17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 MAYIS 1988 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Herath roket saldırısı MOSKOVA (AA) Afganistan'm kuzeybatmndaki Herat kentine, dün bir roket saldırısı düzenlendiği bildirildi. Sovyet Resmi Haber Ajansı TASS, Afgan Mücahitlerince düzenlenen saldmda, bir camiye isabet eden roket mermisinin büyük hasara yol açtığım kaydetti. TASS, Afgan Haber Ajansı Bahtar'a dayanarak verdiği haberde, roket satdırısı sonucu caminin kütüphanesinde yangın çıktığım belirtti. Pakistan Devlet Başkanı'nın parlamento ve hükümeti feshetmesi şaşkınlık yarattı DUKKADA Ü Ziya Ül Hak'ın stirprizi Ziya Ül Hak Şaşırttı sal Islamcı Cephe'nin yeni lideri Seyit Geylani ise aynı endişeyi dile getirerek şöyle diyor: "Ziya Ül Hak, başından beri Afganistan'ı bebeği gibi görüyor. Oysa Cuneco dahaçok ulkenin geleceğini dıişiınujor. Ziya Ül Hak, Cenevre Anlaşması karşısında ihtiyatlı çünkii Mucahi tleri daha iyi anlıyor." Eski Başbakan Cuneco dün düzenlediği basm toplantısında Ziya Ül Hak'ın parlamentoyu feshetme ve erken seçime gitme kararını "tamamen keyfi" olarak niteledi. Cuneco, "Buhareket, 1985 genel seçimleriyle başlayan demokratikleşme sürecinin temel unsurlarına karşı yapümıştır ve bu süreç nc yaak ki durdurulmuştur" şeklinde konuştu. Cuneco, başında bulunduğuhükümetin başansız olduğu yolundaki suçlamayı da reddetti. Muhammed Han Cuneco, 90 gün içinde yapılacak olan erken genel seçimlerde, Pakistan halkırun iktidan yeniden kendisine teslim etmesini umduğunu kaydetti. Pakistan Devlet Başkanı Ziya Ül Hak, dün, parlamentoyu, "yapması için seçildigi amaçta, yani ülkeyi İslamlaştırma politikasında başarısız olduğu" gerekçesiyle feshettiğini açıklamış ve 90gün içinde seçime gidileceğini belirterek Cunecohükümetini görevden almıştı. Bu arada muhalefetteki Pakistan Halk Partisi'neüyeyaklaşık 10 bin kişi bugün Karaçi'de eski Başbakan Cuneco ve hükümeti lehinde gösteri yaptı. Parti yöneticileri yaptıkları konuşmalarda Cuneco'nun görevden alınmasını eleştirerek Devlet Başkanı Ziya Ül Hak'a, söz verdiği gibi 90 güne kadar genel seçrmleri düzenlemesi çağnsında bulundular. Konuşmacılar, genel seçimler düzenlenmediği takdirde halkın buna daha fazla hoşgörü gösteremeyeceğini söylediler. Öte yandan, Pakistan Devlet Başkanı Ziya Ül Hak, eski Başbakan Muhammed Han Cuneco hükümetini yolsuzluğu körüklemek, halkın guvenliğini sağlayamamak ve ülkeyi uçuruma sürüklemekle suçladı. General Ziya Ül Hak, eski başbakanın hükümetinin etkili olmadığını kanıtladığını ve 8 yıldan fazla süren sıkıyönetimden sonra 1985'te iktidara geldiğinden bu yana bekleneni vermediğini kaydetti. ALİStRMEN BUGUN : Bangladeş'te sel laketi felal DAKKA (AA) Bangladeş'in güney ve doğu bölgelerini bir süredir etkisi altına alan şiddetli yağışların yol açtığı sellerde 14 kişi öidü, 100 bin kişi de evsiz kaldı. Yetkililer, Silhet ve Sunamganj bölgelerindeki sellerde 4 kişinin öldüğünü, Silhet'te önceki gün de bindikleri kayık alabora olan 6 kişinin boğulduğunu bildirdiler. Güneydeki Çitagong'da ise, toprak kayması sonucu 4 kişi can verdi. Şiddetli yağışlar sonucu, güney ve doğu bölgelehnde 100 bin kişinin evsiz kaldığı ve iki bin hayvanın da telef olduğu haber verildi. Pakistan 'da anayasa gereği 90 gün içinde erken geneî seçimler yapılacak. Genel seçimlere siyasi partilerin katılması bekleniyor. PAKİSTAN (Ajanslar) Pakistan Devlet Başkanı Ziya Ül Hak'ın önceki gün beklenmeyen bir açıklama ile parlamento ve hükümeti feshetmesi dünyada geniş. yankılara yol açtı. Pakistan Başbakanı Muhammed Han Cuneco kendisini başbakanlıktan alan Ziya Ül Hak'ı sert birdille eleştirdi ve devlet başkanının bu hareketiyle demokratik süreci durdurduğunu söyledi. Son gelişmeden sonra Pakistan'ın Afgan Mucahitlerine politik ve askeri yardımı arttırabileceği biidiriliyor. İslamabaddaki diplomatlarla Mücahitlerin gönişüne göre, ZiyaÜl Hak, Afganistan'da İslam yasalanna dayanan bir devlet bulunmasını istiyor ve parlamentoyu feshettikten sonra özellikle Mücahit kuruluşlar içinde en radikali olan Gülbeddin Hikmetyar yönetimindeki Hizbi İslami'yeye yardımı arttırması bekleniyor. lhmlı Mücahit gruplan ise Ziya Ül Hak'ın radikalleredesteğini arttırması ve Afganistan'da bir İslam devlet i kurulması karşısındaendişe duyduklarını gizlemiyorlar. Batı yanlısı Mücahit grubu Ulu PORTRE / ZİYA ÜL HAK Aralanan Kapılar Ardında Vtfashington tslamcı Devlet Başkanı Genel seçimlere iki yıl kala önceki gün parlamentoyu feshederek şaşkınlık yaratan Ziya Ül Hak, 1924'te Pencap eyaletindeki Cullundur'da doğdu. Askeri öğrenim gördü. 11. Dünya Savaşı'nda İngiliz Ordusu'nda savaştı. 1955'te kurmay subay okulunu bitirdikten sonra 1959 ve 1963'te ABD'de kurmay subaylara verilen eğitim kurslanna katıldı. Çeşhü düzçylerde komutanîık yaptı. Mart I976'da Zülfıkar Ali Butto tarafından genelkurmay başkanlığına atandı. Temmuz 19~?'de bir darbeyle Butto'yu devirerek ulke çapında sıkıyönetim ilan ettî ve askeri bir konsey kurdu. AğustOi 1978'de Butto'nun muhaliflerinin de yer aldığı bir sivil hükümet kuran Ziya Ül Hak, devlet başkantığı görevini devraldı. 1979'da dünya kamuoyunun baskısını hiçe sayarak Butto'nun idamını onayladıkıan sonra tüm siyasi faaliyetleri yasakiadı ve o yıl yapılması öngörülen seçimleri süresiz olarak erteledi. Yasaları şeriata uygun hale getirerek yaptırdığı anayasa değişiklikleriyle devleti dini temeller üzerine oturtan Ziya Ül Hak, İslam ülkeleriyle yakın iüşkiler kurmaya yöneldi. Muhalefetin özgur seçimler için lüm çağrılannı kulak ardı ederek baskıyı arttıran Pakistan Devlet Başkanı, 1984'te halk oylaması düzenledi. Oylamada şeriat kurallannın tüm yönleriyle uygulanması onaylandı ve başkanhk surcsinin beş yıl daha uzatılması kabul edildi. Bunun ardından, 1985'te yapılan seçimlere siyasi partilerin katılmasını yasakiadı, boykot çağnsında bulunan muhalefet liderlerini tutuklattı. Bu tutuklama kampanyasına Ziya Ül Hak, bcykoı çağrısının yayılmasını engellemek amacıyia "koruyucu tutuklama" adını verdi. Seçimler partisiz, toplantısız, yurüyüşsüz, tartışmasız yapıldı. Şubat 85'te yapılan seçimlerin ardından ülke kıtle göstenleri ile çalkalandı. Ziya Ül Hak, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in resmi konuğu olarak ulkemizi en son 1987'nin ekiminde ziyaret etmişti. BEYRUT Thatcher, tnciVden medet umıtyor' LONDRA (AA) lngiltere Başbakam Margaret Thatcher, uyguladığı sosyoekonomik politikayı savunurken, son zamanlarda tncil'den "medet umuyor." Thatcher, din adamları önünde, Avam Kamarası'nda Muhafazakâr Kadınlar Derneği'nde yaptığı konuşmalarda ve çeşitli vesilelerle verdiği demeçlerde, muhalefetin sert tepkilerine maruz kalan liberal ekonomi politikasını savunmak için sık sık Incil'e başvuruyor ve kutsal kitaptan alıntılar yapıyor. i Bıügar Başbakanı Tahrari'a gidiyor BEYRÜT (Ajanslar) Lüb nan'ın başkenti Beyrut'un Hıristiyan doğu kesimindeki bir yerleşim merkezinde dün meydana gelen patlamada ilk belirlemdere göre 20 kişi öldü, 80 kişi de yaralandı. Patlamanın sorumluluğunu henüz üsüenen oimadı. DünsabahTSl 11.35'te meydana gelen olayda, patlayıcı madde yüklü Volvo marka bir otomobil, kalabalık bir alışveriş merkezi olan Eşrefiye'de havaya uçtu. Patlamanın ardından otomobilin bulunduğu noktada 1 metre derinliğinde ve 2 metre genişliğinde bir çukur oluştu. Çevreaeki bina ve araçlar tahrip oldu. Olay yerine gelen ambülanslar, ölü ve yaralılan hastanelere taşırken, radyo istasyonlan acil kan anonsları yapmaya başladılar. Lübnan polis yetkililerinin yaptığı açıkTAHRAN (AA) Bulgaristan Başbakanı Georgi iamaya göre patlamada 20 kişi öldu, Atanasov, Iran Başbakanı Mir 80 kişi yaralandı. Patlayıcı yüklü aracın, Devlet Hüseyin Musavi'nin resmi Başkanı Emin CemayeTin Hıristikonuğu olarak 7 haziran salı yan Falanjist Partisi'nin şube binagünü Tahran'a gelecek. tran sına 500 metre öteye park edildiği basımnda yer alan haberlere bildirüiyor. göre üst düzeyde kalabalık bir Lübnan'da iç savaşın başladığı ekonomik ve siyasi heyetle 1975 yıhndan bu yana çok sayıda birlikte Iran'a gelecek bomba yüklü aracın patlaması soAtanasov'un ziyareti iki gün nucu binJerce kişi öldü, binlercesi de sürecek. yaralandı. Büyük patlama: 20ölü Direnîş yeniden yükseliyor Gazze'de Kızılhaç bürosunu işgal eden 200 Filistinli, Reagan ve Gorbaçov'a bir mektup göndererek FKÖ'nün de katılacağı uluslararası konferans çağnsında bulundular. KUDÜS (AA) tsrail işgali altındaki Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde Filistinliler dün genel greve gittiler. Filistin kaynaklan, "lşgal Topraklannda Halk Ayaklanması Birleşik Yönelimi" tarafından, ReaganGorbaçov zirvesi sırasında ayaklanmanın sesini duyurabilmek amacıyla yapılan grev çağnsına uyulduğunu belirttiler. Ayru kaynaklar, Batı Şeria'da H Halil, Nablus, Tulkarem, Beytüllahim, Kalkiliya ve Cenin yerleşim bölgeleri ile Gazze Şeridi'ndeki mülteci kamplanndaki ve yerleşim bölgelerindeki ticaret merkezlerinin kapalı olduğunu kaydettiler. tsrail askeri kaynaklan ise, işgal topraklarındaki Filistinlilerin de lsrail'deki işyerlerine gitmediklerini belirttiler ve ulaşım araçlarının da genel greve katıldıklannı bildirdüer. Bu arada, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde önceki gün patlak veren şiddet olaylan dün de sürdü. Filistin kaynaklan, Gazze Şeridi'nde Cebeliye Mülteci Kampı'nda, Filistinli göstericiler ile tsrail askerleri arasında çıkan çatışmalarda 28 yaşındaki bir kadınla 9 aylık bebeğin yaralandığını belirttiler. tsrail kaynaklan ise Batı Şeria1 da Kalkiliya yerleşim bölgesinde Filistinli göstericilerin bir arabanın üzerine yangın bombası attıklanm, ancak olayda ölen ve yaralanan olmadığım söylediler. Aynı kaynaklar, Nablus kentindeki Tulkarem Mülteci Kampmda da, Filistinliler ile tsrail askerleri arasında çatışmalar çıktığım söylediler. Batı Şeria'daki Çaba Köyü'nde, dün sabah meydana gelen olaylarda ise tsrail askerlerinin Filistinli göstericilerin üzerine ateş açması sonucu 25 yaşuıdaki tnam Ganam adlı Filistinli bir kadın ölmüş, 17 Filistinli de yaralanmıstı. Öte yandan, Gazze kentindeki Kızılhaç bürosunu işgal eden 200 dolayında Filistinli, Moskova'da bulunan ABD Başkanı RonaH Reagan ve Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'a bir mektup yolladı. Filistinliler iki liderden, Ortadoğu için uluslararası bir konferans toplanması ve FKÖ'nün de bu toplantıya taraf olarak katılmasını istediler. AP ajansı işgal altındaki topraklarda gösterilerin yoğunlaşmasını Moskova Zirvesi'nin dikkatini bölgeye çekme çabasına Filistinli çocuk. elindeki oyuncak tabanca ile Israil polislerine meydan okuyor. bağladı. FîLlSTİN YAPİ KREDİ GENÇÜK VE SANAT ŞENUGI Alman SosyalDemokratlan merkez oylara yöneldi Gem Oi/ıfer ' ŞENÜĞİMİZİ DEĞERLİ KATKIURIYLA RENKLENDİREN, VAR EDEN, Sayın Sabahattin Kudret AKSAL Sayın Ayla ALGAN Sayın Ülkü AYVAZ Sayın Seçkin ÇILIZOĞLU Sayın TuncerCÜCENOĞLU Sayın CüneytGÖKÇER Sayın Nurhan KARADAĞ Sayın Yusuf KURÇENÜ Sayın Türkân ŞORAY Sayın Gülsen TUNCER ile Üsküp HalklarTiyatrosu (Teator Na Naradnostite) İstanbul Devlet Opera ve Balesi Boğaziçi Caz Beşlisi VarlıkFilmA.Ş.'ye, Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Bilkent Üniversitesi Boğaziçi Üniversitesi Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Eskişehir Anadolu Üniversitesi Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı İstanbul Teknik Üniversitesi Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Ortadoğu Jeknik Üniversitesi Yıldız Üniversitesi'ne, Avusturya Kız Lisesi Galatasaray Lisesi Semiha Şakir Lisesi'ne ve TÜM İZLEYİCİLERE TEŞEKKÛR EDERİZ. SPD ^solcııluktaıf vazgeçti tartışma ortamıru partideki iki ana kanadın hesaplaşmasına dönüştürüyorlar. Sosyal Demokrat Parti'nin Genel Sekreteri Anke Fuchs, partisinin sol ve sağ gibi kavramlarla tanımlanamayacağım söyledi. ENİS BERBEROĞLU BONN 125. Kuruluş yıldönümünü kutlayan Federal Alman Sosyal Demokrat Partisi, (SPD) 2000 yılırun politikasını üretme hazırlığina girişti. 1980'li yıllann başıniaki "patlama"nın korkusunu atlatan SPD merkezdeki oylara doğru yöneldi. Alman sosyal demokratlannın özellikle genç kesıme dönük "dinamik ve üretici" imajı geçmişteki "sol veya sağ" kavramların dışına çıkıyor. Son birkaç eyalet meclisi secimi, SPD'nin, Hıristiyan demokratlara kaptırdığı "ılımlı" seçmenleri geri toplayabileceğini ortaya koydu. Aynı seçimler Yeşil Parti'deki iç hesaplaşmalann genç seçmen üzerindeki olmusuz etkisini de gösterdi. Siyasi gözlemcüer son seçimlerden ağır yenilgilerle çıkan Yeşil Parti'nin bir dahaki yerel seçime tek parça halinde girip giremeyeceğini tartışıyorlar. Yeşiller "Irza geçroenin cezasımn bir yıl mı iki yıl mı olması gerektiği" gibi bir Üzerinden attı "Yeşiller korkusunu" üzerinden atan Alman sosyal demokratları partinin gelecek dönemdeki politikasını belirlerken daha fazla sola açılmayı düşünmüyorlar, zaten ilk kez Yeşiller tarafından ortaya atılan birçok sorun ve çözüm önerisi sadece SPD'nin değil, sağ muhafazakâr iktidar partilerinin programlanna da girmiş durumda. SPD kurmayları 1991 yılı genel seçimleri öncesinde partinin biraz daha merkeze kaymasım öngöriiyorlar. Parti bu yeni çizgisini seçmenlere anlatmak için Frankfurt'taki ünlü bir reklanı ajansı ile anlaştı. SPD'nin en canlı duyurulanndan birini gençlere yönelik, büyük bir hamburgerin altında "Bagünün kültüründen ne anlıyorsunuz?" yazılı plaket oluşturuyor. Merkez sağ ve solu içinde banndıran bir kitle partisi imajı bizzat parti yöneticileri tarafından da dile getiriliyor. Genel Sekreter Anke Fuchs, 125. yıldönümü şenliklerindeki bir konuşmasında, "SPD'nin sol ve sağ gibi kavramlarla tanımlanamayacagını" söyledi. Berlin eyaletinde yapılan şenliklerdeki jaz gösterileri, rengarenk giysilerin sergilendiği defileler, partinin yeni çizgisini iyice ortaya koydu. Ne var ki, SPD'nin 125 yılbk işçi sınıfı partisi geleneğini bir günde yıkması mümkün değil. Nitekim aynı şenliklerde konuşan partinin Onur Başkanı VV'illy Brandt aynı kanıyı dile getirdi. Ancak yine Brandt'ın "gözbebeği" ve parti başkanhğı için favori adayı olan Genel Başkan Yardımcısı Oskar Lafontaine'nin Kamu Hizmetlileri Sendikası'nın uyarı grevleri sırasındaki tutumu, partinin "sol kanadı" nda bir değişimin gerekliliğine ilişkin inancının ipuçlannı verdi. Lafontaine'nin o dönemdeki politikası parti ile sendikalann arasını açarken, genç başkan adayı özellikle ılımlı sağ seçmenden olumlu not aldı. VUASHINGTON Washington'da Türk gazetecilerinin ilgirtç yön'temleri var. Örneğin yeni Beyaz Saray Basın Sözcüsü'nün uluslar. arası basın merkezinde yaptığı toplantıya bizim arkadaşlar, olayr sürekli gündemde tutmak ve akıllara yerleştırmek için hemen Sayın Evren'in gezisi ile ilgili soruyla giriyorlar. Ne var ki, biz Washıngton'dayken çoğu kimse Sayın Evren'in gezisi ile ilgili değıldi. Hertesin dikkati Reagan'ın Moskova'da Gorbaçov ile yapacağı doruk toplantısına yönelmişti. Ama ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Türkiye ve ülkemizin bulundu' ğu bölge ile ilgili yetkılileri Moskova doruğu öncesinde bile Anka' ra ile yakından ilgileniyoriar. Dışişleri'nin Türkiye danışmanlarından bir hanım yetkili, Sayın Evren'in gezisinin ülkemiz için çok yararlı olacağı yolundaki bilinen Amerikan görüşlerinı yineledikten sonra olayın gazeteler ve TV'de çok geniş biçimde yer alacağını ileri surüyor. Oysa Amerikan basın temsilcileri hiç de aynı görüşü paylaşmıyorlar. Bu gezinin gazeteleri de, televizyonu da birkaç satır, bir saniyiden fazla. ilgilendirmeyeceğini ileri sürüyorlar. Üstelik artık dönemini tamamlamakta olan Reagan ile yapılacak bir görüşmenin fazla önem taşımayacağını da vurguluyorlar. Buna karşılık Türk yetkililer de, seçimlerde oldukça şanslı görünen Bush ile konuşmanın (bilindiği gibi, Bush Sayın Evren'in Türk Büyükelçiliği'nde verecegi davete Reagan'ı temsilen katılacak) ilerisi için büyük yarar sağlayacağı konusunda direniyorlar. Dışişleri'nin sözünü ettiğimiz Türkiye uzmanı, neden Sayın Evren'in konuşturulmayacağı sorusunu ise şöyle yanıtlıyor: "Her şeyden önce davet edilen kişinin, önceden bir koşul öne sürmesı çok hoş değil. Önce sayın konuk ülkemize gelir. Ondan sonra Kongre konuşmak için kendisini davet eder. Kural budur. Kaldı ki Kongre'nin böyle bir çağrı yapması çok enderdir. Son yıllarda bir Aquino, bir Thatcher Kongre'de konuştular. Doğrusu, Sayın Evren, saygıdeğer bir konuktur, ama Amerikan kamuoyu için bu iki kişi kadar önemli değildir" Kapalı kapılar aralandıkça VVashington'un Türkiye'ye bakışı konusunda ilginç ipuçlan elde ediliyor. Burada hemen bir noktayı vurgulamak gerek: ABD'de çeşitli kuruluşlar, çe^ıtli kişiler bize değişik, zaman zaman birbirleriyle çelişen açılardan bakıyorlar. örneğin sözünü ettiğimiz uzman danışman, Iranlrak savaşı konusunda Solarz'ın Tahran'ın artık Bağdat'ı dize getiremeyecegini, bu yüzden de savaşın sonuçları karşısında Türkiye'nin alacağı tavrın gündemden çıktığı yolundaki sözlerini yinelerken Davos zirvesi konusunda hiç de sayın Temsilciler Meclisi üyesinin görüşüne katılmryor ve "Davos hem Özal'ın hem de Papandreu'nun iç ve dış nedenler dolayısiyle gerek duydukları göstenşli bir çıkıştı, bunu fazla büyütmemek, sonuç konusunda fazla umut beslememek gerekir" diyor. Bu konuda onunla aynı görüşte olan, Türkiye üzerine kitaplan bulunan, dilimizi iyi bilen, basınımızda ünlü bir Amerikan örgütü ile itişkileri söz konusu edilen bir başka danışman da İranlrak savaşı konusunda Türkiye'nin tavrının önemli olduğunu vurguluyor. Bu önem belki MusulKerkük sorunundan kaynaklanmıyor. Ama yaktnda NATO ülkelerinin iran üzerindeki baskılarını yoğunlaştıracaklarını söyleyen yetkili, şimdilik böyle bir yolu tutmaya niyetli görünmeyen ve aktlf tarafsızlık politikasında direnen Ankara'nın daha ne kadar direnebileceği sorusunu ima yollu ortaya atıyor; Şu anda resmen dışişleri yetkilisi olan bu uzman kişi, Brezezinski'nin ortaya attığı ve şimdiki Dışişleri Bakanı Shultz'un da benimsediği islamı hareketin yararları konusundaki görüşlere katılmıyor Türkiye için İslam radikalizmi tehlikesine inanmadığını söyr leyen uzman, kendisine, ABD'nin Türkiye'yi "kızıl tehlikeye karşı en iyi önlem, yeşil çember" politikası çerçevesinde ele aldığını ammsattığımızda, böyle bir tutumun yanlış olduğunu, eğer böyle düşünenler var "ise bile herhalde artık bu düşüncelerini değiştirmiş olacaklarım söylüyor. Kongre üyesi Neil Levine'in ofisinden, Solarz'a, dışişleri bakanlığı danışmanlarından Pentagon'a kadar herkesin üstünde birleş!tıği tek konu 7/10 sorunu. Burada kiminle konuşsanız bu oranın bir slogan olduğunu, gerçekte Türkiye'ye başka yollardan da askeri yardım yapıldığını söylüyorlar. Ama bunlar söylenirken, Capitol'un kubbesi altında ihtiyaç fazlası malzemeyi de 7/10 oranına sokan bir karar çıkıveriyor. Kıbrıs konusunda da Solarz'ın Denktaş'ı kollayan ve daha ziyade temenni kokan sözlerine karşın VVashington'da KKTC'nin lider rine hiç de anlayışla bakmayan birçok kişi ile karşılaşıyorsunuz, Aslında, Kıbrıs'ta durumun bugünkü gibi sürmesinden, statukonun olduğu gibi devam etmesınden Washlngton fazla rahatsız değil. Onları tedirgin eden şey Denktaş'ın kendi görüşü doğrultur sunda adımlar atması. ; Kürt sorununda da VVashington'un genel tutumu Solarz'ınki ka* dar pembe görüntü vermiyor. ABD başkentinde herkes, Solarz gibi PKK terörüne karşı görünuyor, ama önemli çevreler PKK terörO ile Kürt sorununun ayrı ayrı ele alınması gerektiği görüşünü res; men açıklamaktan kaçınmıyorlar. Çelişkili görüşler Dünya Bankası'nda da var. Kendisi ile uzun uzun görüştüğümüz bir yetkili, sosyal maliyetinin ağırlığına, bu ağıflığın doğuracağı politik ve siyasal sorunlara karşın bu satırlart okuduğunuz sırada borçları ödemek için yeni borçlar aramak için ABD'ye uçmakta olan Özal politikasını hâlâ başarılı bulduğunu belirtiyor. "Ama" diyor hemen ardından, "Benimle aynı görüşleri paylaşmayanlar da çok." VVashington'da ülkemizle ilgili olarak üzerinde fazla çelişkiye düşülmeyen ikinci konu ise insan hakları sorunu. Doğrudan doğruya insan haklarına verilen önemden kaynaklanmasa da artık ABD ülkemizde insan hakları sorununda daha duyarlı. Eskıden fazlaca önemsenmeyen ya da başka bir deyişle belirli çevrelerin görmezden gelmeyi yeğledikleri konularda ilerde VVashington'dan çoğu kişiyi şaşırtacak tepkılerle karşılaşabiliriz. VVashıngton'daki Türk Büyükelçiliği'nin, Kongre İnsan Hakları Komisyonu'nun, Ankara1 nın hiç de hoşuna gitmeyecek raporunu geri aldırıp yeniden gözden geçirmesini sağlaması, Türkiye'den demokrasi ve insan hakları konusunda yeni ve olumlu haberler gelmediği sürece, fazla bir sonuç vermeyeceğe benziyor. Ama asıl sorun galiba, Ankara1 daki iktidardan kaç kişinin bu gerçeği yeterince anlayıp, gereğini yapabileceğınde yatıyor. KKTC İZZETR1ZAYALIN g , programını meclıse sundu Eroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu gerçek ışığında, BM Genel Sekreteri'nin iyi niyet gore\i çerçevesinde goruşmHer vapmak suretiyle kalıcı ve kapsamlı bir anlaşma sağlayacak veya iki a> n ve bağımsız devlet variıklanıu kokleştirerek sürdürecektir. YENÎZELANDÂ Atatürk aıııtı tartışılıyor Yerli Maoriler ve Yunanlı göçmenler başkent Wellington'da dikilmesi planlanan anıta karşı çıkıyorlar. WELLINGTON (AA) Çanakkale savaşlarından 70 yıl sonra, Yeni Zelanda hükümetinin Atatürk adına dikmeyi planladığı anıt, ulkede yeni bir tartışma başlattı. 1985 yılında Atatürk adına bir plaketin çakıldığı başkent VVellıngton'un bir burnunda dikilmesi planlanan 8 metreli anıta, bölgede yaşayan yerli Maoriler ve Yunanlı göçmenler karşı çıkarken Gelibolu savaşı gazileri, anıtın dikilmesini destekliyorlar. Yeni Zelanda Muharip Gaziler Derneği, Gelibolu'da bir koya 1985 yılında "Anzak Koya" adı verilmesine karşılık olarak Wellington'da da bir Atatürk anıtı dikilmesini istiyorlar. Bölgenin yerli halkı Maoriler, atalarından kalma topraklar üzerinde kurulacağını ileri sürerek, anıtın dikilmesine karşı çıkıyorlar. Maonlerın temsılcisi Apibenc Mercer, "Yabana bir güç için bölgede bir anıt dikilmesi uygun değildir. Bölge, Maori yerieşimi açısından çok duyarlıdır ve burada bir anıt dikilmesi, alalanmızın nıhlannı rahatsız edeceklir" dedi. Tanınmış bir çevre korumaa da olan Apihene Mercer ayrıca, "Anıtın dikilmesi için seçilen yer, VVellington'un kanalizasyon çıkışlanyla çevrilidir, hukiimet burayı seçroekle büyük bir gaf yapmıştır" iddiasında bulundu. Yeni Zelanda'daki 7 bin kişilik Yunan toplumunun liderlerinden Michaoi Orfanos da, bölgeye daha öncc yerleştirilen kuçuk plaketi "kabul edilebilir" bulduklannı belirtti. YAPI^CKREDi "hizmette sınır yoktur" LEFKOŞA KKTC'de Ulusal Birlik Partisi (UBP)Genel Başkanı ve Başbakan Dervis Eroğlu'nun, bağımsızların desteğiy le oluşturduğu 3. Eroğlu hükümeti, programını dün Meclise sundu. Daha önceki hükümet programlarındaki benzer İyice bilinmelidir ki, 29 Mart unsurlan içeTen yeni hükümet programında "Kıbns gerceklerinin daha 1986 belgesi dışında yeni bir girişim yaygın ve etkili biçimde duyunılma başlalılacaksa, hukumetimiz bu belge çerçevesinde veya göruşmeler sına gayret edileceği" vurgulandı. süreci içerisinde bugune degin >apBaşbakan Derviş Eroğlu, progra mış olduğu fedakârlıklann hiçbirisi mını açıklarken yaptığı konuşmada, hükümetinin genç cumhuriyetin ile kendini bağlı saymayacaktır." KKTC'yi ilgilendiren iki gelişme dış dünya ile olan ilişkilerini gcliştirmek ve uluslar topluluğu içinde la ise şöyle: KKTC Dışişleri ve Savunyık olduğu yeri alması için sürdürü ma Bakanlığı sözcüsü, AT Komislen çabaları arttırmak için çalışaca yonu'nun Akdeniz ulkelerinden ğını söyledi. Türkiye'nin, KKTC'nin sorumlu uyesi Claude Cheysson"yegane güvencesi" olduğunu da un Kıbns sorununun çözümünde kaydeden Başbakan Eroğlu, iki ül arabuluculuk teklif etmesi halinde ke arasındaki akitlerin her iki tara bunu ciddiye almayacaklannı söyfın da yaranna uygulanmasına özen ledi. gösterileceğini bildirdi. Sözcü dün yaptığı yazılı açıklaKKTC Başbakanı, Kıbrıs soru mada, Cheysson'un Kıbns meselenuna şu anda bir çözüm yolunun sinde tarafsız bir kişi olmadığına mevcut olduğunu da kaydederek, dikkat çekti. Kıbns Türk halkının 1983'teselfdeBM eski Hukuk Konseyi Başkan terminasyon hakkını kullanarak Yardımcılan'ndan John Scott başbağımsız devletini kurduğunu ve bu kanlığında 4 kişilik BM soruşturdevletin gelişip güçlendiğini hatırma heyeti Kıbrıs'a geldi. lattı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle