Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 .uçuk bir/holden geçtık Hemen bır başka kapıyı açtı, yakını ıçerı buyur ettı Sakret, arkası dönuk, masaya yayih kâğıtları kanştınyordu. Masa da rnasa olaydı barı. Yazlık evlerde şıpınışi kaldırılıp ıstenılen yere taşınabılır bır şey. Yakını hafîfçe öksurdu, Sakret dondu, "Hoş geldiniz, hoş geldiniz!" dedı sevecen bır sesle Onca ışı arasında bcnunle göruşmeyı kabul ettığı içın Sakret'e teşekkür ettım, pencerenın yanma konulmuş ıki iskemleden bınnı gösterdı, oturdum Oda genış değıldı. Beyaz badanalıydı. Kapının yanmda, duvarda buyuk bır resım asılıydı. Matbaa basımı, işportada satıian ucuz bır tablo. Avcı, tüfeğı elınde; bır ayağıyla öldurduğu geyığe basmış, gunırla, kazandığı zafenn görkemıyle bize bakıyordu Bakışlarımı yakalamış olacak kı, "Guzel degil mi?" dedı Sakret. "Çokkk!" dedım "Avcılık bir şans işidir. Tufegi kaldırıp vurmak ise akıl. Bu tabloda ben her ikisini bir arada gorebiliyonım, bana boyle bır etki yapıyor" dedı Sakret. Sö> ledığınden hıçbır şey anlamış değıidım, "Çok haklısınız" dedım. Başını uzattı, kâğıda yazdıklanma baktı, "Bu notian bana 'atfen' mi yazacaksınız?" diye sordu. "Bakın," dedı. "Bunlar hasbıhal, bu sözlerimi yazmanıza izin veremem." "Sayın Sakret" dedım, "bu kuçuk notlar sizinle ilgili yazıya renk getirecek niteiikle, o nedenle not alıyordum." K Yeııi sisteııı: Liberal clüzeıısizlik CÜNEYT ARCAYÜREK'ten büyüklere bir masal 18 EYLÜL 1985 S, Bn. Lazöy Gazeted eski yönetkilerin Allah beiasını versın! Allah'ın inayetiyle biz, Ada'yı uygar devletlerin seviyesine çıkarmak ve yıldızlara giden oteki ulkelere erişebilmek için elimizden gelen butun gayreti sarf edecegiz. Ada'nın iktisadi, içtimai \e kulturel seviyesini yukseltecek, Ada halkının hakkı olan hu zuru kemali ciddiyetle sağlayacağız. Bunlan temin ettikten sonra Ada halkının ruhuna işlemiş demokratik kaideleri işletecek, bir genel kurul toplayarak Ada halkının seçtıklenne yonetımı bırakacağız. Tek millet. iki dernek, bir başkan sislemıyle yonetimin yunımesini temin edecegiz." Sakret'e, "Bu kadar mı efendim?" dedım "Daha ne olacak" dıye terslendı. "Bu Ada, çok laftan battı, çok laftan!" Yenn dıbıne batan bır sey varsa, Ada değıldı, bendım. Renk vermedım, "izin verirseniz, birkaç sonı sorayım" dedim. Saatıne baktı, "Vaktim pek yok, fakat seni sevdim, sualleri sor bakalım, rausaade ettik" dıye konuştu. defterımın uzerıne dıkıne bastırdı. "O da şu: Niçin iki dernek?. Açıklayayım: Biz, ne los'uz, ne de gas'ız. tlkeciyiz biz ilkeci!" Yuzune hayretle baktığımı görünce, " H a a " dedı "Siz, los ve ğas kelimelerini anlamadınız." "Los'u anladım da, gas'ı hayır." "Kardeşim, lossol'sa, ğas, sağ'dır. Tamam mı?" "Tamam!" "Şimdi devam ediyorum: Bize 'los' ve 'ğas' diyemediklerine gore, faşist veya komunist de diyemezler, değil mi?" "Aman efendim, kimin haddine?" "Anlayamadım" dedı gözlennı kısarak Sakret "Anlaşılmayacak bir şey yok efendim, kimsenin aklının ucuna bile gelmez boyle bir şey soylemek demek istiyorum. Tamam mı?" Sakret, "Tamam" dedı Sonra tamarnladı: "Bize, 'tek millet, tek dernek, tek lıder' rejimini getiriyorlar diyebilirler mi? Fark açık ortada: Bir değil. ıki dernek diyoruz (Eğıldı bana doğru, karşılaştığım butun akıllı adamların yaptıkları gıbı gülumsedı) tnceliği anlıyor musunuz?.. Tamam mı?... "tş, tamamm!" dedım. "tşte boylece Ada'ya 'bir millet, ıki dernek, bır başkan' sistemiyle gerçek, ozlenen demokralik şartlan ve kaideleri getirmiş olacağız. Başkan emredecek, iki demek uyumla bu emre uyacak ve Ada'yı idare edip gideceğiz. Tam huzur içinde. Gerisi can sağlığı. Tamam mı?" "Bundan iyisi can sağlığı. Fakat Ada'nın aydın kesimi buna ne diyecek acaba?" "Aydın kesim mi dediniz" dıye kuçumseyen sesle sordu Doğruladım "Ne demek aydın kesim? Bu bile, Ada halkı ara atıda son yıüarda büyük şöhret olan Mr. Kastanet'in iktisadi buluşlarını gözden geçirdim. İşte bu zat 'liberal düzensizlik' diye bir teori ileri sürmüş, büyükten de büyük ülkeler bunu tatbik ediyorlar." akret'in demeci: "Ada'yı bakımsız bırakan, kargaşa duzenine sürükleyen, kısır tartışmalarla Ada halkının bekledıgi huzuru bir türlü uyanlara rağmensağlayamayan eski yöneticilerin Allan beiasını versin!.." demecinizde sizin deyiminizle iktisadi, bizim deyimimizle ekonomik sonınlann ustesinden geleceğinizi soyluyorsunuz. Bu konuda açıklama yapmak ister misiniz?" "Neden olmasın?" Merakla bekledım "tktisadın kaideleri vardır, bunlan degjştirmek elbette mumkun değildir" dıyerek başladı soze Sakret "Son zamanlarda çoook kitap okudum. Mesela Ladvert'in, 'Duvlöt' kitabını didik didik ettim. Ada yonetimi, bir devlet yonetimi değildir, ama bunu daha kuçuk bir model içinde Ada yonetimine uydurmak mumkundur. Dogru degil mi?" "Dogru!" "Bunun yanı sıra Batıda son yıllarda buyuk şohret olan Mr. Kastanyet'in iktisadi buluşlarını gozden geçirdim. İşte bu zat, 'liberal duzensızlık' diye bir teori ileri surmuş. buyukten de buyuk ulkeler bunu tatbik ediyorlar. Degil mi?" "Değildognı" dedım "Ne demek bu," dıye alınganlık gösterdı Sakret. "Yani dogru degil demek, doğru olmaz bu aşamada" dıye açıkladım "Evet... İyi... (Yakınına dondu, 'Acaba soylesek mi, bu arkadaş yazar, ama' dıye sordu ) Yazar mısınız?" "Biz yazacaklanmızın Adalılar tarafından takdir edileceğinden kuşku duymayız..." dıye başlayacak oldum Sakret, guldu: "Anlaşıldı, anlaşüdı" dedı, "Öyleyse daha yazmayın. Ada iktisadım tumuyle kalkındıracak bir genel sekreter buldum, goreve çağırdım, yakında gelecek, buraya yerleşecek." "Liberal düzensizlik teorisini uygulayacak olan bu kişi kim?" "Mr. Kastanyet'ten de otede bir adam bu. Bir deha. 'Evrensel Kazıklayarak Kalkındırma Bankası'nda uzun sure gorev yapmış, teklifleri Mr. Kastanyet'ten de ileri gitmiş, takdir edilmiş dostlanmızın destekledıgi bir kişı bu." "Nerede şundı, 'gelecek' dediniz de?" "Amerika'da. Dişlerini yapünyor, besin rejimiyle vucuduna şekil verdiriyor." Bu arada, "Amerikalılara neyi ne olçude yapması gerektigini soruyordur" diye ıçımden geçirdim. Tabıı, ıçımden geçırdığım bu duşuncelerı Sakret'e söyleyemezdım Sakret'ın kuşkulanmasını önlemek ıçın, "Yeni genel sekreteriniz dişlerini porselenden yaptırsa bari," dedım Sözcükler urdürdu Sakret "Bu sohbette yazılacaklar vardır, yazrimayacaklar vardır, nihayet bu kısım sohbettir." Telaşla araya gırdım "Önce hasbıhal dediniz, şimdj 'sohbet' diyorsunuz, acaba hangi sozcuğu kulîanmama izin verirsiniz?" "Peki, siz ne diyorsunuz, bu tur konuşmalar için?" "Genellikle 'söyleşf sozcugunu kullanıyoruz" dıye yanıtladım S. işime geleni kullamnm, herkes de isine ne geliyorsa onu kullanmalı" dedı Bana dondu. "Ya siz?" "Biz, anndınlmış sozcuklerte konuşup yazmaya ozen gosteriyoruz, elbette, izin verilirse?" "Yermeyiz!" dedı Sakret Kesın Katı. Sert "Verıtıeyiz. ancak halk izin verirse bir şey demeyiz. Daha dognısu şudur: Sıze verdiğim misaller var ya, işte ona alıştırmalısınız kendinizi..." Bu sırada çok babacandı Geldı sırtımı okşadı. A da iktisadım kalkındıracak genel sekreter kim olacak? Mr. Kastanyet'ten ötede bir adam... Bir daha... 'Evrensel Kzıklayarak Klkındırma Bankası'nda uzun süre görev yapmış... Yeni sistem emecinizde 'tek millet, ıki dernek, bır başkan' diye bir sistem oneriyorsunuz (sozumu kestı, 'mesela bu onermek kelımesine deh oluyorum' dedi). Teklif ediyorsunuz ('Oldu' dedi). Bunu açıklar mısınız biraz?" "Elbette, elbette" dedı Sakret Bır kent sıgarası aldı, bıraktı, Hollanda markalı bır puro yaktı. Duşuncelı duşuncelı, her sözcüğu tartarak konuştu: "Biz (yanı 'ben' demek ıstıyordu), nıhen demok D Gerıye yaslandı: "tşte bir sonın daha" dedı Sakret "Hasbıhal, sohbet, soyleşi. Uç ayn kelime (sözcuk demek ıstıyor), bu pabrtıyı da engcUemek gerekiyor bence (hafıfçe guldu) "Tabii, bu benim sonınum degil." "Sizce bu kargaşayı onlemek için ne yapılmahdır Sayın Sakret?" Soruma kısa bır duraksamadan sonra yanıt verdi: "Herkesin anlayacagı biçimde, herkesin anlayacağı kelimeleri kullanarak," dedı Dernçk Başkanı Sakret. "Örnegin?" "Mesela" dedı Sakret, "Ben size birkaç cumie yapayım, bakalım begenecek misiniz?" "Lutfedersiniz." Kalktı, masaya gıttı, kâğıtları karıştırdı, kımılerine baktı, geldı oturdu: "Mesela," durdu, "not almayacak mısınız?" dıye sordu. "Efendim, demin" dıyecek oldurn. "Yok, yok.. Ben izin verdikten sonra yazabilirsiniz, bahusus bu söylediklerimi yazın ki, kargaşanm nastl onlenebilecegini efkarı umumiye efiyle duyurmuş olalım." "Yazıyorum" dedim. "Yaz" dedı "Bugunku dunımda, ortamın zeminindeki imkânların olanaklarıyla ortaya çıkan odur ki, en yakın olasılıkiann ıhtımallenni ele alsak bile, ddeki bu vasıfların nitelikleriyle Ada'da kalkınmanın somutlaşan muşahhas sonuçlarıyla netice alamayız." Gözluklerının uzerınden bana bakarak, durdu"Ne di>orsunuz?" gıbı. "Bu hasbıhalimizde sohbetkşen soyleşinin bu bolumunun çok dikkatı çeken calibi dikkat yanlanyla taraflannı aynen yazarak derkenar ettiğimi zatıâlinizin musaadelerinin iznine dayanarak soyleyebilirim efendim" dedım Sakret, gözlerımın ıçıne baktı, "Çok zekisiniz, çabuk kavradınız" dedı. Yönetıme el koyan yenı Dernek Başkanı'na tesekkur ederken, "Bu gibi ortamlarda gazetecilere hep bir şeyi kavramak duşer" dedım Başıyla onayladı: "Fakat ben basını severim" dedı. "Basın da sizi." Gülumsedı 'Yazacak değilim," dıve başladım söze, "demekte eski yonetıcılerın gore>e getirdigi kişiler var, bunlan ne yapacaksınız?" "O iş kolayyyy" dedı Sakret "Birkaçı 'nasır vurduğu ıçın görevımden ıstifa ediyorum' dediler, istifalannı verdiler ve evlerine gittikr. Ama bunlan yazmayacaksınız değil mi?" dıye sordu "Eğer istemezseniz, elbette." "Dernek sıriannın dışanya çıkmasını, açıklanmasını istemem ben" dedı Sakret. Başını gururla kaldırdı, bır yonetıcınin en önemlı nıteliklerinden bmni savunuyor gıbıydı Gözlen daldı, "Biliyorsunuz," dedı Sakret, ıçten bır halı vardı, "Eski yoneticiler onlar olmazsa bu Ada'nın yonetilemeyeceğjni sanıyoriardı. Geldik işte, kaç gundur yonetip gidiyoruz." "Yani 'idare' ediyorsunuz." Güldu, "Ah şu gazeteciler," dedı, "gozlerinden hiçbir şey kaçmaz." "Kaçar efendim kaçar" dıye bu kez ben usteledım "Oyle bir kaçar ki... Yakın gelecekte buraya L Sakret onca işi arasında beni kabul etti ratız. Ancak nıhen demokrat olmak, bedenen olmak demek değildir ('Yazıyor musunuz?' dıye sordu, 'evet' dedım) Ruhum çok dernek istiyor, fakattt, (Bır ara arkasını dondu. Demokrası. . memokrası... neymış bunlar9 Kokakrası yeter de artar bile, dedı.) Bedenim, yani kafam, Ada'nm şartlaruu dikkate alarak bir, en çok iki dernek diyor. Birini de biz elimizde tutanz. Bu kıyasıya mucadele sonunda kafamda sonuç belirdi, iki dernek. Buraya kadar tamam mı?" "Tamam." "Bu Ada halkı, kuzeyden, guneyden goç edenlerle daha batıdan gelenlerden bir halıta. Ama, çok uzak Atya'dan gelenlerle yogrulmuş bır tek millet! Tamam mı?" "Tamam." "Eski yöneticilerin ihtirası, geldikleri makamı bir turlu ellerinden bırakmamalan ne sonuçlar yaratmış, ortada. Yoksa derneğe neden el koyacaktık?.. Eski yonetimde başkan sembolik. Asıl sorumlulugu uzerine alan ikinci başkan. Ikinci başkan yonetim kurullannı da seçiyor. Astığı astık, kestiği kestik. İşte 'tek başkan' sistemiyle ikinci başkan memur, yonetim kurulu uyeleri, genel sekreter, memur olacak, başkan ne derse o yapılacak. Tamam mı?" "Butunuyle tamam!" "Begendığınize sevindün" dedı Sakret. Puronun , dumanını yuzume doğru ufledı, oldum bittım bu kokudan ığrenınm, "Rahatsız etmiyor ya?" dıye sordu. "Aman efendim, ne munasebet" dedım Sakret'e. "Demek kokusunu seviyorsunuz" dedı ve bır kez daha ufledı puronun dumanını yuzume sında aydınlarla, aydın olmayanlar vardır denıeye getiren 'boluculuk' değil mi, Ada halkı arasında farklılıklar yaratmak değil mi?" "Değil" dedım Cesaretıme hayran kalan bır suzuşle "Aydınlan bir yana bırakalım. Yazar, çizerler, soylerler, sonra... Orada kalırlar. Sen, Ada halkının çoğunluguna bak" dedı Sakret Purodan bır duman salı\erdı Sayımın nedeni akret, "Gene atladınız bir noktayı" dıye hafıf alay kanşığı sesle konuştu "Biz, dernek olarak neden sayım yapıyoruz Ada'da. Nereden bileceksiniz, ben soyleyeyim. Sayım yapacağız, zamanı gelince de derneğin yeni luzuğunu halkın onayına sunacağız. Çok demokratik defil mi?" "Herhalde çok kokakratik" uedım "Tabii," dedı Sakret buyuk bır guvenle, "aydınların halkın kafasını kanştırmaması için. dort bekçimiz oylama gunu Ada'nm dorde boleceğimiz dort bolgesinde gezinecekler." "Hayır, diyen çıkarsa?" "Ne demek 'hayır' çıkarsa. 'Evet' demek serbest olacak" dedı Sakret, gene bana doğru eğildr "Tamam mı?" Evın onunde bekleyen uçuncu bekçı, herhalde nobetını başka arkadaşına bırakıyordu kı o sırada, duttt dıye bır duduk sesı duyuldu "Hiç 'tamam' olmaz mı Sayın Sakret, hiç olmaz mı?" dedım Sakret, memnun oldu, geriye yaslandı. Sakret'e, "Merakımı gidermek için sonıyorum, konuşurken kimi zaman 'sorun' diyorsunuz ve buna benzer sozcukler kullanıyorMinuz, ancak arınmamış sozcuklen de. Bu konuda yorumunuz nedir?" dıye sordum. Sakret, "Ben gorev yaparken de, konuşurken de S Bir demeç "Ada'yla, yoneümi ele alışınız ve yapmak istediklerinizle ilgili bir yazı yazacagım. Bu konulan içeren bir demeç rica ediyorum" dedım. Elını cebıne attı, dörde katlanmış bır kâğıt çıkarıp verdı, "İşte demeç hazır" dedı Kısaydı "Ada'yı bakımsız bırakan. kargaşa duzenine sunıkleyen, kısır tartışmalarla Ada halkının bekledıgi huzunı bir turlu uyanlara rağmen saglayamayan "Ş irndi geleliın benden istediğinize'' de Sag da yok, sol da akret, açılmıştı artık, "Burada ince bir noktaya parmak basmak gerekiyor" dedı Parmağuıı not gazeteciler gelecek. İçlerinden kimileri olan bitene bakacaklar, ama goremeyecekler. Kimılen de gonıp yazacaklar." Sakret kuşkulandr "Şu noktayı anlayamadım, 'Kimılen olup bitene bakacaklar, ama goreyecekler' dediniz. Burada 'olup bıtenden' kastınız nedir?" Çok dıkkatlıydı, baktım yuzune bır tılkinin çızgılerı yerleşmış gıbı geldı bana, gözlen kısılmış, dudakları ınce. 'Daha ne olsun' dıyecekken, "Tabii, 'ne olup bıttığını görmeye bağlı' demek istiyorum" dedım Sakret'ın gozlenne bakarak. Uzerınde durmadı. O sırada telefon çaldı Söyleşiyi surdurmeye çalışıyordum kı, >akını tekrar geldı yanımıza "Kuçuk alanda Adalılar 'Yaşasın Sakret' diye bağınyormuş, iki numaralı bekçi telefonda soyledi" dedı. Sakret'e baktım "Bu halk beni seviyor" dedı durgun bır sesle. "Bunu yazınız!..." Bu, bır buyruktu "Yazanm." Aslında Sayın Sakret'e soracak pek çok soru vardı. Bu tur goruşmelenn en duyarlı noktasındaydık Yenı Dernek Başkanı'nın belırgın kırru özelhkleri)le nıtelıklennı, bu ortamda kavrayabılme olanağı onumdeydı Belkı bu yonde oğreneceklerımı yazmamı ıstemezdı Olsun Bır gun gelır, ışıme yarayabılırdı bu notlar Bu duşuncenın durtusuyle Sakret'e, "Sayın Sakret" dedım, "Ada halkı ile yaptıgınız konuşmalan, halkı karşınıza alarak yapacagınız açıklamaları video ile saptasanız, tarihsei degeri buyuk birer belge olur." Buyuk bır sadelıkie, "Hakkımızdaki hukmu Ada tarihi verecektir" dıve vanıtladı Sakret. "Neden?" "İster siyasi hayatta isterse başka konularda üne soyunan kişikrin hepsi artık dişlerini porselenden yaptınyoriar da." Gözlerınde gene kuşku gölgelennı görunce, "Sayın Sakret, oldu olacak soyleyin şu kişinin adını da meraktan kurtulayım, yazmayacagıma soz veriyonım" dedım "Size inanıyorum" dedı, ama ınanmadığı, inanmak ıstedığı açıktı Bır dehayı ortaya çıkaran ınsanlara özgu duygularla, davranışlar ıçındeydı: "Belki tamyacaksımz" dedı "Kuşkusuz Sayın Lazoy'den soz ettiğimi anlamışsınızdır." Şaşırıp kaldım Sayın Lazöy, ekonomıde yenı şeyler keşfetmiş birı değıldı.Sıradan bır ınsandı, ne var kı, Mr. Kastanyet'in öne surduğu ılkeler henuz ulkede duyulmadan önce her bınnı sankı kendısı bulup ortaya çıkarmış gıbı bır yolunu bularakuygulamaya geçmıştı Döıı dtindti... S. Ekonomi ayın Başkan," dıve başladım, "kısa \*S se k th "Lslelik Sayın Lazoy, bir tarihte bu Ada'da ıstenılmeyen adam'dı" dedım Sakret'e "Dun, dundur. Bugun ise bugun. Aldırmamalıyız, geçmişi duşunmemeliyiz." "Fakat surekli olarak eski yöneCicilerin Ada'yı ne hale getirdiğını duşunmemiz gerekliliğini one sunıyorsunuz Sayın Sakret" dedım "Yok, bu başka" dedı, "İçinde yaşadıgım bunyede gorevliyken kimi zamanlar kımi atılımlar yapmıştık. O eylemleri gerçekleştirdiğimız zaman o denli gunır duyuyorduk ki, her birini bayrara olarak kutluyorduk. Sonra baktık ki, yaptıgımız bu eylemlerin, zamamnda davul zurna ile desteklenen, daha doğrusu desteklenmesini kabul ettirdiğimız eylemlerin beş paralık bir degeri yokmuş. Kaldırdık bayramlan. Unuttuk o gunleri, Sayın Lazoy de yapıianlan unutmuş olmalı." Bu açıklamalardan kımı anlamlar çıkarılabılırdı Yerı ve zamanı değıldı tartışmanın Ada tanhmı yazacaklar bu olayı dennıne ınceledıklen zaman yansız bıçımde elbette sonuçlara varacaklardı YARII\: Iyi çocuk Lazöy Esas No 1984/894 Karar No 1985/434 Da\acılar Ahmet Fahertın Güneş vs vekıllerı A\ Ulku AvcıAv Ismaıi Erkan Avcı larafından, davalılar Döşemecı Ismaıl Ağa Ceddınden Kalıme vs aleyhıne açılmış bulunan ışbu Izaleı şuyuu da\asının Mahkememızde yapılan duruşması sonunda, Balıkesır Merkez Eskıkuyumcular Mahallesı Yenılce mevkıınde vakı ve tapunun cılt.3, sayfa 433, pafta 8, ada 107, parsel 5'te 271, 52 m' mesahasında cınsen kuyusu olan avlulu ahşap evın, hıssedarlar arasında taksımı kabıl olmadığından, mahkememızın 20 5 1985 tarıh ve 1984/894 esas 1985/434 karar sayılı hukmu ile satılmak suretıyle ^u>uun ızalesıne karar verılmıştır Davalılardan Ismaıl Ağa Ceddınden KALIME, İSMAİL, HALI SE, AHMET ve AYŞE'nın teblıgata salıh adreslerı tespıt edılemedığınden, H U M K 'nun 509 ve 510 maddelen gereğınce, kararın ıla nen teblığme karar venldığınden, ılan tarıhınden ıtıbaren 15 gun sonra kararın adı geçen davalılara teblığ edılmış sayılacağı, kanunı mud detı içinde temyız voluna gıdılmedığı takdırde, kesınleşmış olacagı ve mezkur kararın adı geçenlere teblığ yerıne kaım olmak uzere ılan olunur 5 9 1985 Basın 23851 İLAN BALIKESİR 1. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1 Ankara Yem Fabrıkamız ıçın ( 2 x 4 daıre) lojman ınşaalı ışı kapalı zarf usulu ile ıhaleve çıkarılmışlır 2 Soz konusu ışın Bavındırljk Bakanhğı 1985 >ılı bırım fıvaılan esas alınarak, tahmın edılen 1 keşıf bedelı 65 000 000 TJ olup geçıcı lemınatı 1 950 000 TL 'dır 3 Bu ışle ılgılı mukavele dos>ası, Eskışehır Yolu 8'ncı km Bevıe pe gırışıANKARA adresınde bulunan Genel Mudurluğumuz İnsa at ve Tesısler Daıresı Başkanlığı'nda gorulebılır 4 Isteklılerm, ıştırak belgesı almak ıgn 27 9 1985 gunu saat 18 00"e kadar eksıltme şartnamesınde belırtılen evraklarU bırlıkte Genel Mudurluğumuze muracaaı elmelerı gerekmekledır 5 Teklıt mekluplarının ıhalegunu olan 30 9 1985 gunu en gev sa di * 00 e kadar Genel Mudurluğumuz Inşaat > e Tesısler Daıresı Başkjnnğı'na venlmesı gereklıdır Posıada mevdana gelet.ck gı.Likmı. ler dıkkale alınmavatakur 6 f .nel Mudurluğumu/, 2886 sajılı Dcvlti Ihale Kanunu'na (a bn olma>ıp, velerlık belgesı vcrıp verniLmekıe. ıhdleyı yapıp vapma nıakıa, enelemekıe vc>a dıledığıiK vapmdkıa serbesı'T 7 Kc 11\ol ılan okınıır Bdsııı YEM SANAYİİ TÜRK A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN INŞAAT YAPTIRILACAKTIR ANKARA BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ ELEKTRİK, HAVAGAZI V E OTOBÜS İŞLETME MÜEŞSEŞESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (EGO) I kurıılusumuzı.a, Mallepe Havagazı Pabrıkası ısvı banvolanna ılave bovler ve lesısaı ı>len muleahhıl nam ve hesabınj 20 9 198*5 gunu saaı 10 00'da L G O Genel Mudurluğu nde pazarlıkla vjpıırıla^akur 2 Projesı, Ikmjl Inşaal veTesıs Daıresı Ba>kanlığı Tesıs Mudurluğu'nde gorulebılır 3 Kurulujumu/ ısierse. Kısmı sıparıs yapabılır 4 Kurulusuıııuz, 2886 savılı vasava bağlı degıldır 5 Her turlu ba^vurularda. 85 TK releransı ile Ikmal ln>aaı ve Tesıs Daıresı Başkanlığı Titaret Mııdurluğu'ne başvurulaı.akiı r 6 Fırma sahıplcrının so/ konusu ıhaleve ışiırak cımelerı ivin a) Huvıvet. b) Vekıl olanlar (Huvıvet ve vckaletname), <.)71 1 3 7 T 1 tuMiındagevicı guvenıe(Guvınt.c almdısı ve>a baııka icnıııuı mckuıbu) d) Tıcarcl Odası'nd kayıılı olına belgesı (1985 vılına an) Basın 23818 İLAN TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU S.S. DOĞUKARADENİZ ELEKTRİK DAĞITIM MÜEŞSEŞESİ MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN BİLDİRİLMİŞTİR 1 Muessese Mudurluğumuzun ıhtıyacı olan, şartnamesınde cınsı ve özellıklerı belırtılen toplam 63 adet beton dırek ve 129 adet beton travers satın alınacaktır. 2 Bu ışe aıt şartname, TEK S S Doğukaradenız Elektrık Dağıtım Muessesesı Mudurluğu Kemerkaya Mahallesı Cumhurıyet Caddesı Adem Sokak Ebru Apartmanı No 7 TRABZON adresındekı yerleşık MakıneIkmal ve Satınalma Mudurluğu'nden te™ıın edılebıhr 3 Ihale ile ılgılı geçıcı guvence 1 130 000 TL 'dır 4 Ihaleve ıştırak edecek firmalar, teklif mektuplannı en geç 23 9.1985 gunu saat 14 OO'e kadar Mudurluğumuz Muhaberat Servısı'ne vermış olacaklardır Postadakı gecıkmeler dikkate alınmdz 5 Muessese Mudurluğumuz, 2886 sayılı kanuna tabı değildir Basm 236"!