23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 ARALIK 1985 HABERLER CVMHURİYET/11 Boşanma hakkı 'belirsiz' kavramlarla kısıtlanacak mı? 1 Medeni Yasa'yı degiştirmek için Adalet Bakanlığı'nca yayımlanan 1971 öntasansına karşı yaydıgımız "M«d«ni Kanun Ontasana'ıun Nesneler Huk.uk.unun Eleştirisi tsviçre Turk Ögreti ve Uygulaması Işıgında Uyanlar" adh kıtap (İstanbul Üniversitesi ve Hukuk Fakültesi yayını, 1972, 425 sayfa), şu "Sonuş"!a başlamaktaydı: "Bundan on bcş yü önce, henuz getif bir medeni hukuk doçenliyken, İstanbul L niversitesi Mukayeseli Hukuk Enslitusu'nce duzenlenmiş olan "lsviçrv Medeni Ksnunu ve Bu Kanunun Turkiye Tarafından İktibası vt Tatbikatı Haklunda Kollokvum'da şu goruşu savun•nuftak: ( Bizce, ts>1çre Medeni Kanunu hic föphesiz kutsjâl bir kitap degildir, fakat hususi huknk kanunnamrlerioin en mukemmelidir. Bu kanunu haarlayan Eogen HUBER, >alnız prensipleri vennekle yctinmiş ve bunun zamanın ihtiyaflanna göre umamlanmasını hukuk Imine ve tatbikatına Nrakmtştır. Biz de bu yöntemin dogruluğuna inanıyoruz. Münferid meselelerdeki şahsi göriışlerimizi kanuna geçirirsek, hukuku doodurmuş oluruz: o zaman da kanun hayali gucunii kaybeder...l Bu kitap, on beş yıl önce sa>nnmuş oldugumuz gomşte ne ölçude haklı çıkttğnnızı ortaya koymaktadır." 1971 öntasansından "geniş ölçude Hukukta geri adım: Medeni Kanun Öntasansı "hukuk sahaanda bu gibi eserlere kendini hasrelmesinin tarihle çok ender rastlanan bir hadise" olduğunu vurguladıktan sonra, bu konuda örnek olarak İmparaıor Justinianus'un "Corpu« Juris Qvilis"i, Napolyon'un da "Code Napoleon" adıyla da anılan "İnkılap Fransası nıhuyla dolu" Fransız Medeni Yasası' nı gerçekleştirmelerini göstermekte dir Bilindiği gıbi, Medeni Yasa, kısa bir "Başlangıç"tan sonra, Kişiler, Aile, Miras ve Nesneler (Eşya) Hukuku diye dört kitaptan oluşmaktâdır. Öntasannın ilk üç kitabında da eleştirilecek pek çok şey vardır. Bu konuda halkı en çok ilgilendiren bir sorun olan uzun süreden beri biribirinden ayn yajayan eşlerin boşanma davası açabilip açamayacaklan sorununu örnek verelim. Yeni yasalar, önce eşlerin üç yıl gibi belirli bir süreden beri ayn yaşamalan olayının, geç imsizliğin (evlilik birliğinin temelinden sarsılmasınm, evliliğin başansızlığmın, yunlmemesinin) kesin kanıtı olduğu yolunda kural koyarak boşanma hakkı tanımaku, ondan sonra da eşlerin boşanma hakkına, evliliğin surdünilmesinde kuçük çocuklann özel nedenlerden dolayı çıkan bulunduğu sürece ya da pek ağır koşullara bağlı olarak öbur eşin çıkan bulunması durumunda aynklar koymaktadırlar. Öntasanda ise, uzun süre ayn yaşama olayı geçimsizliğin kesin kanıtı saydarak boşanma hakkı tanınacak yerde, bu olayın evliliğin sürdürülmesinde davalı eş ve çocuklar bakımından yarar kalmadığım gösteren "bir unsur teşkil edebileceginden" söz edilerek (Gerekçe, s. 236, 285) açık bir yanılgıya duşulmuştür. Öte yandan, öntasarı gerekçesinin gene aynı yerlerinde, tam ve açık bir çelişkiye duşulerek, uzun sure ayn yaşama olayıyla, evhliğtn surdürülmesinde çocuklann ve eşin yaran olup olmadığı sorunu arasında herhangi bir nedensellik bağı bulunmadığı da aynen şöyle kabul ve teslim olur.maktadır: "Bir olayda, şartlar dikkate alınınca, üç yıldır eşlerin ayn yaşaması artık evliliğin de\amında yarar kalmadıgı sonucuna goturebilirken, başka bir olayda. yedi yıldır ayn yaşama aynı nitdikte göriilmeyebilir." Nitekim, öntasarı gerekçesinde de, bu sorunun çozumunde, evliliğin süresi, eşlerin >aşlan, sağlık durumlan, boşanmamn çocuklar üzerinde yapacağı etki gibi başka "şarüann" ya da "faktorlerin" rol oynayacağından soz edilmektedir. Böylece, öntasarı gerekçesinde uzun sUre ayn yaşamanm geçimsizliğin kesin kanıtı sayılacak yerde, çocuklar ve öbür eş bakımından evliliğin surdürülmesinde yarar kalmadığım gösteren bir "unsur" sayılması yolundaki karıştırma ve yanılgı yüzunden de, öntasanmn geçimsizlik (evlilik birliğinin temelinden sarsılması) nedeniyle boşanmayı düzenleyen 130'uncu maddesinde eşlerin kaç yıldan beri ayrı yaşamasının geçimsizliğin kanıtı sayılacağını belirleyerek boşanma hakkı tanıyan hiçbir kurala yer verilmeyerek büyuk bir belirsizlik ve eksikliğe yol açılmıştır. (6) Yukanda belirtildiği uzere, yeni yasalarda ge Prof. İsmet Sungurbey yeni Türk öğreti ve uygulamaamn yarun yuzyılı aşkın bir süreç sonunda ulaştığı bugünkü yüksek duzeyi hiçbir biçimde temsil edemediğı apaçıktır. Öntasarıdaki pek büyük bir yanlış da şudur: Hukuk mesleğinden olanlar, hukuksal sorunlan madde numaralanyla düşünurler, bütün bir hukuksal düşunceyi yalnızca madde numarasını anmakla kısaca ve kolayca dile getirirler. Medeni Yasadan ornekler: Burada 638 değil, 639 uygulanır, bu olay 93I'e girer ya da girvaez gibi. Borçlar Yasası'ndan örnekier: Bu olay 41 'e değil, 96'ya girer, burada 55 değil, 100 uygulanır gıbi. Bundan dolayıdır ki, tsviçre Medeni Yasası, Alman Medeni Yasası gibi yasalarda yapılan değişiklik ve eklerde madde numaralanna kesinlikle dokunulrnaz, örneğin 50'nci maddeye ek yapılacaksa bu ekler 50/a, 50/b, 50/c... maddeleri olarak yapılır, kaldırılan maddelerin yanına da kaldınlmış olduğu yazılır, yoksa numaralar yurütülmez. Ûntasanda ise altmış yıldan beri herkeân belleğine yerleşip kökleşmiş bulunan madde numaralan baştan aşağıya değiştirilmiştır ki, boyle bir durumun hukukçular için "Kİrk yılhk Kâni, olur nıu Yani?" gibisinden tam bir işkence demek olup onlan konuşamaz duruma getireceği meydandadır. Nitekim, Ankara'daki sempozyumu yönetmiş olan seçkin meslektaşımız Sayın Prof. Dr. Necip Kocayusufpaşaoğlu da madde numaralannın değiştirilmesıne, "rinayet" deyımiyle nitelendirerek bu gerçeği pek canlı bir biçimde vurgulamışur. öntasannın dili de tutarsız ve çeüşkilidir, yanlış ve yanıttıcı terimlere yer verilmiştir. Burada yalnızca birkaç örnek vermekle yetiniyoruz: Md. 607'de Fransızcadan çe\iri kokan "bütunleyici parça" sözu yerine, Ticaret Yasası, md. l'de de kullanılmış bulunan "aynlmaz parça" terimini kullanmak pek daha doğru olurdu. Md. 608/609'daki çok eskimiş Osmanlıca "semereter" ve "tefemıat" yerine, "verimJer" ve "aynnülar" denmeliydi. Md. 611'ir. başhğında kullanüan "biriikte mülkiyet" sözu de yanlış olup doğrusu "topluluk mülkiyeli"dır; birlikte (paylı) mülkiyet (mıteigentum), topluluk mülkiyetinin iki ayrı turünden bıridır. Türkçede "takslm"in tam karşıhğı olan "bölnıe, bölüştürme, bdlüşmt" sözleri dururken, md. 62l'de. "aynı odayı paylaşmak", "acısını paylaşmak" deyimlerinde görülduğü uzere paylılık durumunun sürdüğu anlamına da gelebilen "paylaşma" sözunun kullamlması da yersizdir. Md. 653 başlığındaki "temlik hakkının takyitleri" sözü yerine maddenın Almanca asUna uygun ve öntasaıı md. 927 başlığındaki "lasarruf (harcama) yetkisinın kısıtlanması" sözuyle de tutarlı olarak, "geçirim (yetkısi) kısıtlamalan" denmeliydi. Md. 697 başlığındaki Mecelle'de bile bulunmayan "irtifak haklan" sözu yerine, kavramı apaçık anlatan "kallandırma (ya da katlandırım) haklan" denmeliydi. 1930 yılında lsviçre Tapu Kutüğü Tüzüğu Türkçeye çevrilirken, tapu kutügünün (sicilinin) yalnızca en önemli bir parçası olan "ana kütuk" tenminin "tapu kutüğu" diye çevrilmesi, böylece "tapu kütiiğü"nun Osmanlıcasından başka bir şey olmayan "tapu sicili"nin sanki başka bir şeymiş gibi gösterilerek tapu kütuğü tenminin >'alıuzca ana kutuk anlamına indirilmesi yolunda tam bir ka\ ram kargaşasma yol açan yanlışhk (Türk Tapu Kütüğü Tuzüğu, md. 24 ve 7'ye bakınız.) md. 915 ve 918'e de aynen aktanlmıştır. Tasanmn son maddelerinden 945'inci maddede de "Türk Kanununu Medenisinın >1irürlükten ka^dınlmış" olduğundan söz edilmektedir. Bilindiği gibi, yuce Atatürk, Medeni Yasa'>ı, Turk ulusunu çağdaş uygarlık düzeyine çıkaracak en önemli bir devrim olarak görmüş, bu devrimın uzerine gözbebeği gibi titremiştir. Bu temei yasada bırçok olumsuz değişikükler yapmak, madde numaralarım değiştirmek ve adını da "Kanunu Medeni"den "Medeni Kanun"a çevirmekle, bu yasanın Mecelle'nin "ilgası" gibi "in complexu" (toptan) "kaldınlmasının" hiçbir biçimde söz konusu olamayacağı besbellidir. Fransız Medeni Yasası' nda iki yuzyıla yakın bir zamandan beri yapılagelen birçok değişıkliklere karşın, bu yasa, bugun dahi nasıl "Code Napoleon" diye anılıyorsa, Türk Medeni Yasası da yapılmış ve yapılacak birtakım değişiklere karşın gene öyle "Yüce Ataturk'ün devrim yasası" olarak kalacaktır. Bundan dolayı, işin gerçeğine uygun olarak, bu yasanın "kaldırılmasından" değil, yalnızca "değıştirilmesinden" söz edilmek gerekir. Bunu, Yuce Ataturk'ün anısına bağlılık ve saygısımn da zorunlu kılc'ığı me>dandadır Rahmetli hocamız sa>ın uslad Ord. Prof. Dr. Andreas B. Schwarz, yuce Atatürk örneğinde görduğumüz gibi, büyuk devlet adamlarının V 'KJLA VLZZEDELER' KUYRUĞU Üniversiteye girme heyecanmt yaşayan genç liseli öğrenciier bu yolun ne kadar "çetin " olduğunu daha yolun başında anladılar. Üniversite sınavlarına başvuru için ÖSYM tarafmdan çıkanlan kılavuz, okullarda kısa sürede tükenince, binkrce oğrenci başvurunun son günü kılavuz bulma kavgasına girişti. Sabahm erken saatlerinde Pertevniyal Lisesi öniınde oluşan itişli kakışlı, kavgalı dövüşlü kuyruk, üniversite sistemindeki kargaşamn da kuçük bir yansıması gibiydi. (Fotoğraf: ENDER ERKEK) II 750TL'lik ÖSYM kılavuzu kuynıkia 10 bin TUye satıldı yeîkilileri, kısa sürede tükenen smav kılavuzunu son başvuru günü dağıtmaya kalkınca, Aksaray Pertevniyal Lisesi önünde sabahm erken saatlerinde büyük bir kuyruk oluştu ve karaborsaya düşen kılavuzlar 3, 5, 10 bin liraya kadar alıcı buldu. Öğrenciier başvuru süresinin uzaltılmasım istediler. İslanbul Haber Servisi ÖSYM, Oğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı kılavuzu, gönderildiği okullarda bir iki günde tükenip, ÖSYM yetkilileri de son başvuru günü dağnımına kalkışınca, tstanbul'da dün itişli kakışlı, kavgalı dövüşlü, karaborsa satışın yapıldığı onbinlerce kişilik "sınav kılavuzu kuynığn" karaborsada nuzdan alın" yanıtını aldılar. Önceki gün gorevliler, başvuru sayısının çokluğu karşısında "Yann gelecek" dediler. Onbinlerce öğrenci dün sabah saat 6.30'dan itibaren Aksaray'daki Pertevniyal Lisesi'nin kapısında ÖSYS kılavuzu alabilmek için kuyruğa girdiler. Kucağında sıkı sıkıya kavradığı kılavuz ile kuyruktan ayrılan Hüseyin Yamaç, "Nasıl alabiMiniz?" sorusuna "10 bini bastır. kuynığun arkasında sen de bulursun" karşılığını verdi. Ali Nihat Ocak ise, bu işi 3 bin liraya halletmiş, "Ama cebimdeki tüm param bitti. Fotoğraf çektirecek param kalmadı. Eğer bulamazsam ben oluştu. Gerçek fiyatı 750 lira olan kılavuz, kuynıkta 3 bin liraya 510 bin liraya alıcı buldu. "Kılavuzzedelerin" anlattığına göre, üniversite başvuru belgelerini kendi okullannda bulamayınca okul okul dolaşan, sonunda Horhor Caddesi'ndeki ÖSYM binasına giden gençler, burada da "Yok. Gidin okulu bunu, 10 bin liraya başkasına satacağım. Başka çarem yok" biçiminde konuştu. Karaborsa kılavuz bulamayanlar, bulsa da o kadar çok para verip alamayanlar ise, saatlerce kuyrukta beklediler. Kimileri için ise kuyruk "cefası" saatlerle değil, gunlerle ifade ediliyordu. Mezun olduğu Silivri Lisesi'nde üniversiteye giriş belgelerinin geldiği gün bittığini söyleyen tsa Tosun. "Dün akşamüstü, buraya ÖSYM lstanbul merkezine geldim. Dagıtmadüar" diye yakınırken, mezun olduğu Sultanahmet Endüstri Meslek Lisesi'nde belgelerin tukendiğini söyleyen Remzi Menekşe, "Bu yüzden salı günü sabah saat 9.00'dan öğleden sonra 15.00'e kadar bekledim. Yine de alamadım" Özgün Ay da, "Ben pazartesi gününden beri burada bekliyorum" dedi. Çoğunlukla öıel tşieri olduğundan, çalıştıklarından ya da okullanndan "Bugün gelecek, yann gelecek" sözleriyle son günlere kaldıklarını söyleyen gençler, ÖSYM'nin büyük kentlerdeki bürolarında kılavuz dağıtımını önceden yapamamasmı eleştirdiler ve başvuru süresinin uzatılmasını istediler. laşılan hukuk düzeyini temsil etmiyor: Yanlışhğı kamtlanmış kişisel görüşleri yasa maddesi durumuna getiren öntasarı, yeni Türk öğreti ve uygulamasının yarım yüzyıh aşkın bir süreç sonunda ulaştığı bugünkü yüksek düzeyi hiçbir biçimde temsil etmiyor. yarsrumıkhgı" belirtilen 1984 ömasarısında da (önsöz, s. V), bu eleştiri ve uyanlarımız gözönünde tutulmadığından.U) yöntem ve içerik bakımından gene aynı yanılgılara duşüldüğü gibi, bunlara yenüeri de eklenmistir. Şimdiye deJin okumadan kitap yazıldığını görmüştük de, okumadan raedeni yasa öntasansı yazılacafeını doğrusu düşüneınemiştik. Bu tasarıyla onu da görtnüş oWuk.(2) Burada, kaynak olarak lsviçre Medeni Yasası Tasansıru hazırlama görevinin, daha önce "tsvtçre Özd Hukukunun Sfstemi ve Tarihi" adlı dört tiltlık bir basyapıt (1880/1893) yaratnuş olan Prof. Eugen HUBER'e verildigine işaret etmekle yetiniyoruz. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi Onursal Başkanı değerli hukukçu Sayın Nusret Ozanalp, 1 Eylul 198S günlu "Cumhuriyet"te çıkan yazısında, öntasarının hazırlanış biçiminı pek haklı olarak eleştirmiş, bu tasarının yeni bir komisyonca yeniden hazırlarup Adalet Bakanlıgı'nca yayunlandıktan sonra kamuoyunda enine boyuna tarttşmaya açılmasımn kesin bir zorunluk olduğunu vurgulaımş, bu arada yazısının îki yerinde de "Bu tasanmn Adalet Bakanlıgı'nca yayımlandıgını sanmıyoruz" diyerek garip bir duruma da işaret eylemiştir. GeTçekten de, "lstanbu! Üniversitesi Fen Fakültesi Döner Sermaye îşletmesi Prof. Dr. Nâzım Terzioğlu Basım Atölyesi"nde basüdığı yazılı olan 1984 öntasansında, Adalet Bakanlıgı'nca yayıralandığı yolunda bir açıklama bulunmadığı gıbi, kimin tarafından yayımlandığı yolunda başkaca bir açıklama da yoktur. Böylece, yayımlayanı belirsiz olan bu metnın, medeni hukuk protesorlerine dahı, bu arada bıze de gönderilmemış olması, işin gariplığim daha da arttırmışur. 5680 sayüı Basın Yasası, md. 3, II'ye göre basılmış eserlerin dağıtılmasınm "yayın" sayılacağını, md. 4, I'e göre ya>ımlayanın adının göstenlmesi gerektiğini de burada kaydedelim. Bu yuzdendir ki, 13 Mayıs 1985'te Eskişehir'deki Anadolu Üniversitesi'nce düzenlenen öntasarı konusundaki sempozyuma bızı de çağırmak lutfunda bulunan Anadolu Üniversitesi'nın değerli Rektör Yardımcısı Sayın Prof. Dr. tnal Ccm Aşkun ve araştırma göre> lisi seckin öğrencimiz Sayın Dr. Agâh Atay'ın yardımıyla ancak son anda ele geçirebildiğimiz bir öntasan folokopisini inceleyerek sempoz>ııma katılıp eleştirilerimizi yapabildik. Burada. Balıkesir Barosu Başkanı değerli öğrencimiz Sayın Turgut lnal'ın yeni adalet yüı dolayısıyla 5 Eylul 1985 günlü "Cumhuriyet"te çvkan yansında dile getirdiği şu gerçeğe yer vermek isteriz: "Yasslar, demokratik hukuk kurallannın. kamuoyunun bilgisi ve olusturulması dışında çıkanlırsa, o zaman daha çıkmadan olü doğmaya ve balta çıkarken yeni degisiklikleri ile birlikte gelmeye ve kısa süre sonra da katdınlmaya raahknm olurlar." Aşağıda göriıleceğı üzere, 1971 öntasansında olduğu gibi, 1984 öntasansında da, yukarıda adı geçen eleştiri ve uyarı kitabımızdaki butün uyanlara karşın, yöntem bakımından şu temel yanılgıya duşulmuştür: Bir yandan ustelik yanlışlığı kesin olarak kamtlanmış kişisel görüşler yasa maddesi durumuna sokulmuş,(3) ote yandan da medeni yasanın Isviçre'den alınarak uygulanmaya başlandığı acemilik döneminde eski hukukumuzun etkisiyle verilmiş Yargıtay içtihadı bırleştirme kararlanndaki cozuımer de gene yasa maddesi durumuna sokulmuş, bu yuzden bu isabetsiz çözumlerin yeni içtihadı birleşürme kararianyla düzeltilmesi yolu da kapatümıştır. Böylece, 1794 tarihli Prusya Devletleri İçin Genel Ulke Yasası'ndakine benzeyen çağdışı kazuistik bir yola saptınlmış olup yukanda sözu geçen yanlış göruş ve çözümleri betonlaştıran öntasannın, Hükümetin tasarısına ANAP'lı üyelerden eleştiri: Oğrenci affı kapsamı daha geniş tutulınah TBMM MiUi Eğitim KomisyoRezzan Şahinkaya: Madem ki yasa tasarısı yeni bir nu'nun ANAP'lı sözcüsu tsmail rahatlama getiıiyor, hak tanıyor, bu sürekli olmalıdır. Dayı da "tek ders yerine üç dersİsmail Dayı: Tek ders yerine üç dersten af getirilmeli, ten hak getirilmesi gerektiğini" 198485 yüında ilişkisi kesilen öğrenciier de yarartanmalı. belirterek "yüksek oğrenimde ÜMİT ASLANBAY ANKARA YÖK'ün göruşleri doğrultusunda, hükümet tarafından hazırlanan, tek dersten başansızlık nedeniyle üniversiteden ilişkileri kesilen öğrencilere hak tanıyan yasa tasarısı TBMM Milli Eğitim Komisyonu'nun VNAP'ın üyelerinin de eleştirilerine yol açtı. YÖK Başkam Prof. Doğramacı ile Başbakan Özal'ın "dar kapsamlı kalmasını" istedikleri yasa tasarısı birinci sınıftan atılan öğrencileri dışarda tutarken, komisyon yetkilileri birinci sınıftan dersi olmasına karşm ust sınıflara geçmiş olan oğrencilerin de yasadan yararlanması için önerge verileceğini açıkladılar. Ancak, birinci sınıf derslerinden başarısızlık nedeniyle, bu sınıftan atılmış öğrencilere hak tanınmayacak. Bu konuda hükümet ve YÖK yetkilileri bu oğrencilerin "Yanlış fakülte seçtikleri için basansız olduklan" görüşunü savundular ve tekrar üniversite sınavlarına girmeleri gerektiğini öne sürdüler. Milli Eğiıim Gençlik ve Spor Bakanı Metin Emiroğlu da Cumhuriyet muhabirine aynı doğrultudaki görüşunü belirtti. TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi ANAP'lı Rezzan Şahinkaya, "öğrenci affının her yıl gündeme geldiğini" belirtirken "Madem ki yasa tasarısı yeni bir rahatlama getiriyor, hak tanıyor, bu surekli olmalıdır" dedi. Komisyon yasa tasansı gorüşmesini basına açık tuttuğunu vurgulayan Rezzan Şahinkaya öğrenci sorununa "oluralu bir yaklaşımla" bakılarak çözüm bulunması gerektiğini söyledi. Şahinkaya şöyle konuştu: "Kanunda yapılacak değişiklik uygulamadaki zorluklardan ortaya çıkmıştır. Dolayısıjla, yasa tasansı herhangi bir nedenle ilişigi kesilen tüm öğrencileri kapsamahdır. Her sene af istenmesin. Biz sağlamla uğraştık, hastalan bir kenara bıraktık, asıl mağdur olanlar daha önceki af yasasından yararlanamayan ögrencilerdir. Kapsamı geniş tutularak daha geniş bir oğrenci topluluğunun haklardan yararlanması sağlanabilir." fırsat eşitligi olmadıgını, yönetmelik kargaşalarının >aşandığım" dile getirdi. İsmail Dayı, çalışkan olmasına karşın 198485 öğretim yılında ilişkileri kesilen oğrencilerin daha önce çıkanlan aftan da yararlanamadıkiarını, yeni tasarıda da kapsam dışı kaldıklannı dile getirdi. îsmail Dayı şu görüşleri savundu: "Bir insan kolay yetişmiyor. Devletin hapishanelerden adam kurtarmaya çalıştığı bir ortamda eğitimde şartlar esit değil, uygulamada ve \önetmeliklerde kargaşa var. Ben bunlan gozönüne alarak tek ders yerine üç ders affını savundum." Milli Eğitim Komisyonu'nun bir başka ANAPlı üyesi Mehmet Özdemir de "Tek dersten fazlasına da hak tanınmalı. Ben Sayın Başbakan'la görüşiüm, olumlular" diye konuştu. Doğramacı: TRTnin programına katılacağım ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YÖK Başkanı Prof. tfcsan DoğramacıTRT'de yükseköğrenimin sorunlarını kapsayan "Vatandaş Soruyor" programına katılmak istemediği yolundaki eleştirilere yanıt verdi. UNESCO toplantısına katılmak için önümüzdeki hafta başında tekrar yurt dışına çıkacağını söyleyen YÖK Başkanı, programının "çok dolu olduğunu", ancak "Vatandaş Sorayor"un çekimine katılacağım, sorunun zamanlama yapmak olduğunu söyledi. YÖK Başkanı, "SHP milletvekilleri, sizin programa katılmaktan kaçındıgımzı öne surüjortar" sorusuna, şu karşıhğı verdi: "Hayır. Uygun bir zamanda programa katılacağım, çekinı yaptlacak, programım çok dolu, ama bir tarih kararlaştmlacak. Ancak önümüzdeki hafta UNESCO toplantısına katılmak üzere Avnıpa'ya gideceğim. D«ha sonra da biliyorsunuz ben Fransız Akademisi'ne üyeyim. Onun kuruluş törenlerine katılacagım." MWoşanmaya belirsizlik getiriliyor: Öntasanda eşlerin uzun süre ayrı yaşaması, geçimsizliğin 'kesin kanıtı' olmaktan çıkarılarak, boşanma gerekçeleri arasında bir 'unsur' haline getiriliyor. Ayrı yaşamaya, zaman sının da getirilmeyerek boşanma yasası iyice belirsiz bir biçime sokuiuyor. çimsizlik yuzünden boşanma hakkını sınıriayan öbür eşin evliliğin surdürülmesinde çıkarı bulunması yolundaki ayrık, pek ağır koşullara bağlanmakta. öbür eşin olağanüstü koşullardan dolayı olağanüstü bir sıkımıya düşecek olması aranmakıadır. Örneğin, öbür eşin yaşh ya da hasta olması, akli dengesinin tam olmaması yeterli gorulmemekte, buna karşılık boşanma durumunda davranışlanru yeterince düzenleyemeyeceği, zararlı sonuçları olan bir tepkı, özellikle kendini öldürme tepkisi göstereceği olağanüstü psişik bir duruma düşecekse boyle bir sıkıntıya düşeceği kabul edilmektedir. öntasarı gerekçesinde ise bu aynk, ontasan, md. 130 anlamında evliliğin surdürülmesinde "koruıunaya değer bir yarar" bulunduğunu gösteren faktörlere birkaç ornek olarak "evliliğin sıirmesini. eşlerin yaşlarını, sağlık durumlannı" sayacak kadar son derece geniş tutulduğundan, öntasanda geçimsizlikte kusuru daha ağır olan eşe de boşanma hakkı tanımak yolundaki değişjkliğin pratik değeri de buyük ölçude ortadan kaldınlmış, boylece öntasarı bir eliyle verdığini öbür elıyle geri almıştır. öntasan gerekçesinde nafakanın bir yıllık sureyle sınırlandmİmasımn adalete aykırı olduğundan söz edilerek (s. 237, 286), öntasan, md. 139'da süresiz nafaka hakkı tanmmış, gelgeleUm, yeni yasaların tersine olarak, evliliğin pek kısa surmuş olmasına karşın yaşam boyu aylık gelir istenmesindeki göze batıcı adaletsizliği önleyecek bir kurala yer \erilmediğinden, bu kez de ters yönden başka bir adaletsizliğe yol açılmıştır. Öntasarımn' boşanma davalanndaki butiin bu kavram kargaşası, yanılgı, çelişki ve eksiklikleriyle, halkın gereksinme ve beklentilerini karşılamaktan pek uzak olduğu meydandadır. . BÜYÜK ALANLARI JM İIE EKONOMİK ISITIYORUZ HH'I \N | | ^ \l < >\ı \KI \ M II 1 R sl'OR N \ I <>M \RI •>IV! \ I U . \ K I>1 (.1 \ SVIOSI \KI t.l \ l > I \ I I K V I \ II I \l \K D A . 1 R U M B l H t . \1 \ \ 1 \K Özal: Doğuda 'motor' görevi yapacak insan az ANKARA, (Cumhuriyet Biirosu) Başbakan Turgut Özal, doğu illerinde "motor" gorevi yapacak insan azlığından soz ederek, bu illerde yetişip büyük kentlere yerleşenleri kendi illeri ile ilişki kurmaya ve yardım etmeye çağırdı. İstanbul'daki bir grup Malatyalı işadamının kurduğu "Malalya Eğitim Vakfı" mütevelli heyetini dün kabul eden Malatya doımlu Başbakan Özal, artık ula*ım ve haberleşme olanaklarımn düzeldiğini belirterek, Doğu ve Güneydoğu Anadolu kokenli işadamlarının bölgelerinin kalkınmasına yardımcı olmasım istcdi. Ozal, insan yetiştirmenin en "hayırlı iş" olduğunu belirterek, Türkiye'deki en önemli eksikliğln de eğitim olduğunu söyledi. I \ M k (, II I I IM I Kl I \BK1K\1 \K \ i l ) l M \Y 1 \ M I K U \ M i \ V. B< )'l \ll \\l I I K (. \Al\Şlkll \ \ l I I K l l k l ] \ I "ı l K I ! \K TÜRK/ÎTAIXAN TEKNOLOyİSİ Oğrenciler, valiliği mahkemeye verdiler ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğrenci Derneği kuruculan, demeğin kuruluş başvurusunu kabul etmeyerek geri çeviren Ankara Valiliği'ni mahkemeye verdiler. Dava dilekçesinde, Dernekler Yasası1 nın 9'uncu maddesindeki "Dernekler, kuruluş bildirisini ve eklerini merkezlerinin bulunduğu mahallin en büyük mülki amirliğine vermek suretiyle tüzel kişilik kazanırlar" hükmüne karşm başvuruyu kabul etmeyen ve dernek kuruluşlan için istenilen belgeler arasında sayılmayan "rektörlüğün yazılı izni"ni arayan valilik karannın iptal edilmesi, ayrıca "rektörlük izin belgesinin" kuruluş için aranan belgelerden olmadtğma karar verilmesi istendi. SİRECEK DİPNOTLAR (1) Bu öntasarı konusunda, aşağıda görüleceği üzere, biri Eskişehir'de Anadolu Üniversitesi'nde, öbürü Ankara'da Yargıtay Konferans Salonu'nda olmak uzere iki sempozyum yapılmıştır. Bu uyarılarımızı Ankara'daki sempozyumda sunuşumuz uzerine yapılan tartışmalardan önemli pördüklerimiz de aşağıda not olarak kısaca aktanlmıştır. (2) Eski hukukçular, "içtüıad" ortaya koymamn raftan kitap indirmeye değil, kuyudan su çekmeye benzediğini söyleyerek bu işin güçlüğünü pek canlı bir biçimde vurgulamışlar, bir hukukçunun bu uğurda enerjisinin son zerresini de tüketinceye dek çaba harcamadıkça, kendisinden beklenen özeni gostermiş sayılamayacağını belirtmişlerdir. Yukandaki eleştirimize karşı, Öntasarı Komisyonu üyelerinden Sayın Prof. Dr. Selahatün Sulhi Tekinay, sempozyumda, 1971 öntasansmm eleştirisi kitabımızı okuduklarmı ileri sürdu. Biz de, kitabımızı okumalarına karşın eleştiri ve uyanlanmızı ontasarıda gözönünde tutmamışlarsa, İncili Çavuş öyküsündeki gibi, bu özrün kabahatinden de büyuk olduğunu vurguladık. (Aşağıda not 3V bkz.) (3) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mukayeseli Hukuk Araştırma ve Uygulama Merkezi'nce 22/23 Kasım l9S5'te Ankara'da, Yargıtay Konferans Salonu'nda öntasarı konusunda ikinci bir sempozyum daha düzenlenmiştir. Bu sempozyumda, Öntasarı Komisyonu üyelerinden Sayın İSMAK 3DO 'ün ÖZELLİKLERİ • Ilıı Iııılıı k.ıtı \ . ı k n \.lk.l! iKİlltl (Koilltll. h / ( k \ S ) • TtM ÎIH» m 'lık .if.llll III Ml ,lk !l.l\ .1 u l l r v r t r k IMUi • 10 >.ı.iMı 2U 1'* Lt; ktmui! \. ıkat • Urclım ^e geneİ dagılim Prof. Dr. Tekinay, öntasanya kişisel görüşlerini geçirmediklerini ileri sürdü. Buna karşı şu iki örneği vererek bu savı tam bir açıklık ve kesinlikle çürüttük: Medeni Yasa, md. 169, 11"ye göre, koca yararına olarak karının üçüncu kişilere karşı girdiği borçlar, sulh hâkimince onaylanmadıkça geçerli olmaz. Kadın üzerinde koca baskısınm suregeldiği yurdumuz gerçeklerine pek uygun olan bu kural, öntasanda kaldmlmıştır. Bu kurahn kaldırılması gerektiği görüşü, Türk öğretisinde yalnızca Sayın Tekinay tarafmdan ileri sürülmüştür. Bunun gibi, aşağıda 11, 3, d) de görüleceği üzere, öntasarı, md. 634, Ve son derece yersiz ve yanlış olarak sokuşturulan "duyuru süreciyoluyla mülkiyetin düşürülmesi" görüşü de, Tiırk öğretisinde gene yalnızca Öntasan Komisyonu Başkanı Sayın Prof. Dr. Kemal Oğuzman tarafmdan savunulmuştıır. (4) Eskişehir'deki sempozyumda bu eleştirimiz uzerine, Öntasarı Komisyonu üyelerinden Sayın Doç. Dr. Erden Kuntalp söz alarak, düştukleri en büyük yanügımn bu olduğunu özellikle açtklamak istediğini bildirmişken. Ankara'daki sempoz)wmda yüz seksen derecelik bir dönuşle İsviçre Türk Ifedeni Yasası 'ndan tümüyle özgün bir öntasan yaptıklarını. bundan dolayı da "kaldmlmıştır" sözünün doğru olduğunu ileri sürdü. Buna karşı, Sayın Kuntalp'm Eskişehir seınpozyumundaki doğru gorüşünden Ankara 'daki sempozyumda donduğüne gore, başka bir sempozyumda bu yanlış gorüşünden de gene dönerek işin doğrusuna gelebileceğine işaret etıik. USISANAYJI VIP Türkiyc çapında bayilikkr verilcccldir. İnonu ( J(l. l'ark l'alav \pl. U l : 144 h7 4.^ I4<) M M No: 31. 6 İ s | \\Bl I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle