23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 AĞUSTOS 1988 KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR ÎSMAÎL GÜLGEÇ CUMHURlYET/5 YAYIN DUNYASENDA SANAT/EDEBreVT "Karanlık" bir koııu tizerine iontag kitabında, uzerlerine çok çeşitli imgeler iretilmiş, metaforlara en zengin malzemeyi oluşturmuş >erem ve kanser üzerinde özellikle duruyor. Bunu /aparken; edebiyatın, felsefenin, ekonominin, politik •etorik'in, militarizmin vb. verem ve kanser çevresinde iretilen imgelere katkısım geniş bir kapsam içinde 'irneklendirerek ele alıyor. Susan Sontag'ın Bir Metafor Olarak Hastalık'ı yayımlandı Sontag / Çeviren: Ismail Murat / BFS Yayınları / 90 sayfa. JTJSUN AKATLI Geçen ay içinde, edebiyatla fel«fenin örtüştükleri bir alanın ya:an olarak niteleyebileceğimiz \merikalı denemeci/felsefeci Su;an Sontag'ın iki kitabı birden yayımlandı Türkçede. Biri bir öykü ritabı: Ben, Vesaire (Çey. Gökçin TaşkınCan Yayınlan). Öbüru ise, felsefe ve imbilim (semiyotik) soslu, kapsamlı bir deneme: Bir Metafor Olarak Hastalık. Susan Sontag, edebiyatla felsefe gibi, her ikisi de içerden tanınınca, kâh birinin kâh öbürunün ayartıcı çekimine kapılıp zaman zaman ikisinin de dışına düşülmesi çok anlaşılır olan iki alan arasında gidip gelen bir yazar. Bir Metafor Olarak Hastalık'ı okurken, kimi zaman evinde ve rahat olduğunu duyumsuyor insan onun; kimi zaman da belli ki tedirgin ve hırçın bir konuk. Ama burada uzunca kalacağı için benimsemeye, sahiplenmeye calışıyor sanki "iicinci ev"ini. Bu izlenimimin gerçeğe uygunluğunu smayabilmek için, kitabın aslına da bir eöz atabilmek isterdım. Çünkü elimizdeki çeviıi, "yabancılık"ın asıl metinde bu kadar belirgin olmayabileceğini düşündürüyor. lsmail Murat'ın dili, Sontag'ınkinin (başka kitaplarından tngilizcesini bildiğim ve Gök Bir Metafor Olarak Bastaltk / Susan çin Taşkın'ın Ben, Vesaire çevirisinden, Türkçeye geçiş imkârunı görebildiğim kadarıyla) anlatun gücünü, biçemini ve anlaşüırlığıru aktarmakta yer yer enikonu zorlanıyor. Böyle olunca da, aslını çarpıttığını ya da tamamen yanlış yansıttığını sanmadığım çeviriTürkçedeki zorlanma, tökezleme ve bulanıkhklarıyla, bu denemenin belki özünü değil, ama "etki' 1 sini bir ölçüde değiştiriyor sanınm. Orneğin literatürde "Dört Hilt Kuramı" ya da "Mizaçlar öğretisi" olarak geçen konunun "Humoral Kuram" diye anılma.sı, belki o kadar önetnlı değil ya da terimlerde ulaşılan belli bir uylaşım zemininden on yıl kadar geriye gittiğimiz bir dönemde çevirmenin, "imgelem"i bir yetinin adı olarak değil, o yetinin bir ürununün adı olarak kullanması belki pek az kişiyi rahataz edecek; ama bu tür aksamalar çoğaldıkça ve satırlann arkasından başka bir dilin sentaks yapısı ya da çevirinin teyel iplikleri sırıttıkça, yazarla aranızda saydam olmayan bir tabaka bulunduğunu akhnızdan çıkaramıyorsunuz. Bir Metafor Olarak Hastalık, ister toplumsal, ister bireysel birer olgu olarak karşı karşıya kalınan/bulunulan durumların, nesnel varoluş düzlemlerinden zihinsel kavranış duzlemlerine geçerken uğradıklan anlarnlandınlma, yorumlanma konaklannda bürunebildikleri kıhklar üzerinde duşünmemiz için çok ilgi çekici bir örnek oluşturuyor Nesneı varoluş düzleminde bu KİM KÎME DUM DUMA kofşıdaki yaılık. pjfffeflld 'cL mabldu. BEHIÇ AK Var Allah stnı daha hritiı HıdrofoHv, Sıcak sulu, OSanjor/ü enı btr pf , /.eb/9erya, 100rn2.. A/ef,syA/tfıst KNEMECİ/FELSEFECİ SUSAN SOİTAS Edebiyatla felsefenin örtüştükleri bir alanın yazarı olarak niteleyebileceğimiz Sontag'ın Bir Metafor Olarak Hastalık adlı kitabı, temelde bir imbilim incelemesi. lunan; nesnenın, olgunun, ılışkınin katıksız kendisidir. Burada bu, genel olarak "hastalık!' özel olarak da "kanser" ve "verem!' Zihinsel kavranış düzlemine aktanlmak ise, basitçe, dil dolayımından geçmek demektir. Nasıl bir nesneden koku duyumunu aJabilmemiz için onun bir gaz yayması, o nesneyi görebilmemiz için ışık yayması ya da yansıtması gerekiyorsa ve nasıl nesnenin kendisi koku ya da ışık değilse; benzer sekilde, bir nesneyi, olguyu, ilişkiyi düşünebılmemiz için, bunların dil kalıplarına dökülmesi, zihinsel kavrayışımıza kodlanarak girmesi gerekir. Dil dolayımı ise, çoğu durumda salt bir ad vermeden ibaret kalmayan karmaşık bir süreçtir. tşte metaforlar, bu bir düzlemden diğerine aktarılma aradüzlemi sayabileceğimiz dil düzleminde karşımıza çıkan o karmaşık sürecin elemanlarıdır. Susan Sontag, okurunu bu sürecin oluşumu, işleyişi ve dolaylı ya da dolaysız etkileri üzerinde düşünmeye yönlendiriyor. Bunu da kuram düzeyınde değil, bir model oluşturmaya çok elverişli bir örnek üzerinde gerçekleştiriyor. örneği hastalıklardır. Ûzerlerine çok çeşitli imgeler üretilmiş, metaforlara en zengin malzemeyi oluşturmuş verem ve kanser üzerinde özellikle duruyor. Bunu yaparken; edebiyatın, felsefenin, ekonominin, politik retorik'in, militarizmin vb. verem ve kanser çevresinde üretilen imgelere katkısını geniş bir kapsam içinde, örneklendirerek ele alan Sontag, eski Yunan'dan Nietzsche*ye, Thomas Mann'dan, Kafka'dan Wilhelm Reich'a, Shelley, Keats ve Byron'dan O'Neill'e, Katherine Mansfıeld'e kadar pek çok yazar ve düşunürün bu hastalıklann "kavram"larıyla etkileşiminin adeta bir dökümünü veriyor. fypi bir halin H1ZLI GAZETECİiVECDETŞEiv A. Kadir'in bütün şiirleri Şiire adanmış bir hayat Yirmi yıl sonra üçüncü basımı yapılan Mutlu Olmak Varken, 1940 kuşağının önde gelen bir adı olan A. Kadir'in bütün şiirlerini kapsıyor. A. Kadir, başta Homeros ve Mevlana olmak üzere dünyanın birçok büyük şairini de Türkçeye kazandırmıştı. Yuzü aydınlıktı, yaşamı da, şiirleri de. Bir anlamda şiirlerinin aydınlığı yuzünde yansırdı, yüzünün aydınlığı şiirlerinde. Çok başanlı şiir çevirileri yapmıştı dünya şiirinden. Ama asıl önemli olan bence kendi yazdıkları. A. Kadir şiirleri. Mutlu Olmak Varken'in 300 sayfasına sığan şiirleri. tnsan hayıflanmıyor değil. Niye bu kadar az yazdı? O çileli önırü "sürgünlerden, tutuklamalardan, gozalnlardan" bu denli yıpranmadan geçmeseydi de daha çok, daha çok yazabilseydi. Susup da hıncını kanına basmasaydı zindanların avlusunda kanlı güller açarken. Kan içinde yüzerken kamış tarlası, ay ışığı vurmasaydı kamış tarlasına. "Hey kenar mahalleler. hapishanelcr, kışlalar, sürgünler, he> sevdalılar heeyyyy" derken "Ben halkım, aldatılmış halk" adına. Adıyla müsemma bir şiirler IMMIIM Olmak Varken / A. Kadir / Can Yayınlan / 300 sayfa. REFİK DURBAŞ tlk baskısı Araiık 196«'de çıkmış. Yayınevinin adı yok. Dizildiği yer: Alfabe Matbaası. Basıldığı yer: Fono Matbaası. Fiyatı: 8 lira. Bütün şiirleri A.Kadir'in: Mutlu Olmak Varken. Ve 20 yıl sonra üçuncü basımı Mutlu Olmak Varken'in. Aynı zamanda ne belleksiz bir toplum oluşumuzun bir kanıtı. Bir kanıtı, çünkü, "1940 kuşağının önde gelen bir adı olan A. Kadir, başta Homeros ve Mevlana olmak uzere dünyanın birçok büyiik şairini Türkçeye kazandırmasına" karşın bu son kitabıyla ne haftalık dergilerin "çok satan kitaplar" listesine girebildi, ne renkli sanat dergilerinin mor sayfalarında kendine bir yer edinebildi, ne de sanata toz kondurmayan gazetelerimizin "yeni yayınlar" sütunlannda sığınacak bir köşe bulabildi. Türkiye'de şair olmanın yazgısı mı demeli... Oysa Mutlu Olmak Varken'de gerçekten yaşamını "gerçekçi" şiire adamış bir ülkü adamının, "gerçek" bir şairin kendi ağzından "L'zunca bir önsöz'Me şiirininanakaynaklarıru, 1938'lerden 1985'lere uzanan bir zaman diliminde yazdığı bütün şiirlerinin yanı sıra yine kendi ağzından, "kendi kaleminden 6zyasamı"nın ince ayrıntılarını okuyup öğrenmek hangi okurun ilgisini çekmezdi? Demek çekmiyormuş... GERÇEK BİR ŞAİR Yaşamını 'gerçekçi şııre adamış bir ülkü' adamıydı. toplamı. Mutlu olmak varken niye bunca acının imbiğinden geçirdi yaşamını A. Kadir? Bu bile meraka değmez mi? Demek değmiyormuş... Bir ömru şiirine adamış bir şairin ölumünden sonra yazdıkları yanında kendi kaleminden "acılı" yaşamının öyküsü de okurun ilgisini çekemez mi? Hayır! "Kavgaya gire çıka devam ediyoruz yaşamaya" diyen bir şairin şiirleri. Ne olursa olsun Kırşehir'in Dinekbağı'nda kuçücük bir evin onündeki bir kayısı ağacı nasıl çiçek açarsa yılda bir, A.Kadir'in şiirleri de öyle çiçek açacak. Bunca unutuluşa, bunca ilgisizliğe, kayıtsızlığa karşın. Çilenin olduğu kadar direncin de adını taşıyor çünkü yazdıkları. "Demir parmaklıklar arkasında yaşayan bir insan" gibi... Dalından koparılmış bir zerdali gibi... Zerdalisiz bir dal gibi... Kitabı okurken, Türk edebiyatının bu konu bağlamındaki zengin çeşitlemeli örneklerinden tuOBKi Yoöutt BASKllMt tun da, AIDS'in etrafında şimdiÇOK SARP 0İR YOKUŞA SÜflOüden hatırı sayılır "söylence" ya da Q£ T4KİMEL âEliŞİM PROLti metaforlar türemiş olmasına, halk KiTArOKU?AWiŞİR İŞTe ÇÛUŞıftH? MMN ? arasında vereme "ince hastalık", kansere "incitmebeni" adlannın takılmış olmasının anlamına, tümörlerden "selim" ya da "habis" Ç İ Z G t L Î K KÂMİL MASARACI olarak söz edilmesinin antropomorfik imlemelerine varasıya pek çok yerli çağnşımı da değerlendirme fırsatı buluyorsunuz. Bir Metafor Olarak Hastalık, temelde bir imbilim incelemesi. Okuyunca görüyorsunuz ki imbilim, yaşadıklanmızın bütünüyle dışında ve Üzerinde kalan, ancak uzmanlannı Ugilendirebilecek, salt kuramsal bir konu değilmiş. Tersine, o da insanı ve yaşamı anlamak için bir alet, bir "organon", işte. Felsefeden, imbilimden, kuramsal olan/görünen her şeyden ürküyor, uzak durmaya çalışıyoruz çoğumuz. Ürküntüyü daha öteye götürenlerimiz bir basamak AĞAÇ YAŞKEN EĞİLÎR KEMAL GÖKHAN GÜRSES daha atlayıp i$i, bu konulann kendileriyle ve uğraşanlarıyla, boş işler ve ayağı gerçeklerden kesik "enteF'ler diye alay etmeye kadar vardınyorlar. Oysa ürkülen, kaçınılan, hafife alınan şey, biraz yakından bakacak olursak, dttşünmedir. Düşünmek istemiyoruz. Bizi düşünmeye yönelteceğe benzeyen herhangi bir şeyin gündeme gelmesine bile tahammülümüz yok. "Biz" dıyorsam; hâlâ okumaktan, yazmaktan, çeviri yapmaktan, tartışmaktan, eleştirmekten, kısacası düşünmekten vazgeçmemekte direnen, 80 sonrası Türkiyesi'nin değerler sisteminde büsbütün yalnızlasan, aynksılaşan bir avuç okuryazan dışta tutmam gerektiğini biliyorum elbet. Dışta tutuyorum ama; "biz" kim, onlar kim? Bir daha düşünmeli. Soncag'lardan, Eco'lardan, Bartheslardan, tabii "bizimkiler"den de ilham ve destek alarak. YAYEV RAPORU Naim Tirali bı yayımlanan Tirali'nin önümüz terk ettiği kocasını, ailesini, çocudeki aylarda da "İki Şalom ğunu, sevdiği insanları ve geçirdiArasında" adlı gezi kitabı, "Altmış ği değişimi sergiliyor. Yaş Kitabı" adlı günlüğü ve "GeTülay Ferah çen Zaman İcinden" adlı deneme kitabı yayımlanacak. DEĞÎŞİM / Liv Ullmann / Çeviren: Nnr Nirven / Afa Yayınlan / 228 Sayfa. ın ikinci yapıtı. Sıcak'ta birbirini bütünleyen iki çizgide dışarıyla içeriyi anlatıyor Tülay Ferah, bir de dışardakilerle içerdekileri. Ama alışılmış bir dışarıyla içeri ya da dışarısı ile içerisi değil anlatılan. İki durumda da bir tutsaklığı, yalnızlığı yaşıyorlar Ferah'ın kişüeri; özgürleşmeye, karabasana dönüşen bir yaşamdan, yozlaşmış değerlerin baskısından kurtulmaya çalışıyorlar. Bu açıdan bakıldığıııda dışarıyla içerisi, dışardakilerle içerdekiler özdeşleşiyor. Bir kendini arayışa, bireyleşme çabasına dönuşüyor kişilerin kurtulma çırpınışları. ÇOK Bİ ÇOCUK / Can Yücel / Şiir / Gözlem Yayınları / 1. hamur / 72 sayfa. "Çok Bi Çocuk" usta şair Can Yücel'in kimileri Düşün Dergisi'nde yayımlanan son şiirlerinden oluşuyor. Sayfa düzenini ve desenlerini Mehmet Ulusel'in yaptığı kitapta yer alan, Can Yücel'in Oktay Rifat için yazdığı 'Oktay'a" adlı şiiri şöyle: "1960'larda Kuzguncuk'taki evine / Ziyarete gelmiştik, / Cevat vardı, Teoman vardı... / Kapıyı sen açtın, / Gözlerinde deniz hâreleri / ty'ki geldiniz çocuklar, dedin / Sosyalizmi göreceğim gelmişti. // Ne gezer o zaman bizde / Şimdi de öyle ya / Sosyalizmi temsil... // Ama hiç kuşkum yok, Oktay, / Sosyalizmin göreceği gelecek seni..." ASK DEDICİ\ 50 YIL ÖNCE CumhuriYet 18 Ağustos 1938 19381988 olan malumat elde edildikten sonra faaliyete başlanacaktır. * Nevyork'daki Metropolilan operası artistlehnden Donald Diyon "Çöl şarkısı" ismindeki operet filminde başrolü oynıyacaktır. Bu vazife, aktörün beyaz perdede ilk deruhde ettiği roldür. •k Pierre Benoit'nin meşhur eseri Aılantid'in bir Fransız sahne vazn tarafından veniden filme çekileceği heber verilmektedir. * Fransız artisti Pierre Fresnay'ın "Ben öldürmedim!" ismindeki fılmin rejisini bizzat idare etmesi mevzuubahistir. Bu kordelâda başrolü İvonne Printemps oynıyacaktır. * George Ohnet'nin meşhur eseri "Serge Panine" fılmi çekilecek, başrolü Fransız aktörü Perre Renoir ovnıvacaktır. SICAK Persona, Tutku, Evlilik Yasamından Sahneler ve Yfizyiize gibi birçok önemli füminden tanıdığımız Liv Ullmann, "Değişim" adını verdiği kitabında, bir sanatçı, bir kadın ve bir anne olarak kendini anlatıyor. UUmann, "Her zaman kendimi değiştirmeye çalışıyonım" diyor. İçtenlikle ka^ AŞK DEDİĞİN leme aldığı kitabında Ullmann, na SICAK / Tülay Ferah / Yazan: Naim Tirali / Cem Yayı sıl çalıştığmı, canlandırdığı her ro B o ( Yavmları / 144 yUl l a le nasıl hayat verdiğini, gözlemleyımarı ' 144 nevi / 17S Sayfa Sıcak, ilk romanı Sinek Olmak Cem Yayınevi'nin Türk Sanatçı rini, bir kadın olarak başarmak ları dizisinden yayımlanan "Aşk için verdiği mucadeyi, ilk aşkını, Zor Şey'le ilgi çeken Tülay FerahDediğin", Naim Tirali'nin son yıllarda yazdığı iki yeni öyküsünü ve CUMHURhfET KİTAP KULÜBÜ'NDEN H A B E R L E R " "Oldugu Gibi" başhğı altmda topHAFTANEV EN ÇOK SATAN KİTAPLARI ladığı sekiz anımsı kısa öyküsünü bir araya getiriyor. Tirali'nin daha 9.8.198816.8.1988 önce yayımlanmış olan "Bir AdaKftabM Adı/Yazan: Tiru: yın Noüan" ve "Aşka Kitakse" ad Sn: Ktd: 027.072 Ziverbey Köşkü/İlhan Selçuk Anı lı yapıtları da kitaba eklenmiş. Ki 1 152.425 Eylül Imparalorluğu/Erbıl Tuşalp inceleme tapta, "Aşka Kitakse"nin basında 2 152 432 Demokrasımız Kaç Para Eder/Muzaffer İzgü Maah ki yankılarıyla kırk dördüncü ya 3 011.054 Arneme Reklamcı Olduğumu Söylemeyin/ zarlık yılında Tirali'yle yapılan iki 4 J Seguela Anı i konuşmaya da yer verilmiş. Daha 5 303.002 Gülunesı Aşklar/Mılan Kundera Öykü İ önce "Park", "Yirmibeş Kuruşa 6 021.314 Ayrıiık Valsı/Milan Kundera Roman '• Amerika" ve "Piraziz Nere Berlin 7 190.004 Çok Bi Çocuk/Can Yucel Şiir Nere" adlı öykü kitapları ve gaze 8 002.335 Kendını Yakalamak/Azız Nestn Şiir te yazjlarından oluşan "Devrimden 9 021.318 Güluşün ve Unutuşun Kıtabı/Mılan Kundera Roman Önce Devrimden Sonra" adlı kita 10 303.005 YeşîJ Polıtka/Jonathon Porrıtl Inceleme edebiyat düşmanları bu büyük kuvveti inkâr etmişler, bizde inkılâb ve kurtuluş edebiyatının mevcud olmadığını ileri sürmüşlerdir. Enver Behnan bu inkâra cevab vermek için, uzun At'ma 7 (Hususî) Selânik Başvekil Ceiâl Bayar, zamantar çalışmış, ihtilâl Belediyesinin Ulu Önderimiz refakatinde Kalemi Mahsus devrinde çıkan gazeteleri, Ataturkün doğduğu evi satın Müdurü Bâki olduğu halde mecınuaları inceliyerek o alarak kendilehne hediye bugün öğleden evvel sahıfelerde çıkan şiirleri, ettiği malumdur. Belediye, limanımızdan kalkacak olan mehsurları, hitabeleri şimdi yeni bir dostluk ve İzmir vapurile tzmire gidecek, toplıyarak kitab halinde kadirşinaslık cemilesi daha cumartesi güniı İzmir fuarını neşretmiştir. göstermektedır. Evin bir nuıukla açtıktan sonra karşısında ve etrafında tekrar şehrimize dönecektir. Edebiyatla uğraşanlar, butunan bütun binalarm Başvekilin İstanbula geldikten edebiyat oğretınenleri ve istimlâki kararlaşmıştır. Bütünsonra 30 ağustosta Elâzığda gençliği alâkadar edecek bu bu binalar yıkıldıktan sonra o yapılacak büyük resmigeçidde orijinal eseri İnkılâb Kitabevi saha üzerine "Türk bahçesi" hazır bulunmak üzere doğuya tarafından basılmıştır. Her adı verilecek, güzel bir park gitmesi muhtemeldir. kitabcıda bulunur. Fiatı 50 yapılacaktır. Ataturkün kuruştur. doğduğu tarihî ev de mevcud şekline halel getirilmeden çok dikkatli bir surette tamir ve tecdıd edilecektir. Belediyece Türk inkılâbının temelleri istimlâklerine karar verilen kurulurken edebiyat, şiir ve evlerin bedelı 3 milyon * 1912 senesinde Atlas kalemde bu hamlede büyük drahmidir. Okyanusunda bir buz dağına bir rol oynamıştır. Bazı çarparak içindeki 1600 yolcu Ataturk evı cıvarında bulunan ve murettebatile birlikte batan evlerden diğer bir kısmı da Titanik gemisinın başına yeni bir konsoloshane binası :ı 1a. Pısuae c t a m * ta4r>, u , t a gelen facia Holivud'da inşa edilmek üzere Türk •1 2006? yeniden filme alınacaktır. Bu hükumeti tarafından satın kordetunın idaresini İngiliz alınmıştır. Bu bına Turk rejısoru Alfred Hitchcock mimarisi sti/inde uç katlı deruhde edecektir. Kazanın oiacakiır. Konsoloshane H e r yerd* araTinıı. teferruatına aid toplanmakta binasının temel atma Selânikte bir "Türk bahçesi" yupıhyvr merasimı önumuzdekı hafta içinde yapılacaktır. Başvekil bugiin Ismire gidiyvr Kurtuluş edebiynt tarihi Sinema haberleri Iİ i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle