18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
p CUMHURİYET/12 HABERLERtN DEVAMI Avrupanın 'süper muhafazakar'ı Belçika Basını Kısıtlama Girişimleri Doç. Dr. AHMET KILIÇOCLU AÜ Hukuk Fakültesi Demokratik hukuk devietinin gereklerinden biri olan basın özgürlüğünün lanınmasının sebebi, bunda kamu yarannın bulunmasına dayanır. Bu nedenle de bir uyuşmazlık ha' iinde basın acıklamasımn basın özgürlüğünden yararlanması ve dolayısıyla basın özgürlüğü istisnası nede' niyle sorumluluğun söz konusu olmaması için açıklamada kamu yara' nnın bulunması gerekir. Bâyle bir yat rann ne zaman mevcut olduğu her ' olaym niteliğine göre karara bağlanacaktır. Demokratik ülkelerde özel' likle devlet faaliyetleri alanında ba' sına büyük görev düştnekte, bu alanda görülen yolsuzluk, aksaklık ve hukuk dışılıkları aktarıp kamuoyunun olusmasuun basının görevi olduğu kabui edilmektedir. Zıra deraokrasi çoğunluk rejimi olup, vatandaşların devlet faaliyetlerini yakından takip etmesıni gerektirir, bu görevi de vatandaşlar adına basın yerine getirir. Basın bu yolla kamuoyunun olusmasını sağlayan bir araçtır. Bu nedenle . de Batı'da bazı hukukçular basını "kamaoyanun borozam" (Sprachrohr öffentlicher Meinung) veya "ka. munun avukatı" şeklinde nitelendirmektedirler. Yasalarımız, basına temel bir hak ve özgürlük tarurken, kişilerin kişi' lik faaklannı (şeref, haysiyet ve özei 1 yaşam varlıklannı) da koruma altına almıştır. (MK md. 2324, BK md. • 49; 2954 sayılı TRT Kanunu md. 2728, Anayasa md. 1720 gibi) Ancak kamu yaran bulunan gerçeğe uygun açıklamalar karşısındı kişilik ' hakları basın özgürlüğü karşısında geri çekilecek ve basm özgürlüğü korunacaktır. Bu cüınleden de anlaşılacagı gibi kişilik haklarının basın açıklamasına feda edilebilmesi açıklamada kamu yarannın bulunması ve gerçeğe uygun olması koşullanna baglıdır. Gerçek dışı açıklamalar hiçbir zaman kamu yaranna yöneük degıldir ve basın özgürlüğünden yararlanamaz. Son zamanlarda Türk kamuoyunu, "yalan haber" şeklinde adlandınlan gerçek dışı basın açıklamaları ve bu tür açıklamalara karşı kişilik haklanrun korunması konusu meşgul etmektedir. Siyasi iktidann tcmsilcileri yalan haberler karşısında kişilik haklannın yeterli bir şekilde koruma altında bulunmadığı iddiasıyla "Yalan Haber Yasası" adı altında yeni bir yasa çıkarma ya da degistirilmesi duşünülen Medeni Kanun'a bu konuda yeni hükümler ekleme düşüncesindedirler. Acaba bu düşünce doğru mudur? Gerçekten, gerçek dışı yayınlar karşısında kişilik haklannın korunması için yeni yasalara ya da yasa değişikliklerine ge reksinim var mıdır? 1) Cevap ve düzeltme hakkı: Gerçek dışı yaym karşısında saldınya uğrayan kişiyi koruyan en etkin hukuksal yol cevap ve düzeltme yoludur. Acıklamanın gerçek dışı olduğunu iddia eden, saldınya uğrayan kişi, açıklamamn hemen arkasından ve özellıkle açıklama güncelliğini kaybetmeden inandırıcı delülerle aynı yolla kamuoyunu aydınlatma olanağını elde ettiğinde etkin bir koruma elde etmis olacaktır. Ancak ülkemizde zaten yetersiz olan ve bu nedenle eleştirilere uğrayan bu etkili koruma yolu 1982 Anayasası ve 5680 sayılı Basın Kanunu'nda değişiklik yapan 2950 sayılı yasa ile daha da etkisiz ve • yetersiz hale getirilmiştir. Bu yasa hükümleri karşısında bugün bir cevap ve düzeltmenin yasal yollarla bir aydan evvd yayunlanması mümkün değildir. Kişilik haklarında gerçek dışı yayın nedeniyle saldınya uğrayan kişi güncelliğini kaybetmiş açıklamayı cevap ve düzeltmesiyle yeniden güncel hale gelmesinden, gazete sayfalanna geçmesinden çekinerek, çoğu kez bu yola basvurmaktan vazgeçmeyi tercih etmektedir. Türk hukukunda kişilik haklannın yalan haberler karşısında daha etkin bir şekilde korunması isteniyorsa, yeni bir yasa yerine önce cevap ve düzeltme hakkı gibi mevcut yasa hükümlerine islerlik ve etkinlik kazandıran degişikliklere gidilmelidir. 2) Manevi tazminatta kusurun ağırlığı sorunu: Gerçek dışı açıklamalar karşısında saldınya uğrayan kişinin MK 24 ve BK 49. maddesi gereğince manevi tazminat isteminin, kusurun ağırlığı koşuluna bağlanması eleştirilmekte ve bu koşulun bu lür açıklamalara karşı etkîn bir korumayı zayıflattığı savunulmaktadır. Manevi tazminatın kusurun özel ağırlığı koşuluna bağlanması BK md. 49'un Isviçre'deki aslına basın çevrelerinin baskısı sonucu girmiştir. Ancak bu baskıya rağmen 1978 yıünda yapılan bir değişiklikle maddeden kusurun ağırlığı koşulu çıkanlmış ve saldında bulunan kişinin ağır olmasa da herhangi bir kusuru, tazminatın kabulü için yeterli görülmüştür. Bizde Medeni Kanunu'muzda değişiklikler öngören tasarıda da lsviçre'deki değişikliğe paralel olarak BK md. 49'daki kusurun ağırlığı koşuIundan vazgeçilmektedir. Bu değişikliğin büyük bir sorun yaratmadığı ve isabetli olduğu kanısındayım. Esasen kusurun ağırlığı koşuluna rağmen uygulamada mahkemeler kişilik haklanna saldınnın basın yoluyla olması hallerinde de genellikle kusurun ağır olduğunu kabul etmekte ve tazminata hükmetmektedir. 3) Yaymı önleme davası: MK'nın 24. maddesi bir basın açıklaması yapılmadan açıklama ya da açıklamamn tekran tehlikesine karşı acıklamayı önleyen "önleme davası" (tecavüzden içtinap davası) şeklinde bir davaya yer vermemiştir. Yukanda sözünü ettiğimiz tasanyla, bu maddeye böyle bir davayla ilgili hükmün ilave edüdiği görülmektedir. Bu dava basın açıklamasını, bir tür ihtiyati tedbir yoluyla yasaklama sonucunu doğuracaktır. Bu itibarla yasada kapsam ve sınırlan belirlenmeyen bir önleme davasının tanınmasının, basın özgürlüğü için önemli bir tehdit unsuru olabileceği kanısındayım. Bir basın açıklaması başlangıçta gerçek dışı görülebilir. Fakat olayın üzerine gidildiğinde açıklamamn gerçekleri dile getirdiği anlaşılmaktadır. Son yıllarda "yalan damgası" yiyen basmda yer alan birçok açıklamalann ne denli önemli gerçekleri dile getirdiği Türk kamuoyu tarafından yakından izlenmiştir. Bu açıklamamn gerçeğe uygun olup olmadığının incelenmesinde basın sorumlu tutulurken, onun çalışraa koşullannı ve kamuoyuna, olaylan güncelliğini yitirmeden ulaştırma ihtiyacın: da gözden uzak tutmamak gerekir. Yasayla getirilmek istenen salt bir önleme davası ile kamuoyunun bu ihtivacma bir engel oluşturup, açıklanmasında kamu yaran bulunan birçok gerçeklerin örtbas edilmesi tehlikesi mevcuttur. Bu nedenle basın açıklamalan aleyhine kullamlabilecek önleme davasının kapsam ve sınırlannın basın özgürlüğünü zedelemeyecek şekilde belirlenmesi (aşikâr bir şekilde gerçek dışı olmadığı anlaşılan kamu yaranna yönelik açıklamalann yapılması önlenemez gibi) zorunludur. SONUÇ: Hukuk sistemimiz gerçek dışı basın acıklamalarına karşı yeni bir yasayı gerektirmeyecek hüküralere sahiptir. Ancak gerçek dışı basın acıklamalarına karşı etkin bir koruma yolu olan cevap ve düzeltme hakkına etkinlik ve işlerlik kazandıracak dUzeltmelere ihtiyaç vardır. Yasalar sosyal ihtiyaçlardan doğduğuna, yalan haberlere karşı yeterli yasa hükümleri bulunduğuna göre, bu alanda yeni yasalara ihtiyaç olmadığı kanısındayım. Son yıllarda devlet faaliyetleri alanında, suskun muhalefetin görevini üstlenen basın sayesinde ortaya konulan yolsuzluklar ve hukuk dışılıklar anayasa ile güvence altına alınmış olan basın özgürlüğünün değerini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu gerçek, yapılması düşünülen değişikliklerde bu özgürlüğün kısıtlanmasından değil, korunmasından yana olmayı gerektirmektedir. Muzıra en yüksek ceza 960 bin lira BRÜKSEL (Cumhuriyet) Kürtajın ve bütün pornografik yayınların tamamen yasak olduğu, bu yüzden de "Avnıpa'da Katolikiigin en soa kalesi" olarak nitelenen "süper muhafazaka'r" Belçika'da daJıi, "mnzır yas«sı" Türkiye'dekinden çok daha liberal. Belçika yasalarının, "luımu ahlakına zarar verecek nitelikteki" yayınlar için öngördüğü ceza miktan 49 bin 920 Türk Lirası ile 960 bin Türk Lirası arasında değişiyor. Yani Belçika Playboy'u hâkimler tarafından "pornografik" olarak nitelendirilebilecek bir resim yayımladığı takdirde, ödenmesi gereken en yüksek rakam bir milyon TLJyi geçmiyor. Oysa Türkiye'de daha önceki gün verilen bir kararda ceza miktan 584 milyon TL oldu. Belçika Asli Hukuk Kanunu'nun 883. maddesinde yel* alan bu konuya ilişkin ibare aynen şöyle: "Kamu ahlakına zarar verecek nilelik taşıyan, basılmış ya da el yazısıyla çoğaltılmış sarkı, şiir, metin, resim, foto£rar ve figürlerin satıs ve da|ıtımıııı yapaniar, sckiz güBden alo ayı kadar hapis cezaana ya da 26 fnnktao 500 franga kadar para cezasına çarptınhriar. Yargıc, söz konusu suç deUUeriniıı, yurttaşlann büyük çogunlnğanun ahlakına zarar verdiğini ve bunlann yal•uz kücnk bir azınlığın ahlak anlayışına zıt düşmekle sınıriı kalmadıgını saptamak zorundadır." Belçika'da yürürlukte olan uygulamaya göre, 883. maddede yer alan hapis cezası otomatik olarak para cezasına çevriliyor. 26 frank ve 500 frank rakamlan da kanunun yapıldjğı dönemden beri gerçekleşen enflasyonu karşılamak için altmışla çarpılıyor. Böyleu'kle bu miktarlar, 1560 frank ve 30 bin franka ulaşıyor. Şu anda bir Belçika Frangı'nın TL olarak karşılığı da 32 lira olduğundan, "Muzır Yasas" için Belçika'da ödenecek en yüksek cezanın 960 bin TL olduğu ortaya çıkıyor. Görüldüğü gibi, lrlanda dışındaki bütün diğer AT ülkelerinden farklı biçimde, kürtajın ve her ceşit pornografik yayının yasak olduğu, Playboy, Playmen, Lui gibi uluslararası dergilerin Belçika'da yayımlanan nushalanndaki kadın fotoğraflannda pubis üzerindeki tüylerin rötus edildiği bu "sâ'per nuhafazakir ülke", Batı Avrupa devletleri içinde Türkiye'ye en çok benzeyeni. Ancak "ablakçı Belçika'da" dahi, "Muar Yasası"nda öngörülen cezalar Türkiye'dekinden kat kat daha az. (Baftarafi 2. Sayfada) de işçi tulumu giymiş yaşlı ve solgun bir kadının estetiği dört dörtlüktür Kimi kral ya da prens; yapay, iğreti, kof, süslü bir bebektir de alt katmanlardan gümbür gümbür iktidara tırmarvmış bir halk adamı, estetiğini kendi btçemiyle yaratır. Ozentiyi bir yana bırakmak, olduğu gibi olmak, doğaJ Mşiltğine ve kültür kökenlerine en yakışır biçemi benimsemek, çağımızda uygar insanın kimliğini belirliyor. Eski dönemlerde "görgü" yaJnız varlıklı kesimlere özgü sayılırdı; çağımızda durum degişti; Osmanlıca'da "adabt muaşeret" denen görgü, sınıfsallığı çoktan aştı, evrensellik kazandı. Bilim, bilgi, estetik, sanat, moda gibi görgü kavramı da demokratlastı, kitlelerce paylaşıldı. Başbakanın eşi de bu paylaşıma katılabilir, fabrikadaki işçi kadın da... Ama paylaşmasını bilmek koşuluyla. İngiltere'de saray var, biz saraylan müze yaptık, orada krallık var, biz padişahlığı yıktık. Kişi başına ulusal geliri 10.000 dolar olan bir ülkeye kişf başına ulusal geliri 1000 dolar olan yoksul bir halkın "FlrstLad/1 si gidiyor; vizonla, takıyla, süsle püsle hava atmaya kalkıyor; çünkü hanedan tutkusuna kapılmıştir. Oysa karşısındaki "hanedan"\n üyesi sade bir tayyörie törene gelmiştir. Aynı gün Türkiye'de Başbakan özal diyor ki: " Bizim gibi ulkelerde tasarruf patlaması olması lazım; halbuki bizde tukedm patlaması var. Tüketimi kısacağtz, başka çaremiz yok." (Hürriyet 19.2.1988) Terslik ortada değil mi? PENCERE 21ŞUBAT1988 Muzır Yasası çıkmazda (Baftarafi 1. Sayfada) ya da yayın sorumlusu, "Ödeyeceğinıize gider hapis yatanz, ayıp başkasının a>ıbı" diyor. Hukukçular da yüksek cezalann "ödenemez" olmasından ötürü "caydıncıufa da sahip olmadığı" görüşünde; "Yüksek para cezalan, caydıncılığı ortadan kaldırdığı gibi, cezanın anlamını da *ok ediyor. Bu manbksız cezalar nedeniyle hukuk gülnnecek bir şey haline geliyor" diyorlar. "Mozır cezalan" konusunda bir başka önemli nokta da ceza miktarlannın "ölçüsuz" olması. örneğin Avrupa'nın "en munafazakir ülkesi" olarak bilinen ve kürtajın bile serbest olmadığı Belçika'da bizdekine benzer bir "Muzır Yasası Maddesi" var. Bu yasaya göre bir yayın organına verilecek en yüksek para cezası, Türk parasıyla 1 milyon lirayı bile bulmuyor. Oysa bu alanda Türkiye rekoruna sahip olan Playboy dergisinin sadece Mayıs 1987 sayısı 578 milyon lira ceza almış durumda. "Munr" davalannda geçen aralık ayından başlayarak milyonluk para cezalan venlmeye başlandı. flk kararları tartışmalar izledi. Derkcn hükümet yasayı değistireceğini açıkladı. Değişiklik tasansında cezalara 50 milyon alt sının geüriliyordu. Ancak aralık ayında Adalet Bakanı CHtan Sonfurln tarafından açıklanan tasan Meclise sevk edilmedi ve hükümet gündeminden de çıkartıldı. Muzır davalannm çoğunluğuna bakan tstanbui 2. Asliye Ceza Mahkemesi geçen hafu milyarlık para cezalan vermesinin gerekçesini, "Yasa tasansı unutuldu. Önceki cezalar verildiğinde gündemdeydi. Bir sare karar vermedik unutuldu. Şimdi bu karariarla yeniden gündeme gelir de bdki Meclts tarafından düzdtilir" diye acıklıyordu. Gerçekten de milyarlık para cezalaııyla Muzıf Yasası yeniden gündeme geldi ve tartışılmaya başlandı. Istanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi Yargıcı Osman Şirin, yasamn düzeltilmesi gerektiğini belirtirken cezalann yüksekliğinden yakınıp, yasaya göre en az verilebilecek cezalara hükmeltigini belirtiyordu. Cezalann onay beklediği Yargıtay Başkanı Abmet Cosar da cezaların caydıncı olması gerektiğini vurgulayarak, "Bo cezalar eger caydırra ise normaldir. Ama bu haliyle caydıncı oJdnklan söylenemez" şeklinde yonımda bulunurken, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Teoman Evren de cezalann anlamsızlı£ınj belirtivordu. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nezih Demirkent, TGS Genel Başkanı Eren Gnvener, TYS adına Demirtas Ceyhun, Ankara Barosu Başkanı Mahir Can Dıcak, tstanbui Barosu Başkanı Snlhi Tekinay, SHP Genel Sekreteri Fikri Saglar ve daha birçok kişi "cezalann anlamsızlıgından" yakınırken, cezaya çarptırılanlardan Playmen dergisi sahibi Mehmet Yakop Yılmaz da şunlan söyledi: "Verilen cezayı hayretle karşdadım. Playmen'in cezalandınlan sayuındaki foloğraflar, plajlarda görmeye alışık olduğumuz görünlülerdi. Bu, cezalann mustehcenlikten başka kaygılarla verildiğini gösteriyor. Gerçek amaç son günlerde basın üzerinde yıygınlaştınlao baskıla nn aritınlmasıdır. Başbakan'ın emir kuln dunnnundaki Kücükleri Muzır Neşriy'ttan Koruma Kurulu'nun obJektiffikten uzak raporlanna, bagımsız Türk mahkemelerinin de itibar ediyor olması hepimiz için bir lalibsizliktir. Bngüne kadar olduğu gibi Türk basını ozgüriüklerine karşı girisilen saldınlardan galip çıkmasını büecektir. Müstebitler gidecek basın özgürlügü kalacaktır." Muzır davalannda yargılanan Erdal Öz de söz konusu cezalarla basın özgürlüğünün hedeflendiğinı vurguladıktan sonra, bir yayıncı olarak bu cezalan ödcyemeyeceklerini, hapse girmeyi göze aldığını ve cezalarla yayınevlerinin mahvedilmek ve susturulmak istendiğini söyledi. ö z "Asıl amaç suskun, sinik bir basın yaratma özlemidir" dedi. Yaymcılar kadar cezalardan tedirgin olanlann başmda hukukçular geliyor. Prof. Söheyl Donay, cezalann caydınalıktan yoksun olduğunu belirtip "Cezada amaç caydıncıiıkbr" ilkesini anımsaiarak "Bu cezalar caydıncı olamaz" diyor. Avukat Tayfun Akçay ise cezalan "komik" olarak niteüyor, hukukta mantıksızlığa yer olmadığmı, caydırıcı özellik taşımayan cezaların mantıksız olduğunu ve "hukuknn gölünç durama düşürüldiigünü" söylüyor. Akçay, "Yaymcılar cezalannı kendileri bdirliyor. Ne kadar çok satariarsa cezalan o kadar artıyor. B B hukuk ilkeleriyle bagdaşamaz" diye konuştu. Muzır Yasası ve sonuçları tartışılırken, Başbakan Turgul özal'ın "cezalan yüksek bulduğunu" açıklayarak yasada düzenleme yapacak lannı belirtmesinden sonra hazırlanan tasarının neden gündemden çıkamldığı konusuna ise çeşitli yorumlar yapıhyor. Bazı çevreler "Hükümetin yasayı elinde koz olarak tnttngunB" öne sürerken, bazılan da "Mehmet Keçectler kanadının baskısıyta gündemden cıkartıldığını" savunuyorlar. REKORTMEN NEJAT BAYRAMOĞLU Ben bu cezayı ödemeyeceğim fstanbul Haber Servisi Muzır davalarında "ceza alma" rekoru kırarak bugüne kadar 1 milyar 621 milyon 803 bin 832 lira para cezasına mahküm edilen Mahmut Nejal Bayramoğlupara cezasını ödeme>eceğini belirlerek. "Gider hapis yalarım. Bütün diinya da Türkiye'ye güler. Hapis jttarken de gülerim. Çünkü haklıyım" dedi. Bugüne kadar verilen cezaları ödemek için hiç yemeden içmeden 100 yıl çahşıp maaşını biriktirmesi gerektiğini söyleyen Playboy dergisi Yazı lşleri Müdürü Bayramoğlu ile konuştuk. Şu ana kadar çarptınldıgımz para cezalarını odeyebilecrk misiniz? BAYRAMOCLU Düşünme dim. Muzır Yasası çıktığından bu yana böyle cezaların olabileceğini düsünmedim. Hükümeı bunun sıkımısını çekiyor. Butün dünyada kücükleri zararlı şeylerden korumak için yasalar vardır ve bii bunu saygıyla karşılıyoruz. Çocukların maneviyatı üzerinde zarar yaratajak şeylerin yayımlanmaması ga>et doğal. Biz de bu yasayı saygıyla karşıladık ve bütün gereklerini yerine getirdik. 18 yaşından küçükleresatılamiyoruz, poşete girdik, yüzde 25 Konut Fonu'na ödedik. Playboy 18 yaşından büyüklere satılan tahditli bir yayın oldu. Herkes alamıyor dergiyi. Çünkü 18 yaşından küçüklerin almasını önleyici tedbirleri hükümet alıyor. Bu bizim problemimiz değil. Hükümet ister polis kullanır, ister bekçi ya da sivil memur. 18 yaşından küçüklerin almasını önler. Bu durumda bizim küçüklere zarar vermekten yargılanamayacağımız açık bir şekilde ortadadır Bu yasayı en kısa zamanda düzelıeceklerine inanıyorum. Isterlerse düzeltmesinler, isıerse cezalar onansın, gider hapis yatarım Bütün dünya da Türkiye'ye güler. Hapis yaıarken de gülerim, çünkü haklıyım. Tarih bizi beraat ettirecektir. Cezayı ödemek için ne kadar çalışmanız gerekiyor? BAYRAMOCLU Aylık kazancımı yemeden içmeden, hiç harcamadan biriktirirsem bu cezalan ödemek için 100 sene çalışmam gerekiyor. Yasa aslında küçükleri korumak için çıkarıldı, ama şimdi büyükleri koruyor. Bu cezalarla dünya önünde komik duruma düjüyoruz ABD ve öteki ülkelerdeki Playboy' yöneticileri ile Uluslararası Süreli Yayınlar Federasyonu hayretle ve dehsetle izliyorlar. Hapsegirersemuluslararası basın kuruluşları bir yardım kampan>ası açıp beni kurtanr herhalde. Sayın Bavramoglu. cezaevine girerseniz, son isleginiz sorulsı? BAYRAMOCLU: Bana Play boy'un Amerika baskılarını getirmelerini söylerim. Cezaevi müdüründen de özel izin isterim. İki kızım var ve onları Playboy'un "zararlı jayınlanndan" Playboy okutarak koruyorum. Muzır Kurulu da bence en büyük protestosunu Playboy almamak!a gösterebilir. B İ Z İM ALMANCA UNSER DEUTSCH Afeks 1. İstanbul Kitap Şenliğinde 1928 Şubat 1988 Odakule Expo Center Gumrük eski basmüdürlerinden mcrhum Süleyman Vasfi Adıyaman ile merhume Cemile Adıyaman'ın kızları, lhsan Adıyaman, Kemal Adıyaman ve Ayhan Aydemir'in kardeş çocuklan, Laika Adıyaman'm kardeşi, Itır Ilgaz'ın babaannesi, Azer Ilgaz'ın kayınvalidesi, Turhan'Ilgaz'ın annesi VEEAT BİLSAKTA BU HAFTA 23 Şubat Sah: 19.00 Kadın Acısından Siyasrt: Sabahnur ERDEMLİ "Bedenimize Sahip Çıkmak" 24 Şubat Çarşamba: 19.00 Dia gösterisi: Dr. Nihal TURAN "Araymar" 26 Şubat Cuma: 19.00 Konferans: İlber ORTAYLI "AJtematif Tarih Sorunu" 27 Şubat Cumartesi: 12.00 Dergi Yazı KumUanyla Tanışma. Sohbel: YENİ ÇÖZÜM 14.0016.00 arası Cafe Foyer'de Sanalçılaria Sohbet: Aytaç ARMAN 16.30 BfLSAK CjHANGİR SEMİNERLERİ: Dünden Bugüne Psikiyatrinin Evrimi Engin GENÇTAN "2. Diiııy» Savaşı Öncesinde Psikanalitik Düşünce" GÖRSEL SANAT ATÖLYELERİ Mehmet GÜLERYÜZ'le resim çalışmalan PerşembeCuma TA'I CHİ CH'UAN (Gölge BoksuHareketli Meditasyon) Ilhan GÜNGÖREN'Ie Her Pazartesi Saat 18.00 BtLSAK CtHANGtR SEMİNERLERİ DÜNDEN BUGÜNE PSİKİYATRİNİN EVRİMİ Engin GENÇTAN 27 Şubat Cumartesi 16.30 2. Diinya Savaşı Öncesinde Psikanalitik Düşünce 5 Mart Cumanesi 16.30 2. Diinya Savaşı Sonrasında Humanist Varoluşçu Akım ve PsikobiyolojkJeki Gelişmeler 12 Mart Cumartesi 16.30 Türk Toplumu ve Çagdaş Psikoloji BtLSAK KÜLTÜR GEZİLERİ 1330 Mayıs (17 gün) (12 günü bayram ve hafta sonu tatili) Her zaman olduğu gibi, ülkemizin önde gelen sosyolog, arkeolog, mimar ve sanat tarihçisi gibi konusunun uzmanı kişilerce yönlendirilecek olan BÜYÜK ANADOLU KÜLTÜR GEZİLERİ 4 bölümden oluşuyor. Istanbul'da başlayan ve Ankara, Çorum, Trabzon, Artvin, Sankamış. Doğu Beyazıt, Van, Diyarbakır, Urfa, Nemrut, Gaziantep, Antakya, Alanya ve Antalya'yı kapsayan gezilerin dilediğiniz bölümü ya da bölümlerine katılabilirsiniz. Daha geniş bilgi için 143 28 79143 28 99 no'lu telefonlardan Aşkım Tekgül'ü arayınız. HER GÜN 10.00 CafeFoaye Yerli basın, çay, kahve, hafif içkiler. 17.00 CafeBar GitarVokal 18.00 BtLSAK Restaurant Erol PEKCANFatih ERKOÇErgün Üçlüsü BİLSAK Soğancı Sokak 7 Cihangir 143 28 79143 28 99 Pazar günleri kapalıyız. NUSRET ADIYAMAN 19 Şubat 1988 tarihinde vefat etmiştir. Cenazesi, 21 Şubat 1988 pazar günü (bugün) Levent Camii'nde kıknacak öglen namazından sonra, Zincirlikuyu Mezarhğı'nda toprağa verilecektir. Tann rahrrietini esirgemesin. UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) GOZLEM AİLESİ BÜYÜK ACJMIZ SEKA Ankara Alım ve Satım Müdür Muavini değerli mesai arkadaşımız, eşsiz insan Efendim, Vuralhan, Suudiler ile birlikte silah sanayiini kurmak istiycrmuş, bu konuda gerekli bağlantılar da kurulmuş, ne yapsın bu durumda zavallı silah tekelleri? Uğur Mumcu'ya vermişler belgeleri!.. Bunları nasıl da ciddi ciddi oturup yazabiliyoriar? Bir kez Suudi Arabistan, silah sanayii konusunda Pentagon'dan "okey" almadan adımını bile atmaz. Bu bir.. İkincisi, bu olayı Vuralhan daha henüz bakan olmadan, taa 1983 yılından beri biliyor, olay ile ilgili belgeleri topluyordum. Teori değil mi, aklına geldiği gibi yaz.. İktidardan da "aferin"i aldı mı, tarnam.. Ortada somut bir olay var. "Gelin" diyorum "bu dayı tarbşalım.." Yok hayır, ille de komplo teorileri ile karalayıp çamur atacak... Mobitya yolsuzluğunu ortaya attığımızda da aynı sözler, karalamalarla karşılaşmıştık.. Silah kaçakçıları ile terör örgütleri arasındaki ilişkileri sergileyince.. MIT'in 12 Mart'tan önce eyiemci gençlerin arasına yerleştirdiği "kışkırtıcı ajanlan" tek tek belgeleri ile ortaya koyduğumuz zaman da... Abdi ipekçi cinayetini aydınlatmaya çalıştığımız günlerde de.. Bir başka teori de "askeriihtilal" olacağı, bizlerin de böyle bir yönetimin gelmesi için çalıştığımız varsayımı üzerine kuruluyor. Bir yabancı ajans muhabirine de böyle bir yorum yaptırınca işler kolaylaşıyor. ">6/7uefeno'/>T7"diyoruz, "Devtet elinizde, MİTelinizde, varsa Ğyle cuntalar muntalar çıkann ortaya.. Çıkann bizler de aHoşlayalım siz/eri..." Hoş cuntalar geldiği zaman, kimlerin hükümette görev aldıkları, kimlerin bu dönemin yardakçılıklannı yaptıkları da bellidir. Evet.. Şimdi geliyoruz "iki Necdet Paşa o/ay/"na.. Eski Genelkurmay Başkanı Necdet Ûruğ, geçen yaz görevinden ayrılarak, yerini Kara Kuvvetleri Komutanı Necdet Öztorun'a bırakmak istedi. Başbakan Özal da Öztorun yerine bugünkü Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay'ı getirdi. Olay bu.. Aman efendim, ne teoriler üretildi o günlerde.. Ordu sivilleşiyormuş da.. İki Necdet Paşa, cunta yönetimi istiyorlarmış da şuymuş da buymuş da.. jyi niyetli birtakım gazeteci arkadaşımız da 12 Eyluİ'ün yarattığı duygular içinde Başbakanlık Konutu'ndan yayılan bu teorilere gözü kapalı inanmıstı. Neydi gerçek? Gerçeklerden birini açıklayayım. Başbakan özal Necdet Öztorun'un Genelkurmay Başkanlıöı'na getirılmesıne karşıydı. Ooğru olan buydu. Ama aynı özal, Uruğ'un görev süresinin uzatılmasını önermişti! Evet, önermişti.. Hem Sayın Cumhurbaşkanı hem de Başbakan, ayrı ayrı Ûnığ'öan görev süresinin uzatılmasını istemişlerdi. Şimdi nasıl oluyor da özal, "görev süresinin uzatılmasını" önerdiği Üruğ'un kendi isteği ile zamanından önce emekliye ayrılmasını ANAP hükümeti için "demokrasi zaferi" diye yorumluyor ve yorumlatıyor? Necdet Uruğ, Evren ve Özal'dan gelen önerileri benimseyip görevde kalsaydı o zaman bu teoriler ne olacaktı? "Komplo teorileri" görüyorsunuz, çok eğlencelidir. Nerede kalmıştık? Zakkumda.. Hay Allah! LEZİZ KARA 19.2.1988 günü ebediyete intikal etmiştir. Aziz naaşı 22.2.1988 günü öğle namazından sonra Ankara Hacıbayram Camii'nden kaldınlacak ve Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. Merhumeye Allah'tan mağfıret, kederli ailesine, sevenlerine ve SEKA Camiasına başsağlığı dileriz. k ı^Haa^aaaaaB^^aBB^iBBB Panel YENİ İLETİŞİM ARAÇLARI ve KİTAP (•) 13.00 21 Şubat 1988 Ali BULAÇ İSTA TAP İSTANBUL TAP ŞENLİĞİ 1 İSTANBUL KİTAP ŞENLİKTE BUGÜN SEKA GENEL MÜDÜRLÜCÜ ve SEKA MÜESSESELERİ adına SABAHATTİN YALINPALA Genel Müdür TBUL Kl ŞENLİĞİ İSTANBUL Kİ KİTAP ŞENLİĞİ İSTANBUL Kİİ VEFAT Değerli arkadaşımız Ankara Alım ve Satım Müdür Muavinimiz eşsiz insan LEZİZ KARA'yı genç yaşta 19.2.1988 günü kaybettik. Acımız sonsuzdur. Kendisine Allah'tan mağfiret, kederli ailesine, sevenlerine ve tüm arkadaşlarımıza başsağlığı dileriz. Ahmet OKTAY Dogan HIZLAN Hüseyin SÖNMEZ Vedat ÇAKMAZ 16.00 Panel SÜRELİ YAYINLAR VE SORUNLARI Yöneten : Kemal ÖZER Panelistler: Alpay KABACALI Yaşar YİĞİT Hınçal ULUÇ Duygu ASENA (*•) 14.00 Sohbet OKURLARLA YÜZYÜZE PROGRAMI^ TÜRKİYE GAZETESİ SEKA GENEL MÜDÜRLÜCÜ VE MÜESSESELERİ MENSUPLARI TÜRKİYE MUHASEBE UZMANLARI DERNEGI MESLEK TOPLANTISI (VERGİ KANUNLARINDAKİ SON DEĞİŞİKÜKLER VE UYGULAMALARI) ^ Konusu 22 Şubat 1988 Pazartesi günü saat 14.00'de Şişli, Abidei Hürriyet Caddesi Mecidiyeköy Yolu Boytaş Han No.268 Kat 4'deki MES Salonlannda meslekdaşlanmıza sunulup tartışılacaktır. Konuşmacı: VEYSİ SEVİĞ Yönetim Kurulu Üyesi Bilgi İçin: TÜRKİYE MUHASEBE UZMANLARI DERNEĞİ 148 42 27 ÇALINTI OTO 34 EJZ 92 plakah Zeytin Yeşili 87 Doğan çalınmıştır. Bulan ödüllendirilecektir. Tel: Gündüz 526 60 96526 64 25 Gece 332 05 57 KIRMIZt BALIK ÇOCUK EVİ Seeks for Turkish or foreigner English teachers for preschool education Phone: 372 67 96 ROSTANCI KİTAP Ş \4ÜĞ\ İ S T A N ^ L'LİĞİ İSTA 3UL KİTAP Ş JLİĞİ İSTA 3UL Kİ şı W AFEKS 1727 yaşlannda bayanlar, tngiltere'de çocuğa bak, karşılığında tngilizce öğren. Ingiltere'de Ingilizce Studio School Cambridge BARAT 147 44 88 148 43 57 Ingiltere'de Ingilizce £ 94'den itibaren BARAT 147 44 88 148 43 57 KİRALIK EV ARANIYOR Kadıköy'de, kaloriferli, 3 oda bir salon. MÜMTAZ ARIKAIS SabahAkşam: 346 39 33 Öfleden sonra: 512 05 05 158 53 42 ÇATINIZI YAPTIRDINIZ Mİ? 155 29 00 156 04 68
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle