15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
».CUMHURtYET/12 25 EYLÜL 1985 Geçmişin mirasçısı Doğru Yol neye karşı? Ekonomide Alternatif OSMAN Arayışı ULAGAY Türkîye'nin siyaset yelpazesinde ortanın sağında yer alan muhalefet partilehnin ekonomi politikası konusundaki görüşlerini ve halen uygulanmakta olan politikalardan farklı olarak neler düşündüklerini yansıtmaya Doğru Yol Partisi ile başlıyoruz. Doğru Yol Partisi'nin diğer sağ partilerden farkı, kendi iddiasına göre "Türkiye'de başanyla uygulanmış olan MenderesDemirel modeli"nin mirasçısı olması. Doğru Yol Partisi bu nedenle önerdiği modelin "35 yılhk mazisi olan köklü bir fikriyat ve uygulama sentezi" olduğunu ileri sürebiliyor. Bir ekonomi programının amaçlarıyla uyumlu araçları bulup uygulayabilecek en geniş ve tecrübeli kadronun kendi bünyesinde bulunduğunu iddia edebiliyor, Doğru Yol Partisi'nin özal iktidannın ekonomi poliükalarma yönelttiği eleştirilerin, bu politikalar demetinin kompozisyonunu, yani içehğini değil de uygulamadaki öncelikler sırasım hedef aldığı program" önerilmesi anlamma da geliyor. Bu arada sol partilerin üzerinde dur'dukları görülüyor. Sanki bu politikalar demeti gelir dağılımınm bozulması ve tekelleşme önceliklerin sırası değiştirilerek uygulansa, gibi konuların DYP tarafından da eleştiri doğru ekonomik araç'ar kullanılsa ve konusu yapıldığı, planlamanın gereğinin uygulayan kadrolar yeterli olsa, özlenen DYP tarafından da kabul edildiği sonuçlar elde edilebilecekmiş gibi bir görülüyor. izlenim doğuyor. Tabii özal'ın uyguladığı öncelikler sırasına DYP, MenderesDemirel modelinin mirasçısı olduğunu iddia ederken kendine özgü itiraz edilmesi ve kullanılan bazı ekonomik araçların kullamhş biçimlerinin eleştirilmesi konuşma üslubuyla sorulanmızt yanıtlayan Süleyman Demirel'in ise planlamaya ve bir anlamda farklı ekonomi politikalan ya sanayileşmeye verdiği önem dikkati çekiyor. da DYP'nin kendi deyimiyle "farklı DYP'nin altematifi yok, programı var lsmail Heral Önceliği enflasyonla mücadeleye vermeden çıkış yolu bulunamaz alan ihracatın artınlması bize göre orta ve uzun vadede; ikinci sıradaki yapı değişikliği uzun vadede; ücüncü sıradaki enflasyonun durdunılması ise en kısa vadede, yani birinci sırada ele alınacak konulardır. Bunun bu şekilde ele aiınamamasından dolayı uygulamada başansızlıklar ve imkânsızlıkUr ortaya çıkmıştır." DYP Genel Başkan Yardımcısı Heral, Özal iktidarıyla enflasyonu önlemeye verilecek öncelik kogelene kadar olan enflasyon haddine 'iktidarca istenen enflasyon' diyebiliriz. Bu yol bizi nereye götüriir? Bu ekonomiyi küçülmeye, fukaralaşmaya, insanlanmızı en zaruri ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale sokan bir yoldur. Biz bunun karşısındayız ve enflasyonla mücadelede en önemli unsurlardan birinin dengeli tiretim olduğunu düşünüyoruz." lsmail Heral, enflasyonun önlenmesi konusuna gereken öncelik verilmediği için birçok uygulamaiç fiyatlan artır^ığını, diğer yandan dış borçların ödenmesini zorlaştırarak bütçe açıklarını şişirdiğini belirtiyor. özellikle başlangıç döneminde butçeye gereken önemi vermeyen iktidann sonuçta trilyonluk bütçe açıklanyla karşılaşüğını hatırlatan Heral, vergi politikasını da eleştiriyor ve şöyle diyor: "Enflasyon devresinde olunmasına rağmen vergiler indirilmiştir. Gelir vergisi oranıyla oynanarak bütçeden maaş alanlara olsun. özel sektörde çalışanlara olsun, zammın böyle >apdması yoluna gidilmiştir. Işletmelere menkul ve gayrimenkuDerini yeniden degerlendirme imkânı tanınarak bunlann vergi matrahlannda çok önemli geriletmeler yapılmıştır. Faiz gelirlerinden kesilen slopaj düsürülmuştür, muamele vergisi düşuriilmüştür. Bunlar normal zamanlarda ekonomiyi biiyütmeye matuf tedbirler olabilir. ama enflasyon döneminde bu tedbirler nedeniyle uğranılan vergi kaybı, bazı iddialara göre 1 trilyon lirayı bulmuştur." Seyfettin Gürsel Sanayide devlet yüksek düzeyde yatınm yapmalı 3eyfettin Gürsel, YÖK nedeniyle universiteden aynlan iktısatçılardan bir diğeri. Halen uygulanmakta olan ekonorai politikalan demeü'yle Türkiye'nin isteoen yere gelemeyeceğini çeşitlı vesilelerle söyleraiş bulunduğunu kendisine hatırlatarak "peki, alternatif politikalar neler olmalı sizce" diye sorduğumda şöyle konuşuyor "Evet, Türkiye'nin ekonomik sorunlarııun ve bunUnn çözrim yollannın belirlenmesi buyiik ölçüde nasıl bir loplum istendigine bağlıdır." Seyfettin Gürsel, yetersiz gelir düzeyini, başını ahp giden işsizliği, gelir bdlüşümünün bozuklugunu, türn çabalara rağmen kritik dururaunu koruyan dış denge ve döviz darboğazı sorununu ve me\cut politikalarla yüzde 10'lara çekilemeyeceği artık kesinlikle anlaşılan enflasyonu bu çerçevede temel sorunlar olarak görüyor. Çözüm yoüan önerirken ise söze sanayileşmedcn bashyor: "Sanayi kesüninde yüzde 10, GSMH'de, yani milli gelirde yüzde 7 dvannda bir reel büyüme olmaksızın nulı sanayikşme mümkün degüdir" diyen Gürsel, yüksek ve istikrarlı büyumenin şartlarmı ise şöyle sıralıyor: GSMH'nin yüzde 25'i oranında yüksek yatırım, bu oranda tasamıf, KlT'lerin reorganize edilmesi. Bu noktalan biraz acmasını istediğimizde şunlan söylüyor: "Bu oranda yaünın ve tasarraf dözerini fırmalar ve vatandaşlar kendi başlanna saglayamazlar. Bu nedenle devletin sanayi kesiminde yatınmcı rolünu vuksek düzeyde surdunnesi gerekir. Özel tasarruflann, milli gelirin yiizde 1314'ü dvannda olan trendinin altına Siyaset sahnesinde kendine özgü üslubuyla dikkatleri çeken Doğru Yol Partisi'nin "alternatif ekonomi politikalan'", daha doğnısu "ekonomi programı" konusundaki görüşlerini DYP Genel Başkan Yardımcısı ve Ekonomi Komisyonu Başkanı tsmail Hera! anlatıyor. 24 Ocak kararlan ahndığı sırada Ticaret Bakanhğı Müsteşan olan Heral ilk olarak "alternatif" kelimesine karşı. olduklannı, buna "ekonomi programı" denmesini tercih ettiklerini belirterek şöyle diyor: "Her iktidann kendine göre bir programı vardır ve bu programlar birbirinden farklıdır. Bir programı ele alıp buna karşı aksi kefeye konacak başka bir program aramak veya şimdiki labirie" "alternatif" aramak IemekW yanlıştır. Eger iktidarda olan parti millete istedigini veremiyorsa, o millet isteklerine cevap verecek bir başka program arar." lsmail Heral, özal'ın programına karşı DYP'nin önerdiği programın anlaşılması için önce özal'ın programını ve bu programın aksayan yanlanru incelemek gerektiğini belirtiyor. Heral'a göre özal'ın programı, "ödemeler dengesi açığını kapatmak için ihracata dayanan; tantnı ve sanayii dünyada rekabete intibak eder hale getirerek ekonomiyi dışa açmayı hedefleyen ve içerde daba çok moneler kaidelerin dognıluğuna inanan" biı program. Bu aynı zamanda, "IMF tarafından I.atin Amerika ülkeleriyle bazı diğer ulkelcre uygulaliınJan, bir yandan biiyıimeyi durdururken, diğer >andan d;ş ndeme likiditesini tesis gayeli, dış borç odemelerini kolavlaştırıcı olan, ancak bugııne kadar pek başansı görülmeyen beynelmilel bir uygulamanın parçası." zal iktidarı birinci önceliği ihracatı artırmaya, ikinci önceliği yapı değişikliğine, üçüncü önceliği enflasyonun durdurulmasına verdiği için başanlı olamadı. Bize göre birinci sırada enflasyonun durdurulması, ikinci sırada ihracat, üçüncü sırada yapı değişikliği yer almalı. zal iktidarı mal ve hizmet fıyadarma sürekli zamlar yaparak ye halkın gelirini düşürerek malları satın alınamaz duruma getirmeyi ve yüksek seviyede bir fıyat istikrarına erişmeyi düşünüyor. Biz bunun karşısındayız ve enflasyonun dengeli üretim artışıyla önleneceğine inanıyoruz. Hr ekonomi programı uygularken amaçlarla araçlar arasında uyum sağlamak kadro işidir. Biz bu konularda en tecrübeli ve geniş kadronun DYP bünyesinde bulunduğunu iddia ediyoruz. nusunda anlaşamadıkları gibi enflasyonu önlemek için kullanılan yöntem konusunda nasıl farklı düşündüklerini de şöyle anlatıyor: "Enflasyonun aşagı çekilmesi konusunda iktidarla bizim görüslerimiz arasında önemli farklar var. tktidar, mal ve hizmet fiyatlarına zam yaparak ve gelirleri gerileterek maflan ve hizmetleri satın alınamaz fiyallara getinnek suretiyle, çok iist seviyelerde bir fiyat istikran temin etmeyi düşünüyor. Bu seviyeye nın ters sonuçlar doğurduğunu anlatırken ceşitli örnekler veriyor. Yüksek enflasyon ortamında uygulanan pozitif faizin, hem kredi faizini yatırunlan caydıracak düzeye getirdiğini hem de trilyonluk faiz gelirleri yaratarak enflasyonu besleyecek bir fazla alım gücü ortaya çıkardığmı; işletmelerin artan faiz yüklerinin de maliyetleri artırarak benzer bir etki yaptığını anlatıyor. Heral, uygulanan "hareketli kur" politikasımn da bir yandan ithalat maliyetleri yoluyla f a f Kadronnn önemi Heral, KlT'lerde uygulanan fiyat serbestisi politikasının da 20 ayda ceşitli mallara 10 ila 18 defa zam yapılması sonucunu doğurduğunu ve enflasyonu körüklediğir.i ileri sürerek, "Enflasyon gelir dağılımını da bozarak, ekonomideki biıtün dengeleri altüst ediyor. Bu bakımdan birinci şekilde ekonomik araçlann yanlış kullamlmasım önlemek gerekir" diyor. Heral, bir ekonomi programı uygularken amaçlarla araçlar arasında uyum sağlamanın bir kadro işi olduğunu da vurgulayarak, "iddia ederim ki, bu konularda memleketimizdeki en tecrübeli ve biiyük kadro partimizin bünyesinde bulunmaktadır " diye konuşuyor. DYP'nin yalmzca deneyimli bir kadroya değil, aynı zamanda denenmiş bir programa da sahip olduğunu belirten tsmail Heral, "Bizim programımız iiretime. pazarlamaya ve tiiketime hep birlikte ve dengeli şekilde önem veriyor " derken bu programda devlete önemli görevler düştüğünü ve devletin gerektiğinde üreticiliğe geçmek suretiyle serbest piyasa ekonomisinde görülen aksaklıklan bertaraf etmesi gerektiğini vurguluyor. Tekelleşmeye kesinlilde karşı olduklannı belirten Heral, "piyasa diizeninde aslolan rekabeti temin etmek için tekel ve oligopol yaratan unsurlan ortadan kaldırmak gerekmektedir " görüşünü savunuyor. Heral, DYP'nin ekonomide ciddi ve etkili planlamaya inandığıru da belirterek, "bizim istedigimiz dengeli kalkınma zaten plansız gerçekleşemez" diyor. Yanlış öncelikler lsmail Heral, özal hükümetinin ekonomideki öncelikleri sıralarken, birinci sıraya ihracatın artınlmasını; ikinci sıraya dış ticaretin liberasyonunu ve sanayiin dışTekabete açılmasını içeren yapısal değişikliği; Uçüncü sıraya ise enflasyonun durdurulmasını koyduğunu belirterek, "kanaatimizce öncelikleri böyle sıralayan iktidar programı millet tarafından beklenen neticelere varamadı. Neden varamadı, onu arastıralım isterseniz " diyor. Özal iktidannın hem öncelikleri ters sıraladığını, hem de amaçlara vannak için gerekli ekonomik araçlan uygun şekilde kullanamadığını kaydeden îsmail Heral, "peki bn öncelikier size göre nasıl olma•ftydr" Sorusunu yanıtlarken şöyle konuşuyor: "tktidann öncelik sıralamasında, birinci sırada yer B, Çözümleri kolaylaştıracak sistem, piyasa ekonomisidir. Ama Türkiye gibi ülkelerde büyumenin kaderi piyasaya terk edilemez. düşmemesi için reel faizierin pozitif olması sarttır. Ancak pozitif faizin yuzde 34'ü geçmemesi gerekir. Bunu sağlayacak olan ise orta vadede, mevctıt olmayan sermaye piyasası degü^Merkez Bankası'nın esnek ve sağlam tahminlere dayanan politikasıdır. Kredi faizlerinin reel olarak çok yükselmesi ise bilindiği gibi banka seklonınun verimsizliğint bağlıdır. Bence bu aJanda da devletin bankalan reorganizasyona zoriayıa mudabalesi kaçınılmazdır. Öte yandan KİT'ler mutlaka reorganize edilmeli, KİT'leria ozerklikkri ar&nlarak bunlar rtkabele açümalıdır. ÇalışanJann KlT'lerde bissedar yapılması da bence akılcı bir yoldur. KİT'lerin özel sektöre devrinin çozüm olmayacagı ve bu operasyoaun çok sınırlı kalaeagı ise zaten şimdiden aniaşılmi| bulunmaktadır." Seyfettin Gürsel, kaynak sonınunun çözumünde vergi gelırlennın artınimssını ve kamu harcamalannda tasarruf sağlannıasını önemli görüyor, "Katma Deger Vergisi gereklij di, ancak tek oran yerine mallara göre farkhlaştınlmış oran daha iyi sonuç verirdi. Vergi kaçakçüıgını önlemek içinse Batı'da geliştirilmiş olan ve uygulanan y öntemler devreye sokulabilir. Bu konuda sorun bence teknik degil politiktir" diyor. Gürsel, savunma harcamalannın bazı kalemlenyle, diğer cari bütçe harcamalannda tasamıf yapılabüeceğiru belirtirken, memur sayisı azaltılarak ortalama maaşların yükseltilmesini öneriyor. "F.raegin ortalama gelirin çok aJlında bir fiyalla sabldıgı hiçbir iilkede hızlı kalkıomaya rasllamıyoruz, tarihi olarak" diyen Seyfettin Gürsel, serbest pazarlık düzeninin tam olaraJc işletUmesini ve asgari ücretin enflasyona göre endekslenmesini istiyor. Gürsel, Türkiye'nin refah artışı ve işsizlik konularuıda kalıcı başarılar sağlaması için, halen yüzde 2.1 dolayında bulunan nüfus artış hızım yüzde 1.5'e düşürmesinin gerekli oldağunu belirtiyor, bu amaçla radikal ve bilinçli politikalar uygulanmasını zorunlu görüyor. Gürsel, işgucünun eğitilniesini de önemli bir konu olarak göruyor ve bu konuda şunlan söylüyor: "Sanayikşme ve issizükie mitcaddeniıı en önemli unsurlanndan biri de eğitimdir. YOK ve me^cut orta öğretim düzeni ile gerekli egitimin saglanması ise olanaksızdır. Özerk, büimi %e egiümi lek amaç kabul edeu, kendi aralannda rekabet eden nniversitelerie uzmanlık eğitiminin yaygın olduğu orta oğretim hedef olraalıdır. Aynca egitici kadro ortalama gelir duzeyinin iistiinde bir gelir duzeyine sahip olmalı, Türkiye'den beyin göcünün durdurulması \e hatta lersioe çevrilmesi için cesur önlemler aJmmalıdır." Gürsel, Türkiye'nin geleceği için teknoloji üretinıine yönelmenin de çok önemli olduğunu vurgulayarak, "emekyogun teknoloji safsıtası bir kenara btrakılarak, üniversite araşlırma merkezleri devlet işbirligi ile sanayileşme stratejisine bağlı olarak seçürrüş alanlarda teknoloji urctünine hız verUmebdir" diyor. Kapah ekonomi ve ithal ikamesi stratejisiyle Türkiye'nin sanayileşmede ılerlemesını ve amaçladığı AET . tam üyeliğine erişmesini mümkün görmeyen Seyfettin Gürsel şöyle devam ediyor: "Ancak Türkiye'nin kaynak donanımı ve yapısı 'ihracata yönelik sanayileşmeyi' de gerektirmez. Ihrac«tın GSMH'ye oranınıo yüzde 1718 (halen yüzde 14), ithalann GSMH'ye oranının da (halen oldugu gibi) yüzde 20 civannda olduğu bir yapıda. büyüme ile ihracatın uyum içinde arttıgı, dolayısıyla iç Ulebin de aynı oranda arttığı model, en uygun çöziimdür." Gürsel bir sure daha ihracatın büyüme oranından daha hızlı artması gerektiğini, bunun için de düzenli devalüasyon politikasına devam etmenin zorunlu olduğunu söylüyor, "nalla bu surede ibracalı lesvik etmek için sübvtnsiyonlar yerine 'undervalued', yami düşük degerli kur politikası da uygnlanabilir" görüşünü savunuyor. "Çozumleri kolaylaştıracak, bazı sorunlan da dogrudan çözumleyecek sistem, piyasa ekonomisidir. Bu sistem geniş, ama özerk bir kamu kesüniyle çelişmez. Kaldı ki, merkezi planlamanın egemen olduğu ülkeler de piyasa mekanizmasıng ekonomilerinde daha çok yer veriyorlar" djyen Gürsel şunlan ekliyor: "Bizderekabetçipiyasa ekoDomisi halen tüm kurumlanyla mevcut olmadığına göre >e hızlı büyumenin kaderi de piyasaya lerkedilmeyecegüıe gore, bu iki alanda devlet rnüdahalesi şarttır. Ama bu yaygın burokralik ve karmaşık bir sübvansiyon politikası uygulansın demek degildir. Devlet, rekabetçi piyasayı olusturmak, yaMnm düzeyini yüksek (utmak ve sosyal transferleri butçe kanalıyla dogrudan yapmak amacıyla ekonomiye müdahale elmeli. planiama da bu amaca uygua nitdikte olmalıdır." Gürsel, ithal ikamesinin planh bir şekilde, seçilmi; alanlarda uygulanmasını; korumacılık düzeyini sektörlere gore ve zaman içinde farklılaştıran bir plarun ivedılıkle yapılmasım öneriyor ve sözlerini noktalarken, "yüksek büyüme hızı, sağlam butçe ve rekabetçi piyasa, enflasyona yuzde 10'a indirmenir. de tek yoludur" diyor. Demirel dengeli büyüme istiyor Ijüleyman Demirel'le özal'ın ekonomiyi yönlendirme anlayışını. beş yıldan beri uyguladığı ekonomi politikalanna alternatif olabilecek yaklaşımlann neler olabileceğini, Türkiye ekonomisinin sorunlanna nasıl çözüm aranması gerektiğini konuşuyoruz. "Türkiye nasıl gilmeli? Böyle gidebilir mi? Böyle gidebiurse yeni arayışa hacet yok. Yok böyle değil de eskiden gittiği gibi gidebilirse gene arayışa hacet yok" diye söze giriyor Sayın Demirel ve kendi özetlediği sorulara veni sorularla yamt veriyor: "Ekonomi milletin refah ve mutlulugunu sağlamanın vasıtasıdır. Uygulanan politikalarla bu sağlaoabilmiş mi? Ekonomide yapının nesi değişmiş, nüfusun yiizde 55'i hâlâ tanmda. Sanayi tesislerine yeni teknoloji girmiş mi? Bankalar tasarruflan yararlı y atırımlara akıtmış mı? Bunlann hiçbiri olmamış. Knflasyonu duzeltmede makul süreler aşılmış, işsizlik artmış. ihracat verimlilik artışlarıyla degil, halkın bedelini ödediği teşviklerle artınlmış." 1 üm bu söyledikleriyle "Tfirldye böyle gidemez" demek istiyor Süleyman Demirel. "Peki ne yapmah, nasıl gitmeli?" sorusunu yanıtlarken de şöyle başlıyor: "Türkiye plandan, ağır sanayiden ve sosyal adaletten vazgeçemez" mak v buna aykın düşen bir takım davranışlara ise alkış tutmamak gerekiyor. tkinci mesde kaynak meselesidir, kaynaklann hünerli kullanılma.sı meselesidir. Kaynaklann seferber edilmesi için insanları şevkle çalıştırabilmek lazım. Bizim insanımız müsrif degildir, bugdnkü gelir seviyesinde yapabilecegi tasarrufun azamisini yapıyor. fşte bir, bu tasarruflan iyi yönlendirmek lazım; iki, devletin vergiyle topladığı cebri tasarmflan iyi kullanmak lazım. Bu ise PLAN'la olur, politikalar yetmez. Plan yapacaksınız, ona göre program yapacaksınız.." ye bngün enflasyona falan gitmeden yüzde 7 büyüme bızını tutturabiiir. Enflasyonun sebebi fazla yatırım yapılması degildir, mali disiplin eksikligidir. Borçlanmanın limitini kaçınp milletin gönüllü tasarruflannı devletin masraflanna harcadığınız zaman çok büyük yanlış yapmış olursunuz." Sosyal adalete öncelik L/emirel, yüzde 7 dolayında bir reel büyüme hızının tutturulması için kaynaklann tahsisi sorununu, planlama ve gelir dağıhmı sprunlanyla içiçe geçmiş bir sorun olarak değerlendiriyor: "Planda öncelikler vereceksiniz. Yüzde 7 kalkınma hızı yapabiliyorsanız bunun yüzde 2.5'ini nüfus öğün yemek yiyip. ısınıp. hiçbir lüksü olmadan yaşamaya çalışan adamdan vergi alıyorsanız, bu vergi falan degildir. dupedüz haksızlıktır. Şunu söyleyeyim ki, Türkiye mutlaka istikrar içinde dengeli kalkınmamn nemalannı. kalkınmamn neticelerini çeşitli zümrelere ve kalkınmamış bölgelere yayan, sosyal adaleti ön planda rutan bir politikayı izlemek zorundadır." Hızlı bii> üme planla olur x lan konusu Süleyman Demirel'in en çok vurgu Agır sanayiden vazgeçemeyiz P l a n h kalkınma çabasında Türkiye'nin ekonominin hangi kesimine öncelik vermesi gerektiği yolundaki soruyıı yanıtlarken şöyle konuşuyor Sayın Demirel: "Ben tarıma bağlı kaldığım için ileri gidemiyorum zaten, onun için ben ağır sanayie gideceğim. Türkiye mutlaka sanayileşmesine devam etmelidir ve makine sanayii olmayan bir memleket, sanayiieşmiş sayılamaz. Sanayileşmeyi durdurduysanız, yeni teknoloji ithai etmiyorsunuz demektir, o zaman dış pazara çıkıp rekabet edemezsiniz. Dış pazara çıkıp rekabet edecek rantabilitede değilseniz, o zaman bunu halkın refahından keserek ihracatçıya verdiği niz teşvikle ödersiniz. Türkiye sanayikşmeden ticarete doğru kayıyorsa, bunu vahim sayarım...." Süleyman Demırel, Türkiye'de tarımın modemleşmesine devam etmenin de çok önemli olduğunu belirtirken, geçmişi bugüne bağlıyor: "Benim 25 yıldır içinde bulunduğum siyasi hareketin kavgası ve bu kavga laf ını üzerine basarak kullanıyonım, fukaralıkla, cahillikle, sefaletle kavgadır. Eger siz bir iddiayı ortaya koyup da 'arkadaş ben bu memleketi ileriye götüreceğim, ama macerayla değil, hesapla, kitapla ileriye götüreceğim ve her beş senede bir senin gelirini yuzde 50 artıracağun' diyemiyorsanız, kendinizi bir yüksek vitese takmalısınız. Ben diyonım ki. Türkiye tanmın modernleşmesine devam etmelidir. Türkiye'de tanmın temeli 4.5 milyon ailedir, bunlann üretimi artarsa memleketin refahı da arlar. Üretimi artıraıak için ise verimi artırmak, mesela dekarda 175180 kilo olan buğday üreümini dekarda 500 kiloya çıkartmak lazım." Y3emirel 2035 yılında 10 milyar insanı barındıracak bir dünyayı beslemenin tek umudunun genetik alanındaki son gelişmeler olduğunu belirterek, "Türkiye genetik teknolojisindeki yeniliklerin gerisinde kalmamalıdır. Türkiye artık bu gibi konulan konuşmalı, gündemine almalıdır" diyor. Süleyman Demirel'e son olarak bugünkünden farklı ekonomi politikalannın IMF tarafından, dış dünya tarafından nasıl karşılanacağı sorusunu yöneltiyoruz. "tstikrar içinde büyüyen bir ekonomiyi götürebiliyorsanız siz, dış dünya sizi kucaklay acaktır. Bütüıi mesele dış dünyanın karşısma tutarlı, savunulabilecek plan ve programlarla çıkabilmektir. Tekrar ediyorum, politikalar yetmez, plan ve program gerekli." diye konuşuyor Sayın demirel. Mucize aramayalım "Türkiye bir kere mudzevi recefeler aramaktan, knrtanctlar aramaktan kurtulmalı. Çünkü ekonomide mucize yoktur, ekonomide başan vardır. Kırk basamak merdiveni on basamakta sıçrayamazsınız. Bunu seviyorsanız mucize aramaya gidersiniz, sihir aramay a gidersiniz ve neticede yerinizde sayarsımz. Biz, akşamdan sabaha meseleleri halledecek bir sihir aramaktan da sihirbaz aramaktan da sıynlmalıyız. Şimdi bugün Türkiye kişi başına 1000 dolar gelir seviyesinde, buraya 1500 dolardan düşmüş. Yeniden 1500 dolara çıkması için on sene uğraşması lazım Tnrkiye'nin. Yani bundan on sene sonra Türkiye on beş yd önce bulunduğu noktaya gelecek. Bunun sebebi istikrarsızlık..." tstikrarın önemi Uemirel siyasi ve ekonomik istikran, kalkınmamn, düzenli gelişmenin en önemli ön koşullanndan biri sayıyor. Bu konudaki görüşlerini açıklarken, şunları söylüyor: "Türkiye evvela siyasi istikran sağlamalı, onun için de ekonomik istikran sağlamalı. Yani enflasyondan kurtulmalı, döviz dengesinde viyabiliteyi sağlamalı, işsizliği azaltıcı istikamette bir yol takip edebilmeli. Bunları yapmak için Türkiye kaynaklannı biliyor. Bu kaynaklarla ne yapabilir Türkiye, bunu sormalı. Delik büyük, yama küçük, kaynaklarkıt. Mesele bodur. Kıt kaynaklarla meseleleri halletmek için ise önce liyakatli kadrolar lazım, bu kadroların istikraıiı bir orlamda çalışması lazım. Bu kadrolar heba edilirse, Türkiye yeni kadrolar yetişene kadar vakit " kaybeder. Türkiye istikrar içinde büyümeyi, dengeli büyümeyi hedef almalı, bunu hiç aklından çıkarmamalı, azim ve sebat içinde bu hedefe yönelmeli. Ben bunu paradan puldan daha önemli sayıyonım. Çagdaş uygariık seviyesine çıkma hedefini kucakla Ekonomide mucize yoktur, plan ve başan vardır. Kırk basamak merdiveni on basamakta sıçramak için mucize ararsanız yerinizde sayarsanız. Işte Türkiye'de kişi başına gelir beş sene önce 1500 dolarken şimdi 1000 dolar. Yeniden 1500 dolara çıkmak için on sene uğraşmanız gerek. Türkiye yüzde 7 kalkınma hızına yapışmalıdır. Türkiye ciddi planlamaya gider, yetişmiş kadrolan iyi kullanırsa enflasyona gitmeden yüzde 7 büyüme hızını tutturabiiir. Ben azim ve sebatla dengeli ve istikrarlı büyümeye yönelme şevkini paradan puldan önemli sayıyorum. ladığı konuların başında geliyor. Bugıine dek beş tane beş yılhk plan yapmış olan Türkiye'nin bu alanda hatın sayılır bir birikimi bulunduğuna inanan Sayın Demirel, Türkiye'nin hızlı büyümeyi, sağlıklı kalkınmayı ancak ciddi planlama gayretleriyle yakalayabileceğini anlatırken şöyle konuşuyor: "Türkiye bugün yüzde 7 kalkınma hızına yapışmalıdır. Bu hızı lutturabilmek için ise plan lazım. Plan bir disiplindir, sizi ileri gitmeye zorlayan bir şeydir. Merkezj plan değil benim dediğim. Devlel için zaruri, devlet kesimi dışında yonlendirici bir plan. Türkiye şartlannın gerektirdigi bir plan, bir ekonomi politüuiM p^ndeyiın ben. iiu\le bir planla Türkigötüriiyor. Yüzde 2'sini halkın refahım artırmak için ayıracaksınız, halk hayat şartlannı diızeltsin ki şevk görsün. Eder yüzde 4.5. Geri kalan yüzde 2.5'i yatınma yönelteceksiniz. İste budur mesele. Bunu yapamıyorsamz hiçbir şey yapamazsınız. Tabii kaynak meselesinin bir de politik tarafı var; şundan şu kadar, bundan bu kadar vergi alacağım derken, işin politik tarafı var. Bana sorarsanız ben asgari hayat seviyesinin altındaki adamdan vergi almam. Türkiye bugün böyle bir çizgiyi kabul etmek zonında. Takati olmayan adamdan vergi almak çok yanlış bence. Neden vergi alıyorsun adamdan, açsa doyurayım diye, çıplaksa giydireyim diye. Siz insan gibi üç YARI\: MDP, RPve Vatandaş Partisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle