17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 11 KASIM 1986 Weinberger, Türkiye ziyareti sonrası NATO komutanına anlatıyordu: Evren, kriz anında üsleri bize açacak ABD Savunma Bakanı Caspar Wembenje» in 3 Aralık 1981'de başlayan Ankara ziyaretinin Uginç olan bir yönü de, Evren'in Pakistan'a yaptığı resnü geziden bir hafta sonraya rastlamasıydı, ki bu, ABD heyctinde bulunan Heary Catto'nun verdiği bilgjye göre, Evren'in Pakistan izlenimlerini almak üzere bilerek secümiş bir tarihti. VVeinberger, 4 araük cuma sabahı AnıtkabirM ziyaret ettikten sonra ilk görüşmesini Türk meslektaşı Ümit Hal*k Bayilkea ile yaptt, daha sonra Türk askeri istihbarau tarafından verilecek olan brifingi izlemek ttzere Milli Savunma Bakarüığı'nın yeni binasına geçti. J "Çevik Kuvvet'in Gölgesinde Türkiye" UFUK GÜLDBMİR MUSTAFA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI ABD Büyükelçisi: Pentagon'un karanlık adamları Ankara'da 1980 sonlan ve 1981 başlanndaki Ankara, ABD'nin o tarihteki Büyükelçisi Jamts Spain'in sözleriyle, "Pentagon'un karanbk adamkmyia kaynayıp duruyordu." 12 Eylül tarihli New York Tımes gazetesinin 12 Eylül Harekâtı'm duyuran haberinde seçtiği cümleler göz önüne alımrsa, geliş gidişlerin hangi beklentilere yönelik olduğu daha iyi anlaşıIabilirdL "Türkiye'de ordu yönetime el koydu. Yapüacak açıklamada bir MW GüvenUk Konseyi kurulduğu, genel sekretertiğitu Orgeneral Haydar Saltık toı getirilditi büdirüdi. Genenl Salnk, Türkiye'nin NATO ik askeri iüfküerini yürüten gemraldL Salak'm bugönve getiribnesi, yeni askeriyönetimin önceiiklerinin NATO ve Amerika Oe UiskJler olacağau gösteriyor." Spain, Ankara'ya gelen ABDIigenerallere "Karanhk adamlar" diyordu. Çünkü, hissettiğimiz kadanyla, ABD'nin Türkiye Ue ilişkilerinde inisiyatifln, büyükelçüik devreden çıkardarak askerler eliyle yiirütülmesinden rahatsızdı. Ancak y'ıne Spain'e göre bu ilişki, ABD'nin Tahran'daki sivil istihbarat faaliyeti sekteye uğradığından, Amerika için önem taşıyan konutann askeri istihbarat kanahyla elde edilmesinde de işe yanyordu. Nitekim 12 Eylül'ü takip eden ilk aylarda gelenler içinde yer olan ABD Askeri Istihbarat Dairesi Başkanı General Gene Hghe'nin ki yeryüzünde tüm ABD askeri ataşeleri bu daireye bağlıdır Genelkurmay'daki temaslan "ABD stvil isdhbaratının Iran konusunda uzun süredir eMe et~ mekte güçtük çektiği, kıymetli bügtier" sağlamıştı. Spain'in Ttirkiye'den ayrtimadan önce Mayts 1981'de ağırladığı son Amerikah konuk "Bing" takma adıyla tanınan Uluslararası Güvenlik islerinden sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı Francis Wtst olmuştu. West'in beraberindeki heyetteABD 'Savunma Bakanlığı Güvenlik Yardımı Dairesi Başkanı General Ernest Graves de vardı. Konuk bakan, "BdJgedeki Savyet Aıkcri G*di" konusundaki brifing için .salona girdiğinde, Türk generaller gayet displinli bir sekilde bekliyorlardı. Odada karşı karşıya duran iki kavisli uzun masa ile bunlann kesiştiği noktada Weinberger ile Bayulken'in birlikte oturacaklan daha ufak bir masa bulunuyordu. Tam karşîlannda ise, slaytlann gosterileceğj beyaz perde, yanında da konferansçı subaym kürsttsü yer aiıyordu. Gazeteciler salona girdiginde, brifingin gündemi her vetkilinin üzerinde adı yazan dosyasının Ozehne konulmuştu. Bir subay, Cumhuriyet'tcn Sedat Ergüı'in göz ucuyla gündemi okuduğunu farkedip yerinden fırlayarak kâğıtlan ters çevirmeye başladı. Geç kalrnıstı. Zaten Gendkunnay ttanei Başkanı Orgeaeral ö z t o n u ile kucaklasarak setamlaşan Rkhard Perte, toplantıdan sonra Türk gazetecilerin sorulannı yanıtlarken, T i r k tarafı, N A T O ^ H B bajati pkarian bnhuıaa htifak d*ı •©maüarak bMgcataia koraataaı tçhı çaba sarfedecckdr" dememiş miycti? J Ancak Weinberga in ikili temaslannda dikkati çeken unsur, Çevik Kuvvet konusunun hiçbir zaman direkt olarak masaya getirilmemesrydi. Bing, Çevik KuvvetM soruyor Spain, Bing'in Çevik Kuvvet konusu için Turkiye'ye geldiğini söylemiştL O halde, yanında güvenlik yardımı daire başkanını da getirmiş olması, Washington'un Çevik Kuvvet ile Türkiye'ye yapüan askeri yardımı irtibatlandırdığınm işaretiydi Spain, West'in temaslarmı şöyle anlatıyordu: "Konuklanmıu Türk Savunma Bakanhğ% Genelkunnay ve DışisUrl Bakanügtna göturdüm. Türkler, geçmiste karşuaşttklan güvenlik yardımı sorunkarmdan ve guvenUk yarthmmm geUeeğinden bahsetmek istiyorlanh. West ise, Güneybatı Asya'ya yönetik Soyyet tehdidinden ve dolayısıyla Çevik Kuwet*ıen bahsetmek isttyor, Turkkrin ne yapabüeceklerini soruyordu." Dışişleri Bakanı Türkmen ile görüşmelerinde araiannda şu konuşma geçmistL WEST Türkiye'den komşulannı tor durumda buakaeak bir şey istemiyoruz Sayuı Türkmen. Sadece bu bölge üztrindeki ortak menfaatierimizi dikkatinize sunmak istiyorum. TÜRKMEN Bende Türkiye'deki üslerin tek yanlı olarak Güney Botı Asya konunjanianna açıbıuutfikrine dahi tnüsamaha gösteriSemeyeceğini vurgulamak isterim. Bu asamada Spain, söze girmiştt SPAİN Türkiye, oiası bir MısırtsraÜ savasmâa încirlikYn tsrailt bir hava köprüsü için kuüanıbna ihtbnatini önlemek is temekte kendi açmndan hakh olabilir. Ama örneğin Suudi Anbistan'da, Türkiye dahü bütUn Baa için tehtike arzeden bir bunahmda Amerika ile Turkiye'nin menfaatleri çakışmaz mı? (Spain burada "overlop' sözcuğünü kuüamyor~ V.G.) Af~ ganistan'da yapüdığı gibi, Sovyetler, ikili anlaşmalanna binaen güneykrindeki bir ülkeyt doğru girmeye basiarlarsa, Türkiye, Indrügı düşünmefınatı bulabüir mi? TÜRKMEN Sanmyorum. SPAİN Bu durumda Türkiye İU ABD'nin Güney Baa Asya'daki menfaatleri çakısmıyor mu? Bundan sonraki aylarda gelip gidenlerin pozisyonları da hep "Çakısma Diplomasisi" (Overlap Diplomacy) Uzerine bina edilmeye devam etmişti. tlter Türkmen, 198081'de sürekli olarak "Körfez'in savunmast Körfez ülkelerine atttir" diye vurguiuyor. Turkiye'nin Çevik Kuvvet'e olası katkısını daima reddediyordu. Oysa Turkiye'nin o yıllarda bir askeri rejim altında olduğu, yani askeri örgütlenme biçiminin devletin örgütlenme biçimi haline geldiği düsunülürse, alınan kararlarda izlenen yöntemin askerlerin tüm hayatları boyunca alışık olduklan sisteme ters düşmesi beklenemezdi Bu da, en üst rütbenin en son karan vermesi demekti ki, zaten Türkmen, Evren'in Yunanistan'ın, NATO'nun askeri kanadma dönüşüne izin verdiğini de sonradan öğrenmiştL Türkiye'deki bu otuşumun enfazlafarkındd olanlar ise Amerikalılardı. Bu ytizden önce protokolu takip ederek Türkmen'e gidiyor, sonra da asıl karar mercilerine başvuruyorlardı. Zaten Spain'in "Geneikurmay, Güneybatt Asya için endiselerimizi Dtşişleri BakanUğı'ndan daha iyi anlıyordu" cümlesinden bu sonucu çıkarmak da kabildl Duruma ve bunalıma göre Direkt gjrişime geı«k yoktu, çtokü: 1 TOrk kanadı, ABD ve Türkiye'nin bolgedeki menfaatlerinin çakıştığıın (overlap) ve göruş aynhğı buhmmadığuu zatec daha öace kabul etmişti. 2 Turkiye'nin Çevik Kuvvet'e "acık çek" vermeyeceği, ancak "dnrama w 1 lı Mihü*f CÖR^* tavır a^ar^gi Amerikan VaTMyiiTy** tcşhi& edüdiğiııden ABD*nin Ankara'daki eski Büyükelçisi James Spain'e göre, Türkiye'den beklenenler, depolama kolayhklan ve Dogu Anadolu'da NATO amaçb iki yeni üs kurulmasıyla sınırlı tutulmuştu. Bunu da "Çerik Knvret Ügrt" adı aJtında yapmayı ABDTUrkiye iiişkileri açısından da *?İT»f'ı buhıyordu. Aynca boyle bir tasnife NATO ve Çevik Kırvvet arasındaki entegrasyonun bir bunalım anında, NATO'ya tahsisli malzeme ve üslerin ABD tarafından tek yanlı olarak kullamlmasına da olanak tanıdığı için gerek yoktu. S aıalık cumartesi sabahı Weinberger, Devlet Baskanı ve Gendkunnay Bajkanı Orgeneral Evren tarafından kabul edildi. Çankaya Köşkü'ndekı bu gorüşme oldukça sınırlı bir grup arasında gerçekleşmi}ti. Weinberger, gorüşmeye sadece Ankara'daki ABD BOyükelçisi Robert StrauszHupe'yi, Evren de Milli Savunma Bakanı Ümit Haluk Bayttlken'i davet etmişti. Bayttlken, zaten kabulden bir saat once gelerek mUzakerelerin gidişaü konusunda Evren'e bilgi de vermisti. SHP Küçük Kurultayı'nın ilkgünü, milletvekillerinin MKYK'ye yüklenmeleriyle geçti denebilir. SHP Grup Başkan Vekili Cahit Tutum, son Olağanüstü Büyük Kurultay'da, Amerikan elçisinin yuhaianıp, sosyalist ülke elçilerinin alkışlanması olayı ile ilgili olarak, kovuşturma açılmasını istedi. Suç/u/ar varsa, ortaya çıkarılsın... dedi. Olağanüstü Kuruttay'ın başkanlığını yapan Manisa II Başkanı ' Erdoğan Vbtenç, söz sırası kendisine geldiğinde, eleştirileri yanıtladı, özetle şöyle dedi: Kovuşturma yapmak, bizim değil, sevcının işidir. Ben bumdeytm. Başvursunlar savc///5a.'(daha sonra ekledi) Yalntz şunu da söyleyeyim, hakkında kovuşturma yapacak biriieri varsa, komisyonda Cüneyt Canvefin dokunulmazlığı kaldınhrken vurdumduymaz davranan miilotvekilleridir... Erdoğan Yetenç konuşurken, milletvekileri, oturdukları yerden bağırıp çağırarak Yetenç'i protesto ettiler. Kimileri: * Bu, Türkiye İşçi Partisi değil! diye bağırıyoriardı. Hinthorozu Erdal Bey, konuşmalannda SHP grubunu biraz canlandırmayı amaçlayan sozler söylüyordu. Bütçe görüşmeleri, bunun için güzel bir fırsat olabllirdi. Ancak, çoğu milletvekili de, gelecek seçimlerin kaygıları içindeydiler. Bunun için, MKYK'ye çatmak, oradan bir çıkış yolu bulmak, kendileri açısından en tutarlı yoldu. DSP kapısı da açık duruyordu. DSP'ye gidecek olanlar, daha çok, tutucu olanlar mıydı? Bülent Beyr in. SHP'yi aşm so'a aÇ>^ b' parti gtbi göstermesi, SHP lideri Hinthorozu Erdal Bey'i etkilemiş görünüyordu. ilk günkü açış konuşmasına, "... Sosyaldemokrat karakterimizi korumakta Ötidik göstanmllyrz. Daha solumuzda veya daha sağımadaki partUerin veya gruplann shganlannı hiçbir yerde kullanmamalı, yanlış izlenimler uyandırmamalıyız..." demedi mi? Süleyman Bey ise, "sol sloganlan" rahatça kullanıyordu. Erdal Bey'in konuşması, genel çizgileriyte, Aydm Göven Gürfcan'm MKYK'de yaptıği konuşmaya pek benziyordu. "Çevre Wrliliği"ne dek, aynı konular işlenmişti... SHP Küçük Kurultayı'nın ikinci günü, bir ölçOde basına açık oldu sayılır. Gazeteciler dinleyici gibi balkona gidip oturunca, yöneticiler pek ses çıkarmadılar. Küçük Kurultay'da, Büyük Kurultay'ın siyasal yasakların kaldınlmasından sonra yapılması eğilimi güçleniyordu. istanbul İl Başkanı Hasan Fehmi Güneş, "Bir ay içinde yapalım" derken, Kırsehir il Başkanı "1988'de yapalım kurultayı" dedi. Onların dışında konuşanlar, "siyasal yasaklar kalkvktan sonra yapılmalı" görüşünü savundular. Anadolu'dan gelen il başkanlannın, Ecevit'e ağır eleştirileri dikkati çektyordu. Bunlar, geçmiste, "ortanm solıf eylemine güç verenler gibi inançlıydılar. Ara seçimlerin neden yitirildıgini anlatan il başkanlan, ilginç ömekler verdiler. Niğde II Başkanı bir ilçede kayrtlı 1300 uye varken seçimde, 227 oy çıktığını açıkladı. İstanbul it Başkan' Hasan Fehmi Güneş de, "107 bin kayıtlı üye gözükuyordu. 7ümüne mektup gönderdik. Mektuplann yüzde otuzu, Bu adreste boyle kimse yok' diye geri geldi" dedi. İstanbul Milletvekili Avni Güler, "Parti içinde gerçek sosyal demokratlann belirienmesi için, haber alma örgütünün kurulması şarttır" d e d i L İl başkanlan iki konuya ağırlık vermislerdi: Biri, "irtica" hortlamakta olduğu tehlikesi. İkincisi, "Ecevit'e karşı çıkış yapılması zorunluluğu" Gümüşhane II Başkanı Mustafa Demirci şunu söytedi: "Devlet Başkanı 'Hurate ile mücadele okullann sayısını arttırmakla olur' demişti. Ben Anadolu'dan gelryorum. Vatandaştn sesini getiriyonım. Şimdi hurafe okullara girdi, onu ne yapacaksınız?" Kulislerde... Insan haklan nerde yeşerir? Weinberger, funlan söylüyordu: tc ekoMoük Taıthn tçte »Wii«u gdeai yBp*c»|u S«ru E m a . YöactiMİmbtm ntmi potttikaa b«d«r. l a n a haldan, aacak kaava vt » W M « otdoğn yenle yejerir." Vıfeinberger, burada Avnıpahlann Turkiye'ye yapbklan ekoDonük yftrdunian insan haklan ihlalleri gerekçesiyle askıya alrnalannı da eleştinni} ve bu kararlan "filfated" sözcüğü ile nitelemisti. Devlet Başkanı Evren de konuşmasında, " S m u u B w kadar gücH olm^ «• MHge bökrmnmlakl roUmiz de o Btabctte etkffi o l v » demişti. Washington da bu kanıdaydı. ljte, Türkiye'deki Oslerin altyapılannın genifletilmesine ve Doğu Anadolu'da iki yeni hava üssü inşasına olanak veren kararlann almdıgi Yüksek Savunma Konseyı'nin (HLDG) kurulduğunu açıklayan ortak bildiri de, Weinberger'in bu ziyareti sırasında açıklanıyordu. Amerika, tsrail ile de benzeri bir anlaştna yapmıjtı. Aynca Weinberger Turkiye'ye geliıken, ugradıgı Fas'tan da YOksek Savunma Konseyi kurulması karan ile çıkmıştı. Askeri konseylere teşvik Amerikan yOnetimi Kongre'de, bu tür kooseyler kurulmasını teşvik etmelerindeki amacın 'ikiB Ufkikri ^OfOntA kriz aaUnnds çmbok ve babcUI kararian D^olanuvB korinak" olduğunu açıklamıju. Türk tarafı bu anla$maya ünza koymak için ikna edilirken boyle bir ortakhk konseyinin "btr tttrii hutandınlanuuu ortak aıkcri re ekoaoadk yatırwılan huta hajata gecfacb t a e k M" devrejc ftacMkcctr kaydedilmişü. Weinberger, Fas ve Ankara'da Yüksek Savunma Konseyi kurulmasıyla sonuçlanan gezisini Napoli'de noktaladı. 6 Arahk 1981 tarihli New York Times, WeinbeTger*in Napoli'deki AFSOUTH Karargâhı'na Türkiye'deki askeri temaslannın sonuçları hakjunda bilgi verroeye gitüğini yanyordu. Wetnberger, burada, o donemde AFSOUTH Komutanı, bu satırlann yazüdıgı sırada da ABD Gendkurmay Başkanı olan Oramiral Wttboi J. Cnnve Ue görüşüyor. TOrklerin Kıbru ve Ege konulannda "japtatak w •MfHı»>> sergiledigini vurguluyor. Yüksek Savunma Konseyi'nin kurulmasrnın Türkiye'deki Uslerin altyapılannın genişletilmesi ve iki .yeni havaalatun inşasını hızlandıracağını belirtiyor ve şu cumleyle Türkiye izlenimlerini noktalıyordu: BMI ttttfakı'ou meıfaatkri tebdh altmda kılınm, Sayuı Evren, ftderi 244> n a t sareyle afacak. ile şu konuşma geçmişti: IJUUSU Sizi çok sıhhatli gordum mamşallah. HAİG Sfa de bOirdaiz U iflerin mttsaade ettJJi ölcttde afcbafflrim SayiB U l a a . Askerken gömterim daha baritti. ULUSTJ Aynı fîkirdeyim. Ben Deniz Kuvvetleri Komutanı iken, odamın içinde tur atardım. Şimdi masadan kınuldayamıyorum. (Haig'in o sabab Türkmen'le yaptıği görüşmeye atıfta bulunârak). Sabah da bu binaya gelmişsiniz. Bizde Hariciye ve Başbakanbk aynı binadadır. Bu, hariciyecUerin memlekette neler dönüyor, neler oluyor daha yakından gönnelerini sağhyor. Ben büyukelçileri de vali olarak atamayı düşünüyorum, ancak Sayın Türkmen, mutabakatuu venniyor. Dışişleri Bakanı tlter Türkmen, söze tngjlizce ginnişti: Ben Dışislcri'nde popiUeritemi koramak istiyorum. Ulusu ve Haig, kahkahalarla gülmüşlerdi. Tabü bu görüşmede Haig'in "Dogu Anadohı'da Od yeai Mkeri baraalaıu yapdnaauu faydalı olacaguu dasunöyonu, üı bu Jst ne derslniz?" diye biı sonı yoneltmesini beklemek gereksizdi, çünkü Başbakan Ulusu, iki ay önce bir grup Alman gazeteciyi kabulünde zaten "Türkiye'nta mefLfaaÜnerse Aneriks'ya üs vcririz" demişti. Amerikan yönetimi ile Türk yönetiminin görüşleri öylesine çaluşıyordu ki, baa meseleleri hiç konuşmadan da konsensusa varmak mümkündu. Türkmen, o günlerde boşuna mı "Türk ve Amerikan iiişkileri en iyi dönemini yafijor" demişti. ya lideri görnyte bakHgım Ur kex daha mifahade etaektta maüa ohJum" demesinden de belli olmuştu. Buradaki "dttnya lideri göziiyle" sozcüklerinin altını çizmek gerekiyordu. Çünkü 12 Eylül'den önce Washington'un Demirel ve Ecevit'e yonelttiği başhca eleşuri, "Keaeri bep ImdBeriae d6ottk vwam, apn •dHyetçi poMkaalar" olmalanydı Bundan kastedilen de, Batı tttifakı'nın önceliklerine, kayıtsız kalmamakla beraber, hiç hoşa gitmeyen bir şekilde bu öncelikleri tarüşmalanydı. 1985 yüında Türkiye^yi ziyareti sırasında Evren tarafından kabuhlnden sonra aralannda bulundugoımuz bir grup gazetecinin sorularuu yanıüayan NUon da görüşmeden, ^vrenin bölgede sadece kendi I *eren Ur menfaatpenst oimadtguu ögreaerek" aynlmaktan memnunivet duyduğunu kaydediyordu. Nitekim Weinberger ve Haig'in Türkiye'yi zivareti sırasında Evren'in daima rezerv koyarak "Dvrnma göre, sartlara göre 244* saat icia gccJf kotaybgı izni verebülrfa" şeklindeki sözleri 1982 başından itibaren Amerikan yönetimi tarafından "Çrrtk Knrvet sorananıuı haDoMogB" şeklinde yorumlanmaya başlıyordu. New York Times gazetesinin Turkivt temsücisi Manriae Howe, bu ziyaretler ertesinde havayı şoyle değerlendiriyordu: TnrkJer aatay^ ialedlcr, AraerikaUar o n d u daha fadMU ımat etti. TttrkAmerikaa HfUkri Bagdat Pakn'ndaB b« yaaa en acak d«aemial yafiyor. GOZLEM UĞURMÜMOJ (Baştarafı 1. Sayfada) Tttrk misyonunda heyecan Daha sonra bu cümle, AFSOUTH Karargâhı'ndaki TOrk misyonuna sızıyor ve hayli beyecan yaratıyordu. Devlet Baskanı ve Genelkunnay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Weinberger'de bu izienimi uyandıracak cümleler sarfederken, daima "dwwııa gore, auiiara gdı^* diyerek rezervler koymustu. Usteük bu bir açtk çek degü, "TSrkIj^iate de measabn b«l«nda|n Baü ltüfala'au K»riczMdd BcmfaatkrU konunak Içta ABD'ain gerçeklefdfebOecetl bir barekâl Mn gefici bir mre biıı mflebDb" şeUindeydi. Bunu Weinberger'in kabulü sırasındaki tek Amerikah tanık olan ABD' nin Ankara'daki Büyükelçisi Robert StrunHftpe, makamındaki bazı özel sohbetlerde, "Bugümkü yönetfcüeri Isbafnda oMofi sfirece Tttrklye'ııiıı Kor, fez'de bir banalun battnde A n e r i k a > tortak cıkamajnca^ idenfaniMİe 4Mııfnıo n soyleyerek doğnıluyordu. Hatta, bu konuda baa sozlerin vaki olduğunu, bir gazeteciyle sohbeti sırasında şdyle ima etmişti: TSrklye ik Amerika Birietik Dertetkri arasında OrUdotu potttikaa mıiMt». bn görüş aynfatı yoktnr. Sormmrnlıık daygolan çok çok yüksek ve yetenekll Hderiere «ablpsâaiz. Verdikleri s«deri yerine getireceklerdlr." WEINBERGER Türkiye'ye ilginç bir rotayia gelmistL ABD Savunma Bakanı Caspar Weinberger'in arahk 1981'deki Türkiye ziyareti sırasında dikkati çeken unsur, Çevik Kuvvet konusunun hiçbir zaman direkt olarak masaya getirilmemesiydi. VVeinberger de Türkiye gezisinin sonunda Napoli'deki NATO karargâhında, şimdi ABD Genelkurmay Başkanı olan Amiral Crowe'a, "Batı ittifakımn menfaatleri tehdit altında kalırsa, Sayın Evren, üsleri 2448 saat süreyle açacak" demişti. Bu acaklık her iki taraf icte de benrfskH,bem de tvanttjh. ABD stratejisi apaodaa, eger YDnaaMaıı'u soayaüst Hderi Papaadre*^ I U tderi kapadaa tehdidi g gercekiestne, Tnrkiye ba islen 'hoftddtadı' 0ft B tk h l kk PU yecek. Diger taraftan ABD, Ttrkrve araohgı l e «zak komşasa PaUttaa O Oe tUsküerİBİ güçleadirrTor. T hington'nn önkoşalsaı destegiai memnuıryetie karfihyor. Amerikaa jftaetimi de Avrapabiann Türidye^e bataauu yunaşatauk için glriflaüerde beluouyor. Bn akı Uşkl kna radede Tiridye'nta dq yardım Urtryacmt karsdayabilir, ama sagdaa sola tüm Tnrk basım bu iBşkiye b i m şnpheyk batayor. Basın bu özd İUskinia Taridye'nia çok tarafh diplomasi gdenegi ve bnnun yarattığı imah yıkmtBadan çeUniyor. f T p H t h a n t P cn«rV*.r> * J v c v u ^ ı ı o j » c ^ ^ u c ı KCII Bu özd iUskmia Amerika »çısındaıı dognrdata riskler svnlar oUbilir Wasbingtoa'aa demokratik yollardan secilmiş Demtotfu bir darbe Ue yıkumasına boylesine açık destek vermesi ierde sormn yanubüir. \tasbimiton aynca, Ecevrtin hapse girdigi gttnTOeiaberger'iTtridj^ye yolayarak eaU basbakanın hapsedilnesiııi bir bakıma onaylanuş oldu. Bnradaki tetaiike de sn: ABD yönetiminin Töridye'deki askeri reJüBe açık çek Termesi, Tirk kaaBornoa, askeri yönetimia yaptıgı her yanhsı Aroerika'ya mal etmeye HcWlir." Marwine Howe, çok enteresan noktalara değiniyordu. Tabü bunlara deginen tek kişi de o degildi. 1984'te Washington'da Dışişleri Bakanlıgı'aın ügili masalannda, aynı endişeleri paylasan bazı bürokratlar, yönetimin Ankara'yla üişkilerini daha dengeli ve mesafeli bir çizgiye oturtması görüşttnü savunurken, Türkiye'de bazı yolsuzluk iddialarına atıfta bulunuyor, bazı "babalann" askeri ihaleler hakkında MlTte verdikleri ifadelerin fotokopileri bakanlık koridorlannda elden ele dolaşıyordu. Kaderin garip cilvesidir ki, aradan 2 yü geçmeden bu fotokopiler Washington çıkışlı olarak Türkiye'ye geliyor, postacüığını da 1980 öncesinde Ecevit'i U2 uçuşlan için sıkıştıran diplomatik heyet mensuplanndan birisi yapıyordu. Kimbilir, Washington belki de Türkiye'de demokrasiye hazırlanıyordu. " Başvekil İsmet Pasa Hazretlerine. İsmet; büyük adamsın; hassas olduğun kadar his vemn adamsın. Sen, benim sözlerTmi okurken gözlehn yasarmış; ya ben senı okurken hıçkınklarla ağladığımı söylersem inanır mısın! Bu duygulanmı sofrada değil, lamsenin yanında değil, yata/f odama çekildikten sonra mahremimle yazıyorum. Sen beni muhakkak çok seviyorsun. Yfe ben senil Buna cevap istemez. Gözlerinden öperim. Gazı M...." İsmet İnönü'nün Atatürk'e yazdığı 5.10.1938 tarihli mektubu da şöyle: rfr ^ J Dunya lideri gözüyle ABD Dışisleri Bakanı Ataoutder Haig'in Weinberger'den tam on gttn sonra gerçekleşecek Türkiye seyahati o kadar ani ertelenmişti ki, Dışişleri Bakanı Üter T&rkmen, tüm hanrbklan yapümış olan resmi yemegı iptal edemeyip Dışişleri mensuplanna vermişti. Haig, Türkiye'ye ilginç bir guzergâh izleyerek gelecekti: tsrail, Kfasır, Fas, Pakistan üzerinden. Ancak Polonya'da grevlerin başlaması nedeniyle Sovyet birliklerinin Polonya sınınna yığüması, Haig'in Bruksel'den Türkmen'e bizzat telefon ederek seyahati ertelemesine neden olmuştu. ABD Dışişleri Bakanı Haig, 1974 yüında atandıgı NATO Başkomutanhgı (SACEUR) görevini 1979 yüına kadar arahksız surdürmtts, bu sttre içinde Turkiye'ye defalarca gelmiş, asker ve sivil Türklerle yakın üişki kurmuş, özellikle 12 Eytul'den sonra MGK Ue iyi Uiskiler geUstirmişti. Evren ve ABD müzesindeki M48 tanklan Haig, öğleden sonra 17.00'de Devlet Başkanı Orgeaeral Kenan Evren'i zi yaret ederkec de, aynı sıcak kabulü gordü. Evren'le karşüaştıklannda, "SM eskisi gibi formda ve sunatll gördnm" demiş, Evren de onu yeniden görmüş olmaktan duyduğu memnuniyeti kaydetmişti. Haig, Başkan Reagan'dan getirdiği mesajı şöyle iletiyordu: HAİG Başkan Reagan, Tnrkiye Ue yüksek düzeydeki ekonomik ve askeri Isbirtigiıım surdüriUmesi, bu işblrligiııin önümüzdekl döaemde daha da gnçteadirihnesi konnsunda karartı oMaganu slze Uetmemi istedi. Sayın Evren, yönetimiıniz Türkiye'yi ittifaku gnaey W«n»rtım« temel tası, Dogn Akdeniz ve Gnaeybau Asya'da istiknuin başbca gttvencesi olarak göröyor. EVREN Kendisine lütfen içten selamlanmı götttrün. bölgede güçlü bir Türkiye, bizim menfaatimize olduğu kadar sizin ve bölgenin de menfaatinedir. HAİG Bn konnda eUmizdeo gdeni yapacagımıza emia oUbüirsiniz? EVKEN 1979 yüında ülkenizi ziyaret ettiğim sırada Fbrt Knox'daki askeri müzenizi gezdim. Üzülerek gördüm ki, sizin "Önem veıiyoruz" dediğiniz Türkiye'yi savunmamız için verdiginiz M48 tanklannı siz Fort Knox'daki askeri müzeye kaldınnışsınız. Tanka baktım, uzun uzun baktım ve içimin burkuldugunu hissetüm. Haig: Güçlü Türkiye Haig, "GÜÇİİ» bir Törkiye tetiyonım'' diyordu. Ona göre güçlü bir Türkiye, sadece NATO'nun güney kanadı açısından değil, Doğu Akdeniz'in, tsraü'in, Mısır'ın guvenliği açısından da hayatiydi. Haig, bir asker olarak haritayı önüne açıp stratejik bakışa geçtiği zaman da TOrkiye'yi "dnnygnm en hayati cepbeJerini birbirine baglayu bir köpriT olarak gördüğunü vurguluyoıdu. Kimi konuşmalannda Türkiye ve Yunanistan'ı bir arada anarak Turkiye'nin Avrupalı kimligini vurgularken, kimi zaman da Türkiye'yi Pakistan, Sudan.Somali gibi ülkelere bir arada anarak Turkiye'nin Ortadoğululslam kimligini ön plana çıkanyordu. Nitekim 1981 Kasım'ında Newswtek dergi&inin sorularuu yanıtlarken, Suudi Arabistan'ın "Somaiı, Sadao, Paktetan, TürUye gibi ölketm loaiar sagbıiaıaniB zararett" üzerinde durmuştu. Suudi Arabistan'ın fonlar saglamasını istedigi büttln ülkeler, o dönemde benzeri rejimlerle yonetiliyor ve potansiyel birer "petrol bekçisi" görüyle görülüyordu. Haig'in Polonya olaylan nedeniyle ertelenen Türkiye ziyareti, 14 Mayu 1982 tarihinde başladı. Batı müdahalesi' nüansı Haig, tehdidin ittifakın sorumluluk bölgesi dışında ortava çıkması halinde bunun sadece ABD'ye değil bolgedeki ABD müttefiklerine de tehdit olacağım kaydediyor, bu tehdide ortaklaşa karşı konulması gerektiğini vurguluyordu. Evren de zaten aksini düşünmüyordu. Stratejide değil uktikte bazı anlaşma7İıW konulan vardı. Evren burada bir nüans kuUanarak "Çevik Knvvet'in Körfez'e tek yanh miidahaksi" cümlesini "NATO çıkarian gözetea bir Batı miidahaiesin şeklinde daraltıyor, "Bab tttifakı'nın çıkariaruu göıeten bir madahaleye Töridjc'nin atten Bab İttifala'nın bir mensnbu olarak izin vermemeziik edemeyecejiai" söylüyordu. V/ashingtoıı da zaten Turkiye'den bundan fazlasını istemiyordu. Evren ile Haig arasında Körfez'in guvenliği konusunda tam bir fikir birliği olduğu, ashnda konuk bakamn bu görüşmeden sonra gazetecilerin sorulannı yanıtlarken, "Arkadasım General Erren'in bölge sonmlanna bir dttn UlusuHaig görüşmesi O gün oğleden sonra makamında ziyaret ettigi eski arkadaşı Başbakan Bttlead UİOM, Haig'i gayet sıcak karylamı; ve aralannda tercüman araalıgı SÜRECEK "Sevgili Atatürk, Sevgili Velinimetim. Muhterem Celal Bayar bana sizin selamınızı getirdi. Çok sevindim. Bir soğük algınlığından yatakta ızdırap çekerken sizden lütufkâr ve şevkatli bir haber bana ihya edici bir ilaç gibi geldi. Yüreğimin ta içinde butün muhabbet hislerim stzladı. Butün ömrümün en aziz hatıralannı teşkil eden hadiseler haftzamda canlandı. Aziz vahığınız düşüncelerimin alicenap timsalidir. Sizin bir an evvel afiyet bulmanız yegane ve en samimi dileğimdir. Sizi kudret ve sıhhatle ve şan ve şerefle aramızda görmek ümidi her zamankinden sağlamdır, İki mubarek eHerinizden, sevgili ve can verici yuzunüzden, doymadan binlerce öperim, sevgili Atatürk, büyük Atatürk, velinimetim Atatürk. Tazim ile İsmet Inönu.." Bu iki mektup, Atatürk ve İnönü'nün birbirlerine ne kadar bağlı olduklarını gösteriyor. Tutucu çevreler, yıllarca, Atatürk ile İnönü'nün aralannın açık olduğunu yaymaya çalıştılar ve asılsız dedikodulardan siyasal çıkar umdular. Albay Tüfekçioğlu'nun arşivinden aldığımız bu iki mektup, Ulusal Kurtuluş Savaşı ve devrimlerin öncüsü bu iki büyük adamın birbirlerine ne kadar bağlı olduklarını gösteriyor. Yaşadığımız her olay, bu iki büyük adamın Türk tarihindeki önemlerini kanıtlıyor. Kurtuluş Savaşımızın ve devrimlerin "Tek Adam"\ Atatürk ve "İkinci Adam"\ İnönü'yü her gün daha da artan saygılarla anryoruz. Türk ulusuna ne mutlu ki, böyle büyük iki adam yetiştirdi.. Ve ne acı ki, bu iki büyük adamın yaptıklarından her gün adım adım uzaklaşıyoruzl
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle