22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 EYLÜL 1985 HABERLERİN DEVAM1 CUMHURİYET/13 Libya ile uçak kapısında (Baştarafi 1. Sayfada) yetinden büyük oranda fiyat indirimi istedi. Libya heyeti ise bu indirim miktannın ancak yansına razı oldu. TürkLibya resmi görüşmelerinin dün Ankara Palas'ta yürütülen bölümünde taraflar arasındaki anlaşmazhgın boyutunun çok ciddi olduğu, Libya Başbakanı Recep'in Başbakan özal'a "E|er anlaşamıyorsak protokol imzalamayalım" dediği, özal'ın izlediği yumuşak tutum üzerine görüşmelerin sürdüğü ve protokolün imzası ile sonuçiandığı öğrenildi. Protokolün imzalanmasmdan sonra gazetecilerle konuşan Sa* nayi ve Ticaret Bakanı Cahit And, "Goriişmeleri son daldkada tamamladık, kalbbn duracakü" dedi. Görüşmeler sonunda hazırlanan protokol metni Recep Istanbul'a giderken dün sabah Esenboğa Havaalanı'nda ünzalandı. Libya ile imzalanan anlaşmada müteahhit alacaklan içın T.C. Merkez Bankası'nda fon oluşturulması öngörüldü. Bu arada, özal'ın Türkiye'nin Libya'dan yapacağı petrol ithalaü için, büyük oranda bir fiyat indirimi istediğini Libya tarafına ilettiği, Libyalıların ortaya atılan indirim oranının yansına razı olduklan ifade edildi. Üzerinde anlaşılan fiyatın OPEC düzeyinin alunda olduğunu bildiren kaynaklar, "Dünya piyasalannda Libya'yı zor durumda bındunamak" için bu fiyatın acıklanamayacağını bildirdiler. Türkiye ve Libya arasında imzalanan protokolün "bundan sonra oluşacak borçalacak besaplan için" işletileceği öğrenildi. Başta Türk müteanhitleri oltnak üzere, işçi ve ihracatçı alacaklanndan doğan sorunlara ise, "teker teker ele alınarak" çözüm aranacağı belirtildi. Recep, dün sabah saat 10.00'da Ankara'dan tstanbul'a gitti. Recep'in Istanbul'a hareketinden önce Sanayi ve I ıcaret Bakanı Cahit And ile Libya Planlama, Ekonomi ve Petrol Sekreteri Fevri Şakşiıki Karma Ekonomik Komisyon protokol metnini, Merkez Bankası Başkanı Yavıız Canevi ile Libya Merkez Bankası Başkanı Recep Musallati de bankalar anlaşmasını imzaladılar. Anlaşma ile 1986 yıhnda alınacak petrol konusunda prensip anlaşmasına vanldı, süresi 30 eyIttlde sona eren bankalar anlaşması yenilendi. Bununla ödemeler için Merkez Bankası'nda bir fon oluşturulması öngörülüyor. Böylece ödeme aşamasına gelmiş olan alacaklann ödenmesinde güçlük ortadan kaldırılmış olacak, müteahhitlerin Libya'dan alacaklan Merkez Bankası'ndan oluşacak bir fondan karşılanacak. Karma Ekonomi Anlaşması ise Libya'nın tarun, sulama, elektrifıkasyon ve hafif sanayi alanlannda Türk firmalanna yeni kolaylıklar sağlıyor. Libya Halk Komitesi Genel Sekreteri Muhammed Recep tstanbul'da Dolmabahçe Sarayı ve OTlM'i gezdi. Çamlıca tepesine çıktı. Libya heyeti yann Türkiye'den aynlacak. Türkiye ile Kuveyt teknik görüşmeleri dün tamamlandı. Gorüşmelere ilişkin mutabakat zaptı bugün imzalanacak. Cumhurbaşkanı Evren Kuveyt Maliye ve Ekonomi Bakanı Al Khorafı'yi dün kabul etti. lki ülke arasındaki karayolu taşımacılığı ile ilgili görüşmelerin bugün Ankara'da yapılacağı bildirildi. OLAYLAR1N ARDENDAKI GERÇEK KURTARMA ÇALIŞMALARI Sovyet Askeri Okul Gemisi Xacah, Ahırkapı açıklarında sis yüzünden Meltem adlı hücumbotumuzu ikiye böldü. Beş kişinin kaybolduğu kazadan sonra Sovyet gemisi Kınahada açıklannda seferden alıkonarak, Ahırkapı 'ya getirüdi. (Foto: a.a.) (Baftarafi 1. Sayfada) tihbamt örgütlerinin dışveiç politikadaki roileri bir kez daha anlaşıldı. Fransız gizli askeri örgutü Yeni Zelanda'daki sabotajı düzenlerken kimden emir almıştı? Fransız Savunma Bakanı Charles Hernu, bu soruya yanıt veremediği için istifa etti Askeri gizli örgütün başı Amiral Lacoste görevinden çekildi Sonı işaretleri, soru işaretlerini izliyordu. Yeni Savunma Bakanı Paul Çuiles, olaya el koyunca gördü ki, Greenpeace dosyasında önemli belgeler yok edilmiştir. Bu durumda birtakım gizli ellerin vatan hizmeti uğruna Fransa'yı hem içerde, hem dışarda zor durumda bıraktığı anlaşıldı, Başbakan Fabius, büyük bir mahcubiyetle Fransa'mn olaylann sorunüuluğunu üsttendiğini açıkladı. Ne var ki, olay gün geçtikçe büyümektedir. Kimi gizli istihbarat servisinin, bağlı bulunduğu devlet i dünya kamuoyu önünde zor duruma düşürmesi olayı, ilk kez Fransa'da yaşanmıyor. Günümüzde çoğu ülkenin başında bu sorun bir derttir. Olayın bir başka yönü de sanayileşmiş büyük devletlerin nükleer denemeleri için dünyanın kimi bölgelerini laboratuvar gibi kullanmalan; nükleer savaşın ağzına da küçük ülkeleri kobay gibi sürmeleridir. Bu barbarca tutuma karşı dünyamn her yöresinde aydınların ve Yeşilcilerin urtcü olarak direnişe geçtikleri görülüyor. Fransa, nükleer denemelerini niçin kendi toprağında ve denizlerinde yapmaz? Bu sorunun sonılması bile insanı güldürebilir. Kimi zaman çok gelişmiş veya uygar olmak da bir toplumun başına dert açıyor. Fransa'mn bugünkü bunahmı, dünya kamuoyu önünde çok gelişmişliği yüzünden terörist ve barbar bir görünüm kazanmastndan doğmaktadır. * • » Boğaz'da sis kazası Boğazı'na saat 07 sıralarında gi dürülerek Pendik'e götürüldü. Kazadan sonra denize düşen riş yapan Sovyetler Birliği'ne ait 233 ?Cacah okul gemisi yoğun si , iki subay, dört astsubay ve 8 er Deniz Kuvvetlerine ait TCG Işın se karşın yoluna devam etti ve kurtarma gemisi ve Bolayır röMarmara'ya açılarak Ahırkapı morkörü tarafından kurtanldı. açıklanna kadar geldi. Bu sıraKurtarma çalışmalanna tstanda Marmara'dan Karadeniz yöbul Emniyet Müdürlüğü Deniz nünde seyretmekte olan Deniz Kuvvetlerine ait poyraz smıfı Şubesi ekipleri, TCG'ne ait Işın, Bolayır2, Dalgıç1, Dalgıç2 ve TCG 325 adlı Meltem Hücumbotu ile Kınalıada'nm 2 mil açı Alemdar2 gemileri katıldılar. Kazayı haber alan Sovyetler ğında çarpıştı. Kaza sırasında yetkililer görüş mesafesinin 20 Birliği'nin tstanbul Başkonsolosluğu yetkilileri de bir deniz metre kadar olduğunu belirttiler. Rota dışı seyrettiği bildirilen aracıyla olay yerine gelerek bilSovyet gemisi hücumbotumuza gi aldılar. Olaydan sonra Sovyet tam ortadan bindirerek ikiye Askeri yardımcı gemisi seferden böldü. Batan kıç bölümü askıya alıkondu Yetkililerden alman bilgiye alınırken, diğer bölümü de yüzgöre 42.80 metre uzunluğunda, 7.10 metre eninde ve 2.20 metre derinliğindeki Meltem hücumbotunda normal olarak 39 müANKARA, ^umhuriyet) Montrö Anlaşması'na göre rettebat bulunuyor. Federal AlSovyet askeri gemisini Türk makamlarının ahkoyma hakkı manya'da inşa edildikten sonra yok. Dilediği anda Türk limanlannı terk etmesi olanağına kar1968 yılında Türk Deniz Kuvvetşın Sovyet gemisi aldığı talimat gereği Boğazı terk etmeyerek leri'ne katılan Meltem hücumdemirledi. Türk Dışişleri Bakanlığı, Sovyet Büyükelçiliği nezbotu saatte 42 mil hız yapıyordînde gerekli girişimleri yaptı. Sovyet Bü>Tikelçiliği olaydan du. büyük uzüntü duyduğunu bildirdi. Türkiye'nin savcıhkça soruşturma sonuçlanıncaya dek, yardımcı olunması istemini kabul etti. Bir yetkili "Sovyet BüyükelçUigi yetkilikri gece geç (Baştarafı 1. Sayfada) vakitlere kadar yapılan görüşmderde iyi ntyet çerçevesinde Gelir Vergisi'nin yüzde 25'lik ilk yardımcı oldular ve soruşıarmanın bitimine kadar bu yakladilimi 1 milyondan 3 milyona şunlannı sördürecekleriııi söylediler. Ne var ki yann nasıl bir yükselecek. geUsme olur büinemez" dedi. Bu arada, hemen hemen son Soruşturma sonucunda kazadaki suçun ölçüsü ve tarafı kebiçimini alan "peşin vergi" istesinlikle belli olunca beynelmilel hukuk gereği olay işlem göminin, Batılı ekonomilerde uyrecek. llgüflenn verdiği bilgiye göre sonucta Sovyetler'den tazgulanan "tahmini vergi" sisteminat istemi gündeme gelecek. mine yakın özellikler göstermesi ilgi çekti. Bu ülkelerdeki işleyişte, bazı kriterler esas alınarak, mükellefin vergisi takdir ediliyor. "Peşin yergF'de de benzer Ercüment Konukman'ın ko(Baftarafi 1. Sayfada) biçimde, KDV matrahından yola nuşması ANAP'lılar tarafından kadaşlan olan milletvekillerini çıkılarak, peşin olarak stopaj kealkışlarla karşılandı. Daha sonsık sık beraberinde yurt dışına sintisi yapılacak. ra söz alan Aydın milletvekili götürdüler. Birçok bakan grupAylık olarak ödenecek ve Nabi Sabuncu da Başbakan taki sonı önergelerine ve eleştiKDV matrahının saptanacak bir özal'ın hükümette yapılan son rilere ragmen hiç cevap vermedi. değişiklikle ilgili gnıba bilgi veryüzdesınden oluşacak peşin verBaşbakan ile yurt dışına gidecek ginin yıllık toplamı, mükellefin mediğinden yakındı. Sabuncu, milletvekiUerine gruptan önce "Nedense Başbakan bize bilgi yü sonunda gerçekleşen vergjsinbazı çevreler tarafından haber vermeye bile gerek duymadı. Bu gönderildi. Bizden önce onların yanlıştır. Bilgi verilmesi, haben oldu. Gruptaki eleştirilegereklidir" dedi. Nabi Sabuncu, rimiz ve konuşmalanmız icraatANAP propaganda şarkılarının (Baştarafi 1. Sayfada) ta tesirsiz kaldı. Tabandan gelea kayıth olduğu teybi de gnıba din keseneği ile indirimler sıkıntılan barada söyleyen sizle leterek, şarkının "bürokrasiyi düşüldükten sonra vergi rin haklı isteklerine bakanlanmız derlet kapısından kovacağız" matrahım gösteren brüt ücreti kulaklannı tıkadılar. Sayın Baş sözlerinden sonra teybi durdur esas alınarak yapılan bakan'birbirinize diışmeyin' dedu. hesaplamalar gelir vergisi ilk mesine reğmen, 72'ler, 36'lar giGrupta daha sonra Baıias Do diliminin 1 milyondan 3 bi gnıplar kuruldu ve bunlar gu, Iran Büyükelçiliği'nde dü milyona çıkanlmasını, ancak Başbakan üzerinde baskı yapma zenlenen basın toplantısına ga yüksek ücretle çalışan üst ya kalktılar. Zaman zaman etkili zetecilerin başörtülü ve etekli düzey yöneticiler ve ortade oldular. Gecmiş grup seciminçağrılmalarını eleştirdi, Sabri küçiık boy esnafı de bile bazı bakanlann oy pusuAras üniversitede tek dersten ka sevindireceğini ortaya çıkardı. laian ile aramızda dolaşarak bazı lanlara yani sınav hakkı tanıngnıplan empoze etmeye calıştık masını istedi, Rezzan Şabinkaya larını görduk. Partinin 37 kunıda anayasanın 84. maddesine cusundan biri ve ild yü grup başdeğindi. kan vekilliği yapmış arkadaşımız CENGİZ ÇANDAR olarak sizlere hiçbir etki altında kalmadan hizmet ettim. Ama AMMAN TV spikeri "Beybugüne kadar ne Başbakan'dan rut dün gece EMEL ve Öerici Sos(Baştarafi 1. Sayfada) ne de parti yöneticilerinden bir nde yedi saat süren bir toplantı yalist Parti'ye bagh milislerin şateşekkür bile almadım." fak sökene dek agır silahlarla süyaptı. ren çarpışmaları ile sarsıldı. 9 Milli Güvenlik Kurulu Genel ölü, 17 yaralT dedi. Ekranda gösekreterliği'nin konuya ilişkin rüntüler. Görüntüler, bizim dün açıklaması şöyle: sabaha karşıya kadar süren ha(Baştarafı 1. Sayfada) "Milli Güvenlik Kurulu, Sayın yatımızdı. Beyrut cehennemi yiCumhurbaşkam'nın başkanlıEyalet yetkilllerine göre, ne gecemize giriverdi. özgürlük Anıtı'ndaki borula ğında, Başbakan, Genelkurmay Ürdün TV'sinde Trablusşam nn patlaması üzerine fatura Başkanı, Kurul üyesi bakanh»r. görüntüleri. ölü sayısı 100 küsur. bu kadar yüklü bir miktara Kuvvel Komutanlan, Jandarma Yaralılar 500*e yaklaşıyor. Yanm yükseldl. Belediye Başkanlı Genel Komutanı ve Milli Güvengı yetkilileri eyalet yasalannın lik Kurulu Genel Sekreterinin iş milyonluk şehrin yansı kactı. TV ile oynuyoruz. Dalga kaborçların ödenmesi için her tirakleri ile 24 Eyiiil 1985 günü türlü mülkün satışa çıkanla ayhk mutad toplantısını yapmış rışıyor. Türk TV'sinin görüntüsü gebneden haber spikerinin sebilmesine izin verdiğini savu ür. Milli GttvenliV Kurulu'nun bu si duyuluyor.Türkiye sırurlarınm nurken, İçişleri Bakanlığı, fedibindeki olaylardan tek kelime deral hükümete ait mülkleri toplantısına anayasal görevleri yok. Acaba, biz Beyrui cehennesatmaya hiçbir kuruluşun gereği Cumhurbaşkanlığı Konseminde bulunduğumuz için, gerehakkı olmadığını belirtiyor. yi üyeleri Nurettin Ersin, Tahsin İçişleri Bakanlığı sözcusü Şahinkaya, Nejat Tümer, Sedat ğinden fazla mı etkilendik diye Havaalanı'nda oraya nasıl "Anrtın borularının patlama Celasun ve gündem maddeleri Ue ulaştıysak çünkü taksi şoförü sından kim sorumlu?" diye Ugileri nedeniyle Devlet Bakanı çatışman;n ne zaman patlak verek sorumluluğu kabul etmi (Mesut Yılmaz), Adalet Bakanı ve Enerji ve Tabü Kaynaklar Ba receğini bilmemekten yakınıyoryor. kanı da katılmışlardır. aklımızdan geçiriyoruz. Beyrut New Jersey Belediye BaşMilli Güvenlik Kurulu bu topdu. Dün saat 13.00'te yazıhanekanı Anthony Cucci bu konu lantısında iç ve dış olaylarda yi kapa>".p kaçtık. 16.00'da geri da yaptığı açıklamada şunla meydana geien gelişmeleri değerdöndük, saat 19.00'da yeniden rı söyledi: "Aslında Özgürlük lendirmiş ve TRT Kurumu'nun başladı. Anıtrnı satmaya biz de kıyamı 30 Eylül 1985'ten geçerli olarak Kahire Havaalanı'nda Akabeyoruz ama İçişleri Bakanlığı uygula>acağı TV. programlannuı Amman uçağı için sıra bekleyen üzerine düşen borçları ödeme gerektirdiği haftahk yayın sttreve yoksullukları üzerinden akan diğine göre ne yapabiliriz. İste lerinin uzatdntasına ilişkin tekMısırlı işçilerle çiftçilerin rengi ile yeceğimiz para da 1 milyon do lifini müzakere etmiş ve uygun tam bir tezat halindeki beyaz enlardan az olmayacak. Yine de görüşünü hükümete bildirmiştarileri, Sudanlılarla geçirdiğimiz tedirginiz, çünkü Özgürlük Anrtı tir." yanlış ellere geçebilir." İçişleri Bakanlığı sözcüsü Bu dün\adan gider oldum ise bu sözlere alaytı biçimde Kalanlara selam olsun... şöyle yanıt veriyor: "Özgürlük Bin yıllık Pir Sultan geleneğini sazında ve sözünde sentez Anıtı'nı satın almaya kimin gükılan cünün yeteceğini çok merak ediyoruz. Eğer böyle biri çıkarsa ona Brooklyn Köprüsü'nü de satabiliriz belkı. ustamızı da uğurladık. Se\'enlerin başı sağolsun. Çukurovalı dostlan adına: • İETT pasomu kaybettim, hüAv. ALİ ŞAHİN, ŞEYDA KÜTÜK, GÜLSEREN TURAL kümsüzdür. HALtT BECERİR. tstanbul Haber Servisi Karadeniz'den Akdeniz'e gitmekte olan Sovyetler Birliği'ne ait bir askeri okul gemisi dün Ahırkapı açıklarında sis nedeniyle Deniz Kuvvetlerine ait TCG 325 numaralı Meltem hücumbotu ile çarpıştı. Çarpışmada ikiye bölünen hücumbotun mürettebatından 5 kişinin kayıp olduğu bildirildi. Ancak, bu haber resmen doğrulanmadı. Türk makamlan tarafından seferden alıkonan Sovyet gemisi. kendi hükümetinden aldığı talimat üzerine Boğa.7i terk etmeyerek Ahırkapı 'da demirledi. Olay dün sabah 08.15 sıralarında meydana geldi. tstanbul EVET/HÂYIR OKT4Y AKBAL (Baftamfi 2. Sayfada) neden gözlerimız sulanır hemen! Gerçek ulusseverlik bu mu? Bdki seviniyoruz gençterimizin, insanlanmızin dış dünyada kazandığı başarılara... Susamışız, acıkmışız böyle şeylere... Maç bitti. Ama oyun sürüyor. Hakem Bordeaux'ya bir beraberlik saytsı arttırmaya mı çalışıyor? Aman! Spiker bitti diye bağırıyor, ama bitmiyor! Bir dakika, üç, beş! Sonunda gerçekten bitti, ama bizler de bittik. Ben bile!.. Beşiktaş 41 yenilmiş. Fener 32 üstün, Galatasaray da 10... Gece yansı oldu. 'Kader Bağları' ne oldu? Böyle çözülür yazgının bağları, işte! İnançla, coşkuyla, bilgiyte... Şimdi gençler sokaklara dökülmüştür Fenerbahçe bayraklarıyla... Kendi kendime güluyorum, kendi halime!.. Böyle gelip geçici yengiler çok gördük, ama sonu gelmedi. Bir yeneriz, sonra daha beter yenılgilere uğrarız. Ne çok sevinelim, ne çok üzülelim ardından... Spor da bir kafa işidir, bunu bılmeli. Çağımızda herşey kafaya, bilgiye, dengeli tutuma bağlı. Ne demişti Alman Ulusal Takım oyuncularına eski Alman Cumhurbaşkanı Prof. Heus: "Ayak başarısma değil, kafa başansına daha çok önem verin". Birbirine bağlı bir şey bu... Ne otursa olsun, eski bir Fenerli olarak Fenerbahçe'lileri kutlamak güzel bir görev... Şimdi ne olacak? Gelir Vergisi yine dilimli den fazla çıkarsa, iade yapılacak, ya da mükellef, vergisinin eksik kalan bölümünü ödeyecek. "Peşin vergi ile bir tür psikolojik silah denediklerini" anlatan bir yetkili, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yıllık 100 milyonluk kftn olan bir mükellefin gözü, yıl sonunda kalkıp 50 milyon vergi venneyi yemiyor. Bu, kaçışın psikolojik bir yanı oluyor. Oysa biz aylık stopajlarla yıllık vergisini azar azar alacagız." Aynı yetkili, psikolojik silahın tutabilmesi için, peşin vergi oranuıın ilk uygulama aylannda düşük tutulacağmı ve giderek yükseltileceğini de beUrtti. Yetkili şu örneği verdi: "Ük ay yüzde 1 olur, daha sonra 2'ye yükseltiriz, daha sonra yüzde 5'e çıkar. Bu oranlar mükellefin KDV vergisine esas matrahından alınacak. Yani bu matrah ayhk 100 bin iira ise, mükellef bir yandan 10 bin İira KDV, diğer yandan diyelim 5 bin İira peşin vergi ödeyecek." Peşin vergi sistemine 1986 yılı başında geçilecek. 1986 yıh bütçesine ilişkin hazırlık çalışmalannda da vergi hedefınin belirlendiği ve gelecek yıl için 5.5 trilyonu aşkın tahsilat amaçlandığı bildirildi. ANAP grubunda Özal'a Türkiye önemli (Baftarafi 16. Sayfada) söylüyorum. Sözinü ettighuz AET'uin enformasyoo teknolojfleri strate.fi programı (ESPRIT) ile EUREKA arasoda paraleUikler var mıdırî INCE •t.SPRlT", bir AET programı olmasına karşüık EUREKA'ya on AET üyesınin yanı sıra, Türkiye, Avusturya, tsveç, Isviçre, Finlandiya, Ispanya, Portekiz ve Norveç de dahil olmak uzere toplam 18 Avrupa ülkesi katılmaktadır. Amaçlar aşağı yukan aynıdır; ortak teknoloji geliştirme ve büyük bir ortak pazarı baz alarak dünyada ABD ve Japonya ile etkin rekabet yapmaktır. Stratejik Savunma Girisimi ve EUREKA'nm temeUni oluşturan eoforaasyon teknolojileri ve »raşürma geuftirme raaliyeuerinin duzeyi bakımındaıı ABD Ue Avnıpa'mn bir karşriaşbnnasıııı yapabilir midniz? tNCE 1979 yıh rakamlannı baz alırsanız ABD'nin araştırma ve geliştirme alanındalü harcamalan Japonya, Fransa, Almanya ve lngıltere'nin harcamalannın toplamından fazladır. ABD, milli gelırinin en fazla yüzdesini, araştırma ve geliştirmeye ayıran ülkedir. Araştırma ve geliştirmeye yapılan yatırımlar, üretimdc ekonominin büyümesine olumlu katkı yapıyor. O olmazsa hiçbir şey yürümüyor. ABD'nin araştırma ve geliştırmesi fazla olan üretim mahsulleri balansı pozitif, dışandan teknoloji alıp satıyor, ama bu net olarak pozitif. Bu, teknolojide vanlan düzeyin en iyi göstergesidir. Teknoloji alamnda ABD aldığının 9 misHni sanyor. Stratejik Savunma Girişimi ve EUREKA'dan bahsederken bütün bunları göz önünde tutmak lazım. Avrupa bu bakımdan geri bir durumda ve parçalanmış bir durumda. Avrupa'da parçalanma, Avrupa ülkelerinin kendi aralanndaki rekabetin de bir sonucu; bir uydu atmak isterler, herkes kendi deneyimini, kendi yaptığım oraya sıkıştırmak ister. Oysa ABD'de dunım böyle değildir. EUREKA'da birçok ülke biraraya geliyor ve tahmin ederim yine menfaatler çatışacak. örneğin daha şimdiden Ingiltere gibi bilişimde ileri ülkeler uretime öncelik verirlcen, daha geri ülkeler "araştmna geliştirme" faaliyetlerine ağırlık verecek gibi gözüküyorlar. Bu Avrupa'nın dramı. ABD'nin ve Japonya'mn bu durumlanndan en fazla muessir olan ülke biraz önce degindiğim gibi Fransa oluyor. Neden? Bir kere Fransızlar "•raştınna geliştirme"nin hayati önemi olduğuna diğer Avrupa ülkelerinden daha fazla inanmışlar. lkincisi ABD ve Japonya ile teknolojide aradaki açığa en fazla duyarhk gösteren ülke. Üçüncüsü ABD ile yanş yapabileceklerine inanıyorlar ve dördüncüsü bunu tek başına yapamayıp . diger Avrupa ülkeleriyle beraber yapabileceklerine inanıyorlat. Ben Fransa'mn bu alandaki liderlik nedenini böyle ızah ediyorum. Fransa Avrupa'da ABD ile "teknolojft acık"a en hassas ülke olarak görülmekte. Ustelik ABD ile bu alanda yanşabileceklerine inamyorlar. Sadece yalnız değil, fakat diğeı ileri Avrupa ülkeleriyle birlikte... Türki>e'nin EUREKA Proje sine katılmasının onemi nedir? İNCE En önce EUREKA ve amaçlan hakkında tam bir bilgiye sahip nlmadıgımi7i belirteyim. Bir Avrupa ulkesi olarak EUREKA'nın dışında kalmamız siyasi bakımdan düşünülecek bir opsiyon değildir. Nitekim bu düşünceyle bazı müşkülleri de yenerek Dvşişleri Bakanhğımu EUREKA'ya 18'inci ülke olarak katümamızı sağlamıstır. Bu politik yönden çok yerindedir. Bnnun ötesindc leknolojik ve ekooomik açdardaa yararianmanuz en başta kendi bilimsd ve teknik yeteneklerimiz ve mali gücümüze bagh olacaktır. Düşük Ürdün sıyası atağa hazır 1,5 saat tam bir çevre değiştirme şokuydu. Beyrut'un savaş sıcaklığından sonra, Akabe"de akşamüstü 39 derecelik meteorolojik sıcaldık, Kızılderüz'in ucundaki bu Umanda bizim ayak basmamızdan iki gün önce tngiltere Başbakanı Margaret Thatcher, önümüzdeki ay, Dışişleri Bakanı Geoffrey Howe'un 2 FKÖ Yürütme Kurulu üyesinin dahil olacağı bir ÜrdünFilistin heyetini kabul edeceğini açıklayarak, diplomasi bombasını patlatmıştı. Akabe Körfezi'ni çeviren kum renkli yüksek ve çıplak tepeleri seyrederken, Thatcher'in açıklamasımn yol acacağı gelişmelerin Lübnan'ı nasıl kavuracağını Kınldeniz'den gelip yüzümüzü yalayan kavurucu sıcakta düşünüyorduk. 5 yıl önce geldiğimiz Ammanla Beyrut'un ardından bulduğumuz bu Amman arasında daha, modern ve düzenli havaalanından başlayan çarpıcı farklar var. tlk izlenimlerimiz, nüfusunun yüzde 50'sinden fazlası Filistinli olan Ürdün'ün kendine güvenli bir ülke görüntüsü verdiği. tçinde bulunduğumuz hafta Ürdün'ün FKÖ Ue 11 şubatta imzaladığı protokol doğnıltusunda, büyük hamlelere hazırlandığı bir hafta. Kral Hüseyin Ortadoğunun banşa hiç bu kadar yakın olmadığını, ÜrdünFilistin ortak girişiminin kaçırılmaması gereken son fırsat olduğunu Newsweek Dergisi'ne açıkladı. Kral Hüseyin, hafta sonunda Washington yolcusu. lngiltere Başbakanı Margaret Thatcher'in Batı^. ya Ortadoğu politikasında öncülük niteliğinde Akabe'de attıgı adım ile Kral Hüseyin'in Batı'run "patronu" ABD'>i ziyareti arasına denk gelen şu günierde, Beyrut'un askeri hararetinden çıkıp Ammaıı'ın diplomatik hararetine girmiş bulunuyoruz. Halefoğlu (Baştarafı 1. Sayfada) gerçekleşecek. Dışişleri Bakanı Vahıt Halefoğlu, tzak Şamir'in randevu talebine olumlu yanıt verdiğini ve kendisiyle görüşeceğini, "Cumhuriyet"edoğruladı. Halefoğlu, lsrail Dışişleri Bakanıyla görüşmesini "nonnai bir olay" olarak nitelendirdi. Halefoğlu'na yakın kaynaklardan sağlanan bilgilere göre, Israil Dışişleri Bakanı Şamir, göruşme talebini bundan bir süre önce Türk tarafına iletti. Ankara'da yapılan dunım değerlendirmesinde, Halefoğlu'nun randevu talebine olumlu yanıt vennesi uygun bulundu. Bu konuda alınan karardan Başbakan Turgut Özal'ın da bilgi sahibi olduğu öğrenildi. Halefoğlu'nun önümüzdeki hafta başında tzak Şamir'le yapacağı görüşme 196X)'b yülardan bu yana, mesafeli bir şekilde seyreden ve 1980 yılında dönemin hükümetinin tek taraflı olarak karşılıklı diplomatik temsil düzeyine, ikinci kâtip düzeyine indirmesiyle iyice "soğuklaşan" Türklsrail ilişkileri açısından önemli bir dönüşümü gösteriyor. Türk hükümetleri geride bıraktığımız yıllarda bilinçli bir şekilde ilişkileri dondururken, hükümet yetkilileri de, bu poütikanın sonucu olarak lsrail yetkilileriyle temas etmekten kaçınmakta ve görüşme taleplerini genellikle geri çevirmekteydiler. Bu siyasetin sonucu, Türkiye ile lsrail arasındaki Uişkiler en âlt düzeye inmişti. Dışişleri Bakanı Halefoğlu, BM Genel Kurulu'nun 40. dönem çalışmalarma katılmak üzere dün New York'a geldi. TV yayını (Baştarafi I. Sayfada) ramiarda ise yalnızca bir görüş sergilenmektedir. Konuşmacılar da özenle bu görüş sahipleri arasmdan seçilmektedir. Laiklik konusunda söyienecek çok söz vardır. Atatürk durup dururken mi laiklik ilkesini benimsemiştir? Cumhuriyet öncesi ve sonrasında dinsel görüntülü hangi siyasal eylemlere ve başkaldırmalara tanık olunmuştur? Bunları hiç inceleyen yoktur. Bu olaylardan biri, "Şeyh Sait ayaklanması"dır. 1925 yıh şubat ayında başlatılan bu ayaklanma, zamanın Başbakanı Fethi Okyar'ın sözleri ile "padişahlık, hilafet, şeriat, AbdülhamicTin oğullanndan birinin saltanatını temin gibi irticai" nitelikte bir "etnik" ayaklanmaydı. Ayaklanma, Lozan Antlaşması'nda çözüme bağlanamayan Musul sorununun Türkiye ile İngiltere arasında uyuşmazlık konusu olduğu günlere rastlamıştır. Şeyh Sait adına İngiliz silah fabrikalarına silah sipariş edilmesi de olaydaki İngiliz parmağını doğrulamaktaydı. Ayaklanma bastınldı; ancak bu arada Türkiye Musul'u yitirmiş oldu. İngllizler, kendileri için en uygun sonucu almışlardı. "Hiyaneti Vataniye Kanunu" İngiliz destekli Şeyh Şait ayaklanması sırasında çıkarılmıştı. Yasanın amacı din duygularının siyasal amaçla kullanılmalarını önlemekti. Ayaklanmanın dinsel sloganlarta başlaması ve din sömürüsü ile sürdürülmesi, ölüm cezası içeren yasanın çıkanlmasına yol açmıştı. Devrin yöneticileri ayaklanmaya böyle bakıyorlardı. 1924 yılında hilafetin kaldırılması; 1928 yılında anayasadan "devletin dini" hükmünün çıkarılması, dinin siyasal amaçlaria kullanılmasını önlemek amacıyla başvurulan yollardı. Bu adımların her biri din duygularının siyasetten arındırılması amacı ile atılmaktaydı. Laikliği, Batıdan gelen, Batı ülkelerine hoş görünmek için getirilen bir çeşit "kökü dışanda" düşünce olarak sunmaya çalışanlar, asıl "kökü dışarıda"k\ ilişkilerin etnik kökenli gerici ayaklanmalarda bulunduğunu, nedense görmezlikten gelmektedirler. Tarihten örnekler vererek bu görüşleri yanıtlayacak olanlara da televizyon ekranları bir nörolpg tarafından kapatılmaktadır. Tek yanlı televizyon programlarına çıkanların görmezlikten geldikleri bir başka konu da laiklik ilkesinin benimsendiği 1937 yılında genç cumhuriyetin hangi olaylarla karşılastığıdır. 1937 yılı cumhuriyetin zorlu yıllarından biridir. Bu yriın ilk ayında Türkiye Hatay sorununun çözümü için girişimlerde bulundu. Aynı günierde Atatürk, toprak reformu yapılması için emirler verdi. Atatürk'ün amacı, toprak ağalığının mülkiyete dayalı siyasal egemenliğini kırmaktı. Bunun için de büyük çiftliklerin "nufus yoğunluğuna ve toprağın verim derecesine göre" sınıriandırılması amaçlandı. Ancak, Atatürkün toprak reformu düşüncesi hiçbir zaman gerçekleşmedi. O sıralar genç cumhuriyet yine bir ayaklanma ile uğraşmak zorunda bıraktırılmıştı. 1925 Şeyh Sait ayaklanması İngilizlerle aramızdaki "Musul sorunu"nun çözümleneceği günlere rastlatılmıştı. Hatay'ın bağımsızhğı ve toprak reformu çalışmaları sırasında da yine etnik kökenli bir ayaklanma başlıyor; "Dersim isyanı" olarak bilinen etnik kökenli ayaklanma Milletler Cemiyeti'nin Hatay'ın bağımsızhğı için karar aldığı günlere denk düşürülüyordu. Fransız güdümündeki Suriye'de örgütlenen çeteler aynı günierde sınırlarda terör ve soygun eylemlerine başvuruyorlardı. Terör ve soygun eylemlerinin Hatay sorununda yenik düşen Fransa ve bu devletin güdümündeki Suriye tarafından düzenlendiği o günierde, her şey yazılıp söylenmiştir. İçişleri Bakanı Şükrü Kaya. Mecliste yaptığı konuşmada bu eylemlerden ötürü Fransa'yı açıkça suçlamış ve "çetelerin nasıl hazırlandıkları konusunda uluslararası bir inceleme yapılmasını" istemiştir. Aynı günlerde, hükümet, Tuncelı'de "ıslahatprogramı" uygulamaya karar vermişti. Bayındırlık hizmetleri sırasında, bölgeye okullar ve yollar yapılıyordu. Ayaklanma bu sırada altı aşiret tarafından başlatıldı. Ayaklanmada din duyguları yine ön plandaydı. Laiklik ilkesinin siyaset sahnesinde bu olaylar yaşanırken benimsenmiş olması, herhalde bir raslantı değildi. Kurtuluş Savaşı öncesi ve sonrasında "irtica" kökenli ve amaçlı akım ve eylemlerin emperyalist devletlerce desteklenmesi, laikliğin değil "irtica" eylemlerinin "köklerinin dışanda "olduğunu kanıtlamaktadır. Bu ilişkileri anlamak için o günlerin İngiliz Kraliyet belgelerine bakmak bile yeterlidir. Siyasetin din duygularından arındırılması düşüncesinin ne kadar doğru olduğunun iran'da yaşanan olaylarla artık bugün yeterince kanrtlandığını sanıyoruz. Bugün "jslam entemasyonalizmi" amacını güden "RabitatülÂlernülİslam" adlı örgüt bir AmerikanArap ortak petrol şirketi olan "Aramco" tarafından niçin desteklenmektedir? Hıristiyanlar, acaba neden bu "İslam entemasyonalizmi"n\ petrol gelirlerinden elde ettikleri para ile desteklemek gereğini duymakta, niçin Türkiye'mizde Arap sermayesini siyasal partilerle kenetlemeye çalışmaktadırlar? Nedir bu çabaiarın amacı? Siyasetçiler arasında Müslümanın "garibanına" Atatürkçülük taslayıp, çokuluslu sermaye ile destekli gericiliğe şapka çıkarmak, günümüzün modasıdır! "Türkİslam Sentezi" özü ve sözü ile Atatürkçülüğe karşı bir görüştür. "İslamda laiklik" ise söz konusu değildir. Laiklik ilkesi, adım adım yok edilmektedir? Televizyon bu görüşün aracı olmakta; "açıkoturum" adı altında tek görüş savunulmakta, bu görüşün propagandası yapılmaktadır. UGUR MUMCU GOZLEM Açık Prof. Songar'ın 2. yanıtı SAYIN MUMCU, Cevabınıza eklediğiniz YANITA YANIT yazısı iki amaç gütmektedir: (1) ipar olayı ile ilgili çekişmeyi tekrar gündeme getirip tartışma yolunu yeniden açmaya çalışmak ve (2) beni meslekdaşlarımla karşı karşıya getirmek., Evvela şunu belirteyim ki, tıpta teşhislerde farklılık ve çelişkiler her zaman olabilir. Fakat bir dava söz konusu olduğunda bu çelişkilerin halledilme ve giderilme veri, "kanun yolu", Adli Tıp Kurumu*dur. 2659 sayılı kanunu bir daha ve dikkatle okumanızt tavsiye ederim. Bu kurumda kararlar müşahede sonunda ve kurullarca verilip gene kendi içinde, açık olan itiraz yollarına başvurularak yeniden incelemeye tabi tutulabildiği içindir ki Adli Tıp Kurumu'ndan bu şekilde verilen bir karar "nihai" olarak kabul edilmiştir. Biz, sadece mahkeme tarafından bize intikal ettirılen bir meselede kanuni görevimizi yaptık. Yoksa, hadisenin ne hasmı ne de tarafıyız. Bilmem anlatabildim mı? Siz, yazınızda "yurt dışından da bazı raporlann olduğunu" söylüyordunuz. Hukuki meselelerde itibar edilecek rapor gibi belgelerin elde edilme yollan bellidir. Ben sizin iddianıza karşılık, böylece, şahsın kendi imkânları ile sağladığı raporları hangi yollardan temin ettiğini sormak gerekir dedim. Yoksa işin bu tarafı benı hiç mi hiç ilgilendirmez. Beni karşı karşıya getirmeye çalıştığınız ve isimlerini saydığınız meslekdaşlarım ile bir ömür boyu beraber olduk. Birbirimizi çok iyi tanır, sever ve sayarız. Kendilerine herhangi bir atıfta bulunmadığım açıktır. Hep6ine güverim de sonsuzdur. Yasal görevim sebebiyle bazen aramızda kanaat ihtilaf oldu ise, bu, hiçbir zaman karşı karşıya gelmemiz demek değildir. Sayın Mumcu, asıl "öfkelenen" ve "kaygılanan" sizsiniz. Saygılarımı tekrarlarım. Prof. Dr. Ayhan Songar RUHİ SU Türküleriyle hep aramızda olacak. Herkese >eter dünya Herkese yeter ekmek Ailesine başsağhğı dileriz. KÖLNFORD tŞÇİLERİ ADINA YALKIN ÖZERDEN RUHİ SU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle