26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 KASIM 1988 CUMHURÎYET/15 114 8 kasımda 114. doğum gününü kutlayan Carrie VVTıite. dünyanın en yaşlı kadını 1874 yılında doğan Carrie, ABD'nın Florida eyaletinde Palatka Huzurevı'nde yaşıyor. llerteyen yaşına karşın, yaşama sevincini hıc kaybetmeyen Carrie. boncuk işlemelı elbisesi ve şapkasıyla huzurevinde verilen doğum günu partisınde çok mutlu görünüyordu (Fotoğraf: Reuter) Yunanh turistler yılmıyor EDtRNE (AA) Yunanistan hükümetinin, Pazarkule sınır kapısımn hafta sonları tamamen kapatılması, hafta ıçınde de belirli saatlerde açık tutulması yolundaki kararı alışveriş için bir günlüğüne Edirne'ye gelen Yunanlı turistleri yıldırmadı. Bu uygulamaya rağmen, Edirne'ye en çok 25 kilometre uzaklıkta yaşayan Yunanlılar, 200 kilometre yol katederek, İpsala gümrük kapısından geçip Edirne'ye gelmeye devam ediyorlar. Yunanlı turistler, Pazarkule sınır kapısından Turkiye'ye, yalnızca hafta içinde 09.0013.00 saatleri arasında, tpsala gümrük kapısından ise her gün istedikleri saatte giriş yapabiliyorlar. Dazlakların Türklere saldırı eylemi HAMBURG (AA) Federal Almanya'nın Haınburg kentinde son haftalarda iyice azan dazlakların yeni bir eylemi son anda onlendi. Kentin Volksdorf semtinde toplanan 40 dazlak ile 45 NeoNazi "Türklere ölüm" sloganı atmaya başladılar. Semt halkımn ihbarı üzerine harekete geçen komando polis birlikleri, olay yerine gelerek dazlaklar ile NeoNazileri çember içine aldılar. Çember dışına kimseyi bırakmayan komando polisler, dazlakların ve NeoNazilerin üzerinde yaptıkları aramalarda çok sayıda ateşli ve gazlı tabanca, sopa ve demir borular ele geçirdiler. Hamburg polisi, 11 dazlağın gozaltına alındığını açıkladı. çocuklar olmak üzere Ünlü animasyon ustası Walt Dısney'in yarattığı Mıki Fare, 60 yıldır hiç yaşlanmıyor. Hayatın gerçeğini ters yüz eden ve yıllardır tüm dünyanın sevgiüsi haline gelen Miki Fare'nin doğum günu kutlandı. Başta hemen hemen herkes 1928 yılında sıyah beyaz renklerie doğan Miki Fare ile renklendirdı düşlerini. Tüm dünya Mikı Fare'ye daha nice yıllar diliyor. (Fotoğraf: AP) Nice yıllara Mikı Fare Acaba adasak mı? ABD'de cocuklara yüzme öğretilen okulun üç öğrencisi havuza atlamak içın pek hevesli görunmüyortar. 4 yaşındakı yüzîıculer, kendilerini suya atmadan önce acaba bu işin sonu nereye vanr?' diye ciddi ciddi düşünüyorlar. (Fotoğraf AP) HABERLERİN DEVAMI Sanayici barut fıçısı (Baştarafı 1. Sayfada) Odalar Birüği Sanayi Konseyi'nin 30 üyesinden 25'inin ve TOBB Yönetim Kurulu'nun hazır bulunduğu Sanayi Konseyi'nde altı çizilen en onemli mesaj, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Nurullah Gezgin tarafından dile getirildi. "Lüks parfümle sanayi vatınmlannı, teşvik u>gulamasında bir tutan zibniyetle nereye vanlabilir?" diye soran Gezgin, sanayicinin bugun artık "sanayici olduğuna pişman olduğunu", sanayiden bir kaçış başladığını ve bundan hükumetin sorumlu olduğunu vurgulayarak, "Acaba hangi enayiyi bulacaksınız ki bu ortanıda yatırım yapsın?" dedi. ralyalı. "Denemeyanılma metoduyla iilke yönetmeye yeter artık diyonız" derken, toplantının İzmirli konsey üyesi Cengiz Hakan. çok sert olduğu için bazı cümleleri zabıtlardan çıkarılan konuşmasında "Ben şahsen bu hıikurnetten memnun değilim. Bu işi becererniyorsunuz, onun için bırakıp gidin diyorum. Türkiye'yi yöneten bir Başbakan bu kadar yalan söyleyemez" dedi. çekleri açıkça söylemekten çekinir hale gelmenin Türkiye'yi yonetenlere yapılack en büyük kötülük olduğunun altını çizdi ve "Alternatif üretmeye, model aramaya gerek yok. Alternatif, doğru düşuncelerin doğru uygulanmasıdır" dedi. Ertan. sozlerini şöyle sürdürdü: "Doğru duşunceierin yanlış uygulanmasından doğan sorunlar yumağı dönemine girilraiştir. Sanayiciler bugün islikrarsızlık ve belirsizlik ortamı içindedir. Eğer yıl başında enflasyonun yuzde 35 olacağı lahmin edilip yıl sonunda yuzde 80' le kapanıyorsa. eğer Tıirk Lirası yabancı paralara göre bir ayda yüzde 20 değer kaybedip, bir günde yuzde 15 değer kazanıjorsa, faizler sabah serbest denilip akşam tavan konuyorsa 6 ayda bir istikran temin edecek kararlar alınıp akabinde zam fırtınası yaşanıyorsa, bankalann batacağı söylenip, bunlann hangileri olduğu açıklanmıyorsa. bir ay önce küçülun denilip ertesi ay iiretimin arttığından söz ediliyorsa, devletin ekonomideki payı yüzde 60'a tırmandınlıp bu politikanın adına da piyasa ekonomisi deni>orsa ve eğer ekonomik faaliyetler devletin ve 510 buyuk grubun adeta kontrolune gececek endişeleri yaygınlaşıyorsa, yatınm yapraak, program yapmak, hesap yapmak imkânsız hale gelmiş demektir. Parlamenler demokratik rejimlerde sağlıklı yonetim, düşuncelerin, eleştirilerin serbestçe ifade edilmesiyle mümkündür. Toplumu oluşturan sosyal grup sözcülerinin gerçekleri açıkça söylemekten çekinir hale geldikleri endişesini taşımaktayun. Bu, bence Turkive'yi yönetenlere yapılacak en boyuk kötülüktür." pişmanlığı içinde güvencesini konut gibi, turizm gibi başka sektörlerde aramaktadır. Nitekim 1984 yılında sabit sennaye yatınmlannda imalat birinci sıradayken, 1987'de üçüncü sıraya düşmüş, konut ve ulaştırma yalınmları, imalat sanayiinin önüne geçmiştir. Türkiye'de artık sanayiden kaçış ve sanayici olmanın pişmanlığı diye bir vaka vardır. Artık hükumetin sadece kaynak sonınunu değil, bir de muteşebbis sorununu hallelmesi gerek. Çünkü acaba hangi enayiyi bulacaksınız ki yatırım yapsın? Bunun sorumlusu biz değiliz, gıinahı bizde degildir. Türkiye sanayiden kaçıyorsa, bunun sorumlusu biz sanayiciler değil, ülkeyi yönetenlerdir ve bugünku Sanayi Konsey i bu mesajı vermelidir." • EBSO Başkanı Ersin Faralyalı: Nurullah Bey'in dediklerinin altına imza atmamak mümkün değil. Bugun ciddiyetten uzak bir devlet anlayışının bariz örneklerini görüyoruz. Geriye dönüşumlü kararlar sanayicinin hesaplarmı allak bullak ediyor. Artık bu, "deneme yanılma yönlemleriyle ülke yönetmeye yeter" diyoruz. Bu arada rakamsal karşılaştırmalarımızı yaparken neden hep 198088 arası diyoruz. 1980 oyle bir dip noktaydı ki tıpkı 100 metreyi 20 saniyede koşan bir atletin 13 saniyeye indiğinde kendisiyle iftihar etmesi gibi... Oysa biliyorsunuz 100 metre artık 9 küsur saniyede koşulabiliyor. 1988'i 1984'le karşılaştırmalıyız. Aksi halde kendimizi aldatmaktan başka bir şey yapmanuş oluruz. Çünku bizler 1980oncesinin hatırlaıımasını bile istemiyoruz. • Denizli Ticaret Odası Başkanı Feridun Alpat: Anadolu sanayicisi ve tüccarı tepetaklak gidiyor. Artık sanayici değil, tstanbul'dan gelen bazı siparişleri yerine getiren fasoncu oldular. Seçim ekonomisi, ekonominin kotüye gıtmesinin ne bahanesi, ne sebebi, ne de sonucu olabilir. Bir ülkede hem demokrasi hem de seçim olacaktır. Seçim ekonomisini, demokrasinin hasMı gibi göstermek çok yanlıştır. Sayın Ertan'ın raporunu çok beğendim. Bu rapor sanayicinin feryadının kâğıda dökülmesidir. Geçen toplantıda tereddüt vardı. Şimdi artık korkunun ecele faydası olmadığı aolaşılmış görünüyor. maye gelir ve fabrikalanmızı birer cocacola fıyatına satın alır. Çok beğendiğimiz kalkınmış ülkeler, hep sanayiden geçerek bu noktaya gelmişlerdir. Sanayici gerçekten de sanayici olduğuna pişmandır. Hanınızı hamamınızı satın, sermayenize katın diyorlar. Avrupa Topluluğu ile boy ölçüşecek sanayi böyle oluşur mu hiç? Olsa olsa gecekondu sanayii olur. • İzmirli Konsey Üyesi Ömer Beşc: Odalar Birliği Başkanımız sayın Ali Coşkun hükümetle diyaloğumuz fevkalade diyor. Ama buradaki diğer uyeler o diyaloğun olmadığından yakınıyorlar. O zaman TOB'Nln diyaloğu diğer odalara rağmen nasıl iyi olabıliyor? Hükümetimiz acaba ekonomik kararlar alırken, TOBB ne düşünüyor diye soruyor mu? Acaba sormuyorsa siz ne tür bir diyalogdan soz ediyorsunuz? Sorunlarımız Sayın Coşkun'un bahsettiği fevkalade diyalogla çozülseydi, bugün burada olmazdık. Sayın Coşkun, siz hükümeti savunur duruma girnıeyiniz. Siz bize taraf değil, bizim içimizden birisiniz. Öğretmen ne maaş alır? 15.7.1M8 MMJ YHJ tTİUMTU MlKTIIEII MAA$UM NMVMI X ^ > İlkokul Ortaokul Oftrt Lıseöflri MesT*.0ku Atetye Ûjrt M«mur 9/1 8/1 6/1 5/1 5/1 4/1 480 500 500 545 650 725 725 815* 300 48 000 50 000 34 848 11414 69 720 69 720 69 720 69 720 69 720 39 840 39 840 39 840 213 l 199 300 215 000 222 800 19 396 175 218 186 766 192 584 218 846 50 000 54 500 65 000 72 500 72 500 36175 36175 39161 46128 51 104 51 104 76 981 17 755 17 755 17 755 11 414 23.276 29.094 52.370 39 840 39 840 258 500 İlkokul OOrt Ortaokul ÖQrt 19.396 23.276 216 300 237 500 345 300 186 498 201 695 207 513 256 666 Hazırladığı rapor yankılara yol açan ve Sanayi Konseyi'nin bu kadar tartışmah ve heyecanlı geçmesinde önemli payı olan Konsey Başkanı Şinasi Ertan, açış konuşmasında, Türkiye'de doğru duşüncelerin yanlış uygulanması neEge Bölgesi Sanayi Odası Yo deniyle bir sorunlar yumağının netim Kurulu Başkanı Ersin Fa ortaya çıtığını ve bu dönemde ger 17 755 17 755 17 755 69 710 69 720 69 720 39 840 39 840 39 840 lisTüflrT Mes TekOkul AtetyeOflrt Memur 29 094 52.370 111500 315 500 M T : Maaş hesaplamasında bekar öOretmenın durumu esas aiınmıştır + Ders ııcretlen ılkokulda ayda 40 ortaokulda 48 lısede 60 ve Ueslekı Tek Okulda 108 saat üzennden hesaplanrraştır Öğretmen umut yorgunu (Bastarafı I. Sayfada) çoğu ev kiralarını bile odemekte güçlük çekerken yaptığımız araştırmalar birçok oğretmenin buyük çoğunluğunun ikinci bir işte çalıştığını ortaya koydu. Pazarlamacılıktan tezgâhtarlığa, milli piyango satıcılığından seyyar satıcıhğa, garsonluktan gece şoföHüğüne dek birçok iş artık oğretmenlerin geçim kapısı olmuş durumda. Oğretmenin mesieği dışında başka bir iş yapması yasakken neredeyse ek iş yapmayan öğretmen hemen hemen yok gibi. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Müdürlüğü yetkilileri, Istanbul'da çok sayıda öğretmenin ek iş yaptığını saptadıklarını belirtiyorlar. likte öğretmen adaylannın sorunları da başlıyor. öğretmen olma umuduyla ve isteğiyle yükseköğrenim yapan gençlerin önlerine çıkan ilk engel "öğretmenlik yeterlilik sınavı." Bu sınava katılan adaylar başanlı ve başansız olarak ayrıhrken birçoğu yeterliliği onaylanmadığı için gelecek yılki sınava kadar boşta geziyor. İhtıyaç fazlalığı nedeniyle dışarda kdlan bu gençler, okullarından mezun edildikleri halde daha sonra başarısız bulunmalarını anlayamıyorlar. Öğretmen adayiarınm isteği ise bir an once bu sınavın kaldırılması ya da önlemle;in daha önce alınması. Oğretmenler çozume kavuşturulmaii gereken soruıılarını şöyle sıralıyorlar: maddi olanaklar bakımından cazip hale getirilerek oğretmenler geçim şıkıntısından kurtarılmalıdır. . * Oğretmenler hizmet öncesinde ve hizmet içinde çok iyi yetiş • tirilmelidir. * thtiyaca cevap verecek kadar okul binası ve öğretmen lojmanı yapılmalı, öğretmen dinlenme tesisleri, hastaneler ve huzur evieri kurulmalıdır. * Okullar modern ders araç ve gereçlerle donatılmalıdır. 7 * Çağın gereksinmelerine uygun öğretim programları hazırlanmalı ve modern oğretim metot ve tek 1 nikleri okullarda uygulanmalıdır. * Oğretmenlerin konut sorunu ele alınmalıdır. * Mesleki gelişmelerden haber* Öğretmenlik mesleğine ve eği dar edilmek üzere oğretmenler time gereken önem verilmelidir. mesleki yayımlarla desteklen* Öğretmenlik mesieği maaş ve melidir. (Baştarafı 1. Sayfada) UGUR MUMCU GOZLEM Ornek çok... UEFA Disiplin Kurulu'ndan böylesine adaletsiz bir karar çıkmasına yol açan nedenler, yalnızca, İstanbul'daki maçtaki o çirkin gösteriler ile ilgili degildir. Olsaydı, aynı tür olayların yaşandığı Neuchatel'deki maçın da geçersiz sayılması gerekirdi. Karar, biz Türklere ve Turkiye'ye Avrupa'nın bakış açısını yansıtıyor • * * AÇLIK GREVİ: Cezaevlerindeki açlık grevleri 35'inci günü doldurdu. Cezaevinde yaşanan sorunlar, cezaevleri duvarlarını aşıp kamuoyuna mal oldu. Basın, insan Hakları Derneği ve SHP Milletvekilleri, sorunun çözulmesı için çaba harcıyorlar. Bu yüzden, açlık grevlerinin bir an önce kesilmesinde yarar var. Amaç, sorunların çözümü için dikkat çekmekti, bu açıdan, "istenen sonuç alındı" denebilir. Grevin daha da sürmesi, can kayıplarına yol açar. Böyle dramatik olaylar da yeni sorunları doğurur. Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin birer "insan" olduğunu kimse aklından çıkarmamalıdır. Toplantıda daha sonra soz alan Ve ANAP, siyasal tutuklu ve hükümlülerin, en az, çeşitli yaOdalar Birliği Başkanı AIi Coşsaiarla affedip, özgürlüklerine kavuşturdukları kaçakçılık suçkun, tartışmah raporun bazı nokları sanık ve hükümlüleri kadar haklara sahip olduklarını da hiç talanyla mutabık olmadığım ve unutmamalıdır. bunu konsey üyesi sıfatıyla eleş• * * tirmek istediğini söyledi. EkonoTÜRBAN YASASI: ANAP millervekilleri, üniversitelerde kaydı miyle ılgılı bazı rakamların İzmir silinen öğrenciler ile ilgili af yasası görüşülürken, kız öğrenci ekibinin hazırladığı raporda yanlerin yükseköğretim kurumlarına türbanla gelmelerini sağlayılış yorumlandığını ifade eden cı bir maddeyı de araya sıkıştırıverdiler. Coşkun, raporda yer alan "sanayi Boylece, üniversitelerdeki "turban yasağı" ANAP ve DYP mil ve sanayileşme unutuldu" ifadesinin aksine Turk ozel sektorunun letvekillerinin oytarı ile kaldınlmış oldu. 1980 sonrası yıllarda tum zorlukHiçbir sorun yasakla çözülmez. Türban konusunun da yalara ramen başarılı bir imtihan sakla çözüleceğine inanmıyoruz. verdiğini söyledi. Sorun çok daha derindedir. 12 Eylül ile birlikte örgütlü biçimde gelişen "irtica"n\n devlet Ali Coşkun'un raporu eleştiren kaynaklı olduğu artık gözden uzak tutulmamalıdır. "Türklslam geniş bir metin okuması uzerine Sentezi" adı altındaki bir siyasal akım, adım adım devleti ele yeniden söz alan Konsey Başkageçiriyor. nı Şinasi Ertan, raporu kendi başSuudi Arabistan'ın finans ortaklıklarından işbitirici işadamlarına hazırlamadıklannı, ozelliklarına, muhafazakâr ve milliyetçi tabelalı siyasal adresler ile "tale rakamlar konusunda İstanbul rikatçı bürokratlara" kadar uzanan bir yeşil zincir, 2000 yılının Sanayi Odası, Odalar Birliği ve islamcı kadrosunu oluşturuyor. DPT'nin rakamlanndan yarar"RaMa olayı" bu "kuşatma har&kâtı"n\n çok açık bir örneğidir. landıklannı, zaten raporun hazırlanmasında istanbul ve Ankara'Gülsuyu.. aftershave.. yeşil bere.. Rolex saat.. çember sadan teknisyenlerin 45 kez İzmir'e kal.. cübbe ve Davidoff purolar... gelerek çalışmalara katıldıklarını Ve türban... Bir yanda, düşünce ve örgütlenme yasaklan sürüyor, öte yan dile getirdi. da, türban yasaklan kalkıyor... Bir yanda, cezaevlerinde tutukDaha sonra kursüye gelen ISO lu ve hükümlülere devlet zoru ile tek tip elbiseler giydiriliyor, Başkanı Nurullah Gezgin rapor öte yanda, İslamcı genç kızların başlarına yasalarla türbanlar üzerine tartışmak yerine hükümesanlıyor! te verilecek mesaj uzerine tartışHem de "tarikat işaretli" renkli türbanlar! marun daha anlamb olacağınjn alTabii, ona ne şüphe, bütün bunlar, "12 Eylül ruh ve felsefesi" tını çizdi ve "Sayın Ali Coşkun'ile "Ataturk ilke ve inkılaplanna" uyularak yapılıyor. un bir sürü rakamlar vermesi baVe türbanlı genç kızlar da, yine ona ne şüphe, "Atatürkçü na Yusuf Özal'ı ve Ankara'yı sagöruşle" yetiştiriliyorlar! vunur bir havayı hatırlattı. Hal•*• • İSO Meclis Başkanı Ibrahim Bodur: Hükümet, sanayinin sorunlarına kulaklarını tıkamakta ve sanayinin ülke ekonomisinin lokomotifi olduğunu unutmakta gelmiş bir iktidar var. Bizim keydır. Yerli sanayiye önem vermez flmize gore hiçbir siyasi iktidar çesek, yarın öbürgün yabancı ser kilmez" dedi. • TOBB Başkanı Ali Coşkun: Benim hükumet lehine konuşmak gibi bir duşüncem yok. Eğer öyle bir göruntü veriyorsam, bunu düzeltmek isterim. Ben hükümete gerektiğinde çok sert eleştiriler yönelttiğimizi düşünüyorum. Ama siz dışardan bakıyorsunuz. Eğer yeterli bulmuyorsanız, bunu deOğretmenlerin ekonomik yönğerlendiririz. den büyük sıkıntı yaşadığının herkes tarafından bilindiğini söyleyen • İzmirli Konsey üyesi Cengiz Hayetkililer, binlerce öğrenci öğretkan: Bugünkü hükumetin ekonomen beklerken oğretmenlerin devmik politikalarından ben memlet okullarından, meslekten kaçnun değilim ve şahsım adına "siz tığına işaret ediyor. bu işi bilmiyorsunuz, beceremi"Bugün öğretmene verilen ek yorsunuz" diyorum. Bir darboğazdan geçmiyoruz, darboğazın ders ücreti 650 lira. Bununla oloçukuruna itildik. Bir süre sonra büs bileti bile alamaz" diyen yetortada sanayici kalmayacak. 1983 kililer özellikle ev geçindirmek zoseçimleri öncesinde Sayın Başba runda olan erkek oğretmenlerin kan adayı Turgut özal, enflasyon büyük bir çoğunluğunun ek iş yüzde 10'ların altına çekilmezse, yaptığını anlatıyorlar: "Öğretmen ne yapsın? Bize gebu, komünizmi davet etmek demektir demişti. Şimdi yüzde 86 len bilgilere gore İstanbul'da öğenflasyonla biz komünist mi ol retmenler geçinmek için ikinci bir duk. Sonraki yıliarda yüzde işte çalışıyor. Çalışmasın da hır20'lerden, sonra yüzde 25'lerden, sızlık mı yapsın? Oğretmenlerimi35'lerden söz etti. Daha sonra zin yaptığı ikinci işlerin başında da yüzde 45'i yakalayamadıklan için pazarlamacıhk geliyor. Örneğin ozur diledi. Türkiye'yi yöneten Fatih'te görevli bir öğretmen kalbir Başbakan, bir konuda bu ka kıp Emirgân'da kapı kapı dolaşıp çelik tencere pazarlıyor. Bayan öğdar yalan söyleyemez." retmenler ise evinde göznuru döSon cumlenin zabıtlardan çıka küp kazak öriıyor, dantel yapıyor rılmasını isteyen Konsey Başkanı ve bunları satıyor. Veliler de çoŞinasi Ertan, eleştirileri yaparken cuklar da biz de oğretmenin baş"dozu iyi ayariamak" gerektiği ka işler yaptığını biliyoruz. Ama ni hatırlattı ve "ülkede seçimle elimizden gelen bir şey yok." EVET/HAYIR OKTAY AKBAL (Bajtarafı 2. Sayfada) Mesleğin itibarı Türkiye'de oğretmenin geçinebilmek için ek işler peşinde koşması, maaşlann çok az oluşu mesleğin itibarını da etkiliyor. Boğaziçi Üniversitesi'nde öğretmen adaylanna uygulanan "Öğretmenlik Mesleğini Değerlendirme Anketi"nin sonuçları oldukça düşündürücü. Öğretmen adayları, mesieği ekonomik kazanç, mesleki prestij, toplumu etkileme gucü ve kişisel doyum açısından değerlendirirken "öğretmenliğin bugünkü halinden mennun olmadıklannı" söylüyorlar. Eğitim fakültesi son sınıf öğrencilerinin yalnızca yuzde 45'i öğretmenlik mesleğini benimsemiş gorunurken mesleğin ekonomik kazanç ve mesleki prestij açısından aradıkları düzey bugunkunden oldukça farklı. Ankette yer alan "Öğretmen olmak sizi manevi açıdan tatmin edecek mi?" sorusunu ada>ların yuzde 29'u "hayır" diye yanıtlarken yuzde 21'i "öğretmen olmaktan gunır duyacak mısınız?" sorusuna "olumsuz" yanıt veriyor. Yine adayların yarısından fazlası kendileri için en uygun mesleğin oğretmenlik olduğuna inanmadıklarını belirtiyor. Gündüz öğretmen gece 'Baştarafı 1. Sayfada) Eşim de aynı okulda. Aldığımız maaşla geçinemiyoruz. Kadıköy halinde çahşıyorum. Sabahlan saat 06.00'da haldeki işime gidiyorum, saat 11.30'da çıkıyorum. Okulda ders 12.00'de başlıyor. Ne dinlenmeye ne de evimle, çocuklanmla ilgilenmeye zamanım var. Haldeki işimden 7 ayda bir milyon lira kazandım. Bu para bizi biraz rahatlattı. Kirada oturduğumuz için daha çok çalışmam gerekiyor. K.B. (Ortaokul öğretmeni) Geceleri taksicilik yapıyorum. Öğretmenlikten aldığım maaşla geçinmem mümkun değil. Yeni evlıyim. Okuldan çıkıp saat 17.00'de taksiyi alıyorum, gece yarısına kadar çahşıyorum. Her gece en az 20 bin lira kazanıyorum. Bu para geçimimi ancak sağlıyor. M.K. (tlkokul öğretmeni) 9 yıllık oğretmenim. 164 bin lira alıyorum. Bu parayla üç çocuk okutuyorum. Ev kira olduğu için pazarlamacılık yapıyorum. Çeşitli mutfak eşyaları pazarlıyorum. Kazancım belli olmuyor. Bazen satışlar iyi oluyor, bazen de kotü. Mahalledeki esnaf halimize açıyor. Bakkaldan \eresiye alışveriş yapıyoruz. A.T. (tlkokul öğretmeni) Bir arkadaşımın manav dükkânı var. Sabahlan dükkânı ben açıyorum ve öğleye kadar dükkânı idare ediyonım. Arkadaşım halimize acıyıp bana bu teklifi yaptı, ben de çaresizlikten kabul ettim. Manav dükkânı mahallede olduğu için çok zor durumda kalıyorum. Ne zaman bir veliyle karşılaşsam utancımdan yerin dibine gıriyorum. Ama buradan aldığım 100 bin lira ayakta kalmamızı sağlıyor. * • VURALHAN: Milli Savunma Bakanı Ercan Vuralhan, TBMM verraesi lazım" dedikten sonra diPlan ve Bütçe Komisyonu'nu terk eden milletvekillerine ve bağer bazı uyelerin aksine kendısizı köşe yazarlarına çok kızmış, muhalefet milletvekillerini de nin konseye sunulan raporu "faz"mertçe tartışmaya" çağırmış. la yumuşak" bulduğunu dile geÇağırırken de, "Ordu bir dini eğitim kurumudur. Alaylarda tirdi. Gezgin sozlerini şöyle sürdurdu: imamlar vardır. Mesieği imam olan er ve erbaşlar, burada imamlık yaparlar. Bunlara, milli marş söyleterek maneviyatı canlı tutmaya çalışıyoruz. İşte Vuralhan'a karşı çıkmalannın nedeni, bu"tyiraserlik, son zamanlarda mücadelemdir" demiş. yerini kuşku, korku ve kötumserBen kendi hesabıma Vuralhan ile Dışişleri Bakanlığı'na alı liğe bırakmışür. Bu dönemde sanayi kesimi gerekli ilgiyi görmünan zırhlı araç ve gereçler konusunu her yerde "mertçe yor. Sanayi politikalan ciddi)e tartışmaya" hazırım. alınmıyor. Şu örneğe bakın: BuDilerse televizyonda... gün teşvike mazhar olmuş bir >aisterse ANAP grubunda... tınmın teminatı da yüzde 15, itYa da gazeteciler cemiyetlerinin düzenleyecekleri açık otuhal edilen bir lüks parfümünki de rumlarda... yüzde 15'tir. Bu hukümet için saMilli Savunma Bakanlığı'nın konferans salonlarında... nayi ile lüks parfum aynı degerNerede isterse orada. dedir. 1950 ve 6O'lı yıllarda tücDışişleri Bakanlığı'na alınan zırhlı araç ve gereçler ile ilgili car kesiminin sanayive yönelmeyayınlar, Vuralhan'm Milli Savunma Bakanlığı'na atanmasından si bugünku sanayiyi oluşturmuşçok önce başlamıştı. Bu yüzden, Vuralhan'm "Beni eleştirmek, lur. Sanayici, sanayici olmanın silahlı kuvvetleri eleştirmektir" gibi sözleri çok açık bir demagoji örneğidir. Bu tartışmalarda kimse silahlı kuvvetlerin arkasına sığınmamalıdır. Çünkü silahlı kuvvetler, herhangi bir siyasal iktıdarın ve bakanın değil, bütün utusun ortak kurumudur. Ordu, bir "dinieğitim kurumu" ymuş da... Vuralhan, camilerde milli marş söyleterek maneviyatı yüksek tutmaya çalışıyormuş da... Böyle bir mücadele vermiş de...Bizler de kendisine BABETTJUTTE işte bu yüzden karşı çıkıyormuşuz da! Vuralhan ile bu konuları tartışmak istiyorum... Nerede isterYALÇINGÜZELCE se orada... MUZIK Ben, kaleminden başka silahı olmayan bir gazeteciyim, o da Milli Savunma Bakanı. TİMURSELÇUK Yüreği elveriyorsa buyursun tartışalım, TRT'de taıtışalım, ANAP grubunda tartışalım, açıkoturumlarda tartışalım, Milli SaPENTA FİLM vunma Bakanlığı'nın konferans salonlarında tartışalım. PRODÜKSİYONU Hodri meydan! buki bu konseyin bazı mesajlar N.K. (Ortaokul öğretmeni) İki yıl önce kayınpederlerin yardımıyla kuçücuk bir bakkal dükkânı açtım. Geçim zorluğu karşısında bakkallık yapıyorum. Benim dersım olduğu zamanlar eşim dükkânı idare ediyor. Akşam okuldan geldikten sonra geç vakte kadar belki alışveriş olur umu İstekleri neler? duyla bakkalda oturuyorum. Oğretmenlerin sıkıntıları ve soBakkaldan kazandığımız parayla runları sadece maddi olanaksızlıkgeçimimizi sürdurüyoruz. larla sınırlı değil. Mezuniyetle bir sü bu kadar kısadır. Alışılmış deyımle böl, yönet' ilkesini bizim sol takım kadar güzel ve başarıyla uygulayan yoktur daha doğrusu kendisine uygulatan! Sağ bir anda bir araya gelir, zaman zaman dağınık gibi görülen sağ politıkacılar belli hedeflerde hemencecik birleşir, kendi özlemlerine uygun kararlar almasını becerirler. Son örneği TBMM'de başörtüsü yasağının uygulanmaması konusunda DYP ile ANAP'ın yaptığı işbirliği ve elde ettiği başanlı sonuç! Günlerdir duyuyorduk, SHP'de 'sol kanat' ikiye aynlıyormuş diye!.. Kırk bir milletvekilinden oluştuğu söylenen sol kanadın on sekiz milletvekili şimdi ayrı bir topluluk oluşturmuşlar! Kendilerine nasıl bir ad verirler, bilemem. Sol kanadın solu mu, yoksa sağı mı, ortası mı? Yoksa sol Baykalcılar mı? Ötekiler de daha başka bir ad bulurlar kendilerine... SHP'de bir yanda Baykalcılar ki en güçlü, birlikteliği en sağlam topluluk İnönü çevresinde birkaç 'ağır' adam; şimdi bir de Anadol'un öncülüğünde on sekiz kişiiik bir grup. Öte yandan sol kanattan geriye kalan yirmi milletvekili. Doğulu milletvekilleri, sendikacıların bir bölümü, SHP'nin sol uygulamalara açık programını noktası noktasına uygulanmasını isteyenler. Başörtüsü yasağının kaldırıldığı gün Mecliste kaç SHP'li vardı? Bir avuç! Kaçı DYPANAP işbirliğine karşı çıktı? Bir ikisi!.. Geriye kalanlar, Baykalcılar, eski, yeni sol kanaîçılar suspus! Yann yine sağcılar anlaşıp Meclise Atatürk'ün laiklik ilkesinin kaldırılmasını ya da daha başka bir konuyu getirirlerse SHP yine suskunluğunu sürdürecek mı? Belki bir iki yürekli adam yine ortaya çıkıp bir şeyler yapmaya çalışacak, ama sağcı partilerin işbirliği, SHP'nin ılımlı takımının suskunluğu ile bütün bu geriye dönük eylemler, kararlar gerçekleştirilecek!.. Günlerdir hapishanelerimizde açlık grevi sürdürülüyor İki binden çok genç insan ölüm grevinde. SHP her gün ölüme yaklaşan bu gençleri kurtarmak, sorunlarını çözümlemek, hiç değilse onlara umut vermek, tuttukları bu yoldan döndürmek için ne yapıyor? Konuşan SHP'lileri bile susturuyortar!.. Kimsenin ağzını açmaması, kimsenin sesini çıkarmaması, istenen bu! Bilmem, SHP nereye varacak bu tutumuyla? Kendi içinde Baykalcı, orta kanat, sol kanat diye bölünerek, birbirleriyle 'sen şusun, sen busun' diye anlamsız, kısır çekişmelerle halkın gözünde günden güne saygınlığını yitirerek!.. Bizler, Atatürk devriminin çizgisinde bir güçlü oluşumdan yana olanlar, SHP'yi ilk günden beri elden geldiğince destekledik. Sola açık bir tutumun parçalanmaması, bölünmemesi için çaba harcadık. Ecevit'in DSP'sini bile ki o ayrı bir parti olduğunu söylüyor, 'Bana ne karışıyorsunuz?' diyor sosyal demokrat gücü böldüğü, oyları dağıttığı için eleştirdik. DSP ile SHP'nin bir araya gelmesini ıstediğimiz için türlü saldınlara uğradık. SHP'nin sol kanadı bile tutarlı bir çizgide bir araya geiemedikten sonra DSP'ye ve onu destekleyenlere kimin ne diyeceği olabilir? Sosyal demokrat gücü, Kemalist devrim ilkelerini yaşatmak, korumak isteyen bir politika birikimi, küçük küçük grupçuklara bölünerek etkisizleşecek mi? Bunu yapanlar sosyal demokrat tabandan hakettikleri dersi ergeç almayacaklar mı? Halk düşmanlarının 'böl, yönet' politikasına araç olanlar, sosyal demokrat oluşumu parçalamak sorumluluğunun altından kolay kolay kalkamayacaklarını iyi bilmelidirler. KEMAL SUNAL SERİFGÖREN'İN ALMANYA'DA YÖNETTİĞİ FİLM İşletme Odak Film Şişli KENT Çemberlitaş İPEK 11.0013.0015.00 17.0019.0021.30 11.0013.0015.00 17.0019.00 Kadıköy KADIKÖY Bakırköy KARYA Sinemalarında Haftaya
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle