dil baskısını da ortadan kaldırmış olduk" dedi. Basamakh kur sistemi 6 basamaktan oluşuyor. Öğrenciler orta birinci sınıftan itibaren oğretimlerinin sonuna kadar basanıaklardan herhangi birisine istedikleri anda girip çıkabilecekler, yıl içinde • e yıl sonunda yapılan sınav. larsonucundaalınan notlar öğrencilerin geçip kalmasında etkili olmayacak. Faşist terörü perdeleme Kontrgerillacılann bu "sahte operasyonlar"ının o dönemdeki faşist terörü perdelemeyi amaçladığı belirtilen savunmada, faşist guçlerin cinayetlerinin kamuoyunda yarattığı nefretin gölgelendiği, solcular da böyle kötü şeyler yapıyor düşuncesinin yaratılmaya çalışıldığı kaydedildı. Aynı zamanda IMF'nin emrettiği doğrultuda zamlar yapıldığı, halkın muhalefetinin daha rahat ezilebilmesi için CIA'nın kontrgerilla ile işbirliği yaptığı görüşü savunulan savunmada. "Anarşi baha ANMA Tbp. Alb. VEFAT Değerli kardeşimiz, dünya iyisi SELAHATTİN ÖZGEN 192218.8.1968 Unutulmaz anılann, tükenmeyen özleminle 20 yıl geçti. Sevgi ve saygı ile anıyoruz. RIFAT AKAL'ı yitirdik. Acımız sonsuz. Cantürk'ün cebinden mülteci belgesi çıktı AMSTERDAM (AA) Hol landa'run Amsterdam Schipol Havaalanı'nda, uyuşturucu madde kaçakçısı olduğu gerekçesiyle 15 ağustosta yakalanan Abdullah Cantürk'ün üzerinden Danimarka makamlanndan alınmış bir mülteci belgesi çıktı. Cantürk'ün Turkiye'ye iade edilip edilmeyeceği henüz açıkhğa kavuşmadı. Hollanda yetkilileri, Cantürkun üzerindeki belgenin sahte olup olmadığının araşıırıldığını \c bu amaçla Danimarka makamlarıyla temas kurulduğunu bildirdiler. Hollanda makamlan Cantürk1 un gozaltı suresinin 20 gunü geçemeyeceğini belirterek, Türkiyenin bu sure içinde gerekli delillerle birlikte ikinci bir iade talebinde bulunmasını beklediklerini kaydettiler. 5 yıldan bu yana araumakta olan uyuşturucu kaçakçısı konusundaki kesin kararın 2 eylulden sonra ahnacağı belirtüiyor. Halen tutuklu bulunan Abdullah Cantürk'ün hangi hapishanede kaldığı, Hollanda makamlarınca gizli tuıuluyor. MÜLKİYEÜLER BÎRÜĞİ İSTANBUL ŞUBESİ Karadeniz Teknik Üniversitesi öğretim üyesi sevgili çalışma arkadaşımız Eşin: Saadet Özgen OğlunGelinin: Feridun Ilknur Özgen KızınDamadın: Ferhan Nevzat Doğan Tanıyamadığın Torunların: ÇağkanÇağla Özgen, BerkolBülay Doğan \rd. Doç. Dr. TEŞEKKÜR Uzun süren rahatsızlığım sonunda yaptığı çok başarıh ameliyatla beni eski sağhğıma kavuşturan, saygıdeğer hocam, ATTİLÂ GÜLER'i çalışma yaşamının en verimli çağında kaybettik. Ailesine ve dostlarına başsağhğı dileriz. tstanbul Haber Servisi Lockheed şirketince uretilen ve Ulkeye kaçak yollarla sokulan uyuşturuculara karşı deneüeme gorevi yapacak Orion P3, eğitim uçuşlanna başladı. Aınerikan sınırlannda deneüeme görevi yapacak olan uçak bir se/erde 508.257 kilometre karelik bir alan tarayabilecek. Askeri erken uyarı ve denetinı savaş uçaklarmm dizgeleriyle eşdeğer donamma sahip olduğu bildirilen Orion P3'ler, bir defada 14 saat veya 3218 kilomeırelik gözleın uçuşu gerçekleştirebileeek. Uyuşturucu kaçakçılığma karşı Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı Prof. Dr. K..T.Ü. JEODEZİ VE FOTOGRAMETRt MÜH. BÖLÜMÜ DÜZELTME ~ YÜCEL TÜMER'e candan teşekkür ederim. Dr. AHMFT Y E M E N Î C İ O C L U Sony 3sistem Tel : 512 05 05'den(499) SATILIK VIDEO • Abdullah Cantürk Anadolu Ajansı bir açıklama yaparak önceki gün yakalanma haberiyle birlikte servise koyduğu Abdullah Cantürk'ün fotoğrafının bu kişiye ait olmadığını bildirdi. Ajansın açıklamasında "Polis yetkilileri, söz konusu fotoğrafın, yanlışlıkla Cantürk'ün dosyasına kanşmış olabileceğını bildirdiler" denildi ve özur dilendi. Bu arada fotoğrafın Faruk Vakıfhanoğlu adlı kişiye ait olabileceği bir kaynak tarafından Cumhurivet'e duyuruldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle