19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
UMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER mevcut üniversitelerin kampuslarına doldurulmuş, sonuçta doğru dürüst kitle öğretimi yapılamadığı gibi, fakülteler de kaliteden fedakârlık etme durumuna düşmüşlerdir. Kısacası, bir sorun çözülmek istenirken bir başkası yaratılmış, üniversite çaptan düşmüştür. Bu yüzden, YÖK'ün üniversiteyi rayına oturttuğu iddialan geçersizdir. Tam tersine plansız, programsız girişimleriyle YÖK, üniversiteyi raydan çıkarmıştır. Sofuna bu açıdan baktığımızda YÖK'ün kısa sürede çok sayıda öğrenciye yükseköğretim sağlamak amacıyla nitelikli öğretime ara vermesini hoşgörme olanağı yoktur. Kitle öğretimi sorunumuzu halledelim de sonra yine nitelikli öğretime ağırlık veririz şeklinde bir tutum da geçerli olamaz. Çünkü üniversite kapısı önündeki yığılma bir yıldan ötekine azalmadığı tersine artmakta olduğu gibi inisyatifini kaybeden ve bu arada kitaplığına çok az yeni kitap giren, abone olduğu dergilerin sayısı azalan. laboratuvarlannın donanımı bilimdeki gelişmelere ayak uyduramayan fakültelerin eski düzeylerine varması, çok uzun bir süreye ihtiyaç gösterecektir. Eğitim ve öğretimde kaliteyi YÖK aşağıya iterken, harp okullarımızda kalitenin yukarıya çekilmiş ve çekilmekte olması, bu konunun Silahlı Kuvvetlerimizce çok iyi kavrandığına işaret ediyor. Bildiğimiz kadar, harp okullarında öğrenci sayısı gelişigüzel arttırılmıyor. Yeteneksiz öğrencinin kurumda barınması olanaksız. Harp okullarımızda araç ve gereç sıkıntısı söz konusu değil. Yann Silahlı Kuv^etler saflarında yerlerini alacak gençlerin yurt savunmasını en yetkin biçimde yapabilmek için yetiştirilmeleri yolunda, haklı olarak hiçbir özveriden kaçınılmıyor. Silahlı Kuvvetlerimizin bu tutumuna katılmamak mümkün mü? Ama bugünün dünyasında yurt savunmasının sadece güçlü bir orduya sahip olmakla bitmediği, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmanın da en az güçlü bir ordu kadar önem taşıdığı bir gerçek değil midir? Bu gerçek ışığmda yanmn sivil öncülerinin de yarının komutanları kadar nitelikli bir öğretim ve eğitim görmeleri gerekmez mi? Herhalde sivil öncülük görevini yalnız halen yurtdışında öğrenim gören gençlerimizden beklemiyoruz. Bütün umudumuzu Bilkent'e de bağlayamayız. YETER Kt NtTELtKLİ ÖCRETİME GEREKSİNİM DUYULSUN Türkiye'nin Bilkent gibi nitelikli öğretim yapan başka bilim kurumlanna da ihtiyacı vardır. Bunlar yeni kurulacak kuruluşlar olabilecekleri gibi eski üniversiteler de olabilir. Son yıllarda soluklan kesilen köklü üniversitelerimizin bu görevi yüklenmemeleri için neden yoktur. Bunlann eski güçlerine kavuştunılup devreye sokulmaları nitelikli öğretim sorununu çözer. Yeter ki bu ihtiyaç hissedilsin. Yeter ki nitelikli sivil öğretimin önemi anlaşılabilsin. Yeter ki meslek öğretimiyle lisans öğretimi arasındaki sınır, kesin çizgilerle çekilip her ikisi de ait olduklan kesime oturtulabilsin. Kurumlann bünye ve işlevlerine uygun çözümler üretilmesini devietten beklemek, yann bu ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişme ve yönetim surumluluğunu yüklenecek Türk gencinin hakkıdır. 21 NİSAN 1987 Fakültelerde gelişigüzel arttırılan öğrenci sayıları, lisans öğretimine büyük bir darbe vurmuş ve öğretim niteliğinin hızla düşmesi sonucunu doğurmuştur. Bugün fakültelerimiz çoğunlukla kahplaşmış bilgileri öğrenciye lugün fakültelerimiz çoğunlukla kahplaşmış bilgileri öğrenciye aktaran aktaran kurumlara dönüşmüşkrumlara dönüşmüşlerdir. Oysa fakülteler, sorun çözmeyi öğreten, özgünlerdir. Oysa fakülteler sorun çözmeyi öğreten, özgün bilimsel üimsel çalışmayı özendiren, yeni buluş ve fîkirlere açık, gerçeklerin çalışmayı özendiren, yeni buluş caştırıldığı yerlerdir. Fakülîelerde öğretim sayılara değil, niteliğe ve fikirlere açık, gerçeklerin ayalıdır. Bu yüzden de fakültelerin başarısı mezun ettiği öğrencilerin araştınldığı yerlerdir. FakülteleTde öğretim, sayılara değil, nitesyısıyla ölçülmez; niteliğiyle, yetişkinlik düzeyiyle ölçülür. liğe dayalıdır. Bu yüzden de fakültelerin başarısı mezun ettiği Irof. Dr. APTULLAH KURAN öğrencilerin sayısıyla ölçülmez; nağı sağlamak amacıyla atılan niteliğiyle, yetişkinlik düzeyiyle 3ün geçmiyor ki yayın organ Öğretim Kanunu'nu çıkaranlaadımlar başarısızlığa uğramış, ölçülür. Fakülteler öğrencisine laında Yüksek Öğretim Kuru tın iyi nivetlerinden süphe etmeöğrenci sayısını karakuşi kararkaliteli bir öğretim sağlamayı m (YÖK) hakkında yazılar çık mekle birlikte, Yök'ün yükseklarla arttırmanın bedeüni üniveramaçlar. Fakültelerin ilk görevi, msın, yükseköğretim sorunu şu öğretimimiz için çizdiği rotayı sitelerimiz esas görevini yarım düşünen insanın yetiştiği ortamı y;da bu yönüyle ele alınıp de doğru bulmuyoruz. Görebildiğihazırlamak, onu kollayıp korumiz kadar, YÖK stratejisi, üni yamalak yapar duruma düşmekşi.nesin. YÖK'ü savunan resmi le ödemişlerdir. maktır. Gönül isterdi'ki, YÖK ajzlar, 2547 sayılı Yüksek Öğ versitenin araştırma ve bilimsel bir yandan meslek öğretimine Bu noktada yükseköğretimin reim Kanunu'nun üniversiteyi çalışma yapma faaliyetlerini kıağırlık verip kitle öğretimi sosıp üniversite kampuslarını bir iki ana türden oluştuğunu, fasaŞlam temellere oturtan köklü runlarını çözerken, bir yandan külte ve enstitülerde bir tür, mesbi" reform olduğunu öne sürü süre ve hem de korkanm ki uzun da lisans öğretiminde kaliteye bir süre, yalruz öğretime tahsis lek okullannda bir başka tür öğycrlar. Onlara göre şimdi daha önem versin; fakültelerin kitap, ederek üniversite bütçelerini de retim ve eğitim yapıldığını belirtfaüa özerklik vardır. Verimli bir araç ve gereç gibi ihtiyaçlarını ona göre ayarlayarak, ülkedeki mek gerekiyor. YÖK'ten önce çaışma ortamı yaratılmıştır. Bikısmasın; fakültelerin optimal h'nsel araştırmalar artmış, öğ yükseköğretim istemini karşıla genellikle ayn kuruluşlarda sürölçüler içinde çalışmasını sağlamayı öngörmektedir. İlk bakış dürülen bu iki öğretim faaliyereıci başansında önemli iyileşsın. Öyle olmamış, YÖK, eğitim ta pratik bir çareymiş gibi görü ti, YÖK'le birlikte üniversitelemtler kaydedilmiştir. YÖK'ün nen bu politika, üzülerek belir rin bünyeleri içindetoplandı. Fe politikasını nitelik yerine sayılar yarardan çok zarar getirdiğine üzerine oturtmuştur. telim ki, son derece isabetsiz ve na da olmadı. Ne var ki YÖK, imnanlar, bu iddialara karşılık, hatalı bir çözüm yoludur. Çün bu iki farkh öğretim sisteminin özerkliğin şimdi üniversiıe için NİTELİKLİ ÖCRETİME kü amaca ulaşmak için standart potansiyelini iyi kullanamadı ve değil de YÖK'ün kendisi için var ARA VERİLEMEZ laşmayı ön plana alan YÖK uy Türkiye'nin ihtiyaçlanyla uyuşolduğunu, üniversitenin bugüngulamalan, akademik faaliyetin turamadı. Meslek yüksekokullaYÖK'ün sayılara dayalı polikij statüsünün özerklikle baŞda heyecanını yok etmiş, üniversi rını bugün çok gelis.miş olan eğitikası bir zorunluluğun ifadesişanayacağını belirtiyorlar. Üni tenin geleneğinden gelen kolleg tim teknolojisinin olanaklarıyla dir ve Türkiye'nin son derece versitelerde bilimsel faaliyetin yal bünyesiyle, yani bütün öğre donatarak çok daha fazla sayıönemli bir sorununa yönelik olazaldığını, olanın da öğretim tim üyelerinin akademik yönden da öğrenciye hitap edebilecek duğu için bir bakıma olumludur. üyelerinin kişisel çabalarıyla yü eşit olduğu ilkesiyle hiç uyuşma düzeye çıkaramadı. Yalnız AnaOlumlu olmayan bu politikanın riitüldüğünü söylüyorlar. Öğren yan merkezi yönetim düzeni, ya dolu Üniversitesi'ne bağlı Açık bazı yanlış mekânlarda uygulacinin akademik değerlendirmebancılaşmayı körüklemiştir. Te Öğretim Fakültesi'yle yetinildi. maya konulmuş olmasıdır. Bir sinde başarı çizgisinin aşağıya peden yönetim, daha önce çalış Üniversite kapısı önündeki yığılan önce sonuç almak için soruçelrilerek başarı oranının yüksel mayanı çahştıramadığı gibi, da manın lisans öğretimi yapan fana kestirmeden çare bulunmaya diği izleniminin verilmeye çalışılha önce çalışanın da şevkini kı kültelere kapasitelerinin çok üskalkışılmış, kitle öğretimi için dıgına dikkatleri çekiyorlar. rarak hızını kesmiştir. Çok sayı tünde öğrenci alınmak suretiyle gerekli altyapıyı kurma zahmeEleştirilev haksız değildir. da öğrenciye yükseköğretim ola eritilmesi yoluna gidildi. tine katlanmadan, öğrenciler YÖK'ü planlayan ve Yüksek jfayılar Kadar Mtelik de <)nemlidir PENCERE Arjantin Ordusu! Arjantin'de ordu içe dönük jandarma kuvveti demektir; Vaşington'a bağlı çoğu ülkede durum budur. 19761983 yılları arasında Arjantin'de üç generalin buyruğunda askeri yönetim yaşandı; ülke içinde cinayet, işkence, adam kaçırma eylemleri rejimin kimtiğini vurguladı. Siyasal sözlükte "pis savaş" diye anılan bu harekât sırasında yaklaşık 30 bin kişinin yok olduğu söylenir. Yedi yıl romanlara, filmlere, öykülere konu olan bir dönem yaşadı Arjantin... Ne var ki Vaşington'a bağlı askeri baskı rejimleri, toplumların sorunlarını çözemiyor. Generaller, içerde sıkışınca dışarda bir serüven aradılar. Arjantin'in burnunun dibindeki Falkland Adaları'na çıkarma yaptılar; akıllan sıra bir ulusal zaferle iktidarlarını pekiştireceklerdi. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı; Atlas Okyanusu'nu aşan İngiliz birlikleri, Falkland savaşında Arjantin ordusunu rezil ettiler, Arjantinlilere karşı canavaıiaşan Arjantin ordusu, yabancı düşmanın karşısında kuzulaştı. Olay, ülke içinde komprador kapitalizminin jandarmalığına özenen orduların hazin öyküsünü yansıtır, Pentagon'un ideolojisiyle beyinleri yıkanmış subayların, ülke içinde aslan, dışa dönük yüzierinde fare olduklarını vurgular. • Arjantin ordusunun hazin öyküsü sürüyor. Falkland yenilgisinden sonra askeri yönetim yıkıldı. Sivil rejimin ilk cumhurbaşkanı Alfonsin yönetiminde cuntacılar ve işkenceciler yargılanarak cezalandmlmaya başlandı. Ne yar ki, son günlerde orduda yeniden ayaklanma başgösterdi. İsyancılar, askeri yönetim döneminde işkence yapmak suçundan yargılanan subaylara ilişkin davalann düşürülmesini istiyorlardı. Cumhurbaşkanı Alfonsin, Arjantin ordusu komutanlannı isyancı subaylara karşı harekete geçiremeyince, bir helikopterle başkaldıran garnizona gitmiş, işkenceci subayların eyleme son vermelerini sağlamıştır. Arjantin ordusu nasıl bu duruma düşmüştür? Sen kendi yurttaşına karşı "pis savaş" yürüt, sonra bir gerçek savaşta rezil ol; ardından da işkenceci subayları korumaya kalkış... • "Alan Yayıncılık"\n çıkardığı "Latin Amerika'da Askeri Devlet" Latin Amerika ordularımn geçmişini, bugününü, yapısını aydınlatan ilginç bir incelemedir. Alain Rouqie'r\\r\ yazdığı kitabı baskıya hazırlayan Şirin Tekeli; konuyla ilgili olan ve olmayana çok şey öğreten kapsamlı bir yapıtı Türkçeye kazandırmış... Latin Amerika ülkelerinde ordu, ABD'nin askeri yardım koşullannın "ideolojik stratejik" yörüngesine oturur; eski "sömürge polisi"ne dönüştürülür; içeriye karşı kimi zaman jandarma kuvveti, kimi zaman işgal gücü islevini sürdürür; iç ayaklanmaiara karşı "kontrgerilla"ya uygun silahlaria donatılır; ama gelişkin modern silahlar bu tür "ikime ordulan"m verilmez. Alain Rouqie diyor ki: "ABD'den sağlanan askeri malzemenin çoğunlukla kötü durumda olması, silah tipinin ve kullanım amacının veren güç tarafından denetlenmesi, (...) Amerikan askeri yardımına tepkiduyulmasına yolaçan nedenler arasındaydı. Arjantin'de 'Avrupa' planı bu değeriendirmelerin ışığında doğdu.. 'Avrupa Planı' Arjantin Kara Kuvvetleri'ni teçhiz etmek uz&re Avrupa'ya yöneimekti. (...) 'Avrupa Planı' Arjantin ordusunuserbestçe satın aldığı modern silahlaria donatmak ve ulusal silah sanayiini geliştirerek ABD tekelinden kurtulmayı amaçlıyordu." * Arjantin ordusu bu yolda epey adım da attı; ama bir kez canavann inine girmişti, kurtulamadı. Şimdi Arjantin halkının düşmanlığını çekmiş, İngirtere karşısında rezil olmuş, işkence damgasını alnına yemiş generallerin ve subayların ordusu olarak bir kez daha sergilendi. HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği'nin yayımladığı TURSAB dergisinin son sayısında ilginç yazılar var. Turizmciliğin katı bir alışverişçilikten öteye bir kültür ve bilgi gerektirdiği, derginin her sayısında görülüyor. Büyük Şehir Belediye Başkanı Dalan'la yapılmış bir görüşme her bakımdan çok ilginç. Böylesine önemli soru ve cevapların bir meslek dergisi okurlarıyla sınırlandırılmasına gönlüm razı olmadı. Soru ve cevapların kimi bölümlerini aktarıyorum: TÜRSAB: Sayın Dalan, bildiğiniz gibi restorasyon faaliyetleri turizm açısından büyük önem taşıyor. Sahip olduğumuz sayışız kültür varlıklarını da merak ediyor ve görmek istiyorlar. Siz, istanbul Belediyesi olarak bu alanda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz? B. DALAN: Ben /sfanbu/'u açıkhava muzesine benzetiyorum. Hepsini günün şartlanna uygun restore edip tamamen ideal çözumiere kavuşturmak istanbul Belediyesi'nin bütçesinin üstünde. TÜRSAB: Öbür ülkelerde belediyeler bu konuda yetkilidir, diyorsunuz. DALAN: Evet, yetkilidir. İstanbul daki tarihi eserlerin sahibi belediye olmazsa kim olacak? Bu meseleleri belediyenin dışına kaçırır ve eserleri çivi çakılamaz haie getirirseniz, doğa bunları tahrip eder. Tarihi eser katliamcılığı da budur. Belediyenin yıktığı birkaç tane. Doğanın bakımsıziıktan tahrip ettiği kaç tane? TÜRSAB: Bu doğru bir karşılaştırma değil. Doğanın tahrip ettiği tarihi eser sayısının belediyenin yıktığı eser sayısından fazla olması, belediyelerin yaptığı hatayı affettirmez. DALAN: Belediye durup dururken hiçbir zaman tarihi eser yıkmaz. TÜRSAB: Haliç'in yenilenmesi sırasında venedik Sarayı'nı yıktınız. Bu binayı yıkarken gerekçeniz neydi? DALAN: Tescilli bir eser olmayan bu binadan dolayı kıyametler koparıldı. Haliç'in çevresinde yüzyıllardır mahvedilmiş 39 tane bina var. Tarihi eser korumacıları bunları görmüyor. Otuz dokuzunu kurtanyorsunuz, bir tanesini tesadüfen yıkıyorsunuz, hep o bir tanenin üstüne yürüyorlar. TÜRSAB: Venedik Sarayı'nın tesadüfen yıktırılmasının nedeni tescil ettirilmemesinden mi kaynaklanıyor? DALAN: Evet. Ancak insanlann ve kuruluşların hataları ve sevapları vardır. Kırk tane sevap var da bir de hata varsa, hep onu deşip, hep onu kurcalamak vefalı bir olay değil. TÜRSAB: İmar faaliyetleriyle koruma faaliyetleri arasında kurulması çok zor bir denge var. Sizin bu dengeye bakış açınız nesıl? DALAN: İstanbul, yasayan, gittikçe nüfusu artan ve buna paralel olarak problemi artan bir şehir. İmar faaliyetlerinin hızla yürütülmesi, yeni yolların açılması, su probteminin halledilmesi lazım. Bunları yapmaz ve tarihi eser meselesine gereğinden fazla önem verirseniz, insana değer vermemiş olursunuz. Yani gelişmeyi önlersiniz. Oysa, dünyada tarihi eser korumacılığtnda gelişmeyi önlemek diye bir kavram yok. Bir Tarlabaşı olayında lüzumlu lüzumsuz bağırdılar. Bölgede yer alan 3200 tane Rum evinden 100 tanesini yıkıyoruz. Böylece Tarlabaşı açılacak ve ' bunun sonucunda da tarihi istiklâl caddesi kurtulacak. Kurtarmak için tımağımızı kesiyoruz, ama kıyameti koparıyorlar. TÜRSAB: Çünkü, tarihi Tarlabaşı'nın bölge olarak kurtarılmasını istiyorlar. DALAN: Hepsi boş konuşuyor. Şimdiye kadar 3200 evden biri reştore edilmiş mi? TÜRSAB: Şu anda öyle bir ev yok, ama evlerin tümünün restore edilmesi planlandı. DALAN: Palavra! Hangi fonla, hangi parayla? 3200 evin 100'ünü biz yıkıyoruz, geriye kalan evlerden 100 tanesi restore etsinler de göreyim. TÜRSAB: Bildiğiniz gibi, 80 yılında, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, Turizm Bankası'nın İstanbul Planlama Müdürlüğü'ne ısmarlanmış bir proje var. Proje, evlerin restore ettirilerek pansiyon haline dönüştürülmesini öngörüyor. Böylece 17.500 turistik yatak kapasitesi yaratılacak. DALAN: Biz bulvarı açmadan orada hiç kimse hiç bir şey yapamaz. TÜRSAB: Ama bulvar 100 tarihi evi yok edecek. DALAN: Geriye 3100 ev kalıyor. TÜRSAB: Konuya değişik bir bakış açınız var. DALAN: Evet, öyle. TÜRSAB.• Ekleyeceğiniz son bir şey... DALAN: Ben İstanbul'u çok seviyorvm. Ben bu şehre 5 yılımı verdim. Konuşmak kâfi değil. Önemli olan uygulama..." Sorular ve cevaplar! Küçük politika oyunlan, çıkarcılıklar, nemelazımcılıklar, ters degerlendirmeler. plan kaydırmalar sürüp gidecek! istanbul için 1987 yakınmaları 1967'de, 1957de, 1947'de de vardı. Daha küçük boyutlarla. Şimdi devleştiler, korkunçlaştılar. İstanbul'u sevmek lafı yetmiyor!.. Sorular Bordro mahkumlannın sorun ları Toplumumuzun, özeUikle de maddi haklanm arama özgürlüğü kısıth bordro mahkumlanna ait sorunlan dile getiren yazılanmzı umutla okurum. İkisi lisede biri ortaokulda okuyan üç çocuk sahibi, 83.000 lira maaş alan 17 yıllık bir devlet memuruyum ve maalesef kirada oturuyorum. Lojmanda oturmayan memur ve işçiler için (ev sahibi olsalar bile) Konut Edindirme Yardımı alarak, ocak 1987 tarihinden itibaren her ay 3500 lira Ziraat Bankası 'nda ilgilinin hesabmda OKURLARDAN biriktirilmeye başlandı. Bu girişimi yürekten destekliyorum. Ancak bu yardımı çalışan eşlerin her ikisi de almakta, eşi çalışmayan memurun ise sadece kendisi alabilmektedir. Çalışan eşler lojmanda oturduğu takdirde ise, lojman tahsis edilen kişinin eşi yine bu yardımı alabilmektedir. İnsan mantığına ters gelen bu uygulama karşısında akla şu soru gelebilir. Eşi çalışmayan memur aile yardımı alıyor. Bu yardımın da ne kadar ciddi olduğunu açıklamaya çalışayım. Aile yardımı memur maaş katsayıstnın 25 ile çarpımı sonucu hesaplanır. 1986 yılında 1550 lira olan bu yardım 1987 yılında 1650 lira olmuştur. 100 liralık artış, ortadirek yanlısı Sayın Özal tarafından memurların maddi sorunlarına ne kadar ciddi olarak bakıldığının kanıtıdır. Clkemizde orta ve yüksek öğrenim yapmış binlerce işsiz varken çalışmayan eşlerin tahsilleri uygun olsa da herhangi bir iş bulunması mümkün değildir. Sessiz çoğunluğu oluşturan bordro mahkumlannın tek umudu, halkından kopmamış sayın milletvekilerinde. tarihli tüm ilçe okularma gönderilen yazısında, ilçeye 4.000.000 TL. tutarında pul gönderildiği ve bunların okullarda satışının yapılarak, kesinlikle iadenin kabul edilmeyeceği belirtilmektedir. THK'ye yardım, adı üstünde gönüllü katılımdır. I. dönem tüm öğrencilere birer adet satılmasma karşın şimdi ikinci defa aynı pulları satmamız istenmektedir. tlgililer şu sorulara yanıt verilirse, hem biz öğretmenler hem de veliler açısından yararlı olur: Öğrenci velilerine zorla pul satan öğretmen ve yönetici 657 sayılı "Devlet Memurları Yasası'na" göre suç işlemiyor mu? Okullarda pul satışı BİR MEMUR Gaziosmanpaşa Milli Eğitim Gençlik ve Spor Müdürlüğü'nün 25.3.1987 BİR İLKOKUL MÜDÜRÜ İSTANBUL TÜRKİYE ŞİŞE ve CAM FABRİKALARI A.Ş. YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞINDAN (2499 SAYILI KANUN HÜKÜMLERİNCE YAPILAN DUYURU) BİLANÇO AKTİF 1 DONEN VARLIKLAR A Hazır Değerter B Menkul Kıymetlef C K I M vıoaı AJacaklar (N«t) 0 Sloklar 1 • İlk M*od« ve Malzem* 2 Y«n MamuU* 3 MamuJler veya Emtsa 4 Dığw E DQv OAnan Vartıklar II OURAN VARUKLAB A Uzun Vadeii AlacaklacgaFonlar(N«t) B Bagiı Menkul KıyıratMr C l^tirakler (Net) 0 Yapılmakia Olan Yalınmlar E Sauıt D«öer1er () Binkmiş Amortıamanlar Tukanme ve ttta Pavtarı F OtÇaı Ouran VarUUaı III DIĞER VARUKLAR 628 451 56 536 938 184 237 14399.869 (5.552.113) 198 591 639.997 11 125.081 4 134.839 31 12 1986 (1.000.TL) 16995.868 1 KISA VADELI YABANCI KAYNAKLAR A Uzun Vadel, Borç TakMlah B Banka Krsailen C Dığer Koa Vadelı Yabancı Kaynatdar (Net) II ORTA VE UZUN VAOELI YABANCI KAYNAKLAR A TatttvükMü Tahvütet B Dıjer Orta va Uzun ' Vadelı Yabancı Kay (Nel) III ÖZ KAYNAKLAR A Çıkardniış veya Ûdenmış Seımay* B Yedek Akçeter CKarşıMdaı 1 Yatınm îndirimı 2 Yenıleme Fonu 3 Dtğer Karşıltklar ve özel Fanlar 0 YenıOen Oeğertem« Değer Anış Fonu E iştıraMeıae Değer Arlış KarşılJı F Dağıtılmamış Kâfiar GMnem Kân H () Zacartaı 1 Geçmiş Yıllar Zarartan 2 Oönem Zararı IV OİĞER KAYNAKLAR PASİF TOPLAMI NAZIM HESAPLAR PASİF GENEL TOPLAMI TEŞEKKÜR Hepimizin sevgilisi N PASİF 29.506278 NECDET ani kaybı ile duyduğumuz sonsuz aayı bizlerle paylaşan, çiçekle, çelenkle, telgrafla, telefonla ve bizzat gelerek dostluk ve arkadaşbğını esirgemeyen tüm Iş Bankahlara, her zor arumızda yanıımzda bulduğumuz gerçek dostlanmız 4 523 896 24 982 382 14.038 712 2774451 583120 777187 81 1 095.951 $6.395973 6 600 000 7438.712 or YUSUF GÖKŞEN 39 846 851 Ue 28 700.000 2927.456 358.743 or. NESRİN GÖKŞElVe, komşu ve tarudıklanmıza, kardeş kadar yakın tüm dostlanmıza gönülden teşekkür ederiz. 358743 1 800.371 2.553.482 3.506.799 (...) ( • • • • • • ) Ailesi adına eşi: LEYLÂ ERAY 83.391.841 64.119.834 147.511.675 AKTİF TOPLAMI NAZIM HESAPLAR AKTİF GENEL TOPI>M 83 391.841 64 119834 147.511.675 İCRA J İLAN YENtCE MEMURLUĞU'NDAN mmş rükuRiMn g6ıânüMa t 3«0»r»ndin*rwfcf(»r uzarvKH m#veui tuur. 6 Pu*n» fmt atm*iv\ MpUm . ... 2 «00 470 ».030 « 7 1,079 «OT «774 GELİR TABLOSU I BRÛT SATtŞ HASILATI 1234 (1.000.TL) 1/1/196631/12/1986 DÖNEMİ 33 354.220 (+)16745105 ( + ) 2 301250 ( + ) 14.192 907 (+) 114.958 DENETİU RAPORU ünvftnı Hmr*.*t\ 1/1/19M 31/12/1986 DÖNEMİ Turtıy# Ş<9* v* C*vrı ftat*.*ims\ A Ş ISTAN6UL 30 000 000 000 TL 28 700ÛO0ÛOO TL Caffl v* bun« anm va bc*n ıftnak mmtk onu, Subut*¥ Tayi^rH, ,25 3 1986213 1M7) Tolgıy Onurw ,?5 3 196623 3 19*7) " ^ ^ " 1 B S 6 2 3 3 1M71 Turkrye Şışe ve Cam Fabnkalan A Ş Gonel Kurulu rw Yurt tçi Mamul İhracat Dtger Satışlar Vergı iaâesı, Vade Farkı ve Benzerı II HASlLATTAN INDIR1MLER Itt NET SAT1Ş HASJLATI JV/A SATILAN MAL VEYA HtZMETIN MALİYETİ (Stnaı Ifielmstef ve Hızmet Sektörü Içın) iV/B SATILAN MALIN MALİYETİ (Ticari Işletmater Içın) V SATiŞ GIDERLERİ VE VERGİLERİ VI BRÜT SAT1S KÂR VEYA ZARAR1 VII GENEL YÖNETİM GİOERLERİ Vıll IŞLETME KÂR VEYA ZARARI IX İŞLETME DtSl KAR VEYA ZARAR l tştıraklerden Kâr Paylan 2 Kur FarKlan 3 Işietme Dış. D*Çm Kâr veya Zarar X FINANSMAN GIDERLERİ 1 Ona v» Uzun Vadelı Kredi Faızı ve Gtden 2 Teclavutdelu TaftvtOerın Fuzton DtÛ»f Fınans XI VERGIDEN ÛNCEKİ KÂR VEYA ZARAR XII ÖDENECEK VERGtLER VE DİGER YASAİ. YÜKÛMLÛLÛKLER XMI DÛNEM KÂR VEYA ZARARI Da^ılılaKak 1 Ternetiu TulaUi 1985/469 Bir borçtan dolayı: Memurluğumuzca haczedüıp ve yine memurluğumuzca sauşına karar verilen 10.COO.O(XX TL. Bedelle Cemilusta marka parke yan makinası motoru ile birlikte, 2.500.000 TL. bedelle Cemilusta marka parke baş makinası motoru Ue birlikte, 1.050.000 TL. bedelle Tekinöz marka 80*lik jerit makinası motoru ile birlikte, (3 adet beheri 350.000 TL. den), 350.000 TL. bedelle Şener marka 80'lik şerit bıçkı makinası motoru ile birlikte, 10.000.000 TL. bedelle Cemilusta marka 120'lik arabalı otomatik bıçkı makinası, 4.000.000 TL. bedelle Cemilusta marka 110'luk kaiaslama makinası motoru ile birlikte, 1.000.000 TL. bedelle Saytas marka 25 atmosferlik kompresor, 500.000 TL. bedelle şerit ekleme makinası markasız, 500.000 TL. bedelle Planya makinası Has marka, 2.500.000 TL. bedelle 160Tık Kw. Trafa komple sistemi, makinalan 2.6.1987 günü saat 16.0016.15'de Çanakkale Orman Uriinleri Sanayii A.Ş. Yenice Engece köyünde yapüacaktır, o günü kıymetlerinin "o75'ne istekli bulunmadığı taktirde 3.6.1987 günü aynı yer ve saatte 2'nci açık artürma yapılacaktır, ikinci açık arttırmada mahcuzlara takdir olunan değerlerinin %50'si bulunması halinde ihale yapüacaktır, üıale bedeli üzerinden KDV, damga vergisi ve tellaliye ücreti alıcıy'a aittir. Daha fazla bilgi almak isteyenlerin memurluğumuzun yukandaki numarası yazüı dosyasına müracaatları ilan olunur. 2.4.1987 Basın: 4006 () 1787.320 14.350.785 2.022 368 12.328.417 1 046.673 Kunâu loptanUan s * r * Şlrkff OmHat ra btQ^mn uzsrr^Oa 24 i 1986 30 9 196* v« 12 1 1967 İMnhtrnnnö* yap>tan 9 Turk TiCArM Kanununun 363 vncu madd*sv»n v«ınest 6 nonnakM unC KAYSERİ 2. SÜLH CEZA HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 1986/1362 Karar No: 1987. 222 Hâkim: Sevim Eryılmaz 27656 Kâtip: Ali Şahingöz Sanık: Ömer Demirei Mustafa ve Melek oğlu 1955 D.lu Kayseri Karpuzaıan me\kii No: 38'de Tam Eı pastırma ve sucuk imalatçısı. Suç: Gıda maddeleri tüzuğüne muhalefeı. Suç tarihi: 3.2.1986 Yukarıda açık kimliği yazılı sanık hakkında yapılan yargılamada, mahkememizin 1986 1362 esas ve 1987/222 karar sayıiı kararı ile sağlıSa zararh sucuk imal eımek suçundan TCK. 3%, 647 sa.4, TCK. 72 uyannca 32.000 lira ağır para cezası ile CEZALANDIR1LMAS1NA, TCK. 402'1 maddesı uyannca sanığın cürme vasıta kıldığı sucuk imalaıçılığı, meslek, sanat ve ticaretinin 3 ay süreyle TATİLİNE, işyerinin 7 gün süreyle KAPAT1LMAS1NA karar verildiği, TCK. 402 2 maddesi uyannca lıukum özetinin Ankara. İstanbul ve İzmir'de yayımlanan lirajı 100.000'in uzerinde yayınlanan bir gazete ile Kayseri"de yayınlanan mahalü bir gazeiede ilan edılmesine karar verilmiştir. Basın: 16954 (+ i (•) (•) 1.032 491 271654 267 472 () 9.868291 vt ıonuçtarı () () () 3.573.102 3.034 556 3 260 631 (•| () 3 506.799 1 549 155 1 957644 1 466 233 TL '7 MıtyaV TL kk Hısnı ıçırt ••* 10 8 5 Mıtyv TL U tnsm. <çın *o 1.1 3.2 Mttv» TL hk knmı K>n %, ANKARA tFLAS MEMURLUĞUNDAN 987/4 Ankaıa 2. Asliye Ticartt Mahkemesinin 10/4/1987 tarih ve 986/1329 esas sayüı lcaran ile Ankara Siteler Yapıcı Sokak No: 2/A da mukim ve ticaret siciünin 37024 sayısında kayıtlı Lider Çelik A.Ş.nın iflasına ve iflasının aynı gün saat 15.30'da açümasına karar verilmiştir. ÜK.nun 166. maddesı geregince ilanen tebliğ olunur. 10/4/1987 Basın: 17282 24 1 \996. 28 2 196624 31986 26 4 1966 28 5 1966 30 6 1966 11 7 1966 29flı 9 « 303 1966. 24 10 1966, 24 11 1986, 26 12 '966 n 12 1 1987 tBnhMnnO* yâprijn ıncınmılif •ooucund* rtrvi v«ya Mnunai yVıul »hiM « t m M t K M ivtaotunmafc tum» mo» oiarak m i ı m Olunan t^mmn kryımttı «wr«lun mavcul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle