Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 MAYIS 1988 +* HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/îl Koruculiık işçilikten iyî DtYARBAKIR (Cumhuriyet) Olağanustu Hal Bölge Valisi Hayri Kozakçıoglu, Türkiye'nin geiişmesinden rahatsız olan ülkelerin PKK militanlarına sahte pasaport verdiğini, bannma olanakları sağladığıru ve himaye ettiğini söyledi. Köy koruculuğunun düzenlı bir güvenlik örgutü halıne geldiğini savunan Kozakçıoğlu, askeri ücretle karşılaştınldığında koruculuğun fabrika işçiliğinden daha iyi olduğunu Delirtti. tçişleri Bakanı Mustafa KaJemii de yatırıma dönük kuruuslann başında bulunanlara böl>eyi göstermeyi ve meseleleri bualarda tartışmayı düşundüklerini ıçıkladı. Olağanüstü Hal Bölge Valisi 4ayri Kozakçıoğlu, gazetelerin ya'jaı ve yöneticikrine bir brifing verii. Bölge Valiliği'nin merkez binaında önceki akşam verilen brifinje lçişleri Bakanı Mustafa Kalemli /e Emniyet Genel Mudürü Sabatıattin Çakmakoglu da katıldı. Brifinge katılan gazeteciler dün de helikopterle bölgede gezdirildi. Brifingde bir konuşma yapan tçişleri Bakanı Mustafa Kalemli, yolu henüz tamanüanmamış, imkânlan kısıtlı, vasıta sayısı az, resmi yetkililerin çok az uğrayabildikleri sırur bölgeleri başta olmak üzere olayların meydana geldiği bölgeleri gezdiğıni, yurttaşlarla konuştuğunu ve böylece yörede görev yapanlarla yurttaşlara moral güç verdiğini söyledi. Kalemli, vatandaş açısından, kendilerine gösterilen sıcak ilgi ve devletin kendilerine ne şekilde sahip çıktığını göstermesi bakınundan bu gezilerin yararlı olduğunu savundu. Kalemli, "Belki bir diğer aşamada, Bakanlar Kurulu üyelerini, yatınma dönük bakanlıklann başında bulunan arkadaşlanmızı bölgede dolaştırmayı, meseleleri bu bölgede tartısmanın uygun olacagını düşünüyoruz" diye konuştu. Olağanüstü Hal Bölge Valisi Hayri Kozakçıoğlu da ağırlıklı olarak bölgedeki terör olaylarını ve güvenlik güçlerinin çalışmalannı içeren konuşmasında şu görüşleri dile getirdi: "Artık terör gruplan, başlangıçta oldugu gibi devlet güvenlik güçlerinin üzerine rahatça gelememekte, devlet güvenlik güçlerinden kaçar noktaya gelmişlerdir. Terörist gruplar artık, rizikosu daha az, yani devlet güvenlik güçleriyle çaüşmadan, karşılaşmadan, kendilerinin daha tedbirli çıkabileceği sahalara saldırmak suretiyle eylem yapma yolnna gitmişlerdir. Zaten son zamanlarda silah dahi kullanmadan, gerek bazı çobanlan, gerekse hayvanlan boğmak, ya da bıçakla oldurmek suretiyle, yani ses çıkarmadan eylem yapmaya çalışmaktadııiar. Onlar biliyorlar ki, arazide en yakın yerlerde devlet güçleri, timleri vardır. Ses duyulduğu anda suratle müdahale yoluna gidilmekte, en azından ısrarlı takip yapılmaktadır." Teröristlerin zaman zaman kaçmasına karşın, ısrarlı izleme, istihbaratın iyi değerlendirilmesi ve devlet güvenlik güçlerinin inisiyatifi ele alarak takibi sonucu, ölü, yaralı ya da sağ olarak ele geçen terörftt sayısında artma olduğunu beliften Kozakçıoğlu, 'Bizim amacımız sadece dagdaki teroristi ölü ya da diri olarak vakalamak değil, teröre dayalı olaylann önlenmesi için bunlann kaynak aldığı, planladıgı şehir merkezlerindeki elemanlann da yakalanmasıdır. Olağanüstü hal uygulaması doneminde dağda musademe ile yakalanan terörist sayısının birkaç katı, şehirlerde kendilerine yardım yapan, yatakhk yapan, istihbarat veren kişi yakalannuştır. Boylece bunlann şehir içindeki kuvvet aldıklan güç de çökertilmiştir" dedi. "Esas elemanlannın bir böhımü, yurtdışında kendilerine iş bulamayan işçi çocuklandır. Bu gençleri önce birkaç gün beslemiş, daha sonra yurtdışındaki kamplara götürmüşlerdir. Bu arada pek çok yabancı ülkenin yardımını görmüşlerdir. Sahte pasaport lemininde, bannmada ve güvenlik güçlerinden himaye gormeye kadar yabancı devletlerin destegini sağlamışlardır" diye konuşan Kozakçıoğlu, köy koruculuğu konusunda göriişlerini de şöylc açıkladı: "Artık bugün koruculuk gönüllü olarak yapüan, daha çok istek duyulan bir sistem haline gelmiştir. Biz koruculuğu sadece güvenlik sistemi olarak gormüyoruz. Koruculuk güvenliğin yanı sıra, aynı zamanda bölge için bir ekonomik olaydır. Bölgede isn'hdam sonınu vardır. Burada biz korucumuza 125 bin lira net aylık veriyornz. Asgari ücretle karşılaştırdığımız takdirde, bunun bir fabrika işçiliğinden çok daha iyi olduğu anlaşılmaktadır. Biz bugün yatınm yapmadan güvenlik hizmetini yerine getiren bacasız fabrikalar kurmuşuz. Yani burada güvenlik hizmeti üretiliyor. 2030 kişi muntazam bir şantiyede, fabrikada çalışıyormuş gibi, geçici köy konıcusu olarak bu hizmeti ifa etmenin yanında, ekonomik olarak bölge şartlan içerisinde kazancını da sağlıyor. Kendilerine güven verilmiş, eğitim verilmiş. Artık eskiden olduğu gibi köy konıcusu PKK'nın rahatça avlayacağı bir hedef olmaktan çıkmış, PKK'nın korktuğu, kaçtığı, hatta ortadan kaldırmaya çalıştıgı düzenli bir güvenlik teşkilatı haline gelmiştir." Kozakçıoğlu, yöredeki güvenlik güçlerinin dağ başlarında çok zor koşullarda görev yapmalanna rağmen, başanlı olduklannı söyledi. KARDİYOLOG Doktorlar aranıyor Türk Kalp Vakfı Tlf: 166 02 78 / 175 12 44 1.2 mîlyar dolar yeni dışkredî *• ÖzaFııı ABD'de para turu (Baştarafi 1. Sayfada) ma yapacak ve BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar ile görüşecek. Bunun yanı sıra, bazı ikili temaslarda bulunacak olan Özal'ın ABD'li fınans çevreleri ile de bir araya geleceği bildiriliyor. özal'ın yapılacak görüşmelerde FMS borcu için " ü a e para" arayacağı tahmin ediliyor. Öte yandan toplantıya katılmayacak olmasından dolayı Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu ile bir görüşmenin gerçekleşmeyeceği bildiriliyor. Özal'ın, ABD'li yetkililerle programlanmış bir görüşmesi bulunmuyor. Ancak BM toplantısı sırasında Dışişleri Bakanı George Shultz ile görüşme olasılığı bulunduğu belirtiliyor. Özal, New York'tan sonra Houston'a giderek burada sağlık kontrolünden geçecek. I f ı ı e f k n n n o t i f o e t î u a İ D h a 7 i r 2 Uluslararası Bandırma Kuş Cenneti ve Turizm Festivaü neI V U 9 b C l l l l C U I C o U V f l l C l i a & l l deniyte ilçe hareketli günler yaşayacak. Festival boyunca çeşitli sanatsal etkinliklerin yanında sempozyum ve paneller düzenleneceği bildirildi. 2 haziran sabah saat 09.30'da açılış töreni ve yüruyuşle başlayacak olan festival 7 hazirana değin surecek. Bu arada Bandırma'ya her sabah ve akşam Sirkeci'den akşamüstu ve gece de Bandırma'dan Istanbul'a düzenli feribot seferleri yapılıyor. Cumhurbaşkanı Evren, Manyas Kuş Cenneti'nde sandalla yaptığı inceiemeter sırasında "Burası kuşlar için bir cennet. ubur dünyada belki cennete gıdemeyiz hiç değilse bu dünyada bir cennet göreyim dedim. Kalktım Manyas'a geldim" dedi. (Fotoğraf: Gündüz Imşir) Başbakan özal'ın iki gün süreyle katılacağı BM 3. Silahsızlanma Özel Genel Kurulu 31 mayıs25 haziran tarihleri arasında yapılıyor. Toplantı bu kez ABD ile Sovyetler Birliği arasında nükleer silahsızlanma sürecinin hız kazandığı bir döneme rastlıyor. Toplantıya katılacak devlet ve hükümet başkanlan, bir yandan bu konuya ilişkin, diğer yandan da konvansiyonel güçlerdc ve kimyasal silahlarda indirimlere gidilmesi konularını içeren ve ulkelerinin görüşlerini yansıtan konuşmalar yapacaklar. Başbakan Ozal'm New York'ta BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar ile yapacağı görüşmede esas itibarıyla Kıbrıs konusu üzerinde durulması bekleniyor. Bilindiği gibi de Cuellar KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Kıbrıs Rum Lideri Vasiliu'ya New York'ta buluşmalan için bir davetiye göndermiş bulunuyor. Başbakan Özal ile de Cudlar'ın bir yandan TürkYunan ilişkilerindeki son gelişmeler ve bunun ışığında Kıbrıs sorunu üzerinde görüş alışverişinde bulunmaları bekleniyor. ABD'li finans çevreleri ile de biraraya gelecek olan Özal'ın Türkiye'deki enflasyon artışı ve yabancı sermayenin halen nazlı davranışı karşısında bu çevrelerin duyduğu kaygıları gidermeye çalışacağı tahmin ediliyor. Özal perşembe günü çeşitli bankacıiar ve yatırımcüarla yemek yiyecek. Büyükelçi, BM Daimi Temsilcisi Ilter Türkmen tarafından hazırlanan yemeğe katılacak lar arasında Citibank Başkanı John Reed, Chemicai Bank Başkan Yardımcısı Richard Simmons, Morgan Guaranty Başkan Yardımcısı Rodney Wagner, American Express Banking Ltd. Başkan Yardımcısı George Vojta, Chase Manhattan Bank Başkan Yardımcısı James Bergford, Irving Trust Başkan Yardımcısı Witold Sulimirski'nin bulunması bekleniyor. özal ayrıca yeni zırhlı araç ihalesini kazanan FMC (Food Machiner Corp.) şirketi Başkanı Robert H.Malott ile buluşacak. Savunma sanayii alanında ikinci büyük yatınm olarak bilinen 1 milyar dolarlık taktik .rhlı muharebe aracı uretimi projesine ilişkin ihale FMC'ye verilmişti. Proje FMC ve Nurol A.Ş. işbirliğinde yürütülecek. Haziran ve temmuz aylannda ödenecek dış borç taksitleri içinfinansman sağlandığı belirtiliyor. 1.7 milyar dolarlık dış borç taksidi öncesinde 800 milyon doları Japonya'dan olmak üzere 12 milyar dolar yeni borç bulundu. ANKARA (Curahuriyet Bnrosu) Haziran ve temmuz aylarında yapılacak yoğun dış borç ödemeleri için gerekli finansmamn sağlandığı bildirildi. tki ayda toplam 1.7 milyar dolar tutarında dış borç ödemesi yapılacak. 1.2 milyar dolarlık yeni dış kredi için anlaşma sağlandı. Kredinin 800 milyon dolarlık kısmı Japonya'daa gelecek. Edinilen bilgiye göre ana para ve faiz olarak haziran ayında toplam 860 milyon dolar tutannda dış borç ödemesi yapılacak. Temmuz ayında ise 850 milyon dolarlık yeni bir borç ödemesi yapılması gerekecek. Hazine ve Merkez Bankası yetkilileri, bu ödemeler için gerekli dövizin hazır olduğunu ve ödemelerde herhangi bir sorun cıkmayacağını belirrtiler. Bu ayın son haftası içinde yapılan yaklaşık 300 milyon dolarlık ödemede de en küçük bir pürüz çıkmadığı belirtilerek, Merkez Bankası'ndaki döviz birikiminin yeterli durumda olduğu kaydedildi. öte yandan eylül ve aralık aylarında gerçekleştirilmesi gereken yoğun dış borç ödemeleri için gerekli finansmamn sağlanması çalışmalannın da sürdüğü bildirildi. Verilen bilgiye göre bu ödemeler için gerekli finansmamn 1.2 milyar dolan için de gerekli anlaşmalar son aşamaya getirildi. Bunun için Dünya Bankası'ndan "mali scktör" kredisi adı altında 400 milyon dolar yeni kredi alınacak. Ayrıca Japonya'dan alınması beklenen 800 milyon dolar tutanndaki kredinin de büyük ölçüde kesinleştiği belirtildi. Japonya'dan alınacak kredinin 400 milyon dolarlık kısmının Dünya Bankası kredisi karşılığında Japon bankalarmdan yapılacak cofmansmandan oluşuyor. Ayrıca Japonya denizaşın yardım kuruluşu (OECF) ile Japon Eximbank'tan da ilave 400 milyon dolar daha kredi alınması konusunda mutabakata varıldığı belirtildi. Çevre Süper emeklilik ameliyat masasında (Baştarafi 1. Sayfada) kemesi'nin vereceği kararların niteliği sadece mağdur olacak muhatapları ve sayılarını degiştirebilecek. Mağdur olacaklan, sayılannı ve mağduriyetin boyutunu asıl belirleyecek olan ise, Süper Emeklilik Yasası'nın sahibi ve sorunların yaratıcısı hükümet olacak. Hükümet, yargı kararlan ile ilişkili olarak çıkaracağı yasa ve uygulamaları ile, ya da hiç yasa çıkarmayıp konuyu büsbutun boşlukta bırakarak sorunların boyutları ve sahiplerinin belirleyicisi olacak. Anayasa Mahkemesi'nin ve hükümetin kararlan ile kimsenin mağdur olmamasını sağlama olanağı şimdilik yok. SSK Yasası'na değişiklik getirmiş bulunan 3395 sayılı super emeklilik yasası, atasözündeki "yukan nikürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal" deyişine uygun olarak çözümsuzluğü yaratmış bulunuyor. Her tür karar ve uygulamada sonuçta çıkacak mağdurlann açacaklan davaların uzmanlık dairesi Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, en az sorunlu çözümü, mevcut SSK sisteminin tümu ile bir yana atılıp, sosyal güvenlik ükelerine uygun ve çalışanı, emeklisi ile tüm sigortalılan kapsayan, aynı ilkelerle haklardan yararlandıracak yeni bir yasal düzenlemede görüyor. En yetkin hukukçular, süper emeklilik yasası ile, SSK yasasında zaten var olan haksızlıklar, eşitsizlikler ve hukuk dışı uygulamalann boyutlan karşısında, "Hiç kimse bilerek başına böyle bela almaz. Hukuk süzgecinden gecirilmeden, sonuçlan, işleyip işlemeyeceği, nasıl finanse edileceğinin hesaplan yapılmadan, alelacele, birtakım insanlara özel çıkarlar sağlama ya da politik yatınmlar adına yasa çıkartılırsa, sonuç böyle olur. Tam bir facia ile karsı karşıva kalınır" diyorlar. (Baştarafi 1. Sayfada) Endüstri Meslek Lisesi'nin temel atma törenine katıldı. Burada halka hitaben yaptığı konuştnada, "Manyas kuşlar için hakikaten bir cennet. Daha önce nuraya gelmek kısmet olmamıştı. Öbür dünyada belki cennete gidemeyiz. Hiç değilse bu dünyada bir cennet göreyim dedim. Kalktım, Manyas'a geldim" diye şaka yapan Kenan Evren, "Kuşlar bu dünyada cennetlerini yaratıyor, bizse cenneti cehenneme çeviriyonız" dedi. Evren konuşmasını şöyle surdürdü: "Son günlerde 'Kendi okulunu kendin yap' kampanyasının hayli ya>aşladığını gözlemliyonım. Hayırsever >iatandaşlanmızdan ricam okul yaptırma işine iyice sanlsınlar. Ben artık temel atma torenlerine katılmıyonım. Çünkü attığım temellerin zamanında bitirilmediğini gönince çok uzülüyorum. Ama bunun zamanında tamamlanacagına inandığım için temelini atraaya geldim." Çevre kirliliğine temel atma toreninde de değinen Evren, şunları söyledi: "Kanun var, ama uygulanmıyor. Kanunlar tatbik edilmek için yapılır. Kanunu tatbik edemiyorsan kaldınrsın. Kanun ya vardır ya yoktnr. Çevre Kanunu'na göre Kuş Cenneti civanndaki fabrikalann aüklannı temidemesi gerekir. Ancak burada gördüm ki antroa te sisleri yapılmadığından Kuş Gölü kirienmeye >üz tutmuş. Hatta aldığım bilgilere göre birkaç türü buradan gitmiş. Buraya gereken önemi vermez, gerekli düzenlemeleri yapmazsak kalkar giderler. Allahın >«rdiği guzellikleri biz kendi ellerimizle berbat ediyoruz." İptal ederse Anayasa Mahkemesi süper emeklilik yasasımn ister sadece geçici 5. maddesini, ister tümünü iptal etsin, ne kadarlık bir kitlenin ne boyutlarda zarar göreceğini asıl hükumetin tavrı belirleyecek. Hükümetin yeni yasa çıkarmasına ve uygulamasına bağlı olarak şu ya da bu boyutta zarar görmeye aday potansiyel 70 binin üstünde emekli işçi var. Tabii bu arada yasa değişikliğinin içeriğine bağlı olarak tüm sigortalıların durumlannı değiştirmek, lehte ve aleyhte sonuçlar getirmek de söz konusu olabilecek. Anayasa Mahkemesi'nin iptal etmemesi halini, yasanın olduğu gibi yürürlükte kalması halini ise, uzman hukukçular hiç düşünmek istemiyorlar. Çünkü sadece süper emeklilerle eş konumlarda, aynı haklardan şu ya da bu nedenle yararlandınlmamış dava açabilecek mağdur hak sahiplerinin 100 binlik bir potansiyel oldukları hesaplanıyor. Bir de SSK'nın bütüalüğü içinde rakamlarla haksızlıklann çarpıcıhğına şöyle kabaca bir göz atılınca ortaya hukukçuların deyişi ile "vahim" bir tablo çıkıyor. SSK'dan halen emekli aylığı almakta olan 1 milyon 100 bin kişiden süper kapsamına girebilenler sadece 82 bin. Bunlann da ancak 25 bini peşin ödeyerek süpere hak kazanmış, taksitle odeme ile hak kazanmaya aday ise 45 bin civarında ikinci bir kitle var. Yükseltilen primleri ve ağırlaştırılan koşulları ile bedel ödeyen aktif sigortalılar ise 3 milyona ulaşıyor. Anayasa Mahkemesi'nin iptal karan vermesi halinde ise her çözümde az ya da çok süper emekliler zarar görecekler. Halen yarar Dış borçta taze para (Baştarafi 1. Sayfada) mımn dışında kalan askeri malzeme için Amerikan Askeri Satıs Kredisi denilen bir krediyi kullanıyor. Halen Türkiye'nin kısaca FMS olarak adlandınlan askeri satış kredilerinden toptam 2.6 milyar dolar civannda borcu bulunuyor. Amerikan hükümeti tarafmdan bu ülkede geçerli yasalar çerçevesinde kredilerin ancak yuzde 90'lık kısmı garanti ediliyor ve yüzde 10'luk kısmı krediyi kullanan hükumetin garantisine bırakılıyor. Hükümet garantisinde olduğu için faiz oranı yüksek olan bu borçların geri ödenmesinde Türkiye şimdi yeni bir model arayışını surdurüyor. Hükümet garantisi olduğu için geri ödeme riski düşük olan bu borçların Amerikan para piyasasına faiz kuponlu tahvil biçiminde satılması halinde faiz oranının düşük olmasının yanı sıra, tahvillerin satış değerinin de yüksek olması bekleniyor. Nitekim Türkiye, 1985 yılında Amerikan para piyasasına ticari borç tahvili çıkarttığında bu tahviller o zaman 1 dolarhk kupürü 97 cent gibi yüksek bir fiyattan satılmıştı. Amerikan para piyasasındaki uzmanlara gore Türkiye'nin bu kez FMS borclan için çıkartmayı planladığı tahvillerde 1985 yılındaki gibi sık el değiştiren cinsten tahviller olmayacak ve fiyatları yüksek olacak. Türkiye'nin 1985 yıhnda ihraç ettiği ticari borç tahvilleri Moody"s adlı kuruluşun yapüğı sımflamaya göre "baa (1)" olarak nıtelendirilen, "az riskli. sınırda. yatınm sınıfında ve gelecek vaat eden" grupta kabul edilmişti. Bu sınıflama Latin Amerika ulkelerinin kredibilitesinden birkaç kuşak yukarda bulunuyor. Türkiye'nin bu kez FMS borçları için çıkartacağı tahviller için yeniden bir kredibilite sınıflandırması yapılması bekleniyor. Yapılacak sınıflandırmada Türkiye'nin daha yüksek bir sınıflandırmaya girebileceğini belirten uzmanlar, fiyatların da yüksek olacagını umduklannı ve tahvillerin tumünün satılacağının hemen hemen kesüı olduğunu belirtiyorlar. Başbakan Özal'ın New York ziyareti Türkiye'nin yeni ortaya çıkan ve FMS kredilerinin garantilenmemiş bölümüne yönelik borçlanna karşılık yeni tahvil çıkarma girişimine denk geliyor. New York'ta bulunan ve bu girişimde rol alan Lazare Frere, Bankers Trust ve Solomon Brothers'taki yetkililer yeni çıkarılacak olan tahvillerin Türkiye'nin ihtiyacı olan krediler için bir ön adım olacagını belirtiyorlar. Dünya Bankası yetkililerince de desteklenen ve borç odeme yükünü tahvil çıkararak yeni kredi sağlama yoluyla hafifletme yolunda yeni girişimler için Başbakan özal'uı görüşmeler yapacağı bildiriliyor. (Baştarafi I. Sayfada) kanseri teşhisi konulan Prof. Günalp, tadavi için ABD'de bulunuyordu. Bir yıllık tedavi suresinde Günalp'ın sağ akciğerindeki tümör yok edilmiş, ancak bu gidişinde sol akciğerinde de yeni bir kanserli tümör oluştuğu saptanmıştı. Gunalp, ÖSS sonuçlannın açıklandığı 10 mayıs günü Ankara'da görevinin başındaydı ve basın mensuplanna zatürree geçirdiğini söylemişti. Evinde birkaç gün zaturree tedavisi gören Prof. Altan Günalp, iki hafta önce de oksijen çadırı içerisinde ABD'ye gitmişti. Üniversite sına\larına gırcn öğrencilerin yakından tanıdığı Prof. Altan Günalp, 55 yaşında yaşamını yitirdi. 1933 yıhnda Adana'da doğan Günalp, 1951 yıhnda Ankara Atatürk Lisesi'ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne girdi ve 1957 yıhnda Hacettepe Hastanesi'nde asistan olarak göreve başladı. Prof. Dr. Altan Günalp, ÖSYM'deki görevi dışında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi tıbbi biyoloji anabilim dalı başkanlığını ve çocuk sağlığı enstitüsü viroloji araştırma laboratuvarı şefliği görevini de sürdürüyordu. Günalp, aynı zamanda Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi dekanıydı. Başbakan Turgut Özal ile SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, Prof. Altan Günalp'in eşine bir başsağhğı mesajı göndererek üzüntülerini bildirdiler. Prof. Altan lanan 25 bin emekli için kazanılmış hak kavramı ile ödeme sürdürülse de yasaya göre olması gereken yükseltmeler gidecek. Yararlanma hakkı doğmuş, ödeme başlamamış, taksitle yararlanacaklann içinde olduğu 45 bin kişilki grup için daha ciddi tehlike var. Bu grup tüm haklarını yitirebilecek ve bu kez, yargıda hak arama yoluna gidilecek. Kısacası yargının da iktidarın da her şıkta başı ciddi belada. Anayasa Mahkemesi "anayasaya aykın" dese de demese de süper emeklilik yasası, çok boyutlu sorunlar, sosyal yaralar açmış bulunuyor. Sorunları en aza indirmede uzman hukukçular, sorunu yaratmış olan hükümetten çözüm bekliyorlar. CUNEYT ARCAYÛREK yazıyor (Baştarafi I. Sayfada) niyordu. Ince bir mizah anlayışı içinde kimi gerçekleri seslendiriyor. Örneğin Baykalcıları sorduğumuzda belli belirsiz gülerek, "Sayın Baykal, Baykalcı diye grup kabul etmiyor benimle yaptığı görüşmelerde" diyor. Ama İnönü biliyor ki, merkezde İnönü'ye Baykalcı grup olmadığını söyleyenler her il kongresinde kuvvet gösterisi yaparak kongre delegelerini kendi kımliğinde seçtirmeye çalışıyor. İnönü, "Kime sorulursa grup yok, gruplaşmayı hiçbiri kabul etmiyor" derken, grupların varlığını buz gibi biliyor ve büyük kongreye bu inançla, bu bakış açısıyla hazırlanıyor. Ortaya çıkan şu: Grupların amacı, güçlü bir kadroyla SHP'yi atağa kaldırmak. Daha önceleri de böyle olmuştu. Kongreler geçmiş; yeni parti mecjisi yine Baykalcıydı, ortacıydı, yok başka gruptandı gibi tanımlamalarla kamuoyuna parçalanmış bir parti görüntüsü vermişti. Yine aynı sağlıksız işleyiş gözetiliyor. İnönü, "Parti bu kez de aynı yola girerse" sorusuna, belki manarak belki de inanmayı isteyerek, "çıkacak sonuca 'bütünleşmiş bir kadro' gözüyle bakacağı" yanrtını veriyor. Hatta ses tonunu biraz da vurguluyor, dağınıkhk olasılığını yadsıyarak, "Çıkmayacak 5yle bir manzara" diyebiliyor. Eğer İnönü parti meclisi listesi yapmazsa, eğer kongrede varlığı yadsınamayan gruplar ayrı listeler çıkarırlarsa, o zaman yeni kadro yine "grupların sürekli savaşacağı arenaya" dönüşmeyecek mi? rişimlere olumlu gözle bakmadığı anlaşılıyor. Buyük kongrenin toparlayıcı bir işlev yapıp yapmayacağı kuşkusu henüz yenilmiş değil. Erdal İnönü'ye sorarsanız, "Başanya ulaşılacak, çünkü kongre partıyi toparlamak için yapılıyor." 26 haziran günü İnönü'nün belki açıktan, belki de kuliste "bir grubun egemen olacağı parti meclisi ile yeni döneme girilemeyeceğini" açıklaması bekleniyor. Tersine bir sonuç alınırsa inönü ne yapacak? Bugünden ne ŞHP lideri söyleyebilir ne de İnönü'nün şemsiyesi altında parti içi egemen liğe oynayanlar... "Dağınık bir manzara" çıkmayacağını özenle vurgularken; İnönü daha çok, delege üzerindeki etkisine, delegenin sağduyusuna güvendiğini göstermek istiyor. DSP lideri Necdet Karababayı dünkü ziyaretindeki birkaç cümlesi soldaki ve parti içindeki tabloyu özetler içerikte: "Biz şimdiye kadar, CHP'nin kapatılmastndan sonra meydana gelen dağınıklığı toparlamak için çalıştık. Demokratik olsun diye çoğu olağanüstü olmak üzere çok kurultay yaptık. Siyasi hayatın normal akışına girmesi için çok çaba ve zaman gerekiyor. Ktşiterin hayatmı etkiliyor, özveriler istiyor. Ama vatandaş içinde bulunduğu sıkıntıdan dolayı bu süreyi uzun buluyor, bir an evvel durumun düzeltilmesini istiyor" diyor. Bu sözleriyle bir anlamda İnönü, parti içi dalgalanmaların vatandaş gözünde iyi karşılanmadığını söylemeye çalışıyor. Karababa'yı hiddete yönettmiş, ama İnönü'nün kongre öncesi DSP'nin "Değerli arkadaslarryla" yeri "birteşme konusundaki tavnnı bir geldiğinde elbet konuşuyor. An kez daha saptamaya çalışması" cak Erdal İnönü, bir noktada çok çok olağan. katı ve kararlı. "Grup başlarıyla LJder arayışını adaylığını koyakongre öncesi, kongreyi ve son rak somutlaştıran İsmail Cem'in rasını konuşmaya" niyeti bile partinin savunu oyunundan salyok. Bu tür konuşmaların "pazar dırı futboluna geçmesini istemelık anlamı" tasıyacağına inanıyor, sinden sonra basın kulislerinde "pazarlık anlamına gelecek hiç SHP'ye genel başkan bulundu: btr girışime yanlı" olmadığını, olaTanju!.. Prekazi'den bir pas, mayacağını kesin dille söylüyor. Önder'den bir orta, rövaşata gol, Oysa Ismail Cem, genel baş sol ayakla vur, bir gol daha. kanlığa adaytığını koymadan, sol Samsun Belediye Başkanı olgrup bildirisini açıklamadan ön mayı tsteyen Tanju'ya, ANAP koce İnönü ile görüşme girişimleri ridoriarında "siyasi ikbal" arayaolduğunu söylemişlerdi. Ne var ki cağı yerde SHP'ye yanaşmasını bu girişimlerin başanya ulaşma salık veririz. dığını açıklamışlardı. Inönü'nün, Kale önündeki karmaşada bir "kongreden önce gruplarla gö açık bulabilir, siyasette geleceğirüşmenin bir yerde 'pazarlık ni sağlayacak golü atabilir. anlamı' taşıyacağı yargısıyla" giİş şimdilik bu kıvamda! jîtateknik KURULUŞ1952 TÜRK SANAYİİNE HİZMETTE 36 YIL Sayılarla Gtineydoğu de toplam 980 olay meydana gelmişti. PKK 1985'te 80, 86'da 60, 87'de 41, 88'de ise 9 silahlı saldırı olayı geTçekleştirmişti. Güvenlik güçlerine 1985'te 6, 1986'da 10, 1987'de 5 pusu kurulmuştu. Bu yılın ilk 5 ayında ise kurulan pusu hiç yoktu. Olağanustu Hal Bölge Valiliği uygulamasının başladığı 19 Temmuz 1987'den bu yana 1356 kişi yakalanmış bunlardan 633'ü serbest bırakılmış, 279'u tutuklanmıştı. Şu anda da 62 kişi gözaltıntaydı. Olağanüstü Hal Bölgesi toplam 125 bin kilometrekarelik bir araziyi kapsıyordu. İran, Irak ve Suriye sınırlanyla çevrili bölgede toplam sınır uzunluğu 850 kilometreydi. Bölgenin büyuk bölumü dağlık alanlardı ve çok derın vadiler de bulunuyordu. Yüzde 13.8'i de ormanlık alandı. Olağanüstü Hal Bölge Valiliği döneminde 261 uzun, 77 kısa namlulu silah, bir hafif makineli, 8 roketatar, 20 bin de mermi ele geçirilmişti. Olağanüstü hal uygulaması başladığında 5 bin 744 olan korucu sayısı bugün II bin 97l'e çıkanlmıştı. Ele geçirilen PKK militanlarının üzerinde bulunan notlarda koruculardan "çete" diye söz ediliyor ve "Çetecilik bugün devrimci mücadelenin önündeki en büyük engeldir" deniliyordu. Olağanüstü Hal Bölge Valisi Hayri Kozakçıoğlu'na gore ise "Yannm yapmadan, güvenlik hizmeti veren bacasız fabrikalar kurulmuş"tu Bölgede maaş verilen 12 bin kişinin "istihdam" sorunu boylece çözulmuştü. (Baştarafi 1. Sayfada) daha da önemlisi bir "küçük" arazi sorunu vardı evi basılan köylüyle oradaki arazi sahibi arasında. Çevredeki ormandan sağlanan gelirin bölüşümu de tartjşma konusu olmuştu. Devletin elindeki bilgilere göre işte PKK bu noktada devreye girmiş ve hem "davadan dönen" bir "yatağı"nı cezalandırmış hem de oradaki sorunu "Güneydoğu usülü" çözüvermiş; bir "köm"ü ortadan kaldırmıştı. Köy, mezra, köm... Güneydoğunun kırsal kesiminde üç tür yerleşim birimi var. Köm en küçükleri. Olağanüstü Hal Bölge Valiliği sınırları içinde 11 ilde 76 ilçe, 151 bucak, 4 bin 922 köy, 7 bin 81 mezra bulunuyordu. 12 bini aşkın bu yerleşim birimlerinin dışında iki üç evden oluşan tam 8 bin de "köm" bulunuyordu. Güneydoğu'daki köylerden 4 bin 731'inde okul vardı. Okullaşma oranı yüzde %'ydı. Köylerin yüzde 84'üne telefon götürülmüştü. Yüzde 93'ünün yolu vardı. Köy ve mezraların ancak yüzde 65'inde içme suyu bulunuyordu. Elektrik götürülen köy oranı ise yüzde 93'tü. Karakol kurulan köye bağlı olarak elektrik, yol ve telefon da gidiyordu. Bölge halkı arasında karakolla birlikte götürülen bu hizmetlerin adı "Apo yardımı"ydı. Elektrik giden köylerin yüzde 23'ü televizyonun birinci kanalını, yüzde 67'si de ikinci kanalını izleyemiyordu. PKK eylemlerinin başladığı 15 Ağustos 1984'ten bu yana bölge EKONOMİ NOTLAR1 OSMAN ULAGAY (Baştarafi 9. Sayfada) runun aşılması, böylece "enflasyon içinde durgunluk" olasılığının da ortadan kaldırılması. Ancak bu hedefe varmamn çeşitli güçlükleri var. Bir kere toplumdan yansıyan tepkilerin, Sayın Cumhurbaşkanı Evren'i "Bu enflasyon ne zaman inecek" sorusunu sormaya yönelttiği bir ortamda; buna ek olarak, Özal'ın çok önem verdiği dış mali çevrelerin gözlerini yüksek enflasyona (ve hatta gelir adaletsizliğine) diktikleri bir ortamda, enflasyonun yavaş yavaş aşağıya çekilmesine herkesi razı etmek çok zor. İkincisi, enflasyonun yüzde 70'leri astığı bir noktada bir iki puanlık düşüşlerle piyasadaki ve toplumdaki enflasyon beklentisini kırmak mümkün değil. Bunu başarmadan ise enflasyonu düzenli bir seyir içinde aşağıya doğru indirmek olanaksız gibi. Üçüncüsü, ağtr bir borç yükü altındaki devletin, Hazine'nin, Merkez Bankası'nın manevra alanı çok kısıtlı. "Ekonomide durgunluk yaratmayalım, işsizlik sorunu var, yatırımları tamamen durdurmayalım" denırse kamu açıklarının gene büyümesi ve enflasyonist baskı yaratması kaçınılmaz olabilir. Dördüncüsü, tam rekabet şartlarının bulunmadığı pek çok sektörde ciddi bir talep daralması ve durgunluk belirtisi görulmeden fiyat artışlarının yavaşlamasını beklemek "boş bir hayal" gibi görünüyor. Bütünbunlar, bugünkü koşullarda ve bu iktidarın benimseyebileceği yöntemlerle, ekonomide ciddi bir durgunluğu göze almadan enflasyon cephesinde ciddi ve tatminkâr sonuç almanın son derece güç olduğunu düşündürüyor. Enflasyon cephesinde inandırıcı sonuç alınması ısteniyorsa, o zaman geçici bir süreyle eko1 nomide ciddi bir durgunluğu da göze almak gerekiyor. Türkiye nin koşulları ve piyasa yapısı, bu süreç içinde hiç değilse bir süre yüksek enflasyonla durgunluğun bir arada yaşanması olasılığını gündeme getiriyor. Bu sürenin kısattılması ise ekonomiyi yönetenlerin hünehne ve iş âleminde yaratacaklar, inandırıcılık havasına bağlı görünüyor. Bunlann ötesinde Türkiye'nin, ertelemeye gitmemesi halinde, ağır dış borç ödemeleri nedeniyle dışarıya "net mali transfer" yapmak zorunda olması da, eninde sonunda "enflasyon içinde durgunluk" olayını yaşamaya zorlanabilecegini düşündürüyor. HER TÜR HAVALANDIRMA AKSAMLARI:ALÜMİNYUM MENFEZ, ANEMOSTAT, PANJUR, KLAPE VB. . RADYAL, AKSİYAL, ENDÜSTRİ TİPİ ASPİRATÖR VE VANT1LATÖRLER (ÜRETİM SIROCCO LİSANSI İLE) ISITMA, HAVALANDIRMA VE KLİMA SANTRALLARI. HAVA VE YANGIN DAMPERLERİ. SES ABSORBERLERİ. HAVA FİLTRELERİ: MADENİ, SENTETİK ELYAF, KASET, LEVHA, RULO VE TORBA. İNGİLİZ MENŞEELİ TOR, HEPA FİLTRELERİ. MERKEZ. Ahmet Vefikpaşa Cad No. 36 34280 Çapa ISTANBUL Tel. 5063244 5864613 5855758 Telefaks 5881500 FABRİKA: Kazım Karabekır Cad. No. 25 34610 Gungoren ISTANBUL Tel : 584 08 42