29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 NİSAN 1987 CUMHURİYET/U Yeni Ddfci (a.a.) Hindistan'm kuzeyindeki Orissa eyaletinde, açhk ve kıtiiğın neden oîduğu büyük bir aile faciası yaşandı. Yerel bir gazetenin haberine göre, bir yılı aşkın bir suredir işsiz olan Kann adlı baba, "açhktan öknesinler" diye, 4 yavrusunun başlarım kestikten sonra, intihar etti. Gazeıeye göre. olay 7 nisanda Rajastzen r Istanbul PTT kasabasmda meydana başmüdürlüğü büngeldi. Soyadı yesinde asil memurluğa geçecek olan 25 memur, düzenlenen törenleyemin etti. Törende 25 yılını dolduran 97 memura ise emeklilik belinilmeyen baba Kann. lerinedeni ilebirerplaket verildi. Sirkeci Büyiik Postane'dedüzen kansıru dışan lenen törende birer konuşma yapan Başmüdür vekilleri Necdet Ok gönderdikıen sonra dört tay ve Tuncer Yaraş, "Emeklilik daha iyi şartlar içindedir, yine de çocuğunun "boyunlarım emeklileri bekleyen sorunlar vardır. Bunlan hiçbir zaman büyütvurdu". Cinnet geçirdiği sanılan baba, daha sonra memek lazımdır" dediler. kendını tavana astı. 4 çocuğunu kesti ve intihar etti Y\. 'Mesuliyet kabül edilmez' İstanbul Haber Servisi Önunden her gun binlerce araç ve yayanın geçtiği Ankara Caddesi'nde bir bina. istanbul Valiliği'nin tam karşısı. Bugünlerde yıkılıyor. Yıkıma karşı bir onlem alınmış mı peki? Tabii ki alınmış. Binanın alt katının boyuna bile ulaşamayan derme çatma bir tahta perde çekilmiş kaldırıma. Yıkılan bolümun hemen altındaki kata da evlere şenlik bir tahtaperde.. Caddedeki tahta perdeye de luerinde "Dikkat yukardan moloz duşebilir. Mesuliyet kabül edilmez" yazılı koca bir karton asılmış. Ve gun boyu yukandan düşen molozlar, taş parçaları.. Yurttaşlar ise ya bu yıkım yapılan binanın açığından, vızır vızır geçen araçların arasından, yolun da ortasından yüruyorlar, ya da "kafaya taş düşmesi ezilmekten iyidir" deyip altından geçiyorlar. Kazara birinin başına bir şeyler düşse soylenecek soz hazır: Kader. Yıkımı yapanın da mazereti hazır: Mesuliyet kabul etmeyiz efendim. Biz uyarı levhamızı asmıştık. Peki ya belediye ne duşunuyor bu konuda?.. (Fotoğraf: HAKAN DERMAN) İSTANBUL (*JL) îstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan. Haliç kadar üzerinde durduğu şeyirı ıki sanayi siteîi daha karmak ve kente bir düzen vermek olduğunu söyledi. Dalan, îstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Dernekleri Birlikleri Başkanlar Meclisi toplantısında yaptığı konuşmada, Isıanbul DPT'de bir iki uzmamn hayali gerekçelerle tstanbul'u kara listeye aldıklannı soyledi. Datan şöyle konuştu: "lstanbul'un esnaf ve sanatkân Türkiye'nin en kötü şartlannda yaşıyor. Siirt'te, Hakkâri'dc yaşayan esnaf bizim Gedikpaşa'da yaşayan teriikçilerden daha iyi şarttarda. Afrika'da dahi bu kadar kotu şartiar yaşaamıyor, ancak DPT'de bir iki uzman hayali gerekçelerie tstanbul'u adeta kara listeye aldılar, onlar (eksi) yazıyor, Basbakan A* her seferinde (arti) koyuyor. DPTcileri bir araya getiretim, tstanbul'u şöyle bir dofas'iralım." ANKARA (a.a.) Sanaı Kurumu'nca duzenlenen Muzır*" panelinde konuşan tiyatro sanatyısı Ferhan Şensoy, "Muzır Muzikal, muzır yasayı alaya almak için yaztlmıştır. Şımdi daha çok muzır şeyler yazacağım" dedı. Ferhan Şensoy, sanatçının keı\disine öndenetim uygulamasının karşısında olduğunu bildirerek, soyle konuştu: "Ben sanatçının öz{,ür olmasını savunuyorum. Yazarken kendime bir öndenetim uygulamıyorum. Ancak sansıiru kendimiz provada uyguluyoru;;. Çünku bazı kelimeler, bazı ağulara yakışıyor, bazılarında sntıyor, bunlan ayıkbyonız. Oyunianm tutsun diye özellikle rau^r şeyler bulup, oyun içine şırıngalamakta değilim. Dalam İstanbul kara listede "Sanatta Muzır" paneli PT Fnin yeni memurları HABERLERIN DEVAMI ArjantiıfUe Demokrasi.. İnsan haklannı çiğnemekten dotayı, üç cuntanın lideri dokuz general, mahkemeye çıkanlarak hapis cezalanna çarptırıldılar. Cumhurbaşkanı Alfonsin iki taraftı ateş altındaydı: "SoT", kendisini işleri ağırdan almakla, "sağ" da fazla ileri gitmekle suçluyordu... Bir yandan başta enflasyon olmak üzere ekonomik sorunlar, öte yandan demokrasiye yumuşak geçış ve geçmişin yaralarını sarabilmek... Gerçekten kolay değildi Alfonsin'in işi. Kolay olmadığı geçen hafta sonuna doğru ortaya çıktı. Bazı askeri birlikler ayaklandı. İsyancılar, insan hakları davalarının durdurulmasını, işkenceye adı karışan bir binbaşının tutuklanmasından vazgeçilmesini ve genelkurmay başkanının ıstltasını istiyorlardı. Cumhurbaşkanı, bu tatepleri reddetti ve isyancılardanieslim olmalannı ıstedi. Buenos Aires'teki başkanlık sarayının balkonuna çıkarak, Mayo Meydanı'nda kendisini çılgınca alkışlayan yurttaşlarına, "Demokrasinin kes/rrtry© uğramasına izin vermeyeceğim, bana destek olun!" çağrısını yaptı. Halk coşkulu bir biçımde bu desteği Başkan'a verdi. Ancak Alfonsin'in aynı desteği Arjantin ordusundan bulabildiği pek söylenemezdi. Batılı haber ajanslan, bu konuda onun biraz yalnız kakjığını bildiriyortardı. Bu aşamada zafer, demokrasinin ve Alfonsin'in oldu. Ama bu, sadece bir ilk raund sayılabilirdi; demokrasiye giden ince ve uzun yolda daha birçok engelle karşılaşılabilirdi. • Bu güçlüklerin bilincinde olmalıydı Cumhurbaşkanı Alfonsin, bir konuşmasında şöyle diyordu: "Askeri yönetim, halkın gerçek katılımını önler. Demokrasi, herkese kendi hayatı hakkmda karar verme ve kendi hayatını kontrol etme fırsatı tanıyan katılıma izin verir. Bu sistemin insan onuruna olan saygıyı guvence altına a/dığma ve insan haklannı tümüyle garanti ettiğine inanıyorum. Diğer yandan, askeri bir hükümet, insanlara işkence voya baskı yapmasa, sosyal adaleti yaratmaya çalışsa bile politik katılımı ve politik haklardan yararlantlmasını inkâr eder. Her otoriter rejim bunlan inkâr eder. SORU Sayın Başkan, nasıl oldu da Arjantin gibi cehaletten uzak ve sofistike bir topluluk askeri bir diktatöriüğün kendisini bunca yıl yönetmesine izin verdi? ALFONSİN Almanlar Anantinlilerden daha sofistike ve teknolojık olarak da daha ileriydller, ama askeri yönetime boyun eğdiler. Arjantin hasta bir toplum olmaktan kurtuluyor. Hâiâ tam bir demokrasi ortamında yaşryor değiliz. Demokratik kurumlara sahip olmak yetmez; demokrasinin işlemesi için içimizdeki partizanlık iblisini yok etmeliyiz. Anantin'in askeri yöneticileri kendilerini ilahi kurtancı rolünde gördüler; orduyu devletle özdeşleştirdiler. Politika ve politikacılara kesin bir küçümsemeyle davrandılar. 1930'dan beri arada sivil hükümetlerie kesilen askeri yönetimler gördük. Ancak baskın olan otoriter modeldi. Bunun sorumluluğu, oligarşinin, özgür seçimler yoluyla hiçbir zaman iktidara gelemeyeceklerini bilen kesimlerine aittir; İktidara el koyması için orduyu yüreklendirdiler; böylece kendi çıkariarı doğrultusunda ilerieyebileceklerdi. Latin Amerika'nın bu sorunu ta sömür(Baftamfi 1. Sayfada) TEPKİLER ge dönemlerine kadar gider. Oligarşiler, bağımsıziık savaşlanndan sağ çıkmayı başardılar. Durumlannı sağlamlaştırıp, sonra da spekülasyon yaptılar ve bundan kâr sağladılar. Hiçbir yararlı toplumsal işlevleri olmadı. Bu bir sosyal sınıf sorunu olmaktan çok bir davranış sorunudur. Oligarşiler spekulasyondan kâr elde edebilmek için hükümetle suç ortaklığı yaptılar. Özgür seçimler yoluyla iktidara gelemeyecekleri için ülkeyi ordu aracılığıyla yönettiler. SORU Şimdi, şu anda karsı karşıya o/duğunuz soruna, askeri yönetimden demokrasiye geçiş sorununa dönelim. Nerede uzun süren bir askeri yönetim olsa, orada toplumun çeşitli kesimleri; sendikalar, kilise ya da aydınlar orduya uyum sağlar ve demokrasi geldiğinde de halkın gerçekten otoriter bir düşünme tarzından demokratik bir tarza dönüştürulmesi gerekir. Resmi emir yoluyla ilişki kuran hükümete alışmışlardır ve diyalogla ilişki kuran hükümetin psikolojik bir dönüşüme ihtivacı vardır. Eminim ki, pek çok insanın Başkan Alfonsin'in sert ve seri hareket göstermediğini, tüm suçlu unsurlaria uğraşmadığını söylediğinin siz de farkındasınrzdır. Bu sorunu nasıl görüyorsunuz? ALFONSİN Sanırım haklısınız. Otoriter yönetim altında geçen uzun bir dönemden sonra, bir kuşatma durumunu sürdüren bir hükümetin yerine geçen bir hükümet tarafından alınan önlemler, özellikle de örneğin, insan haklarının savunulması ve önceki hükümetlerin bunun üzerinde uyguladığı baskıyla ilgili konularda, bazı insanlara çok hafif görünebilir. Sanıyorum ki. çocuklann ve diğer yakınlannın kaybolmasıntn trajedisini yasamış olan insanlar, bunun sorumlulannın adalet önüne çıkartılması için otoriter önlemler alınmastnı isteyeceklerdir. Bu insanlar, silahlı kuvvetler mensuplannı daha önce yargılanabilecekleri tek mahkemeler olan askeri mahkemelerde yargılandıktan sonra, sMI mahkemeierin önüne çıkartabilmek için uyguladığımız dava usulünün çok ağır işlediğini düşünüyoriar. Baskı dönemine ait suçlaria birlikte ele alındığında bu düşkınkltğı bana herkesçe anlasıiabilecek kadar açık görünüyor; bir de, bizim görevdeki daha ilk günümüzde ülkenin sorunlannı çözmemizi istemiş olabılecek olan bu insanlardan, şu ya da bu şekilde, her zaman bir şikâyet geliyor. Oysa biz seçim kampanyası sırasında, halkın bizi başlangıçtan itibaren sosyal adaleti gerçekleştirme, yolsuzluklara son verme ve Arjantin'in tüm potansiyeiini gerçeğe çevirme yolunda göreceğini söylememize rağmen, her sorunu anında çözemeyeceğimizi de belirttk. Bu mesajı herkesin anlamadığını görüyorum. Ekonomi aianında, ulusal ekonomiyi yeniden örgütlemek gerekiyordu ve hâiâ da gerekiyor; ama tabii ki, dış borçlanmızı bir günde ödeyemeyiz ya da ekonomimizi kısa zamanda yenıden örgütteyemeyiz. Yine de inanıyorum ki, Arjantinlüerın büyük çoğunluğu durumun bu olduğunu, belki de politik liderlerinden çok daha net bir şekilde anlıyorlar. (Latin Amerika 'da Militanzm, Devlet ve Demokrasi Dosyası; Alan Yayıncılık, Aralık 1985; S. 778). ^ Arjantin Cumhurbaşkanı Raul Alfonsin'e bol şans dileyelim; ülkesinin sorunlannı demokrasi çerçevesinde çozüm yoluna koymasının taşıdığı önemin bilincinde olarak.. ANKARA (Cumhuriyet Burosu) Basbakan Turgul Özal, anayasayla getirilen siyasi yasakların bu yıl:n mayıs ayı sonuna kadar kaldırılacağı ümidinde olduğunu açıklamasına karşın, ANAP grup yöneticilerine bu yönde herhangi bir talimatı henuz vermediği belirtildi. Basbakan özalın siyasi yasakların kaldırılması için önce anayasanın 175. maddesınin değiştirümesi önerisi, SHP ve DYP sozculeri tarafından, "samimiyetsiz" olarak değerlendırilirken, DSP öneriyi baştan reddetmek yerine, partilerarası zirve önerisinde bulundu. ANAP DSP tLE MASAYA OTURACAK ANAP Genel Sekreteri Mustafa Taşar, genel sekreterlerle yapılan yemekte DSP Genel Sekreter Vekili Haluk Özdalga'nın ANAP'ın anayasaran degişlirilmesi formulünu ilke olarak benimsediğini söyiedi. Taşar, Cumhuriyet muhabirine, "DSP, 17ye prensipte evet dedigine göre bizimle beraber hareket etmeleri gerekir. Ama tekrar konusacağız" dedı. Masaya oturarak anavasa değişikliği ve seçim ile Siyasi Partiler Yasası değişikliklerini göruşmekte anlaştıklannı belinen Taşar, "Bu gelişmelm Sayın Başbakana arzettim. bu bilgileri çarşamba gunu Başkanlık Divam'nda da anlatınm. Goruşmeden sonra yeni girişimlere baslanz" dedı. Başkanlık Divanı toplantısından sonra DSP ile genel sekreterler duzeyinde göruşmelere başlanacağını kaydeden Taşar, "DSP ile tekliflerini göriışmeye hazınz. Ama gomyorum ki, DSP asgari müştereklerde anlaşmaya hazır. DSP ile anayasanın değiştirilmesinin kolaylaştınlması ve bu degişikligin millet tarafından yapılmasında anlaşıyoruz" şeklinde konuştu DSP'den destek mi? olduklarını ıtade ederek, bu sayının en az 240 oiması gerektiğim savundu. Sarp, 240'ın uzerindeki onerilerı tartışabileceklerinı belirtti. DSP Grup Başkan Vekili Sunıri Baykal ise, "201 artı referandum" önerisine baştan karşı çıkmanın yanlış olduğunu savundu. UGUR MUMCU GOZLEM Baykal, bugunku seçim sistemi içerisinde, "201 artı referandum" onerisinin uygun olmadığını ıfade ederek, "Ancak halklan iırkmemek ve korkmamak lazımdır. Özellikle sosyal demokratlar halka gitmekten çekinmemelidirler" şeklinde konuştu. Destek bulursam yasaklar (Baştarafı 1. Sayfada) anlamına geleceğıni belirten özal, "Bu durumda Mecliste yapılacak oylama sadece referanduma gidip gitmeme oylaması olacaktır" dedi. Anayasanın geçici 4. maddesi konusunda, "anayasadan ayn getirilseydi, halk kabul etmezdi denildiğini" ve çok tartışıldığını anımsatan Özal, "Bu, 12 Eyliil yönetimi ile eski yoneliın arasındaki bir ihtilaftır. Bu ihtilafın halk tarafından çozulmesinde fayda mulahaza ederim. Bu suretle yaralar sanlmış olur " biçiminde konuştu. Bu konunun hakemliğini milleıe bırakmanın yararına inandığını söyleyen Özal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu eski dort liderin aşağı yukan şu anda partileri vardır. Partilerinin başına gecmelerine halk karar verir. boylesi daha iyi olur. Bu suretle 1992de vapdacak bir münakaşavı da yapıp bitirmiş oluruz. Yani benim geçici 4. maddenin kaldınlmasını sunıncemede bırakmam doğru değildir. 175. maddenin değişikliğinin geçtigi anda geçici 4. madde gundeme gelecektir. Ve bunu da 1988 seçimlerinden evvel hatta umit ediyorum bu mayıs ayı içerisinde, yani Meclis kapanmadan yapma imkânına kavuşuruz. Her ikisini de arka arkaya. Tabii 175. maddenin değismesi için 267 oy lazım. Eksiğim de olabilir. Bir grubun bunu tamamlaması iazım. Bu sayıyı bulacağımı umit ediyorum. Karşı taraf da bu soylediğim ilkeyi kabul ederse. Kabul etmezlerse, biz sadece geçici 4. maddeyi getirirsek Medisten geçiremeyiz. Geçiremeyecegim bir şeyi de Meclise getirmem. 175. madde, 201 oy ve referandumla değişir biçimine sokarsak, geçici 4. madde gelince ben lehte veya aleyhte konuşma vapmam. Hatta madde koyanz. kimse konuşmasın diye." DYP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un "değişikliği suriıncemede bıraktığı" sözlerinin anımsatılması uzerine Özal, "Bunlar laftır" dedi. (Baştarafı 1. Sayfada) aracılığı ile "Kamuoyu yoklaması" yaptırmış olacak... Sonuç, ANAP lehine ise hemen erken seçim, ekim ya da kasım ayında sandık başına. Yok, eğer yerel seçimler, ANAP için tehlike işaretleri veriyorsa, o zaman, genel seçimler 88'de... Geçen sonbaharda boş bulunan üyelikler için yaptlan milletvekili seçimlerinde ANAP oyları düşmüştü. Bu düşüşü durdurmaya olanak yok. ANAP, artık yokuş aşağı yuvarlanıyor. Yolsuzluk dosyaları, Suudi kökenli birader ilişkileri, batan şirketler, kurtarılan bankalar, pahalılık, hergün ANAP'tan binlerce oy koparıp koparıp, götürüyor. Nereye götürüyor? Önce, DYP'ye götürüyor. ANAP'a verilen sağ oyların gideceği ilk adres, DYP oluyor. Tabii, bu oyların bir kısmı da SHP ve DSP'ye gidiyor. Özal, bu gidişi görüyor. Gördüğü için de elınden geldığince, SHP ile DSP'nin arasını açmaya çalışıyor. Çünkü, biliyor ki, sol tek bir parti olarak seçimlere gırse, en büyük parti olacak... Olacak, çünkü sağ oyjar, ANAP, DYP ve RP arasında bölüşüleceği için oyların yüzde 35'ini alacak sosyal demokrat parti iktidara gelecek. Sağ oylar, ANAP ve DYP arasında bölünecek... Sol oylar da SHP ve DSP arasında... Sol oylar, SHP ve DSP arasında bölüneceği için büyük olasılıkla seçimlerden sonra ANAPDYP koalisyonu kurulacak... ANAP ve DYP hem ortak hükümet kuracaklar, hem de yeni Cumhurbaşkanını seçmek için işbirliğı yapacaklar... Yeni Cumhurbaşkanı kim olacak? Bugünden, Cumhurbaşkanının kim olacağını söylemek, "fal bakmaya" benzer, o günün koşulları, belki de bugün hiç adından sğz edılmeyen bir adayı Çankaya Köşkü'ne oturtabilir, nereden bıleceksiniz? öyle olmasınaöyle... Ancak, Sayın Özal'ın Cumhurbaşkanlığı için şimdiden hazırlandığını söylemek bilinmeyecek bir konu değil... Başbakanın çevresinde hem de çok yakın çevresindeÖzal'ın gelecek seçimlerden sonra Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyacağı konuşuluyor. Tabii, şimdi sorsanız, "hayır" derler, "Ne ilgisi var?" derler, "yakıştırma bunlar" derler. Fakat, biliniz, yüreklerinden geçen, akıllarını meşgul eden konu hep budur. Niçin olmasın? özal'ın Cumhurbaşkanlığını düşünebiliyor musunuz? özal'ın Cumhurbaşkanlığında "Türklslam sentezi" Çankaya Köşkü'nü de fethetmiş olacak... Devlet, tümüyle İslamcı görüşlere açık olacak. Araplara mülk satışı ile ilgili yasa hemen yürürlüğe konacak, Suudı sermayesine akıl almaz ayrıcalıklar tanınacak... MİT başta olmak üzere, devletin bütün kurumları, "Türkİslam sentezi" görüşünü benimseyenlerce iyice ele geçirilecek... Türkiye Cumhuriyeti, böylece "Uberal İslam Cumhuriyeti" olacak. Bu arada, "Ne olur, ne olmaz" diye, "Atatürk ilke ve inkılapları"nöan da söz edilecek... Bugün yapıldığı gibi! "Olmaz" demeyin. Burası Türkiye... Türkiye'de "Olmaz olmaz"... Neler olmadı ki? 6O'lı ve 70'li yıllarda, Celal Bayar'ın tabutu başında korgeneraller nöbet bekleyecek deselerdi, hiç inanır mıydınız? Şöyle bir düşünün... Cumhurbaşkanı Özal... "Firstlady" Semra Özal. Sonra kızı Zeynep, damadı baterist ve film sanatcısı Asım Ekren.oğlu Efe ve Ahmet... Ve kardeşi dinsel vakıf kurucusu ve Suudi sermayesi ortaklarından Korkut Özal ve Yusuf Özal. Çankaya Köşkü'ne ne de yakışırlar ama! (Baştarafı 1. Sayfada) FKO bütünleşti fal. Ceıayir Cumhurbaşkanı Şadli Bencedid, rejımin iki numarası Muhammed Şerif Me»aadia ve Dışişleri Bakam Ahmel Talip İbrahimi birlikte salona girdıler. Alkışlar tabii Yaser Arafat'a idi. Kuran okunduktan sonra, Fitistin davasında toprağa düşenler için bir dakikalık saygı duruşunun ardından meclis başkanı alkışlarla kesilen kısa bir konuşmadan sonra Arafat'a soz \erdi Salon bir kez daha a>ağa kalktı. Arafaı "Ulusal Birlik ve Kamplar Direnişi Oturumu" adı verilen 18. donem çalışmaiarının yonunu çizdi. Zaman zaman alkışlara hedef olan coşkun konuşmasında Cezayır Devlet Başkanı Şadli Bencedid'c ve Libya Lideri Muammer Kaddafi yc bu toplantımn gerçekleşmesındeki ga> retlerınden oturu teşekkur etmesı ve Sov^etler Birliği'nden "buyıik dost" olarak sozeımesı dikkaı çtktı. Arafat'tan sonra İslam Konferansı Orgutu Genel Sekreterı Şerifuddin Pırzade ve Arap Bırliğı Cenel Sekreteri Şadli Klibi de birer konuşma yaptılar. Bu toplantıyla birlikte 1983'ten beri var olan ve Füistin hareketinin tarihindeki en kritik bolunme aşılmış ve Filistin Ulusal Birligi yeniden kurulmuş oluyor. Filistin Ulusal Bırlıği'nin kurulması FKÖ'nun dıreksiyonunun Sovyetler'e doğru çevrılmesiyle mumkun olabildi. Bunun fiyatı olarak Ürdun ile ıttıfak, dikkatlı bir sozcük dizgesıyle kaleme alınan FKÖ Yurutme Kurulu (hukumeti) bildirisi sonucu terk edildi FKO Yurutme Kurulu'nun onceki gece yaptığı toplantıda aldığı karar dun ulusal meclisın başlama saaıindcn az onceaçıklandı. Kararda "..Pralik de ANAP Grup Başkan Vekili Pertev Aşcıoglu. başlangıçtan itibaren anayasanın Geçıci 4. maddesınin kaldırılmasından önce 175. maddesinin değişürilmesini savunduklannı belirterek, "Sayın Basbakan bize bir (alimat verirse, gereğini derhal yerine getiririz" dedi. Aşçıoğlu, siyasi yasaklann kaldırılması için henuz bir talimat almadıklarıru, ancak mayıs ayı sonuna kadar çalışmaların yetişebileceğini ve yasaklann kaldınlabileceğini kaydetti. SHP VE DYP KARŞI SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar, ANAP'ın siyasi yasakların kaldırılması konusunda samimi olduğuna inanmadığını söyledi. Sağlar, "Basbakan geçici 4. maddenin kaldınlmasını samimi olarak istiyorsa, bizim bu konudaki önergemizi gündeme alır, kabul eder" dedi. Sağlar, Basbakan Özal'a anavasa değişikliği teklifini hemen Meclise gstirmesini önererek, aksi halde Başbakarun yasakları kaldırma konusunda ınandına olamayacağım savundu. DYP Grup Başkan Vekili Atamet Sarp ise, Basbakan Ozal'ın, "201 artı referandum" formulünu kesinlikle kabul edemeyeceklerini soyledi. Sarp, 201 çoğunluğun, iktidar olmanın asgari kosulu olduğunu belırterek, "Her iküdann anayasayı değiştirmesine imkân vermek doğru bir şey değildir. Anavasa kanunlar gibi kolay değişir olmamalıdır" dedi. Sarp, anayasanın daha fazla bir çoğuBİukla değıştirilmesinden yana ÖÖRENCİLER VE HELİKOPTER İstanbul Beyazıt Meydanı'nda açhk grevi yapan 288 öğrencinin ve kendilerini ziyarete gelen diğer öğrencilerin üzerinden dün akşamüzeri alçak uçuş yapan bir askeri helikopterin ortalığı tozu dumana katması panik yarattı. neyimlerie karutlandığı ve FilistinÜrdun Uişkilerinin gelişmesi onünde engel o'duğu için. FKO Yurutme Kunılu FKOUrdun aniaşmasının fülen variığuu yitirdiğini de goz onunde îularak bu anlaşmayı yok sayıyor" denildi. Filistinlı lıderlerden Abu Iyad (Salah HalaO basın mensuplanna bir açıklama yaptı ve "Bugıin Filistin halkı için bir bayram gunudur. Uzun bir aynlıktan sonra FKÖ yine birleşebilmiştir. Bu durumun Ortadoguda guçler dengesi üzerinde çeşitli etkilerde bulunacağı labiidir" dedı. Bu arada Ulusal Meclis'in açış oturumundan birkaç saat önce dağıtılan bir açıklamada Abu Nidal grubunun oturumlara katılmayacağı bıldırildı. Abu Nidal grubunun kullandığı "El Felih Devrimci Konseyi" imzasıyla dağıtılan bildirıde, soz konusu grubun örgütsel duzenlemelerde anlaşamadığı, bu yuzden Ulusal Meclis oturumlarına katılmayacağı belinildi. Filistin Ulusal Meclisi'nin 18. donem toplantılarından once Abu Nidal grubu ile yapılan pazarlığa gore. bu grubun ikiuç mensubunun "bağımsızlar" sıfatıyla oturumlara almması ongorulmuştü. Oysa grup bağımsız bir orgut kimlıği ile katılmakta ısrar edince, anlasma sağlanamadı ve Abu Nidal, Ulusal Meclis oturumlarından çekildiğini duyurdu. Filistin Ulusal Meclisi'nin 18. donem toplantısına 8 Filistinli örgut katılıyor: 1. ElFetih (Yaser Arafat). 2. Halk Cephesi (George Habbaş). 3. Demokratik Cephe (Nayıf Havatme) 4. Filistin Komunist Partisi. 5. Mucadele Cephesi (Semir Gosa) 6. Arap Kurtuluş Cephesi (Irak yanlısı Abdurrahim Ahmed). 7. Filistin Kurtuluş Cephesi (Talat Yakup). 8. Filistin Kurtuluş Cephesi (Abul Abbas). Abu Nidal grubu toplantıya katılmayacagını üan etmesine rağmen, yayımladığı bildiride "siyasi bir itiraz" getirmemesi, sadece "teknik ve orgütsel itiraz" ileri surmesi ve sert bir dıl kullanmaması dikkati çekti. Cezayir toplantısıyla Filistinlilerarası birliğin 1970'li yıllann ilk donemi ölçüsünde yeniden kurulduğuna işaret ediliyor. Yeni birlik çerçevesinde Ulusal Meclis oturumlanna katılmamakla birlikte Abu Nidal'in bile dahil edilebileceğine ise değiniliyor. Isminin açıklanmamasıru isıeyen bir ust duzey FKÖ yetkilisi, Abu Nidal'in bir hafta önce uluslararası basında yer aldığı gibi Abu Cihad ile değil bizzat Yaser Arafat ile goruştuğunu ve pişmanhk belirttiğini söyledi. Aynı yetkilinın verdiğı bılgiye gore, FKO ust yönetimi Abu Nidal'e bir şans vermek istedi. FKO ust yonetiminin bu lavrında daha once ileri süriılduğü gibi Lubnan'daki son kamplar savaşında Abu Nidal'in gucunun erimesi bir yana, tam tersine Arafat yanlısı kuvvetlerle omuz omza savaşması ve aynca başta Lıbya ve Cezayır, çeşitli ulkelerin FKO nezdinde "Abu Nidal'in bunyeye kabul edümesı" yonundekı gırışımlen etkılı oldu. Lıbya ve Cezayir dışında. FKÖ'ye bu konuda iki Avrupa ulkesinin ABD'nin itirazına rağmen telkinde bulunduğu ılgıh FKO yetkilisi tarafından belirtildjTBoylece FKÖ ile çeşifli Avrupa ulkeleri "Abu İNidalin ehlileştirilmesi" konusunda göruş birliğine ulaşmış oldular. Nitekim, Abu Iyad da basın toplantısında FKO'nun "işgal altındaki topraklar dışında" hiçbir yerde şiddet eylemlerine başvurmayacağı ve bu konunun son gunlerde oluşan Filistinlilerarası birlik zemininin ilkelerinden biri olduğunu vurguladı. Son gelişmeler, FKO ile Ürdun ve Mısır arasındaki mesafenin açılması sonucunu getiriyor. FKOSuriye ilişkılerinde şu anda somut bir sonuç elde edilmemiş olmakla birlikte, Sovyetler'e ki Cezayir toplantısının miman Surıye'yı FKÖ ile uzlaştırmak konusunda önemli kozlar veriyor. Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'ın uzun bir aradan sonra önumuzdeki perşembe gunu gerçekleştireceği Moskova ziyaretinde Sovyetler'in Suriye liderine bu konuda baskı uygulaması Cezayir'dekı beklentılerden bıri. Bu arada, Ortadoğu poütikasında hamle ustune hamle yapmaya başlayan Sovyet polıtikasının bu belirtilerınden biri olarak Filistin Ulusal Meclis toplantısının başladığı dun sabah Bulgarislan Devlet Başkanı Todor Jivkov, Şadli Bıncedid'in davetlisi olarak Cezayır'e geldi. 5 öğrenci daha tutuklandı (Baştarafı 1. Sayfada) yaparken, öğleden sonra Beyazıt Meydanı'na gelen tiyatro yazan Bilgesu Erenus, oğrencilere şarkılar okudu. Yazar Rıfat Ilgaz ile Radikal Parti Koordinasyon Kurulu Başkanı İbrahim Eren, de eylem yerine gelerek oğrencıleri destekleyen birer konuşma yaptılar. Saat 16.30 sıralarında da öğrencilerin üzerinden alçak uçuş yapan ve yarattığı ruzgâr ve tozla dağ:tmava çalıştığı izlenımini veren askeri bir helikopter, bir sure video filmi çektikten sonra meydandan uzaklaştı. Oğrencıler, helikopterin bu hareketını alkışlayarak ve birbirlerine kenetlenerek karşılad\lar. Daha sonra saat 17.00'de büyuk bir coşku içinde dağılan oğrenciler, "Tek tip öğrenci dernegine karşı verdikleri mucadelenin. yasa teklifinin geri çekilme>iyle başanya ula>lığını" belirterek eylemlerine son verdiler. \nkara'da da gecen hafta meydana gelen olaylar nedeniyle gözaltmda bulunan ve DGM Savcılığı'nca soruşturmaları lamamlanan 167 oğrencıden 67'sı dün serbest bırakıldılar Saat 17.20'de DGM'y« gelirilen oğrenciler, burada gruplar halınde salıverildıler. 86 öğrencinin ise tuıuklanma istenıiyle DGM sorgu yargıçlığına gonderilmesine karar vcrıldi. Bu oğrenciler hakkında, "Belirlenen guzergâh dışında halka aynlan yerde toplanlı yapmak sa> ly la I > ıl 6 ay ile 3 y ıl arasında hapis fetemiylv dava açılabilecegi" bıldınldi. Ankara'da geçen hafta gozaltına alınan 14 öğrenci hakkındaki dosyalar da ajrı (utularak. bu kışilerin orgutscl bağlantılarının araştınlarak soruşturmanm surduruldüğu belinildi. Çeşitli operasyonlarda gozaltına alınan 31 kişı hakkında soruşturma da genişletilerek surdürulurken, 10 kişi de yargıç önune çıktıklan sonra serbest bırakıldı. Bu öğrencilerdeıı beşınin adları şoyle: Erdem Anılan, Cem Belce, Ege Altın, Özer Şarkoğlu, Ayhan İlhan. Öte yandan Ankara'da açlık grevini surduren bir grup öğrenciyı evinde konuk eden eski öğretim üyelerinden yazar Yalçın Kuçuk, gozaltında bulunan oğrencilere. "ağır işkence yapıldtğınf one surdu. Bu arada Ankara'daki Hacettepe Üniversıtesi Beytepe Kampusu'nda 150 kadar öğrenci dun oğle yemeğini yemeyip tepsilerini masalara bırakarak bir protesto eylemi gerçekleştirdiler. İzmir'de de 9 Eylül Üniversıtesi Basın Yayın Yüksek Okulu oğrencilerinden 13'unun Ege Üniversıtesi kantininde surdurduklen açhk grevine katılmalar oldu. Dün saat 16.00 sıralarında Ege Universitesi Fen ve Muhendıslik Fakultesi'nden bir grup öğrenci de bu oğrencilere katılarak gozalıında bulunan arkadaşlarının serbest bırakılması için açlık grevine başladılar. Sıvas Cumhunyet Unıversitesi'nde cuma gunu oğleden sonra açlık grevine başlayan 22 oğrenciden 5'ı onceki akşam tutuklandı Öğrenci dernekleri ile ilgili yasa lasarısını protesto için rektorluk bınası önunde açbk grevine başlayan ve daha sonra şehir merkezme gelerek SHP, DSP ve MÇP il orgutlerinı zıyaret etmelerın; den sonra gozaltına alınan 22 oğrenciden FenEdebiyat ve Muhendıslik Fakulıesı oğrencileri olan Necdel Ocalan. Kemal Çetin. Necdet Doğan, Yusuf Yalçın ve Guttekiu Atmaca ıkı gun suren sorgulamalanndan sonra onceki gece ncbetçi sorgu mahkemesınce tuıuklanarak cezaevıne gönderıldiler. Serbest bırakılan 17 öğrencinin ise, dun sabahtan itibaren tutuklanan arkadaşlarının serbevt bırakılması istemiyie yeniden açlık gre • vine başladıklan bildirildı. Dıcle Universitesi'ne bağlı Hukuk Fakultesı oğrencilerinden büyuk boIumu dun son gunlerdeki gozaliı ".e tutuklama olaylarını kınamak uzere , yemek yemedi. j Ote yandan DYP Genel Başkanı', Husametıin Cındoruk. uç gun suren Ordu gezısi >ırasında LBA'va vaptığı açıklamada. öğrencilerin yasal olan her türlu evlenılerini desieklemeye kararlı olduklarını bildirdı. Ancak »on zamanlarda oğrencı evlemlerinin yasal olmadığına dikkaı çekerek. "Öğrencilerin vaplıkları eylemleri onaylamıvucum. Oğrencileri hak • lı buluvorum. ancak şekil iıibarivle evleıJerini unajlanııyonını "dedi OzaTdan esneklik (Baştarafı I. Sayfada) YÖK kanununda bazı değişiklikler yapılır. Zaman içinde daha serbest bir ortama geçilir" dedi. Öğrencilerin okullara sakal ve istediği kıyafetle gelebileceğini, ancak onemli olanm "temiz giyinmek" olduğunu vurgulayan Ozal, "üniversitelerde katı kaideler konulmasının vanında değilim " şeklinde konuştu Özal, "Üniversiteler ilim yuvasıdır. ama orası anarşi yuvası değildir. Bu dengeye de bakmak şartıyla ilmin daha hür bir atmosferde yerine gelebilmesi için ufak tefek meselelerle değil. daha büyuk meselelerle uğraşmamız lazım" dedı. GÜNALP Öte yandan önceki gün yapılan Unıversitelerarası Seçme Birinci Basamak Sınavı'na türbanlı oğrencılerın alınıp ahnmaması konusundaki tartışmalar konusunda bir açıklama yapan OSYM Başkanı Prof. Dr. Altan Gunalp, "14 yıldır yaptığımız şey, yeni bir uygulama gibi gosterildi" dedi Prof. Gunalp, sınavlarda kınılık saptamanın onemli olduğunu, bunun sağlıklı bir bıçimde yapılması gerektiğini belirterek. "Yoksa lurban bizim meselemiz değil" diye konuştu. Prof. Altan Gunalp, Cumhuriyet muhabirinin "sınavda turban" tartışması ile ilgili sorularını yanıtlarken. bu konuda salon görevlilerimn farklı uygulamalar vaptığını, ancak bu konuda katı bir tutum yerine "kimlik tespilinin sağlıklı" yapılmasının önde tutulduğunu söyledi. Prof. Gunalp, salon görevlilerinin buna gore farklı uygulamalar yapabildiklerinı dile getırdı. Prof. Gunalp bir başka >oru uzerine de sınav sonuçlarının 20 mayısta adaylara postalanacağını. bu yıl sınava gıren 627 bin dolav ındaki adayın sına\ kâğıtlarının o^uiımasının yetıştirilmesi için çalışmaların hızlandırılacağını açıkladı. Pro: Gunalp. 105 puan barajını aşanl.ırın ıkincı sınava çağnlacaklannı da hatırlatarak, universiıenin genel kontenjanlannda bir anış olmayacağını da belınıı. Gunalp bir soru uzenne Miıavda ipıal edilen soru olmadığını soyledi. 19 nisan pazar günü yaşama gözlerini kapadı. Cenazesi, 21 nisan salı günü öğleyin Erenköy Galip Paşa Camisinden ahnarak, Içerenköy Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. GÜNYOL, CEMtLOĞLU, MORAY ve ÇAMOĞLU AİLELERİ SEDAT GUNYOL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle