15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLER 2 TEMMUZ 1986 KKTC'nin, ekonomik önlemler paketi LEFKOŞE (Cıımhuriyel) Türkiye ile KKTC arasında ele alınacak ve KKTC'de uygulanacak ekonomik önlemler dizisi belli oldu. Ekonomik konulan içeren taslak KKTC Bakanlar Kurulu'nda görüşülerek Başbakan Turgut özal'a sunulacak duruma getirildi. önlemler perşembe günü, Başbakan özal ve Başbakan Eroğlu başkanlığındaki Türkiye ile KKTC arasında yarın başlayacak resmi görüşmelerde ele alınacak. öncelikle gerçekleştirilecek ekonomik önlemler arasında başlıca şu maddeler yer alıyor: • KKTC sınırlan içinde ABD Dolan, sleriln ve Alman Markı gibi konvertabl paralar Türk I.irası ile birlikte ledavülde olacak. TL'nin faizi, ötekl paralar gibi falz oranlan duzeyine uyumlu duruma getirilecek. • TC ile KKTC arasında TL'nin serbestçe transferine olanak vermek içın gerekli hukuki düzenleme yapılacak ve plasmanlar, Merkez Bankası tebliğleriyle düzenlenecek. • KKTC kambiyo rejimi gözden geçirilerek öngörülen ekonomik yapıya uygun olarak liheralleşlirilecek. Bankalar Yasası'nda bankalar bünyesinin güçlendlrUmesi Için asgari sermaye miktannın arttınlması, temellü dagıtımının /orıınlıı limillerinin tayini ve sınırlı sayıda hlssedar gnıbunun denetiminden çıkarması konulannda degişikllkler yapılacak. • Kıbrıs'ta mevsimlik nakit gereksiniminin giderilebilmesi için TC Merkez Bankası ile KKTC Merkez Bankası arasında yapılacak olan bir bankacılık anlaşması ile faizsiz avans ve kredi olanağı sağlanacak. • Bu anlaşma çerçevesinde KKTC Merkez Bankasının TC Merkez Bankası'ndaki hesabı bir portföy Işlelmesi prolokoliı ile TC para piyasalannda degerlendirilecek. • TC'nin KKTC'ye yardımları Ziraat Bankası yerine doğrudan TC Merkez Bankası aracılığı ile KKTC Merkez Bankası'nın hesabının alacaklandırılması yoluyla gerçekleştirmesi sağlanacak. • Orta vadeli onlemlerle ilgUi kararlara göre, KKTC Merkez Bankası Yasası ve Bankalar Yasası ile bu yasalara ilişkin (ebligler ve dUzenlemeler gözden geçirilecek ve liberal ekonomik anlayışın gerektirdigi şekilde özerkleştirilecek. Bu işlerin tamamlanması için ongorulen sure üç ay olacak. • KKTC Merkez Bankası'nın üç ay ıçınde selekıif faız uygulaması için 2 milyar TUrk Lirası ıransfer edilecek, bundan böyle KKTC selektif faız uygulamasını bu sınırlar içinde yapacak ve bu amaç için yeni kaynak istenmeyecek. • Kamu maliyesi ile ilgili önlemler dlzisinde hızla hazırlanması ve yasallajlınlması için çalışmalan başlayan tüketim vergisi de basil lululacak, vergi oram duşük olarak saplanacak. • Halihazırda uygulanmakta ve yüksek düzeyde olan gümrük vergileri, ortalama yüzde 30 oranında düşürülecek, uygulama aksaklıklannın hızla giderilebilmesi ıçın gerekli esneklik sağlanacak. • Kunımlar Verglsl oram yüzde 25'e indirilecek, yerliyabancı farkı kaldınlarak, yabancı sermayeyi caydıncı vergi uygulamasına son verilecek. • Yeniden değerleme ve mali dUzenleme yasası TC paralelinde hazırlanacak vc hızla yasalaştırılacak. • Yalınm ve teşvikler böliımünün sonrasında KİT'lerin reorganizasyonuna deglnilen önlemlerde ise TC larafının lıını KİT'lerdeki paylannın KKTC'ye devredilmesi öngönıluyor. KlT'lerin reorganizasyonu KKTC'de yapılacak ve TC'den bu amaçla herhangi bir yardım Islenmeyecek. Ekonomik önlemler paketinin beşinci bölümünde eşdeğer ve topraklandırma uygulamaları Uzerınde durulurken son bölümde kamu hizmetleri reformu ve sosyal gUvenlik yasalarından söz ediliyor. ÖzaVın gezisi sırasında ele alınacak MEHMED KEMAL POLİTÎKA VE OTESİ Dilimizdeki Tüy. .. Sorunlu ziyaret ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan lürgul Üzal'ın uluslararası alanda geniş yankılara yol açan KKTC ziyareti bugün başlıyor. özal, bugün berabeıindc rcsmı bir heyct olduğu halde KKTC'ye sıyasi bakımdan "deslek", ekonomik bakımdan da "lavsiye" boyutları taşıyan 48 saatlik bir ziyaıet içın l^fkoşe'ye gidiyor. özal. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın "akıllıca olmayan bir davranış" Ingiltere'nin "zamansız" ve BM çevrclerinin de "gayrihukuki" olarak nitelendirdiklm bu ziyarctle. BM Genel Sekreteri Perez de Ceullar'ın son belgesini reddeden Kıbrıs Rum Yönetimi ve perde arkasında planı "ballalayan" Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu'ya "Türkiye'nin hıılıın agırlıgıyla KKTC "nin yanında oldugu" ınesajını veriyor. Uluslararası alanda Kıbrıs soruınıyla ılgılı diplomatik harekctliliğin odak noklası özal'ın KKTC ziyaretinc vc Lefkoşe'den vereceği mevajlaıa çevrılmış bulunuyor. Edinilen bılgılcrc göre, özal, Lefkoşe'de yapacağı açıklamalarda BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın son belgesının Rumların rcddine rağmen "masada durdugıınu" vıırgulayarak, barış sürecinin koparılmaması gerekliği ınesajını vcrecck ve böylelikle topu Kıbrıs Rum YönetimiYunanistan ikilisine atacak. Başbakan Özal, barış ve diyalog çağrısında bulunmakla birlikte, Türk tarafının gösterdiği esnekliğin karşılıksız bırakılması sonucu, üçüncü ülkelcrin KKTC'ye eşit davranmaları zamanmın geldiğini belirtcrek, dolaylı bir şekilde, "lanımaya" hizmet edecek adımların atılması gereğini de vurgulayacak. Ozal'ın Kıbrıs Rum Kesimi'nde "hezeyan" yaratan bu ziyareti sırasında, gerilimi daha da tırmandıracak davranışlardan kaçınacağı ve ziyaret programının buna göre hazırlandığı bildirildi. özal, 1982 yılında KTFD'yı ziyarel eden dönemin Başbakanı Bülend Dlusu'nun yaptığının aksine, TUrk ve Rum kesimlerini ayıran ve 1974'teki ikinci barış harekâtında TUrk birliklerinin ilerledikleri yol Uzerınde uzanan yeşil hattı karayoluyla boydan boya katetmeyecek. Uİusu'nun yeşil hattı katetmesi Rum kesıminde "slnirli" bir hava yaratmıştı. özal'ın ise ziyaretine sembolık bir anlam olan bu türde bir "govde gosterisi" havası vermek istemediği öğrenildi. özal, sınır boyunca dolaşmak yerine ziyaretinin son günündc helikopterle önce KKTC'nin batı sı nmndaki Guzelyurt'a. daha sonra da doğudaki Magosa'ya giderek çok kısa sürecek incelemelerde bulunacak. özal'ın programında, son anda bir değişiklik olmadığı takdirdc, Maraşın bulunmadığı bildirildi. Ulusu, /ı yaretinde Maraş'a da giderek buradaki askeri karargâhta verilen bir brifinge katılmışti. öte yandan, BM Barış Gücü Komutanlığı'nın özal'ın /ıyareti sırasında dikkatli davranması yolunda TUrk makamlarınca uyarıldığı öğrenildi. Başbakan Özal, iki gün sürecek ziyareti sırasında Girne'de kalacak. Özal, ziyareti sııasında Cumhurbaşkanı Rauf Denklaş, Başbakan Dervlş Eroglu İle görüşmelerde bulunacak, KKTC Bakanlar Kurulu Uyeleri ile de bir" toplantı yapacak, ayrıca KKTC Meclisi'nin özel bir oturumuna katılacak. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuıiyetı ziyareli sırasında, KKTC ekonomisinin kendi kendine yeterli hale gelebilmesi için "gerçekçi" davranılması mcsajını vcrecck. Başbakan Özal, büyük ölçüde Türkiye'den sağlanan fonlarla ayakta duran KKTC ekonomisinin "sun'i teneffüs" ile yaşadığına inanıyor ve KKTC'nin siyasi alanda içinde bulunduğu yalnızlıktan kurtulabilmesi içın ekonomik alanda bir haıııle yapması gerektiğini dUşünüyor. özal'ın öncelikle üzcrinde durduğu konu, KKTC'de faizlerin Türkiye'ye oranla oldukça düşük olması. özal, bu dengesizlığin giderilebilmesi için öncelikle KKTC'deki fai/. oranlarının TUrkiye'deki düzeyc getirilmesi gereğini vurgulayacak. Başbakan Turgut özal'ın KKTC'ye bakışında eskiden beri KKTC'nin "serbest bölge" haline getirilmesi duşüncesi önemli bir yer tuluyor. özal, bu şekilde özellikle Beyrut'un devıe dışı kalmasından sonra Ortadoğu'daki tıcari raaliyetın bUyük ölçüde KKTC'ye kayabileceğini düşünüypr. özal'a göre, yoğunlaşacak ekonomik taaliycl, KKTC'nin tanınma sorıınuııu aşmasına, dış düfıya ile ilişkilerini geliştirmesine de son derece yararlı olacak. özal'ın tasarladığı "serbesl bölge" modeli, öncelikle "off shore banking" (açık deniz bankacılığı) diye udlandırılan serbest bankacılık sistemine dayanıyor. özal, offshore banking sisteminın gctirilmesi halinde bu avantajdan yararlanmak üzere yabancı bankalann KKTC'ye akın edeceklerinı hesaplı yor. özal, KKTC'deki denemenin başarılı olması halinde, bu sistcmi u/un dönemde Türkiye'ye de getirmeyı tasarlıyor. Başbakan özal'ın Lefkoşe'de guııdeme getireceği konular arasında KKTC'deki KİT'ler, Eşel Mobıl sıslemi ve sıı sorunu da bulunuyor. Başbakan Özarın KKTC gezisi başlıyor Silahlı Kuvvetleri'nin planlı tatbikatlanndan olan "Deniz Kurdu86/2" tatbikatımn üçüncü bölümü de başarı ile tamamlandı. BodrumAntalya arasında icra edilen üçüncü bölümü izleyen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Üruğ, "Tatbikatlar eğitimin bir parçasıdır. Bunun başka bir yorumu yoktur, olmamalıdır" dedi. Orgeneral Üruğ, Antalya limanmda yaptığı yazılı açıklamada, "gerek tlk Hedef 86 ve gerekse Deniz Kurdu86/2 tatbikatlarımn beklenen sonuçlara başanyla ulaştığını" söyledl. Orgeneral Üruğ aynca tatbikata katılan silahlı kuvveller personelini kutladı. Donanma Komutam Oramiral Emin Göksan'a da bir mesaj gönderdi. Tatbikatı Deniz Kuvvetleri Komutam Oramiral Zahit Atakan ile Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Koramiral Orhan Karabulut da izledi. Geçit resmi ile sona eren üçüncü bölümde tatbikata katılan gemilerimiz, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Üruğ'un bulunduğu sancak gemisinin önünden geçerek kendlsini selamladılar. (Fotoğraf: a.a.) T ü r k ÖzaVın gezisi KKTC partilerini karıştırdı tZZET RIZA YALIN LEFKOŞE Başbakan Turgul Özal'ın KKTC ge/isi, Kıbrıs Rumlarıyla Yunanistan'ı uluslararası siyaset platformunda duştuğü güç durıınıdan yararlanmak için harekete geçirirken, KKTC'deki siyasal partilerden ikisini de karşı karşıya getirdi. Kuzey Kıbrıs'ta on iki milletvckılıyle ana ınuhalelet durumuııdakı Cumhurıyetçi Turk Partisi Genel Başkanı Özker Özgür'ün "Türkiye Başbakanı Turgul Ozal'ın gezisinde Birleşmiş Milletler (.cnıl Sekreterinin guç gorevini daha da guçleştirecek yorumlardan kaçınılması ve KKTC'nin içişlerine kanşmaması" yönündeki demeci, Ulusal Bıılik Partisi'nce, "Eserie karçılaııan ifadrler" olarak değerlendirildi. özgür'ü "Türklye'yi, KKTC'nin içişlerine karıştıgı ve iç politikasını dışlan yonlendirdigi imalarıyla kuşku allında bırakmaya çalışmak"la sııçlayan UBP Genel Sekreteri Olgun Paşalar, "ller zaınaııki sakıncalı ınisyonun gereklerinin, bir kez de Başbakan Ozal'ın ziyareli oncesinde yerine getirildigini" söyledi. CTP Genel Başkanının buna tcpkisi de, son derecc ağır vc suçlayıcı oldu. UBP'nin muhafazakar ANAP'lan sagladığı parasal dolegin bedelinl bu lür demeçlerle ödemeye çalışırken, Kıbrıs Türklerinin siyasal kişilik kazanma çabalarına büyük bir engel olııştıırdugunu" kaydeden özgür, "Özal konııgumuz olurken, genel başkanı hulundugu partlnin, HBP'yı sagladıgı tirstegi ve UBP dışındaki partilere karşı ayrımcı lavrını vurgulamak, TCKKTC ilişkilerinin saglıklı temeller üzerine oturmasıııı isleyen herkesin görevidir" dedi. UBP'yı "ANAP'ın ikiz kardeşi" olarak da tanımlayan özgur, bu konuda ayrıca şunlan söylcdi: "UBP, kendi kendijıi 'muhafazak&r' olarak. lanımlayan ANAP'ın ikiz kardeşi olarak ANAP genel başkanının Kıbrıs'a dönük yaklaşımları eleşliıilince, görevini yerine getirmekte ve ANAP'ı savunmakladır. 1985 Mçinılfrindf ANAP'ın Kıbrıs'a gönderdigi seçim uzmanları, bunların yaptıklan tcmas vc telkinler unutulmamışlır. ANAP Genel Başkanı Sayın Özal, seçimden sonra yaptıgı açıklanıada IIH* ye destek sagladıklanııı kabul elmişti. ANAPlaıı UBP'ye uç yuz ınilyon TI . para yardımı yapıldıgı da basında ısrarla yu/ılmışlır. Lefkoşe'deki Türkiye elçiliginden Ust duzeydeki bir yetkillnln CTP hakkında Cıımhuriyel gazelesi muhabirine verdigi demeç de hiçbir diplomatik kurala uymayan içişlerine dogrudan mudahalc nltelifiindedlr." Kıbrıs için ABD baskısı (Baştarafı I. Sayfada) en önemli müttefiği ile ilişkilerinde Kongre'nin yanı sıra başlıca role sahip iki kuruluştan birinde, Dışişleri Bakanlığı'nda, gözümüz /aman zaman diğcrine, Pentagon'a takılarak VVilkinson ile Kıbrıs sorunu, TürkYunan ilişkileri ve ABD'nııı yaklaşımı konusunda söyleşiyoruz. VVilkinson, Kıbrıs'a ilişkin olarak BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın üçüncü belgesindeıı sonra ortaya v'ikan durumu "çok can sıkıcı" diye niteliyor. Ancak, bu "çok can sıkıcı durumun" ortaya çıkmış olınasının sorurnlulıığunu Genel Sekrctcr'e ret ccvabı veren Kıbrıs Rum Yöııelımi'ne ve Yunanistan'a yüklemekten kaçınıyor. Bir siiper devlel olmanın da gUçlüklcri olduğunu fark ediyoruz. ABD'nin bir süper devlel olarak ihlilaflı mütlefiklerinin hcr biriyle eşit uzaklıkta durmaya çabalar bir görüntüsü var. VVilkinson daha da ileri gidiyor ve "Made in USA" markalı çözüm önerilerinin antipatik bulunduğuna işa ret cderek, ABD'nin Kıbrıs konusunda aktif bir çaba içine girmeyebilcceğini dahi anlatmak istiyor. Peki, ABD mulfagında plşirilip BM amblemli tabaklarla sofradakilere sunulan yemege ne dersiniz? Cevap vermiyor. GUlümsemekle yetiniyor. Kıbrıs'a ilişkin olarak çoklaııdır yapılan zaten bu. O da biliyor, biz de biliyoru/ bunu. Bununla birlikte, ABD'nin Kıbrıs özel Koordinatörü ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili VVilkinson, taraflardan herhangi birine ABD baskısı ııygulamanın çözüm için olumlu sonuçlara yol açmayacağını sürekli vurgulamaya özen gösteriyor. "Raskılar uzun vadede sonuç vermez" diye ekliyor. VVilkinson, Kuzey Kıbrıs'ta bağımsızlık ilanını da "sorıınun çöziimiınii uzun vadede zorlaştıran bir gelişme" olarak görüyor ve aynı nedenle KKTC'nın tanınma çabalarını da hoş karşılarnayacaklanm hisscttiriyor. KKTC'NİN TANIMMASl Rumların ve Yunanistan'ın ıızlaşmazlığı sürerscTürk diplomasisinin KKTC'nın tanııınıası faaliyetine gireceğini ve bunun federal çözümc ulaşmayı hızlandırabileceğini söylüyoruz. KKTC ilanı, sonucu ne oluısa olsun, 17 Ocak 1985 New York Zirvesi'ne yol açmamış mıydı? Kıbrıs sorununun çözüm çabalarına hız kazandırmamış mıydı? Aynı açıdan KKTC'nın tanımnası kontısuna da yaklaşılabilirdi. Böyle bir durumda ABD'nin tutumu ne olacaktı: • 198.Vte yaptığı gıbı KKTC'yi tanıyabilecek ülkeleri bundan caydırmak mı? • Yoksa KK It'yi lanıvabilecek ülkeleri buna teşvik etmemek mı? Ikisi aynı şey değil. Dolayısıyla ABD bu konuda kırmızı ya da yeşil olmasa da sarı ışık yakanıaz mıydı? VVilkinson soruya doğrudan cevap vermeyerek diplomatik kıvraklık gösteriyor. KK'IC'nin tanınmasının işleri büsbütün zorlaştıracağını anlatarak soruya karşılık vermiş oluyor. KKTC'nin tamnmasına ilişkin olarak daha net tavrı ABD Dışişlert'nin Güney Avrupa Dairesi'nin, yani Türkiye'nin, Yunanistan'ın, Kıbrısın, ltalya'nın bağlı bulunduğu dairenin başındakı VVilliam Kope ortaya koyuyor. Rope, Türk Dışişleri'nin gerçekten KKTC'nin tanınması için yoğun bir faaliyete gireceğine inanmıyor. Nedeni şu basit sözcüklerde ifadesıni buluyor: "Ankara'da, Dışişleri'nde aklı baNüfus cil7danımı ve Ga7.iosmanpaşa Vergi Dairesinden aldığım mükellef kimlik kartımı kaybettim. Geçersizdir. MUHARREM A YDIN şında ve sorumlu insanların bıılıın lısı lobi. Bu lobinin vurucu gücü, duğunu biliyoru/." Kongre'de resmen kayıtlı örgütü AITUrk Dışişleri'nin bu noktada bir PEC (AmerikanIsrail Halkla llişkiinandırıcılık /aııl'ı içinde bulıınduğu ler Komitesi'nin lngilizce başharflenıı VVashiııglon'da se/iyorıı/. ri). Türkiye gibi Yunanistan da VVasAIPEC'in, ABD'nin simgesi halihıngton'da ınandırıcılık zaafı taşıyor. ne gelmiş olan Parlamento binası CaABD Dışişleri'nin Yunanistan masa pitol Hill'in kuzey yönünde hemen sırıın başında bulunan Kushlass, Yu yanıbaşındaki merkezinde basın sö/nanistan'daki Amcrıkan Uslerinin ka cüsüne Yahudi lobisinin Türkiye ile derıni tehlikedc görmüyor. "Çünkii" ilişkilerini soruyoruz. AIPEC sözcüdiyor "Papandreu bu iislere muhlaç. sünün cevaplarından Türkiye'nin AIABD'yi Türkiye ile baş başa bırak PEC'in dikkati dışında olduğunu anmamak için." lıyoruz. AIPEC, Türkiye'nin Arap Amcrikan Dışişleri'nin Yunanistan dünyası ile ilişkilerinin düzeyinden masasının Yunanistan'daki Amerikan eğer haberli ise, rahatsız değil. Uslerinin geleceğine güvenle bakışı giNitekim, Kongre üyelerinin siyasi bi, Pentagon'un bir başka deyişle tutumlarını belirlemcktc lobilerden Amerikan Savunıııa Bakanlığı'nın başka ikinci önemli unsıır olan daTürkiye masası da aylardır Uzerinde nışmanlar bu gözlemi doğruluyorlar. gürültüler kopan ve Türkiye'nin itiKongrc üyclerintn her konuda f'ırazlarından söz edüen SHİA'nın (Sakır saiıibi olmalaıının imkânsızlığınvunma ve Ekonomik tşbirliğı Anlaş dan ötürü hepsinin bir danışman ekiması) uzak olmayacak bir gelecekte bi var. Bu ekip, herhangi bir konuer geç imzalanacağından emin. Bu da inceliyor, araştırıyor ve nasıl bir konuda, ne Pentagon'da, ne de Dı tutum takınması gerektiğini temsilşişleri'nde en ufak bir kuşku belirte ci ya da senatöre bir rapor halinde nc rastlamadık. sunuyor. Bir siyasi kararla yakından ÖNCELİK ORTADOGU'YA ilgili, bunun sonuçlarından etkileneBu konuda bir kuşku bulunmadı cek olan ülkeler öncelikle temsilci ve senatörlerin "slaff adı verilen danışğı gibi, Türkiye'ye yapılacak askerı manlarını tek tek "avlamaya", ikna yardımın yine kesintiye uğıayacağı elmeye ya da etkilemeye bakıyorlar. na da kuşku yok. James VVilkinson, Tek tek senatör ve temsilcilerin da"Kongre, Amerikan kamuoyunu nışman ekipleri gibi, Kongre komisyansılır" diyor. "ABD kanıuoyıı için Ortadogu'da güvenlik ve istikrar, dış . yonlarının da danışman ekipleri var. Bunların en önemlilerinden biri Dış politika konulannda oncelik laşıyor. tlişkiler Komitesi'nin Avrupa ve OrOrladogu, bu nedenle Kıbrıs sorutadoğu Alt Komitesi'nin danışmannundan ve TUrkYunan ilişkilerinden lar ekıbı ya da "staff'ı. Bu ekibiıı oncelikli." Dolayısıyla, IsraılMısır bağlantı önerisi veya hazırladığı rapor, genellikle Komite'nin, gidcrek Iemsılciler sını korumak için yapılacak yardım Meclisi'nin görüşü halinc dönüşüyor. yine aslan payını oluşturacak. lsrail YAHUDt LOBİSİ ve Mısır'a yapılan yardım, oncelikli VE TÜRKİYE olan Ortadogu'da "güvenlik ve istikrar"ın belkemiği. Bu ekibin yöneticisi, Staff DirekAmcrikan yönetimi, 1987 mali yıtörü Dr. Michael Van Dusen'a Yahudı lı için yapılması sö/ konusu güvenlobisinin Türkiye değerlendirmesinlik yardımının yüzde 27'sinin IsraiPe, de neleri göz önünc aldığını soruyoyüzde 19'unun Mısır'a yapılmasını ruz. Söyleşimizi yardımcısı Hillel Weöngörüyor. Tünı NATO müttet'iklcinberg de izliyor. Hillel VVeinberg, ısri ve Avrupa ülkeleri için öngörüleıı minden kolaylıkla anlaşılabileceği gioran yüzde 27. Yakındoğu ve Guneybi Yahudi. Amerikan yönetiminin ya batı Asya için ise yüzde 11. da yasama organının her etkili kanalında, kilit noktalarda Yahudilerin Ortadoğu ve özellikle lsrail, ABD politikasında bunca önemli bir yer iş bulunduğunun somut bir göstergesi olarak karşımızda. gal ettiğinc göre, herhangi bir ülkenin ABD'nin sadık bir müttcfiki Van Dusen, Yahudi lobisinin Turkolsa bile Kongre ne/dindeki görüııiye'nın Araplarla ilişkisini anlayışla tüsü lsrail ile ilişkilerinden etkilenikarşıladığını, Türkiye'nin tsrail ile yor. ilişkilerirun bulunmasını esas aldığını belirtiyor. lsrail ile ilişkilerin duzeyı Kongre, Temsilciler Meclisi ve Senato ile, ABD yasama organı za dUşürülmüş bilc olsa, bir lslam ulkesi olarak Türkiye'nin lsrail ile ilişten ABD'deki üç iktidar merkezinden kilerinin bulunması Yahudi lobisi içın biri ve son yıllarda artan ölçülcrde dış en kayda dcğer ölçut. politikaya karışıyor. Kongre kararlarında ise şu iki unTürkiye ne yaparsa Yahudi lobisisurun belirleyici rolü dikkal çekiyor: nin tutumu değişebilir? 1. Lobiler ya da çıkar grupları. Bu soruya her biri eğer ile başla2. Kongre komısyonlarmın ya da yan şu karşılıklar veriliyor: senatör ve temsilcilerin danışmanla1. Eğer Türkiye Israil ile ilişkilerirı. ni keserse; Bu iki unsur Batı siyasi sisteminin 2. Eğer Türkiye Israil'e karşı Sudiğer ayağı olan Avrupa'da rastlanviye'ye askeri destek sağlarsa; mayan, tümüyle ABD'ye ö/gü. Bu 3. Eğer Türkiye I ibya'ya askerı nedcnlc, ABD'de siyasi karar alma eğitim olanaklan ve destek sunarsa sııreci herhangi bir Batı ülkesine Yahudı lobisinin tutumu da olumsuz oranla çok daha karmaşık ve dışarıanlamda ctkilenir. dan yürütülecek çabalara ve kulis faYunan ve Ermeni lobilerinin faaaliyetlerine duyarlı. liyetlerinin kıskacında, Yunanistan ile Her Kongre uyesi esas olarak dııilişkilerinin ve Kıbrıs sorununun basrumlarını koruyabilınek açısından sc kısı altında tutulmak ıslenen ve Orçim şansları uzerinde liti/likle dur tadoğulu niteliğinden ötürü ABD'nin dukları içın, Kongre üyclerinin seçbir dızi beklentisının hcdefi durumen kitlelerine yönelik olarak çıkar mundaki Türkiye'ye VVashınglon'da ya da baskı gruplannın, daha iyi bicn dostça, en olumlu na/aılaı la balinen terımle lobilerın faaliyetleri, kanlar çoğunlukla Penlagon'da buKongre uyesinin siyasi tulumunu bclunuyor vc yine çoğunlukla ABD yölirlemckte etkili oluyor. Bu gruplaneliminın en hararetli lsrail yanlısı ve rın en iyi örgütlenmiş olan, en çabıık genellikle Yahudi kökenli kişilerinden ve etkip biçimde harekete geçeni de oluşuyor. bilindiği gıbı Yahudı lobisi. tsrail yanBu kesıınin ve ABD'deki lsrail yanlısı tum faaliyetlerin kaptan köşkü niteliğindeki lsrail BüyükelçiliğiKızımız nın Tüıkiye hakkındaki düşüncelenne kulak veriyoruz. Neden bıkıp usanmadan demokrasi, gene de demokrasi deyip duruyoruz? Başkaca çaresi yok da ondan... Demokrasi olmazsa, sorunların hiçbirini çözmek olası değil!.. Kimileri önce ekonomik sorunları düzeltelim, sonra demokrasi diyor. Kimileri de önce demokrasi, sonra ekonomik sorunlar diyor. Yıllar var ki, ekonomik sorunları da, demokrasiyi de bir türlü çözüme kavuşturamamışız. Demokrasi diye baskılar ağır basmış, ekonomi diye demokrasiden olmuşuz. Dışardan, Avrupa ülkelerinden bizim demokrasiyi görmeye gelenler var. Bunlar, Avrupa Parlamentosu üyeleridir. Bakıyorlar, inceliyorlar, konuşuyorlar, araştınyorlar, sonunda vardıkları sonuç şudur: Gölgeli demokrasi!.. Ne demek gölgeli demokrasi? Aydınlık bir alanın üstüne gölge nasıl düşer, orayı karartırsa, bizim demokrasiyi de karartanlar var. Kimler karartıyor? önce demokrasi getireceğim diye gelen askeri rejimler. Sonra da askeri rejimlerin gölgesinde iktidara bağdaş kuranlar. Bunu dışarıdakiler de, içeridekiler de görüyor. Demokrasinin üstüne çöken karartıyı incelemeye gelenler, altı maddede özetliyorlar: Kitlesel davalar (DISK); sivillerin askeri mahkemelerde yargılanması; sendikal haklara getirilen kısıntılar; işkencelerin sürmesi; siyasal yasaklar; 141142 ve 163. maddelerin durması... Yıllar var, içeride de, dışarıda da bunlar söylenir, bu engellerın kaldınlması istenir, bir türlü de kaldırılmaz. Muhalefette olanlar bunların kaldırılmasını isterler, iktidara geldiklerinde unuturlar. EcevitErbakan koalisyonunda bunlar düzelemez miydi? Pekala düzelirdi, ama kimin yan çizdiği kimin çizmediği şimdi ortada... Bu engellerin kaldınlması ıçın para pul da istemez. Hanl bir iş yapacaksın da bütçede karşılığı var mı, yok mu? diye soracaksın. Ûylesi değil, parmakları parlamentoda kaldırdın mı masrafsız bu maddeler (engeller) kalkıverir. Şu 141 ve 142 için bir zamanlar başbakanlık etmiş, şimdi muhalefete düşmüş, hatta muhalif bile değil, siyaset dışı kalmış birine soruyorlar: "Şu 141142 kaldırılsa nasıl olur?" "Vallahi bunların kaldırılmasına anayasa engel." Gördünüz mü yan çiziyor! Kendine geldi mi siyaset yasakları kalksın, başkalarına geldi mi anayasa engell Bu kafayla gıttıkçe, demokrasiyi elbette kuramayız. Dışarıdan gelenler de, "Bu demokrasi gölgeli.." derler. Bir diyet reçetesi gibi, neler kalkar, neler gelırse demokrasi kurulur, önümüze sermişler. IMF raporuna uyar gibi bunlara uydunuz mu demokrasinin bir bölüğü gelir, gölgenin bir bölüğü kalkar. IMF reçetelerine uyuyorsun da demokrasi reçetesine niye uymuyorsun? Şimdi eğri oturup, doğru konuşalım. Demokrasi bizim icadımız değildir. Batıya öykündüğümüzden bu yana, nasıl her şeyi Batıdan almışsak, demokrasiyi de almışız. Demokrasi demokrasi derken, elbette Batılının anladığı bir biçimde, bir demokrasi gözleyeceğız. Onların demokrasisi ayrı, bizimki ayrı demek, ışi savsaklamaktır. işin içine Atatürk'ü de katarlar, "Biz bize benzeriz" demiş. öyle ise bizim demokrasi de bize benzeyecek... Yok öyle şey... Bizim demokrasi ilkin Batıya benzeyecek. Orada demokrasinin sağladığı bütün özgürlükler bizde de olacak... Ondan sonra gerekirse bize benzeyen öteki şeyleri de buna katacağız. Demokrasiyi gözlemeye Avrupalı parlamento üyesi geliyor, bakıyor, birçok eksikler var. Kibar adam ne desin? "Sizin demokrasi gölgeli" diyor. işkencenın, karakol dayağınm, kitlesel davalar açmanın, askerı mahkemelerde yargılanmamn kol gezdiği bir ülkede, demokrasi var denilir mi? Barış için çalışanlar tutuklanırsa demokrasi olur mu? Batılının bunu havsalası almaz Nitekim adamlar geliyorlar, görüyorlar, şaşırıp gidiyorlar. Şehirleri New York'a, bölgelerı Teksas'a benzetenler, bir de demokrasiyi oralardakıne benzetseler, belki ucundan yakalar gibi olacağız. Bunları anlata anlata dılimizde tüy bitti dersek haksız mıyız? ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "Verdiğiniz yanıtta" S o r u : 9.6.1986 gunlü "Cumhuriyet" Gazetesi'nin 8. sahifesinde "Çalışanların Soruları/Sorunlan" sütunundaki "Borçlanmak Istiyorum" sorulu ve "Y.E. Istanbul" imzalı soruya verdiğiniz yanıtta, ölen sigortalının mirasçısı eşinin askerlik borçlanması yapabilecegi yollu yanıtınız Yargıtay 10. Hukuk Uairesi içtihatları karşısında yeterli degildir. Yargıtay Hukuk Dairesi'nin Genel Kurul Kararı aynı dogrultudadır. Ve uygulamada, sigortalının mirasçılarına askerlik süresine ilişkin borçlanmalarına olanak tanınmamakta, bu lur talepler de reddedilmektedir. Okurunuzun sorununa vereceginiz yanıtın bu şekilde duzeltilmesinde, gazetenizin saygınlıgı ve güvenilirligi açısından surekli bir okur olarak yarar görmekteyim. Saygılanmla. A v . Cj« I . Bulgaristan'dan kaçarak ttalya'daki Türk makamlarma sığınan Türk asıllı güresçiler Nazîf Bilaloğlu ile Rahmi Harunoğlu. Mehmet Çavuş: Dışişleri 2 güreşçiyi konuşturtmadı Istanhul Haber Servisi Balkan Turkleri Dayanışma ve Kultur Derneği Başkanı Mehmel Çavuş, Dışişleri Bakanlığının Bulgaristan'daki Türklerin savunulması konusunda gerekli çabayı göstermediğini savundu. Avrupalı Parlamenterlerin Istanbul toplantısı dolayısıyla Bulgaristan'daki Türk a/ınlığa yapılan baskıları anlaımak istediklerini, ancak bu çabalarına Dışişleri'nin yardııiKi olmadığını belirten Çavuş, bu amaçla dınletmek istedikleri Bulgaristan'dan yeni kaçan Turk asıllı iki gureşçinin konuşmasına ızın vcrılmediğini anlattı. Çavuş bunların yeııne dana oııce kaçaıak Yunanistan'a sığınan ve Türkiye'ye iade edilen 3 Türk aileye izin verildiğini süyledi. öte yandan Bulgaristan'dan kaçarak ltalya'daki Türk makamlarına sığınan ve Türkiye'ye gelen Turk asıllı iki gureşçi Nazil' Bilaloğlu ve Rahıni Harunuğlıı da, eu buyuk emellerinin Bulgaristan'da yarım bıraktıkları Spor Akademısi eğitimlerini Türkiye'de tamamlamak ve ay yıldi7İı mayo ile gureşmek olduğunu söyledilcr. İki güreşçi, halen aılelerinin Bulgaristan'da bulunması nedeniyle lazla konuşınaktan kaçındıklarını da sözlerine eklediler. Memurlara (llaştarafı I. Sayfada) lırken, az maaş alan alt derecclerdeki memurlarda artış daha düşük kaldı. Memurların derecelcrine göre, Emekli Sandığı'ndan daha önce alabıldıklerı borç miktarları ile yeni borç limitleri ve artış oranları şöyle: tıkl(T.L) yanl(T.L)artış)H) Darat* 294.384 425 424 45 1 192 144 261 984 36 234 134 304 180 144 34 567 8den t5'e kadar 85 104 111984 32 YA.NIT: Sayın okurumuza öncelikle ve ıçtenlikle teşekkür ediyoruz. Okurların bizi uyarmaları ve eleştirmeleri, bizce gazeteleri olan Cumhuriyet'e sahip çıkmak ve onu korumak anlamındadır. Okurumuzun uyarısı üzerine, konuyu bir kez daha inceledik ve verilen yanıtta bir yanlışlık olmadığını gördük. 6 Mayıs 1986 günlu Resmi Gazete'de yayımlanan 3279 sayılı yasanın 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nın 60. maddesini değiştiren 2. maddesinde "F) Bu kanuna göre sigortalı olarak lescil edilmiş bulunanların. er olarak silah altında veya yedek subay okulunda geçen sürelerinin tamamı, kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları halinde ve bu kanunun 78. maddesi ile belirlenen prime esas ka/ancın alt sınırının lalep larihindeki tuları üzerinden he&aplanacak malulluk, yaşhlık ve ölum sigortalan primleri 2 yıl içinde odenmeleri şartı ile borçlandırılır. 2 yıl içerisinde odenmeyen borçlanma sureleri hizmetten sayılrnaz." deniliyor. 3279 sayılı yasanın "Malulluk, Yaşhlık ve Ölüm Sİgortaları uygulamaları ile ilgili maddeleri uyarınca yapılacak işlemlere" ilişkin Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü'nün 27.5.1986 tarih ye 3529 sayılı genelgesinde konu şöyle açıklanmıştır. "A ASKERLİK BORÇLANMALARI: Kanunun 2. maddesi ile, 506 sayılı kanunun 60. maddesinin (F) fıkrasında degişiklik yapılarak sigortalının borçlanma için kuruma müracaat etligi tarihte sigortalı işte çalışıyor olması şartı kaldırılmış, hak sahiplerine borçlanma imkânı saglanmış, borç lutarının iki yıllık sure içinde odenmeyen bölümünün hizmetten sayılmayacagı ve borçlanma ile aylıga hak kazananların aylık larının, borcun odendigi tarihi takip eden ay başından başlatı lacagı hükme bağlanmıştır." Verilen yanıtta "mirasçı" deyimi kullanılmamış yanıt verilet okurumuz "hak sahibi" olarak tanımlanmıştır. Ayrıca, okurumuzun sözunü cttiği karar, 12.6.1985 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan "Yargıtay tçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 15.4.1985 tarih, 1984/4 esas ve 1985/3 kararıdır ve 3279 sayılı yasanın yürürluğe girdiği 6 Mayıs 1986 öncesi uygulamalarına ilişkindir. Sayın okurıımuzun, gazetemizin saygınlıgı ve güvenilirligi açısından gösterdiği özene bir kez daha teşekkür ediyor ve biz de kendisine saygılarımm iletiyoruz. imza günleri 2 I cnınıu/ 4 rcnıtmı/ ^ I ıiıımıı/ '< 11 ıııınıı/ GÖZDE I ahıl Kulrlıı I)|I O/yvnlurk Vlıı/allrr I/K.ı I Jlılr l.k,.ı llılıııı U M I I •ı Knııııu/ \2 loıııııııı/ n lcılııtuı/ \h Slrmrıı A^nt'p Orul Onm KıMlar lıırıl/nn \ı\ı C , all>l»r • Merhaba dedi yaşanıa 26 haziran perşembe 1986 GÜLYILDIRIM ULKAT YARÎİM: Pentagon'da İNİam korkusu vc Israll'in beklonlileri ^ I cınıııu/ Irhıl hı^ln TÜRK ÇOCUÖU ALDANMA HAFİF ALKOLLÜ İÇKİLER ALKOLİZMİN, MASUM ZANNEDİLEN VEYA ÖYLE GÖSTERİLEN KANLI OLTASIDIR. IKıııaıı HUIIIKII Y ESİ L A Y
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle